Subaraknoid kanama sonrası vazospazm gelişimi, başarılı tedavi yöntemlerine
rağmen intrakranial anevrizmalı hastalarda morbidite ve mortaliteyi belirleyen en
önemli komplikasyondur. Günümüze kadar yapılan deneysel ve klinik çalışmalara
rağmen vazospazm patogenezi net olarak anlaşılamamış bir durumdur. Çalışmamızda
amaç antioksidan etkinliği bilinen ve birçok hastalık tedavisinde güncel kullanımı olan
curcuminin vazospazm üzerindeki etkilerini saptamaktır.
Bu çalışmada ağırlıkları 200 ile 250 gram arası 64 adet erişkin Sprague dawley
cinsi dişi sıçan kullanılarak 8 adet grup oluşturuldu. Her birinde sekiz sıçan bulunan
gruplar; cerrahi işlem uygulanmayan kontrol grubu (Grup 1), Subaraknoid Kanama
(SAK) oluşturulan fakat medikal tedavi uygulanmayan grup (Grup 2), SAK +
nimodipin grubu (Grup 3), SAK + nikorandil grubu (Grup 4), SAK + Sildenafil grubu
(Grup 5), SAK + curcumin 150 mg/kg grubu (Grup 6), SAK + curcumin 300 mg/kg
grubu (Grup 7) ve SAK + curcumin 600 mg/kg grubu (Grup 8) olmak üzere
oluşturuldu. Grup 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve Grup 8’deki sıçanlar genel anestezi baş fleksiyona
getirilerek oksipito-atlantal mesafeden ponksiyon yapılarak subaraknoid mesafeye
ulaşıldı ve kalpten alınan kan steril şartlarda mesafeye verildi. Tedavi sonrası birinci
saatte sıçanların kalbinden 2 cc kan alındı. Sonrasında sıçanlara tekrar supin pozisyon
verildi ve sıçanlara bilateral kraniektomi yapıldı. Serebrum, serebellum ve beyin sapı
total olarak anatomik bütünlügü korunacak sekilde çıkarıldı.
Alınan örneklerden apoptotik hücre sayısı, sitokin düzeyleri (IL-1β, IL-6 ve
TNFα) ve baziller arter çapları ölçüldü. Histopatolojik incelemelerinde Curcumin
300mg/kg kullanıldığında serebral vazodilatasyon yaptığı ve apoptozu önlediği
saptanmıştır. IL-1β ve TNFα yı azaltırken, IL-6 yı etkilememiştir. Curcuminin bu
etkileri, Nimodipin, Nikorandil ve Sildenafil ile karşılaştırıldığında benzer sonuçlar
eldeedilmiştir. Ancak sildenafil apopitozu önlememiştir. Bu nedenle, Curcumini genel
olarak değerlendirdiğimizde; tüm sonuçlar açısından Nikorandil ve Nimodipinle benzer
sonuçlar göstermesi bize iyon kanalları aracılı etki yapabileceğini düşündürmektedir. Sonuç olarak; Curcuminin beyin damarlarında vazodilatatör etkilerinden dolayı
SAK a bağlı vazospazm tedavisinde etkili bir ilaç olabileceği, yapılacak olan yeni
çalışmalar ile güncel ilaç uygulamaları arasına girebileceğini söyleyebiliriz.
Cerebral vasospasm following subarachnoid hemorrhage (SAH) is the most
important complication which effects mortality and morbidity of patients with
intracranial aneurysm although effective treatment. Today, the mechanisms of
vasospasm is not understood in spite of experimetal and clinical researches. The aim of
our study to investigate the effect of curcumin which used in medical treatment of some
illness and known antioxidant drug on vasospasm following SAH.
In this study, 200-250 gr weight and 64 rats were divided into 8 groups. Group
1, control group having no SAH; Group 2, having no treatment after SAH; Group 3,
treatment with nimodipin after SAH; Group 4, treatment with nicorandil after SAH;
Group 5, treatment with sildenafil sitrat after SAH; Group 6, treatment with curcumin
150 mg/kg after SAH; Group 7, treatment with curcumin 300 mg/kg after SAH, Group
8, treatment with curcumin 600 mg/kg after SAH. The experimental SAH was induced
by injection of autologous blood taken from hearth into the cisterna magna to groups
2,3,4,5,6,7. After medical treatment, in the 1. hour, take blood for quantified the levels
of TNFα, IL1β and IL6. Than, cerebrum and cerebellum excised totaly with
craniectomy.
Basilar artery lümen diameter and apoptotic cell count performed with tissue
samples. Histopathological findings showed that, in sufficent dose, curcumin dilated
basilar artery beside antioxidant effect. Because of these properties, curcumin can be
used for treatment of vasospasm as a new medical drug.