Vaskülitler kan damar duvarında inflamasyon, nekroz
ve granülom oluşumu ile karakterize heterojen bir hastalık grubudur.
Damarlarda oluşan bu inflamasyon ve nekrozdan dolayı tutulan damarların
beslediği dokularda iskemi, tıkanma, anevrizma ve bazen de rüptür gelişimi
görülebilmektedir. Bu çalışma da Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı, Romatoloji Bilim Dalı tarafından 1998-
2011 tarihleri arasında uygun kriterlere göre tanısı konulmuş 148 vaskülit
tanılı hasta değerlendirildi. 55 (%37.2) büyük çaplı damar vaskülitli, 7 (%4.7)
orta çaplı damar vaskülitli, 77 (%52) küçük çaplı damar vaskülitli ve 9 (%6.1)
sekonder vaskülitli olgu çalışmamıza dahil edildi. Retrospektif çalışma ile
olguların klinik ve laboratuar özellikleri, demografik verileri, tanı yöntemleri,
uygulanan tedavi rejimleri, yaşam süreleri ve ACR tanı kriterlerine
uygunlukları değerlendirildi. Takayasu arteriti hastalarında üfürüm, temporal
arteritli hastalarda ise baş ağrısı en sık klinik bulguydu. PAN hastalarında
non-spesifik bulgular ön plandaydı bu sebeple tanıda en fazla gecikme
yaşanan gruptu. HSP hastalarında karın ağrısı, WG hastalarında ise
hemoptizi ve kanlı burun akıntısı en sık görülen klinik bulgular idi. Sekonder
vaskülit tanılı hastalarda en sık ilaca bağlı (propiltiourasil’e bağlı) vaskülitler
görüldü. HSP tanısında IgA yüksekliği, , C-SS tanısında IgE yüksekliği
mevcuttu. WG ve ilaca bağlı vaskülitlerde ANCA(+)’liği en sık görülen pozitif
serolojik tetkiklerdi. Uygulanan tedavi rejimleri değerlendirildi. İzole kutanöz
vaskülitli hastalarda tedavi seçeneği olarak steroid kullanılırken, sistemik
tutulumun olduğu vaskülit hastalarında steroid ve diğer immünsupresif ajan
kombinasyonu en sık kullanılan tedavi seçeneğiydi. ACR tanı kriterlerlerine
uygunluk değerlendirildiğinde, hastaların %76.8’i ACR tanı kriterlerini
karşılıyordu
Vasculitis are a group of diseases characterized with
inflammation, necrosis and granulomas in blood vessels. Ischemia, stenosis,
aneurysm and sometimes ruptures may occure in tissues perfused by
affected vessels because of this inflammation and necrosis. Between years
1998-2011, 148 vasculitis patients diagnosed with appropriate criteria were
assessed in Eskişehir Osmangazi University Faculty of Medicine Division of
Internal Medicine Branch of Romatology. There were 55 (37.2%) cases of
large vessel vasculitis, 7 (4.7%) medium size vessel vasculitis, 77 (52%)
small size vessel vasculitis and 9 (6.1%) cases of secondary vasculitis
included in this study. Clinical and laboratory features, demographical data,
diagnostic methods, treatment modalities, survival rates and correspondence
to ACR diagnostic criterias were assessed retrospectively. The most
common clinical evidence in Takayasu arteritis was murmur and in patients
with temporal arteritis was headache. Patients with PAN mostly had nonspesific clinical signs and for this reason was the latest diagnosed group.
Stomach ache in HSP, hemoptysis and bloody rhinorea in WG were the most
common findings. Drug induced (due to propiltiouracil) vasculitis were the
most frequent in patients with secondary vasculitis. Elevation of IgA in HSP
and IgE in C-SS was present in diagnosis. ANCA positivity was the most
common serological test in WG and drug induced vasculitis. Treatment
modalities were assessed. Steroid was administered to patients with
insulated cutaneous vasculitis and the most common treatment option for
patients with sistemic vasculitis was a combination of steroid and other
immunsuppressive agents. 76.8% of the patients fulfil the ACR criteria