Nüfus artısına paralel olarak asırı enerji kullanımı, doğal kaynakların azalmasına
ve atıkların artmasına neden olmustur. Bu olumsuzlukların artmasına neden olan
sektörlerden birinin mimarlık olduğu görülmüstür. Dünyada enerji tüketiminin yaklasık
%40’ının binalarda kullanılıyor olması, ekolojik yapı tasarımlarının önemini
arttırmaktadır. Binalarda kullanılan enerji, binanın tasarım özellikleri ve binaya
bütünlesik yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmayı sağlayan sistem ve ekoteknolojilerle
en aza indirilmistir. Bu arastırma ile enerji performansının arttırılmasına
yönelik binalarda uygulanmıs pasif ve aktif bina tasarım sistemlerinin, mimari ile
bütünlesme yolları ele alınmıstır. Bu sistemleri binalarında en fazla uygulayan Đngiliz
Mimar Norman Foster’ın ve Malezyalı Mimar Dr.Ken Yeang’in 1990 sonrasındaki
çalısmalarında hangi sistemlere nasıl bir tasarım kararı ile yaklastıkları incelenmistir.
Đnceleme sonucunda ortaya koyulan analiz ile mimarların mimari bütünlesme kararları
yorumlanmıs, bu yorumlara bakılarak Türkiye sartlarındaki mimari bütünlesme
arastırmalarına ısık tutmak istenmistir. Tez giris bölümü ile birlikte bes bölüm ve ek
açıklamalar bölümünden olusmaktadır. Giris bölümünde çalısmanın amacı, kapsamı ve
yöntemi anlatılmıstır. Đkinci bölümde; sürdürülebilirlik, ekoloji ve enerji konusu
anahtar kelimelerine bağlı olarak temel kavramlar ortaya konmustur. Üçüncü bölümde;
mühendislik ve mimarlık düsüncesinin arakesit ifadesini ortaya koyan bina bütünlesik
aktif ve pasif teknolojilerin günes ve rüzgâr enerjisi özelinde sınıflandırılması
yapılmıstır. Dördüncü bölümde; sınıflandırmada belirtilen teknolojiler desteklenmek
amacıyla toplam 10 adet bina örneği seçilmistir. Bu binalar, havalandırma, aydınlatma,
soğutma, ısıtma ve elektrik üretimi baslıklarında değerlendirilerek karsılastırılmalı bir
tablosu hazırlanmıstır. Sonuç bölümünde ise hazırlanan tablonun analizi yapılarak,
mimarların binalarının tasarlandığı coğrafi bölgedeki mimari kararlarının ekolojik bir
verisi ortaya konulmustur. Bu veriler yardımıyla Türkiye’nin coğrafi konumunda, iklim
sartlarında ne gibi mimari ve eko-teknolojik yaklasımlarda bulunulabileceği çıkarımı
yapılmıstır.
Along with population increases, excess energy use has caused loss of natural
resources and increasing waste. Architecture is among the sectors causing these
increasingly unfavorable outcomes. That buildings account for 40% of world energy
use lends greater importance to structures’ ecological design. Buildings’ energy
consumption has been minimized through design features and building-integrated
systems and eco-technologies that furnish renewable energy use. In this study, passive
and active building design systems applied to buildings to improve energy performance
are considered in architectural and integrative terms. How architects Norman Foster of
England and Dr. Ken Yeang of Malaysia, whose buildings most often implement these
systems, have approached their design choices and systems in their works since 1990 is
examined. Architects’ integration architecture decisions are interpreted through the
analysis set forth in this examination, with the intention of shedding light on integration
architecture research with respect to Turkey considering this interpretation. This thesis
consists of five sections including the introduction and an annotations section. In the
introduction, the study’s goal, scope and methodology are discussed. In section two,
key concepts are presented in relation to the keywords of sustainability, ecology and
energy. In section three, building-integrated active and passive technologies, the
intersection of engineering and architecture, are classified in terms of solar and wind
energy. In section four, ten example buildings are chosen of the technologies presented
in the classification, examined under the headings of ventilation, lighting, cooling,
heating and electricity in a comparative table. To conclude, in analysis of the table,
ecological data are presented on architects’ architectural decisions in the geographic
regions the buildings are designed in. With this data, an architectural and ecotechnological
approach that may suit Turkey’s geographic and climate conditions are
inferred.