Hastane kökenli enfeksiyonlar
(HKE) günümüzde modern tıbbın karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biridir.
Hastane kökenli enfeksiyonların önemli bir kısmını oluşturan nozokomiyal üriner
sistem enfeksiyonları (NÜSE) yatan hastalarda morbidite mortalitenin ve önemli
sebeplerinden biridir. Üriner kateterizasyon uygulamasının NÜSE’nın büyük bir
kısmıyla ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim, Araştırma ve Uygulama Hastanesi Genel Cerrahi,
Üroloji, Ortopedi ve Travmatoloji, Kadın Hastalıkları ve Doğum servislerinde 3
aylık çalışma periyodu boyunca geçici üriner kateterizasyon uygulanan hastalarda
kateter içi ve eş zamanlı idrar örneği alınarak kateter lümeninde ve idrarda
mikroorganizma kolonizasyonunun araştırılması, olası risk faktörlerinin
değerlendirilmesi amaçlandı. Geçici üriner kateterizasyon uygulanan 129 hasta
çalışmaya alındı. Çalışma grubunu oluşturan hastaların 56’sında (%43.4) idrar
ve/veya kateterinde mikroorganizma üremiş olup, 73’ünde (%56.6) herhangi bir
üreme olmamıştır. Yapılan bivaryet analizlerde kadın cinsiyet, kateterizasyon
süresinin uzaması, acil-elektif kateterizasyon uygulanması, üriner kateterizasyonu
uygulayan kişi, yakın dönemde üriner girişim öyküsü, diyabet öyküsü gibi bağımsız
değişkenlerle idrar ve/veya kateter lümeninden mikroorganizma izolasyonu arasında
anlamlı ilişki saptandı (her biri için p< 0.05). Ancak oluşturulan lojistik model
sonuçlarına göre, kadın olmak (OR=2.730) ve kateterizasyon süresinin >7 gün
olması (OR= 3.232) geçici üriner kateterizasyon uygulanan hastalarda
mikroorganizmaların üremesinde önemli risk faktörleri olarak saptandı (her biri için
p<0.05). Kateter lümeni içinde mikroorganizmaların kolonizasyonu ile NÜSE
arasındaki ilişki henüz tam olarak aydınlatılamamış olmakla beraber bakteriüri
gelişimine öncülük edebilir. Kateter ilişkili üriner sistem enfeksiyonu tanısı alan ve
uygun antimikrobiyal tedaviye rağmen yeterli klinik yanıt alınamayan hastalarda
üriner kateter içinde biyofilm gelişmiş olabileceği de göz önüne alınarak üriner
kateterizasyonun sonlandırılması veya üriner kateterin değişimi tartışılması gereken
konulardır.
Hospital acquired infections(HAIs) are one of the most important
problems that modern medicine faced . Nosocomial urinary tract infections(NUTIs)
which constitute a major part of HAIs are important on morbidity and mortality of
hospitalised patients. Urinary catheterisation is frequently associated with NUTIs. In
this study, it’s aimed to evaluate fungal and bacterial colonisation and related risk
factors in 129 patients who have hospitalised in departments of Surgery, Urology,
Orthopaedics and Traumatology, Gynecology and Obstetrics with transient urinary
catheterisation during the study period. One hundred and twenty-nine patients
underwent transient urinary catheterisation enrolled this study. Both urine culture and
intraluminary swab culture were taken. Urine culture and/or intraluminary swab
culture were positive in 56 (%43.4) patients enrolled the study. Seventy three
(56.6%) of patients were culture negative. Bivariate analysis showed statistically
significant relation between female gender, prolonged duration of catheterisation,
urgent-elective catheterisation, person performing catheterisation, previously urinary
procedures, precence of diabetes and microorganism isolation in urine and/or
intraluminary swab cultures (p< 0.05). Therefore in logistic regression model, female
gender(OR=2.730) and duration of catheterisation longer than 7 days (OR= 3.232)
were found important risk factors for microorganism isolation in urine and/or
intraluminary swab cultures(p< 0.05). Though the relation between intraluminary
microorganism colonisation and NUTIs is not clearly established, it may lead
bacteriuria. In patients with catheter associated urinary tract infection and not
responding adequate antimicrobial therapy, it may be considered to discontinue
urinary catheterisation or change urinary catheter.