Arap ve Afrika plakaları arasındaki sınırı oluşturan sol yönlü doğrultu atımlı Ölü
Deniz Fay Zonu, Antakya İli’nin güneydoğusundan ülkemiz sınırlarına girmektedir. Suriye
sınırı ile Amik Ovası kuzeyi arasında jeolojik, jeomorfolojik, paleosismolojik, jeofizik ve
arkeosismolojik çalışmalarla ayrıntılı olarak ortaya konulan fay zonu Hacıpaşa Fayı olarak
adlandırılmıştır. Kırıkhan’ın kuzeyinde eğim bileşeni kazanan fay, Karasu Vadisi’nin batı
kenarı boyunca K300D doğrultusunda uzanmaktadır. Karasu Fayı olarak adlandırılan bu fay,
olasılıkla ÖDFZ ile Doğu Anadolu Fay Zonu arasındaki bağlantıyı sağlayan en önemli
yapıdır.
Amik Ovası ve yakın çevresi arkeolojik açıdan zengin bir bölgedir. Fay zonu üzerinde
yer alan arkeolojik yapılar incelendiğinde, kuruluş yaşı henüz bilinmeyen bir höyüğün
yaklaşık 35 m, Antakya ile Halep arasında uzanan ve ÖDFZ’nu geçmek zorunda kalan antik
bir yolun ise yaklaşık 23 m sol yanal olarak ötelendiği ortaya konmuştur.
Bölgede Antakya gibi önemli bir arkeolojik yerleşimin varlığı uzun döneme ait
güvenilir tarihsel deprem kayıtlarını sunmaktadır. Bu kayıtların paleosismolojik verilerle
birlikte değerlendirilmesi, 526, 859, 1408 ve 1872 depremlerinin Hacıpaşa Fayı; Amik
Ovası’nın kuzeyinde meydana gelen 1822 depreminin ise Karasu Fayı’ndan kaynaklandığını
ortaya koymuştur. Bu veriler ışığında, Hacıpaşa Fayı üzerinde yüzey kırığı oluşturabilecek
depremlerin tekrarlanma aralığı 450±50 yıl olarak hesaplanmıştır. Mevcut veriler, kayma
hızının Hacıpaşa Fayı üzerinde 6-7 mm/yıl, Karasu Fayı üzerinde ise yaklaşık 4 mm/yıl
olduğunu göstermektedir.
Bölgede günümüzde etkin olan tektonik rejim, olasılıkla Kuvaterner başında Hacıpaşa
Fayı’nın aktivitesi ile ortaya çıkmıştır. Kuvaterner öncesinde de diri olan Karasu Fayı ise bu
yeni sistem içerisinde aktivitesine devam etmiştir. Yeni tektonik rejim, Karasu Vadisi
boyunca gözlenen volkanik aktivitenin başlamasına ve daha güneybatıda kalan Antakya-
Samandağ Koridoru’nun aktivitesini yitirmesine neden olmuştur.
The Dead Sea Fault Zone that forms the boundary between Arabian and African plates
enters Turkey from southeast of Antakya City. Fault zone expressed by detailed geological,
geomorphological, paleoseismological, geophysical and archeoseismological studies between
Syrian border and north of Amik Basin is named by the Hacıpaşa Fault. The fault has a dipslip
component, in the north of Kırıkhan and controls the western margin of Karasu Valley in
N300E direction. Probably, this fault, namly Karasu Fault, is the most significant structure
that plays the role of connecting structure between the DSFZ and the East Anatolian Fault
Zone.
Amik Basin and its close vicinity is archeologically one of the richest region in the
world. Detailed study of archeological sites on the fault zone revealed that a tell of unknown
age is offset by about 35 m, an ancient road crossing the DSFZ between Antakya and Halep is
offset by 23 m left-laterally.
Since Antioch was an important ancient city, historical earthquake records are long
and reliable in the region. Comparison of paleoseismological data with these records showed
that 526, 859, 1408 and 1872 earthquakes took place on the Hacıpaşa Fault and 1822
earthquake on the Karasu Fault. On the basis of these data, it is suggested that the recurrence
interval for surface faulting event is about 450±50 years on the Hacıpaşa Fault. Acquired data
indicate that slip rate on the Hacıpaşa Fault is about 6-7 mm/year and on the Karasu Fault, ~4
mm/year during Quaternary.
Lasting tectonic regime in the study area has commenced with the activation of the
Hacıpaşa Fault at the beginning of the Quaternary. The Karasu Fault was also active before
Quaternary and has continued its activity during neotectonic regime. This regime is also
responsible from volcanism around Karasu Valley; it also caused Antakya-Samandağ
Corridor to loose its activity in further SW.