Meme kanseri dünyada kadınlar arasında en sık görülen kanser türüdür. Son
yıllarda mikroRNAların işlevlerinin ve kanserdeki rollerinin anlaşılmaya başlanması
hem kanserin moleküler patolojisinin anlaşılmasında hem de yeni moleküler hedefe
yönelik tedaviler geliştirilmesinde umut olmuştur.
Çalışmamızda 28 meme kanserli hastanın kan ve doku örnekleri ve 50 meme
kanseri açısından sağlıklı bireyin kan örneklerinde miR-34a ve miR-125a
mikroRNAlarının genomik dizileri dizileme yöntemi ile incelenmiştir. miR-34a’nın
genomik bölgesinde herhangi bir polimorfizm veya mutasyon saptanmamıştır. miR-
125a’nın transkribe olmayan bölgesinde bilinen bir polimorfizm kontrol ve hasta
örneklerinde belirlenmiştir. Bu polimorfizmin hastalara ait örneklerdeki genotip
dağılımı; %50,0 TT,%32,1 CT, %17,9 CC şeklindedir. Kontrol örneklerindeki dağılımı
ise % 56,0 TT,% 36,0 TC, %8,0 CC’ dir. Kontroller ve meme kanserli örnekler arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0,05).
Polimorfizmin bulunduğu bölge, internet tabanlı bir programla transkripsiyon
faktörleri için bağlanma bölgesi taşıyıp taşımadığı yönünde incelenmiştir. Bu
polimorfizmin bulunduğu bölgeye TT genotipi için Gata-1 transkripsiyon faktörü
bağlanırken, CC genotipi için Sp-1 transkripsiyon faktörü bağlanmaktadır. Sp-1 ER
için koaktivatör görevi gördüğü için meme kanseri gelişiminde rol oynadığı
bilinmektedir.
Çalışmamızda meme kanserinde miRNA mutasyonlarının seyrek görüldüğü
sonucuna varılmış olsa da, net sonuca varmak için bu konuda daha çok çalışma
yapılması gerekmektedir. Çalışmamız miR-125a’nın meme kanserindeki önemini ortaya
koymuştur ve miR-125a’nın hücresel yolaklarla bağlantısının kurulması için fonksiyonel
analizler yapılması gerekliliğini vurgulamıştır.
Breast cancer is the type of cancer most frequently seen among women in the
world. Recently understanding the functions of microRNAs and their roles in cancer
progression has been providing expectations for understanding the molecular pathology
of breast cancer and developing new molecular targeted therapies.
In our study, genomic sequences of miR-34a and miR-125a were studied in tissue
and blood samples from 28 patients with breast cancer and 50 healthy controls with
respect to breast cancer by DNA sequencing. Any mutation or polymorphisms were not
detected in genomic sequence of miR-34a. A known polymorphism in non-transcribed
region of miR-125a was found in patients and control cases. The genotype frequencies of
this polymorphism in patient group are 50.0 % TT, 17.9 % CC, 32.1 % CT. The
frequencies in control group are 56.0% TT, 8.0 %CC, 36.0 % TC. The genotype
frequency difference between patient and control group is statically not significant
(p>0.05).
The region containing this polymorphism was analyzed whether it contains a
binding site for a transcription factor or not. While Gata-1 transcription factor binds
this region for TT genotype, Sp-1 transcription factor binds this region for CC genotype.
Because Sp-1 is a coactivator for ER, it is known that Sp-1 takes part in breast cancer
progression.
In our study, although it was concluded that miRNA mutations in breast cancer
is a rare event more studies are needed to perform to drive an exact conclusion. Our
study showed the importance of miR-125a in breast cancer and it emphasized the
necessity of performing functional analysis to associate miR-125a with cellular pathways
in breast cancer.