Bu araştırmanın amacı evlilikteki çift uyumunun açıklanmasında, ilgili
alan yazın çerçevesinde rol oynadıkları düşünülen erken dönem uyum bozucu şema
alanlarının ve aile işlevlerinin yordayıcılığının belirlenmesidir. Bu amaç doğrultusunda,
ilk aşamada, evlilikteki çift uyumunun ölçülebilmesi amacıyla, Türk kültürüne özgü
Yakın İlişkilerde Algılanan Uyum Ölçeğinin geliştirilmesi, geçerlik ve güvenirliğinin
sağlanması hedeflenmiştir. Araştırmanın ikinci aşamasında ise kuramsal bilgiler ve ilgili
araştırmalar temel alınarak hazırlanan hipotez modelin yapısal eşitlik analizlerinden
yapısal regresyon analizi ile test edilmesi hedeflenmiştir.
Yöntem: Nicel araştırma olarak yürütülen bu araştırmada, nicel araştırma
desenlerinden nedensel desen kullanılmıştır. Araştırmanın bağımlı değişkeni evlilikteki
çift uyumu, bağımsız değişkenleri uyum bozucu şema alanları, aracı değişkeni aile
işlevleri ve moderatör değişkenleri ise cinsiyet, çocuk sahibi olup olmama durumu ve
evlilik süresidir. Araştırmanın çalışma grubu 201 evli bireyden oluşmaktadır. Bu 201
evli bireyden 154’ü karı-koca olarak (77 evli çift) araştırmaya katılmıştır. Geriye kalan
47 evli birey ise eşleri dâhil olmadan çalışmaya katılmışlardır. Katılımcıların
demografik bilgilerinin ölçülmesinde araştırmacı tarafından oluşturulan Kişisel Bilgi
Formu, evlilikteki çift uyumunun ölçülmesinde bu araştırma kapsamında araştırmacı
tarafından geliştirilen Yakın İlişkilerde Algılanan Uyum Ölçeği, erken dönem uyum
bozucu şemaların ölçülmesinde Young Şema Ölçeği Kısa Form-3 ve aile işlevlerinin
ölçülmesinde Aile Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır.
Bulgular: Test edilen yapısal modelin uyum indeksleri incelendiğinde dört
indeksin iyi uyum gösterdiği, dört indeksin ise kabul edilebilir düzeyde uyum gösterdiği
görülmüştür. Uyum bozucu şema alanlarından yüksek standartların ve kopukluğun
evlilikteki çift uyumunu anlamlı düzeyde yordadığı belirlenmiştir. Aile işlevleri ise
2
evlilikteki çift uyumunu olumsuz yönde ve anlamlı düzeyde yordamıştır. Aile
işlevlerindeki artışın (sağlıksızlığın yükselmesi) evlilikteki çift uyumunu azalttığı ortaya
konulmuştur. Aile işlevlerinin sadece kopukluk uyum bozucu şema alanının evlilikteki
çift uyumuna olan yordayıcılığında kısmi aracılık rolü üstlendiği belirlenmiştir.
Sonuç ve Öneriler: Bu çalışmadan elde edilen bulgular evlilikteki çift
uyumunun, erken dönem yaşantılar sonucunda edinilen uyum bozucu şemaların
olumsuz etkilerinden korunmasında ve geliştirilmesinde aile işlevselliğinin önemini
göstermiştir. Bu bağlamda aile ve çift terapisi/danışmanlığı yürüten psikolojik
danışmanlar, terapi/psikolojik danışma süreçlerinde, problem çözebilme, etkili iletişim
kurabilme, aile sistemindeki rol dağılımını sağlıklı bir şekilde yapabilme, duygu alış
verişini yeterli düzeyde sağlayabilme ve aile normlarını-kurallarını belirleyebilme gibi
sistemik-yapısal aile kuramlarına ilişkin işlevsel öğeleri çalışabilirler. Bunların
çalışılmasının ve geliştirilmesinin, bireylerin köken ailelerinden kendi kurduklara aileye
olumsuz aktarım yapmalarını engelleyebileceği ve uyum bozucu şemalarının
tetiklenmelerini önleyebileceği ileri sürülebilir
The purpose of this study is to determine the predictivity of early
maladaptive schema domains and family functions which are considered to play a role
in explaining the dyadic marital adjustment in the context of the relevant literature. In
line with this purpose, in the first stage, in order to measure dyadic marital adjustment,
it was aimed to develop the Perceived Adjustment Scale in Close Relationships specific
to Turkish culture, and to ensure its validity and reliability. In the second stage of the
research, it was aimed to test the hypothetical model, which was prepared on the basis
of theory and related research, with structural regression analysis.
Method: In this research, which was carried out as a quantitative research, a
causal research design was used. While the dependent variable of the research is dyadic
marital adjustment, the independent variables are early maladaptive schema domains,
the mediator variable is family functions and the moderator variables are gender,
whether couples have children and the duration of marriage. The study group of the
research consists of 201 married individuals. One hundred fifty four of these
participated in the study as husband and wife (77 married couples). The remaining 47
participated in the study without their spouses. The Demographics Form prepared by the
researcher was used for measuring the demographics of the participants, The Perceived
Adjustment Scale in Close Relationships developed by the researcher was used for
measuring the dyadic marital adjustment, The Young Schema Questionnaire Short
Form-3 was used for measuring the early maladaptive schema domains, and The Family
Assessment Device for measuring the family functions.
Results: When the fit indices of the tested structural model were examined, it
was seen that four indices fit well, while four indices were acceptable. It was
determined that unrelenting standards and disconnection schema domains significantly
4
predicted the dyadic marital adjustment. Family functions, on the other hand, predicted
dyadic adjustment negatively and significantly. It has been demonstrated that the
increase in family functioning (increase of unhealthyness) decreases dyadic marital
adjustment. It has been determined that family functions play a partial mediating role
only in the predictivity of the disconnection schema domain on dyadic marital
adjustment.
Conclusion and Suggestions: The findings of this study demonstrated the
importance of family functionality in protecting and developing dyadic marital
adjustment from the negative effects of early maladaptive schemas acquired as a result
of early negative experiences. In this context, psychological counselors who conduct
family and couple therapy/psychological counseling, can use functional elements of
systemic-structural family theories such as problem solving, effective communication,
healthy role distribution in the family system, emotional involvement and family norms rules. It can be argued that the study and development of these elements may prevent
individuals from transferring negativity from their origin family to their own family and
prevent triggering maladaptive schemas