Bu tez çalışmasında, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Meşelik Kampüsü
içerisinde doğal yayılış gösteren Lotus maritimus L. türünün in vitro rejenerasyon
kabiliyeti araştırılmıştır. Bitkinin tohumları in vitro koşullarda yetiştirilmiş ve çalışmada
eksplant olarak sap, hipokotil, kotiledon, kök ve epikotil parçaları kullanılmıştır. Besi yeri
olarak MS ortamı, oksin çeşidi olarak NAA ve bu oksinin 3 farklı konsantrasyonu (1, 2 ve
4 mg/l), sitokinin çeşidi olarak kontrol, 1 mg/l BAP ve 0.5 mg/l kinetin kombinasyonları
kullanılmıştır.
Araştırma sonuçlarına göre en yüksek kallus oluşum oranı gösteren eksplantlar sap
ve epikotil parçalarıdır. Ayrıca, oksin ve sitokinin kombinasyonu olarak 1 veya 2 mg/l NAA
+ 0.5 mg/l kinetin en yüksek kallus oluşumunu vermiştir. Rejenerasyon oranı bakımından
en yüksek değerler 3.56 ve 3.20 rejenerant/kallus ile 1 mg/l NAA içeren ortamlarda kültüre
alınan epikotil ve hipokotil parçalarından elde edilmiştir.
Elde edilen sürgünler 1 mg/l NAA içeren ½ MS ortamında kolaylıkla
köklendirilmiştir. Köklenen bu sürgünler büyük oranda dış ortama uyum göstermiş ve
hayatta kalmışlardır
In this study, the in vitro regeneration ability of Lotus maritimus L. species which
shows a natural distribution in the Meselik Campus of Eskişehir Osmangazi University
was investigated. The seeds of L. maritimus were sown in vitro condition and stem,
hypocotyl, cotyledon, root and epicotyl parts were cultured on MS medium containing
different combinations of NAA concentrations (1, 2 and 4 mg/l) and cytokinin types (0, 1
mg/l BAP and 0.5 mg/l kinetin).
According to the results of the research, the highest callus induction was obtained
from the stem and epicotyl explants at 1 or 2 mg/l NAA concentrations and 0.5 mg/l
kinetin as cytokinin types. The highest plant regeneration values (3.56 and 3.20
regenerate/callus) were derived from the epicotyl and hypocotyl parts which were cultured
on media containing 1 mg / l NAA.
The obtained shoots were easily rooted in ½ MS medium containing 1 mg / l NAA.
These rooted shoots have largely adapted to the external environment and survived