Bu çalışma, ST elevasyonlu MI ile başvuran
hastalarda yapılmıştır. İlk bir haftada ölenler çalışmadan çıkarılınca , 161 hastadan
toplam 144 olgu (116 erkek, 28 kadın, yaş ortalaması 58,9±13) çalışmaya alınmıştır.
Bu hastalar gelişlerindeki klinik tablo değerlendirilerek tedavi stratejileri
düzenlenmiştir. Erken evrede gelenler seçilen reperfüzyon tedavisinden sonra ( PCI,
Litik veya Litik+PCI) reperfüzyonun başarısı açısından gözlemlenmişlerdir. Buna
göre hastalar reperfüzyon sağlananlar ve sağlanamayanlar olarak iki gruba
ayrılmıştır. Hastalar Dressler sendromu belirtileri açısından bilgilendirilmiş ve
semptomların gözlenmesi halinde kliniğimize ulaşabilmeleri için imkan yaratılmıştır.
Tüm olgular 15.gün, 1.ay ve 3.ay olarak belirli periyodlarda Dressler sendromu
açısından kontrol edilmiştir. Bu yönde semptomlar tarifleyen hastalar yakından
incelenmiştir. Reperfüzyon sağlanamayan gruptaki bir hastada MI’dan 8 gün sonra ve
VT nedeniyle yapılan elektriki kardiyoversiyondan 1 gün sonra frotman, subfebril
ateş, perikardiyal mayi ve eritrosit sedimentasyon hızında artış saptanması üzerine
yakın takibe alındı. Hastada başka bir enfeksiyon odağı saptanmadı ancak elektriki
kardiyoversiyon sonrasında ve MI’dan çok kısa bir süre sonra bulguların ortaya
çıkması dolayısı ile muhtemel postkardiyak injuri veya şüpheli Dressler sendromu
olarak kabul edildi. Sonuç olarak olgu sayısının az olmasına rağmen bu hasta
Dressler sendromu kabul edilse bile hastalığın reperfüzyon sağlanamayan gruptaki
insidansı %2,10 , tüm hastalardaki insidansı ise %0,83 saptandığından Dressler
sendromunun gerçek insidansının son yayınlanan kapsamlı çalışmalardan daha düşük
olabileceği ancak bunun daha fazla sayıda olgu içeren yeni çalışmalar ile
değerlendirilmesi gerektiği düşünüldü.
The patients who admitted to
hospital with STEMI were received in this study.141 patients (116 male, 28 female,
mean age 58,9±13) were included from 161 patients, when the cases who died before
1 week were excluded. Strategy of treatment was prepared with evaluation of clinic
property in admittion.The patients who admitted in early period were observed in
terms of success in reperfusion after strategy of treatment (PCI, thrombolytic or
PCI+thrombolytic).Accordingly the patients were divided to two grups as who were
provided and were not provided succession in reperfusion.The patients were
estimated for symptoms of Dressler syndrome and were provided admition to our
hospital in case of these symptoms were observed. All patients were controlled in
terms of Dressler syndrome for 15 days, 1th mounth and 3th months. The patiens
who had this semptoms were inspected carefully. A patient in group that were not
provided succesion were followed attentivelly wherefore frotman, subfebril fever,
pericardial fluid and increase in erythrocyt sedimentation rate were observed in 8
days after MI and 1 day after electrical cardioversion because of VT was
occured.Another focus of infection were not found in him.But this patient were
accepted as postcardiac injury or liable Dressler syndrome because the symptoms
were appeared after electrical cardioversion and in a short time after MI.Eventually
however number of facts were few, even if this patient accepted as Dressler
syndrome the incidence of this disease in the group of reperfusion were %2,10 and
in all patient were %0,83. For this reason the real incidence of Dressler syndrome
were less than the incidence that established in the recent comprehensive studies but
we consider to need new studies that include more patients.