Özet:
Biz bu çalışmamızda anjiyografik olarak kritik ISR'lerin FFR ile fonksiyonel önemlerini araştırmayı amaçladık. Çalışmaya 42 hastanın, 30’u LAD, 10’u Cx ve 10’u RCA’da yerleşik 50 lezyonu dahil edildi. Bu 50 lezyonun 21’i kritik ISR; 12’si nonISR kritik lezyon, 17’si ise nonISR nonkritik lezyon idi. Hastalar bu bağlamda 3 gruba ayrıldı. Kritik ISR’lerin stent implantasyonları ortalama 7,33+2.47 ay önce gerçekleştirilmişti. Her hastaya anjiyografi labotatuvarımızın standart FFR işlem protokolü uygulandı. Lezyonların hepsinin FFR değerleri hiperemik ajan olarak intrakoroner adenozin kullanılarak, bir kısmında da hem adenozin, hem de papaverin kullanılarak hesaplandı. Papaverinin kullanıldığı hastalarda termodilüsyon yöntemiyle birlikte KFR ölçümü de yapıldı. 21 kritik ISR’nin 14’ünün(%66,7) FFR ile, fonksiyonel öneminin olmadığı, sadece 7’sinin FFR ile fonksiyonel öneme sahip olduğu görüldü. 12 nonISR kritik lezyonun ise 9’unun FFR ile fonksiyonal önemi olduğunu, 3’ünün ise önemi olmadığını saptadık. Aralarındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi. Sonuç olarak ISR ciddiyetinin değerlendirilmesinde tek başına koroner anjiyografinin yeterli olamayabileceği, FFR yönteminin özellikle lezyonların fonksiyonel özelliklerinin ortaya konulması ve gereksiz tekrar girişim ihtiyacını engelleme açısından gerekli olduğu kanısına varıldı.