Özet:
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Laboratuvarı’nda, Haziran 2002 – Şubat 2004 tarihleri arasında üretilen 1324 Staphylococcus aureus izolatından 595’inin(%44.9) hastane kökenli Metisilin Dirençli Staphylococcus aureus(MRSA) olduğu saptandı. Bu sonucun, ülkemizden bildirilen rakamlarla karşılaştırıldığında çok yüksek olmadığı, ABD ve Güney Avrupa’dan bildirilen sonuçlara benzediği ancak bazı Kuzey Avrupa ülkelerine göre yüksek olduğu gözlenmiştir.
595 MRSA suşunun 35’inde(%5.9) disk diffüzyon ve E test yöntemlerinin her ikisiyle mupirosin direnci gösterilmiştir. E test yöntemiyle 35 mupirosin dirençli suşun 12’sinde(%2) düşük seviyede direnç, 23’ünde(%3.9) yüksek seviyede direnç saptanmıştır.
Gerek MRSA izolatlarının gerekse mupirosin dirençli MRSA izolatlarının elde edildiği klinik örnekler araştırıldığında; yara yeri ve kan örneklerinin ilk sıralarda yer aldığı görülmüştür.
Mupirosin direnci saptanan 35 MRSA izolatının genotipik doğrulamasında bütün suşlarda PZR ile mecA ve mupA geni gösterilmiştir.
Yapılan Kirby-Bauer disk diffüzyon testi sonucunda, 35 mupirosin dirençli MRSA izolatının tamamının beta-laktamaz ürettiği, kloramfenikole dirençli, vankomisin ve teikoplanine ise duyarlı olduğu saptanmıştır. Biri mupirosin düşük seviyede dirençli(MuL), biri mupirosin yüksek seviyede dirençli(MuH) olmak üzere 2 mupirosin dirençli MRSA’da eritromisin direnci, 5 MuH izolatında trimetoprim-sulfametaksazol(SXT) direnci, 10 MuL ve 6 MuH izolatında levofloksasin direnci, biri MuL, biri de MuH olmak üzere 2 izolatta da klindamisin direnci tespit edilmiştir.
Çalışmamızda, plazmid analizi sonucunda, yüksek seviyede mupirosin direnci saptanan 23 izolatın hepsinde 38 kb’lık plazmid saptanırken, düşük seviyede dirençli olan 12 izolatın hiç birinde bu plazmid saptanmadı. Kloramfenikol dirençli oldukları belirlenen 35 izolatın tamamında 4.4 kb’lık plazmid bulundu. Araştırmamız sonucunda, hastanemizde, MRSA’larda mupirosin direncinin daha çok plazmid kaynaklı olduğu saptandı. Bu durumun en önemli nedeni, mupirosin preparatının usülüne uygun olarak kolonizasyonun eradikasyonundan çok sıklıkla yara infeksiyonları tedavisinde kullanılmasıdır. Ayrıca kolonizasyon eradikasyonunda kullanılan preparatın formu(pomad-krem) nedeniyle uygulamada doz ayarlanmasını yapmak zordur. Bu sorunun gelecekte nazal sprey kullanılması ile aşılabileceği düşüncesindeyiz.