Irak ve Suriye, tarih boyunca dini, siyasi, ekonomik ve sosyal nedenlerle
çeşitli çatışmaların yaşandığı ülkeler olagelmiştir. Kendi iç dinamiklerinin yanı sıra
konumları ve doğal kaynakları sebebiyle, bölgeden veya bölge dışından birçok
devlet, devlet dışı aktör de bu ülkeler üzerinde hâkimiyet kurmak için çatışmalara
neden olmuş ya da var olan çatışmaları şiddetlendirmiştir. Osmanlı Devleti’nin
egemenliği sona erdikten sonra da, iki ülke üzerinde hâkimiyet mücadelesi yaşanmış,
etnik, dini ve mezhepsel farklılıklar birer çatışma unsuru olarak kullanılmıştır. Siyasi
istikrarın sağlanamaması, iktidardaki partilerin izlediği ayrımcı ve şiddet yanlısı
politikalar da çatışmaların yaşanmasına neden olmuştur. Çatışmalardan kaçmak için
halk, ülke içinde ya da ülke dışına göç etmek zorunda kalmıştır.
İki ülkede günümüzde de devam eden çatışmalar, bunların en çok göç
hareketliliğinin yaşandığı ülkeler arasında yer almasına yol açmıştır. Irak’ta 2003
müdahalesi; Suriye’deyse 2011 Arap Ayaklanmaları çatışmaları tetiklemiş; devlet dışı
aktörlerin ön plana çıkmasıyla şiddetlenen çatışmalarla birlikte yer değiştirme
hareketleri de yoğunlaşmıştır. Son verilere göre, Irak’ta yaklaşık 7 milyon kişi,
Suriye’deyse yaklaşık 12 milyon kişi göç etmek zorunda kalmış; bu göçmen
hareketliliği diğer ülkelerde de krizlerin yaşanmasına sebep olmuştur.
Çatışma ve göç ilişkini daha net aktarabilmek amacıyla, çalışmanın ilk
bölümünde çatışma ve göç olguları kavramsal olarak incelenmiştir. İlerleyen
bölümlerde göç akımlarının yoğun olarak yaşandığı Irak ve Suriye, demografik yapısı, tarihsel gelişimi ve çatışmaları tetikleyen olaylar ele alınmış, göç verileri son
başlıklar altında incelenmiştir. Çatışmaların yoğun olduğu dönemlerde göç
hareketlerinin de yoğun olduğu sonucuna ulaşılmış, göç verileri için Birleşmiş
Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, Uluslararası Göç Örgütü gibi uluslararası
kuruluşların verilerinden yararlanılmıştır.
Iraq and Syria have historically been subject to various conflicts for
religious, political, economic and social reasons. Because of their internal dynamics,
as well as their location and natural resources, many states, non-state actors in and
outside of the region have caused conflicts or exacerbated existing conflicts in order
to have control over these countries. After the end of the Ottoman rule in the region,
there was a struggle for domination over these countries, ethnic; religious and
sectarian differences in the region were used as elements of conflict. The failure to
achieve political stability and the discriminatory and violent policies of the ruling
parties have also led to conflicts which caused large scale migrations within the
borders of these countries or emigration to the neighbouring or extra-regional
countries.
The conflicts that still continue in both countries have made these countries to
be among the top sources of displaced persons.2003 intervention in Iraq; the 2011
Arab Uprisings in Syria triggered conflicts; the emergence of non-state actors on the
ground have also intensified the mass movement of the people. According to the last
figures, around 7 million people in Iraq and about 12 million people in Syria had to
migrate. This mass movements have also led to crises in other countries.
The conflict and migration phenomena have been conceptually examined in
the first part of the study in order to clarify the relation between them. In the following sections, the demographic structure of Iraq and Syria, where migration
movements intensified, their historical developments and events that triggered
conflicts are discussed. The migration figures are examined under the last heading.
The data of the United Nations High Commissioner for Refugees and the
International Organization for Migration were utilized and it is observed that the
periods of intense conflicts have also witnessed large scale displacements of the
people in these two countries.