Giriş: Üreteropelvik bileşke darlıkları çocukluk çağında hidronefrozun en sık nedenlerinden biri olup son dönem böbrek yetmezliğine neden olabilmektedir. Bu nedenle erken tanı, tedavi ve yakın takip önem taşımaktadır. Bu çalışmada üreteropelvik bileşke darlığı olan hastaların dinamik böbrek sintigrafi bulguları retrospektif olarak değerlendirilmesi amaçlandı. Gereç ve yöntem: Çalışmaya üreteropelvik bileşke darlığı tanısı ile takip edilen 74 hasta dahil edildi. Hastaların ultrasonografik ölçümlerle elde edilmiş böbrek pelvis ön-arka çapı, böbrek parankim kalınlığı ve dinamik böbrek sintigrafilerinde saptanan rölatif böbrek fonksiyonları ve T½ süreleri retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Hastaların 34’ünde (%45,9) izlem sırasında hidronefroz derecelerinde spontan gerileme olduğu saptandı. Gerileme olan hastaların böbrek pelvis ön-arka çapının, spontan gerileme olmayan hastalara göre daha düşük olduğu belirlendi (sırası ile 13.8 ± 4.29 mm; 20.3 ± 11.46 mm, p=0,016). Çalışmada dinamik böbrek sintigrafi tetkikinde ölçülen T½ süresinin böbrek pelvis ön-arka çap ile arasında pozitif korelasyon olduğu belirlendi (p=0,001, r=0,37). Hastaların 21’inde (%28,3) ultrasonografide böbrek parankiminde incelme saptandı. Parankim incelmesi olan hastalarda tanı anındaki böbrek pelvis ön-arka çapı anlamlı olarak daha yüksek, T½ süresi anlamlı olarak daha uzun bulundu (sırası ile p= 0.00, p=0,011). Sonuç: Üreteropelvik bileşke darlığı olan hastaların takibinde böbrek pelvis ön-arka çapının güvenilir bir gösterge olduğu düşünüldü. Parankim incelmesi, böbreğin süzme fonksiyonlarındaki bozulmanın bir belirteci olabilir. Bu nedenle pelvis ön-arka çapı yüksek saptanan ve parankim incelmesi olan hastalarda dinamik böbrek sintigrafisi erken dönemde yapılmalı ve böbrek fonksiyonları yakın takip edilmelidir.
Introduction: Uretheropelvic junction obstruction (UPJO) is one of the most common causes of hydronephrosis in chilhood. Because of it’s prognosis may lead to kidney damage and end stage kidney failure, early diagnosis, treatment and follow-up is important. In this study, we aimed to evaluate the scintigraphic findings of these patients. Material and methods: 74 patients with UPJO in the follow-up is included. Anteroposterior pelvic diameter of kidney and renal parenchymal thickness measured in the ultrasonographic examination, relative functions and T½ times calculated in the renal scintigraphy were evaluated retrospectively. Results: There was spontaneous resolution in 34 patients (%45,9). The anteroposterior pelvic diameter of these patients was lower than the patients without spontaneos resolution (13.8 ± 4.29 mm and 20.3 ± 11.5 mm respectively, p=0,016). A positive correlation between T½ times and anteroposteror pelvic diameter was found (p=0,001, r=0,37). Parenchymal thinning was found in 21 patients (%28,3). The anteroposterior pelvic diameters were greater and T½ times were longer in this patients (p= 0.00, p=0,011 retrospectively). Conclusions: The anteroposterior diameter of renal pelvis is a reliable indicator in the follow-up of the patients with UPJO. Parenchymal thinning could be an indicator for deterioration in the filtration function of kidney. As a result, dynamic kidney scintigraphy should be performed early in the patients who has parenchymal thinning and greater anteroposterior pelvic diameter and kidney functions should be followed closely.