Vedat Türkali uzun yıllar senaryo yazıp şiir ve oyun yayımladıktan sonra romancılıkta karar kılarak 1974’ten beri sekiz roman yayımlamış bir yazardır. Dünyanın yaşayan ve yazan en yaşlı (97) yazarlarından birisidir. Ancak romanları üzerinde akademik bakımdan yeterince durulmamıştır. Bu çalışmanın amacı, onun romanlarını ve romancılığını araştırıp inceleyerek bu boşluğu bir ölçüde doldurmaktır. Bu çalışmayı yaparken her kitabın belirli bir biçimde okunma talebi olduğu düşüncesiyle, eser odaklı bir okuma yaptık. Eserin yapısını sökmeye çalışarak biçim ve içerik açısından yakın okuma yoluyla yazarın romancılığının unsurlarını belirlemeyi hedefledik. Bu çalışma sürecinde Vedat Türkali’nin biçim ve içerik açısından kendine özgü ayırt edici birtakım özellikleri olduğunu belirledik. Yazarın, özellikle bakış açısı ve anlatım teknikleri bakımından dikkate değer bir titizliği bütün romanlarında sergilediğini gördük. Bu tutum, anlatıcının, bazen iki bazen daha fazla roman kahramanının yansıtıcı bilincine yerleşerek onun gözünden anlatması; iç monolog ve iç diyalog tekniklerini çok sık kullanmasıdır. Yazarın sinemacılık tecrübesinden edindiğini düşündüğümüz bu bakış açısını kullanma tekniği, iç monolog ve iç diyalog teknikleri ile birleşince, onun roman kahramanlarının dünyasını daha iyi yansıtmasını sağlamaktadır. İlgili olarak, yazarın roman kahramanı yaratmada, bu kahramanları ete kemiğe büründürmede oldukça başarılı olduğu söylenebilir. Bu konuda önemli bir husus da, yazarın, yarattığı kurmaca karakterler yanında, romanda anlatılan dönemin Halide Edip, Hikmet Kıvılcımlı gibi birçok önemli gerçek figürleri, kendi adlarıyla roman kahramanı yapmasıdır. Yazarın dil ve üslubunun da başarısında etkili olduğu kanısındayız. Çünkü yazar, yine sinemadan geldiğini düşündüğümüz bir tecrübe ile, yer yer argoya da yaklaşan bir konuşma Türkçesi ile ve çoğunlukla da devrik cümle ile yazmaktadır. Türkali, bir aşk hikâyesini Türkiye’nin yakın tarihindeki önemli tarihsel ve toplumsal olayların içine yerleştirerek anlatmayı seven bir yazardır. II. Dünya Savaşı yılları, 27 Mayıs, 12 Eylül, TKP tarihi, 1915 Ermeni olayları, Kürt meselesi, faili meçhuller, işkenceler, hapishanelerde yaşananlar onun başlıca temalarıdır. Bu temalar toplumcu gerçekçi bir bakış açısıyla anlatılır. Bunların yanında, Vedat Türkali’nin bir İstanbul yazarı olduğu da söylenebilir. Çünkü romanlarının ana mekânı çoğunlukla İstanbul’dur ve roman kahramanları da, anlatıcılar da İstanbul’u severler.
Vedat Turkali is an author who, after having published screenplays, poetry and theatre pieces, decided on the novel and wrote eight novels since 1974. He is one of the oldest (96) writers alive. However, there has not been enough scholarly attention on his work. The aim of this study is to research his novels and fill this gap to an extent. In this study, we have followed a work-oriented approach, keeping in mind the fact that each novel demands its own interpretation. We have tried to deconstruct the novels in order to determine their novelistic features through close reading. In the process, we have discovered that Vedat Turkali possesses unique qualities in terms of form and content. We have seen that the author displays these in all of his works with considerable consistency; such as his inhabitation in the consciousness of two or more characters and his narration from their point of view, and his use of interior monologue and interior dialogue. This technique, which we argue to derive from his experience with cinema, helps him better reflect the world of his characters and successfully embodying them. Another important aspect of the technique is the fact that he includes important historical figures of the narrated period, such as Halide Edip and Hikmet Kivilcimli, as characters with their own names. We believe that the author’s language and style plays an important role in this success, since he at times writes in slang or inverted sentences. Turkali is an author who likes to tell a love story within the context of important historical and social events of Turkey’s recent history. His main themes include World War II years, May 27th, September 12th, history of TKP, the Armenian events of 1915, the Kurdish question, and prisons and torture. These themes are conveyed through a social realist perspective. The setting of the novels is often Istanbul, loved both by the characters and the narrator.