Kalp yetersizliğinde çeşitli nedenlere bağlı olarak diğer organlarla başlıca miyokardiyal, hepatik, renal, serebral, miyeloid ve tiroidal etkileşimler meydana gelmekte ve bunun sonucunda bu organlarda disfonksiyon gelişmektedir. Çalışmada bu konu ele alınarak miyokardiyal, hepatik, renal, miyeloid ve tiroidal hasar göstergelerine göre organ disfonksiyonu gelişen olguların klinik karakteristiklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Organ disfonksiyonu gelişimi açısından klinik belirleyicilerin ortaya konulması çalışmanın primer sonlanım noktasıdır. Çalışmada 18 yaş üstü, EF %40‟ın altında kalp yetersizliği tanısı almış 302 erkek(%67.7), 144 kadın(%32.3) olmak üzere toplam 446 hastanın klinik ve laboratuar verileri prospektif ve retrospektif olarak dosyalarındaki mevcut bilgilerden kaydedildi. 265 hastada(%59.56) anemi, 55 hastada(%13.22) miyokard hasarı, 30 hastada(%6.7) karaciğer etkileşimi, 152 hastada(%49.2) ciddi böbrek yetersizliği, 64 hastada(%14.7) tiroid disfonksiyonu, 105 hastada(%33.65) ciddi böbrek yetersizliği ve anemi, 30 hastada(%7) miyokard hasarı ve anemi, 38 hastada(%8.8) miyokard hasarı ve ciddi böbrek yetersizliği saptandı. CA125 düzeyi anemi, ciddi böbrek yetersizliği ve her ikisinin birlikteliğinde yüksek saptandı. hsCRP düzeyi anemi, böbrek yetersizliği, karaciğer etkileşimi, TSH yüksekliği, anemi+ciddi böbrek yetersizliği, anemi+miyokard hasarı, ciddi böbrek yetersizliği+miyokard hasarı durumlarında yüksek saptandı. NT-proBNP düzeyi ise anemi, ciddi böbrek yetersizliği, miyokard hasarı, karaciğer etkileşimi, anemi+ciddi böbrek yetersizliği, anemi+miyokard hasarı, ciddi böbrek yetersizliği+miyokard hasarı durumlarında yüksek saptandı. Kalp yetersizliği hastalarında çoklu biyobelirteç paneli yaklaşımı ile organ disfonksiyonlarının tanısı, ciddiyetinin saptanması, tedavi ve izlemleri bakımından daha verimli sonuçlar elde edilerek prognoz iyileştirilebilir ve kalp yetersizliği tedavisi her hasta için kişiselleştirilebilir.
Depending on various reasons, interactions with other organs ˗ mainly, myocardial, hepatic, renal, cerebral, myeloid, and thyroidal occur in the course of heart failure hence dysfunction develops in these organs. In this study, it was aimed to determine the clinical characteristics of cases with organ dysfunction according to myocardial, hepatic, renal, myeloid and thyroidal damage indicators. The primary end-point of the study is to put forth the clinical determinants of dysfunction development in these organs. Clinical and laboratory data of 302 male(67.7%) and 144 female(32.3%), totally 446, patients diagnosed with heart failure who were 18 years and older and with LVEF≤40% were recorded prospectively and retrospectively from their hospital files in the study. 265 patients(59.56%) had anemia, 55 patients(13.22%) had myocardial injury, 30 patients(6.7%) had liver interaction, 152 patients(49.2%) had severe kidney failure, 64 patients(14.7%) had thyroidal dysfunction, 105 patients(33.65%) had severe kidney failure with anemia, 30 patients(7%) had myocardial injury with anemia, 38 patients(8.8%) had myocardial injury with severe kidney failure. CA125 levels were higher in anemia, severe kidney failure and their concomitance. hsCRP levels were higher in anemia, severe kidney failure, liver interaction, elevation of TSH, severe kidney failure with anemia, myocardial injury with anemia, and myocardial injury with severe kidney failure. NT-proBNP levels were higher in anemia, severe kidney failure, myocardial injury, liver interaction, severe kidney failure with anemia, myocardial injury with anemia, and myocardial injury with severe kidney failure. The multi-marker panel approach in heart failure patients may improve the prognosis by obtaining more efficient results in terms of diagnosis, severity, treatment and follow-up of organ dysfunctions. Hence heart failure treatment for this setting may be personalized for each patient.