Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün anemi prevalans çalışması
sonuçlarına göre Dünya nüfusunun (6,5 milyar) yaklaşık yarısının
(%48,8), dünyadaki gebelerin %69’unun, Türkiye’deki gebelerin
%40,2’sinin anemik olduğu tespit edilmiştir. Gebelikte görülen anemilerin
%90 gibi büyük bir çoğunluğu demir eksikliği anemisi (DEA) şeklinde
görülmektedir. Anemi olumsuz gebelik sonuçları için önemli bir risk faktörü
olarak kabul edilmektedir. Anemi nedeniyle oluşan doku hipoksisinin sebep
olduğu yorgunluk, kontrol altına alınmadığında bireyin günlük yaşam
aktivitelerini ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir.
Amaç; Eskişehir il merkezindeki aile sağlığı merkezlerine (ASM)
başvuran gebelerde anemi prevalansını saptamak ve yaşam kalitesiyle
ilişkisinin belirlenmesidir. Çalışma kesitsel (cross-sectional) tipte
yapılmıştır. Çalışmanın evrenini; Eskişehir il merkezindeki ASM’lerde Mart
2012 ve Aralık 2014 arasında takip edilen gebeler oluşturmaktadır.
Evrenin tamamına ulaşılması mümkün olmadığından örnekleme yoluna
gidilmiştir. Araştırmaya katılmaya gönüllü olan 532 gebe araştırma
kapsamına alınmıştır. Veri toplama aracı olarak sosyo-demografik ve
obstetrik özellikleri değerlendirme formu ve yaşam kalitesi ölçeği (SF 36)
kullanılmıştır. İstatistiksel önemlilik için p˂0,05 değeri kriter olarak kabul
edilmiştir.
Çalışmamızda gebelikte anemi prevalansı %43,6 olarak bulunmuştur.
Adölesan gebelerin hb ortalamaları 10,46 g/dl ile diğer yaş gruplarına göre
düşük bulunmuştur. Gebelikte anemi ile çalışma durumu, sosyal güvence,
çay ve kahve tüketimi arasında istatistiki olarak ilişki saptanmamış
(p>0,05), gebelik haftası, düşük/kürtaj, sezeryan olma, ailede anemi
öyküsü olma (p<0,05) ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Anemiyle ilişkili
bulgulardan yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı, dikkat dağınıklığı, iştahsızlık
ve nefes darlığı ile gebelikte anemi arasında istatistiki olarak anlamlı ilişki
saptanmıştır (p<0,05). Gebelikte anemi ile yaşam kalitesi alt
boyutlarından fiziksel fonksiyon, fiziksel rol güçlüğü ve mental sağlık
alanlarında (p<0,05) istatistiki olarak ilişki saptanmıştır.
According to the prevelance of anemia results of World Health
Organization it is estimated that about half(48,8%) of the world
population, 69% of the pregnants in the world and 40,2% of pregnants in
Turkey is anemic. 90% of anemia is a form of iron-deficiency anemia.
Anemia is considered as an important risk factor for adverse pregnancy
results. Anemia during pregnancy period causes the more fatigue so it
affects the mother’s quality of life experience. Fatigue caused by tissue
hypoxia caused by anemia adversely affects the individuals activities of
daily living and quality of life.
The purpose; determining the prevelance of iron deficiency anemia of
pregnant women in Eskişehir who applied to the family health centers and
determining its impact on quality of life. This is a cross-sectional study.
The study population constitutes of pregnants who were followed between
March 2012 and December 2014 by family health centers which are
located in the center of Eskişehir. 532 of 702 pregnant who volunteered to
participate in research and followed by family health center which are
determined by lottery method were taken to the research scope. Quality
of life questionnaire (SF-36) and a form which contains socio-demographic
and obstetric assessments were used as data collection tool. For statistical
significance P<0,05 value was accepted as criteria.
In our study, the prevalence of anemia in pregnancy was found as
43,6%. Adolescent pregnants' hb mean which is 10,46 g/L was
significantly lower than in other age groups. Working conditions, social
security, coffee and tea was not statistically associated with anemia in
pregnancy while gestation, low/abortion, ceasarean, having a family
history of anemia, state of fatigue was statistically associated with anemia
in pregnancy. As subscales of the quality of life; physical function, physical
role difficulties and mental health is statistically associated with anemia in
pregnancy.