2024-03-28T18:52:40Z
http://openaccess.ogu.edu.tr:8080/oai/request
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/248
2016-02-22T10:19:41Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Ögel, Selin
2014-11-24T09:19:18Z
2014-11-24T09:19:18Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/248
Alışveriş merkezlerinde gerçekleştirilen etkinliklere tüketici ilgisinin artması
ile birlikte bu etkinlikler nicelik ve nitelik açısından önem kazanmaya başlamıştır.
Bu araştırmada, alışveriş merkezlerinde gerçekleştirilen etkinliklerin tüketici
tutumları üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırma modeli olarak etkinlik imajı ve
etkinlik memnuniyeti ile tüketicilerin alışveriş keyfi, kalma arzusu ve müşteri olma
niyeti arasındaki ilişkiyi inceleyen bir yapı ele alınmıştır. Araştırma katılımcıları
alışveriş merkezi tüketicileri olarak belirlenmiştir.
Sonuçlar doğrultusunda etkinlik ile ilgili boyutlar olan etkinlik yaratıcılığı,
uygunluğu ve yeterliliğinin alışveriş keyfi üzerinde pozitif yönlü anlamlı etkisi ile
birlikte alışveriş keyfinin etkinlik memnuniyeti oluşumunda önemli bir etken olduğu
belirlenmiştir. Ayrıca, etkinlik memnuniyetinin kalma arzusu ve müşteri olma niyeti
üzerinde olumlu bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Sonuçlar, etkinlik
memnuniyeti ile müşteri olma niyeti arasındaki ilişkide kalma arzusunun aracı etkiye
sahip olduğu konusunda anlamlı bir destek ortaya koymaktadır.
Consumer interests towards events organized in the shopping malls have been
increasing rapidly, therefore these kind of events gain importance both quantitatively
and qualitatively. In this research, the impact of the shopping malls events on
consumer attitudes has been examined. The research model corporates event image,
event satisfaction, customers’ shopping enjoyment, desire to stay and patronage
intention constructs. Research participants have been identified as shopping mall
consumers.
The results reveal that event-related aspects of event inventiveness,
appropriateness and adequacy have positive effects on shopping enjoyment, and the
enjoyment of the event is an important driver of customers’satisfaction with an event.
It has also been determined that event satisfaction has a positive impact on desire to
stay and patronage intention. The results provide significant support for the notion
that desire to stay mediates the relationship between event satisfaction and patronage
intention.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Pazarlama
Tüketici
Alışveriş Merkezi
Alışveriş merkezinde gerçekleştirilen etkinliklerin tüketici tutumları üzerine etkisi : alışveriş merkezi ziyaretçileri üzerine bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/303
2016-02-22T10:17:53Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Uslu, Volkan
2014-12-05T13:12:13Z
2014-12-05T13:12:13Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/303
Bu çalışmanın amacı, çalışanların işletmelerdeki iş güvenliği kültürüne yönelik algılamaları ile o işletmelerdeki iş güvenliği performansı arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Çalışma ile aynı zamanda işletmelerdeki iş güvenliği algılamaları ile gerçek iş güvenliği risk düzeyleri arasındaki tutarlılık da karşılaştırılmaktadır. Bu doğrultuda, Eskişehir ilinde, Türkiye’de yaşanan iş kazalarının en çok görüldüğü sektörlerden biri olan metal sektöründe faaliyet gösteren yedi firmada, çalışanların güvenlik kültürü algılamaları ve işletmelerdeki güvenlik performansını ölçmeye yönelik bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Çalışanların işletmelerindeki iş güvenliği kültürüne ve o işletmelerde gerçekleştirilen iş güvenliği davranışlarına yönelik algılamaları Dursun (2011) tarafından geliştirilen iki ölçekle ölçülmüştür. Ayrıca güvenlik performansı göstergesi olarak firmalara ait iş güvenliği uzmanlarınca hazırlanan risk analizi sonuçları da göz önünde bulundurulmuştur. Analiz sonuçları çalışanların güvenlik kültürü algılarının cinsiyet, yaş, kurumda çalışma süresi, medeni durum, iş tecrübelerine göre farklılaşmadığını göstermektedir.Çalışanların güvenlik kültürü algılamalarıişteki pozisyonlarına, eğitim durumu,daha önce kaza geçirme durumlarına ve ramak kala olay yaşama durumlarına göre ise farklılık göstermektedir. Güvenlik kültürü ile güvenlik performansı ölçeğine ait bir boyut olan güvenli davranış arasında olumlu pozitif yönlü bir ilişki vardır. Ancak matris metodu ile gerçekleştirilen risk analiz raporlarında bulunan risklerin ortalamaları ile güvenlik kültürü arasında anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir.
The purpose of this study is to analyze the relationship between the perception of the job safety culture and the job safety performance of the employees. Besides, in the study, the consistency between perception of safety culture in companies and the real job safety risk level is also compared. Accordingly, a study has been conducted with the purpose of measuring the safety culture perception of employees and the safety performance at seven companies, which operate in the metal sector as one of the most dangerous branches in terms of workplace accidents in Turkey, and which operates in Eskişehir. The job safety culture perceptions of employees and the job safety behaviors in these companies has been measured by using two scales developed by Dursun (2011). Besides, the risk analysis results of the firms prepared by occupational safety specialists have also been taken into consideration as an indicator of safety performance. In accordance with the results of conducted analysis, it is concluded that safety culture perceptions of employees do not change according to gender, age, employment period, marital status and experience. On the other hand safety culture perceptions of employees differ according to their positions, educational status, experiences related to the accidents in the past and near miss events that they experienced. There is a positive relationship between safety culture and secure behavior as a component of safety performance scale. However, a concrete relation between risk averages determined by risk analysis reports conducted with matrix method and safety culture could not be found.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İşçi Sağlığı
İş Güvenliği
İş Güvenliği Kültürü
İş Güvenliği Performansı
Risk Analizi
Worker’s Health
Job Safety
Job Safety Culture
Job Safety Performance
Risk Analysis
İşletmelerde iş güvenliği performansı ve iş güvenliği kültürü algılamaları arasındaki ilişki : Eskişehir ili metal sektöründe bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/304
2016-02-22T10:17:37Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Yavuz, Yeliz
2014-12-19T14:12:15Z
2014-12-19T14:12:15Z
2014
Yavuz, Y., Aile işletmelerinde finansal sorunların işletme sahiplerinin bakış açısıyla değerlendirilmesi: EMKO sanayi sitesinde bir araştırma, 2014
http://hdl.handle.net/11684/304
Bu çalışma işletme sahiplerinin bakış açısından Eskişehir EMKO Sanayi Sitesinde faaliyet gösteren aile işletmelerinde yaşanan finansal sorunları, bu sorunlar karşısında işletme sahibi/yöneticilerin uygulamalarını ortaya koymaktır. Araştırmanın amacına uygun olarak Eskişehir’de EMKO Sanayi Sitesinde faaliyet gösteren 30 adet aile işletmesi belirlenmiştir. Bu işletmelerin kurucuları veya mevcut aile üyesi yöneticileri ile yüz yüze görüşme yapılmıştır. Sonuç olarak aile işletmelerinin büyük bir bölümünde, finansal yönetimin işletme sahipleri tarafından yürütüldüğü, finansman temininde çeşitli zorlukların yaşadığı, temin edilen kredilerin büyük bir bölümünün borç ödemede kullanıldığı ve işletme sahip/yöneticilerin finans konusunda bir eğitime veya danışmanlığa ihtiyaç duydukları tespit edilmiştir.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Aile İşletmeleri
Finansal Sorunlar
Aile işletmelerinde finansal sorunların işletme sahiplerinin bakış açısıyla değerlendirilmesi : EMKO sanayi sitesinde bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/338
2016-03-10T01:00:08Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Kara, Gülsüm
2016-03-09T14:06:26Z
2016-03-09T14:06:26Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/338
Artan rekabet sebebiyle, işletmeler müşterilerini ellerinde tutma konusuna daha fazla odaklanma eğilimindedir. Böylece müşteri yaşam boyu değeri çok daha fazla önem kazanmıştır. Tüketicilerin değişen doğası, daha uzun ilişkiler için daha fazla çaba harcanmasını gerektirmektedir. İşletmeler bu eğilimlerin farkına vararak tüketicilerin hislerini harekete geçirip, hayat tarzlarıyla bütünleştirmeyi amaçlayacak marka deneyimleri sunmaya başlamaktadır.
Bu çalışma, marka deneyimi ve tekrar satın alma niyeti arasındaki ilişkide müşteri tatmininin rolünü incelemek amacıyla yapılmıştır. Çalışma için Bursa ilindeki Ikea markası seçilmiştir ve bu markaya yönelik deneyim yaşamış 440 kişiye ulaşılmıştır. Araştırmada kullanılan anket formundaki sorular yüz yüze anket yöntemi ile katılımcılara yöneltilmiştir. Toplanan verilerin analizi aşamasında faktör analizi ile regresyon analizlerinden faydalanılmıştır. Bu çalışmanın sonuçları, marka deneyimi ve tekrar satın alma niyeti arasında pozitif bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Böylece marka deneyimi, müşteriler ve işletmeler arasındaki ilişkinin devamlılığı açısından kritik bir role sahiptir. Ayrıca sonuçlar, müşteri tatmininin marka deneyimi ve tekrar satın alma niyeti arasındaki ilişkide bir aracı etkiye sahip olduğunu belirtmiştir.
As competition increases, companies tend to focus more on customer retention. Therefore customer lifetime value has gained much more importance. Changing nature of consumers require much effort to last relationships longer. Companies start to realize these trends and offer different brand experiences that will stimulate consumers’ feelings and aim to integrate these experiences with consumers’ lifestyles.
This study aims to investigate the role of customer satisfaction in the relationship between brand experience and repurchase intention. The data of the study were collected from Ikea customers in Bursa. A survey from was used to collect data from 440 respendents who have experienced the brand. Factor analysis and regression analysis were employed to analyze the data. The results of the study revealed that there is a positive relationship between brand experience and repurchase intention. Therefore brand experience has a critical role in continuing the relationship between customers and companies. The results also indicated that customer satisfaction has a mediating effect in the relationship between brand experience and repurchase intention.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Marka Deneyimi
Tekrar Satın Alma
Müşteri Tatmini
Marka deneyimi ve tekrar satın alma niyeti arasındaki ilişkide müşteri tatmininin rolü
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/337
2016-03-10T01:00:07Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Korur, Mukaddes Gizem
2016-03-09T14:06:09Z
2016-03-09T14:06:09Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/337
Tüketimin hedonik etmenlerin etkisinde ve dürtüsel olarak yapıldığının anlaşılması ile kompulsif satın alma kavramının pazarlama literatüründeki kullanımı yaygınlaşmaya başlamıştır. Bu çalışmada, kompulsif satın alma kavramının teorik çerçevesi araştırılmış; kontrolsüz kredi kartı kullanımı ve alışveriş sonrası pişmanlık ile ilişkisi ortaya koyulmuştur. Bu bağlamda, alışveriş merkezi müşterileri üzerinde gerçekleştirilen araştırmada kompulsif satın alma ve alışveriş sonrası pişmanlık ilişkisinde kontrolsüz kredi kartı kullanımının rolü incelenmiştir.
Araştırma sonuçları kompulsif satın alma davranışının kredi kartı kötüye kullanımı ve alışveriş sonrası pişmanlık ile pozitif yönlü anlamlı bir ilişkisi olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca kompulsif satın alma ve alışveriş sonrası pişmanlık arasında kredi kartı kötüye kullanımının kısmi aracılık etkisi bulunmuştur.
The use of compulsive buying concept has gained widespread use in the marketing literature with the discovery that consumption takes place impulsively under the influence of hedonic factors. The study investigates theoretical framework of compulsive buying concept showing its relationship with credit card misuse and post-purchase regret. In this context reveals the role of credit card misuse in the relationship between compulsive buying and post purchase regret. The results of the research indicated that compulsive purchase behaviour has a significant positive relationship with credit card misuse and post-purchase regret. In addition, it has been discovered that credit card misuse has a partial mediating effect between compulsive buying and post-purchase regret.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Kompulsif Satın Alma Eğilimi
Kontrolsüz Kredi Kartı Kullanımı
Avm Müşterileri
Kompulsif satın alma eğilimi ve alışveriş sonrası pişmanlık ilişkisinde kontrolsüz kredi kartı kullanımının rolü: avm müşterileri üzerine bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/360
2016-04-06T00:00:17Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Özkara, Behçet Yalın
2016-04-05T08:08:15Z
2016-04-05T08:08:15Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/360
Tüketicilerin bilgiden tatminine ilişkin literatür ele alındığında, öznel unsurların tüketicilerin bilgiden tatmin oluşları üzerinde anlamlı etkileri olabileceğine işaret eden bir çok çalışma sonucu bulunmaktadır. Ancak doğrudan öznel unsurların tüketicilerin bilgiden tatmin oluşları üzerindeki etkisini inceleyen herhangi bir çalışmaya rastlanılamamıştır. Çalışmada, tüketicilerin ürün ve hizmetlere ilişkin olarak internet vasıtası ile elde ettikleri bilgiden tatmin oluşları üzerinde, öznel zihinsel bir deneyim olan akışın etkisi, süreç odaklı ve hedef odaklı bilgi arama olmak üzere iki süreç içerisinde incelenmiştir. Bu amaçla Türkiye’de faaliyet gösteren iki çevrimiçi alışveriş sitesinin müşteri veri tabanından yararlanılarak, e-posta vasıtası ile süreç odaklı süreç için 391 adet, hedef odaklı süreç için ise 415 adet katılımcıdan anket yöntemi ile veri toplanmıştır. Çalışmada akış, meydan okuma yetkinlik dengesi, geribildirim ve belirlenmiş hedefler öncülleri ve zevk, zamanın dönüşümü, merak, kontrol duygusu ve odaklanma boyutları ile modellenmiştir. Elde edilen veriler AMOS programı aracılığıyla yapısal eşitlik modellemesi ile analiz edilmiştir. Sonuçlar her iki süreçtede, akış deneyiminin tüketicilerin çevrimiçi bilgiden tatmin olmaları üzerinde anlamlı etkileri olduğuna işaret etmektedir. Daha çok hazcı dürtüler ile yapılan süreç odaklı süreçte bilgiden tatmini; akışın zevk, zamanın dönüşümü, merak ve kontrol duygusu boyutları olumlu yönde etkilerken, daha çok faydacı dürtüler ile yapılan hedef odaklı süreçte ise zevk, kontrol duygusu ve odaklanma boyutlarının olumlu, merak boyutunun ise olumsuz etkilerinin olduğu görülmektedir. Aynı zamanda sonuçlar; zevk, zamanın dönüşümü ve merak boyutlarının süreç odaklı süreçteki bilgi tatmini üzerinde daha güçlü olumlu etkileri
vi
olduğuna, odaklanma boyutunun ise hedef odaklı süreçteki bilgiden tatminde daha güçlü olumlu etkilerinin olduğuna işaret etmektedir. Çalışmada ayrıca akış deneyiminin öncülleri bazında da, hazcı ve faydacı desenler temellendirmesinde iki boyutlu bir yapıya sahip olduğuna işaret eden sonuçlara ulaşılmıştır. Araştırmanın öznel bir değişken olan akış deneyiminin çevrimiçi bilgiden tatmin üzerindeki etkilerini ilk kez ortaya koyması ve akış deneyiminin hazcı ve faydacı desenler temellendirmesinde iki ana boyutlu bir yapıya sahip olduğuna işaret eden sonuçları itibari ile literatüre anlamlı katkılar sunabileceği düşünülmektedir.
According to the literature regarding the consumers' information satisfaction, many research results indicate that subjective factors may have significant affect on consumers' information satisfaction. However no studies encountered on the effects of subjective variables on consumers’ information satisfaction in the relevant literature. The study investigates the effects of flow experience on consumers' online information satisfaction concerning products and services in two processes: ongoing (exploration oriented) and goal-directed information search. With this focus, two Turkish online shopping website consumer databases were used. Data were gathered via e-mail survey. A total of 391 samples for ongoing processes and 415 samples for goal-directed processes obtained in this study were analysed with structural equation modelling. Flow is conceptualized in the study with challenge/skill balance, feedback and goal clarity antecedents and enjoyment, time distortion, curiosity, perceived control and concentration dimensions. Obtained data analyzed with structural equation modeling by using AMOS software. The results indicate that flow experience has significant effects on consumers' online information satisfaction in both processes. enjoyment, time distortion, curiosity and perceived control dimensions affect online information satisfaction positively in the ongoing process, which is largely carried out with hedonic urges. Furthermore enjoyment, perceived control and concentration dimensions have positive and curiosity dimension has negative effects in goal-directed online information satisfaction, which is largely carried out with utilitarian urges. In addition, the results indicate that enjoyment, time distortion and curiosity dimensions have significantly stronger positive effects on online information satisfaction in ongoing search processes compared with goal-directed processes, and concentration dimension has significantly stronger positive effects on online information satisfaction in goal-directed search processes compared with ongoing processes. Additionally the results indicate that flow experience antecedents are also effected by hedonic and utilitarian values and indicate a two dimensional construction. It is thought that the research, which is the first study that presents the effects of flow experience on online information satisfaction and the results that the antecedents of flow expreince also indicate a two dimensional construction based on utilitarian and hedonic values, can contribute to the literature significantly.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Akış Deneyimi
Çevrimiçi Bilgi Arama
Bilgiden Tatmin
İnsan Bilgisayar Etkileşimi
Flow Experience
Online Information Search
Information Satisfaction
Human Computer Interaction
Tüketicilerin çevrimiçi bilgi aramaları bağlamında akış deneyiminin bilgiden tatmin üzerindeki etkisinin araştırılması
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/364
2016-04-09T00:00:08Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Hatipoğlu, Mercan
2016-04-08T09:40:54Z
2016-04-08T09:40:54Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/364
Bu tezin amacı gelişmekte olan ülke borsalarındaki yatırımcı davranışlarını ve oynaklığı doğrusal olmayan zaman serisi yöntemleri aracılığıyla araştırmaktır. Çalışmada datastream veri tabanından Haziran 03, 2004 ile Haziran 03, 2014 dönemi kapsamında günlük frekansta sağlanan ve Morgan Stanley Capital International - Emerging Market endeksine dahil olan on iki ülkenin borsa serileri ekonometrik yöntemler ile analiz edilmiştir. Küresel finans krizinin etkisinin daha iyi araştırılması için veriler üç ayrı dönemde analiz edilmiştir.
İlk olarak borsa getiri serilerindeki doğrusal olmayan bağımlılığın tespit edilmesi için BDS, Keenan, McLeod-Li, White Neural Network ve TLRT testleri uygulanmıştır. Test sonuçları bütün piyasalarda doğrusallığın red edildiğini göstermiştir. Daha sonra ise doğrusal olmayan dinamikleri modellemek için eşikli otoregresif ve yumuşak geçişli otoregresif yöntemler borsa serilerine uygulanmıştır. İkinci olarak GARCH, EGARCH, GJR-GARCH, AV-GARCH, CGARCH, TGARCH, NAGARCH, IGARCH, GARCH-M ve APARCH modelleri oynaklık ile oynaklığın ortalamaya dönme süresini hesaplamak için kullanılmıştır.Sonuç olarak gelişmekte olan ülke piyasalarına doğrusal olmayan dinamiklerin koşullu varyanstan kaynaklandığı bulunmuştur. Ayrıca asimetrik GARCH modelleri gelişmekte olan piyasalarda kaldıraç etkisi olarak bilinen negatif
vi
şokların oynaklık üzerinde pozitif şoklardan daha fazla etkili olduğunu göstermiştir. GARCH-M modeli ise risk ve getiri arasında anlamsız ilişki bulmuştur. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerde risk primi zaman bağlı olarak değişmemekte ve yatırımcılar üstlendikleri riske karşılık ilave beklenen getiri kazanamaktadırlar. Ayrıca GARCH temelli modeller oynaklığın ortalamaya dönme süresinin alt dönemler itibariyle değiştiğini tahmin etmiştir. Son olarak ise eşiksel otoregresif modeller kriz sırasında yatırımcıların bazı gelişen ülkelerde uzun dönemli ve spekülatif amaçlı karar aldıklarını göstermiştir.
The purpose of this thesis is to investigate the behavior of investor and volatility in emerging markets by employing nonlinear time series methods. In this study, the daily data obtained from Datastream database from June 03, 2004 to June 03, 2014 for twelve emerging markets which are selected from Morgan Stanley Capital International - Emerging Market Index was used for econometric estimations. The data was divided into three different sub-periods to detect the impact of mortgage crisis on equity markets.
Firstly, BDS, Keenan, McLeod-Li, White Neural Network and TLRT tests are conducted to determine the non-linear dependence of stock returns. The results demonstrate that linearity in returns is rejected for all markets. Subsequently, Threshold Autoregressive models and Logistic Smooth Transition Autoregressive models are employed to model nonlinearities in stock returns. Secondly, GARCH, EGARCH, GJR-GARCH, AV-GARCH, CGARCH, TGARCH, NAGARCH, IGARCH, GARCH-M and APARCH models are used to estimate both volatility and duration of mean-reversion of volatility.
The results confirm that nonlinearities stem from the conditional variance in emerging markets. Moreover asymmetric GARCH models results demonstrate the presence of leverage effect in returns series which imply that negative shocks have more impact on the volatility in the emerging market. GARCH-M model documents the insignificant relationship between risk and return.
Consequently risk premium do not depend on time in emerging market and investors who are taking risk in merging market does not appear to be rewarded with higher expected returns. Also GARCH based models estimate the duration of mean-reversion of volatility in emerging markets differs substantially between sub-periods. Finally, threshold autoregressive models reveal that during crisis in some emerging markets, investors arrived to speculative intention or long-term position decision.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Doğrusal Olmayan Zaman Serisi Modelleri
Gelişmekte Olan Ülke Borsaları
Doğrusal olmayan zaman serisi modelleri ve gelişmekte olan ülke borsaları üzerine bir uygulama
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/379
2016-05-06T00:00:20Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Hassan, Mohamed
2016-05-05T08:25:33Z
2016-05-05T08:25:33Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/379
Diğer finansal karar alanlarındaki değişkenlerle olan yakın etkileşimlerinden dolayı
sermaye yapısının belirlenmesi, en karmaşık olan finansal karar alanlarından birisidir.
Sermaye yapısı, bir firmanın varlıklarını finanse ederken kullandığı borç ve özkaynak
kompozisyonunu ifade etmektedir.
Bu çalışmada 2008-2013 yılları arasındaki beş yıllık dönemde Borsa İstanbul’da
kayıtlı ve işlem görmekte olan gıda üretim firmalarının sermaye yapılarının karlılıkları
üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Özkaynak getirisi (ROE) ve varlık getirisi (ROA), bağımlı
değişken olarak; kısa vadeli borç, uzun vadeli borç ve toplam borç ise, bağımsız değişken
olarak kullanılmıştır. Sermaye yapısının karlılık üzerindeki etkisi Panel Veri Yöntemi ile
analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre bağımsız değişkenler (kısa vadeli, uzun vadeli
ve toplam borçlar) ile varlık getirisi arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır.
Bununla beraber bağımsız değişkenler ile özkaynak getirisi arasında anlamlı bir
ilişki olduğu belirlenmiştir. Özkaynak getirisi ile hem kısa vadeli borç hem de uzun vadeli
borç arasında anlamlı negatif ilişki bulunmuştur. Bu sonuç uzun vadeli borcun göreceli
olarak pahalı olduğuna işaret etmektedir. Söz konusu durum, uzun vadeli borçlanmanın
riskinin vergi yararlarını aştığını da göstermektedir. Diğer yandan toplam borç ve
özkaynak getirisi arasında da anlamlı bir pozitif ilişki olduğu belirlenmiştir.
The capital structure is one of the most complex areas of financial decision
making due to its interrelation with other financial decisions variables. Capital structure
is the composition of debt and equity capital that comprise a firm's financing its assets.
In this study we investigated the impact of capital structure on profitability of
Turkish food manufacturing firms listed on Borsa Istanbul (BIST) during the six years
period from 2008 to 2013. The study used Return on Equity (ROE) and Return on Asset
(ROA) as dependent variables. In addition, short-term debt, long-term debt and total debt
were used as independent variables. The impact of capital structure on profitability were
analyzed using panel data methodology. According to the results, the relationship between
all of the independent variables (short-term, long-term and total debts) and Return on
Asset (ROA) is not significant. However, there is a significant relationship between
independent variables and Return on Equity (ROE). It showed a significant negative
relationship between short-term debt and profitability (return on equity). The result also
revealed a significant negative relationship between profitability and long-term debt. This
implies that the long-term debt have been relatively expensive. It also implies that the risk
of using long-term exceeded the tax benefits. On the other hand the result revealed a
significant positive relationship between total debt and profitability (return on equity).
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Sermaye Yapısı
Sermaye Karlılığı
Gıda Firmaları
Sermaye yapısı ve karlılığa etkisi: gıda girmaları üzerine bir çalışma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/380
2016-05-06T00:00:09Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Koçer, Canan
2016-05-05T08:26:02Z
2016-05-05T08:26:02Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/380
Günümüz dinamik çalışma koşullarının bir sonucu olarak kariyer kavramı oldukça önem kazanmıştır. Mevcut bir işte istihdam edilen personeller sahip oldukları entelektüel bilgi birikimini de göz önünde alarak kendi kişisel hedeflerine ve örgüt hedeflerine uygun faaliyetler dizisi oluşturmak istemektedir. İnsanlar yaptıkları işlerle kendi iş yapabilme kapasitelerini ve etkinliklerini arttırmaya çalışırken bir tür baskı hissetmektedirler. Bu nedenle stres kavramı bireyler içini gün geçtikçe artan bir öneme sahip olmaktadır. İş dünyasında da bireyleri örgütsel faaliyetlerde kontrol altında tutan bir denge unsuru olan stresin kariyer yönetimi ile ilişkisi bu noktada önem kazanmaktadır. Bu çalışmanın amacı kariyer yönetimi ve iş stresi ilişkisini incelemektir.
Bu araştırma Tekirdağ ilinde faaliyet gösteren 15 imalat işletmesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma için Netemeyervd.’nin (2005) İş Stresi Ölçeği ve Küçük’ ün (2012) Kariyer Yönetimi Ölçeği kullanılmıştır. Kariyer yönetiminin iki boyutu ile iş stresi arasında korelasyon analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda yapılan korelasyon analizine göre; iş stresi ile örgütsel kariyer yönetimi arasında istatistiksel açıdan anlamlı ve olumsuz bir ilişki bulunurken iş stresi ile bireysel kariyer yönetimi arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olmadığı ortaya çıkmıştır.
As a result of variable working conditions in this age, concept of career has become even more important. Employees want to form their activities which is appropriate both for their individual goals and organizational goals. Moreover, they consider their intellectual accummulation of knowledge. While employees try to increase their working capacity and efficiency, they feel pressure on themselves. Therefore stress concept has become an insperable part of daily life. Stress- career management relationship gains importance at this point. The objective of this study is the examination of the relationship between career management and job stress and the perception of white collar employees who works in a industrial sector.
The research has been conducted in 15 industrial companies from Tekirdağ. The Job Stress Scale of Netemeyer et al (2005) and the Career Management Scale of Küçük (2012) have been used for the resarch. The correlation analysis has been performed between two dimensions of career management and work stress. According to correlation analysis at the end of the research, there is a significant and negative relationship between organizational career management and job stress while there is no significant relationship between individual career management and job stress.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kariyer Yönetimi
İş Stresi
İmalat Sektörü
Kariyer yönetimi-iş stresi ilişkisi ve imalat sektöründe bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/431
2016-06-10T00:00:26Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Surada, Serdar
2016-06-09T12:58:06Z
2016-06-09T12:58:06Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/431
Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin genel iş doyumları ile iş
doyumlarını etkileyen faktörleri (boyutları) belirleyerek, çeşitli demografik
özelliklere bağlı olarak bu faktörler açısından farklılıkları ortaya koymaktır. Bu
bağlamda, Eskişehir il merkezindeki devlet ilkokullarında çalışan 401 sınıf
öğretmeninden anket yoluyla elde edilen verilere açıklayıcı faktör analizi
(AFA) ve doğrulayıcı faktör analizi (DFA) uygulanmıştır.
AFA sonucunda belirlenen, sınıf öğretmenlerinin iş doyumlarını
etkileyen yönetim, iletişim ve toplum beklentisi, meslek seçiminden
memnuniyet, çalışma koşulları, geçim sıkıntısı, ödenti, toplumda saygınlık ve
mesleğe uygunluk boyutlarının, yapılan DFA ile uygun bir yapısal model
oluşturduğu belirlenmiştir.
Sınıf öğretmenlerinin genel iş doyumları orta düzeyde bulunmuştur.
İletişim ve toplum beklentisi boyutunda çok yüksek; yönetim, meslek
seçiminden memnuniyet, mesleğe uygunluk boyutlarında yüksek; çalışma
koşulları, geçim sıkıntısı, toplumda saygınlık boyutlarında orta; ödenti
boyutunda ise çok düşük bulunmuştur.
Sınıf öğretmenlerinin genel iş doyum düzeyleri, görev süresine göre
istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermiştir. Her bir boyuta ait iş
doyumları demografik özelliklere göre incelendiğinde; meslek seçiminden
memnuniyet boyutunda yaş ve görev süresi, çalışma koşulları boyutunda cinsiyet, ödenti boyutunda cinsiyet ve eğitim durumu, mesleğe uygunluk
boyutunda ise görev süresine göre anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
The purpose of this study is to determine the work satisfaction and the
factors that affect the work satisfaction of classrom teachers, and then to
represent the discrepancies in terms of these factors in relation with various
demographic properties. In this respect, explanatory factor analysis (EFA)
and confirmatory factor analysis (CFA) have been applied to the data
obtained via survey on 401 classroom teachers working in public primary
schools located in Eskisehir city centre.
The factors management, communication and society expectation,
satisfaction of career choice, working conditions, hardship, payment, dignity
and job suitability which are identified as results of EFA, and which affect the
work satisfaction of classroom teachers, are found to constitute a structural
model in agreement with CFA.
The general work satisfaction of the classrom teachers are found to be
at medium level. The satisfaction levels of the teachers are found to be at
very high for communication and society expectation, high for the
management, satisfaction of career choice and job suitability, medium for
working conditions, hardship and dignity, and very low for payments.
The general work satisfaction levels of classrom teachers have shown
significant difference in relation to tenure. When work satisfaction for
every factor is investigated according to demographic properties, significant differences are found on the satisfaction of career choice
according to age and tenure, on working conditions according to gender, on
payment according to gender and educational status, and on job suitability
according to tenure.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Sınıf Öğretmenleri
İş Doyum Düzeyi
Sınıf öğretmenlerinin iş doyum düzeyleri (Eskişehir ili örneği)
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/453
2016-06-28T00:00:16Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Arsoy, Mustafa Fatih
2016-06-27T08:37:59Z
2016-06-27T08:37:59Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/453
Bu tez Türkiye’de işletmelerin temettü dağıtımını hangi faktörlerin belirlediği, yazında öne çıkan temettü politikası teorilerinin hangilerinin geçerli olduğu ve yapay sinir ağlarının başarılı temettü öngörüsü yapıp yapamayacağı problemlerinden hareket edilerek hazırlanmıştır.
Çalışmanın amacı, Borsa İstanbul (BİST)’da işlem gören 168 sanayi işletmesinin 2003-2012 yılları arasındaki 10 yıllık verilerini kullanarak, temettü dağıtımını belirleyen ana faktörleri saptamak, temettü dağıtımlarını tahmin etme aracı olarak yapay sinir ağlarının kullanılabilirliğini ortaya koymak ve temettü dağıtımının öngörülmesinde kullanılabilecek tüm değişkenleri içeren bir model geliştirmektir. Böylece hisse senedi yatırımcılarına temettü dağıtımlarını tahmin etmeyi sağlayan bir araç geliştirilmiş olacaktır.
Çalışmanın amacı doğrultusunda yazında temettü dağıtım politikaları ile anlamlı ilişkisi olduğu tespit edilen ve işletmelere özgü 43 finansal değişkenin geçmiş dönem verilerinden yararlanarak, cari dönemde nakit ödenen brüt temettü oranı tahmin edilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda uygulamada faktör analizli ve faktör analizi yapılmadan yapay sinir ağlarına (YSA) ve çoklu doğrusal regresyona (ÇDR) dayalı modeller kullanılmıştır. Bu değişkenler içinden temettü dağıtımını belirleyen ana faktörlerin saptanması ve her iki yöntemde farklı tip ve modlarda kurulan modellerin kıyaslanması suretiyle en başarılı temettü öngörüsü yapan modele ulaşılmıştır.
Çalışmanın sonuçları “faktör analizi yapılmamış, simple modlu ve backwards tipi” ÇDR modelinin cari dönemde nakit ödenen brüt temettü oranını gerçeğe en yakın şekilde tahmin ettiğini göstermektedir. Ancak, tekrar sayısı artırıldığında “altı faktörlü, expert modlu ve dynamic tipi” YSA modelinin tüm modeller arasında en başarılı tahmini gerçekleştirdiği görülmektedir. Ayrıca, her iki modelde temettüleri açıklayan değişken ve faktörler birbirleriyle tutarlıdır. Bu bulgular yatırımcıların ÇDR ve YSA yöntemlerini birlikte kullanarak, işletmelerin nakit ödenen temettü oranlarını başarıyla öngörebileceklerini ifade etmektedir.
Oluşturulan bu yeni model, Lintner modeli, sinyalizasyon, serbest nakit akışı ve yaşam döngüsü teorilerini destekleyen sonuçlar ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, istikrarlı büyüme ve ölçek ekonomisine sahip olma (büyüklük), yüksek karlılık seviyesini düzenli olarak artırma, likiditesi yüksek ve sağlam bir nakit akımına sahip olma özellikleri nakit temettü ödemesini belirleyen ana faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır.
This thesis is prepared with motivation about factors which determine the firms’ dividends payments in Turkey, leading dividend policy theories in literature validity in Turkey and whether or not artificial neural networks can predict dividends successfully.
The goal of study is assigning main factors which determine the dividends payments, proving the applicability of artificial neural networks as an instrument of estimating dividends and developing a model including completely all variables to predict dividends, by using 168 industrial corporates’ ten year dataset between 2003 and 2012 period which are quoted on ISE. Thus, a new tool can be developed for stock investors to estimate the dividends payments,
To reach this goal, a current gross cash dividend payout ratio is attempted to estimate with 43 financial variables’ past dataset which are special to firms and were found in significantly associate with dividend payout policies in literature. In practice models are applied which based on artificial neural networks and multi lineer regression with factor analyses or not. The most successful prediction model is attained with benchmarking models which were established in two methods including different types and modes, and assigning main factors which determine the dividend payments within these variables. Research’s results indicate that a multi lineer regression model characterized with “simple type, backwards mode and out of factor analyses” estimated a current gross cash dividend payout ratios closestly to real values. However if the number of iterations are increased, artificial neural networks model characterized with “six factors, simple type and dynamics mode” achieved the most successfull estimation among all models. Additionally the variables and factors used in both methods for explaining dividends are consistent with each other. This evidence stated that the investors can predict corporates’ cash dividend payout ratios successfully by using multi lineer regression and artificial neural networks together.
This new model offers results supporting Lintner’s model, signalling, free cash flows and life cycle theories. In consistent with these theories, the corporates’ characteristics as growing with stability, having a scale economy (size), increasing the high profit level systematicly, having strong free cash flows and high liquidity are found as main factors determining the cash dividend payments.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Temettü
Yapar Sinir Ağları
Borsa İstanbul
İşetmelerde dağıtılan temettülerin yapay sinir ağları ile tahmini: Borsa İstanbul sanayi sektörü üzerine bir uygulama
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/489
2016-06-29T00:00:19Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Barutcu, Kürşad
2016-06-28T08:28:07Z
2016-06-28T08:28:07Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/489
Algılanan örgütsel destek (AÖD) bireylerin örgüte olan katkılarının ne derece
önemsendiği, refahlarının ne derece dikkate alındığı ve üyesi oldukları örgütlerinin
kedilerini ne derece destekleyip güvende hissetmelerini sağladıklarına olan
inançlarıdır. Bireylerin örgütsel destek algılarının olumlu olduğu ortamlarda
bireylerin karşılık olarak bir takım olumlu tepkilerde bulunacakları literatürde yer
alan birçok araştırmada ifade edilmiştir. Bu kapsamda değerlendirildiğinde örgütsel
özdeşleşme ve örgütsel bağlılık kavramlarının da AÖD’nin olumlu olduğu
ortamlarda bireylerin gösterecekleri olumlu davranışsal tepkiler arasında olabileceği
değerlendirilmektedir. Bu noktadan yola çıkarak bu araştırmada AÖD’nin kamu
çalışanlarının örgütsel özdeşleşme ve örgütsel bağlılık düzeyleri üzerindeki etkisi
incelenmiştir.
Tezin kavramsal çerçevesinde algılanan örgütsel destek, örgütsel özdeşleşme
ve örgütsel bağlılık kavramlarını kapsayan bir literatür taraması yapılarak çalışmanın
hipotezlerine yönelik kuramsal çerçeve ortaya konmuştur. Araştırma bölümünde ise
Ankara ve İzmir illerinde belirli alanlarda çalışan kamu personelinden seçilen
örneklemden anket yoluyla veri toplanarak araştırmanın hipotezleri test edilmiştir.
Araştırma bölümünde algılanan örgütsel destek değişkeni için Eisenberger ve
arkadaşlarının (1997) geliştirmiş oldukları AÖD ölçeği, örgütsel özdeşleşme değişkeni için Mael ve Ashforth’un (1992) geliştirmiş oldukları ölçek ve örgütsel
bağlılık değişkeni için Allen ve Meyer’in (1997) geliştirmiş oldukları ve örgütsel
bağlılığı üç boyutlu olarak ele alan ölçek kullanılmıştır.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgular değerlendirilmiş ve sonuçta
AÖD’nin, kamu çalışanlarının örgütsel özdeşleşme ve örgütsel bağlılık düzeyleri ile
anlamlı bir ilişkisinin olduğu belirlenmiştir. Ayrıca kamu çalışanlarının AÖD,
örgütsel özdeşleşme ve örgütsel bağlılık düzeylerinin demografik değişkenlerle
ilişkileri araştırmada test edilerek uygulama ve sonuç kısmında detaylı olarak ele
alınmıştır.
Perceived organisational support (POS) is the belief of an employee that to
what degree their organisation cares about their contribution, their comfort and make
them feel safe. Many researchs point out that once employees’ perceive of
organisational support is positive, employees react as positive in return support of
their organisation. Being under debate within this content, the point that
organisational commitment and organisational identification also can be among the
employees’ positive reactions when the POS is positive. According to this point of
view, in this study, the effect of POS on the organizational commitment and
organizational identification of public officers is examined.
In the first part of this research, based on a literature review on the perceived
organisational support, organisational commitment and organisational identification,
the theoretical framework for the study’s hypotheses is presented. In the empirical
part, hypotheses are tested via survey method over the sampling selected from the
official employees of certain areas at Ankara and İzmir. For the perceived
organisational support, the scale of Esienberg and oth. (1997), for the organisational identification, the scale of Ashforth and Mael (1992) and for the organisatioanl
commitment, the scale of Allen and Meyer (1997) is used.
The findings of the study show that there is a meaningful relation between
perceived organisational support and organisational identification and organisational
commitment. Meanwhile the relations between the officials’ organizational
commitment and organizational identification levels and officials’ deomographic
variables are researched and the results are evaluated in detail at the last section.
Kamu personelinde algılanan örgütsel desteğin örgütsel bağlılık ve örgütsel özdeşleşme düzeyleri ile ilişkisini belirlemeye yönelik bir araştırma
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kamu Personeli
Örgütsel Destek
Örgütsel Bağlılık
Örgütsel Özdeşleşme
Kamu personelinde algılanan örgütsel desteğin örgütsel bağlılık ve örgütsel özdeşleşme düzeyleri ile ilişkisini belirlemeye yönelik bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/490
2016-06-29T00:00:20Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Kara, Zehra
2016-06-28T08:28:27Z
2016-06-28T08:28:27Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/490
Bu tez çalışması, örgütsel bağlılık ve motivasyon konularını teorik anlamda ele
alarak, aynı zamanda Eskişehir‟de faaliyet gösteren otel işletmelerinin çalışanları
üzerinde, çalışanların örgütsel bağlılıkları ile motivasyonları arasındaki ilişkiyi
belirlemek amacıyla yapılan anket çalışmasını içermektedir.
Bu paralelde çalışmanın birinci bölümünde örgütsel bağlılığın tanımı, örgütsel
bağlılığın önemi, temel yaklaşımlar, örgütsel bağlılığı etkileyen faktörler ve örgütsel
bağlılığın sonuçları ele alınmıştır. Ġkinci bölümde motivasyon kavramının tanımı,
motivasyonun özellikleri, motivasyon çeşitleri, motivasyona etki eden faktörler ve
motivasyon kuramları incelenmiştir. Üçüncü bölümde ise otel işletmelerinde
çalışanların örgütsel bağlılıkları ile motivasyonları arasındaki ilişkiyi belirlemek
amacıyla yapılan araştırmayı içermektedir. Ayrıca araştırmadandan elde edilen bulgular
ve yorumları da tartışılmıştır.
Eskişehir il merkezinde 2014 Haziran ayı içerisinde faaliyet gösteren 15 otelde
anket çalışması yapılmıştır. Araştırmada veriler Mayer ve Allen (1997) tarafından
geliştirilen, 18 sorudan oluşan „Örgütsel Bağlılık Ölçeği‟, motivasyon ölçmeye yönelik
Mottaz‟ın (1985) 24 sorudan oluşan iki boyutlu motivasyon ölçeği uygulanarak toplanmıştır. Araştırmanın sonunda elde edilen analiz ve testlerin sonuçları
değerlendirilmiştir.
Çalışmamızın sonucunda otel çalışanlarının örgütsel bağlılık ve motivasyon
düzeylerinin demografik özelliklerine göre farklılık göstermediği, yani demografik
özelliklerinin çalışanların örgütsel bağlılığını ve motivasyon düzeylerini etkilemediği
ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda otel çalışanlarının örgütsel bağlılık düzeyleri ile içsel,
dışsal ve genel motivasyon düzeyleri arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğu bulguları
elde edilmiştir.
This thesis study includes the theorical examining of the terms organizational
commitment and motivation and besides the questionnaire study that has been made to
determine the relationship between organizational commitment and motivation of the
employees of the hotels in EskiĢehir.
Concordantly, in the first part of the study, the definition of organizational
commitment, the importance of organizational commitment, basic approaches, factors
effecting organizational commitment and the results of organizational commitment has
been examined. In the second part, the definition of the term motivation, characteristics
of motivation, types of motivation, factors effecting motivation and motivation theories
has been examined. Third part includes the practice which has been made to determine
the relationship between organizational commitments and motivations of the hotel
employees. Additionally, findings acquired from the practice and the comments has
been discussed.
A questionnaire study has been made in 15 hotels which were in service within
June 2014 in EskiĢehir city centrum. In this research, data has been gathered by
practicing „Organizational Commitment Scale‟ which has been developed by Meyer and
Allen (1997) and includes 18 questions and, the two-dimensional motivation scale of Mottaz (1985) to measure the motivation which includes 24 questions. At the end of the
research, acquired results of analyses and tests has been evaluated.
As the result of our study, it has been become evident that the organizational
commitment and motivation degrees of hotel employees does not differ according to
their demographic features, meaning that demographic features of the employees does
not effect their organizational commitment and motivation degrees. At the same time,
the findings suggests that there is a positive relationship between internal, external and
general motivation degrees of the employees and their organizational commitment.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Çalışanların örgütsel bağlılık düzeylerinin çalışma motivasyonuna olan etkisi ve bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/456
2016-06-28T00:00:22Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Çalışkan, Selin
2016-06-27T08:38:48Z
2016-06-27T08:38:48Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/456
Bu çalışmanın temel amacı, bir kamu hastanesi işletmesinin karlılığa dayalı finansal performansının ölçülmesidir. Bu amaç doğrultusunda hastane işletmesinin 2009-2013 yılları arasındaki finansal tablo verileri kullanılarak Du Pont Analizi uygulanmış, karlılığa dayalı performansı ve performans sapmalarının nedenleri araştırılmıştır.
Yapılan çalışmada daha çok finansal kontrol sistemi olarak kullanılan bu analizin finansal performans belirleme yöntemi olarak da kullanılabileceği ortaya konmuştur. Örnek alınan kamu hastanesi işletmesinin karlılığa dayalı finansal performansının 2009, 2011 ve 2012 yıllarında 2010 ve 2013 yıllarına göre çok daha iyi olduğu görülmüştür.
The main objective of this study is to measure the financial performance of a public hospital company based on profitability. For this purpose, Du Pont Analysis has been applied by using financial statement data of 2009–2013 period and the financial performance of that company based on profitability and the reasons of its performance deviations has been investigated.
In this study, it has been exhibited that this analysis which is mostly used as a control system, can also be used as a performance determination method. The financial performance of the public hospital company taken as the case has been found much better for the years 2009, 2011 and 2012 than for the years 2010 and 2013.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Kamu Hastaneleri
Du Pont Analizi
Finansal Performans Değerlendirilmesi
Kamu hastanelerinde du pont analizi ile finansal performans değerlendirilmesi ve bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/457
2016-06-28T00:00:23Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Koç, Mahmut
2016-06-27T08:38:57Z
2016-06-27T08:38:57Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/457
Bu çalışma, akaryakıt istasyonlarının sahip olduğu marka değerinin, tüketici tatmini üzerine etkisini ele almaktadır. Üç bölümden oluşan araştırmanın ilk bölümünde marka, marka değeri ve tüketici tatmini literatüründe yer alan kavramlar açıklanmıştır. İkinci bölümde araştırma modelinin uygulama alanı olan akaryakıt istasyonlarının Türkiye’de tarihsel ve ekonomik gelişimi ele alınmıştır. Üçüncü bölümde araştırma modeli ve hipotezler analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre marka değerinin ve marka değerinin oluşturan marka sadakati, marka farkındalığı, marka çağrışımları ve algılanan kalite alt boyutlarının, tüketici tatmini üzerinde anlamlı ve pozitif etkisi olduğu ortaya konulmuştur. Öte yandan demografik değişkenlerin tüketici tatminine etkisi incelendiğinde özellikle ortalama gelirin tüketici tatmini üzerinde etkili olduğu saptanmıştır.
This study discussed the effect of brand equity of gasoline service stations on customer satisfaction. The study consists of three parts. In the first part, concepts in the literature of bran, brand equity and customer satisfaction are explained. In the second part of the study, historical and economic development of gasoline service stations have been discussed which are application field of the research model. In the second part, the research model and hypotheses were analyzed. According to research results, ıt has been identified that, brand equity and sub-dimensions of brand equity that are brand loyalty, brand awareness, brand association and perceived qualty has positive and meaningful effect on customer satisfaction. On the other hand, when the effects of demographic variables on customer satisfaction examined, the effect of average income has been found on customer satisfaction.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Akaryakıt İstasyonları
Akaryakıt
Marka Değeri
Akaryakıt istasyonlarının marka değerinin tüketici tatmini üzerine etkisi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/497
2016-06-30T00:00:18Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Yavuz, Engin
2016-06-29T12:12:44Z
2016-06-29T12:12:44Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/497
Bu çalışmadaki amaç, on altıncı yüzyılda Doğu ve Batı’nın önemli yönetim düşünürlerinin, düşüncelerinin karşılaştırılarak, aralarındaki benzerlikleri ve farklılıkları ortaya çıkarmaktır. Bu çalışmada, nitel analiz tekniklerinden betimsel analizi tekniği kullanılarak, tespit edilen temalara göre çıkarımlar yapılmıştır. Bu çalışma gösterdi ki, insanlar yaşadıkları bölgelerin, çevrelerin; sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik, inançsal ve ahlaki, etkileri altında kalabilmekte ve bununla birlikte düşünce yapısında da değişiklikler meydana gelmektedir. Onaltıncı yüzyılda yaşamış Doğu ve Batı medeniyetinin önde gelen düşünürleri, yönetim şekli olarak tiranlığa karşı tavır sergilemişler, kişilerin menfaatlerine göre değişiklik göstermeyen kurumsal bir yapı isteğinde olmuşlardır. Devletin güçlü ve otoriter olması gerektiğini düşünmüşler, bunun için ise ülkenin sağlam bir ekonomiye, güçlü bir orduya, tutarlı yasalara, erdemli kurumlara sahip olmasının önemine vurgu yapmışlardır. Güçsüz devletlerin, toplumunun da düzensiz olacağını, söylemişlerdir.
The aim of this study to find out ideas of important thinkers of the management during sixteenth century in the East and the West, with a comparing between similarities and differences. In this study, some thematic inferences are made by using descriptive analysis technique from quantitative analysis techniques. This study showed that peoples living in a certain environment; social, cultural, political, economic, religious and moral, may remain under the effects and changing on the constructions of their thought. Leading thinkers of Eastern and Western who lived sixteenth century were opposite of tyranny as a government form. They wanted a solid state, not change according to the interests of the peoples. They thought that the state should be strong and authoritative, therefore they have stressed the importance of having a virtuous institutions a solid country's economy, a strong military, consistent laws and says the society of weak states would be irregular and disorderly.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Doğu ve Batı Düşünürleri
Yönetim düşüncesi
On altıncı yüzyıl
On altıncı yüzyıl doğu be vatı düşünürlerinde yönetim düşüncesi ve karşılaştırmalı analizi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/581
2016-08-09T00:00:32Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Akgün, Yunus Emre
2016-08-08T09:18:56Z
2016-08-08T09:18:56Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/581
Rekabet şartlarının her geçen gün değişerek ve şiddetini arttırarak devam ettiği günümüzde, nitelikli iş gücünün kurumlarda tutulmasının sağlanması, örgütler için çözülmesi gereken en temel sorunlardan biri haline gelmiştir. Çalışanların örgüte olan bağlılıklarının geliştirilmesinin gerekliliği artık her bir kurum için insan kaynağını merkeze alan uygulamalara yönelmeyi zorunlu kılmıştır. Alan araştırması ile desteklenmek suretiyle örgütlerde personel güçlendirme uygulamalarının örgütsel bağlılık ile ilişkisini inceleyen bu çalışma, konu ile ilgili literatürden de yararlanılarak geliştirilen hipotezlerin test edilmesi ve sonuçlarının tartışılmasını kapsamaktadır.
Araştırma Ankara da bir kamu kurumunun ana yerleşkesinde şube müdürü ve uzman personelden kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen çalışanlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Değişkenler arasındaki ilişkinin analiz edilmesine imkan sağlayan 78 adet anketin verileri, SPSS 20.0 istatistik programı kullanılarak spearman korelasyon testi ile analiz edilmiştir. Personel güçlendirme ile örgütsel bağlılık arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Nowadays in which competition conditions proceed by intensifing and varing day by day, it has come to one of the major problems that need to be solved to provide to be kept qualified workforce at institutions . Necessity of improving the personel commitment to the organizaton entails to head the practices which take to centre the human resource for every institution. By supporting field study, this study which examines the realtionship of organizational commitment with personnel empowerment practices in organizations, contains being examined hypotheses that is improved by benefitting the literature related to the subject and being discussed the results.
Research was carried out on personel who were selected through convenience sampling method among depatment manager and qualified personnel at a public institute, Ankara. 78 piece surveys’ data that enable to analyze the relationship between variables, was analyzed with spearman correlation test by using statistical program SPSS 20.0. It was figured out that there was significant relationship between personnel empowerment and organizational conmmitment.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Örgütsel Bağlılık
Personel Güçlendirme
Örgütlerde algılanan personel güçlendirmenin örgütsel bağlılık ile ilişkisi: bir kamu kurumunda araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/585
2016-08-09T00:00:48Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Kapusuz, Sevdenur
2016-08-08T09:19:15Z
2016-08-08T09:19:15Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/585
Günümüzde rekabetin artması, küçük ölçekli üreticilerin ve küçük ölçekli
çiftçilerin, büyük firmalar karşısında faaliyetlerini sürdürmesini zorlaştırmaktadır. Bu
zorluklar, ticarete daha eşit koşullar getirmeyi amaçlayan adil ticareti önemli hale
getirmeye başlamıştır. Bu araştırmada, adil ticaret bilgisinin, adil ticaret bağlılığı ve
adil ticaret primi ödeme istekliliği üzerine etkileri ve bu etkilerde adil ticarete
duyulan güvenin aracı etkisi incelenmiştir. Araştırmanın ilk modelinde; adil ticaret
bilgisi, adil ticaret bağlılığı ve adil ticarete duyulan güven arasındaki ilişkiler,
araştırmanın ikinci modelinde ise; adil ticaret bilgisi, adil ticaret primi ödeme
istekliliği ve adil ticarete duyulan güven arasındaki ilişkiler incelenmiştir.
Çalışmada ulaşılan sonuçlar, “adil ticaret bilgisinin”, “adil ticaret bağlılığı”nı,
etkilediğini ve “adil ticarete duyulan güven”in bu ilişkide kısmı aracılık etkisine
sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Çalışma sonuçları ayrıca, “adil ticaret bilgisi”nin
“adil ticaret primi ödeme istekliliği”ni “adil ticarete duyulan güven” üzerinden
etkilediğini göstermektedir. Diğer bir ifadeyle “adil ticarete duyulan güven”, “adil
ticaret bilgisi” ile “adil ticaret primi ödeme istekliliği” arasındaki ilişkide tam aracılık
etkisine sahiptir.
Small-scale producers and farmers have difficulty in surviving because of the
rise of competition. These challenges, began to make fair trade, which aims to bring
more equal trade conditions, important. In this research, the relationships among fair
trade knowledge, willingness to pay for fair trade products, and fair trade adhesion
has been examined. The study also investigates the mediating role of fair trade trust
in the relationship between aforementioned variables. The relationship among fair
trade knowledge, fair trade adhesion, and fair trade trust has been structured as the
first model of the research. Moreover the relationship among fair trade knowledge,
willingness to pay for fair trade products, and fair trade trust has been investigated as
the second model of the study.
The results reveal that fair trade knowledge affects fair trade adhesion and
fair trade trust partially mediates this relationship. The results also suggest that fair
trade knowledge affects willingness to pay for fair trade products via fair trade trust,
in other words fair trade trust has a full a mediation effect on the relationship
between fair trade knowledge and willingness to pay for fair trade.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Adil Ticaret
Ödeme İstekliliği
Adil ticaret bilgisi, adil ticaret primi ödeme istekliliği ve adil ticaret bağlılığı ilişkisinde adil ticarete duyulan güvenin rolü: Türkiye örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/602
2016-08-09T00:00:27Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Kurt, Özlem
2016-08-08T09:23:22Z
2016-08-08T09:23:22Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/602
Günümüzün artan rekabet koşulları işletmelerin faaliyetlerini etkili ve verimli
bir şekilde kullanma ihtiyaçlarını daha da arttırmıştır. İşletmelerin etkinliğinin ve
verimliliğin sağlanmasında iç denetim önemli bir yer tutmaktadır. İşletmelerde
önemli kararların alınması ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi sırasında yönetime yol
gösterici olma gibi önemli bir görev yürüten iç denetim, faaliyetlerini örgütün
tümüyle etkileşim halinde sürdürmektedir. Bu nedenle, iç denetim işletmede hakim
olan kültürden etkilenecektir. Çalışma örgüt kültürünün iç denetim üzerine etkisini
ortaya koymak üzere gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla Borsa İstanbul’da işlem gören
işletmeler üzerinde bir araştırma yapılmış ve araştırma sonuçları SPSS 20.0 ile
analize tabi tutulmuştur. Araştırmada güvenirlilik analizi, faktör analizi, korelasyon
analizi ve regresyon analizlerine yer verilmiştir.
In today's increasingly competitive conditions the activities of the company
has increased the need to use effective and efficient manner. Internal auditing plays a
significant role ensuring the effectiveness and efficiency of business. Internal
auditing carry out an important task to guide the management while taking important
decisions and determining the precaution to be taken in organizations and operate
the activities with all the organization by interacting. Therefore, internal auditing will
be affected by the culture prevailing in organization. This study was conducted to
demonstrate the impact of organizational culture on internal auditing. To this end, a
research was done on Borsa İstanbul (BIST) and the results analyzed with SPSS
20.0. In the research the reliability analysis, factor analysis, correlation analysis and
regression analysis were performed.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
BİST
Örgüt Kültürü
İç Denetim Etkileşimi
Örgüt kültürü ve iç denetim etkileşimi: BİST’e yönelik bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/671
2016-11-03T01:00:27Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Rençber, İbrahim
2016-11-02T07:20:29Z
2016-11-02T07:20:29Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/671
Bu tezin amacı, işletmelerin insan kaynakları yönetim uygulamaları (İKYU) ile çalışanların iş tatminleri ve örgütsel bağlılıkları arasında bir ilişkinin olup olmadığını ortaya koymak ve bu konuda yapılmış araştırmalara katkıda bulunmaktır. Araştırma Eskişehir, Bozüyük/Bilecik ve Kemalpaşa/İzmir Organize Sanayi Bölgelerinde, plastik ve seramik sanayinde faaliyet gösteren üç ayrı işletmeden kolayda örnekleme yöntemi ile seçilen çalışanlar üzerinde gerçekleştirilmiştir. Değişkenler arasındaki ilişkinin incelenmesine yönelik olarak değerlendirmeye alınan 207 adet anketin verileri, SPSS 20.0 istatistik programı kullanılarak spearman korelasyon testi ile analiz edilmiştir. Sonuç olarak, İKYU ile iş tatmini ve örgütsel bağlılık arasında istatiksel açıdan anlamlı ve şiddetli ilişkiler tespit edilmiştir.
The aim of this thesis is to examine whether there is a relationship between human resources management practices (HRMPs), employees’ job satisfaction and organizational commitment and to contribute to the knowledge on this issue. The research was conducted on the employees who are choosen through convenience sampling. The employees have been working in three companies operating in the plastic and seramic sectors of Eskişehir, Bozüyük/Bilecik and Kemalpaşa/İzmir. The data from 207 employees were analyzed via spearman corealtion analysis at the SPSS 20.0. As a result, the significant relationships between the HRMPs, job satisfaction and organizational commitment have been detected.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İnsan Kaynakları Yönetim Uygulamaları
İş Tatmini
Örgütsel Bağlılık
İnsan kaynakları yönetim uygulamaları, iş tatmini ve örütsel bağlılık arasındaki ilişkiler
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/673
2016-11-03T01:00:12Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Tiltay, Muhammet Ali
2016-11-02T07:20:34Z
2016-11-02T07:20:34Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/673
Bireyin bağış davranışı farklı biçimlerde gerçekleşebilmektedir. Bireysel bağışlar
herhangi bir aracı kurum olmadan doğrudan yapılabildiği gibi yardım kurumları
aracılığıyla da yapılmaktadır. Bireyin neden bağış yaptığı farklı motivasyonlar
tarafından açıklanmaktadır. Bu motivasyonlar üzerine yapılan çalışmalar genelde Batı
toplumlarında gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada batılı olmayan fakat batılı kültürel
pratiklerden etkilenmiş sınıflı bir yapıdaki toplumda bağış sürecinin motivasyonları ve
farklı bağış biçimlerindeki motivasyonlar pazarlama disiplini bağlamında incelenmiştir.
Bireysel bağışlar tüketim ilişkilerine benzer şekilde taraflar arası değişim ilişkisi
oluşturmaktadır. Bu değişim ilişkisi modern hayırseverliğin başlangıcıyla birlikte aracı
kurumlar bağlamında da değerlendirilmiştir. Türk toplum yapısında hem geleneksel hem
de modern anlamda bağış davranışı görülmektedir. Doğrudan ve dolaylı bağış biçimleri
içerisinde bireyler para, eşya, zaman veya bireysel yeteneklerini bağışlayabilmektedirler.
Bu çalışma doğrudan ve yardım kurumları aracılığıyla yapılan bağış ve gönüllü hizmet
sağlamanın bağış motivasyonlarıyla olan ilişkisini Türkiye örneklemi bağlamında ortaya
koyan ilk çalışmadır.
Karma yöntemin kullanıldığı bu çalışmada nitel ve nicel araştırma yöntemleri
birbirlerini tamamlayacak ve farklı sonuçların görülebilmesini sağlayacak şekilde uygulanmıştır. Veriler bağış yapan ve gönüllü hizmet sağlayanlardan anket formu,
derinlemesine görüşme ve odak grup görüşmeleri vasıtasıyla toplanmıştır.
Bireysel bağış süreci farklı boyutlardan oluşmakta ve bu boyutlar içerisinde
bağış motivasyonları anahtar rol üstlenmektedir. Doğrudan bağışta bulunma, dolaylı
bağışta bulunma, doğrudan gönüllü hizmet sağlama ve dolaylı gönüllü hizmet sağlamada
bağış motivasyonlarının açıklayıcılığı değişmektedir. Araştırma sonuçlarına göre
doğrudan bağış ve doğrudan gönüllü hizmet sağlama üzerinde bağış motivasyonlarının
açıklayıcılığı daha fazladır.
Individual donation behavior can take various forms. Individual donations can be
made directly or through intermediary institutions such as charities. The reason of the
individual’s donation can be explained by different motivations. Studies about donation
motivations are carried out in Western Societies. In this study, the motivation of the
donation process and motivations of different types of donation have been examined in
the context of marketing discipline in a non-Western society; however which is
influenced by Western cultural practices society.
Individual donation motivations constitute exchange relationship between parties
in a similar way to the consumption relationship. These exchange relationships
evaluated with the beginning of modern philanthropy in the context of intermediary
institutions. Both traditional and modern sense of donation behavior can be seen in the
structure of Turkish society. Individuals can donate money, goods, time, and individual
skills to charities and directly individuals. This study is the first research in the
marketing field that demonstrates the relationship between donation motivations, and
giving to individual, giving to charities and volunteering in the context of Turkish
sample. Mixed methods used in this study, qualitative and quantitative research methods
applied for to complement each other, and enable to see the different results. Data
collected from donors, and volunteers through survey form, depth interviews, and focus
groups.
Individual donation process consists of different dimensions and donation
motivations play a crucial role in these dimensions. Explanatory role of donation
motivations varies in different forms of charitable giving such as giving to individual,
charity giving, and volunteering for charity and individual. According to research
results, donation motivations are more explanatory on giving to individual and
volunteering for individual.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Tüketici Davranışı
Bireysel Bağış
Bağış Motivasyonu
Bir tüketici davranışı olarak bireysel bağış : bağış motivasyonlarının doğrudan ve dolaylı bağış üzerindeki etkisi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/674
2016-11-03T01:00:15Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Eser, Ömer
2016-11-02T07:20:37Z
2016-11-02T07:20:37Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/674
Lisanslı ürün satın alma davranışı, spor endüstrisinin gelişmekte olan ve kulüplerin son derece önem verdiği konulardan biridir. Son yıllarda spor endüstrisinin ulaştığı rakamlar milyar dolarlar ile ifade edilmektedir. Tuttukları takımın lisanslı ürününe sahip olmak isteyen tüketiciler, çok miktarda harcama yapmaktan çekinmemektedirler. Bu yüzden lisanslama, tüketicileri satın almaya teşvik etmede yaygın ve etkili bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Türkiye’deki kulüpler de lisanslı ürün pazarının öneminin farkına varmışlardır. Açtıkları fiziki ve sanal mağazalarla lisanslı ürünlerini taraftarlarına ulaştırmaya çalışmaktadırlar.
Bu çalışmada, tüketicilerin lisanslı ürün satın alma davranışına etki eden faktörler incelenmiştir. Takımla özdeşleşme ve destek, mağaza atmosferi, arkadaş çevresi, bağlılık ve alışveriş zevki satın almaya etki eden faktörler olarak tespit edilmiştir.
Araştırma, Eskişehir’de yer alan Es-es Store’dan alışveriş yapan 428 tüketici ile gerçekleştirilmiştir. Toplanılan veriler istatistiksel analiz programı olan SPSS 16 ile değerlendirilmiştir.
Purchasing behavior of licensed sport team products in sports industry is developing and clubs’ one of the most important issues. In recent years, the sports industry has reached figures which are expressed in billions of dollars. Consumers do not hesitate to spend a large amount of money for their favorite team licensed merchandise products. Therefore licensing is considered as a common and effective method to encourage consumers to purchase. Also in Turkey, soccer clubs have realized the importance of the licensed product market. Soccer clubs have been trying to reach to their fans by establishing actual and virtual licensed team merchandise stores.
In this study, consumers' purchasing behavior factors affecting to buy the licensed products were examined. Identification with the team and support, store atmosphere, friends, loyalty and shopping enjoyment as factors were found to influence.
The data is gathered from 428 Es-es Store customers. Data was analyzed by statistical analysis programme.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Lisanslama
Lisanslı Takım Ürünü
Spor Pazarlaması
Licensing
Licensed Sport Team Merchandise
Sport Marketing
Lisanslı ürün satın alma davranışı : Eses store’dan alışveriş yapan tüketiciler üzerine bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/690
2016-12-01T01:00:20Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Mantar, Ayla
2016-11-30T07:59:51Z
2016-11-30T07:59:51Z
2013
http://hdl.handle.net/11684/690
İşletme kaynaklarının etkili ve verimli kullanılması, faaliyetlerin yasal ve yönetsel düzenlemelere uygun olarak yürütülmesi, güvenilir mali raporlar hazırlanması amacıyla özel sektör işletmelerinde uygulanan iç kontrol süreçlerinin etkili ve yeterli olup olmadığı yine iç kontrolün bir parçası olan iç denetim faaliyetiyle değerlendirilmektedir. İç denetim faaliyetinin yetersiz ve etkin olmayan kontrolleri tespit etmesi ve bunların geliştirilmesi yönünde önerilerde bulunması ve yöneticilerin bu önerilerin gereğini yapması işletmelerin hedeflerine ulaşmasına önemli bir katkı sağlar. 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ve Kanuna dayanılarak yürürlüğe giren diğer mevzuat hükümlerine istinaden kamu kesiminde de özel sektör uygulamalarına paralel olarak iç kontrol ve iç denetim faaliyetleri yürütülmektedir.
Bu çalışmada; gerek özel sektör işletmelerinde gerekse kamu kesimindeki iç denetim faaliyetinin, iç kontrol unsurlarından kontrol faaliyetlerinin yeterliliği ve etkinliğini geliştirmedeki rolünü belirlemek amacıyla literatür araştırması yapılmış, ardından kamu iç denetim birimlerinin, iç kontrolün unsurlarından kontrol faaliyetlerini değerlendirmede ve geliştirmede ne kadar etkili olduğunu belirlemek amacıyla 156 adet kamu iç denetçisiyle anket çalışması gerçekleştirilmiştir.
Anket çalışmasına katılan kamu iç denetçilerinin yanıtları frekans analizi, Kruskal Wallis testi, Mann Whitney U-testleriyle analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Araştırma sonucunda kamu iç denetim uygulamalarının; iç kontrol unsurlarından kontrol faaliyetlerini geliştirmede yeterli düzeyde etkili olamadığı özellikle bilgi sistemleri kontrol faaliyetleri üzerinde bu etkinin çok daha düşük olduğu belirlenmiştir.
The effective and efficient use of business resources, executing the activities in accordance with legal and administrative regulations and whether the processes of internal audit that are implemented in private sector entities with the aim of preparing reliable financial reports are effective and sufficient are evaluated through the activities of internal audit which is a component of internal control. The fact that the activities of internal audit determine insufficient and ineffective controls, make suggestions towards improving these controls and that administrators carry out necessary actions in line with these suggestions makes a major contribution to the targets of businesses. The activities of internal control and internal audit are carried out in parallel with those of private sector in pursuant to the Law no. 5018, Public Financial Management and Control and other current provisions based on the Law.
In this study, a literature research has been carried out in order to determine the role of the practices of internal audit, either in private or public sectors, in improving the effectiveness and efficiency of controlling activities, one of the components of internal control, and 156 public internal auditor has been surveyed with the aim of determining how effective the departments of public internal audit in improving and evaluating the controlling activities which are components of internal control are.
The responses of public internal auditors surveyed have been analyzed and construed through frequency analysis and the tests of Kruskal Wallis and Mann Whitney U. It has been determined at the end of the study that the practices of public internal audit are too ineffective to improve the controlling activities which are components of internal control and this ineffectiveness is much more obvious in the controlling practices of information systems.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İç Denetim Süreci
Kontrol Faaliyetleri
Kamu Mali Yönetimi
Kontrol Kanunu
İç denetim sürecinin kontrol faaliyetleri üzerindeki rolü : kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu açısından bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/692
2016-12-01T01:00:29Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Doğan, Merve
2016-11-30T08:00:08Z
2016-11-30T08:00:08Z
2013
http://hdl.handle.net/11684/692
Bu çalışmanın amacı satış elemanının dinleme davranışının satış elemanına
güven üzerindeki etkisini incelemektir. İki bölümden oluşan araştırmanın ilk
bölümünde konuya ilişkin literatür hakkında bilgi verilmiş ve kavramlar arasındaki
ilişkiler açıklanmıştır. Araştırmanın ikinci bölümünde ise araştırma modeli ve
araştırmanın hipotezleri test edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; satış elemanının
dinleme davranışının satış elemanına duyulan güven üzerinde pozitif yönde anlamlı
bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca dinlemenin alt boyutları olan
hissetme, değerlendirme ve yanıtın da satış elemanına duyulan güven üzerindeki
etkileri incelenmiş, değerlendirme ve yanıt vermenin satış elemanına duyulan güven
üzerinde pozitif yönde anlamlı bir etkiye sahip olduğu tespit edilmiştir.
The aim of this study is to examine the effect of sales person’s listening
behaviour on customer trust. This reasearch consist of two parts; the first part
presents the literature on the subject and the relationships among concepts while the
second part deals with the reasearch model and analysis of the reasearch hypotheses.
The reasearch findings revealed that sales person’s listening behaviour have a
significant positive effect on trust to sales person. This study also found that the subdimensions
of listening which are evaluating and responding, have a significant
positive effect on trust to sales person.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Satış Elemanı
Dinleme Davranışı
Satış Elemanı
Emlakçılık Sektörü
Satış elemanının dinleme davranışının satış elemanına duyulan güven üzerindeki etkisi : emlakçılık sektörü üzerine bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/717
2016-12-01T01:00:23Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Diker, Oğuz
2016-11-30T08:03:30Z
2016-11-30T08:03:30Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/717
Örgütsel süreçler, örgütlerin amaçlarına ulaşmaları açısından önem arz etmektedir. Bu nedenle örgütsel süreçlerin etkin şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Bu bağlamda örgütler örgütsel süreçleri iyi planlamalı, organize etmeli ve sahip olduğu kaynakları en üst düzeyde süreçlere aktarabilmelidir. Örgütlerin sahip oldukları en önemli kaynak olan insan kaynağının da söz konusu etkin planlamalar ile örgütsel süreçlere dahil edilmeleri gerekmektedir.
İnsan kaynağının örgütsel süreçlere en etkin şekilde dahil edilmesi, literatürde örgüt ile çalışanlar arasında kurulacak bağlar ile sağlanacağı ifade edilmekte ve söz konusu bağlar ise örgütsel bağlılık kavramı ile açıklanmaktadır. Örgütsel bağlılık çalışanların örgüte ve örgütsel amaçlara bağlanma durumunu bunun yanında ise örgütsel süreçlere etkin katılımı şeklinde ifade edilmektedir.
Literatürde örgütsel bağlılığı etkileyen birçok örgütsel faktör olmasına karşın, en genel olarak yapısal ve yönetimsel faktörler olarak sınıflandırılmaktadır. Bu faktörler ise liderlik tarzları ve örgüt kültürü olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda ilgili çalışmada turizm endüstrisinde çalışanların algıladıkları liderlik tiplerinin, örgüt kültürü ve çalışanların örgütsel bağlılıkları ile ilişkileri incelenmiştir. Turizm endüstrisinde ise faaliyetlerin en yoğun olduğu konaklama sektörü seçilerek iş hacminin yüksek olduğu sektörde inceleme yapılması hedeflenmiştir.Türkiyede en çok gecelemenin yapıldığı 5 ilde faaliyet gösteren konaklama işletmelerinde çalışan 655 kişi üzerinde yapılan çalışmada algılanan liderliğin örgüt kültürü ve örgütsel bağlılık ile örgüt kültürünün de örgütsel bağlılık ile ilişkili olduğu bunun yanında örgüt kültürünün, örgütsel bağlılık ve liderlik ilişkisinde aracı değişken olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Organizational processes are important for the organizations to attain their goals. Due to this, organizational processes should be managed in an effective way. Within this context, organizations should plan the organizational processes carefully and transfer existing resources to the highest processes. Human resources, which are the most important that the organizations have should be incorporated in organizational processes by effective planning.
The literature reveals that effective incorporation of human resources in organizational processes can be sustained by the establishment of links between the organization and the employees and these links are explained with the term of organizational commitment. Organizational commitment is explained as the commitment of the employees to the organization and its aims as well as their effective involvement in organizational processes.
Although the literature provides numerous factors that have impact over organizational commitment, these factors are briefly grouped into structural and administrative factors. These factors are dealt as leadership styles and organizational culture. In this context, this study analyzes the relationship between the leadership styles perceived by the employees working in tourism industry, organizational culture and employees’ organizational commitments. The study aims to analyze the sector with highest turnover so that hospitality sector, which has a huge volume of activities in tourism sector has been selected.
Survey conducted over 655 employees working in accommodation enterprises in five provinces with highest period of stay found that perceived leadership style is associated with organizational culture and organizational commitment and that organizational culture is related with organizational commitment. The study also found that organizational culture acts as interdependent variable in the relationship between organizational commitment and leadership style.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Liderlik
Örgüt Kültürü
Örgütsel Bağlılık
Turizm Eendüstrisi
Algılanan liderlik tarzları, örgüt kültürü ve örgütsel bağlılık ilişkisinin turizm endüstrisinde incelenmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/820
2016-12-31T01:00:34Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Erul, Tayfun
2016-12-30T07:02:41Z
2016-12-30T07:02:41Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/820
Günümüz pazarlama anlayışında tüketici ön plana çıkmış, tüketici ihtiyaç ve isteklerinin tespit edilmesi oldukça önem kazanmıştır. İşletmeler için tüketici başlı başına bir rekabet aracı haline dönüşmüştür. Bundan dolayı tüketicilerin satın alımları yaparken hangi duygular ile karar verdikleri çok önemli bir hal almıştır. Artık tüketiciler satım alım kararları verirken sadece rasyonel faydasına bakmamaktadırlar. Onun yerine yaptıkları alışverişten haz almak daha önemli hale gelmiştir. İşletmeler ayakta kalabilmek için hem faydacı hem de hedonik tüketimi derinlemesine incelenmesi gerekmektedir. Bu çalışmada bu iki tüketim çeşidinin mağazalara olan faydaları irdelenmeye çalışılmıştır.
Bu tez çalışmasının teorik bölümünde tüketici davranışları, satın alma karar süreci ve hedonik ve faydacı tüketim hakkındaki bilgilere değinilmiştir. Bu teorik çerçeveden hareketle Eskişehir‟de AVM içersinde bulunan bir mağazadan alışveriş yapan tüketiciler arasında bir anket çalışması yapılmıştır. Önce cevaplayıcıların hedonik ve faydacı davranıp davranmadığı tespit edilmiştir. Ardından da bu iki davranışların mağaza tatmini ve ağızdan ağza iletişim arasındaki ilişkiye bakılmıştır.
Consumers come to the forefront in today's marketing approach and determining the needs and desires of consumers have become extremely important. Consumers have become a means of competition for businesses. Therefore, consumer purchases with which feelings or emotions they decide have become very crucial. Now, when consumers purchase decisions are not only rational to look at the benefits. Instead, getting pleasure from shopping has become more important for them. Businesses need to be investigated in depth both utilitarian and hedonic consumption in order to survive. In this study, the benefits of these two types of consumption to the store have been studied.
In the theoretical part of this study, consumer behavior, purchase decision process and the hedonic and utilitarian information on consumption were mentioned. Starting from this theoretical framework, a survey was conducted among consumers who make purchases from a store located in the Eskisehir shopping mall. First, whether the respondents' behavior was hedonic and utilitarian were determined. Then the relationship between hedonic and utilitarian purchase behavior on store satisfaction and word of mouth communication was examined.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Hedonik
Hazcı
Faydacı Tüketici
Satın Alma Sonrası Davranışlar
Hedonik (hazcı) ve faydacı tüketicilerin satın alma sonrası davranışları üzerine bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/935
2017-01-25T01:00:43Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Şenerkal, Rıza
2017-01-24T06:47:53Z
2017-01-24T06:47:53Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/935
İş yaşamında çoğu zaman karşılaşılan ancak ortaya çıkarılamayan ya da ters tepki alınmasından çekinildiği için sessiz kalınan mobbing durumu kişiye hem fiziksel hem de ruhsal anlamda onarılması zor zararlar vermektedir. Çalışan duyduğu korku duygusu ile kimseye güvenememekte ve yaşadıklarını dile getirememektedir. Hatta kişi problemin kendisinden kaynaklandığını dahi düşünebilir hale gelmektedir. Bunlar ile beraber mağdurun sağlığı ve çalışma performansı olumsuz etkilenmektedir.
Bu çalışmanın amacı üniversitelerde yöneticiler tarafından akakemisyenlere uygulanan mobbing davranışlarını belirlemek ve bu davranışların akademik personelin fiziksel ve psikolojik sağlığı ile iş performansına etkilerini incelemektir.
Bunun için, mobbing davranışlarına uğramış ve uğramakta olan akademik personellere ulaşılıp, kendilerine uygulanan mobbing davranışlarını ve bu davranışların etkilerini belirlemeleri istenmiştir. Ölçme aracı olarak, Dilek ve Aytolan Yıldırım’ın (2010) çeşitli analizleri sentezleyerek ülkemiz için geliştirdikleri “Mobbing Davranışları” anketi ve bu davranışların etkilerini inceleyen ölçek kullanılmıştır. Anket uygulamasına toplam 108 kişi katılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 15 programı ile analiz edilmiştir. Araştırmada güvenilirlik analizi, Mann Whitney U anlamlılık testi, Kruskal Wallis anlamlılık testi ve Spearman kolerasyon analizleri uygulanmıştır.
Analiz sonuçlarına göre mobbing davranışları ile mağdurların demografik özellikleri arasındaki ilişkinin anlamlı olmadığı belirlenmiştir. Mobbing davranışlarının mağdurları fiziksel, psikolojik ve performans etkileri bağlamlarında anlamlı olarak etkilediği belirlenmiştir. Fakat aynı çalışma ortamında başka bir mağdur ile temas halinde olan bir mağdura yönelik, mobbing davranışları ile mağdurun fiziksel sağlığı ve bireysel iş performansı arasındaki ilişkinin anlamlı olmadığı, psikolojik etkisi açısından ise ilişkinin anlamlı olduğu belirlenmiştir. Mağdurun en azından bir iş arkadaşıyla dayanışma içinde bulunmasının mobbingin olumsuz etkilerin azalmasına katkı sağladığı anlaşılmaktadır.
Mobbing as a reality of contemporary work life harms employees physically and psychologically, and reduces their job performance. Mobbing behaviors are not revealed many times since employees are scared or cannot rely on anyone. During the process, employees may even come to a point in which they blame themselves for the problems.
Aim of this study is to determine the mobbing behaviors carried out by managers in academic environment and analyses the physical, psychological and performance effects of these behaviors on the individuals.
So, the study collected data from academic personnel who was exposed or being exposed to mobbing behaviors. The research employed a survey that was developed by Dilek Yıldırım and Aytolan Yıldırım (2010) for academicians to identify and measure mobbing behaviors and their effects on individuals’ health and performance. 108 surveys were returned by academic personnel from various universities. The website of Turkey Mobbing Association was the main mean for reaching these people throughout Turkey. The data was analyzed by SPSS 15 and reliability analysis, Mann Whitney U, Kruskal Walsis, Spearman tests were conducted.
According to the results, relationship between mobbing behaviors and victims’ demographical features were not meaningful. However, the research found statistically meaningful relationship between mobbing behaviors and individuals’ physical health, psychological health, and job performance, if the individual was subject to mobbing alone. If individuals were subject to mobbing at least with another person, the only meaningful relation found was between mobbing behaviors and individual psychological health. These findings also indicated the importance of support victims provided each other to minimize the effects of mobbing process.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Mobbing
Mobbing Süreci
Fiziksel Sağlık
Psikolojik Sağlık
İş Performansı
Mobbing Process
Physical Health
Psychological Health
Job Performance
Üniversitelerde akedemik personele yönelik mobbing süreci : mobbing davranışları ile akademisyenlerin sağlığı ve bireysel performansı ilişkisi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/940
2017-01-25T01:00:23Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Tavzar, İnci
2017-01-24T06:48:07Z
2017-01-24T06:48:07Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/940
Bu çalışmanın amacı, hastanelerin tıbbi atık harcamalarındaki etkinliklerinin belirlenmesidir. Bu bağlamda Eskişehir’deki beş hastanenin 2010-2012 yılları arasındaki tıbbi atık harcamalarındaki etkinlikleri, Veri Zarflama Analizi ile incelenmiştir.
Çalışmada tıbbi atık maliyetini etkileyen faktörlerden yatarak tedavi olan hasta sayısı, ameliyat olan hasta sayısı ve atık miktarı, girdi değişkenleri; atık maliyetleri ise çıktı değişkeni olarak belirlenmiştir. Karar verme birimleri olarak, Eskişehir Devlet Hastanesi, Yunusemre Devlet Hastanesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Özel Ümit Hastanesi ve Özel Sakarya Hastanesi alınmıştır. Yapılan analiz sonucunda, 2010-2012 yılları arasındaki üç yıllık süreçte, Yunusemre Devlet Hastanesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve Özel Sakarya Hastanesi girdi yönelimli CCR modeline göre etkin bulunmuştur. Tıbbi atık yönetiminde başarısız olan hastaneler, başarısızlığa neden olan faktörleri belirlemeli ve atık yönetimindeki etkinliklerini arttırmalıdır.
The aim of this thesis is to determine the efficiency of hospitals in means of medical waste expenses. Between 2010-2012, the efficiency of medical waste expenses of five hospitals in Eskişehir examined by using Data Envelopment Analysis (DEA).
The number of impatients, the number of patients who underwent surgery and the amount of medical waste which are affecting factors of medical waste expenditure are defined as input variables; the cost of medical waste is defined as output variable. Decision making units are defined as Eskişehir State Hospital, Yunusemre State Hospital, Eskişehir Osmangazi University Medical School Hospital, Private Ümit Hospital and Private Sakarya Hospital. As a result of the analysis, according to input oriented CCR model Yunusemre State Hospital, Eskişehir Osmangazi University Medical School Hospital and Private Sakarya Hospital were determined as efficient hospitals in three-year period between 2010-2012. Ineffective hospitals in minimizing medical waste expenses should make regulations at their medical management systems.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Tıbbi Atık
Eskişehir Hastaneleri
Tıbbi atık harcamalarında etkinlik : Eskişehir ili hastanelerinde bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/966
2017-01-28T01:00:28Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Cengiz, Hakan
2017-01-27T13:15:12Z
2017-01-27T13:15:12Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/966
Gönüllü sadelik her geçen gün daha fazla bireyin tercih ettiği bir tüketici yaşam tarzıdır. Buna rağmen gönüllü sade yaşamı tercih etmiş bireylerin ölüm tüketimine karşı tutumları hakkında bilinenler oldukça azdır. Bu tez çalışmasının amacı Amerikan ve Türk tüketicilerin sade yaşam karakteristiklerini ve ölüm tüketimine karşı tutumlarını analiz etmektir. Bu bağlamda ilk üç bölümde yaşam tarzları ve tüketim arasındaki ilişkiler, gönüllü sade yaşamın karakteristikleri ve ölüm tüketimi üzerine odaklanılmıştır.
Bu çalışmanın dayanakları gösterişçi tüketim teorisi ve referans grup teorisi üzerine kurulmuştur. Tüketimle ilişkilendirilen söz konusu teorilerin tezin araştırma soruları ile ilişkisi ve teoriler hakkındaki bilgiler dördüncü bölümde kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır.
Ölüm tüketimi üzerine bir ölçek geliştirme çalışmasının yer aldığı beşinci bölümde standart ölçek geliştirme aşamaları benimsenmiştir. Başlangıçta 52 olarak belirlenen ifade havuzu yapılan açıklayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri sonucunda 15’e indirgenmiştir ve bir Ölüm Tüketimi Tutum Ölçeği ortaya konulmuştur.
Çalışmaya ilişkin araştırma tasarımı ve veri toplama yöntemleri sırasıyla altıncı bölümde ele alınmıştır. Amerika’da ve Türkiye’de yaşayan gönüllü sade yaşamı tercih etmiş bireylere gönderilen anket formlarını toplam 589 katılımcı cevaplandırmıştır. Anket formu beşinci bölümde geliştirilen ölüm tüketimi tutum ölçeğinin, Leonard Barton’un (1981) gönüllü sade yaşam ölçeğinin ve demografik soruların yer aldığı üç bölümden oluşmuştur. Araştırma sonuçları en genel anlamda gönüllü sadeliğin ölüm tüketimini etkilediğini ortaya koymuştur. Sonuçlar ayrıca Amerikan ve Türk katılımcıların gönüllü sade yaşama ilişkin karakteristik özelliklerinin ve tutumlarının faklı olmasına rağmen, ölüm tüketimi tutumlarının farklı olduğunu göstermiştir. Bu sonuç kültürel farklılıkların ölüm tüketimine ilişkin tutumları etkilemeyebileceği gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Voluntary simplicity is a consumer lifestyle choice that more people prefer day to day. However, little is known about the attitudes of simplifiers toward death consumption. The purpose of this study is to analyze American and Turkish simplifiers’ characteristics and attitudes towards death consumption. In this respect, the first three chapters focus on the relationships between lifestyles and consumption, characteristics of voluntary simplicity and the consumption of death.
The theoretical basis for this study is grounded in two areas. The first is conspicuous consumption and second is reference group theory. Theoretical background and its implications are broadly explained in chapter four.
In chapter five, using standard scale development procedures, an initial pool of 52 items was generated and following both exploratory and confirmatory factor analysis this item number was reduced to a final 15 item instrument, Consumption of Death Scale (CDS).
Chapter six present the research design and data gathering procedure respectively. A survey was mailed to simplifiers across to US and Turkey and 589 were returned. The survey consisted of three sections: voluntary simplicity scale (Barton, 1981), Consumption of Death Scale (developed in chapter five) and demographic questions. Results indicated that voluntary simplicity affects death consumption in the broadest sense. The study also shows that while American and Turkish participants’ characteristics and attitudes were different, their death consumption behaviors were similar. This result also shows that cultural differences might not affect the attitudes toward death consumption.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Gönüllü Sade Yaşam
Ölüm Tüketimi
Türk Kültürü
Amerikan Kültürü
Gönüllü sade yaşam davranışının ölüm tüketimi davranışına yönelik tutumlar üzerine etkisi : Türk ve Amerikan kültürleri arasında bir karşılaştırma
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/906
2017-01-11T01:00:31Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Sarıkaya, Nihat Tamer
2017-01-10T06:52:59Z
2017-01-10T06:52:59Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/906
Globalleşen dünyamızda firmalar açısından rekabet üstünlüğü sağlayabilmek açısından tüketici eğilimlerinin önceden belirlenmesi hayati önem taşımaktadır. Bu çalışmada TRI indeksinden elde edilen faktörlerin demografik değişkenlerle ilişkisi incelenmiştir.
İlk bölümde kavramsal boyut ele alınmış tüketici tutumları hakkında bilgiler verilmiş, ikinci bölüm araştırma kısmından oluşup tezin konusu yöntemi belirtilip, yapılan anketin analizi yapılarak sonuçlar sunulmuştur.
Araştırma amacıyla hazırlanan anketler Espark AVM Merkezinde bulunan MediaMarkt mağazasında uygulanmış ve değerlendirmeye uygun 250 anket elde edilmiştir. Araştırma bulguları faktör analizi ve ANOVA ile analiz edilmiştir. Çalışma ile demografik değişkenlere göre farklılık ortaya koyan değişkenleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
In the globalized world, determining the tendencies of the consumers is essential in terms of maintaining the competition spirit. This study analyzes the relationship between factors obtained from TRI index and customer demographics.
The first chapter focuses on the theoretical aspects and the consumer attitudes, while the second one consists of the research part, defining the subject and the methods of the study, and exhibiting the outcomes of the analysis.
The questionnaires were applied at the MediaMarkt within the Espark mall, and 250 surveys had been evaluated in the study. The outcomes were examined by factor analyses and ANOVA. The relationships between variables are presented.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Yüksek Tteknoloji Ürünleri
Tüketici Tutumları
Teknolojik Hazır Olma/İsteklilik
TRI
Pazara yenisunulan “yüksek teknoloji ürünlerine” yönelik tüketici tutumlarının TRI (teknolojik hazır olma/isteklilik) endeksine göre analiz edilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/969
2017-01-28T01:00:39Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Al-Hayo, Ahmed Fadhil
2017-01-27T13:15:20Z
2017-01-27T13:15:20Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/969
İdari yolsuzluk kalkınma, adalet, büyüme ve eşitlik projelerini tehdit eden,
kamu görevinin saygınlığını ve toplumun aradığı idari kazanımları zedeleyen
tehlikeli bir olgudur. Genel olarak bir görevi kötüye kullanma olarak bilinen idari
yolsuzluk kavramı günümüzde büyük bir öneme sahiptir. İdari yolsuzluk üzerinde
etkili olması beklenen idari denetim de aynı derece de önem taşımaktadır. “İdari
Yolsuzluk Mücadelesinde İdari Denetimin Rolü” başlıklı çalışmanın temel odak
noktası, bir yandan Irak’taki idari denetim konusunu, öte yandan bunun idari
yolsuzlukla mücadeledeki rolünü açıklamaya çalışmaktır.
İdari yolsuzluğun çalışanların performansı üzerindeki etkilerinin denetim
altına alınmasının temel önemi, denetim birimleri kurumlarının idari yolsuzlukla
mücadelesine destek amaçlı bir güvenlik gerekliliği olmasıdır. Bu araştırma, idari
yolsuzluk kavramını, türlerini ve idari yolsuzluğun temel unsurları ile bunların
nedenlerini ve dolayısıyla ilgili kavramları, atılması gereken adımları, yolsuzluğun
türleri, üslupları, araçları ve mevcut sorunların aşılması için gerekli hususları ve idari
yolsuzlukla mücadeledeki rollerini ele almaktadır.
Üç bölümde incelenen çalışmanın ilk bölümünde idari yolsuzluk kavramı,
ikinci bölümde idari denetim kavramı üzerinde durulmuş ve üçüncü bölümde ise
yapılan uygulama araştırmasına yer verilmiştir. İdari denetim kavramı üzerine Irak’ın Musul şehrindeki yedi kamu dairesinde 489 memur ile yapılan anket çalışması
SPSS.18 ve LISREL 8.0 programlarıyla analiz edilmiş, ayrıca anket doğruluk testi
yapılmış ve dolayısıyla idari yolsuzluk ve idari denetim hakkındaki bu sorular,
istatiksel tekniklerle(korelasyon, regresyon, varyans, ki-kare ve lisrel yapısal eşitlik
modellemesi) incelenmiştir. Böylelikle idari yolsuzluk ile idari denetim arasındaki
bağlantı ve etkinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Nitekim elde edilen
sonuçlardan da anlaşılabileceği gibi idari yolsuzluk ile idari denetim arasında açık bir
bağlantı bulunmaktadır.
Administrative corruption is an hazardous event that threatens the project of
progress, justice, development, reliability of public tasks and administrative
acquisition which the societies seek. The concept of administrative corruption, which
is known in general as abusing given tasks, has a great importance today.
Administrative supervision (control of discipline), has also the same amount of
importance that is expected to be effective on administrative corruption. The focus of
the study, entitled as “The Role of Administrative Supervision on The Struggle of
Administrative Corruption” is to explaining on the one hand the issue of
administrative supervision in Iraq, on the other hand the role of it on the struggle of
administrative corruption.
The main importance of harnessing adverse effects of administrative
corruption on employees’ performance is coming from the security requirement for
the aim of being supportive to struggle of administrative supervision organizations
units. This study handles the concept of administrative corruption, its kinds
fundamental factors with the reasons and so with it related concepts and deals with
steps to be taken, corruption kinds and models, means and the role of them to struggling for administrative corruption. Finally, this article aims to discuss required
conditions to manage with these problems.
This study is comprised of three sections. In first section the concept of
administrative corruption concept and in second section administrative supervision
concept are focused. In third section related applied research is placed. The
questionnaire research, which is performed with 482 public institutions officials in
Mosul city in Iraq, has been analyzed with SPSS.18 and LİSREL 8.0 programs and
also accuracy of questionnaire test has been made and thus these questions about
administrative corruption and supervision, has been investigated with statistical
techniques ( correlation, regression, variance, chi- square, lisrel structural equality
modeling). In this way, it is aimed to find out connection and impact between
administrative corruption and supervision. As a matter of fact, it can be seen from the
results that there is a clear link between administrative corruption and supervision.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İdari Yolsuzluk
İdari Denetim
Yapısal Eşitlik Modellemesi
Administrative Corruption
Administrative Supervision
Structural Equation Modeling
İdari yolsuzluğun mücadelesinde idari denetim rolü (Irak-Musul örneği)
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/970
2017-01-28T01:00:29Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Bülbül, Mecit Emre
2017-01-27T13:15:23Z
2017-01-27T13:15:23Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/970
Günümüzde rekabet küresel bir boyut kazandığından dolayı, işletmelerin
üretimden pazarlamaya kadar olan süreç içerisinde bir takım inovasyonlar
gerçekleştirmeleri gerekmektedir. Nitekim işletmelerin amaçları doğrultusunda
sürdürülebilir rekabet avantajının sağlanması inovasyon performansları ile doğru
orantılıdır. Çalışmanın amacı, Eskişehir’de süt ve süt ürünleri sektöründe faaliyet
gösteren firmaların inovasyon performanslarının ortaya konularak, en uygun
firmanın belirlenmesidir. Çalışmada firmaların inovasyon performansları üzerinde
etkili olduğu düşünülen kriter ve alt kriterlerin Analitik Hiyerarşi Süreci ile elde
edilen ağırlıkları, Gri İlişkisel Analiz’de veri olarak kullanılmıştır. Böylelikle Gri
İlişkisel Analiz ile her bir alternatif firma için bir önem derecesi ortaya konularak, en
yüksek önem derecesine sahip firmanın inovasyon performansı açısından en uygun
firma olarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma sonucunda, uygulama yapılan
firmalar dikkate alındığında süt ve süt ürünleri alanında birçok firma olmasına
rağmen kapasite bakımından yeterli firmaların azlığının rekabet yoğunluğu
bakımından inovasyon performansını olumsuz yönde etkilediği tespit edilmiştir.
Diğer taraftan çevresel faktörler ve iç faktörlerin, firma stratejik yetenekleri ve
üretim, pazarlama ve Ar-Ge’ye oranla inovasyon performansı açısından daha etkili
olduğu görülmüştür.
Nowadays, because the competition acquired a global dimension, firms must
perform a number of innovations from production to marketing businesses within a
process. Then, to ensure sustainable competitive advantage is directly proportional
through innovation performance for the purposes of the enterprises. The purpose of
the study is to determine the most appropriate firm with putting forward the
innovation performance of firms in Eskisehir dairy sector. In case weights is obtained
by Analytic Hierarchy Process impact on innovation performance of firms that are
considered the criteria and sub-criteria was used as data in Grey Relational Analysis
in this study. Thus, the firm has the highest degree of importance is put forward a
degree of importance In terms of innovation performance was to determine the most
appropriate firm with Grey Relational Analysis for each alternative firm. In
conclusion, when the said firms are considered, although many companies in the
field of dairy has been shown lack of adequate firm innovation to adversely affect the
performance in terms of the competition intensity. On the other hand, environmental
factors and internal factors were found to be more effective in terms of performance
compared with firm strategic capabilities and production, marketing and research and
development.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İnovasyon Performansı
AHS Bütünleşik Yaklaşımı
GİA Bütünleşik Yaklaşımı
Ssüt Ürünleri Sektörü
İnovasyon performansı değerlendirme sürecinde AHS ve GİA bütünleşik yaklaşımı : süt ürünleri sektöründe bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/952
2017-01-28T01:00:55Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Öztürk, Oğuzhan
2017-01-27T13:14:32Z
2017-01-27T13:14:32Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/952
İstanbul Sanayi Odası (İSO) 500 listesinde yer alan tekstil ve hazır giyim firmalarının 2012 yılı ihracat etkinliklerinin değerlendirilmesi amacıyla yürütülen bu çalışmada, 30 tekstil ve hazır giyim firmasının 2012 yılı verilerine göre ihracat etkinlikleri Veri Zarflama Analizi (VZA) ve Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) yöntemleri ile değerlendirilmiştir. Firmaların ihracattaki etkinlik düzeylerinin belirlenmesi amacıyla 4 girdi (çalışan sayısı, aktif toplamı, ihracat yapılan ülke sayısı, ihracat tecrübesi) ve 1 çıktı (ihracat satış tutarı) değişkeni kullanılarak çıktıya yönelik VZA uygulanmıştır. Analiz sonucunda 4 firma etkin bulunmuştur. Etkin durumdaki firmaların etkinliklerinde önemli olan nitel/nicel faktörlerin ve bu faktörlerin göreli önem düzeylerinin belirlenmesi amacıyla AHS yöntemi de kullanılmıştır. Analizdeki ikili karşılaştırmalar VZA yöntemine göre etkin çıkan firmaların üst düzey yöneticileriyle yüz yüze görüşülerek yapılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, Türk tekstil ve hazır giyim firmalarının ihracat performansında en önemli kriter “ürün politikalarıdır”. Genel olarak değerlendirildiğinde, hazır giyim firmaları tekstil firmalarına göre daha etkin durumdadır.
In this study, it was aimed to evaluate export efficiency of textile and apparel firms in the list of Istanbul Chamber of Industry (ICI) 500 for the year of 2012. For this purpose, export efficiency of 30 textile and apparel firms have complete data were evaluated by Data Envelopment Analysis (DEA) and Analytic Hierarchy Process (AHP) according to the year of 2012 data. Output-oriented DEA was applied by used 4 input variables (number of employees, net assets, number of exporting countries and export experience) and 1 output variable (the amount of export sales) with the aim of evaluating export efficiency of firms. According to the results of analysis, 4 firms were found as efficient units. Also AHP method was used with the aim of determining qualitative and quantitative factors which were important in export efficiency of efficient firms and relative degree of importance of these factors. Pairwise comparisons in the analysis were made by face to face with managers of efficient firms in DEA. As a result of analysis, the most important criteria in export performance of Turkish textile and apparel firms was “product policies”. When considered in general, it was seen that apparel firms were more efficient than textile firms.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Veri Zarflama Analizi
Analitik Hiyerarşi Süreci
İhracat Performansı
Tekstil ve Hazır Giyim Sektörü
Data Envelopment Analysis
Analytic Hierarchy Process
Export Performance
Textile and Apparel Industry
Türk tekstil ve hazır giyim firmalarının 2012 yılı ihracat etkinliklerinin veri zarflama analizi (VZA) ve analitik hiyerarşi süreci (AHS) yöntemleriyle değerlendirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/965
2017-01-28T01:00:43Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Dal, Lokman
2017-01-27T13:15:09Z
2017-01-27T13:15:09Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/965
Hizmetkar liderlik, takipçilerine karşı sevgi, şefkat, alçakgönüllülük duygularına sahip olmayı, empati kurabilmeyi, fedakar davranmayı, kendi çıkarlarından ziyade takipçilerinin çıkarlarını ön planda tutmayı, onlara hizmet etmeyi öngören modern bir liderlik yaklaşımıdır. Küresel rekabetin kişilerin üzerinde yaratmış olduğu yoğun stres, motivasyonel ve psiko-sosyal yıpranmalar, resmileşen iş ilişkileri gibi birçok olumsuzluğun bulunduğu iş hayatında, takipçilerinin hizmetkarı olan liderlere gereksinim hızla artmaktadır.
Bu çalışmanın amacı, gelecek kuşakların akademik anlamda şekillenmesinde büyük öneme sahip üniversite bölüm başkanlarının hizmetkar liderlik özelliklerini ortaya koyabilmek ve bunun lider-üye etkileşimiyle ilişkisini araştırmaktır. Araştırmaya konu hizmetkar liderlik boyutları sosyal ve ahlaki sevgi, alçakgönüllülük, fedakarlık, vizyon, güven, güçlendirme, hizmet iken lider-üye etkileşimi boyutları etki, sadakat, katkı ve profesyonel saygıdır.
Türkiye’deki bir devlet üniversitesinde yapılan bu araştırma, çalışmaya esas veriyi, bölüm başkanları ve öğretim elemanlarından oluşan iki ayrı gruptan toplamaktadır. Araştırmaya 20 bölüm başkanı ve 210 öğretim elemanı katılmıştır. Veri toplama aracı olarak, Robert Steven Dennis (2004) tarafından geliştirilen Hizmetkar Liderlik Ölçeği ile Liden ve Maslyn (1998) tarafından geliştirilen Lider-Üye Etkileşimi Ölçekleri kullanılmıştır. Araştırmada, hizmetkar liderlik ve lider-üye etkileşimi anketlerine verilen yanıtların ortalama ve standart sapma değerleri hesaplanmış; veri seti normal dağılım göstermediği için hipotezlerin testi amacıyla parametrik olmayan testlerden Spearman Korelasyon Analizi uygulanmıştır.
Araştırma sonucunda, bölüm başkanlarının hizmetkar liderlik ortalamasının 5 üzerinden 3,639, lider-üye etkileşimi ortalamasının üyelerin bakış açısıyla 3,795, bölüm başkanlarının bakış açısıyla ise 3,977 olduğu tespit edilmiştir.
Hizmetkar liderlik ve boyutları ile lider-üye etkileşimi arasındaki ilişkinin anlamlılığını ölçmek için yapılan Spearman Korelasyon Analizi sonucunda; hizmetkar liderlik ile lider-üye etkileşimi arasında ve hizmetkar liderlik boyutları ile lider-üye etkileşimi arasında anlamlı ve pozitif doğrusal ilişkinin bulunduğu saptanmıştır.
Servant leadership is a modern leadership approach that assumes feelings of love, compassion, humility, empahty, altruism to followers, as well as being in their service. Today’s business life with many negativities such as intense stress, motivational and psycho-social problems, formalized business relationships increases the need for servant leadership.
The aim of this study is to reveal servanthood characteristics of a state university’s department heads who contribute in shaping future generations academically and investigate the relationship between servant leadership and leader-member exchange. As the sub-dimensions of servant leadership are love, humility, altruism, vision, trust, empowerment, service, the research sub-dimensions of leader-member exchange are effect, loyalty, contribution and professional respect in this research.
This research has collected data from two seperate groups consisting the department heads and faculty members at a state university in Turkey. 20 department heads and 210 faculty members participated in this research. The research uses Servant Leadership Assessment Instrument of Robert Steven Dennis (2004) and Leader-Member Exchange Instrument of Liden and Maslyn (1998) for data collection. Means and standart deviations of servant leadership and leader-member exchange scale have calculated. Since the data set is not normally distributed, Spearman Correlation Analysis are used to test hypotheses in non-parametric analysis.
The research has found average scores of 3,639, 3,977 and 3,795 for servant leadership, leader-member exchange based on the perceptions of departmant heads, and the leader-member exchange based on the perceptions of followers, respectively.
The study findings have indicated that positive linear relationship between the servant leadership and the leader-member exchange as well as the sub-dimensions of servant leadership and the leader-member exchange.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Hizmetkar Liderlik
Lider-üye
Hizmetkar liderlik ile lider-üye etkileşimi arasındaki ilişki : bir devlet üniversitesinde araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1047
2017-07-13T00:00:19Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Karakullukcu, Bayram
2017-07-12T05:25:23Z
2017-07-12T05:25:23Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1047
Küreselleşme ile birlikte ülkeler düzeyinden şehirler düzeyine inen rekabet, şehirlerin yönetim bakış açılarını değiştirmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu noktada pazarlama yaklaşımlarının şehirlere uyarlanmış hali olan şehir pazarlaması devreye girmektedir. Şehirlerin sahip olduğu özgün kültürler, şehir pazarlamasının etkinliğini artırmaktadır. Bu durumun yansıması olarak kültür başkentliği uygulamaları ortaya çıkmıştır.
Bu çalışmada, Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkentliği’nin (TDKB) medyadaki görünürlüğü, ulusal gazetelerin internet sitelerindeki haberler ekseninde ele alınmıştır. Başkentliğin gerçekleştiği Mart 2013-Mart 2014 tarihleri arasında, HaberTürk, Radikal, Yeniçağ, Yeni Şafak, Zaman gazetelerinin internet sitelerinde yayınlanan haberler içerik analizine tabi tutulmuştur. İçerik analizinin tema ve kategorilerinin belirlenmesinde, şehir pazarlaması literatüründen faydalanılarak oluşturulan ASH Aktörler-Stratejiler-Hedef Grupları Modeli kullanılmıştır.
Eskişehir 2013 TDKB sürecinde yoğunlukla rol alan aktörler, şehir pazarlaması stratejilerine örnek gösterilecek faaliyetler ve öne çıkan hedef gruplar haberlerdeki veriler üzerinden değerlendirilmiştir. Çalışmanın sonunda, resmi aktörlerin başat rol aldığı; bir mega organizasyon olarak Türkvizyon’un dikkat çektiği; başta Yunus Emre ve Nasreddin Hoca olmak üzere tarihi şahsiyetlerin anıldığı; hedef grup olarak da sanatçılar, çocuklar ve gençlere yönelik çok sayıda etkinliğin basında yer aldığı söylenebilir.
The competition which steps down from the country level to city level with globalization, obliges cities to change their viewpoints about their management. In that case, city marketing which is adapted to cities in terms of marketing approaches stands in the breach. The unique cultures that cities have increase the effectiveness of city marketing. As a result of that, implementations of capital of cultures emerge. In this study, Eskisehir 2013 Turkish World Capital of Culture's appearance on media is analyzed over news from the websites of the national papers. The dates of March 2013 and March 2014 when the Turkish World Capital of Culture happened, news of 5 national newspapers (Haberturk, Radikal, Yenicag, Yeni Safak and Zaman) featured on the internet are subjected to content analysis. AST (Actors-Strategies- Target Groups) Model is applied by making use of city marketing literature to determine the theme and categories of content analyses.
Actors which took a major role in the process of Eskisehir 2013 TWCC, activities which are shown as models for city marketing strategies and prominent target groups are assessed over the data on news. It is possible to say that many activities were happened in the project where official actors took dominant role, Turkvizyon drew attention as a mega organization, many important figures were commemorated, particularly Yunus Emre and Nasrettin Hodja and besides children, youth and artists involved in these activities as target groups.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkentliği
Şehir Pazarlaması
İçerik Analizi
Eskisehir 2013 Turkish World Capital of Culture
City Marketing
Content Analysis
Eskişehir 2013 Türk Dünyası Kültür Başkentliği’nin ulusal basındaki yansımalarının şehir pazarlaması ekseninde değerlendirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1048
2017-07-13T00:00:28Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Karaca, Erkan
2017-07-12T05:25:26Z
2017-07-12T05:25:26Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1048
Bu çalışmanın amacı, sağlık kurumlarında çalışanların örgütsel adalet
algılamalarının örgütsel vatandaşlık davranışı ile ilişkisini incelemektir. Çalışma, söz
konusu iki kavram ile ilgili literatür taraması ve araştırma olmak üzere üç bölümden
oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde örgütsel adalet kavramı, ikinci
bölümünde ise örgütsel vatandaşlık davranışı kavramı ve örgütsel adaletin örgütsel
vatandaşlık davranışı ile ilişkisi açıklanmıştır. Üçüncü bölümde yer alan alan
araştırması, çalışmanın amacı doğrultusunda kavramlar arasındaki ilişkiyi ve
literatürden yararlanılarak hazırlanmış olan hipotezleri test etmek üzere Eskişehir
ilinde bulunan bir kamu hastanesi ve özel hastanede gerçekleştirilmiştir. Yöntem
kısmında demografik özellikler, örgütsel adalet ölçeği ve örgütsel vatandaşlık
davranışı ölçeği olmak üzere üç bölümden oluşan anket kullanılmıştır. Değişkenler
arasındaki ilişkinin analiz edilmesine imkan sağlayan 200 adet anketin verileri, SPSS
20.0 istatistik programı kullanılarak spearman korelâsyon testi ile analiz edilmiştir.
Bu çalışmanın sonucuna göre Kamu Hastanesinde, Özel Hastanede ve genel olarak
her iki kurumdan elde edilen veriler birlikte analiz edildiğinde örgütsel adalet ve
örgütsel vatandaşlık davranışı arasında bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir.
The aim of this study is to examine the relationship between organizational
justice and organizational citizenship behaviour in the health sector. The study
consists of three parts including literature review and the research of two concepts. In
the first part of the study, the concept of organizational justice is examined; in the
second part of the study the concept of organizational citizenship behavior is
examined and the relationship between the two concepts is explained. In the third
part, in order to test the relationship between the concepts and hypothesis prepared
from surveillance of literary, the application is applied to the staff of the public
hospital and private hospital in Eskisehir. At the part of method of data collection,
demographic characteristics, organizational justice instrument and organizational
citizenship behavior instrument and questions were used in the research. 200 piece
surveys’ data that enable to analyze the relationship between variables, was analyzed
with spearman correlation test by using statistical program SPSS 20.0. According to
the results of the study, there is no relationship between organizational justice and
organizational citizenship behaviour at the public hospital and private hospital. Also,
the data obtained from the two instituions there is no relationship when analyzed
together.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Örgütsel Adalet
Örgütsel Vatandaşlık
Sağlık Örgütü
Organizational Justice
Organizational Citizenship Behaviour
Health Organization
Örgütsel adalet ile örgütsel vatandaşlık davranışı arasındaki ilişki : bir kamu hastanesi ile özel hastane karşılaştırması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1049
2017-07-13T00:00:35Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Mumcu, Yiğit
2017-07-12T05:25:30Z
2017-07-12T05:25:30Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1049
Günümüzde tüketicinin istekleri ve beklentileri farklılaşmaya başlamaktadır. Söz konusu bu durum pazarlama bilim dalını da fazlasıyla ilgilendirmektedir. Tüm sektörlerdeki pazar rekabeti arttıkça pazarlamacılar ve yöneticiler tüketicinin ilgi ve algısını daha fazla çekebilmek için yeni çalışmalara ve ürün yeniliklerine odaklanmaya başlamışlardır. Estetik kavramı, ürün farklılaştırmada öne çıkan en önemli faktörlerden birisi olmaktadır. Tüketiciler için önemli ve ayırt edici bir faktör olan ürünün görsel estetiği, tüketicilerin fiyata ilişkin kararlarını etkilemektedir.
Bu araştırmanın amacı, ürünün görsel estetiği ile içsel referans fiyatlar arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışmanın verileri Eskişehir ilinde 1000 kişiye uygulanan anket formu aracılığı ile toplanmıştır. İçsel referans fiyat olarak eşik fiyatlar çalışmada yer almıştır. Toplanan verilerin analizi için faktör ve regresyon analizlerinden yararlanılmıştır. Bu araştırmanın sonucunda bir ürünün görsel estetiğinin içsel referans fiyatlardan fiyat eşikleri ile pozitif ve yakından ilişkili olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte, bir ürünün görsel estetiğinin fiyat kavramı üzerinde ciddi bir rol üstlendiği açıkça görülmektedir.
Nowadays, consumer demands and expectations begin to change. This situation greatly affects marketing discipline. As market competition increased in all sectors, marketers and managers started to focus on new approaches and product innovations to attract consumers' perception and attention. The concept of aesthetic is one of the most prominent and important factor for product differentiation. Visual product aesthetics is important and distinctive factor for consumers and it also affects price decision of consumers.
This study aims to investigate the relationship between visual aesthetics of products and consumers’ internal reference prices. The data of the study is collected via a survey form from 1000 respondents in Eskisehir, Turkey. In this study, the concept of price thresholds is discussed as the part of internal reference prices. Besides, in this research, factor analysis and regression analysis were employed to analyze the data. The results revealed that visual aesthetics of products associated with consumers’ price thresholds. As a result of this concept, visual aesthetics of a product has a critical importance for pricing policies.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Görsel Estetik
Pazarlama
Ürünün görsel estetiğinin içsel referans fiyatlara etkisi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2276
2022-01-14T01:00:32Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Suyadal, Mehmetcan
2022-01-13T08:37:01Z
2022-01-13T08:37:01Z
2019
http://hdl.handle.net/11684/2276
Bu tezin amacı, dünya bankacılık sektöründe faaliyetlerini sürdüren
bankaların VAIC™ yöntemi kullanılarak entelektüel sermayelerinin ölçülmesi,
entelektüel sermayenin finansal performans göstergeleri üzerindeki etkisinin
belirlenmesi ve son olarak makroekonomik faktörlerin entelektüel sermaye
üzerindeki etkisinin test edilmesidir. Bu kapsamda 2005-2018 dönemine ait 23 ülke
borsasında kayıtlı 59 bankaya ait finansal tablo verileri ve faaliyet gösterdikleri
ülkelerin makroekonomik değiĢkenlerine iliĢkin verileri kullanılmıĢtır. Tezin ampirik
bulguları entelektüel sermayenin geliĢmiĢ ülkelerde daha yüksek olduğunu
göstermiĢtir. Panel veri regresyonu sonuçları, entelektüel sermayenin finansal
performans üzerinde istatistiksel olarak anlamlı etkisi olduğunu göstermiĢtir. Ayrıca
büyüme oranı, kamu harcamaları ve dıĢa açıklık entelektüel sermaye ve unsurları
üzerinde istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif bir etki gösterirken, enflasyon, kriz ve
ülkeye gelen portföy yatırımları istatistiksel olarak anlamlı ve negatif bir etki
göstermiĢtir. ÇalıĢma bulgularının üst düzey banka yöneticilerine, bankacılık
ilkelerini düzenleyen kuruluĢlara ve kanun yapıcılara fayda sağlaması
beklenmektedir
The purpose of this thesis is to measure the intellectual capital for the world
banking sector by using VAIC™ method, to determine the effect of intellectual
capital on financial performance and finally to test the effect of macroeconomic
factors on intellectual capital. In this context, the thesis uses the financial statements
for 59 banks registered in 23 different countries stock exchanges market and
macroeconomic variables for these countries from the period of 2005 to 2018.
According to the empirical results, intellectual capital was higher in developed
countries. Panel data regressions show that intellectual capital has statistically
significant effect on financial performance. Moreover, growth rate, public
expenditures and openness have significantly positive effect on intellectual capital
and its compenents while inflation, crisis and portfolio investments have significantly
negative effect on it. The findings are expected to provide benefits to senior bank
managers, regulators and policy makers
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Entelektüel Sermaye
VAIC™
Finansal Performans
Makroekonomik Faktörler
Panel Veri Regresyonu
Intellectual Capital
Financial Performance
Macroeconomic Factors
Panel Data Regression
Entelektüel sermaye, finansal performans ve makroekonomik faktörler : dünya bankaları üzerine ampirik bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1067
2017-07-13T00:00:25Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Deniz, Nurcan
2017-07-12T05:26:31Z
2017-07-12T05:26:31Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1067
Saglık hizmetlerinde kalite çok önemli bir konudur. Buna ragmen Türkiye’de
saglık hizmetlerinin kalitesini ölçmek için kullanılan araç, genellikle yurtdısında
saglık sektörü dısındaki hizmet sektörleri temel alınarak gelistirilen SERVQUAL
ölçegidir. Hizmet kalitesi alanında en çok kullanılan SERVQUAL ölçeginin saglık
sektörü için uygun olmadıgı yazında ortaya konulmustur. Bu çalısma kapsamında
öncelikle saglık hizmet kalitesinin kavramsallastırılması amacıyla bir model
gelistirilmesi; ardından açıklayıcı ve dogrulayıcı faktör analizleri aracılıgıyla
Türkiye’de devlet hastanelerinde yatan hastaların algılanan saglık hizmet
kalitelerinin ölçümünde kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçek gelistirilmesi
amaçlanmıstır. Ayrıca modelde yer alan boyutların önceliklendirilmesi için
kullanılacak bir yöntem de önerilmistir. Gelistirilen ölçek, Eskisehir’de yer alan bir
devlet hastanesinde 268 hastaya uygulanmıstır. Uygulama sonuçları yatan hastaların
boyutları personel kalitesi, fiziksel kalite ve süreç kalitesi seklinde sıraladıklarını
göstermektedir. statistiksel analizler neticesinde 51 sorudan olusan bir ölçek
önerilmistir. Bunların yan sıra açık uçlu sorulara verilen yanıtlar için de metin analizi
gerçeklestirilmis; en çok refakatçi konusundaki isteklerin dile getirildigi görülmüstür.
Otopark, oda ve personel davranısları da en çok belirtilen konular arasındadır
Healthcare service quality is a very important issue. However, healthcare
service quality assessment tool is generally SERVQUAL, a generic scale, developed
based on service sectors except healthcare services, in Turkey. It was shown in the
literature that SERVQUAL isn’t suitable for healthcare services. It is aimed to
develop a model to conceptualize healthcare service quality and to develop a valid
and relaible scale through explarotary and confirmatory factor analysis for inpatients
in public hospitals in Turkey context in this research consequtively. A prioritization
model is also proposed to use in the model. Scale was applied for 268 patients in a
public hospital in Eskisehir city in Turkey. Patients ranked the dimensions staff
quality, physical quality and process quality in a decreasing order according to their
importance. After the statistical analyses, a scale consists of 51 question is proposed.
In addition to these studies, text analysis was executed for open-ended question.
Requests about companions are the most expressed topic by the patients. Parking
area, room and staff behaviours are the other featured topics
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Hizmet Kalitesi
Sağlık Hizmetleri
Ölçek Geliştirme
Service Quality
Healthcare Services
Scale Development
Sağlık sektöründe hizmet kalite algısının ölçümüne yönelik ölçek geliştirme çalışması
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1081
2017-08-22T00:00:28Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Çelik, Zübeyir
2017-08-21T12:17:58Z
2017-08-21T12:17:58Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1081
Pazarlama literatürü incelendiğinde, tüketicileri ürünlere ilişkin olarak elektronik ağızdan ağıza iletişime yönelten farklı motivasyon kaynakları olduğu görülmektedir. Konuya ilişkin yapılmış çalışmalar ilgili motivasyon kaynaklarının ekonomik teşvikler, tavsiye arama, kendini geliştirme, firmaya yardım etme, olumlu duyguları ifade etme, güç uygulama olduğuna ilişkin sonuçlara ulaşmışlardır. Ancak literatürde özellikle kişiye özel motivasyon unsurlarının etkilerinin göz ardı edilmiş olduğu görülmektedir. Aynı zamanda literatürdeki çalışmaların büyük bir çoğunluğu olumlu elektronik ağızdan ağıza iletişim üzerinde yoğunlaşmışken, olumsuz elektronik ağızdan ağıza iletişime yol açan unsurlara ilişkin oldukça az sayıda çalışma olduğu görülmektedir. Çalışmamızda var olan bu boşluğu doldurma amacıyla kişisel motivasyon faktörlerinin olumsuz elektronik ağızdan ağıza iletişim üzerinde olan etkileri incelenmiştir. İki bölümden oluşan araştırmanın ilk bölümünde çalışmaya ilişkin temel kavramlar açıklanmış ve ilgili literatüre değinilmiştir. İkinci bölümde araştırma kapsamında 228 tüketiciye uygulanan anketten elde edilen araştırma verileri SPSS 18.0 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre olumsuz elektronik ağızdan ağıza iletişim ile diğer tüketicileri uyarma, sosyal etkileşim faydaları ve kaygı azaltma olan kişisel motivasyon faktörleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Araştırma örneklemi bağlamında olumsuz elektronik ağızdan ağıza iletişim ile diğer tüketicileri düşünme, olumsuz duyguları açığa vurma ve intikam olan kişisel motivasyon faktörleri arasında ise anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir.
Marketing literature reveals that there are various sources of motivation that prompts consumers to electronic word-of-mouth communication. Related studies show that main sources of motivation are economic incentives, self enhancement, advice seeking, helping the company, venting positive emotions, power application. Yet, the influence of personal motives has thus far been largely ignored in the literature. By the same token, most of the related studies focus on positive electronic word-of-mouth communication; only few studies address negative electronic word-of-mouth communication. This study aims to fill this gap by examining the impact of personal motives on negative electronic word-of-mouth communication. This study consists of two parts. First part provides an overview of related literature and key concepts that are commonly used in the study. Using SPSS 18.0, second part analyzes the research data which is gathered from a survey conducted with 228 consumers. The analysis finds a significant correlation between negative electronic word-of-mouth communication and the personal motives such as warning other consumers, the benefits of social interaction and anxiety reduction. Whereas, no correlation is found between negative electronic word-of-mouth communication and personal motives such as concern of other, venting negative emotions and revenge.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Pazarlama
Olumsuz Elektronik Ağızdan Ağıza İletişim
Kişisel Motivasyon
Marketing
Negative Electronic Word-of-Mouth Communication
Personal Motivation
Kişisel motivasyon faktörlerinin olumsuz elektronik ağızdan ağıza iletişim üzerindeki etkisi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1138
2017-11-18T01:00:15Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Ünal, Selin Bozalp
2017-11-17T05:30:13Z
2017-11-17T05:30:13Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1138
Bu çalışmada Türkiye‟de dönüşümcü ve etkileşimci liderliğin örgütsel çıktılar üzerindeki etkisi meta-analiz yöntemiyle test edilmiştir. Meta-analize dâhil edilecek araştırmaları belirlemek için öncelikle, YÖK ve ULAKBĠM veri tabanlarında literatür taraması yapılmıştır. Bu çalışmaya dâhil edilen araştırmalar için son tarih Ocak 2016‟dır. Geliştirilen tarama stratejisiyle, dönüşümcü liderlik ve 17 örgütsel çıktı arasındaki ilişki araştırılmış ve çalışmanın ölçütlerine uygun 189 araştırma, çalışma örneklemini oluşturmuştur. Tüm meta-analiz işlemlerinde rassal etki modeli temel alınmıştır. Dönüşümcü liderliğin örgütsel çıktılar üzerindeki ortalama etki büyüklüğünde; dönüşümcü ve etkileşimci liderlik ölçekleri, örgütsel çıktılar ölçeği, çalışmanın yapıldığı yıl, çalışmanın yapıldığı sektör ve çalışmanın türü değişkenleri açısından moderatör analizi yapılmıştır. Çalışmada, Excel, Comperehensive Meta-Analysis, SPSS 18.0 programlarından yararlanılmıştır.
Çalışmada dönüşümcü liderliğin örgütsel çıktılar üzerindeki etki düzeyini belirlemek için gerçekleştirilen meta-analiz sonuçları dönüşümcü liderliğin iş tatmini [r = .50], örgütsel adalet [r = .73], örgütsel bağlılık [r = .47], örgütsel güven [r = .62], örgüt kültürü [r = .54], örgüt iklimi [r = .65], yenilikçilik [r = .61] ve örgüt sağlığı [r = .67] üzerinde geniş düzeyde, örgütsel vatandaşlık [r = .43], girişimcilik [r = .42], duygusal zekâ [r = .49], motivasyon [r = .56], iletişim becerisi [r = .50], ve performans [r = .36] üzerinde orta düzeyde pozitif etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Ayrıca dönüşümcü liderliğin tükenmişlik [r = -.24], mobbing [r = -.38] ve örgütsel sessizlik [r = -.35] üzerinde negatif etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Dönüşümcü liderliğin en yüksek etkisinin örgütsel adalet, en düşük etkisinin ise performans üzerine olduğu saptanmıştır. Meta-analiz sonuçları etkileşimci liderliğin örgütsel güven [r = .18] üzerinde düşük, örgüt kültürü [r = .32] üzerinde ise orta düzeyde pozitif etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Buna karşın etkileşimci liderliğin iş tatmini, örgütsel adalet, örgütsel bağlılık, örgüt iklimi, örgütsel vatandaşlık ve performans üzerinde etkili olmadığı saptanmıştır.
Bu meta-analiz çalışmasıyla, dönüşümcü liderlik ve örgütsel çıktıların incelendiği araştırmalardan elde edilen ilişkiler nicel olarak incelenmiştir. Dönüşümcü liderliğin çalışma kapsamındaki örgütsel çıktılara pozitif yönde etkisinin olduğu bulgularından hareketle, örgütsel amaçların gerçekleştirilmesinde örgüt yöneticilerinin dönüşümcü liderlik davranışlarını benimsemeleri için gerekli tedbirlerin alınması önerilmiştir. Ayrıca çalışmanın sınırlılıkları belirtilerek, daha sonraki meta-analiz çalışmaları için önerilerde bulunulmuştur.
In this study the purpose was to examine the organizational outputs on transformational and transactional leadership in Turkey, by used of the meta-analysis method. The studies which would be included to meta-analysis, searched by literature review of YOK and ULAKBIM data base. The deadline of the integrated studies was January 2016. By used of the developed scan strategy, the relation between the transformational leadership and 17 organizational outputs were searched and 189 appropriate researches were used as a sample of the study. In all meta-analysis processes, the random effect model was taken as basis. Moderator analysis was conducted to examined the effect of transformational leadership on organizational outputs with respected to the variables of transformational and transactional leadership scales, organizational outputs scale, year of the study, sector of the study and type of the study. In this study Excel, Comperehensive Meta-Analysis and SPSS 18.0 programs were used.
In this study, in order to assign the effect level of transformational leadership, the results of the meta-analysis were given below. Transformational leadership had a high level of positive effect on; job satisfaction [r=.50], organizational justice [r=.73], organizational commitment [r=.47], organizational trust [r=.62], organizational culture [r=.54], organizational climate [r=.65], innovativeness [r=.61] and organizational health [r=.67]. In addition, transformational leadership had a medium level of positive effect on; organizational citizenship [r=.43], entrepreneurship [r=.42], emotional intelligence [r=.49], motivation [r=.56], communication skill [r=.50], and performance [r=.36]. Besides of all, transformational leadership had a negative effect on; exhaustion [r=-.24], mobbing [r=-.38] and organizational silence [r=-.35]. It was found that the highest impact of transformational leadership was on organizational justice and the lowest impact on performance. The meta-analysis results showed that, transactional leadership had a low positive impact on organizational trust [r=.18] and medium positive impact on organizational culture [r=.32]. In spite of that, transactional leadership was inefficient on job satisfaction, organizational justice, organizational commitment, organizational climate, organizational citizenship and performance.
This study of meta-analysis, the relations obtained with the researches of transformational leadership and organizational outputs were quantitatively examined. According to findings that, transformational leadership had a positive effect within the scope of the study on organizational outputs, it could be suggested that, necessary precautions should be taken to help managers adopt organizational leadership behavior while tried to achieve the organizational aims. Also, considering the limitations of the study, several suggestions were put forward for future meta-analysis studies.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Liderlik
Dönüşümcü Liderlik
Etkileşimci Liderlik
Örgütsel Çıktı
Meta-analiz
Leadership
Ttransformational Leadership
Transactional Leadership
Organizational Outputs
Meta-analysis
Dönüşümcü liderliğin örgütsel çıktılara etkisi: bir meta-analiz çalışması
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1273
2018-02-07T01:00:30Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Özdemir, Burak
2018-02-06T07:06:36Z
2018-02-06T07:06:36Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1273
Bu çalışmanın amacını örgüt stratejilerinin örgütsel kaynaklar ile olan ilişkisi ve bu ilişki üzerinde örgütsel yapının aracı etkisinin araştırılması oluşturmaktadır. Bu amaca bağlı olarak araştırma Türkiye‟nin ilk 1000 büyük sanayi firması (İSO I. 500 ve İSO II. 500) ile yürütülmüştür. Neden bazı firmaların diğerlerine göre daha başarılı olduğunun araştırılmasında örgütlerin uyguladığı stratejiler üzerinde iç faktör ve dış faktör paradigmalarının etkin olarak konu edinildiği görülmektedir. Sıklıkla çalışılan dış faktör paradigmasının aksine özellikle iç faktör paradigmasını temsilen kaynak temelli görüş (KTG) ekseninde örgüt kaynaklarının rekabet stratejileri ile olan ilişkisi ve örgütsel yapının dış faktör paradigmasındaki konumundan farklı olarak bu ilişki üzerindeki bağlayıcılığı merak uyandırmaktadır.
Çalışma bu yönüyle daha önce literatürde incelenmeyen bir araştırma olgusunu merkezine konu edinmiştir. İlgili literatür incelendiğinde konuya ilişkin olarak “örgütsel kaynaklar ile rekabet stratejileri”, “örgütsel yapı ile rekabet stratejileri” ve “örgütsel kaynaklar ile örgütsel yapı” arasındaki ilişkileri inceleyen araştırmaların bu çalışmaya zemin hazırlayan varlığı görülmektedir. Ancak bu üçlü arasındaki ilişki net olarak araştırılmamıştır. Dolayısıyla çalışma, literatürdeki bu eksikliği ortadan kaldırarak önemli bir katkı sunma niteliğinde gerçekleştirilmiştir.Araştırma evrenini oluşturan İSO I. 500 ve II. 500 firmalarından tam sayım yöntemi ile %22,7‟sine başarıyla ulaşılmıştır. Araştırmada firmalardan anket ile elde edilen veriler, frenkans analizleri, faktör analizleri, korelasyon ve regresyon analizleri yardımıyla değerlendirilmiştir.
Araştırma sonuçları örgütsel kaynaklar ile rekabet stratejileri arasındaki ilişkiyi doğrulamaktadır. Örgütsel yapının ise örgütsel kaynaklar ile rekabet stratejileri arasındaki ilişki üzerinde aracılık etkisi sözkonusudur. Daha açık bir ifade ile; örgütsel kaynakların alt bileşeni maddi olmayan kaynaklar, rekabet stratejileri alt bileşeni olan farklılaştırma stratejisini pozitif yönde etkilemektedir. Ayrıca örgütsel yapı alt bileşeni uzmanlaşma, maddi olmayan kaynaklar ile farklılaştırma stratejisi arasındaki ilişki üzerinde aracı etkiye sahiptir.
The purpose of this study is to investigate the relationships between organizational strategies and organizational resources and the mediating effect of organizational structure on this relationships. Depending on this purpose research has been conducted with the first 1000 large industrial firms of Turkey (ISO I. 500 and ISO II. 500). In investigating the reason why some firms are more successful than others, it can be observed that internal factor and external factor paradigms; are efficiently addressed on the strategies applied by the organizations. Contrary to the external factor paradigm which is frequently studied, especially in the context of the resource based view (RBV) which represents the internal factor paradigm, the relationship between organizational resources and competitive strategy and the linkage of organizational structure on this relationship is aroused curiosity being different from the position of external factor paradigm.
With this aspect the study focused a research phenomenon that has not been reviewed at the literature before. When the relevant literature is examined, it could be seen that studies focus on the existed relationships between “organizational resources and competition strategies”, “organizational structure and competition strategies” and “organizational resources and organizational structure” composed the ground of this study. However, the relationships between these three phenomenon are not clearly explored. Thus, the study is carried out to present a significant contribution by removing this shortcoming in the literature.
22.7% of the ISO I. 500 and II. 500 firms that have formed the research population have been successfully reached with the exact counting method. The data gathered from companies by questionnaire in the research were evaluated with the help of frequency analysis, factor analysis, correlation and regression analysis.
The results of the research confirm the relationship between organizational resources and competitive strategies. Moreover, the organizational structure has an mediator effect on the relationship between organizational resources and competitive strategies. With a clear expression; organizational resources sub-component intangible resources affects the differentiation strategy which is sub-component of competitive strategy positively. In addition, the organizational structure sub-component specialization has a mediator on the relationship between intangible resources and differentiation strategy
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kaynak Temelli Görüş
Örgütsel Yapı
Rekabet Stratejileri
İSO I. 500
İSO II. 500
Resource-based View
Organizational Structure
Competitive Strategies
ISO I. 500
ISO II. 500
Örgütsel yapı ve kaynak temelli görüş kapsamında örgütlerde rekabet stratejileri : Türkiye’nin ilk 1000 sanayi kuruluşu’nda bir araştırma
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1322
2018-02-26T11:57:22Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Fazlı, Abdullah
2018-02-26T11:57:22Z
2018-02-26T11:57:22Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1322
Bu tez çalışmasında Türkiye’de oldukça yeni olan katılım bankalarının aktif-pasif yapılarının analiz edilmesi ve aktif-pasif yönetimleri ile ilgili ayrıntılı bir değerlendirme yapılması amaçlanmıştır. Bunun için ilgili banka grubunun 2010-2014 periyoduna ait finansal tablo verilerinden faydalanılmıştır. Kullanılan finansal verilerin önemli bölümü Katılım Bankaları Birliği’nin internet sayfasından, tamamlayıcı bazı bilgiler de ilgili bankaların faaliyet raporlarından sağlanmıştır.
Katılım bankaları‚ faizsiz işlem esasına göre yapılandırılmaya çalışılan finansal kurumlardır. Bu nedenle kendilerine özgü işlem süreçleri, sözleşme türleri, enstrümanlar geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bu durumun geleneksel bankalarla aynı finansal piyasalarda beraber faaliyet gösteren katılım bankalarının, aktif-pasif ve risk yapılarında farklılaşmalara yol açacağı açıktır. Çalışmada da öncelikle bu yapıların kavramsal açıklamaları yapılmış, daha sonra çalışma örneğindeki bankaların aktif-pasif yönetimleri ile ilgili performansları oran analizi yöntemi kullanılarak karşılaştırmalı olarak ortaya konmuştur.Çalışmada yapılan analizlerde hem sektöre hem de katılım bankalarının kendilerine ait önemli bulgular elde edilmiştir. Öne çıkan bulgulara bakılacak olursa; incelenen dönem içinde katılım bankaları, asgari sermaye yeterliliği oranlarını BDDK’nun belirlemiş olduğu standart değerin üzerinde tutmayı başarabilmişlerdir.
Likidite oranlarına bakıldığında Asya Katılım Bankası’nın genelde sektör ortalamalarının altında kaldığı görülmüştür. Sektörel olarak değerlendirme yapıldığında ise likidite derecesinin zaman içerisinde yükseldiğini söylemek mümkündür.
Takipteki krediler açısından, incelenen dönemde Asya Katılım Bankası bu sefer sektörel ortalamanın altında kalmıştır. Katılım bankalarının varlıklarının en önemli kısmının verdikleri kredilerden oluştuğu düşünülecek olursa bu durum, kredi riski açısından olumlu olarak değerlendirilebilir.
Özellikle 2013 yılından itibaren incelenen katılım bankalarının verdikleri kredilerde ve özkaynak tutarlarında azalmalar olduğu ve bu durumun kârlılıklarını olumsuz yönde etkilediği anlaşılmıştır.
Ayrıca 2013 ve 2014 yıllarında katılım bankalarının şube sayılarında ciddi artışlar olmasına rağmen bunun kârlılığa önemli bir katkısı olmadığı görülmektedir. Bu durum verimlilikle ilgili soru işaretleri oluşturmaktadır.
İncelenen katılım bankalarının döviz pozisyonu oranlarının değerleri genelde dalgalı seyirler izlemişlerdir. Bu seyir şekli, geleneksel bankalar gibi katılım bankalarının döviz kuru riski yönetimine çok önem vermesi gerektiğini ortaya koymuştur.
Türev finansal araç kullanımına bakıldığında ise, katılım bankalarının bu araçları çok tercih etmedikleri anlaşılmıştır. Bu konuda Kuveyt Türk Katılım Bankası’nın öncülük ettiği görülmüştür.Sonuçta çalışma kapsamında yapılan araştırma ve analizler, aktif-pasif yönetimi ve risk yapısı açısından katılım bankalarının geleneksel bankalara benzeyen birçok yönü olduğunu, aynı zamanda kendilerine özgü çok önemli farklılıklar da taşıdıklarını ortaya koymuştur.
In this thesis, the author intended to analyze asset-liability structure of participation banks in Turkey. Moreover, a detailed assessment of the active-passive management has been done. The study used respective bank groups’ financial data of 2010-2014 period. Financial data used in the study was mostly collected from Participation Banks Association website, and some complementary information and data was supplied from the annual reports of the studied banks.
Participation Banks are financial institutions who try to configure their processes according to interest-free basis; therefore, they are trying to develop distinctive treatment processes, contract types and instruments.
It is clear that asset-liability and risk structures of participation banks who are in service with traditional banks in the same financial markets will differentiate in that case.
A conceptual statement of these structures was made at first, then the performances related to asset-liability managements of the banks in the study sample were revealed comparatively.
So many significant and important finding were obtained for both participation banking sector and individual banks.
According to the prominent findings participation banks managed to keep their minimum capital adequacy ratios above the standard value which Banking Regulation and Supervision Agency determined in the study period.
Asia Participation Bank’s liquidity ratios were generally found to be under the sector’s average values. And it’s possible to state that liquidity level of the whole sector raised in time.
Asia Participation Banks has been below the sectoral average in terms of non-performing loans. Participation banks’ assets involve mostly loans they give. So this situation can be accepted as a positive assessment from the point of credit risk.
Especially the loans that participation banks gave and their equity amounts have decreased since 2013. This has affected their profitabilities negatively. Moreover the number of these banks’ branches increasede in 2013 and 2014 substantially. But this development did not make a significant contribution to their profitabilities. And some questions exists for their productivities.The values of the participation banks’ exchange position ratios generally followed fluctuating courses. This finding persents that participation banks also should take notice of exchange risk management like the traditional ones.
It is determined that participation banks did not prefer to use financial derivatives so much. Kuwait Turkish Bank seems to be the pioneer in this field.
Consequently, researches and analyses involved in the study revealed that participation banks have not only numerous similarities but also some distinctions with traditional banks in dimensions of asset-liability management and risk strucuture.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Katılım bankalarında aktif-pasif yönetiminin değerlendirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1285
2018-02-07T01:00:19Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Ok, Hilal
2018-02-06T07:09:07Z
2018-02-06T07:09:07Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1285
Sermaye piyasası araçlarında yapay fiyat hareketlerine sebep olup, yatırımcıları yanlış yönlendirmek suretiyle haksız kazanç elde etme işlemine manipülasyon denir. Manipülasyonların yapısının analiz edilerek önlenmesine yönelik geliştirilecek politikalar oldukça önemlidir, çünkü sermaye piyasalarındaki arz ve talep mekanizmasının sağlıklı ve güvenli bir şekilde çalışması ülke ekonomisinin kalkınmasında stratejik bir rol üstlenmektedir. Bu kapsamda bu tezin temel amacı Borsa İstanbul’da 2005-2013 yılları arasında gerçekleşen manipülasyon olaylarının getiri, volatilite ve işlem hacmi üzerindeki etkilerini analiz etmektir. Bu kapsamda çalışmada veri seti olarak 2005-2013 yılları arasında Sermaye Piyasası Kurulu’nun ilan etmiş olduğu, Borsa İstanbul’a kote olan firmalarda gözlemlenen tüm işlem bazlı manipülasyonlar kullanılmıştır. Ampirik bulgular manipülasyon dönemi boyunca hisse senetlerinin getiri, işlem hacmi ve volatilitesinin manipülasyon öncesi, sonrası, manipülasyon dışı ve manipülasyon yapılmayan hisse senetlerine göre artış gösterdiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca en küçük kareler yöntemi kullanılarak yapılan regresyon analizi sonuçları göstermektedir ki manipülatörler manipülasyon yapacakları hisse senetlerini seçerken getiri, işlem hacmi ve volatilite önemli bir rol oynamaktadır. Bu tezin ampirik bulgularının kurumsal yatırımcılara, büyük portföy yöneticilerine, aracı kurumlara, yatırım firmalarına, gelişmekte olan ülke yatırımcılarına, şirket yöneticilerine, politika yapıcılara ve akademisyenlere yarar sağlaması beklenmektedir.
Manipulation is defined as transaction or orders to trade which give false or misleading signals price of capital market instruments. Policies to prevent manipulations are crucial for the reliable operation of the supply and demand mechanisms in capital markets which plays a strategic role in the growth of national economy. In this context, the purpose of this thesis is to analyze the impact of manipulations identified at Istanbul Stock Exchange in the period 2005-2013 on returns, volatility, and trading volume. The dataset used in the study contains all trading-based manipulations, announced by the Capital Markets Board in the period 2005-2013 for the firms listed at Istanbul Stock Exchange. Empirical evidence reveals that the returns, trading volume and volatility of stocks during a manipulation rise in comparison to the period before and after the manipulation, as well as to stocks which are not subject to manipulation. Furthermore, the regression analysis employing the least squares method shows that returns, trading volumes, and volatility levels are crucial for detecting manipulated stocks. The empirical findings of the thesis are expected to bring benefits to corporate investors, managers of large portfolios, stock brokers, and investment funds, investors from developing countries, company executives, policy-makers, and academicians.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Hisse Senedi
Borsa İstanbul
Manipülasyon
Hisse senedi piyasalarındaki manipülasyon sürecinin analizi : Borsa İstanbul üzerinde ampirik bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1287
2018-02-07T01:00:20Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Tunç, Semiha
2018-02-06T07:09:12Z
2018-02-06T07:09:12Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1287
Kadınların iş dünyasına girmeleri ve yer edinmeleri çeşitli unsurlar sebebiyle kolay ve olması gerektiği gibi gerçekleşmemiştir. Kadınlar çalışma yaşamında sadece cinsiyetleri sebebiyle çeşitli engellere maruz kalmışlardır. Bu çalışmada kadınların çalışma hayatında karşılaştıkları sorunlar örgütlerinde algıladıkları adalet değişkeniyle incelenmiştir. Kadınların iş yaşamındaki dezavantajlı durumları kadın algısının tarihi ve toplumsal köklerine dayandırılarak literatür desteğiyle açıklanmış ve varsayım; Eskişehir İli bankacılık sektörü çalışanları üzerinde yapılan bir alan araştırmasıyla bilimsel geçerliliğe ulaştırılmıştır. Araştırma kapsamında 277 kadın, 132 erkek olmak üzere toplam 409 katılımcıya ulaşılmıştır. Yapılan araştırmanın istatistiksel analizi sonucunda ana değişkenler olan; cam tavan sendromu ile örgütsel adalet algısı arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Buna paralel olarak iki ana değişkenin alt boyutları arasında karşılıklı ve kendi aralarında olmak üzere de anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir.
Women have been somehow in working life at every period, but women have become playing an active role in working life due to many factors such as innovative trends with modern times, increasing to need for the labor force, urbanization and accompanying need to contribute to the budget from women. The entry to working life and taking place in there that hasn’t been easy for women as it should be due to diverse factors one of which is gender, women have been exposed various obstacles because of just their gender. In this study, it has been examined by variable perceive justice in the organization that women faced problems in working life. Disadvantage situation of women in working life has been explained both by building on history of women's perceptions and their social roots and by concerning literature. Finally hypothesis was approved as a scientific validity by an area research on the banking sector employees in Eskisehir Province. Scope of research 277 women, 132 men and mainly of 409 was reached. By the statistical analysis of the results in this research; the main variable which are the glass ceiling syndrome and perceptions of organizational justice was identified a significant relationship between them. In parallel it has been found significantly relationship the two main variables’ dimensions mutually, including among themselves.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Bankacılık
Kadın İşçi
Kadın çalışanların cam tavan engelleri ile algılanan örgütsel adalet arasındaki ilişki : Eskişehir bankacılık sektöründe bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1288
2018-02-06T07:09:14Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Gürbüz, Ahmet
2018-02-06T07:09:14Z
2018-02-06T07:09:14Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1288
TMS-2 Stoklar Standardı; stok maliyetlerinin nasıl belirleneceğini, stok
maliyetinin içeriğinin nelerden oluştuğunu, stok maliyetinin gidere nasıl
dönüşeceğini, stoklar için uygulanacak değerleme yöntemini ve stoklarla ilgili
değerleme sonuçlarının finansal tablolarla nasıl ilişkilendirilerek
raporlanacağını açıklamaktadır.
Standardın muhasebe uygulamalarına kattığı yeniliklerden biriside;
Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun ön gördüğü maliyet yöntemlerinde tam maliyet
yöntemi yerine normal maliyet yönteminin kullanılmasıdır. Bu maliyet
yöntemi, sabit genel üretim giderlerinin kullanılan kapasiteye ait olan kısmını,
üretilen ürünlerin maliyetine katılmasını ve kullanılmayan kapasiteye ait
kısmın ise dönem gideri olarak dikkate alınmasını benimsemiştir. Çalışmada,
bu farklılık TMS 2 Stoklar Standardı bağlamında ele alınmıştır. Çalışmada,
TMS 2 standardının kapsamı ele alındıktan sonra, ürün maliyet
hesaplamalarının kapsamına göre maliyet yöntemleri açısından
karşılaştırılması yapılmıştır. Ayrıca, kapsamına göre maliyet yöntemlerinde
birim maliyetin ve gelir tablolarının nasıl oluşturulduğuna yer verilmiştir.
Uygulamamız jeneratör üretimi yapan firmanın kullandığı maliyet
yöntemleri ile TMS 2’ye göre kullanması gereken maliyet yöntemlerinin
karşılaştırılması sonucu elde edilen verileri ortaya çıkarmış ve bu verilen
analiz edilerek en doğru maliyet yönteminin hangisinin olduğunu ortaya
koymuştur.
TAS-2 explains how to determine inventory costs; what inventory costs
consist of; how inventory costs will become expenses; the valuation method
which is to be followed for inventories and how the validation results will be
reported by making an association with financial statements.
The originality, which was added to this standart, is normal cost using
instead of full cost in cost techniques. This techniques include that,
production capacity is using to calculate stable general product expenses.
Expenses, which were used in this term, add the final products costs and the
capacity, which was not used to demonstrate as a term expenditure. So that,
there will occur some differences between profit and loss statements which
were prepared with full cost and normal cost. In this study, the differences
have shown with TAS-2 inventory cost standarts. Stock comparing was
organized due to TAS-2 and tax procedure law. In addition, this study
includes the cost concept in TAS-2 Standart, relationship between full cost
and normal cost due to the TAS-2, the profit and loss statements which were
prepared by using full cost and normal cost.
Our application revealed the data obtained by the cost method used
by the firm producing generator and the cost method it should use according
to TAS-2 and found out which is the right basis of cost method by analyzing
data.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Dönüştürme Maliyeti
Stok
Standart
TMS 2 stoklar standardına göre dönüştürme maliyetleri ve bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1286
2018-02-07T01:00:45Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Var, Merve
2018-02-06T07:09:09Z
2018-02-06T07:09:09Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1286
Günümüz iş dünyasında seçenek ve alternatiflerin çoğalması ile birlikte, kurumlar arasında rekabet kavramı ortaya çıkmış ve işin kaynağı olan insan faktörü daha da önemli bir hâle gelmiştir. Kadın veya erkek fark etmeksizin iş hayatında başarılı olma isteği, maddi ihtiyaçları için çalışma gereksinimi ve topluma kendini kabul ettirme düşüncesi, rekabeti arttıran boyutlar arasında yer almaktadır. Rekabetin oluşturduğu baskı ile kişiler kendilerini iyi hissetmemekte, çalışma arkadaşlarına karşı farklı davranışlar sergilemektedir. Son yıllarda oldukça sık yaşanılan bir olgu olarak gündeme gelen mobbing kavramı, çalışanın psikolojisini ve sağlığını olumsuz etkilemekte, bu da kurum içinde olumsuz yansımalara kaynaklık etmektedir. Bu çalışmanın amacı, kamu kuruluşunda uygulanan mobbing davranışlarının incelenerek, örgüt içinde oluşan kültürün, gözlemlenebilen mobbing davranışları ile ilgisinin olup olmadığını araştırmaktır. Ölçme aracı olarak, Leymann tarafından oluşturulan 20 soruluk mobbing ölçeği ve Hofstede tarafından geliştirmiş olan 20 soruluk örgüt kültürü ölçeği kullanılmıştır. Anket uygulamasında toplam 101 geçerli katılım sağlanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22.0 programı ile analiz edilmiştir. Analiz sonuçlarına göre mobbing ile örgüt kültürü arasında negatif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu, buna karşın, mağdurların demografik özellikleri ile mobbing arasında anlamlı bir farklılığın olmadığı belirlenmiştir.
In the contemporary business world, with the increase of options and alternatives, the notion of inter-institutional competition has emerged and the human factor which is the source of the work became more important. It makes no difference if it is a male or female worker, the desire of success in the work life, the need of work to meet the material needs and the idea of public recognition are the aspects of the enhancement of competition. With the pressure of competition, the people do not feel fine all the time and may behave in different ways against their co-workers. The notion of “mobbing” which is a newly emerging phenomenon in recent years, affects the psychology and health of the worker negatively, and causes adverse reflection within the business. The objective of this study is to examine the mobbing behaviors in public institutions and to analyze if the institutional culture has anything to do with the mobbing behaviors. As the evaluation instrument the 20 questions scale of mobbing created by Leymann and the 20 questions scale of institutional culture created by Hofstede is used in this study. In the conduction of the questionnaire there are 101 valid participation. The obtained data is analyzed with the SPSS 22.0 program. According to analysis results, the correlation between mobbing behavior and the institutional culture is avoidant and the demography of the sufferers is not relevant to the mobbing behavior.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Örgüt Kültürü
Mobbing
Belediye
Kamu Kurumu
Organizational Culture
Mobbing
Municipality
Public Institution
Mobbing davranışları ile örgüt kültürü arasındaki ilişki : bir kamu kurumu örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1358
2018-02-28T01:00:52Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Solmaz, Hüseyin
2018-02-27T05:25:21Z
2018-02-27T05:25:21Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1358
Gelişen ve değişen çevrede organizasyonların rekabet avantajı kazanması, iç ve dış çevresine yön verebilmesi için çevresini kontrol altında tutabilmesi ve çevre koşullarına uyum sağlaması gerekmektedir. Organizasyonların bu şartları yerine getirmesi girişimcilik yönelimi özelliğine sahip olması gerekmektedir. Girişimcilik yönelimi, bünyesinde yenilikçilik, risk alma ve öngörülülüğü bulundurur. Organizasyonlarda girişimcilik yönelimini gerçekleştirmek için örgüt içinde olumlu bir hava yaratarak bireyin amaçlarının örgüt amaçlarıyla uyumlaştırılması ve organizasyon üyelerinin davranışlarının düzenlenmesi için uygun bir örgüt iklimine sahip olması gerekmektedir. Aynı zamanda girişimcilik yönelimi uygun örgüt iklimi varlığında organizasyonların öğrenme yönelimli olması ile mümkündür. Öğrenme yönelimi özelliğine sahip organizasyonlar sürekli kendini yeniler ve geliştir. Bu noktalardan hareketle çalışmanın temel amacı girişimcilik yönelimi, örgüt iklimi ve öğrenme yönelimi kavramlarının ilişki düzeylerinin tespitidir.
Araştırmanın evrenini Ankara ilinde faaliyet gösteren savunma sanayii çalışanları oluşturmaktadır. Araştırma kapsamına alınan katılımcı sayısı ise 448 olarak belirlenmiştir. Tez çalışmasının araştırma kısmından elde edilen veriler ile, her bir değişkenin birbirleriyle ilişkisinin pozitif ve anlamlı olduğunu, örgüt iklimi ile girişimcilik yönelimini ilişkisinde öğrenme yöneliminin kısmi aracılık etkisi olduğu tespit edilmiştir.
Araştırma sonucunda eldilen bulgular, yazın açısından önem arz etmektedir. Bu çalışma çalışanların örgütlerine yönelik girişimci yönelimi algılarının önemini ortaya koymaktadır. Bunun gerçekleşmesi için organizasyonlarda çalışanların motivasyonunu artıracak faaliyetlerin gerçekleştirilmesi ve bununla birlikte organizasyonların sürekli öğrenme yapabilmesi için öğrenme yönelimlilik özelliklerini sahip olması gerekmektedir.
In developing and changing environment, organizations should have competitive advantage, control its environment to lead it and adapt to conditions of the environment. Organizations should have entrepreneurial orientation in order to fulfill these requirements. Entrepreneurial orientation consists of innovativeness, risk taking and proactiveness. In order to carry out entrepreneurial orientation in organizations, there should be appropriate organizational climate so that the aims of the individual are adjusted to the aims of organization and behaviors of organization members are organized. At the same time, entrepreneurial orientation can be executed with appropriate organizational climate and learning orientation of organizations. Organizations which have entrepreneurial orientation continuously innovate and improve themselves. The main purpose of this study is to determine the association between Entrepreneurial Orientation, Organizational Climate and Learning Orientation.
Defense industry firms in Ankara are included in this study. The number of participants in this study is 448. It has been found out that the data obtained from research part of the study, and the relationship of each variable with each other is positive and meaningful; learning orientation has the partial mediation effect on the relationship of organizational climate and entrepreneurial orientation.
These results are of great importance in some perspectives. First of all, the results show the importance of entrepreneurial orientation perception of employees towards their organizations. In order to fulfill it, there should be activities to increase motivation of employees in organizations and organizations should have the features of learning orientation to conduct continuous learning.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Girişimcilik Yönelimi
Örgüt İklimi
Öğrenme Yönelimi
Savunma Sanayii
Entrepreneurial Orientation
Organizational Climate
Learning Orientation
Defense Industry
Örgüt ikliminin girişimcilik yönelimi üzerine etkisi ve öğrenme yöneliminin rolü : savunma sanayiinde bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1318
2018-02-27T01:00:37Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Aksoy, Hüseyin
2018-02-26T11:57:08Z
2018-02-26T11:57:08Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1318
Bu araştırmanın temel amacı, kamu kurumunlarında çalışan kişilerin/personelin genel erteleme davranışlarının çeşitli değişkenler bakımından nasıl bir farklılık gösterdiğinin ortaya konulması ve değerlendirilmesidir.
Erteleme, tamamlanması gereken işlerin gerçekçi olmayan bir şekilde ileri atılması ya da kısa vadede elde edilecek ödülleri, uzun vadede elde edilecek ödüllere tercih etmektir. Erteleme sorunu yaşayan insanların niyetleri ve davranışları arasında büyük bir tutarsızlık vardır. Bu kişiler, çalışma projelerine büyük bir iyi niyet ve cesaretle yaklaşıyor gibi görünmektedirler ancak bu niyetlerinde uzun bir süre sebat etmek bir yana zamanında eyleme geçmeyi başaramamaktadırlar. Günlük hayatta çoğu insanda görülen erteleme davranışı işletmeler için de bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışanların mesai sürecinde işlerini veya maiyetindeki faaliyetlerini sonraya bırakmalarına neden olan bu davranış, çoğu kez örgütsel varoluşun sorgulanmasına varacak sonuçlara yol açabilmektedir. Eskişehir Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü Örneği’nde örgüt çalışanlarının erteleme davranışını ele alacak olan bu araştırma yukarıda sıralanan gerekçelerden dolayı önem arz etmektedir. Buradan hareketle araştırmanın problem cümlesi “Eskişehir Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nde çalışan personelin erteleme davranışı ne düzeydedir? Bu davranışın yaygınlığı sosyo-demografik değişkenlere göre farklılık göstermekte midir? Araştırmaya dâhil edilecek kişilerin bu konudaki görüşleri nelerdir?” biçiminde formüle edilmiştir.
Çalışmanın kuramsal ve kavramsal alt yapısını inşa etmeyi hedefleyen birinci bölümünde, erteleme kavramı ve tanımı, erteleme davranışı, erteleme türleri ve ertelemenin temel bileşenleri açıklanmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde kamu ve kamu kurumları, sınıflandırmaları, kurum kültürü ele alınmış yapısı gereği bir kamu kurumu diğer bir değişle örgüt olan Eskişehir Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın son bölümü olan üçüncü bölümünde ise Eskişehir Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nde çalışan personelin erteleme davranışı bazı değişkenler açısından incelenmiş ve bu davranış türünün örgütün iş akışına etkisi noktasında yapılan değerlendirmelere yer verilmiştir.
The main purpose of this investigation is to reveal suspense behavior of the staff working in public organizations in terms of several variables and to determine how this kind of behavior affects the workflow of the organization.
The procrastination is to throw forward the tasks that need to be completed in an unrealistic manner or to prefer short term rewards to long term rewards. There is a huge discrepancy between intentions and behaviors of people with procrastination problem. These people seem to approach projects with good intention and courage but are unable even to take action, let alone perseverance for a long time. The procrastination behavior seen in many people in daily life also arises as a trouble for businesses. This behavior in the process of work time causing the staff to defer their tasks or activities, might lead to consequences up to question the organizational existence. This research dealing with the procrastination behavior of organization staff in the case of Eskişehir Provincial Directorate of Youth Services and Sports, is very important due to the reasons listed above. Starting from this point of view, the problem statement of the research is formulated as: ''What is the level of the procrastination behavior of the staff working in Eskişehir Youth Services and Sports Provincial Directorate? Is the prevalence of this behavior varies according to socio-demographic variables? What are people's opinions on this subject who will be included in the research?''.
In the first chapter to aim to build the theoretical and conceptual sub-structure of study, concept and definition of procrastination, procrastination behavior, procrastination types and basic components of procrastination are explained. There is informed about Eskişehir Youth Services and Sports Provincial Directorate dealing with Public and public institutions, classifications, public culture in the second chapter. In the last chapter of study; Procrastination behavior of personnel of Eskişehir Youth Services and Sports Provincial Directorate was inspected with some variables and there are an evaluations the impact the type of organization workflow.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Erteleme Davranışı
Zaman Tuzağı
Kamu Kurumu
Kamu Kültürü
Postponement Behavior
Time Trap
Public Institution
Public Culture
Kamu kurumlarında erteleme davranışı : bir kamu kurumunda örnek çalışma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1366
2018-02-28T01:00:20Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Çelikkaya, Ramazan
2018-02-27T05:25:42Z
2018-02-27T05:25:42Z
2016
http://hdl.handle.net/11684/1366
Kamu kurum ve kuruluşları, kaynak kullanımının etkinliği amacıyla, özellikle ana faaliyet konularının dışında kalan ürün veya hizmet ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla dış kaynak kullanımına sıklıkla başvurmaktadırlar. Bu dış kaynak kullanımı, teknolojik gelişmeleri kamu bilişim projelerine yansıtma, sektörel gelişim ve süreç yönetimi gibi başlıklarda yaratılan katma değerden dolayı gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. Bu çalışma, dış kaynak kullanımının, etkin, verimli ve sürdürülebilir bir yapıda edinimi amacıyla çerçeve bir model hazırlamak ve önerilerde bulunmak üzere başlatılmıştır. Çağdaş yönetim teknikleri ile desteklenen bir yönetim şekli, detaylı iş analizleri ve firma ilişkileri üzerinden yapılan değerlendirmeler ile söz konusu çerçeve model oluşturulmuştur.
Tez çalışması kapsamında, kamu bilişim merkezlerinin bilişim projeleri dış kaynak kullanımı yönetimleri değerlendirilecek ve önerilerde bulunulacaktır. Kamu kurumlarındaki dış kaynak kullanımı uygulamalarının, dış kaynak kullanımı tanımları, satın alımları, yürütülmesi ve yönetilmesine yönelik değerlendirmeler yapılacaktır.
Outsourcing is more frequently used method for getting some IT services that is out of core competence scope by public institution . A reason of that is getting more efficient result from tender. For the sake of added value to IT services of public sector, development of IT sector and computerized bussines processes outsourcing is growing rapidly. For efficiency, productivity and sustainablity of services,we will offer a framework of making outsourcing in this thessis. An organization supported by contemporary management technics, detailed bussines process analysis and relationships between firms are keys element that is discussed for this framework.
In the scope of this thessis, outsourcing methodology of IT public sector’s project will be assessed and we’ll give some offers. Implemantation of outsourcing in the public IT sector will be assesed in respect to understandings of outsourcing in the public sector, puchasing methods, implemantations and management.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Kamu bilişim merkezlerinde etkin dış kaynak kullanım modeli
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1452
2018-04-13T00:00:23Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Kuruşcu, Mehmet
2018-04-12T13:40:54Z
2018-04-12T13:40:54Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1452
Yöneticinin duygusal zekası ve liderlik tarzının, çalışanların daha fazla
örgütsel vatandaşlık davranışı sergilemeleri için katkı sağlayacağı beklenmektedir.
Bu çalışmanın amacı, yöneticinin duygusal zekası ve liderlik tarzı ile çalışanların
örgütsel vatandaşlık davranışı ilişkisinin ve yöneticinin duygusal zekası ile
çalışanların örgütsel vatandaşlık davranışı ilişkisinde yöneticinin liderlik tarzının
aracılık rolünün belirlenmesidir.
Çalışmada nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın evreni bir
özel eğitim kurumunda çalışan öğretmelerden oluşmaktadır. Örneklem büyüklüğü
295’tir. Araştırmada elde edilen bulgular kapsamında; duygusal zeka ve dönüşümcü
liderlik ile örgütsel vatandaşlık davranışı ve tüm boyutları arasında zayıf düzeyde
anlamlı ve pozitif ilişki olduğu; etkileşimci liderliğin koşullu ödüllendirme boyutu ile
örgütsel vatandaşlık davranışı ve sivil erdem dışındaki boyutları arasında zayıf
düzeyde anlamlı ve pozitif ilişki olduğu, sivil erdem boyutu arasında anlamlı bir
ilişki bulunmadığı tespit edilmiştir. Duygusal zeka ile örgütsel vatandaşlık
davranışının diğerkamlık boyutu ilişkisinde; dönüşümcü liderlik ve etkileşimci
liderliğin koşullu ödüllendirme boyutunun tam aracılık rolü bulunduğu; duygusal
zeka ile örgütsel vatandaşlık davranışı (genel), vicdanlılık, nezaket, centilmenlik ve
sivil erdem boyutları ilişkisinde dönüşümcü liderliğin kısmi aracılık rolü bulunduğu;
duygusal zeka ile örgütsel vatandaşlık davranışı (genel), vicdanlılık, nezaket ve
centilmenlik boyutları ilişkisinde etkileşimci liderliğin koşullu ödüllendirme
boyutunun kısmi aracılık rolü bulunduğu; sivil erdem boyutu ile ilişkisinde ise
aracılık rolünün bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu çalışma ile, yöneticinin duygusal zekası ve çalışanların örgütsel
vatandaşlık davranışı ilişkisinde, liderlik tarzının aracılık rolünün belirlenmesi ile
literatüre katkı sağlanmaktadır. Uygulayıcılar açısından, çalışanların örgütsel
vatandaşlık davranışını artırma kapsamında, duygusal zeka ile örgütsel vatandaşlık
davranışı arasındaki ilişkide liderlik tarzının aracılık rolü olduğunun bilincinde
olarak, doğru liderlik tarzını uygulamanın önemli olduğu ortaya konulmuştur.
It is expected that the emotional intelligence and leadership style of the
administrator will contribute to the employees' exhibitions of more organizational
citizenship behavior. The aim of this study is to determine the relation of the
emotional intelligence and leadership style of the administrator with the
organizational citizenship behavior of the employees and the mediating role of the
administrator's leadership style relation to the administrator’s emotional intelligence
and the employee’s organizational citizenship behavior.
Quantitative research method was used in the study. The universe of the
research consists of teachers who work in a private education institution. The sample
size is 295. Within the findings of the research; there is a meaningful and positive
relationship between the emotional intelligence and transformational leadership and
organizational citizenship behavior and all dimensions at a weak level; there is a
meaningful and positive relationship between conditional rewarding dimension of
transactional leadership and organizational citizenship behavior except civic virtue
dimension at a weak level, and there is no meaningful relationship between civic
virtue dimension. Relation between emotional intelligence and the altruism
dimension of organizational citizenship behavior; there is full mediation role both
transformational leadership style and conditional rewarding dimension of
transactional leadership; relation between emotional intelligence and the
conscientiousness, courtesy, sportmenship and civic virtue dimensions of
organizational citizenship behavior; there is partial mediation role of
transformational leadership style; relation between emotional intelligence and the conscientiousness, courtesy and sportmenship dimensions of organizational
citizenship behavior; there is partial mediation role of conditional rewarding
dimension of transactional leadership, there is no mediation role in relation to civic
virtue.
This study contributes to the literatüre, by determination of the mediation
of the leadership style, in relationship of the administrator's emotional intelligence
and the employees' organizational citizenship behavior. In terms of practitioners, it
has been demonstrated that it is important to implement the correct leadership style
in the context of increasing organizational citizenship behavior of employees, in the
knowledge that the relationship between emotional intelligence and organizational
citizenship behavior is the mediating role of leadership.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Dönüşümcü Liderlik
Duygusal Zeka
Etkileşimci Liderlik
Koşullu Ödüllendirme
Liderlik Tarzı
Örgütsel Vatandaşlık Davranışı
Conditional Revarding
Emotional Intelligence
Leadership Style
Organizational Citizenship Behavior
Transactional Leadership
Transformational Leadership
Yöneticinin duygusal zekası ve liderlik tarzının çalışanların örgütsel vatandaşlık davranışı ile ilişkisi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1469
2018-04-14T00:00:21Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Göksel, Emrah
2018-04-13T05:49:39Z
2018-04-13T05:49:39Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1469
Günümüz ekonomisi ve gelişim sürecindeki işletmeler; üretimde bilimsel
yöntemlerin kullanılması, standartlaşma, tüketim alışkanlıklarının değişmesi ve
üretim çeşitliliğinin artmasının yanında, müşteri zevk ve tercihlerinde meydana gelen
değişimlere bağlı olarak, teknolojilerini sürekli geliştirip yeni ürünler üretmeye
zorlanmıştır. Bu durum ortaya çıkan ihtiyacın karşılanmasında önemli bir faktör olan
nitelikli insan gücü kavramını gündeme getirmiş, nitelikli insan teminine yönelik
talep artmıştır. Bu çalışmanın amacı; orta ve yüksek öğretim döneminde verilen
eğitimleri mezun mühendislerin bakış açıları ile değerlendirmektir. Çalışmanın
evrenini 2017 yılında, Eskişehir ilinde çalışan mühendisler oluşturmaktadır. Anketler
basit tesadüfî örnekleme yöntemiyle 142 mühendise uygulanabilmiştir. Anketin
güvenilirlik oranı %83 olarak tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucunda ankete katılan
mezun mühendislerin lisans döneminde aldıkları teorik ve uygulamalı eğitimlerle
piyasaya ilk çıktıklarında zorlandıkları; belirli bir süre diğer çalışanlardan ( ustabaşı,
usta vb.) destek almak durumunda kaldıkları ve arzuladıkları pozisyonlarda
çalışabilmek için ilave bir eğitim almaları gerektiğine inandıkları ortaya çıkmıştır.
Modern Economy and businesses which are in today’s economic and
improvement process have been forced to improve their technology and produce
new products, depending on use of scientific method in manufecture, standardisation,
change of consuption habits and rise of manufecture multiplicity including change of
custumer pleasure and options. This situation has brought qualified person concept,
which is an important factor in fulfilment of this need, to the agenda; as a result, the
demand for qualified people has increased. The intent of this study is to evaluate the
education given during the middle and upper education period with the perspective
of graduated engineeers. The target population of this study is consist of engineers
who work in Eskişehir in 2017. Quastionnaries could only be apllied to 142
engineers by simple random method. The reliability of the questionnarie was
determined as %83. At the end of the study, it is detected that the graduated
enginieers have dificulty in the work place with the given education during the
period of upper education when they first begin any work. Additionaly, in a peroiod
of time they were forced to get help from another workers (foreman, master etc.) and
belive that they need additional education in order to work in the better position they
desired.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Nitelikli İnsan Gücü
Mühendis
Müfredat
Faktör Analizi
Karşılaştırma Analizleri
Qualified Work Force
Engineer
Curriculum
Factor Analysis
Comparative Analysis
Yeni mezun mühendislerin sahip olduğu nitelik ve yeterliliklerin sanayi sektörünün ihtiyaçları temelinde incelenmesi : Eskişehir ilinde çalışan mezun mühendisler üzerine bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1494
2018-04-18T00:00:51Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Morina, Vedat
2018-04-17T05:21:50Z
2018-04-17T05:21:50Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1494
Küresel ticarete yeni pazar girme kararı yüksek risk ve fırsatlarla dolu stratejik bir harekettir. Çalışmanın amacı, yöneticilerin yeni dış pazara girme kararını nasıl aldıkları ve karar alma sürecini etkileyen faktörleri araştırmaktır. Araştırma, Kosova pazarına giren Türk işletmeleri üzerİnde nitel yöntemle gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, Kosova'da faaliyet gösteren altı işletmenin sahip ya da genel müdürleri ile yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi ile veri toplanmıştır. Açık uçlu soruların kullanıldığı görüşmeler kaydedilİp metin haline dönüştürülmüştür. Çözümleme sonucunda elde edilen bulgular Türk işletmelerinin Kosova'da ölçekleriyle tutarlı bir şekilde aracılı ihracatı tercih ettiklerini göstermiştir. Uluslararasılaşma kararında coğrafi, idari ve siyasal, iktisadi ve kültürel unsurların rol oynadığı; uluslararası bilgi kaynağı olarak müşteri, aracı ve sosyal bağların tercih edildiği; uluslararasılaşırken temel verimlilik artışı olarak ölçek ekonomilerinin gösterildiği ortaya çıkmıştır. Çalışma, Türk yöneticilerin Kosova pazarına girerlerken kültürel yakınlığa büyük önem verdikleri sonucunu göstermektedir. Özellikle, Kosova Türkiye Ticaret Odası gibi aracı kuruluşların etkililiğinin ve sayısının artması Türk işletmelerinin Kosova’ya girişini daha da kolaylaştıracaktır.
Decision making to entry new market in global business is a strategic move with elevated risk and opportunities. The aim of the study was to inquiry how managers make decision to entry new foreign market and what factors influence the decision-making process. The research has qualitative approach of Turkish businesses entering in Kosovo’s market. In the study, data were collected through semi-structured interviews with Turkish owners or general managers of six businesses operate in Kosovo. Interviews which had open-ended questions were recorded and transcripted. Findings show that Turkish businesses choose intermediated export since they are small-and-medium sized enterprises. It is found that cultural, admisintrative and political, geographic and economic factors play important roles in internalization decission. Moreover, the source of efficiency increase during internalization is achieving economies of scale. Finally, prominent information sources of internalization are customers, intermediaries, and social bonds. According to research, Turkish decision makers give important weight to the cultural proximity during the entrance to Kosovo market. The enterance of Turkish business to Kosovo market will be easier by the increasing effectiveness of Kosovo Turkey Chamber of Comerce and opening similar organizations.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Karar Alma
Kosova
Türkiye
Uluslararası Ticaret
Yeni Pazara Girme
Stratejik Kararlar
Decision-Making
Kosovo
Turkey
International Trade
Entering in Foreign Markets
Strategic Decisions
Yeni pazara girmek için yöneticilerin karar verme süreci : Kosova Pazarına giren Türk işletmeleri örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1509
2018-05-09T00:00:21Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Ağdeniz, Şafak
2018-05-08T05:29:59Z
2018-05-08T05:29:59Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1509
Bugün dünya üzerinde üretilen bilginin %80-90 gibi çok büyük bir oranı yapısal olmayan (metin, resim, ses ve video) türdeki bilgilerdir. Ancak ne yazık ki karar alıcılar bu tür verileri karar aşamasında kullanamamaktadır. Çünkü bu tür verilerin analizi için gerekli analiz araçları henüz yeterli derecede gelişmiş değildir. Bu nedenle yapısal olmayan verilerin işlenmesi neredeyse tamamen insan beyin gücüne bağımlı durumdadır. Yeterli beyin gücünün de önemli bir kısıt olması, yapısal olmayan verilerin, analiz ve karar süreçlerinde yeterli ölçüde değerlendirilememesi problemini doğurmaktadır.
Problemi muhasebe ve finans kapsamında daralttığımızda, yukarıda belirlenen problemin varlığını bu alanda da sürdürdüğünü görmekteyiz. Finansal tabloların yetersizliği nedeniyle işletmeler çok sayıda finansal tablo dışı veri içeren rapor yayınlamaktadırlar. Finansal analiz ve karar süreçlerinde hemen hemen sadece finansal tablolardan elde edilen yapısal ve çok büyük oranda sayısal olan verilere dayalı analizler yapılabilmektedir. Yapısal olmayan veri türlerinin finansal analiz ve karar aşamalarında kullanılması son derece kısıtlıdır. Bu, çalışmamızın çözüm getirmeyi amaçladığı temel problemidir.
Bu temel problemi, üzerinde çalışılabilecek somut ve belirli bir problem haline getirmek için problemi sınırlamak gerekmiştir. Problemi sınırlandırmak için finansal analiz ve karar süreçlerinde çok değerli bilgiler içeren, ancak yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı çok büyük oranda analiz dışında tutulan faaliyet raporlarının metin kısımlarının metin analizinin yapılması şeklinde bir kapsam belirlenmiştir. Yine problemi sınırlandırma gerekçesi ile faaliyet raporlarının analizi ile işletmelerin kurumsal yönetim uygulamaları konusundaki durumları hakkında bir tahminde bulunmak olarak ifade edilebilecek bir problem belirlenmiştir.
Çalışmada veri seti olarak BIST 100 ve XKURY’de yer alan 83 işletmenin kamuya açık bilgileri kullanılmıştır. Makine öğrenmesi algoritmalarından Knn, Naive Bayes ve Karar Ağacı algoritmalarının kullanıldığı çalışmada, işletmelerin kurumsal yönetim niteliklerinin belirlenmesinde en başarılı performans Knn algoritması ile sağlanmıştır. Yapılan uygulama sonucu, faaliyet raporlarının içerdiği yapısal olmayan verilerin analizinin menfaat sahiplerine faydalı bilgi sağladığını göstermektedir.
In today, %80-90 percentage of the data that produced on the world is unstructured (text, Picture, audio, video etc). Unfortunately, deciders can not use these datas in decision making process. Because, adequately analyzing tools for these type of datas have not been developed yet. For this reason, processing of these types of datas depend on human brain power. Due to adequately brain power is an important constraint, unstructered datas can not be used sufficiently in analyzing and decision making process.
When we restrict the problem in the scope of accounting and finance, it can be seen that this problem that determined above has been going on. Because of the financial tables’ insufficiency, companies publish reports that contains too much nonfinancial datas. In financial analysis and decision making process, analyzes has been done that depent on structured and quantitative datas that obtained from financial tables. Using unstructured datas is very limited in financial analyses and decision making process. This is the basic problem of our study aims to solve.
To transform this basic problem into more concrete and specific problem, it was required to restrict the problem. So, analyzing the text parts of the annual reports that includes valuable information was determined as a scope. To restrict the problem again, prediction of the companies’ corporate governance practices from annual reports by using text mining is determined as a scope.
83 companies’ information that open to the general public was used as a dataset. These companies are operating in ISE 100 and XKURY. Knn, Naive Bayes and Decision Tree machine learning algorithms were used in the study. Knn algorithm showed the best performance in determining the companies’ corporate governance qualifications. This study’s results show that analyzing unstructured information that is in the annual report provides useful information to all stakeholders.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Metin Madenciliği
Kurumsal Yönetim
Büyük Veri
Yapısal Olmayan Veri
Finansal Rapor
Faaliyet Raporu
Finansal Olmayan Veri
Text Mining
Corporate Governance
Big Data
Unstructured Data
Financial Report
Annual Report
Non-Financial Information
Finansal raporların analizinde metin madenciliğinin kullanımı : Borsa İstanbul şirketlerinin kurumsal yönetim niteliklerinin tahmini
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1525
2018-05-09T00:00:47Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Kurnaz, Serkan
2018-05-08T05:31:25Z
2018-05-08T05:31:25Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1525
Günümüzde ülkelerin kalkınmasında ekonomi alanındaki gelişmeler önemli yer tutar. 21. yüzyılda dünyada küreselleşmenin artması ile birlikte girişimcilik kavramı ön plana çıkmıştır. Girişimcilik kavramı yenilikçi, üretken, yaratıcı olmayı ifade eden bir kavramdır. Ülkemizdeki meslek liseleri çeşitli sektörlerin ihtiyaç duyduğu kalitedeki elemanı yetiştirme açısından önemli bir konuma sahiptir. Meslek liselerinde eğitim gören öğrenciler gerek aldıkları mesleki eğitim ile gerekse staj döneminde yaşadıkları deneyimler ile girişimcilik yolunda önemli adımlar atmaktadırlar. Meslek liselerinde öğrencilerin tercihlerinde önemli olan alanlardan birisi muhasebe alanıdır. Bu çalışmada muhasebe eğitimi almış olan öğrencilerin aldıkları bu eğitimin girişimcilik düzeylerine ne gibi etkilerde bulunduğu ortaya konulmaya çalışılacaktır. Aynı şekilde muhasebe eğitimi almış olan öğrencilerin muhasebe eğitimi almamış olan öğrencilere göre girişimcilik düzeylerinin tespit edilmesi de çalışmanın diğer bir amacıdır.
Developments in thefield of economicsholds an importantplace in thedevelopment of thecountrytoday. Entrepreneurshipconcept in theworld of the 21st century, withincreasingglobalization has cometothefore. Theconcept of enterpreneurship is a conceptwhichreferstobeinginnovative, productiveandcreative. Vocationalhighschools in ourcountry has an importantposition in terms of trainingqualifiedpersonnelwhovarioussectorsneed. Thestudentswhohavestudied in vocationalschoolshavebeentakingimportantsteps on theway of enterpreneurshipbothbythemeans of experiencetheyhave had in theirschools. One of themostimportantareaswhich is important in thestudentspreferences in vocationalschools is accounting. Inthisstudy, it will be triedtorevealthatwhateffectswouldtheeducation, whichthestudents of accountancydepartment in highschoolsstudied, have on thelevels of entrepreneurship of them. Likewise, detecting (findingout) theentrepreneurshiplevel of thestudents, whoreceivedaccountingtrainingratherthanthestudentswhodidn’treceiveaccountingtraining is anothergoal of thestudy.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Girişim
Girişimcilik
Muhasebe
Meslek Lisesi
Ekonomi
Attempt
Entrepreneurship
Accounting
Vocational Schools
Economy
Muhasebe eğitimi veren ve vermeyen Anadolu Liselerindeki öğrencilerin girişimcilik düzeylerinin belirlenmesine yönelik Bursa ilinin Orhangazi ilçesinde bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1527
2018-05-09T00:00:51Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Bingöl, Ahmet
2018-05-08T05:31:35Z
2018-05-08T05:31:35Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1527
Bu araştırmanın konusunu, işlem maliyeti kuramı, kaynak bağımlılığı kuramı
ve yeni kurumsal kuramın firmaların üretme veya satın alma tercihlerine yönelik
önermeleri oluşturmaktadır. Araştırmanın problemi konuya iktisadi veya sosyal
açıdan yaklaşan üç farklı örgüt kuramının önermelerinde yer alan unsurların üretme
veya satın alma kararlarını ne ölçüde açıkladığı üzerine odaklanmaktadır.
Türk otomotiv, gıda ve beyaz eşya sektörlerinde yer alan üç lider firmanın
üretme veya satın alma karar süreçlerini inceleyerek, teori ve uygulama ilişkisini
araştırmak ve karar öncüllerini örgüt kuramları bakış açısı ile anlamaya çalışmak
araştırmanın temel amacıdır.
Araştırmanın amacına yönelik olarak nedensellik ilişkisine dair çalışmalar
için faydalı öngörüler oluşturabilme düşüncesi ve araştırma konusunun işletme
koşullarından bağımsız ele alınamayacağı varsayımı ile nitel araştırma yöntemi tercih
edilmiştir. Tekrarlama mantığı işletilerek ortak çıkarımlar elde etme düşüncesi ile
araştırma tasarımı çoklu vaka analizi üzerine kurulmuştur. Derinlemesine bilgiye
ulaşmak amacıyla veri toplama aracı olarak mülakat tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçları işlem maliyeti kuramı kapsamında varlık özgüllüğü ve
belirsizliğin, kaynak bağımlılığı kuramı kapsamında kaynağın önemi ve kaynak
tahsisinin, yeni kurumsal kuram kapsamında öykünmeci eşbiçimlilik
mekanizmasının, maliyet ve firma stratejilerinin, firmaların üretme veya satın alma
karar sürecinde önemli unsurlar olduğunu göstermektedir.
The subject of this research is composed of the propositions of transaction
cost theory, resource dependence theory and new institutionalism on make or buy
preferences of the firms. The research problem focuses on what extent the firms’
make or buy decisions are explained by the factors related to the propositions of
three different organizational theories approaching the subject by economical and
social perspectives.
The objective of the research is to explore the relationship between theory
and practice, and try to understand the decision premises within the perspective of
organizational theories by examining make or buy decision processes of three leader
firms located on Turk automotive, food and white goods sectors.
Qualitative research was preferred due to the idea of generating useful
foresights for studies based on causal relationships through the purpose of research
and the assumption of research subject can not be analyzed without the context of
firms. Research design has been constructed on multiple case analysis with the
thought of obtaining common outputs by operating iteration logic. In order to attain
deepest information, interview technique has been utilized for data collecting
instrument. The research results indicate that asset specificity and uncertainty within the
transaction cost theory, resource importance and resource allocation within the
resource dependence theory, mimetic isomorphism mechanism within the new
institutionalism, cost and firm strategies are important factors on firms’ make or buy
decision processes.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Üretme veya Satın Alma Kararı
Örgüt Kuramları
Çoklu Vaka Analizi
Make or Buy Decision
Organizational Theories
Multiple Case Analysis
Üretme veya satın alma karar etmenlerine örgüt kuramları açısından bakış : Türk otomotiv, gıda ve beyaz eşya üreticilerinde bir araştırma
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1603
2019-01-31T01:06:43Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Doğan, Volkan
2019-01-30T08:15:27Z
2019-01-30T08:15:27Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1603
Bu tez araştırmasında hediyeleşme motivasyonları modelini temel alan
hediyeleşme motivasyonları ölçeği geliştirilmiştir. Toplam 10 boyut ve 50 ifadeden
oluşan hediyeleşme motivasyonları ölçeğinin güvenilirliği ve geçerliliği beş çalışma
kapsamında test edilmiştir. Çalışma-1 kapsamında, altı Kuzey Amerikalı (Amerika
Birleşik Devletleri) katılımcıdan ve her biri farklı kültürden olmak üzere dokuz
katılımcıdan oluşan iki odak grup görüşmesi gerçekleştirilmiştir. Çalışma-2'de, 150
ifadeden oluşan ifade havuzu 11 uzman araştırmacı tarafından değerlendirilmiş ve 30
ifade içerik geçerliliğine sahip olmadığı için elenmiştir. Çalışma-3'de ise 646 Kuzey
Amerikalı (Amerika Birleşik Devletleri) katılımcıdan toplanan anket verisi
kapsamında 120 ifadeden oluşan ifade havuzu açıklayıcı faktör analizine tabi tutulmuş
ve 70 ifade bu aşamada elenmiştir. Çalışma-4 kapsamında; Hindistan'dan 238
katılımcıdan, Birleşik Krallık'tan 240 katılımcıdan ve Amerika Birleşik
Devletleri'nden 280 katılımcıdan toplanan anket verisi ile hediyeleşme motivasyonları
ölçeğinin kültürlerarası geçerliliği testi gerçekleştirilmiştir. Son olarak Çalışma-5'de
ise dört farklı hediyeleşme anı (Noel, Anneler günü, Sevgililer günü, Doğum günü)
kapsamında hediyeleşme motivasyonları ölçeğinin ölçüm eşvaryanslılığı test
edilmiştir. Bu beş çalışma neticesinde, güvenilirliğe ve geçerliliğe sahip hediyeleşme
motivasyonları ölçeği geliştirilmiştir. Hediyeleşme literatürüne bu tez araştırması
neticesinde sağlanan teorik katkılar tartışılmış ve uygulamacılara yönelik önerilerde
bulunulmuştur.
In this Ph.D. dissertation, gift-giving motivations scale, which is based on the
motivations of a gift-giving model, was developed. Across five studies, reliability and
validity performances of the gift-giving motivations scale, which consists of 10 factors
and 50 items, were tested. In Study-1, two focus group interviews were conducted with
six participants from the U.S. and nine participants from eight different countries. In
Study-2, the initial item pool that is consisted of 150 items were evaluated by 11 expert
researchers. According to the results of Study-2, 30 items were eliminated from the
initial item pool. In Study-3, exploratory factor analysis was performed with the data
collected from 646 North Americans (U.S.). Exploratory factor analysis results
suggested the elimination of 70 items. Study-4 examined the cross-cultural validity of
the motivations of gift-giving scale with the data collected from 238 Indians, 240
British, and 280 North American participants. Study-5 checked whether the
motivations of gift-giving scale has measurement invariance across four gift-giving
occasions, namely, the Christmas, the Mother's day, the Valentine's day, and Birthday.
Results of these five studies demonstrated that the motivations of gift-giving scale is
reliable and valid. Theoretical contributions of the current dissertation is discussed and
suggestions are provided for practitioners.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Hediyeleşme
Hediyeleşme Motivasyonları
Hediyeleşme Motivasyonları Ölçeği
Gift-giving
Motivations of Gift-giving
Motivations of Gift-giving Scale
Hediyeleşme motivasyonları üzerine bir ölçek geliştirme : kültürel ve durumsal karşılaştırma
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1647
2019-01-31T01:06:54Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Çelikay, Duygu Şengül
2019-01-30T08:19:38Z
2019-01-30T08:19:38Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1647
Her işletme için önemli bir gider kalemi olan vergilerin ödeneceği zaman ve tutar itibariyle belirlenmesi tüm paydaşları etkileyen bir süreçtir. Bu sürecin adil ve şeffaf bir biçimde yürütülmesi için sadece ilgili tarafların iyi niyetine güvenilemeyeceğinden pek çok uygulama hayata geçirilmiştir. Kurumsal yönetim hem doğrudan hem de dolaylı olarak bu uygulamaların etkinliği konusunda büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple, bu çalışmanın amacı işletmelerdeki kurumsal yönetim uygulamaları ile vergiden kaçınma davranışları arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır.
Çalışmada “etkin bir iç kontrol sistemi”, “etkin iç ve dış denetim” ve “etkin bir yönetim kurulu” etkin bir kurumsal yönetimin göstergeleri olarak kabul edilmiş; değişkenler bu doğrultuda belirlenmiştir. Vergiden kaçınma ise muhasebe etkin vergi oranı, cari etkin vergi oranı, ödenen vergiler / faaliyetlerden sağlanan nakit akımları ve düzeltilmiş ticari kâr – mali kâr farkı formülleriyle hesaplanmıştır. BİST TÜM endeksine kote olan işletmelerin 2010-2015 verileri kullanılarak yapılan analizlerde, verilerin yapısına uygun olan panel veri analizi yöntemlerinden “genelleştirilmiş tahmin eşitliği” yöntemi tercih edilmiştir.
Bu çalışma kapsamında gerçekleştirilen tüm analizlerden elde edilen sonuçlar birlikte ele alındığında, kurumsal yönetimin etkin olmasıyla işletmelerde etkin vergi oranları ile ölçülebilen vergiden kaçınmanın azalacağını ve düzeltilmiş ticari kâr – mali kâr farkı modeli ile tespit edilebilen vergiden kaçınmanın ise artacağını söylemek mümkündür. Ödenen vergi / faaliyetlerden sağlanan nakit akımları formülüyle tespit edilen vergiden kaçınma davranışı ise farklı kurumsal yönetim mekanizmaları için farklı sonuçlar ortaya koymaktadır. Varılan sonuçlara göre bilgi kullanıcıları kurumsal yönetimin daha etkin olduğu işletmelerde düzeltilmiş ticari kâr – mali kâr farkı ile hesaplanan vergiden kaçınmanın daha fazla olduğu, ancak etkin vergi oranı ile hesaplanan vergiden kaçınmanın ise daha az olduğu yönünde tahminde bulunabilirler.
Determination of the time and amount of tax payable, which is an important expense item for each business, is a process that affects all stakeholders. Since this process cannot be relied solely on the goodwill of the parties concerned to be carried out in a fair and transparent manner, many practices have been implemented. Corporate governance is of great importance both directly and indirectly to the effectiveness of these practices. For this reason, the aim of this study is to reveal the relationship between corporate governance practices and tax avoidance behaviors.
An effective internal control system, effective internal and external audit and an effective board of directors have been adopted as indicators of effective corporate governance so variables have been determined in this direction. Tax avoidance is calculated by the accounting effective tax rate, the current effective tax rate, cash taxes paid/operating cash flow and the adjusted book- tax gap. In the analyzes made using the 2010-2015 data of the companies listed in the BIST TÜM index, the "generalized estimation equality" method is preferred from the panel data analysis methods suitable for the structure of the data.
When the results of all the analyzes carried out within the scope of this study are taken together, it is possible to say that the corporate governance will decrease the tax avoidance that can be measured by the effective tax rates and increase the tax avoidance that can be measured by the adjusted book- tax gap. The tax avoidance, which is formulated by the taxes paid/operating cash flow, has different results for different corporate governance mechanisms. According to the results obtained, information users can predict that firms with more effective corporate governance have more tax avoidance calculated by adjusted book – tax gap but less tax avoidance calculated by effective tax rate.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Kurumsal Yönetim
Vergiden Kaçınma
Vergi Planlaması
Denetim
İç Kontrol
Corporate Governance
Tax Avoidance
Tax Planning
Auditing
Internal Control
Kurumsal yönetim uygulamalarının vergiden kaçınma davranışı üzerindeki etkileri : Borsa İstanbul İşletmeleri üzerine bir inceleme
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1665
2019-06-22T00:01:12Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Carkanat, Sengül
2019-06-21T05:36:29Z
2019-06-21T05:36:29Z
2011
Carkanat, S. (2011). Transfer Fiyatlama Uygulamasının Ürün İthalat fiyatlarına Etkisi: Türkiye Örneği. (Yüksek lisans tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir.
http://hdl.handle.net/11684/1665
Küreselleşme ile birlikte ticarette dünya üzerindeki bütün sınırlar kalkmıştır. Açılan kapılar ülkelerin birbirleriyle karşılıklı alım-satım yapması anlamına gelir. Ancak vergi uyumsuzlukları işletmelerin karlarında, güvenilirliklerinde ve rekabet düzeylerinde olumsuzluklar yaratabilmektedir. Söz konusu karmaşayı önlemek için başta ABD’nin kullandığı ve sonrasında OECD’nin uygulamış olduğu uluslararası genel kabul görmüş ‘transfer fiyatlama’ düzenlemeleri hazırlanmış ve uygulanmıştır. Çalışmada Türkiye’nin de 2006 yılında kullanmaya başladığı, ‘transfer fiyatlama’ konusundaki düzenlemeler açıklanmıştır. Çalışmanın amacı, transfer fiyatlamanın ürün ithalat fiyatları üzerindeki etkilerini göstererek, söz konusu etkilerin ekonometrik bir model aracılığıyla Türkiye örneği üzerinden açıklanmasıdır. Kurulan modelde bağımlı değişken olarak ithalat fiyatları ve bağımsız değişkenler olarak da transfer fiyat, enflasyon ve GSYİH kullanılmıştır. Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı 8 ülkeye ait veriler TCMB elektronik veri dağıtım sisteminden sağlanırken, transfer fiyat, enflasyon ve GSYİH’ya ait veriler OECD web sitesinden alınmıştır. Değişkenlerin farklılığından dolayı modeli daha iyi açıklaması bakımından panel veri yöntemi kullanılmıştır. Model bulguları yorumlandığında transfer fiyatlama girdisindeki bir birimlik artışın, ürün ithalat fiyatları ortalama değerinde 95,17531 birimlik artışa neden olduğu sonucu çıkmaktadır. Başka bir deyişle transfer fiyatlamaya önem verilmesi gerektiği açıkça görülmektedir.
Together with globalization all the boundries in trade were eliminated around the world. Opening of the doors means buying-selling of countries between each other. But the inconsistency of taxes might lead to a negativity in the revenue of the corporations, their credibility and their level of competition. To prevent this so called complication, generally accepted international ‘transfer pricing’ regulations were prepared and implemented which were followed by USA and later used by OECD later on. In this study explains the effects of the regulations that Turkey also started using in 2006. The purpose of this study is to examine the implementation of ‘transfer pricing’ which emerged after the New Corporate Tax Law, and to explain the effect of on the Turkish economy by using an econometric model. In the established model import prices were used as the dependent variable and price, inflation and GDP were used as the independent variables. Data of 8 countries that Turkey made imports from were gathered from the Turkish Central Bank electronic data distrubition system and the transfer price, inflation and data about GDP were obtained from OECD website. Due to differences in the variables, panel data model was used in terms of a better description of the method. When findings are interpreted, a unit increase in transfer pricing model entry caused and 95,17531 unit increase in the average import prices. In other words, emphasis on transfer pricing should be clearly seen.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Transfer fiyatlama
Panel veri analizi
Transfer pricing
Panel data analysis
Transfer fiyatlama uygulamasının ürün ithalat fiyatlarına etkis: Türkiye örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1663
2019-06-22T00:01:08Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Işık, Evren
2019-06-21T05:35:58Z
2019-06-21T05:35:58Z
2011
Işık, E. (2011). 2008 küresel finansal krizin işletmelerin çalışma sermayeleri üzerindeki etkilerinin oranlar aracılığıyla tespiti : İMKB’de bir araştırma.. (Yüksek lisans tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eskişehir.
http://hdl.handle.net/11684/1663
Bu araştırmanın amacı, ABD’de ortaya çıkan ve küresel bir boyut kazanarak tüm ülkelerde etkisini gösteren 2008 küresel finansal krizin hisseleri
Araştırmanın sonucunda, İMKB’deki üretim işletmelerinde, kriz öncesi ve kriz sonrası üç yıllık dönem karşılaştırmasında, çalışma sermayesinin yeterliliğini gösteren likidite oranlarının değişmediği, buna karşın çalışma sermayesinin verimli kullanılıp kullanılmadığını ölçen faaliyet oranlarının azaldığı ve bunun sonucunda da brüt kar oranlarının azaldığı saptanmıştır. 2007-2008 yılları karşılaştırmasında ise, likidite ve faaliyet oranlarının 2008 yılında 2007 yılına göre düştüğü, brüt kar oranının azaldığı saptanmıştır. Ayrıca, negatif çalışma sermayesine sahip şirket sayısında her iki karşılaştırmada da artış görülmüştür.
İMKB Sınai endeksinde işlem gören üretim işletmelerinin çalışma sermayeleri üzerindeki etkilerini finansal oranlar yoluyla belirlemektir. Araştırma yöntemi olarak çalışma sermayesiyle ilgili finansal oranların kriz öncesi ve kriz sonrası karşılaştırmasına olanak sağlayan istatistiksel testlerden yararlanılmıştır.
The purpose of this study is to determine effects of the 2008 global financial crisis, which occur in USA and show effects in all countries, on working capital of production companies operating in the ISE industrial index through financial ratios. As a research method, statistical tests that allow the comparison of pre-crisis and post-crisis of financial ratios related working capital were used. As a result of the research, production companies in ISE, in the comparison of pre-and post-crisis of three year periods, detected that liquidity ratios indicating the adequacy of working capital remain unchanged, whereas the working capital that used to measure efficiency and reduced operating rates decrease and as a result of this, gross profit rates decrease. In the comparison between 2007 and 2008, determined that liquidity and operating rates declined in 2008 compared to 2007 and gross profit rates decrease. Also, the number of companies that have negative working capital has increased in both comparisons.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
2008 küresel finansal krizin işletmelerin çalışma sermayeleri üzerindeki etkilerinin oranlar aracılığıyla tespiti : İMKB’de bir araştırma.
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1750
2020-03-05T01:00:38Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Jyxhel, Spahi
2020-03-04T12:37:58Z
2020-03-04T12:37:58Z
2019
http://hdl.handle.net/11684/1750
Aile işletmelerinin profesyonelleşme düzeyleri ve bu düzeyleri etkilediği düşünülen unsurların incelendiği bu çalışmada, Kosova’daki on iki işletme üzerinde bir araştırma yapılmıştır. Örnek olay çalışmasının tercih edildiği çalışmadaki veriler, işletmelerin sahip-yöneticileriyle yapılan görüşmeler sonucunda elde edilmiştir. Çalışmada, profesyonelleşme kurumsal yönetişim düzeneklerinin varlığı, kurumsal yönetişime dışarıdan katılım, biçimselleşme ve bölümlendirme, karar almaya katılım, finansal kontrol sistemleri ve insan kaynakları kontrol sistemlerinin varlığı açısından değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, örneklemdeki işletmelerin profesyonelleşme düzeylerinin düşük olduğu sonucununa ulaşılmıştır. İşletmelerin profesyonelleşmesini etkileyen unsurlar olarak işletmelerin büyüklüğü, ortaklı bir yapıya sahip olup olmamaları ve stratejik işbirliklerine girişmedurumları ön plana çıkmıştır.
We have examined the level of professionalization and the determinants of professionalization in the context of Kosovo, on twelve family firms. We have adopted the case study approach, and we have gathered the data through interviews which have been conducted with the owners-managers of the firms. Professionalization is composed of the prevalence of corporate governance mechanisms, the external participation to corporate governance, formalization and departmentalization, participation to decision-making processes, and the prevalence of financial and human resource control systems. We have found that professionalization degree of the firms is low. We have found that the size, the partnership structure, and participation to the strategic alliances are possible determiners of professionalization.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Aile İşletmeleri
Profesyonelleşme
Kosova
Family Firms
Professionalization
Aile işletmelerinin profesyonelleşmesi : Kosova Cumhuriyeti örneği
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2021
2021-03-12T01:01:15Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Eroğlu, Elif
2021-03-11T07:09:27Z
2021-03-11T07:09:27Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/2021
Bu çalısmada, Eskisehir ilinde kamu eğitim ve sağlık kurumlarında EFQM
Mükemmellik Modeli uygulamaları incelenmistir. Kota örnekleme tekniği kullanılarak
11 eğitim kurumu ve 2 sağlık kurumunda anket çalısması yapılmıstır. Yönetici grubu,
çalısan grubu ve müsteri grubu olmak üzere üç farklı denekte anket uygulanmıstır.
Veriler SPSS paket programında ve Excel de değerlendirilmistir. Yüzde dağılım Ki-
Kare bağımsızlık testi ve T testi analizleri yapılmıstır.
Yapılan çalısmada, eğitim kurumlarında okul türlerine göre EFQM mükemmellik
modelinin alt kriterlerinin uygulamasında farklılıklar olduğu tespit edilmistir. Eğitim ve
Sağlık hizmetleri de karsılastırıldığında çalısanlar, süreçler ve çalısanlarla ilgili sonuçlar
alt kriterlerinin uygulamasında farlılıklar olduğu belirlenmistir. Kurum türü ile çalısma
tarzını iyilestirmek amacıyla yenilikçi organizasyon ve yaklasımlardan
yararlanılmasında, çalısanlar için öğrenme olanakları olusturup bunlara katılımın
özendirilmesinde, çalısanların performanslarının değerlendirilip daha iyi performans
göstermeleri için onlara yardımcı olunmasında, tüm çalısanlar arasında esit oranda fırsat
esitliği olmasında, iyi bir çalısma ortamına sahip olunmasında, kendi eğitimlerini
sürdüren çalısanların bu çabalarının değerlendirilmesinde, kurumdaki ürün ve
hizmetlerin mevcut ve olası müsterilere (topluma) duyurulup, sunulmasında ve
müsterilerin kurumla güncel iletisim gereksinimlerinin belirlenip karsılanmasında
değiskenlik gösterdiği belirlenmistir.
The subject of this study is the investigation of the applications of the EFQM
Excellence Model at the public education and health institutions in Eskisehir. The polls
are taken from 11 education institutions and 2 health institutions by the using of quota
sampling. Administrators, employees and customers are selected as the subjects of the
polls. A package program called SPSS and Microsoft Excel are used to analyze the data
taken from the polls. Percentage distribution, χ2 (chi-square) independence tests and T
test are applied over the data.
In this study, some differences have been detected between the applications of the
sub-criteria of the EFQM Excellence Model depending on the school types of the
education institutions. Comparing the education and health services, some differences
have been determined between the applications of the sub-criteria employees, process
and results of employees. It is also determined that, there are correlation between the
types of the institutions and the applications of the EFQM Excellence Model subcriteria,
such as utilization from renovative organizations and approaches in order to
improve working styles and creating learning opportunities for the employees and
encouraging them for participating those activities, analyzing the performances of the
employees and helping them to perform better.
In addition, having the equality of opportunities at the same rate between
employees and having good working conditions are different in two institutions.
Besides, evaluating the efforts of the employees who continue their self-education,
announcing and serving the products and services of the foundation to the existing and
potential customers are different.
Finally, some differences have been detected between the applications of identifying
and meeting the customer needs of the actual communication with the foundations
applications in two institutions.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Sağlık Kurumları
Kamu
Mükemmellik
Kamu eğitim ve sağlık kurumlarında EFQM mükemmellik modeli uygulamaları
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3492
2022-06-24T00:00:15Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Kurt, Ebru
2022-06-23T05:58:10Z
2022-06-23T05:58:10Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3492
Son yıllarda islerini severek yapan çalısanların bulundukları kurumun
basarılarına daha fazla katkı sağladıkları herkes tarafından paylasılan bir olgudur. Bir
kuruma bağlı olarak çalısan bireyin, islerini severek ve isteyerek gerçeklestirmesinde
birçok husus etkili olmaktadır. Kamu kurumlarında örgütsel vatandaslık davranısı
(ÖVD)’nın ortaya çıkmasında örgüt kültürünün önemi büyüktür. Bu yüksek lisans
tez çalısması; kamu kurumlarında örgüt kültürünün, örgütsel vatandaslık davranısı
sergilenmesi üzerine etkisini ele almaktadır.
Arastırma bir kamu kurumun Đstanbul il bölge müdürlüğünde yapılmıstır.
Anket çalısması, Đstanbul il bölge teskilatında çalısan toplam 300 kisiden 100’üne
dağıtılmıs ve anketlerin 75’i geri dönmüstür. Elde edilen veriler, SPSS 13
programıyla analiz edilmistir. Arastırmada güvenirlilik analizi, faktör analizi,
korelasyon analizi ve regresyon analizleri yapılmıstır. Örgüt kültürü boyutlarının
(Bireysel özerklik, örgütsel yapı, örgütsel destek, örgütsel kimlik, örgütsel adalet,
çatısmada hosgörü ve risk üstlenmeyi tesvik) örgütsel vatandaslık davranısı alt
boyutları’na (Diğergamlık ve nezaket tabanlı bilgilendirme, vicdanlılık, sivil erdem
ve centilmenlik) etkisi regresyon analizi yöntemiyle analiz edilmistir. Arastırma
sonuçları, arastırmanın gerçeklestiği kamu kurumunda, örgüt kültürü toplamının,
örgütsel vatandaslık davranısının toplamını etkilediğini göstermistir ancak örgütsel
vatandaslık davranısı boyutlarından olan diğergamlık ve nezaket tabanlı
bilgilendirme boyutu, örgüt kültürü toplamı tarafından anlamlı olarak
etkilenmemistir. Bununla birlikte örgüt kültürü boyutlarından olan örgütsel kimliğin
örgütsel vatandaslık davranısının hepsini bir arada etkileyen tek boyut olduğu
saptanmıstır.
In recent years, it is a common belief that people who fulfill their jobs
willingly are more successful and contribute more to their organizations. There are
many factors affecting employee willingness at work. Organizational culture has an
important role in developing organizational citizenship behavior. This Master thesis
examines the impacts of organizational culture on organizational citizenship
behavior.
The research was conducted in a national public establishment’s Đstanbul
branch with 300 employees. Data were collected through two surveys distributed to
100 employees. 75 employees answered and returned the surveys. The results were
analyzed by SPSS 13. The research applied factor analysis, reliability analysis,
correlations and regression analysis. Regression analysis was used to measure the
effect of organizational culture dimensions (autonomy, organizational structure,
organizational support, organizational identity, organizational justice, conflict
tolerance, encouragement of risk taking) on the sub dimensions of organizational
citizenship behavior (altruism and courtesy, conscientiousness, civic virtue and
sportsmanship). Regression analysis indicated that organizational culture dimensions
affected organizations citizenship behavior and its sub dimensions except for
altruism and courtesy. The study also found that organizational identity was the only
dimension that affected all OCB dimensions.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Örgütsel Vatandaslık Davranışı
Örgüt Kültürü
Organizational Citizenship Behavior
Organizational Culture
Örgüt kültürünün örgütsel vatandaşlık davranışına etkisi: Bir kamu kurumu çalışanlarına yönelik araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3368
2022-06-21T00:00:17Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Tomrukçu, Bahar
2022-06-20T05:59:28Z
2022-06-20T05:59:28Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/3368
Bu çalışmanın amacı, beş faktörlü kişilik özellikleri ile iş değerleri arasında bir
ilişki olup olmadığını tespit etmektir. Çalışmanın verileri, Türkiye’deki özel sektörde
çalışan mavi yakalı çalışanların kişilik özellikleri ile iş değerleri arasındaki ilişkiyi
saptamak amacıyla, iki özel sektör işletmesinin mavi yakalı 203 personelinden
toplanmıştır. Ayrıca, çalışanların kişilik özellikleri, iş değerleri ve demografik
özellikleri arasındaki ilişki de incelenmiştir. Hipotezleri test etmek için korelasyon
analizleri kullanılmıştır. Araştırmada hangi kişilik özelliklerinin iş değerleriyle ilişkili
olduğu, nasıl ve neden ilişkili olduğu sınanmıştır. Araştırma bulguları, beş faktör kişilik
özellikleri ile iş değerleri arasında ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Sonuçta, kişilik
özellikleri alt boyutlarının iş değerleri ile ilişkisi tartışılmış bazı öneriler getirilmiştir.
The purpose of the study was to examine the relationships between the work
values and the five factor personality traits. Data were collected from 203 individuals
who are working in Eczacıbaşı Vitra and Vestel. Correlation analyses were performed
to test the hypotheses of the study. In addition, the other hypothesis of the thesis is to
see how work values of the employees differ against the demographic differences.
People choose to remain in jobs or to leave them on basis of various work-related
features that they perceive are important.The question adressed in this thesis is which
personality traits are related to work values how and why they are.The results of the
study relaved that there are significant relationship between five factor personality traits
and work values. The study concludes recommendations for further study and practice.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kişilik Özelikleri
İş Değerleri
Beş faktör kişilik özellikleri ile iş değerleri arasındaki ilişki üzerine bir inceleme
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3370
2022-06-21T00:00:20Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Kamışlı, Melik
2022-06-20T06:02:01Z
2022-06-20T06:02:01Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/3370
İşlem bazlı manipülasyonun yatırımcılar, hisse senedi piyasası ve bunlara
bağlı olarak tüm ekonomi üzerinde önemli olumsuz etkileri söz konusudur.
Dolayısıyla işlem bazlı manipülasyonun belirlenmesine yönelik yapılacak bir
çalışma, konunun taraflarına önemli bilgiler sağlayacaktır.
Yatırımcılara hisse senedi seçim kararını alırken yol gösteren finansal
oranların, işlem bazlı manipülasyon açısından gösterge olarak kullanılabilirliğini
ölçmeyi amaçlayan bu çalışmada, Lojistik Regresyon ve Diskriminant Analizi
kullanılmıştır. Çalışmada, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda 1996–2005 yılları
arasında meydana gelen işlem bazlı manipülasyonlara ait veriler kullanılarak,
finansal oranlar hesaplanmıştır. Bu finansal oranlar analizlerde bağımsız değişkenleri
oluşturmuş, bağımlı değişken ise işlem bazlı manipülasyonun gerçekleşme durumuna
göre “0” ve “1” şeklinde dikotomik olarak kodlanmıştır.
Yapılan analizlerin sonucunda “Aktif Kârlılığı” ve “Hisse Başına Defter
Değeri” bağımsız değişkenlerinin, işlem bazlı manipülasyonun belirlenmesinde
önemli finansal oranlar olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
The trade based manipulation has negative effects on investors, stock market
and so, depending on them on whole economy. Consequently, a study based on
determination of manipulation will provide information to related individuals.
The goal of this study is evaluating the usability of financial ratios in trade
based manipulation as an indicator when the investors make the stock selection
decision. To make this evaluation Logistic Regression and Discriminant Analysis are
used. In the study, the trade based manipulation data between the years 1996-2005
are gained from the Istanbul Stock Exchange and the related financial ratios are
calculated. These ratios are formed as independent variables in the analysis. Beside
the independent variables, the dependent variable is coded as dichotomous “0” and
“1” according to the trade based manipulation’s realization case.
According to the analysis, we reach the conclusion as the independent
variables of “Return on Assets” and “Book Value per Share” are the important
financial ratios to determine the trade based manipulation.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İşlem
Finansal oranlar
İşlem bazlı manipülasyonun finansal oranlarla belirlenmesi: İstanbul menkul kıymetler borsası'nda istatistiksel sınıflandırma analizleriyle bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3377
2022-06-21T00:00:25Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Ermiş, Özlem
2022-06-20T10:15:26Z
2022-06-20T10:15:26Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/3377
Para, çok eski zamanlardan bu yana toplumda yayılmacı bir etkiye sahiptir. Para medeniyetin en büyük icatlarından biri olarak görülür. Toplumda iş bölümünün gelişmesinde, ticaretin ve sanayinin bugünkü düzeylere gelmesinde paranın büyük rolü olmuştur. Para çalışma hayatında da işçiler ve işverenler açısından büyük önem taşımaktadır. İşverenler çalışanları elde etmek, elde tutmak ve motive etmek için parayı kullanırlar. Çalışanlar için ise ücret geliri ekonomik bir güvence sağlaması ve refah düzeyini belirlemesi nedeniyle önemlidir. Ayrıca güven duygusu, statü, saygınlık kazanma gibi nedenlerle paraya önem verirler. Hayatımızda bu kadar önemli yeri olan paraya karşı kişiler farklı tutumlar geliştirmişlerdir.Bu çalışmanın amacı; kişilerin paraya karşı tutumlarına etki eden faktörlerin belirlenmesi, cinsiyet, yaş, gelir durumu, çalışma süresi gibi demografik özelliklerle paraya karşı tutum arasındaki ilişkilerin ölçülmesi ve paraya karşı gösterilen tutumlarla ücret tatmini arasındaki ilişkiyi incelemektir.Araştırma verilerinin analizinde t-testi, tek yönlü ANOVA testi ve faktör analizi kullanılmıştır. Paraya karşı tutum ile ücret tatmini arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını ölçmek için ise korelasyon analizi uygulanmıştır.Araştırmanın sonucunda çalışanların paraya karşı tutumlarında başarı, güç ve tutku faktörlerinin etkili olduğu ve bu faktörlerin cinsiyet, yaş, aylık gelir, eğitim durumu gibi demografik değişkenlerle ilişkili olduğu belirlenmiştir. Paraya karşı tutum ile ücret tatmini arasında ise anlamlı bir ilişki olmadığı sonucuna varılmıştır. Ayrıca yapılan çalışma bu konuyla ilgili yapılacak diğer çalışmalara yol gösterici nitelikler de taşımaktadır.
Money has the expansion affect in the society since time immemorial. Money is accepted as one of the major invention of the civilization. Division of labor has increased in the socitety and trade and industry has improved by the money. At the same time money has major importance for employee and employers in business life. Employers use money to get, hold and motivate employees. For the employee, the wage income is very important for providing economic security and defining level of welfare. They value money to have confidence status and respectability. People develop different attitudes towards money because money is a very important thing in our life.The purpose of this study is to define the affective factors forattitudes towards money to measure relatıon between the attitudes towards money and the demographic variables such as sex, age, income and duration of employment and to analyse the relation between attitudes towards money and pay satisfaction.Data of the research are analysed by using t-test, one way ANOVA and factor analysis. Correlation analysis was applied to measure whether there is a meaningful relationship between attitudes towards money and pay satisfaction, or not.According to the study results, success, power and love of money are effective factors among attitudes towards money. And it is defined that these factors are related to demographic variables such as sex, age, income and education. It is concluded that the attitudes towards money doesn?t have any relationship with pay satisfaction. Furthermore, it is thought that this study has the potentialfor guiding such studies.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Para
Tutum
Çalışanların paraya karşı tutumlarının belirlenmesi ve paraya karşı tutumlarının ücret tatminlerine etkisi (kağıt ve basım sanayi sektöründe bir uygulama)
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3808
2022-07-26T00:00:23Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Sağlam, Gökçe Yıldız
2022-07-25T07:59:16Z
2022-07-25T07:59:16Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/3808
Türkiye’de şirketler, yaşanan konjonktürel dalgalanmalar karşısında varlığını
sürdürebilmek ve rakiplerine üstünlük sağlayabilmek için finansman kaynağı olarak
çoğunlukla borsayı tercih etmektedir. Bu amaçla şirketler, halka açık olmayan
hisselerini borsada işlem görmek üzere halka arz etmektedir. Hisse senetleri ilk defa
halka arz edilirken şirketlerin, yatırımcının ilgili hisse için ödemeyi öngördüğü fiyatı
bilmesi mümkün değildir. Doğru fiyatlandırma ancak aracı kurumların şirketleri
doğru yönlendirmesiyle gerçekleşir. Aracı kurumlar halka arzdan kaynaklı risklere
karşı kendilerini garantiye almak için ilk defa halka arz edilecek hisse senetlerinin
fiyatlarını düşük belirleyebilmektedir.
Bu çalışmada, tek aracı kurum tarafından ilk defa halka arz edilen hisse
senetlerinin kısa, orta ve uzun dönem fiyat performanslarının incelenerek düşük
fiyatlandırma yapılıp yapılmadığının; düşük fiyatlandırma söz konusu ise aracı
kurumun, aracılık türünün ve halka arz yılının düşük fiyatlandırmaya etkisinin
araştırılması amaçlamıştır. Çalışma 1993–2006 yılları arasında İMKB’de tek aracı
kurum tarafından ilk defa halka arz edilmiş 40 hisse senediyle gerçekleştirilmiştir.
Fiyat performansının incelenmesi için öncelikle kısa orta ve uzun dönemde ham,
endeks ve anormal getiriler hesaplanmıştır. Çalışmada söz konusu hisse senetlerinin
kısa dönemde anormal getiri sağladığı gözlemlenmiştir. Bu bulgudan yola çıkarak
hisse senetlerinin kısa dönemde düşük fiyatlandırıldığı ortaya konmuştur. Analizin
ikinci aşamasında aracı kurumun, aracılık türünün ve halka arz yılının düşük
fiyatlandırmaya olan etkisi ANOVA yöntemiyle incelenmiştir. Çalışma bulguları
beklenenin aksine, düşük fiyatlandırma olgusunun halka arz türü, halka arz yılı ve
aracı kurumdan bağımsız gerçekleştiğini göstermiştir.
Firms in Turkey may tend to rely on various financial resources, especially in
the stock market as a source of financials, in order to survive the fluctuations and to
establish superiority among the rival firms. For that reason, firms go public to set
free their shares on the stock market to attract public interest. It is almost impossible
for the issuers, namely the firms, to correctly predict the price investors would pay
for the stock when they are first offered for the public. Accurate pricing of the stock
is only possible when the underwriters inform the issuers fully. Underwriters may
mislead the issuers about their stock value to guarantee themselves against the risks
of stocks not fully going public during offering.
In this study, it was aimed at investigating the effect of underwriter on the
abnormal returns of stocks (underpricing) by looking into stock’s price performance
in short, medium and long-run. This study is conducted with 40 stocks whose first
public offerings are carried out by only one underwriter between the years 1993-
2006. To investigate the short, medium and long-term price performance of these
stocks, raw, index and abnormal returns are computed. These returns are analyzed for
underpricing by looking at returns that were higher or lower than the expected price.
In the study, it was seen that in the short run, the stocks yielded abnormal returns, yet
on the middle and long-run, these returns converge to the normal price level. Based
on that finding, it was concluded that underpricing was active on the short-run. In the
second phase of analysis, underpricing was investigated with reference to the
variables underwriter, underwriting and year of underwriting by ANOVA analysis.
The results showed that the independent variables have no significant effect on
underpricing.
info:eu-repo/semantics/openAccess
Hisse Senetleri
Halka Arz
Fiyat Performansı
Halka arzda düşük fiyatlandırmaya aracılık türü, arz yılı ve aracı kurum etkileri: İMKB'de bir inceleme
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3837
2022-07-27T00:00:44Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Cankuş, Bülent
2022-07-26T05:52:04Z
2022-07-26T05:52:04Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/3837
Bu çalışmanın amacı, Eskişehir ilinde belediye hizmetlerinden
faydalananların belediye yönetim algılamaları ve belediye hizmetlerinden
memnuniyetlerinin ikili lojistik regresyon analizi ile ölçülmesidir. Eskişehir ilindeki
iki alt kademe belediyesi ele alınarak, her iki belediyeye bağlı tabakalı örnekleme
yöntemiyle seçilen mahallelerdeki 18 yaş üstü toplam 2110 bireye anket
uygulanmıştır. Bireylerin memnuniyetleri ile ilgili binomial düzeyde gizil değişken
kullanılarak uygulanan ilk modelde, her iki belediyeye bağlı mahallelerde uygulanan
anket sonuçları değerlendirilerek, bireylerin belediye hizmetlerinden memnuniyetleri
üzerinde anlamlı ve etkili olan değişkenler; cinsiyet, eğitim durumu, meslek, aylık
gelir ve mahallede oturma süresi açısından değerlendirilmiştir. İkinci modelde ise alt
kademe belediyelerinin Büyükşehir Belediyesi ile koordineli yürüttüğü hizmetleri,
belediyelerin mahallelere sunduğu genel hizmetleri ve belediye yönetim
hizmetlerinin, bireylerin memnuniyetleri üzerindeki etkileri belirlenmeye
çalışılmıştır. Elde edilen sonuçlardan Büyükşehir Belediyesi ile birlikte yürütülen
hizmetler ve belediyelerin genel hizmetleri bireylerin memnuniyetleri üzerinde
olumsuz etki yaparken; yönetim hizmetlerinin memnuniyette daha olumlu etkileri
olduğu belirlenmiştir
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Belediye Hizmetleri
Kullanıcı Memnuniyeti
Lojistik Regresyon
Binomial Lojistik Regresyon
Municipality Services
Consumer Satisfaction
Logistic Regression
Binomial Logistic Regression
Belediye hizmetlerine ilişkin algı ve memnuniyetin ikili lojistik regresyon analizi ile ölçümü: Eskişehir ili örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3661
2022-07-07T00:00:36Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Köksal, Pınar
2022-07-06T10:51:00Z
2022-07-06T10:51:00Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/3661
Bu çalışmanın amacı, işletmelerde sinerji etkisi yaratılmasında, strateji bileşenleri olan planlama, örgütleme, yürütme ve denetim süreçleri arasındaki ilişki ile işletmelerin kaynakları olan insan, makine, malzeme ve üretim metodları arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Bu çalışmada Kocaeli bölgesinde bulunan, gemi inşa sektöründe faaliyet gösteren A işletmesindeki insan, sistem ve donanım kaynaklarının bir arada düşünülmesi ile katılımcı yönetime imkan veren sinerjik yönetim modeli irdelenmiştir.
Bu çalışma için gerekli veriler, A işletmesinin yönetici ve çalışanlarından anket yoluyla toplanmıştır. 150 adet anket dağıtılmış, 137 adet geri dönmüş ve bunların 110 adedi kullanılabilir olarak değerlendirilerek analize tabi tutulmuştur. Verilerin değerlendirilmesi amacıyla güvenilirlik, faktör ve korelasyon analizleri uygulanmıştır.
Anket sonucunda elde edilen korelasyon verileri, işletmelerde sinerjik yönetim fonksiyonlarının strateji bileşenlerinin ve kaynakların bir bütün halinde uygulanmasının işletmelerde olumlu sonuçlar yaratacağını göstermiştir.
The purpose of this study is to investigate the relations between main functions of synergistic management which are synergistic planning, synergistic organisational design, synergistic execution and synergistic control and sources of company which are man-power, machine, material and production methods. In this study, considering the human, systems and materials of a company named as company A in ship construction business in Kocaeli, together, synergistic management model, that gives chance for management joining the overall efforts effectively is investigated.
The data required for this study is collected from the questionary given to managers and workers of company A. 150 questionaries have been delivered and 137 questionaries have been taken back. Only 110 questionaries have been evaluated as usefull and analised. Fort the analysis of the collected data, reliability, factor and corelation analysis have been performed.
The corelation outputs of analysis of questionary proves that the application of the strategic functions of sinergistic management functions and sources of company together in combination, creates positive results.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Gemi İnşa Sektöründe
Sinerjik yönetim açısından strateji bileşenleri ve kaynakların irdelenmesi: Gemi inşaa sektöründe bir işletme örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3930
2022-07-29T00:00:35Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Coşkun, İzzeddin
2022-07-28T08:27:50Z
2022-07-28T08:27:50Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/3930
Günümüz rekabet yoğun pazarlarında faaliyet gösteren firmalar için yeni
pazarlar ve müşteriler kazanmak kadar mevcut müşterileri elde tutmak da önemli
hale gelmiştir. Bu bağlamda müşterileri elde tutmanın yolu da sadakat düzeyi yüksek
müşteri yaratmaktan geçmektedir. Müşteri sadakati oluşturabilmek ise müşterilerin
beklenti ve ihtiyaçlarına en iyi cevabı verecek ürün ve hizmetlerin sunulmasıyla
gerçekleşecektir. Bu da müşteri sadakati yaratarak mevcut müşterileri elde tutmayı
amaçlayan firmalar için müşteri tatmini ve müşteri değeri kavramlarının önemini
açığa çıkarmaktadır. Bu çalışmanın amacı da müşteri sadakati oluşturmada müşteri
tatmini ve müşteri değerinin etkilerini ortaya çıkarmak ve müşteri tatmini ile müşteri
sadakati arasındaki ilişkileri incelemektir.
Çalışmanın amacını gerçekleştirebilmek için öncelikle ilgili kavramlar
hakkında literatürde daha önce yapılan çalışmalar ve bu çalışmaların bulguları
araştırılarak analiz edilmiştir. Bu çalışmaların bulguları da dikkate alınarak müşteri
değeri, müşteri tatmini ve müşteri sadakati kavramları arasındaki ilişkileri ortaya
koyan bir araştırma modeli geliştirilmiş ve bu ilişkiler hipotez haline
dönüştürülmüştür. Bu araştırma özellikle müşteri tatmini ve müşteri değeri, müşteri
sadakati üzerinde etkili midir? ile müşteri değeri ile müşteri sadakati arasında bir
ilişki var mıdır? sorularını cevaplamaya yönelik olarak yapılandırılmıştır.
Araştırma amaçlarını gerçekleştirmek ve araştırma sorularına cevap
bulabilmek için bankacılık ve süpermarket olmak üzere iki ayrı hizmet sektöründen
anket yoluyla veriler toplanmış ve bu veriler SPSS 14.0 yardımıyla analiz edilmiştir.
Analiz sonucunda müşteri değeri ile müşteri tatmini arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir ilişkinin varlığı gözlenirken; müşteri tatmini ve müşteri değerinin
sadakat üzerinde önemli bir açıklayıcılık etkisine sahip olduğu ortaya çıkmıştır.
Araştırma sonuçları hem ilgili literatüre katkı hem de firma ve pazarlama
yöneticilerine ipuçları sunması açısından önemlidir.
It is very important keep available customers in hand for the companies
displaying activies of density competition in the markets of today as to gain new
markets as. In this connection, the way of keeping the customers in hand is
resourcing from the customers who have high level of the loyalty. An ability to form
a loyalty of customers shall be realized with the products and the services replying
requirements and expections of the customers. This event, by creating a loyalty of
customer, to lay off the sastifactory and comprehension of customer’s values
purpsing satisfactory and values of customer in the constitution of the customer’s
loyalty and analyse the relations between loyalty and satisfactory of the customer.
Endeavours which have been formerly implemented in the literature and has
been analysed by researching inventions of these endeavours in able to realize the
purpose of this endeavour. A research model which has been developed is laying off
relations between comprehensions of satisfactory, value and loyalty of customer, by
concerning inventions of these endeavours an these relations have been hypothesised.
Has this investigation been peculiarly effective on the satisfactory, value and loyalty
of the customer? And are there any relations on the value, satisfactory and loyalty of
customer? These are structured in tendancy of answering the questions.
The data have been collected from two – different service sectors by polling
for realizing purpose of research and providing answers for the questions of research
and these data have been analysed by helping of SPSS 14.0.
In result of the analysis, it seems that it has an important effect of
explanatory on the satisfactory, value and either satisfactory of customer while an
entity of meaningful relation is statistically being invigilated between satisfactory
and value of the customer.Results of the research both contributes concerning literature and is importantin the hints of marketing managers and executors of the companies.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Müşteri Sadakati
Müşteri Değeri
Müşteri Tatmini
Pazarlama Yöneticileri
Müşteri tatmini ve müşteri değerinin müşteri sadakati üzerine etkisi.süpermarket ve bankacılık sektöründe bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3694
2022-07-19T00:00:24Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Soydan, Mehmet
2022-07-18T12:07:39Z
2022-07-18T12:07:39Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/3694
1961 yılında imzalanan işçi göçü anlaşması ile Almanya’ya gelmeye başlayan Türklerin bu ülkede yerleşmeleri yaşam ve iş hayatında yapısal değişiklikleri de beraberinde getirdi. Başlangıçta sadece sınırlı ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik girişimcilik faaliyetleri, bu ülkede baş gösteren kitlesel işsizlik Türk girişimciliğinin Almanya’da sayıca artmasını tetikleyen etmenlerden olmuştur.
Bu araştırmanın amacı, Almanya’da bulunan Türk girişimcilerinin bakış açısından yabancı bir ülkedeki girişimciler olarak yaşadıkları sorunların belirlenmesidir. Türk girişimcilerin Türkiye’ye katkılarının artırılması noktasında söylemden eyleme geçilebilmesi için, öncelikle sorunların ortaya konması gerekmektedir. Araştırmanın sonuçlarına göre, Almanya’daki işletmeler, en önemli sorununun hukuk kurallarına uyumla ve pazarlamayla ilgili ortaya çıkan birtakım sorunlar yaşamaktadır.
With the labour agreement signed in 1961, massive immigration from Turkey to Germany has led to great structural changes in the social and business life of Germany. The massive unemployment experienced in this country has been the important factor which imporoved Turkish Entrepreneours’ situation even though, at the beginning, they were just aiming to meet the scarce labour needs of Germany.
Contributions of Turkish Entrepreneours to the Turkish and German economy need to be increased. Also, the problems and issues that these considered entrepreneours are facing need to be solved. This study attempts to explore the issues and problems that ethnic minority entrepreneours are facing from the point of view of Turkish Entrepreneurs living in Germany. The findings of the study indicate that the most important issues that Turkish entrepreneours are facing are to behave accordingly to the law regulations and to have poor understanding of marketing.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Almanya
İşçi Göçü
Almanya'daki Türk girişimcileri ve sorunlarının belirlenmesi:Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2115
2021-03-12T01:01:02Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Bölükbaşı, Başak
2021-03-11T12:58:53Z
2021-03-11T12:58:53Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/2115
Yeni ürün kategorilerine girmek için mevcut marka isminin kullanılması olan marka yayma stratejisi günümüzde birçok firma tarafından kullanılmaktadır. Marka yayma stratejisinin başarısında tüketici değerlendirmeleri şüphesiz çok önemlidir. Bu çalışmanın amacı da marka yayma stratejisini etkileyen tüketici ilişkili faktörlerin yeni ürünün satın alınma niyeti üzerindeki etkisinin ortaya konmasıdır.Çalışma için seçilen Levi's markasının hedef kitlesine en çok uyan kesim olarak üniversite öğrencileri öngörülmüş ve veriler Eskişehir' de bulunan üniversite öğrencilerinden toplanmıştır. Öğrencilere 1200 adet anket formu dağıtılmış bunlardan 964 adedi geri dönmüş 59 adedi elimine edilerek 905 adet anket üzerinden analizler yapılmıştır. Araştırmanın amacına uygun olarak oluşturulan hipotezler regresyon analizi ile test edilmiştir.Araştırma bulgularına göre ana markaya duyulan güven, yeni ürünün algılanan kalitesi ve ana marka deneyiminin yeni ürünün satın alınma niyeti üzerinde önemli ve anlamlı etkisinin olduğu görülmüştür.
Brand extension strategy which is the use of the existing brand name in order to enter new product categories is made use of by a great many companies at present. Consumer evaluations are undoubtedly very important in the success of the brand extension strategy. This study is intended to bring up the effect of the consumer- related factors which effect the brand extension strategy on the purchasing intentions about a new product.The group which best matches the target group of Levi?s brand selected for this study has been anticipated to be the university students and data have been collected from the university students in Eskişehir. 1200 survey sheets have been delivered to the students and out of such sheets. 964 returned and 59 eliminated thus analyses have been conducted on 905 survey sheets. Hypothesis forrmed in accordance with the objective of this study have been tested by regression analysis.According to the research findings, the confidence to the parent brand, perceived quality of a new product and parent experience have been seen to have a significant and meaninful effect on the purchase intention of a new product.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Marka Yayma Stratejisi
Regresyon Analizi
Marka Deneyimi
Markaya Duyulan Güven
Marka
Marka yayma stratejisini etkileyen tüketici ilişkili faktörlerin tüketicilerin satın alma niyetleri üzerindeki etkisi: Ampirik bir çalışma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2112
2021-03-12T01:01:12Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Bozkurt, Serap
2021-03-11T12:56:58Z
2021-03-11T12:56:58Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/2112
Bu araştırmanın amacı, sinema filmleri içinde yer alan ürün yerleştirme stratejilerinin marka hatırlama üzerine etkisini incelemektir.
Araştırmanın verileri Türkiye'de vizyona giren "PARS: Kiraz Operasyonu” filmini izleyen izleyicilerden anket yoluyla toplanmıştır. İzleyicilere toplam 300 anket dağıtılmış, verilerin analizi uygun olarak geri dönen 273 anket üzerinden gerçekleştirilmiştir. Hipotezlerin analizinde ki-kare bağımsızlık testi kullanılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre, ürün yerleştirme stratejilerinin markaların hatırlanması üzerinde anlamlı etkisinin olduğu, demografik değişkenlerin ise markaların hatırlanması üzerinde anlamlı bir farklılık oluşturmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca sonuçlar, sinema filmlerine ürünlerini yerleştiren firmalar ve film yapımcıları için yol gösterici nitelikte olup, önemli ipuçları içermektedir.
The aim of this research is to examine the influence of the product placement strategies which take place in movies, upon brand recall.
Data of the research was gathered by field survey which was applied to the audience who have seen the movie "PARS: Kiraz Operasyonu" at the cinemas. 300 survey were handed out and the data has been analysed from the 273 survey which were completed by audience in a proper way. At the analysis of the hypothesises the chi-square independence test has been used.
According to results of the research, it has been found out that product placement strategies have significant influence upon brand recall. On the other hand demographic factors do not form any significant differences upon it. In addition, the results include important clues and have enough quality to guide the movie producers and firms that settle their products in movies.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Marka Hatırlatma
Ürün Yerleştirme Stratejisi
Ürün yerleştirme stratejilerinin marka hatırlama üzerine etkisini belirlemeye yönelik bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3705
2022-07-20T00:00:38Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Kurt, Ahmet
2022-07-19T05:33:59Z
2022-07-19T05:33:59Z
2009
Tarihsel alan yönetimi
http://hdl.handle.net/11684/3705
Günümüz dünyası özellikle elektronik, iletişim ve bilişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerin etkisiyle hızlı bir değişim yaşamaktadır. Bürokratik örgütlenme anlayışı, örgütsel esnekliğe yeterince yer vermeyen, kuralcı, hiyerarşik, emir-komuta odaklı yapısı dolayısıyla dinamik çevresel şartlara uyum gösterememektedir. Doğrusal varsayımlara göre faaliyetlerini düzenleyen bürokratik yapılar, geçerli bilgi ve enformasyon çerçevesinde gerekli kararları süratli bir şekilde uygulamaya geçiremeyebilmektedir. Özellikle farklı görev ve yetki alanlarına sahip, farklı sektörlerde faaliyette bulunan çok sayıda örgütü ilgilendiren kamu politikası problemlerinin çözümünde örgütler arası koordinasyon ve işbirliğini sağlamada yetersiz kalmaktadır. Bürokratik örgütlenme anlayışının söz konusu zayıflıkları, birden fazla ile yayılı bulunan tarihsel alanların yönetimi açısından önemli bir engel oluşturmaktadır.
Bu çalışmanın ana problemi, birden fazla ile yayılmış bulunan tarihsel alanlara ait tarihsel kalıntıların (kültürel mirasın) etkili bir şekilde korunması, değerlendirilmesi ve yönetimi için kritik aktör konumundaki merkezi idare, merkezi idarenin taşra örgütleri, yerel yönetimler, uzman kuruluşlar ve sivil toplum örgütlerinin nasıl örgütlenmesi gerektiğidir. Araştırma, Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya illerine yayılmış, arkeolojik ve tarihsel bir değere sahip, bütünlük arz eden Dağlık Frigya’yı örnek olay olarak ele almakta ve karmaşık uyumcu sistemler yaklaşımından hareketle alternatif bir örgütlenme anlayışı sunmayı amaçlamaktadır. Araştırma, amaçsal örneklem yöntemi aracılığıyla seçilen keşfedici bir örnek olay çalışmasıdır. Çalışma, bürokrasi ve karmaşıklık teorisi kapsamında yapılan literatür taraması çerçevesinde oluşan kavramsal bir çerçeveye sahiptir. Çalışmanın analiz birimi örgütler olup; çalışmaya ilişkin temel veriler, tabakalı örneklem yöntemi yardımıyla seçilen 46 kamu, uzman ve sivil toplum kuruluşunun 49 temsilcisi ile yapılan yarı yapılandırılmış mülakatlar aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmanın bulguları, Dağlık Frigya örneğinde olduğu gibi, tarihsel alanların yönetimiyle ilgili kritik aktörlerin örgütsel, teknik ve kültürel kapasitelerinin geliştirilmesi yoluyla entegre edilmeleri gerektiğine vurgu yapmaktadır. Bu çalışmanın başlıca önerisi ise;
enformasyon paylaşımı, esnek örgüt yapısı ve değişim odaklı bir örgüt kültürü aracılığıyla kritik aktörlerin koordinasyon ve işbirliğine yardım edecek ve yerinden yönetim ilkeleri uyarınca üç ili kapsayacak şekilde bir il özel idareleri birliği kurulması gerektiğidir.
Today’s world goes through a rapid change through developments in information technology. Bureaucratic organizational approach with insufficient organizational flexibility and hierarchic, formal, and control-command oriented structure cannot adapt to dynamic environmental conditions. Based on linear assumptions, bureaucratic structures may not rapidly implement necessary decisions made through valid knowledge and information. Especially, they fail to deal with public policy issues that involve the coordination and collaboration of multiple organizations and jurisdictions with different authorities and responsibilities from different economic sectors. The weaknesses of bureaucratic organizational approach inhibit the effective management of historical sites extending multiple provinces.
The main problem of this research is how to organize critical organizational actors from public, nonprofit, and private sectors to protect, manage, and realize the value of remains in historical sites that stretch to multiple provinces. The study explores the case of Phrygian civilization that is historically and archeologically a whole but stretched to Eskisehir, Afyonkarahisar, and Kutahya provinces of Turkey. The study also attempts to present an alternative organizational structure based on complex adaptive system approach. The research is an exploratory case study selected through purposive sampling. It has a theoretical framework based on the literature review on bureaucracy and complexity theory. The unit of analysis is organizations. The main data are from 49 interviews with 46 public and nonprofit organizations sampled through the principles of stratified sampling. The research findings indicate that critical actors in historical sites like Phrygia need to be well integrated through the development of organizational, technical, and cultural capacities. Establishing a special provincial administration union covering the three provinces based on the principles of decentralization for helping coordinate and collaborate the critical actors through information exchange and flexible organizational structure as well as a change oriented organizational culture is the main proposal of the study.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Karmaşıklık
Tarihsel alan yönetimi
Bürokrasi
Karmaşık Uyumcu Sistemler
İl Özel İdareleri Birliği
Tarihsel Alan Yönetimi
Bürokrasi
Tarihsel alan yönetiminde kritik aktörlerin yeniden örgütlenmesi : Dağlık Frigya örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3614
2022-07-05T00:00:17Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Erdoğan, Mehmet Ersin
2022-07-04T06:11:25Z
2022-07-04T06:11:25Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/3614
Basel II is the credit risk measurement and credit risk management system that has been executed by most of countries. Basel II has not been implemented in Turkey, but for the implementation, Turkey has prepared most of the required regulations and fundemantel groundworks. Basel II Accord comprises of two approaches. The first one is standard approach, the second one is internal based approach. Standard approach implementation results in considerable consequences for both banks and companies which request credit extending. Standard approach also requires companies to be rated by an external credit agency. Credit rating which measures credit risk of companies for banks in the Basel II standard approach, gets substantial importance in this process.
The purpose of this study in the Basel II criteria and standard approach is to explain the function and importance of external credit rating. For this purpose, credit rating exercises of two publicly held companies listed in Ġstanbul Stock Exchange were accomplished by using methodology which was built up. At the end of the implementation of credit rating process, results and findings of this study were analyzed in accordance with the standard approach. The first rated company which has lower credit risk than the second one, has some advantages when it has relationship with bank concerning with loan request. Since first rated company is in the low risk category, the bank who extends credit to the first rated firm has some credit cost advantages. On the other hand, the second rated company whose credit risk was determined as in the middle class risk category, endures negative economic reflection of its credit risk level as compared to the first rated company. When the second rated firm requests credit, related bank will have to allocate more capital than it does for the first rated firm. Finally, bank will reflects its additional credit cost to the interest rate
Basel II, dünyada birçok ülkede uygulamaya geçirilen, ülkemizde de alt yapısı büyük ölçüde oluşturulan ancak uygulamasına henüz başlanmamış olan bir risk ölçümü ve yönetimi sistemidir. Basel II süreci, kredi risk ölçüm sistemleri açısından iki bölüme ayrılmakta, birincisi standart yaklaşım, diğeri ise içsel derecelendirme yaklaşımıdır. Standart yaklaşımın uygulanması, gerek bankalar gerekse de kredi talebinde bulunan şirketler açısından önemli sonuçlar doğurmakta ve şirketler için dışsal kredi derecelendirmesini belirli koşullar dahilinde zorunlu tutmaktadır. ġirketlerin kredi değerliliğinin ölçülmesi işlemi olan kredi derecelendirme uygulaması bu sürecin odak noktasını oluşturmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Basel II sürecinde, kredi risk ölçümü sistemi olan standart yaklaşım kapsamında, dışsal derecelendirme uygulamasını, işlevini ve önemini ortaya koymaktır. Bu amaçla, yöntemi tarafımızca oluşturulmuş olan bir kredi derecelendirme modeli tarafından, Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsası‟na kote olan iki şirketin kredi derecelendirme uygulaması yapılmıştır. Uygulama sonucunda elde edilen bulgu ve sonuçlar Basel II Standart Yaklaşım kapsamında değerlendirilmiştir. Kredi risklilik düzeyi ikinci firmaya göre daha düşük olduğu anlaşılan birinci şirket, Basel II Standart Yaklaşım çerçevesinde bankalarla kredi ilişkisine girdiği takdirde daha avantajlı hale gelmekte, düşük risk kategorisinde yer alması sebebiyle kredi tahsis eden banka açısından kredi maliyeti daha düşük olmaktadır. Kredi riski orta düzeyde olduğu belirlenen ikinci şirket için ise konunun ekonomik yansımalarının birinci firmaya göre dezavantajlı olduğu ortaya çıkmaktadır. Kredi riski birinci firmaya göre daha yüksek olan ikinci firma için kredi talebi ortaya çıktığında, ilgili banka daha fazla karşılık ayırmak zorunda kalacak ve bu durumu kredi faizlerine yansıtacaktır
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Basel II, Standart Yaklaşım
Ġöçsel Derecelendirme Yaklaşımı
Kredi Riski
BIS
Kredi Derecelendirme
Finansal Risk Analizi
Kantitatif Analiz
Kalitatif Analiz.
Basel II sürecinde şirketlerin dışsal kredi derecelendirmesinin önemi ve karşılaştırmalı bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3665
2022-07-07T00:00:26Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Zengin, Mehmet Ali
2022-07-06T10:59:17Z
2022-07-06T10:59:17Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/3665
Bu çalışmada, Đç Anadolu ve Marmara Bölgelerinde bulunan tüketicilerin Gıda, Hazır Giyim ve Mobilya Sektörlerinde satınalma davranışında bulunurken ürün özelikleri, marka imajı, mağaza fiziksel koşullarının ve bu faktörlere genel anlamda etkisi bulunan çevresel faktörlerin satın alma kararına ne şekilde etkilediğinin belirlenmesi için bir dizi araştırma yapılmıştır. Bu amaçla, satınalma davranışlarının bölgelere ve sektörlere göre hangi faktörün etkili olduğunu belirlemek için Đki bölgede toplam 16 ilde Anket uygulaması yapılmıştır. Anket çalışmasının analizinde iki bölgeyi birbiri ile karşılaştırmak, bölge içerisinde demografik özelliklere göre farklılıkları belirlemek için “Faktör Analizi”, “Bağımsız Örnek T testi”, “Tek Yönlü ANOVA” kullanılmıştır.
In this research, we have done some investigations to determine how product features, brand image, physical conditions of stores and the environmental factors that generally affect these factors can influence the purchasing decisions of consumers who live in Đç Anadolu and Marmara regions while purchasing in Food, Confection and Furniture sectors. For this aim, we have applied questionnaires in two regions totally in 16 cities to determine in which factor can affect the purchasing behaviours in terms of regions and sectors. While analysing questionnaire application, we have used “Factor Analyse”, “Independent T Test” and “One Way ANOVA” to compare one region with the other one and to state the differencies between the regions in terms of demographic features
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Doğu Anadolu Bölgesi
Marmara Bölgesi
Gıda Sektörü
Hazır Giyim Sektörü
Mobilya Sektörü Motivasyon
Tüketici Satınalma Davranışları
Anket Uygulaması
Faktör Analizi
Bağımsız Örnek T Testi
Tek Yönlü ANOVA
Gıda, hazır giyim ve mobilya sektörlerinde tüketicilerin satın alma davranışları üzerinde marka, mağaza ve fiyat etkilerinin İç Anadolu ve Marmara bölgeleri açısından karşılaştırılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4028
2022-08-02T00:00:19Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Tukaç, Hülya
2022-08-01T10:34:58Z
2022-08-01T10:34:58Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/4028
Çalışma, AB’ne uyum süreci içerisinde olan ülkemiz KOBİ’lerinin Basel II standardına uyumu hazırlık düzeylerinin ölçülmesi, değerlendirilmesi ve onlara bir takım önerilerde bulunulması amacıyla yapılmıştır. Eskişehir, Denizli, Bilecik, Isparta, Malatya, Diyarbakır ve Samsun illerindeki organize sanayi bölgelerinde faaliyet gösteren firmalar arasından seçilen 259 firma üzerinde anket uygulanmıştır. Firmaların verdikleri yanıtların değerlendirilmesi amacıyla frekans tabloları ve çapraz tablolar düzenlenmiştir. Ayrıca anket uygulanırken firmalara Basel II standartları hakkında bilgi verilmeye çalışılarak bu konuda bilgisi olmayan KOBİ’lerimize faydalı olmaya çalışılmıştır.
Firmaların çoğunun risk yönetim birimlerinin olmayışı, dış denetim yaptırmamaları ve Basel II’ye uyum amacıyla herhangi bir çalışma yürütme konusundaki yetersizlikleri nedeniyle Basel II’ye hazır olmadıkları söylenebilir. Ayrıca, Basel II’de risk azaltıcı unsur olarak kabul edilen teminatlar konusunda halen sorun yaşayan firmaların oluşu ve en önemlisi Basel II’nin ne olduğu konusunda hiçbir bilgiye sahip olmayan firmaların varlığı, KOBİ’lerin Basel II için hazır olmadıkları sonucunu desteklemektedir.
The study was carried out to measure and evaluate the preparation levels of our SMEs, which are in the process of conformity to EU, and to advise them accordingly. The survey was made on 259 firms, which are active in Organized Industrial Regions of Eskişehir, Denizli, Bilecik, Isparta, Malatya, Diyarbakır and Samsun. To analyse the answers provided by the firms frequency charts and cross tables were prepared. Moreover, when the survey was being carried out, it was tried to be beneficial for the SMEs that do not have any information about BASEL II standards.
It can be said that they are not ready for BASEL II since most of the firms do not have a risk management unit, do not get any external auditing and are not sufficient to carry out a study for confomity to BASEL II. Moreover, the existance of firms that still have some problems related to cautionary which are accepted as risk decreasing components in BASEL II and, most importantly, the existance of firms that do not have any information about what BASEL II is supports the conclusion that SMEs are not ready for BASEL II.
tur
Basel II
KOBİ
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin (Kobi’lerin) basel II standartlarına hazırlık düzeylerinin ölçülmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3430
2022-06-22T00:00:28Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Tekcangil, Rukiye
2022-06-21T13:32:34Z
2022-06-21T13:32:34Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/3430
Günümüzde özellikle rekabetin etkisiyle yeniliğe olan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Örgütlerin bu rekabet ortamında hayatta kalmaları için sadece ürün ve hizmetlerde değil, aynı zamanda hem örgüt içerisinde hem de değişen müşteri istek ve ihtiyaçlarına göre rakiplerden farklı ve etkin olarak üstün müşteri değeri yaratabilmek için pazarlama yeniliği de yapmaları gerekmektedir. Yeniliğin sürekliliği ve devamlılığını sağlamada örgüt kültürünün etkili ve önemli olduğu düşünülmektedir. Bu çalışmanın amacı da örgüt kültürünün örgütsel yenilik ve pazarlama yeniliği üzerindeki etkisini ölçmek ve örgütsel yenilik ile pazarlama yeniliği arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.
Araştırma için pazarlama yeniliğini aktif olarak uygulayan sektör olan gazlı içecek sektörü uygun görülmüş ve veriler gazlı içecek sektöründe bulunan üç firmadan toplanmıştır. Araştırma kapsamındaki firmalara gönderilen anketlerden toplam olarak 223 adet anket geri dönmüş ve bu anketler üzerinden analizler yapılmıştır. Araştırmanın amacına uygun olarak oluşturulan hipotezler regresyon analizi ile test edilmiştir.
Araştırma bulgularına göre örgüt kültürünün örgütsel yenilik ve pazarlama yeniliği üzerinde ve örgütsel yeniliğin pazarlama yeniliği üzerinde önemli ve anlamlı bir etkisinin olduğu görülmüştür.
Today especially effect with markets and the need for innovation grow exponentially. For organizations to stay buoyant in this competitive environment they have to innovate not only in goods and services, but must also innovate intra-organizationally and in their approach to marketing. Marketing innovation aims to answer to the changing demands of customers and to create superior customer value to that of market rivals. Organizational culture plays an important role in determining the quality and continuity of innovation. This thesis aims to examine the effect of organizational culture on, and the relation between, organizational and marketing innovation.
The carbonated beverage industry has been determined as an ideal field of research to observe marketing innovation due to the frequency with which it occurs in this field. All data has been collected from the three proponents of the sector. 223 completed surveys were returned from the above mentioned companies. The surveys gathered contributed to the analyses made in this thesis. Hypotheses reached in holding with the aim of this thesis were tested using regression analysis.
The research findings of this work point to the importance of organizational culture in the effect it has on organizational and marketing innovation and the importance of organizational innovation in the effect it has on marketing innovation.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Hizmet
Örgüt
Rekabet
Gazlı İçecek Sektörü
Örgüt kültürü'nün örgütsel yenilik ve pazarlama yeniliği üzerindeki etkilerini ölçmeye yönelik gazlı içecek sektöründe bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3431
2022-06-22T00:00:27Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Eskiler, Ersin
2022-06-21T13:33:18Z
2022-06-21T13:33:18Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/3431
Günümüzün hızlı değişen dünyasında, yenilikleri kısa sürede benimsemek ve yenilik yapmak işletmelerin sürdürülebilir rekabet avantajı elde etmeleri için vazgeçilmez bir unsur haline gelmiştir. Yenilik, ilk başta ürün geliştirme veya teknolojik ilerlemeler olarak algılanmasına karşın, pazarlama da bu kavramın önemli bileşenleri arasında yer almaktadır. Pazarlama yeniliği, ürün tasarımı ve/veya ambalajlaması, ürün konumlandırması, ürün tanıtımı ve fiyatlandırmasında önemli değişiklikleri kapsayan yeni bir pazarlama metodu olarak tanımlamak mümkündür. Bu çalışmada, pazarlama yeniliği kavramı incelenerek, özellikle bilgi temelli yaklaşım ve uygulamalar olan bilgi yönetimi ile pazar odaklılığın pazarlama yeniliği ile olan ilişkileri araştırılmıştır.
Araştırma için rekabetin yoğun olarak yaşandığı ve yeniliklerin aktif bir şekilde uygulanması gereken Mobilya sektörü evren olarak belirlenmiş ve bu evren içerisinden uygun görülen örneklem seçilmiştir. Belirlenen örneklem içerisinde yer alan toplam 22 işletmeden 213 adet anket elde edilmiş ve bu anketler üzerinden analizler gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın amacına uygun olarak oluşturulan hipotezler setlerarası korelasyon analizi ile test edilmiştir.
Araştırma bulgularına göre, bilgi yönetimi ve pazar odaklılık kavramlarının pazarlama yeniliği üzerinde anlamlı etkilerinin olduğu görülmüştür.
In today's fast changing world, innovations and improvements to make in a short time to adopt a sustainable competitive advantage to obtain business for has become an indispensable element. Innovation, product development or technological progress initially be perceived as, but marketing also an important component of this concept is located between. Marketing innovation, product design and / or packaging, product positioning, product presentation (promotional), and pricing a new marketing method involving significant changes to define as it is possible. This study examined the concept of marketing innovation; especially information-based approach and the information management applications market with innovation and marketing ability to focus on the relationship were investigated.
For research, intense competition and innovation are experiencing as an active implementation of the necessary furniture industry was identified as the universe and appropriate sample was selected from within this universe Determined within the total sample of 213 from 22 business units, and this survey was obtained through the survey analysis was conducted. Created in accordance with the objectives of the research hypotheses were tested with canonical correlation analysis.
According to research findings, knowledge management and market-orientation of the marketing concept is deemed to be of significant effect on innovation.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Pazarlama Yeniliği
Bilgi Yönetimi
Mobilya Sektörü
Bilgi yönetimi ve pazar odaklılık ile pazarlama yeniliği arasındaki ilişkiyi ölçmeye yönelik mobilya sektöründe bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3615
2022-07-05T00:00:25Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Bulat, Filiz
2022-07-04T06:12:29Z
2022-07-04T06:12:29Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/3615
Tüketicinin satın alma tarzının gelişmesinde kişiliğinin, yaşam şeklinin, değerlerinin de önemli katkıları vardır. Kişinin hayatının her döneminde ve her boyutunda davranışlarına yön veren bir güç olarak ifade edilen değerler, günlük hayatını biçimlendirirken tüketici olarak karar alma sürecini de belirlemektedir. Bu özelliği dolayısıyla kişisel değerler tüketici davranışını etkileyen önemli bir değişken olarak ifade edilmektedir.
Dolayısıyla hem ilgili literatüre farklı bir bakış açısı kazandırması hem de pazarlama stratejilerine katkıda bulunması açısından bu ilişkinin incelenmesi önem arz etmektedir. Konuyla ilgili literatürdeki çalışmaların bulguları da dikkate alınarak tezin teori kısmında verilen bilgilerin çatısı altında kişisel değerlerin yeni ürünlerin benimsenmesi üzerindeki etkisi incelenmiştir.
Tüketiciler pazarının ekonomik birimi çoğunlukla ailedir ama pazarlama açısından önemli olan nokta satın alma kararını verenin kim olduğunu belirlemektir. Aile satın alma kararlarında rollerin anne ve baba üzerinde yoğunlaşması ve annenin aile üyelerinin kararları üzerindeki etkisi ve ulaşım kolaylığı göz önünde bulundurularak araştırmanın ana kütlesi ev hanımları olarak belirlenmiştir. Yapılan araştırmanın uygulama bölümü Mersin ilindeki ev hanımlarına uygulanmış olup basit tesadüfî örnekleme yöntemiyle 600 kişilik örneklem üzerinde çalışılmıştır.
Yapılan araştırmada kişisel değerlerin yeni ürünlerin benimsenmesi üzerinde bir etkiye sahip olduğu görülmüştür. Kişisel değerlerin yeni ürünlerin benimsenmesi konusunda önemli bir etken olduğu literatürde ifade edilmiştir. Ancak hangi kişisel değerlerin yeni ürünlerin benimsenmesinde öncü rol oynadığı önemlidir. Analiz sonuçlarına bakıldığında hedonist değerlerin muhafazakâr değerlere göre hem bilişsel hem de davranışsal boyut üzerindeki etkisinin daha fazla olduğu görülmektedir.
The personality, life style and also values are so effective in development of the decision-making style of customer. The values are explained as a source of leading behaviours of individual in all periods and dimensions of life, shape their daily life. These values also determine the decision-making process of the customer. Therefore personal values are defined as an important variable effects customer behaviour.
The purposes of this research are to have different view of literature and also contribute to marketing strategies. The effect of personal values on the adoption process of new products are examined under the theoretical knowledge is obtained, by considering the result of previous researches in literature.
In generally the economic unit of customer market is family but for marketing, the crucial point is to determine who makes a decision. The current study utilizes housewives considering the decision-making roles on parents, the effect of mother’s decision on their family members and easiness to reach. In this study, the practice is applied to housewives living in Mersin. The sample of study is determined as 600 people, simple coincidence method is used.
The result of this study shows that personal values have a significant impact on the adoption process of new products. Beforehand, in literature, it is expressed personal values are important during the adoption process of new products. But that is important which values are crucial on adoption process. According to result, hedonism is more effective than conservative values on both cognitive and conative
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Tüketici
Satınalma
Yeni ürünün benimsenmesi üzerinde kişisel değerlerin etkisi ve Mersin'de bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3396
2022-06-21T00:00:37Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Yiğit, Elif
2022-06-20T13:39:18Z
2022-06-20T13:39:18Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/3396
Bu araştırmanın amacı, orta kademe yöneticilerinin örgütsel stresleri ile örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkiyi incelemektir. Basit tesadüfî örnekleme yöntemi ile seçilen Antalya’daki beş yıldızlı grup otel işletmelerinde çalışan 97 orta kademe yöneticisi üzerinde anket uygulanmıştır. Verilerin değerlendirilmesi amacıyla frekans tabloları düzenlenmiş, güvenilirlik (Cronbach's Alpha), faktör, Pearson korelasyon ve varyans analizleri ve t testi kullanılmıştır. Örgütsel bağlılık için kullanılan faktör analizi sonuçlarına göre, dört örgütsel bağlılık faktörü ortaya çıkmıştır: Duygusal bağlılık, devam bağlılığı-alternatiflerin eksikliği, devam bağlılığı-yatırımlar/yan bahisler ve normatif bağlılık. Örgütsel stres ile örgütsel bağlılık ve örgütsel bağlılık bileşenleri arasındaki ilişkiler, Pearson korelasyon analizi ile test edilmiştir. Bu analiz sonucunda, örgütsel stres ile duygusal bağlılık arasında ve örgütsel stres ile normatif bağlılık arasında anlamlı negatif ilişki bulunmuştur. Bu sonuca göre, örgütsel stres azaldıkça, duygusal bağlılık ve normatif bağlılığın arttığı görülmüştür.
The purpose of this research is to analyse correlations between organizational stress and organizational commitment of middle level managers. Questionnaire conducted on 97 middle level managers which selected with method of basic random sampling and employing in five stars group hotel administrations in Antalya. Frequency tables were arranged; analysis of reliability (Cronbach's Alpha), factor and Pearson correlation and one-way anova, and t test were used in order to evaluate the data. According to consequences of factor analysis was used for organizational commitment, four organizational commitment factors emerged. Correlations between organizational stress and organizational commitment, and organizational commitment’s factors were tested by Pearson correlation analysis. In consequence of this analysis, significant negative correlation between organizational stress and affective commitment, and between organizational stress and normative commitment were determined. According to this consequence, as organizational stress decreases, affective commitment and normative commitment increases.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Örgütsel Stres
Örgütsel Bağlılık
Organizational Stress
Organizational Commitment
Örgütsel stres ve örgütsel bağlılık ilişkisi: Orta kademe otel yöneticileri üzerine bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2163
2021-03-17T01:00:21Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Cömert, Eser
2021-03-16T08:28:46Z
2021-03-16T08:28:46Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/2163
Organizasyonlar ve sistemlerin, kendilerinden beklenen talepleri karşılamak
amacıyla kaynaklarını etkin ve verimli bir şekilde kullanması gereklidir. Bu
kapsamda bir üretim tesisi veya bir sistemin amaçlarını yerine getirebilmesi için,
faaliyetlerini sürekli olarak devam ettirilebilmesini sağlayacak bakım faaliyetleri ile
planlanmasını gerçekleştirmesi son derecede önemlidir.
Çalışmada, jet uçaklarının fabrika seviyesinde bakımlarının yapıldığı bir
kamu işletmesinde tamsayılı doğrusal programlama tekniği kullanılarak bakım
planlama modeli oluşturulmuştur. Çalışma iki bölüm olarak hazırlanmıştır.
Çalışmanın ilk bölümünde işletmelerde bakım fonksiyonu ve bakım-onarım
faaliyetleri açıklanarak, bakım faaliyetlerinin organizasyon yapıları ve bakım
türlerine değinilmiş, etkin bir bakım planlamasının gerçekleştirilebilmesi için
gereken yöntemler açıklanmıştır. İkinci bölümde, uçak bakımları ve sınıflandırmaları
incelenerek uygulamanın yapıldığı uçak bakım tesisinin faaliyetleri anlatılmıştır.
Uygulama bölümünde, uçak ünitelerinin bakımlarının gerçekleştirildiği müdürlükte,
mevcut işgücü kapasitesi dahilinde bakımı gerçekleştirilebilecek optimum ünite
miktarlarının belirlenmesi amacıyla tamsayılı doğrusal programlama modeli
oluşturulmuştur. Model LINGO programında çalıştırılmış ve sonuçlar
değerlendirilmiştir.
Organizations and systems must utilize their resources effectively to satisfy
expected demands. Consequently, maintenance activities and planning is critically
important for plants and systems in order to maintain their activities and achieve their
goals.
In this study, a maintenance planning model was constituted by using integer
programming in a maintenance factory of military aircrafts. The study is organised
into two sections. In the first section, function of a maintenance system and
maintenance activities are described and explained, in addition to this, required
methods is mentioned for effectively maintenance planning and scheduling. In the
second section, aircraft maintenance activities and facilities of plant in which
application was performed is explained. In the final part of the study, a model was
developed using integer programming technique in order to determine optimal
production quantity of equipments related to capacity of employment in a department
of the factory where aircraft’s equipments can be repaired and then the improved
model was run with Lingo that is used as optimization program and solutions were
evaluated.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Tamsayılı Doğrusal Programlama
Bakım Planlaması
Bakım planlama faaliyetleriinde tamsayılı doğrusal programlama ve bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2173
2021-03-18T01:00:22Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Terzioğlu, Fatma
2021-03-17T12:47:25Z
2021-03-17T12:47:25Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/2173
Bu çalışmanın amacı, Türk Bankacılık Sektörü' nün yaşadığı Kasım 2000, Şubat 2001 ve 2008 küresel krizlerinden etkilenme durumunu ortaya koymaktır. Bu amaçla, finansal sağlamlık göstergeleri ve bazı temel bilanço göstergelerine dayanılarak karşılaştırmalı analizler ile sektörün krizlerden etkilenme düzeyleri tartışılmıştır.Çalışmanın sonuçlarına göre; 2001 krizinde ağır kayıplar veren Türk Bankacılık Sektörü, Yeniden Yapılandırma Programı ile başlatılan yapısal reformlar ve BDDK'nın denetleme ve düzenleme fonksiyonunu tavizsiz yerine getirmesi sektörü daha sağlam ve rekabet edebilir bir yapıya kavuşturmuştur. Bankaların iç denetim, iç kontrol ve risk yönetim sistemlerinin etkin bir şekilde işletilmesi sonucunda, aktif yapılarında, özkaynak ve sermaye yeterlilik rasyosunda ve karlılıklarında daha önce yaşanan krizlerdeki olumsuz etkiler 2008 krizinde görülmemiştir.
The aim of this study is to put forward effects of November 2000, February 2001 and 2008 financial crises on Turkish Banking Sector. Impact levels of crisis on the sector was discussed by using comparative analyses based on financial stability indicators and some basic financial statement.As a result of this study, Turkish Banking Sector which was seriously effected in 2001 financial crisis, after reforms with New Structuring Program and role of BDDK which fulfill his audit and regulation functions, banking sector became more robust and competitive. Negative impacts of earlier crises on active structures, equity, capital adequacy ratio and profitability of banks were not seen in 2008 financial crisis, because internal audit, internal control and risk management systems of banks were managed effectively.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Yeniden Yapılandırma Programı
Türk Bankacılık Sektörü
Kriz
2000 sonrası yaşanan krizlerin, yeniden yapılandırma beraberinde, türk bankacılık sektörüne etkilerinin karşılaştırmalı analizi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3875
2022-07-28T00:00:41Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Hudayberdıyev, Merdan
2022-07-27T05:33:27Z
2022-07-27T05:33:27Z
2010
HUDAYBERDIYEV-Merdan Yüksek Lisans, 2010
http://hdl.handle.net/11684/3875
Enerji kaynaklarından biri olan doğal gaz Türkiye’de çok az miktarda yeraltı
rezerv kaynağı olarak bulunduğundan ve az miktarda üretildiğinden dış ülkelere
yüksek oranda bağımlılık söz konusudur. Doğal gaz temini ile ilgili veriler
incelendiğinde Türkiye’nin kuzey komşusu olan Rusya Federasyonu’na olan
bağımlılık göze çarpmaktadır. Enerji temini konusu bu açıdan değerlendirildiğinde,
Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamasında Rusya’nın doğal gazının yerinin
belirlenmesi önem arz etmektedir. Bu doğrultuda, “Türkiye’nin Doğal Gaz Arz
Yönetiminde Rusya Doğal Gazının Yeri” adlı yüksek lisans tez çalışması yapılması
kararlaştırılmıştır. Bu çalışmada, Türkiye’nin doğal gaz arz yönetimi ve bunda Rusya
doğal gazının payının değerlendirilmesine karar verilmiştir. Bu çalışmada genel
hatlarıyla Türkiye’nin Rusya doğal gazına olan yüksek oranda bağımlılığı problem
olarak ele alınarak, konu bu bağlamda incelenmiş, değerlendirilmiş ve sonuca
ulaşılmaya çalışılmıştır.
Bu çalışmanın amacı, Türkiye enerji sektöründe Rusya doğal gazı ile ilgili
bir değerlendirme sunmak ve bu çerçevede Rusya doğal gazına bağımlılığın
boyutlarını saptamak, karşılaşılan sorunlara çözüm önerilerinde bulunmaktır.
Türkiye’nin doğal gaz arz yönetiminde Rusya doğal gazını; iç piyasa ihtiyaçlarını
karşılama, Türkiye’yi transit ülke olarak ve alternatif enerji kaynaklarının
değerlendirilmesi açısından değerlendirmesi önem arz etmektedir ve çalışmanın
gerekliliği ve aktüalitesini belirtmektedir.
In Turkey, natural gas exists at very small amount of reserves as a source of
Energy. Dependence is occurred to foreign countries because of small amount of
natural gas produced in Turkey. When Natural gas supply-related data are examined,
especially in Turkey's northern neighbor, the dependence of the Russian Federation
are prominent. The issue of energy supply, when assessed from this perspective,
Turkey's energy needs to the Russian natural gas and determining its place are
important. In this direction, “Position of the Russian Natural Gas at Natural Gas
Supply Management's in Turkey" graduate thesis was decided to do. Turkey's natural
gas supply management and position of Russian natural gas is examined. In this
study, mainly outlined Turkey's dependence on Russian natural gas problem is
investigated, evaluated, and tried to reach conclusion.
The purpose of this study is, at Turkey's energy sector, providing the rating of
Russian natural gas. In this context, the extent of dependence on Russian natural gas
was studied. Exposed problems have been evaluated and possible solutions have
been presented. Moreover, place of Russian natural gas at Turkey's natural gas
supplies management, from these aspects, providing internal market needs, Turkey as
a transit country, and comparison of alternative energy sources has great importance.
These reasons indicate the necessity and actuality of this study.
tur
Doğal Gaz
Rusya Doğal Gazı
Enerji Temini
Rusya Federasyonu
Türkiye'nin doğal gaz arz yönetiminde rusya doğal gazının yeri
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4029
2022-08-02T00:00:52Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Kızılca, Seda
2022-08-01T10:44:42Z
2022-08-01T10:44:42Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/4029
Bu tezde, futbol sahalarındaki billboard reklâmları pazarlama iletişimi
çerçevesinde ele alınarak, tüketicilerin reklâmlara karşı tutumları ve marka
farkındalığı üzerinde durulmuştur. Çalışma temel üç bölümden oluşmaktadır. Đlk
bölümde teorik çerçevenin oluşturulması, ikinci bölümde reklamların iletişim
çerçevesinde ele alınması ve tüketicide algılama süreci, üçüncü bölümde pazarlama
iletişimi perspektifi ile tüketicilerin saha kenarındaki billboard reklamlarına bakış
açılarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Đlk bölümde; iletişimin tanımı ve temel
öğelerinden bahsedilmiş, etkin iletişimi engelleyen faktörler ele alınmıştır. Daha
sonra pazarlama iletişimi ve spor yoluyla pazarlama iletişimi üzerinde durulmuştur.
Đkinci bölümde, reklâm ve açıkhava reklâmları detaylı olarak ele alınmıştır. Sonra
reklâm iletişiminde algılama süreci ve tüketicide marka farkındalığı yaratma
üzerinde durularak, bölüm tamamlanmıştır.
Üçüncü ve son bölümde ise sahalardaki billboard reklamlarının marka
farkındalığı üzerine etkilerini belirlemeye yönelik araştırmaya yer verilmiştir.
Araştırma 189 tüketici üzerinde gerçekleştirilmiş olup elde edilen verilerin analizinde
varyans, frekans, t-testi analizleri ile tanımlayıcı istatistiklerden yararlanılmıştır.Analizlerle saha kenarındaki billboard reklamlarının, tüketicinin marka farkındalığı
üzerindeki etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda stada maç izlemeye gelen
tüketicilere devre arasında ve maç sonrasında; akıllarında kalan markalar yardımlı ve
yardımsız olarak sorulmuş, bu markaları satın almayı tercih edip-etmeyecekleri
kategorik olarak ölçülmeye çalışılmıştır. Araştırma sonunda, reklam panolarının
tüketicide marka farkındalığı yarattığı görülmüştür. Ulaşılan sonuçlar çerçevesinde
iletişim çabasında olacak firma yöneticilerine ve gelecekteki benzer araştırmalara
yönelik olarak öneriler geliştirilmiştir.
This thesis focuses on consumer behavior in relation to advertisement and
brand perception by examining billboard advertisements within the framework of
marketing communication. The study consists of three chapters. While the first
chapter is based on the construction of the theoretical framework, the second chapter
evaluates the advertisements within the framework of communications and the
perception period of the consumer, and the third chapter discusses the consumer
opinion on stadium advertising from the perspective of marketing communications.
More specifically, the first chapter explains the definition and basic elements of
communication as well as the barriers against effective communication. This section
also includes marketing communications in general and through sporting events. The
second chapter of the study describes advertisement and outdoor advertisement in
detail. The chapter is concluded with consumer perception on advertisements and the
creation of brand awareness.
The third and the last part of the study consists of the research evaluating the
effects of billboard advertisements in stadiums on brand awareness. This survey was
conducted among 100 consumers and the analysis of the results was conducted with
the methods of t test, one way ANOVA test, multi-way frequency tables and
descriptive statistics. The brand awareness of the consumer was defined by analyzing the effects of billboard advertisements in stadiums. Accordingly, the consumers who
came to the stadium were asked - during the breaks and after the games - if they
remember with or without help the brands in the advertisements; in this manner, their
preference to buy or not to buy these brands was measured categorically. The result
of the research indicates that billboard advertisements create brand awareness among
consumers. Based on these results, suggestions were developed for individuals
aiming to conduct similar research in the future as well as company managers who
will focus their efforts in communication.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Pazarlama İletişimi
Spor Yoluyla Pazarlama İletişimi
Billboard Reklamları
Tüketicilerin Billboard Reklâmına Karşı Tutumları
Marketing Communications
Marketing Communications through Sport
Billboard Advertisements
Consumer Behavior to Billboard Advertisements
Statlardaki billboard reklamlarının marka farkındalığı üzerine etkileri: inönü stadı örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4061
2022-08-03T00:00:42Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Ayaz, Süleyman
2022-08-02T05:28:15Z
2022-08-02T05:28:15Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/4061
İşletmelerin amacı tatmin edilmiş ve aldığı ürün ya da hizmetten memnun tüketiciler
yaratmaktır. Tatmin edilmemiş veya şikayetçi tavır sergileyen müşterilerin olumlu
düşünmelerini sağlayabilmek için şikayetlerin analiz edilmesi oldukça önemlidir. Bu
nedenle işletmeler; müşterilerin yaşadıkları sorunlar karşısındaki şikayet tutumlarını,
şikayet algılamalarını, ne zaman ve hangi şartlarda şikayette bulunduklarını
bilmelidirler. Bu çalışmanın amacı da, ülkemizdeki rekabetin en yoğun olduğu
sektörler arasında yer alan ulaştırma sektöründe Yüksek Hızlı Tren (YHT) ile
Eskişehir-Ankara, Ankara-Eskişehir arasında seyahat eden yolcuların şikayet etme
niyetlerini hangi faktörlerin etkilediğinin belirlenmesidir.
Araştırma verileri YHT ile seyahat esnasında yolculardan toplanmıştır. Araştırma
kapsamındaki yolculara uygulanan anketlerden toplam olarak 455 adet anket geri
dönmüş ve bu anketler üzerinden analizler yapılmıştır. Araştırmanın amacına uygun
olarak oluşturulan hipotezler regresyon analizi ile test edilmiştir. Araştırma bulgularına göre şikayete yönelik tutumun şikayet etme niyeti üzerinde
önemli ve anlamlı bir etkisinin olduğu, şikayetin algılanan değerinin şikayet etme
niyeti üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu, açıklama oranının düşük olduğu ve şikayet
başarısının algılanmasının ise şikayet etme niyetini açıklamadığı görülmüştür.
The purpose of business is to create pleased consumers that satisfied from products or
services which they bought. Analyzing the complaints is quite important for achieving to
positive thinking of unsatisfied or complaining consumers. For this reason business have to
know that their consumers attitude in the face of problems that they are having symptoms,
perceptions of complaints when and on what conditions they need to know to complain. The
purpose of this study is to determine the complaining factors of passengers who traveled by
high flied from Eskisehir to Ankara and Ankara to Eskisehir.
Research data are obtained from the passengers who traveled by high flied. The sample is 455
questionnaires which returned from the passengers. Regression analysis is used for testing of
the determined hypotheses.
The results show that the complaining attitudes have highly significant effect on the
complaining intension while the perceived value of complaint is a slightly significant effect
on the complaining intention. Moreover there is no significant relationship between the
perception of the success of the complaint and the complaining intention.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Yüksek Hızlı Tren
YHT
Şikayet
Yüksek hızlı tren (YHT) ile seyahat eden yolcuların şikayet etme niyetini etkileyen faktörler
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4057
2022-08-02T00:01:51Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Güngör Özçelik, Duygu
2022-08-01T13:05:46Z
2022-08-01T13:05:46Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/4057
Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte hızla gelişen ve değişen dünya pazarlarında ürün
ve hizmetler arasındaki fark ortadan kalkmaya başlamıştır. Bu noktada işletmeler
açısından fark yaratmak ve böylece hem tüketici zihninde hem de pazarda farklı bir
konum sahibi olmak açısından “marka” algısı oluşturulması önemli hale gelmektedir.
Marka savaşlarının yaşandığı günümüzde fark yaratmak doğru bir marka kişiliği
yaratmaktan geçmektedir. Bununla birlikte pazarların globalleşmesi ile birlikte
kişiler ürün tercihlerinde ve satın alma kararlarında sahip oldukları kültürel değerleri
ortaya koyarak tercih yapmaya başlamışlardır. Bu noktadan hareketle bu çalışmada
tüketicilerin marka kişiliği algıları ile etnosentrik eğilimleri arasında ilişkinin olup
olmadığı incelenmiştir.
Çalışma modeli çerçevesinde Türkiye’de Aksoy ve Özsomer (2007) tarafından
geliştirilen marka kişiliği ölçeği kullanılarak Mavi Jeans ve Levis markalarının
marka kişiliği algıları ve Shimdt & Sharma (1987)’a ait CETSCALE ölçeği ile
etnosentrik eğilimleri incelenerek aralarındaki ilişki ortaya konmuştur. Ankara ve
İstanbul’da toplam 522 cevaplayıcıdan gelen anketler sonucunda yapılan analizlerde tüketicilerin araştırma konusu markaları algılandıkları kişisel özelliklere göre farklı
sınıflandırıldığı görülmüştür. Çalışmada kullanılan orijinal marka kişiliği ölçeğine
yeni bir boyutun eklendiği gözlemlenmiştir. Marka kişiliği ve etnosentrik eğilimlerin
demografik özelliklere göre farklılaşıp farklılaşmadığı ise, Anova ve t-testi analizleri
ile ölçülmüştür. Korelasyon analizi ile çalışmanın temel amacı olan tüketicilerin
marka kişiliği algıları ile etnosentrik eğilimleri arasındaki ilişkilerin anlamlı olduğu
görülmüştür
With the advancement in technology, the differences between a product and a service
have begun to disappear in the rapidly developing and improving world market. At
this point, creating a sense of "brand" is important for businesses to make difference
and thus to have a distinctive position both in the market and in the consumers'
mind. Nowadays, which wars of brands are experienced, to make difference passes to
create brand personality. None the less, with the globalization the markets people
start to decide on their personal product choice and purchasing decision based on the
cultural values they have. From this point of view, in this work, it is studied that if
there is a relationship between the consumers' brand personality perception and
ethnocentric tendencies or not.
Within the scope of study model, brand personality perception of Mavi Jeans and
Levis is measured by the brand personality scale which is develop by Aksoy and
Özsomer (2007) in Turkey and Shimdt & Sharma (1987)’s CETSCALE is used for
measuring etnhnocentric tendencies. After analysing scales, the relationship is presented. Questionnaires was filled out by 552 answerer in Ankara and İstanbul. By
analysis of the survey result, it is observed that consumers differently classified
research brands according to the perception of personal characteristics. Also it is
observed that a new dimension is added to the original scale of brand personality.
The variation of the brand personality and ethnocentric tendency in accordance with
the demographic attitudes is evaluated by the Anova and t-test analysis. Significant
relationship between consumers’ brand personality perceptions and their ethnocentric
tendencies, which is the subject matter of this work, was seen by correlation analysis
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Marka Kişiliği
Tüketici Etnosentrizmi
Satın Alma Davranışı
Brand Personality
Consumer Ethnocentrism
Buying Behaviour
Marka kişiliği algısı ile etnosentrik eğilimler arasındaki ilişki: levis ve mavi jeans üzerine bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3311
2022-06-18T00:01:01Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Carkanat, Sengül
2022-06-17T06:00:01Z
2022-06-17T06:00:01Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3311
Küreselleşme ile birlikte ticarette dünya üzerindeki bütün sınırlar kalkmıştır. Açılan kapılar ülkelerin birbirleriyle karşılıklı alım-satım yapması anlamına gelir. Ancak vergi uyumsuzlukları işletmelerin karlarında, güvenilirliklerinde ve rekabet düzeylerinde olumsuzluklar yaratabilmektedir. Söz konusu karmaşayı önlemek için başta ABD’nin kullandığı ve sonrasında OECD’nin uygulamış olduğu uluslararası genel kabul görmüş ‘transfer fiyatlama’ düzenlemeleri hazırlanmış ve uygulanmıştır. Çalışmada Türkiye’nin de 2006 yılında kullanmaya başladığı, ‘transfer fiyatlama’ konusundaki düzenlemeler açıklanmıştır.
Çalışmanın amacı, transfer fiyatlamanın ürün ithalat fiyatları üzerindeki etkilerini göstererek, söz konusu etkilerin ekonometrik bir model aracılığıyla Türkiye örneği üzerinden açıklanmasıdır.
Kurulan modelde bağımlı değişken olarak ithalat fiyatları ve bağımsız değişkenler olarak da transfer fiyat, enflasyon ve GSYİH kullanılmıştır. Türkiye’nin en çok ithalat yaptığı 8 ülkeye ait veriler TCMB elektronik veri dağıtım sisteminden sağlanırken, transfer fiyat, enflasyon ve GSYİH’ya ait veriler OECD web sitesinden alınmıştır. Değişkenlerin farklılığından dolayı modeli daha iyi açıklaması bakımından panel veri yöntemi kullanılmıştır.
Model bulguları yorumlandığında transfer fiyatlama girdisindeki bir birimlik artışın, ürün ithalat fiyatları ortalama değerinde 95,17531 birimlik artışa neden olduğu sonucu çıkmaktadır. Başka bir deyişle transfer fiyatlamaya önem verilmesi gerektiği açıkça görülmektedir.
Together with globalization all the boundries in trade were eliminated around the world. Opening of the doors means buying-selling of countries between each other. But the inconsistency of taxes might lead to a negativity in the revenue of the corporations, their credibility and their level of competition. To prevent this so called complication, generally accepted international ‘transfer pricing’ regulations were prepared and implemented which were followed by USA and later used by OECD later on. In this study explains the effects of the regulations that Turkey also started using in 2006.
The purpose of this study is to examine the implementation of ‘transfer pricing’ which emerged after the New Corporate Tax Law, and to explain the effect of on the Turkish economy by using an econometric model.
In the established model import prices were used as the dependent variable and price, inflation and GDP were used as the independent variables. Data of 8 countries that Turkey made imports from were gathered from the Turkish Central Bank electronic data distrubition system and the transfer price, inflation and data about GDP were obtained from OECD website. Due to differences in the variables, panel data model was used in terms of a better description of the method.
When findings are interpreted, a unit increase in transfer pricing model entry caused and 95,17531 unit increase in the average import prices. In other words, emphasis on transfer pricing should be clearly seen.
tur
Transfer Fiyatlama
Panel Veri Analizi
Transfer fiyatlama uygulamasının ürün ithalat fiyatlarına etkisi: Türkiye örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3985
2022-07-30T00:00:20Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Cengiz, Melike
2022-07-29T11:16:56Z
2022-07-29T11:16:56Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/3985
Bu çalışmanın amacı, buzdolabı seçiminde tüketicilerin tercihlerini etkileyen
faktörlerin yanı sıra tüketici tercihlerinin demografik değişkenlere göre farklılık
gösterip göstermediğinin belirlenmesidir. Eskişehir’de 15-21 Aralık 2008 tarihleri
arasında Media Markt’ ta görüşülen 99 cevaplayıcının buzdolabı tercihleri Konjoint
Analizi ile incelenmiştir.
Cevaplayıcıların tümü ve demografik özelliklere göre oluşturulan tüketici grupları
için ayrı ayrı uygulanan Konjoint Analizi ile buzdolabı tercihlerinde önem verilen
özellikler ve önem ağırlıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Cevaplayıcıların tümü için
yapılan analiz sonucunda kişilerin; enerji sınıfı, buzdolabı tipi, derin dondurucu
varlığı, iç tasarım, fiyat, kapasite ve garanti süresine önem verdikleri bulunmuştur.
Yaş dışındaki diğer demografik özellikler açısından tüketicilerin buzdolabı tercihinde
önem verdikleri özellik sıralamalarında farklılıklar olduğu görülmüştür.
The aim of this thesis is to determine the factors that influence the consumers’
preferences of choosing refrigarator and also determine whether consumers’
preferrences changed according to personal variables. In this study, responses of 99
respondents were analized with Conjoint Analysis in Eskişehir in Media Markt at 15-
21 December 2008.
Features that are important and importance levels were tried to determine with
Conjoint Analysis for whole respondents and for consumer groups that were occured
by demographic variables. In this study, the results of Conjoint Analysis for whole
respondents revealed that consumers in Eskişehir pay more attention the eco-labeling
and then the outer design, presence of no-frost, inner design, price, capacity and
guarantee time. Except the group which was occured by age, for the other consumer
groups consider important to different ordering features.
tur
Tüketici Tercihleri
Beyaz Eşya Sektörü
Konjoint Analizi
Consumers’ preferences
White Good Sector
Conjoint Analysis
Buzdolabı seçiminde tüketici tercihlerini etkileyen faktörlerin konjoint analizi ile belirlenmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2862
2022-03-09T01:00:32Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Konak, Seher Güneş
2022-03-08T08:40:19Z
2022-03-08T08:40:19Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/2862
Bu araştırmanın amacı, kamu sektöründe çalışanların iş tatmini ve örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkinin incelenmesi, yürürlükte ve hazırlanmakta olan mevzuat açısından değerlendirilmesidir. Ankara il Sağlık Müdürlüğü’nde görev yapan 267 çalışana anket uygulanmıştır. Anketten elde edilen veriler SPSS 17.0 istatistik paketi ile analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesi amacıyla güvenilirlik (Cronbach Alpha), faktör, Pearson korelasyon analizleri yapılmıştır. Araştırma hipotezlerini test etmek üzere regresyon analizinden yararlanılmıĢtır.
iş tatmini ve örgütsel bağlılık faktörleri arasındaki ilişkiler, Pearson korelasyon testi ile test edilmiştir. Bu analiz sonucunda, iş tatmini ile duygusal bağlılık arasında, iş tatmini ile devam bağlılığı arasında ve iş tatmini ile normatif bağlılık arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
The aim of this thesis is to explore relationship between employee’s (who is working in public sector) job satisfaction and organizational commitment, appraise from the viewpoint of in force and afoot legislation. Survey applied to 267 employees who is working in Ankara city health directorship. Obtained data analyzed with SPSS 17.0 programme. For the purpose of evaluating obtained data confidence (Cronbach Alpha) factor and Pearson correlations analysis is made. For the purpose of testing thesis’s hypothesis regression analyze is used.
Relationships among job satisfaction and organizational commitment are tested with Pearson correlation test. Outcome of this analyze; relationship is found; between job satisfaction and sentimental loyalty, between job satisfaction and continued existence loyalty, between job satisfaction and coercible loyalty.
info:eu-repo/semantics/openAccess
Örgütsel Bağlılık
Normatif
City Health Directorship
Hypothesis
Kamu Personel
Pearson Korelasyon
Kamu sektöründe çalışanların iş tatmini ve örgütsel bağlılıklarının yürürlükte ve hazırlanmakta olan mevzuat çerçevesinde araştırılmas
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2898
2022-03-11T01:00:25Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Polat, Yalın Yiğit
2022-03-10T07:59:11Z
2022-03-10T07:59:11Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/2898
Çalışmanın amacı, bankaların verdiği kredilere ilişkin olarak doğabilecek riskler için Basel Kriterleri kapsamında alınan önlemlere uygun olarak kredi derecelendirmesi için örnek bir uygulamaya yer vermektir. Bilindiği üzere finansal piyasalar ilk var oldukları zamandan itibaren insan hayatında önemli bir yer arz etmişlerdir. Bunun yanı sıra insan hayatı, ilişkileri ve çevresi karmaşıklaştıkça bu piyasalar da çeşitlenmiş ve karmaşıklaşmıştır. Günümüzde artık ekonominin globalleşmesi ile birlikte bir ülke veya bölgede meydana gelen ekonomik bir kriz tüm dünyayı etkisi altına alan küresel bir krize dönüşmektedir.
Bu nedenle Basel II Kriterleri doğrudan ve dolaylı olarak birçok kesimden kurum, kuruluşun yanı sıra banka müşterisi olan birçok kurum ve insanı da etkileyecektir. Özellikle bankalar ve müşterileri, derecelendirme kuruluşları, düzenleyici otoriteler ve genel olarak makro ekonomiye etkisi olacaktır. Firmalar açısından baktığımız zaman daha ucuz kredi almanın tek yolu daha iyi risk derecesine sahip olmaktan geçecektir. Bu süreçten en çok KOBĐ‘ler etkilenecek ve firmaların kurumsallaşmaya geçip geçmemesi büyük önem arz edecektir.
Çalışmamızda Basel Kriterleri'ne neden ihtiyaç duyulduğu, bu sürece nasıl geçildiği, hangi kriterlerden oluştuğu ve ekonomik etkileri üzerinde durulmuş olmakla birlikte kredi veren ve kredi alanlar açısından büyük önem arz eden kredi derecelendirme konusuna ilişkin bir örneğe yer verilmiştir.
The purpose of my study is to take precautions about risks for the credits which are given by the banks scope of Basel Criterion in conformity with this to give an example for rating credits. As far as it is known, since financial markets first exist, they take important place in human’s life. From this point of view, human’s relationships and ambients become more complicated, these markets increase in variety and complexily. Today, with globalized economy, when an economic crisis occurs in a country or region it may turn into a global crisis that affects the whole world.
For this reason, Basel II Criterion affect many institutions as well as the bank customers directly or indirectly. They especially affect banks and their customers, regulating authority and generally macro economy. In terms of companies, the only way to get cheaper credit will be possible go only by having a better degree of risk rating. SMEs will be affected by this process and institutionalization will become more important for the firms.
This study explains why we need Basel Criterions, how this process will be applied by, which criterions are consisted and finally introduces an example about credit rating.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Basel II
Derecelendirme
KOBİ
Türk Bankacılık Sistemi
Basel II
SME
Turkish Banking Sector
Basel II'ye göre Türk Bankacılık sisteminde kredi Derecelendirmesi ve bir Uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3731
2022-07-20T00:01:02Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Coşkunlar, Emre
2022-07-19T10:50:38Z
2022-07-19T10:50:38Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3731
Bu araştırmada belediyelerdeki yöneticilerin hizmetkar liderlik rollerine ilişkin personel görüşlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma Eskişehir ili merkezinde bulunan 3 belediyede yürütülmüştür. Bu belediyelerdeki toplam 708 memur personeli araştırmamızın evrenini oluşturmaktadır.
Araştırmada veri toplama aracı olarak; personelin yöneticilerinin hizmetkar liderlik hakkındaki görüşlerine yönelik 56 adet ve araştırmacı tarafından eklenen 6 adet kişisel bilgilere yönelik toplam 62 sorudan oluşan anket kullanılmıştır.
Verilerin analizi için SPSS for Windows paket programından yararlanılmış ve frekans analizi, t testi ve varyans analizi gibi istatistiki işlemler yapılmıştır.
Belediyelerdeki yöneticilerin hizmetkar liderlik davranışlarına ilişkin personel görüşlerini anlamaya çalıştığımız bu araştırmada, her bir belediye için ayrı ayrı analizler yapılmıştır. Eskişehir Büyükşehir Belediyesinde çalışanlar sorulara (Ort=3,71) ile ‘’Katılıyorum’’, Odunpazarı Belediyesinde çalışanlar (Ort=3,48) ile ‘’Katılıyorum’’, Tepebaşı Belediyesinde çalışanlar ise (Ort=3,81) ‘’Katılıyorum’’ düzeyinde cevap vermişlerdir. Bu bağlamda Eskişehir Büyükşehir ve Tepebaşı Belediyelerinde çalışanlar, Odunpazarı Belediyesindeki çalışanlara oranla yöneticilerini daha hizmetkar bulmaktadırlar. Demografik değişkenlerin personel görüşlerini etkileyip etkilemediğini araştırdığımız kısımlarda ise; Eskişehir Büyükşehir Belediyesinde çalışanların görüşleri cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermemektedir. Görüşler arasında mesleki deneyim ve işyerindeki pozisyonlarına göre anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Odunpazarı Belediyesinde çalışanların görüşleri cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermezken; kıdeme ve işyerindeki pozisyonlarına göre anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Tepebaşı Belediyesinde çalışanların görüşleri cinsiyete ve kıdeme göre farklılık gösterirken; işyerindeki pozisyonlarına göre anlamlı farklılık tespit edilememiştir.
The purpose of this research is to evaluate the municipality workers opinions of their leaders in regards to their roles in servant leadership. Reasearch was conducted on 3 (three) municiplalities within the Eskişehir province. This research was accomplished by the participation of 708 civil servants working within these municipalities.
Source of information for the research; a survey comprising of 62 (sixtytwo) questions were used in this research, 56 (fiftysix) steered to personnels opinion of their leaders apprehension of servant leadership and 6 (six) added by the researcher were steered to obtain personal information.
Data was analysed using SPSS for Windows program, statistical processes like frequency analysis, t-tests and variance analysis were implemented.
Comprehending the veiws of personnel regarding municipality leaderships attitude to servant leadership was the purpose of this researh therefore every municipality was analysed individualy. Eskişehir metropolis municipality workers “I agree” response was an average of 3.71, Odunpazarı municipality workers “I agree” response was an average of 3.48 and the Tepebaşı municiplality workers “I agree” response was 3.81. In this respect; the rate of workers who found their leaders to be better servants are higher at Eskişehir metorpolis municipalitiy and Tepebaşı municipality than the workers of Odunpazarı municipality workers. To determine whether or not demographic variance was an impact to the opinions of the personnel is as follows; there wasn’t a significant difference of opinion between sexes in Eskişehir Metropolis municipality. Occupational qualifications and worksite positions played reasonable differences among the opinions. Although the opinions of the Odunpazarı municipality workers didn’t have a significant difference between sexes, differences were identified among wokers with seniority and worksite positions. Tepebaşı municipality workers didn’t reflect a reasonalbe difference in opinion by worksite positions but there was a difference in opinion among sexes and wokers with seniority.
tur
Liderlik
Hizmetkar Liderlik
Belediyeler
Leadership
Servant Leadership
Municipalities
Belediyelerde yöneticilerin hizmetkar liderlik rollerine ilişkin personel görüşleri: Eskişehir ili örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3524
2022-06-28T00:00:35Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Konak, Evren
2022-06-27T05:55:30Z
2022-06-27T05:55:30Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3524
Bu tezin amacı, insan kaynakları yönetim uygulamalarının (İKYU) işletme performansına etkilerini çalışanların bakış açısıyla ortaya koymak ve bu konuda Türkiye ve farklı ülkede yapılmış çalışmalara katkıda bulunmaktır.Tezin birinci bölümünde, insan kaynakları yönetimi (İKY) ve İKYU kavramlarının netlik kazanması için İKY tanımı, önemi, amaçları, tarihsel gelişimi, personel yönetiminden İKY geçiş, personel yönetimi ile İKY arasındaki farklar ve İKYU'dan; ?Seçme ve Yerleştirme?, ?Eğitim ve Geliştirme?, ? Performansa Dayalı Ücretlendirme? gibi kavramların üzerinde durulmuştur.Tezin ikinci bölümünde ise, işletme performans kavramı ve İKYU ile işletme performansı arasındaki ilişkiyi anlatan tüm modeller gözden geçirilerek ele alınmıştır.Tezin üçüncü bölümünde, İKYU'nun işletme performansı üzerine etkisine yönelik bir uygulama anketi yer almaktadır. Veriler Kocaeli'de faaliyet gösteren K-6H özel güvenlik firması çalışanlarından elde edilmiştir. Elde edilen veriler yapılan analizler sonucu yorumlanmıştır.Son olarak tüm bu yapılanlar sonuç bölümünde toparlanmış ve görüşler ve öneriler belirtilmiştir.
The aim of this thesis is to explore the effects of human resource management practices on firm performance from the viewpoint of employees and make contribution to studies which is studied on this subject in Turkey and different countriesPart one of the thesis covers, definitions like; human resource management and human resource management practices, human resource management , human resource management importance, human resource management?s aim, human resource management?s historical developments, transitions from personnel management to human resource management, differences between personnel management and human resources management. Also covers definitons like; human resource management practices; ?Selection and Recruiment?, ?Education and Development? and ? Incentive Compensation?.Part two covers, firm performance definition and relationship between human resource management practices and firm performance in all researched theoretical modelsPart three covers, the survey which explains the effects of human resource management practices on firm performance from the viewpoint of employees. Survey data obtain from K-6H private security firm employees in which is operating Kocaeli. After analyzing the obtained data some comments are made.In the end, all these factors is condensed in the deduction part of the thesis, which also embodies all statements.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İnsan Kaynakları Yönetim Uygulamaları
Çalışanların bakış açısıyla insan kaynakları yönetim uygulamaları ve işletme performansı ilişkisi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3525
2022-06-28T00:00:37Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Özmen, Gaye
2022-06-27T05:56:21Z
2022-06-27T05:56:21Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3525
Giderek artan rekabet ortamında çalışanların sağlıkları örgütsel verimlilik açısından çok önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışanların sağlıklarını koruyabilmeleri işlerinden memnun olmalarıyla da ilişkilidir. Bu çalışmanın amacı çalışanların presenteizm davranışları ile örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Bu araştırma Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi'nde hizmet veren bir tekstil işletmesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırma için ?Standford Presenteizm Ölçeği (SPS 6)? ve Allen ve Meyer'in ?Üç Boyutlu Örgütsel Bağlılık Ölçeği? kullanılmıştır. Örgütsel bağlılığın üç boyutu ile presenteizm arasında korelasyon analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda yapılan korelasyon analizine göre presenteizmin duygusal ve normatif bağlılıkla olumlu ve istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır.
In an increasingly competitive environment, the employees? health forms as a crucial term in the way of organizational productivity. Being able to care the employees? their own health is related to be satisfied with their job as well. The purpose of this study is to establish the association between presenteeism behavior patterns and organizational commitment of the employees. The study has been accomplished in a textile industry which is run in Eskişehir Organized Industrial Zone . ?Standford Presenteeism Scale (SPS 6)? and Allen and Meyer?s ?Three Component Conceptualization of Organizational Commitment? has been used in order to search of the study. Correlation analysis has been carried out amongst the three dimensional of organizational commitment and presenteeism. According to correlation analysis which has been applied at the end of the study, a significant relatedness of presenteeism with the emotional and normative commitment occured in terms of positive and statistical.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Presenteizm
Örgütsel Bağlılık
Tekstil Endüstrisi
Presenteeism
Organizational Commitment
Textile Industry
Presenteizm ile örgütsel bağlılık ilişkisi: Tekstil çalışanları üzerinde bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3526
2022-06-28T00:00:36Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Polat, Yalın Yiğit
2022-06-27T05:58:03Z
2022-06-27T05:58:03Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3526
Çalışmanın amacı, bankaların verdiği kredilere ilişkin olarak doğabilecek riskler için Basel Kriterleri kapsamında alınan önlemlere uygun olarak kredi derecelendirmesi için örnek bir uygulamaya yer vermektir. Bilindiği üzere finansal piyasalar ilk var oldukları zamandan itibaren insan hayatında önemli bir yer arz etmişlerdir. Bunun yanı sıra insan hayatı, ilişkileri ve çevresi karmaşıklaştıkça bu piyasalar da çeşitlenmiş ve karmaşıklaşmıştır. Günümüzde artık ekonominin globalleşmesi ile birlikte bir ülke veya bölgede meydana gelen ekonomik bir kriz tüm dünyayı etkisi altına alan küresel bir krize dönüşmektedir.Bu nedenle Basel II Kriterleri doğrudan ve dolaylı olarak birçok kesimden kurum, kuruluşun yanı sıra banka müşterisi olan birçok kurum ve insanı da etkileyecektir. Özellikle bankalar ve müşterileri, derecelendirme kuruluşları, düzenleyici otoriteler ve genel olarak makro ekonomiye etkisi olacaktır. Firmalar açısından baktığımız zaman daha ucuz kredi almanın tek yolu daha iyi risk derecesine sahip olmaktan geçecektir. Bu süreçten en çok KOBİ`ler etkilenecek ve firmaların kurumsallaşmaya geçip geçmemesi büyük önem arz edecektir.Çalışmamızda Basel Kriterleri'ne neden ihtiyaç duyulduğu, bu sürece nasıl geçildiği, hangi kriterlerden oluştuğu ve ekonomik etkileri üzerinde durulmuş olmakla birlikte kredi veren ve kredi alanlar açısından büyük önem arz eden kredi derecelendirme konusuna ilişkin bir örneğe yer verilmiştir.
The purpose of my study is to take precautions about risks for the credits which are given by the banks scope of Basel Criterion in conformity with this to give an example for rating credits. As far as it is known, since financial markets first exist, they take important place in human?s life. From this point of view, human?s relationships and ambients become more complicated, these markets increase in variety and complexily. Today, with globalized economy, when an economic crisis occurs in a country or region it may turn into a global crisis that affects the whole world.For this reason, Basel II Criterion affect many institutions as well as the bank customers directly or indirectly. They especially affect banks and their customers, regulating authority and generally macro economy. In terms of companies, the only way to get cheaper credit will be possible go only by having a better degree of risk rating. SMEs will be affected by this process and institutionalization will become more important for the firms.This study explains why we need Basel Criterions, how this process will be applied by, which criterions are consisted and finally introduces an example about credit rating.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
BASEL-II
Derecelendirme
Türk Bankacılık Sistemi
Kobi
SME
Rating
Turkish Banking Sector
Basel II'ye göre Türk bankacılık sisteminde kredi derecelendirmesi ve bir uygulama
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3527
2022-06-28T00:00:45Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Güneş Konak, Seher
2022-06-27T05:59:11Z
2022-06-27T05:59:11Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3527
Bu araştırmanın amacı, kamu sektöründe çalışanların iş tatmini ve örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkinin incelenmesi, yürürlükte ve hazırlanmakta olan mevzuat açısından değerlendirilmesidir. Ankara İl Sağlık Müdürlüğü'nde görev yapan 267 çalışana anket uygulanmıştır. Anketten elde edilen veriler SPSS 17.0 istatistik paketi ile analiz edilmiştir. Verilerin değerlendirilmesi amacıyla güvenilirlik (Cronbach Alpha), faktör, Pearson korelasyon analizleri yapılmıştır. Araştırma hipotezlerini test etmek üzere regresyon analizinden yararlanılmıştır.Araştırma sonuçları iş tatmininin örgütsel bağlılık boyutları üzerinde etkisi olduğunu, bu etkinin tüm boyutlar için olumlu yönde kendini gösterdiğini ortaya koymaktadır. İş tatmini ve örgütsel bağlılık boyutları arasındaki ilişkiler, Pearson korelasyon testi ile test edilmiştir. Bu analiz sonucunda, iş tatmini ile duygusal bağlılık arasında, iş tatmini ile devam bağlılığı arasında ve iş tatmini ile normatif bağlılık arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur.
The aim of this thesis is to explore relationship between employee?s (who is working in public sector) job satisfaction and organizational commitment, appraise from the viewpoint of in force and afoot legislation. Survey applied to 267 employees who is working in Ankara city health directorship. Obtained data analyzed with SPSS 17.0 programme. For the purpose of evaluating obtained data confidence (Cronbach Alpha) factor and Pearson correlations analysis is made. For the purpose of testing thesis?s hypothesis regression analyze is used.Relationships among job satisfaction and organizational commitment are tested with Pearson correlation test. Outcome of this analyze; relationship is found; between job satisfaction and sentimental loyalty, between job satisfaction and continued existence loyalty, between job satisfaction and coercible loyalty.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kamu Sektörü
İş Tatmini
Örgütsel Bağlılık
Kamu sektöründe çalışanların iş tatmini ve örgütsel bağlılıklarının yürürlükte ve hazırlanmakta olan mevzuat çerçevesinde araştırılması: Ankara İl Sağlık Müdürlüğü örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3595
2022-07-02T00:00:30Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Karapınar, Murat
2022-07-01T05:47:31Z
2022-07-01T05:47:31Z
2012
http://hdl.handle.net/11684/3595
Tükenmişlik kavramı ilk olarak 1970'li yıllarda Amerika'da, müşteri hizmetlerinde çalışan insanların yaşadığı mesleki bunalımı ifade etmek için kullanılmıştır. Tükenmişlik kavramı bir organizasyonun verimliliğine doğrudan etki eden önemli faktörlerdendir. Verimli bir organizasyonda verimli insan kaynağından oluştuğundan, çalışanlar kendilerini bedenen ve ruhen sağlıklı ve iyi hissettiklerinde verimli çalışanlar olurlar ve verimli organizasyonlar oluştururlar. Banka çalışanları da her alanında kendini hissettiren sıkıntılar, problemler ve zorlamalarla dolu bir yaşamla karşı karşıyadır. Banka çalışanlarının verimini, sağlığını ve psikolojisini etkileyen faktörler; duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlık hissi, kişisel tükenmişlik, iş tükenmişliği ve müşteri tükenmişliği olarak tanımlanan ve mesleki yılgınlık olarak da isimlendirilen tükenmişlik düzeyleridir. Bu araştırmada banka çalışanlarının tükenmişliği ?Maslach ve Kopenhag Tükenmişlik Envanterleri'ne? göre karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma sonucu MBI'da faaliyet sınırları, çalışan sayıları ve bankalar alt boyutlarında, CBI'da ise cinsiyet ve bankalar alt boyutlarında farklılıklar bulunmuştur.Anahtar Sözcükler: Maslach Tükenmişlik Envanteri, Kopenhag Tükenmişlik Envanteri, Bankacılar, Tükenmişlik
The concept of burnout syndrome was used in USA in the seventies to Express the occupational depression of the officals who work in client sector for the first time. Burnout syndrome is one of the important factor that has direct effect on the productivity of an establishment. A productive establishment means physically and mentally active minds so when the workforce feel themselves psychologically, socially, or physically good success comes easily. Bank officals -as other workers in other sectors- can have problems, desperations, difficulties in every area of their lives. One of the factor that effects accomplishment of bank officals is their burnout (exhaustion) level which includes emotional exhaustion, depersanalization, personal accomplishment feeling, personal exhaustion, work exhaustion, client exhaustion. Burnout syndrome is also named as occupational intimidation. İn this study, bank employees burnout were compared with respect to MBI and CBI. As a result of the comparison, there were statistical differences were found in the gender and banks for CBI, operating limits, number of employees and banks for MBI.Keywords: Maslach Burnout Inventory, Copenhagen Burnout Inventory, Bankers, Burnout
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Maslach Tükenmişlik Envanteri
Kopenhag Tükenmişlik Envanteri
Bankacılar
Tükenmişlik
Bankacılık sektöründe çalışanların tükenmişlik düzeylerinin Maslach ve Kopenhag kriterlerine göre ölçülmesi ve karşılaştırılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3556
2022-06-30T00:00:39Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_129
Doğan, Volkan
2022-06-29T06:25:56Z
2022-06-29T06:25:56Z
2012
http://hdl.handle.net/11684/3556
Bu çalışmanın amacı paranın algılanan sembolik değeri ile materyalist eğilimler arasındaki ilişkileri incelemektir. İki bölümden oluşan araştırmanın ilk bölümünde konuya ilişkin literatür hakkında bilgi verilmiş ve kavramlar arasındaki ilişkiler açıklanmıştır. Araştırmanın ikinci bölümünde ise araştırma modeli ve araştırmanın hipotezleri analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; paranın algılanan sembolik değeri ve materyalist eğilimler arasında alt boyutlar bağlamında ilişkilerin olduğu tespit edilmiştir. Bir diğer yandan paranın algılanan sembolik değeri ve materyalist eğilimler ile ilgili algılamaların katılımcıların demografik özelliklerine göre farklılık gösterdiği anlaşılmıştır.
The aim of this study is to examine the relationship between the perceived symbolic value of money and materialistic tendencies. This research consists of two parts; the first part presents the literature on the subject and the relationships among the concepts while the second part deals with the research model and analysis of the research hypotheses. The research findings revealed that there are relationships between the perceived symbolic value of money and materialistic tendencies in terms of sub-dimensions. One the other hand, the study also found that the perceptions about the perceived symbolic value of money and materialistic tendencies vary depending on the demographic characteristics of the participants.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Paranın Algılanan Sembolik Değeri
Materyalist Eğilimler
Paranın algılanan sembolik değeriyle materyalist eğilimler arasındaki ilişki
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3879
2022-07-28T00:01:24Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Eminoğlu, Gözde
2022-07-27T05:38:39Z
2022-07-27T05:38:39Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3879
Yenilikçilik, günümüzde üzerinde oldukça fazla durulan ve örgütler için
hayati önem taşıyan bir kavram halini almıştır. Örgütlerin yeniliğin sürekliliğini
sağlayabilmeleri için yenilikçi anlayışın hakim olduğu örgüt kültürüne sahip olmaları
gerekmektedir. Örgüt kültürünün ve yenilikçiliğin bir bütün olarak kabul edilmesi ile
örgütsel performansın artıp artmadığı bu çalışmanın temel konusudur. Bu
araştırmanın amacı ise; örgüt kültürü ve yenilikçiliğin örgütsel performans
üzerindeki etkilerini incelemektir.
Araştırma için gerekli veriler yüz yüze anket toplama yöntemiyle Rize ilinde
bulunan çay işletmelerinden toplanmıştır. Araştırma kapsamındaki işletmelere
verilen anketlerden 198 anket geri dönmüş ve bu anketler SPSS 14,0 paket programı
yardımıyla analiz edilmiştir. Araştırmanın amacına uygun olarak hazırlanan
hipotezler, korelasyon ve regresyon analizi ile test edilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre örgüt kültürü ve yenilikçiliğin örgütsel
performans üzerinde önemli ve anlamlı etkisi olduğu görülmüştür.
Innovation has become such a concept that is being considered substantially
and vital for organizations. To maintain innovation, organizations must have an
organization culture that has the innovative understanding. The topic of this study is
that organizational performance increases by considering organization culture and
innovation culture as a whole. Therefore the purpose of this research is to search the
effects of organizational culture and innovation on organizational performance.
The necessary data for the research were collected from tea factories in Rize
by surveys. 198 of the surveys that had been given to the companies have returned
and those surveys have been analyzed with the SPSS 14,0 package program. The
hypothesis that had been prepared according to the purpose of the research has been
tested with the analysis of correlation and regression.
According to the conclusion of the research organization culture and
innovation has significant effect on organization performance
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Örgütsel kültür ve yenilikçiliğin performansa etkilerini incelemeye yönelik bir araştırma
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3046
2022-06-09T00:00:18Z
com_11684_118
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_130
Sert, Hanife
2022-06-08T11:35:14Z
2022-06-08T11:35:14Z
2012
http://hdl.handle.net/11684/3046
Küresel ekonominin hakim olduğu günümüz koĢullarında, firmaların hayatta kalabilmelerini sağlayan en önemli faaliyetlerden birisi yenilikçiliktir. Çevresel faktörlerdeki belirsizlik firma yenilikçiliğini tetiklemekte ve yenilikçilik de iĢletme problemlerine karĢı bir çözüm aracı olmaktadır.
Bu çalıĢmanın amacı ekonomik çevresel faktörlerden rekabet yoğunluğu, talep belirsizliği ve teknolojik belirsizliğin firma yenilikçiliğin üzerindeki etkilerini ölçmektir.
AraĢtırma için gerekli veriler yüz yüze anket toplama yöntemiyle Kütahya ilinde bulunan küçük ve orta büyüklükteki iĢletmelerden (KOBĠ) toplanmıĢtır. AraĢtırma kapsamındaki iĢletmelere verilen anketlerden 224 anket geri dönmüĢ ve bu anketler SPSS 14,0 paket programı yardımıyla analiz edilmiĢtir. AraĢtırmanın amacına uygun olarak hazırlanan hipotezler, korelasyon ve regresyon analizi ile test edilmiĢtir.
AraĢtırma sonuçlarına göre ekonomik çevresel faktörlerden talep belirsizliği ve teknolojik belirsizliğin Kütahya‟daki KOBĠ‟lerin yenilikçiliği üzerinde önemli ve anlamlı etkisi olduğu ortaya çıkmıĢtır. Ancak rekabet yoğunluğunun Kütahya‟daki KOBĠ‟lerin yenilikçiliği üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı görülmüĢtür.
In today‟s conditions where the global economy dominates, innovation is one of the most important activities for firms‟ to survive. Uncertainty in environmental factors triggers the innovativeness of firms and innovativeness acts as a problem solving tool for problems of companies.
The aim of this study is to measure the effects of competition intensity, demand uncertainty and technological uncertainty as economic environmental factors on the innovativeness of firms.
The necessary data for the research were collected from SMEs in Kütahya by face to face surveys. 224 of the surveys that had been given to the companies was returned and the data was analyzed with the SPSS 14,0 package program. Hypotheses prepared accordingly for the purpose of the research were tested with correlation and regression analyses.
As a result of the study, it is found that demand uncertainty and technological uncertainty have important and significant effects on the innovativeness of SMEs in Kütahya. Whereas there isn‟t any significant effect of competition intensity on on the innovativeness of SMEs in Kütahya.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Küresel Ekonomi
Kütahya‟daki KOBĠ‟ler
Rekabet
Ekonomik çevresel faktörlerdeki belirsizliğin firma yenilikçiliği üzerindeki etkilerini incelemeye yönelik bir araştırma
masterThesis
MToxMDB8Mjpjb21fMTE2ODRfMTE4fDM6fDQ6fDU6bW9kcw==