2024-03-28T11:31:05Z
http://openaccess.ogu.edu.tr:8080/oai/request
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/434
2016-06-21T00:00:09Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Şen, Adil
Kurt, Aynur
TR100602
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları
2016-06-20T11:54:58Z
2016-06-20T11:54:58Z
2015
2015-12-22
http://hdl.handle.net/11684/434
Feżâʾil-i Ḫulefâ-i Râşidîn ve Ḫaṣâʾil-i Çehâr-yâr-ı Güzîn Hacı Abdî tarafından XVI. yüzyılda yazılmıştır. Kaynaklarda Hacı Abdî’nin hayatına ve eserlerine dair bilgi bulunmamaktadır. Bununla birlikte aynı yüzyıl içerisinde yaşamış, tarihi olaylar ve mekan açısından uygunluk gösteren Abdî mahlaslı birkaç şair bulunmaktadır. Bunun için bu şairlerden çalışmamızda söz etmeyi uygun gördük. Dört halîfenin fazîletleri ve güzel sıfatlarının anlatıldığı bu eser mesnevî nazım şekliyle yazılmıştır. Dört halîfenin vasıflarının anlatılması sebebiyle hilye özelliği taşır. Yine eserde dört halîfe hakkındaki menkıbevî hikâyelere de yer verilmiştir. Eserin sonunda bir de Hz. Fâtıma mevlidi yer almaktadır. Eserde, “Faṣlu fî İṣbâtı Ḫilâfeti Ebû Bekir bi’l-Kitâb-ı ve’s-Sünneti ve İctimâʿi’l-Ümmeti” başlığı altında Hz. Ebûbekir’in fazîletleri ve onun etrafında gelişen menkıbevi hikâyelere “Ḥikâyet-i Uḫrâ” adı altında yer verilmiştir. Hz. Ömer, Hz. Osmân ve Hz. Ali için de aynı başlıklarla onların özellikleri ve hikâyeleri anlatılmıştır. Elimizdeki nüsha olan Leipzig Üniversitesi cod Turc 55 numaradaki nüsha dışında eserin farklı bir nüshası saptanamamıştır. Ancak Ankara Milli kütüphane’de bir mecmua içerisinde farklı birkaç bölüm ile birlikte eserin Hz. Fâtıma bölümünden itibaren sonuna kadar olan kısmı yer almaktadır. Biz, XVI. yüzyılda yazıldığını eserde geçen tarih beyitinden anladığımız bu eseri tanıtırken ilgili kısımları M.K.’deki yarım nüsha ile edisyon kritik yaparak vermeyi uygun gördük. Eser XVI. yüzyıl Osmanlı Türkçesinin dil özelliklerini içermesinin yanında Eski Anadolu Türkçesinin özelliklerini de yansıtmaktadır. Eserin dili anlaşılır olmasına rağmen yer yer yazım, imla ve vezin hatâlarına da rastlanmaktadır. 2144 beyitlik bu eser “Ḥamdulillâh ol Ḫuẕâ-yı müsteʿân / Ẕât-ı pâkini bize ḳıldı ʿayân” beyitiyle başlamış olup, “Ḫatm olındı bunlaruñla bu kitâb / Söz temam vaʾllâhu aʿlem bi'ṣ-ṣavâb” beyitiyle son bulmaktadır.
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2016-06-13T08:18:42Z
No. of bitstreams: 1
10072942.pdf: 30103733 bytes, checksum: 8beb1580dbd94b04e871b370956bfa40 (MD5)
tur
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/openAccess
Abdi’nin Fezail-i Hulefa-i Raşidin
Abdi’nin Fezail-i Hulefa-i Raşidin ve Haşail-i ÇeharYar-i Guzin adlı mesnevisi (inceleme-metin-tıpkıbasım)
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/458
2016-06-28T00:00:25Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Adıgüzel, Adnan
Tartut, Esra
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları
2016-06-27T08:39:07Z
2016-06-27T08:39:07Z
2015
2015-07-02
http://hdl.handle.net/11684/458
Bu çalışmada Ziryab figürünün Endülüs kültür hayatı ile Avrupa’ya etkileri saptanmaya çalışılmıştır. Özelde Ziryab genelde doğu simgesinin Batı medeniyetinin oluşumundaki etkilerinin sorgulanması çalışmamızın ana problemidir. Bu çalışmanın ana konusu; Ziryab’ın Bağdat kültür ve medeniyetini taşıdığı Kurtuba’da mûsikî, konservatuvar, modern pedagojik eğitim, hitabet, astroloji ve moda tasarımı alanındaki öncülüğü ile onun Endülüs ve Avrupa kültür ve medeniyetine etkileri, dolayısıyla Ziryab figürü üzerinden Doğu’nun Batı kültür ve medeniyetine etkisinin araştırılmasıdır. Bu çerçevede çalışmamızda dünya sosyal ve kültürel hayatına nüfuz etmiş “Ziryab etkisi”, Batı ve Doğu kaynakları, klasik ve güncel çalışmalarla birlikte taranarak ortaya konmuştur. Bunun için öncelikle Ziryab’ın gerçek kimliğini tespit amacıyla ona ait en eski kaynaklarda yer alan biyografik bilgiler ve modern biyografileri göz önünde tutularak gerçek hayat hikâyesi tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmanın bir diğer ayağı ise; Endülüs’te çeşitli alanlarda meydana gelen köklü değişimlerin sebebinin yalnızca Ziryab mı, yoksa Ziryab rolünün büyüyen bir efsaneye mi sebep olduğu konusu olmuştur.
Çalışmanın giriş kısmında VIII. yüzyıla kadar Bağdat’taki ve IX. yüzyıla kadar Endülüs’teki mûsikî ve sosyal hayat hakkında kısaca bilgi verilmiştir. Birinci bölümde Ziryab’ın hayatı, eğitimi, Endülüs’e geçişi ve çeşitli alanlarda Endülüs hayatına etkileri, ikinci bölümde kendisiyle ilgili kaynak analizi ve Batılıların çalışmalarındaki yansıması anlatılmaya çalışılmıştır. Bu mühim figürün Batı dünyasına ve günümüze etkileri çalışmamızın üçüncü bölümünü oluşturmuştur. Batı’nın üstünlüğü tezini savunan birtakım oryantalistlerce Ziryab figürünün gerçek etkisinin tahrif edilmesi sonuç kısmımızın odak noktasını oluşturmuştur.
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2016-06-22T08:13:19Z
No. of bitstreams: 1
10076537.pdf: 1270108 bytes, checksum: 9782a14ad630500f27b0ea83943714ce (MD5)
tur
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/openAccess
Musikişinas
Geçmişten günümüze musikişinas Ali B. Nafi (Ziryab)’nin endülüs kültür hayatına ve avrupaya etkileri
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1054
2017-07-13T00:00:21Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Adalıoğlu, Hasan Hüseyin
Yılmaz, Esra
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları
2017-07-12T05:25:47Z
2017-07-12T05:25:47Z
2016
2016
http://hdl.handle.net/11684/1054
Kültürel ve tarihsel açıdan, dünyanın, uluslar ve kıtalar arasındaki en önemli bağlantısı olan İpek Yolu’nun, Anadolu güzergâhlarından biri Tebriz-Antalya İpek Yolu güzergâhıdır. Tebriz, Erzurum, Erzincan, Sivas, Kayseri, Nevşehir, Aksaray, Konya ve Antalya bağlantısından oluşan bu rota, özellikle Anadolu Selçukluları zamanında aktif bir şekilde kullanılmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti fetih politikalarını ticari kazanç elde edebilecekleri bölgelere doğru gerçekleştirmişlerdir. Çeşitli devletlerle imzaladıkları uluslararası antlaşmalarla canlı bir ekonomik hayatın oluşmasını sağlamışlardır. Kervanların güvenli bir şekilde ilerleyebilmesi amacıyla güzergâh üzerine kervansaraylar inşa edilmiş, yıllık panayırlar düzenlenmiş, haftalık pazarlar kurulmuştur. Bu canlı ve güvenli ortam, Çin ipeğinin, Hindistan baharatlarının, İran gümüşlerini, Suriye cam eşyalarının, Malezya değerli taşlarının, Rusya kürklerinin, Irak atlaslarının, Kafkasya atlarının, Horasan kılıçlarının Anadolu üzerinden dünyanın dört bir tarafına taşınmasına vesile olmuştur. Anadolu ise imal ettiği değerli kumaşlar, çeşitli madenler, orman ürünleri ve diğer çok sayıda ürün ile ticarete katılmıştır. Bu zengin tüketim ürünleri kültürel değişim ve etkileşimi hızlandırmıştır. Bu sebeplerle, kapsamlı ve çok katmanlı bir ekonomik ve kültürel etkileşim sistemi olarak, İpek Yolu, bugün küreselleşme olarak tanımladığımız olgunun modernite öncesi bir prototipi olarak kabul edilebilir.
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2017-07-04T07:09:08Z
No. of bitstreams: 1
10130162.pdf: 1665307 bytes, checksum: 6f687d6b77ad88e1e6125bb21df09496 (MD5)
tur
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
İpek Yolu
XII. ve XIII. yüzyıllarda Tebriz-Antalya İpek yolu güzergahı
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1131
2017-11-17T01:01:50Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Adıgüzel, Adnan
Yıldırım, Alper
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları
2017-11-16T12:00:07Z
2017-11-16T12:00:07Z
2017
2017
http://hdl.handle.net/11684/1131
XVIII. yüzyıl, Osmanlı Devleti açısından oldukça sıkıntılı bir dönem olmuştur. Bu dönemde Osmanlı Devleti dış cephede Avusturya, Rusya ve İran devletleriyle mücadele ederken içeride de bir takım isyanlarla uğraşmak durumunda kalmıştır. Bunlardan biri de 1730 senesinde Lale Devri’ni sona erdiren Patrona Halil İsyanıdır. Osmanlı Devleti bu vaziyette iken Sultan I. Mahmud Osmanlı Devleti’nin 24. Padişahı olarak başa geçmiştir.
Sultan I. Mahmud’un tahta çıkış tarihi 2 Ekim 1730’dur. Sultan I. Mahmud tahta çıktığı esnada İran tahtında Şah II. Tahmasb bulunmaktadır. 1736 senesine kadar İran tahtında bulunan II. Tahmasb’ın ardından İran’ın başına Nadir Şah geçmiştir. 11 sene kadar İran tahtında oturan Nadir Şah 1747 yılında öldürülmüştür.
XVIII. yüzyılın ikinci çeyreğindeki Osmanlı-İran ilişkileri genel olarak birbirlerinden toprak elde etme mücadeleleri ile geçmiştir. Mücadele bugünkü Doğu Anadolu toprakları ile Azerbaycan, İran Azerbaycan’ı ve Irak topraklarında geçmiştir. Ancak sonuçta iki devletin sınırları 1639 yılında imzalanmış olan Kasr-ı Şirin Anlaşması’ndaki haliyle kabul edilmiştir.
Sultan I. Mahmud döneminde İran ile mücadelelerin önemli bir bölümü Nadir Şah ile gerçekleşmiştir. Bu dönemde iki hükümdar sadece siyasi ve askeri mücadeleler vermemiş, aynı zamanda dinî-mezhebî meseleler de gündeme gelmiştir.
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2017-11-13T07:34:14Z
No. of bitstreams: 1
I. Mahmud Devri Osmanlı-İran İlişkileri Yüksek Lisans Tezi.pdf: 6951807 bytes, checksum: aa2a6190c9923ca60fea96b9b42f1064 (MD5)
tur
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/openAccess
I. Mahmud
I. Mahmud devri Osmanlı-İran ilişkileri
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1290
2018-02-07T01:00:50Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Adalıoğlu, Hasan Hüseyin
Yağcı, Mehmet Emin
TR39738
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri
2018-02-06T07:09:18Z
2018-02-06T07:09:18Z
2016
2016
http://hdl.handle.net/11684/1290
Bu çalışmada, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hayatını konu edinen Neşru’t-Tıyb fi Ahvâli’l-Habîb adlı risâlenin edisyon kritiği yapılarak eserin muhtevası üzerinde değerlendirmeler yapılmıştır. Üzerinde çalıştığımız eser günümüzden yaklaşık 284 yıl önce yazılmıştır. Eserde, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in nesebi, doğumu, mucizeleri ve diğer bazı özellikleri hakkında bilgiler verilmiştir. Osmanlı devri gelenek ve zihniyet dünyasında kaleme alınan bu risâle, dönemin Padişahı I. Mahmud’a sunulmuştur.
Sözlükte davranış, hal, tavır, biyografi, hayat hikâyesi gibi anlamlara gelen siyer (ال سيرة
veya ال سيرة النَّبَويَّة ) Hz. Muhammed (s.a.v)’in hayat hikâyesi anlamında kullanılmaktadır. Müslümanlar, tarih boyunca Peygamber (s.a.v.)’in sözlerini, davranışlarını, gündelik yaşantısını araştırıp bu maksatla topladıkları bilgileri kitaplaştırmışlar veya bu kitaplara şerh ve haşiyeler yazmışlardır. Günümüzde daha çok tarihçiler ve edebiyatçılar tarafından tarih ve dil yönüyle inceleme yapılan Osmanlı devri siyer kitapları üzerine akademik çalışmalar, her geçen gün artmaktadır.
Bu çalışma, giriş ve iki bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde eserin yazılma amacı, metin tesisinde takip edilen yol ve nüshalar hakkında bilgi verilmiştir. Birinci bölümde, “Neşru’t-Tıyb fi Ahvâli’l-Habîb” adlı eserin muhtevası ile ilgili bilgiler verilmiş; ikinci bölümde ise, metin Arap harfleriyle yeniden dizilerek, nüshalar arasındaki farklılıklar gösterilmiştir. Eserde geçen ayet ve hadislerin yerleri ve kaynakları bulunup dipnotlarda gösterilmiştir. İçerik bakımından aynı anlamda fakat farklı lafızlarla kaynakta geçen hadisler
مضى هذا الحديث بهذه الألفاظ الآتية ifadesiyle tarafımızdan ilave edilmiştir.
Bu çalışmayla XVIII. yüzyıl Osmanlı zihniyet dünyasını yansıtan bir risâleyi gün yüzüne çıkararak ilgililerin istifadesine sunmayı ve eserin farklı nüshalarını tanıtıp, aralarındaki bazı farklılıkları göstererek günümüz siyer çalışmalarına katkı sağlamayı düşünüyoruz.
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2018-01-15T11:39:11Z
No. of bitstreams: 1
BAŞARILITez M.E.YAĞCI Son SİYAH-BEYAZ.pdf: 14076095 bytes, checksum: 63385a276a900281db059635ebc5a377 (MD5)
tur
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/openAccess
Risale
Neşru’t-tıyb fi ahvali’l-habib adlı risale’nin edisyon kritiği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1434
2018-04-11T00:00:13Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Adalıoğlu, Hasan Hüseyin
Demir, Sertaç
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları
2018-04-10T05:53:08Z
2018-04-10T05:53:08Z
2017
2017
http://hdl.handle.net/11684/1434
Bu çalışma, Osmanlı Devleti'nin mahkeme kayıtlarını tutan şer'iye sicillerinden Sivrihisar'a ait bir numaralı defterin 162-237.sahifelerinin transkribe edilerek değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Defterin bu günkü alfabe ile yazımı sırasında basit transkripsiyon kuralları uygulanmıştır. Metindeki hükümler, tarihsel bakış açısı ile değerlendirilmiş, konuyu tamamlamak bakımından Osmanlı hukuk sistemi ile ilgili birtakım kavramlar tanıtılmıştır. Çalışmada ayrıca Sivrihisar'ın tarihi hakkında kısa bilgi verilmiştir.
Çeşitli konularda hükümlerin yer aldığı defter, dönemin siyasi, sosyo-ekonomik, askerî ve kültürel yönleri hakkında fikirler vermektedir. Bu bilgiler ışığında Osmanlı Devleti'nin merkez dışındaki uygulamaları ve Sivrihisar’ın Osmanlı tarihindeki önemi de ortaya çıkmaktadır.
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2018-04-04T07:29:05Z
No. of bitstreams: 1
tez temmuz son.pdf: 3098408 bytes, checksum: b588ddaa4a775802fd5ce4b0485d5546 (MD5)
tur
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/openAccess
Şer'iye Sicilleri
1 Numaralı Sivrihisar kadı sicilinin 162-237. sahifelerinin transkripsiyon ve tahlili
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2345
2022-01-20T01:00:25Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Erşahin, Ahmet Ayhün
Demir, Burcu
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
2022-01-18T11:18:43Z
2022-01-18T11:18:43Z
2019
2019
http://hdl.handle.net/11684/2345
Bu çalışmanın konusu 20. yüzyılda yaşamış Kırımlı bir yazar olan Cengiz
Dağcı’nın hayatı ve eserlerinde geçen İslamî motiflerdir. Cengiz Dağcı II. Dünya
Savaşı’nda Rus ordusunda Almanlara karşı savaşmış, bu sırada Alman ordusuna esir
düşmüştür. Savaştan sonra Londra’ya yerleşen Dağcı kendi başından geçenleri ve
Kırım halkının yaşadıklarını konu alan eserler yazmıştır.
Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Cengiz Dağcı’nın hayatı
incelenmiştir. İkinci bölümde ise Cengiz Dağcı’nın eserlerinde geçen İslamî motifler
kategorize edilerek değerlendirilmiştir
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2022-01-18T06:12:03Z
No. of bitstreams: 1
108-6782-10218177.pdf: 1982754 bytes, checksum: a8c3e0ebe050e63303130fee0029230a (MD5)
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/openAccess
Cengiz Dağcı
Kırımlı yazar Cengiz Dağcı’nın hayatı ve eserlerindeki İslami motifler
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1507
2018-05-09T00:00:29Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Adıgüzel, Adnan
İkiz, Ali
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları
2018-05-08T05:29:53Z
2018-05-08T05:29:53Z
2017
2017
http://hdl.handle.net/11684/1507
Bu çalışma Hz. Peygamberin son günlerinde yaşanmış olan hadiseleri ele almaktadır. Çalışmanın giriş bölümünde konunun mahiyeti ve dayandığı kaynaklar ele alınıp bu kaynaklar çerçevesinde çalışmanın önemi üzerinde durulmaktadır. Birinci bölüm Hz. Peygamberin Medine’de iken, hac yapmak için insanları hacca çağırması ile başlamakta, daha sonra güzergâh boyunca Mekke’ye kadar konaklanan yerler, o yerlerde yaşanan olaylar ve bu olaylara bağlı olarak ortaya çıkan hadiselerin ele alınmasıyla devam etmektedir. İkinci bölüm ise olaylar Hz. Peygamberin hac için Mekke’de bulunduğu esnada, yer ve zaman unsurlarına dikkat edilerek incelenmektedir. Daha sonrasında Hz. Peygamberin Medine’ye dönüşü ve vefatına kadar yaşadıkları ele alınıp değerlendirmeler yapılmaktadır.
Sonuç bölümünde ise Hz. Peygamberin ömrünün son zamanlarında yaşanan olayların İslam dünyasına nasıl etki ettiği üzerinde durulmuş ve bu etkinin günümüzdeki yansımaları değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2018-04-18T06:53:27Z
No. of bitstreams: 1
Ali İKİZ TEZ BASKI İÇİN 20.08.2017 en son hali.pdf: 2330892 bytes, checksum: 68fe4d7ef7053baf264591a2b6a65558 (MD5)
tur
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/openAccess
Hz. Muhammed
Hz. Muhammed’in son günleri ve bu dönemdeki olayların tarihi yansımaları
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2275
2022-01-14T01:00:29Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Adıgüzel, Adnan
Eser, Mehmet
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
2022-01-13T08:36:33Z
2022-01-13T08:36:33Z
2019
2019
http://hdl.handle.net/11684/2275
Bu çalışmanın konusu, Hz. Muhammed (sav) tarafından “annem” diye hitap
edilen ve anılan dört kadındır. Bu kadınlar; Hz. Muhammed’in, annesi Âmine hatun,
dadısı Ümmü Eymen, sütannesi Halime ve amcası Ebu Talib’in hanımı Fatıma bt.
Esed’dir. Çalışmada Hz. Muhammed’in yetişmesinde birlikte olduğu dört kadının ve
dolayısıyla aile bireylerinin Hz. Muhammed ile olan ilişkisi incelenmiştir.
Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Hz. Muhammed’in
(sav) doğduğu; coğrafi, sosyal, ekonomik, kültürel, dinî ortam incelenmiştir. İkinci
bölümde ise asıl konumuz olan bu dört kadının, Hz. Muhammed ile birliktelikleri
değerlendirilmiştir
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2022-01-13T08:04:57Z
No. of bitstreams: 1
48-6616-10252421.pdf: 3161421 bytes, checksum: d12c90a69cf493e05ca12100168f3a69 (MD5)
tur
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/openAccess
Hz. Muhammed (sav)
Risalet öncesi Hz. Muhammed’in hayatına etki eden bazı kadınlar
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2355
2022-01-20T01:00:36Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Adıgüzel, Adnan
Saliha, Siper
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
2022-01-18T13:12:19Z
2022-01-18T13:12:19Z
2018
2018
http://hdl.handle.net/11684/2355
İnsanlık tarihi ile başlayan eğitim, her çağda toplumların en önemli
gereksinimlerinden biri olmuştur. Bu çalışma, İslam’ın ilk yıllarından itibaren cami
ve çevrelerinde başlayan eğitimin, zamanla daha da sistematik olarak geliştiği
medreseler dönemiyle ilgilidir. Çalışma, Osmanlı döneminin Sivrihisar
bölgesindeki medreselerle sınırlıdır.
İnsanlar, İslam’ın ilk yıllarında eğitim olarak sadece Kur’an öğretimi ve
Peygamberimiz (sav) hakkındaki rivayetleri ele almışlardı. Bunun yanında günlük
hayatta karşılaşılan sorularının İslam’ın temel kaynaklarına dayalı olarak çözümü
konularında bilgiler elde etmeye çalışmışlardı. Ancak zamanla hayatın her yönüyle
ilgili bilgilerin öğrenilmesi gereği kabul edilmiştir. Bu durum, insanları çok çeşitli
bilgileri öğreneceği eğitim kurumları oluşturmaya sevk etmiştir. İşte medreseler de
böyle bir ihtiyaçtan doğmuştur. Bu çalışmada Sivrihisar’daki (Sefer-i Hisar)
Osmanlı Medreseleri hakkında bilgi verilmiştir. Burada, kaynaklara ulaşılabildiği
ölçüde, Osmanlı Devleti’nin önemli konumlarında görev alan şahsiyetlerin
yetişmesini sağlayan bu medreselerin kuruluş yeri, banisi, vakfiyesi, vakıf yerleri
ve bu yerlerden gelen gelirler, varsa camii ve kümbetleri, öğrenci sayısı ve ders
veren müderrisleri tanıtılacaktır
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2022-01-18T06:41:23Z
No. of bitstreams: 1
112-6781-10218897.pdf: 2584832 bytes, checksum: 317139452da77862555ea02039a9e47e (MD5)
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/openAccess
Medrese
Osmanlı döneminde Sivrihisar medreseleri ve müderrisleri
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2417
2022-01-22T01:00:17Z
com_11684_116
com_11684_16
com_11684_2
col_11684_128
Erşahin, Ahmet Ayhün
Ejdar, Münevver
ESOGÜ, İlahiyat Fakültesi, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı
2022-01-21T13:36:22Z
2022-01-21T13:36:22Z
2019
2019
http://hdl.handle.net/11684/2417
Bu çalışmanın konusu Osmanlı Devleti’ndeki vak‘anüvislik müessesesi ve bu
alanda eser vermiş olan Râşid Mehmed Efendi’nin hayatı, ilmî kişiliği ve telif ettiği
eserlerdir. Çalışmada özellikle Râşid Mehmed Efendi’nin Târîh-i Râşid adlı eseri
üzerine yoğunlaşılmış ancak bu eserin dil, üslup ve metot yönünden aynı dönemi
kapsayan Îsâ-zâde Târîhi ve Nusretnâme adlı iki eserle karşılaştırılması yapılmaya
çalışılmıştır. Diğer taraftan tarih yazımında resmî ve gayrı resmî tarihçiliğin etkileri
üzerinde durulmuş, resmî tarihçilerin rahatlıkla dile getiremedikleri konuları gayri
resmî tarihçilerin daha kolaylıkla ifade edebildikleri gözlemlenmiştir
Submitted by Kaner Ulusoy (kaneru26@gmail.com) on 2022-01-20T08:06:52Z
No. of bitstreams: 1
159-6783-10218350.pdf: 3714807 bytes, checksum: 3d1879bdc2afb96061ff583c0ff9cac2 (MD5)
tur
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
info:eu-repo/semantics/openAccess
Râşid Mehmed Efendi
Vak’anüvis Raşid Mehmed Efendi’nin Tarih-i Raşid’iyle İsazade Tarihi ve Nusretname’yle karşılaştırılması
masterThesis