2024-03-28T22:31:26Z
http://openaccess.ogu.edu.tr:8080/oai/request
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/329
2016-03-15T10:10:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul ikliminin ortaokul öğrencilerinin algılarına göre değerlendirilmesi
Saraç, Kübra
Bektaş, Fatih
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Okul İklimi
Örgüt İklimi
Eğitim Yönetimi
Okul Yönetimi
School Climate
Organizational Climate
Educational Administration
School Administration
Bu çalışmanın amacı, okul ikliminin ortaokul öğrencilerinin algılarına göre değerlendirilmesidir.
Araştırmada nicel ve nitel verilerin kullanıldığı karma desenli bir yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini; 2014–2015 eğitim öğretim yılında Bursa ili merkezde yer alan okullarda öğrenim görmekte olan ortaokul öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemine göre seçilen 830 ortaokul öğrencisi ile amaçlı örnekleme ile seçilen 40 ortaokul öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri; kişisel bilgi formu ve Çalık ve Kurt (2010) tarafından geliştirilmiş “ Okul İklimi Ölçeği” ile toplanmıştır. Ayrıca ortaya çıkan anlamlı farklılıkların nedenlerini ortaya koymak için öğrenciler ile yarı- yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22.0 programında analiz edilmiştir. Verilerin istatistiksel çözümlemeleri için; tanımlayıcı istatistiksel metotlar (frekans, yüzde, ortalama, standart sapma), bağımsız grup t testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve post-hoc tukey testi kullanılmıştır. Nitel veriler ise betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir.
Araştırma sonucunda, başarı odaklılık boyutunun algı düzeyi en yüksek, güvenli öğrenme ortamı ve olumlu akran etkileşimi boyutunun algı düzeyi en düşük olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin okul iklimi algısı, cinsiyet ve babaların eğitim durumu değişkenlerine göre sadece destekleyici öğretmen davranışları boyutunda anlamlı bulunmuştur. Sınıf ve annelerin eğitim durumu değişkenleri tüm alt boyutlarda anlamlı bulunmuştur. Okul değişkeni ortalamaları başarı odaklılık ve güvenli öğrenme ortamı ve olumlu akran etkileşimi boyutlarında anlamlı bulunmuş iken, gelir durumu sadece başarı odaklılık boyutunda anlamlı bulunmuştur. Betimsel analiz sonuçlarına göre öğrencilerin destekleyici öğretmen davranışları ve başarı odaklılık boyutlarındaki algıları olumlu, güvenli öğrenme ortamı ve olumlu akran etkileşimi boyutu algıları olumsuz olarak belirlenmiştir.
The purpose of this study is to evaluate school climate as percieved by secondary school students.
In the research a mixed method pattern consisted of quantitative and qualitative datas were conducted. The population of research consists of secondary school students who receive education in Central of Bursa during the academic year 2014- 2015. The sample of the study consists of 830 secondary school students were chosen by convenience sampling methods and 40 secondary school students were chosen by purposive sampling. Datas were collected with personal information form and “School Climate Scale” which developed by Çalık and Kurt (2010). Moreover, semi-structured interviews were conducted with students in order to determine the causes of significant differences. Obtained datas were analyzed by using the SPSS 22.0. For the statistical analyses of datas, descriptive statistical methods (frequency, percentage, average, standard deviation), independent group t test, one way analysis of variance (ANOVA) and post hoc tukey test were used. Qualitative datas were analyzed by using descriptive analysis method.
As a result of research, perception of achievement- orientation dimension as the highest, perception of safe learning environment and positive peer interaction dimension as the lowest was determined. Students' perceptions of school climate scores, according to sex and educational level of the father, was found significant variable in supportive teacher behaviors. Class and educational level of the mothers’ variables were significant in all sub dimensions. School variable was found significant in achievement- orientation and safe learning environment and positive peer interaction dimensions, while income status was found only significant variable in achievement- orientation dimension. According to the results of descriptive analysis, supportive teacher behaviors and achievement- orientation dimension of students were positive, safe learning environment and positive peer interaction size were determined as negative.
2016-03-03T10:21:29Z
2016-03-03T10:21:29Z
2016-03-03T10:21:29Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/329
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/330
2016-03-04T01:00:12Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye’deki yüksek öğretim kurumlarında hesap verebilirlik ve akademik özgürlük
Doğan, Didem
Aypay, Ahmet
TR149072
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Yükseköğretim
Hesap Verebilirlik
Akademik Özgürlük
Doğrulayıcı Faktör Analizi
Higher Education
Accountability
Academic Freedom
Confirmatory Factor Analysis
Bu araştırmanın amacı; Türkiye'deki devlet üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin görüşlerine göre yükseköğretim kurumlarındaki hesap verebilirlik uygulamalarını ve akademik özgürlükleri değerlendirmektir. Bu araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada “Yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirlik ölçeği” ile “Akademik özgürlük ölçeği” olmak üzere iki ölçme aracı kullanılmıştır. Ölçme araçlarını geliştirme sürecinde açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri yapılmıştır.
Araştırmanın evreni Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarında görev yapan 141.674 akademisyenden oluşmaktadır. Araştırmanın örnekleminde ise tabakalı örnekleme yöntemi ile seçilen 12 devlet üniversitesinde görev yapan 790 akademisyen yer almaktadır.
Akademisyenler yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirlik uygulamalarını ve akademik özgürlükleri ortalamanın altında değerlendirmişlerdir. Akademisyenlerin yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirliğe ilişkin görüşleri arasında cinsiyet ve unvan değişkenine göre anlamlı bir farklılık saptanmazken, yaş değişkenine göre finansal ve açıklama alt boyutlarında anlamlı bir farklılık saptanmıştır.
Akademisyenlerin yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirlik ile ilgili görüşleri arasında üniversite ve üniversitenin kuruluş yılı değişkenlerine göre tüm alt boyutlarda anlamlı bir farklılık saptanmıştır.
Akademisyenlerin Türkiye’deki akademik özgürlüklere ilişkin görüşleri arasında cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir fark saptanmazken, yaş ve unvan değişkenlerine göre araştırma ve önem alt boyutlarında anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Akademisyenlerin akademik özgürlüklere ilişkin görüşleri arasında üniversite ve üniversitenin kuruluş yılı değişkenlerine göre tüm alt boyutlarda anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirlik ile akademik özgürlükler arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirliğin akademik özgürlüklerin % 45’ini yordadığı saptanmıştır. Bu araştırmada Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarındaki hesap verebilirliğin ve akademik özgürlüklerin yetersiz olduğu sonucuna varılmıştır. Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarının, Türk eğitim sisteminin yapısına uygun, akademik özgürlükleri koruyan, orijinal bir hesap verebilirlik mekanizmasına ihtiyacı vardır. Yükseköğretim kurumları akademik özgürlükleri koruyan ve hesap verebilen kurumlar olarak gelişim gösterebilir.
The purpose of this study is to evaluate accountability practices and academic freedom in the higher education institutions based on the views of academics who are employed in state universities in Turkey.
Correlational Survey Model was used in this study. In the study, two assesment instruments were used, the first one was “Scale of Accountability in Higher Education Institutions” and the second one was “Scale of Academic Freedom.” During the development of the assesment instruments, exploratory factor analysis and confirmatory factor analysis were carried out. The universe of the study consists of 141.674 academics who are employed the higher education institutions of Turkey. In the sample of the study, there are 790 academics working in 12 state universities and chosen via stratified sampling method. Academics evaluated the accountability practises and academic freedom in the higher education institutions below the average. While no significant correlation has been found among the views of the academics on accountability in higher education based on gender and rank, a significant difference was found in the sub -dimensions of financial and explanation based on age. Among the views of the academics on accountability in higher education institutions, a significant difference was found in all of the sub-dimensions, based on universities and establishment date of the universities.
While no significant correlation was found among the views of academics on academic freedom in higher education institutions based on gender. A significant difference was found in the sub-dimensions of research and importance. Among the views of the academics concerning accountability, a significant difference was found in all sub-dimensions based on universities and establishment date of the universities.A significant positive correlation was found between accountability and academic freedom in higher education institutions. Accountability explains 45 % of the variation in academic freedom. In this study, accountability and academic freedom levels in this sample of Turkish Higher Education Institutions were found to be relatively low. Higher Education Institutions in Turkey need an original accountability system which is compatible the overall structure of our education system and which protects academic freedom. Higher education instituions need to develop accountability and have academic freedom.
2016-03-03T13:53:15Z
2016-03-03T13:53:15Z
2016-03-03T13:53:15Z
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/330
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/331
2016-03-04T01:00:07Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye’de eğitim yönetimi alanında araştırma geleneği ve paradigmaların gömülü teori bağlamında değerlendirilmesi
Demirhan, Gökhan
Aypay, Ahmet
Yüce, Cemil
TR19913
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Eğitim Yönetimi
Araştırma Geleneği
Paradigma
Ontolojik Kabul
Epistemolojik Kabul
Teleolojik Kabul
Gömülü Teori
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı, bir bilimsel disiplin olarak Eğitim Yönetimi alanında yapılan araştırmaları yönlendiren temel felsefi kabulleri ve alandaki akademisyenler tarafından bu kabuller doğrultusunda oluşturulan, sürdürülen araştırma geleneğinin temel özelliklerini belirlemektir.
Yöntem: Bu araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden Gömülü Teori (Grounded Theory) ile tasarlanmıştır. Araştırma kapsamında çalışmalarını Eğitim Yönetimi alanında sürdürmekte olan 18 profesör doktor unvanlı akademisyen ile yapılan yarı yapılandırılmış mülakatlarda toplanan veriler kullanılan araştırma tasarımına uygun olarak analiz edilmiştir.
Bulgular: Beş basamaktan oluşan veri analiz süreci sonucunda, Ontolojik Kabuller, Epistemolojik Kabuller, Teleolojik Kabuller ve Sosyal/Bireysel Faktörler olmak üzere, dört temadan ve bu temalara ait 22 kategoriden oluşan bir teorik yapıya ulaşılmıştır.
Sonuç: Eğitim Yönetimi alanındaki mevcut araştırma geleneği ve paradigma; alandaki bilim insanlarının ontolojik, epistemolojik ve teleolojik olarak adlandırılarak sınıflandırılan felsefi inanç ve kabulleriyle birlikte, yine bilim insanlarının bireysel özellikleri ya da toplumla, siyasi iktidarlarla ve akademik çevrelerle kurdukları akademik odaklı olmayan ilişkilerinden doğan faktörler tarafından oluşturulan, şekillendirilen ve sürdürülen bir yapıdır. Alanda egemen olarak bulunan araştırma geleneğinin yanı sıra, alternatif olarak adlandırılabilecek kabul, tutum ve görüşler de mevcut olmakla birlikte, ulaşılan veriye dayalı teorik yapının çekirdeğini alandaki araştırma geleneğini oluşturan sosyal/bireysel faktörlerden biri olan Akademik Atama ve Yükselme Kriterleri kategorisi oluşturmaktadır.
Purpose: The purpose of this study is to determine the basic philosophical assumption leading to researches in field of educational administration and basic characteristics of research tradition obtaining through assumption of academic staffs on this field.
Methodology: In this study, as a qualitative method, Grounded Theory approach was used. Data were collected from 18 professors in field of educational administration by semi-structured interview and analyzed through Grounded Theory approach.Findings: After five step analysis process, a theoretical frame consisting of four themes including ontological assumptions, epistemological assumptions, theological assumptions and social/individual factors and 22 sub-themes was constituted.
Results: Current research tradition and paradigm in the field of educational administration consists of a structure through philosopical beliefs and assumptions categorized as ontolological, epistemological, theological and indivual characteristics of academics and their relations through political and academic environment. Besides common research tradition, there are assumptions, attitute, and reviews as an alternative and the core of theoretical frame through data was constitued from ‘Academic
Promotion and Appointment’ criteria which is one of the social/individual factor as a research tradition.
2016-03-03T14:53:07Z
2016-03-03T14:53:07Z
2016-03-03T14:53:07Z
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/331
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/341
2016-03-16T01:00:10Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Sınıf öğretmenlerinin matematiği ve öğretmenliğe ilişkin inançlarının etkileşimi ve bu inançların öğrencilerin matematik başarısına etkisi
Danişman, Şahin
Karadağ, Engin
TR192075
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Epistemolojik İnançlar
Pedagojik İnançlar
Öğretmenlik Yeteneği İnançları
Öğretmenlik Bilgisi
Matematik Başarısı
Epistemological Beliefs
Pedagogical Beliefs
Teaching Ability Beliefs
Teaching Knowledge
Mathematics Achievement
Amaç: Bu araştırma, sınıf öğretmenlerinin matematik odaklı epistemolojik ve pedagojik inançlarının ve öğretmenlik yeteneğine ve öğretmenlik bilgisinin önemine ilişkin inançlarının birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyerek, öğretmenlerin sahip oldukları bu inançların öğrencilerin matematik başarısını nasıl etkilediğini ortaya koymayı amaçlamıştır. Yöntem: Araştırmanın beş temel değişkeni arasında neden-sonuç ilişkisi bulunduğu düşünüldüğünden dolayı, araştırmada yapısal eşitlik modeli temelinde nedensel desen kullanılmıştır. Eskişehir’deki devlet ilkokullarında görev yapan 548 sınıf öğretmeni ile bu okullarda okuyan 1888 dördüncü sınıf öğrencisi araştırmaya katılmıştır. Varsayılan yapısal eşitlik modelini test etmede 84 dördüncü sınıf öğretmeni ile bu öğretmenlerin öğrencileri asıl katılımcılar olmuşlardır. Veriler beş farklı ölçme aracıyla toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel analizler, t-testi, ANOVA, korelasyon, çoklu regresyon analizi, kümeleme analizi ve yapısal eşitlik modelinin test edilmesinde Yol analizi kullanılmıştır. Bulgular: Günlük yaşam ilişkisi inancı, sonradan öğrenilen, konu alan bilgisi, öğretim yöntem ve strateji bilgisi ve sınıf yönetimi bilgisi inançları üzerinde; matematiksel yetenek inancı, doğuştan gelen inanç üzerinde; bilginin kesinliği inancı geleneksel inanç üzerinde negatif etkiye sahiptir. Günlük yaşam ilişkisi inancı, çocuk gelişimi ve öğrenci bilgisi inancı üzerinde; bilginin kaynağı inancı, sonradan öğrenilen, teoriden ziyade pratik bilgi ve sınıf yönetimi bilgisi üzerinde pozitif etkilere sahiptir. Konu alan bilgisi inancı uygulama ve akıl yürütme puanı üzerinde; öğretim yöntem ve strateji bilgisi inancı uygulama puanı üzerinde pozitif etkilere sahipken; sınıf yönetimi bilgisi inancı uygulama puanı üzerinde negatif etkiye sahiptir. Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, çeşitli öğretmen inançlarının birbirleriyle ve öğrenci başarısıyla etkileşimde olduğu görülmüştür. Bu noktadan hareketle, öğretmen inançlarının öğretmen uygulamalarına ve öğrenci başarılarına yansıdığı sonucu çıkarılabilir. Araştırma sonuçlarından hareketle eğitim alanında yapılan reformlarda öğretmen inançlarının dikkate alınması gerektiği önerilmektedir
Aim: This research aims to determine the classroom teachers’ mathematics oriented epistemological and pedagogical beliefs, teaching ability beliefs and importance of teaching knowledge beliefs and their relationships with one another, thereby discovering the interactions among these beliefs of classroom teachers and students’ mathematics achievement. Method: Causal research design has been used within the research, owing to the fact that there are cause and effect relationships among the five main variables. A total of 548 classroom teachers and 1888 fourth grade students from public primary schools in Eskişehir participated in the study, 84 classroom teachers lecturing in fourth grade and their students as core participants for testing the hypothesized structural equation model. Data were obtained using five scales. Obtained data were analyzed by using descriptive analyses, t-test, ANOVA, correlation, multiple regression, cluster analysis and path analysis to test the structural equation model. Findings: Real-world applicability belief has a negative impact on learned, importance of content knowledge, knowledge of teaching strategies and methods, and knowledge of classroom management beliefs. Also mathematical ability belief and certainty of knowledge belief have negative impacts on innate belief and traditional belief respectively. Furthermore, there is a positive impact of importance of content knowledge on applying and reasoning achievement; importance of teaching strategies and methods knowledge on applying achievement; while there is a negative impact of importance of classroom management belief on applying achievement. Conclusion: It has been found that teacher beliefs have interactions with each other and students’ mathematics achievement within the study. From this point of view, it can be concluded that teacher beliefs reflect on the teacher practices and students’ academic achievement. It is suggested to the policymakers with reference to the research results that teacher beliefs should be taken into account when attempting to make the educational reforms.
2016-03-15T10:08:32Z
2016-03-15T10:08:32Z
2016-03-15T10:08:32Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/341
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/357
2016-03-25T01:00:26Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_145
Anne babası boşanmış ergenlerin öznel iyi oluşunu artırma programının etkinliğinin incelenmesi
Dursun, Asiye
Eryılmaz, Ali
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
Öznel İyi Oluş
Ergen
Boşanma
Subjective Well-Being
Divorce
Adolescent
Bu araştırma, anne babası boşanmış ergenler için geliştirilen öznel iyi oluşu artırma programının, ergenlerin öznel iyi oluşları üzerindeki etkililiği belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir.
Araştırma, öntest - sontest deney ve kontrol gruplu deneysel deseninde yürütülmüştür. Araştırmanın bağımlı değişkeni öznel iyi oluştur; bağımsız değişkeni anne babası boşanmış ergenler için geliştirilen öznel iyi oluşu artırmaya programdır. Araştırma grubunu, Bursa’nın Yıldırım ilçesinde bulunan Ş.J.A Zeki Burak OKAY AİHL’de 2014-2015 eğitim öğretim yılında öğrenim gören, amaçlı örnekleme yoluyla seçilmiş 14–18 yaş arasındaki ergenler oluşturmaktadır. Araştırma grubunda 9’u deney grubunda bulunan 9’u ise kontrol grubunda bulunan toplam 18 ergen oluşturmaktadır. Araştırmada, Yaşam Doyumu Ölçeği ile Olumlu ve Olumsuz Duygu Ölçekleri kullanılmıştır. Araştırmada, programın etkililiğini belirlemek amacıyla Mann Whithney U ve Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi kullanılmıştır. Görüşme analizine dayalı toplanan verilerin analizlerinde cümle bazında içerik analizi yöntemine başvurulmuştur.
Araştırma bulgularına bakıldığında; deney grubunda bulunan ergenlerin kontrol grubunda bulunan ergenlere göre, yaşam doyumlarının (u = 10.50; p < 0.001) ve pozitif duyguyu (u = 6.00; p < 0.001) yaşama düzeylerinin daha yüksek düzeyde olduğu; negatif duyguları yaşama düzeyinin ise (u = 0.50; p < 0.001) düşük düzeyde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bu araştırmanın anne babası boşanmış ergenlerin öznel iyi oluşuna katkı sağladığı görülmektedir. Ayrıca bu konu ile yapılacak çalışmalarda anne babalarında program dahilinde sürece katılması faydalı olabilir.
This study is conducted to determine the effects of a programme, which is intended to enhance the subjective well-being of adolescents whose parents are divorced, on adolescents’ well-being.
This study is semi-experimental. The dependent variable of the investigation is subjective well-being. The independent variable is the group counseling programme, which is intended to enhance the subjective well-being of adolescents whose parents are divorced. In investigation, adolescents who are between 14-18 ages and study at Zeki Burak Okay Anatolian High School in (Yıldırım) Bursa in 2014-2015 Academic Year constitute the study group. In the study group, there are 9 adolescents in experimental group and 9 adolescents in control group. Life Satisfaction Scale and Positive Negative Emotion Scale are used in the investigation. In the study, Mann Whithney U ve Wilcoxon Signed Rank Tests are used to determine the programme’s effectiveness.
According to the research’s findings, the adolescences’ who are in experimental group life satisfaction(u = 10.50; p < 0.001) and the level of feeling positive emotions(u = 6.00; p < 0.001) are higher than the adolescences who are in control group. But their level of feeling negative emotions(u = 0.50; p < 0.001) is lower.
It was found out that the conducted programme is beneficial for adolescences’ subjective well-being whose parents are divorced. In addition to this study, the participation of the parents’to the related programmes would be more useful in future researches.
2016-03-24T09:11:12Z
2016-03-24T09:11:12Z
2016-03-24T09:11:12Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/357
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/358
2016-03-25T01:00:31Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_145
21. yy. türk eğitim politikalarının oluşturulmasında kaynaklık eden belgelerin Fullan’ın kavramsallaştırması açısından değerlendirilmesi: 1980-2014
Tofur, Sezen
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
Eğitim Politikası
Milli Eğitim Şuraları
Kalkınma Planları
Tebliğler Dergileri
Eğitimsel Dönüşüm
Education Policy
Turkey's National Education Council
Progress Plan
Official Bulletin of MNE
Educational Change
Amaç: Bu çalışmanın amacı 1980 – 2014 yılları arası Türk Eğitim
Politikalarının, Tebliğler Dergileri Fihristleri, Kalkınma Planları ve Milli Eğitim Şura
Kararları yolu ile Fullan’ın Eğitimsel Dönüşüm Modeli Boyutları açısından
incelenmesidir.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma yöntem ve tekniklerinden yararlanılmıştır.
Nitel aşamada tarihsel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Yazılı belgelerden elde edilen
dökümlerden Eğitimsel Dönüşüm Modeli’ nin beş boyutundan faydalanılarak
kodlamalar yolu ile çalışma başlıkları elde edilmiştir. Sonrasında bu çalışma
başlıklarına ait frekans dağılımları yapılarak yüzdelik oranlar hesaplanmıştır. Araştırma,
1980 – 2014 yılları arasını kapsadığından veri kaynakları 1980 yılı sonrası belgelerden
oluşmaktadır. Bu amaçla 1980 sonrası yayımlanan 33 Tebliğler Dergisi fihristi, 9 Milli
Eğitim Şurası, 7 Kalkınma Planı çalışılan başlıklar yönündenincelenerek analiz
edilmiştir. Araştırmada Türk Milli Eğitim Politikaları incelenirken Tebliğler Dergileri
ve Tebliğler Dergileri Fihristleri; Milli Eğitim Şuraları ve Milli Eğitim Şura Kararları;
Kalkınma Planları ve Kalkınma Planlarının eğitimle ilişkili başlık ve maddeleri temel
çalışma alanlarını oluşturmuştur. Araştırmada veriler öncelikle betimlenmiş sonrasında
Fullan’ın Eğitimsel Dönüşüm Modeli Boyutları doğrultusunda analiz edilerek
raporlaştırılmıştır.
Bulgular: Milli Eğitim Politikalarımızda üzerinde en çok çalışılan konular
‘Müfredat çalışmaları’ boyutu ile ‘Çalışma koşullarını geliştirme’ boyutuna aittir. En az
çalışılan boyutlar ise ‘Öğretmen öğrenmeleri’ ile ‘Öğretmenlerin ve yöneticilerin kişisel
gelişimleri’ boyutlarıdır. Çalışılan boyutlara ait başlıklar dönemsel olarak birbirini
tekrarlamaktadır.
Sonuç ve tartışma: İncelenen belgelerin çalışılan başlıklar yönünden uzun
vadeli, tutarlı ve geniş ölçekli girişimleri ortaya koyamadığı sonucuna varılmıştır. Bu
sorunun bir sonucu olarak; Türkiye’ de bu girişimleri destekleyen uzun vadeli, tutarlı,
geniş ölçekli reformların ve eğitimsel politikaların geliştirilmesinin zor olduğu
sonucuna varılabilir. Aynı zamanda bir diğer sonuç olarak eğitimsel politikaların yapılandırılmasında ve geliştirilmesinde, eğitimsel dönüşümün tüm boyutlarına aynı
derecede önem verilip bir bütün olarak çalışılması gerektiği anlaşılmıştır.
Purpose: The purpose of this study is to investigate Turkish educational policies
between the years 1980 - 2014 in the in index of Official Bulletin of MNE,
Development Plans and the decisions of Turkey's National Education Council through
the dimensions of Fullan’s educational change model.
Method: Qualitative research methods and techniques were used in this study.
Historical research was used in the qualitative part of the study. The titles of the study
retrieved from the five dimensions of Fullan’s Educational Change Model via coding
the transcripts of written documents. Percentages were calculated from the frequency
distribution of these titles. Sources of data included the published documents from 1980
to 2014. For this purpose, the thirty - three volumes of Official Bulletin of MNE issued
after 1980, a total of nine National Education Councils of Turkey after 1980, and seven
Development Plans were analyzed based on these titles. Official Bulletins of MNE, the
volumes of Official Bulletin of MNE, National Education Councils and the decisions of
Turkey's National Education Councils, Development Plans and the education-related
titles and items of Development Plans formed the main documents. First, the data was
described, later analyzed and reported based on the dimensions of Fullan’s Educational
Change Model.
Results: The most frequently emerged topics were “Curriculum studies” and
“Improving the condition of work” dimensions. The least studied topics were “Teacher
learning” and “Individual development of teachers and administrators” dimensions. The
titles of these topics were periodically repeated.
Conclusion and Discussion: It was concluded that the documents investigated
did not reveal long-term, consistent and large-scale efforts on the studied topics. As a
result of these issues, it might be concluded that it would be difficult to build long -
reaching, consistent and large - scale reforms and educational policies that support these
efforts would be difficult in Turkey. It was also concluded that each one of the
dimensions of educational change should be emphasized equally in the construction and
development of the educational policies.
2016-03-24T09:11:39Z
2016-03-24T09:11:39Z
2016-03-24T09:11:39Z
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/358
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/356
2016-03-25T01:00:25Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Eğitim örgütlerinde hizmetkar liderliğe yönelik bir araştırma
Çiçek, Oktay
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Liderlik
Lider
Hizmetkâr Liderlik
David - Bocarnea Hizmetkâr Liderlik Ölçeği
Leader
Leadership
Sevant Leadership
Bocarnea Leadership Scale
Amaç: Bu araştırma Eskişehir merkezde bulunan bazı özel okullarda okul
müdürlerinin Hizmetkâr Liderlik davranışlarını yerine getirme düzeylerini öğretmen
görüşlerine dayalı olarak belirleme amacı ile hazırlanmıştır.
Yöntem: Araştırma nicel yöntemde tasarlanmıştır. Nicel yöntem desenlerinden
biri olan tarama modelinde gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Aslan ve Özata’nın
(2011) Türkçe formunu geliştirdiği 14 soruluk David – Bocarnea Hizmetkâr Liderlik
Ölçeği ve araştırmacı tarafından eklenen 7 adet kişisel bilgilere yönelik toplam 21
sorudan oluşan anket formu kullanılmıştır.
Araştırmanın evreni, 2013-2014 öğretim yılında Eskişehir ilinde bulunan 30 özel
eğitim kurumu oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemi, 7 özel okulda görev yapan 119
çalışandan oluşmuştur.
Verilerin analizinde SPSS 18.0 paket programı kullanılmıştır. Verilerin
çözümlenmesinde t-testi, ANOVA ve korelasyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları, çalışanların müdürlerini hizmetkâr liderlik
açısından ‘sevgi’ göstermede çok olumlu, fedakârlık yönüyle de olumsuz
değerlendirdiklerini göstermektedir (sevgi: 4.08; fedakârlık:3.49).
Sonuç ve Tartışma: Okul Müdürleri tarafından sergilenen Hizmetkâr Liderlik
davranışları tüm çalışanlar üzerinde bir kurum kültürü oluşmasını ve başta öğretmeler
olmak üzere tüm çalışanların çalışmalarında daha özverili çalışmalarına neden olabilir.
Bu da öğrenci başarısına olumlu etkiyi ve katkıyı yapacaktı
Aim: This study aims to determine leadership behaviors of school principals in
some private schools in Eskişehir on the basis of teachers’ opinion.
Method: This research is designed with screening model which is one of the
pattern in quantitative research methods.
In this research, a survey was used as the collecting means. As a survey form,
David-Bocarnea Servant Leadership Scale was used which was developed by Aslan
and Özata into Turkish form. In the survey, there are totally 21 questions, 14 are from
the David-Bocarnea Servent Leadership scale and 7 are the personal questions that the
researhers added.
The universe of the study consisted of 30 private educational institutions in the
2013-2014 academic year in the province of Eskişehir. The research sample consisted of
119 employees working in 7 private schools.
In the analysis of the data, SPSS 18.0 packaged software was used. To analyze
the data, t-test, ANOVA and correlation analysis were used.
Findings: The result of the survey shows that workers evaluate their principals
more positively on showing ‘love’ but negatively in terms of self sacrificing (love:4.08;
self-sacrificing: 3.49).
Results and Discussion: Servant leadership behaviors exhibited by principals can
cause a corporate culture and can cause a selfless work by all the employees including
teachers. This will make a positive impact and contribution to student achievement.
2016-03-24T09:09:28Z
2016-03-24T09:09:28Z
2016-03-24T09:09:28Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/356
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/350
2016-03-25T01:00:14Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin etkileşimci liderlik stilleri ile öğretmenlerin okula bağlılık düzeyleri arasındaki ilişki
Yeşilyurt, Rabia
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Liderlik
Etkileşimci Liderlik
Okula Bağlılık
Leadership
Interactional Leadership
Commitment to School
Amaç: Bu araştırmada öğretmenlerin görüşlerine dayalı olarak okul
müdürlerinin etkileşimci liderlik stilleri ile öğretmenlerin okula bağlılık düzeyleri
arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel model kullanılarak
yapılandırılmıştır. Çalışmanın örneklem grubu 2013-2014 eğitim öğretim yılında
Afyonkarahisar il merkezinde görev yapan 506 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırmada
Çok Faktörlü Liderlik Ölçeği ve Örgütsel Bağlılık Ölçeği veri toplama aracı olarak
kullanılmıştır. Araştırmada veri analizi; frekans analizi, Pearson korelasyon analizi, tek
yönlü varyans analizi ve regresyon analizi ile gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Araştırma bulgularına göre okul müdürlerinin etkileşimci liderlik
stilini orta düzeyde gerçekleştirdikleri, öğretmenlerin okula bağlılıklarının duygusal
bağlılık boyutunda en yüksek düzeyde olduğu ve okul müdürlerinin etkileşimci liderlik
stilleri ile öğretmenlerin okula bağlılık düzeyleri arasında pozitif yönde ve düşük
düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Lisede görev yapan okul müdürlerinin
etkileşimci liderlik stilini ilkokulda görev yapan okul müdürlerine göre daha fazla
sergilediği, öğretmenlerin okula bağlılık düzeylerinin ise cinsiyet, yaş ve kıdem yılı
değişkenlerine göre farklılaştığı tespit edilmiştir.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, okul müdürlerinin geleneksel yönetim
yaklaşımını benimsedikleri belirlenmiştir. Bu durumun, okul müdürlerinin etkileşimci
liderlik stili ile öğretmenlerin okula bağlılığı arasındaki ilişkinin düşük düzeyde
olmasının başlıca sebeplerinden birisi olduğu söylenebilir. Bu sebeple okulun
amaçlarının etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi için okul müdürlerinin; sürekli mesleki
ve insani gelişimi esas alan ve yeniliği öncelikleyen paylaşımcı bir okul ortamının
oluşmasına katkı verecek politikaları benimsemeleri özendirilebilir.
Anahtar kelimeler: Liderlik, Etkileşimci Liderlik, Okula Bağlılık.
Purpose: In this study, it is aimed to examine the relationship between
interactional leadership style of school principals and teachers’ levels of commitment to
school, as percieved by teachers.
Method: The study was desined by using relational model which were
quantitative research methods. Sample group of study was composed of 506 teachers
who work in Afyonkarahisar. In this study, Multifactor Leadership Questionnaire and
Organizational Commitment Questionnaire are used as data collection instruments.
Data analysis was carried out by frequency analysis, Pearson correlation analysis, oneway
analysis of variance and regression analysis.
Results: When research findings were examined, it was found that school
principals have moderate interactional leadership according to the views of teachers,
teachers had the highest commitment in terms of emotional commitment and there was
a positive and low-level significant relationship between interactional leadership styles
of school principals and teachers' level of commitment to the school. It was identified
that the school principals who serve in high schools had interactional leadership
styles more than the school principals of primary-schools; teachers’ levels of
commitment to school differ according to gender, age and the year of seniority
variables.
Discussion and Conclusion: In this study, it can be concluded that school
principals still act with traditional management approach and this situation may lead to
a low-level of relationship between interactional leadership style and teachers'
commitment to school. Therefore, school principals should need to ensure a
participative school environment with innovative perspective in order to realise the
school aims effectively.
2016-03-24T09:07:57Z
2016-03-24T09:07:57Z
2016-03-24T09:07:57Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/350
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/351
2016-03-25T01:00:16Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Çoğulcu liderlik özellikleri: eğitim kurumlarında bir araştırma
Yıldırım, Nuray
Turan, Selahattin
TR127722
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Çoğulculuk
Çoğulcu Liderlik
Okul Yöneticisi
Pluralism
Pluralistic Leadership
School Administrator
Amaç: Bu çalışmanın amacı, okul yöneticilerinin çoğulcu liderlik davranışlarını Türkiye bağlamında analiz etmektir.
Yöntem: Bu araştırma, nitel ve nicel araştırma desenlerinin bir arada kullanıldığı karma yönteme dayalı bir araştırmadır. Bu araştırmada önce nitel daha sonra nicel veri toplama yönteminin kullanıldığı keşfedici desen tercih edilmiştir. Araştırma örneklemi, maksimum çeşitlilik örnekleme tekniği ile belirlenmiş; 24 okulda görev yapan 24 okul yöneticisi ve 327 öğretmen örneklemi oluşturmuştur. Araştırmanın nitel verileri yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği ile nicel verileri ise araştırmacı tarafından geliştirilen Çoğulcu Liderlik Ölçeği ile toplanmıştır. Araştırmanın nitel verilerinin çözümlenmesinde frekans analizi ve betimsel analiz, nicel verilerin çözümlenmesinde ise Mann Whitney-U testi ve Kruskal Wallis-H testi kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretmenler, okul yöneticilerinin en çok öğretmenler arası etkileşim ile ilgili çoğulcu liderlik özelliklerini gösterdiklerini düşünmektedirler. Yöneticilerin göstermiş olduğu çoğulcu liderlik özelliklerinden farklılıkları kabul etme ve tartışma ile yönetim süreçlerine katılım boyutlarında erkek öğretmenlerin lehine anlamlı bir farklılık vardır. Öğretmenler arası etkileşim, yönetim ve öğretmenler arası etkileşim, gücü kullanma boyutlarında köyde çalışan öğretmenlerin lehine anlamlı bir farklılık vardır. Farklılıkları kabul etme ve tartışma, yönetim süreçlerine katılım, problem ve çatışmaları çözme, öğretmenler arası etkileşim boyutlarında öğretmenlerin branşına göre anlamlı bir farklılık vardır. Yönetim ve öğretmenler arası etkileşim boyutunda öğretmenlerin yaşına ve mesleki kıdemine göre anlamlı bir farklılık vardır. Yöneticilerin göstermiş olduğu çoğulcu liderlik özelliklerinin tüm boyutlarına ilişkin öğretmen görüşlerinde okuldaki öğretmen sayısı değişkenine göre anlamlı bir farklılık vardır.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler: Erkek öğretmenler kadın öğretmenlere kıyasla, okul yöneticilerini farklılıkları kabul etme ve tartışma ile yönetim süreçlerine katılım açısından daha etkili bulmaktadırlar. Köyde görev yapan öğretmenler, okul yöneticilerinin öğretmenler arası ve yönetim ile öğretmenler arası etkileşime daha çok önem verdiğini ayrıca gücü daha az kullandığını düşünmektedirler. Okul öncesi öğretmenleri diğer branşlardaki öğretmenlere kıyasla okul yöneticilerini problem ve çatışmaları çözme açısından daha etkili bulmaktadırlar. Öğretmenler, okulda çalışan öğretmen sayısı arttıkça okul yöneticilerinin farklılıkları kabul etme ve tartışma, yönetim süreçlerine katılım, problemleri ve çatışmaları çözme konularındaki etkililiğinin azaldığını, öğretmenler arası etkileşimin olumsuz yönde etkilendiğini ve yöneticilerin gücü daha çok kullandığını düşünmektedirler.
Aim: The purpose of this study is to analyze pluralistic leadership behaviors of school administrators in the context of Turkey.
Method: In this study a mixed research approach, qualitative and quantitative approaches, was used. The exploratory design is used in this study, which employs first qualitative then quantitative data collection method. The sample of the study was determined using the maximum variation sampling technique; hence 24 school administrators and 327 teachers comprise the sample. Qualitative data of the study were collected using semi-structured interviews, and quantitative data were collected through Pluralistic Leadership Scale which is developed by the author. Qualitative data were analyzed using frequency analysis and descriptive analysis. On the other hand, quantitative data were analyzed with Mann Whitney-U and Kruskal Wallis-H test.
Findings: Teachers suggest that the school administrators mostly show pluralistic leadership characteristics regarding the interaction among teachers. A significant gender-specific difference was found in acknowledging and discussing the differences, and attendance to management process dimensions in favor of male teachers. A significant difference was found in interaction among teachers, interaction between management and teachers, and the use of power dimensions in favor of teachers who work in villages. A significant difference was found in acknowledging and discussing the differences, attendance to management processes, solving problem and conflict and interaction between teachers dimensions in terms of the branch of teachers. A significant difference was found in interaction between management and teachers dimension in terms of the age and seniority of teachers. A significant difference was found in all dimensions in terms of the number of teachers in the school.
Conclusion: The male teachers in comparison with the female teachers find their school administrators more effective in terms of acknowledgement and discussion of differences and attendance to management processes. The teachers working in rural schools consider that their school administrators emphasize the interaction among the teachers and interaction between management and teachers more while the administrators use less power compared to the administrators of the schools located in the center city. The pre-school teachers, in comparison with the other in-field teachers, find their school administrators more effective in terms of solving problems and conflicts. The teachers think that with increasing number of teachers in the school, the efficacy of the school administrators in the topics of the acknowledgement and discussion of differences, attendance to management processes, and solving problems and conflicts is decreased, and interaction among the teachers is affected negatively while more power is utilized by the school administration.
2016-03-24T09:08:07Z
2016-03-24T09:08:07Z
2016-03-24T09:08:07Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/351
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/361
2016-04-09T00:00:17Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Öğretmenlerin teknolojik pedagojik alan bilgisi (TPAB) becerilerinin uygulama modeli bağlamında değerlendirilmesi
Ay, Yusuf
Acat, M. Bahaddin
TR203200
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Teknoloji Entegrasyonu
Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi
Öğretmen Yetiştirme
FATİH Projesi
Teknolojiye Yönelik Tutum
Technological Pedagogical Content Knowledge
Technology Integration
Teacher Training
FATIH Project
Attitude Towards Technology
Amaç: Araştırmanın temel amacı, öğretmenlerin teknolojik pedagojik alan bilgisi (TPAB) becerilerinin uygulama modeli bağlamında değerlendirilmesidir.
Yöntem: Araştırma nicel araştırma yöntemlerinden korelasyonel araştırma deseni ile desenlenmiştir. Araştırmada; 2013-2014 öğretim yılında Eskişehir il merkezinde, 13 öğretim kurumunda görev yapan 296 öğretmenden; Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi-Uygulama Ölçeği ve Teknolojiye Yönelik Tutum Ölçeği kullanılarak elde edilen veriler kullanılmıştır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde; (i) korelasyon analizi (ii) bağımlı grup t-testi, (iii) doğrulayıcı faktör analizi, (iv) Cronbach Alpha güvenirlik analizi, (v) Ward’ın minimum varyans hiyerarşik kümeleme analizi, (vi) diskriminant fonksiyon analizi, (vii) ANOVA, (viii) Ki-Kare bağımsızlık testi ve (ix) çoklu kategorik lojistik regresyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Bulgular TPAB-Uygulama modelinin Türk kültüründeki öğretmenlerde de orijinal yapısını koruduğunu göstermiştir. TPAB-Uygulama ölçeği puanlarına göre; kadın ve erkek öğretmenlerin puanları arasında anlamlı fark görülmezken, okullarında FATİH projesinin uygulanması durumu, okul türleri ve kıdem değişkenlerinde öğretmenlerin puanları arasında farklılık söz konusudur. Sonuçlar ayrıca öğretmenlerin, TPAB-Uygulama becerilerine göre; (i) etkinlik temelli, (ii) öğrenci temelli ve (iii) konu temelli şeklinde kümelendiğini, kümeler bağlamında oluşturulan modelin, teknoloji entegrasyonunu %76,6’lık varyans kestirimi ile açıkladığını, teknolojiye yönelik tutum, okullarında FATİH projesinin uygulanması durumu ve görev yaptıkları okul kademeleri değişkenlerin öğretmenlerin bulundukları kümeleri etkilerken, cinsiyet ve kıdem değişkenlerinin etkilemediğini göstermiştir.
Sonuç ve Tartışma: Araştırmanın sonucuna göre; öğretmenler TPAB-Uygulama becerileri bağlamında farklı kategorilerde teknoloji entegrasyonu göstermektedir. Öğretmenlerin teknoloji entegrasyonları; kıdem yılı, görev yaptığı okul kademesi, FATİH Projesi ve teknoloji tutumlarından etkilenmektedir. Bu bağlamda araştırmacılara, uygulayıcılara ve öğretmen yetiştirme kurumlarına öneriler sunulmuştur.
Purpose: The purpose of this study is to evaluate teachers’ Technological Pedagogical Content Knowledge [TPACK] within the context of practical model.
Method: This study was designed with correlational research design which among quantitative research methods. In this study, data was collected via Technological Pedagogical Content Knowledge-Practical Scale and Technology Attitude Scale forms from 296 teachers working in 13 schools in Eskisehir in the academic year 2013-2014. For analyzing data (i) Correlation analysis, (ii) paired sample t-test, (iii) confirmatory factor analysis, (iv) Cronbach Alpha reliability analysis, (v) Ward's minimum variance hierarchical cluster analysis, (vi) the discriminant function analysis, (vii) ANOVA, (viii) the Chi-square test of independence, and (ix) multi-categorical logistic regression analysis were used.
Findings: Findings manifested that the original model structure of TPACK-Practical model kept its structure when applied on teachers in the Turkish culture as well. According to the scores of TPAB-Practical Scale, while there were significant differences between teachers’ scores in terms of their school types, seniority and implementation of FATIH Project in their school, no significant differences between the scores of male and female teachers were found. Results also indicated that according to TPAB-practical skills, teachers were clustered as (i) activity-based, (ii) student-based, and (iii) content-based; the model formed within the context of clusters context explained 76,6 % variance estimation in technology integration; attitude towards technology, task implementation of FATIH project in schools, and school categories affected clusters in which teachers are however, gender and seniority did not affect the clustering.
Result and Discussion: According to the results of the study, teachers demonstrate different categories of technology integration within the context of TPAB-Practical skills. Their technology integration states are influenced by their seniority, FATIH Project, school categories and technology attitudes. In this context, recommendations were presented to researchers, practitioners and the teacher training institutions.
2016-04-08T09:40:40Z
2016-04-08T09:40:40Z
2016-04-08T09:40:40Z
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/361
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/366
2016-04-09T00:00:12Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul kültürünün sembolik açıdan çözümlenmesi: etnografik bir çalışma
Özoğlu, Elif Aydoğdu
Turan, Selahattin
TR201664
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Sembol
Okul Kültürü
Etnografi
Anlam
Symbol
School Culture
Ethnography
Meaning
Amaç: Okul, içinde yaşayan bireyler sayesinde anlam kazanan bir kurumdur. Bireyler, kendilerine, diğer kişilere ve çevrelerine ait çeşitli anlamlar inşa ederler. Zaman içinde bu anlamları değiştirerek ya da dönüştürerek yeni anlamlar oluştururlar. Bu çalışmada da okul kültürü, okul içinde yaşayan bireyler tarafından oluşturulan bir anlamlar ağı olarak ele alınmış ve sözkonusu kültür semboller aracılığıyla çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada semboller; fiziksel, sözel ve işlevsel semboller olarak sınıflandırılmıştır.
Yöntem: Bu çalışmada, bireylerin okul kültürüne yönelik anlam dünyaları keşfedilmeye çalışıldığından nitel araştırma yaklaşımı kullanılmıştır. Etnografik şekilde tasarlanan bu çalışmada, Eskişehir il merkezinde yer alan bir okul seçilmiştir. Çalışmanın verileri bu okuldaki müdür, öğretmenler, öğrenciler, güvenlik görevlisi, okul aile birliği üyesi ve mezunlardan toplanmıştır. Çalışmada gözlem, görüşme, alan notları ve dokümanlar yoluyla elde edilen veriler analiz edilmiştir.
Bulgular: Bu çalışmada, okul yaşamında var olan fiziksel, sözel ve işlevsel semboller tespit edilmiştir. Okuldaki fiziksel semboller; okulun mimari yapısı, konum ve sosyo-kültürel çevresi, müdürün odası, öğretmenler odası gibi çalışma mekanları; okulun koridorlarında ve çalışma mekanlarında asılı tablolar, okulda sergilenen ödüller ve madalyalar; vizyon ve misyon ifadeleri ile gazetelerde okul hakkında çıkan haberler, okul mekanlarının dekoru ve fiziksel eşyalar; üyelerin kıyafetleri ve okulda kurulan kamera sistemi olarak belirlenmiştir. Çalışmada ortaya çıkan sözel semboller; vizyon ve misyon ifadelerinin aktarılması, okul üyelerinin kullandıkları dil ve metaforlar, okulda üyeler arasında anlatılan hikâye, efsane ve kahramanlardır. Okul yaşamında ortaya çıkan işlevsel semboller ise öğrencilere yönelik yapılan yarışmalar ve ödül törenleri, öğretmenler için düzenlenen veda yemeği, okulda oluşturulan fon, milli bayramlarda düzenlenen kutlamalar, bahar şenliği, pilav ve aşure günü, mezuniyet gecesi, öğrenciler arasında oynanan oyunlar, öğretmenlere yönelik verilen ödüller olarak tespit edilmiştir. Ayrıca eğitim sisteminde 4+4+4 sistemine geçiş, serbest kıyafet uygulaması ve okullar hayat olsun projesi şeklindeki uygulamalar da işlevsel semboller içinde değerlendirilmiştir. Söz konusu sembollerin çözümlenmesi sonucu okul kültürüne yönelik beş kategori elde edilmiştir. Bu kategoriler; “başarı, bireylerin ilgi ve
iii
yetenekleri doğrultusunda gelişmesidir; biz bir aileyiz; okul müdürü değişimin başlatıcısı ve yöneticisidir, birey kontrol ve disipline edilmelidir; çatışmanın kaynağı güç ve farklılıklardır” şeklinde belirlenmiştir.
Sonuç ve Tartışma: Okulda başarının, sadece akademik anlamda ön plana çıkmadığı, bireyin sosyal, sanatsal, sportif yönlerden gelişimine de önem verildiği görülmüştür. Okul üyelerinin kendilerini büyük bir ailenin parçası olarak düşündükleri ve birbirlerine sevgi ve saygı gösterme, değer verme, ilgi görme, eşitlik gibi değerler temelinde davrandıkları ortaya çıkmıştır. Okulda fiziksel ve teknolojik anlamda yaşanan değişimler, kültürel bir değişimi de sağlamış olup bu süreçte okul müdürü, söz konusu değişimlerin başlatıcısı ve sürdürücüsü olarak algılanmıştır. Ancak eğitim sistemine dönük ulusal çapta yaşanan bazı değişimlerin ise okul kültüründe olumsuz etki yarattığı ortaya çıkmıştır. Okulda kamera sistemi ve güvenlik görevlisi gibi uygulamalarla düzen ve kontrol sağlanmış, ayrıca okul müdürünün disipline önem vermesi, zaman zaman çalışanların korkuya kapılmasına neden olmuştur. Okuldaki çatışmaların kaynağında ise güç ilişkileri ve bireysel farklıların yer aldığı görülmüştür. Okulda yönetimle ilişkilerde sistemden kaynaklanan makam gücü önemli olurken, öğretmen ve öğrencilerin birbirleri ve kendileri arasındaki ilişkilerde bireysel ilgi, yetenek ve düşüncelerinin etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Bu farklılıklar sonucu okulda bazı alt kültürler ortaya çıkmış, ancak herkesi kuşatan güçlü ve ortak bir okul kültürünün olduğu belirlenmiştir. Araştırmada elde edilen bu sonuçlar bağlamında uygulamacılara ve araştırmacılara dönük bazı öneriler sunulmuştur.
Purpose: School is an institution gaining meaning through which people living in it. Individuals build meanings belonging to themselves, other people and their environment. They form new meanings by changing or transforming these meanings in time. In this context, school culture is obtained as a web of meaning which is created by individuals living in it, and tried to be analyzed by symbols in this study. Symbols are classified as physical, verbal and functional.
Method: Qualitative method was used since this study tried to discover individuals’ world of meaning on school culture. A school which was chosen in this study designed in an ethnographic way, located in the center of Eskisehir. Data was obtained from school principal, teachers, students, security guard, parent teacher association member and graduate students. Data was obtained through which observation, interviews, field notes and document, analyzed in this study.
Findings: In this study, physical, verbal and functional symbols existing in the school life were identified. Physical symbols in this school were architecture structure, location and socio-cultural environment, working places such as school principals’ and teachers’ rooms, paintings hanging on the school's corridors and working places, awards and medals displaying in the school, vision and mission, news on the newspapers, decors of places and physical artifacts, clothes of members and a camera system set up in the school. The verbal symbols appeared in the study were transferring of the vision and mission statements, the language and metaphors school members use, the story, legends and heroes were told among the members at the school. The functional symbols appeared in the school life were contests and awards ceremonies held for the students, farewell dinner organized for teachers, funds cashed up at the school, the celebrations held on national holidays, spring festival, rice and Ashura day, graduation ceremonies, games played between students, the rewards given to the teachers. In addition, the transition to 4 + 4 + 4 system in the education system, practices on casual dress, let the school become life project were evaluated as functional symbols. Five categories
v
towards school culture were obtained as a result of analyzing these symbols. These categories were defined as success is the development of individuals in accordance with their interests and abilities; we are a family; school principal is the initiator and manager of change; individual must be controlled and disciplined; the sources of the conflict are power and the differences.
Results and Discussion: It was understood that achievement in school did not only come into prominence in an academic sense, but also gave importance to the development of individuals in terms of social, artistic and sportive aspects. It was emerged that school members considered themselves as a part of a big family, and they behave each other in the basis of love, respect, being valuable, getting attention and equality. Physical and technological changes occurred in the school provided cultural change and school principal was perceived as the initiator and maintainer of these changes. However, it was concluded that some changes occurred towards education system in the national level had a negative impact on school culture. Oder and control were provided with the applications such as camera system and security guard at the school, but also the discipline of the school principal caused employees to be afraid of from time to time. It was seen that power relations and individuals’ differences were the sources of conflict. It was discovered that authority power coming from the system in relation to the management in schools was important, while individual interests, abilities and thoughts were effective in the relationship between teachers and students and themselves. As a results of these differences some groups in the school were emerged, but it was determined that there was a strong culture including everyone. Some suggestions were presented to practitioners and researchers within the context of results obtained from the study.
2016-04-08T09:41:01Z
2016-04-08T09:41:01Z
2016-04-08T09:41:01Z
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/366
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/363
2016-04-09T00:00:23Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmen hesap verebilirliği: özel bir okulda durum çalışması
Türkoğlu, Muhammet Emin
Aypay, Ahmet
TR239894
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Hesap Verebilirlik
Öğretmen Hesap Verebilirliği
Okul Yönetimi
Accountability
Teacher Accountability
School Management
Amaç: Bu araştırmanın amacı özel bir okuldaki öğretmenlerin öğretmen hesap verebilirliği ile ilgili düşüncelerini betimlemektedir.
Yöntem: Bu araştırma özel bir lisede öğretmen hesap verebilirliğinin derinlemesine incelenmesi için durum çalışması olarak desenlenmiştir. Araştırma 2013-2014 öğretim yılında Özel Hedefim Lisesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya 15 öğretmen, 6 öğrenci, 3 idareci ve 3 veli katılmıştır. Araştırma verileri 2013-2014 öğretim yılının 2. döneminde toplanmıştır. Araştırma verileri, yarı yapılandırılmış görüşmeler, saha notları ve belgeler yoluyla elde edilmiştir. Araştırma verilerinden, Yin’in (2009) durum çalışması veri analizi teknikleri esas alınarak bulgular oluşturulmuş ve yorumlanmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre öğretmenler gün geçtikçe artan, çeşitli ve yoğun, akademik ve sosyal sorumluluklar taşımaktadırlar. Öğretmenler kendilerini sırasıyla öğrencilere, okul idaresine ve velilere karşı sorumlu hissetmektedirler. Öğretmenleri sorumluk almaya iten baskıları mesleki sorumluluklar, maddi kazanç kaygıları, vicdani duygular ve okulla yapılan karşılıklı sözleşmeler oluşturmaktadır. Okulda, öğretmen değerlendirme ölçütlerinin hazırlanması ve öğretmenlerin performanslarının değerlendirilme süreçlerinde aksaklıklar ve belirsizlikler bulunmaktadır. Öğretmenler okuldaki karar süreçlerinde çok az rol almakta olup daha çok uygulayıcı olarak görülmektedir.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, öğretmen hesap verebilirliğinin okuldaki yoğun beklentiler ve iç hesap verebilirlik sisteminden kaynaklandığı görülmektedir. Öğretmen hesap verebilirliği okulda idareciler, öğrenciler ve velilerin beklentileri, ve kurumla öğretmen arasında imzalanan bir yıllık öğretmen sözleşmesinden kaynaklanan sorumlulukları yerine getirme zorunluluğuna bağlı olarak, öğretmenleri izleme, değerlendirme ve bunun sonucunda ödüllendirme ya da cezalandırma süreci olarak tanımlanabilir.
Aim: The aim of this study is to describe teachers’ thoughts about teacher accountability at a private school.
Method: This study was designed as a case study in order to examine teacher accountability in detail at a private high school. The study was conducted in the 2013-2014 Fall and Spring terms at Private Hedefim High School. The participants of the study included 15 teachers, 6 students, 3 administrators and 3 parents. The data were collected in 2013-2014 Spring term by compiling semi-structured interviews, field notes and documents. The findings of the research data were generated and interpereted based on Yin’s (2009) data analysis techniques.
Findings: According to the result of the findings obtained in research, teachers carry increasing, diverse and intense academic and social responsibilities. Teachers feel responsible for students, school administration and parents, respectively. Pressures pushing teachers to take responsibility consist of concerns about professional responsibilities, financial gain, conscientious feelings and mutual agreement made between the school and the teacher. There are deficiencies and uncertainties in preparation of teachers’ evaluation criteria and performance evaluation processes at school. Teachers are receiving very little role in the decision-making process at school and they are seen as more practitioners.
Conclusion: In this study, teacher accountability stemmed from the strong demands and internal accountability system in school. Teacher accountability can be defined as the process of monitoring, evaluation and consequently rewarding or penalizing the teachers, depending on the expectations of administrators, students and parents, and fulfillment of commitments arising from the annual contractual obligantions of teachers.
2016-04-08T09:40:51Z
2016-04-08T09:40:51Z
2016-04-08T09:40:51Z
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/363
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/368
2016-04-13T00:00:10Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye’de ortaöğretim okullarındaki öğrencilerin gençlik liderlik özelliklerinin incelenmesi
Cansoy, Ramazan
Turan, Selahattin
TR238734
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Gençlik Liderliği
Öğrencilerde Liderlik
Gençlik Liderlik Özellikleri Ölçeği
Youth Leadership
Student Leadership
Youth Leadership Scale
Amaç: Bu çalışmada ortaöğretim okullarındaki öğrencilerin gençlik liderlik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu çalışma tarama modelindedir. Veri toplama aracı olarak Gençlik Liderlik Özelikleri Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmaya Üsküdar ve Beykoz ilçelerinde bulunan 6 tane ortaöğretim kurumuna devam eden 1123 tane öğrenci katılmıştır. Toplanan veriler, parametrik olmayan testlerden Mann Whitney-U ve Kruskal Wallis kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Öğrencilerin, güven duyma ve güvenilir olma boyutunda en yüksek düzeye sahip olduğu, iletişim becerilerinde ise en düşük düzeye sahip olduğu bulunmuştur. Gençlik liderlik özellikleri düzeyinin kızlarda ve devlet okullarındaki öğrencilerde daha yüksek olduğu görülmüştür. Gençlik liderlik özelliklerinin Anadolu imam hatip liselerinde en yüksek, fen lisesi öğrencilerinde en düşük düzeyde olduğu, akademik başarısı fazla olan öğrencilerde daha yüksek olduğu bulunmuştur. Aynı zamanda daha çok kitap okuyanlarda daha yüksek olduğu, ders içi veya ders dışı etkinliklere, toplum hizmetlerine katılanlarda ve takım sporlarına katılanlarda yüksek olduğu bulunmuştur. Gençlik liderlik özellikleri anne babaları demokratik ve güven verici olanlarda daha yüksek düzeyde bulunmuştur. Öğrencilerin gençlik liderlik özellikleri düzeyinin yaşa, evdeki kardeş sayısına, aile gelir düzeyine, çocukların doğum sırası değişkenine, anne baba eğitim düzeyine göre farklılaşmadığı bulunmuştur.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler: Öğrencilerin orta seviye ve üzerinde liderlik özelliklerine sahip oldukları söylenebilir. Anne baba tutumunun güven ve değer verici olmasının, liderlik özelliklerinin gelişmesinde etkili olduğu söylenebilir. Kitap okumanın düşünce deneyimi ve eleştirel düşünme becerileri kazandırdığından liderlik özelliklerini geliştirdiği söylenebilir. Ders içindeki ve ders dışındaki sosyal, kültürel, sportif etkinliklere ve toplum hizmetlerine katılımın farklı liderlik özelliklerini geliştirdiği söylenebilir. Gençleri kendini yönetebilen, gelecek algısına sahip, mefkuresi olan, özgür irade sahibi, ruh olgunluğunun peşinden koşan, dünyayı tanıyan ve algılayan, kendine inanan, mesuliyet duygusuna sahip, düşüncesini harekete taşıyabilen, mücadeleyi göze alan liderler olarak yetiştirmek için, millî bir gençlik anlayışı ile liderlik teorilerinin sentezi yapılarak, özgün ve millî bir gençlik liderlik modeli ortaya konabilir.
Purpose: This study aimed to investigate youth leadership qualities of high school students.
Method: This study was in survey model, wherein The Scale for Youth Leadership Qualities was used as a data collection instrument. The research covered six high schools in Üsküdar and Beykoz, wherein the number of the participant students was 1123. The data collected in the study was analyzed through non-parametric tests: Mann Whitney-U and Kruskal Wallis. Results: It was discovered students were at highest level in the dimension of trusting and being trustworthy while being at lowest in communication skills. Meanwhile, it was discovered the level of students’ youth leadership qualities was higher in girls and in students at public schools; it was highest in students of Anadolu Imams and Hatibs Training High Schools while being lowest in students of Science High Schools; it was higher in students with higher academic success; it was higher in students who read more books; it was higher in those who participate more frequently in in-class or extracurricular activities and in social services as well as in team sports. Again, it was discovered the level of students’ youth leadership qualities was higher in those with democratic and trustworthy parents. In the meantime, it was discovered the level of Students’ Youth Leadership Qualities did not differ by age, the number of siblings at home, the level of family income, the variable of the order of children’s birth, or the education level of parents.
Conclusion and Discussion: It could be said students had leadership qualities at intermediate and upper levels and reassuring and supportive attitudes of parents were effective in development of leadership qualities. Also, it might be remarked reading books boosts leadership qualities since it cultivates thinking experience and critical thinking skills. It might be said participation in in-class and extracurricular social, cultural, sportive activities and social services contributes to such leadership qualities. In order to train the youth as leaders that can govern themselves, are perceptive of future, possess their own ideal, and dare struggle, the leadership theories are to be synthesized with the perspective of a national youth so that an authentic national youth leadership model can be developed.
2016-04-12T09:05:24Z
2016-04-12T09:05:24Z
2016-04-12T09:05:24Z
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/368
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/529
2016-07-26T00:00:28Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Mobbingin örgütsel davranışlarla ilişkisi : örgütsel bağlılık, iş doyumu, tükenmişlik ve liderlik algısına yönelik bir meta-analiz çalışması
İri, Serap
Karadağ, Engin
Turan, Selahattin
TR13610
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Mobbing
Örgütsel Davranış
Meta-Analiz
Organizational Behaviors
Meta-Analysis
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı, mobbingin örgütsel davranışlar üzerindeki etkisini test etmektir. Bu çerçevede daha önce yapılan çalışmaların sonuçlarına göre belirlenen hipotezler meta-analiz yöntemiyle test edilmiştir. Yöntem: Bu çalışmada meta- analiz yöntemi kullanılarak mobbingin örgütsel davranışlar üzerindeki etkisi test edilmiştir. Meta-analize dâhil edilecek araştırmaları belirlemek için öncelikle, YÖK, ULAKBİM ve ASOS INDEX veri tabanlarında literatür taraması yapılmıştır. Bu çalışmaya dâhil edilen araştırmalar için son tarih Haziran 2014’tür. Geliştirilen tarama stratejisi temel alınarak mobbing ve örgütsel bağlılık arasında 10, iş doyumu arasında 7, liderlik algısı arasında 5, tükenmişlik arasında 3 olmak üzere toplam 25 araştırmaya ulaşılmış ve araştırmalardaki uygun korelasyonel veriler meta-analize dâhil edilmiştir. Tüm meta-analiz işlemlerinde rassal etki modeli temel alınmıştır. Mobbingin örgütsel davranışlar üzerindeki ortalama etki büyüklüğünde çalışmanın yılı, çalışmanın türü ve kullanılan değişkenleri açısından moderatör analizi yapılmıştır. Çalışmada, Excel, Comperehensive Meta-Analysis, SPSS 18.0 programlarından yararlanılmıştır. Bulgular: Çalışmada mobbingin örgütsel davranışlar üzerindeki etki düzeyini belirlemek için 25 korelasyonel veri kullanılarak toplam 9923 kişilik örneklem grubuna ulaşıldı. Bulgular, mobbingin iş doyumu [r = -.49], örgütsel bağlılık [r = -.40]ve liderlik algısı [r = -.39] üzerinde orta düzeyde negatif etkilere ve tükenmişlik [r = .48] üzerinde orta düzeyde pozitif etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Mobbingin en
yüksek etkisinin iş doyumu, en düşük etkisinin ise liderlik algısı üzerine olduğu
saptanmıştır.
Tartışma ve Öneriler: Bu çalışmada, mobbing kavramının örgütsel davranışlarla
ilişkisini inceleyen araştırmalar, elde edilen korelasyonel değerler kullanılarak metaanaliz
çalışma deseniyle nicel olarak analiz edilmiştir. Mobbingin, çalışma
kapsamındaki olumlu örgütsel davranışlardan örgütsel bağlılık, liderlik algısı ve iş
doyumuna negatif yönde, olumsuz bir örgütsel davranış olan tükenmişliğe ise pozitif
yönde etkisinin olduğu bulgularından hareketle mobbingin oluşmasını engelleyici
önlemler sunulmuştur. Ayrıca yöntemsel bakımdan gelecek çalışmalar için bazı öneriler
tartışmaya dâhil edilmiştir.
Purpose: The purpose of this study was to examine the effect of mobbing on
organizational behaviors through the method of meta-analysis. On this purpose, the
hypotheses put forward in line with the results of previous studies were tested with the
meta-analysis method.
Method: In this study, the effect of mobbing on organizational behaviors was
tested by using meta- analysis. Firstly, to decide the studies that would be included to
the analyses, YÖK, ULAKBİM ve ASOS INDEX databases were used in literature
review. For the studies to be involved in the present study, the most recent date was
June, 2014.With this review strategy, a total of 25 studies was reached, and the related
correlational data obtained were involved in meta-analysis. Of all these studies, 10
studies examined the relationship of mobbing with organizational commitment, 7 with
job satisfaction, 5 with leadership perception, 3 with burnout. In all the meta-analysis
processes, the random effect model was taken as basis. Moderator analysis was
conducted to examine the effect of mobbing on organizational behaviors with respect to
the variables of years of study, study types and scales that were used. In the study,
Excel, Comperehensive Meta-Analysis and SPSS 18.0 were used.
Findings: In the study, in order to determine the level of effect of mobbing on
organizational behaviors, 25 correlational data were used, and a sample group of total of 9923 participants was reached. The findings revealed that mobbing had a moderate level
of negative effect on job satisfaction [r = -.49], organizational commitment [r = -.40],
leadership perception [r = -.39] and a moderate level of positive effect on burnout [r =
.48]. It was found out that the highest level of effect of mobbing was on job satisfaction
and that the lowest was on leadership perception.
Discussion and Suggestions: In this study, the studies examining the relationship
between mobbing and organizational behaviors were analysed quantitively by using
correlational values through meta- analysis research method. Depending on the findings
that mobbing had a negative effect on organizational commitment, leadership
perception and job satisfaction which are positive organizational behaviors and a
positive effect on burnout which is a negative organizational behavior, precautions that
could prevent mobbing were suggested. Besides, some suggestions were included to the
discussion for future studies in terms of methodological issues.
2016-07-25T12:54:52Z
2016-07-25T12:54:52Z
2016-07-25T12:54:52Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/529
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/530
2016-07-26T00:00:31Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Eğitim yönetimi, teftişi, planlaması ve ekonomisi lisansüstü programının okul yöneticisi yeterlikleri bağlamında incelenmesi
Baran, Hakan
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
EYTPE Programı
Eğitim Yönetimi
Lisansüstü Eğitim
Okul Yöneticisi Yeterlikleri
EASPE Graduate Program
Educational Administration
Graduate Education
Proficiencies of School Administrators
Amaç: Bu araştırmanın amacı EYTPE lisansüstü programını, okul yöneticisi yeterlikleri bağlamında incelemektir.
Yöntem: Araştırmada, EYTPE programının yönetici yeterliklerini kazandırabilirliğini belirleyebilmek için okul yöneticilerine “Okul Yöneticilerinin Yeterlikleri Envanteri” uygulanmıştır. Böylece lisansüstü eğitim alan okul yöneticileri ile lisansüstü eğitim almayan okul yöneticilerinin yeterlik düzeyleri karşılaştırılmıştır. EYTPE lisansüstü öğrencilerinin programa yönelik görüşleri ise yine “Okul Yöneticilerinin Yeterlikleri Envanteri” kullanılarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda araştırmada tarama modeli kullanılmıştır.
Bulgular: EYTPE lisansüstü eğitimi almış okul yöneticileri, “etkili bir örgüt yönetimi” ve” mesleğe hizmet” boyutlarında, lisansüstü eğitim almamış okul yöneticilerine kıyasla kendilerini daha yeterli görmektedirler. “İnsanlarla iletişim kurma ve etkili biçimde çalışma”, “yeterli bir okul binası ve çevresi hazırlama”, “eğitim programının geliştirilmesi” boyutlarında ise lisansüstü eğitim alma durumlarına göre okul yöneticileri arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. EYTPE lisansüstü öğrencilerinin programı yönetici yeterliklerini kazandırması bakımından en az yeterli gördüğü, okul yöneticilerinin ise kendilerini en az yeterli gördüğü 8’er yeterlik maddesi karşılaştırıldığında 6 yeterlik maddesinin ortak olması araştırmanın önemli bulgularındandır.
Sonuç ve Tartışma: EYTPE programının okul yöneticilerine, etkili bir okul yönetimi için gerekli olan yeterlikleri kazandırabilmesi bakımından yetersiz kaldığı görülmektedir. Okul yöneticilerinin kendilerini en az yeterli gördükleri noktalarda EYTPE programı da bu becerileri kazandırmada yetersiz kalmakta, program okul yöneticilerinin ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır.
Anahtar kelimeler: EYTPE programı, eğitim yönetimi, lisansüstü eğitim, okul yöneticisi yeterlikleri.
Purpose: The purpose of this study was to investigate Educational Administration, Supervision, Planning and Economics (EASPE) graduate program in terms of proficiencies of school administrators.
Method: The data were collected by “Inventory on Proficiency of School Administrators” to determine effectiveness of EASPE graduate program about to gain school administrators proficiencies. Thus, proficiencies of school administrators that had a graduate education or not was compared. EASPE graduate students’ opinions about EASPE graduate program were also determined by “Inventory on Proficiency of School Administrators”. Therefore survey model was used in this study.
Findings: According to the findings, school administrators that had a graduate education perceived themselves more proficient in the dimensions “organizational administration” and “service to profession”. Opinions of school administrators didn’t differentiate in dimensions “interacting with people–working efficiently”, “preparing a proficient school building and environment” and “developing educational programs” according to whether they have a graduate education. It was one of the most important findings of this study that 8 proficiencies the least gained from EASPE graduate program and 8 proficiencies school administrators perceived themselves the least proficient had 6 proficiencies in common.
Results and Discussion: It was seen that EASPE graduate program were inadequate to gain school administrators the proficiencies that is necessary for an effective school management. Besides, EASPE graduate program were inadequate to gain the proficiencies which school administrators perceived themselves non proficient. EASPE graduate program didn’t satisfy the needs of school administrators.
2016-07-25T12:55:02Z
2016-07-25T12:55:02Z
2016-07-25T12:55:02Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/530
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/544
2016-07-26T00:00:42Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerinin yaptığı ve yapmak istediği işler ile iş doyumları arasındaki ilişkinin incelenmesi
Yalçın, Gamze
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Okul Yöneticisi
İş Doyumu
Etkileşim
İşin Doğası
Kurumun Hedeflerinde Açıklık
Prosedür
School Principal
Job Satisfaction
Nature of the Job
Clarity of Institution‟s Aims
Procedure
Amaç: Bu araştırmanın amacı; Eskişehir ilinde görev yapan ilköğretim okul yöneticilerinin görevlerinin ne olduğu ve ne olması gerektiği konusundaki görüşlerini belirlemek, bu görevleri nasıl yaptıkları ya da yaptırdıkları hakkında görüşlerini almak, okul yöneticilerinin yaptıkları ve yapmak istedikleri işler ile iş doyumu (etkileşim, işin doğası, kurumun hedeflerinde açıklık ve prosedür) arasındaki ilişkiyi; müdürlerin öğretmen, öğrenci, diğer iş çalışanlar ve çevresiyle nasıl bir etkileşim kurduğu, karşılaştığı sorunlara nasıl çözüm getirdiği konuları arasındaki ilişkinin ne düzeyde olduğunu belirlemektir.
Yöntem: Bu araştırmada nicel araştırma yaklaşımı ve ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın verileri Turan, S., & Yücel, C. (2006) tarafından geliştirilen 78 ve 13 maddeden oluşan iki ayrı ölçek katılımcılara uygulanmıştır. Okul yöneticilerinin yaptığı ve yapmak istediği işler ile iş doyumunun alt boyutları olan etkileşim, işin doğası, kurumun hedeflerinde açıklık, prosedür arasındaki ilişkiler ve bağlantılar eğitimde hizmet yılı ve idarecilik yılları da baz alınarak incelenmiştir.
Bulgular: Eğitimde hizmet yılı ve yöneticilik yılı bakımından okul yöneticilerinin iş doyumlarında farklılaşmalar tespit edilmiş ve okul yöneticilerinin yaptıkları ve yapmak istedikleri işler arasında anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur. Bununla birlikte yaptıkları ve yapmak istedikleri işlerin alt boyutlarıyla iş doyumunun alt boyutları arasında farklı düzeylerde anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç ve Tartışma: Okul yöneticilerinin işlerini çok çeşitli ve karmaşık bulmaları sebebiyle mevcut durumlarından memnun olmadıkları ve işlerinde iyileştirmelerin yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Okullarda niteliğin arttırılması için okul yöneticilerinin yaptıkları ve yapmak istedikleri işler arasındaki uçurumun ortadan kaldırılması ve okul yöneticilerinin iş doyumları arttırılarak öğrenme ve öğretme süreci ile ilgili işlere yoğunlaşmalarının sağlanması gerekmektedir.
Purpose: The purpose of this study was; to reveal elementary school principals‟ thoughts about what are their duties and what should be their duties, to take view how they do their works or how they have works done, to reveal relationship between works that principals do and want to do and sub-dimension of job satisfaction (interaction ,nature of job, clarity of institution‟s aims, procedure) and to define level of relationship between how school principals make relationship with teacher, students, staffs and school environment and how they solve problems with which they face.
Method: Quantitative research and the correlation method were used in this study. Two different survey which form 78 and 13 items were applied to school principal in EskiĢehir. The relationship between school principals do and want to do and Sub-dimension of job satisfaction were researched by taking into account years of work and years of work as principal.
Results: According to years of work and years of work as principal, some differences were found in school principals‟ job satisfaction. A meaningful relation was found between works that school principal do and want to do. Besides, meaningful relations in some different levels were found between sub-dimension of works that principals do and want to do and sub-dimension of job satisfaction.
Discussion and Conclusion: It was found that school principals find their job complicated and too much. So they were not satisfied with their job. To increase school quality, it is needed to remove distinction between what school principal do and what principal want to do and it is needed have principal concentrate on learning and teaching process by increasing school principals job satisfaction.
2016-07-25T13:03:44Z
2016-07-25T13:03:44Z
2016-07-25T13:03:44Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/544
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/545
2016-07-26T00:00:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Eğitim bilimleri ve öğretmen yetiştirme alan uzmanlarının eğitimde program değerlendirme öz-yeterlik düzeylerinin incelenmesi
Çeliker, Gülçin
Yüksel, İsmail
TR13598
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Eğitimde Program Değerlendirme
Öz-Yeterlik
Alan Uzmanları
Program Evaluation
Self-Efficacy
Experts
Amaç: Bu araştırmanın amacı “Eğitim Bilimleri ve Öğretmen Yetiştirme” alan uzmanlarının eğitimde program değerlendirme öz-yeterlik düzeylerini belirlemek ve bu yeterlik düzeylerinin uzmanların cinsiyetine, unvanlarına, mezun oldukları doktora programına, program değerlendirme ile ilgili deneyimlerine ve program geliştirme alanındaki kendi yeterlik tanımlamalarına göre değişip değişmediğini incelemektir.
Yöntem: Bu araştırmada nicel araştırma türlerinden betimsel araştırma (tarama, survey) kullanılmıştır. Türkiye’deki üniversitelerin eğitim fakültelerinde 2014-2015 eğitim öğretim yılında görev yapan, doktorasını tamamlamış “Eğitim Bilimleri ve Öğretmen Yetiştirme” alan uzmanları araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır. Veri toplamak için araştırmacı tarafından 36 maddelik ve 5 faktörlü “Eğitimde Program Değerlendirme Öz-yeterlik Ölçeği (EPDÖ)” geliştirilmiştir. Ölçeğin tamamı için Cronbach Alpha katsayısı 0.975 olarak bulunmuştur. Veriler normal dağılım göstermediği için verilerin analizinde parametrik olmayan testlerden faydalanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları “Eğitim Bilimleri ve Öğretmen Yetiştirme” alan uzmanlarının eğitimde program değerlendirme öz-yeterlik algılarının yeterli düzeyde olduğunu göstermektedir. Ölçeğin faktörleri açısından sonuçlar incelendiğinde ise çalışma grubundaki uzmanların öz-yeterlik düzeylerinin “Bilimsel Araştırma Becerileri”, “Değerlendirilecek Programla İlgili Bağlam Analizi”, “Program Değerlendirme Projesinin Yönetimi” faktörlerinde yüksek; “Etik İlkeler” ve “Yansıtıcı Düşünme” faktörlerinde ise çok yüksek olduğu tespit edilmiştir. Çalışma grubundaki uzmanların eğitimde program değerlendirme öz-yeterlik düzeyleri çeşitli değişkenler açısından incelendiğinde cinsiyet ve akademik unvan değişkenlerine göre bir farklılığa rastlanmazken; mezun olunan doktora programı, deneyim ve program geliştirme yeterlik tanımlamalarına göre uzmanların eğitimde program değerlendirme öz-yeterlik düzeylerinde istatistiksel açıdan anlamlı farklılıklar olduğu görülmüştür.
Tartışma ve Öneriler: Araştırma sonucunda çalışma grubundaki uzmanların eğitimde program değerlendirme öz-yeterlik düzeyleri ile ilgili elde edilen bulgular alanyazın destekli olarak tartışılmış, yapılan tartışmalar sonucu öneriler sunulmuştur.
Purpose: This study aims to determine the program evaluation self-efficacy levels of Educational Sciences and Teacher Training Experts and to examine these self-efficacy levels according to gender, academic title, graduated doctoral program, experience and curriculum development competency definition variables.
Method: Survey method is used in this study. The study group consists of Educational Sciences and Teacher Training Experts who have doctorate degree and work in education faculties in Turkey during 2014-2015 academic year. Within the scope of the study, “Educational Program Evaluation Self-efficacy Scale (EPDÖ)”, which has 36 items and 5 factors, is developed. The Croncach Alpha coefficient of the scale is found as 0.975. Nonparametric tests are used in the analysis of the data.
Findings: Study findings indicate that the program evaluation self-efficacy level of the Educational Sciences and Teacher Training Experts is satisfying. They feel they are competent in program evaluation. When the findings are examined in terms of the factors, while the experts in the study group feel themselves competent in “ Scientific Research Skills”, “Context Analysis of The Program in Question”, “Project Management” factors; they feel themselves very competent in “Ethical Principals” and “Reflective Thinking” factors. It is also identified that while the program evaluation self-efficacy level of the experts in the study group significantly differs according to graduated doctoral program, experience and curriculum development competency definition variables; it doesn’t show a signficant difference considering gender and academic title variables.
Conclusion and Discussion: The study findings concerning the program evaluation self-efficacy levels of the experts in study group is discussed within the context of literature and some suggestions is presented.
2016-07-25T13:03:50Z
2016-07-25T13:03:50Z
2016-07-25T13:03:50Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/545
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/531
2016-07-26T00:00:32Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Örgütsel vatandaşlık davranışının örgütsel çıktılara ve liderlik stillerine etkisi : bir meta-analiz çalışması
Belenkuyu, Cüneyt
Yücel, Cemil
Aypay, Ahmet
TR185587
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Örgütsel Vatandaşlık Davranışları
Örgütsel Çıktılar
Liderlik
Meta-Analiz
Organizational Citizenship Behaviour
Organizational Outcomes
Leadership
Meta-Analysis
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı örgütsel vatandaşlık davranışlarının örgütsel çıktılar ve liderlik algısı üzerindeki etkisini meta-analiz yöntemi kullanarak test etmektir. Çalışma kapsamında örgütsel vatandaşlık davranışlarının etki edebileceği düşünülen örgütsel adalet, örgütsel bağlılık, iş doyumu ve liderlik algısına ilişkin belirlenen hipotezler test edilmiştir. Yöntem: Nicel araştırma yaklaşımının araştırma modellerinden biri olan meta-analiz yöntemi çalışma kapsamında örgütsel vatandaşlık davranışının örgütsel çıktılar ve liderlik algısı üzerindeki ortalama etki büyüklüğünü test etmek amacıyla kullanılmıştır. Çalışma kapsamında veri toplamak üzere yapılan literatür taramasından elde edilen korelasyonel araştırmalar hazırlanan doküman analiz formuna kodlanmış; belirlenen ölçütlere uygun olan 49 araştırmadan elde edilen veriler analiz işlemine tabi tutulmuştur. Çalışmada Excel, Comprehensive Meta-Analysis ve SPSS 18.0 programlarından yararlanılmıştır. Bulgular: Çalışmada örgütsel vatandaşlık davranışlarının örgütsel çıktılar ve liderlik algısı üzerindeki etki düzeyini belirlemek için 49 korelasyonel çalışma kullanılarak 17976 kişilik örneklem grubuna ulaşılmıştır. Bulgular örgütsel vatandaşlık davranışlarının örgütsel adalet [r = .38], iş doyumu [r = .39] ve liderlik algısı [r = .37] üzerinde orta düzeyde etkiye sahip olduğunu gösterirken, örgütsel bağlılık [r = .26], üzerinde düşük düzeyde bir etkisinin olduğunu göstermiştir. Örgütsel vatandaşlık davranışlarının en yüksek etkisinin örgütsel adalet, en düşük etkisinin ise örgütsel bağlılık üzerine olduğu bulunmuştur. Tartışma ve Öneriler: Elde edilen bulgulara dayanarak değişkenler arasındaki ilişkiler nicel olarak incelenmiştir. Ulaşılan sonuçlar temel alınarak örgütsel vatandaşlık davranışlarının örgütlerin yapısındaki yeri tartışılmış, yapılan tartışmalar sonucu öneriler sunulmuştur. Çalışmanın sınırlıkları doğrultusunda daha sonraki araştırmalar için gündem oluşturulmuştur.
Purpose: The main purpose of this study is to examine the effect of
organizational citizenship behaviour on organizational outcomes and leadership
perception through the method of meta-analysis. Within the scope of this study, the
hypotheses about organizational justice, organizational commitment, job satisfaction
and leadership perception on which organizational citizenship behaviours can have
effects are examined.
Method: Meta-analysis method which is one of the quantitative study design is
used to investigate the effect size of organizational citizenship behaviours on
organizational outcomes and leadership perception. Correlational studies found in
literature review for gathering data are coded on the document analysis form. From the
coded studies, 49 studies that are appropriate for the criteria are analyzed. Excel,
Comprehensive Meta-Analysis and SPSS 18.0 are used in analysis process.
Findings: In the study, in order to determine the level of effect of organizational
citizenship behaviours on organizational outcomes and leadership perception, 49
correlational study are used, and a sample group of total of 17976 participants is
reached. . The results reveal that organizational citizenship behaviours have a medium
level of positive effect on organizational justice [r = .38], job satisfaction [r = .39] and
leadership perception [r = .37] while have a small effect size on organizational
commitment [r = .26]. It is found out that the highest level of effect of organizational
citizenship behaviours is on organizational justice and that the lowest is on
organizational commitment.
Conclusion and Discussion: The relationships between the variables are
examined according to the findings of the study. Based on the findings, the place of
organizational citizenship behaviour in the structure of organizations is discussed and some suggestions are presented. Considering the limitations of the study,
recommendations are presented for the prospective studies.
2016-07-25T12:55:15Z
2016-07-25T12:55:15Z
2016-07-25T12:55:15Z
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/531
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/624
2016-08-16T00:00:25Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin kullandığı motivasyonel dilin intibak ettirici liderlik üzerine etkisi
Özen, Hamit
Turan, Selahattin
TR234652
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
İntibak Ettirici Liderlik
Okul Müdürlüğü
Karmaşıklık Teorisi
Motivasyonel Dil Teorisi
Complex Adaptive Leadership
School Principals
Complexity Theory
Motivational Language Theory
Amaç: Bu çalışmanın amacı, öğretmen algılarına göre, okul müdürlerinin
intibak ettirici liderlik özellikleri ile motivasyonel dil kullanımı yeterlikleri arasındaki
ilişkileri ortaya çıkarmaktır.
Yöntem: Bu araştırma, okul müdürlerinin motivasyonel dil davranışını
oluşturan; yönlendirici dil, cesaret verici dil ve aitlik yaratıcı dil kullanım becerileri ile
intibak ettirici liderlik özelliğinin idarî liderlik, kolaylaştırıcı liderlik ve uyum sağlayıcı
liderlik becerilerini yordama düzeyini incelemektedir. Araştırma tarama modelinde
betimsel bir araştırmadır: Var olan değişkenler arasındaki ilişkilerin tanımlanması ve bir
değişkenin başka bir değişken tarafından yordanma durumunun incelenmesi amaçlanmaktadır.
Bu bağlamda, intibak ettirici liderlik bağımlı değişken, motivasyonel dil
ise bağımsız değişken olarak ele alınmıştır. Araştırma evrenini, Eskişehir ili Odunpazarı
ilçesinde bulunan resmî 32 devlet ve 1 özel ortaokulunda görev yapan 1203 öğretmen
oluşturmaktadır. Araştırma örneklemini oluşturan 19 ortaokul, 2013-2014 yılı Temel
Eğitimden Orta Öğretime Geçiş sınavı sonuçlarına göre üç tabakaya ayrılmış ve veriler
424 öğretmenden toplanmıştır. Araştırmada veriler İntibak Ettirici Liderlik Ölçeği ve
Okul Müdürlerine Yönelik Motivasyonel Dil Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin
çözümlenmesinde Man Whitney-U testi, Kruskal Wallis-H testi, ANOVA, korelâsyon
ve çoklu regresyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Birinci tabaka okullarda görev yapan öğretmenler, okul müdürlerinin
intibak ettirici liderlik özelliklerini ve motivasyonel dil kullanımı becerilerini diğer
tabakada görev yapan öğretmenlere kıyasla daha düşük düzeyde algılamaktadırlar.
Kadın öğretmenler okul müdürlerinin hem intibak ettirici liderlik özelliklerini hem de
motivasyonel dil kullanımını yetersiz bulmaktadırlar. Meslekî kıdemi 1-6 yıl olan, 30
yaş ve altı öğretmenler okul müdürlerinin intibak ettirici liderlik ve motivasyonel dil
becerilerini daha düşük düzeyde algılamaktadır. Birinci tabaka okullarda okul
müdürlerinin sergilediği intibak ettirici liderlik ve kullandığı motivasyonel dil alt
boyutları arasında yüksek düzeyde pozitif yönlü anlamlı ilişki bulunmaktadır. Fakat bu
ilişki düzeyi ikinci ve üçüncü tabaka okullarda orta düzeye doğru gerilemektedir. Birinci ve ikinci tabaka okullarda görev yapan okul müdürlerinin sergilediği intibak
ettirici liderliğin üç alt boyutunda aitlik yaratıcı dilin etkisi bulunmamaktadır. Bunun
yanında üçüncü tabaka okullarda görev yapan okul müdürlerinin kullandığı aitlik
yaratıcı dil öğretmenler üzerinde olumsuz etkiye yol açmaktadır.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler: Birinci tabaka okullarda okul müdürlerinin
intibak ettirici liderlik ve motivasyonel dil kullanım becerilerinin düşük olmasına
rağmen yüksek okul başarısının temelinde okul müdürü ve öğretmen faktöründen
ziyade ailenin katkısı olduğu düşünülmektedir. Kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere
kıyasla hem intibak ettirici liderlik hem de motivasyonel dil algısının düşük olması
sebebi kadına yönelik cinsiyet ayrımcılığına işaret edebilir. Aynı şekilde yaş ve meslekî
kıdeme yönelik anlamlı farkın kökeninde yeni öğretmenlerin beklentilerinin
karşılanamadığı düşünülmektedir. İkinci ve üçüncü tabaka okullarda görev yapan okul
müdürlerinin intibak ettirici liderlik özelliklerinin birinci tabakada görev yapan okul
müdürlerinden daha yüksek algılanmasının bir nedeni akademik dirençlilik olarak ifade
edilen yoksun ve yoksul sosyo-ekonomik çevreye sahip öğrencilerin akademik olarak
yüksek başarı göstermesi olgusu üzerine odaklanan okul müdürü ve öğretmenlerin
çabaları olarak değerlendirilmektedir. Her üç tabakada aitlik yaratıcı dil özelliğinin
düşük çıkma nedeni okul müdürlerinin kısa süreli görevler yapmasından, okulun
geçmişteki başarılarını, iz bırakan şahsiyetlerini gelecek nesillere aktaracak ve okul
kültürü oluşturacak kadar uzun süreli çalışmamasına bağlanabilir. Okul müdürünün
bağımsız, özgür ve hesap verebilir bağlamda âdem-i merkeziyetçi bir yönetişim
zihniyetiyle okulların tekrar yapılandırılması gereklidir.
Aim: The aim of this study was to elicit the relationships between leadership
characteristics of school principals and competence for using motivational language.
Method: The study scrutinized regression level of school principals’
motivational language ability which consisted of illocutionary, perlocutionary and
collocutionary language of their complex adaptive leadership and of managerial,
enabling and adaptive leadership skills. Research employed descriptive survey method
by using descriptive statistics to find out relations among variables and to reveal
regression level; for that reason, leadership was accepted as dependent variable whereas
motivational language was accepted as independent variable. Research population
comprised 1203 secondary school teachers from 32 public and 1 private schools in
Odunpazarı district in Eskişehir. In this study, sample was divided into three clusters
according to TEOG exam results as stratified sampling method. Data was collected
from 424 teachers from 19 state run secondary school in 2013-2014 school period.
Data was obtained from research sample by using Complex Adaptive Leadership Scale
and Motivational Language Scale For School Principals and analysed by the methods
of Man Whitney-U test, Kruskal Wallis-H test, ANOVA, correlation and multiple
regression analysis.
Findings: Teachers from first stratified schools perceived adaptive leadership
skills and motivational language levels of school principals at a lower level than the
teachers at second and third stratified schools. Female taechers found both adaptive
leadership skills and motivational language usage level insufficient of their school
principals. Teachers who had 1-6 year teaching experiences, who were under 30 and
who graduated from education faculties perceived adaptive leadership skill and
motivational language usage at a lower level. There was a significantly positive
correlation between adaptive leadership and motivational language subscales at the first
stratified schools but the correlation diminished to medium level at the second and third
stratified schools. Locutionary language did not regress adaptive leadership on three subscales at first and second stratified schools. Furthermore; it regressed adaptive
leadership in the negative way at the third stratified schools, which affected teachers
adversely.
Conclusion: Low adaptive leadership skills and motivational language usage of
school principals and high academical achievement of students at the first stratified
schools were paradoxical. It claimed that the main reason of academical achievement
could not stem from school principals and teachers. Conversely, family support was
thought to be core. Female teachers perceived lower adaptive leadership skills and
motivational language usage. The reason seemed to be the sexual identity based
discrimination. New teachers perceived leadership skills and motivational language
usage lower because their expectations could not be met. Adaptive leadership skills and
motivational language usage perception of teachers were much higher at the second and
third stratified schools which were located at low socio-economical and socio-cultural
environments in Odunpazarı district. Academical resilience which enabled school
principals to exert efforts to focus on academical achievement of students could be the
reason of high perceptions of teachers. Locutionary language level was lower because
school principals were not able to service at their schools long enough to convey the
past success and impressive personalities to new generation, which created school
culture in the long run. Schools had to be re-conceptualised so that school principals
could be free, independent and accountable with decentralised governance global
mindset.
2016-08-15T12:38:03Z
2016-08-15T12:38:03Z
2016-08-15T12:38:03Z
2014
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/624
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/663
2016-10-21T00:00:15Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Fen ve teknoloji öğretmenlerinin not verme yönelimleri ile gözetimci öğrenci kontrol ideolojileri arasındaki ilişki
Karataş Erduran, Fatma
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Gözetimci Öğrenci Kontrol İdeolojisi
Not Verme
Öğretme ve Öğrenme
Custodial Pupil Control Ideology
Grading
Teaching and Learning
Bu çalışmanın amacı; Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilköğretim okullarında
görev yapan Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin not verme yönelimleri ile öğrenci
kontrol ideolojileri arasındaki ilişkiye yönelik görüşlerini belirlemektir. Bu çalışmada
ilişkisel model kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, Ankara merkez
ilçelerindeki ilköğretim okullarında çalışan 1081 Fen ve Teknoloji öğretmeninden
gönüllü olan 381 Fen ve Teknoloji öğretmeni oluşturmaktadır. Veriler araştırmacı
tarafından geliştirilen “Not Verme Yönelimi Ölçeği” ile Willower, Eidell, ve Hoy
(1973)’ un geliştirdiği, Yılmaz (2002) tarafından Türkçe’ ye uyarlanan “Öğrenci
Kontrol İdeolojisi Ölçeği” ile toplanmıştır. Öğretmenlerin not verme yönelimleri ile
gözetimci öğrenci kontrol ideolojisi arasında istatistiksel olarak ilişkiyi ortaya koyan
korelasyon analizleri yapılmış ve yorumlanmıştır. Değişkenler arasındaki farklılığı
saptamak amacıyla iki kategoriye sahip olanlar için Bağımsız Grup t-Testi ve Mann-
Whitney U Testi, üç ve daha fazla kategoriye sahip olanlar için Tek Yönlü Varyans
Analizi (ANOVA) ve Kruskal-Wallis H Testi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda,
Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin not verme yönelimleri ile gözetimci öğrenci
kontrol ideolojileri arasında negatif yönlü bir ilişkinin varlığı saptanmıştır. Fen ve
Teknoloji öğretmenlerinin değerlendirmelerinde daha çok nesnelliğe önem verdikleri
belirtmekle birlikte değerlendirmelerin, farklı faktörlerden etkilenebildiklerini ifade
etmişleridir. Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin belirgin bir öğrenci kontrol
ideolojilerinin olmadığı söylenebilir.
The purpose of this study was to examine the relationship between teacher’
sgrading tendecy and pupil control ideologies as percived by teachers working in
Turkish public school. In this study, the corrlationall model was used. The universe
of the study consisted of 1081 science and techonology teachers working in Turkish
secondary schools in central districsts of Ankara. The study group was consisted of
381 science and techonology teachers working in secondary schools of central
districts. The teachers were selected using easily accesible sample method. Data were
collected by “Grading Tendency Scale” developed by the researcher of this study and
“ Pupil Control Ideology Scale” developed by Willower, Eidell ve Hoy (1973) and
adapted into Turkish by Yılmaz (2002).Statistically determining the correlation
between teachers’grading tendency and pupil control ideology, correlation analysis
were used. In order to determine the difference between the variables, Independent
Group T-Tests and Mann Whitney U Tests were used for the two categories and One
Way analysis of Variance (ANOVA) and Kruskal-Wallis H Tests were used for the
three categories.As a result of the study, it was found a relationship between Science
and Techonology teachers’grading tendency and pupil control ideologies. At the
same time, although the science and techonology teachers stated they attached
importance to objectivity more in the evaluations, these could be affected by some
factors other than the objectives of the lesson. Finally, it can be said that science and
techonology teachers haven’t a definite pupil control ideology.
2016-10-20T07:53:27Z
2016-10-20T07:53:27Z
2016-10-20T07:53:27Z
2012
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/663
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/707
2016-12-01T01:00:34Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Eğitim kurumu müdürlerinin liderliği ile okul çıktıları arasındaki ilişkilerin meta-analiz yöntemiyle incelenmesi
Sarıer, Yılmaz
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Eğitim Yönetimi
Meta-Analiz
Liderlik
Okul Çıktıları
Educational Administration
Meta-Analysis
Leadership
School Outcomes
Amaç: Bu çalışmanın amacı, eğitim kurumu müdürlerinin liderliği ile okul
çıktıları arasındaki ilişkilerin meta-analiz yöntemiyle incelenmesidir.
Yöntem: Çalışmada ulaşılan veriler, betimsel ve meta-analiz yöntemleri
kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma kapsamına, 01.01.2000 ile 31.12.2011 tarihleri
arasında Türkiye’de üretilen, çalışmanın amacına ve sınırlılıklarına uygun, 55 adet
bildiri, makale ve tez alınmıştır. Çalışmada, etki büyüklüğü, anlamlılık ve heterojenlik
değerleri, “Tam Kapsamlı Meta-analiz Programı-CMA” programı kullanılarak
hesaplanmıştır.
Bulgular: Araştırmada, rastgele etkiler modeline göre değerlendirildiğinde,
eğitim kurumu müdürünün liderliği ile öğretmen açısından çıktılar arasındaki etki
büyüklüğü değeri, 0.44 olarak belirlenmiştir. Bu değer, eğitim kurumu müdürlerinin
liderliği ile öğretmen açısından çıktılar arasında, pozitif yönde, orta düzeyde anlamlı
ilişkilerin bulunduğunu göstermiştir. Öğrenci başarısı (0.59), öğretmenlerin iş doyumu
(0.51) ve motivasyonu (0.63) için ise daha güçlü ilişkilerin bulunduğu anlaşılmıştır.
Öğretmenlerin örgütsel bağlılıkları (0.38), performansları (0.30) ve örgütsel vatandaşlık
davranışları (0.16) ile okul müdürlerinin liderliği arasında ise pozitif yönde anlamlı
ilişkilerin olduğu görülmüştür.
Tartışma ve Sonuç: Çalışma sonucunda; demokratik, dönüşümcü, öğretimsel ve
kültürel liderlik ile okul çıktıları arasında pozitif yönde, güçlü düzeyde anlamlı
ilişkilerin bulunduğu belirlenmiştir. Etik ve vizyoner liderlik ile okul çıktıları arasında
orta düzeyde, sürdürümcü ve emredici liderlik arasında ise daha zayıf düzeyde
ilişkilerin olduğu anlaşılmıştır. Bu noktada, geleneksel yönetici davranışlarının, öğrenci
ve öğretmenlerin performanslarını istenen düzeyde artıramadığı anlaşılmıştır.
Araştırmada okul çıktılarını en fazla etkileyen liderlik yaklaşımlarının ortak özelliğinin,
insanı merkeze almaları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Okul müdürleri, durumsal
faktörleri de göz önünde bulundurarak farklı liderlik yaklaşımları gerektiren davranışları etkin bir şekilde göstermeli, kurumlarını; etik ve demokratik değerlerin, adaletin,
hoşgörünün ve iş birliğinin öğretildiği, ortak bir yaşam alanına dönüştürmelidir.
Purpose: The purpose of this research study is to investigate the relationship
between the school principals’ leadership and school outcomes using the method of
meta-analysis.
Method: The data were analysed using descriptive method and meta-analysis.
55 papers, articles and theses produced in Turkey between 01.01.2000 and 31.12.2011
with the limitations of the research study were included in the study. In this study effect
size, significance and heterogeneity values were calculated using ‘comprehensive metaanalysis-
CMA’.
Findings: In this study, the effect size value was determined as 0.44 when the
relationship between the school principals’ leadership and school outcomes in terms of
teachers based on the random effects model. This showed that there was a positive, at
middle level and meaningful relationship between school principals’ leadership and
school outcomes in terms of teachers. For school achievement (0.59), teachers’ job
satisfaction (0.51) and motivation (0.63) the relationship was stronger. The relationship
between school principals’ leadership and teachers’ organizational commitment (0.38),
performance (0.30) with organizational citizenship behaviors (0.16) was found as
positive and meaningful.
Discussion and results: As a result, the relationship between democratic,
transformational, educational and cultural leadership and school outcomes was strong
and meaningful. The relationship between the outcomes of schools and ethic and
visionary leadership was at middle level while it was smaller with transactional and
directive leadership models. At this point, it was clear that the traditional behaviors or
school principals were not able to increase the performance of students and teachers to
the desired level. It was concluded that the common features of leadership models
effecting school outcomes most were human-centered. School principals should have
behaviors that require different leadership approaches, taking into acoount situational factors. They also inverted their institution to the common living area in which ethical,
democratic values justice, tolerance and cooperation are taught.
2016-11-30T08:02:02Z
2016-11-30T08:02:02Z
2016-11-30T08:02:02Z
2013
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/707
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/710
2016-12-01T01:00:43Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okullarda hesap verebilirlik politikaları : bir yapısal eşitlik modelleme çalışması
Erdağ, Coşkun
Karadağ, Engin
TR223635
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Okul Geliştirme
Hesap Verebilirlik
Eğitim Politikası
Akademik Başarı
Accountability
Academic Achievement
School Improvement
Amaç: Bu araştırmanın amacı, akademik başarının artırılmasına yönelik okullarda var olan baskıları, bu baskılara okulların cevap verme düzeyleri, akademik başarının artırılmasına yönelik okul yöneticileri ve öğretmenlerin hesap verebilirlik politikalarını belirlemek ve hesap verebilirlik baskıları, politikaları ve hesap verme zorunluluklarının birbirlerine olan etkilerini ortaya çıkarmaktır. Yöntem: Araştırma, üç temel değişken arasında bir neden-sonuç ilişkisi bulunduğu düşüncesinden hareketle nedensel bir desende tasarlanmıştır. Oluşturulan teorik modelde, hesap verebilirlik baskıları bağımsız değişken, hesap verme zorunluluğu bağımlı değişken, hesap verebilirlik politikaları hem bağımlı hem de bağımsız değişken olarak alınmıştır. Araştırmanın evreni, 2012-2013 öğretim yılında Kütahya ili merkez ilçesi sınırlarında bulunan toplam 144 öğretim kurumunda görev yapan 242‘si okul yöneticisi ve 2310‘u öğretmen olmak üzere toplam 2552 kişiden oluşmuştur. Araştırma örneklemi, eğitim bölgeleri dikkate alınarak tabakalı örnekleme yöntemiyle belirlenen 58 öğretim kurumunda görev yapan 357 öğretmen ve 154 okul yöneticisi olmak üzere toplam 511 kişiden oluşmuştur. Araştırmada veriler, Hesap Verebilirlik Baskıları Ölçeği, Hesap Verebilirlik Politikaları Ölçeği ve Hesap Verme Zorunluluğu Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde t-testi, ANOVA, korelasyon, çoklu regresyon analizi kullanılmış ve yapısal eşitlik modelinin test edilmesinde Path analizi tercih edilmiştir. Bulgular: Okul paydaşları baskısı, okul paydaşlarına hesap verme ve piyasa hesap verebilirliği politikaları üzerinde; sosyal çevre baskısı, sosyal çevreye hesap verme ve bürokrasiye hesap verme üzerinde pozitif etki yaratmaktadır. Bürokratik baskı ise, bürokrasiye hesap verme zorunluluğunu pozitif, performans hesap verebilirliği politikalarını negatif yönde etkilemektedir. Bürokratik hesap verebilirlik politikaları, sosyal çevreye ve bürokrasiye hesap verme zorunluluğunu pozitif yönde etkilemektedir.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, akademik başarının artırılmasına yönelik farklı odaklardan farklı mekanizmalar ile okullar üzerinde yaratılan başarı baskısının okullarda öğretim sorumluluğu ve dış beklentilere karşı cevap verme zorunluluğunu artırdığı, okulların eylemlerine ilişkin açıklama yapma ve eylemlerini haklı çıkarma çabası içerisine girmelerine neden olduğu görülmüştür. Politika yapıcılara akademik başarının artırılmasına yönelik bir model sunulmaktadır.
Aim: Aim of this study is both to determine at schools the pressures of accountability for academic performance, their answerability and the choice of accountability policies based on the views of school teachers and administrators, and to discover the interactions among accountability pressures, schools‘ answerability and choice of accountability policies.
Method: This study follows causal pattern. The model consists of three variables, accountability pressures, answerability, and accountability policies. The target population of the research includes 242 administrators and 2310 teachers working in primary, elementary and high schools located in the city center of Kütahya in 2012-2013 teaching season. The sample population, which includes 357 teachers and 154 administrators, was drawn via stratified sampling method. Data was obtained from the sample by the measurement scales of accounatability pressure, answerability and accountability policies and analyzed by the methods of t-test, ANOVA, correlation, multiple regression, and path analysis to test the structural equation model.
Findings: The pressure by school shareholders for academic achievement affects teachers‘ answerability to school shareholder and the choice of market accountability policies. The pressure exerted from schools‘ social environment have positive impact on school answerability to schools‘ environment and upper level administrators and supervisors. Bureaucratic pressure have positive impact on schools‘ answerability to upper level administrators and supervisors, but negatively affects performance accountability policies. Bureaucratic accountability policy have an positive impact on schools‘ answerability to social environment and bureaucracy. Conclusion: In this study, accountability pressures for academic achievement exerted by multiple locus of society via multiple accountability policies increases responsibility and answerability to share holders and external environment. It also induces school teachers and administrators to explain and justify their deeds for teaching and academic achievement. The study presents a model for academic achievement for policymakers.
2016-11-30T08:02:23Z
2016-11-30T08:02:23Z
2016-11-30T08:02:23Z
2013
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/710
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/720
2016-12-02T07:24:42Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Lise öğrencilerinin devamsızlık nedenlerinin incelenmesi
Öztekin, Özge
Aypay, Ahmet
TR201496
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Devamsızlık
Devamsızlık Nedenleri
Lise Öğrencileri
Absenteeism
Absenteeism Reasons
High School Students
Amaç: Okullarda gerçekleştirilen örgün öğretim faaliyetlerinin gereklerinin yerine
getirilebilmesinin en önemli şartlarından birisi de öğrencilerin okula erişim ve devamlarının
sağlanmasıdır. Son yıllarda öğrenci devamsızlığı okullardaki en büyük sorunlardan biri haline
gelmiştir. Bu çalışmanın amacı lise öğrencilerinin devamsızlık nedenlerini ortaya çıkarmaktır.
Yöntem: Bu araştırma nicel ve nitel araştırma yöntemleri kullanılarak
yapılandırılmıştır. Lise öğrencilerinin devamsızlık nedenlerinin belirlenmesinde tarama
modeli; diğer boyutunu oluşturan önemli düzeyde devamsızlığa sahip öğrencilerin
devamsızlık probleminin derinlemesine incelenmesinde ise nitel araştırma desenlerinden
fenomenolojik yaklaşım kullanılmıştır. Araştırmada iki ayrı örneklem grubu kullanılmıştır.
Birinci örneklem grubu 1037 lise öğrencisinden, ikinci örneklem grubu ise 18 lise
öğrencisinden oluşmaktadır. Araştırmada Devamsızlık Nedenleri Formu ve Öğrenci Görüşme
Formu olmak üzere iki adet veri toplama aracı kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları incelendiğinde, öğrencilerin devamsızlık nedenlerini en
yüksek ortalama ile sağlık problemi kaynaklı alt boyutunda değerlendirirken, en düşük
ortalamayla aile kaynaklı alt boyutunda değerlendirdikleri görülmektedir. Ayrıca devamsızlık
gün sayısı ile devamsızlık nedenleri alt boyutları arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler
saptanmaktadır.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, devamsızlık yapma davranışının bir öğrencinin
okula yönelik olumsuz duygularının bir belirtisi olmakla birlikte tek başına bir etmen
olmadığı, birçok etmenin tek başına ya da birlikte bulunmasının, öğrencinin okuldan
uzaklaşmasına, devamsızlık yapmasına ve sistemi terk etmesine neden olabileceği
görülmektedir.
Purpose: One of the most important conditions to fulfill the requirements of the
formal education in schools is to provide students to access to school and their attendance. In
recent years, student absenteeism has become one of the major issues in schools. The purpose
of this study is to uncover the reasons of high school students’ absenteeism.
Method: This study is designed using both quantitative and qualitative research
methods. First, survey model is employed to determine high school students’ reasons for
absenteeism, then phenomenological model which is one of the qualitative research
approaches is used to investigate the absenteeism problem of high school students. In this
study two groups are used. First sample group is consisted of 1037 high school students;
second group is consisted of 18 high school students. In this study, there are two data
collection tools. Data are collected through Absenteeism Reasons Form and Student Interview
Form.
Results: When research findings are examined, it is observed that students have
evaluated subdimension of health problems with highest average whereas evaluating the
subdimension of family oriented reasons with lowest average. Furthermore, there are positive
relationships between absenteeism rates of students and the subdimensions of absenteeism
reasons.
Discussion and Conclusion: In this study, it is observed that students’ absenteeism
behavior can be a sign of their negative feelings towards school. It is understood that presence
of many factors alone or together may cause students to be away from school and leave the
system.
2016-12-02T07:24:42Z
2016-12-02T07:24:42Z
2016-12-02T07:24:42Z
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/720
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/727
2016-12-03T01:00:08Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İngiltere’deki öğretmenlerin çokkültürlü öğretim yeterlikleri ile türk öğrencilerin kültürleşme tercihlerinin okula aidiyet duygusu ve akademik başarıyla ilgisi
Kılıçoğlu, Gökhan
Acat, Bahaddin
Karadağ, Engin
TR234651
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
İngiltere'deki Türk Öğrenciler
Çokkültürlü Eğitim
Çokkültürlü Öğretim Yeterliği
Kültürleşme
Okula Aidiyet Duygusu
Akademik Başarı
Turkish Students in England
Multicultural Education
Multicultural Teaching Competency
Acculturation
Sense of Belonging to School
Academic Achievement
Amaç: Bu araştırma İngiltere‟deki öğretmenlerin çokkültürlü öğretim yeterlikleri ile Türk öğrencilerin kültürleşme tercihlerinin, öğrencilerin okula aidiyet duygularını ve akademik başarılarını yordayıp yordamadığını belirlemeyi amaçlamaktadır.
Yöntem: İlişkisel desende tasarlanan araştırmanın çalışma grubunu Türklerin yoğun olarak yaşadığı Londra şehrinde Enfield, Hackney, Haringey, Islington, Stoke Newington, Tottenham bölgesinden küme örnekleme tekniğiyle seçilen 7 İngiliz okulundaki Key Stage 3, Key Stage 4 ve 16 yaş sonrası aşamasındaki 275 Türk öğrencisi ve onların İngilizce, Matematik ve Fen derslerine giren 77 öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan veri toplama araçlarının geçerlik ve güvenirlikleri araştırmacı tarafından yapılmıştır. Araştırma verilerinin çözümlenmesinde ise yüzde (%) , frekans (n), ortalama (X), standart sapma (SS), bağımsız gruplar t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), Scheffe ve Dunnett-C anlamlılık testleri, eta kare (2), Pearson momentler korelasyon analizi ve çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretmenlerin çokkültürlü öğretim yeterlikleri yüksektir. Öğrenciler kültürleşme tercihlerini en yüksek ortalamayla bütünleşme alt ölçeğinde değerlendirirlerken, bu tercihi sırasıyla ayırma, aykırılaşma ve erime takip etmektedir. Öğrencilerin okula aidiyet duyguları orta düzeyin üstünde iken; büyük çoğunluğunun akademik başarıları orta ve alt düzeydedir. Öğretmenlerin çokkültürlü öğretim yeterliği algıları öğrencilerin okula aidiyet duygularını ve akademik başarılarını yordamazken; öğrencilerin bütünleşme tercihleri okula aidiyet duygularını olumlu yönde, reddedilmişlik duygularını ise olumsuz yönde yordamaktadır.
Sonuç ve Tartışma: Alanyazında çokkültürlü öğretimin öğrenciler açısından birçok olumlu çıktısına değinilse de araştırma sonucuna göre öğretmenlerin çokkültürlü öğretim yeterliklerinin öğrencilerin okula aidiyetleri ve akademik başarılarıyla bir ilişkisi olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak öğrencilerin bütünleşme tercihleri onların okula aidiyetlerini arttırmakta; reddedilmişlik duygularını ise azaltmaktadır
Purpose: This study aims to determine whether multicultural teaching competencies of teachers and Turkish students‟ acculturation preferences in England predict students‟ sense of belonging to school and academic achievement.
Method: Correlational research design is used in this research. Sample of the study consists of 275 Turkish students attending Key Stage 3, Key Stage 4 and Post-16 and 77 teachers providing English, math and science courses at 7 different schools in London from Enfield, Hackney, Haringey, Islington, Stoke Newington, and Tottenham regions where Turks live intensively. The participants of the study are chosen via cluster sampling technique. The validity and reliability of data collection tools were made by the researcher. To analyze the research data, such statistic techniques are used subsequently: percentage (%) and frequency (f), independent samples t- test, analysis of variance (ANOVA), Scheffe and Dunnett-C significance tests, eta- square (2), Pearson correlation analysis, and multiple lineer regression.
Results: The results of the study indicated that the average value for teachers‟ multicultural teaching competency is high. Students‟ first acculturation preference is found as integration, second preference as separation, third preference as marginalization and their last preference is found as assimilation. In the study, students‟ sense of belonging to their school is also analyzed. It is found that students‟ average score is moderate to high. When it comes to assess students' academic achievement, their achievement scores are medium and lower level in general. Lastly, it is revealed that multicultural teaching competency of teachers working at English schools do not predict Turkish students‟ sense of belonging to school and their academic achievement. Moreover, it is found that Turkish students‟ integration preferences predict their sense of belonging to school positively. Specifically, it is concluded that as students‟ integration preferences increases, their sense of belonging to school increases as well.
Conclusion and Discussion: Although multicultural education is asserted as providing many positive outcome for students in the literature, teachers‟ multicultural competencies and teaching do not seem to have a relationship between students‟ sense of belonging to school and their academic achievement. Additionally, the study findings revealed that students‟ integration preferences increases their sense of belonging to school positively and decreases their rejection feelings.
2016-12-02T07:25:08Z
2016-12-02T07:25:08Z
2016-12-02T07:25:08Z
2014
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/727
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/729
2016-12-03T01:00:18Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öretim elemanlarında iş stresine neden olan örgütsel etmenler ve öğretim elemanlarının örgütsel stresle baş etme stratejileri (Trakya Üniversitesi örneği)
Özalp, Yeliz Baykal
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Stres
Örgütsel Stres
Örgüt Kültürü
Stresle Başa Çıkma
Organizational Stress
Organizational Culture
Coping with Stress
Amaç: Bu araştırmanın amacı, öğretim elemanlarında strese neden olan örgütsel faktörleri ve öğretim elemanlarının uyguladıkları stresle başa çıkma stratejilerini belirlemektir.
Yöntem: Tarama modeli kullanılan bu araştırmada, Balcı, A. (1993) tarafından geliştirilen “Üniversite Öğretim Elemanının İş Stresi Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmada tabakalı örnekleme yöntemi kullanılmış ve örneklem, 2011-2012 akademik yılında Trakya Üniversitesi’nde görevli 210 öğretim elemanı olarak belirlenmiştir. Katılımcı görüşlerinin cinsiyet, yaş, medeni durum, akademik unvan, mesleki kıdem, fakülte ve yönetim görevi değişkenlerine göre anlamlı fark gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla parametrik ve parametrik olmayan analiz teknikleri kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretim elemanlarının yaşadığı örgütsel stresin orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Öğretim elemanlarında en çok strese neden olan faktörün iş yükü olduğu görülmüştür. Öğretim elemanlarının örgütsel stres düzeylerinin yaş, unvan ve mesleki kıdem değişkenlerine göre anlamlı fark gösterdiği tespit edilmiştir. Stresle baş etme stratejileri ölçeği ile elde edilen verilerin analizi sonucunda, öğretim elemanlarının ölçekteki stratejileri ara sıra uyguladıkları görülmüştür. Öğretim elemanlarınca en çok kullanılan strateji hayattan beklenti ve amaçlarına dönük girişimde bulunmadır. Öğretim elemanlarının stratejileri kullanma sıklıklarının medeni durum, unvan ve mesleki kıdem değişkenlerine göre anlamlı fark gösterdiği belirlenmiştir.
Sonuç ve Tartışma: Araştırma sonuçları, öğretim elemanlarının orta derecede stresli olduğunu ve stresle başa çıkma stratejilerine ara sıra başvurduklarını göstermiştir. Kurumda strese neden olan etmenlerin stresi en aza indirgeyecek biçimde yeniden yapılandırılması ve stres yönetimi eğitimi verilmesi önerilmiştir.
Purpose: The purpose of this study is to determine academicians’ organizational stress factors and their stress-coping strategies.
Method: By using stratified sampling method, the sample is determined to be 210 academicians working at Trakya University. In this descriptive-survey modelled study, “Scale of Academicians’ Organizational Stress” developed by Balcı, A. (1993) is used. Parametric and non-parametric analysis techniques are used to determine the opinions of participants according to their gender, age, marital status, title, experience, faculty and administrative duty.
Results: The academician’s organizational stress level is found to be on average. The most stressful factor is work overload. There are significant differences found between the perception of stress of the groups that academicians form according to their age, title, experience. When the stress coping strategies of the faculty scale is analyzed, it is found that academicians sometimes use these strategies. The most frequent strategy they use is found to be Initiating towards to the expectations and goals from life. Significant differences found between coping strategies of the groups that academicians form according to their marital status, title, experience.
Conclusion and Discussion: Findings show that academicians have moderate work stress and they sometimes use the stress-coping strategies. It is suggested to make rearrangements to minimize the stress-causing factors within organization and arrange training on stress.
2016-12-02T07:25:15Z
2016-12-02T07:25:15Z
2016-12-02T07:25:15Z
2014
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/729
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/730
2016-12-03T01:00:25Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Yükseköğretim ingilizce hazırlık eğitimi sınıf ortamlarında güç paylaşımı düzeyinin incelenmesi
Oruç, Eylem
Acat, Bahaddin
TR103116
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Öğrenci Merkezli Eğitim
Güç Paylaşımı
İngilizce Hazırlık Eğitimi
Amaç: Eğitim uygulamalarında ön plana çıkan öğrenci merkezli eğitim,
öğretmenlerin öğrencilere öğrenme süreçlerinde daha fazla kontrol vermelerini
gerektirmektedir. Türkiye’de öğrencilerin kendi öğrenmeleriyle ilgili karar verme
sürecine dahil edilmesine ilişkin bilimsel çalışmalar az sayıdadır. Bu araştırmanın
amacı, İngilizce hazırlık eğitimi sınıf ortamlarında güç paylaşımı düzeyinin belirlenmesi
ve bu düzeyin çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir.
Yöntem: Araştırmada nicel araştırma desenlerinden tarama modeli
kullanılmıştır. Evren üzerinden gerçekleştirilen çalışmada, İç Anadolu Bölgesi’ndeki bir
üniversitenin yabancı diller yüksekokulunda 2013-2014 öğretim yılında öğrenim gören
415 öğrenci çalışma grubunu oluşturmaktadır. Veriler, araştırmacı tarafından geliştirilen
Güç Paylaşımı Düzey Belirleme Ölçeği’nin uygulanmasıyla elde edilmiştir. Verilerin
istatistiksel çözümlemesi SPSS istatistik programıyla gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: İngilizce hazırlık eğitimi sınıf ortamlarında toplam ve faktörlere
ilişkin güç paylaşımının orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, içerik, süreç,
görevler, etkinlikler, değerlendirme faktörlerine ilişkin ve toplam güç paylaşımı
düzeylerinin İngilizce seviye gruplarına göre anlamlı olarak farklılaşmadığı; kurallar
faktöründe güç paylaşımı düzeyinin İngilizce seviye gruplarına göre anlamlı ve ileri
seviyenin lehine olarak farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Güç paylaşımı ölçeğinin
faktörleri arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler saptanmıştır.
Tartışma ve sonuç: Araştırmada, yükseköğretim İngilizce hazırlık eğitimi sınıf
ortamlarında ortalama bir düzeyde güç paylaşımı yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Sınıf
içi ilke ve kuralların belirlenmesinde ileri seviye öğrencilerine daha fazla sorumluluk
verildiği belirlenmiştir. Öğrencilerin içerik, süreç, görevler, etkinlikler ve değerlendirme
kararlarına katılımının İngilizce seviyelerine göre farklılaşmadığı sonucu sınıf
ortamlarında seviye grubu gözetmeksizin benzer yaklaşımların kullanıldığını
göstermektedir. Öğrencilere, kendi öğrenmelerinde daha fazla karar hakkı verilmesinin
onların eğitim süreçlerine katkıda bulunacağı düşünülmektedir.
2016-12-02T07:25:19Z
2016-12-02T07:25:19Z
2016-12-02T07:25:19Z
2014
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/730
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/734
2016-12-03T01:00:14Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Dağıtılmış liderliğin örgütsel güven ile algılanan örgütsel destek ve okul başarısıyla ilişkisi
Yılmaz, Derya
Turan, Selahattin
TR142361
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Dağıtılmış Liderlik
Örgütsel Güven
Algılanan Örgütsel Destek
Okul Başarısı
Distributed Leadership
Organizational Trust
Perceived Organizational Support
School Success
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı, liselerde görev yapan öğretmenlerin dağıtılmış liderlik, örgütsel güven, örgütsel destek algıları ve görev yaptıkları okulların okul başarısı arasındaki yapısal ilişkileri açıklayan teorik modelleri test etmektir. Bu genel amaç doğrultusunda dağıtılmış liderlik, örgütsel güven, algılanan örgütsel destek ve okul başarısı ile ilgili literatürden yararlanılarak ortaya konulan iki model sınanmıştır.
Yöntem: Araştırma dört temel değişken arasında bir neden-sonuç ilişkisi bulunduğu düşüncesinden hareketle ilişkisel bir desende tasarlanmıştır. Test edilecek modellerde değişkenler arasında neden-sonuç ilişkilerini ortaya koyacak her bir modelin bağımlı, bağımsız ve ara değişkenleri tespit edilmiştir. Araştırma evrenini, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Eskişehir büyükşehir sınırları içerisinde bulunan kamuya ait liselerde görev yapan 2696 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma örneklemi, tabakalı örnekleme yöntemiyle seçilen, 22 farklı lisede görev yapan 352 lise öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırma verileri Dağıtılmış Liderlik Ölçeği, Örgütsel Güven Envanteri ve Algılanan Örgütsel Destek Ölçeği ile toplanmış olup örneklem grubunda yer alan liselerin 2012 yılı Yükseköğretime Geçiş Sınavı puanları ortalamaları okul başarısı değişkeninin belirlenmesinde kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde korelasyon, ölçeklerin yapı geçerliliklerinin sağlanmasında doğrulayıcı ve açımlayıcı faktör analizi ve yapısal eşitlik modelinin test edilmesinde Path analizinden yararlanılmıştır.
Bulgular: Öğretmenlerin örgütsel destek ve örgütsel güven algılarının dağıtılmış liderlik algılarını doğrudan etkilediği; dağıtılmış liderliğinde okul başarısını etkilediği varsayılarak oluşturulan Model 1’in uyum iyiliği değerleri ölçme modelinin kabul edilebilir bir model olduğunu gösterse de modeldeki ilişkilerin anlamlı olmaması sebebiyle Model 1’de oluşturulan yapıdan vazgeçilmiştir. Öğretmenlerin örgütsel güven algılarının doğrudan dağıtılmış liderlik algılarını; dağıtılmış liderlik algılarının doğrudan örgütsel destek algılarını ve örgütsel destek algılarının da okul başarısını etkilediği varsayımına dayanan Model 2’nin doğrulanması neticesinde öğretmenlerin örgütsel güven algılarının dağıtılmış liderliği, dağıtılmış liderliğin örgütsel destek algılarını ve örgütsel destek algılarının da okul başarısını olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, öğretmenlerin örgütsel güven algılarının dağıtılmış liderlik algıları üzerinden örgütsel destek algılarını dolaylı olarak olumlu yönde etkilediği; örgütsel güven algılarının, dağıtılmış liderlik algıları ve örgütsel destek algıları üzerinden okul başarısını dolaylı olarak olumlu yönde etkilediği bulunmuştur. Bununla birlikte öğretmenlerin dağıtılmış liderlik algılarının da örgütsel destek üzerinden okul başarısı üzerinde dolaylı olumlu yönde etkisi görülmektedir.
Sonuç ve Tartışma: Öğretmenlerin, yöneticilerin, velilerin ve hatta öğrencilerin okullarda liderlik rolleri üstlenmeleri ve karar verme süreçlerine katılımları, onların eğitim için yürütmüş oldukları faaliyetlerde önemsendiklerini ve değer gördüklerini düşünmelerini sağlayarak öğrenme odaklı bir iklim yaratılmasını sağlayabilmekte ve böylece okul başarısı bu durumdan olumlu yönde etkilenmektedir. Bu bakımdan okullarda yeni liderler ortaya çıkabilmesi, öğretmenlerin bir lider olarak gelişimlerinin desteklenmesi ve okulun mevcut liderlik kapasitesinin geliştirilmesi için okul müdürlerinin sahip oldukları otoriteyi okuldaki diğer çalışanlara bırakması, işbirliğini ve grup süreçlerini desteklemesi, diğer çalışanlara güven ve saygı göstermesi önerilebilir. Diğer yandan eğitimde politika yapıcılar okul çalışanlarının ihtiyaçlarını öncelikleyen bir eğitim için bürokrasiyi daha esnek hale getirebilirler ve kolektif liderliğe vurgu yapan anlayışın okullarda daha da iyileştirilmesi için destekleyici olabilirler.
Purpose: The purpose of this study was to test theoretical models explaining structural relationships between distributed leadership, organizational trust and organizational support as perceived by teachers working at high schools and school success of these schools. Within this general aim, constructed two models utilizing the literature regarding distributed leadership, organizational trust, perceived organizational support and school success were tested.
Method: Correlational research design was used in the study assuming that there were cause-effect relationships between four main variables. Dependent, independent and mediator variables for each model were identified to put forward the cause-effect relationships between the variables. Population of the study comprises 2696 teachers working at public high schools in Eskişehir metropolitan area in the 2012-2013 academic year. The study sample was consisted of 352 teachers working at 22 different high schools selected through stratified sampling method. The research data was collected via Distributed Leadership Scale, Organizational Trust Inventory and Perceived Organizational Support Scale while Higher Education Entrance Exam score averages of the sample schools were used to determine school success variable. Correlation for data analysis, confirmatory and explanatory factor analysis for structural validity of the scales and Path analysis for testing the constructed models were utilized in the research.
Results: The goodness of fit indices of the Model I which was constructed through the assuption that teachers’ organizational support and organizational trust perceptions directly affect their distributed leadership perceptions and distributed leadership directly influences school success provided an acceptable model, but the constucted structure in the Model I was abandoned due to the non-significant relationships between the variables. Since the Model II which was constructed via the assumption that teachers’ organizational trust directly affect their distributed leadership perceptions, distributed leadership directly influence their organizational support, organizational support perceptions directly affect school success was validated, it was concluded that teachers’ organizational trust directly affect their distributed leadership perceptions, distributed leadership directly influence their organizational support, organizational support perceptions directly affect school success in a positive way. Moreover, it was also revealed that teachers’ organizational trust perceptions mediated through distributed leadership indirectly have a positive influence on organizational support; their organizational trust perceptions mediated through distributed leadership and organizational support perceptions indirectly affect school success. Finally, it was found that teachers’ distributed leadership perceptions mediated through organizational support have an indirect positive effect on school success.
Conclusion and Discussion: Taking leadership roles by the teachers, administrators, parents and even by students and participating in decision making processes in schools can bring about thinking of being important and valuable, creating a positive learning environment in schools, and in turn positively affecting school success. In this regard, school administrators should give their authority and dominance to other individuals in the school, support cooperation and group processes, trust and respect other people so that new leaders can emerge in schools, development of teacher leaders can be supported and the present leadership capacity of the schools can be improved. On the other hand, high-level policy makers can be supportive in abandoning the bureaucracy for flexible school considering the needs of the school members and putting transformations from individualistic leadership to collective leadership into practice.
2016-12-02T07:25:34Z
2016-12-02T07:25:34Z
2016-12-02T07:25:34Z
2014
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/734
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/756
2016-12-10T01:00:21Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
TÜrkiye’de eğitim yönetimi alanında yapılmış lisansüstü tezlerin tematik, metodolojik ve istatistiksel açıdan incelenmesi
İşçi, Sabiha
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Eğitim Yönetimi
Tema
Metodoloji ve İstatistiki Teknikler
Educational Administration
Theme
Methodology
Statistical Techniques
Amaç: Bu araştırmada Türkiye’de eğitim yönetimi alanında 2008-2012 yılları arasında yapılmış lisansüstü tezlerinin tematik, metodolojik ve istatistiki çözümleme teknikleri açısından analizi yoluyla bir durum değerlendirmesi yapılması amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, nitel araştırma desenlerinden durum çalışması deseni kullanılarak yapılandırılmıştır. Çalışma eğitim yönetimi alanında 2008-2012 yılları arasında yapılmış 840 lisansüstü tez üzerinde yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak toplam on üç (13) maddeden oluşan Akademik Yayın Değerlendirme Formu kullanılmıştır. Araştırmada veri analizi; içerik analizi türlerinden kategorisel analiz ve frekans analizi ile gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Araştırma bulguları, eğitim yönetimi alanında yapılmış lisansüstü tezlerde birtakım eksikliklerin bulunduğunu göstermiştir. (i) Tema açısından, tezlerin dar bir alana yığıldığı, benzer konuların sıklıkla çalışıldığı; (ii) araştırma yöntem ve metodolojileri açısından; tezlerde tarama modelinin ağırlıklı olarak kullanıldığı, (iii) istatistiksel analiz teknikleri açısından ise betimsel, t-testi ve tek yönlü ANOVA tekniklerinin daha çok tercih edildiği elde edilen önemli bulgulardandır.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırma, eğitim yönetimi alanında birbirinin benzeri ve birçok yönden sorunlu araştırmaların var olduğunu göstermiştir. Eğitim yönetimi alanında üretilen tezlerin tema açısından dar bir alanda yığıldığı görülmüş ve tezlerde metodolojik açıdan birtakım eksikliklere rastlanmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen bulguların ve çıkarılan sonuçların Türkiye’de eğitim yönetimi alanının içinde bulunduğu durumu anlamada ve alanın geleceğine yön verme hususunda katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Purpose: In this study, it is aimed to carry out a case study through the thematic, methodological and statistical analysis of graduate theses and dissertations written in the field of educational administration between the years of 2008-2013.
Method: The study was configured by using case study design from one of qualitative research designs. This research was conducted on 840 graduate theses and dissertations carried out in the field of educational administration between the years of 2008-2012. Data were collected by using Academic Publication Evaluation Form consisted of 13 items. Data analysis was fulfilled with categorical analysis and frequency analysis as content analysis types.
Results: Research findings reveal that there are some deficiencies in graduate theses carried out in the field of educational administration. (i) In terms of theme, theses and dissertations are accumulated in a narrow range and similar topics are studied; (ii) in terms of research methods and methodology; quantitative models are widely used, (iii) in terms of statistical analysis techniques; descriptive statistics, t-test, and one way ANOVA are the most frequently preferred techniques.
Discussion and Conclusion: This study reveals that there are similar researches which are problematic in many ways. It is seen that theses and dissertations written in the field of educational administration accumulate in a narrow range and there are some deficiencies in theses and dissertations in terms of methodology. Findings and conclusions obtained from this study are thought to help understanding situation of the field and making future direction of the field.
2016-12-09T07:03:07Z
2016-12-09T07:03:07Z
2016-12-09T07:03:07Z
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/756
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/764
2016-12-10T01:00:24Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Yükseköğretimde İngilizce-I dersine ilişkin öğrenci ve öğretim elemanı görüşleri
Sarıtaş, Baki
Arı, Asım
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
İngilizce Öğretimi
İngilizce Öğrenimi
Yükseköğretimde İngilizce
Yabancı Dil
Ortak Zorunlu İngilizce Dersi
Amaç: Bu araştırmanın amacı, yükseköğretimde ortak zorunlu olarak okutulan İngilizce-I dersinin uygulanmasında karşılaşılan sorunların, öğrenci ve öğretim elemanı görüşlerine göre belirlenmesidir.
Yöntem: Bu çalışma, var olan durumu belirlemeye yönelik betimsel bir araştırmadır. Araştırma, karma araştırma modeliyle gerçekleştirilmiştir. Nicel araştırmada, tarama modeli, nitel araştırmada durum çalışması modeli kullanılmıştır.
Nicel araştırmanın evrenini, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Dumlupınar Üniversitesi Evliya Çelebi Yerleşkesindeki fakültelerde İngilizce-I dersi alan öğrenciler oluşturmaktadır. Evrenden öğrenci örneklemi seçilirken, küme örneklem yöntemi kullanılmıştır. Küme olarak Dumlupınar Üniversitesi Evliya Çelebi Yerleşkesindeki fakültelerin İngilizce-I dersi açılan 52 bölümü ele alınmış, 547 kişi örneklemi oluşturmuş, bir ölçek yoluyla veriler toplanmış ve analiz edilmiştir.
Nitel araştırmanın çalışma evrenini, Dumlupınar Üniversitesi Evliya Çelebi Yerleşkesindeki fakültelerde İngilizce-I dersini yürüten öğretim elemanları oluşturmaktadır. Nitel araştırma için çalışma grubu oluşturulurken, toplam öğretim elemanı sayısının az oluşu sebebiyle 2012-2013 öğretim yılı güz döneminde söz konusu fakültelerde İngilizce-I derslerini yürüten 14 öğretim elemanının tamamının görüşlerinden yararlanılmıştır. Dolayısıyla araştırma, öğretim elemanlarının tamamına ulaşılarak evren üzerinden gerçekleştirilmiştir. Veriler 13 adet açık uçlu sorudan oluşan yarı-yapılandırılmış bir görüşme formu ile toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde içerik analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmada, önce öğrencilerden elde edilen verilere ilişkin bulgular, ‘İngilizce-I dersine yönelik olumlu, olumsuz, kullanılan materyallere ilişkin görüşler’ olmak üzere üç faktör başlığı altında, daha sonra İngilizce öğretim elemanlarından elde edilen verilere ilişkin bulgular on üç ana tema şeklinde sunulmuştur.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler: Bu araştırmanın alt amaçlarına yönelik elde edilen bulgular çerçevesinde ortaya çıkan, İngilizce-I dersine ilişkin olumlu ve olumsuz sonuçlar, öğrencilerin ve öğretim elemanlarının görüşleri karşılaştırılarak literatür destekli olarak sunulmuştur. Niteliksiz öğretim programı, derslerin dil bilgisi ağırlıklı işlenmesi, temel dil becerilerinin göz ardı edilmesi, kalabalık sınıflar, fiziksel yetersizlikler ve ders saatlerinin yetersiz olması ortaya çıkan bazı sonuçlardır. Bu sonuçlarla ilgili tartışmalara, uygulayıcılar ve araştırmacılar için önerilere yer verilmiştir.
2016-12-09T07:03:34Z
2016-12-09T07:03:34Z
2016-12-09T07:03:34Z
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/764
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/768
2016-12-10T01:00:35Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin medya okuryazarlık düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesi
Aydemir, Sevilay
Yüksel, İsmail
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Okuryazarlık
Medya
Medya Okuryazarlığı
Medya Eğitimi
Literacy
Media
Media Literacy
Media Education
Amaç: Bu araştırmanın temel amacı; ortaokul 8. sınıf öğrencilerinin medya
okuryazarlık düzeylerini; sosyo-demografik özellikleri, sosyo ekonomik durumları, medya
iletişim araçlarını kullanım sıklıkları ve medya okuryazarlığı dersini alıp almama durumları
açısından incelemektir.
Yöntem: Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama yöntemi
kullanılmıştır. Bu amaçla eğitim uzmanlarının görüşleri dâhilinde araştırmacı tarafından
geliştirilen Medya Okuryazarlığı Düzey Belirleme Ölçeği’nin 8. sınıf öğrencilerine
uygulanmasıyla veriler toplanarak, elde edilen verilerin istatistiksel çözümlemeleri
yapılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları, öğrencilerin iyi bir düzeyde medya okuryazarı
olduğunu göstermektedir. Ayrıca öğrencilerin medya okuryazarlık düzeyleri arasında; annebaba
eğitim durumuna, sosyo-ekonomik duruma ve okulun bulunduğu yere (şehir merkezi -
kırsal), televizyon izleme süresine, internet bağlantılı bilgisayara ve cep telefonuna sahip olma
durumuna, sinemaya gitme, kitap, gazete ve dergi okuma sıklığına göre anlamlı farklılık
olduğu saptanmıştır. Bunun yanı sıra dersi alan ve almayan öğrencilerin medya okuryazarlık
düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılığa rastlanmamıştır.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada; şehir merkezindeki okullarda öğrenim gören,
anne-baba eğitim düzeyi ve sosyo ekonomik düzeyi daha yüksek olan, kitap, dergi ve gazete
okuma alışkanlığı olan, daha az televizyon izleyen, internet bağlantılı bilgisayarı ve cep
telefonu olan öğrencilerin medya okuryazarlık düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmüştür.
Araştırmada ortaya çıkan bu sonuçlar değerlendirilerek öğrencilere medya okuryazarlığına
ilişkin bilgi, beceri ve tutumların kazandırılması yönünde yapılacak uygulamaların
geliştirilmesinin; gelecekte bilgiyi yalnızca tüketen değil aynı zamanda bilgiyi inşa eden,
bilinçli, sorumluluk sahibi ve çevresine duyarlı bireyler yetiştirmek açısından faydalı
olabileceği düşünülmektedir.
Purpose: The main purpose of this research; examination of the level of media
literacy of the secondary school’s 8th grades students; in terms of their socio-demographic
features, their socio-economic conditions, frequency of usage of media communication
instruments and conditions of whether or not taking the media literacy course.
Methods: The relational survey method between the quantitative research methods
has been used in this study. For this purpose, Level Assessment Scale of Media Literacy
developed by the researcher was applied to the eight-grade students and within the opinions of
educational experts, statistical analysis of acquired data were made by collecting data.
Results: The research findings show that the level of media literacy of the students is
high. Also among the levels of media literacy of the students; it has been determined that
there is a significant difference in comparison with the educational background of the parent,
socio-economic condition and place where the school is in (city centre – rural), duration of
watching TV, condition of having internet connected computer and mobile phone, frequency
of going to cinema, reading book, newspaper and magazine. Beside a statistically significant
difference was not found between the levels of media literacy of students taking the course
and not.
Discussion and Conclusion: In this study, it has been found that students that attend
schools in the city center, whose parents with higher levels of education and socio-economic,
who have habit of reading books, magazines and newspapers , watch TV less, have internetconnected
computer and a mobile phone have higher levels of media literacy. It has been
thought that the development of the applications toward bringing in the information, ability
and attitude related to media literacy to the students by evaluating these results coming up in
the study, will be able to be beneficial in terms of raising individuals that not only consume
the information but also produce it, are conscious, responsible and environmentallyconscious.
2016-12-09T07:03:50Z
2016-12-09T07:03:50Z
2016-12-09T07:03:50Z
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/768
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/769
2016-12-10T01:00:08Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Öğretmenlerin farklılaştırılmış öğretim yaklaşımını uygulama ve buna ilişkin yetkinlik düzeyleri
Çam, Şefika Sümeyye
Acat, M. Bahaddin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Farklılaştırılmış Öğretim
Öğrenci Farklılıkları
Yetkinlik ve Uygulama Düzeyi
Differentiated Instruction
Differences in Student
Practice and Competence Levels
Amaç: Dünya genelinde son yıllarda gündemde olan farklılaştırılmış öğretim ile
öğrencilerin bireysel farklılıklarına göre öğretim sağlanması mümkündür. Bu yeni yaklaşıma
ne kadar hazır olduklarını tespit etmek amacıyla araştırmada, ortaokul öğretmenlerinin
farklılaştırılmış öğretimi uygulama ve yetkinlik düzeyleri incelenmiştir.
Yöntem: Araştırmada nicel araştırma türlerinden tarama modeli kullanılmıştır. Okulun
konumu ve yapısına göre tabakalı örnekleme yöntemi ile Eskişehir il merkezindeki toplam
346 öğretmene basit rastlantısal yolla ulaşılarak çalışma yürütülmüştür. Araştırmanın verileri
araştırmacı tarafından geliştirilen ölçek ile toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde SPSS
istatistik programından yararlanılmıştır.
Bulgular: Öğretmenlerin farklılaştırılmış öğretim yaklaşımını mevcut koşullara göre
uygulama düzeyleri orta düzeydeyken buna ilişkin yetkinlik durumları yüksek düzeyde
çıkmıştır. Mevcut uygulama toplam puanının branşa ve öğrenim durumuna göre değişmediği,
okulun yapısı ve konumuna göre ise özel okullar lehine fark oluşturduğu tespit edilmiştir.
Yetkinlik boyutunda ise puan farklılığının branşa, öğrenim durumuna, okulun konumu ve
yapısına göre anlamlı bir fark oluşturmadığı ortaya çıkarmıştır. Mevcut durum ve yetkinlik
arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık ortaya çıkmıştır.
Tartışma ve Sonuç: Farklılaştırılmış öğretim yaklaşımına ilişkin öğretmenlerin benzer
yetkinlik düzeyinde oldukları, okulun yapısı ve konumuna bağlı olarak uygulamada
farklılaştıkları, bu farklılığın ise özel okullar lehine olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Uygun
öğrenme ortamlarının sağlanması ile uygulamada ortaya çıkan bu farklılığın ortadan
kaldırılabileceği düşünülebilir. Öğrenim durumuna göre öğretimi farklılaştırmada herhangi bir
farklılığın ortaya çıkmaması ise alınan eğitim ile öğretim yöntemini kullanma arasında bir
ilişki olmadığını ifade etmektedir. Branşa göre bir farklılığın ortaya çıkmaması da her derste
bu öğretimin kullanılabileceğini göstermektedir.
Purpose: It’s possible to provide education according to the students' individual
differences with the help of the differentiated instruction which is on the agenda around the
world in recent years. In this study,secondary school teacher’s practice and competency levels
of differentiated instruction is examined in order to determine to what extent they are ready to
this new approach.
Methods: In this study, survey model which is one of the types of quantitative
research was used. The study was carried out by gathering neccessary data from 346 teachers
in the city center of Eskisehir. While gathering necessary data from the teachers, stratified
sampling method was used according to the school's location and the structure and then,
random way was used to reach the predetermined number of teachers. The data was collected
by the scale developed by the researcher. For the data analysis, SPSS was used.
Results: While the teachers’ practice levels of differentiated instruction was
determined as intermediate level, levels of competence was determined as high level. It’s
found out that the total score of the current practice unchanged according to branch of the
teachers and the state of education while creating a difference according to structure and
location of the school, in favor of the private schools. Additionally, in the factor of
competence size, the differences of scores create no significant difference according to branch
of the teachers , education level, location and structure of the school. Furthermore, a
statistically significant difference was found out between current status and competence.
Discussion and Conclusion: It’ found out that teachers are at the similar levels of
competence of differentiated instruction but they are different at their practices depending on
the school structure and location and this difference is in favor of private schools. It might be
thought that this difference of practices may be removed by providing appropriate learning
environments. Additionally, according to this study, the levels of education cause no
difference on differentiated education so this reveals that there is no relation between the
received education and the methods used in teaching. Furthermore, it’s found out that the
braches of teachers cause no difference on differentiated education and this suggests that
differentiated education can be used in every lesson.
2016-12-09T07:03:53Z
2016-12-09T07:03:53Z
2016-12-09T07:03:53Z
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/769
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/771
2016-12-10T01:00:18Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
İlköğretim matematik öğretmenliği derslerinin mesleki kullanılabilirliği
Yılmaz, Burak Yasin
Çubukçu, Zühal
TR48434
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
İlköğretim Matematik Öğretmenliği
Mesleki Kullanılabilirlik
Öğretmen Yetiştirme
İçerik Analizi
Primary Education Mathematics Teching
Professional Usability
Teacher Training
Content Analysis
Amaç: Bu araştırmada Ortaokul Matematik Öğretmenlerinin görüşlerine göre, İlköğretim Matematik Öğretmenliği Lisans Programında yer alan derslerin mesleki kullanılabilirliğinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Çalışma grubunu, Eskişehir’de farklı sosyo-ekonomik çevrelerden ortaokullarda görev yapan 28 matematik öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışma grubunun seçiminde, amaçlı örnekleme türlerinden maksimum çeşitlilik örneklemesi kullanılmıştır. Veriler, altı sorudan oluşan yarı-yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Görüşmede elde edilen veriler ses kayıt cihazı ile kaydedilmiş, dökümleri yapılmış ve bilgisayar programında içerik analizi yapılarak incelenmiştir.
Bulgular: Nitel verilerin içerik analizi sonucunda, öğretmenlerin lisansta aldığını belirttiği dersler, bu dersler hakkındaki görüşleri ve önerileri olmak üzere üç ana temaya ulaşılmıştır. Aldıkları dersler ana temasında dersler ve derslerin sınıflandırılması temaları yer almaktadır. Öğretmenler dersleri genelde alan dersleri ve meslek dersleri olarak sınıflamış, alan derslerinin meslek derslerinden daha ağırlıklı olduğunu ancak meslek derslerinin daha ağırlıklı olması gerektiğini belirtmişlerdir. Dersler hakkındaki görüşler ana temasında derslerin mesleki kullanılabilirliği ve alan derslerine yönelik görüşler temaları yer almaktadır. Alan derslerine yönelik olarak, çok fazla verildiğini, mesleki kullanılabilirliğinin olmadığını, ortaokul matematik dersi ile ilişki kuramadıklarını ifade etmişlerdir. Son olarak da öneriler ana temasında öğretmenlerin program ve fakültelere yönelik önerilerine yer verilmiştir.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler: Elde edilen bulgular çerçevesinde, öğretmenler aldıkları dersleri Alan Bilgisi, Meslek Bilgisi ve Genel Kültür olarak sınıflamış, Alan Bilgisi derslerinin en fazla orana sahip olduğunu ancak Meslek Bilgisi derslerinin en fazla orana sahip olması gerektiğini belirtmişlerdir. Derslerden en fazla Özel Öğretim Yöntemleri, Öğretim Teknolojileri ve Materyal Tasarımı, Öğretmenlik Uygulamaları ve genel olarak da Meslek Bilgisi derslerinin meslekte kullanılabilir olduğu, Matematik ve yan alan (Fen) derslerinin kullanılabilirliğinin olmadığı yönünde görüş bildirmişlerdir. Alan bilgisi derslerinin Ortaokul Matematik Dersi Öğretim Programıyla ilişkisinin olmadığını ifade etmişlerdir. Alan Bilgisi derslerinin yerine ya da yanında daha fazla Meslek Bilgisi dersleri ve Ortaokul Matematik konuları ile ilgili derslerin öğretimine yönelik derslerin olmasını, Öğretmenlik Uygulamalarının sayısının ve niteliğinin artırılmasını ve Uygulama Okullarının oluşturulmasını önermişlerdir.
Purpose: To determine the views and suggestions of Mathematics teachers regarding the professional usability of Elemantary Mathmatics Teacher Education Courses.
Method: This study employs case study design among qualitative research methods. The sample of the study consist of 28 mathematic teachers working in secondary schools located in different socio-economic surroundings in Eskişehir. In choosing study group, maximum variety samply method which is among purposeful sampling method was used in the study. The data of the study was collected by semi-structured interview form which consists of six questions. Data of the study was gathered via recorder and analysed by using content analysis technique.
Results: Three main themes have become evident as a result of content analysis of qualitative data: the courses the teachers took at bachelor's level, the views and the the suggestions of teachers on these lessons. Under the main theme of the courses teachers took, courses and the classification of courses take place. The views on the courses main theme consists of the Professional usability of the courses and the teachers’ suggestions regarding curriculum and faculties.
Conclusion and Discusions: According to the findings, teachers have categorised the courses they took as Content Knowledge, Professional Knowledge and General Knowledge. They stated that Content Knowledge courses have the uttermost ratio, however Professional Knowledge lessons are supposed to have the highest ratio. They pointed out that the courses such as Special Teaching Methods, Instructional Technologies and Material Design, Teaching Practice and Professional Knowledge are useable while Mathematics and Science (undergraduate minor) courses are not useable. They have stated that Content Knowledge courses are not associated with Secondary School Mathematics Curriculum. The suggested that more Professional Knowledge courses and the courses about the teaching of Secondary School Mathematics subjects should be instead of Content Knowledge courses;, the number and the quality of Teaching Practices should be increased and Practice Schools shoul be built up.
2016-12-09T07:04:00Z
2016-12-09T07:04:00Z
2016-12-09T07:04:00Z
2014
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/771
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/772
2016-12-10T01:00:26Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Sekizinci sınıf fen ve teknoloji dersine ilişkin ortak sınav sorularının değerlendirilmesi
İnci, Tuğba
Arı, Asım
TR47862
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Ortak Sınav
Ortak Sınav Soruları
Fen ve Teknoloji Dersi
Common Exam
Common Exam Questions
Science and Technology Lesson
Amaç: Bu araştırmada Sekizinci Sınıf Fen ve Teknoloji Dersine İlişkin Ortak Sınav Soruları’nın değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, nitel araştırma yaklaşımları kullanılarak yapılandırılmıştır. Araştırmanın veri kaynakları 2013-2014 eğitim-öğretim yılında uygulanan Fen ve Teknoloji dersine ilişkin 40 (20+20) Ortak Sınav sorusu ile bu sınava ilişkin 137 (40+97) kazanımdan, çalışma grubu ise 18 Fen ve Teknoloji dersi öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmada veriler öğretmen görüşme formu ve doküman incelemesi ile toplanmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz ile çözümlenmiştir.
Bulgular: Araştırma bulguları, Ortak Sınav sorularının sekizinci sınıf Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı’nda yer alan 137 kazanımdan 68’i ile ilgili olduğunu göstermiştir. MEB tarafından belirlenen Ortak Sınavlar’a ilişkin kazanımlar ve Ortak Sınav soruları alt düzey bilişsel basamaklarda yoğunlaşmaktadır. Yapılan görüşmelerde öğretmenler; Fen ve Teknoloji dersine ilişkin Ortak Sınavlar’da sorulan soru sayısını yeterli gördüklerini, soruların öğretim programıyla uyumlu olduğunu fakat sınavda sadece programda yer alan bazı kazanımlara ağırlık verildiğini ve diğer kazanımlarla ilgili soru sorulmadığını belirtmiştir. Ayrıca öğretmenler sınav sorularının daha seçici ve kapsamlı hale getirilmesini önermiştir.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırma Ortak Sınav sorularının Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim programında yer alan kazanımların bir kısmına ilişkin olduğunu; sınav soruları ve sınava ilişkin kazanımların alt düzey bilişsel basamaklarda yer aldığını; Fen ve Teknoloji öğretmenlerinin, sorulan soru sayısını yeterli gördüğünü fakat soruların seçicilik, kapsam gibi niteliklerinin artırılmasını vurguladığını göstermiştir.
Purpose: In this study, it is aimed to review the Common Exam Questions regarding Eight-Grade Science and Technology Lesson.
Method: The research was structured by using qualitative approaches. The data sources of the study consist of 40 (20+20) Common Exam Questions regarding Science and Technology lesson implemented in 2013-2014 academic year and 137 (40+97) objectives concerning this exam while the study group is formed by 18 Science and Technology lesson teachers. The data of the study was collected by interview form and document review. The data got was analyzed by descriptive analysis.
Results: The findings of the study have showed that Common Exam Questions are related with 68 out of 137 objectives which take place in 8th grade Science and Technology Curriculum. The objectives as to Common Exams which are determined by MEB and Common Exam Questions have concentrated on low-level cognitive stages. The teachers have stated that the number of the questions asked in the Common Exams regarding Science and Technology lesson was adequate and the questions was compatible with the curriculum. However, they have pointed out that in the exams, it is concentrated only on some objectives in the curriculum but not on the others. Moreover, the teachers have suggested that the exam questions should be more distinctive and comprehensive.
Conclusion and Discussion: This study has showed that Common Exam Questions were related with only some of the objectives in Science and Technology Curriculum and exam questions and objectives regarding the exam were at low-level cognitive stages. Moreover, the Science and Technology teachers find the number of the questions asked enough but they emphasize that the exams questions should be more distinctive and comprehensive.
2016-12-09T07:04:04Z
2016-12-09T07:04:04Z
2016-12-09T07:04:04Z
2014
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/772
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/790
2016-12-15T01:00:37Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Öğrencilerin kolb öğrenme stillerine göre çalışma alışkanlıkları, ödev yapma motivasyonları ve stilleri üzerine bir çalışma
Kayacık, Elif
Özabacı, Nilüfer
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Kolb Öğrenme Stili
Çalışma Alışkanlığı
Ödev Motivasyonu
Ödev Stilleri
Öğrenme Stili
Ödev
Kolb’s Learning Style
Studying Habit
Homework Motivation
Homework Styles
Learning Style
Amaç: Bu araştırmada İlköğretim 6. , 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin öğrenme stilleri ile çalışma alışkanlıkları, ödev motivasyonları ve ödev yapma stilleri arasındaki ilişki ve farklılıklar belirlenmeye çalışılmıştır.
Yöntem: Araştırmanın örneklemini, 2010-2011 öğretim yılı Ankara ilinde öğrenim gören 6. ,7. ve 8. sınıf öğrencileri arasından rastlantısal olarak seçilen, Çankaya, Keçiören, Mamak, Altındağ, Yenimahalle, Gölbaşı ilçelerinde bulunan 11 okul ve toplam 704 öğrenci oluşturmaktadır.
Araştırmada Öğrencileri tanımayı sağlayacak sorular içeren “Kişisel Bilgi Formu”, öğrencilerin öğrenme stillerinin belirlenmesinde Aşkar ve Akkoyunlu tarafından (1993) Türkçe ‘ye uyarlanan “Kolb Öğrenme Stili Ölçeği”, öğrencilerin çalışma alışkanlıklarının belirlenmesinde Doğanay, A. , Türkoğlu, A. ve Yıldırım, A. (2000) tarafından geliştirilen “Çalışma Alışkanlıkları” ölçeği ve öğrencilerin ödev motivasyonları ve ödev yapma stillerinin belirlenmesinde ise Hong ve Milgram (1996) tarafından geliştirilen ve İflazoğlu (2006) tarafından Türkçe ’ye uyarlanan “Ödev Motivasyonu ve Ödev Stilleri ” ölçeği kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS paket programı ile analiz edilmiştir. Verilerin analizi için frekansları, yüzdeleri, aritmetik ortalamaları ve standart sapma değerleri hesaplanmıştır. Öğrenme stilleri ile çalışma alışkanlıkları arasındaki ilişkiye, öğrenme stilleri ile ödev yapma stilleri ve ödev motivasyonları arasındaki ilişkiye, öğrenme stillerine göre ödev yapma stilleri ve çalışma alışkanlıkları arasındaki farklılaşma durumuna ve son olarak ödev yapma stilleri, ödev yapma motivasyonları ve çalışma alışkanlıklarının öğrencilerin demografik özelliklerine göre farklılaşma durumuna bakılmıştır. Pearson Korelasyon Katsayısı, t-testi ve varyans analizi teknikleri kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan öğrencilerin %54,8’i değiştiren, %24,3’ü yerleştiren, %13,9’u özümseyen, %7’si ayrıştıran öğrenme stiline sahiptir. Ödev yapma sürecinde kendi kendilerine motive olan öğrenciler 107 (%15,2) iken, aileleri tarafından motive edilmeyi tercih edenler 86 (%12,2) ve öğretmenleri tarafından motive edilmeyi tercih edenlerin 111 (%15,8) olduğu görülmüştür. Ödevlerini bir an önce yapmak isteyen öğrenci sayısı 63 (%8,9) ve ödevlerini bitirmede ısrarlı olan öğrenci sayısı ise 109 (%15,5)’dur. Öğrencilerin çalışma alışkanlıkları incelendiğinde, alt boyutlarından en yüksek ortalama ile 47,06 aktif öğrenme, ikinci sırada 44,86 ortalama ile çalışma için hazırlık çalışma alışkanlığını kullandıkları, en az ortalamaya ise ödev hazırlamada stres ve kaygı alt boyutu sahiptir.
Tartışma ve Sonuç: Araştırma sonucunda, ilköğretim 6. , 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin öğrenme stili ile ödev motivasyonu ve ödev yapma stili arasında anlamlı bir ilişki ve farklılık bulunmaz iken çalışma alışkanlıkları ile öğrenme stili arasında anlamlı ilişki ve farklılıklar bulunmuştur. Öğrencilerin ödev yapma stillerinin, ödev yapma motivasyonlarının ve çalışma alışkanlıklarının; öğrenim gördükleri okullara, sınıf düzeylerine, cinsiyetlerine göre farklılaştığı görülmektedir.
Purpose: In this study, it is aimed to find out the relationship and differences between the learning styles and studying habits as well as motivations and homework doing styles of the elementary school, grades 6,7,8 students.
Method: The population of the research consists of 704 students randomly selected from the students in elementary grade 6,7,8 in 11 different schools in Çankaya, Keçiören, Mamak, Altındağ, Yenimahalle and Gölbaşı counties of Ankara in 2010-2011 academic year.
“Personal Information Form” which includes information which makes it possible to recognise students applied Kolb’s Learning Syle Scale”, which was adapted to Turkish by Aşkar and Akkoyunlu (1993) so as to determine the students’ learning styles, it applied “ Studying Habits” scale which was developed by Doğanay, A., Türkoğlu, A. and Yıldırım, A. (2000) so as to determine the students’ studying styles, applied “ Homework Motivation and Homework Styles” scale which was developed by Hong and Milgram (1996) and adapted to Turkish by İflazoğlu (2006) so as to determine the student’s homework motivation and their making homework styles. The gained data were analysed with SPSS package program. To analyse the data, frequencies, percentages, arithmetic mean and standard deviation of the values were counted. The relationship between the learning styles and studying habits, the relationship between the learning style and making homework style and homework motivations, the style of making homework according to learning styles and studying habits were analysed. Pearson’s Correlation Coefficient, t-test and variance analysis methods were applied.
Result: % 54,8 of the respondent students have changeable learning style, % 24,3 has established style, % 13,9 has adopting and % 7 of them has degradation learning method. While 107 (15,2) % of the respondent student are motivated by themselves, 86 (12,2) % want to be motivated by their families and 111 (15,8) want to be motivated by their teachers. 63 (8,9%) of the students want to do their homework as soon as possible, 109 (15,5) of the respondent insist on completing their homework. When the studying habits of the students are analysed, the highest mean of the students, 47,06, have active learning habit, the second highest mean of the students, 44,86, have the habit to make preparation for studying, the lowest mean of the respondent students have the sub-dimension of stress and anxiety.
Discussion and Conclusion: At the end of the research, any significant or difference have not been detected between the grade 6,7,8 students’ learning style and homework motivations and their style of doing homework, significant relationships and differences have been detected between their studying habits and learning styles. It is seen that students’ style of doing homework, their homework doing motivation and studying habits change according the schools they where they have education, their grades and their genders.
2016-12-14T06:56:34Z
2016-12-14T06:56:34Z
2016-12-14T06:56:34Z
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/790
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/781
2016-12-15T01:00:29Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin sahip olduğu okul liderliği standartlarına ilişkin öğretmen algıları
Aras, Nazlı
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Eğitim Liderliği
Okul Müdürü
Standartlar
Eğitim Yönetimi
Educational Leadership
School Principal
Standards
Education Management
Amaç: Okul müdürlerinden beklentiler eğitim yöneticiliğinden eğitim liderliğine
doğru bir geçiş göstermektedir. Daha etkili okullar için eğitim liderliği standartlarına ihtiyaç
duyulmaktadır. Fakat bu konuda yapılmış bilimsel çalışma sayısı Türkiye’de oldukça
sınırlıdır. Bu araştırmanın amacı, ilkokul ve ortaokullarda görev yapmakta olan
öğretmenlerin, okul müdürlerinin sahip olduğu okul liderliği standartlarına yönelik algılarını
betimlemektir.
Yöntem: Bu araştırmada kullanılmak üzere ISLLC standartları ve Türkiye’de okul
müdürleri yeterlikleri üzerine yapılmış çalışmalar sentezlenerek bir anket hazırlanmıştır.
Araştırmanın verileri, 2012-2013 eğitim öğretim yılında Eskişehir merkezde görev yapan 406
ilkokul ve ortaokul öğretmenlerine uygulanan ankete verdikleri cevaplardan oluşmuştur.
Bulgular: Ankete katılan öğretmenler, anket maddelerinin %20’sine katılmakta fakat
çoğunluk oluşturan %80’ine kısmen katılmaktadırlar. En düşük ortalamaya sahip maddeye
göre ( x =2.69) öğretmenler, müdürleri çalışanları motive etmek konusunda kısmen yeterli
bulmaktadır. En yüksek ortalamaya sahip maddeye göre ise ( x =4.18), öğretmenler
müdürlerinin üstlerine saygıyla yaklaştığı konusunda hem fikirdirler.
Tartışma ve Sonuç: Bulgulara göre, okul müdürleri kendilerinden beklenen
standartlara göre kısmen yeterli görülmektedir. Müdürlere okul liderliği yolunda rehberlik
edecek (Türk Okul Liderliği Standartları) oluşturulmalı ve okul müdürleri bu standartlara göre
yetiştirilmelidirler. Ayrıca, mesleki yönden geliştirilmeleri için politikalar oluşturulmalıdır.
Purpose: Expectations from school principals have been changing from educational
management to educational leadership. For more effective schools, educational leadership
standards are needed. However, the number of scientific studies about this field in Turkish
context is limited. The purpose of this study was to define primary and secondary school
teachers’ perception about school leadership standards.
Method: A survey, which is a combination of ISLLC Standards and school principals’
qualification studies in Turkey, was developed and used for this study. The study data
consisted of 406 primary and secondary teachers’ answers towards the survey. The survey
was conducted in the center schools of Eskişehir in 2012-2013 educational year.
Results: Teachers agreed on %20 of school leadership standards were met by their
principals. On the other hand, teachers partially agreed, partially disagreed on their principals’
qualification about %80 of school leadership standards. According to the lowest mean
( x =2.69), teachers partially agreed partially disagree about their principals’ motivating the
working people properly. According to the highest mean ( x =4.18), teachers think their
principals approach superiors respectfully.
Discussion and Conclusion: Considering survey results it can be said that school
principals were perceived partially qualified in the frame of school leadership standards. As
guidance for becoming a school leader, “Turkish School Leadership Standards” must be
developed; also the school principals must be trained by these standards. Also, some
educational policies must be developed for principals to be trained in their jobs.
2016-12-14T06:55:30Z
2016-12-14T06:55:30Z
2016-12-14T06:55:30Z
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/781
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/895
2017-01-11T01:00:34Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Meslek lisesi yönetici ve öğretmenlerinin öğrenen örgüt algıları
Aksu, Mehmet
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Öğrenme
Örgütsel Öğrenme
Öğrenen Örgüt
Öğrenen Okul
Learning
Organizational Learning
Learning Organization
Learning School
Amaç: Bu araştırmanın amacı, meslek liselerinde görev yapan yönetici ve
öğretmenlerin öğrenen örgüte ilişkin (sürekli öğrenme, diyalog ve öğrenme, takım
halinde öğrenme, paylaşımcı sistemler, ortak vizyon ve yetkilendirme, sistemler arası
bağlantı, destekleyici liderlik boyutlarında) algı düzeylerini tespit etmektir.
Yöntem: Tarama modeli kullanılan araştırmada, amaca ulaşabilmek için veri
toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Araştırma grubunu, 2012-2013 EğitimÖğretim
yılında Bilecik ilinde bulunan, kolayda örnekleme yöntemiyle seçilen, meslek
liselerinde görevli 54’ü yönetici (müdür ve müdür yardımcısı) ve 248’i öğretmen
toplam 302 kişi oluşturmaktadır. Frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma,
bağımsız grup “t” testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) araştırmada kullanılan
istatistiksel tekniklerdir. Farklılıklarda anlamlılık düzeyi olarak 0.05 alınmıştır.
Bulgular: Meslek liselerinde öğrenen örgüt özelliklerinin algılama düzeylerinin
yöneticilerde “yüksek” düzeyde, öğretmenlerde “orta” düzeyde gerçekleştiği
saptanmıştır. Öğretmenlerle karşılaştırıldığında, yöneticilerin okullardaki takımların
okul hedeflerine ulamak için işbirliği içinde çalıştıklarını düşündükleri saptanmıştır.
Algılar, sürekli öğrenme ve takım halinde öğrenme boyutlarında yaşça büyük olan
yönetici ve öğretmenler lehine farklılık göstermektedir. Algılar, tüm boyutlarda meslek
öğretmenleri lehine farklılaşmaktadır.
Tartışma ve Sonuç: Okul ile ilgili düzenlemelerde öğretmenlerin görüşleri
dikkate alınmalıdır. Öğrenen bir örgüt kültürü geliştirilmeli ve öğretmenler gerekli
eğitimleri almaları konusunda cesaretlendirilmelidirler. Takım çalışmasına uygun
ortamlar oluşturulmalı ve öğretmenler takım çalışması konusunda teşvik edilmelidir.
Purpose: The purpose of this research is to find out how features of learning
organizations (in the dimensions of continuous learning, dialogue and inquiry, team
learning, embedded systems, empowerment, system connection and provide
leardership) in vocational high schools respond to the perception of administrators and
teachers.
Method: Survey model and questionnaire as a data accumulating tool have been
used to reach aim in this research. The sample of the research consisted of 302 people
who are comprised of 54 administrators ( manager and assistant manager) and 248
teachers chosen by convenience sampling from vocational high schools in Bilecik,
throughout the education years of 2012-2013. Statistical techniques that are used are,
frequency, percentage, arithmetic average, standard deviation, independent samples “t”
test, one-way ANOVA. Meaningful level in differences is determined as .05.
Results: It is found out that, features of learning organizations in vocational and
technical high schools seem to be “high” level for administrators’ perceptions and
“medium” level for teachers’. Compared with teachers, administrators think that teams
in schools work in collobarate to reach school’s targets. Perceptions differantiate for the
goodness of elder administrators and teachers in the dimensions of continuous learning
and team learning. Perceptions differantiate for the goodness of vocational teachers in
all dimensions.
Discussion and Conclusion: Decisions of the teachers shold be considered for
new regulations about schools. A learning school culture shold be improved and
teachers sould be encouraged to necessary education. Suitable circumstances that
require teamwork should be provided for teachers and teamwork should be supoorted.
2017-01-10T06:52:20Z
2017-01-10T06:52:20Z
2017-01-10T06:52:20Z
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/895
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/973
2017-01-28T01:00:47Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye’de eğitim yönetimi teftişi planlaması ve ekonomisi alanındaki doktora tezlerinin incelenmesi
Uysal, Şengül
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Eğitim Yönetimi
İçerik Analizi
Educational Administration
Content Analysis
Amaç: Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de eğitim yönetimi alanında yapılan
doktora tezlerini araştırma konusu, araştırma yöntemi ve öneriler açısından inceleyerek,
genel eğilimleri belirlemektir. Bu çalışma, Türkiye’de Eğitim Yönetimi Teftişi
Planlaması ve Ekonomisi alanında yapılan doktora tezlerinin içerik analizi yoluyla
incelenerek, çalışmaların içeriği konusunda eğitim araştırmacılarına bilimsel bilgi
sağlaması bakımından önemlidir.
Yöntem: Araştırmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Amaçlar
belirlendikten ve ilgili literatür tarandıktan sonra araştırmacı tarafından kodlama listesi
oluşturulmuştur. Daha sonra tezler incelenerek, uzman görüşleri doğrultusunda kodlama
listesinde gerekli görülen değişiklikler yapılmıştır. Türkiye’de eğitim yönetimi alanında
son 12 yılda yapılan 140 doktora tezi araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. 107 tez
ulaşılabilir durumdadır. Dolayısıyla örneklem alınmamış, 107 tezin tümü incelenmiştir.
Frekans ve yüzde kullanılarak analiz işlemi yapılmıştır.
Bulgular: Doktora tezlerinin tematik açıdan, Eğitim Politikaları, Karşılaştırmalı
Eğitim Yönetimi ve Yönetim Felsefesi ile ilgili konularda yoğunlaştığı, çoğunlukla
nicel araştırma yöntem ve tekniklerinin tercih edildiği saptanmıştır. Araştırma
kapsamına alınan çalışmaların yaklaşık üçte biri Ankara Üniversitesinde yapılmıştır.
Tezlerin yıllara göre dağılımına bakıldığında ise, en çok tezin 2008 yılında üretildiği
görülmektedir Tezlerde araştırmacılara yönelik öneriler bölümünde en çok, ‘Benzer ya
da alternatif konularda araştırmaların yapılması’ önerisi ile ‘Farklı örneklem grupları ile
araştırmanın tekrar edilmesi’ önerisi yer almaktadır. Tezlerde uygulayıcılara yönelik
öneriler arasında en sık tekrarlananlar ise sırasıyla, ‘Hizmet içi eğitim uygulamaları’
önerisi, ‘Katılımcı yönetim anlayışının benimsenmesi önerisi’ ve ‘Çalışma koşullarının
ve özlük haklarının iyileştirilmesi, ödüllendirme ve güdüleme’ önerisi olmuştur.
Tartışma ve Sonuç: Elde edilen araştırma sonuçları, doktora tezlerinde konu
seçiminde çok sık tekrara gidildiğini, araştırmaların birbirinin benzeri olduğunu ve
özellikle konuların yıllara göre dağılımına bakıldığında belirli konuların belirli yıllarda
popüler olduğunu ve çok tercih edildiğini göstermektedir. Çoğunlukla nicel
yöntemlerin, özellikle tarama modelinin tercih edildiğini, nitel araştırma yöntemine ilginin yetersiz olduğunu söylemek mümkündür. Yöntem ve konu açısından özgün,
Türkiye’de ki eğitim sorunlarına yönelik çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Purpose: The main aim of this research study is to visualize general tendencies
in the field of educational Administration in research topics, research methods and
proposals stated in dissertations. It is important for the reason that this study provides
information about the content of previous studies by using the research method of
content analysis.
Method: Content analysis research design was used in this study. The coding
book was formed by the researcher after scanning the literature and determination of the
research purposes. Then the changes in the coding book were made by examining the
theses, in accordance with expert opinions. The research population consists of 140
dissertations in the field of educational administration made in Turkey in the last 12
years. 107 dissertations which were available were used in the research study. No
sampling method was applied. It was analysed using frequency and percentage.
Results: The dissertations mostly focus on the issues Educational Policies,
Comparative Education Management and Educational Philosophy. Quantitative
research methods and techniques were mostly preferred. Almost one third of studies
included in the research were done at Ankara University. For the distribution of theses
over the years, most of the theses were produced in 2008. In the part of proposals for
researchers, the proposals of ‘ Similar or alternative research topics’ and ‘Research with
different sample groups’ were mostly stated. In the part of suggestions for practitioners,
the most repeated ones are respectively, ‘In-service training practices’, ‘The adoption of
participatory management approach’ and ‘Improving working conditions and personal
rights of teachers, rewarding and motivation’.
Discussion and Conclusion: The research results show that the selection of
topics of dissertations are repetitive and similiar to each other. Particularly, from the
issues of research over the years, certain topics became popular and preferred more. It is
possible to say that mostly quantitative methods are preferred and the interest for the
qualitative research method is insufficent. Original studies are needed to solve the
educational problems in Turkey.
2017-01-27T13:15:31Z
2017-01-27T13:15:31Z
2017-01-27T13:15:31Z
2013
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/973
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/987
2017-02-02T01:00:22Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okullarında müdürlerin yönetsel etkiliği ve okul iklimi ile öğrenci kontrol ideolojileri arasındaki ilişki
Bayram, Fatma Yaman
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Öğrenci Kontrol İdeolojisi
Gözetimci Kontrol İdeolojisi
İnsancıl Kontrol İdeolojisi
Okul İklimi
Müdürlerin Yönetsel Etkililik
Pupil Control Ideology
Custodial Control Ideology
Humanistic Control Ideology
School Climate and Principal Manegerial Effectiveness
Ülkemizde yapılan öğrenci kontrol ideolojileri ile ilgili çalışmalara katkı
sağlama düşüncesi ile yürütülen bu araştırmanın amacı, ilköğretim kurumlarında
görev yapan öğretmenlerin, öğrenci kontrol ideolojileri ile okul iklimi ve okul
müdürlerinin yönetsel etkililiğini algılama düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir.
Araştırmanın çalışma grubu, Ġnegöl ilçesinde bulunan kolayda örnekleme yöntemiyle
belirlenen 296 ilköğretim öğretmeninden oluşmuştur. Çalışmada veri toplama aracı
olarak Willower, Eidel ve Hoy (1967) tarafından geliştirilen Öğrenci Kontrol
Ġdeolojisi Envanteri (PCI), Richard L. Andrevs (1970) tarafından geliştirilen
Washington Müdür Değerlendirme Envanteri (WPEI) ile Halpin ve Croft (1963)
tarafından geliştirilen Örgütsel Ġklim Betimleme Anketi (OCDQ) kullanılmıştır.
Elde edilen verilerin çözümlenmesinde korelasyon, Mann-Whitney U ve Kruskal
Wallis - H testleri t- testi, Varyans analizi (ANOVA) ve Çoklu Karşılaştırma
(Multiple Comparisons) testi (Scheffe) uygulanmıştır.
Araştırma bulgularından elde edilen sonuçlar genel olarak aşağıdaki gibi
özetlenebilir:
Çalışmaya katılan öğretmenler öğrenci kontrol ideolojilerinde çoğunlukla
gözetimci kontrol ideolojisine sahiptir.
Okul iklimi boyutlarından sadece öğretmenler arasındaki samimiyet ile
öğrenci kontrol ideolojileri arasında ilişki bulunmaktadır.
Müdürlerin yönetsel etkililiği ile öğretmenlerin öğrenci kontrol ideolojisi
arasında anlamlı ilişki tespit edilmemiştir.
Müdürlerin yönetsel etkililiği ile okul ikliminin samimiyet boyutu arasında
anlamlı ilişki tespit edilmiştir.
Öğretmenlerin öğrenci kontrol ideolojileri ile demografik özellikleri
arasındaki ilişki incelenmiş; öğretmelerin görev yaptıkları öğretim kademesi
ve branşlarına göre anlamlı farklılık tespit edilmiştir.
The purpose of this study, which aims to make contribution to the research
area of pupil control ideologies, is to determine the level of elementary school
teachers „perception about the relationship between school principal managerial
effectiveness and school climate with pupil control ideologies. The sample of the
study consisted of 296 elementary school teachers were chosen by a convenience
sampling. As data collection tools the Pupil Control Ideology (PCI) which was
developed by Willower, Eidel and Hoy (1967), the Washington Principal Evaluation
Inventory (WPEI) which was developed by Richard L. Andrevs (1970) and
Organizational Climate Description Questionnaire (OCDQ) which was developed by
Halpin and Croft (1963) were used. Correlation, Mann-Whitney U and Kruskal-
Wallis H tests, analysis of variance (ANOVA) and multiple comparisons tests were
used for the analysis of data.
The results of research findings can be summarized as follows:
The teachers involved in this study generally have custodial control ideology
in their student control ideologies.
There is only a significant relationship between the teacher sincerity with
pupil control ideology in the dimension of school climate.
There is no statistically significant relationship between school principal
managerial effectiveness and teachers‟ pupil control ideologies.
Although there is statistically significant relationship between school
principal managerial effectiveness and all the variables of school climate,
there is no significant relationship with sincerity.
Difference between teachers‟ pupil control ideologies with teachers‟
demographic characteristics were examined; there is statistically significant
difference between school level and teacher specialization.
2017-02-01T11:49:06Z
2017-02-01T11:49:06Z
2017-02-01T11:49:06Z
2012
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/987
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/995
2017-03-28T00:00:12Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Proje tabanlı öğrenme yaklaşımının öğrencilerin akademik başarı ve tutumlarına etkisi: bir meta-analiz çalışması
Kaşarcı, İsmail
Acat, M. Bahaddin
Sümbül, Ali Murat
TR144745
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Proje Tabanlı Öğrenme
Akademik Başarı
Tutum
Meta-Analiz
Project Based Learning
Academic Achievement
Attitude
Meta-Analysis
Özellikle 2004 yılından sonra yapılandırmacı öğretim yaklaşımı alanında ülkemizde yapılan çalışmaların sayısında artış yaşanmıştır. Yapılandırmacı yaklaşımın öğretim yöntemlerinden olan proje tabanlı öğrenme yaklaşımının öğrencilerin başarıları ve tutumları üzerine değişik konu alanlarında yapılmış çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmada 2001 – 2011 yılları arasında Türkiye’de gerçekleştirilmiş, proje tabanlı öğrenmenin geleneksel yöntem ile karşılaştırıldığı deneysel çalışmalar, meta-analiz yöntemiyle birleştirilmiştir. Konu üzerine yapılmış olan 33 makale, 17 doktora tezi ve 127 yüksek lisans tezi incelenmiş ve dahil edilme kriterlerini karşılayan 53 çalışma akademik başarı ve 32 çalışma da tutum için meta-analize dahil edilmiştir.
Araştırma sonucunda, proje tabanlı öğrenme yönteminin öğrencilerin akademik başarısına etki büyüklüğü 1,029 (95 % GA: 0,849 ile 1,208), öğrencilerin derse yönelik tutumlarına etki büyüklüğü ise 0,73 (95 % GA: 0,509 ile 0,950) olarak bulunmuştur. Bulunan bu değerler, akademik başarı için geniş, tutum için ise orta büyüklükte bir etki büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Etki büyüklüğünün konu alanına, öğretim kademesine ve uygulama süresine göre karşılaştırmalı etki büyüklükleri hesaplanmıştır. Konu alanlarına göre akademik başarıya olan etki büyüklüğü farklılaşırken, tutuma olan etki büyüklüğü farklılaşmamıştır. Öğretim kademelerine göre akademik başarı ve tutuma etki büyüklüğü farklılaşmamıştır. Uygulama süresine göre akademik başarıya etki büyüklüğünde anlamlı bir farklılaşma bulunmuş, tutuma etki büyüklüğünde ise bulunmamıştır.
Studies on constructive teaching methods have increased since the year 2004. There are numerous studies in the literature, performed in various subject fields utilizing project based learning, which is one of the teaching methods of constructivist approach. Experimental studies, performed between 2001 and 2011 in Turkey, studying the contrast between project based learning and traditional teaching, have brought together with the meta analysis method. 33 articles, 17 doctoral dissertations and 127 master’s thesis related with the subject examined and 53 studies for academic achievement and 32 studies for students’ attitude meeting the inclusion criteria included in the meta analysis.
The meta analysis resulted that the effect size of project based learning on student academic achievement is 1,029 (95 % CI: 0,849 to 1,208) and the effect size on student’s attitude towards the subject is 0,73 (95 % CI: 0,509 to 0,950). The effect sizes attained represent a large effect size for academic achievement and a medium effect size for students’ attitude towards the subject. Comparative effect sizes calculated regarding the instructional levels, subject areas and duration of the application. The effect size on student’s academic achievement is found to be differentiating with regard to subject areas, whereas the effect size on student’s attitude is not. Effect size on both academic achievement and attitude found not to be differentiating with regard to the instructional level. With regard to the duration of the implementation, a significant differentiation was found for academic achievements of the students, however, no significant differentiation was found for the attitudes.
2017-03-27T06:34:19Z
2017-03-27T06:34:19Z
2017-03-27T06:34:19Z
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/995
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1013
2017-05-24T00:00:24Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türk yükseköğretim kurumlarındaki güç ilişkilerinin alan kuramı ve dramaturjik yaklaşım bağlamında incelenmesi
Oyman, Nidan
Turan, Selahattin
TR56042
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Güç İlişkileri
Güç Oyunları
Örgüt Politikaları
Örgütsel Güç
Akademik Güç
Güçlü Akademisyen
Power Relations
Power Games
Organization Politics
Organizational Power
Academic Power
Powerful Academician
Amaç: Araştırmanın amacı, akademisyenlerin yükseköğretim kurumlarındaki güç ilişkilerini oluşturan, yeniden üreten, dönüştüren, meşrulaştıran, dağılım ve paylaşımını şekillendiren strateji, pratik ve mekanizmaların nasıl anlamlandırıldıklarını ortaya koymak, aynı zamanda akademik alandaki güç ilişkilerinin nasıl inşa edildiği, akademik alanın ve öğretim elemanlarının güç ilişkilerinden etkilenme şekilleri, güç mekanizmalarının uygulanma biçimleri ve akademik alanda güçle baş etme ve güce karşı direnme stratejilerinin neler olduğu, güç ilişkilerinin akademik iklime olan etkisi, bu ilişkiler ve iktidar mücadeleleri bağlamında nasıl bir akademik/kurumsal alan kurulduğunu Bourdieu’nün Alan Kuramı ve Goffman’ın Dramaturjik Yaklaşımı bağlamında incelemektir.
Yöntem: Yükseköğretim kurumlarındaki güç ilişkilerini akademisyenlerin deneyimlerine dayalı olarak incelemeyi amaçlayan bu araştırma, fenomenolojik yaklaşım esas alınarak yapılandırılmıştır. Çalışma gurubunu 12 üniversitede görev yapan farklı düzeyden 16 akademisyen oluşturmaktadır. Akademisyenlerle yapılan görüşmeler sonucu elde edilen veriler içerik analiziyle incelenmiştir.
Bulgular: Araştırmada verilerin analizi sonucunda; akademik alandaki güç ilişkilerinin temelleri, nedenleri, güç oyunları, güç ilişkilerinin akademik alana etkisi ve güçlü bir akademisyen olmak için öneriler olmak üzere beş temaya ve bu temalara ait 31 kategoriye ulaşılmıştır. Akademik alandaki güç oyunlarına ilişkin belirlenen 38 oyun, dokuz kategori altında güç oyunları temasında sunulmuştur.
Sonuç: Akademik alanda ortaya çıkan güç ilişkilerinin temelde iki eksende gerçekleştiği görülmektedir. Birinci eksende bu ilişkilerin iletişim süreçleri ve ilişkiler, karakteristik özellikler, bireysel çıkarlar, sermaye türleri, bu sermayeler bağlamında akademisyenler tarafından oluşturulduğu görülmektedir. Diğer eksende ise akademisyenler dışındaki; örgütün yapısı, hiyerarşi basamakları, yasal makamlar, akademik unvanlar, akademik gelenek yapısı, atama ve yükseltme kriterleri, siyasi iktidarın akademi üzerindeki etkisi gibi bileşenlerin bu ilişkileri yarattığı düşünülmektedir. Bu iki eksenin birbiriyle etkileşimi sonucu güç konumlarının ortaya çıktığı, akademik alanın akademisyenleri yönlendirdiği ve akademisyenlerin de bu yapı içerisinde modellenerek alanı meşrulaştırdıkları söylenebilir.
Purpose: The aim of the research is to reveal how academicians explain the meaning of strategies, practices and mechanisms which constitute, reproduce, convert, legitimate, and shape the distribution and sharing of power relations in higher education institutions. At the same time how the construction of power relations in the academic field, exposure forms of academic field and staff from power relations, implementation forms of power mechanism, what are the resistance strategies against power, how academic or institutional field is established in the context of power relations and struggles are examined in the context of field theory and dramaturgical approach.
Method: This research which aimed to examine power relations in terms of the experience of academicians in higher education institutions, was structured based on phenomenological approach. The working group of this research consists of 16 academicians from 12 universities who work in different levels. The data obtained from interviews with academicians were analyzed using content analysis.
Findings: According to the analysis of the research data, it has been reached that five themes such as fundamentals and causes of power relations in the academic field, power games, the impact of power relations on academic field, recommendations to be a powerful academician, and 31 categories of these themes. At the same time, 38 games determined related the academic field are presented in nine categories under the power games theme.
Conclusion: The power relations emerged in the academic field is actualized in two axes. In first axis, these relations are created by academicians in the context of communication process and relationships, characteristics, individual interests and types of capitals. In second axis, the structure of the organization, hierarchy steps, regulatory authorities, academic titles, the structure of academic tradition, appointment and promotion criteria and the impact of political power on academic field are thought to create these relations. As a result of interactions between these two axes, it is said that power positions appeared, academic filed direct the academicians and they also legitimate academic field within this structure.
2017-05-23T06:28:50Z
2017-05-23T06:28:50Z
2017-05-23T06:28:50Z
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1013
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1014
2017-05-24T00:00:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_146
Araştırma yaklaşımlarının kavramsallaştırılması ve doktora tez süreci : doktora öğrencileri ve danışmanları bağlamında bir karşılaştırma çalışması
Sölpük, Nihan
Karadağ, Engin
TR255544
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Doktora
Eğitim Bilimleri
Araştırması Yaklaşımı
Tez Süreci
Vaka Çalışması
Doctoral Education
Educational Sciences
Research Approach
Dissertation Process
Case Study
Amaç: Bu çalışmada, eğitim bilimleri alanında doktora yapan öğrencilerin
araştırma yaklaşımları ve tez süreçlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaca yönelik
olarak, tez danışmanları ve doktora öğrencileri tarafından araştırma yaklaşımlarının
nasıl algılandığının saptanmasına çalışılmıştır. Doktora öğrencilerinin araştırma
yaklaşımlarını tanımlamak amacıyla, doktora öğrencileri ve danışmanları bağlamında
karşılaştırma çalışması yapılmıştır. Böylece, doktora öğrencileri için daha işin
başındayken geliştirilip kullanılacak etkili destek mekanizmalarının oluşturulması
hedeflenmiştir. Çalışmadaki alt amaçlar ise doktora öğrencilerin araştırma yaklaşımları,
tez süreçleri, danışmanların uygulama anlayışları arasındaki farklılıklar ve
danışmanların süreç üzerindeki olası etkileridir.
Yöntem: Nitel araştırma yaklaşımının benimsendiği çalışmada, iç içe geçmiş
vaka çalışması deseni kullanılmıştır. Çalışmada ele alınan vaka, araştırma yaklaşımları
ve doktora tez süreci olarak belirlenmiştir. Amaçlı örnekleme tekniklerinden benzeşik
örnekleme yöntemiyle katılımcılar çalışmaya dâhil edilmiştir. Araştırmanın çalışma
grubu 9 doktora öğrencisi ve 4 tez danışmanından oluşmaktadır. Çalışmada elde edilen
veriler betimsel analiz kullanılarak çözümlenmiştir.
Bulgular: Araştırmada katılımcılar genelde eğitim araştırmalarını ve özelde
kendi çalışmalarını en çok şu konularda yetersiz görmüşlerdir: araştırmanın teorik
yöntem basamaklarına uygun hazırlanması, teknoloji kullanımı, yeni istatistiksel
yöntemlerin kullanımı, nitel ve nicel araştırma yaklaşımları, araştırma sürecinde okul
ve üniversiteler arasında iş birliği, zaman yönetimi ve yabancı dil. Bulgular araştırma
yaklaşımları başta olmak üzere doktora öğrencilerinin ve tez danışmanlarının güçlü bir
literatürün olması ve araştırma konusuna göre doğru yöntemin kullanılması konularına
daha çok değindiklerini ortaya koymuştur.
Sonuç ve tartışma: Bu çalışmada doktora öğrencilerinin araştırma yaklaşımları
ve tez süreçleri üzerine elde edilen sonuçlar sunulmaktadır. Çalışmada ayrıca
yükseköğrenimde tez süreçlerinin ve araştırma yaklaşımlarının nasıl deneyimlendiğine ilişkin sonuç ve tartışmalara da yer verilmiştir. Çalışma doktora öğrencilerinin araştırma
yaklaşımları ve danışmanlık sürecinde karşılaşılan farklılıkların ve potansiyel etkilerinin
farkına varmasında da oldukça fayda sağlayacaktır.
Purpose: The study aims to examine research approaches and dissertation
process of doctoral students in the field of educational sciences in Turkey. For the
purposes of the study, the perceptions of doctoral students and supervisors regarding
research approaches were determined. In order to define research approaches of doctoral
students, a comparison study was conducted with doctoral students and supervisors.
Here, the aim is to develop support mechanisms for doctoral students to apply during
the early phases of the process. The study aims at obtaining data regarding the following
issues: the research approaches of doctoral students; dissertation processes; the
differences in practice mentalities of supervisors; and potential effects of supervisors on
the process.
Method: Being a qualitative study, this dissertation uses interwoven case study
design. The case was determined as research approaches and doctoral dissertation
process. The participants were selected by using homogenous sampling method, a
purposive sampling technique. The study group consists of 9 doctoral students and 4
supervisors. The data obtained in this study were analyzed using descriptive analysis.
Findings: According to the results obtained, participants stated certaın
weaknesses in educational research and in their research in the following issues:
preparation according to the steps of theoretical method; technology use; the use of new
statistical methods; quantitative and qualitative research method; the cooperative
research development process between schools and universities; time management; and
foreign language. The results also showed that doctoral students and supervisors
emphasized ‘comprehensive literature’ and ‘the use of correct method according to
research topic’.
Results and Discussion: In this study, the results are obtained on research
approaches and processes dissertation of doctoral students. The study is devoted to
discussion of the results and on the experience of doctoral education and research approach of the dissertation process. The study is significant in raising awareness about
the research approaches of doctoral students, the differences faced during the process
and their potential effects.
2017-05-23T06:28:52Z
2017-05-23T06:28:52Z
2017-05-23T06:28:52Z
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1014
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1015
2017-05-24T00:00:19Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Dokuzuncu sınıf İngilizce dersi öğretim programının bütüncül eğitime göre değerlendirilmesi
Babacan, Tuğba
Acat, M. Bahaddin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Bütüncül Eğitim
Yabancı Dil Eğitimi
Program Değerlendirme
Provus Fark Değerlendirme Modeli
Karma Araştırma Yöntemi
Holistic Education
Foreign Language Education
Program Evaluation
Provus Discrepancy Evaluation Model
Mixed Method Research
Amaç: Araştırmada 9. sınıf düzeyinde uygulanan İngilizce dersi öğretim programının bütüncül eğitim açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, karma yöntem araştırma türlerinden eşzamanlı çeşitleme stratejisine dayalı tasarlanmıştır. 2014-2015 eğitim-öğretim yılı süresinde Denizli il merkezindeki ortaöğretim kurumlarında çalışmakta olan 179 İngilizce öğretmeninden ve ortaöğretim kurumlarında öğrenim gören 9. sınıf öğrencileri arasından oranlı tabakalı örnekleme yöntemine göre belirlenen 1043 öğrenciden nicel veriler elde edilmiştir. Amaçlı örnekleme yöntemlerinden tabakalı amaçlı örnekleme stratejisine dayalı olarak belirlenen dört okul türünde toplam sekiz İngilizce öğretmeninden ve 9. sınıf düzeyinde öğrenim gören yirmi dört öğrenciden nitel veri elde edilmiştir. Ayrıca 9. sınıf İngilizce dersi öğretim programı, İngilizce çalışma kitapları, İngilizce dersinde yapılan sınavlar ve okullara ait fotoğraflar olmak üzere dokümanlar incelenmiştir. Nicel verilerin analizinde Kay-kare testi, Mann-Whitney U testi ve Kruskall Wallis Varyans analizi kullanılmış, frekans, yüzde değerleri hesaplanmıştır. Nitel verilerin analizinde tümevarımsal içerik analizinden ve dokümanların incelenmesinde karşılaştırmalı nitel analiz tekniğinden yararlanılmıştır.
Bulgular: Mevcut İngilizce eğitim sürecinde mekanik eğitim anlayışının hakim olduğu, olumsuz sınıf atmosferinin var olduğu görülmüştür. İncelenen dokümanlarda bütüncül eğitimin yer almadığı, öğretmen-öğrenci görüşlerine göre mevcut İngilizce eğitim sürecinin bütüncül gelişime katkı sağlamadığı belirlenmiştir. Fen lisesi öğrencilerinin yabancı dile yönelik tutumlarının daha yüksek olduğu, İngilizceyi ders dışında kullanan öğrencilerin yabancı dile yönelik tutumlarının ve bütüncül öğrenme eğilimlerinin daha yüksek olduğu, kız öğrencilerin yabancı dile yönelik tutumlarının daha yüksek olduğu ve İngilizce öğretmenlerinin işlemsel öğretim yaklaşımını tercih ettikleri tespit edilmiştir.
Sonuç ve TartıĢma: 9. sınıf düzeyinde gerçekleştirilen mevcut İngilizce eğitim sürecinde bütüncül eğitimin benimsenmediği ve paydaş gruplarca bütüncül eğitimin uygulanmasına yönelik bir ihtiyaç hissedildiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda araştırmacılara ve uygulayıcılara öneriler sunulmuştur.
Purpose: The study aimed to evaluate 9th Grade English curriculum in terms of holistic education.
Method: The study was designed on concurrent triangulation strategy that is one type of mixed method research designs. Quantitative data was gathered from 179 English language teachers working at secondary schools in Denizli during 2014-2015 education year and 1043 students who were selected among 9th grade secondary school students in Denizli with proportional stratified random sampling method. Qualitative data was gathered from 8 English language teachers working at four different school type that were determined according to stratified purposeful sampling method, one of the purposeful sampling methods, and 24 students studying at 9th grade secondary school. In addition to this, documents such as 9th grade English curriculum, English workbooks, English exams and photographs taken from the schools were evaluated. Chi square test, Mann-Whitney U test, Kruskall Wallis variance analysis were used and frequency, percent values were calculated in quantitative analysis. Inductive content analysis was used in qualitative analysis and qualitative comparative analysis was used in document analysis.
Findings: It was found that mechanic education understanding was dominant in the current English training process and a negative classroom environment existed. It was determined that holistic education was not employed in the documents and current English training process didn‟t contribute to holistic development according to teacher-students‟ opinions. It was found that students studying at science high school have higher level attitude towards foreign language, students using English at extracurricular times have higher level attitude towards foreign language and holistic learning tendency, female students have higher level attitude towards foreign language and English language teachers preferred transaction teaching.
Conclusion and discussion: It was found that holistic education was not adopted at 9th grade current English training process and a need for holistic education practices is felt by the stakeholders. In this context, recommendations were presented to researchers and practitioners.
2017-05-23T06:28:56Z
2017-05-23T06:28:56Z
2017-05-23T06:28:56Z
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1015
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1109
2017-08-22T00:00:16Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_145
Madde kullanım geçmişi olan tedbir altındaki bireylerin yalnızlık ve otomatik düşüncelerinin psikolojik belirti düzeylerini yordaması
Gamsız, Özge
Aypay, Ayşe
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
Madde Kullanımı
Yalnızlık
Otomatik Düşünceler
Psikolojik Belirtiler
Denetimli Serbestlik
Substance Use
Loneliness
Automatic Thoughts
Psychological Symptoms
Probation
Amaç: Bu çalışmanın amacı, denetimli serbestlik tedbiri almış madde kullanım geçmişi
olan bireylerin yalnızlık düzeyleri ve otomatik düşüncelerinin psikolojik belirti
düzeylerini yordamasındaki rolünü incelemektir.
Yöntem: Bu araştırma ilişkisel bir tarama modelidir. Yapılan araştırmada yalnızlık ve
otomatik düşünce değişkenleri bağımsız değişken, psikolojik belirtiler (kaygı,
depresyon, olumsuz benlik, somatizasyon ve hostilite) ise bağımlı değişken olarak ele
alınmıştır. Araştırma örneklemi, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kapsamında
yönlendirildikleri hastanede tedavisini tamamlayarak, Eskişehir Denetimli Serbestlik
Müdürlüğünde denetimli serbestlik tedbirine devam eden 18 yaş ve üstü madde
kullanım geçmişi olan 323 yetişkin erkek bireyden oluşmuştur. Bu çalışmada veri
toplama aracı olarak “Kişisel Bilgi Formu”, “UCLA Yalnızlık Ölçeği”, “Otomatik
Düşünceler Ölçeği (ODÖ)” ve “Kısa Semptom Envanteri (KSE)” kullanılmıştır.
Verilerin istatistiksel analizinde değişkenler arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkinin yönünü
belirlemek amacı ile “Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı” tekniği
kullanılmıştır. Bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkenleri yordama gücünün
saptanması amacı ile “Basit ve Çoklu Doğrusal Regresyon Analizleri” kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları incelendiğinde, basit doğrusal regresyon analizleri
sonuçlarına göre, yalnızlık ve otomatik düşünce düzeylerinin psikolojik belirtilerden
kaygı, depresyon, olumsuz benlik, somatizasyon ve hostilite düzeylerini ayrı ayrı
anlamlı bir şekilde yordadığı saptanmıştır. Yalnızlık ve otomatik düşüncelerin birlikte
psikolojik belirtileri yordamasına yönelik yapılan çoklu doğrusal regresyon analizine
göre, yalnızlık ve otomatik düşüncelerin birlikte kaygı, depresyon, olumsuz benlik ve
somatizasyon düzeylerinin anlamlı bir yordayıcısı olduğu görülmüştür. Ancak hostilite değişkenine yönelik yapılan çoklu regresyon analizi sonuçları incelendiğinde, sadece
otomatik düşüncelerin hostilite üzerinde anlamlı bir yordayıcı olduğu, yalnızlığın
anlamlı bir etkisinin olmadığı bulunmuştur.
Sonuç ve Tartışma: Sonuç olarak, denetimli serbestlik tedbiri almış madde kullanım
geçmişi olan bireylerin yalnızlık ve olumsuz otomatik düşüncelerinin düzeyleri arttıkça
psikolojik belirti düzeyleri de artmaktadır. Ayrıca yalnızlık ve olumsuz otomatik
düşüncelerin düzeyi birlikte arttıkça hostilite dışında kaygı, depresyon, olumsuz benlik
ve somatizasyon düzeylerinde artış olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın sonuçları,
ilgili alanyazın kapsamında tartışılmış ve çalışmanın sınırlılıkları kapsamında önerilerde
bulunulmuştur.
Purpose: The purpose of this study is to examine the role of loneliness levels and
automatic thoughts of individuals on probation who have had a substance use
background in predicting their psychological symptoms.
Method: The study was conducted with relational survey model. The variables of
loneliness and automatic thought were taken as the independent variables, whereas
psychological symptoms (anxiety, depression, negative self, somatization and hostility)
were the dependent variable. The sample of the study consisted of 323 male adults who
were 18 years old and above and continued their on probation in Eskisehir Probation
Office after completing their treatment at a hospital in this scope. The data collection
instruments were “Personal Information Form”, “UCLA Loneliness Scale”, “Automatic
Thoughts Scale (ATS)”, and “Brief Symptom Inventory (BSI)”. In the statistical
analysis of data, “Pearson Product-Moment Correlation Coefficient” was employed to
reveal the relationship between the variables and the direction of this relationship. In
order to determine the predictive power between the dependent and independent
variables, “Simple and Multi-Linear Regression Analyses” were performed.
Findings: According to the results of the simple linear regression analyses, loneliness
and automatic thought levels significantly predicted the psychological symptoms of
anxiety, depression, negative self, somatization and hostility separately. The multilinear
regression analysis regarding the predictive power of loneliness and automatic
thoughts for psychological symptoms showed that loneliness and automatic symptoms
were together significant predictors of the levels of anxiety, depression, negative self
and somatization. However, when the results of the multiple regression analysis for the hostility variable were examined, it was found that only automatic thoughts was a
significant predictor of hostility, while loneliness was not.
Conclusion and Discussion: As a result, as the levels of loneliness and negative
automatic thoughts of individuals on probation who have had a substance use
background increased, their levels of psychological symptoms also have increased. It is
also seen that as the level of loneliness and negative automatic thoughts increased
together, anxiety, depression, negative self and somatization levels’ increased, except
for hostility as well. These results of the study were discussed within the relevant
literature, and suggestions were made for within the scope of the limitations.
2017-08-21T12:20:08Z
2017-08-21T12:20:08Z
2017-08-21T12:20:08Z
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1109
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1102
2017-08-22T00:00:21Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Anadolu liselerinde görev yapan öğretmenlerin meslek etiğine ilişkin görüşleri
Atalay, Berrin
Güngör, Semra Kıranlı
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Öğretmen Meslek Etiği
Nitel Araştırma
Görüşme
İçerik Analizi
Eğitim Yönetimi
Teacher Professional Ethics
Qualitative Research
Interview Technique
Content Analysis
Educational Administration
Amaç: Araştırmanın amacı, öğretmenlerin meslek etiğine ilişkin görüşlerini ortaya koymaktır. Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma tekniği kullanılmıştır. Eskişehir il merkezindeki Anadolu liselerinden 19 erkek, 21 kadın toplam 40 öğretmenle görüşme yapılmıştır. Öğretmenlere altı soru yöneltilmiştir. Görüşmelerde not alma tekniği kullanılmıştır. Veriler, içerik analizine göre kodlanarak tema ve alt temalar oluşturulmuştur. Araştırmanın güvenirliği için araştırmacılar verileri ayrı ayrı kodladıktan sonra karşılaştırmışlardır. Analizler tablolarda frekanslarla belirtilmiştir. Bulgular: Öğretmenler sorumluluklarında öğrenciyi ilk sıraya koymuşlardır. Öğretmenler etik ilkeler ve etik dışı davranışlar konusunda bilgi sahibidirler. Öğretmenlerin okuldaki hayatları öğrenci, iletişim ve ders odaklıdır. Öğretmenler etik dışı davranışlarla baş etme yollarına ilişkin genel olarak uyarı ve yaptırım uygulanması görüşündedirler. Öğretmenlerin etik düzenlemelere ilişkin bilgileri yok veya sınırlıdır. Öğretmenler, etik karar verme konusunda genel olarak duyarlıdırlar. Sonuç ve Tartışma: Araştırma sonuçlarına göre öğretmen meslek etiğine ilişkin etik konusunda kadın öğretmenler erkek öğretmenlere göre daha duyarlıdır. Bu sonuç alanyazındaki Pelit ve Güçer (2006), Obuz (2009), Yılmaz ve Altınkurt (2009) ve Ergin (2014)’ in araştırmaları ile benzer sonuçlar göstermektedir. Ancak, erkek öğretmenlerin etik haftası, veli iletişimi, mesleki yeterlilik, çıkar sağlamama ve etik dışı davranışlarla baş etme konularına ilişkin kadın öğretmenlerden daha hassas olmaları alanyazındaki diğer araştırmalardan farklılık göstermektedir.
Purpose: The purpose of this study is to reveal the teachers’ opinions regarding professional ethics. Method: Qualitative research method has been used in this study. Interviews have been conducted with 40 teachers in Eskisehir at Anatolian high schools, including 19 males and 21 females. Six questions have been asked to teachers. Note taking method was used in the interviews. Data has been coded according to content analysis and theme and sub-theme have been created using this reached data. Researcher have compared the data after they coded them separately for the reliability of the study. The analyses have been stated with frequencies in the tables. Results: Teachers put students in number one place in their responsibilities. Teachers have the knowledge of ethical principles and non-ethical behaviors. The lives of teachers in the schools are focused on students, communication and lesson. Teachers agreed on warning and sanction regarding coping with non-ethical behaviors. Teachers have no or limited information on ethical regulations. Teachers have the sense of making decision ethically. Conclusion and Discussion: Female teachers are more susceptible than male teachers regarding ethics according to results. This finding reflects the same results as Pelit and Güçer (2006), Obuz (2009), Yılmaz and Altınkurt (2009) and Ergin’s (2014) researches. However, male teachers being more sensitive than female teachers about coping with ethics week, parental communication, professional competence, not taking advantage of and non-ethical issues are different from the researches in this field.
2017-08-21T12:18:55Z
2017-08-21T12:18:55Z
2017-08-21T12:18:55Z
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1102
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1208
2017-12-12T01:00:32Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin okul içi akış deneyimlerinin incelenmesi
Büyükoğlu, Hazal
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Okul Müdürleri
Akış
Deneyim
Principals
Flow
Experience
Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul müdürlerinin deneyimlerinden yola çıkarak
yapmaktan keyif aldıkları ve almadıkları işleri belirleyip akış kuramı çerçevesinde akış
deneyimlerini incelemektir. Ayrıca bu araştırma akış kuramının okul müdürlerinin
deneyimleri üzerinden değerlendirilmesi nedeniyle, okul müdürlerinin enerjilerini öğrenci
ve öğretmenler için daha faydalı olmaları için yönlendirme potansiyeli taşıması açısından
önemlidir.
Yöntem: Araştırmada, nitel araştırma modellerinden, olgubilim (fenomenoloji)
yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini, 2014- 2015 öğretim yılında Gaziantep ili
merkez ilçeleri Şehitkamil, Şahinbey ve Oğuzeli’nde ilkokul, ortaokul ve lisede görev
yapmakta olan 507 okul müdürü oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu
belirlemek üzere öncelikle amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme tercih
edilmiştir. Buna yönelik olarak (1) Yalçınkaya’nın (2013) Türkçe’ye uyarladığı Kendini
İşe Kaptırma Ölçeği (The work-related flow inventory) uygulanarak en yüksek akış puanı
alan 20 okul müdürünün belirlenmesi ve (2) ölçek uygulanan okul müdürleri arasından da
en az 4 yıl görev yapmış olanlar seçilmiştir. Veriler betimsel analiz kullanılarak
incelenmiştir. İlgili literatür tarandıktan ve belirlenen amaçlar doğrultusunda görüşmeler
yapıldıktan sonra elde edilen veriler kodlanmıştır. Öncelikle analizde akış kuramının dokuz
boyutu temalar olarak belirlenmiştir. Ardından da kodlanan veriler bu dokuz tema altında
gruplandırılarak okul müdürlerinin akış deneyimleri değerlendirilmiştir.
Bulgular: Çalışmanın bulgular kısmı, akış kuramının boyutları çerçevesinde ele
alınmış ve okul müdürlerinin dokuz boyutun (zorluk- beceri uyumu, konsantrasyon,
kontrol, öz- bilinç kaybı, eylem farkındalık, geribildirim, net amaçlar, zaman algısındaki
değişiklik, ototelik) özelliklerini taşıyıp taşımadıklarına bakılmıştır. Okul müdürlerinin
açıklamaları ve verdikleri örnekler, bu boyutları taşıdıklarına işaret etmektedir.
Sonuç ve Tartışma: Sonuçlar, okul müdürlerinin iki boyut (konsantrasyon ve
ototelik) haricinde diğer boyutların özelliklerini taşıdıkları; ancak bu iki boyutun temelinde keyif olgusunun varlığı ve bu durumun okul müdürlerinde olmayışı onların tam anlamıyla
akış boyutlarını yaşamadıklarını göstermiştir. Ayrıca okul müdürlerinin deneyimlerinden
onların yapmaktan keyif aldıkları ve almadıkları işler de belirlenmiştir. Okul müdürlerinin
genel kanaati, akış yaşamak için tecrübenin gerekli olduğudur. Çünkü tecrübe sahibi
müdürler işlerini düzene oturtmuş ve mesleklerinden keyif almaya başlamışlardır. Son
olarak ilkokul ve ortaokul müdürlerinin bürokratik işlemlerle uğraşmaları nedeniyle çok
zaman harcadıkları ancak yetiştiremedikleri ve bu durumun yapmaktan keyif aldıkları
eğitim-öğretim işlerine konsantre olmaları için gereken zamanın gereksiz harcanmasına
sebep olduğu sonucuna varılmıştır. Okul müdürlerinin birçok sorunla başettiği
düşünüldüğünde ekonomik sorunlar gibi boylarını aşan birtakım sorunların varlığının
ortadan kaldırılması; görevinden keyif alan okul müdürlerinden bahsedebilmek için,
müdürlerin yetiştirilme ve atanma kriterlerinin yeniden gözden geçirilmesi ve mesleki
gelişimlerinin sağlanması akış yaşayabilmeleri açısından önemli görülmektedir.
Purpose: The purpose of this research is to determine school-based flow
experiences of school principals. This research may be considered as significant because it
focuses on the experiences of principals within the framework provided by the flow theory.
Moreover, it may help school principals to experience flow as they engage in more
challenging tasks so that they may make their schools a better place for students, teachers
and staff.
Method: This study used a phenomenological approach among the qualitative
research methods. Five hundred and seven principals working at primary, secondary and
high schools in Şehitkamil, Şahinbey and Oğuzeli which are central districts of Gaziantep
in 2014/2015 academic year, constituted the population of the study. In order to determine
the sample, criterion sampling one of the purposive sampling methods was preferred and
the criteria were (1) twenty principals who scored highest means in Work Related Flow
Inventory by Yalçınkaya (2013) and (2) these twenty principals should be in office for a
minimum of four years. The data were analyzed via descriptive analysis. After reviewing
the literature, interview protocols were developed interviews were conducted and in
accordance with the purposes of the study. The data were transcribed and coded. Nine
factors of flow theory were identified as themes. Then flow experiences of the principals
were studied after classifying the data and coded under these nine factors.
Results: The results of the study was evaluated using the framework of the flow
theory dimensions. And it was inquired whether the principals carry out the characteristics
of nine dimensions (challenge- skill balance, concentration on the task, sense of control,
loss of self-consciousness, action- awareness, unambiguous feedback, clear goals, time
transformation, autotelic experience) or not. The explanations and the examples principals
gave indicates that they go through the majority of dimensions identified in the flow
theory. Conclusion and Discussion: The findings indicated that principals have some
characteristics for all dimensions except two dimensions (concentration on the task and
autotelic experience). Because these two dimensions were directly concerned with
enjoyment and the principals don’t have these two, they don’t experience the factors of
flow completely. Besides, the works that principals like and don’t like to do were identified
based on their experiences. Principals think that in order to experience flow, they should
have some experience. Because principals indicated that when they have experience they
are more likely to do things right and as a result they are more likely to experience flow by
enjoying their positions. Finally, it was concluded that because primary and secondary
school principals are unable to employ staff due to financial difficulties, they are obliged to
do the bureaucratic work. However, handling them properly is time consuming and it takes
away time on concentrating on what they really would like to do: teaching and learning.
Principals have to deal with many problems. More resources to schools, education and
appointment criteria need to be revised. As these conditions are improved, they are likely
to experience more flow.
2017-12-11T07:10:02Z
2017-12-11T07:10:02Z
2017-12-11T07:10:02Z
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1208
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1272
2018-02-07T01:00:28Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Bie mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerinin okul kültürü algıları
Uzun, Can
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Örgüt
Kültür
Okul Kültürü
Meslek Eğitimi
Öğrenci Algıları
Organization
Culture
School Culture
Vocational Training
Student Perceptions
Amaç: Bu araştırmanın amacı; Bilecik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
öğrencilerinin okul kültürü algılarını ortaya çıkarmaktır. Öğrencilerin okul kültürü
algıları; semboller, aidiyet, iletişim ve güç mesafesi, örgütsel yapı ve etkinlik olmak
üzere dört boyutta irdelenmiştir.
Yöntem: Tarama modeli kullanılan araştırmada, amaca ulaşabilmek için veri
toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Uygulanan anket, “Kişisel Bilgi Formu” ve
“Okul Kültürü Ölçeği” olarak iki bölümden oluşmaktadır. Araştırma grubunu, 2014-
2015 eğitim-öğretim yılında Bilecik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10., 11. ve 12.
sınıflarında öğrenim gören toplam 358 öğrenci oluşturmaktadır. Frekans, yüzde,
aritmetik ortalama, standart sapma, Mann Whitney U ve Kruskal Wallis H testi
araştırmada kullanılan istatistiksel tekniklerdir. Farklılıklarda anlamlılık düzeyi olarak
0.05 alınmıştır.
Bulgular: Öğrenciler okul kültürünü oluşturan dört alt boyuttan semboller,
aidiyet, iletişim ve güç mesafesi boyutlarını olumlu düzeyde, örgütsel yapı ve etkinlik
boyutlarını ise daha az olumlu düzeyde algılamaktadırlar. Öğrencilerin okul kültürünü
algılamalarında, okul türüne göre sadece aidiyet boyutunda anlamlı bir farklılık
görülmüştür. Sınıf tekrar durumu değişkenine göre tüm alt boyutlarda anlamlı
farklılıklar bulunmuştur. Yaş gruplarına göre anlamlı bir farklılık görülmemiştir.
Öğrenim görülen alanlara göre aidiyet, iletişim ve güç mesafesi, örgütsel yapı ve
etkinlik boyutlarında farklılıklar görülmüştür. Sınıf seviyelerine göre anlamlı bir
farklılık bulunamamıştır.
Sonuç ve Tartışma: Öğrencilerde okul kültürü algısında bölümler arası
farklılıkların ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılmalıdır. Öğrencilerin sınıf tekrarı
yapmadan önce okul kültürüne sahip olmaları için rehberlik servisinin de içinde
bulunduğu çalışmalar yapılmalıdır. Okulun kimliğini de temsil edecek organizasyonlar
planlanmalı ve gerçekleştirilmelidir.
Purpose: The aim of this study is to answer the question “What are the
perceptions of Bilecik Vocational and Technical High school’s students about school
culture?” Considering the example about Bilecik, Vocational and Technical High
School’s students ‘ perceptions over school culture have been deeply studied. This study
was examined under four categories: symbols ,belonging, communication and power
distance, organizational structure and effectiveness.
Method: In the study where screen methoding was used, survey was chosen as
data collection tool. The research group consists of 358 students who are educated in
Bilecik Vocational and Technical High School at the grade of 10th, 11th and 12th class.
Frequency, percentage ,arithmetic mean, standard deviation, Mann Whitney U and
Kruskal Wallis H test are used as statistical techniques . 0,05 was taken as significance
level in differences.
Results: While students percieve four sub-categories belonging, symbols,
communication and power distance forming the school culture positively, they percieve
organizational structure and effectiveness less positively. In students’ perception of
school culture, a significant difference has been seen only in belonging category
according to school type. Considering the repeating of a grade level, many differences
have been found in all sub-categories. With regard to age group, no difference has been
been found. According to the educational fields, there have been differences in
belonging, communication and relation, power distance ,and organizational structure
and effectiveness. Considering the class levels, no difference has been been found.in
belonging category.
Discussionand Conclusion: Students are expected to contribute to the
elimination of interdepartment all differences on the context of school culture. Before
students’ repetition, all kinds of efforts including councelling service should be given
priority for the students to get equipped with school culture. Activities, also
representing the schools’ identity, should be planned and put into effect.
2018-02-06T07:06:33Z
2018-02-06T07:06:33Z
2018-02-06T07:06:33Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1272
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1283
2018-02-06T07:09:02Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Batı kaynaklı bilginin Türk akademisindeki rolü : eğitim yönetimi alanının değerlendirilmesi
Yalçın, Mikail
Aypay, Ahmet
TR119750
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Eğitim Yönetimi
Akademik Bağımlılık
Bilgi Üretimi
Alakasızlık
Educational Administration
Academic Dependency
Knowledge Production
İrrelevancy
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de eğitim yönetimi alanındaki bilgi üretim süreçlerini ilişki olduğu düşünülen akademik bağımlılık, Batılı bilgi ve alakasızlık kavramları çerçevesinde ele alarak tartışmaktır. Çalışmada, bu süreçlerin nasıl işlediği eğitim yönetimi alanının mevcut durumu üzerinde durularak ele alınmış, ayrıca araştırmacı tarafından ortaya konulan temel varsayımların geçerliliğine ilişkin kanıtlar aranmıştır.
Yöntem: Bu çalışma nitel araştırma paradigmasına dayalı vaka çalışması modeli temel alınarak tasarlanmıştır. Araştırma kapsamında eğitim yönetimi alanında çalışan profesör unvanlı 13 akademisyenle yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile elde edilen veriler analitik tümevarımsal bir anlayışla analiz edilmiştir.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular Türkiye’de eğitim yönetimi alanının mevcut durumuna ilişkin olumsuz bir tablo çizmektedir. Genel bir çerçeve içerisinde ve farklı saiklerle de olsa, alanda Batılı araştırma gündem ve geleneklerine akademik anlamda bir bağımlılık durumuna işaret edilmektedir. Bu bağımlılığın bir sonucu olarak Batıdan farklı nedenlerle, farklı yollarla pek çok şey aktarılmakta ve bu durum eğitim yönetimi alanında farklı alakasızlık yapıları ortaya çıkarmaktadır. Özgün bir alanın inşası için ise tartışma başlatılması, farklılıkların teşvik edilmesi ve alanda Türkiye’nin bağlamına uygun ekoller oluşturulması gerekmektedir.
Sonuç: Türkiye’de eğitim yönetimi alanı bilgi üretim süreçleri itibariyle Batılı gündem ve pratiklere bağımlıdır. Bu bağımlılık ilişkisinde Batılı bilgi aracı rolü üstlenmektedir ve bu sürecin sonunda alanda gerçekleştirilen araştırmalardan ve elde edilen sonuçlardan alakasız bir durum ortaya çıkmaktadır.
Purpose: The purpose of this study was to consider and discuss knowledge production processes in the field of educational administration in Turkey within the framework of academic dependency, Western knowledge and irrelevance notions, which were assumed to be correlated with it. Within the study, the functioning of these processes was discussed emphasizing the current status of the educational administration field; in addition the evidences of the basic hypothesis proposed by the researcher were investigated.
Methodology: This study was designed as a case study model, which is based on the paradigm of qualitative research. The data obtained from 13 academics ranks as full professors, using semi-structured interview technique was analyzed through an inductive analytical approach.
Findings: The outcomes of the research were illustrated an unfavorable picture about current status of the educational administration field of Turkey. It was pointed that there is a state of dependence to the Western traditions and research agenda in the academic sense, even though it is within a general framework and with different motives. As a result of this dependency, many things were transferred from the West in various ways, for different reasons and this fact resulted with the emergence of different formations of irrelevance in the field of educational administration. In order to build an original field, it is required to initiate a discussion, to promote the differences and to create schools in the field.
Conclusion and Discussion: The field of Educational administration in Turkey depends on Western agenda and practices in terms of knowledge production processes. Western knowledge plays an intermediary role, at the end of this process and the resulting case is irrelevant to the research performed in the field and the obtained results.
2018-02-06T07:09:02Z
2018-02-06T07:09:02Z
2018-02-06T07:09:02Z
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1283
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1302
2018-02-09T01:00:29Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmen yetiştirme standartları konusunda bir sistematik literatür inceleme
Kaya, Metin
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Öğretmen Yetiştirme Standartları
Öğretmen Eğitiminde Kalite
Öğretmen Yeterlilikleri
Sistematik Literatür İnceleme
Meta Analiz
Teacher Training Standards
Teacher Education Quality
Teacher Competencies
Systematic Literature Review
Meta-analysis
Amaç: Bu çalışmanın amacı öğretmen yetiştirme sistemini, öğretmen eğitimi kalite standartlarına göre değerlendirmektir. Türkiye’deki öğretmen yetiştirme sistemini; öğretim elemanı-öğrenci sayısı, öğretmen eğitimi programları, programların planlanması ve uygulanması, fakülte-okul işbirliği, araştırma kalitesi, kalite güvencesi ve ortam gibi öğretmen eğitimi kalite standart alanlarına göre değerlendirmektir.
Yöntem: Bu çalışma sistematik literatür inceleme yöntemiyle (systematic literature review) tasarlanmıştır. Sistematik literatür incelemesi; bir probleme çözüm geliştirmek amacıyla alanda yayınlanmış çalışmaların çeşitli dâhil etme kriterleriyle birlikte kapsamlı bir biçimde taranması, araştırmaların kalitesi değerlendirilerek hangi çalışmaların derlemeye alınacağının belirlenmesi ve bu araştırmalarda yer alan bulguların sentezlenmesidir. Meta analiz modeli olarak tüm veri veya alt veri setlerinde rastlantısal etkiler modeli (REM) altında istatistiksel analizler yürütülmüştür. İstatistiksel analizler CMA 2.2. paket programı ile yapılmıştır.
Sonuç: Öğretim elemanı ve öğrenci sayısı: Diğer yükseköğretim programları ile karşılaştırıldığında, öğretmen yetiştirme sistemindeki öğretim üyesi ve öğretim yardımcısı sayısının nitelikli öğretmen adaylarının yetiştirilmesi için yetersiz olduğu söylenebilir. Bu çerçevede eğitim fakültelerinde öğretim üyesi sayısı ve niteliğini artıracak politikalara öncelik verilebilir.
Öğretmen eğitimi programları: Eğitim fakültesi ve eğitim fakültesi dışı gruplarının KPSS sınav sonuç ortalamalarının farkları bu çalışmada standartlaştırılmıştır. Buna göre söz konusu öğretmen yetiştirme programları arasındaki ortalama fark; eğitim bilimleri alanında eğitim fakülteleri grubunun lehine orta düzeyde farklılık göstermektedir. Diğer yandan gruplar arası ortalama fark; genel yetenek, genel kültür ve öğretmenlik alan bilgisi alanlarında düşük düzeyde olup eğitim fakülteleri grubunun lehinedir. Pedagojik formasyon programlarının kalitesini geliştirmeye dönük düzenlemeler yapılabilir. Öğretmen eğitimi programlarının niteliği periyodik olarak değerlendirilebilir.
Öğretmen eğitimi programlarının planlanması ve uygulaması: Yayım yanlılığı dikkate alındığında, YÖM’ün öğretmen adaylarının akademik bilgi kazanımlarına etkisi orta düzeydedir. Bunun yanı sıra YÖM’ün öğretmen adaylarının bilişsel yeterlilik alanlarındaki gelişimlerine etkisinin orta düzeyde olduğu; duyuşsal özelliklerinin gelişimlerine ise zayıf düzeyde etkili olduğu söylenebilir. Fakülte-okul işbirliği: Fakülte-okul işbirliği modeli (deneyimle öğrenme modeli) ve öğretmenlerin mesleki yeterlilikleri arasındaki araştırma çıktılarının ortalama etki genişliği zayıf düzeydedir. Fakülte okul işbirliğine yönelik tematik kalite güvence sistemi geliştirilebilir.
Ortam: Bir ürünü ortaya çıkarmaya yönelik düzenlenen etkinlik ortamları, yüz yüze eğitimin gerçekleştiği ortamlar ve çoklu derslik ortamları (derslik ile birlikte diğer ortamlar), öğretmen adaylarının bilgi kazanımı, bilişsel yeterlik ve duyuşsal özelliklerinin gelişimlerinde daha etkilidir.
Araştırma ve yayın kalitesi: Araştırma ve yayın kalitesi çerçevesinde moderatör gruplarına göre alt veri setlerinde istatistiksel düzeyde anlamlı bir fark bulgulanmamıştır. Eğitim sahasında araştırma kanıtlarına dayalı politika geliştirmek için sistematik inceleme merkezleri kurulabilir.
Purpose: The purpose of this study is to evaluate the teacher education system based on the literature review of teacher education quality standards. The evaluation process consists of seven dimensions such as the number of faculty- student, teacher training programs, planning and implementation of the programs, cooperation between college and school, quality of research, quality assurance and the environment.
Methodology: This is a systematic literature review study. Systematic literature review is done to solve a problem in the field by scanning all published studies in accordance with some criteria such as the quality of studies and robustness of findings. After that process, the findings of all the studies are synthesized. Meta analysis was done according to these sub data sets. As meta analysis model, random effects model (REM) and CMA 2.2. packet program was used for the statistical analysis.
Results: Number of faculty and student : Comparing with other higher education programs the number of faculty in teacher training system is not sufficient to raise competent teachers. Policies that improve the number and quality of faculty members should be prioritized.
Teacher training programs: In this study, the mean differences of the groups’ KPSS results from education faculties and other faculties were standardized. Accordingly, pedagogical knowledge showed medium level of difference on behalf of educational faculties as one of the program in the mentioned teacher training programs. General ability and general knowledge showed low level of difference on the behalf of educational faculties. The quality of pedagogical formation programs should be improved. The quality of teacher training programs should be evaluated periodically.
Planning and implementation of teacher training programs: It was found that there is a publication bias in the sub data set of YÖM and teacher candidates’ knowledge acquisition. Adjusted mean effect size marks medium level mean effect size. The effect of YÖM to teacher candidates’ development of cognitive abilities is more effective in a moderate level than traditional learning models and to their development of affective attributes more effective in a low level.
College and school cooperation: The mean effect size is weak between college and school cooperation model and qualifications of teachers. There should be a thematic quality assurance system for the college-school cooperation. Environment: The activity environments for the students to release a product, environments for face to face education and multiple classrooms (classrooms and other environments) are more effective for knowledge acquisition, cognitive abilities and affective attributes.
Research and publication quality: In the context of research and publication quality, there was no statistically significant differences in sub data sets for the selected methodological moderators. Systematic evaluation center can be founded to make evidence based educational policies.
2018-02-08T11:55:41Z
2018-02-08T11:55:41Z
2018-02-08T11:55:41Z
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1302
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1304
2018-02-09T01:00:17Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Matematik uygulamaları dersinin öğrencilerin matematik okuryazarlığına etkisi
Korkmaz, Tuğba
Yenilmez, Kürşat
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Programlar ve Öğretim
Matematik Okuryazarlığı
Matematik Uygulamaları Dersi
PISA
Math Literacy
Mathematical Applications Course
Amaç: Bu araştırma, 2012-2013 eğitim öğretim yılında ortaokullarda seçmeli ders olarak uygulamaya konulan Matematik Uygulamaları dersinin öğrencilerin matematik okuryazarlık düzeylerine etkisini saptamayı amaçlamaktadır.
Yöntem: Bu araştırmada öntest-sontest kontrol gruplu desen kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu; 2015–2016 öğretim yılında Ankara ilinin Nallıhan ilçesindeki Hüsamettin Değirmenci Ortaokulu‟nda öğrenim gören 6. sınıf öğrencileri arasından seçmeli Matematik Uygulamaları dersini alan ve bu dersi almayan öğrenciler arasından rastlantısal olarak seçilen toplam 28 öğrenci oluşturmaktadır. Deney grubu seçmeli Matematik Uygulamaları dersini alan 14 öğrenci, kontrol grubu ise bu dersi almayan 14 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada PISA sorularından derlenerek araştırmacı tarafından geliştirilen matematik okuryazarlığı testi kullanılmıştır. Bu test dönem başında ve dönem sonunda olmak üzere iki kere uygulanmıştır. Verilerin toplanması aşamasında; sontest ile birlikte öğrencilerin kişisel özelliklerini belirlemek amacıyla demografik bilgi formu da kullanılmıştır. Grupların matematik okuryazarlık düzeyleri arasında anlamlı bir fark olup olmadığını test etmek amacıyla t-testi kullanılmıştır.
Bulgular: SPSS programı kullanılarak yapılan analizler sonucunda; Matematik Uygulamaları dersini seçen öğrencilerin matematik okuryazarlığı düzeylerinin bu dersi seçmeyen öğrencilere göre anlamlı bir şekilde daha fazla yükseldiği görülmüştür.
Sonuç, Tartışma: Araştırmada Matematik Uygulamaları dersinin matematik okuryazarlığını geliştirdiği görülmüştür. Matematik Uygulamaları dersinde yapılan etkinliklerin matematik okuryazarlığı becerilerini olumlu yönde etkilediği söylenebilir. Matematik Uygulamaları dersinin kapsamı genişletilerek öğrencilerin matematik okuryazarlık düzeyi daha fazla artırılabilir, matematik uygulamaları dersinde muhakeme ve anlamlandırmaya dayalı etkinliklere daha çok yer verilebilir, bir tek cevabın olmadığı açık uçlu sorular sorulabilir. Böylelikle ders içeriği matematik okuryazarlığını destekler nitelikte güncellenebilir.
Purpose: The aim of this study is to reveal the effect of the course of mathematical applications, which has been started to applied at middle schools curriculum since 2012 – 2013 academic year as an elective course, on math literacy.
Method: Pre test – post test with control group design is applied in this research. The study is carried out with randomly selected 28 students both not taking and taking the course of mathematical applications among the 6th graders at Hüsamettin Değirmenci Middle School in province of Nallıhan, Ankara in 2015 – 2016 academic year. Experimental group is 14 student taking the course of mathematical applications and control group is 14 students is not takers of the course. In this research, math literacy test, which is developed by the help of compilation of PISA tests, is used. The test is applied twice both at beginning and end of the semester. At the stage of the data collection; demographic information form is applied in order to define personel properties of the students. T-test is used to test the existence of the significant difference among the groups by the means of math literacy level.
Results: According to the analysis by the help of the SPSS program, the level of the math literacy has increased significantly more among the mathematical applications course selecter students than the students who are not taking the course.
Conclusion and Discussion: Research revealed that mathematical application course develops the math literacy. It could be inferred that the activities handled at mathematical applications course may positively effect the math literacy. By extending the scope of the mathematical applications course, students‟ math literacy could be increased, reasoning and jugdmental based activities could be taken places to improve abilities of the students, open enden questions may be solidify the students‟ cognition. By doing those, content of the mathematical applications course may be updated to satisfy the math literacy.
2018-02-08T11:55:45Z
2018-02-08T11:55:45Z
2018-02-08T11:55:45Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1304
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1321
2018-02-27T01:00:20Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerinin yönetici görevlendirme yönetmeliğine ilişkin görüşleri
Baş, Emine Aydın
Şentürk, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Yönetici Görevlendirme
Okul Müdürlüğü
Eğitim Politikaları
Principal Selection
Principal Appointment
Principal Ship
Education Policy
Giris: Türkiye’de dünden bugüne kadar birçok farklı yönetici atama modeli uygulanmıs
olsa da profesyonel olarak yönetici yetistirmeye dair özgün ve millî bir politika
saptanmamıstır. “10/06/2014 tarihli Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim kurumları
Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Đliskin Yönetmelik” eğitim yöneticilerinin
yetistirilmesi ile ilgili sorunu daha da tartısılır duruma getirmistir.
Amaç: Bu çalısmanın amacı, arastırmaya katılan okul yöneticilerinin 10/06/2014 tarihli
Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine
Đliskin Yönetmelik ile ilgili görüslerini saptamak ve uygulamada yasanan sorunların
tekrarlanmaması için yeni bir atama modeli üzerinde önerilerini almaktır.
Yöntem: Alanyazın çalısması için tarama yöntemi, 10/06/2014 tarihli Millî Eğitim
Bakanlığına Bağlı Eğitim kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Đliskin
Yönetmelik ile yönetici görüslerinin alınması için de yarı yapılandırılmıs görüsme
tekniği uygulanmıstır. Bulgular betimsel analiz yöntemiyle yorumlanmıstır.
Bulgular: Arastırmaya katılan yöneticilerin çoğu yönetmeliğe birçok nedenden dolayı
karsı olduklarını belirtmislerdir. Yöneticilikte kademeli ilerlemenin olmayısı,
yöneticiliğin görevlendirme olarak yapılması, yeterli hizmetiçi eğitim ve kendini
yetistirme kosulunun sağlanmamıs olması, yöneticilere verilen ağır sorumlulukların
yanında yetkilerinin oldukça sınırlı olması, görev tanımlarının net olmaması yasada
elestirilen yanlar olurken yöneticilere yardımcılarını seçebiliyor olma hakkının verilmis
olması olumlu değerlendirilen tek maddedir.
Sonuç, Tartısma ve Öneriler: Arastırma sonucunda yönetici görüslerinden hareketle
yönetmeliğin büyük ölçüde siyasi bir uygulama olarak nitelendirildiği, okul
yöneticisinin açık bir görev tanımının yapılamadığı, atamaların öğretim liderleri
olabilecek kisilerin seçilmesi beklentisini karsılamadığı, güçlü bir yönetici yetistirme ve
atama politikasına ihtiyaç olduğu saptanmıştır.
Introduction: In Turkey, there is a series of a selection and appointment model
implemented until now, there is no finding for the policy to educate principles
professionally.
Aim: The aim of this study was to find the opinions' of the principals, taking part in this
research, about the Regulation For The Assignment Of Principals In Education
Institution Associated With The Ministry Of Education released on 10/06/2014 and to
take the proposals for new selection and appointment model to not encounter the same
problems confronted before in selection and appointment of principals.
Method: For this literature review surveying method and to take the opinions' of
principals about The Regulation For The Selection And Appoinment Of Principals
Associated With The Ministry Of Education Released On 10/06/2014 semi structured
surveying method were used. The results interpretated by using descriptive analysis
method.
Findings: As a result of this investigation, all the principals taking part in this survey
stated their opposition to current regulation due to the many reasons. Being no
opportunity to advance by echelon, performing profession as formally commissioned,
inadaquate inservice training and self education condition and assigning heavy duties
while having restricted authority and unclear work descriptions are the critisized items
of the regulation whereas the given right of choosing vice is the only positive item
approved in the regulation.
Conclusion, Discussion and Recommandations: As a results of this investigation, on
the basis of principals' opinions, this regulation is described as a politic implementation
in a great extent, the principals have no clear work descriptions, the assignments are
inadequate to fulfill for the selection and appointment of principles. It is determined that
a powerful policy for educating and assigning principles are needed.
2018-02-26T11:57:18Z
2018-02-26T11:57:18Z
2018-02-26T11:57:18Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1321
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1325
2018-02-27T01:00:27Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Lise öğrencilerinin İngilizce öğrenme özerklik algılarının duyuşsal faktörlerce yordanma durumu
Kurt, Erdoğan
Acat, M. Bahaddin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Programlar ve Öğretim
İngilizce Öğrenme Özerkliği
Dil Öğrenme Motivasyonu
Yabancı Dil Kaygısı
Öz Yeterlik İnancı
English Learning Autonomy
Foreign Language Learning Motivation
Foreign Language Learning Anxiety
English Self-Efficacy
Bu çalışmada lise öğrencilerinin İngilizce öğrenme özerklik algısı ile İngilizce motivasyonu, İngilizce öz yeterlik inancı ve yabancı dil öğrenme kaygısı gibi duyuşsal faktörler arasındaki ilişki ve bu duyuşsal faktörlerin özerklik algısını yordama gücü incelenmeye çalışılmıştır.
İlişkisel tarama modelinde desenlenen çalışmanın evrenini 2015-2016 eğim öğretim yılında Bursa ili Nilüfer ilçesinde ortaöğretim kurumlarına devam eden toplam 16196 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmanın örneklemi, oranlı tabakalı ve seçkisiz örnekleme yöntemi ile belirlenen 378 öğrenciden oluşmaktadır. Araştırmada veriler “Özerklik Algı Ölçeği”, “İngilizce Öz Yeterlik İnancı Ölçeği”, “Yabancı Dil Öğrenme Kaygısı Ölçeği”, “İngilizce Öğrenme Motivasyonu Ölçeği” ve “Demografik Bilgi Formu (DBF)” ile toplanmıştır. Veriler SPSS yazılım program kullanılarak analiz edilmiştir. Yabancı dil olarak İngilizce öğrenen lise öğrencilerinin özerklik algı düzeylerinin incelenmesinde ölçeklerden elde edilen puanların aritmetik ortalama ve standart sapma değerlerinden, t-testi, tek yönlü varyans, regresyon ve korelasyon analizlerinden yararlanılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre lise öğrencilerinin özerklik algılarının orta düzeyde olduğu görülmüştür. Lise öğrencilerinin özerklik algıları sosyal etkinliklerde görev alma durumuna, sınıf düzeylerine, okul türüne, anne, baba eğitim düzeyine göre anlamlı bir farklılık göstermektedir. Lise öğrencilerinin özerklik algısı ile İngilizce öz yeterlik inancı ve İngilizce öğrenme motivasyonu arasında orta düzeyde pozitif yönde, yabancı dil öğrenme kaygısı ile negatif yönde anlamlı ilişkiler saptanmıştır. İngilizce öz yeterlik inancı, yabancı dil öğrenme kaygısı ve İngilizce öğrenme motivasyonu değişkenlerinin özerklik algısını anlamlı düzeyde yordadığı ve özerklik algısındaki toplam varyansın % 44’ünü açıkladığı görülmektedir. Sonuç olarak, İngilizce öz yeterlik inancı, yabancı dil öğrenme kaygısı ve İngilizce öğrenme motivasyonunun özerklik algısını açıkladığını söylemek mümkündür.
This study aims to examine prediction of perception of learner autonomy in high school students according to affective factors. With this aim, the predictive power self-efficacy, foreign language learning motivation and foreign language learning anxiety on learner autonomy, and also students’ autonomy perception were examined considering some variables.
This research was designed with correlational model and correlational-comparative model which are members from the major illustrations of relational screening methods. The research population consists of 16196 students studying at state high schools at 2015-2016 academic year in Nilüfer, Bursa. The sample involving 378 students was constituted by using the technique of proportional categorized illustration. ‘‘Autonomy Perception Scale”, which was developed by Bayat (2007), “English Self Efficacy Scale’’, which was developed by Yanarcı and Bümen (2012) and “Foreign Language Learning Anxiety Scale’’, which was developed by Baş (2013) and “Foreign Language Learning Motivation Scale” which was adopted into Turkish by Aydın (2007) were used for collecting data. In order to analyze the data, a series of descriptive statistics, t tests, one-way ANOVA, simple regression and multiple regression tests have been employed.
The results of this study demonstrated that the participants’ levels of autonomy perception were moderate. In comparisons in terms of gender variable, significant difference has not been observed according to the whole scale autonomy perception but boys tended to have higher scores than girls. On the other hand, high school students’ autonomy perception significantly differed based on the some variables such as taking part in social activities, grade, type of school, parents’ education level. The results also showed that there is a positive correlation between the students’ autonomy perception and English self-efficacy, foreign language learning motivation and negative correlation between the students’ autonomy perception and foreign language learning anxiety. The results of the analysis for the total sample indicated that students’ English self-efficacy, foreign language learning motivation and foreign language learning anxiety were significant predictors of their learner autonomy. When these three independent variables were examined concurrently, the results indicated that they all together explained the 44 % of the whole variance. Consequently, it is possible to suggest that the findings point out the independent variables of foreign language learning motivation, foreign language learning anxiety, and English self-efficacy account for the students’ perception of autonomy.
2018-02-26T11:57:28Z
2018-02-26T11:57:28Z
2018-02-26T11:57:28Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1325
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1356
2018-02-28T01:00:40Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Yükseköğretim İngilizce hazırlık sınıflarında güç paylaşım düzeyi ile öğrencilerin İngilizce özyeterlik algıları arasındaki ilişkinin incelenmesi
Karafil, Burcu
Arı, Asım
TR101729
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Programlar ve Öğretim
Öğrenci Merkezli Eğitim
Güç Paylaşımı
Özyeterlik İnancı
Learner-Centered Teaching
Power-Sharing
Self-Efficiency Belief
Amaç: Öğrenci merkezli eğitimde öğrencilere daha fazla kontrol hakkı verilmektedir ve öğrencilerle güç paylaşımı yapılmaktadır. Öte yandan yabancı dil başarısında bilişsel faktörler kadar duyuşsal faktörlerin de etkili olduğu bilinmektedir. Özyeterlik inancı da öğrenci başarısını etkileyen en önemli duyuşsal alanlardan birisidir. Ülkemizde de yabancı dil eğitimine önem verilmesine rağmen istenilen seviyelere ulaşılamamıştır. Ülkemizde güç paylaşımına ilişkin bilimsel çalışmalar az sayıdadır. Ayrıca öz yeterlik ile ilgili çalışmalar daha çok fen ve matematik alanlarında yapılmaktadır. Bu araştırmanın amacı, İngilizce hazırlık sınıflarında güç paylaşım düzeyinin belirlenmesi ve güç paylaşım düzeyi ile İngilizce özyeterlik inancı arasındaki ilişkinin incelenmesidir.
Yöntem: Araştırmada nicel araştırma desenlerinden ilişkisel model kullanılmıştır. Evren üzerinden gerçekleştirilen çalışmada, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulunda 2014-2015 öğretim yılında öğrenim gören 454 öğrenci çalışma grubunu oluşturmaktadır. Veriler, Oruç (2012) tarafından geliştirilen ‘Güç paylaşımı düzey belirleme ölçeği’ ve Yanar ve Bümen (2012) tarafından geliştirilen ‘İngilizce ile ilgili özyeterlik inancı ölçeği’ uygulanmasıyla elde edilmiştir. Verilerin istatistiksel çözümlemesi SPSS istatistik programıyla gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: İngilizce hazırlık sınıflarında güç paylaşımının orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, İngilizce özyeterlik inancının da orta düzeyde olduğu belirlenmiştir. Sınıf ortamında güç paylaşımı düzeyi okuma, yazma, dinleme ve konuşma faktörleri arasında ve özyeterlik inancı ölçeğinin faktörleri arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler saptanmıştır.
Tartışma ve sonuç: Araştırmada yükseköğretim İngilizce hazırlık sınıfında güç paylaşımının orta düzeyde yapıldığı ve öğrencilerin İngilizce özyeterlik inançlarının da orta düzeyde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Öğrencilere kendi öğrenme süreçlerinde daha fazla sorumluluk verilmesinin onların eğitim süreçlerine olumlu katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Purpose: In learner-centered teaching, students are given more control and power is shared with students. Self-efficiency belief is among the most important factors affecting the students’ success. In our country a great importance is given to know English language. However, the desired level is not achieved. There are few scientific studies on power-sharing in English classes. Moreover, self-efficiency belief studies are generally conducted on science and math fields. This study aims to examine the relationship between power-sharing in higher education English language preparatory classroom environment and self-efficiency belief of students towards English.
Method: Correlational method, one of the quantitative research methods, was used in the study. The study was conducted to the population, 454 students at Foreign Languages School in Eskişehir Osmangazi University in 2014-2015 academic years. The data was collected with “Power-sharing Scale” developed by Oruç (2012) and “Self-Efficiency Belief towards English Scale” developed by Yanar and Bümen (2012). SPSS Statistics was used for the statistical analysis of the data.
Results: It is found out that power is shared with students on average level. Moreover, self-efficiency of students towards English is found to be on average level. Correlation analysis showed that there is a positive relationship between the power sharing and the factors of self-efficiency scale.
Discussion and Conclusion: In the preparation classrooms power is shared on average level and the self-efficiency of the students towards English is also on average level. It is thought that giving more responsibility to students in learning environment will make a great contribution to students’ educational process.
2018-02-27T05:25:16Z
2018-02-27T05:25:16Z
2018-02-27T05:25:16Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1356
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1297
2018-02-09T01:00:32Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_145
Kariyer uyumluluğu programının RPD öğrencilerinin kariyer uyumluluk düzeyleri üzerindeki etkisinin incelenmesi
Kara, Ahmet
Öztürk, Abdülkadir
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
Kariyer Uyumluluk
Deneysel Yöntem
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Lisans Programı 1.sınıf Öğrencileri
Career Adaptability
Experimental Method
1. grade students of Psychological Counselling and Guidance Program
Amaç: Bu araştırmanın amacı, rehberlik ve psikolojik danışmanlık lisans programı 1.sınıf öğrencileri için hazırlanan kariyer uyumluluğu programının, öğrencilerin kariyer uyumlulukları üzerindeki etkililiğini belirlemektir.
Yöntem: Bu araştırmada, öntest-sontest deney ve kontrol gruplu yarı deneysel desen seçilmiştir. Araştırmanın bağımlı değişkeni öğrencilerin kariyer uyumluluğudur; bağımsız değişken ise rehberlik ve psikolojik danışmanlık lisans programı 1.sınıf öğrencileri için hazırlanan kariyer uyumluluğu programıdır. Araştırma grubunu, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde 2015-2016 eğitim öğretim yılında öğrenim gören, amaçlı örnekleme yoluyla seçilmiş üniversite öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma grubunda 16’sı deney grubunda 16’sı ise kontrol grubunda bulunan toplam 32 üniversite öğrencisi yer almaktadır. Araştırmada, Kariyer Uyum Yetenekleri Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada, programın etkililiğini belirlemek için Betimsel İstatistikler, Mann Whithney U ve Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi kullanılmıştır.
Bulgular: Deney grubunda bulunan öğrencilerin kontrol grubunda bulunan öğrencilere göre, kariyer uyum yeteneği ölçeğinin ilgi (u= .50; p<0.01), kontrol (u= 13.50; p<0.01), merak (u= 4.50; p<0.01) ve güven (u= 11.00; p<0.01) boyutlarından aldıkları sıra ortalama ve sıra toplam puanlarının daha yüksek olduğu istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
Sonuç ve Tartışma: Savickas’ın kariyer yapılandırmacı kuramı temelinde geliştirilen kariyer uyumluluğu programının, rehberlik ve psikolojik danışmanlık programı birinci sınıf öğrencilerinin kariyer uyumluluk düzeylerine olumlu katkı sağladığı sonucuna varılmıştır.
Aim: The aim of this study is to investigate effectiveness of career adaptability development program which was prepared for 1. Grade students of Psychological Counselling and Guidance Program, on career adapt of students.
Method: In this study, pre-test post-test and control group with experimental design was selected. Dependent variable of this study is career adaptability; independent variable is career adaptability development program which was prepared for 1. Grade students of Psychological Counselling and Guidance Program. Research group consists of randomly selected university students who studies in education faculty of Eskisehir Osmangazi University in 2015-2016 education term. In research group, there are 16 university students from experiment group, 16 university students from control group totally 32 university students. In the study, Career Adaptability Skills Scale was used. Mann Whithney U, Wilcoxon Signed Ranks Test and Descriptive Statistics were used to determine effectiveness of program.
Findings: It was found that students in the experiment group got higher mean average and mean total points concern (u= .50; p<0.01), control (u= 13.50; p<0.01), curiosity (u= 4.50; p<0.01) and confidence (u= 11.00; p<0.01) compared to students in control group.
Conclusion and Discussion: It was concluded that career adaptability development program which was developed based on Savickas’s career constructivist hypothesis contributed to career adaptability level of first grade students of Psychological Counselling and Guidance Program.
2018-02-08T11:55:13Z
2018-02-08T11:55:13Z
2018-02-08T11:55:13Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1297
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1345
2018-02-28T01:00:30Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmen görüşlerine göre okul yöneticilerinin ilişki davranışları ve kullandıkları politik taktiklerin incelenmesi
Güleş, Hatice
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Okul Yöneticisi
Liderlik
İlişki Davranışları
Politik Taktikler
Schoool Administrators
Leadership
Relationship Behaviors
Political Tactics
Amaç: Bu araştırmanın amacı, öğretmen görüşlerine göre resmi ilkokul ve
ortaokullarda görev yapan okul yöneticilerinin ilişki davranışları ve kullandıkları
politik taktikler arasındaki ilişkiyi saptamaktır.
Yöntem: Bu çalışma ilişkisel bir araştırmadır. Araştırmada iki ölçek
geliştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini, 2014-2015 öğretim yılı içerisinde İstanbul
iline bağlı Şişli, Fatih, Büyükçekmece, Bayrampaşa ve Gaziosmanpaşa ilçelerinde
bulunan resmi ilkokul ve ortaokullarda görev yapmakta olan öğretmenler arasından
oranlı tabakalı örnekleme yöntemi ile seçilen 897 öğretmen oluşturmaktadır. Verilerin
analizinde faktör analizine ek olarak betimsel istatistikler hesaplanmış, Mann
Whitney-U, Kruskal Wallis H ve Spearman korelasyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretmen görüşlerine göre okul yöneticilerinin genellikle olumlu
ilişki davranışlarını sergiledikleri; olumsuz ilişki davranışlarını ise düşük düzeyde
sergiledikleri tespit edilmiştir. Okul yöneticilerinin öğretmenlere yönelik kullandıkları
politik taktiklerin kullanım sıklığına göre sıralaması; motive etme, bilgilendirme,
çıkarların değişimi, kişisel yakınlığı kullanma, olumlu izlenim oluşturma ve baskı
taktikleri olarak belirlenmiştir. Okul yöneticilerinin ilişki davranışları ve kullandıkları
politik taktiklere ilişkin öğretmen görüşleri, öğretmenlerin bazı demografik
özelliklerine göre istatistiksel olarak farklılaşmaktadır. Ayrıca okul yöneticilerinin
olumlu ilişki davranışlarının, motive etme ve bilgilendirme taktikleri ile pozitif
yönde; baskı taktikleri, olumlu izlenim oluşturma, kişisel yakınlığı kullanma ve
çıkarların değişimi taktikleri ile negatif yönde ilişkili olduğu saptanmıştır. Okul
yöneticilerinin olumsuz ilişki davranışlarının ise baskı taktikleri, olumlu izlenim
oluşturma, kişisel yakınlığı kullanma ve çıkarların değişimi taktikleri ile pozitif
yönde; motive etme ve bilgilendirme taktikleri ile negatif yönde ilişkili olduğu
saptanmıştır.
Sonuç : Öğretmen görüşlerine göre okul yöneticilerinin yönetim faaliyetlerini
yerine getirirken, öğretmenlere yönelik daha çok olumlu ilişki davranışlarını
sergiledikleri ve en fazla motive etme taktiklerini kullandıkları tespit edilmiştir.
Öğretmenlere göre, olumlu ilişki davranışları sergileyen okul yöneticileri motive
etme ve bilgilendirme taktiklerini kullanmaktadırlar; olumsuz ilişki davranışları sergileyen okul yöneticileri ise; baskı taktikleri, olumlu izlenim oluşturma, kişisel
yakınlığı kullanma ve çıkarların değişimi taktiklerini kullanmaktadırlar. Elde edilen
bulgulara dayalı olarak, okul yöneticilerinin görevlerini yerine getirirken daha çok
öğretmenlerle kişisel ilişkilerini iyi düzeyde tutma çabası içerisinde oldukları
belirlenmiştir.
Purpose : The purpose of this study is to determine the relationship between the
school administrators’ relationship behaviors and political tactics they use in public
primary and secondary schools.
Method : This study is a correlational research. Two scales were developed in
this study. The sample of the study is composed of 897 teachers who work in public
primary and secondary schools chosen with stratified and ratio sampling in Şişli, Fatih,
Büyükçekmece, Bayrampaşa and Gaziosmanpaşa districts of Istanbul in 2014-2015
academic year. In order to analyze data factor analysis and descriptive statistics were
calculated, Mann Whitney-U, Kruskal Wallis H, and Spearman correlation analysis
were used.
Findings: Based on teacher views, school administrators usually demonstrate
positive relationship behaviors while their negative relationship behaviors are in a low
level. The order of the usage of school admistrators’ political tactics towards teachers is;
motivating, apprising, exchange, personal appeal, creating a positive impression and
pressure tactics. Teachers’ views relating to school administrators’ relationship
behaviors and political tactics used by them differ statistically with regard to
demographic variables of teachers. It is determined that school administrators’ positive
relationship behaviors are related positively with motivating and apprising tactics, but
they are negatively related with pressure tactics, creating a positive impression, personal
appeal and exchange tactics. It is determined that school administrators’ negative
relationship behaviors are related positively with pressure tactics, creating a positive
impression, personel appeal, exchange tactics, but they are related negatively with
motivating and apprising tactics.
Conclusion: It is determined that, according to teachers’ views, while school
administrators demonstrate positive relationship behaviors towards teachers, they
mostly use motivating tactics. According to teachers, school administrators who exhibit
positive relationship behaviors use motivating tactics and apprising tactics. School
administrators who exhibit negative relationship behaviors use pressure tactics, creating
a positive impression, personal appeal and exchange tactics. Based in these findings, school administrators spend efforts for keeping good personal relationships with
teachers.
2018-02-27T05:24:42Z
2018-02-27T05:24:42Z
2018-02-27T05:24:42Z
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1345
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1346
2018-02-28T01:00:32Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Bürokrasi ve gündelik hayat bağlamında okul müdürlüğünün incelenmesi
Balıkçı, Abdullah
Aypay, Ahmet
TR263399
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Okul
Okul Müdürü
Bürokrasi
Gündelik İşler
School
School Principal
Bureaucracy
Daily Affairs
Amaç: Bu araştırmanın amacı bürokratik uygulamaları ve gündelik hayat uygulamalarını okul müdürlüğü açısından yorumlamak ve ortaya çıkan durumlar ışığında çözüm önerileri ortaya koymaktır.
Yöntem: Araştırma, nitel yaklaşım çerçevesindeki temel nitel araştırma (temel yorumlayıcı desen) deseninde tasarlanmıştır. Bu çerçevede araştırmanın katılımcılarını, Konya ili merkez ilçelerinde (Karatay, Meram, Selçuklu) farklı sosyoekonomik düzeylerde bulunan semtlerdeki ve 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde görev yapmakta olan okul öncesi düzeyindeki okul müdürlerinden 5, ilkokul düzeyinde okul müdürlerinden 5, ortaokul düzeyindeki okul müdürlerinden 5, ortaöğretim (lise) düzeyindeki okul müdürlerinden 5; ayrıca yarı yapılandırılmış görüşme formu için 2 okul müdürü olmak üzere toplam 22 okul müdürü oluşturmaktadır.
Bulgular: Araştırmadaki bulgulara göre, okul müdürleri okulun hem birey hem de sosyal boyutunu önemsemektedirler. Oynadıkları rollerde durumsal bir yaklaşımı benimsemektedirler. Kendilerine mevzuatta birçok görev tanımlanmış olmasına rağmen, eğitim öğretime ilişkin görevlerini daha çok önemsemektedirler. Okul müdürlerinin özelliklerini olumlu ve olumsuz yönler olarak belirtmişlerdir. Özelliklerde ortak nokta liderlik vasfının ön plana çıkarılmasıdır. Bürokrasiyi engelleyici bir unsur olarak düşünmenin yanında, olumlu yanları da olduğu görüşlere yansımıştır. Okul müdürleri günlük rutin işlere çok zaman ayırmaktadırlar. Bu işler planlı olduğu gibi plansız da olabilmektedir.
Sonuç ve Tartışma: Yapılan araştırmada okul müdürleri “okul”la ilgili yaptıkları tanımlarda okulun toplumsal boyutunu ön plana çıkarmışlardır. Oynadıkları rollerde durumsal bir yaklaşımı benimsemektedirler. Görevler bağlamında çeşitli görevlerden bahsetmekte ve özellikler bağlamında eleştirel yaklaşmaktadırlar. Bürokrasinin görev, özellik, rol bağlamında engelleyici olarak tanımlamakla birlikte, onunla iş yapmayı da –mecburen- sürdürmektedirler ve zaman zaman olumlu yanlarına da değinmektedirler. Gündelik hayat bağlamında da benzer düzenin olduğu; ancak eğitim-öğretime yönelik adımların ön planda olduğu görülmektedir.
Purpose: The purpose of this study was to interpret the principalship in the context of bureaucracy and daily life practices and to make suggestions about the findings.
Method: This qualitative study was analysed with a basic qualitative study (basic interpretative design). In this concept the participants of study were choosen from the schools in Konya (Karatay, Meram, Selçuklu) with different socio economic backgrounds in the second term of 2014-2015 training year. There are five principals from pre primary grade, five principals in primary, five principals in middle school and five principals in high school also for semi structured form two principals were interviewed so totally, 22 principals from different grades participated in this study.
Findings: According to the study, school principals pay attention to the school's socialization aspect. In this regard, they take into account the role of leadership and situational approach. Although many tasks are defined, the participants give more importance to the tasks of education and training. In terms of features, positive aspects are emphasized as well as negative aspects are pointed out. In addition to specifying the bureaucracy as an obstructive element in the context of tasks, roles and features, they also express their positive aspects. School principals are involved in a variety of activities in everyday life. In these works, time is mainly devoted to bureaucratic work.
Result and discussion: In the study, school principals pay attention to the social dimension and characteristics of school when they define "school". This also affected the roles, characteristics and tasks of the participants. Various tasks were mentioned in the context of job and they were critically approached in terms of characteristics. They define the bureaucracy as an obstacle in the context of duty, characteristics, and role but they also refer to its positive aspects in certain conditions. There is a similar order in the context of everyday life; but it is understood that steps towards education-teaching are also recognized.
2018-02-27T05:24:45Z
2018-02-27T05:24:45Z
2018-02-27T05:24:45Z
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1346
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1361
2018-02-28T01:00:35Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Strateji tabanlı öğretimin öğrencilerin strateji kullanma durumlarına ve İngilizce anlama düzeylerine etkisi
Uslu, Mehmet Emin
Çubukçu, Zühal
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Programlar ve Öğretim
Strateji Tabanlı Öğretim
İngilizce Okuma Stratejileri
İngilizce Dinleme Stratejileri
Solomon Dört Gruplu Desen
Strategies-Based Instruction
English Reading Strategies
English Listening Strategies
Solomon Four Groups Experimental Design
Bu araştırmanın temel amacı strateji tabanlı öğretimin öğrencilerin strateji kullanma durumlarını ve İngilizce okuduğunu ve dinlediğini anlama düzeylerini nasıl etkilediğini incelemektir.
Çalışma deneysel tasarımlardan Solomon dört grup modeline göre gerçekleştirilmiştir. Çalışmada, öğrencilere okuma ve dinleme stratejilerinin öğretimi bağımsız değişken, öğrencilerin İngilizce okuduğunu ve dinlediğini anlama düzeyleri ile strateji kullanma durumları ise bağımlı değişkenlerdir. Veri toplama aracı olarak okuma stratejileri ölçeği, dinleme stratejileri ölçeği, İngilizce okuduğunu anlama testi ve İngilizce dinlediğini anlama testi kullanılmıştır.
Araştırmanın çalışma grubunu 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılında Hava Astsubay MYO’da İngilizce eğitimi alan 2. Sınıf 111 öğrenci oluşturmaktadır. Bu çalışma grubundan 57 öğrenci deney grubunu oluştururken; 54 öğrenci ise kontrol grubunu oluşturmuştur. Deneysel işlem süreci 12 hafta boyunca haftada 2 ders saati okuma, 2 ders saati ise dinleme stratejilerinin öğretimi şeklinde gerçekleştirilmiştir.
Verilerin çözümlenmesi sonucu elde edilen bulgulara göre İngilizce dinleme ve okuma stratejilerinin öğretimi genel olarak dinleme ve okuma stratejilerinin kullanım durumunu arttırmıştır. Uygulanan strateji tabanlı öğretim programı, İngilizce dinleme stratejilerini kullanma durumu üzerinde %64’lük bir değere sahiptir. Bu değer kalıcılık testi sonunda %77’ye çıkmıştır. Söz konusu programın İngilizce okuma stratejilerini kullanma durumu üzerinde ise %70’lik bir değere sahiptir. Kalıcılık testi sonunda ise bu değer %78’e yükselmiştir.
Ayrıca, uygulanan strateji tabanlı öğretim programı öğrencilerin İngilizce okuduğunu ve dinlediğini anlama düzeylerini de arttırmıştır. Uygulama sonunda strateji tabanlı okuma programının öğrencilerin okuduğunu anlama düzeyleri üzerinde %21’lik bir değere sahiptir. Strateji tabanlı dinleme programının ise öğrencilerin İngilizce dinlediğini anlama düzeyleri üzerinde %25’lik bir değere sahiptir.
Sonuç olarak, strateji tabanlı okuma ve dinleme programı öğrencilerin İngilizce okuma ve dinleme stratejilerini kullanma durumlarını arttırdığı gibi okuduğunu ve dinlediğini anlama düzeylerini de arttırmıştır.
The aim of this study is to find out the effects of strategies-based instruction on the students’ strategy use and English comprehension level.
In this study, Solomon four groups experimental design was used. Instruction of the reading and listening strategies are defined as the independent variables and students’ English comprehension level and their strategy use are defined as the dependent variables. English Reading Strategies Scale, English Listening Strategies Scale, Reading Comprehension Test and Listening Comprehension Test were used as the instruments for gathering data.
The sample consisted of 111 second class students enrolled in English class at NCO College in 2015-2016 academic calendar. Fifty-seven students from this group comprised the experimental group and received strategies-based reading and listening instruction. Fifty-four students served as the control group. The learners in the experimental group received strategies-based reading and listening instruction for twelve weeks. The objective reading and listening strategies were incorporated into the regular classroom learning activities as the two sessions for each week.
According to the findings, instruction of the English reading and listening strategies increased the students’ strategy use. Strategies-based listening instruction has %64 effect on the listening strategies use after the experimental process. According to the following test results, this amount became %70. Also, strategies-based reading instruction has %70 effect on the reading strategies use after the experimental process. This amount became %78 after the following test which was conducted two months later.
Furthermore, strategies based listening and reading instruction improved the students’ English reading and listening comprehension level. Strategies-based instruction has % 21 effect on reading comprehension level and, %25 effect on listening comprehension level.As a result, strategies-based instruction not only increases students’ English reading and listening strategy use, but also it improves their reading and listening comprehension level.
2018-02-27T05:25:28Z
2018-02-27T05:25:28Z
2018-02-27T05:25:28Z
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1361
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1362
2018-02-28T01:00:42Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türk yükseköğretiminde uluslararasılaşma stratejileri : süreç yaklaşımı çerçevesinde nitel bir inceleme
Selvitopu, Abdullah
Aydın, Ayhan
TR276309
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Türkiye
Yükseköğretim
Uluslararasılaşma
Süreç Yaklaşımı
Turkey
Higher Education
Internationalization
Process Approach
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Türk yükseköğretiminde uluslararasılaşma stratejilerini
süreç yaklaşımı çerçevesinde irdelemektir.
Yöntem: Bu çalışma, nitel araştırma desenlerinden durum çalışması deseniyle
tasarımlanmıştır. Çalışma grubu, Times Higher Education (2015) veritabanında ilk 100
üniversite arasına giren sekiz üniversiteden oluşmuştur. Üniversitelerin
uluslararasılaşma stratejilerini irdeleyebilmek için kurumsal misyon, vizyon ve stratejik
plan gibi dokümanların yanı sıra Uluslararası İlişkiler Ofislerindeki yöneticilerle
görüşmeler yapılmıştır. Katılımcılar, amaçlı örnekleme yöntemiyle çalışma grubundaki
üniversitelerin uluslararasılaşma süreçlerini yürüten 11 yöneticiden oluşmuştur. Çalışma
kapsamında uluslararasılaşmaya ilişkin dokümanlar doküman analizi, görüşmelerden
elde edilen veriler ise içerik analizi yöntemiyle irdelenmiştir.
Bulgular: Bu çalışmada Türk yükseköğretim sisteminde uluslararasılaşma sürecini
göreceli olarak daha başarılı yürüten üniversitelerin, uluslararasılaşmaya ilişkin
gerekçelerinin sosyo kültürel ve akademik motivasyonlara dayandığı bulgulanmıştır.
Akademik stratejiler boyutunda müfredat, yabancı dilde öğretim, oryantasyon ve
danışmanlık gibi eğitimsel ve sosyal etkinliklere, kurumsal stratejilerde ise yönetim
desteği, personel desteği, ödül ve teşvik gibi mekanizmalara değinilmiştir. Bürokrasi,
yabancı dil ve yetersiz insan kaynağı süreçte karşılaşılan en büyük engellerdir. Diğer
yandan, imaj zedelenmesi ve beyin göçü uluslararasılaşma sürecinin barındırdığı riskler
olarak değerlendirilmiştir. Türkiye yükseköğretiminde son yıllarda uluslararasılaşmaya
ilişkin farkındalığın önemli derecede arttığı ancak nicelikten çok, niteliğin yükselmesine
ilişkin politikalara ihtiyaç duyulduğu bulgulanmıştır.
Tartışma ve Sonuç: Çalışma kapsamında uluslararasılaşma gerekçelerini sosyo
kültürel ve akademik temele dayandıran üniversitelerin, akademik strateji olarak
eğitimsel ve sosyal etkinliklere ağırlık vermesi alan yazındaki çalışma bulgularıyla örtüşmektedir. Kurumsal strateji olarak üst yönetim desteği ve ofis yapılanmaları sürece
önemli katkı sağlarken, personel desteği, iletişim, teşvik ve bütçe gibi konulardaki
yetersizlikler çeşitli olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Çoğu yükseköğretim
sistemi için engel olarak görülen bürokrasiye ek olarak Türk yükseköğretiminde
yabancı dil ve yetersiz insan kaynağı gibi engeller de gündeme gelmektedir. Gelen
öğretim üyesi ve öğrencilerin beklentilerinin karşılanamaması durumunda
yükseköğretimin uluslararası arenada imaj zedelenmesi yaşayabileceği önemli bir risk
olarak değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin
süreçte karşılaştıkları en büyük risklerden olan beyin göçü, Türk yükseköğretim sistemi
için de söz konusudur. Sonuç olarak, uluslararasılaşma döngü modeli dikkate
alındığında, Türk yükseköğretim sisteminde sürece ilişkin farkındalık ve adanmışlığın
artmakta olduğu söylenebilir. Ancak planlama, uygulama, değerlendirme ve destekleme
boyutlarındaki eksikliklerin birbirini takip ettiği ve bu yüzden tek boyutlu iyileştirme
girişimlerinin istenen düzeyde başarı sağlamayacağı da açıktır. Bu durumda
uluslararasılaşma süreci için birbirleriyle tutarlı ve bütüncül aşamalardan oluşan
kapsamlı politikaların geliştirilmesi gerektiği söylenebilir.
Purpose: The purpose of this study is to explicate internationalization strategies in
Turkish higher education within the process approach framework.
Method: This study is a qualitative case study. The study group was consisted of eight
universities which were in 100 in the Times Higher Education (2015) ranking database.
Documents such as mission, vision and strategic plans of those eight universities were
analyzed to explicate the international strategies. Some interviews with the directors of
(OIR) were also made. Eleven participants, directors of the offices, were purposively
selected to participate in semi structured interviews. Document analysis method was
used to analyze the documents about internationalization process and data drawn from
interviews were evaluated with content analysis technique.
Findings: In this study, the first finding showed that socio cultural and academic
rationales are major motivations for those eight universities relatively at a better
internationalization level. In academic strategies dimension, currriculum development,
using a foreign language as a medium of instruction, orientation and supervising are the
main educational and social activities. For institutional strategies, support of the senior
management and faculty, reward and incentive mechanisms are on the agenda.
Bureaucracy, foreign language and inefficient human resources are the main barriers in
the process of internationalization. Apart from these barriers, detraction and brain drain
are the risks for Turkish higher education system particularly. In recent years, there is
becoming a greater awareness about internationalization in Turkish higher education
system but some policies are needed to improve the quality together with quantity.
Discussion and Results: Socio cultural and academic rationales are major motivations
for universities to internationalize. They use educational and social activities in the
process. That means there is a relation between rationales and activities as in the
literature. While the support of senior management and new office organizations make
important contributions to the process, this is not the case for faculty support, communication, incentives and budget. Bureaucracy as a barrier is on the agenda for
most countries in the process but for Turkish higher education there seems to be two
more barriers; foreign language and inefficient human resources. If incoming
international faculty and students are not satisfied with the service, there is always a
detraction risk for the whole system. Brain drain is another important risk that every
under developed or developing country faces. In sum, if the internationalization cycle
model is taken into consideration, it can be said that the awareness and commitment
levels for internationalization is getting higher day by day. But as for the planning,
implementing, evaluation and support cycles, there are some problems occuring in the
process. The cycles are dependent on each other so it will not bring any desired success
if the improvements are made in just one or two cycles. It is suggested that for a better
internationalization process, coherent and holistic policies supporting each other should
be made.
2018-02-27T05:25:31Z
2018-02-27T05:25:31Z
2018-02-27T05:25:31Z
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1362
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1295
2018-02-07T01:00:58Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okullarında liderlik kapasitesinin belirlenmesi; Bursa ili örneği
Doğan, Sezgin
Bektaş, Fatih
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Liderlik
Liderlik Kapasitesi
Öğretmen
Okul Yöneticisi
Leadership
Leadership Capacity
Teacher
School Principal
Bu araştırma, ilköğretim okullarında liderlik kapasitesi, liderlik kapasitesiyle ilişkili etmenleri ve öğretmen ve yöneticilerin liderlik kapasitesinin alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin görev, cinsiyet ve kıdem değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini incelemeyi amaçlamıştır.
Araştırmada yöntem, nitel ve nicel verilerin birlikte kullanıldığı karma yöntem, desen ise açıklayıcı (explanatory) desendir. Nitel boyutta ise nicel veriler doğrultusunda durum çalışması (case study) deseni kullanılmıştır. Örneklemde 18 okul bulunmaktadır. Araştırmanın çalışma evrenini 2015-2016 eğitim öğretim yılında Bursa ili Yıldırım ve Osmangazi ilçesinde devlete ait ilköğretim kurumlarında görev yapan ilköğretim okulu yöneticileri ve öğretmenleri oluşturmaktadır. Veriler, bu evrenden yansız olarak seçilen 32 okul yöneticisi ile 208 öğretmenden toplanmıştır.
Araştırmanın nicel boyutunda, katılımcıların liderlik kapasitesinin dağıtımcı liderlik, paylaşılan okul vizyonu, iş birliği ve ortak sorumluluk ve algılanan öğrenci başarısı alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin cinsiyet, branş ve kıdem değişkenine göre herhangi anlamlı bir farklılaşma bulunmadığı tespit edilmiştir. Araştırmanın nitel boyutunda ise: (1) Liderlik kavramının birçok katılımcı tarafından farklı yorumlandığı, bunun sebebi olarak da katılımcıların birçoğunun liderliğe yönelik eğitim almadıklarından kaynaklandığı söylenebilir. (2) Öğretmen katılımcıların bir çoğu görev yaptıkları ilköğretim okullarında otokratik, merkeziyetçi liderlik anlayışının var olduğunu savunurken, yöneticiler, demokratik, dağıtımcı bir yönetim uyguladıklarını ifade etmektedirler. (3) Okul vizyonunun belirlenmesi sürecine okul yöneticileri ve öğretmenlerin yeterli düzeyde katılım göstermedikleri ortaya konmuştur. (4) İş birliği ve ortak sorumluluk alt boyutuna yönelik sonuçlarına göre, öğretime yönelik bireyselci ve kutuplaşmacı okul kültürlerinin daha ön planda olduğu görülmektedir. (5) Öğretmen ve yöneticiler, liderlik kapasitesi alt boyutlarından algılanan öğrenci başarısı boyutuyla ilgili olarak, öğrencilerin akademik başarılarının son yıllarda yükselme eğiliminde olduğunu belirtmişlerdir.
This research aims to define the leadership capacity in primary schools and effects of some variables as gender, duty and seniority on leadership capacity and related factors that affect it and its sub-dimensions; distributed leadership, shared school vision, collaboration and shared responsibility and perceived student achievement.
The searching method is mixed that includes both quantitative and qualitative methods and the design is explanatory. One of the qualitative designs, case study was used after the assessment of the data that was taken by the quantitative research. The sampling unit consists of 18 primary schools, 32 school principals and 208 teachers in Yıldırım and Osmangazi districts of Bursa.
This research’s quantitative part resulted in; participants' perceptions on leadership capacity and it’s sub-dimensions; distributed leadership, shared school vision, collaboration and shared responsibility on perceived student achievement did not differ significantly according to gender, duty and seniority variables.
This research’s qualitative part resulted in; (1) the term of leadership was defined in different ways by the school members, the lack of leadership education can be seen as the reason for that. (2) While the teacher participants claim that they are managed by centralist management approach, the principals claim they mostly have democratic approach. (3)There isn’t enough participation to the school vision deciding process by the teachers and principals. (4) According to the collaboration and shared responsibility sub-dimension, the teachers and principals mostly prefer individual studies that bring polarization. (5) Teachers and principals thought that students' academic achievement level was getting higher recently.
2018-02-06T07:09:31Z
2018-02-06T07:09:31Z
2018-02-06T07:09:31Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1295
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1296
2018-02-07T01:01:00Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
11’inci sınıf Havacılık İngilizce programının Stufflebeam’in Cipp (Bağlam-girdi-süreç-ürün) modeli kapsamında değerlendirilmesi
Turan, Yasin
Yüksel, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Programlar ve Öğretim
CIPP
Özel Amaca Yönelik İngilizce
Havacılık İngilizce
English for Specific Purpose
Aviation English
Bu çalışmanın amacı; bir devlet okulunun 11’inci sınıflarında yürütülmekte olan Özel Amaca Yönelik (Havacılık) İngilizce programının Stufflebeam’ın CIPP (Bağlam-Girdi-Süreç-Ürün) Modeli kapsamında değerlendirilmesidir.
Bu çalışmada yöntem olarak “Zenginleştirilmiş Desen” olarak da adlandırılan “Karma Desen / Karma Araştırma Modeli” kullanılmıştır. Bu bağlamda öncelikle 221 öğrenciye ihtiyaç analizi uygulanmıştır. Daha sonra aynı öğrenci kitlesine ve Havacılık İngilizce derslerine giren15 ders öğretmenine programı değerlendirmeleri amacıyla anket formu uygulanmıştır. Son olarak da nitel veri toplama aracı olarak 6 öğrenci ve 6 öğretmen ile yarı yapılandırılmış görüşmeler icra edilmiştir.
Çalışma sonucu elde edilen bulgular, Hazırlık sınıf okuyan öğrencilerin ihtiyaç algıları ile Hazırlık sınıfı okumayan öğrencilerin ihtiyaç algıları arasında fark olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca öğrenci ve öğretmenlerin genel anlamda programın uygulanması ile ilgili olumlu görüş beyan ettikleri sonucuna ulaşılmıştır.
Çalışmanın sonuçlarına dayanarak, programın kurumsal ve bireysel ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte olduğu ancak bazı noktalar itibariyle programda yapılacak bir takım değişikliklerin öğretmen ve öğrenciler tarafından ifade edilen eksikliklerin giderilmesine katkıda bulunabileceği önerilmiştir.
The aim of this research is to evaluate an English For Specific Purpose (Aviation English) Program which has been implemented by one of the public high schools by using Stufflebeam’s CIPP (Content-Input-Process-Product) Model.
In this study, Mixed Research Method, which is also referred as “Enriched Research Method”, was used in order to collect the data. Within this framework, as the first step, a need assessment was applied to 221 students. After the need assessment, the same students and 15 teachers of Aviation English were given a questionnaire in order to evaluate the program. As the last step, 6 students and 6 teachers were given semi-structured interviews in order to collect qualitative data.
The results of the study revealed that there is a difference of perception between the students who studied and didn’t study preparatory class. In addition to this, the study revealed that both students and teachers are satisfied with the overall quality of the implemented program.
At the end of the study, it is stated that although the program addresses the institutional and individual needs, there are still some weaknesses stated by both teachers and students and these weaknesses can be minimized by revising the program by taking the results of this study into consideration.
2018-02-06T07:09:34Z
2018-02-06T07:09:34Z
2018-02-06T07:09:34Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1296
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1314
2018-02-27T01:01:00Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_145
Ergenlerde riskli davranışların güvensiz bağlanma ve algılanan sosyal destek tarafından yordanmasında psikolojik belirtilerin aracı rolü
Körük, Serdar
Aypay, Ayşe
TR 216077
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
Riskli Davranışlar
Bağlanma Tarzları
Sosyal Destek
Psikolojik Belirtiler
Ergenler
Lise
Risky Behaviours
Attachment Styles
Social Support
Psychological Symptoms
Adolescents
High School
Amaç: Bu araştırmanın amacı, ergenlerin algıladıkları sosyal desteğin, sahip oldukları güvensiz bağlanma tarzlarının gösterdikleri riskli davranışları yordamasında psikolojik belirtilerin aracı rolünün belirlenmesidir. Bu amaç doğrultusunda oluşturulan hipotez model yapısal eşitlik modellemesi ile test edilmiştir. Hipotez modelde güvensiz bağlanma ve algılanan sosyal destek bağımsız değişken, psikolojik belirtiler aracı değişken, riskli davranışlar ise bağımlı değişken olarak alınmıştır.
Yöntem: Bu araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma Eskişehir ilinin Odunpazarı ilçesinde yer alan beş ortaöğretim kurumunun 9., 10., 11, ve 12. sınıflarına devam eden 230’u erkek ve 232’si kız olmak üzere toplam 462 lise öğrencisi üzerinde gerçekleştirilmiştir. Riskli davranışların ölçülmesinde Gençtanırım ve Ergene (2014) tarafından geliştirilen Riskli Davranışlar Ölçeği, bağlanma tarzlarının ölçülmesinde Bartholomew ve Horowitz (1991) tarafından geliştirilip Türkçeye Sümer ve Güngör (1999) tarafından uyarlaması yapılan İlişki Ölçekleri Anketi, algılanan sosyal desteğin ölçülmesinde Yıldırım (2004) tarafından geliştirilen Algılanan Sosyal Destek Ölçeği ve psikolojik belirtilerin ölçülmesinde Dregotis (1992) tarafından geliştirilen ve Türkçeye Şahin ve Durak (1994) tarafından uyarlanan Kısa Semptom Envanteri kullanılmıştır.
Bulgular: Hipotez model yapısal eşitlik modelleme tekniklerinden yol analizi ile test edilmiş ve modelin uyum değerleri incelenmiştir. Uyum değerlerine göre modelin kabul edilebilir düzeyde uyum gösterdiği belirlenmiştir. Güvensiz bağlanmanın ve psikolojik belirtilerin riskli davranışları olumlu yönde ve orta düzeyde, algılanan sosyal desteğin ise riskli davranışları olumsuz yönde ve orta düzeyde anlamlı olarak yordadığı bulunmuştur. Psikolojik belirtilerin hem güvensiz bağlanmaya hem de algılanan sosyal desteğe kısmi aracılık yaptığı belirlenmiştir. Oluşturulan modeldeki değişkenlerin riskli davranışlardaki toplam varyansın %25’ini açıkladığı tespit edilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Bu araştırma, ergenlerin sergiledikleri riskli davranışların oluşmasında güvensiz bağlanma tarzlarının, algılanan sosyal desteğin ve psikolojik belirtilerin önemli rol oynadığını göstermektedir. Araştırmada riskli davranışların, güvensiz bağlanmanın, algılanan sosyal desteğin ve psikolojik belirtilerin alt faktörlerinin onlara bağlandığı gizil değişkenler olarak ele alınması, değişkenler arasındaki etkileşimlerin daha iyi ve bütüncül bir şekilde incelenmesini sağlamıştır. Ergenlerin çeşitli psikolojik ve sosyal sorunlar yaşadığı ergenlik döneminde, sosyal ve yakın ilişkilere yön veren bağlanma tarzlarının, psikolojik rahatsızlıkların ve çevreden algılanan sosyal desteğin riskli davranışlar sergileme üzerinde etkili olabileceği bulgusuna ulaşılmıştır. Oluşturulan bu modelin ve ulaşılan bulguların ortaöğretim kurumlarında riskli davranışlar konusunda yürütülebilecek koruyucu ve önleyici çalışmalarda kullanılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.
Purpose: The aim of this study is to determine the mediator role of psychological symptoms on the predictive stenght of perceived social support and insecure attachment styles on the risky behaviours among adolescents. The hypothetical model was formed and tested using structural equational modeling. Insecure attachment and perceived social support were determined as the independent variables, while psychological symptoms were determined as a mediator variable, and problem behaviour was determined as the dependent variable.
Method: The correlational model of quantitative research design was used in this study. The study was conducted on 462 high school students (230 boys, 232 girls) continuing their education in 9th, 10th, 11th and 12th grades of five different high schools in Odunpazarı central district of Eskişehir. Risky Behaviours Scale developed by Gençtanırım and Ergene (2014) was used to measure problem behaviours, Relationship Scales Questionnarie developed by Bartholomew and Horowitz (1991) and adapted to Turkish by Sümer and Güngör (1999) was used to measure attachment styles, Perceived Social Support Scale developed by Yıldırım (2004) was used to measure perceived social support and Brief Symptom Inventory developed by Dregotis (1992) and adapted to Turkish by Şahin and Durak (1994) was used to measure psychological symtoms.
Findings: The hypothetical model was tested by path analysis technique of structural equational modeling and the fit indices of the model were analyzed. According to the fit indices, the model was determined appropriate in an acceptable level. It was found that insecure attachment and psychological symptoms significantly predicted problem behaviours in a positive way with medium effect size. It was also found that perceived social support significantly predicted problem behaviours in a negative way with medium effect size. Psychological symptoms were determined as a partial mediator for both insecure attachment and perceived social support. The independent variables and mediator variable in the model explained %25 of total problem behaviours variance. Conclusion and Discussion: This study demonstrates that insecure attachment styles, perceived social support and psychological symptoms play animportant role in occuring of problem behaviours. Problem behaviours, insecure attachment, perceived social support and psychological symptoms were defined as latent variables consisted of many subscales, and this enabled to analyze the relationships more holistic between the variables. It was seen that the attachment styles influencing social and intimate relationships, psychological symptoms and perceived social support had a considerable effect on problem behaviours during adolescence in which adolescents face various psychological and social problems. The findings of this research and the tested model would be useful for further protective and preventive studies about problem behaviours which will be conducted at high schools.
2018-02-26T11:56:55Z
2018-02-26T11:56:55Z
2018-02-26T11:56:55Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1314
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1310
2018-02-09T01:00:10Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Destekleyici müdür davranışı ile okul kültürü arasındaki ilişkinin incelenmesi
Yeşil, Tüba
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Liderlik
Destekleyici Liderlik Davranışı
Örgüt Kültürü
Okul Kültürü
Leadership
Supportive Leadership Behavior
Organizational Culture
School Culture
Amaç: Bu araştırmada öğretmenlerin görüşlerine dayalı olarak destekleyici müdür
davranışı ile okul kültürü arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel model kullanılarak
yapılandırılmıştır. Çalışmanın örneklem grubu, 2011-2012 eğitim öğretim yılında
Kütahya ili Tavşanlı ilçesinde görev yapan, 388 öğretmenden oluşmaktadır.
Araştırmada Şişman (1994) tarafından geliştirilen Örgüt Kültürü Ölçeğinin okuldaki
uygulama ve durumlara ilişkin olan ikinci kısmı, Hoy (1997) tarafından geliştirilen ve
Turan (1998) tarafından geçerlilik ve güvenirliliği hesaplanmış olan Örgütsel İklimi
Betimleme Ölçeğinin alt boyutlarından olan destekleyici müdür davranışını kapsayan
boyut veri toplama aracı olarak kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulgularına göre öğretmenler, okul müdürlerinin sosyal
bütünlük ve destekleyici müdür davranışının okullarda ara sıra; hoşgörü ve güven ile
öğrenci ve programa odaklılık davranışını okullarda çoğu zaman sergilendiğini
düşünmektedir. Öğretmenlerin sosyal bütünlük boyutuna ilişkin görüşleri ile
destekleyici müdür davranışına ilişkin görüşleri arasında anlamlı düzeyde pozitif yönlü
bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Ayrıca sosyal bütünlük boyutunun mezun olunan okul
türü; hoşgörü ve güven boyutunun cinsiyet ve okuldaki hizmet süresi; öğrenci ve
programa odaklılığın cinsiyet ve mezun olunan okul türü değişkenlerine göre
farklılaştığı tespit edilmiştir.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, destekleyici lider davranışı gösteren okul
müdürlerinin görevli olduğu okullarda, okul kültürünün temel bileşenlerinden biri olan
sosyal bütünlüğün yüksek düzeyde var olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, okullarda
öğrenci ve programa odaklılık ile hoşgörü ve güven ortamının okul müdürünün
destekleyici müdür davranışıyla ilişkili olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır.
Purpose: The purpose of this study was to examine the relationship between school
culture and supportive leadership behaviors in Turkish public schools.
Method: This study was configured by being utilized the relational model of
quantitative investigation methods. The sample group of the research was consisted of
388 teachers served between 2011-2012 educational years in Tavşanlı-Kütahya. In this
study, the scales were used as data collection equipment including the second part of
Organizational Culture Scale developed by Şişman (1994) and the scales including the
supportive principal behavior dimension of Organizational Climate Description
Questionnaire by Hoy (1997).
Findings: According to the results of the study; teachers think that most of the time,
the tolerance and the confidence with the student and focusing on the program were
displayed, on the other hand, the social unity dimension with the supportive principal
behavior were displayed at school from time to time. It is stated that there was a
significant level, positive directional relationship between the views of the social unity
dimension of teachers and the view of the behavior of the supportive principal. Besides,
it is identified that social unity dimension is differentiated from the graduation from the
school type; the dimension of the tolerance and the confidence was differentiated from
the gender and the time of serving period; the focusing on the student and the program
were differentiated from the sex gender the type of the graduation from the school.
Results and Discussion: The results of this study indicate that there was a
correlation between social unity and supportive principal behavior as perceived by
teachers in Turkish public schools. On the other hand, no relationship was found
between supportive principal behavior and student and curriculum centered teaching as
perceived by teachers.
2018-02-08T11:55:59Z
2018-02-08T11:55:59Z
2018-02-08T11:55:59Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1310
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1277
2018-02-07T01:00:15Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Örgütsel güç oyunları ve örgütsel muhalefet arasındaki ilişki
Korucuoğlu, Tezcan
Şentürk, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Güç Oyunları
Örgütsel Muhalefet
Öğretmen
Eskişehir
Political Games
Organizational dissent
Teacher
Amaç: Bu araştırmanın amacı, örgütsel güç oyunları ve örgütsel muhalefet
arasındaki ilişkiyi öğretmenler bağlamında incelemektir.
Yöntem: Araştırmada, öğretmenlerin örgütsel güç oyunu ve örgütsel muhalefet
algılarını tespit etmek amacıyla öğretmenlere “Güç Oyunu Algı Ölçeği” ve “Örgütsel
Muhalefet Ölçeği” uygulanmıştır. Böylece, güç oyunu algıları ile örgütsel muhalefet
algıları arasındaki ilişkinin ortaya konması amacıyla gerekli veriler toplanmıştır.
Elde edilen veriler doğrultusunda bu kavramların algı düzeyleri ve ilişkileri
incelenmiştir. Bu amaç doğrultusunda, araştırmada ilişkisel araştırma deseni
kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretmenlerin güç oyunu algılarında; en çok “Ġttifak Kurma
Oyunu”, “Stratejik Aday Oyunu” ve “Ġmparatorluk Kurma Oyunu” görülürken; en az
“Islık Çalma Oyunu”, “Direnme Oyunu” ve “Genç Türkler Oyunu” görülmektedir.
Örgütsel muhalefet bağlamında ise “Açık Muhalefet”, “Gizli Muhalefet”
davranışlarına göre daha çok görülmektedir. “Direnme Oyunu”, “Karşı Direnç
Oyunu”, “Sponsorluk Oyunu”, “Ġmparatorluk Kurma Oyunu”, “Patronluk Oyunu”,
“Rakip Kampları Oyunu”, “Islık Çalma Oyunu” ve “Genç Türkler Oyunu”
boyutlarında cinsiyet değişkenine göre erkeklerin lehine sonuç ortaya çıkmıştır.
Öğretmenlerin görev yaptıkları okul kademesi değişkenine göre; güç oyunu algıları
lise ve ortaokul öğretmenlerinin lehine görülmektedir. Öğretmenlerin mesleki
kıdemlerine göre ise; 21-30 yıl mesleki kıdem ile 30 yıl ve üstü mesleki kıdemin
lehine güç oyunu algılarında sonuçlar ortaya çıkmıştır. Buna rağmen, öğretmenlerin
görev yaptıkları okulun bulunduğu yerleşim yerine göre farklılaşma
görülmemektedir. Örgütsel muhalefet boyutunda ise; “Açık Muhalefet” algılarında
cinsiyet değişkenine göre erkeklerin lehine farklılaşma görülmektedir. Ayrıca,
örgütsel muhalefet noktasında öğretmenlerin görev yaptıkları eğitim kademesi,
öğretmenlerin mesleki kıdemi ve öğretmenlerin görev yaptıkları okulun bulunduğu
yerleşim yeri değişkenlerine göre farklılaşma ortaya çıkmamıştır. Araştırmanın
sonunda, örgütsel güç oyunları ile örgütsel muhalefet arasında pozitif yönlü düşük
seviyeli bir ilişki tespit edilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Bu araştırma sonucunda, örgütlerde görülen güç oyunları
ile örgütsel muhalefet arasındaki ilişki ortaya konmuştur. Bu ilişki düşük seviyeli
ancak pozitif yönlüdür. Güç oyunları ile örgütsel muhalefetin birbirleri ile ilişkili
kavramlar olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Purpose: The purpose of this study was to investigate the relationship between
political games and organizational dissent in terms of teachers.
Method: In this study, “Political Games Perception Scale” and “Organizational
Dissent Scale” were applied to teachers with the aim of defining teachers’
perceptions of political games and organizational dissent. Thus, the data were
collected with the purpose of examining the relationship between political games and
organizational dissent. With the data collected, the levels of the perceptions and the
relationship between these concepts were investigated. Therefore, the correlational
research design was used in this study.
Findings: According to teachers’ perceptions, while “Alliance-Building
Game”, “Strategic-Candidates Game” and “Empire-Building Game” were occured
most, “Insurgency Game”, “Whistle-Blowing Game” and “Young Turks Game”
were seen least. On the context of organizational dissent, “Upward Dissent” was
perceived more than “Lateral Dissent”. In terms of gender variable, the results of
political games were emerged in favour of men in the dimensions of “Insurgency
Game”, “Counterinsurgency Game”, “Sponsorship Game”, “Empire-Building
Game”, “Lording Game”, “Rival Camps Game”, “Whistle-Blowing Game” and
“Young Turks Game”. As regards teachers’ level of school worked, political games
were perceived in favour of teachers of middle school and high school. In terms of
teaching experience, the perceptions of political games were seen in favour of
teachers having 21-30 years teaching experience and 30 year and more teaching
experience. Nevertheless, differantiation was not found as regards the location of the
schools teachers worked. In terms of organizational dissent, the perceptions of
“Upward Dissent” dimension were seen in favour of men according to gender. Also,
the differantiation was not emerged according to the levels of schools teachers
worked, teaching experience and the location of schools teachers worked in terms of
organizational dissent. At the end of the research, the relationship between political
games and organizational dissent was found as positive and low-level. Results and Discussion: As a result of the research, the relationship between
political games and organizational dissent seen in the organizations was emerged.
The relationship was positive and low-level. It was seen that political games and
organizational dissent were related concepts with each other.
2018-02-06T07:06:47Z
2018-02-06T07:06:47Z
2018-02-06T07:06:47Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1277
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1326
2018-02-27T01:00:46Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Lise öğrencilerinin üniversite öğrenci ve öğretim elemanlarına ilişkin algılarını etkileyen etmenlerin incelenmesi
Ertem, Zehra Sümeyye
Arı, Asım
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Programlar ve Öğretim
Üniversite
Metaforik Algı
Öğretim Elemanı
Myers Briggs Tip Belirleyicisi (MBTI) Profili
Öğrenci
University
Metaphoric Perception
Faculty Members
Myers Briggs Type Indicator (MBTI) Profile
Student
Amaç: Bu araştırmanın amacı, lise öğrencilerinin üniversite, öğrenci ve öğretim elemanı kavramlarına ilişkin sahip oldukları metaforik algıyı etkileyen etmenlerin incelenmesidir.
Yöntem: Bu çalışmada nitel ve nicel yöntemlerin birlikte kullanıldığı keşfedici karma desen kullanılmıştır. Araştırmanın nitel kısmında veri toplama aracı olarak Üniversite Öğrenci ve Öğretim Elemanı Metaforik Algı Anketi kullanılmıştır. Araştırmaya maksimum çeşitlilik örneklemesi yöntemine göre belirlenmiş 404 öğrenciye katılmış, veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Tekil ve ilişkisel tarama modeliyle desenlenen nicel kısmına ait veriler “Üniversite Kavramı Metaforik Algı Ölçeği”, “Öğrenci Kavramı Metaforik Algı Ölçeği”, “Öğretim Elemanı Kavramı Metaforik Algı Ölçeği” “Sosyo-ekonomik Düzey Belirleme Ölçeği”, “Okul Kültürü Ölçeği” ve “Myers Briggs Tip Göstergesi (MBTI)” kullanılarak toplanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 20 paket programında aritmetik ortalama, standart sapma, bağımsız örneklem t testi (independent samples t-test), tek yönlü varyans analizi (one way ANOVA), Tukey HSD, Dunnet C ve Çoklu Doğrusal Regresyon analizi teknikleri kullanılarak çözümlenmiştir.
Bulgular: Lise öğrencileri üniversite kavramına ilişkin olumlu, öğrenci kavramına ilişkin hem olumlu hem olumsuz ve öğretim elemanı kavramına ilişkin olumsuz algıya sahiptir. Lise öğrencilerinin üniversite kavramı metaforik algıları, MBTI profilleri ve okul türüne göre; öğrenci kavramı metaforik algıları, okul türü, sosyo-ekonomik düzey ve yerleşim yerine göre; öğretim elemanı kavramı metaforik algıları ise MBTI profilleri, kişilik tipleri, okul türü ve sosyo-ekonomik düzeye göre farklılaşmaktadır. Motivasyon, öğretmen öğrenci ilişkisi, yönetici desteği ve arkadaş ilişkileri, lise öğrencilerinin üniversite, öğrenci ve öğretim elemanı kavramları metaforik algılarının anlamlı birer yordayıcısıdır.
Sonuç ve Tartışma: Öğrenciler üniversite için en çok hayat ve özgürlük; öğrenci kavramı için esir, mahkum, kafesteki kuş ve köle; öğretim elemanı kavramı için de diktator ve patron metaforlarını kullanmışlardır. Bu sonuç öğrencilerin üniversite, öğrenci ve öğretim elemanı algılarının oluşmasında sorumluluk almanın ve özgürlüğün önemini ortaya koymuştur. Ayrıca, öğrencilerin üniversite, öğrenci ve öğretim elemanı kavramına ilişkin sahip oldukları algıda motivasyon, öğretmen öğrenci ilişkileri ve yönetici desteğinin etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Olumsuz olan algının azaltılmasında ortaöğretim kurumlarına, bu kurumlardaki rehberlik servislerine ve öğretmenlere sorumluluk düşmektedir. Mevcut sınav sistemi, yükseköğretime olan talebin fazla olması, rekabet ortamı, başarı ya da başarısızlık hissi gibi değişkenlerin de bu algıyı etkileyebileceği düşünülmektedir.
Purpose: The purpose of this study is to investigate the factors that affect high school students’ metaphoric perceptions of university, student and faculty members.
Method: In this study exploratory research design involving qualitative and quantitative methods together was used. At the qualitative part of the study Metaphorical Perception of Universities Students and Faculty Members Survey was used as a data collection instrument. 404 high school students who were chosen according to maximum variation sampling took part in the study and content analysis was performed. The data belonging the qualitative part of the study, which was designed single and relational models, were collected using Metaphoric Perception of University Concept Scale, Metaphoric Perception of Student Concept Scale, Metaphoric Perception of Faculty Members Concept Scale, Socio Economic Level Scale, Myers Briggs Type Indicator (MBTI) and School Culture Scale. The obtained data were analysed using Arithmetic means, standart deviations, independent samples t-Test, One Way ANOVA, Tukey HSD, Dunnet C and Analysis of Multiple Regression by using SPSS 20.
Results: High school students have positive perception of university concept, both positive and negative perception of student concept and negative perception of faculty members concept. The students’ metaphoric perception of university concept differs statistically according to MBTI profiles and school type; metaphoric perception of student concept differs statistically according to school type, socio economic level and residential area; metaphoric perception of faculty members concept differs statistically according to MBTI profiles, personality types, school type and socio economic level. Motivation, student-teacher relationship, administrator support and friend relationship each are predictors of metaphoric perception of university, student and faculty members.
Conclusion and Discussion: Students used life and freedom for the university; captive, prisoner, bird in cage and slave for the students; dictator and boss for the faculty staff. This result reveals the importance of freedom and responsibility for being formed of students perceptions of university, student and faculty members concepts. In addition, it is found that motivation, student teacher relationship and administrators’ support play a role in students perceptions of university, student and faculty members. Secondary education institutions, guidance and counseling service being in these institutions and teachers have responsibility in order to minimize the negative perception. It is thought that variables like current testing system, too much demand for the universities, intense competition environment, feeling of being successful or unsuccessful may affect this perception.
2018-02-26T11:57:31Z
2018-02-26T11:57:31Z
2018-02-26T11:57:31Z
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1326
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1330
2018-02-27T01:00:47Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin bir haftasına genel bakış
Aydın, Adem
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Okul Müdürü
Okul Yöneticiliği
Okul Müdürünün Görevleri
School Principals
School Administrators
Principal’sTasks
Amaç: Bu araştırmanın amacı; “okul müdürlerinin bir haftada hangi faaliyetleri
ne kadar gerçekleştirdikleri, gerçekleştirdikleri faaliyetlerin eğitim – öğretim işleri,
yönetim işleri, öğrenci işleri, personel işleri, çevre ilişkileri ve bina işleri alanlarındaki
dağılımlarının nasıl olduğu” sorusuna cevap aramaktır.
Yöntem: Tarama modeli kullanılan araştırmada, amaca ulaşabilmek için
veritoplama aracı olarak kontrol listesikullanılmıştır. Araştırmaya katılan okul
müdürleri kontrol listesine bir hafta boyunca gerçekleştirdikleri faaliyetleri
işaretlemişlerdir. Araştırmanınçalışma grubunu, 2014 – 2015 eğitim – öğretimyılında
Bilecik ili Merkez İlçesinde görev yapmakta olan 34 okul müdürü oluşturmuştur.
Bulgular: Okul müdürleri bir hafta boyunca ve mesai saatleri içerisinde toplam
5365 faaliyet gerçekleştirmişlerdir. Gerçekleştirdikleri faaliyetlerin yalnızca % 16,40’ı
eğitim – öğretim faaliyet alanında gerçekleşmiş, geri kalan % 73.60’ lık kısmını ise
diğer faaliyet alanları oluşturmuştur. Okul müdürleri en çok zamanlarını ise % 50,33 ile
yönetim işleri faaliyet alanında, en az zamanlarını ise personel işleri faaliyet alanında
harcamışlardır.
Sonuç ve Tartışma: Okul müdürleri eğitim liderliği rollerini yerine
getirememekte ve bir yöneticiden çok büro memuru gibi davranmaktadırlar. Bürokratik
işlere boğulan okul müdürleri zamanlarını kendileri planlayamamakta, hafta içerisinde
karşılarına çıkan durumlar ile uğraşmaktadırlar.Okul müdürleri daha çok problemlerle
ve problem durumunu ortaya çıkaran öğrenciler ile ilgilenmişler, başarılı ve problem
çıkarmayan öğrenciler ile ise yeterince ilgilenememişlerdir.
Purpose: Theaim of thisresearchis tofind an answerthequestions of how
administratorsusetheir time duringworkhoursandwhichadministrative, education,
studentaffairs, personel affairs,
buildingworksandenvironmentinteractioninstructionalactivitiesintensivelyperformedbys
chooladministrators.
Method: Thisstudywasdesignedwith a descriptive
model.Thechecklistwasusedfordatacollectiontoachievethegoal.Schooladministratorsmar
kedtheactivitiestheyperformed in thechecklistduring a week. Thepopulation of
theresearchconsists of 34schooladministratorsworkingwithintheschoolssystems of
theprovince of Bilecikin 2014 – 2015teachingseason.
Inthestudywherescreenmethodingwasused, surveywaschosen as datacollectiontool.
Results:School administratorshaveperformed5365activityduring a week.
16.40% of theactivitiestheyperformed, wasrealized in thefield of
educationalactivities.The rest 73.60% wasconsist of theotherfield of activities.School
administratorshavespentthemost time in themanagementfieldworkactivities.School
administratorshavespenttheleast time in thefield of personel affairsactivities.
DiscussionandConclusion:School administratorsareunabletofulfillthe role of
educationalleadership. Theyarebehavingmorelike a deskofficers.They do not managethe
time duetobureaucraticjobsandimmediateproblems.School
administratorshavebeendealtwiththestudentswhocausesproblems.Theyfailedtodealwiths
uccessfullandrule-abidingstudents.
2018-02-26T11:57:43Z
2018-02-26T11:57:43Z
2018-02-26T11:57:43Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1330
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1359
2018-02-28T01:00:54Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Yabancı dilde kültürel zekaya etki eden faktörlerin incelenmesi
Kahraman, Mehmet
Yüksel, İsmail
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Programlar ve Öğretim
Kültürel Zeka
Yabancı Dil
Yabancı Dile Karşı Tutum
Dil Öğrenme Stratejileri
Cultural Intelligence
Foreign Language Proficiency
Language Learning Strategies
Attitude Scale on Affective Domain in English Classes
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı öğrencilerin Kültürel Zeka düzeylerine etki eden faktörlerin incelenmesidir. Bu kapsamda öğrencilerin kültür konusuna verdiği önem, yabancı dil başarıları, yabancı dile karşı tutumları, dil öğrenme stratejileri gibi unsurlar kültürel zeka düzeyleriyle eşleştirilmeye çalışılmıştır.
Yöntem: Bu araştırmada nicel araştırma türlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Uşak Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi‟nde lisans eğitiminin yalnızca üçüncü döneminde verilen Yabancı Dilde Okuma ve Yazma dersine devam eden öğrenciler bu araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. Veri toplamak için daha önce başka araştırmacılar tarafından geliştirilmiş olan Kültürel Zeka Ölçeği, Yabancı Dil Tutum Anketi ve Dil Öğrenme Stratejileri envanteri uygulanmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları katılımcıların kültürel zeka düzeylerinin ortalamasının “orta” düzeyde olduğunu göstermiştir. Kültürel zeka düzeyleri ile ilişkisi yönünden incelendiğinde, öğrencilerin kültürel zeka düzeyleri yabancı dil derslerinde kültür konusuna olan yaklaşımları, yabancı dil başarıları, yabancı dile karşı tutumları ve dil öğrenme stratejilerini kullanabilme düzeylerine göre anlamlı bir şekilde farklılaşmaktadır. Bunlara ek olarak, kültürel zeka düzeyleri ile yabancı dile karşı tutum ve dil öğrenme stratejileri puanları arsında olumlu yönde kolerasyona rastlanmıştır. Son olarak, yabancı dile karşı tutum ve dil öğrenme stratejileri puanlarının, kültürel zeka için bir yordayıcı oldukları görülmüştür.
Tartışma ve Sonuç: Araştırma sonucunda çalışma grubundaki öğrencilerin kültürel zeka düzeylerine etki eden faktörler ile ilgili elde edilen bulgular alanyazın destekli olarak tartışılmış, yapılan tartışmalar sonucu öneriler sunulmuştur.
Purpose: The main purpose of this study is to examine the factors affecting Cultural Intelligence levels of students attending the the. Within this scope, the current research analyzes the participants‟ cultural intelligence levels according to variables such as the conception of culture teaching, attitudes towards foreign languages, languages learning strategies.
Methodology: The relational screening model is used for this study. The population of the study is the students attending the the course “Reading and Writing in English” at the Faculty of Economics and Administrative Sciences. The data is collected through Cultural Intelligence Scale, Attitude Scale on Affective Domain in English Course and Strategy Inventory for Language Learning.
Results: According to the findings of the study, the overall cultural intelligence level of participants is found as “middle” level. It is also found that cultural intelligence level of the participants is significantly different according to their perspective of “culture”, English proficiency level, their attitudes towards English and their use of langıage learning strategies. Besides, there is a positive corelation between the participants‟ cultural intelligence level and their English proficiency level, attitudes towards English and their use of langıage learning strategies. Finally, it is proved that English proficiency level, attitudes towards English and use of langıage learning strategies are good predictors of participants‟ cultural intelligence.
Conclusion and Discussion: The study findings concerning the cultural intelligence and the factors affecting it are discussed within the context of literature and some suggestions are presented.
2018-02-27T05:25:23Z
2018-02-27T05:25:23Z
2018-02-27T05:25:23Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1359
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1377
2018-03-03T01:00:14Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Deneme sınavlarının hazırlık sınıfı öğrencilerinin başarı, güdüleme ve yıl sonu sınav kaygısı düzeylerine etkisi
Yaşın, Elif
Yüksel, İlknur
TR20580
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Programlar ve Öğretim
Deneme Sınavı
Sınav Kaygısı
Akademik Güdülenme
Akademik Başarı
TOEFL ITP
Practice Test
Exam Anxiety
Academic Motivation
Academic Achievement
Amaç: Hazırlık sınıflarında öğrenciler, bölümlerine geçebilmek için, okul tarafından uygulanan veya uluslararası geçerliliği olan bir dil sınavında başarılı olmak durumundadırlar. Bu bağlamda, araştırmanın temel amacı haftalık uygulanan TOEFL ITP deneme sınavlarının hazırlık sınıfı ileri düzey öğrencilerinin kaygı, güdülenme düzeyleri ve akademik başarısına etkisini ortaya koymaktır.
Yöntem: Bu çalışma, deneme sınavlarının etkililiğini tespit edebilmek için karma bir araştırma olarak desenlenmiş ve nitel ve nicel veriler toplanmıştır. Çalışma grubundaki öğrencilerin sınav kaygısı ve güdülenme düzeylerindeki değişim, ölçek ön-test ve son-test puanları kullanılarak değerlendirilmiştir. Sınavların akademik başarıya etkisi, uygulama öncesinde ve sonrasında uygulanan TOEFL ITP deneme sınavları ile ölçülmüştür. Ayrıca, görüşmelerle, öğrencilerin sınav kaygısı, akademik güdülenme ve başarı düzeylerindeki değişim sorgulanmıştır.
Bulgular: Bulgular, deneme sınavlarının öğrencilerin sınav kaygısı ve güdülenme düzeylerine katkısının olduğunu göstermektedir. Gruplar arası son test ortalama puanları arasındaki fark, deney grubu lehine anlamlı çıkmıştır. Ayrıca, görüşmeler de nicel sonuçları desteklemektedir. Bireysel farklılıklardan dolayı gruplar arası akademik başarı farkı anlamlı bulunamamıştır. Ancak, görüşmeler, sınavların öğrencilerin başarı algılarına olumlu katkısı olduğunu göstermiştir.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, deneme sınavlarının öğrencilerin sınav kaygısı ve güdülenme düzeylerine pozitif etkisinin olduğu görülmüştür. Öğrencilerin, bu tür bir sınava hazırlanırken geçirecekleri süreç çok önemli olduğu için, düzenli deneme sınavları öğrencilere güdülenme, yönlendirme ve test stratejisi gibi katkılar sağlayacaktır.
Purpose: In preparatory schools, to pass to their departments, students are to be successful in an exam either conducted by their school or universally valid. In this regard, the main purpose of this study is to reveal the effect of TOEFL ITP practice tests conducted weekly on preparatory school high level students’ anxiety, motivation and achievement.
Method: This study is designed as mixed research to determine the effect of practice tests and qualitative and quantitative data are gathered. The change in students’ exam anxiety and motivation is evaluated by using their scale pre-last test scores. The effect of tests on academic achievement is measured with TOEFL ITP practice tests conducted before and after the application. Moreover, with the interviews, the change in students’ exam anxiety, academic motivation and achievement is questioned.
Results: The results show that practice tests contribute to students’ exam anxiety and motivation levels. The difference between the last scores of the intergroup is meaningful for the benefit of the experimental group. Moreover, the interviews support quantitative results. Owing to individual factors, academic achievement difference of the intergroup is not found to be meaningful. However, the interviews show that tests have positive effects on students’ perception of academic achievement.
Discussion and Conclusion: In this study, it is shown that practice tests have positive effects on students’ exam anxiety and academic motivation levels. Since the process that students experience while preparing for such exams is crucial, regular practice tests will contribute to students with motivation, guidance and test strategy.
2018-03-02T07:10:52Z
2018-03-02T07:10:52Z
2018-03-02T07:10:52Z
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1377
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1465
2018-04-13T00:00:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Kadınların okul yöneticisi olmasının önündeki engeller
Meriçelli, Feride
Güngör, Semra Kıranlı
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Eğitim Yönetimi
Kadın Yöneticiler
Liberal Feminizm
Cam Tavan Sendromu
Kraliçe Arı Sendromu
Education Administration
Woman Principals
Feminism
Glass Ceiling Syndrome
Queen Bee Syndrome
Amaç: Bu araştırma ile Bilecik ilinde görev yapan kadınların okul yöneticisi olmasının önündeki engellerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Fenomenolojik yaklaşım (olgubilimi) modelinde desenlenen araştırmada nitel araştırma yöntemine dayalı birebir görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırma 2016-2017 öğretim yılı bahar döneminde Bilecik İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı merkez ilçede 30 resmi okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretimde görev yapan 16 erkek ve 14 kadın okul yöneticisinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri olgubilime dayalı içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiş, araştırmanın alt amaçları temel alınarak bulgular tanımlanmış ve yorumlanmıştır. Bulgular: Kadınların isteksizliği, annelik rolleri, ev sorumlulukları, yöneticiliğin erkeklere uygun bir alan olarak görülmesi, kadınların kişilik özellikleri, kadınların hemcinslerine destek vermemeleri kadınların yönetici olmaları için engel teşkil etmektedir. Sonuç ve Tartışma: Kadınlar yönetici olmak isteseler de kadınlara karşı gösterilen önyargılar ve bundan kaynaklanan özgüven eksikliği kadınların daha çok çalışmasına ve yıpranmasına sebep olmaktadır. Toplumsal rollerin, toplumsal kültürün, kraliçe arı sendromunun ve cam tavan sendromunun kadınların okul yöneticisi olmasının önündeki engeller olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Purpose: This study aims to determine the reasons why the number of the woman principals in the school administration is low in Bilecik. Method: The study was conducted in spring term of 2016-2017 academic year with the participation of sixteen man principals and fourteen woman principals, serving in thirty public pre-schools, primary and secondary schools in Bilecik. Designed as phenomenology model, as qualitative research methods the study has employed focus on one on one interview techniques. The content analysis of the data was carried out based on a phenomenology method and the data were described and interpreted considering the sub-goals of the study. Results: The most important results of this study is that the obstacles of woman principals to find place in administration stem from the eagerness of the women to be a principal. There are many reasons behind this eagerness. The mother roles, the household chores, the idea that the administration is suitable for the men, the fact that the women do not support their same gender are some of the obstacles for women not to prefer being principals. Conclusion and Discussion: Even if women want to be principal, the prejudge shown to them and the lack of confidence resulting from the prejudge cause the women work harder and consume away. It has been concluded that the social roles, the social culture, the patriarchy, the queen bee syndrome and the glass ceiling syndrome are the reasons which prevent the women to go forward in administration.
2018-04-12T13:41:36Z
2018-04-12T13:41:36Z
2018-04-12T13:41:36Z
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1465
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1439
2018-04-13T00:00:17Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerine göre yönetim etiği
Özkara, Funda
Güngör, Semra Kıranlı
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Okul Yöneticileri
Yönetim Etiği
Nitel Araştırma
Görüşme
İçerik Analizi
Eğitim Yönetimi
School Administrators
Administrative Ethics
Qualitative Research
Interview Technique
Content Analysis
Educational Administration
Amaç: Araştırmanın amacı, okul yöneticilerine göre yönetim etiğini ortaya koymaktır. Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Eskişehir ili merkezindeki devlet ortaokullarından 25 erkek, 5 kadın toplam 30 yönetici ile görüşme yapılmıştır. Yöneticilere 10 soru yöneltilmiştir. Görüşmelerde izin veren görüşmecilerle ses kaydı, izin vermeyen görüşmecilerle not alma tekniği kullanılmıştır. Ulaşılan veriler, içerik analizine göre kodlanarak tema ve alt temalar oluşturulmuştur. Tablolarda frekans belirtilmiştir. Bulgular: Araştırmanın bulgularına bağlı olarak okul yöneticilerinin etiğe ilişkin genel bir algıya sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Okulda var olan etik sözleşmelerden haberdar olan yönetici sayısı çok değildir. Okul yöneticileri etik yönetimin eksik kaldığı noktalarda en büyük etkenin üstten baskı olduğu görüşüne sahiptir. Okuldaki etik kulüp, etik komite ve etik gününün işlevsel olmadığı yöneticiler tarafından belirtilmektedir. Sonuç ve Tartışma: Araştırma sonuçlarına göre okul yöneticilerinin etik konusunda tanımlar yapabildiği bulunmuştur. Alanyazında bu bulguyu destekler nitelikte Kaplan (2009)’ın çalışması bulunmaktadır. Yöneticiler etik dışı davranışları çoğunlukla görmezden gelmektedir. Turgut (2010)’un çalışması bu bulguları destekler niteliktedir. Etik yönetimin eksik kaldığı noktalarda üstten baskı ve yetersizlik en büyük etkenlerdir. Alanyazında Örselli (2010), Pehlivan (1997) aynı yönde sonuçlara ulaşmıştır. Yöneticilerin görev dağılımında en az adalete önem verdikleri sonucuna ulaşılmaktadır., Acar (2011)’ın adaleti yüksek seviyede bulduğu çalışmasından farklılık göstermektedir.
Purpose: The purpose of the study is to reveal administrative ethics according to school administrators. Method: Qualitative research method was used in this study. A total of 30 administrators, 25 male and 5 female, were interviewed from state secondary schools in Eskisehir province center. Ten questions were asked to the administrators. Voice recordings were used with the interviewers who allowed the interviews and note-taking techniques with the interviewers who did not allow them. The data were coded according to the content analysis and the themes and sub-themes were created. Frequency is specified in the tables. Results: Depending on the findings of the research, it has become clear that school administrators have a general perception of ethics. The number of administrators who are aware of ethical contracts in the school is not very high. School leaders see that the greatest factor in the lack of ethical administration is pressure from the top. The administrators state that the ethical club in the school, the ethics committee and the ethics day is not functional. Conclusion and Discussion: According to the results of the research, school administrators were found able to make definitions about ethics. There is a study by Kaplan (2009) that supports this finding in the literature. Administrators are often ignorant of unethical behavior. The study of Turgut (2010) supports these findings. Overpressure and inadequacy are the most important factors in the lack of ethical administration. Örselli (2010) and Pehlivan (1997) have reached the same results in the field. The distribution of tasks by the administrators is at least adhered to justice. It differs from that of Acar (2011) that has found justice at high level.
2018-04-12T13:40:05Z
2018-04-12T13:40:05Z
2018-04-12T13:40:05Z
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1439
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1440
2018-04-13T00:00:35Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okullarda sosyal adalet algısının incelenmesi
Gürgen, Begüm
Karadağ, Engin
TR226889
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Sosyal Adalet
Tanıyıcı Adalet
Dağıtıcı Adalet
Okullarda Sosyal Adalet
Social Justice
Recognitive Justice
Distributive Justice
Social Justice in Schools
Amaç: Bu araştırmanın amacı, yönetici ve öğretmenlerin sosyal adalet davranışlarını ve algılarını belirleyerek devlet okullarındaki sosyal adaletin durumunu ortaya koymaktır. Böylelikle sosyal adaletin okullarda etkin hale gelmesi için önerilerin belirlenmesi mümkün olacaktır. Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Çalışma grubunu Eskişehir ili merkez Odunpazarı ve Tepebaşı ilçelerindeki ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde 2015-2016 eğitim-öğretim yılında görev yapan yönetici ve öğretmenler oluşturmaktadır. Çalışma grubunun seçiminde, amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yöntemi kullanılmıştır. Veriler yarı-yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Görüşme yoluyla elde edilen veriler bilgisayar ortamında metne dönüştürülmüş, dönüştürülen metin betimsel analiz yoluyla çözümlenmiştir. Bulgular: Bulgular sosyal adaletin tanıyıcı, dağıtıcı ve demokrasi (katılım) boyutlarına göre sınıflandırılmıştır. Tanıyıcı boyuttaki bulgulara göre, ayrımcılığın okullarda kendine yer bulamadığı görülmüştür. Dağıtıcı boyuttaki bulgulara göre, eşit ve adil eğitim konularında okulların durumunun genel anlamda iyi olduğu, ancak geliştirilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Demokrasi (katılım) boyutundaki bulgulara göre ise, daha fazla katılıma ve fikir özgürlüğüne ihtiyaç duyulduğu anlaşılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Okullarda sosyal adalet bilincinin var olduğu, çeşitli uygulamalarda ortaya çıktığı anlaşılsa da hâlâ iyileştirilmesi gereken noktalar vardır. Okullarda sosyal adaleti geliştirmek, sosyal adaletin içerdiği kavramları eğitimcilerin anlayışlarına ve öğretim davranışlarına yerleştirmek için çeşitli uygulamalar ve politikalar geliştirilmesi gerekmektedir.
Purpose: The purpose of this study is identifying the social justice behaviors and perceptions of principals and teachers to reveal the social justice fact in public schools. So, it will be possible to determine suggestions for social justice to become effective in schools. Method: This study employs case study design among qualitative research methods. The sample of the study consists of principals and teachers who served in 2015-2016 academic year in the public primary schools, middle schools and high schools in the districts of Odunpazarı and Tepebaşı, which are the central districts of Eskişehir province. In choosing study group, convenience sampling method, which is among purposeful sampling methods, was used in the study. The data of the study was collected by semi-structured interview form. The data obtained through interviews were transformed into texts in computer environment, and the converted text was analyzed through descriptive analysis. Results: Results were categorized according to the dimensions of social justice as recognitive, distributive and democracy (participation). According to the results in the recognitive dimension, discrimination generally is not seen in the schools. According to the results in the distributive dimension, the situation of the schools about the equal and fair education is generally good, but it has to be improved. According to findings in the dimension of democracy (participation), it was understood that more participation and freedom of opinion is needed. Conclusion and Discussion: Although it has been determined that there are social justice consciousness in schools and it emerges in the various practices, there are some points that still need to be improved. A variety of practices and policies need to be developed in order to improve social justice in schools and to incorporate the concepts of social justice into educators’ attitudes and teaching behaviors.
2018-04-12T13:40:07Z
2018-04-12T13:40:07Z
2018-04-12T13:40:07Z
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1440
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1466
2018-04-13T00:00:54Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Mobbing davranışı, örgütsel adalet ve örgütsel sessizlik algıları arasındaki ilişki
Potuk, Aytaç
Güngör, Semra Kıranlı
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Mobbing
Örgütsel Adalet
Örgütsel Sessizlik
Organisational Justice
Organisational Silence
Amaç: Araştırmaya katılan öğretmenlerin mobbing algılarının belirlenmesi, mobbing algılarının aynı zamanda örgütsel adalet ve örgütsel sessizlik ile ilişkilerinin incelenerek birbirlerine yönelik yordamalarının belirlenmesidir. Öğretmenlerin tanımlayıcı özelliklerine göre (yaş, cinsiyet vb.) mobbing örgütsel adalet algısı ve örgütsel sessizlik düzeylerindeki farklılıkları incelemek de araştırmanın diğer amacını oluşturmaktadır. Yöntem: Araştırmada veriler nicel veri toplama araçları olan anketlerden faydalanılarak toplanmıştır. Söz konusu anket formu dört ayrı bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde öğretmenlerin tanımlayıcı özelliklerini (yaş, cinsiyet vb.) belirlemeye yönelik 7 çoktan seçmeli soru yer almaktadır. Anketin ikinci bölümünde mobbing ölçeği, üçüncü bölümünde örgütsel adalet ölçeği ve dördüncü bölümde örgütsel sessizlik ölçeği yer almaktadır. Anketler, 2016-2017 eğitim öğretim yılında 2016-2017 eğitim öğretim yılında Afyonkarahisar il merkezinde bulunan, resmi eğitim kurumlarında görev yapan 842 öğretmene uygulanmıştır. Anketlerden elde edilen verilerin değerlendirilmesi bilgisayar ortamında SPSS 22.0 istatistik programı aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Araştırma bulguları öğretmenlerin tüm mobbing boyutlarında düşük düzeyde algıya sahip olduklarını, tüm boyutlarda yüksek örgütsel adalet algısına sahip olduklarını ve savunma amaçlı seslilik ve sessizlik ile kabul edilen sessizlik düzeylerinin düşük, örgüt yararına seslilik ve sessizlik düzeylerinin yüksek, kabul edilen seslilik ve genel örgütsel sessizliklerinin orta düzeyde olduğu saptanmıştır. Araştırmada değişkenler arasında anlamlı ilişkilerin olduğu ve mobbingin adalet ve örgütsel sessizlik üzerinde, örgütsel adaletin de örgütsel sessizlik üzerinde anlamlı etkilerinin olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin tanımlayıcı özelliklerine göre mobbing, örgütsel adalet ve örgütsel sessizlik düzeylerinde farklılıkların olduğu görülmüştür. Sonuç ve Tartışma: Öğretmenlerin mobbing algılarının yükselmesinin örgütsel adalet algılarını düşürdüğü, örgütsel sessizlik düzeylerini artırdığı, örgütsel adalet algılarının düşmesinin ise örgütsel sessizlik düzeylerini artırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Ulaşılan sonuçların literatürle uyumlu olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin cinsiyetlerine göre mobbing algılarının farklılık göstermediği, diğer tanımlayıcı özelliklerine göre farklılıkların olduğu belirlenmiştir. Öğretmenlerin medeni durumlarına, yaşlarına ve cinsiyetlerine göre örgütsel adalet algılarında farklılaşmanın olmadığı, eğitim durumları, kurumları, kıdemleri ve cinsiyetlerine göre farklılıkların olduğu saptanmıştır. Öğretmenlerin cinsiyet, medeni durum, kıdemlerine göre örgütsel sessizlik düzeylerinde farklılıkların olmadığı, yaş, eğitim durumu, kurum ve branş değişkenlerine göre farklılıkların olduğu tespit edilmiştir.
Purpose: The purpose of this study is to reveal which level mobbing behaviour effects teachers’ organisational justice perceptions and organisational silence levels. Analyzing the difference of mobbing behaviour, organisational justice perceptions and organisational silence levels is another purpose of the study according to teachers’ defining characteristics (age, sex, etc…). Method: Data of research was collected with questionnaires, which are quantitative data tools. The questionnaire form is consisted of four different parts. In the first part, there are seven multiple-choice questions to determine teachers’ defining characteristics (age, sex, etc…). In the second part, there is mobbing behaviour scale. In the third part, there is organisational justice perception scale and last part is organisational silence level scale. The questionnaires were applied to 842 teachers who work for state schools in Afyonkarahisar city centre in the period of 2016 – 2017 academic year. The evaluation of datum collected from the questionnaires was carried out by the help of SPSS 22.0 in computer environment. Results: The study findings figured out that teachers have low level perception in all dimensions of mobbing but they have high organisational justice perception in all dimensions. Also, the study showed that teachers have level of defensive soundness and silence and accepted silence level are low and also, soundness and silence levels in support of organisation are high, but accepted soundness and general organisational silence are medium level. In the study, it was seen that there are meaningful relationship between variables. Mobbing has meaningful effect on organisational justice and organisational justice has meaningful effect on organisational silence. According to teachers’ defining characteristics, it has been seen that there are differences at the levels of mobbing, organisational justice and organisational silence.Conclusion and Discussion: It was concluded that the rising level of teachers’ mobbing behaviour perception reduces the organisational justice perceptions, but also it raises the organisational silence perception; reducing the organisational justice perception raises the organisational silence perception level. It has been seen that obtained results are in harmony with the literature. It is stated that mobbing doesn’t have difference according to sex, but it can be differed according to teachers’ other defining characteristics. It has been figured out that teachers’ organisational justice perceptions don’t differ according to their marital status, age and sex; but there are difference according to their educational status, type of school and the year of seniority. It has been confirmed that teachers’ organisational perceptions don’t differ according to their sex, marital status and year of seniority; but there are differences according to age, educational status, type of the school and field of study.
2018-04-12T13:41:39Z
2018-04-12T13:41:39Z
2018-04-12T13:41:39Z
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1466
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1491
2018-04-18T00:00:34Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Öğretmenlerin etkileşimli tahta kullanımına etki eden faktörler ve öğretmen performansına etkisi
Tosuntaş, Şule Betül
Çubukçu, Zühal
TR196486
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Programları ve Öğretim
Etkileşimli Tahta
BirleĢtirilmiş Teknoloji Kabul ve Kullanım Modeli
Teknopedagojik Alan Bilgisi
Öğretmen Performansı
Interactive Whiteboard
Unified Theory of Acceptance and Use of Technology
Technopedagogic Content Knowledge
Teacher Performance
Amaç: Bu araştırmada öğretmenlerin etkileşimli tahtayı kabul ve kullanımları,
teknolojik pedagojik alan bilgileri ve etkileşimli tahta kullanımı geçiş becerilerinin
performanslarına etkisini incelemek amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırmada ele alınan faktörlerin arasındaki neden-sonuç ilişkisine
dayanarak yapısal eşitlik modeli temelinde nedensel desen kullanılmıştır. Araştırmanın
çalışma grubu 2015-2016 eğitim öğretim yılında Eskişehir il sınırları içerisinde ilkokul,
ortaokul ve liselerde görev yapan 305 öğretmenden oluşmuştur. Araştırmanın verileri
Etkileşimli Tahta Kabul ve Kullanım Ölçeği, Teknopedagojik Alan Bilgisi Uygulama
Ölçeği, Etkileşimli Tahta Geçiş Çerçevesi Ölçeği ve Öğretmen Performansı Ölçeği
olmak üzere 4 ölçme aracıyla toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel
analizler, t-testi, ANOVA, korelasyon, basit doğrusal regresyon analizi, çoklu regresyon
analizi, kümeleme analizi ve yapısal eşitlik modelinin test edilmesinde yol analizi
kullanılmıştır.
Bulgular: Teknolojik pedagojik alan bilgisinin etkileşimli tahta kabul ve
kullanımı ve öğretmen performansı üzerinde olumlu yönde etkisi; etkileşimli tahta
kabul ve kullanımının etkileşimli tahta geçiş becerileri ve öğretmen performansı
üzerinde olumlu yönde etkisi; etkileşimli tahta geçiş düzeylerinin öğretmen performansı
üzerinde olumlu yönde etkisi olduğu bulgularına ulaşılmıştır. Bu bulgular öğretmen
performansı ile öğretmenlerin etkileşimli tahta kabul ve kullanımı, teknolojik pedagojik
alan bilgileri, etkileşimli tahta geçiş becerileri arasındaki ilişkilere dayanan modelin
oluşturulabileceğini göstermektedir.
Sonuç ve Öneriler: Bu araştırma teknoloji entegrasyonu bağlamında
öğretmenlerin performanslarının teknolojik pedagojik alan bilgileri, etkileşimli tahta
kabul ve kullanımı, etkileşimli tahta geçiş becerilerinin birbirleriyle ilişkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu açıdan teknolojik pedagojik alan bilgilerinin ve etkileşimli
tahta kullanımlarının performanslarına olumlu yönde yansıdığı söylenebilir. Bu
sonuçlardan hareketle öğretmen performansının geliştirilmesinde teknolojik pedagojik
alan bilgisi ve etkileşimli tahta kullanımı önem taşımaktadır.
Purpose: This research aimed to explore the acceptance and usage of the
teachers towards the interactive whiteboard, their technologic pedagogic content
knowledge and the effect of their interactive whiteboard transition skills to their
performance.
Method: The method used in the research is casual design on the basis of
structural equation model, based on the cause and effect relationship between the factors
discussed in the research. The study group of the research consisted of 305 teachers,
who were working in primary schools, secondary schools and high schools within the
borders of EskiĢehir province in the academic year of 2015-2016. Data were collected
through 4 measurement tools, namely ―Interactive Whiteboard Acceptance and Use
Scale‖, ―Technopedagogical Content Knowledge Practical Scale‖, ―Interactive
Whiteboard Transition Framework Scale‖, and ―Teacher Performance Scale‖.
Descriptive analysis, t-test, ANOVA, correlation, simple linear regression analysis and
multiple regression analysis were used for the analysis of the data, whereas path
analysis was used for testing structural equation model.
Results: It was found that technologic pedagogic content knowledge has
positive effect on the acceptance and use of interactive whiteboard and teacher
performance; the acceptance and use of interactive whiteboard has positive effect on the
interactive whiteboard transition skills and teacher performance; interactive whiteboard
transition level has positive effect on teacher performance. These findings show that a
model based on the relationships between teacher performance, teachers‘ acceptance
and use of interactive board, their technologic pedagogic field knowledge, and their
interactive whiteboard adaptation level can be developed. Conclusion and Suggestions: As a result of this research, it was concluded that
teacher performance, teachers‘ acceptance and use of interactive whiteboard,
technologic pedagogic content knowledge, and interactive whiteboard adaptation level
are interrelated. From this perspective, it can be said that teachers‘ technologic
pedagogic content knowledge and interactive whiteboard usage are reflected positively
into their performance. According to these results, technologic pedagogic content
knowledge and interactive whiteboard usage are significant on the improvement of
teacher performance.
2018-04-17T05:21:43Z
2018-04-17T05:21:43Z
2018-04-17T05:21:43Z
2017
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1491
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1492
2018-04-18T00:00:38Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmenlerin sınıf yönetimi uygulamalarının değerlendirilmesi
Dulay, Sabiha
Karadağ, Engin
TR162830
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Sınıf Yönetimi
Etkili Sınıf Yönetimi Uygulamaları
Öğretmen Tipolojileri
Classroom Management
Effective Classroom Management Practices
Teacher Typologies
Amaç: Bu çalışmada öğrenciler tarafından sevilen ve başarılı öğretmenlerin kullandıkları sınıf yönetimi mekanizmalarından yola çıkarak öğretmen tipolojilerin oluşturulması amaçlanmıştır. Bu bağlamda, oluşturulan tipolojiler doğrultusunda öğretmenlere sınıf yönetiminde etkili olabilecekleri farklı yollara ve neden bazı öğretmenlerin öğrenciler üzerinde daha fazla etki yarattığına ilişkin bir çerçeve sunulmaya çalışılmıştır.
Yöntem: Bu çalışma nitel araştırma paradigmasına dayalı çoklu durum çalışması modeli temel alınarak tasarlanmıştır. Kartopu örnekleme yöntemi ile belirlenen on altı öğretmen ve bu öğretmenlerin öğrencileri araştırmanın çalışma grubunu oluşturmuştur. Yarı yapılandırılmış görüşme, katılımcı gözlem, doküman ve artifakt incelemesi kullanılarak elde edilen veriler tümevarımsal nitel içerik analizi ile analiz edilmiştir.
Bulgular: Araştırma elde edilen veriler doğrultusunda on bir farklı öğretmen tipolojisine ulaşılmıştır. Bunlar; sahne sanatçısı, psikolog, grup dinamiğini şekillendiren, geminin kaptanı, ebeveyn, teknoloji kurdu, uzman, savaşçı, komedyen, sihirbaz ve ideal öğretmen tipleridir. Araştırma kapsamında her bir öğretmenin kullandığı sınıf yönetimi uygulamaları otoritenin inşası, öğretmen, öğrenci ve velilerle olan ilişkiler, öğretimi planlama ve gerçekleştirme, sınıf kuralları ve rutinlerini belirleme, sorunlu davranışların yönetimi, özendiriciler ve ödüllerle uygun davranışın yönetimi ve öğretmenlere tavsiyeler temaları altında ele alınmıştır.
Sonuç ve Öneriler: Öğretmenlerin sınıf yönetimi uygulamaları incelendiğinde bu öğretmenlerin karşılaştıkları sorunlara çözüm bulma ve sahip oldukları öğretmen kimliklerine bürünmelerinde sınıf yönetimine ilişkine alınan eğitimler yerine öğrencilik yıllarında ve öğretmenlikte elde edilen deneyimlerin etkili olduğu alınan eğitimlerin ise teorik kaldığı görülmüştür. Araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda öğretmenlerin tek bir tipolojiye bağlı kalmadığı okullarının içinde bulunduğu şartlar ve öğrencilerinin özelliklerine bağlı olarak farklı tipolojilere büründükleri dikkat çekmektedir. Bu bağlamda tipolojiler arası geçirgenliklerin olduğu ve bu sebeple öğretmenlerin etkili olabilecekleri sınıf yönetimi uygulamalarının duruma bağlı olarak değişmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca, öğrencilerin öğretmenlerine göre hizalandıkları özellikle kendilerine ilgi gösteren, değer veren ve ihtiyaçlarını önemseyen öğretmenlerine saygı ve minnet duyma ve onlarla işbirliği yapma eğilimi gösterdiği dikkat çekmektedir. Bu durum öğretmenlerin öğrencilerle kurdukları olumlu iletişimin etkili bir sınıf yönetiminde son derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Purpose: In this study, it was aimed to constitute typologies by using the classroom management practices of teachers that are thought to be successful and liked by students. In this context, in the direction of typologies, it has been tried to present a framework regarding to different ways in which teachers can be effective in classroom management and why some teachers have more influence on students.
Method: This study was designed as a multiple case study model based on the qualitative research paradigm. Sixteen teachers determined by using snowball sampling method and their students constituted the sampling group. Data which were obtained by using semi-structured interview, participant observation, document and artifact analysis, were analyzed by inductive qualitative content analysis.
Results: Eleven different teacher typologies were determined in the direction of the data obtained from this study. These are actor, psychologist, group dynamics shaper, parent, techie, expert, warrior, comedian, magician and ideal teacher. Within the scope of the research, the classroom management practices used by each teacher are examined under the themes of the construction of the authority, relations with teachers, students and parents, planning and maintaining of instruction, constituting of classroom rules and routines, disruptive behavior management, maintaining appropriate student behavior through incentives and rewards, recommendations to teachers.
Conclusion and Suggestions: When the classroom management practices of teachers were examined, it was seen that the experiences gained as a student or teacher instead of education taken in classroom management while they were solving the problems that they encounter and taking the teacher identities that they have. On the other hand the educations related to classroom seem to be theoretical to teachers. According to the findings, it is noteworthy that teachers do not adhere to a single typology and they pay different roles according to the characteristics of their students and conditions in which the schools are involved. In this context, it is reached that there are intergeneration between typologies and therefore teachers should change the classroom management practices depending on the conditions in order to be effective. It is also noted that the students are aligned to theirs teachers and they tend to respect and gratefulness to teachers especially those who care and value about students and their needs. This case reveals that positive communication that teachers make with students is very important in effective classroom management.
2018-04-17T05:21:46Z
2018-04-17T05:21:46Z
2018-04-17T05:21:46Z
2017
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1492
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1504
2018-05-09T00:00:17Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul kültürü ve örgütsel adaletin okulun yenilikçi iklimiyle ilişkisinin incelenmesi
Özgür, İlker Nebi
Yücel, Cemil
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Örgüt Kültürü
Okul Kültürü
Okulun Yenilikçi İklimi
Yenilikçi İklim
Örgütsel Adalet
Organizational Culture
School Culture
Innovative Climate
Organizational Justice
Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul kültürü ve örgütsel adaletin okulun yenilikçi iklimiyle ilişkisini incelemektir.
Yöntem: Bu çalışma korelasyonel araştırma şeklinde tasarlanmış olup bu araştırma yaklaşımında değişkenler arasındaki ilişkilerin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın bağımsız değişkenleri okul kültürü ve örgütsel adalet, bağımlı değişken ise okulun yenilikçi iklimidir. Araştırmanın evreni, 2015-2016 eğitim ve öğretim yılında Eskişehir ili Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerindeki temel öğretim ve ortaöğretime bağlı 162 okulda görev yapan 5852 öğretmenden oluşmaktadır. Tabakalı örnekleme yöntemiyle seçilen örneklemde 46 okul ve 726 öğretmen yer almaktadır. Veriler “Okul Kültürü Ölçeği”, “Okulun Yenilikçi İklimi Ölçeği” ve “Örgütsel Adalet Ölçeği” olmak üzere üç ölçek kullanılarak toplanmıştır.
Bulgular: Baskın okul kültürü hem öğretmen hem de okul düzeyinde klan kültürüdür. Cinsiyet, mesleki kıdem ve lisansüstü eğitim alma durumuna göre öğretmenlerin yenilikçi iklim algısında bir farklılaşma bulunmamıştır. Ayrıca okulun yenilikçi iklimi eğitim kademesi ve sosyo-ekonomik düzeye göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Okulun yenilikçi iklimi, pazar kültürü dışındaki kültür tipleri ve örgütsel adaletle anlamlı korelasyonlara sahiptir. Hiyerarşik regresyon analizine göre; cinsiyet oranı, sosyo-ekonomik düzey ve eğitim kademesi değişkenleri okulun yenilikçi iklimini anlamlı bir şekilde yordamamaktadır. Analize kültür tipleri değişkenleri (klan, adokrasi, hiyerarşi ve pazar) eklendiğinde, bu değişken grubundan sadece hiyerarşi kültürü değişkeninin okulun yenilikçi iklimini negatif anlamlı bir şekilde yordamaktadır. Okula ait bazı özellikler ve kültür tiplerindeki farklılıklar istatistiksel olarak ortadan kaldırılıp örgütsel adalet değişkeni işleme sokulduğunda, bu değişken okulun yenilikçi iklimini anlamlı bir şekilde yordamaktadır.Sonuç ve Öneriler: Hem öğretmen hem de okul düzeyindeki demografik özellikler yenilikçi iklimdeki varyansı anlamlı bir şekilde açıklayamamaktadır. Okulun yenilikçi iklimi için hiyerarşi kültürünün önemli olduğu, diğer kültür tiplerinin belirleyici olmadığı tespit edilmiştir. Dahası örgütsel adalet okulun yenilikçi iklimini etkileyen mühim bir değişken olarak belirlenmiştir. Adalet algısının okulun yenilikçi iklimindeki önemi ortaya çıkmıştır.
Purpose: The purpose of this study is to investigate the relationship between school culture, organizational justice and schools’ innovative climate.
Method: This study which was designed as correlational research, aimed to determine relationship between variables. The independent variables of the research are school culture and organizational justice, and the dependent variable is schools’ innovative climate. The universe of the research consists of 5852 teachers working in 162 primary schools and secondary schools in the provinces of Tepebaşı and Odunpazarı in Eskişehir between the academic years of 2015-2016. Sample selected by using stratified sampling consists of 46 schools and 726 teachers. The data were collected by using three scales: "School Culture Scale", "School Innovative Climate Scale" and "Organizational Justice Scale".
Results: The predominant school culture is clan culture for both teacher and school level. According to the gender, occupational seniority, and the status of postgraduate education, there was no difference in teachers' innovative climate perception. Moreover, the schools’ innovative climate does not differ significantly from the educational level and the socio-economic level. Schools’ innovative climate has significant correlation with culture types except market culture, and organizational justice. According to the hierarchical regression analysis; woman sex ratio, socio-economic and education level variables did not predict the school's innovative climate significantly. When culture-type variables were added (clan, adhocracy, hierarchy, and market) to analyze, only the hierarchical culture variable of this variable group predicts the school's innovative climate negatively. If some characteristics of the school and differences in culture types have been removed statistically and the organizational justice variable has been put in place, this variable has been meaningfully stimulating the schools' innovative climate.
Conclusion and Suggestions: Demographic characteristics at both teacher and school level did not explain the variance in the innovative climate meaningfully. It has been determined that hierarchical cultures are important for the schools' innovative climate and the other culture types are not determinative. Moreover, organizational justice has been identified as an important variable affecting schools' innovative climate. It was emerged that the perception of justice was important for schools' innovative climate.
2018-05-08T05:29:44Z
2018-05-08T05:29:44Z
2018-05-08T05:29:44Z
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1504
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1548
2018-06-09T00:00:22Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmenlerin örgütsel destek algıları ile örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişki
İlişen, Elif
Güngör, Semra Kıranlı
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Örgütsel Destek Algısı
Örgütsel Bağlılık
Nicel Analiz Yöntemleri
Öğretmenler
Organizational Support Perception
Organizational Commitment
Qualitative Analysis Methods
Teachers
Amaç: Araştırmanın amacı öğretmenlerin örgütsel destek algıları ile örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkinin araştırılmasıdır. Yöntem: Çalışmanın örneklemini tesadüfi örnekleme yöntemiyle ulaşılan 521 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak iki anket kullanılmıştır.
Verilerin analizinde, tanımlayıcı istatistikler, faktör yükleri, varyans açıklamaları yapılmıştır. Normal dağılıma uygunluk testi için Kolmogorov-Smirnov; bağımsız iki örneklem için Mann-Whitney U; ikiden fazla bağımsız örneklem için Kruskal-Wallis H testi kullanılmıştır. Ölçekler arasındaki ilişkileri saptamak için Spearman Korelasyon; örgütsel desteğin örgütsel bağlılığın yordayıcısı olup olmadığını saptamak için regresyon analizi yapılmıştır. Bulgular: Çalışmaya 265 kadın 256 erkek öğretmen katılmıştır. Öğretmenlerin algıladıkları örgütsel destek cinsiyet, okul türü, branş, kıdem ve yaş değişkenlerine göre; örgütsel bağlılık düzeyi cinsiyet, okul türü, kıdem, kurum görev süresi ve yaş değişkenlerine göre anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır.
Örgütsel destek algısı il örgütsel bağlılık anlamlı düzeyde ve pozitif yönde ilişkilidir. Öğretimsel destek, yönetsel destek ve adalet değişkenleri öğretmenlerin örgütsel bağlılığının yordayıcısı olduğu belirlenmiştir. Sonuç ve Tartışma: Örgütsel destek algısı tüm alt boyutlarıyla örgütsel bağlılık üzerinde belirleyicilik özelliğine sahiptir. Alanyazın incelendiğinde örgütsel destek algısı ile örgütsel bağlılık arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu; örgütsel destek algısı örgütsel bağlılığı arttırdığı görülmektedir (Havaei, Dahinten ve Macphee, 2013; Gürbüz 2012; Benlioğlu ve Atanur Başkan, 2014; Lee ve Peccei, 2007; Kaplan, 2010).
Purpose: The purpose of this research to investigate the relationship between teachers’ organizational support perceptions and organizational commitment. Method: The sample of the study is composed of 521 teachers reached by random sampling method. Two questionnaires were used as data collection tool.
In the analysis of the data, descriptive statistics, factor loadings, variance explanations were made. Kolmogorov-Smirnov for normal distribution compliance test; Mann-Whitney U for two independent samples; Kruskal-Wallis H test was used for more than two independent samples. A regression analysis was conducted to determine whether organizational commitment is predictive of organizational commitment and spearman correlation was conducted to determine relationships between scales. Results: 265 female and 256 male teachers participated in the study. According to gender, school type, branch, seniority and age variables, organizational support perceived by teachers is as follows; Organizational commitment level is significantly different according to gender, school type, seniority, duration of institutional work and age.
Organizational support perception is associated with organizational commitment at a significant level and positively. Educational support, managerial support and justice variables were found to be predictive of teachers' organizational commitment. Conclusion and Discussion: Organizational support perception has determinative properties on organizational commitment with all its sub-dimensions. When the literature is examined, there is a significant positive correlation between organizational support perception and organizational commitment; Organizational support perception seems to increase organizational commitment (Havaei, Dahinten ve Macphee, 2013; Gürbüz 2012; Benlioğlu ve Atanur Başkan, 2014; Lee ve Peccei, 2007; Kaplan, 2010).
2018-06-08T05:28:51Z
2018-06-08T05:28:51Z
2018-06-08T05:28:51Z
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1548
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1549
2018-06-09T00:00:24Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_146
Akademisyenlerin yabancı dil bilgisi seviye tespit sınavı’nın (YDS) içeriği ve ket vurma etkisine ilişkin görüşleri
Polat, Murat
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitimde Araştırma Yöntemleri ve İstatistik
YDS
Sınav İçeriği
Ket Vurma Etkisi
Ölçek Geliştirme
Dil Yeterliliği
FLPE
Test Content
Washback Effect
Scale Development
Foreign Language Proficiency
Amaç: 2015-2017 yılları arasında yapılan bu çalışmada Türkiye’de yabancı dil seviyesi
ölçme ve değerlendirmesinde kullanılan Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı’nın
(YDS) içeriği ve ölçme/değerlendirme sonuçlarının akademisyenler üzerindeki etkileri
üzerine bir araştırma yapılmıştır. Bu araştırmanın temel amacı, akademisyenlerin
YDS’nin geçerliği ve yabancı dil öğrenimi üzerine ket vurma etkisiyle ilgili görüşlerini
incelemektir.
Yöntem: Araştırmada akademisyenlerin görüşlerinin daha detaylı incelenebilmesi ve
örneklendirilebilmesi maksadıyla karma yöntem tercih edilmiştir. Nicel veri
toplanabilmesi için araştırmacı tarafından geliştirilen iki adet ölçek kullanılmış, sonraki
aşamada araştırmadan elde edilen sonuçları yorumlamaları için katılımcılarla yarı
yapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: YDS’nin yabancı dil ölçmede yazma, dinleme ve konuşma soruları
içermediğinden yeterli görülmediği, zorluğu yüzünden akademisyenler üzerinde baskı
oluşturduğu ve yabancı dil öğrenme ve o dili geliştirme konusunda katılımcıları olumsuz
güdülediği belirlenmiştir.
Sonuç ve Tartışma: YDS’nin geçerliği ve ket vurma etkisiyle ilgili akademisyenlerin
olumlu görüşlere sahip olmadıkları, sınav içeriği ve sonuçlarla ilgili esasların yeniden
düzenlenmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Aim: The aim of the study is to explore the content of Foreign Language Proficiency
Exam (FLPE) used in Turkey that is currently used to measure and evaluate foreign
language levels and find out the effects of measurement/evaluation results on
academicians. The main purpose of this study is to examine the opinions of academicians
regarding the validity of FLPE and its washback effect on foreign language learning.
Method: This study uses mixed method in order to examine and exemplify the opinions of
academicians in more detail. In order to collect qualitative data, two scales developed by the
researcher were used, and later semi-structured interviews were conducted to obtain the
comments of the participants about the results.
Findings: According to the findings of the study, it was found that FLPE is considered
insufficient since it does not include writing, listening and speaking components, it causes
pressure on academicians because of its difficulty level, and it motivates them negatively in
terms of learning and improving foreign language learning.
Conclusion and Discussion: It was concluded that academicians do not have positive
opinions about the validity and washback effect of FLPE and it was suggested that the
exam content and the regulations regarding the results should be reconsidered.
2018-06-08T05:28:54Z
2018-06-08T05:28:54Z
2018-06-08T05:28:54Z
2017
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1549
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1550
2018-06-09T00:00:39Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_146
Ortaokul öğrencilerinin TEOG başarısına etki eden faktörlerin çok düzeyli analizi
Akay, Emel
Karadağ, Engin
TR51737
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitimde Araştırma Yöntemleri ve İstatistik
Akademik Başarı
TEOG Sınavı
Çok Düzeyli Doğrusal Model
Öğrenci Faktörleri
Ailevi Faktörler
Okul Etkililiği
Öğretmen Nitelikleri
Sosyo-Ekonomik Düzey
Academic Achievement
TEOG Exam
Hierarchical Linear Model
Student Factors
Parental Factors
School Effectiveness
Teacher Qualities
Socio-Economic Status
Amaç: Bu araştırmanın temel amacı, TEOG sınavlarında öğrencilerin başarı
düzeylerini etkileyen faktörleri incelemektir. Bu temel amaç çerçevesinde, çalışmanın
alt amaçları, bağımlı değişken olan TEOG sınavlarındaki başarı düzeylerinin, bağımsız
değişkenler olan okulun sosyo-ekonomik düzeyi ve okul etkililiği, öğrenci özellikleri ve
veli özellikleri gibi kaynaklara göre farklılaşıp farklılaşmadığını tespit etmektir.
Yöntem: Eskişehir ilindeki devlet ortaokullarında 2015-2016 öğretim yılında eğitim
gören 8. sınıf öğrencilerinin TEOG sınavlarında başarı düzeylerini etkileyen faktörleri
ve bu faktörlerin birbirleriyle ilişkilerini çok düzeyli doğrusal model yoluyla incelemeyi
amaçlayan bu çalışma nedensel karşılaştırma modeli ile yürütülen bir araştırmadır.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular, okulların bulunduğu mahallelerin sosyoekonomik
düzeyinin okul etkililiği üzerinde etkili olduğunu, TEOG puanları
bakımından okullar arasında anlamlı düzeyde fark olduğunu, okul etkililiğinin ve
okulların sosyo-ekonomik düzeyinin öğrencilerin TEOG puanlarını etkilediğini, öğrenci
ve veli değişkenlerinin TEOG puanlarında fark yarattığını ve birinci düzey ve ikinci
düzey değişkenlerin birbiriyle ilişkili olduğunu göstermektedir.
Sonuç ve Tartışma: Öğrencilerin TEOG sınavlarından aldığı puanlar okul, veli ve
öğrenciden kaynaklanan faktörler ile ilişkilidir. Bu paydaşlar akademik başarıyı
artırmak amacıyla bilgilendirilmeli ve okulların etkililiğini ve öğretmen niteliklerini
geliştirmek adına girişimler yürütülmelidir.
Purpose: The main purpose of this study is to analyze the factors affecting students’
academic achievement in TEOG exams. In this respect, the study aims to determine
whether the dependent variable, the achievement levels of students, differ based on the
independent variables which are school socio-economic status, school effectiveness,
student factors and parental factors.
Method: This study, which aims to analyze the factors affecting students’ academic
achievement in TEOG exams who are in 8 grade in Eskişehir state secondary schools
during 2015-2016 school year and the relationships of these factors by using
hierarchical linear modeling, is a casual comparative type of research.
Results: The results of the study reveal that socio-economic status of the
neighborhoods that schools locate influences school effectiveness, there is a significant
difference among schools in terms of TEOG scores, school socio-economic status and
school effectiveness affect TEOG scores, student and parental factors create a
difference on TEOG scores and several level 1 and level 2 variables are related with
each other.
Conclusion and Discussion: TEOG scores of students are related with factors stem
from students, parents and schools. These stakeholders should be informed about the
significant factors to increase academic achievement and attempts should be undertaken
to develop school effectivenss and teacher qualities.
2018-06-08T05:28:57Z
2018-06-08T05:28:57Z
2018-06-08T05:28:57Z
2017
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1550
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1551
2018-06-09T00:00:43Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Yükseköğretimde okul terkinin değerlendirilmesi
Gülşen, Fatma Uslu
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Yükseköğretim Politikaları
Yükseköğretime Katılım
Yükseköğretimde Okul Terki
Higher Education Policies
Higher Education Participation
College Dropout
Amaç: Bu çalışmada yükseköğretimde lisans düzeyinde okulu terk eden bireylerin bakış
açısından okulu terk etme kararında etkili olan etkenler ve bu etkenler arası ilişkinin
belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışmada nitel araştırma yaklaşımı kullanılmıştır. Çalışma grubu
yükseköğretimde okul terki tecrübesine sahip 19 katılımcıdan oluşmuştur. Çalışmanın
verileri, yüz yüze görüşme tekniği ile araştırmacı tarafından geliştirilen ve 24 sorudan
oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Toplanan veriler,
başlıca örüntüleri belirleme, kodlama ve kategorilere ayırma işlemlerini kapsayan içerik
analizi tekniği ile analiz edilmiştir.
Bulgular: Analiz sonucunda okul terki kararının bir anda verilen bir karar olmaktan öte,
yükseköğrenime geçiş öncesi, yükseköğrenim ve yükseköğrenimi terk etme süreci olmak
üzere üç temel süreç içerisinde açıklanabileceği bulgusuna ulaşılmıştır. Yükseköğrenim
öncesi süreçler bölüm tercihi temasını içerirken, yükseköğrenim süreci sosyal uyum,
akademik ve örgütsel etkenler temalarını içermektedir. Son olarak yükseköğrenimi terk
etme süreci ise okulu bırakmaya karar verme ve okul terki sonrası yaşantılar temalarından
oluşmuştur.
Sonuç ve Tartışma: Çalışma bulguları, katılımcıların yükseköğrenimde okul terki
kararında, yükseköğrenim öncesi ve yükseköğrenim süreçlerini kapsayan çeşitli bireysel,
ailesel, akademik ve sosyal etkenlerin etkili olduğunu ortaya koymuştur. Yükseköğrenim
öncesi süreçlerde mezun olunan ortaöğretim türü, yükseköğrenim görme nedenleri, mesleki olgunluk düzeyi, seçim yapmada özerk olamama, anne-babanın eğitim seviyesi
ve mesleği, lisans yerleştirme sınav puanı gibi konuların katılımcıların üniversite bölüm
tercihini etkilediği tespit edilmiştir. Okul terki kararında etkili olan yükseköğrenim
süreçleri ise sosyal uyumu etkileyen arkadaş ilişkileri, sosyal çevre, üniversitenin
bulunduğu şehrin olanakları, ilgi alanı ve yeteneklerinin farkına varma gibi etkenlerin
yanı sıra, öz düzenlemeli öğrenme becerileri, derslere yönelik izlenimler, öğretim üyeleri
ile iletişim, bölüme yönelik algılar ve devamsızlık gibi akademik etkenler ve kurumsal
aidiyet, akademik danışmanlık sistemi ve yerleşke olanaklarına ilişkin örgütsel
etkenlerden oluşmaktadır. Katılımcıların terk kararı vermesinde ise yanlış bölüm tercihi,
maddi imkânsızlıklar, akademik başarısızlık, memur olarak atanma, başka bir işte
çalışıyor olma, kendi işini kurma, evlilik ve mezuniyet sonrası iş olanakları etkili
olmuştur.
Purpose: The purpose of this study is to determine the factors which affect the decision
of college dropout at undergraduate level from the point of view of the individuals who
dropped out from higher education.
Method: Qualitative research approach was used in this study. The study group was
consisted of 19 participants with dropout experience in higher education. The data of the
study had been collected by using semi-structured interview form including 24 questions
via face to face interviews. The data had been analyzed with content analysis method,
including the process of defining, encoding and classifying major patterns.
Results: As a result of the analysis it has been found that individuals’ dropout decision
can be explained in three basic processes as pre-college experiences, college process and
dropout decision process from college. While pre-college experiences include the
preference of department, college process includes social adaptation, academic and
organizational factors. Finally, the dropout process consist of the decision to leave the
school and life experiences after college drop out themes.
Conclusion and Discussion: The findings of the study showed that dropout decision of
participants were influenced by various individual, familial, academic and social factors,
including pre-college experiences and college processes. Pre-college experiences based
on the type of the graduated high school, the meaning attached to the higher education,
the level of vocational maturity, lack of autonomy in department preference, parental
education level and profession and university entrance examination score affect
department preference of participants. The college processes that are effective in college dropout decision is comprise of social integration, academic factors and organizational
factors themes. While social integration theme includes peer relationship, social
environment, the opportunities of the city where the university is located and the
awareness of own interests and abilities, academic factors theme includes self-regulated
learning skills, impression towards classes, communication with instructors, perception
towards department and absenteeism. In addition to these, organizational factors theme
includes institutional belonging, academic advisory system and campus facilities.
According to the participants’ statements, wrong choice of department, financial
impossibilities, academic failure, appointment as civil servant, working in another job,
setting up own business, marriage and employment opportunities post-graduation have
impacted on college dropout decision.
2018-06-08T05:28:59Z
2018-06-08T05:28:59Z
2018-06-08T05:28:59Z
2017
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1551
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1552
2018-06-09T00:00:46Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmenlik mesleğine ilişkin etik kodlar
Koçyiğit, Mehmet
Karadağ, Engin
TR31699
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Etik
Meslek Etiği
Öğretmen
Öğretmenlik Meslek Etiği
Etik İlkeler
Etik Kodu
Etik Eğilimler
Ethics
Professional Ethics
Teachers
Ethics For Teaching Profession
Ethical Principles
Code of Ethics
Ethical Tendencies
Amaç: Bu araştırma öğretmenlerin yargılarına göre, öğretmen davranışlarına ilişkin bir etik kodu oluşturulmasını ve bu yargıların etik kuramları çerçevesinde değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Yöntem: Bu çalışma keşfedici korelasyonel desende nicel bir çalışmadır. Araştırmada araştırmacı tarafından geliştirilen öğretmenlik mesleği etik ilkeler envanteri ve etik eğilimler ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada Afyonkarahisar il merkezinde devlet okullarında görev yapan 305 öğretmenden veri toplanmıştır. Araştırma sonunda öğretmenlik mesleği etik ilkeler envanteri maddelerinden öğretmenler için bir etik kodu ortaya konmuştur. Bulgular: Araştırma bulgularına göre öğretmenlerin büyük çoğunluğu (%62.6) deontolojik etik eğilimlere sahiptir. Öğretmenlerin etik eğilimlerinde okul türü, kıdem, branş ve cinsiyet değişkenlerine göre anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Etik eğilimler öğretmenlerin mesleki etik ilkelerle ilgili etik yargılarıyla pozitif, düşük düzeyde ilişkiye sahiptir ve etik yargıları %8.7 oranında yordamaktadırlar. Araştırmanın bulgularına göre öğretmenlerin mesleki etik ilkeler ile ilgili yargıları okul türüne, kıdeme, eğitim durumu ve cinsiyete göre anlamlı şekilde farklılaşmıştır. Branş değişkenine göre bir farklılaşma tespit edilmemiştir. Sonuç ve Tartışma: 56 madde ve altı faktörden oluşan geçerli ve güvenilir Öğretmenlik Mesleği Etik İlkeler Envanteri aracılığıyla öğretmenlerin mesleki etik davranışlar ile ilgili yargıları tespit edilmiştir. Etik Eğilimler Ölçeği aracılığıyla da öğretmenlerin etik eğilimleri ortaya konmuştur. Ortaya konulan bu etik eğilimlerin öğretmenlerin mesleki etik davranış ilkeleri ile ilgili yargılarını düşük düzeyde yordadığı tespit edilmiştir. Araştırmanın somut çıktıları olarak farklı örneklemlerle farklı araştırmalarda da kullanılabilecek bir Öğretmenlik Mesleği Etik İlkeler Envanteri, bir Etik Eğilimler Ölçeği ve öğretmenler için hazırlanmış bir mesleki etik kodu sıralanabilir.
Purpose: The purpose of this study is to constitute a code of ethics for teachers considering the judgements of teachers about teacher behaviours and to analyse these judgements within the framework of the theories of ethics. Method: This study is a quantitative study designed in explanatory correlational design. In the study, teaching profession ethical principles inventory and ethical tendencies scale, which were developed by the researcher, were used. The data was collected from 305 teachers working at public schools in Afyonkarahisar city centre. As a result of the study a code of ethics for teachers were constituted using the items of teaching profession ethical principles inventory. Results: According to the findings of the study, a great deal of teachers have deontological ethical tendencies (62.6%). Some significant differences were found in the ethical tendencies of the teachers according to the variables of the school type, seniority, branch and gender. Ethical tendencies have positive low level correlations with the ethical judgements of teachers about professional ethics principles and they predict the ethical judgements at a rate of 8.7%. The judgements of the teachers regarding professional ethical principles for teachers differentiated significantly according to the variables of the school type, seniority, and gender. No difference was found regarding the variable of branch. Conclusion and Discussion: The judgements of teachers about professionally ethical behaviours were identified via teaching profession ethical principles inventory. The ethical tendencies of the teachers were identified using Ethical Tendencies Scale. As concrete outputs of the study, a Teaching Profession Ethical Principles Inventory and an Ethical Tendencies Scale, which can be used in different settings, with different participants and for different studies, and a code of ethics for teachers can be listed.
2018-06-08T05:29:02Z
2018-06-08T05:29:02Z
2018-06-08T05:29:02Z
2017
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1552
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1714
2019-07-05T00:00:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
İlköğretim yedinci sınıf öğrencilerinin matematik dersi bilişsel hazır bulunuşluk düzeyleri ile matematik kaygı düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi
Ergenç, Tuba Safiye
Arı, Asım
Matematik kaygısı
Hazır bulunuşluk
İlköğretim
Maths anxiety
Readness at maths
Primary education
Bu çalışma, ilköğretim yedinci sınıf öğrencilerinin matematik hazır bulunuşluk düzeyleri ile matematik kaygı düzeylerini, bazı değişkenler açısından incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma ilköğretim okullarına devam eden yedinci sınıf öğrencilerinin matematik dersine yönelik kaygı ve hazır bulunuşluk düzeylerini belirlemek; sahip oldukları kaygı ve hazır bulunuşluk düzeylerinin cinsiyet, matematik başarısı, veli eğitim durumu ve matematik ilgisi değişkenleri açısından farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini, Eskişehir iline bağlı 20 merkez ilköğretim okulunda öğrenim gören 526 yedinci sınıf öğrencisi oluşturmaktadır. Verilerin toplanması aşamasında, Matematik Kaygı Ölçeği ve Hazır bulunuşluk Testi kullanılmıştır. Toplanan verilerin çözümlenmesinde, t-testi, varyans analizi ve korelasyon analizinden yararlanılmıştır.
Araştırmanın sonuçlarına göre, cinsiyet değişkeni göz önüne alındığında matematik
kaygı ve hazır bulunuşluk düzeyleri açısından fark bulunmamıştır. Matematik
başarısı, veli eğitim durumu ve matematik ilgisi değişkenlerine göre ise matematik
kaygı ve hazır bulunuşluk düzeyleri açısından anlamlı farklılıklar gözlemlenmiştir.
Öğrencilerin sahip oldukları hazır bulunuşluk düzeyleri ile matematik kaygı düzeyleri
arasında negatif yönlü yüksek düzeyde bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Elde
edilen sonuçlar doğrultusunda bazı öneriler geliştirilmiştir.
The aim of this study is to determine the relationship between the level of
readness at Maths and the level of Maths anxiety of the 7th grade students. The study
has been made to find out the level of readness at Maths and the level of Maths
anxiety of the 7th grade students, the range of their the level of readness at Maths and
the level of Maths anxiety according to gender, Maths success, parents‟ educational
background and if the Maths interest is different or not. The sample of the study
consist of 526 students from 20 schools of Eskişehir‟s downtown. The Anxiety
Measurement and the Being Ready Test have been used to collect the data. The t-test,
the analysis of variance and correlation have been used to analyse the data. No
differences have been found at the range of the level of readness at Maths and the
level of Maths anxiety according to gender this research. No significiant differences
from the point of the Maths success, parents‟ educational background and if the Maths
interest is different or not have been observed at the range of the level of readness at
Maths and the level of Maths anxiety. There is high and negative relation between the
level of readness at Maths and the level of Maths anxiety. Some proposals have been
developed for the results.
2019-07-04T07:00:10Z
2019-07-04T07:00:10Z
2019-07-04T07:00:10Z
2011
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1714
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1943
2021-03-11T01:00:25Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_145
Etkili psikolojik danışman nitelikleri ile iş yaşamında öznel iyi oluş ve iş yaşam kalitesi arasındaki ilişkide psikolojik sermayenin aracı rolü
Karaçam, Seda
Sapmaz, Fatma
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık
Etkili Psikolojik Danışman Nitelikleri
İş Yaşamında Öznel iyi Oluş
İşe Bağlılık
İş Yaşam Kalitesi
Psikolojik Sermaye
Effective Counselor Characteristics
Subjective Well-Being at Work
Work Engagement
Professional Quality of Life
Psychological Capital
Amaç: Bu araştırmanın amacı, psikolojik danışmanların etkili psikolojik danışman nitelikleri ile iş yaşamında öznel iyi oluşları (işe bağlılık) ve iş yaşam kaliteleri (mesleki tatmin, eşduyum yorgunluğu, tükenmişlik) arasındaki ilişkide, psikolojik sermayenin aracı rolünün belirlenmesidir. Çalışmada etkili psikolojik danışman nitelikleri yordayan değişken, psikolojik sermaye aracı değişken, iş yaşamında öznel iyi oluş (işe bağlılık) ve iş yaşam kalitesi (mesleki tatmin, eşduyum yorgunluğu, tükenmişlik) yordanan değişken olarak alınmıştır.
Yöntem: Bu araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırma, özel sektörde ve devlet kurumlarında çalışmakta olan 218’i kadın ve 115’i erkek olmak üzere toplam 333 psikolojik danışman üzerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada İkiz ve Totan (2014, s. 269-279) tarafından geliştirilen Etkili Psikolojik Danışman Niteliklerini Değerlendirme Ölçeği; Schaufeli, Salanova, GonzalezRoma ve Bakker (2002, s. 71-92) tarafından geliştirilen ve Eryılmaz ve Doğan (2012, s. 49-55) tarafından Türkçeye uyarlaması yapılan Utrecht İşe Bağlılık Ölçeği; Stamm (2005, s. 1-29) tarafından geliştirilen ve Yeşil, Ergün, Amasyalı, Er, Olgun ve Aker (2010, s. 111-117) tarafından Türkçeye uyarlanan Çalışanlar İçin Yaşam Kalitesi Ölçeği ile Luthans, Avolio, Avey ve Norman (2007, s. 541-572) tarafından geliştirilen ve Akçay (2011a, s. 115-124) tarafından Türkçeye uyarlanan Psikolojik Sermaye Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmanın amacı doğrultusunda oluşturulan aracılık modelleri PROCESS Makrosu regresyon temelli bootstrapping tekniği ile analiz edilmiştir.
Bulgular: Psikolojik danışmanların etkili psikolojik danışman nitelikleri ile iş yaşamında öznel iyi oluşları (işe bağlılık) ve iş yaşam kaliteleri arasında psikolojik sermayenin aracılığının olup olmadığı, regresyon temelli bootstrapping analizi kullanılarak incelenmiştir. Analiz sonuçlarına göre etkili psikolojik danışman niteliklerinin ve psikolojik sermayenin, iş yaşamında öznel iyi oluşu (işe bağlılık) pozitif yönde yordadığı görülmüştür. İş yaşam kalitesi; mesleki tatmin, eşduyum yorgunluğu ve tükenmişlik alt boyutlarından oluştuğu için üç ayrı model oluşturularak ele alınmıştır. İş yaşam kalitesi alt boyutları incelendiğinde ise etkili psikolojik danışman niteliklerinin ve psikolojik sermayenin mesleki tatmini pozitif; eşduyum yorgunluğu ve tükenmişliği negatif yönde yordadığı görülmüştür. Psikolojik sermayenin, etkili psikolojik danışman nitelikleri ile iş yaşamında öznel iyi oluş (işe başlılık) ve mesleki tatmin arasındaki ilişkide kısmi aracılık etkisi bulunurken; eşduyum yorgunluğu ve tükenmişlik ile ilişkisinde tam aracılık etkisi bulunmuştur.
Sonuç ve Öneriler: Bu araştırmada psikolojik danışmanların etkili psikolojik danışman nitelikleri ile iş yaşamında öznel iyi oluşları (işe bağlılık) ve iş yaşam kaliteleri (mesleki tatmin, eşduyum yorgunluğu, tükenmişlik) arasındaki ilişki ve bu ilişkide psikolojik sermayenin aracılık rolü ortaya konulmuştur. Bu doğrultuda psikolojik danışmanların hem mesleki hem de psikolojik açıdan kendilerine yapacakları yatırımların, iş yaşamlarını pozitif yönde etkileyebileceği söylenebilmektedir. Oluşturulan modeller ve elde edilen bulgular doğrultusunda, psikolojik danışmanların etkili birer psikolojik danışman olma noktasında çaba harcamaları ile psikolojik sermayelerine yatırım yapmalarının; iş yaşamlarında negatif duygu ve durumlara karşı koruyucu ve pozitif duygu ve durumları destekleyici olacağı düşünülmektedir.
Purpose: The aim of this study is to determine the mediator role of psychological capital in the relationship between effective counselor characteristics of psychological counselors with subjective well-being at work (work engagement) and professional quality of life (compassion satisfaction, compassion fatigue, burnout). In the study, effective counselor characteristics were predictive variable, psychological capital mediator variable, subjective well-being (work engagement) and professional quality of life (compassion satisfaction, compassion fatigue, burnout) were taken as the predicted variables.
Method: The correlational model of quantitative research design was used in this study. The research was conducted on 333 psychological counselors (218 female and 115 male) working in private sector and state institutions. In the study, Effective Counselor Characteristics Scale developed by İkiz and Totan (2014, p. 269-279); Utrecht Work Engagement Scale, developed by Schaufeli vd. (2002, p. 71-92) and adapted to Turkish by Eryılmaz and Doğan (2012, p. 49-55); Professional Quality of Life Scale, developed by Stamm (2005, p. 1-29) and adapted to Turkish by Yeşil et al. (2010, p. 111-117); Psychological Capital Scale developed by Luthans vd. (2007, p. 541-572) and adapted to Turkish by Akçay (2011a, p. 115-124) was used. For the purpose of the study, the mediation models were analyzed by PROCESS Macro regression based bootstrapping technique.
Results: Regression based bootstrapping analysis was used to determine whether psychological capital mediated the relationship between effective counselor characteristics of psychological counselors with subjective well-being at work (work engagement) and professional quality of life (compassion satisfaction, compassion fatigue, burnout). According to the results of the analysis, effective counselor characteristics and psychological capital positively predicted subjective well-being at work (work engagement).
Professional quality of life; since it consists of sub-dimensions of compassion satisfaction, compassion fatigue and burnout, three different models have ben examined. When the dimensions of professional quality of life are examined compassion satisfaction were positively; compassion fatigue and burnout were negatively predicted by effective counselor characteristics and psychological capital. While psychological capital has a partial mediating effect on the relationship between effective counselor characteristics with work engagement and compassion satisfaction; full mediation effect was found in the relationship with compassion fatigue and burnout. Conclusion and Suggestions: In this study the relationship between effective counselor characteristics of psychological counselors with subjective well-being at work (work engagement) and professional quality of life (compassion satisfaction, compassion fatigue, burnout) and the mediating role of psychological capital in this relationship were revealed. In this respect, it can be said that the investments that psychological counselors will make to them both professionally and psychologically can affect their work lives positively. In line with the models and findings obtained, it is seen that psychological counselors make an effort to become effective psychological counselors and invest in their psychological capital; it is thought to be protective against negative emotions and situations and support positive emotions and situations in work life.
2021-03-10T06:31:15Z
2021-03-10T06:31:15Z
2021-03-10T06:31:15Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1943
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1845
2021-03-10T01:06:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmenlerin görüşlerine göre istenmeyen öğrenci davranışları ve geliştirdikleri çözüm önerileri
Kızıl, Arife
Kılıçoğlu, Derya
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
İstenmeyen Öğrenci Davranışı
Sınıf Yönetimi
Disiplin
Eğitim Öğretim
Ortaokul
Student Misbehavior
Classroom Management
Discipline
Education
Elementary School
Amaç: Araştırmanın amacı, ortaokullarda çalışan branş öğretmenlerinin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışlarının neler olduğunun ve öğretmenlerin istenmeyen öğrenci davranışlarına getirdikleri çözüm önerilerinin ortaya çıkartılmasıdır.
Yöntem: Olgu bilim deseninde yapılan nitel araştırmanın çalışma grubunun belirlenmesinde “amaçlı örnekleme” yöntemlerinden “maksimum çeşitlilik örneklemesi”nden yararlanılmıştır. Çalışma grubu, 2018–2019 eğitim–öğretim yılında Ankara ili, Etimesgut ilçesindeki 6 farklı ortaokulda görev yapan 26 branş öğretmeninden oluşmaktadır. Yapılan görüşmeler sonunda elde edilen veriler içerik analizi kullanılarak çözümlenmiş ve yorumlanmıştır. Bulgular: Öğretmenlerin çoğu sınıf yönetimini zamanı etkin kullanma ve eğitim-öğretim etkinliklerinin planlanması şeklinde tanımlamışlardır. Araştırmada en sık karşılaşılan istenmeyen öğrenci davranışı; gürültü yapma, kılık-kıyafet kuralına uymama, saygısızlık, derse ilgisizlik, ödev yapmama ve devamsızlık şeklinde bulunmuştur. Kalabalık sınıflar, öğrencilerin başarı ortalaması, öğretmenlerin tutumu, aile ve çevre bu davranışları etkileyen etmenler olarak belirlenmiştir. Öğretmenlerin istenmeyen davranışları çözmek için genel uyarı, birebir konuşma ve veli görüşmelerini kullandıkları görülmüştür
. Sonuç ve Öneriler: Araştırmada öğretmenlerin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışlarının ders işlemeyi engeller nitelikte olduğu görülmüştür. Karşılaşılan bu davranışları çözmek için öğretmenlerin kullandığı yöntemlerin öğrencilerin bireysel özelliklerine göre değiştiği ve olumlu iletişim kurmanın ön planda olduğu araştırma bulgularına göre ortaya çıkmıştır. Ayrıca araştırma sonucunda okulda yapılan veli toplantıları ve Şube Öğretmenler Kurulu Toplantılarında istenmeyen öğrenci davranışlarına
değinildiği ortaya çıkmıştır. Öğretmenlere farklı ilgi ve ihtiyaçlara sahip öğrencilerle etkili iletişim kurma yöntem ve teknikleri hakkında bilgi ve beceriler kazandıracak eğitimler düzenlenebilir. Veli görüşmeleri ve toplantıları haftalık, aylık, yıllık dönemler içinde programlara bağlanabilir ve bu bilgiler velilerle sene başında paylaşılabilir. Ortaya çıkan istenmeyen öğrenci davranışlarının okul ortamında çözülmesi için eylem araştırmaları yapılabilir
Purpose: In this study it was aimed to reveal student misbehaviors faced by branch teachers in elementary schools and find out their suggestions for solution.
Method: This study was carried out through phenomenology method which is one of the methods of qualitative method. Maximum variation sampling method is utilized. The study group consisted of 26 elementary school teachers working in 6 different elementary schools in district of Ankara, Etimesgut in 2018-2019 academic years. Content analysis was used in the analysis of data.
Results: Most of the teachers defined classroom management as effective use of time and planning of educational activities. In this study, the most frequently faced student misbehaviors were noise, dressing inappropriately, being disrespectful, not completing work, and school dropout. Crowded classes, average achievement of students, attitude of teachers, family and environment were determined as factors affecting these behaviors. Warning, one-to-one conversation and parent interviews were used mostly to solve problems by teachers.
Conclusion and Suggestions: In this research, it was seen that students’ misbehavior faced by teachers prevented the education and work. It was found that the methods used by the teachers depend on the individual characteristics of the students and positive communication was used most by the teachers. According to the result of research student misbehaviors were discussed at Parents’ Meetings and Branch Teachers’ Meetings in schools. Trainings can be organized for teachers about effective communication methods and techniques in order to communicate properly with students. Meetings with parents can be organized weekly, monthly or yearly and this information can be shared with parents at the beginning of the year. Action research can be conducted to resolve student misbehavior in the school environment.
2021-03-09T10:48:15Z
2021-03-09T10:48:15Z
2021-03-09T10:48:15Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1845
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1844
2021-03-10T01:06:14Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Türkiye’de uzaktan eğitim temalı 2013-2018 yılları arasında yapılan lisansüstü tezlerin incelenmesi
Orakcıoğlu, Emrah
Demirci, Cavide
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Uzaktan Eğitim
Literatür Taraması
İçerik Analizi
Durum Çalışması
Distance Education
Literature Review
Content Analysis
Case Study
Amaç: Bu araştırmanın amacı; uzaktan eğitim temalı Türkiye’de 2013-2018 yılları arasında yayınlanmış doktora ve yüksek lisans tezlerinin tematik dağılımları ve metodolojik özellikleri ile bir bilimsel araştırmada bulunması gereken temel unsurlar bağlamında değerlendirilmesidir. Bu temel amaç doğrultusunda tezler, giriş, yöntem, bulgular, sonuç ve öneriler başlıkları altında incelenecek ve demografik özellikleri bakımından analiz edilmiştir. Yöntem: Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseninden faydalanılmış, çalışma grubu amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlenmiş ve veriler “Akademik Yayın İnceleme Formu” kullanılarak toplanmıştır .
Bulgular: Elde edilen bulgulara göre araştırma kapsamına giren tezlerin en çok üzerinde durduğu konunun web tabanlı uzaktan eğitim uygulamaları olduğu, sırasıyla nicel, nitel ve karma araştırma yöntemlerinin kullanıldığı, doktora tezlerinde Anadolu ve Ankara Üniversitelerinin, yüksek lisans tezlerinde ise Gazi Üniversitesinin başı çektiği ve en çok doktora tezinin 2013 ve 2014 yıllarında, en çok yüksek lisans tezinin ise 2018 yılında yapıldığı bulunmuştur.
Sonuç ve Öneriler: Araştırma kapsamına giren tezlerin genel manada bir bilimsel araştırmada bulunması gereken temel özellikleri taşıdığı, nicel çalışmaların tarama, nitel çalışmaların ise durum çalışması üzerinde yoğunlaştığı, örneklem seçim tekniği olarak her iki araştırma türünde de amaçlı örnekleme yöntemlerinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Uzaktan eğitim alanında daha çok doktora tezinin yapılması, bundan sonraki çalışmaların sadece başlığında uzaktan eğitim ifadesi geçen çalışmaları değil alanla ilgili diğer çalışmaları da kapsaması önerilmektedir.
Purpose: The purpose of this study is to evaluate the theses and dissertations published in Turkey between 2013 and 2018 in the field of distance education in terms of thematic research fields, methodological preferences and the components that scientific researches should include. In accordance with this purpose, the these and dissertations have been analyzed with regard to such sections as introduction, method, findings, result and recommendations.
Method: This qualitative study has been carried out through collective case study method and has been made use of purposeful sampling.
Results: The results suggest that the most popular theme among the researches is web-based distance learning, most preferred designs are quantitative, qualitative and mixed research, respectively. The top universities publishing doctoral dissertations in the field of distance education are the universities of Anadolu and Ankara while Gazi University ranks first in master’s theses in the same field. The years of 2013 and 2014 outnumbers other years in terms of doctoral dissertations while 2018 has been found as the year when the most master’s theses has been carried out.
Conclusion and Recommendations: It has been found out that the dissertations and theses generally have the basic components of a scientific research. The quantitative studies has mostly been designed in survey model while qualitative studies have more focused on case studies. The most commonly used sampling method is purposeful sampling in the case of both research models. It has been recommended that more doctoral dissertations could be carried out in the field of distance education in Turkey and future studies may include not only the studies that the term of distance education exists in the title but also others carried out in the field.
2021-03-09T10:48:13Z
2021-03-09T10:48:13Z
2021-03-09T10:48:13Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1844
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1843
2021-03-10T01:06:30Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Türkiye’de yetişkin eğitimi temalı 2007-2018 yılları arasında yapılan lisansüstü tezlerin incelenmesi
Onuk, Damla
Demirci, Cavide
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Andragoji
Yetişkin Eğitimi
Nitel Araştırma
Andragogy
Adult Education
Qualitative Research
Amaç: Bu araştırmanın amacı; yetişkin eğitimi temalı Türkiye’de 2007-2018 yılları arasında yayınlanmış yüksek lisans ve doktora tezlerinin bir bilimsel araştırmada bulunması gereken temel unsurlar bağlamında incelenmesidir. Yöntem: Araştırmada, 2007 ile 2018 yılları arasında yetişkin eğitimi temalı yayınlanmış yüksek lisans ve doktora tezlerinin incelemesini yapmak amacıyla nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırma yönteminden durum çalışması deseninin tek desen durum çalışması türü kullanılmıştır. Bu araştırmanın çalışma evreni, Türkiye’de 1978-2018 yılları arasında yetişkin eğitimi temalı yapılmış yüksek lisans ve doktora tezleridir. Bu araştırmanın örneklemini, 2007-2018 yılları arasında yetişkin eğitimi temalı yapılmış ve YÖK Ulusal Tez Merkezi üzerinden yayınlanmış 25 adet yüksek lisans ve doktora tezi oluşturmaktadır. Araştırmanın örneklemi, amaçlı örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Araştırmada, inceleme yapmak amacıyla değerlendirme formu oluşturulmuştur. Bulgular: Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre; Türkiye’de yetişkin eğitimi temalı doktora düzeyinde yapılan çalışmaların sayısı azdır (n=4). Tematik anlamda farklı konu alanlarında çalışmaların ve araştırmaların yapıldığı gözlenmiştir. En fazla tezin bir eğitimin veya kursun değerlendirilmesi (f=9) alanında yazıldığı görülmüştür. Ulaşılan tezlerin, neredeyse yarısında (n=11, %44,00) özet bölümünde araştırma yöntemi belirtilmemiştir. Tezlerin giriş bölümünde, araştırmanın problemi açıklanırken literatür taramasına yer verilmiş ve araştırma sınırları (n=23, %92,00) büyük çoğunlukla ifade edilmiştir. Araştırmalarda, veri toplama aracı olarak en çok anket (f=13, %52,00) ve görüşme (f=12, %48,00) teknikleri kullanılmıştır. Araştırmaların
çoğunluğunda (f=20, %80,00) veri analizinin nicel veya nitel analiz yöntemleri ile yapıldığından bahsedilmiştir. Sonuç ve Öneriler: Yetişkin eğitimi temalı yayınlanan tezlerin yapıldığı üniversitelerin genellikle aynı üniversiteler olduğu görülmüştür. Araştırmalar genel itibariyle yeterli düzeyde bilgi içermesine rağmen araştırmaların yöntem kısımlarında ciddi eksiklikler içerdiği tespit edilmiştir. Yetişkin eğitimi alanında yapılan nitel araştırmaların niceliğinin ve niteliğinin artması, yurt dışı kaynaklardan daha fazla yararlanılması, yetişkin eğitimi alanında doktora düzeyinde daha fazla araştırma yapılması, araştırmaların iyi bir planlama yapılıp araştırmanın amacı ile uyumlu yöntem ve istatistiksel teknikleri içermesi gerektiği önerilmektedir.
Purpose: The purpose of the study is to evaluate the published master and postgraduate theses on adult education between 2007-2018 in Turkey according to the elements that a scientific research should have. Method: The study was designed by using qualitative research methodology and single case studies. The study universe of the research consists of the master and postgraduate theses on adult education between 1978-2018 in Turkey. The study sampling of the research consists of the published 25 master and postgraduate theses on adult education between 2007-2018 in Turkey. The purposive sampling was determined for the sampling of the research. An Evaluation Form was designed for the evaluation of the theses. Results: The findings revealed that the number of the published postgraduate theses on adult education is very low in Turkey (n=4). The topics of the studies differ from each other. The frequently used study topic is the evaluation of a course or education or training on adult education (f=9). In the abstract part of the theses, nearly half of the studies (n=11, %44,00) did not include research methodology. In the introduction parts of the theses, the problem of the research, literature search for the problem of the research and the limitations of the research was mostly indicated (n=23, %92,00). The survey (f=13, %52,00) and the interview (f=12, %48,00) were the frequently used data collection instruments in the theses. It is indicated in the theses that the data analysis was mentioned (f=20, %80,00). Conclusion and Suggestions: It’s seen that the theses were generally published by the same universities. Based on the findings of the study, the evaluated theses have sufficient parts of abstract, introduction, findings, discussion, suggestions and refer
ences but however, the methodology parts have deficiencies. It could be said that the quality and quantity of the qualitative research methodology on adult education should increase, the foreign-based references should be included more in the theses, more researches should be done at postgraduate level on adult education, the researches should be planned well and include the appropriate methodology and statistical techniques.
2021-03-09T10:48:10Z
2021-03-09T10:48:10Z
2021-03-09T10:48:10Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1843
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1841
2021-03-10T01:06:45Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Pozitif psikolojik sermaye birey örgüt uyumu ve örgütsel yabancılaşma arasındaki ilişki
Seçilmiş, Gülcan
Şentürk, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Pozitif Psikolojik Sermaye
Birey-Örgüt Uyumu
Örgütsel Yabancılaşma
Öğretmenler
Positive Psychological Capital
Person Organization Fit
Organizational Alienation
Teachers
Amaç: Modern ve kapitalist toplum düzeninde nesnelere verilen değer artmış, insani duyguları azalan birey ise tüketim odaklı bir varlığa dönüşmesiyle kendine, yakın çevresine ve topluma yabancılaşmıştır. Hayatın her alanında var olan örgütlerde de yabancılaşma sorunu, çalışanların olumsuz davranışlarda bulunmasına neden olabilmektedir. Yabancılaşma, insanların yetiştirilmesinde büyük bir rol oynayan eğitim örgütlerinde olunca konunun önemi daha da artmaktadır. Bu noktadan hareketle çalışmanın amacı; öğretmenlerin örgütsel yabancılaşma, birey-örgüt uyumu ve pozitif psikolojik sermaye algı düzeylerin tespit etmek, bu değişkenler arasındaki ilişkiyi saptamak ve araştırmanın sonuçlarına göre örgütsel yabancılaşma sorununa ilişkin çözüm önerileri getirmektir. Yöntem: Bu amaç doğrultusunda öğretmenlerin örgütsel yabancılaşma, bireyörgüt uyumu ile pozitif psikolojik sermaye algıları arasındaki yapısal ilişkileri açıklayan bir model oluşturulmuş ve modeli test etmek için Eskişehir Tepebaşı ilçesi devlet okullarında görev yapan 456 öğretmenden anket yoluyla veriler toplanmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin kişisel niteliklerini tespit edebilmek için frekans ve yüzde değerlerinin normal dağılım oranında olup olmadıklarını belirleyebilmek amacıyla Kolmogorov-Smirnov Testi; gruplar arası farklılıkların belirlenmesi için ise T Testi ve Tek Yönlü Anova Testleri uygulanmıştır. Değişkenler ve alt boyutları arasındaki ilişki ve etkilerin tespiti için Pearson Korelasyon ve Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi kullanılmıştır. Son olarak pozitif psikolojik sermayenin, birey-örgüt uyumu değişkeni
aracılığı ile öğretmenlerin örgütsel yabancılaşmalarını yordayıp yordamadığı Sobel Testi ile analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırma sonucunda pozitif psikolojik sermaye alt boyutları ile bireyörgüt uyumunun, örgütsel yabancılaşmayı etkileyen anlamlı bir etken olduğu belirlenmiştir. Ayrıca birey-örgüt uyumunun pozitif psikolojik sermaye ile yabancılaşma arasında aracılık etkisi de saptanmıştır. Sonuç: Pozitif psikolojik sermaye alt boyutlarından öz yeterlik boyutu ile bireyörgüt uyumu değişkenlerinin yabancılaşma konusunda kayda değer bir etkisi olduğu öteki boyutların ise kayda değer bir etkide bulunmadığı görülmüştür. Öğretmenlerin örgüte uyumlarının sağlanması ve öz yeterlilik algılarının yükseltilmesi ile davranış değişikliklerin ortaya çıkacağı ve yabancılaşmanın azalacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Purpose: The value given to objects in modern and capitalist social order has increased and the individual with declining humane emotions is a consumer-driven entity that turns away from feelings and alienated from society. The alienation problem in organizations that exist in every area of life may cause employees to have negative behaviors. When estrangement is in education organizations that plays a big role in the upbringing of people, the importance of the subject even increases more. From this point on the aim of this study is; to detect the organizational alienation of teachers, person organization fit and the levels of positive psychological capital perception, to determine the relationship between these variables and to bring solution suggestions to the issue of organizational alienation related to the results of the study. Method: For this purpose, a model has been created which describes the structural relationships between the organizational alienation of teachers, person organization fit and positive psychological capital perceptions in Eskişehir Tepebaşı district public schools and to test the model data were collected from 456 teachers through a survey. Kolmogorov-Smirnov Test was used to determine the personal characteristics of the teachers participating in the research and in order to detect whether frequency and percentage values show normal distribution features; T Test and One Way Anova Tests were used to determine the differences between the groups. For the determination of the relationship between the variables and their sub-dimensions Pearson Correlation and Multiple Linear Regression Analysis were used. Finally, the positive psychological capital was analyzed by Sobel Test, to see if it predicts the organizational alienation of teachers through the person organization fit variable or not.
Results: As a result of the research, positive psychological capital sub-dimensions and person organization fit were determined as a significant factor affecting the organizational alienation. In addition, the mediation effect of person organization fit between positive psychological capital and alienation was also determined. Conclusion and Suggestions: Self-efficacy among the positive psychological capital sub-dimensions and person organization fit variables had a significant effect on the organizational alienation, whereas the others did not. It has been concluded that behavioral changes will emerge and the alienation will be reduced by providing teachers' adaptation to the organization and raising their self-efficacy perceptions.
2021-03-09T10:48:03Z
2021-03-09T10:48:03Z
2021-03-09T10:48:03Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1841
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1858
2021-03-10T01:05:45Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerinin yeterliklerine ilişkin okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin görüşleri (Eskişehir ili)
Yalçın, Caner
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Yönetici Standartları
Okul Müdürleri
Yönetici Yeterlilikleri
Öğretmenler
Administrator Standards
School Administrators
Proficiency of School Administrators
Teachers
Amaç: Bu araştırmanın amacı okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin yöneticile
rin yeterliliklerine yönelik görüşlerini ortaya koymaktır.
Yöntem: Tarama modelinde olan araştırmanın evreni 2017-2018 Eğitim-
Öğretim yılında Eskişehir merkezde ortaokullarda görev yapan 2325 öğretmen ve 143
okul yöneticisinden oluşmaktadır. Örneklem olarak seçilen okulları belirlerken rastgele
örneklem seçimi modeli kullanılmıştır. Veriler Eskişehir merkez ortaokullarda çalışan
402 öğretmen ve 106 okul yöneticisinin görüşlerinden elde edilmiştir. Araştırma verileri
için “Okul Yöneticileri Yeterlik Envanteri” kullanılmıştır. Toplanan verileri analiz
ederken, t-testi, betimsel istatistikler, ANOVA ve Kolmogorov-Smirnov gibi analizler
den yararlanılmıştır.
Bulgular: Araştırmanın bulgularına göre tüm alt boyutların toplamında öğret
menler okul yöneticilerini kısmen yeterli, okul yöneticileri ise kendilerini yeterli bul
maktadır. Cinsiyet değişkinine göre yapılan karşılaştırmada erkek yöneticilerin “Eğitim
Programı Geliştirilmesi” boyutunda daha yeterli olduğu bulunmuştur. Kıdem değişkeni
ne göre yapılan karşılaştırmada ise kıdemi yüksek olan okul yöneticilerinin “Eğitim
Programı Geliştirilmesi” boyutunda daha yeterli oldukları bulunmuştur. Okul yönetici
lerinin hizmet içi eğitime katılma ve eğitim durumu gibi değişkenlerde kendi yeterlilik
lerine ilişkin karşılaştırmalarda anlamlı farklılık bulunmamıştır. Kadın öğretmenler ise
“Mesleğe Hizmet ” boyutunda erkek yöneticileri daha yeterli bulmaktadır. Mesleki kı
dem değişkeninde ise kıdem düştükçe öğretmenlerin okul yöneticilerini daha yeterli
buldukları ortaya çıkmıştır. Okul yöneticilerini, eğitim düzeyi yüksek olan öğretmenle
rin eğitim düzeyi düşük öğretmenlere göre daha az yeterli gördükleri belirlenmiştir.
Hizmet içi eğitime katılma değişkeninde ise hizmet içi eğitime fazla katılan öğretmenle
rin okul yöneticilerini daha az yeterli buldukları ortaya çıkmıştır.
Sonuç ve Öneriler: Okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin görüşleri karşılaştır
dığında, okul yöneticileri kendilerini daha yeterli bulmaktadırlar. Okul yöneticiliğini
profesyonel hale getirilip yöneticilerin yeterlilikleri hizmet içi eğitimler ile veya yüksek
lisans yoluyla geliştirilebilir. Sonuç olarak okul yöneticiliği bir meslek olarak yeniden
tanımlanmalı ve okul yöneticisi seçimi gözden geçirilmelidir.
Purpose: The purpose of the study is to reveal views of school administrators
and teachers about proficiencies of school administrators.
Method: The population of the research designed as a survey method, is compo-
sed of 2325 teachers and 143 administrators working in public secondary schools in the
central districts of Eskişehir in 2017-2018 Academic Year. Random sample selection
model was used to determine the selected schools.The data was obtained from the opi
nions of 402 teachers and 106 administrators working in secondary schools in Eskişe
hir city centre. The data were gathered through “Inventory on Proficiency of School
Administrators”.T-test, descriptive statistics, ANOVA and Kolmogorov-Smirnov were
used in the analysis of the data.
Results: According to the findings of the research, in all dimesions, teachers
find school administrators partially proficient but administrators find themselves profi-
cient. It was found that male administrators are more proficient in “Management of
Educational Program” in comparison with gender. In the comparison according to seni-
ority, it was found that administrators with a high level of seniority were more profici
ent “Management of Educational Program”. Significant differences were not found in
the comparisons of the administrators view in their in-service training and the educatio
nal status. Female teachers find male administrators more proficient in “Service to Pro-
fession” dimesion. In the seniority of the profession, it was found that the teachers fo
und the administrators more proficient as the seniority decreased.It was found that teac
hers who have a high level of education see administrators less profcient than teachers
who have a low level of education. Accorting to in-service training, it was found that
teachers who participated in in-service training more see administrators less proficient.
Conclusion and Suggestions: Comparing the views of school administrators
and teachers, school administrators find themselves most proficient. School administra
tors can be professionalized and administrators’ proficient can be provided with in-
service ways or through a master's degree. As a result, school administrators should be
redefined as a profession and the selecting of school administrators should be reviewed.
2021-03-09T12:19:22Z
2021-03-09T12:19:22Z
2021-03-09T12:19:22Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1858
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2256
2022-01-13T01:00:12Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_145
Lise öğrencilerinin akademik bağlamda akış yaşama düzeylerinin başarı hedef yönelimleri ile yordanması
Şahan, Merve Nur
Aypay, Ayşe
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Akış Deneyimi
Başarı Hedef Yönelimleri
Lise Öğrencileri
Flow Experience
Achievement Goal Orientations
High School Students
Amaç: Bu araştırmanın amacı lise öğrencilerinin akademik çalışmalarındaki akış yaşantılarının, başarı hedef yönelimleri ile yordanma düzeyini belirlemektir. Bu doğrultuda, öğrencilerin akademik bağlamda akış deneyimleri ile başarı hedef yönelimleri arasındaki ilişkiye yönelik oluşturulan hipotez modelin uygunluğunun test edilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Bu çalışma, nicel araştırma yöntemlerinden biri olan ilişkisel tarama modelinde yürütülmüştür. Afyonkarahisar il merkezinde altı farklı lise türünün 9., 10. ve 11. sınıflarına devam etmekte olan 1058'i kadın ve 857'si erkek olmak üzere toplam 1916 lise öğrencisi araştırmaya katılmıştır. Veri toplama aracı olarak, araştırma kapsamında geliştirilen Akademik Bağlamda Akış Ölçeği ve Başarı Hedef Yönelimleri Ölçeği kullanılmıştır. Hipotez modelde öğrencilerin başarı hedef yönelimleri bağımsız değişken, akış deneyimleri ise bağımlı değişken olarak belirlenmiştir. Verilerin istatistiksel analizi sürecinde, oluşturulan hipotez model yapısal eşitlik modellemesi ile test edilmiştir. Bulgular: Analiz sonucunda hipotez modele ilişkin elde edilen uyum indeksleri incelenmiş ve modelin veri ile uyum gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Performans hedef yönelimi ile öğrencilerin akademik bağlamda akış deneyimleri arasında bir ilişki bulunamamıştır. Öğrenme hedef yöneliminin ise akış deneyimini olumlu yönde ve yüksek düzeyde yordadığı bulunmuştur. Sonuç ve Öneriler: Sonuç olarak, öğrencilerin öğrenme hedef yönelimli olma düzeyleri arttıkça akademik çalışmalarını yaparken akış deneyimi yaşama düzeyleri de artmaktadır. Buna karşın, performans hedef yönelimli olmaları olumlu ya da olumsuz bir biçimde akış deneyimiyle ilişki göstermemektedir. Araştırmada elde edilen bulgula
rın, eğitsel rehberlik hizmetlerinde ve eğitim-öğretim planlarının hazırlanmasında kullanılmasının yararlı olacağı düşünülmektedir.
Purpose: The purpose of this study is to determine the predictive power of achievement goal orientations on the flow experiences of high school students in their academic studies. In this regard, it was aimed to test the suitability of hypothetical model of the relationship between the students' flow experience in academic context and achievement goal orientations. Method: This study was carried out in the relational screening model of quantitative research methods. The sample of the study consisted of 1916 high school students (1058 females and 857 males) continuing their education in the 9th, 10th, and 11th grades of six different high school types in the city center of Afyonkarahisar. Flow Scale in Academic Context and Achievement Goal Orientations Scale developed in the scope of this study were used to collect data. Achievement goal orientations of the students were determined as the independent variable, while their flow experiences in academic context were determined as the dependent variable. In the statistical analysis of the data, the hypothetical model was tested with structural equation modeling. Results: The fit indices of the model obtained by the analysis were examined and it was concluded that the model was compatible with the data. There could not be found any relation between the performance goal orientation and flow experiences of students in academic context. On the other hand, learning goal orientation was found to predict the flow experience in a positive and high level. Conclusion and Suggestions: In conclusion, as the students' level of being learning-goal-oriented increases, their level of experiencing flow during their academic studies also increases. However, being performance-oriented does not correlate positively or negatively with flow experience in academic context. It is thought that it will
be useful to use the findings obtained in this study in educational guidance services and in the preparation of educational planning.
2022-01-12T07:47:33Z
2022-01-12T07:47:33Z
2022-01-12T07:47:33Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2256
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1871
2021-03-10T01:05:40Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmenlikten müdür yardımcılığına geçiş : uyum ve sosyalleşme süreci
Deniz, Veli
Şentürk, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Müdür Yardımcısı
Geçiş
Uyum Süreci
Sosyalleşme Süreci
Assistant Principal
Transition
Adjustment Process
Socialization Process
Amaç: Bu araştırmanın amacı; göreve yeni başlayan okul müdür yardımcılarının yaşadıkları uyum ve sosyalleşme sürecine ışık tutarak bu süreçte karşılaştıkları sorunları tespit etmek ve yaşanan sorunlara yönelik aldıkları desteği ortaya koyarak değerlendirmektir. Yöntem: Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan olgubilim deseni ile yapılandırılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme tekniği ile belirlenen 19 müdür yardımcısından oluşmaktadır. Veriler çalışma grubunda yer alan katılımcılarla yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler sonucunda toplanarak içerik analizi yaklaşımına göre yorumlanmış ve kategorilere ayrılmıştır. Bulgular: Yeni müdür yardımcılarının birbirinden farklı nedenler ve beklentiler ile bu görevi üstlendikleri anlaşılmıştır. Görevleri esnasında yönetsel, iletişimsel ve bireysel sorunlar yaşadıkları ancak bu sorunlara karşı profesyonel çözüm yolları yerine daha çok sınama yanılma yöntemiyle cevap verdikleri saptanmıştır. Sonuç ve Öneriler: Görev öncesi profesyonel bir hazırlık sürecinden geçmeyen müdür yardımcılarının görevleri esnasında fazla iş yükü ile birlikte farklı sorunlarla karşılaştıkları görülmüştür. Bu nedenle müdür yardımcılarının görevleri ile ilgili uzman yardımına ve rehberliğe ihtiyaç duydukları anlaşılmıştır. Müdür yardımcılarına görevleri öncesi uygulamaya dönük eğitimlerin verilmesi ve görevleri esnasında da insan ilişkileri ve etkili iletişim konularında hizmet içi eğitim çalışmalarının yoğunlaştırılmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Purpose: The aim of this study is to identify the problems faced by the school assistant principals who are new to the office in the process of adjustment and socialization, and to evaluate the support they receive for these problems. Method: The research is structured with a phenomenology pattern which is one of the qualitative research methods. The study group consisted of 19 assistant principals determined by criterion sampling technique. The data were collected by semi-structured interviews and divided into categories according to content analysis approach. Results: It has been understood that the new assistant principals undertake this task with different reasons and expectations. During their duties, they experienced managerial, communicative and individual problems, but instead of professional solutions to these problems, they responded by more trial-and-error method. Conclusion and Suggestions: It was observed that the assistant principals, who had not undergone a professional pre-tasking process, encountered different problems with their excessive workload during their duties. Therefore, it was understood that assistant principals needed expert assistance and guidance on their duties. It was found that there was a need to intensify the in-service trainings on human relations and effective communication issues during their duties.
2021-03-09T12:21:24Z
2021-03-09T12:21:24Z
2021-03-09T12:21:24Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1871
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2257
2022-01-13T01:00:17Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_145
Özel yetenekli ortaokul öğrencilerinin mükemmeliyetçiliklerinin, empati düzeyleri ve algılanan anne baba davranış biçimleri ile ilişkisinin incelenmesi
Boydak, Şeyma
Bölükbaşı Macit, Zerrin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Özel Yetenekli Öğrenci
Sosyal Duygusal Gelişim
Uyumlu/Uyumsuz Mükemmeliyetçilik
Empati
Algılanan Anne Baba Davranış Biçimleri
Gifted and Talented Children
Social Emotional Development
Adaptive / Maladaptive Perfectionism
Empathy
Parental Behaviors
Amaç: Bu araştırmanın amacı, özel yetenekli ortaokul öğrencilerinin mükemmeliyetçiliklerinin empati düzeyleri ve algıladıkları anne babalık davranışları ile arasındaki ilişkisinin incelenmesidir. Çalışmada mükemmeliyetçilik bağımlı değişken, empati düzeyleri ve algılanan anne babalık davranış biçimleri bağımsız değişkendir. Yöntem:. Bu araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama deseni, amaçlı örnekleme yöntemlerinden; ölçüt örnekleme kullanılmıştır. Araştırma, 2018- 2019 eğitim öğretim yılında İstanbul Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 12 Bilim ve Sanat Merkezi’ne ulaşılarak ortaokul öğrencisi bulunan bilim sanat merkezlerinde uygulanmıştır. Araştırma, bilim sanat merkezlerinde özel eğitim alan yaşları 10- 14 yaş arasında olan 215’i kız ve 212’si erkek toplam 427 özel yetenekli ortaokul öğrencilerinden oluşmaktadır. Araştırmanın ölçme araçları olarak; Jolliffe ve Farrington (2006, s. 441-476) tarafından geliştirilen Topcu, Erdur-Baker ve Çapa-Aydın (2010, s. 174- 182) tarafından Türkçe’ye uyarlaması yapılan Temel Empati Ölçeği; Soenens, Beyer, Goossens (2004) tarafından geliştirilen Seher Sevim tarafından Türkçe’ye uyarlanan Leuven Algılanan Anne Babalık Ölçeği (2014, s. 291-300), Frost, Marten, Lahart ve Rosenblate (1990, s. 449-468) tarafından geliştirilen Özbay ve Mısırlı-Taşdemir (2003, s. 1- 100) tarafından Türkçe uyarlaması yapılan Çok Boyutlu Mükemmeliyetçilik Ölçeği ve araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmanın amacı doğrultusunda t testi, varyans, korelasyon ve regresyon istatistiği ile analiz edilmiştir. Bulgular:. Özel yetenekli ortaokul öğrencilerinin empati düzeyleri ve algılanan anne-baba davranışlarının mükemmeliyetçilik düzeylerini anlamlı biçimde yordayıp yordamadığını tespit etmek amacıyla korelasyon ve hiyerarşik regresyon analizi uygulanmıştır. Analiz sonuçlarına göre öğrencilerin genel mükemmeliyetçilik düzeylerinin yordayıcıları olan empati %7’sini açıklarken anne baba davranışları %7 oranında açıklamaktadır. Empatinin bilişsel empati ve duygusal empati alt boyutları ile anne baba davranışının anne psikolojik kontrol ve baba psikolojik kontrol alt boyutlarının anlamlı yordadığı sonucu bulunmuştur. Araştırmanın bağımlı değişkeni olan mükemmeliyetçiliğin alt boyutları; düzen, hatalara aşırı ilgi, davranışlarda şüphe, aile beklentileri, ailesel eleştiri, kişisel standartlar şeklindedir. Bağımsız değişkenlerden empatinin alt boyutları; bilişsel ve duygusal empati; anne-baba davranış biçimlerinin alt boyutları ise duyarlık, özerklik desteği, psikolojik kontrol ve davranışsal denetim şeklindedir. Aşağıda çalışmanın bulguları sunulacaktır. Mükemmeliyetçilik düzen boyutu; bilişsel empati ve baba duyarlığı tarafından anlamlı yordandığı sonucu bulunmuştur. Hatalara aşırı ilgi boyutu, duygusal empati ve anne- baba psikolojik kontrol, baba davranışsal denetim, baba özerklik desteği tarafından anlamlı yordandığı sonucu bulunmuştur. Davranışlardan şüphe boyutu, duygusal empati ve anne- baba psikolojik kontrol tarafından anlamlı yordandığı bulunmuştur. Aile beklentileri boyutu, bilişsel empati boyutu ve anne- baba psikolojik kontrol tarafından anlamlı yordandığı sonucu bulunmuştur. Ailesel eleştiri boyutu, bilişsel empati ve anne- baba psikolojik kontrol tarafından anlamlı yordandığı sonucu bulunmuştur. Kişisel standartlar boyutu, bilişsel empati ve anne duyarlık, anne özerklik desteği, baba duyarlık tarafından anlamlı yordandığı sonucu bulunmuştur. Özel yetenekli öğrencilerin mükemmeliyetçilik boyutlarının cinsiyetlerine göre anlamlı farklılaşıp farklılaşmadığı saptayabilmek için bağımsız örneklem t testi uygulanmıştır. Analiz sonuçlarına göre öğrencilerin aile beklentileri ve ailesel eleştiri alt boyutları erkek özel yetenekli öğrencilerin lehine anlamlı biçimde daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Özel yetenekli öğrencilerin yaşlarına, anne-baba eğitim durumlarına ve kardeş sayılarına göre farklılaşıp farklılaşmadığını değerlendirebilmek amacıyla tek yönlü varyans analizi (ANOVA) tekniği kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre mükemmeliyetçiliğin aile beklentileri boyutunda baba eğitim düzeyi ortaöğretim olan öğrencilerin baba eğitim düzeyi lisans olan öğrencilere göre anlamlı biçimde yüksek olduğu; mükemmeliyetçiliğin ailesel eleştiri düzeylerinin, üç ve daha fazla kardeşi olan öğrencilerin bir kardeşi olan öğrencilerden daha yüksek olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır. Sonuç ve Öneriler: Bu araştırmada özel yetenekli ortaokul öğrencilerinin mükemmeliyetçiliklerinin empati düzeyleri ve algılanan anne babalık davranış biçimleri arasındaki ilişki ortaya konulmuştur. Bu doğrultuda özel yetenekli öğrencilerin anne
baba davranış biçimlerinden ebeveynin sıcak, duyarlı, samimi yaklaşım sergilemesi, çocuğunun özerkliğini destekleyici tavır sergilemesi ve kuralları çocuk ve ebeveyn olarak belirleyerek gereken denetimi sağlaması ile öğrencilerin sağlıklı ve uyumlu mükemmeliyetçilik geliştirdiği söylenebilir. Bunun yanında uyumsuz mükemmeliyetçi öğrencilerde; ebeveynin tek yönlü belirlediği istek, ölçüt ve kurallara göre düşünmesi ve davranması için zorlayan, uymadığında utandırma/ suçlama gibi yöntemlerle çocuğun düşünme süreçlerine, psikolojik sağlık haline ve duygusal gelişimine olumsuz etki eden yaklaşımlar sergiledikleri düşünülebilir. Bireyin duygu, düşünce, algı ve yaşam deneyimleri üzerinde etkisi olan empatinin, bilişsel ve duygusal empati aracılığıyla kendini ve diğerlerini anlayıp, hissettiği düşünülebilir. Çevre, bireyin psikolojik ve duygusal gelişimini sağlıklı bir biçimde desteklemezse başkalarının istek ve beklentilerini gerçekleştirme ya da olumsuz yaşantılardan kaçınma amacıyla diğerlerini odağına alarak uyumsuz mükemmeliyetçilik geliştirebilir. Elde edilen bulgular doğrultusunda ebeveynlerin; özel yetenekli çocukların gelişim özellikleri, uyumlu mükemmeliyetçilik, sağlıklı ebeveynlik davranış biçimleri ve empati becerisi geliştirme eğitim ve seminerleri düzenlenebilir. Okul psikolojik danışmanları, öğretmenler ve okul yöneticileri özel yetenekli çocukların özel gereksinim ve gelişimi doğrultusunda bu çocukların uyumlu mükemmeliyetçilik geliştirmeleri, empati becerilerinin yanı sıra sağlıklı başa çıkma beceri eğitimleriyle de desteklenebilir. Okul psikolojik danışmanları aracılığıyla özel yetenekli bireylere yönelik ebeveyn ve akran ilişkileri üzerine bireysel ve grupla psikolojik danışma ya da rehberlik faaliyetleri düzenlenebilir. Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere özel yetenekli bireylerin daha erken dönemlerde tespit edilerek bireye ve ailesine gerekli destek verilmesi, okul ve kurumlarda mükemmeliyetçilik ile ilgili bilgilendirme çalışmalarının planlanması önerilebilir.
Purpose: The aim of this research is to examine the relationship between the perfectionism of the gifted and talented students in secondary school with their level of empathy and the perceived parenting behaviors. In the study, perfectionism was dependent variable, level of empathy and perceived parenting behaviors were independent variables. Method: In this research, the relational survey design was one of the quantitative research methods was used along with the criterion sampling being one of the purposeful sampling methods examined. The research was conducted at the Science and Art center with secondary school students who were selected from 12 Science and Art Centers that were affiliated with the Ministry of National Education in the academic year of 2018- 2019. The research consisted of 427 gifted and talented secondary school students (215 girls and 212 boys) aged from 10-14 years old who have had special education in the arts and sciences at the center. The methods used for researching are as follows; The Basic Empathy Scale which was adapted to Turkish by Topcu, Erdur-Baker and ÇapaAydın (2010, p.174- 182) developed by Jolliffe and Farrington (2006, p. 441-476); The Leuven Perceived Parenting Scale adapted to Turkish by Seher Sevim (2014, p. 291300), developed by Soenens, Beyer and Goossens (2004), The Multidimensional Perfectionism Scale was adapted to Turkish by Özbay and Mısırlı-Taşdemir (2003, p.1- 100), developed by Frost, Marten, Lahart and Rosenblate (1990, p. 449-468). The personal information form was prepared and used by the researcher. For the purpose of the study, the T-Test was analyzed with variance, correlation and regression statistics. Results: Correlation and hierarchical regression analysis was applied to determine whether the perfectionism of gifted and talented middle school students were significantly affected by empathetic levels along with perceived maternal and paternal behaviors. There are many sub-dimensions of empathy, such as emotional and cognitive empathy and several sub-dimensions of parental behaviors such as autonomy support, sensitivity, behavioral control, psychological control and several sub-dimension of perfectionism such as excessive attention to mistakes, suspicion of behaviors, family expectations, familial critique, personal standards, organize. These will all be explained below. According to the results of the analysis, 7% of the perfectionism was explained by empathy, which is a predictor of students ' overall levels of perfectionisms, while another 7% were described by their parental behaviors. It was found that the subdimensions of empathy (cognitive and emotional) and sub-dimensions of perceived parental behaviors (mother’s and father’s psychological control) predicted students' general perfectionism levels significantly. The order was significantly predicted by cognitive empathy and fathers’ sensitivity. The excessive attention to mistakes is significantly predicted by emotional empathy and mothers’ and fathers’ psychological control, father's behavioral control, father's autonomy support. The suspicion of behavior was also significantly predicted by emotional empathy and mothers’ and fathers’ psychological control. The family expectations were significantly predicted by cognitive empathy and mother’s and father’s psychological control. The familial critique was significantly predicted by the cognitive empathy and mothers’ and fathers’ psychological control. The personal standards was significantly predicted by the cognitive empathy and mother’s sensitivity, mother’s autonomy support and father’s sensitivity. Independent sample t test was used to determine whether the perfectionism dimensions of the gifted students differ significantly according to their gender. In view of the results of the analysis, it was concluded that the students' family expectations and familial criticism sub-dimensions were significantly higher in favor of the male students. The One-Way Analysis of Variance (ANOVA) technique was used to evaluate whether gifted students differ according to their age, parent’s education and number of siblings. According to the results of this, it was found that perfectionism was significantly higher in the family expectations in terms of fathers' high school education level than the students' fathers' university education level. It was concluded that the levels of familial criticism of perfectionism who has only one sibling was higher than that of students who had three or more siblings. Conclusion and Suggestions: In this study, the relationship between perfectionism of gifted and talented middle school students with their empathetic levels and perceived parental behaviors were revealed. In this direction, it can be said that the students who develop healthy and harmonious perfectionism along with the ability to become students to behave in a warm, sensitive, sincere approach with a supportive attitude when the parents provide the necessary supervision of the rules between the child and themselves. In addition, incompatible perfectionist students; may have parents who exhibits negative approaches to the students thinking processes, the according to the one way wishes, criteria and rules and then face embarrassment/blame to when the students do not comply. It can be thought empathy, which has an effect on emotions, thoughts, perception and the life experiences of the individual can feel him or herself through cognitive and emotional empathy. If the environment does not support the psychological and emotional development of the individual in e healthy way, it may develop incompatible perfectionism by focusing on the others in order to fulfill the wishes and expectations of others or to avoid negative experiences. According to the findings, empathetic trainings and seminars can be organized for development of gifted and talented children and their families who will have harmonious perfectionism and healthy parenting behavior. School psychological counselors, teachers and school administrators can develop harmonious perfectionism in line with special needs and development of gifted and talented children, as well as learning empath skills and healthy coping skill training. Through school psychological counselors, individual and/or group counseling and guidance activities can be organized on gifted and talented students and the relationships between parents/peers It may be suggested that special talented individuals, particularly the Ministry of Family Social Policies and the Ministry of National Education, can be identified at an earlier stage, providing the necessary support to the individual and his / her family, and planning information studies on excellence in schools and institutions.
2022-01-12T07:50:43Z
2022-01-12T07:50:43Z
2022-01-12T07:50:43Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2257
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2286
2022-01-14T01:00:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin güç kaynakları ile öğretmenlerin örgütsel vatandaşlık davranışları ve örgütsel kimlik algıları arasındaki ilişkinin incelenmesi
Çınar, Süheyla Oran
Özen, Hamit
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Örgütsel Güç Kaynakları
Örgütsel Vatandaşlık Davranışı
Örgütsel Kimlik Algısı
Power Sources
Organizational Citizenship Behavior
Organizational Identification
Amaç: Bu araĢtırmanın amacı, ilkokul ve ortaokullarda görev yapan okul müdürlerinin örgütsel güç kullanımları ile öğretmenlerin örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ve örgütsel kimlik algıları arasındaki iliĢkiyi incelemektir. Yöntem: Bu araĢtırmada, örgütsel güç kaynaklarının örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ve örgütsel kimlik algısı arasındaki iliĢkinin tespit edilmesi için iliĢkisel tarama modeli kullanılmıĢtır. ÇalıĢmanın örneklemini EskiĢehir Odunpazarı Ġlçesinde görev yapan 366 ilkokul ve ortaokul öğretmeni oluĢturmaktadır. Bu araĢtırmada veriler “KiĢisel Bilgiler Formu”, “Yöneticilerin Kullandıkları Örgütsel Güç Kaynakları Ölçeği”, “Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı Ölçeği” ve “Algılanan Örgüt Kimliği Ölçeği” ile toplanmıĢtır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel istatistikler, Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis testi, Spearman Korelasyon Analizi ve Basit Doğrusal Regresyon Analizi kullanılmıĢtır. Bulgular: Bu araĢtırmada okul müdürlerinin güç kaynaklarının Uzmanlık Gücü (x = 4,04), Kar zmat k Güç (x =3,89), Ödüllend rme Gücü (x =3,87), Yasal Güç (x = 4,17) ve Zorlayıcı Güç (x =3,99) boyutlarında katılıyorum düzeyinde; Öğretmenler n örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarının (x = 3,77) katılıyorum düzeyinde ve. Öğretmenlerin örgütsel k ml k algılarının Yönet m (x =4,02), Öğretmen (x =4,03), Öğrenc (x =4,02) ve Çevre (x =3,78) boyutlarında katılıyorum düzeyinde olduğu görülmüĢtür. AraĢtırmada kullanılan tüm değiĢkenler ve bu değiĢkenlerin alt boyutları arasında pozitif düzeyde anlamlı iliĢkiler olduğu görülmüĢtür. Güç kaynakları ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasındaki korelasyon değeri (r) 0,44 iken; Güç kaynakları ile örgütsel kimlik algısı arasındaki korelasyon değeri (r) 0,71; Örgütsel kimlik algısı ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasındaki korelasyon değeri (r) ise 0,48 olarak ölçülmüĢtür. Güç kaynakları ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasında oluĢturulan regresyon modeline göre, güç kaynaklarının öğretmenlerin örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarının %19‟unu açıkladığı; güç kaynakları ile örgütsel kimlik algısı arasında oluĢturulan regresyon modeline göre, güç kaynaklarının öğretmenlerin örgütsel kimlik algılarının %55‟ini açıkladığı görülmüĢtür. Sonuç ve Öneriler: AraĢtırma sonucunda öğretmen algılarına göre okul müdürlerinin örgütsel güç kaynaklarını kullanım düzeylerinin, öğretmenlerin örgütsel vatandaĢlık davranıĢı sergileme düzeylerinin ve örgütsel kimlik algılarının yüksek olduğu görülmüĢtür. Güç kaynakları ile cinsiyet, branĢ, mesleki kıdem ve okul türü arasında anlamlı farklılıklar görülmüĢtür. Erkek öğretmenlerin daha fazla uzmanlık gücü ve karizmatik güç kaynağını hissettikleri; uzmanlık gücünün en fazla Türkçe öğretmenleri tarafından algılandığı, diğer güç türlerinin ise en fazla Sosyal Bilgiler öğretmenleri tarafından algılandığı görülmüĢtür. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ile branĢ ve okul hizmet süresi arasında anlamlı farklılıklar görülmüĢ; örgütsel kimlik algısı ile yaĢ, branĢ, mesleki kıdem ve okul türü arasında anlamlı farklılıklar olduğu görülmüĢtür. Sosyal bilgiler öğretmenlerinin en çok örgütsel vatandaĢlık davranıĢı sergiledikleri, PDR öğretmenlerinin ise en düĢük örgütsel vatandaĢlık davranıĢı sergiledikleri görülmüĢtür. Ortaokulda görev yapan öğretmenlerin örgütsel kimlik algılarının daha yüksek olduğu görülmüĢtür. AraĢtırmada elde edilen bulguların göz önünde bulundurularak, okul müdürlerinin öğretmenlerin örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarını ve örgütsel kimlik algılarını yüksek tutacak bir ortam hazırlaması gerekmektedir. AraĢtırmada elde edilen verilerin daha kapsamlı olabilmesi için farklı okul türleri araĢtırmaya dâhil edilerek eğitim kurumları arasında karĢılaĢtırma yapılabilir.
Purpose: The purpose of this study is to examine the relationship between the school principals‟ use of power sources, teachers‟ organizational citizenship behaviors and organizational identification perceptions. Also, it is to be examined how the power sources predict the organizational citizenship behaviors and organizational identification perceptions. Method: In this study, the relational model was used in order to identify the relationship between the power sources, organizational citizenship behavior and organizational identity perceptions. The sample used in the study is composed of 366 primary and secondary school teacher in Odunpazarı district of Eskisehir. The data was collected from “Personal Info”, “Principals‟ Sources of Organizational Power Scale”, “Organizational Citizenship Behavior Scale” and “Organizational Identification Perceptions Scale”. The data analysis was done with the help of descriptive statistics, Mann Whitney U Test, Kruscal Wallis Test, Spearman Correlation Analysis and Simple Linear Regression Analysis. Results: In this study, principals‟ power sources use have been found at “I agree” level in the dimensions Expert power (x = 4,04), referent power (x =3,89), Reward Power (x =3,87), Leg t mate power (x = 4,17) and Coerc ve power (x =3,99). Teachers‟ organ zat onal c t zensh p behav ors have been found at “I agree” level (x = 3,77). Teachers‟ organizational identification perceptions have been found at “I agree” level in the dimensions “Andministration (x =4,02), Teacher (x =4,03), Student (x =4,02) and Environment (x =3,78). It has been seen that there are positive correlatios between all the variables used in the study and the sub-dimensions of the variables. The correlation value betwen the power sources and organizational citizenship behavior is 0,44; the correlation value betwen the power sources and organizational identification is 0,71 and the correlation value betwen the organizational identification and organizational citizenship Behavior is 0,48. The regression model shows that power sources explain the %19 of teachers‟ organizational citizenship behaviors and the %55 of teachers‟ organizational identification perceptions. Conclusion and Suggestions: At the end of the study, it has been seen that the principals‟ use of organizational power sources, teachers‟ organizational citizenship behaviors and organizational identification perceptions are at high level. There are statistically significant differences between the power sources and gender, branch of teachers, seniority of the teachers, and school type. Male teachers feel much expert power and referent power than female teachers; Turkish language teachers feel the most expert power while the Social Studies teachers feel the most of the other four power sources. Statistically significant differences have been seen between the branch and the period of service and the organizational citizenship behaviors. There are significant differences between age, branch, seniority of the teacher, school type and the organizational identification perceptions. Social studies teachers exhibit the most organizational citizenship behaviors, while the psychological counseling and guidance teachers exhibit the least. Teachers in secondary schools have higher organizational identification perceptions. Considering the results of the study, principals have to prepare the best environment for the teachers so that they can have a higher organizational citizenship behaviors and organizational identification perceptions. In order to have a more broad view of the data, this research can be conducted in different school types so as to compare the results.
2022-01-13T11:26:05Z
2022-01-13T11:26:05Z
2022-01-13T11:26:05Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2286
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1874
2021-03-10T01:05:44Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
2013-2018 yılları arasında öğretmenlik mesleğine yönelik tutum temalı lisansüstü tezlerin incelenmesi
Pıçakçı, Süleyman
Demirci, Cavide
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Öğretmenlik Mesleği
Tutum
Mesleğe Yönelik Tutum
Teaching Profession
Attitude
Attitude Towards Profession
Amaç: Bu araştırmanın amacı; Türkiye’de 2013-2018 yılları arasında öğretmenlik mesleğine yönelik tutum alanında yayınlanmış lisansüstü tezlerin bir bilimsel araştırmada bulunması gereken temel unsurlar bağlamında incelenerek değerlendirilmesidir. Yöntem: Araştırmada, 2013 ile 2018 yılları arasında öğretmenlik mesleğine yönelik tutum alanında yayımlanmış lisansüstü tezlerin incelemesini yapmak amacıyla nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Nitel araştırma yönteminden biri olan durum çalışması deseninden tek durum deseni türü kullanılmıştır. Bulgular: İncelenen çalışmaların tamamında araştırma probleminin ve yönteminin belirtildiği, tezlerin amaçlarının ifade edildiği, evren ve örnekleme yer verildiği saptanmıştır. Tezlerin araştırma modeli seçimine bakıldığında en çok ilişkisel çalışmanın tercih edildiği görülmüştür. Belirtilen yıllar arasında ölçek, en fazla tercih edilen veri toplama aracı olmuştur. Tek faktörlü ANOVA ve t-testi ise veri analiz tekniği olarak sıklıkla kullanılmıştır. Geçerlilik belirleme tekniği olarak açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi tercih edilirken; güvenilirlik tekniği olarak Cronbach Alpha yöntemine sıkça başvurulmuştur. Sonuç ve Öneriler: Araştırmalarda kullanılan evren-örneklem, model (desen), veri toplama aracı ve veri analiz tekniklerinin çeşitlendirilmesi ve bu konu kapsamında yapılacak çalışmaların düzenli aralıklarla tez konusu olarak tercih edilmesi önerilmiştir.
Purpose: The purpose of this study is to analyze and evaluate the postgraduate thesis that are published among 2013-2018 in the areas of attitudes towards teacher’s professional development on the basis of elements that should be in context. Method: In this study, it was aimed to use qualitative research method in order to examine the postgraduate thesis published in the field of attitudes towards teaching profession between the years of 2013 and 2018. The single case study is used as one of the types of qualitative research methods. Results: In all of the studies reviewed, the research problem and method are specified, the aim of study is expressed, population and sample are presented. Looking at the selection of research model of the thesis, it is seen that relational studies has been preferred. Scale in the specified years range has been the most used data collection tool. One-way ANOVA and t-test has been frequently used as a data analysis technique. As a validation technique, exploratory and validator factor analysis has been preferred and as a reliability technique Cronbach Alpha has been frequently used. Conclusion and Suggestions: In this study, it is suggested that the research about the population and sample, pattern and data collection tool and diversification of these data collection tool should be preferred as a thesis subject with regular intervals.
2021-03-09T12:22:00Z
2021-03-09T12:22:00Z
2021-03-09T12:22:00Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1874
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1879
2021-03-10T01:05:58Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticileri ve öğretmenlerin okul toplantılarına ilişkin görüşleri
Karaman, Yasemin Ayar
Kılıçoğlu, Derya
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Okul Toplantıları
Karar Alma Süreci
Karara Katılım
School Meetings
Decision Making Process
Participation In Decision
Amaç: Araştırmanın amacı, okul yöneticisi ve öğretmenlerin, okul toplantıları hakkındaki görüşlerini saptamaktır. Yöntem: Araştırmada, nitel veri toplama yöntemlerinden durum (örnek olay) çalışması tercih edilmiştir. Eskişehir’de sık toplantı yaptığı belirlenen bir ortaokul araştırma için seçilmiş, burada görev yapmakta olan 2 yönetici ve 15 öğretmenden oluşan çalışma grubuyla, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak, yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen verilere içerik analizi uygulanmıştır. Bulgular: Okul yöneticileri için okul toplantıları önemli ve işlevsel iken; öğretmenlerin çoğu için verimsiz ve amacına hizmet etmez niteliktedir. Okul yöneticileri, öğretmenlerin katılımına uygun ortamı hazırladıklarını ve katılıma değer verdiklerini belirtirken; öğretmenlerin çoğu karara yeterince katılamadıklarını ve özgürce konuşacakları bir ortamı bulamadıklarını belirtmişlerdir. Okul yöneticileri kararları öğretmenlere danışarak aldıklarını; öğretmenlerin çoğu ise kararların çoğunlukla toplantı öncesinde alındığını belirtmişlerdir. Okul yöneticileri için toplantılar karar alınan; öğretmenler için alınmış kararların iletildiği yerlerdir. Sonuç ve Öneriler: Okul yöneticileri ve öğretmenler, okul toplantılarının işlevselliği, planlanması, karar alma süreçleri, sorunları ve karara katılıma etki eden faktörler gibi konularda farklı fikirlere sahiptir. Okul yöneticileri, katılımı arttıracak ortamlar yaratmalı ve katılımcı liderlik özelliklerini geliştirmelidir. Öğretmenler de çalıştıkları kurumlarda, kararların demokratik yolla alınması ve fikirlerini özgürce söyleyebilecekleri ortamlar yaratılması için daha talepkar ve kararlı olmalıdırlar. Okul yöneticileri, katılımcı karar verme ve karar alma teknikleri konusunda eğitimler yoluyla geliştirilmelidir.
Purpose: The purpose of the study was to examine views of school principals and teachers about school meetings. Method: As a research method, case study design, one of the qualitative research methods was applied in the study. A secondary school with high numbers of school meetings was chosen for this study in Eskişehir. The study group consisted of 2 school principals and 15 teachers currently working at this school. By using semistructured interview questions, face to face interviews were done with participants. The data was analysed with content analysis method. Results: The results showed that while the school meetings are meaningful and functional for school principals, they don’t mean the same thing for teachers. The school principals thought that they prepare the suitable conditions for teachers’ participation and make them feel their opinions are valuable for school. However teachers think they can neither participate in decision-making processes adequately nor find suitable setting for freedom of thought. The school principals stated that they take decisions by consulting teachers’ opinions but teachers state that decisions have already been taken before school meetings. School meetings were believed to be the place of decision making for school principals but the place of declaring them for teachers. Conclusion and Suggestions: School principals and teachers have different views about functionality of school meetings, planning of meetings, decision-making processes, factors which affect decision-making, problems of meetings. School principals should create more participative settings and improve their participative leader traits. Teachers should be more determined and demanding for taking decisions democratically and creating suitable settings for freedom of thought. School principals must improve their skills about participative decision making and decision making techniques through workshops.
2021-03-09T12:22:46Z
2021-03-09T12:22:46Z
2021-03-09T12:22:46Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1879
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1884
2021-03-10T01:05:57Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretim liderliği, örgütsel destek, iş doyumu ve örgütsel bağlılık üzerine bir modelleme çalışması
Oktar, Çiğdem
Aydoğdu, Elif
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Öğretim Liderliği
Örgütsel Destek
İş Doyumu
Örgütsel Bağlılık
Instructional Leadership
Organizational Support
Job Satisfaction
Organizational Commitment
Amaç: Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin, müdürlerin sergilediği öğretimsel liderlik davranışları, algılanan örgütsel destek, iş doyumu ve örgütsel bağlılık algıları arasındaki ilişkileri ele alan teorik modelleri test etmektedir. Yöntem: Bu araştırmada öğretim liderliği, algılanan örgütsel destek, iş doyumu ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişkinin tespit edilmesi için ilişkisel model kullanılmıştır. Çalışmanın ana uygulama örneklemini Kütahya ilinde bulunan ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan 462 öğretmen oluşturmaktadır. Bu araştırmada veriler Minnesota İş Doyumu Ölçeği, Örgütsel Bağlılık Ölçeği, Algılanan Örgütsel Destek Ölçeği ve Öğretim Liderliği Ölçeği ile toplanmıştır. Araştırmada veri toplama aracıyla elde edilen verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik ortalama, t-testi, Mann Whitney U, ANOVA, Kruskal Wallis ve korelasyon analizi kullanılmıştır. Ölçeklerin yapı geçerliliğinin sağlanmasında doğrulayıcı ve açımlayıcı faktör analizi yapılmış; yapısal eşitlik modelinin test edilmesinde ise Path analizinden yararlanılmıştır. Söz konusu analizlerde LISREL ve SPSS programlarından faydalanılmıştır. Bulgular: Bu araştırmada öğretim liderliği ve algılanan örgütsel destek, doğrudan iş doyumunu; iş doyumunun da yine doğrudan duygusal bağlılığı, devam bağlılığını ve normatif bağlılığı etkilediği varsayılarak oluşturulan ilk model doğrulanmıştır. Buna göre öğretim liderliğinin iş doyumunu, algılanan örgütsel desteğin iş doyumunu, iş doyumunun ise duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılığı olumlu yönde anlamlı bir şekilde etkilediği bulunmuştur. Ayrıca öğretim liderliği ve algılanan örgütsel desteğin iş doyumu üzerinden duygusal bağlılığı, devam bağlılığını ve normatif bağlılığı olumlu yönde etkilediği bulunmuştur. Oluşturulan ikinci modelde, öğretim liderliğinin, algılanan örgütsel desteği; algılanan örgütsel desteğin iş doyumunu, duygusal bağlılığı, devam bağlılığını ve
normatif bağlılığı; iş doyumunun da duygusal bağlılığı, devam bağlılığını ve normatif bağlılığı doğrudan etkilediği varsayılmıştır. Bu modelde algılanan örgütsel destek ile devam bağlılığı arasındaki ilişkinin anlamsız çıkması nedeniyle model bu ilişki kaldırılarak tekrar test edilmiş ve ilişkilerin anlamlı olduğu görülmüştür. Oluşturulan bu modelde öğretim liderliğinin algılanan örgütsel desteği pozitif etkilediği, algılanan örgütsel desteğin iş doyumu, duygusal bağlılık ve normatif bağlılığı artı yönde etkilediği, iş doyumunun da duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılığı olumlu yönde etkilediği bulunmuştur. Bununla birlikte öğretim liderliğinin, algılanan örgütsel destek üzerinden iş doyumunu, duygusal bağlılığı ve normatif bağlılığı olumlu etkilediği; iş doyumu üzerinden de duygusal bağlılığı, devam bağlılığını ve normatif bağlılığı olumlu yönde etkilediği görülmüştür. Sonuç ve Öneriler: Araştırmada doğrulanan birinci model; müdürlerin öğretim liderliği ve öğretmenlerin algıladıkları örgütsel desteğin, iş doyumu üzerinden öğretmenlerin kuruma bağlılıklarının arttırdığını göstermektedir. İkinci modelde ise müdürlerin sahip olduğu öğretim liderliği davranışları, iş doyumu ve algılanan örgütsel destek üzerinden çalışanların bağlılığını arttırdığı gözlenmektedir. Bu bakımdan müdürlerin öğretim liderliği davranışları ve çalışanlarına destekleyici ortamın nasıl oluşturulacağı konusunda bilgilendirilmesi önerilebilir.
Purpose: The aim of this study is to test the theoretical models that address the relationships among teacher’s perceptions of instructional leadership behaviors of principals, organizational support, job satisfaction and organizational commitment. Method: In this research, relational model was used to determine the relationship between instructional leadership, perceived organizational support, job satisfaction and organizational commitment. The sample of the study consists of 462 primary, secondary and high school teachers who work in Kütahya province of Turkey. In this study, the data were collected by the Minnesota Job Satisfaction Scale, Organizational Commitment Scale, Perceived Organizational Support Scale and the Instructional Leadership Scale developed for this study. Frequency, percentage, arithmetic mean, t-test, Mann Whitney U, ANOVA, Kruskal Wallis, correlation analysis were used for data analysis. Path analysis was used to verify the construct validity of the scales and to test the confirmatory and exploratory factor analysis and the structural equation model. LISREL and SPSS programs were used in these analyzes. Results: The first model, which was created by assuming that 'Instructional leadership and perceived organizational support' directly affect 'job satisfaction' and job satisfaction also directly affects affective commitment, continuance commitment and normative commitment was verified. Accordingly, it has been found that instructional leadership affects job satisfaction, perceived organizational support affects job satisfaction and job satisfaction significantly affects affective commitment, continuance commitment and normative commitment. In addition, it was found that instructional leadership and perceived organizational support positively affect the affective commitment, continuance commitment and normative commitment through job satisfaction.
In the second model, instructional leadership directly affects perceived organizational support; perceived organizational support directly affects job satisfaction, affective commitment, continuance commitment, and normative commitment; it is assumed that job satisfaction also affects the affective commitment, continuance commitment and normative commitment through a direct effect. In this model, the relationship between perceived organizational support and continuance commitment was not significant. Therefore, the model that was created without this relationship was retested and the newly created model was found to be meaningful. In this model, it was found that instructional leadership had a positive effect on perceived organizational support, perceived organizational support had positive effect on job satisfaction, affective commitment and normative commitment, and job satisfaction had positive effects on affective commitment, continuance commitment and normative commitment. In addition, it has been shown that instructional leadership positively affects job satisfaction, affective commitment and normative commitment through perceived organizational support; affective commitment, continuance commitment and normative commitment were found to be positively influenced by job satisfaction. Conclusion and Suggestions: In the first model verified in the study, it was found that the leadership of the principals and the teachers' perceptions of organizational support increased the commitment of teachers to the institution through job satisfaction. In the second model, it increases the commitment of the employees to the organization through the instructional leadership behaviors of the managers, job satisfaction and perceived organizational support. In this respect, it can be suggested that principals should be informed about instructional leadership behaviors and how to create a supportive environment for their employees.
2021-03-09T12:23:25Z
2021-03-09T12:23:25Z
2021-03-09T12:23:25Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1884
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1902
2021-03-10T01:06:07Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerinin küresel vatandaşlık tutumlarının incelenmesi
Günaydın, Hasan
Kılıçoğlu, Derya
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Küresel Vatandaşlık
Küresel Vatandaşlık Ölçeği
Küreselleşme
Okul Yöneticileri
Global Citizenship
Global Citizenship Scale
Globalization
School Administrators
Amaç: Bu araştırmanın amacı ilköğretim ve ortaöğretim okullarında çalışmakta olan yöneticilerin küresel vatandaşlık düzeylerini belirlemek; cinsiyet, branş, mesleki kıdem, lisansüstü eğitim, okul türü, yurtdışına çıkma durumu, siyasete ilgi düzeyi, sivil toplum örgütlerine üyelik ve sosyal sorumluluk projelerine katılım durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığını tespit ederek; küresel vatandaşlığa yükledikleri anlama yönelik araştırma yapmaktır. Araştırmanın nitel kısmında yöneticilerin küresel vatandaşlığa ilişkin görüşlerini derinlemesine ortaya koymak amacıyla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Bu çalışmada karma yöntem kullanılmıştır. Çalışmada karma yöntem modellerinden açımlayıcı sıralı karma yöntem deseni seçilmiştir. Araştırma verileri 2018-2019 öğretim yılı güz ve bahar döneminde, Eskişehir il merkezinde yer alan ilköğretim-ortaöğretim kurumlarındaki yöneticiler arasından tabakalı örnekleme yöntemi (okulların sosyo-ekonomik durumu baz alınarak) aracılığıyla seçime gidilmiş, 223 yöneticiye ulaşılarak veri toplama aracı olarak Morais ve Ogden (2011) tarafından geliştirilen, “Küresel Vatandaşlık Ölçeği” ile katılımcıların demografik özelliklerini tespit etmek için araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Araştırmanın nitel boyutu ile ilgili çalışma grubu maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemine göre oluşturulmuştur. Bu kapsamda 20 yönetici çalışma grubuna katılımcı olarak alınmıştır. Bulgular: Araştırmanın nicel basamağında; okul yöneticilerinin küresel vatandaşlık düzeylerinin çalışmakta olduğu ve öğrenim gördüğü okul türü, branş dağılımı, yaş, cinsiyet, mezuniyet ve sivil toplum örgütlerine katılım durumlarına göre anlamlı bir farklılık yaratmaz iken sosyal sorumluluk projelerine katılım durumuna, yurt dışına çıkmış olma durumuna ve siyasete olan ilgilerine göre anlamlı farklılık oluşturduğu görülmüştür. Araştırmanın nitel sonuçlarına göre; Araştırmaya katılan yöneticilerin tamamının dünyada küresel bir eşitsizlik olduğu konusunda aynı fikirde olduğu, küresel bağlamda insanların hak ettiği ödüllendirme ve cezayı alamadığı, bu konularda adaletli olunmadığı, sosyal adalet düzenine ilişkin adil olarak dağıtılmayan sosyal adalet anlayışı mevcut olduğu, küresel konularda farkındalık oluşturulması için düzenlenen etkinlik ve faaliyetlerde 4 yöneticinin dışında ki herkesin görüşlerini rahatça ifade edebileceği, sivil toplum örgütlerine üyelik konusunda, mesleki hakları savunmak için üye olunduğu, evrensel bilince sahip öğrencilerin yetiştirilmesinde küresel çapta güncellenebilir konuların müfredatlara yerleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Sonuç ve Öneriler: Küresel vatandaşlığın tüm öğretim düzeylerine yönelik eğitim etkinliklerinde yer alması gerektiği ve küresel eğitimin istenen seviyede gerçekleştirilmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiği belirlenmiştir. Okul yöneticilerinde küresel farkındalığının oluşması bağlamında okullarına yönelik küresel vatandaşlık eğitimi verilmeli, seminer, kurs, sempozyum, yurtdışına yönelik proje, gezi gözlem, etkinlik faaliyetlerine katılabilmelerine ayrıca, lisans ve lisans öncesi dönemde bu eğitimin verilerek yabancı dil ile desteklenmesinin gereğine vurgu yapılmıştır.
Purpose: The aim of this study is to determine the global citizenship levels of the managers working in primary and secondary schools; gender, branch, professional seniority, graduate education, type of school, going abroad, level of interest in politics, membership in non-governmental organizations and social responsibility projects by determining whether the differentiation of the situation; according to differentiated determinations by doing interviews. In the qualitative part of the research, interviews were conducted in order to reveal the views of the managers on global citizenship. Method: In this study, mixed method was used. In this study, an exploratory sequential mixed method design was chosen from mixed method models. Research data In the 2018-2019 academic year, in the fall and spring semesters, a selection was made through the stratified sampling method (based on the socio-economic status of the schools) among the administrators in the primary and secondary schools in the city center of Eskişehir. In order to determine the demographic characteristics of the participants, a personal information form developed by Morais and Ogden (2011) was used as a data collection tool. The qualitative dimension of the study was formed according to the criterion sampling method from the sample group. In this context, 20 school principals were included in the study group. Results: According to the research results quantitatively; While school administrators have a low level of global citizenship perception in terms of demographic variables, the level of school, branch distribution, age, gender, graduation and participation in non-governmental organizations does not make a significant difference in the level of participation in social responsibility projects. It has been observed that there is a significant difference according to the foreign countries and their interest in politics. In the qualitative step of the research; It was stated that all of the managers who participated in the research agreed that there is a global inequality in
the world, and that in the global context, people do not receive the reward and punishment they deserve. Conclusion and Discussion: It should take part in educational activities for all teaching levels of global citizenship and Turkey are not performed at the desired level global education school principals receive any education for global citizenship education throughout the educational life of the negativity is determined. In the context of global awareness, the school principals should be given global citizenship education for their schools, seminars, courses, symposiums, projects abroad, excursion observation, participation in the activities activities, and the need to support this course in the undergraduate and pre-license period by giving a foreign language.
2021-03-09T12:28:04Z
2021-03-09T12:28:04Z
2021-03-09T12:28:04Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1902
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1941
2021-03-11T01:00:31Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Türkiye’de aktif öğrenme temalı 2013-2018 yılları arasında yapılan çalışmaların incelenmesi
Arıkan, Elif
Demirci, Cavide
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Öğrenme
Öğrenme Stratejileri
Aktif Öğrenme
Learning
Learning Strategies
Active Learning
Amaç: Bu araştırmanın amacı; aktif öğrenme temalı Türkiye’de 2013-2018 yılları arasında yayınlanmış yüksek lisans ve doktora tezleri ile makalelerin bir bilimsel araştırmada bulunması gereken temel unsurlar bağlamında değerlendirmektir. Yöntem: Araştırmada, 2013 ile 2018 yılları arasında aktif öğrenme alanında yayınlanmış yüksek lisans ve doktora tezleri ile makaleleri incelemek amacıyla nitel araştırma desenlerinden doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında yirmi dört(24) adet tez ile yirmi sekiz (28) makale incelenmiştir. Veri toplama aracı olarak Demirci, Onuk ve Arıkan'ın (2018) yılında geliştirmiş olduğu Akademik Yayın Değerlendirme Formu kullanılmıştır. Araştırmada veri analizi betimsel analiz ile gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgulara göre, tezlerde ve makalelerde en fazla ele alınan konu sınıf içi aktif öğrenme uygulamalarıdır. İncelenen çalışmalarda nicel araştırma yöntemleri ve saha deneyleri ağırlıkla kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak en çok test ve ölçeklerden yararlanılmıştır. Nicel veri analiz yöntemi olarak en fazla t testi, nitel veri analiz yöntemi olarak betimsel ve içerik analizleri tercih edilmiştir. Sonuç ve Öneriler: Araştırmaların özet, giriş, yöntem, bulgular, sonuç ve tartışma ve öneriler bölümlerinin bilimsel araştırmalarda bulunması gereken temel unsurlar bağlamında incelenmesi sonucu tezlerin ve makalelerin bazılarında eksikliklerin olduğu görülmüştür. Bu sonuç göz önüne alındığında, bundan sonra yapılacak çalışmalarda araştırmanın bölümleri yazılırken bilimsel araştırmada bulunması gereken unsurlara dikkat edilmesi gerektiği önerilebilir.
Purpose: The aim of this study is to evaluate the studies on active learning between 2013-2018 in Turkey in terms of the qualities that are required in a scientific research. Method: In this study, document analysis is used to examine postgraduate theses and articles on active learning between 2013- 2018 in Turkey. Twenty four (24) theses and twenty eight (28) articles were examined during this process. As a data collection tool, The Academic Publishing Evaluation Questionnaire developed by Demirci, Onuk ve Arikan (2018) was used. The data were analyzed via descriptive anaysis method. Results: According to the findings, the most commonly studied theme was the implementation of active learning strategies. Mostly, quantitative methods and empirical model were preferred. As a data collection tool, scales and achivement tests were commonly used. T test , descriptive analysis and content analysis were among the mostly adopted techniques for statistical analysis. Conclusion and Suggestions: When the studies' summary, introduction, findings, results, discussion and suggestions parts were examined in terms of the qualities that were required in a scientific research, it was found that some of them were lack of certain qualities. Taking this result into account, it can be advisable that researchers should pay attention to these aspects.
2021-03-10T06:30:40Z
2021-03-10T06:30:40Z
2021-03-10T06:30:40Z
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1941
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1906
2021-03-10T01:06:58Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Yükseköğretim örgütlerinde güç bağlamında akademik dışlanmışlık kavramının incelenmesi
Polat, Gökhan
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Dışlanma
İşyerinde Dışlanma
Örgütsel Güç
Ostracism
Workplace Ostracism
Organizational Power
Amaç: Bu araştırma, Türkiye’de yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanlarının güç bağlamında akademik dışlanmışlık algılarının incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda katılımcıların algılarına göre dışlanmışlık düzeyleri ve bölüm başkanları ya da idarecilerin kullandıkları güç türleri belirlenmeye çalışılarak örgütsel güç faktörleri ile dışlanma arasında bulunan ilişki ve yordama düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. Yöntem: Araştırmada güç bağlamında akademik dışlanmışlık kavramının incelenmesi amacıyla korelasyonel desen kullanılmıştır. 2016-2017 yılları içerisinde Türkiye'de yükseköğretim kurumlarında profesör, doçent, doktor öğretim üyesi, araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi olarak çalışan öğretim elemanları evren olarak belirlenmiştir. Bu nedenle 2017 yılının Nisan ayında farklı üniversitelerde ve belirtilen kadrolarda görev yapan yaklaşık 25.000 öğretim elemanına elektronik posta yoluyla ulaşılmak istenmiş olup çalışma grubu olarak geri dönüt alınabilen 725 öğretim elemanı belirlenmiştir. Çalışmada veri toplamak için Ferris, Brown, Berry ve Lian (2008) tarafından geliştirilen ve 13 maddeden oluşan 5'li Likert tipinde uygulanan ‘İşyerinde Dışlanma Ölçeği’ ve Altınkurt ve Yılmaz (2013) tarafından geliştirilen ve 40 maddeden oluşan 5'li Likert tipinde uygulanan ‘Okullarda Örgütsel Güç Ölçeği’ kullanılmıştır. Çalışma soruları kapsamında dışlanmışlık ve güç kavramları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla t-testi, ANOVA, korelasyon analizi ve çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmada katılımcıların örgütsel güç türleri algılarına göre çalıştıkları kurumlardaki bölüm başkanı ya da idarecilerin en çok yasal gücü kullandıkları görülmüştür. İş yerinde dışlanma algıları güç bağlamında düşük düzeyde görülmektedir. Katılımcıların örgütsel güç türleri algılarının iş yerinde dışlanma algılarını yordama düzeyini saptamak amacıyla gerçekleştirilen çoklu regresyon analizi sonuçları incelendiğinde örgütsel güç faktörlerinin katılımcıların iş yerinde dışlanma algılarının ortalamasını yordama gücü istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Örgütsel güç faktör puanlarının katılımcıların iş yerinde dışlanma algılarının ortalamasının %2’sini açıklayabildiğini, %98’lik kısmının ise diğer değişkenlerle açıklanabileceği saptanmıştır. Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t-testi sonuçları incelendiğinde ‘Zorlayıcı Güç’ faktörünün ‘Dışlanma’ üzerinde anlamlı bir yordayıcı olduğu görülmekte olup dışlanma varsayısının %14’ünü açıklamaktadır. Sonuç ve Öneriler: Katılımcıların algılarına göre görev yaptıkları birimlerde en çok karşılaştıkları güç türünün ‘Yasal Güç‘ olarak görülmektedir. Bunun nedeni olarak yükseköğretim kanununun yöneticilere verdiği geniş yetkiler olduğu sanılmaktadır. Kurum türü değişkenine göre bakıldığında katılımcıların algıladıkları güç türlerinden ‘Ödül Gücü’ değişkeninin enstitülerde çalışan katılımcılarla yüksekokullarda çalışan katılımcılar arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmektedir. Bunun da nedeni; enstitülerde görev yapan öğretim elemanlarının çoğunlukla araştırma görevlisi olması olarak düşünülmektedir. ‘Yasal Güç’ ve ‘Dışlanma’ algısının yüksekokullarda çalışan katılımcılarda; ‘Ödül gücü’ ile beraber ‘Karizma Gücü’ ve ‘Uzmanlık Gücü’ değişkenlerinin de enstitülerde çalışan katılımcılarda daha fazla algılandığı görülmektedir. Fakültelerde görev yapan katılımcıların algılarına göre ‘Zorlayıcı Güç’ diğer güç türlerine göre daha yüksek düzeyde algılanmaktadır.
Purpose: The study aims to examine the perceptions of the predictive power of academic ostracism levels of higher education instructors with respect to their perceptions about the organisational power types in higher education institutions. Thus, the perceptions of the power bases and ostracism levels of academicians working in higher education institutions in Turkey have been tried to be defined and the correlation and predictive power of these variables have been tried to be explained. Method: In relation with the aim of the study correlative pattern is used in order to define the levels of academicians’ academic ostracism and organisational power perceptions. The population of the study is the higher education instructors in Turkey who work as professors, associate professors, assistant professors, research assistants, lecturers and instructors in the academic year of 2016-2017. The study group comprises of 725 academicians who responded to the questionnaires among approximately 25.000 academicians working in different higher education institutions and in the abovementioned positions that the researcher wanted to contact via e-mail in the context of the study. To collect the data, the ‘Workplace Ostracism Scale’ including 13 items in the form of a 5 point Likert type scale which was developed by Ferris vd. (2008) and the ‘Organisational Power Scale’ including 40 items in the form of a 5 point Likert type scale which was developed by Altınkurt and Yılmaz (2013) have been utilized. In order to analyse the data, difference tests, correlation analysis and linear regression analysis have been employed. Results: According to the data analysed about the perceptions of academicians on the power bases, legitimate power has been found to be the most common power type that they encounter. The ostracism perceptions of the academicians, on the other hand, are rather low. When the results of multiple regression analysis are examined
which was conducted in order to identify the predictive power levels of workplace ostracism perceptions of the academicians working in higher education institutions with the organisational power types, the predictive power of the workplace ostracism perception levels of academicians working in higher education institutions with respect to the organisational power factors is statistically meaningful. The organisational power factor scores are found to explain the 2% of the workplace ostracism perception means of the academicians working in higher education institutions, whereas the 98% of them can be explained by other factors. When the t-test results are examined which has been conducted with respect to the significance of regression coefficient, the coercive power factor is a meaningful predictive over ostracism and it predicts the 14% of the ostracism hypothesis. Conclusion and Suggestions: In relation with the participants’ perceptions of organizational power bases, the reason for the fact that the ‘Legitimate Power’ factor is high is supposed so because of the vast authority the higher education law has given to the administrators in higher education institutions. According to the institution type, the ‘Reward Power’ is high in the institutes because it is assumed that a great majority of the staff are composed of research assistants. ‘Legitimate Power’ and ’Ostracism’ are perceived mostly in pre-undergraduate schools whereas ’Reward Power’ and ’Referent Power’ are perceived mostly in graduate schools. In undergraduate schools, ‘Coercive Power’ is perceived mostly.
2021-03-09T12:29:05Z
2021-03-09T12:29:05Z
2021-03-09T12:29:05Z
2019
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1906
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1907
2021-03-10T01:00:15Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_144
Öğrenenlerin e-değerlendirmeye dayalı kişiselleştirilmiş geri bildirim yollarının incelenmesi
Özen, Sevil Orhan
Çubukçu, Zuhal
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Kişiselleştirimiş Geri Bildirim
Geri Bildirim
E-Değerlendirme
Personalized Feedback
Feedback
E-Assessment
Amaç: Bu araştırmada e-değerlendirme ortamında öğrenenlerin kişisel özelliklerine göre belirlenen geri bildirim tercihleri ve ihtiyacına dayalı kişiselleştirilmiş geri bildirim yollarının geliştirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Araştırmanın yöntemi iki aşamadan oluşan tasarım tabanlı araştırmadır. Bir Devlet Üniversitesi’nin Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümündeki 36 öğrenenden oluşan çalışma grubu, ölçüt örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir. Veri toplama süreci her iki tasarım aşamasında aynı çalışma grubu ile harmanlanmış öğrenme yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Güdülenme ve Üstbiliş ölçekleri, öğrenme yönetim sistemi kayıtları ve yarı yapılandırılmış görüşme formu veri toplama araçlarıdır. Verilerin analizinde betimsel analiz teknikleri, Ki-Kare bağımsızlık testi, Çoklu Uyum analizi ve içerik analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırma bulgularına göre güdülenme kaynaklarından sınav kaygısı ve dışsal hedef düzenleme ile üstbiliş, öğrenme kararı ve görev seviyesi değişkenlerinin öğrenenin geri bildirim tercihinde etkisi belirlenmiştir. Bu özelliklere göre sınıflama yapılarak, öğrenen hem geri bildirim tercihine hem de ihtiyacına yönelik birtakım kişiselleştirilmiş geri bildirim stratejileri oluşturulmuştur. Ayrıca öğrenenlerin öğretmen geri bildirimini daha nitelikli bulmaları ve akranların geri bildirimlerine güvenmemeleri nedeniyle akran yerine daha çok öğretmenden geri bildirim almak istediği bulunmuştur. Sonuç ve Öneriler: Araştırmada geliştirilen kişiselleştirilmiş geri bildirim stratejilerini farklı araştırma grupları ve eğitim programlarında kullanmak için, sistemin bu çalışmadakine benzer olması önemlidir. Bunlar, öğrenenin hem geri bildirim tercihini hem de öğrenme performansını destekleyecek geri bildirim ihtiyacını, öğrenen özelliklerine göre belirleyen sistemler olmalıdır. Aksi takdirde kişiselleştirme bağlamından uzaklaşılacağı düşünülmektedir.
Purpose: This research is aimed to develop personalized feedback ways based on the learner's preferences and needs for feedback that was determined according to personal characteristics of the learner in the e-assessment environment. Method: The design-based research method consisting of two stages was used in this study. The study group comprised of 36 undergraduates in the department of Computer and Instructional Technology in the Education Faculty in one of the state universities was determined based on criterion sampling method. The data collection process has carried out with the same study group at both design stages by using blended learning method. Data collection tools are consisted of Motivation and Metacognition scales, learning management system records and semi-structured interview form. The descriptive analysis methods, ChiSquare independence test, multiple correspondence analysis, and content analysis have been used for data analysis. Results: According to the findings of the research, the effect of test anxiety and extrinsic goal orientation from motivation sources, metacognition, the judgment of learning and task level variables have determined on feedback preferences of the learner. Classify by these characteristics, a number of personalized feedback strategies have been developed based on the learner's preferences and needs for feedback. In addition, it was found that learners wanted to get feedback from teachers rather than peers because they found teacher’s feedback more qualified and they did not trust their peers' feedback. Conclusion and Suggestions: In order to use the personalized feedback strategies developed in the research in different research groups and training programs, it should be important that the system is similar to those in this study. These should be similar systems that determine both the learner's preference and the needs for feedback according to the learner characteristics to support learning performance. Otherwise, it is thought that will be out of the context of personalization.
2021-03-09T12:29:31Z
2021-03-09T12:29:31Z
2021-03-09T12:29:31Z
2019
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1907
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3658
2022-07-07T00:00:52Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
On Yedinci Mili Eğitim Şurasında alınan kararlara ilişkin okul yöneticileri ve ilköğretim müfettişlerinin görüşleri (Eskişehir örneği)
Uysal, Şengül
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Bilimleri Enstitüsü Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı
Milli Eğitim Şurası
Karar Alma
Planlama
Bu araştırmanın amacı, 13- 17 Kasım 2006 tarihinde gerçekleşen 17. Milli Eğitim Şurası kararlarına ilişkin okul yöneticileri ve ilköğretim müfettişlerinin görüşlerini ortaya koyabilmektir. Araştırmada, 17. Milli Eğitim Şurası kararları ve karar süreci karar alma ve planlama esasları açısından değerlendirilmiş, alınan kararların mevcut Milli Eğitim sorunlarına ne ölçüde çözüm üretebileceği ve güncel ve önemli konulara yer verebildiği belirlenmeye çalışılmıştır.
Milli Eğitim Şuraları, Türk Milli Eğitiminin seçkin temsilcilerinin katılımlarıyla gerçekleşen önemli bir danışma organı olarak, eğitim sisteminde önemli bir yere sahiptir. Araştırma, Milli Eğitim Şuralarının ve alınan kararların gözden geçirilerek, 17. Milli Eğitim Şurasında alınan kararların uygulanmasına ilişkin ortaya çıkabilecek problemlerin saptanması ve işlerliğinin katılımcıların görüşleri doğrultusunda incelenmesi bakımından önemlidir.
Bu araştırma tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini 2007- 2008 öğretim yılı bahar döneminde Eskişehir Merkez İlçeye bağlı ilköğretim ve ortaöğretim okullarında görev yapan 350 okul yöneticisi ile Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü İlköğretim Müfettişliği Başkanlığına bağlı çalışan 36 ilköğretim müfettişi oluşturmaktadır.
Araştırma bulgularına göre, Milli Eğitim şuralarının, etkin ve işlevsel bir karar organı olarak algılandığı tartışmalıdır. Uygulamada yaşanan aksaklıkları gidermek amacıyla, Bakanlık bünyesinde şura kararlarının uygulamaya aktarılması ve izlenmesinden sorumlu bir birimin oluşturulması düşüncesine geniş ölçüde katılım olmuştur. Şura kararlarının güncel eğitim sorunlarına ışık tuttuğu ancak, mevcut eğitim sorunlarını çözme ve toplumsal beklentileri karşılama konusunda problemlerin yaşandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Milli Eğitim Şurası, karar alma, planlama.
The aim of this research is to analyse the opinions of school principals and supervisors about the decisions of the seventeenth National Educational Council carried out on 13- 17 November 2006 in terms of decision making and planning principles. This study tries to investigate whether the decisions of the seventeenth National Educational Council could produce solutions for the educational problems which are current and important.
National Educational Council is a very important educational policy organ which makes national educational policies. It is crucial to analyse whether the decisions made could be implemented or not and how important and current problems were analysed.
General survey model has been applied in this research. This study was realized in 2007- 2008 academic year among 350 school principals employed in public primary and high schools and 36 of supervisors employed in Province Office of National Education.
Having analysed the data, according to the findings, it is disputable that National Educational Councils are effective and functional decision making organs. To solve the problems related to the implementation of the decisions, it is proposed to form a new department which will control the implementation and give feedback. In addition, decisions made by the last council address to the current educational matters but there are problems related to the solutions of these matters and social expectations.
2022-07-06T10:32:30Z
2022-07-06T10:32:30Z
2022-07-06T10:32:30Z
2008
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3658
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2423
2022-01-25T01:00:18Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okulu müdürlerinin vizyoner liderlik özelliklerine sahip olmaları ile öğretmenlerin örgütsel adanmaları arasındaki ilişki
Babil, Fatma
Şişman, Mehmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Liderlik
Vizyon
Vizyoner Liderlik
Örgütsel Adanma
Liderlik
Vizyon
Vizyoner Liderlik
Örgütsel Adanma
Leadership
Vision
Visionary Leadership
Organizational Commitment
Bu çalışmanın amacı, ilköğretim okulu müdürlerinin vizyoner liderlik özelliklerine sahip olmaları ile öğretmenlerin örgütsel adanmaları arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Tarama modelindeki çalışmanın evrenini, 2008-2009 öğretim yılında Eskişehir il merkezindeki 122 resmi ilköğretim okulunda görev yapan 3061 öğretmen oluşturmuştur. Çalışmanın örneklemini ise, evrenden “rassal örneklem” yöntemi ile seçilen 25 resmi ilköğretim okulunda görev yapan, 400 ilköğretim öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma için gerekli veriler, Sabancı (2007) tarafından geliştirilen “okul müdürlerinin vizyoner liderlik yeterlikleri anketi” ve Mowday and et al (1979) tarafından geliştirilen ve Turan (1998) tarafından Türkçe’ye uyarlanan, “okula adanma” ölçeği ile elde edilmiştir. SPSS 11,5 istatistik programı kullanılarak çözümlenen veriler, t- testi, tek yönlü varyans analizi ve korelasyon teknikleri ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, öğretmenlerin görüşlerine göre, ilköğretim okulu müdürlerinin orta düzeyde vizyoner liderlik özelliklerine sahip oldukları saptanmıştır. Araştırmada, ilköğretim okulu müdürlerinin vizyoner liderlik özelliklerine sahip olmaları ile öğretmenlerin örgütsel adanmaları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Öğretmenlerin, ilköğretim okulu müdürlerinin vizyoner liderlik özelliklerine sahip olmalarına ilişkin görüşleri arasında sadece cinsiyet değişkenine göre istatistiksel bakımdan anlamlı bir farklılık olduğu saptanmıştır. İlköğretim okulu öğretmenlerinin, örgütsel adanmalarına ilişkin görüşleri arasında, kişisel özelliklerine göre istatistiksel bakımdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.
The purpose of this study was to investigate the relationship between organizational commitment of teachers and visionary leadership skills of elementary school principals. The sample included 3061 teachers in 122 public elementary schools in Eskişehir in the 2008-2009 academic year. There were 400 random selected elementary school teachers in 25 public schools. The leadership questionnaire was developed by Sabancı’s (2007) publication entitled as “The Visionary Leadership Proficiency Questionnaire of School Principals” and commitment questionnaire was developed by Mowday et al. (1979) in their publication entitled as “The Commitment to School”. The first questionnaire was adapted into Turkish by Turan (1998). The data was analysed by using SPSS 11,5 statistics program and results were compared with “t” tests, analysis of variance and pearson correlation coefficient. The results indicated that school principals had a medium–level visionary leadership skills based on teachers’ opinions. No significant relationship was found between the commitment of school teachers and visionary leadership skills of elementary school principals. However, only a significant difference was found in terms of gender on visionary leadership skills of elementary school principals. No significant difference was found on the commitment levels of teachers in terms of personal characteristics.
2022-01-24T06:49:56Z
2022-01-24T06:49:56Z
2022-01-24T06:49:56Z
2009
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2423
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3812
2022-07-26T00:00:31Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okul yöneticilerinin şiddet türlerine yönelik görüşleri ve şiddetle başa çıkma yöntemleri
Dönmez, Ayşe
Çubukçu, Zühal
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Şiddet Olgusu
Okulda Öğrenciler Arasında Karşılaşılan Davranış Biçimleri Ölçeği
Okullarda Şiddet
Mann Whitney-U
Kruskal Wallis-H
Şiddet olgusu, günümüz toplumunun önemli bir sorunudur. Okullarda şiddet
ise gün geçtikçe artmakta ve önemli bir sorun haline gelmektedir. Okulda şiddet,
okul iklimi üzerinde olumsuz sonuçlar üreten, öğrencilerin öğrenme süreçlerine zarar
veren, onların gelişimlerini engelleyen, saldırganlık ve suç benzeri davranışları
tanımlamayan ve sosyoloji, psikoloji disiplinleri içerisinde ele alınan önemli
konulardan biridir.Bu araştırmada ilköğretim okullarında görev yapan yöneticilerin
şiddet türlerine yönelik görüşleri ve şiddetle başa çıkmada kullandıkları yöntemleri
ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini, 2008-2009 öğretim yılında
Eskişehir il merkezinde bulunan 122 ilköğretim okulunda görev yapan ilköğretim
okul yöneticileri oluşturmaktadır. Araştırma nicel ve nitel yöntem bir arada
kullanılmış; nicel veriler “Okulda Öğrenciler Arasında Karşılaşılan Davranış
Biçimleri Ölçeği” ile nitel veriler ise yarı yapılandırılmış görüşme yoluyla
toplanmıştır. Nicel verilerin analizinde yüzde, aritmetik ortalama ve standart sapma
değerleri hesaplanmış, araştırmanın alt amaçlarına yönelik olarak Mann Whitney-U
ve Kruskal Wallis-H testi kullanılmıştır. Nitel veriler ise frekans analizi ve betimsel
çözümleme tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara
göre; ilköğretim okul yöneticileri öğrenciler arasında en fazla sözel şiddet türünün
görüldüğünü belirtmişlerdir, bedensel şiddet türünde, cinsiyetleri açısından kadın
yöneticilerin lehine, cinsel şiddet türünde, yöneticilerin görevleri açısından müdür
yardımcısı yöneticilerin lehine, cinsel, duygusal ve bedensel şiddet türlerinde mesleki
kıdem değişkenine göre, duygusal şiddet türünde ise mezun oldukları öğretim
kurumuna göre anlamlı farklılık saptanmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme
sonuçlarına göre ilköğretim okul yöneticileri, okulda şiddet olaylarını azaltmak için
sosyal, sportif ve kültürel etkinliklerin sayısını arttırmaktadır. Milli Eğitim
Bakanlığı‟ndan beklentileri ise görsel ve yazılı medyadaki şiddetin azaltılmasıdır.
Violence is a major problem of today‟s society. Violence in schools is
increasing every day and becoming a serious problem. School violence is considered
in diciplines such as sociology and psychology, is one of the most important issue
that produce negative consequences on the school climate, harm student‟s learning
processes and prevent their development and also does not identify behavior,
aggression and crimes. This study aims to investigate the opinions of primary school
administrators on school violence, type of violent behavior among students, The
study was conducted in 2008-2009 academic year on primary school administrators
who work at 122 primary schools in Eskisehir city center. In this study qualitative
and quantitative approaches, was used; quantitative data was collected through a
questionnaire and qualitative data was collected using semi-structured interviews. To
support quantitative data, qualitative data gave more insight far the results of the
study. In the analysis of the quantitative data, arithmetic means and Standard
deviation were computed, and for the sub-aims of the studyMann Whitney-U and
Kruskal Wallis-H test were computed. Qualitative data, on the other hand, were
analyzed using descriptive analysis. According to the findings of study; primary
school administrators were noted that verbal type of violence was the highest among
students. A significant difference was found Physical type of violence, in terms of
the gender of administrators in favor of female administrators, sexual type of
violence, in terms of task of administrators in favor of assistant administrator, sexual,
emotional and physical type of violence according to the seniority variable, and in
favor of emotional type of violence, according to graduates' teaching institutions.
2022-07-25T08:05:25Z
2022-07-25T08:05:25Z
2022-07-25T08:05:25Z
2010
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3812
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3813
2022-07-26T00:00:32Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okullarının fiziksel yapılarına ilişkin öğrenci tutumları ve öğretmen memnuniyetlerinin değerlendirilmesi
Oyman, Nida
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Fiziksel Yapı
Okul Binası
Öğrenci Tutumu
Öğretmen Memnuniyeti
Bu araĢtırmada ilköğretim okul binalarının fiziksel yapılarına iliĢkin öğrenci
tutumları ve öğretmen memnuniyetlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıĢtır.
AraĢtırma tarama deseni kullanılarak tasarlanmıĢtır. AraĢtırmanın evreni, 2009–2010
yılında EskiĢehir ili merkezde yer alan 130 devlet ilköğretim okulundaki öğretmen ve
öğrencilerden oluĢmaktadır. AraĢtırmanın örneklemini random olarak seçilen 297
öğretmen ve 882 öğrenci oluĢturmuĢtur. AraĢtırmanın verileri öğrencilerin
tutumlarını ve öğretmenlerin memnuniyet düzeylerini belirlemek üzere tasarlanmıĢ
Okul Binası Tutum Envanteri ve Fiziksel Çevre Öğretmen Anketi ile elde edilmiĢtir.
Elde edilen veriler, Mann Whitney-U ve Kruskal Wallis-H testleri kullanılarak analiz
edilmiĢtir. AraĢtırmanın sonuçlarına göre, okul binalarının fiziksel yapılarına iliĢkin
sıcaklık, akustik, aydınlatma, iç hava kalitesi, yoğunluk, oyun alanı, temizlik, renk ve
mobilya alt boyutlarında öğrencilerin iyi düzeyde tutum sergiledikleri ve
öğretmenlerin yüksek düzeyde memnuniyete sahip oldukları bulgulanmıĢtır. Ayrıca,
öğrenci cinsiyetleri, sınıf düzeyleri ve okul değiĢkenleri arasında anlamlı farklılık
vardır.
The aim of this study is to examine student attitudes and teacher satisfaction
according to the elementary school buildings physical conditions. The universe of
research consists of 130 public elementary school teachers and students from
EskiĢehir in academic year 2009–2010. The sample of the study is 297 teachers and
882 students selected random way. The data were gathered through using “Our
School Building Attitude Inventory” and “Teacher Opinionaire of Physical
Environment” which were designed to identify student attitudes and teacher
satisfaction. The data were analyzed by using Mann Whitney-U and Kruskal Wallis H tests. The results suggest that students have above the avarage level attitudes
according to the school building conditions and teacher satisfaction is more positive
level in terms of some factors such as thermal comfort, noise, lighting, indoor air
quality, density, playground, cleaning, color and furniture. Furthermore, there is a
significant difference between students’ gender and also their grade levels.
2022-07-25T08:06:05Z
2022-07-25T08:06:05Z
2022-07-25T08:06:05Z
2010
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3813
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
MToxMDB8Mjpjb21fMTE2ODRfMTA5fDM6fDQ6fDU6cWRj