2024-03-28T13:18:35Z
http://openaccess.ogu.edu.tr:8080/oai/request
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/406
2016-06-09T00:00:12Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Akın, Civan Mert
author
2015
Bu çalışmada, otomobillerde debriyaj baskı plakası parçası olarak kullanılan
vermiküler grafitli dökme demire (CGI 300) 4, 12, 24 ve 36 saat sürelerle kriyojenik
işlem uygulanmıştır. Kriyojenik işlem sonrası malzemelerin mikroyapısal incelemeleri
yapılmış, makro ve mikro sertlikleri ölçülmüş, aşınma deneyleri gerçekleştirilerek işlem
görmemiş malzeme ile karşılaştırılmıştır. Kriyojenik işlem, dakikada 2 °C soğutma
hızıyla -196 °C‟ye soğutularak belirlenen sürelerde bu sıcaklıkta tutularak
gerçekleştirilmiştir. -196 °C‟den oda sıcaklığına yine dakikada 2 °C ısıtma hızı ile
ulaşılmıştır. Mikroyapıda meydana gelen değişikliklerin ve aşınma yüzeylerinin
incelenmesinde optik mikroskop ve SEM teknikleri kullanılmıştır. Makrosertlik ve
mikrosertliklerde meydana gelen değişikliklerin belirlenmesinde Rockwell B ve Vikers
sertlik birimi kullanılmıştır. Aşınma deneyleri ball-on-disc metodu ile her kriyojenik
işleme tabi tutulan ve işlem görmemiş numuneler için 5 N ve 10 N yüklerle, 2,5 mm
yarıçapta, 100 metre aşınma mesafesi, 10 cm/s hızla kurukoşullarda gerçekleştirilmiştir.
Kriyojenik işleme tabi tutulmuş ve işlem görmemiş numunelerin özgül aşınma oranları
hesaplanmış ve karşılaştırmalar yapılmıştır. Karşılaştırma sonucu kriyojenik işlem
uygulanmış numunelerin tümünün aşınma oranlarında işlem uygulanmamış numuneye
göre iyileşme olduğu görülmüştür. 5 N yük uygulanan aşınma deneyinde, 12 saat
kriyojenik işlem uygulanan numunenin aşınma direncinde %68,7 oranında artış
meydana gelirken, 10 N uygulanan aşınma deneyinde 24 saat kriyojenik işlem
uygulanan numunenin aşınma direncinde %69,5 oranında artış olmuştur
In this study, cryogenic treatment is applied at 4, 12, 24 and 36 hours to compacted graphite cast iron which is used for clutch pressure plate in automobile. After cryogenic treatment, microstructural investigations, macro and micro hardness test and wear tests were carried out. Cryogenic treatment is applied which the cooling rate of 2 °C per minute to -196 °C and had stood at this temperature at specified times. It was reached at room temperature again with heating rate of 2 °C per minute. Optical microscope and SEM techniques were used to examine the changes in the microstructure and worn surface. Rocwell B and Vickers were drawn on in determining the macrohardness and microhardness changes. Wear tests were carried out dry conditions by using ball-on-disc method for each times of cryogenic treated and untreated samples with 5 N and 10 N normal loads, 2,5 mm radius, 100 meters sliding distance and 10 cm/s sliding velocity. Specific wear rates of cryogenic treated and untreated samples compared each other. Result of the comparisons, both wear rates of cryogenic treated samples decrease according to untreated samples. Test with 5 N normal load, wear resistance of the sample which cryogenic treated at 12 hours was improved %68,7; Test with 10 N normal load, wear resistance of the sample which cryogenic treated at 24 hours was improved %69,5.
http://hdl.handle.net/11684/406
Kriyojenik İşlem
Vermiküler Grafitli Dökme Demir
Aşınma
Cryogenic Treatment
Compacted Graphite Cast Iron
Kriyojenik işlemin vermiküler grafitli dökme demrin aşınma davranışına etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/464
2016-06-28T00:00:07Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Biçer, Umut
author
2015
Demiryolu ray kaynağı, demiryolu raylarının bakım ve üretim süreçlerinde sıklıkla
kullanılan bir kaynak yöntemidir. Yakma alın kaynak yöntemi ile kaynaklanmış raylar,
tren işletmeciliğinden gelen yüklere karşı dayanıklı olmalı ve bu yüklerin altyapıya
iletilmesinde gerekli performansı göstermelidir. Bundan dolayı, diğer ray kaynak
yöntemlerinde olduğu gibi yakma alın kaynak yönteminde de ilgili standartlar ve
talimatnameler uyarınca kaynağın uygulanmış olması çok önemlidir.
Yakma alın kaynak yönteminin uygulanması sırasında kaynak yapacak personel
tarafından takip edilen ve farklı ülkelerdeki farklı koşullara bağlı olarak değişen bazı
kurallar (sıcaklık koşulları, kaynak makinesinin durumu, kaynakçının kabiliyeti vb.)
vardır. Türkiye’de ve diğer ülkelerin çoğunda tüm ray kaynak yöntemleri için eğer ray
sıcaklığı (-3)°C’nin altında ise kaynak yapılmasına izin verilmemekte, (45)°C’nin
üstünde ise kaynaklı rayların bağlantı elemanları ile yola sabitlenmemesi
gerekmektedir. Ray kaynak işleminin yapıldığı yere bağlı olarak değişen nötr ray
sıcaklık aralığında kaynakların uygulanmasına önem verilmelidir.
Bu çalışmada; (-5)°C, (51)°C ve nötr ray sıcaklık aralığı (21°C ile 27°C) içerisinde
(22°C)’de kaynaklanmış rayların mekanik özelliklerinde meydana gelen değişiklikler
araştırılmıştır. Araştırmada, EN 13674-1’de adı geçen 60 E1 rayları kaynaklanmış ve
her kaynaklanmış ray grubuna EN 14587-2 standardı uyarınca görsel muayene, sertlik
testi, eğme testi, makro ve mikro inceleme, manyetik parçacık ve ultrasonik muayene
yöntemleri uygulanmıştır.
Yapılan araştırmalar ve çalışmaların neticesinde düşük sıcaklıklarda kaynaklanmış
rayların mekanik özelliklerinin kötüleştiği ve daha kolay kırılabildiği sonucuna
varılmıştır. Daha kırılgan raylar ise demiryolu taşımacılığını ciddi olarak tehdit
etmektedir.
Flash butt welding is a commonly used welding method in railway construction and
maintenance. The track that is constructed with flash butt welding should be resistant to
the vehicle operation forces, fatigue loads and show sufficient performance against
impact loads. Therefore, application of flash butt welding method as well as any other
rail welding techniques becomes crucial in accordance with related regulations.
In this welding technique, like other techniques, there are several rules (temperature
conditions, welding machine conditions, welder skill etc.) which vary depending on
different conditions in different countries and have to be followed by the staff in charge.
For all welding techniques for tracks, the welding application cannot be applied under -
3°C degree and above 45°C degree the welder should not fix the fasteners on the track
and be more careful about the duration of de-stressing of rails in Turkey. And
obviously, there is a specific temperature called as "rail neutral temperature" which
changes by location of an application.
This paper studied the mechanical properties of rails welded at three different
temperatures which are -5°C, 51°C and 22°C within the neutral operating temperature
range (21°C to 27°C). 60E1 rails have been chosen for this study as specified in EN
13674-1 and welded rails in different temperatures were tested (visual inspection,
hardness test, bending test, macro and micro examinaiton, magnetic particle and
ultrasonic inspection) according to EN 14587-2.
The analysis results showed that at a low temperature the mechanical properties
(particularly bend test results) of welded rail joints get worse and brittle failures take
place more easily. This threatens the railway transportation seriously. It is necessary to
understand the mechanical properties of flash butt welded rail steels under service at
low temperature conditions because the railway constructions carried on at low
temperatures gradually increase.
http://hdl.handle.net/11684/464
Demiryolu Ray Kaynağı
Yakma Alın Ray Kaynağı
Rail Welding
Welding of Rails by Flash Butt Welding Method
Farklı sıcaklıklarda yakma alın kaynak yöntemi ile kaynaklanmış rayların mekanik özelliklerinin karşılaştırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/420
2016-06-10T00:00:18Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Özden, Reşat Can
author
2015
Bu tez çalışmasında sıcak haddeleme yöntemi ile üretilen AZ91 (Al %9, Zn %1) magnezyum alaşımına uygulanan Nikel Fosfor (Ni-P) ve Nikel - Fosfor - Tungsten (Ni-P-W) akımsız kaplamaların, korozyon ve aşınma karakteristikleri araştırılmıştır. Korozyon deneyleri, klorür içeren (Ağırlıkça %3,5 NaCl) ve klorür içermeyen pH 7’deki, 0,1 M K2SO4 + 0,1M K2HPO4 çözeltisi içerisinde uygulanan potansiyodinamik polarizasyon ve elektrokimyasal empedans spektroskopisi (EIS) teknikleri ile gerçekleştirilmiştir. Kaplamaların tribolojik özellikleri levha üzerinde bilye (ball on disk) yöntemi ile incelenmiştir.
Bu çalışma sonucunda Ni-P akımsız kaplamalara ilave edilen Na2WO4 içeriğinin 5 g/l seviyelerine kadar korozyon özelliklerinde iyileşme sağladığı ; bu değer üzerinde Na2WO4 ilavesinin ise korozyon özelliklerini kötüleştirdiği saptanmıştır. Korozyon akım yoğunlukları klorürsüz ortamlar için 1,22x10-4 (A/cm2) değerinden 8,12x1 8,12x1 8,12x10-7 (A/cm2) değerine, klorürlü ortamlar içinse 4,31x10-4(A/cm2) değerinden 9,94 9,94 x1 0-7 (A/cm2) değerine varan bir iyileşme görülmüştür. Akımsız kaplamalara ait mikrosertlik değerleri 80 HV’den 647 HV’ye, spesifik aşınma hızlarının ise kaplamaların sahip olduğu W miktarı ile doğru orantılı olarak 204,28 mm3/Nm’den 1,5 mm3/Nm değerlerine düştüğü gözlenmiştir.
In this study, corrosion and wear characteristics of twin roll casted and Ni-P (Nickel - Phosphorus) Ni-P-W (Nickel - Phosphorus - Tungsten) electroless coated AZ91 magnesium alloys were investigated. Corrosion experiments was carried out using Electrochemical Impedance Spectroscopy (EIS) and Potentiodynamic analysis technique in K2HPO4 buffered K2SO4 solution at pH7 with or without wt. %3,5 NaCl addition. For defining tribological properties, ball on disk method was used.
As a result, adding W to Ni-P electroless coatings enhanced corrosion properties until a specific amount. (Na2WO4 5 g/l) Exceeding this value deteriorated corrosion properties. For non-chlorine enviroment, a significant decrease in corrosion current density were observed from 1,22x10-4 (A/cm2) to 8,12x18,12x18,12x1 8,12x10-7 (A/cm2) and for chlorine enviroments from 4,31x10-4(A/cm2) to 9,949,949,94 x1 0-7 (A/cm2) . Microhardness values increased to 647 HV from 80 HV. Wear rates of electroless coatings appear to be decreased from 204,28 mm3/N.m to 1,5 mm3/N.m; which is directly proportional to W content of the coatings.
http://hdl.handle.net/11684/420
Magnezyum Esaslı Alaşımlar
Akımsız Nikel Kaplama
Korozyon
Aşınma
Mg-Based Alloys
Electroless Nickel Coating
Corrosion
Wear
Sıcak haddelenmiş AZ91 magnezyum alaşımı üzerine uygulanan akımsız Ni-P-W kaplamanın korozyon ve aşınma özellikleri
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/461
2016-06-28T00:00:12Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Kızılarslan, Hüseyin Mert
author
2015
Paslanmaz çeliklerin ve kromun iyi oksidasyon dirençleri yüzeylerinde oluşan
koruyucu Cr2O3 tabakasından kaynaklanmaktadır. Fakat bu yüzey tabakası 1000°C ve
üzeri sıcaklıklarda kararsızlaşarak ana metali koruyamayacak hale gelir. Yapılan son
araştırmalar, alüminyumlama işlemleri ile çeliklerin yüzeylerinde oluşturulan ve yüksek
sıcaklıklarda Cr2O3’ten daha kararlı olan Al2O3 tabakasının, malzemenin oksidasyon
direncini arttırdığını göstermiştir. Kutu sementasyon işlemi metal ile kaplama arasında
iyi yapışma gösteren alüminid tabakasının en iyi şekilde elde edildiği yöntemdir. Ancak,
alüminyumlama işleminde alüminid tabakasının kırılganlığını arttıran ve oksidasyon
direncinin azalmasına sebep olan yüksek Al içeren fazların (FeAl3 ve Fe2Al5)
oluşumundan kaçınılmalıdır. Alüminyumlama işlemi ile en yüksek oksidasyon direnci
kaplama tabakasının yüzeyinde Fe3Al ve FeAl gibi intermetalik fazların oluşması ile
elde edilebilir.
Bu çalışmada kutu semantasyon tekniği ile AISI 304 altlık malzemesine
alüminyum kaplama uygulanmıştır. İşlem sıcaklığı ve süresinin alüminid kaplama
tabakasının yapısı ve kalınlığına etkileri araştırılmıştır. Kaplanmış numunelerin
mikroyapı görüntüleri optik mikroskop, SEM ve EDS kullanılarak araştırılmış ve fazlar
XRD analizleri ile tanımlanmıştır. Sonuçlar kaplamanın iki tabakadan oluştuğunu
göstermiştir. Birinci tabaka Fe-Al intermetalik fazlarından, ikinci tabaka ise Cr, Ni, Al,
Fe elementlerinin ikili intermetalik bileşiklerini içeren arayüzey tabakasından
oluşmuştur. Oksidasyon direnci açısından en uygun fazların ve kaplama tabakası
kalınlığının elde edildiği numune seçilmiş ve bu numunenin oksidasyon direnci ve
kinetiği araştırılmıştır. Alüminyum kaplanmış ve kaplanmamış numunelerin oksidasyon
dirençleri 700°C ve 1000°C sıcaklıklarda O2 atmosferi altında termogravimetrik
analizler ile araştırılmıştır. Bu sıcaklıklarda tüm numunelerde parabolik oksidasyon
davranışları gözlemlenmiştir. Oksidasyon sonuçları alüminyum kaplanmış numunenin
kaplanmamışa karşı daha yüksek oksidasyon direnci gösterdiğini, alüminyum kaplama
tabakasının oksidasyon direncini arttırdığını ortaya koymuştur.
Oxidation resistance of chromium and stainless steels is due to formation of
Cr2O3 on the surface. But this surface layer will be destabilized above 1000°C and will
not protect the metal. Recent investigations show that aluminizing process increases
oxidation resistance of these steels by formation of Al2O3 which is more stable than
Cr2O3 at high temperatures. The pack cementation process is ideally for the formation
of well bonded diffusion aluminide coatings. However, formation of high Al
concentration phases (FeAl3 and Fe2Al5) during aluminizing should be avoided as they
tend to embrittle the aluminide layer and reduce its oxidation resistance. The optimum
oxidation resistance can be achieved with substrate when the intermetallic phases Fe3Al
and FeAl for the surface of the aluminide layer.
In this study, aluminum coatings were grown on AISI 304 substrates by the pack
cementation method. The effect of process temperatures and time on the structure and
thickness of the aluminide layer has been investigated. The microstructure of the coated
samples was examined by optical microscopy, SEM, EDX and phases were identified
by XRD. The results show that the coating consists of two layers. The first consists of
Fe-Al intermetalik phases and the second one is an interdiffusion layer consists of Cr,
Ni, Al, Fe elements binary intermetallic phases. For oxidation resistance, optimum
phases and the thickness of the coating layer containing sample was chosen and then
oxidation resistance and kinetic of this sample were examined. Oxidation resistances of
samples with or without aluminization treatment were evaluated by conducting termal
gravimetric analysis in O2 atmosphere at 700°C and 1000°C. At these temperatures,
parabolic oxidation behavior was observed for all the specimens investigated. The
oxidation results revealed that the application of a coating layer increased the oxidation
resistance of the coated sample as opposed to the uncoated ones.
http://hdl.handle.net/11684/461
Alüminyumlama
Kutu Sementasyonu
Difüzyon
Oksidasyon
Aluminizing
Pack Cementation
Diffusion
Oxidation
AISI 304 paslanmaz çeliğinin kutu sementasyonu ile alüminizasyonu sonrası yüksek sıcaklık oksidasyon direncinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/484
2016-06-29T00:00:33Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Coşar, Dilek
author
2015
Bu çalışmada, otomobil arka aks dişlilerde kullanılan malzemelerden 8622RH ve 20 MnCr5 çeliklerinin karbürizasyon işlemi sonrası mekanik özelliklerinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu doğrultuda; 8622RH ve 20MnCr5 çelikleri, 930 ˚C sıcaklıkta, % 1,2 C ortam konsantrasyonunda 395 dakika süre ile gaz karbürizasyon işlemine tabi tutulmuştur. Daha sonra sıcaklık 830 ˚C’ ye düşürülmüş ve ortam konsantrasyonu da % 0,9’a set edilmiştir. Bu sıcaklıkta da numuneler 60 dakika tutulmuştur. Karbürizasyon işlemi ardından numuneler 100 ˚C’deki yağ banyosu içinde 30 dakika bekletilmiştir. Bu adımdan sonra, numuneler fırından temper prosesi için çıkarılmıştır. Temperleme prosesi 175 ˚C’de 110 dakika süre ile gerçekleştirilmiştir. 8622RH ve 20MnCr5 çeliklerinin ısıl işlem öncesi ve sonrası mikroyapı analizleri, sertlik değeri ölçümleri, darbe deneyleri ve aşınma deneyleri yapılarak, sonuçlar ortaya konmuştur. Mikroyapı incelemelerinde geleneksel optik metalografi ve taramalı elektron mikroskobisi (SEM) teknikleri kullanılmıştır. Malzeme mikroyapılarının birbirine benzer olduğu, karbürizasyon işlemi sonucunda her iki malzemeninde mekanik özellikleri arasında bariz farklılıklar olmasa da; en bariz farklılık 8622RH malzemesinin yüzey sertliğinin, 20MnCr5’e göre daha yüksek olmasıdır. Bu durumun 8622RH çeliğinin içeriğindeki Ni ve Mo alaşım elementlerinin yüksek sertleşebilme yeteneğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Her iki malzemenin aşınma oranları karşılaştırıldığında ise, 20MnCr5 çeliğinin aşınma miktarının, 8622RH çeliğine göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Malzemelerin aşınma direnci ile sertliklerinin doğrudan ilgisi olması sebebiyle, yüksek sertliğe sahip olan 8622RH malzemesinin aşınma dayanımının daha yüksek olması beklenen bir sonuçtur.
In this study; 8622RH and 20MnCr5’ s heat treated steels, which are using at rear axle mechanisms of automobiles, aimed to compare of mechanical behaviour. Accordingly, 8622RH and 20MnCr5 steel, are subjected to heat treatment process at 930 ˚C, %1,2 concentration during 395 minutes. After that, atmosphere is cooled to 830˚C and carbon concentration is set to % 0,9. At this temperature, samples are subjected to carburization process at 60 minute. Then, samples are subjected to oil bath at 100 ˚C, during 30 minutes. After this step, samples are taken from the furnace for temper process. It is carried at 175 ˚C during 110 minutes. Microstructure analysis, traditional optical metalography and scanning electron microscope (SEM) technics are used. Material microstructures are similar to each other, although after heat treatment process there is no clear distinct differences between materials; the most obvious differences is; 8622RH steel’s surface hardness is higher than 20MnCr5 steel. 8622RH’s content of alloying element Ni and Mo’s higher hardenability properties. When both of the materials wear properties are compared, it is seen, 20MnCr5’s wear rate is higher than 8622RH’s wear rate. The wear resistance due to the direct relationship of the hardness of the materials is a result of the abrasion resistance is expected to be higher than the 8622RH material, having a high hardness.
http://hdl.handle.net/11684/484
Çelik
Gaz Karbürizasyon
Aşınma
Sertlik
Mikroyapı
Steel
Gas Carburization
Wear
Hardness
Microstructure
8622RH ve 20MnCr5 çeliklerinin aşınma ve mekanik özelliklerine gaz karbürleme işleminin etkisinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/536
2019-04-16T05:32:09Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Aydınmakina, Fazıl
author
2015
Bu tez çalışmasında, yüksek sıcaklığa uzun süre maruz kalan gaz türbini sıcak bölgelerinde sabit ve hareketli kanatçıklarındaki yüzey yayınım kaplamasının etkileri incelenmiştir.
Nikel ve kobalt esaslı süper alaşımlar, sabit ve hareketli kanatçıklar gibi gaz türbini sıcak bölge elemanlarında yüksek sıcaklık ve mekanik yüklere karşı yaygın olarak kullanılmaktadır. Türbin kısmı sabit ve hareketli kanatçık metalografik yapılarında, oksidasyon ve sıcak korozyana karşı direnci ve kararlılığı için gerekli yüzey kaplamaları kullanılır. Yaygın olarak kullanılan yüzey kaplama yöntemlerinden birisi de “Paket Yayınım Kaplama”dır.
Çalışmanın birinci aşamasında, gerçek kullanım şartlarında uzun süre kullanılmış sabit ve hareketli kanatçıklardaki mevcut kaplamanın element mikroyapıları elektro mikroskop (SEM) kullanılarak görüntülenmiş ve değerlendirilmiştir.
Çalışmanın ikinci aşamasında ise, “Paket Yayınım Kaplama” yöntemi ile yeniden kaplanmış kanatçıklarda yayınım bölgesindeki element hareketleri ve mikroyapıdaki değişiklikler incelenmiş ve analiz edilmiştir.
Çalışma sonunda, “Paket Yayınım Kaplama” uygulanarak yeniden kaplanan kanatçıklarda daha kararlı bir mikroyapı oluştuğu gözlemlenmiştir.
In this study, the effects of surface diffusion coatings on the gas türbine blades and vanes which are used in elevated temperatures for a long period of time have been searched and analyzed.
Nickel and cobalt based superalloys are widely used on gas türbine engine hot section components as türbin blades and vanes which are withstanding elevated temperatures and mechanical loads. The necessity of oxidation and hot corrosion resistance and stability on metallurgical structure for the türbin section blades and vanes can only be attained with surface coatings. One of the widely used coating method is “Pack Diffusion Coating”.
On the Phase-I, the elemental microstructure of the present coatings on the blades and vanes which used in real operating conditions of the jet engines were searched by scanning electron microscopy (SEM) technique.
On the Phase-II, the blades and vanes are recoated with “Packed Diffusion Coating” application and searched and analyzed the effects of diffusional elemental movements and the changes in the microstructure of the blades and vanes coated area.
After recoating operation with Pack Diffusion Coating, it was observed that a more stable microstructure have been generated on the blades and vanes.
http://hdl.handle.net/11684/536
Paket Yayınım Kaplama
Türbin Hareketli Kanatçıkları
Türbin Sabit Kanatçığı
Oksidasyon
Sıcak Korozyon
Pack Diffusion Coating
Turbine Blades
Turbine Vanes
Oxidation
Hot Corrosion
Jet motoru türbin kanatçıklarının alüminit kaplamalarının element hareketlerinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/539
2016-07-26T00:00:56Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Özcan, Akın
author
2015
Bu çalışmada, Ti3Al metalerarası bileşiğinin sürtünme kaynağı yapılmıştır. Optimum kaynak parametrelerini belirlemek için farklı sürtünme hızları, sürtünme basınçları ve sürtünme süreleri denenmiştir. Bulunan kaynak parametrelerinin kaynak arayüzeyine, mikroyapıya ve mekanik özelliklere etkisi incelenmiştir. Kaynak arayüzeylerinde değişen şartlarda meydana gelen mikroyapısal değişimleri incelemek için optik mikroskop, SEM ve XRD kullanılmıştır. Birleşme arayüzeyine dik doğrultuda mikrosertlik ölçümleri yapılmış, ölçülen değerler malzeme arayüzeyinde meydana gelen mikroyapısal değişimler ile ilişkilendirilerek değerlendirilmiştir. Ayrıca malzemelerde kaynak arayüzeyinin kesme mukavemeti ölçülerek mukavemetin şartlara göre nasıl değişiklik gösterdiği incelenmiştir. 300 dev/dak sürtünme devrinde ve 50 MPa sürtünme basınçlarında herhangi bir birleşme sağlanamazken, Maksimum kesme mukavemetine sahip kaynak arayüzeyi 1000 dev/da sürtünme deviri, 150 MPa sürtünme basıncı ve 6sn sürtünme süresi parametreleri ile 150 MPa olarak bulunmuştur.
In this study, Ti3Al intermetallic compound was bonded by friction welding. Different friction speeds, friction pressures and friction times were tested to find optimum friction welding parameters. The effects of the welding parameters on the welding interface, microstructure and mechanical properties were inestigated. Optical microscopy, SEM and XRD were carried out to examine the microstructural variations on welding interfaces. Microhardness distribution across the welding interface was evaluated considering the microstructural variations. Also shear strength of welding interfaces were measured to find out the effects of welding conditions. With 300 rpm friction speed and 50 MPa friction pressure there were’nt any welding achieved. Welding interface with maximum shear strength was found 150 MPa with welding parameters 1000 rpm friction speed, 150 MPa friction pressure and 6 second friction time.
http://hdl.handle.net/11684/539
Metallerarası Bileşikler
Sürtünme Kaynağı
Titanyum Alüminatlar
Mikroyapı
Mikro Sertlik
Itermetallic Compounds
Friction Welding
Titanium Aluminides
Microstructure
Microhardness
Titanyum alüminatların sürtünme kaynağı ile birleştirilebilirliklerinin araştırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/880
2017-01-05T01:00:21Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Karaca, Serkan
author
2013-03
Östemperlenmiş küresel grafitli dökme demirler, gösterdikleri mükemmel mukavemet, süneklik ve aşınma dayanımları ile makine parçaları başta olmak üzere birçok alanda kullanılmaktadır. Bu çalışmada perlitik mikro yapıya sahip DDK 70 dökme demire, aşınma davranışlarını incelemek üzere; 900 oC‟de östenitlendikten sonra 250, 300, 350 ve 400 oC sıcaklıklarında, %50 NaNO3 ve %50 KNO3 karışımından oluşan tuz banyosu içerisinde, 30, 60, 90 ve 120 dakika sürelerde östemperleme ısıl işlemi uygulanmıştır. Östemperlenmiş numuneler 10 N yük altında, 100 cm/sn kayma hızında 2000 metre, 4000 metre ve 6000 metre kayma mesafelerinde pin-on-disk yöntemi kullanılarak aşınma testleri yapılmıştır. Yapıda meydana gelen değişimler östemperleme sıcaklık ve süresine bağlı olarak tespit edilmiştir. Aşınma deneylerinde ortalama sürtünme katsayıları ve aşınmaya kayıpları belirlenmiştir. Döküm haldeki numune ile ısıl işlem görmüş numunelerin sertlik değişimleri kaydedilmiştir. Sonuçta, mikro yapının, sertlik ve aşınmanın ısıl işlem şartlarına bağlı olduğu, artan östemperleme sıcaklık ve süresine bağlı olarak sertlik ve aşınma dayanımının azaldığı tespit edilmiştir.
Austempered ductile iron used in many fields especially with the machinery parts, by showing excellent strength, ductility and wear resistance. In this study, micro-structure pearlitic spheroidal graphite cast iron, wear behaviors examined in order to the samples after austenitizing at 900 °C, austempered at 250, 300, 350 and 400 oC temperatures, quenched in a mixture of 50% NaNO3 and 50% KNO3 salt bath, during 30, 60, 90 and 120 minute intervals austempering heat treatment was applied. Austempered specimens under load 10 N and 100 cm / sec sliding speed rated at 2000, 4000 and 6000 meters distances from sliding wear tests were performed using a pin-on-disk method. Austempering heat treatment temperature and time, depending on changes in the structure and rate of phase change was detected. Average friction coefficient and wear loss is determined in wear experiments. Changing of the hardness on the casting samples and heat treated samples were recorded. As result, micro-structure, hardness and wear is related to the heat treatment conditions, depending on increasing austempering temperature and duration, hardness and wear resistance were decreased.
http://hdl.handle.net/11684/880
Östemperlenmiş Küresel Grafitli Dökme Demirler
Östemperleme ve Aşınma
Austempered Spheroidal Graphite Cast Iron
Austempering and Wear
Östemperlenmiş DDK 70 dökme demirde aşınma özelliklerinin mikroyapı ile ilişkisinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/843
2016-12-31T01:01:08Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Ertürk, Fatih
author
2012-12
Bu çalışmada, yüksek kromlu beyaz dökme demire 900 oC, 1000 oC ve 1100 oC
sıcaklıklarda uygulanan destabilizasyon işlemi ile mikroyapısal özelliklerde meydana
gelen değişiklikler incelenmiş, malzemelerin makro ve mikro sertlikleri belirlenerek
abrasif aşınma deneyleri gerçekleştirilmiş ve sonuçlar mikroyapısal özelliklere bağlı
olarak ortaya konulmuştur. Mikroyapıda meydana gelen değişimlerin belirlenmesinde
geleneksel optik metalografi, SEM ve XRD teknikleri kullanılmıştır. Döküm
durumunda östenit yapıda bulunan matrisin destabilizasyon işlemi ile martenzite
dönüştüğü ve M7C3 türünde ikincil karbürlerin çökeldiği belirlenmiştir. Destabilizasyon
işlem sıcaklığının artışı ile bu karbürlerin irileştiği gözlemlenmiştir. Yüksek kromlu
beyaz dökme demirin döküm durumunda makro sertlik değeri 52 HRc iken 900 oC,
1000 oC ve 1100 oC sıcaklıklarda uygulanan destabilizasyon işlemleri sonucunda
sırasıyla, 66.5, 69.0 ve 65.5 HRc olarak belirlenmiştir. Uygulanan tüm destabilizasyon
işlemleri sonucunda abrasif aşınma özelliklerinin iyileştiği görülmüştür. Bunun yanı
sıra, aşınmada kayma hızının artması aşınma direncinin azalmasına neden olmaktadır.
Sertlik ve aşınmadaki iyileşme martenzitik dönüşüm ve ikincil karbür oluşumundan
kaynaklanmaktadır. Yapıda dönüşmeden kalan östenitin sertlik ve aşınma
özelliklerinde etkili olduğu bulunmuştur. Yapıdaki kalıntı östenit, belirli aşınma
hızlarına kadar aşınma direncini arttırmıştır (1000oC sıcaklıkta, 60 cm/s ve 90 cm/s
kayma hızlarında).
In this study, the changes occured in micro structural properties with the
destabilization heat treatment at temperatures of 900 °C, 1000 °C and 1100 °C were
investigated. The abrasive wear tests were carried out and with the determining macro
and micro hardness values and the results were revealed depending on micro structural
properties. Conventional optic metallography, SEM and XRD technics were used for
determining changes in micro structure. Transformation of matrix in the austenitic
structure to martensite by destabilizastion treatment and precipitation of M7C3 type
carbides were determined. Coarsening of the secarbides was observed within creasing
destabilization treatment temperature. The macro hardness values were determined as
66.5, 69.0 and 65.5 HRc as a result of applied destablizastion treatments at the
temperatures of 900 oC, 1000 oC ve 1100 oC, respectively, while it was 52 HRc in ascast
condition. Improvement of abrasive wear properties was obtained as a result of all
applied destabilization treatment. In addition, thein crease in sliding speed causes a
decrease in wear resistance. Increment of hardness and wear occurs due to martensitic
transformation and secondary carbide formation. It was found that untransformed
austenite is effective at the structure in terms of hardness and wear properties. Retain
edaustenite improved wear resistan cetill defined wear rates (at the temperature of
1000oC, at the sliding speeds of 60 cm/s and 90 cm/s).
http://hdl.handle.net/11684/843
Yüksek Kromlu Beyaz Dökme Demirler
Destabilizasyon
Abrasif Aşınma ve Sertlik
High Chromium White Castirons
Yüksek kromlu beyaz dökme demirde abrasiv aşınma dayanımı-mikroyapı ilişkisinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/916
2017-01-17T01:00:29Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Arıcı, Gökhan
author
2013-01
Bu çalışmada, Ni3Al metallerarası bileşiğin kendisiyle ve 316L paslanmaz çelik ile sürtünme kaynağı yapılmıştır. Farklı sürtünme hızları, sürtünme basınçları ve sürtünme süreleri denenerek optimum kaynak parametreleri belirlenmiştir ve bulunan kaynak parametrelerinin kaynak arayüzeyine, mikroyapıya ve mekanik özelliklere etkisi incelenmiştir. Kaynakların birleşme arayüzeyinde değişen şartlarda meydana gelen değişimleri incelemek için optik mikroskop ve taramalı elektron mikroskobu (SEM) kullanılmıştır. Ayrıca birleşme arayüzeyine dik doğrultuda mikrosertlik ölçümleri yapılmıştır ve ölçülen değerler malzeme arayüzeyinde meydana gelen mikroyapısal değişimlerle ilişkilendirilerek değerlendirilmiştir. Aynı zamanda malzemelerde kaynak kısımlarının kesme mukavemeti ölçülerek mukavemetin şartlara göre nasıl değişiklik gösterdiği incelenmiştir.
Ni3Al alaşımının kendisiyle ve 316L paslanmaz çelik ile sürtünme kaynağında değişen işlem parametrelerinin kaynak arayüzeyi mikroyapısını, sertliğini ve mukavemetini etkilediği görülmüştür.
Sabit sürtünme hızında, artan süre ve basınç ile doğru orantılı artan sıcaklık sonucu kaynak arayüzeyinin kesme mukavemetinin arttığı görülmüştür. Ancak belli bir değerden sonra aşırı ısınmanın kaynak arayüzeyinde tavlama etkisi yaptığı ve mukavemetin düştüğü görülmüştür.
In this study, Ni3Al alloy was bonded with itself and 316L stainless steel by friction welding. Different friction speeds, friction durations and friction pressures were tested to find optimum friction welding parameters and it was investigated how effects the welding parameters to welding interface, microstructure and mechanical properties. SEM and optical microscopy were carried out to examine the microstructural variations on welding interfaces of samples. Also microhardness distribution across the interface was evaluated considering the microstructural variations. In addition, shear strength of welded parts were measured to find out the effects of welding conditions.
It was observed that microstructure, microhardness and shear strength of welding interface were affected by welding parameters.
For a fixed friction speed, the shear strength of welding interface of materials increased with increase in friction pressure and duration which cause higher temperature. But after a certain time and the pressure value, it was observed that overheating of welding interface causes annealing so shear strengths of welding interface of materials decreased.
http://hdl.handle.net/11684/916
Metallerarası Bileşikler
Sürtünme Kaynağı
Nikel Alüminatlar
316L Paslanmaz Çelik
Mikroyapı
Mikrosertlik
Kesme Mukavemeti
Intermetallics
Friction Welding
Nickel Aluminides
316L Stainless Steel
Microstructure
Microhardness
Shear Strength
Nikel alüminatların sürtünme kaynağı ile birleştirilebilirliklerinin araştırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1427
2018-04-04T00:00:36Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Kaptan, Serkan
author
2012-09
Tungsten karbür-kobalt kaplamalar yüksek aşınma direncinin gerekli olduğu pek
çok endüstriyel uygulamada yaygın olarak kullanılmaktadır. WC-Co kaplamaları
uygulamak için plazma sprey gibi termal sprey işlemleri kullanılmaktadır. Fakat elde
edilen kaplamaların özellikleri sprey parametrelerine göre büyük değişiklik
göstermektedir.
Bu çalışmada plazma sprey işlemi ile uygulanmış WC-Co kaplamada birincil ve
ikincil plazma gazlarının (Ar ve H2) mikroyapı ve mekanik özellikler üzerindeki etkisi
araştırılmıştır. Kaplama ana malzemesi olarak titanyum ve paslanmaz çelik
kullanılmıştır. Kaplanmış numunelere aşınma, çekme ve sertlik testleri uygulanmış ve
metalografik tekniklerle değerlendirilmiştir. Proses parametrelerinin mikroyapı ve
mekanik özellikler üzerindeki etkisi incelenerek, daha iyi performans özelliklerine
sahip, dayanıklı kaplamaların geliştirilmesi amaçlanmıştır
Tez çalışmasının sonucunda; iyi performans için, parametre seçiminin uyumlu
bir aralıkta yapılması gerektiği belirlenmiştir. Titanyum ve paslanmaz çelik ana
malzemeler için test sonuçları benzerdir. Hidrojen gaz akışının arttırılması daha düşük
aşınma direncine sahip kaplama oluşumuna neden olmaktadır. Argon gaz akışının
arttırılması ile daha iyi aşınma direnci elde edilmektedir. İkincil fazların oluşumu
sertlik, çekme mukavemeti ve aşınma direncini olumsuz etkilemektedir. Kaplamada
yüksek tungsten monokarbür (WC) içeriği arzulanan bir durumdur. Gerçek kullanım
şartlarında aşınmaya maruz kalacak tungsten karbür kaplamaların plazma sprey
parametrelerinin seçiminde bu tez çalışmasından elde edilen bilgilerin kullanılması
yararlı olacaktır.
Tungsten carbide-cobalt coatings have been widely used in many industries for
applications where high wear resistance is required. Different kinds of thermal spraying
techniques, such as atmospheric plasma spraying (APS) can be applied to deposit WCCo
coatings; however, the properties of such coatings strongly depend on the spraying
parameters.
This study has sought to evaluate the influence of primary and secondary plasma
gases (Ar and H2) on the microstructure and mechanical properties of plasma-sprayed
WC-Co coatings. Titanium and stainless steel were used as substrate material. Coated
samples were subjected to abrasion, tensile and hardness tests, and evaluated by
metallographic techniques. The effect of process parameters on microstructural and
mechanical properties was reviewed to achieve more robust coatings with higher
performance.
As a conclusion of the thesis it has been determined that for a better performance
the parameter selection needs to be carried out at an appropriate range. The test results
both for titanium and stainless steel substrates are similar. Increasing the hydrogen gas
flow resulted in coatings with lower wear resistance. Increasing the argon gas flow
allowed better wear resistance. The formations of secondary phases are detrimental to
hardness, rupture and wear resistance. A coating with high tungsten monocarbide (WC)
retention is desirable. It shall be useful to use information and experience, collected
from this thesis while the selection of plasma spray process parameters of tungsten
carbide coatings that are going to be exposed to wear.
http://hdl.handle.net/11684/1427
Tungsten Karbür Kaplama
Plazma Sprey
Aşınma
Çekme
Sertlik
Tungsten Carbide Coatings
Plasma Spray
Wear
Tensile
Hardness
Hardness
Plazma sprey gazlarının tungsten kaplama özellikleri üzerine etkileri
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1686
2019-06-22T00:00:37Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Özdemir, Gizem
author
2011-01
Bu çalışmada mekanik alaşımlandırma ile sentezlenen MgNi, Mg0.9(M)0.1Ni,
Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) ve Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06, 0,07, 0,08, 0,1 ve
0,2) alaşımlarının elektrokimyasal hidrojen depolama karakteristikleri incelenmiştir. X
ışın difraksiyonu çalışmaları amorf/nanokristalin MgNi alaşım yapısını elde etmek için
15 saat öğütmenin yeterli olmasına rağmen anafaz içinde tüm nikelin tamamen
çözünmesi için en az 25 saat öğütmenin gerekli olduğunu göstermektedir. Tüm
alaşımların deşarj kapasiteleri 15 saat öğütmeye kadar keskin bir şekilde
yükselmektedir. 15 ile 25 saat öğütme süresi aralığında alaşım deşarj kapasitelerinde
önemli bir değişim görülmemektedir. 25 saatin üzerindeki öğütme sürelerinde, öğütme
süresinin artmasıyla alaşım deşarj kapasiteleri düşmektedir. Titanyum, MgNi
alaşımının deşarj performansını önemli bir şekilde geliştirmektedir. Alüminyum, MgNi
alaşımının ilk deşarj kapasitesini düşürmesine rağmen alaşım kapasite koruma oranını
iyileştirmektedir. Borun hiçbir pozitif etkisi olmamasına rağmen zirkonyumun sınırlı da
olsa alaşımın çevrim kararlılığı üzerinde olumlu etkisi mevcuttur. MgNi, Mg0.9(M)0.1Ni
ve Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) alaşımları arasında en iyi deşarj performansının
Mg0.8Ti0.2Ni alaşımında olduğu gözlemlenmektedir.
Paladyum içeren alaşımların başlangıç deşarj kapasiteleri düşük olmakla beraber
şarj / deşarj çevrim kararlılıkları oldukça iyidir (Mg0.8Pd0.2Ni hariç). X-Işın sonuçlarına
göre Mg0.8Pd0.2Ni alaşımda MgPd fazı oluştuğu görülmektedir. Bu fazın Mg0.8Pd0.2Ni
alaşımının deşarj performansında büyük bir kayıp oluşturduğu tahmin edilmektedir.
Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06, 0,07, 0,08, 0,1 ve 0,2) alaşımları arasında Mg0.93Pd0.07Ni alaşımı en iyi deşarj performansına sahiptir.
In this study the electrochemical hydrogen storage characteristics of MgNi,
Mg0.9(M)0.1Ni, Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) and Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06,
0,07, 0,08, 0,1 and 0,2) alloys synthesized by mechanical alloying were investigated. X
ray diffraction studies showed that although 15 h milling was enough to obtain
amorphous/nano-crystalline MgNi alloy structure, the dissolution of all nickel in the
main phase required at least 25 h milling. The discharge capacities of the alloys were
observed to increase sharply up to 15 h milling. Between 15 and 25h milling time,
discharge capacities of alloys did not change considerably. Above 25h milling time, the
discharge capacities of the alloys reduced with the increase in the milling time.
Titanium improved MgNi alloy discharge performance significantly. Although
aluminum reduced the initial discharge capacity of MgNi alloy, it improved the alloy
capacity retention rate. Despite the absence of any positive effect of boron, zirconium
had limited positive effect on the alloy cyclic stability. Among the MgNi,
Mg0.9(M)0.1Ni, Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) alloys, Mg0.8Ti0.2Ni alloy has the best
discharge performance.
Although palladium including alloys exhibited low initial discharge capacity, the
charge/discharge cycle stability of the alloys were quite satisfactory (except
Mg0.8Pd0.2Ni). X-ray diffraction studies showed that MgPd phase forms in Mg0.8Pd0.2Ni
alloy. This phase was estimated to cause considerable reduction in the discharge
capacity of Mg0.8Pd0.2Ni alloy. Among the Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06, 0,07,
0,08, 0,1 and 0,2) type alloys, Mg0.93Pd0.07Ni alloy has the best discharge performance
Özdemir, G. (2011). Mekanik Alaşımlandırma ile Üretilen MgNi Alaşımının Elektrokimyasal Hidrojen Depolama Performansına Al, B, Pd, Ti ve Zr Katkı Elementlerinin Etkisi. (Yüksek lisans tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir
http://hdl.handle.net/11684/1686
MgNi
Mekanik alaşımlandırma
Elektrokimyasal hidrojen depolama
Elektrokimyasal empedans spektroskopisi
Mechanical alloying
Electrochemical hydrogen storage
Electrochemical impedance spectroscopy
Mekanik alaşımlandırma ile üretilen MgNi alaşımının elektrokimyasal hidrojen depolama performansına Al, B, Pd, Ti ve Zr katkı elementlerinin etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1696
2019-06-22T00:00:11Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Diltemiz, Seyid Fehmi
author
2010-10
Termal Bariyer Kaplamalar (TBK), havacılık ve enerji üretiminde görev alan gaz türbinlerinin sıcak kısımları başta olmak üzere, yüksek sıcaklık dayanımının istendiği sahalarda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kullanımda olan mevcut kaplamaların termal, mekanik ve kimyasal özelliklerinde yapılacak olan iyileştirmeler; türbinlerin daha güvenli şekilde çalışmasını, türbin veriminin artmasını, türbin bakım aralıklarının uzamasını ve son derece pahalı olan sıcak kısım parçalarının ömürlerinin artmasını sağlayacaktır. Bu amaçla plazma sprey metodu ile elde edilmiş termal bariyer kaplamaların proses parametrelerinin değiştirilmesiyle farklı kaplamalar elde edilmiş, bu kaplamalar üzerinde ayrıca ön oksidasyon ve lazer sırlama modifikasyonları uygulanmıştır.
Proses parametreleri ve modifikasyonların, ısıl ve mekanik özellikler üzerindeki etkisi incelenerek, daha iyi performans özelliklerine sahip, optimize edilmiş kaplamaların geliştirilmesi amaçlanmıştır. Numuneler üzerinde; termal şok direnci, oksidasyon dayanımı, statik tutunma mukavemeti, sertlik gibi hem mekanik hem de termal özelliklerin belirlenmesine yönelik çeşitli test ve ölçümler gerçekleştirilmiştir.
Tez çalışmasının sonucunda; iyi performans için, parametre seçiminin uyumlu bir aralıkta yapılması gerektiği belirlenmiştir. Kaplama katılığını arttıran işlem parametreleri ile hazırlanmış numunelerin termal şok direncinin diğer numunelerden daha düşük, çekme mukavemetlerinin ise daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Kaplama kalınlığının arttırılmasının ısı yalıtımını iyileştirdiği, ancak termal şok direnci ve çekme mukavemetini düşürdüğü gözlenmiştir. Gerçek kullanıma sunulacak kaplamaların işlem parametrelerinin seçiminde, servis koşulları ve tez çalışmasında elde edilen bilgilerin bir arada kullanılması yararlı olacaktır. Uygulanan modifikasyonların, oksidasyon ve daha belirgin olarak termal şok direnci üzerinde olumlu etki gösterdiği görülmüştür.
Thermal Barrier Coatings (TBC) are extensively used in high temperature areas, especially on hot section parts of aviation and energy production type gas turbines.
Improvements on thermal, mechanical and chemical features of presently used coatings will allow the turbines work more reliably, increase the turbine efficiency, extend the turbine maintenance periods and increase the lives of hot section parts that are of high cost. In this dissertation, plasma sprayed thermal barrier coated parts prepared with different coating parameters, and these coatings have been modified with pre oxidation and laser glazing.
It has been aimed to improve optimized coatings with better performance features by investigating the effect of process parameters and modifications on thermal and mechanical properties. Coated and modified samples were subjected to thermal shock, oxidation, tensile and hardness tests, etc. The effect of process parameters and modifications on thermal and mechanical properties was reviewed to achieve more robust optimized coatings with high performance.
As a conclusion of the thesis it has been determined that for a better performance the parameter selection needs to be carried out at an appropriate range. It has been determined that specimen prepared with process parameters increasing the coating stifness have lower thermal shock resistanceand higher tensile strength. It has been observed that increasing the coating thickness allows better thermal resistance but decreases the thermal shock resistance and tensile strength. It shall be useful to use service conditions and knowledge gained through the thesis together during selecting the process parameters of coatings that are going to be used in service. It has been observed that the modifications applied have positive influence no oxidation and more noticibly the thermal shock resistance.
Diltemiz, S. F. (2010). Plazma Sprey Termal Bariyer Kaplamaların Isıl ve Mekanik Özelliklerinin Optimizasyonu. (Doktora tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
http://hdl.handle.net/11684/1696
Termal bariyer kaplama
Pazma sprey
Termal şok dayanımı
Lazer sırlama
Thermal barrier coatings
Plasma spray
Thermal shock resistance
Laser glazing
Plazma sprey termal bariyer kaplamaların ısıl ve mekanik özelliklerinin optimizasyonu
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1697
2019-06-22T00:00:20Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Körpe, Neşe Öztürk
author
2010-06
Demir alüminatlar, iyi oksitlenme ve kükürtlenme dirençlerine bağlı olarak ilgi çeken yüksek sıcaklık malzemeleri olmuşlardır. Ancak bu malzemeler, yüksek sıcaklıklarda düşük mukavemet ve oda sıcaklığında hidrojen kırılganlığına bağlı olarak düşük süneklik göstermektedirler. Fe3Al alaşımlarının yüksek sıcaklık mukavemeti ve sünekliği alaşımlandırma işlemleriyle geliştirilmeye çalışılmaktadır. Bu çalışmada, atomik olarak at.%0,5; 1,0; 1,5 oranlarında tungsten ilavesinin Fe3Al(Fe-at.%28Al) alaşımının gaz korozyonu, oda sıcaklığı ve yüksek sıcaklık basma mukavemeti özelliklerine etkisi ile oksit tabakası direncini arttıran itriyum ve oda sıcaklığı sünekliğini iyileştirdiği saptanan krom elementlerinin bu üçlü alaşımın oksitlenme, oksitlenme/sülfürlenme ve basma mukavemeti özelliklerine etkisi araştırılmıştır.
Oksitleme deneylerinde alaşımlar, 500°C, 900°C ve 1000°C sıcaklıklarda 24 saat boyunca saf O2 gazına maruz bırakılmışlardır. Oksitleme/sülfürleme işlemleri ise 900°C ve 1000°C sıcaklıklarda hacimce %6CO2, %80.6N2, %13O2, 4000 ppm SO2 içeren gaz karışımında 24 saat boyunca gerçekleştirilmiştir. Alaşımların oksitlenme ve oksitlenme/sülfürlenme özellikleri, numunelerin deney sırasındaki ağırlık değişimlerinin kaydedildiği termogravimetrik analiz cihazı kullanılarak ölçülmüştür. Daha sonra enerji dağılım spektroskobuna (EDS) sahip bir taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile Xışınları difraktometresi (XRD) kullanılarak, deneyler sonrasında numune yüzeylerinde oluşan oksit tabakalarının şekilleri, kimyasal bileşimleri ve kristal yapıları incelenmiştir. Alaşımlardaki dönüşüm sıcaklıkları diferansiyel taramalı kalorimetre (DSC) analizleri ile bulunmuştur. Mekanik testlerde numunelere, oda sıcaklığı ve 400, 500, 550, 600, 700°C sıcaklıklarda basma testleri uygulanmıştır. Tungsten elementinin ilavesiyle mukavemet ve süneklikte artış sağlanmışken, en iyi süneklik değerleri ise Cr ve Y elementlerinin ilavesinde elde edilmiştir. Alaşımlarda katastrofik korozyona rastlanmamış ve genel olarak Y elementi ile tabaka direnci sağlanmıştır.
Iron aluminides are in interest of high temperature materials with the good oxidation and sulphidation properties. However, they show low strength at high temperatures and low ductility at room temperatures due to the hydrogen embrittlement. High temperature strength and room temperature ductility properties of Fe3Al alloys have being tried to improve. In this study, effect of 0.5, 1, 1.5 at% tungsten addition on the gas corrosion, room and high temperature compression strength properties of Fe3Al (Fe-28Al at.%) are investigated. Also the effect of Yttrium, which increases the resistance of oxide layer, on the oxidation, oxidation/sulphidation and compression strength of ternary alloy is studied. In addition, gas corrosion experiments of chrome including alloys are conducted and corrosion properties are investigated by addition of yttrium to increase the resistance of oxide layer. Chrome is determined to improve the room temperature ductility in literature.
In experiments alloys are subjected to pure oxygen gas for 24 hours at 500°C, 900°C, and 1000 C. oxidation/sulphidation experiments are conducted for 24 hours 9000 and 1000 in gas mixture of 6% CO2, 80.6%N2, 13%O2 and 4000 ppm SO2 volume. Thermogravimetric analyse instrument is used in determination the oxidation and oxidation/sulphidation properties of alloys. Weight changes of the samples are recorded during the experiments by this instrument. The shapes, chemical composition and crystal structures of the oxide layers formed on the samples are determined by SEM/EDS and XRD analysis. Phase transformation temperatures of the alloys are studied by DSC analysis. Compression tests are performed at room temperature, 400°C, 500°C, 550°C, 600°C, and 700°C. As a result of the experiments, it is determined that tungsten addition is increased the strength and ductility and the highest ductility values are obtained with the additions of Cr and Y. Catastrophic corrosion is not observed in alloys and layer resistance is increased with Y addition.
Körpe, N. Ö. (2010). Cr ve Y Katkılı Fe-Al-W Esaslı Alaşımların Mekanik ve Yüksek Sıcaklık Gaz Korozyonu Özelliklerinin İncelenmesi. (Doktora tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir
http://hdl.handle.net/11684/1697
Demir alüminat
Yüksek sıcaklık korozyonu
Mukavemet
Iron aluminide
High temperature corrosion
Strength
Cr ve Y katkılı Fe-Al-W esaslı alaşımların mekanik ve yüksek sıcaklık gaz korozyonu özelliklerinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1679
2019-06-22T00:00:55Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Özdemir, Gizem
author
2011-01
Bu çalışmada mekanik alaşımlandırma ile sentezlenen MgNi, Mg0.9(M)0.1Ni,
Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) ve Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06, 0,07, 0,08, 0,1 ve
0,2) alaşımlarının elektrokimyasal hidrojen depolama karakteristikleri incelenmiştir. X
ışın difraksiyonu çalışmaları amorf/nanokristalin MgNi alaşım yapısını elde etmek için
15 saat öğütmenin yeterli olmasına rağmen anafaz içinde tüm nikelin tamamen
çözünmesi için en az 25 saat öğütmenin gerekli olduğunu göstermektedir. Tüm
alaşımların deşarj kapasiteleri 15 saat öğütmeye kadar keskin bir şekilde
yükselmektedir. 15 ile 25 saat öğütme süresi aralığında alaşım deşarj kapasitelerinde
önemli bir değişim görülmemektedir. 25 saatin üzerindeki öğütme sürelerinde, öğütme
süresinin artmasıyla alaşım deşarj kapasiteleri düşmektedir. Titanyum, MgNi
alaşımının deşarj performansını önemli bir şekilde geliştirmektedir. Alüminyum, MgNi
alaşımının ilk deşarj kapasitesini düşürmesine rağmen alaşım kapasite koruma oranını
iyileştirmektedir. Borun hiçbir pozitif etkisi olmamasına rağmen zirkonyumun sınırlı da
olsa alaşımın çevrim kararlılığı üzerinde olumlu etkisi mevcuttur. MgNi, Mg0.9(M)0.1Ni
ve Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) alaşımları arasında en iyi deşarj performansının
Mg0.8Ti0.2Ni alaşımında olduğu gözlemlenmektedir. Paladyum içeren alaşımların başlangıç deşarj kapasiteleri düşük olmakla beraber şarj / deşarj çevrim kararlılıkları oldukça iyidir (Mg0.8Pd0.2Ni hariç). X-Işın sonuçlarına göre Mg0.8Pd0.2Ni alaşımda MgPd fazı oluştuğu görülmektedir. Bu fazın Mg0.8Pd0.2Ni alaşımının deşarj performansında büyük bir kayıp oluşturduğu tahmin edilmektedir.
Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06, 0,07, 0,08, 0,1 ve 0,2) alaşımları arasında Mg0.93Pd0.07Ni alaşımı en iyi deşarj performansına sahiptir.
In this study the electrochemical hydrogen storage characteristics of MgNi,
Mg0.9(M)0.1Ni, Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) and Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06,
0,07, 0,08, 0,1 and 0,2) alloys synthesized by mechanical alloying were investigated. X
ray diffraction studies showed that although 15 h milling was enough to obtain
amorphous/nano-crystalline MgNi alloy structure, the dissolution of all nickel in the
main phase required at least 25 h milling. The discharge capacities of the alloys were
observed to increase sharply up to 15 h milling. Between 15 and 25h milling time,
discharge capacities of alloys did not change considerably. Above 25h milling time, the
discharge capacities of the alloys reduced with the increase in the milling time.
Titanium improved MgNi alloy discharge performance significantly. Although
aluminum reduced the initial discharge capacity of MgNi alloy, it improved the alloy
capacity retention rate. Despite the absence of any positive effect of boron, zirconium
had limited positive effect on the alloy cyclic stability. Among the MgNi,
Mg0.9(M)0.1Ni, Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) alloys, Mg0.8Ti0.2Ni alloy has the best
discharge performance.
Although palladium including alloys exhibited low initial discharge capacity, the
charge/discharge cycle stability of the alloys were quite satisfactory (except
Mg0.8Pd0.2Ni). X-ray diffraction studies showed that MgPd phase forms in Mg0.8Pd0.2Ni
alloy. This phase was estimated to cause considerable reduction in the discharge
capacity of Mg0.8Pd0.2Ni alloy. Among the Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06, 0,07,
0,08, 0,1 and 0,2) type alloys, Mg0.93Pd0.07Ni alloy has the best discharge performance.
Özdemir, G. (2011). Mekanik Alaşımlandırma ile Üretilen MgNi Alaşımının Elektrokimyasal Hidrojen Depolama Performansına Al, B, Pd, Ti ve Zr Katkı Elementlerinin Etkisi. (Yüksek lisans tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
http://hdl.handle.net/11684/1679
MgNi
Mekanik alaşımlandırma
Elektrokimyasal hidrojen depolama
Elektrokimyasal empedans spektroskopisi
Mechanical alloying
Electrochemical hydrogen storage
Eectrochemical impedance spectroscopy
Mekanik alaşımlandırma ile üretilen MgNi alaşımının elektrokimyasal hidrojen depolama performansına A1, B, Pd, Ti ve Zr katkı elementlerinin etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3281
2022-06-17T00:03:12Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Özdemir, Özer
author
2007
Bu çalısmada otomotiv sektöründe kullanılan küresel grafitli dökme demir
parçaların üretimine etki eden parametreler teorik olarak incelenmis, ultrasonik ses hızı
yöntemiyle tahribatsız kontrolü yapılmıstır. Mekanik ve metalografik incelemeler
yapılarak ultrasonik çalısmalarda elde edilen verilerle karsılastırılmıstır.
Karsılastırmalar sonucunda ultrasonik ölçümlerin iç yapıdaki ve grafit yapısındaki
değisimlere karsı hassas olduğu ve dolayısıyla mekanik özelliklerin bir göstergesi
olduğu anlasılmıstır.
Grafit kürelerinin yapısı ve yapıyı olusturan fazlar küresel grafitli dökme
demirin mekanik özelliklerinin belirlenmesinde yardımcı olabilmektedir. Ultrasonik Ses
hızı ölçüm teknikleriyle grafitlerin küreselliği, mikroyapıdaki fazlar ve mekanik
özellikler arasındaki iliski ile matris yapısının değisimi sonucu ultrasonik hızdaki
değisim ayrıntılı olarak ele alınmıstır.
Parçaların kalitesi ve proses kontrollerinin belirlenmesi ile küresel grafitli dökme
demirin mekanik özelliklerinin ayrımı için bu yöntem tercih edilebilmektedir.
In this study, some parameters of effected to the production of ductile iron parts
used in automotive sector in examined theoretically. As also studied those parts are
nondestructive evaluation with ultrasonic velocity method. In the same time made by
some mechanical and metallographical searches then matched to those obtained data.
As a result of this comparison that susceptible to changing of internal and graphite
structure of ultrasound measurement and consequently as a indicator of mechanical
features are understood.
Structure of graphite spheres and it’s phases are my be associated with
mechanical features of ductile iron. Spheroidal of graphites, phases of microstructures,
related with mechanical changing in matrix structure to consequences changing
ultrasonic velocity had to deal with detailed.
This method is may be preferred for quality control of automotive parts,
determination of it’s processing control and differentiation to mechanical Properties of
spheroidal graphite cast iron.
http://hdl.handle.net/11684/3281
Otomotiv Sektörü
Dökme Demir
Üretim
Otomotiv sektöründe kullanılan küresel grafitli dökme demir üretimine etki eden parametrelerin teorik incelenmesi, ultrasonik ses hızı yöntemiyle tahribatsız kontrolü ve mekanik özelliklerinin karşılaştırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2060
2021-03-12T01:01:01Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Cantas, Cihan
author
2007
Bu tez çalısmasında önce, Bandırma Borik Asit Fabrikası’ndan alınan sulu borik asit
180 OC’de susuzlastırılarak susuz borik asit elde edilmistir. Elde edilen susuz borik asit (bor
oksit) ile %99,99 saflıktaki magnezyum tozları karıstırılıp, metal bir kalıpta sıkıstırılmıs, 800
OC’de indirgeme gerçeklestirilmistir. Đndirgeme sonucu olusan elementel bor, asidik bir liç
prosesi ile açığa çıkarılmıstır. Elde edilen elementel bor X-ray diffraction (XRD) ve
Scanning Electron Microscope (SEM) – Wavelenght Dispersive Spectroscopy (WDS)
cihazlarında analiz edilmis ve sonuçlar irdelenmistir.
In this study firstly, boron oxide was produced at 180 oC by dehydrating orthoboric
acid which supplied from Bandırma Boron Oxide Factory. The obtained boron oxide and
%99,99 purity magnesium were mixed and compressed in a metal dye and then reduction
process was carried to produce elemental boron at 800 oC. The elemental boron was
obtained by an acidic leaching process. Afterwards elemental boron was analised using X-
ray diffraction (XRD) and Scanning Electron Microscope (SEM) equipped with
Wavelenght Dispersive Spectroscopy (WDS) and results were discussed.
http://hdl.handle.net/11684/2060
Elementel Bor
Bor
Bor Oksit
Magnezyumla İndirgeme
Magnezyum indirgemesiyle susuz borik asitten elementel bor üretimi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3346
2022-06-18T00:00:36Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Çelikten, Gizem
author
2007
AZ91 alasımının pH 7’de H3PO4 / KOH ile tamponlanmıs K2SO4
çözeltilerindeki elektrokimyasal reaksiyon karakteristikleri Elektrokimyasal Đmpedans
Spektroskopisi ( EIS ) tekniği ile analiz edilmistir. AZ91 alasımının korozyon direnci
büyük ölçüde alasım yüzeyinde olusan kompozit tabakadaki koruyucu Al2O3.xH2O’ca
zengin kısmın kararlılığına bağlıdır. Alasım yüzeyinde oksit tabakasının bozunumu
esas olarak matris katı çözelti fazında olusmaktadır. Orta frekans kapasitif luplarının
büyük ölçüde Al2O3.xH2O’ca zengin kısmın varlığında katı oksit fazındaki tasınım
süreçlerinden kaynaklandığı görülmüstür. Alasım yüzeyindeki kompozit oksit yapıda
Al2O3.xH2O’ca zengin kısmın eksikliğinde ise bu lupların oksit filminin bozunan
bölgelerindeki Mg+ iyon konsantrasyonundan kaynaklandığı düsünülmektedir. Düsük
frekans luplarının yüzeyde koruyucu bir tabaka olmadığı durumlarda ilgili türlerin
yüzeye adsorbsiyonu sonucu olustuğu görülmüstür.
The EIS technique was used to analyze the electrochemical reaction behavior of
Alloy AZ91 in H3PO4 / KOH buffered K2SO4 solution at pH 7. The corrosion resistance
of Alloy AZ91 was directly related with the stability of Al2O3·xH2O rich part of the
composite oxide / hydroxide layer on the alloy surface. The break down of the oxide
layer was estimated to occur mainly on the matrix solid solution phase in Alloy AZ91.
The medium frequency capacitive loop arose from the relaxation of mass transport in
the solid oxide phase in the presence of Al2O3·xH2O rich part and from Mg+ ion
concentration within the broken area in the absence of Al2O3·xH2O rich part in the
composite oxide structure on the alloy surface. It’s seen that the low frequency
inductive loops are formed when there’s no protective film on the surface as the result
of the absorbsion of the related species to the surface.
http://hdl.handle.net/11684/3346
AZ91
Korozyon
İmpedans
Magnezyum Alasımları
Magnezyum alaşımı AZ91 in pH 7 deki korozyon davranışının elektrokimyasal impedans spektroskopisi yöntemiyle araştırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3355
2022-06-18T00:00:20Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Ünükal, Feize Feyza
author
2006
Emaye, inorganik asitlerin karısımından ibaret bilesiminin çelik ve döküm parçasının
yüzeyine uygulandıktan sonra belirli bir fırın sıcaklıgında pisirilmesi ile cam özelligi
kazandırılmasıdır. Emaye parlak ve düzgün yüzeye sahip olması, metalin dıs etkilere karsı
korunması gibi özellikleri ile diger kaplayıcılara nazaran avantajları mevcuttur. Emaye astar
emaye ve renkli emaye olarak iki gruba ayrılmaktadır. Astar emaye renkli emayenin sac veya
döküm yüzeyine tutunmasını saglamakta, renkli emaye ile malzeme yüzeyi arasındaki
istenmeyen reaksiyonları önlemektedir.
Bu çalısmada emayenin özellikleri, emaye bilesimi, emaye çelik ve döküm yüzeyine
uygulanmadan evvel ve uygulandıktan sonra yapılan testler genel olarak akatrıldıktan sonra
çelik ve dökme demirlerin emayesi gruplandırılarak anlatılmıstır. Ayrıca bu çalısmada
çeliklerde en çok karsılasılan hatalardan emayenin kalın olması, portakal kabugu olarak
adlandırılan yüzeyinin dalgalı olması ve emayenin pisirilmesi sırasında karsılasılan akma
olayının nedenleri arastırılmaya çalısılmıstır. Bu nedenle, 7 adet 200x200x0,6mm
ebatlarındaki sac plakasına yas emaye farklı mesafelerde ve farklı kalınlıklarda uygulanmıstır.
Farklı kalınlıklarda uygulanan sac plakalarına emayenin yapısma seviyesinin tayini için darbe
testi uygulanmıstır. Akma olayının arastırılması için ise 50x60mm ebatlarındaki fırın tepsisi
kullanılmıstır. Tepsiler toz boya ile farklı püskürtme tabancası hızlarında boyanmıs ve
pisirilmistir.
Her numünenin kalınlıkları elkometre cihazı ile ölçülmüs ve tablolar halinde
verilmistir. Emaye yapısma seviyesinin tayini için yapılan darbe testi sonrası numünelerin
fotografı çekilmistir. Ayrıca farklı püskürtme tabancası hızlarında toz boya ile boyanan
tepsilerin kalınlıkları elkometre cihazı ile ölçülmüs ve fotografları çekilmistir. Yapılan
deneysel çalısmaların sonucunda emayenin kalınlıgı arttıkça sactan kopmanın kolaylastıgı ve
emayelenmis sac fırında islem gördügü esnada akma hatası meydana gelebilecegi
Enamel forming inorganic compound is get glass when it is heated after application of
enamel to surface of cast iron and steel sheet .Enamel have special features that smooth
surface, protection of metal according to foreign effect. Enamel is applied as ground coat and
cover coat to steel and cast iron. Ground coat separate from steel surface to cover coat so that
it can prevent reactıons between steel and cover coat. and provide chemical bound for cover
coat to adhere to steel surface.
In this work, After special features of enamel, chemical compound of enamel, experiments
of enamel is discussed, application of enamel to cast iron and steel is described.
At the end of the thesis , flowing enamel, enamel thickness and rough surface are examined
as experimental work. The samples used in this work are taken 200*200*0,6 measurement
steel sheet which is applied as different enamel thickness, different pistol distance Besides
Enamel is applied to 50x60mm meauserement tray using different speed pistol. All of tests
results that increasing enamel thickness, Enmel is easy to break off from steel surface and is
reason to be enamel flowing when it is heated. Rough surface of enamel at steel surface is
effected by different pistol distance
http://hdl.handle.net/11684/3355
Çelik ve dökme demirlerin emayelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2070
2021-03-12T01:00:53Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Akbayır, Ömür
author
2005
Bu çalısmada, katı ortamda borlanmıs AISI 1030 çeliginde ısıl islem
parametrelerinin yüzey ve asınma özellikleri üzerine etkisi incelenmistir. Borlanmıs
numuneler; mikroyapı, mikrosertlik ölçümleri, tabaka kalınlıgı ölçümleri, borlama
tabakasının büyüme kinetigi ve abrazif asınma deneyleri ile karakterize edilmistir. Kutu
borlama yöntemi ile yüzeyi sertlestirilmis AISI 1030 çelik numunelerin abrazif asınma
direnci incelenmisdir. Tabakanın büyüme kinetigi, islem sıcaklıgı ve süresine baglı
olan tabaka kalınlıgının ölçülmesi ile analiz edilmistir. Borlama deneyleri 900ºC,
950ºC, 1000ºC ve 1050ºC’de 2, 4 ve 6 saat sürelerde, EKabor®2 tozunda yapılmıstır.
Borür tabakası fazlarının (FeB + Fe2B) varlıgı mikroyapı analizleriyle tespit edilmistir.
Borlanmıs numunelerin sertligi yüzeyden içeriye dogru ilerledikçe azalmaktadır. 7slem
sıcaklıgına ve borlama süresine baglı olarak, borür tabakasının kalınlıgı 80,6 9m ile
340,9 9m arasında degismektedir. Borlama süresinin uzaması, yüzey tabakasının
kalınlasması ile sonuçlanmaktadır. Yapılan kinetik çalısmaları sonucu; aktivasyon
enerjisi (Q) 121,3 kJ mol-1 olarak bulunmustur. Difüzyon katsayısı (K); 1,3112x10-8 ile
5,3852x10-8 cm-2s-1 arasında degismektedir. Bu çalısmanın sonunda AISI 1030
çeliginin yüzey özelliklerinin borlama ısıl islemiyle iylestirilmis oldugu görülmüstür.
In this study, the effect of heat treatment parameters on surface and wear
properties of boronized AISI 1030 steel by pack method was investigated. The borided
samples were characterized by means of microstructure, microhardness measurements,
thickness of coating layer measurements, growth kinetics of borided layer and abrasive
wear tests. The adhesive wear resistance of surface hardened AISI 1030 steel
specimens by pack boronizing method is investigated. The growth kinetics of the layer
is analyzed by measuring the thickness of the layer as a function of the treatment time
and temperature. Boronizing was performed in EKabor®2 powders. Boronizing
treatments were conducted at 900ºC, 950ºC, 1000ºC and 1050ºC, for 2, 4 and 6 h,
respectively. The presence of borides (FeB + Fe2B) formed on the surface of steel
substrate was confirmed by microstructure analysis. The hardness of borided specimens
decreased with the distance from the surface to the interior of the test material.
Depending on process temperature and boronizing time the thickness of boride layers
ranged from 80,6 to 340,9 4m. The longer boronizing time resulted in the thicker
surface layer. It was also observed that boride layers have three different regions: (a)
boride layer; (b) transition zone; and (c) matrix. The results of kinetic studies show that
activation energy (Q) was formed to be 121,3 kJ mol-1. The growth rate constant (K)
ranged from 1,3112x10-8 to 5,3852x10-8 cm-2s-1. Consequently, the boride layer
improved the tribological properties of AISI 1030 steel.
http://hdl.handle.net/11684/2070
Borlama
Abrazif Asınma
Kinetik
Katı ortamda borlanmış AISI 1030 çeliğinde işlem parametrelerinin yüzey ve aşınma özelliklerine etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3834
2022-07-27T00:00:16Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Tanışan, Belgin
author
2008
In this study, production and characterisation of black pigments from industrial
and natural raw materials for colouring porcelain tile bodies were studied. It was found
that Fe-Cr black pigments with similar colours to commercial Fe-Cr black pigments can
be produced at a reduced cost from hematite and metallic ferrochrome by appropriate
calcination processes and by using mineralisers. When chromite is used as the
chromium source with hematite, pigments were varied in colour from brown with
yellow hue to black with brown hue. MgO present in chromite prevented a strong black
colour to be attained in the pigments. When these pigments are used in combination
with the commercial black pigments, substantial cost savings can be realised on
procelain body colouration. Additionally, it was observed the first time in the open
literature that incorporation of a small amount of hematite into a natural manganese
containing raw material resulted in a fairly reasonable black coloured pigment at a
substantially reduced cost and this pigment could be an alternative to Fe-Cr black
pigments in various tile designs. Calcination behaviour of Fe-Cr compositions in a
laboratory rotary furnace was also studied and results are compared with static
calcinations. It was found that rotary calcination is not so effective for ferrochrome
containing compositions while it gave similar results to static calcination when oxide
raw materials are used.
Bu çalışmada, endüstriyel ürünler ve doğal hammaddeler kullanılarak porselen
karo (granit) bünyeler için siyah pigment üretimi ve üretilen pigmentlerin
karakterizasyonu amaçlanmıştır. Hematit ve metalik ferrokrom kullanılarak farklı
kalsinasyon prosesleri ve mineralleştirici ilavesi ile üretilen Fe-Cr siyah pigmentlerin
renk özelliklerinin ticari pigmentlerin özelliklerine oldukça benzer olduğu ve ticari
pigmentlere göre daha düşük maliyetlerde üretilebileceği bulunmuştur. Hematit ile
birlikte doğal kromit cevherleri krom kaynağı olarak kullanılmış ve hazırlanan pigment
kompozisyonlarına bağlı olarak sarı-kahverengiden, kahve-siyaha değişen renk tonları
elde edilmiştir. Kromit ile üretilen pigmentlerde MgO içeriği nedeniyle siyah renk elde
edilememiştir. Bu pigmentler, ticari siyah pigment ile birlikte bünye
renklendirilmesinde kullanıldığında, ticari pigmentlerin kendi başlarına kullanımlarına
göre çok daha ucuz siyah bünye renklenmesi sağlanmıştır. Açık literatürde ilk defa,
hematit ve mangan içeren doğal hammadde ile, Fe-Cr siyah pigmentlere alternatif ve
daha ucuz Fe-Mn siyah pigmentleri üretilmiştir. Ayrıca, Fe-Cr kompozisyonunda
hazırlanan karışımlar döner fırında kalsine edilerek, döner fırın kalsinasyonunun kamara
fırınlara göre etkisi araştırılmıştır. Döner fırın kalsinasyonunun metalik hammaddeler
için beklenen düzeyde kalsinasyon sağlayamadığı ancak, oksit hammaddeler için statik
kalsinasyon gibi etkili olduğu belirlenmiştir.
http://hdl.handle.net/11684/3834
Doğal Hammaddeler
Siyah Pigmentler
Döner Fırın
Katı-Hal Reaksiyonları
Renk Özellikleri
Natural Raw Materials
Black Pigments
Rotary Furnace
Solid-Stade Reactions
Colour Properties
Kamaralı ve döner fırınlarda siyah seramik pigment üretimi ve karakterizasyonu
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1963
2021-03-11T01:01:02Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Gaşan, Hakan
author
2008
Bu çalıĢmada MgH2 tozu, katkı malzemesi olmadan ve ağırlıkça %5 V, Nb, Ti
ve Grafit katkı malzemeleri ile öğütülmüĢtür. Öğütülen tozların karakterizasyonu,
taramalı elektron mikroskobu (SEM), X-ıĢınları difraksiyon cihazı (XRD), diferansiyel
taramalı kalorimetre (DSC) ve yüzey alanı ölçüm cihazı (BET) cihazı kullanılarak
yapılmıĢtır. Öğütmenin MgH2 tozunun hidrojen geri bırakım sıcaklığında etkili olduğu
ve 2 saat öğütme ile MgH2 tozunun hidrojen geri bırakım sıcaklığının 60C düĢtüğü
tespit edilmiĢtir. Hidrojen geri bırakım sıcaklığı ile öğütmeyle meydana gelen yapısal
değiĢimlerin iliĢkili olduğu ortaya çıkarılmıĢtır. Özellikle, tozların partikül boyutunun
azalmasının hidrojen geri bırakım sıcaklığının düĢüĢünde etkili olduğu görülmüĢtür.
Ġlavelerle yapılan öğütmede de partikül boyutunun hidrojen geri bırakım sıcaklığına
etkisi bulunmuĢtur.
320C, 340C ve 360C sıcaklıklarda volümetrik cihaz kullanılarak yapılan
hidrojen depolama deneyleri sonucunda, öğütmenin MgH2 tozunun hidrojen emilim ve
geri bırakım kinetiğini iyileĢtirdiği görülmüĢtür. Katkı malzemeleri ile yapılan
öğütmeler sonucunda daha yüksek iyileĢtirici etki elde edilmiĢtir. Katkı maddeleriyle
ya da katkı olmaksızın yapılan öğütmenin MgH2’ün termodinamik özelliklerini
değiĢtirmediği, aktivasyon enerjisini ise düĢürdüğü görülmektedir.
In this study, pure MgH2 powders and MgH2 powders added with wt.5% of V,
Nb, Ti and Graphite were mechanically milled. The milled powders were characterized
by scanning electron microscope (SEM), X-ray diffraction (XRD), differential scanning
calorimeter (DSC) and surface area measurement unit (BET). The effect of mechanical
milling on the hydrogen desorption temperature and the drop of 60C of desorption
temperature were found. Correlation between hydrogen desorption temperature and
structural properties was clarified. Especially, a profound effect of the decreasing of the
powder particle size on the decreasing of the hydrogen desorption temperature was
observed. It is also observed that for mechanically milled powders with additives, an
apparent effect of the powder particle size on the hydrogen desorption temperature.
After the hydrogen storage experiments were carried out in a Sievert’s type
apparatus at 320C, 340C and 360C, it was found that mechanical milling improve the
hydrogen sorption kinetics. It was obtained that the mechanical milling with additives
gives much better sorption kinetics than the mechanical milling o pure MgH2.
Thermodynamic properties of MgH2 were not altered by milling with or without
additives, while the activation energy for desorption was reduced.
http://hdl.handle.net/11684/1963
Hidrojen Depolama
Mekanik Alaşımlama
Mg-Esaslı Hidrojen Depolayıcı Malzemelerin Mekanik AlaĢımlandırma Yöntemi ile Üretilmesi ve Depolama Özelliklerine Üretim KoĢullarının Etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3438
2022-06-22T00:00:33Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Tanverdi, Arzu
author
2005
Silisyum ve yitriyum alaşım elementlerinin ve soğutma hızının magnezyumalüminyum-çinko alaşımı AZ91 ’in anodik davranışı üzerindeki etkisi, H3PO4 tampon çözeltisinde, pH 7, pH 11 ve Cl¯ iyonu bulunan pH 11 ortamda, potansiyodinamik polarizasyon ve elektrokimyasal impedans spektroskopisi teknikleriyle araştırılmıştır. Silisyum sadece ötektik fazda gözlenirken, yitriyum hem ötektik fazda hem de α matriks fazı içinde karşımıza çıkmıştır. pH 7 ’de silisyum, alaşımın korozyon direncinde önemli bir etki yaratmamaktadır. Bununla birlikte, yitriyum, pH 7 ortamında alaşımın korozyon direncini bir miktar düşürmektedir. pH 11 değerinde ise her iki alaşım elementinin de AZ91 alaşımının korozyon direncini etkilemediği gözlenmiştir. Cl¯ iyonu yerel korozyonu hızlandırmakta ve alaşımın korozyon direncini düşürmektedir. Soğutma hızının artmasıyla da AZ91 alaşımının tane boyutları küçülmüş tane içi ve tane sınırlarında Al miktarı farklılık göstermekte, tane sınırlarında daha fazla birikmektedir. pH 7’ de soğutma hızının artmasıyla AZ91 alaşımın korozyon direnci artar. pH11 ‘de ise hızlı soğutma ile elde edilen şeritlerin korozyon akım yoğunluğu ve katodik akım yoğunluğu küçülmüştür.
Effects of the additional elements are Si and Y, and solidification rate on magnesiumaluminium-zinc alloy AZ91 ‘s corrosion behavior were investigated in H3PO4 buffered solutions at pH 7 and 11 in the presence and absence of Cl¯ ions using potentiodynamic polarization and electrochemical impedance spectroscopy technique. Although silicon was observed only in eutectic phase but yitrium vas in eutectic phase and α matrix phase. At pH 7 condition, while Y additional element were reduced the corrosion resistance of AZ91, Si was not effective corrosion resistance of AZ91 . At pH 11 there is no influence of these elements were observed. The presence of Cl¯ ions accelerated localized attacks in eutectic phase and near the eutectic phase that reduce the corrosion resistant of alloys. By the increase of solidification rate, grain size of AZ91 was smaller. At pH 7 by rapidly solidification corrosion resistant of AZ91 was increased. But according to observations at pH 11, solidification rate had a significant influence to reduce the catodic current of AZ91. Connecting with this subject corrosion potential was reduced.
http://hdl.handle.net/11684/3438
H3PO4 tampon çözeltisinde
Magnezyum alaşımı AZ91'in korozyon davranışına katılaşma hızı ile Si ve Y katkı
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3691
2022-07-19T00:01:05Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Binal, Alanur
author
2006
Bu çalışmada sürtünme karıştırma kaynak yöntemi ile birleştirilen AA2024-T3 alüminyum levhaların mikro yapı ve mekanik özellikleri işlem parametrelerine bağlı olarak incelenmiştir. Kaynak süresince karıştırıcı ucun devir sayısı ve kaynak ilerleme hızı değişken parametreler olarak alınmıştır. Karıştırıcı uç geometrisi ise sabit tutulmuştur. Bu amaçla dört farklı devir sayısı (160-315-400-630 dev/dk) ve dört farklı kaynak ilerleme hızı (25-50-100-125 mm/dk) kullanılmıştır. Kaynaklı birleştirmelere metalografik ve mekanik testler yapılarak işlem parametrelerinin etkileri araştırılmıştır.
In this study, microstructure and mechanical properties of AA2024-T3 aluminium sheets joined by friction stir welding were examined as dependence process parameters. During welding, rotational speed of the welding stir tool and welding speed were choosen as the variable parameters. Also geometry of welding stir tool were constant. For this purpose four different rotational speed (160-315-400-630 rpm) and four different welding speed (25-50-100-125 mm/min) were used. Influence of process parameters were investigated by metallographic and mechanical tests.
Keywords: Friction stir welding, mechanical properties, welding of aluminium alloys.
http://hdl.handle.net/11684/3691
Mekanik Özellikler
Sürtünme Karıştırma Kaynağı
Alüminyum Alaşımlarının Kaynağı
Friction Stir Welding
Mechanical Properties
Welding Of Aluminium Alloys
Aa 2024-T3 alüminyum alaşımının sürtünme karıştırma kaynağında işlem parametrelerinin mikroyapı ve mekanik özelliklere
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3919
2022-07-28T00:00:49Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Saygın, Murat
author
2006
Boronizing is a kind of surface hardening heat treatment which is mostly applied to
the steel materials. By the help of this method a boron layer form on the surface of the steel
and that gain a corrosion and advanced endurance at the working conditions.
In this thesis AISI 1020 type of steels exposed to a boronozing process in 900-950-
1000 and 1050 0
C at 2-4-6 hours. Boronozing steels subjected to the bending. Fatigue test
and then the fatigue lifes are observed. Especially emphasis on, how the condition of the
boronizing process effect the fatigue life.
Borlama ısıl işlemi çelik malzemelere uygulanan önemli yüzey sertleştirme ısıl
işlemlerinden birisidir. Bu yöntemle çelik malzemelerin yüzeylerinde aşınmaya ve çalışma
koşullarına yüksek dayanım gösterebilen borür tabakası elde edilebilmektedir.
Bu çalışmada AISI 1020 çeliklerinden imal edilmiş olan yorulma numuneleri 900-
950-1000 ve 1050 0
C’de 2 – 4 ve 6 saat sürelerle borlanmıştır. Borlanmış numuneler
eğilmeli yorulma deneyine tabi tutulmuş ve yorulma ömürleri tespit edilmiştir. Özellikle
borlama ısıl işlem koşullarının yorulma ömrü üzerine etkisi ortaya çıkarılmıştır.
http://hdl.handle.net/11684/3919
Borlama Isıl İşlemi
Aısı 1020 Çelik
Borlanmış Numune
Yüzey Sertleştirme
Aısı 1020 çeliklerinde borlamanın yorulma dayanımına etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3468
2022-06-23T00:00:46Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Güneşdoğdu, İlter Mehmet
author
2007
AZ63 döküm ve AZ63 homojen alasımlarının elektrokimyasal davranısları,
rotasyonlu ve rotasyonsuz kosullarda, KOH ile pH’ ı 7’ ye getirilmis, H3PO4 ile
tamponlanmıs K2SO4 çözeltisinde, Elektrokimyasal Empedans Spektroskopisi tekniği
kullanılarak incelenmistir. AZ63 döküm ve homojen alasımlarının korozyon direncinin,
yüzeyde olusan oksit filmin karalılığı ile ilgili olduğu görülmüstür. Orta frekans
kapasitif döngüsünün katı-oksit fazda gerçeklesen iyon transferinden kaynaklandığı
tahmin edilmistir. Koruyucu oksit tabakasının olusmasının bir sonucu olarak alasımın
çözünme oranı düstüğünde, düsük frekans indüktif döngüsünün görünmeme gibi bir
eğilimi bulunmaktadır.
The EIS technique was used to investigate the electrochemical reaction
behaviors of as-cast and homogenized AZ63 alloys in H3PO4/KOH buffered K2SO4
solution at pH7 with and without rotation. The corrosion resistances of as-cast and
homogenized AZ63 alloys were directly related with the stability of the oxide layer
formed on the alloy surface. It was thought that the medium frequency (mf) capacitive
loop arose from the ion transfer in the solid oxide phase. The low frequency (lf)
inductive loop had tendency of disappear when the dissolution rate of the alloy was
decreased as a result of the formation of a protective oxide layer.
Keywords: Magnesium,
http://hdl.handle.net/11684/3468
Magnezyum
EIS
AZ63 ve Korozyon
Magnezyum alaşımı AZ63'ün pH 7'deki korozyon davranışının elektrokimyasal empedans spektroskopisi yöntemiyle araştırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3469
2022-06-23T00:00:14Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Özmen, Tolga
author
2007
Bu çalısmada, DDK 60 küresel grafitli dökme demir malzemesinde borlama
parametrelerinin yüzey ve asınma özellikleri üzerindeki etkisi ve borür tabakalarının
büyüme kinetikleri incelenmistir. Borlama islemi; 850, 900 ve 950 °C ‘de 2, 4, 6, 8 saat
sürelerde ve katı ortamda Ekabor 2 ® toz bor verici kullanılarak yapılmıstır. Malzeme
yüzeyinde olusan borür tabakaları optik mikroskop ve XRD analizleriyle incelenmistir.
Borür tabaka kalınlıgı ve sertlik degerleri belirlenerek tabaka büyüme aktivasyon
enerjisi tespit edilmistir. Abrasif asınma deneyleri, SiC’lü asındırıcı kagıt kaplı metal
disk kullanılarak 42 N sabit yük altında yapılmıstır.
slem sıcaklık ve süresinin artmasıyla borür tabaka kalınlıgı ve sertliginin arttıgı
belirlenmistir. slem sıcaklıgına ve borlama süresine baglı olarak, borür tabakasının
kalınlıgı 34,75 μm ile 123,9 μm arasında degismektedir. Borlanmıs numunelerin sertligi
yüzeyden içeriye dogru ilerledikçe azalmaktadır. Ayrıca, borür tabakasının faz türüne ve
kalınlıga baglı olarak asınma miktarının degistigi belirlenmistir. Büyüme hız sabiti (K);
2x10-9 ile 6x10-9 cm2.sn-1 arasında degismektedir. Borür tabakası büyüme aktivasyon
enerjisi ~126 kJ.mol-1 bulunmustur.
In this study, effect of process parameters on the surface and wear properties of
DDK 60 (ductile iron) material and the growth kinetics of boride layers were
investigated. Boronizing process was performed by means of a powder-pack method
using EKabor 2 ® powder as a boronizing agent at the temperatures of 850, 900 and
950 °C for 2, 4, 6, 8 hours. The boride layers formed on the surface of the material was
investigated by optical microscopy and X-ray diffraction analysis. To obtain the layer
growth activation energy boride layer thickness and hardness values was determined.
Abrasive wear tests carried out using the SiC paper coated disc at constant load of 42 N.
It was observed that boride layer thickness and hardness are increased with
increasing boronizing time and temperature. Depending on process temperature and
boronizing time the thickness of boride layers ranged from 34,75 to 123,9 μm. The
hardness of borided specimens decreased with the distance from the surface to the
interior of the test material. And also, depending on the kind and thickness of boride
layer, change in wear rate was observed. The growth rate constant (K) ranged from
2x10-9 to 6x10-9 cm2.sn-1. The boride layer growth activation energy was found ~126
kJ.mol-1.
http://hdl.handle.net/11684/3469
Dökme Demir
Bor
Borlama
Büyüme Kinetigi
Aşınma
Katı ortamda borlanmış DDK 60 dökme demirin borür tabakası büyüme kinetiği ve aşınma özelliklerinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2113
2021-03-12T01:00:57Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Pala, Ömer
author
2007
Bu tez çalışmasında, termostatlı banyoda akımsız Ni – B kaplama çözeltisi
kullanılarak 2005 kaliteye sahip (Ereğli Demir ve Çelik Standardı) Ni – P kaplı
yumuşak çelik yüzeyi Ni – B ile kaplanmıştır. Akımsız Nikel – bor kaplamanın ısıl
işlem sıcaklıklarını belirlemek için diferansiyel taramalı kalorimetre (DSC) cihazı
kullanılmış, kaplamanın yapısı ve mikro sertliği (hem kaplanmış hem de ısıl işlem
görmüş) ise X ışın difraktometre ve Shimadzu mikro sertlik cihazlarının kullanılması ile
değerlendirilmiştir. Diferansiyel taramalı kalorimetre cihazını kullanılarak akımsız Ni –
B kaplamaların faz dönüşüm sıcaklıkları 319 ve 435°C olarak belirlenmiş ve elde edilen
verilerden yola çıkılarak ta 350 ve 450°C’ de ısıl işlem yapılmıştır. Isıl işlemsiz ve ısıl
işlem görmüş Ni – B kaplama yapıları X ışın difraktometre (XRD) cihazı kullanılarak
incelenmiş, kaplama yapısının amorf (düzensiz) yapıdan kristalin (düzenli) bir yapıya
dönüştüğü ve ısıl işlem ile Ni2B ve Ni3B çökelti fazlarının oluştuğu belirlenmiştir. Bu
durum ısıl işlemsiz Ni – B kaplamanın ısıl işlem görerek sertliklerinin neden yükseldiği
konusunda önemli bir bilgi sağlamıştır. Yumuşak çelik, ısıl işlemsiz ve ısıl işlem
görmüş (350 ve 450°C) Ni – B kaplamaların sertlik değerleri sırasıyla 150, 670, 870 ve
1010 HV100 olmaktadır. Yumuşak çelik, ısıl işlemsiz ve ısıl işlem görmüş Ni – B
kaplamaların korozyon hızlarını değerlendirmek için korozyon deneyinde polarizasyon
davranışlarına bakılmış ve elde edilen verilerden yola çıkılarak birbirlerinden farklı
oldukları tespit edilmiştir. Korozyon hızları yüksekten düşüğe yumuşak çelik, ısıl işlem
görmüş ve ısıl işlemsiz Ni – B kaplamalar olarak sıralanmıştır. Ni – B kaplı numunenin
ısıl işlem görmesi ile yapısının amorf yapıdan kristalin yapıya dönüşmesi korozyon
hızındaki artışın temel sebebi olarak düşünülmüştür.
http://hdl.handle.net/11684/2113
Yumuşak Çelik
X ışın Difraktometresi
Diferansiyel Taramalı Kalorimetresi
Yumuşak çelik üzerine nikel-bor kaplama uygulaması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3475
2022-06-23T00:00:43Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Çolak, Gürkan
author
2007
Yüksek sıcaklıklarda yüksek akma dayanımı degerlerine sahip Fe-Al-Zr üçlü
sisteminden iki fazlı yapıya sahip Fe77,5Al20Zr2.5, Fe75,5Al20Zr2,5Cr2, Fe77,4Al20Zr2,5Y0,1
ve Fe77,4Al20Zr2,5Cr2,5Y0,1 (% atomik) alasımları vakumda ark ergitme teknigiyle
Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Metalurji Enstitüsü laboratuarlarında üretilmistir. Bu
alasımların yüksek sıcaklık oksidasyon özellikleri, döküm halleri ve 1000°C’ de 100
saat ısıl islem görmüs halleri için 700, 800, 900 ve 1000°C’ de termogravimetrik analiz
yöntemi ile çalısılmıstır. Alasımlar 24 saat süre ile belirtilen sıcaklıklarda akan saf
oksijen ortamında oksitlenmis ve daha sonra oksitlenme deneyinden elde edilen veriler
kullanılarak alasımların parabolik hız sabitleri belirlenmistir. Üretilen alasımların
900°C’ ye kadar olan oksitlenmede koruyucu bir oksit tabakası olusturdugu
bulunmustur. Diger alasımlarla karsılastırıldıgında 1000°C’ deki oksitlenmeye karsı en
dayanıklı alasımın Fe77,5Al20Zr2,5 alasımının döküm hali oldugu görülmektedir.
http://hdl.handle.net/11684/3475
Demir Alüminatlar
Fe-Al-Zr Alasımları
Oksitlenme
Fe-Al-Zr esaslı alaşımların yüksek sıcaklık oksidasyon özelliklerinin belirlenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1999
2021-03-12T01:01:00Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Turgut, Özge
author
2009
Mg ve Ni‟ in ergime sıcaklıkları farkının yüksek olması nedeniyle, Mg2Ni metallerarası bileşiğinin geleneksel yöntemlerle üretilmesi güçtür. Mekanik alaşımlandırma ile Mg ve Ni tozlarından ergitme olmaksızın Mg2Ni metallerarası bileşiği üretilebilir. Amorf yapının elde edildiği sürenin üzerinde gerçekleştirilen mekanik alaşımlandırma, amorf yapının Mg2Ni kristalizasyonuna neden olmaktadır.
Ancak bu yapı uzun süreli mekanik alaşımlandırma ile elde edilmektedir. Ayrıca, amorf yapının elde edildiği sürelerden sonra yapılan 1 saatlik tavlama sonucunda da Mg2Ni metallerarası bileşiği elde edilebilmektedir. Deneysel çalışmalarda, Mg2Ni metallerarası bileşiği, mekanik alaşımlandırma ile tavlamanın birlikte uygulanması ve sadece mekanik alaşımlandırma yöntemleri ile iki farklı şekilde üretilmiştir.
Farklı bilya/toz ağırlık oranlarında hazırlanan toz karışımlarının mekanik alaşımlandırma işlemi, paslanmaz çelik bilya ve kap kullanılarak, argon atmosferinde SPEX 8000D cihazında yapılmıştır. Amorf yapıların elde edilebilmesi için; saf Mg ve Ni tozları 5:1, 10:1 ve 20:1 bilya/toz ağırlık oranları için sırasıyla 60, 10 ve 5 saat mekanik olarak alaşımlandırılmıştır. Elde edilen amorf alaşımın tavlama koşulları DSC analizi ile 400 0C olarak belirlenmiş ve bu sıcaklıkta tavlama işlemi 1 saat süreyle uygulanmıştır.
Mekanik alaşımlandırma yöntemi ile Mg2Ni metallerarası bileşiği, 5:1, 10:1 ve
20:1 bilya/toz ağırlık oranlarında sırasıyla 100, 20 ve 10 saat öğütme ile üretilmiştir. Mekanik alaşımlandırma ve mekanik alaşımlandırma sonrası tavlama yöntemi ile elde edilen Mg2Ni metallerarası bileşiğinin oluşumunun belirlenmesinde XRD, morfolojik incelemelerde SEM kullanılmıştır. En küçük Mg2Ni kristalin boyutu 20:1 bilya/toz ağırlık oranında 10 saat mekanik alaşımlandırma işleminde (7.26 nm) elde edilmiştir. En küçük aglomere olmuş partikül boyutu 10:1 bilya/toz ağırlık oranında 20 saat mekanik alaşımlandırma koşullarında 53.2 µm olarak elde edilmiştir.
http://hdl.handle.net/11684/1999
Nanokristalin Mg2Ni
Amorf Alaşımlar
Mekanik Alaşımlandırma
Nanokristalin Mg2Ni metallerarası bileşiğinin mekanik alaşımlandırma ve mekanik alaşımlandırma sonrası tavlama ile üretilerek yapısal özelliklerinin karşılaştırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3307
2022-06-18T00:00:33Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Karagöz, Recai
author
2009
TiO2 ‘in fotokatalitik özelliği bir çok uygulamada kullanılmaktadır. Günümüzde pek çok alanda kullanılan emayeye fotokatalitik özelliğin kazandırılması ile hijyenik ortamlar sağlanmış olur. Bu çalışmada emaye malzemeye fotokatalitik özellik kazandırılması için TiO2 ile kararlı bir solüsyon hazırlanarak, hava basınçlı püskürtme sistemiyle emaye kaplanmıştır. Bu kaplama 550, 650, 750 ve 820 Cº lerde sinterlenmiştir. Karakterizasyonu x-ışınları difraktometresi (XRD), taramalı elektron mikroskobu (SEM) , enerji saçınımlı x- ışınları spektrofotometresi (EDX) ve stereo mikroskop ile yapılmıştır. Daha sonra fotokatalitik aktivite ölçümleri yapılmıştır.
Photocatalytic property of TiO2 is used in many application. Hygenic environment will be provided with photocatalytic effect applied enamels that are used in many application areas.In this study; a stable solution of TiO2 has been prapared and coated on enamel surface with air pressure spray method to obtain photocatalytic enamel. This coating has been sintered at 550, 650, 750 and 820 Cº. Characterization of this coating has been done by x-ray difractometer (XRD), scanning electron microscope (SEM), energy dispersive x-ray spactrofotometer (EDX) and stereo microscope. In the last step, photocatalytic activity tests have been done.
http://hdl.handle.net/11684/3307
Fotokatalitik
Emaya
TiO2,
Kaplama
Karakterizasyon
Emaye Malzemelere Fotokatalitik Özelliğin Kazandırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3320
2022-06-18T00:00:36Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Şen, Esin
author
2009
Bu çalışmada, kaplama banyo koşullarının akımsız Ni-B kaplama karakteristiklerine etkisini görmek amacıyla termostatlı banyoda AISI 304 paslanmaz çelik yüzeyleri Ni-B ile kaplanmıştır. Bor hidrür (indirgeyici), talyum asetat (kararlaştırıcı), etilendiamin (kompleks oluşturucu), sodyum hidroksit (alkalinite elemanı) konsantrasyonlarının ve kaplama banyosu sıcaklığının, akımsız Ni-B kaplamanın; kaplanma hızı, bor miktarı ve sertlik değerlerine etkisi sistematik olarak araştırılmıştır. Kaplama sertliği, Vickers mikrosertlik skalası cinsinden ölçülmüştür. Kaplamaların ağırlıkça bor miktarı, ICP kullanılarak tespit edilmiştir. Referans kaplama banyosundan elde edilen akımsız Ni-B kaplamanın ısıl işlem sıcaklıkları diferansiyel taramalı kalorimetre (DSC) cihazı ile belirlenmiştir. 350 ve 450ºC'de ısıl işlem yapılmıştır. Isıl işlemsiz ve ısıl işlem görmüş Ni-B kaplama yapıları X ışın difraktometre (XRD) cihazı kullanılarak incelenmiştir. Akımsız Ni-B kaplama hızının; kaplama banyosundaki talyum asetat ve sodyum hidroksit konsantrasyonlarının artmasıyla arttığı, fakat borhidrür konsantrasyonundaki artışa karşı çok fazla hassas olmadığı tespit edilmiştir. 85°C'nin altında kaplama hızının çok düşük olduğu ve 85°C'nin üzerinde ise, kaplama hızının banyo sıcaklığına karşı duyarlı olmadığı tespit edilmiştir. Akımsız Ni-B kaplamanın bor miktarı ve sertliğinin, kaplama banyosundaki bor hidrür konsantrasyonu ve banyo sıcaklığının artmasıyla arttığı, talyum asetat ve etilendiamin konsantrasyonlarındaki artışla azaldığı görülmüştür. Kaplamada bor miktarı arttığında, kaplama sertliği artmıştır. Isıl işlem ile Ni-B bileşik fazlarının oluşması nedeniyle kaplama sertliğinin arttığı görülmüştür.
In this study, AISI 304 stainless steel, was coated with Ni-B to observe the effect of coating bath conditions on characteristics of electroless Ni-B coating. The effect of borohydride (reducing agent), thallium acetate (stabilizer), ethylenediamine (complexing agent) and sodium hydroxide (alkalinity agent) concentrations, and the coating bath temperature on the coating rate, boron content and hardness values of the electroless Ni?B films was investigated systematically. The microhardness of the films was measured as in Vickers microhardness scale. The boron content of Ni-B films was measured by ICP (inductively coupled plasma). The phase transformation behavior of Ni-B film obtained in the reference coating bath was analyzed by using differential scanning calorimetry (DSC). Heat treatment was applied at 350 and 450ºC. The structure of electroless Ni-B coatings in both as-plated and heat treated conditions were examined by X-ray diffraction (XRD). The Ni-B coating rate increased with the increase in thallium acetate and sodium hydroxide concentrations, but it was not very sensitive to the borohydride concentration. Below 85°C the coating rate was very low and above this temperature it was insensitive to the bath temperature. The boron content and the hardness of Ni-B film increased with the increase in the borohydride concentration and the bath temperature, and decreased with the increase in thallium acetate and ethylenediamine concentrations. As the boron content of Ni-B film increased, microhardness of Ni-B film also increased. The improvement in the microhardness with the heat treatment, was observed due to formation of the Ni-B phases.
http://hdl.handle.net/11684/3320
Akımsız Ni-B Kaplama
Kaplama Hızı
Kaplama Sertliği
Bor Miktarı
Banyo bileşenlerinin akımsız Ni-B kaplamanın kaplanma hızı, bor miktarı ve sertlik değerlerine etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2180
2021-03-19T01:01:03Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Akay, Işın
author
2010
In this study the electrochemical hydrogen storage characteristics of Mg2Ni,
Mg1.5Al0.5Ni, Mg1.5Zr0.5Ni, Mg1.5Ti0.5Ni alloys synthesized by mechanical alloying were investigated. The effect of electroless nickel coating on the performance of the alloys were also observed. X-ray diffraction studies showed that Zr and Ti facilitated the amorphization of Mg2Ni phase, while Al retarded the amorphization of this phase. Significant improvement in the discharge capacity was observed with the addition of Ti. Al-including alloy caused considerable reduction in the initial discharge capacity. Although Al has a negative effect on the discharge capacity, it prevented the rapid degradation of Mg2Ni phase with charge/discharge cycles and increased the cycle life. Among the investigated alloys in this research Mg1,5Ti0,5Ni alloy was found to have the best performance.
Electroless nickel coating was applied on Mg2Ni, Mg1.5Al0.5Ni and Mg1.5Zr0.5Ni alloys. This coating could not be applied on Mg1.5Ti0.5Ni alloy probably due to the nature of the oxide layer on it. XRD patterns of coated alloys showed that nickel particles formed on the alloy surface during the electroless coating resulted in the formation of the two new broad nickel peaks. The application of the nickel coating improved the discharge performance of the alloys.
Bu tez çalışmasında mekanik alaşımlandırma yöntemi ile üretilen Mg2Ni,
Mg1.5Al0.5Ni, Mg1.5Zr0.5Ni, Mg1.5Ti0.5Ni alaşımlarının elektrokimyasal hidrojen depolama özellikleri araştırılmıştır. Akımsız nikel kaplamanın alaşımların performansına etkileri de incelenmiştir. X-ışını grafiklerinin sonuçlarına göre Al, Mg2Ni fazının amorflaşmasını engellerken Zr ve Ti kolaylaştırmaktadır. Titanyum ilave edildiğinde deşarj kapasitesinde önemli gelişmeler gözlemlenmiştir. Al içeren alaşımda ise başlangıç deşarj kapasitesinde düşüş meydana gelmiştir. Alüminyum başlangıç deşarj kapasitesi üzerindeki negatif etkisine rağmen, şarj/deşarj çevrimlerinde Mg2Ni fazında meydana gelebilecek hızlı performans düşüşünü önleyerek çevrim ömrünü arttırmıştır. Bu çalışmada incelenen alaşımlar arasında Mg1,5Ti0,5Ni alaşımının en iyi performansa sahip olduğu bulunmuştur.
Mg2Ni, Mg1.5Al0.5Ni ve Mg1.5Zr0.5Ni alaşımlarına akımsız nikel kaplama yapılmıştır. Muhtemelen alaşım yüzeyindeki oksit tabakası nedeniyle Mg1.5Ti0.5Ni alaşımına kaplama uygulanamamıştır. Kaplanmış alaşımların X-ışınları grafiklerine göre, akımsız nikel kaplama esnasında alaşım yüzeyine yerleşen nikel taneleri iki yeni geniş nikel piki oluşmasına sebep olmuştur. Alaşımlara akımsız nikel kaplama uygulanması, alaşımların deşarj performanslarını arttırmıştır.
http://hdl.handle.net/11684/2180
Magnezyum esaslı alaşımlar
Mekanik alaşımlandırma
Akımsız nikel kaplama
Hidrojen depolama
Elektrokimyasal özellikler
Mekanik alaşımlandırma ile üretilmiş Mg2Ni, Mg1,5Al0,5Ni, Mg1,5Zr0,5Ni ve Mg1,5Ti0,5Ni alaşımlarının elektrokimyasal hidrojen depolama karakteristikleri ve akımsız nikel kaplamanın etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3112
2022-06-11T00:00:17Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Can, Harun
author
2009
Sıcak iş takım çelikleri 400 oC ile 650 oC arasında çalışabilen ve bu sıcaklıklarda
mekanik özeliklerini koruyan çeliklerdir. Bu çalışmada sıcak iş takım çeliklerinin sahip
oldukları üstün mekanik özelliklerini ve kullanım ömürlerini borlama işlemi ile daha da
artırmak amaçlanmıştır.
Borlama deneylerinde AISI L6, malzeme numarası 1.2713 olarak tanımlanan
sıcak iş takım çeliği kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan malzemeler kullanılmış sıcak
dövme kalıbı üzerinden alınmış ve 12,7 mm küp şeklinde işlenmiştir.
Çalışmada borlama sonrası AISI L6 sıcak iş takım çeliğinin yüzeyinde oluşan
borür tabakalarının metalografik ve mekanik özellikleri incelenmiştir. Borlama işlemi,
katı ortamda Ekabor-II tozu kullanılarak, 920, 980 ve 1040 oC’de 2-8 saat sürelerde
yapılmıştır. Borlama işlemine tabi tutulan numunelerde borür tabakasının morfolojisini,
sertliğini ve bu tabakada ki faz dağılımının tespit edilmesinde optik mikroskop,
mikrosertlik ve X-ışınları difraksiyon analizleri (XRD) kullanılmıştır.
Çalışma sonunda AISI L6 sıcak iş takım çeliğinin başarılı bir şekilde
borlanabileceği ve bu işlemle yüzey sertliğinin arttırılabileceği gösterilmiştir.
Hot work steels are tool materials that could work between 400 oC and
650 oC and keep their mechanical properties in these temperatures. The aim of present
study is increasing of hot work tool steel’s superior mechanical properties and their
service life by boriding process.
In boriding experiments hot work tool steels that designated AISI L6 and
material number 1.2713 are used. The substrate materials used for this study had been
cut from used hot forging die. The test materials were cube shaped with a nominal
dimensions of 12,7 mm.
In the present study mechanical and metallographic properties of boride layer
formed on AISI L6 hot work tool steels have been investigated. Boriding was
performed in a solid medium consisting of Ekabor-II powders at a temperature of 920,
980 and 1040 oC for periods of 2–8 h. The morphology and types of borides formed on
the surface of AISI L6 hot work tool steel substrate were analyzed by means of optical
microscopy, micro hardness and x-ray diffraction analysis (XRD).
At the end of the study, it is shown that AISI L6 hot work tool steel can be
borided successfully and increased surface hardness by boriding process.
http://hdl.handle.net/11684/3112
Borlama
Sıcak İş Takım Çeliği
Aısı L6
Borlanmış AISI L6 çeliğinde metalografik ve mekanik özelliklerin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3292
2022-06-17T00:02:26Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Topçu, Selda
author
2009
Bu tez çalışmasında mekanik alaşımlandırma yöntemi ile üretilen Mg1.5Al0.5-xZrxNi (x: 0.1, 0.2, 0.3, 0.4) alaşımlarının elektrokimyasal hidrojen depolama özellikleri ve akımsız Ni kaplamanın bu özelikler üzerindeki etkileri incelenmiştir. X ışını görüntü sonuçlarına göre Al, Mg2Ni fazının amorflaşmasını engellerken Zr kolaylaştırmaktadır. Alaşımlardaki Zr miktarının artmasıyla deşarj kapasitelerinde önemli gelişmeler gözlenmiştir. Zirkonyumun Al ile aşamalı olarak yer değiştirmesi alaşımların başlangıç deşarj kapasitelerinde düşüşe sebep olmuştur. Alimünyumun başlangıç deşarj kapasitesi üzerindeki bu negatif etkisine rağmen şarj/deşarj çevrimlerinde Mg2Ni fazında meydana gelebilecek hızlı performans düşüşünü önlemiştir. Zirkonyum ve Al pozitif etkileri kombine edildiğinde, Mg1.5Al0.2Zr0.3Ni alaşımının en iyi performansa sahip olduğu bulunmuştur.
Alaşımların içerisinde en iyi elektrokimyasal hidrojen depolama özelliklerine sahip olan Mg1.5Al0.2Zr0.3Ni alaşımına akımsız Ni kaplama yapılmıştır. Kaplanmış alaşımın X ışın desenleri sonuçlarına göre, akımsız Ni kaplama esnasında alaşım yüzeyine yerleşen Ni taneleri iki yeni geniş Ni piklerinin oluşmasına sebep olmuştur. Alaşımlara Ni kaplamanın uygulanması, alaşımınların kapasite koruma oranını arttırmıştır.
In this study, electrochemical hydrogen storage characteristics of Mg1.5Al0.5-xZrxNi (x: 0.1, 0.2, 0.3, 0.4) type alloys synthesized by mechanical alloying were investigated. The effect of electroless Ni coating on the hydrogen storage perfonmance of these alloys was also examined. X-ray diffraction studies showed that Zr facilitated the amorphization of Mg2Ni phase, while Al retarded the amorphization of this phase. The increase in the Zr content was observed to bring about significant, improvement in the discharge capacities. The stepwise replacement of Al with Zr, however, caused considerable reducation in the initial decharge capacity. Addition of Al, however, prevented the rapid degradation or Mg2Ni phase with the charge / discharge cycles. When the benefical effects of Zr and Al were combined, Mg1.5Al0.2Zr0.3Ni alloy was found to have the highest discharge capacity at almost all the charge/disscharge cycle steps.
Electroless nickel coating was applied to Mg1.5Al0.2Zr0.3Ni alloy which had the best storage perfonmance at the uncoated condition. X- ray diffraction studies showed that the Ni particles formed on the alloy surface during the electroless coating resulted in the formation of the two new broad Ni peaks. The application of the Ni coating improved the capacity retention rates of this alloy.
http://hdl.handle.net/11684/3292
Magnezyum Alaşımlar
Hidrojen Depolama
Elektrokimyasal Özellikler
Mekanik alaşımlandırmayla üretilen Mg1.5(AlxZr0.5-x) Ni (x = 0.1, 0.2, 0.3, 0.4 ) alaşımlarının elektrokimyasal hidrojen depolama karakteristikleri ve akımsız nikel kaplamanın etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3388
2022-06-21T00:00:29Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Ölçer, Tuğba
author
2010
Bu çalışmada, daha önceki araştırmalarda elde edilen sonuçlar da dikkate alınarak, Fe2+/Fe3+
Deneysel çalışmaların sonucunda, metalik altın çözündürme deneylerinde Fe molar oranı ile cevher tane boyutu, liç sıcaklığı ve süresinin altın özütlemesine etkisi incelenmiştir. Altın örnekleri olarak piyasadan temin edilen % 99,5 saflıkta altın levhasından hazırlanan yaklaşık % 80’i < 100 μm boyutlu altın tozu, cevher deneyleri için ise M.T.A. Genel Müdürlüğü tarafından bulunan ve daha önceki yıllarda yapılmış olan doğrudan siyanürleme ve tiyoüre ile altın kazanımında çok olumlu sonuçlar alınamayan “Gümüşhane-Kaletaş Altın Cevheri” örnekleri kullanılmıştır.
2+ ilavesi ile süre artışına bağlı olarak altın çözünme oranında da bir miktar artış sağlanmış, ancak bu artış altın çözünmesinde belirgin bir üstünlük sağlayabilecek düzeyde gerçekleşmemiştir. Liç Sıcaklığının altının özütleme verimine etkisinin incelenmesinde, liç sıcaklığı altın özütleme veriminde 30 ºC’da yaklaşık % 20 oranında bir artışla belirleyici bir etki göstermektedir. Cevher tane boyutunun altın özütlemesine etkisinin incelendiği deney sonucuna göre en yüksek liç verimi 38 μm tane boyutu için elde edilmiştir. Liç süresinin altın özütlemesine etkisinin incelenmesi deneylerinde ise, Fe2+/ Fe3+ : 0,1/4 molar oranlarında, elde edilen sonuçlara göre, Liç çözeltisine Fe2+
Cevher örnekleri üzerine yapılan tiyoüre ile altın özütlemesinde yüksek oranda TU ve D eklenmesiyle altın özütleme veriminde düzenli bir artış sağlanmış, ancak metalik altın numunesinde olduğu gibi, istenilen boyutlarda etki gözlenmemiştir.
IIIS tüketilmesine karşın altın özütleme verimleri beklenen yüksek düzeylerde gerçekleşmemiş, en yüksek liç verimi, 38 μm tane boyutu, 2 saat liç süresi ve oda sıcaklığı koşullarında % 67,89 olarak elde edilebilmiştir. Beklenen yüksek düzeylerde altın özütleme verimine ulaşılamaması, Gümüşhane- Kaletaş cevherinin refrakter tipi yapısal özelliklerine sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Bu cevher yatağının değerlendirilebilmesi için cevherin mineral yapısında bulunan ve altın özütlemesinde sorun yaratan As, S ve organik karbon bileşiklerinin kavurma işlemi ile ortamdan uzaklaştırılması gerekmektedir.
In this study, the effects of Fe2+/Fe3+
According to the results of experimental studies, some increase was achieved in the gold dissolving rate due to the extended time by Fe molar ratio, ore particle size, leaching time and temperature on the gold leaching were investigated. The results obtained from previous studies were also taken into account. The gold samples used in the experiments were prepared from commercially obtained high-purity (~ 99,5 %) gold plates. The Gümüşhane- Kaletaş gold ore was used in the ore experiments. This ore was explored previously by Minerals and Mining Investigation and Exploration Institute (M.T.A.). On the other hand, the results of direct cyanidation and thiourea methods applied on this ore were not satisfactory according to the previous studies.
2+ addition during the metallic gold dissolving experiments. However, this increase was not sufficient to obtain a significant advantage in gold dissolving. On the other hand, the leach temperature of 30°C exerted a significant effect on the gold leaching efficiency providing a 20 % increase. The results of the experiments performed to investigate the effect of ore particle size on the gold leaching represented that the highest gold leaching efficiency was reached in case of 38 μm particle size. The effect of leaching time on the gold leaching was also investigated and it was found that a steady increase was achieved in gold leaching efficiency by adding Fe2+ ions on the leaching solution at the Fe2+/Fe3+
The expected higher gold leaching efficiency values could not be reached despite high TU and D molar ratio of 0,1/4; but this could not be considered as a required influence as in the metallic gold sample.
IIIS consumptions. The highest leaching efficiency was 67.89 % at the conditions of 38 μm particle size, 2 hours leaching time and room temperature. This situation is due to the fact that the Gümüşhane- Kaletaş gold ore is a refractory ore. It is necessary to remove the As, S and organic carbon in the mineral structure of the ore.
http://hdl.handle.net/11684/3388
Altın
Tiyoüre
Siyanür
Katıdan Özütleme
Tiyoüre ile Altın Özütlemesi
Tiyoüre yöntemine göre altın özütlemesinde Fe2+/Fe3+ molar oranı ile cevher tane boyutu, liç sıcaklığı ve süresinin etkilerinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3770
2022-07-22T00:00:11Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Diltemiz, Seyid Fehmi
author
2010
Termal Bariyer Kaplamalar (TBK), havacılık ve enerji üretiminde görev alan
gaz türbinlerinin sıcak kısımları başta olmak üzere, yüksek sıcaklık dayanımının
istendiği sahalarda yaygın olarak kullanılmaktadır.
Kullanımda olan mevcut kaplamaların termal, mekanik ve kimyasal
özelliklerinde yapılacak olan iyileştirmeler; türbinlerin daha güvenli şekilde çalışmasını,
türbin veriminin artmasını, türbin bakım aralıklarının uzamasını ve son derece pahalı
olan sıcak kısım parçalarının ömürlerinin artmasını sağlayacaktır. Bu amaçla plazma
sprey metodu ile elde edilmiş termal bariyer kaplamaların proses parametrelerinin
değiştirilmesiyle farklı kaplamalar elde edilmiş, bu kaplamalar üzerinde ayrıca ön
oksidasyon ve lazer sırlama modifikasyonları uygulanmıştır.
Proses parametreleri ve modifikasyonların, ısıl ve mekanik özellikler üzerindeki
etkisi incelenerek, daha iyi performans özelliklerine sahip, optimize edilmiş
kaplamaların geliştirilmesi amaçlanmıştır. Numuneler üzerinde; termal şok direnci,
oksidasyon dayanımı, statik tutunma mukavemeti, sertlik gibi hem mekanik hem de
termal özelliklerin belirlenmesine yönelik çeşitli test ve ölçümler gerçekleştirilmiştir.
Tez çalışmasının sonucunda; iyi performans için, parametre seçiminin uyumlu
bir aralıkta yapılması gerektiği belirlenmiştir. Kaplama katılığını arttıran işlem
parametreleri ile hazırlanmış numunelerin termal şok direncinin diğer numunelerden
daha düşük, çekme mukavemetlerinin ise daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Kaplama
kalınlığının arttırılmasının ısı yalıtımını iyileştirdiği, ancak termal şok direnci ve çekme
mukavemetini düşürdüğü gözlenmiştir. Gerçek kullanıma sunulacak kaplamaların
işlem parametrelerinin seçiminde, servis koşulları ve tez çalışmasında elde edilen
bilgilerin bir arada kullanılması yararlı olacaktır. Uygulanan modifikasyonların,
oksidasyon ve daha belirgin olarak termal şok direnci üzerinde olumlu etki gösterdiği
görülmüştür.
Thermal Barrier Coatings (TBC) are extensively used in high temperature areas,
especially on hot section parts of aviation and energy production type gas turbines.
Improvements on thermal, mechanical and chemical features of presently used
coatings will allow the turbines work more reliably, increase the turbine efficiency,
extend the turbine maintenance periods and increase the lives of hot section parts that
are of high cost. In this dissertation, plasma sprayed thermal barrier coated parts
prepared with different coating parameters, and these coatings have been modified with
pre oxidation and laser glazing.
It has been aimed to improve optimized coatings with better performance
features by investigating the effect of process parameters and modifications on thermal
and mechanical properties. Coated and modified samples were subjected to thermal
shock, oxidation, tensile and hardness tests, etc. The effect of process parameters and
modifications on thermal and mechanical properties was reviewed to achieve more
robust optimized coatings with high performance.
As a conclusion of the thesis it has been determined that for a better performance
the parameter selection needs to be carried out at an appropriate range. It has been
determined that specimen prepared with process parameters increasing the coating
stifness have lower thermal shock resistanceand higher tensile strength. It has been
observed that increasing the coating thickness allows better thermal resistance but
decreases the thermal shock resistance and tensile strength. It shall be useful to use
service conditions and knowledge gained through the thesis together during selecting
the process parameters of coatings that are going to be used in service. It has been
observed that the modifications applied have positive influence no oxidation and more
noticibly the thermal shock resistance. Keywords: Thermal barrier coatings, plasma spray, thermal shock resistance, laser glazing.
http://hdl.handle.net/11684/3770
Termal Bariyer Kaplama
Plazma Sprey
Termal Şok Dayanımı
Lazer Sırlama
Plazma sprey termal bariyer kaplamaların ısıl ve mekanik özelliklerinin optimizasyonu
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3928
2022-07-28T00:01:08Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Özdemir, Gizem
author
2011
Bu çalışmada mekanik alaşımlandırma ile sentezlenen MgNi, Mg0.9(M)0.1Ni,
Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) ve Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06, 0,07, 0,08, 0,1 ve
0,2) alaşımlarının elektrokimyasal hidrojen depolama karakteristikleri incelenmiştir. X
ışın difraksiyonu çalışmaları amorf/nanokristalin MgNi alaşım yapısını elde etmek için
15 saat öğütmenin yeterli olmasına rağmen anafaz içinde tüm nikelin tamamen
çözünmesi için en az 25 saat öğütmenin gerekli olduğunu göstermektedir. Tüm
alaşımların deşarj kapasiteleri 15 saat öğütmeye kadar keskin bir şekilde
yükselmektedir. 15 ile 25 saat öğütme süresi aralığında alaşım deşarj kapasitelerinde
önemli bir değişim görülmemektedir. 25 saatin üzerindeki öğütme sürelerinde, öğütme
süresinin artmasıyla alaşım deşarj kapasiteleri düşmektedir. Titanyum, MgNi
alaşımının deşarj performansını önemli bir şekilde geliştirmektedir. Alüminyum, MgNi
alaşımının ilk deşarj kapasitesini düşürmesine rağmen alaşım kapasite koruma oranını
iyileştirmektedir. Borun hiçbir pozitif etkisi olmamasına rağmen zirkonyumun sınırlı da
olsa alaşımın çevrim kararlılığı üzerinde olumlu etkisi mevcuttur. MgNi, Mg0.9(M)0.1Ni
ve Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) alaşımları arasında en iyi deşarj performansının
Mg0.8Ti0.2Ni alaşımında olduğu gözlemlenmektedir.
Paladyum içeren alaşımların başlangıç deşarj kapasiteleri düşük olmakla beraber
şarj / deşarj çevrim kararlılıkları oldukça iyidir (Mg0.8Pd0.2Ni hariç). X-Işın sonuçlarına
göre Mg0.8Pd0.2Ni alaşımda MgPd fazı oluştuğu görülmektedir. Bu fazın Mg0.8Pd0.2Ni
alaşımının deşarj performansında büyük bir kayıp oluşturduğu tahmin edilmektedir.
Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06, 0,07, 0,08, 0,1 ve 0,2) alaşımları arasında Mg0.93Pd0.07Ni
alaşımı en iyi deşarj performansına sahiptir.
In this study the electrochemical hydrogen storage characteristics of MgNi,
Mg0.9(M)0.1Ni, Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) and Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06,
0,07, 0,08, 0,1 and 0,2) alloys synthesized by mechanical alloying were investigated. X ray diffraction studies showed that although 15 h milling was enough to obtain
amorphous/nano-crystalline MgNi alloy structure, the dissolution of all nickel in the
main phase required at least 25 h milling. The discharge capacities of the alloys were
observed to increase sharply up to 15 h milling. Between 15 and 25h milling time,
discharge capacities of alloys did not change considerably. Above 25h milling time, the
discharge capacities of the alloys reduced with the increase in the milling time.
Titanium improved MgNi alloy discharge performance significantly. Although
aluminum reduced the initial discharge capacity of MgNi alloy, it improved the alloy
capacity retention rate. Despite the absence of any positive effect of boron, zirconium
had limited positive effect on the alloy cyclic stability. Among the MgNi,
Mg0.9(M)0.1Ni, Mg0.8(M)0.2Ni (M = Al, B, Ti, Zr) alloys, Mg0.8Ti0.2Ni alloy has the best
discharge performance.
Although palladium including alloys exhibited low initial discharge capacity, the
charge/discharge cycle stability of the alloys were quite satisfactory (except
Mg0.8Pd0.2Ni). X-ray diffraction studies showed that MgPd phase forms in Mg0.8Pd0.2Ni
alloy. This phase was estimated to cause considerable reduction in the discharge
capacity of Mg0.8Pd0.2Ni alloy. Among the Mg1-x(Pd)xNi (x =0,03, 0,05, 0,06, 0,07,
0,08, 0,1 and 0,2) type alloys, Mg0.93Pd0.07Ni alloy has the best discharge performance.
Keywords: MgNi, mechanical alloying, electrochemical hydrogen storage,
electrochemical impedance spectroscopy
http://hdl.handle.net/11684/3928
Mgni
Mekanik Alaşımlandırma
Elektrokimyasal Hidrojen Depolama
Elektrokimyasal Empedans Spektroskopisi
Mechanical Alloying
Electrochemical Hydrogen Storage
Electrochemical İmpedance Spectroscopy
Mekanik alaşımlandırma ile üretilen MgNi alaşımının elektrokimyasal hidrojen depolama performansına Al, B, Pd, Ti ve Zr katkı elementlerinin etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4033
2022-08-02T00:00:58Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Öztürk Körpe, Neşe
author
2010
Demir alüminatlar, iyi oksitlenme ve kükürtlenme dirençlerine bağlı olarak ilgi çeken yüksek sıcaklık malzemeleri olmuşlardır. Ancak bu malzemeler, yüksek sıcaklıklarda düşük mukavemet ve oda sıcaklığında hidrojen kırılganlığına bağlı olarak düşük süneklik göstermektedirler. Fe3Al alaşımlarının yüksek sıcaklık mukavemeti ve sünekliği alaşımlandırma işlemleriyle geliştirilmeye çalışılmaktadır. Bu çalışmada, atomik olarak at.%0,5; 1,0; 1,5 oranlarında tungsten ilavesinin Fe3Al(Fe-at.%28Al) alaşımının gaz korozyonu, oda sıcaklığı ve yüksek sıcaklık basma mukavemeti özelliklerine etkisi ile oksit tabakası direncini arttıran itriyum ve oda sıcaklığı sünekliğini iyileştirdiği saptanan krom elementlerinin bu üçlü alaşımın oksitlenme, oksitlenme/sülfürlenme ve basma mukavemeti özelliklerine etkisi araştırılmıştır.Oksitleme deneylerinde alaşımlar, 500 °C, 900 °C ve 1000 °C sıcaklıklarda 24 saat boyunca saf O2 gazına maruz bırakılmışlardır. Oksitleme/sülfürleme işlemleri ise 900 °C ve 1000 °C sıcaklıklarda hacimce %6 CO2, %80,6 N2, %13 O2, 4000 ppm SO2 içeren gaz karışımında 24 saat boyunca gerçekleştirilmiştir. Alaşımların oksitlenme ve oksitlenme/sülfürlenme özellikleri, numunelerin deney sırasındaki ağırlık değişimlerinin kaydedildiği termogravimetrik analiz cihazı kullanılarak ölçülmüştür. Daha sonra enerji dağılım spektroskobuna (EDS) sahip bir taramalı elektron mikroskobu (SEM) ile X-ışınları difraktometresi (XRD) kullanılarak, deneyler sonrasında numune yüzeylerinde oluşan oksit tabakalarının şekilleri, kimyasal bileşimleri ve kristal yapıları incelenmiştir. Alaşımlardaki dönüşüm sıcaklıkları diferansiyel taramalı kalorimetre (DSC) analizleri ile bulunmuştur. Mekanik testlerde numunelere, oda sıcaklığı ve 400, 500, 550, 600, 700 ? C sıcaklıklarda basma testleri uygulanmıştır. Tungsten elementinin ilavesiyle mukavemet ve süneklikte artış sağlanmış, en iyi süneklik değerleri Cr ve Y elementlerinin ilavesinde elde edilmiştir. Alaşımlarda katastrofik korozyona rastlanmamış ve genel olarak Y elementi ile tabaka direnci sağlanmıştır.
Iron aluminides were in interest of high temperature materials with the good oxidation and sulphidation properties. However, they showed low strength at high temperatures and low ductility at room temperatures due to the hydrogen embrittlement. High temperature strength and room temperature ductility properties of Fe3Al alloys had being tried to improve. In this study, effect of 0,5; 1,0; 1,5 at% tungsten addition on the gas corrosion, room and high temperature compression strength properties of Fe3Al (Fe-28Al at.%) were investigated. Also the effect of yttrium, which increased the resistance of oxide layer, on the oxidation, oxidation/sulphidation and compression strength of ternary alloy is studied. In addition, gas corrosion experiments of chrome including alloys were conducted and corrosion properties were investigated by addition of yttrium to increase the resistance of oxide layer. Chrome was determined to improve the room temperature ductility in literature.In experiments alloys were subjected to pure oxygen gas for 24 hours at 500 °C, 900 °C, and 1000 °C. Oxidation/sulphidation experiments were conducted for 24 hours in gas mixture of 6% CO2, 80,6%N2, 13%O2 and 4000 ppm SO2 in volume. Thermogravimetric analyse instrument was used in determination the oxidation and oxidation/sulphidation properties of alloys. Weight changes of the samples were recorded during the experiments by this instrument. The shapes, chemical composition and crystal structures of the oxide layers formed on the samples were determined by SEM/EDS and XRD analysis. Phase transformation temperatures of the alloys were studied by DSC analysis. Compression tests were performed at room temperature, 400 °C, 500 °C, 550 °C, 600 °C, and 700 °C. As a result of the experiments, it was determined that tungsten addition was increased the strength and ductility and the highest ductility values were obtained with the additions of Cr and Y. Catastrophic corrosion was not observed in alloys and layer resistance was increased with Y addition.
http://hdl.handle.net/11684/4033
Demir Alüminat
Yüksek Sıcaklık Korozyonu
Iron Aluminide
High Temperature Corrosion
Mukavemet
Cr ve Y katkılı Fe-Al-W esaslı alaşımların mekanik ve yüksek sıcaklık gaz korozyonu özelliklerinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3992
2022-07-30T00:00:46Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Çelikyürek, İbrahim
author
2006
ivDemir Aluminatların Borlanması ve Aşınma Özelliklerinin Belirlenmesibrahim ÇEL KYÜREKÖZETBu çalışmada metalik malzemelerin nispeten yeni bir sınıfını oluşturan metaller arasıbileşiklerden Fe-Al esaslı alaşımlara sıvı borlama işlemi uygulayarak yüzeyde aşınmaya karşıdirençli bir tabaka oluşturmak hedeflenmiştir. Borlama sırasında işlem şartlarının tabakakalınlığına, sertliğine, morfolojisine, oluşan fazlara ve abrasif ve adhesif aşınma direncineetkileri araştırılmıştır.Borlanmış numunelerin karakterizasyonunda optik mikroskop, görüntü analizörü,SEM-EDS, RF GDS, mikro sertlik ölçümü ve XRD kullanılmıştır.Önce çok bilinen Fe3Al esaslı Fe72Al28 alaşımı 900, 950, 1000 ve 1050oC sıcaklıklarda3, 6, 9 ve 12 saat süreyle borlanmış ve borlama kinetiği çıkartılmıştır. Borür tabakasındayapılan SEM-EDS analizleri borlamanın matrise doğru Al göçüyle birlikte gerçekleştiğinigöstermiştir. Al içeriğinin borlama kinetiğine etkisini belirlemek için saf demirden atomca%40'a kadar Al içerikli alaşımlar hazırlanarak aynı şartlarda borlanmıştır. Al içeriğininborlama kinetiğine, oluşan fazlara, borür tabakası kalınlık, sertlik ve morfolojisine etkisibelirlenmiştir. Tüm bileşimlerde işlem süresi ve sıcaklığı arttıkça borür tabakası kalınlığınınve sertliğinin arttığı bulunmuştur. Tüm işlem şartları için ise alaşımdaki Al miktarınınartmasıyla borür tabaka kalınlığının azaldığı ve sertliğinin arttığı görülmüştür. Alaşımdaki Almiktarının artmasının borür tabakası morfolojisini düzleştirdiği ve FeB fazı oluşumu eğiliminiartırdığı tespit edilmiştir. Aktivasyon enerjisi değerinin de artan Al miktarı ile büyük miktardayükseldiği görülmüştür.Aşınma testleri abrasif ve adhesif olmak üzere iki tip olarak sadece borlanmış Fe72Al28alaşımına uygulanmıştır. Aşınmaya en dirençli borür tabakasının hangi şartlarda oluştuğuaraştırılmış ve en yüksek abrasif ve adhesif aşınma direnci 1000oC'de 6 saat borlanannumunede sağlanmıştır.
vThe Boriding and Determination of Wear Behaviors of Iron Aluminidesbrahim ÇEL KYÜREKSUMMARYIn this study, it is aimed to optain a wear resistant layer on the surface of Fe-Alalloys by liquid boriding process. The effect of process parameters on the boride thickness,hardness, morphology, types of phases and abrasive and adhesive wear resistance wasinvestigated.Optical microscopy, image analyzer, SEM-EDS, RF-GDS, microhardnessmeasurements and XRD were used for the characterization of borided samples.The well known Fe3Al based Fe72Al28 alloy was firstly borided at temperatures 900,950, 1000 and 1050oC for duration of 3, 6, 9, and 12h and boriding kinetics was determined.SEM-EDS analyses of borided samples of this alloy were revealed that boriding occurs withthe Al migration to the matrix phase. The alloys from pure iron to 40 at.%Al with differentAl contents were prepared and borided at the same conditions to determine the effect of Alon the boriding kinetics. It is observed that the thickness and hardness of boride layersincrease with increasing temperature and time for all alloys. It is also observed that thethickness of boride layers decrease and the hardness increase with increasing Al content. Itis determined that the increase in Al content smoothes the morphology of boride layers andpromotes the formation of FeB phase. The activation energy is also increased with theincreasing Al content.The abrasive and adhesive wear tests were performed using Fe72Al28 alloy to findthe experimental conditions producing the most wear resistant boride layer. The resultsshow that the sample borided at 1000oC for 6 hours has the highest abrasive and adhesivewear resistance.
http://hdl.handle.net/11684/3992
Borlama
Aşınma
Metallerarası Bileşikler
Wear
Boriding
Demir aluminatların borlanması ve aşınma özelliklerinin belirlenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3583
2022-07-01T00:00:31Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Tezcan, Sadrettin
author
2012
Bu çalışmanın amacı; alüminyum matrisli bor karbür parçacık takviyeli kompozitlerin vorteks yöntemiyle üretimi, üretilen kompozitlerde mekanik özelliklerinin ve TIG kaynak kabiliyetinin parçacık oranı ile değişiminin incelenmesidir.Kompozit üretimi için 40 µm tane boyutunda bor karbür kullanılmıştır. Bor karbürün ıslatmasını iyileştirmek için matrise Ti ilave edilmiştir. Üretilen kompozitlere sertlik ve çekme deneyleri yapılmıştır. Numunelerin mikro yapısı ile kırılma yüzeyleri optik mikroskop ve taramalı elektron mikroskobu ile incelenmiştir. Üretilen kompozitlerde parçacık oranı artışı ile sertliğin arttığı çekme mukavemetinin ise azaldığı görülmüştür. Al-Ti matrisin sertliği 29,85 HB iken, %5 ve %10 bor karbür içeren kompozitlerin sertliği sırasıyla 43,56 HB ve 46,60 HB olarak bulunmuştur. Partikül miktarının artması ile çekme mukavemetleri 95,6 MPa'dan 84,01 MPa'a düşmüştür. %5 bor karbür içeren kaynaklı kompozitin çekme mukavemeti 67,05 MPa, %10 bor karbür içeren kaynaklı kompozitin çekme mukavemeti 62,41 MPa olarak bulunmuştur. Parçacık miktarı arttıkça gevrek kırılma yüzeyleri de artmıştır.
The objective of the present study was to investigate the production of aluminum matrix boron carbide particle reinforced compozite using vortex method and to examine the relationship of the particle ratio with mechanical properties and TIG weldability.40 µm size of particles boron carbide is used for composite production. Ti was added to matrix for improving of boron carbide. Tensile and hardness tests were conducted for composites. The microstructure and fracture surface of specimens were characterized using optical microscope and scanning electron microscopy (SEM) equipped with EDS. When the particle ratio was increased, the hardness increased but tensile strength decreased. While Al-Ti matrix hardness was 29.85 HB, %5 and %10 containing boron carbide composites hardness were respectively found to be 43.56 and 46.60 HB. Tensile strength decreased from 95.96 to 84.01 MPa with the increase of the amount of particulate. The tensile strength of the welded composite containing 5% boron carbide was found to be 67.05 MPa, the tensile strength of the welded composite containing 10% boron carbide was found to be 62.41 MPa. Brittle fracture surfaces are also increased with the increase of the particle.
http://hdl.handle.net/11684/3583
Metal Matrisli Kompozitler
Bor Karbür
Parçacık Takviyeli Kompozitler
Vorteks Yöntemi
TIG Kaynağı
Metal Matrix Composites
Boron Carbide
Vorteks metodu ile üretilen bor karbür partikül takviyeli alüminyum kompozitlerin TIG kaynak kabiliyeti ve mekanik özelliklerinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2910
2022-03-15T01:00:20Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Tezcan, Sadrettin
author
2012-03
Bu çalışmanın amacı; alüminyum matrisli bor karbür parçacık takviyeli kompozitlerin vorteks yöntemiyle üretimi, üretilen kompozitlerde mekanik özelliklerinin ve TIG kaynak kabiliyetinin parçacık oranı ile değişiminin incelenmesidir.
Kompozit üretimi için 40 µm tane boyutunda bor karbür kullanılmıştır. Bor karbürün ıslatmasını iyileştirmek için matrise Ti ilave edilmiştir. Üretilen kompozitlere sertlik ve çekme deneyleri yapılmıştır. Numunelerin mikro yapısı ile kırılma yüzeyleri optik mikroskop ve taramalı elektron mikroskobu ile incelenmiştir. Üretilen kompozitlerde parçacık oranı artışı ile sertliğin arttığı çekme mukavemetinin ise azaldığı görülmüştür. Al-Ti matrisin sertliği 29,85 HB iken, %5 ve %10 bor karbür içeren kompozitlerin sertliği sırasıyla 43,56 HB ve 46,60 HB olarak bulunmuştur. Partikül miktarının artması ile çekme mukavemetleri 95,6 MPa’dan 84,01 MPa’a düşmüştür. %5 bor karbür içeren kaynaklı kompozitin çekme mukavemeti 67,05 MPa, %10 bor karbür içeren kaynaklı kompozitin çekme mukavemeti 62,41 MPa olarak bulunmuştur. Parçacık miktarı arttıkça gevrek kırılma yüzeyleri de artmıştır.
The objective of the present study was to investigate the production of aluminum matrix boron carbide particle reinforced compozite using vortex method and to examine the relationship of the particle ratio with mechanical properties and TIG weldability.
40 µm size of particles boron carbide is used for composite production. Ti was added to matrix for improving of boron carbide. Tensile and hardness tests were conducted for composites. The microstructure and fracture surface of specimens were characterized using optical microscope and scanning electron microscopy (SEM) equipped with EDS. When the particle ratio was increased, the hardness increased but tensile strength decreased. While Al-Ti matrix hardness was 29.85 HB, %5 and %10 containing boron carbide composites hardness were respectively found to be 43.56 and 46.60 HB. Tensile strength decreased from 95.96 to 84.01 MPa with the increase of the amount of particulate. The tensile strength of the welded composite containing 5% boron carbide was found to be 67.05 MPa, the tensile strength of the welded composite containing 10% boron carbide was found to be 62.41 MPa. Brittle fracture surfaces are also increased with the increase of the particle.
http://hdl.handle.net/11684/2910
Metal Matrisli Kompozitler
Bor Karbür
Parçacık Takviyeli Kompozitler
Vorteks Yöntemi
TIG Kaynağı
Metal Matrix Composites
Boron Carbide
Boron Carbide
Particle Reinforced Composites
Vorteks metodu ile üretilen bor karbür partikül takviyeli alüminyum kompozitlerin tig kaynak kabiliyeti ve mekanik özelliklerinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2240
2022-01-12T01:00:21Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Nalbant, Halime
author
2018
Bu çalışmada, tabanca ve tüfek namlu malzemesi olarak kullanılan ıslah edilmiş ve
yüksek sıcaklıkta temperlenmiş AISI 4140 çeliğine 12, 24 ve 36 saat sürelerle kriyojenik
işlem uygulanmıştır. Kriyojenik işlem sonrasında her bekletme süresinden bir grup
numuneye 200 ̊C’de 1 saat süreyle temperleme işlemi uygulanmıştır. Kriyojenik işlem
sonrası malzemelerin mikroyapısal incelemeleri yapılmış, mikro sertlikleri ölçülmüş; çentik
darbe, çekme ve aşınma deneyleri gerçekleştirilerek işlem görmemiş malzeme ile
karşılaştırılmıştır. Kriyojenik işlem, dakikada 2 °C soğutma hızıyla -196 °C’ye soğutularak
belirlenen sürelerde bu sıcaklıkta tutularak gerçekleştirilmiştir. -196 °C’den oda sıcaklığına
yine dakikada 2 °C ısıtma hızı ile ulaşılmıştır. Mikroyapıda meydana gelen değişikliklerin
ve aşınma yüzeylerinin incelenmesinde optik mikroskop (OM) ve taramalı elektron
mikroskobu (SEM) kullanılmıştır. Mikrosertliklerde meydana gelen değişikliklerin
belirlenmesinde Vickers sertlik ölçme yöntemi kullanılmıştır. Aşınma deneyleri ball-on-disc
metodu ile kriyojenik işleme tabi tutulan her numune ve işlem görmemiş numuneler için 5
N yük ile; 5 mm yarıçapta, 100 metre aşınma mesafesi, 5 cm/s hızla kuru koşullarda
gerçekleştirilmiştir. İşlem görmemiş, sadece kriyojenik işleme tabi tutulmuş ve kriyojenik
işlem sonrası temperlenmiş numunelerin özgül aşınma oranları hesaplanmış, tüm mekanik
testlerin sonuçları çıkarılmış ve karşılaştırmalar yapılmıştır. Kriyojenik işlem uygulanmış
numunelerin tümünün aşınma oranlarında sertlikteki düşük artış ile birlikte, işlem
uygulanmamış numuneye göre iyileşme olduğu görülmüştür. 5 N yük uygulanan aşınma
deneyinde, 12 saat kriyojenik işlem uygulanan numunenin aşınma direncinde %66,4
oranında artış olmuştur. Kriyojenik işlem sonrasında temperleme uygulanmış numunelerde
ise benzer olarak sadece 24 saat kriyojenik işlem görmüş numunede aşınma dayanımı
görülürken 12 ve 36 saatlik numunede görülen düşüş açıklanamamıştır.
In this study, deep cryogenic treatment is applied at 12, 24 and 36 hours to AISI 4140
steel which is used for pistol and rifle barrel. After cryogenic treatment, a batch of samples
from each stooding period was subjected to a tempering process for 1 hour at 200 °C. After
cryogenic treatment, microstructural investigations, micro hardness test, notch impact test,
tensile test and wear tests were carried out and the results were compared to untreated
material. Cryogenic treatment is applied with the cooling rate of 2 °C per minute to -196 °C
and had stood at this temperature at specified times. It was reached at room temperature
again with heating rate of 2 °C per minute. Optical microscope and SEM techniques were
used to examine the changes in the microstructure and worn surface. Vickers was drawn on
in determining the microhardness changes. Wear tests were carried out dry conditions by
using ball-on-disc method for each times of cryogenic treated and untreated samples with 5
N normal load, 5 mm radius, 100 meters sliding distance and 5 cm/s sliding velocity. Specific
wear rates and all mechanical test results of untreated, only cryogenic treated and tempered
after cryogenic treatment samples were calculated and compared each other. Result of the
comparisons, wear rates of cryogenic treated samples increased according to untreated
samples due to increasae of hardness. In the wear test with a load of 5 N, the wear resistance
of the sample subjected to the cryogenic treatment for 12 hours increased by 66.4%. In the
samples tempered after the cryogenic treatment, similarly, only the cryogenic treated sample
for 24 hours showed was increased, but the decrease in the 12 and 36 hour sample was not
explained
http://hdl.handle.net/11684/2240
Kriyojenik İşlem
AISI 4140 Çelik
Aşınma
Cryogenic Treatment
AISI 4140 Steel
Wear
Derin kriyojenik işlemin AISI 4140 çeliğinin aşınma davranışına etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2265
2022-01-14T01:00:34Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Kayadelen, Adem
author
2018
Bu çalışmada yüksek manganlı ostenitik çeliklere Vanadyum ve Molibden katarak
elde edilen yeni yapıların sertlik, darbe direnci ve özellikle aşınma özelliklerindeki
değişimler gözlenmiştir. Vanadyum ve Molibden ağırlıkça %1 oranında katılmıştır.
Referans numunenin yanında referans numuneye %1 Vanadyum ve referans numuneye %1
Molibden katılarak 3 farklı grupta 6 adet numune oluşturulmuştur.
Numuneler öncelikle döküm için hazırlanmıştır. Dökümleri tamamlanan numuneler
24 saat 1200 o
C bekletilmiş ve sonra oda sıcaklığına soğutulmuştur. Soğuyan numuneler
yüzey işlemlerinden geçirilmiştir. Hazırlanan numunelere darbe direnci deneyi yapılmıştır.
Her bir numuneden 3’er adet toplamda 9 adet sertlik deneyi yapıldıktan sonra aşınma
testleri yapılmıştır. Aşınma testleri kapsamında her bir numune için iki farklı yük ve hız
koşulunda aşınma testleri yapılmıştır. Aşınma testlerinden sonra karakterizasyon için
stereomikroskop ve XRD kullanılmıştır.
Yapılan deneyler neticesinde endüstride aktif olarak kullanılan yüksek manganlı
ostenitik çelik uygulanan işlemler sonucunda darbe direnci, sertlik ve aşınma direnci
kıstaslarında artışlar göstermiştir. Darbe direnci deneylerinde Vanadyum katkılı
numunenin, sertlik ve aşınma direncinde ise molibden katkılı numunenin daha iyi sonuçlar
verdiği gözlenmiştir
In this study, changes are observed in hardness, impact resistance and especially
wear parameters of the new structures which is obtained by adding vanadium and
molybdenum on high manganese austenitic steels. Vanadium and molybdenum are added
as %1 of total weight. As a result of adding vanadium as %1 of total weight and adding
molybdenum as %1 of total weight, six specimens are created in three different groups.
Initially, specimens are prepared for casting. After the casting, specimens are
waited 24 hours in under 1200 o
C for heat treatment for 24 hours and then they are cooled
to room temperature. After the heat treatment, surface treatments are applied to the cooled
specimens and impact resistance tests are exerted on specimens. Totally 9 hardness tests
are applied as 3 tests to each specimen in three different groups, wearing tests are applied.
Wearing tests are performed for two different loads and speed conditions. After wearing
tests stereo-microscope and XRD analyzes are used for characterizations.
As a result of the tests, austenitic manganese steels, that are used in industry
widely, are showed good increases in impact resistance, harness and wear resistance
features. In impact resistance tests, the specimen in which vanadium is added as %1 of the
total weight showed better performance than others. On the other hand, in harness and
wear resistance tests showed that the specimen in which molybdenum is added as %1 of
the total weight is better than others
http://hdl.handle.net/11684/2265
Yüksek Mangan
Ostenitik Çelik
Sertlik
Aşınma
Darbe Direnci
High Manganese
Austenitic Steel
Hardness
Wear
Yüksek manganlı ostenitik çeliklerin aşınma davranışlarına vanadyum ve molibden element ilavesinin etkisinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2259
2022-01-14T01:00:25Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Akman, Ayşe Betül
author
2018
Raylı taşıtlarla ulaşım, günümüzde en konforlu ve güvenli ulaşım seçeneği
olmuştur. Yeni araç ve yol teknolojilerin uygulanması ile erişilebilen seyir hızları ve
kullanım sıklığı artmıştır. Artan seyir hızları için araçların hafifliği ve kalite kontrolü çok
büyük önem arz etmektedir.
Özellikle yolcu taşımacılığında tercih edilen Yüksek Hızlı Trenlerin gövde
kısmında alüminyum malzemeler kullanılmaktadır. Ayrıca Habis kayar kapaklı tip gibi
bazı vagonlarda da yan duvarlar, kapaklar gibi taşıyan yükü dış etmenlerden koruyan
aksamlarda alüminyum bölümler bulunmaktadır. Bu sayede hafifletilen vagonlarla daha
fazla yük taşınması sağlanmaktadır. İmalat yöntemi olarak kaynaklı birleştirme çalışmaları
yapılmakta ve kalite kontrol yöntemi olarak tahribatlı ve tahribatsız birçok test
kullanılmaktadır.
Bu çalışmada farklı serilerden olan 6061 T651 - 10 mm ve 5083 H111 - 10 mm
kalınlıktaki alüminyum levhaların birbiri ile kaynakları tahribatsız ve tahribatlı muayene
yöntemleriyle incelenmiştir. ER5356 ve ER4043 dolgu teli kullanılan numuneler MIG
kaynak yöntemi ve TIG kaynak yöntemi kullanılarak kaynak edilmiştir. Elde edilen
kaynaklı numunelere; sıvı penetrant test, radyografik test, sertlik deneyi, makro inceleme,
mikroyapı inceleme ve çekme testi uygulanmıştır. Sıvı penetrant testiyle yüzeye açık
herhangi bir hatanın olmadığı, Radyografik test ile de kaynak dikişlerinde hacimsel
hataların olmadığı tespit edilmiştir. Makro inceleme ile kaynak paso yapısı, mikroyapı
incelemesi ile de kaynak kök bölgesinde oluşan içyapı incelenmiştir. Sertlik deney
sonuçları ile sertlik dağılım grafikleri oluşturulmuştur ve çekme deney sonuçları göz önüne
alınarak mukavemet karşılaştırması yapılmıştır. Çalışmalar sonunda 10mm gibi yüksek
kalınlıkta farklı cins alüminyumların, yüksek saflıkta argon gazı altında Metal Inert Gas
yöntemiyle ER5356 dolgu teli kullanılarak başarıyla kaynaklanabileceği ortaya
konulmuştur
Transportation by rail is now the most comfortable and safe transportation option.
The application of new vehicles and road technologies has increased the speed of travel
and the frequency of use. The lightness and quality control of the vehicles are of great
importance for the increased cruising speeds.
Aluminum materials are used in the body part of High Speed Trains which are
preferred especially for passenger transportation. In addition, some wagons, such as the
Habis slip-on type, also have aluminum sections in the side walls, lids that protect the load
carrying the lids from external factors. This allows more cargo to be transported to the
wagon. Combination studies are performed as a manufacturing method and many
destructive and non-destructive tests are used as quality control methods.
In this study, welds of 6061 T651 - 10 mm and 5083 H111 - 10 mm thickness
aluminum plates from different series were investigated by non destructive and destructive
inspection methods. The samples used with ER5356 and ER4043 filler metals were welded
using the MIG welding method and the TIG welding method. The obtained welded
samples are; liquid penetrant test, radiographic test, hardness test, macro examination,
microstructure examination and tensile test were applied. It is determined that there is no
fault open to the surface by the liquid penetrant test and there are no volumetric faults in
the welding seams by radiographic test. Microstructure examination and microstructure
examination have also examined the internal structure of the weld root zone. Hardness
distribution graphs were prepared with the hardness test results and the strength
comparison was made considering the tensile test results. At the end of the studies it has
been shown that aluminum of different thicknesses such as 10 mm can be successfully
welded by using ER5356 filler metal under Metal Inert Gas method under high purity
argon gas
http://hdl.handle.net/11684/2259
Alüminyum
Tahribatlı Test
Tahribatsız Test
MIG Kaynağı
TIG Kaynağı
Kaynak İşlemleri
Aluminium
Non - destructive Inspection
MIG Welding
TIG Welding
Raylı sistem araçları imalatında kullanılan 6061 ve 5083 alaşımlarının TIG ve MIG kaynaklarının tahribatlı ve tahribatsız muayene yöntemleriyle karşılaştırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2291
2022-01-15T01:00:20Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Can, Oğuzhan
author
2019
Kompozit malzemeler, endüstrinin her alanında sağladıkları avantajlar nedeniyle,
istenilen farklı tipteki mekanik, fiziksel veya kimyasal özellikleri yeterli olmayan polimer
malzemelerin farklı tipte ve miktarlarda doğal lif ya da sentetik fiberler ile desteklenmesi
sonucunda üretilen karma yapılı malzemelerdir. Özellikle lifli kompozit yapıların
geliştirilmesi ve özellikleri üzerine, son zamanlarda çok sayıda çalışma bulunmaktadır.
Bununla birlikte; yeni araştırmalar yapay fiberler yerine doğal fiberlerle üretilebilecek
biyokompositlerin üretimi üzerine yoğunlaşmıştır. Bu çalışmalar kesik elyaf üretim
süreçlerinde üretim yöntemlerinin geliştirilmesi ve aynı zamanda bu polimerlere ilişkin
özellik profili geliştirilmesi ile ilgilidir. Yapılan çalışmanın biyokompozit oluşturabilecek
atık sınıfında değerlendirilebilecek kadar ucuz doğal fiberlerin kompozit bileşiminde
kullanılarak biyopolimerlerin üretilebilirliliğin araştırılması ve özelliklerinin tespitini
kapsamaktadır.
Bu çalışmada, doğal lif takviyeli kompozit malzemelerde takviye malzemesi olarak
en çok kullanılan selüloz esaslı doğal lifler yerine yine lifli yapıya sahip çam kozalağı ve
fındık kabuğu takviyesi kullanımı denenmiş, içyapıları, fiber-matris uyumu, özellikler
üzerinde büyük etkisi olan fiber-matris bağ mukavemeti, kompozitlerin mekanik, fiziksel ve
tribolojik özellikleri ayrıntılı olarak ilk defa incelenmiştir. Biyokompozitlerin üretilmesinde
polietilen ve epoksi matris malzeme kullanılmıştır. Polietilen matrisli kompozitlerin
üretiminde ekstrüzyon yöntemi, epoksi matrisli kompozitlerin üretiminde açık döküm
yöntemi seçilmiştir. Proje kapsamında kompozit malzemelerin özelliklerine iki farklı
takviye malzemesinin (öğütülmüş fındık kabuğu ve çam kozalağı) ve farklı miktarlarının
(ağ. %5, %10, %20 ve %30) etkisi incelenmiştir. Farklı oran ve katkılara sahip kompozitlerin
mekanik özelliklerin belirlenmesinde, sertlik, çekme ve eğme testleri gerçekleştirilmiştir.
Tribolojik karakterizasyon için; tungsten karbür aşındırıcı bilye kullanılarak oda
sıcaklığında yağlayıcı olmadan bilye-disk (ball-on-disk) testleri gerçekleştirilerek sürtünme
ve aşınma oranları belirlenmiştir
Composite materials(CM) are made from two or more constituent materials with
significantly different physical or chemical properties that, when combined, produce a
material with characteristics different from the individual constituents. A number of research
projects have been carried out in the past few years especially about developing production
and processing technologies of fiber reinforced composite materials. Natural fiber reinforced thermoplastic composites have attracted considerable attention in recent years
because they can potentially cut product cost, improve mechanical properties, and are
beneficial to the environment in applications. The investigations conducted ranged from the
surface modifications, composite processing methods, to determination of physical
properties. This study consists of investigation of properties and manufacturability of
biocomposites by using low-cost biofibers classified as waste materials.
In this study, the use of pine cones and hazelnut shell reinforcements which have
been used as fiber reinforcing material in natural fiber reinforced composite materials instead
of the most commonly used cellulose based natural fibers. Fiber-matrix bonding strength,
fiber-matrix bond strength with great effect on properties, mechanical, physical and
tribological properties of composites were investigated in detail for the first time.
Polyethylene and epoxy matrix materials were used in the production of bio-composites. In
the production of polyethylene matrix composites, extrusion method has been chosen for
casting of epoxy matrix composites. Within the scope of the project, the effect of two
different reinforcement materials (milled hazelnut shell and pine cone) and different amounts
(10%, 20% and 30%) of the CM were investigated. For determination of the mechanical
properties of composites with different ratios and additives, tensile, bending, hardness tests
performed. For tribological characterization; by using tungsten carbide abrasive balls, ball on-disk tests were carried out without lubricant at room temperature and friction and wear
rates were determined
http://hdl.handle.net/11684/2291
Biyokompozit Malzemeler
Polimer
Biyopartikül
Doğal Atık
Biocomposite Materials
Biofiber
Polymer
Waste Materials
Biyopartikül takviyeli polimer matrisli biyokompozit malzemelerin üretilebilirliğinin ve özelliklerinin araştırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2324
2022-01-18T01:00:27Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Gür, Erdinç
author
2018
Bu çalışmada disk tipi frenlerde levye parçası malzemesi olarak kullanılan SAE 4032
çeliğine önceden yapılan su verme ve temperleme sonrası 12, 24, 36 saat kriyojenik işlem
uygulanmış ardından parçadan çıkarılan numunenin sertlik, mikroyapı, çekme mukavemeti
ölçülmüştür. Levyeden çıkarılan sertlik ve mikroyapı numunesi, ANSYS sonlu elemanlar
analizi programı ile tespit edilen, plastik deformasyonun başlangıç noktasından
hazırlanmıştır. Kriyojenik işlem dakikada 2°C düşülerek -196°C’ye kadar soğutulup,
belirtilen sürelerde bu sıcaklıkta tutulup, tekrar dakikada 2°C ısıtılarak oda sıcaklığına
getirilerek yapılmıştır. Mikroyapı değişimleri optik mikroskopta incelenmiş, sertlik değişimi
için Vickers sertlik birimi kullanılmıştır. Yorulma testleri Ege Fren 222H modeli gerçek fren
sistemi üzerinde yapılmış, körükten gelen 17,5-18,5 kN arasındaki kuvvet, levye parçası
vasıtası ile balatalara aktarmıştır. Yapılan test sonuçlarına göre kriyojenik işlem sonrasında
parçaların yüzeyinde sertlik kriyojenik işlemler sonucunda önemli bir artış göstermemiş,
mikroyapılar incelendiğinde tane boyutu incelmiş, homojen dağılmış bir martenzit yapısı
elde edilmiş ancak akma mukavemeti düşmüştür. Fren üzerinde yapılan testlerde ise kırılma
çevrim sayısı sadece su verilmiş ve temperlenmiş numunelere göre düşmüştür
http://hdl.handle.net/11684/2324
Kriyojenik İşlem
SAE 4032
Mekanik Özellikler
Cryogenic Treatment
Fatigue
Mechanical Properties
SAE 4032 dövme çeliğinin mekanik özelliklerine sertleştirme ve kriyojenik işlemlerin etkisinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2414
2022-01-22T01:00:24Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Tanses, Alptuğ
author
2019
Yapılan bu çalışmada metaller arası bileşikler olarak bilinen intermetalik
malzemelerden Fe3Al bileşimindeki, herhangi alaşım elementi katılmamış intermetalik
malzemesinin direnç nokta kaynağı ile birleştirilmesi incelenmiştir. Yapılan çalışmada
kaynak prosesi sonrası kaynak bölgesinden elde edilen çekme dayanımınına, parlatılmış
kaynak kesitinden alınan mikro sertlik değerlerine, mikroyapı fotoğraflarına ve SEM
görüntülerine bakılarak elde edilen sonuçlar değerlendirilmiştir.
Yüksek saflıktaki alüminyum ve demir peletleri ark ergitme yöntemi ile ergitilerek
kum kalıba dökülmüştür. Kalıp hazırlamada temel alınan model 75mm uzunluk, 5mm
kalınlık ve 30mm genişliğindedir. Döküm sonucu elde edilen numuneler 650-700°C
sıcaklıkta homojenleştirme ısıl işlemine tabi tutulmuştur. Homojenizasyon işlemi sonrasında
numunelerin soğumasına fırsat verilmeden haddeden geçirilerek kaynak prosesine uygun
olarak belirlenen kalınlığına kadar inceltilmiştir. Elde edilen numunelere yüzey temizleme
işlemleri yapıldıktan sonra istenilen boyutlarda kesme işlemleri gerçekleştirilerek kaynak
işlemleri yapılmıştır.
Yapılan kaynakların döngü sayıları ve akım parametreleri değiştirilerek, kaynak
süresi, yük değerleri sabit iken soğuma süresi ve sıkma süresi sabit tutulmuştur. Kaynak
akımları 3, 4, 5 ve 6kA olup kaynak periyotları ise 10, 20 ve 30 döngüden oluşmaktadır.
Kaynak sırasında uygulanan elektrot kuvveti ise 500N ve 1kN dur. Nokta direnç kaynaklı
numunelere çekme testi uygulanarak mukavemetleri belirlenmiştir. Kaynak bölgesi kesitleri
optik ve taramalı elektron mikroskobu ile incelenmiştir. Kaynak bölgesi mikrosertlik
değerleri ölçülmüştür. Kaynak akımı, kaynak süresi ve elektrot yükünün mukavemet
değerlerini etkilediği görülmüştür
http://hdl.handle.net/11684/2414
Metallerarası Bileşikler
Fe3Al
Kaynak
Nokta Direnç Kaynağı
Mukavemet
Sertlik
Intermetallics
Welding
Resistance Spot Welding
Demir aluminat metallerarası bileşiğinin direnç nokta kaynağı ile birleştirilmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2433
2022-01-26T01:00:25Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Candar, Duygu
author
2019
Bu çalışmada; Ti3SiC2 MAX fazının tribolojik uygulamalardaki kullanımının
yaygınlaştırılması için TiB2 ilavesiyle mekanik, ısıl ve tribolojik özelliklerinin
geliştirilmesi amaçlanmıştır. Ti3SiC2; Ti, Si, TiC, Al başlangıç tozlarından elektrik akımı
destekli sinterleme (SPS) yöntemi ile sentezlenmiştir. Dışarıdan SiC ilavesi yerine
başlangıç tozlarının mol oranlarının ayarlanmasıyla sinterleme sırasında SiC oluşumu
sağlanmıştır. Ağırlıkça %17 SiC, %83 Ti3SiC2 içeren matris numuneler üretilmiştir. SiC
içeren matris ile özelliklerde gösterilen gelişmenin belirlenebilmesi için %100 Ti3SiC2
içeren referans malzeme sentezlenmiştir. Sinterlemede Al ve fazladan Si ilavesinin
etkisinin anlaşılması için 0,2 mol Al ve molce %10 fazladan Si içeren toz karışımları ile Al
ve fazladan Si içermeyen toz karışımları hazırlanmıştır. Al ve fazladan Si içermeyen
başlangıç tozlarından sinterlenen %100 Ti3SiC2’den oluşan ve SiC içeren numunelerde TiC
empürite fazı oluşumu tespit edilmiştir. Al ve Si ilavesiyle sinterlenen matris numunelerde
empürite faz oluşumu engellenmiştir. Kompozit malzeme sentezinde %83 Ti3SiC2, %17
SiC içeren matris kullanılmıştır. Bütün numunelerin teorik yoğunluklarının %98’in
üzerinde olduğu belirlenmiştir. Ti3SiC2’ye TiB2 ilavesiyle sertlik, ısıl yayınım ve aşınma
direnci geliştirilmiştir. Belirtilen özelliklerde en yüksek değerler %15 TiB2 ilavesiyle elde
edilmiştir. Ti3SiC2-15TiB2 kompozitinin sertlik değeri %100 Ti3SiC2 içeren matris
numuneden %47, SiC içeren matris numuneden %12 daha fazladır. 100 0C ve 600 0C’deki
ısıl yayınım değerleri SiC takviyeli matristen sırasıyla %56,85 ve %61,94 daha fazladır.
Aşınma direnci %15 TiB2 ilavesiyle referans numuneye göre yaklaşık %97 geliştirilmiştir
In this study, it is aimed to enhance the mechanical, thermal and tribological
properties of Ti3SiC2 MAX phase with the addition of TiB2 to promote its use in
tribological applications. Ti3SiC2 was synthesized from Ti, Si, TiC, Al starting powders by
spark plasma sinterig (SPS) technique. SiC formation during sintering was supplied by
adjusting the molar ratios of starting powders instead of external SiC addition. Matrix
samples which contain 17% SiC, 83% Ti3SiC2 by weight were produced. The reference
material containing 100% Ti3SiC2 was synthesized to determine the improvement in
properties shown by the SiC containing matrix. In order to understand the effect of the
addition of Al and extra Si in the sintering, powder mixtures containing 0,2 mol Al and
%10 excess Si by mol and Al and extra Si free powder mixtures were prepared. TiC
impurity phase formation was determined in SiC containing samples and 100% Ti3SiC2
containing samples which were sintered from Al and extra Si free powder mixtures.
Impurity phase formation was prevented in matrix samples sintered by addition of Al and
Si. 83% Ti3SiC2 and 17% SiC containing matrix was used for composite material
synthesis. It was determined that the theoretical density of all samples was over 98%.
Hardness, thermal diffusivity and abrasion resistance were enhanced by adding TiB2 to
Ti3SiC2. The highest values for stated properties were obtained by adding 15% TiB2. The
hardness of Ti3SiC2-15TiB2 composite is 47% more than matrix sample containing 100%
Ti3SiC2 and 12% higher than SiC containing matrix sample. Thermal diffusivity values at
100 0C and 600 0C are 56,85% and 61,94% higher than SiC reinforced matrix, respectively.
The abrasion resistance was improved by about 97% compared to the reference sample
with the addition of 15% TiB2
http://hdl.handle.net/11684/2433
Ti3SiC2
SPS
Triboloji
TiB2
Tribology
Titanyum diborür ilaveleri ile Ti3SiC2 esaslı malzemelerin tribolojik özelliklerinin iyileştirilmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2548
2022-02-09T01:00:57Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Dürger, Nurten Başak
author
2019
Sunulan çalışmanın amacı AB5 ve AB3 tipi hidrojen depolama alaşımlarının elektro deoksidasyon yöntemi ile üretilmesidir. Çalışmada LaNi5, La(Ni01-xCox)5 (x: 0,1; 0,2; 0,3)
AB5 alaşımları ve La2MgNi9 AB3 alaşımı başarılı bir şekilde elektro-deoksidasyon yöntemi
ile üretilmiştir. Üretilen alaşımların elektrokimyasal hidrojen depolama karakteristiği
incelenmiştir.
La2NiO4 fazının La-Ni ve La-Mg-Ni fazlarının oluşumunda terminal faz görevi
gördüğü saptanmıştır. La2NiO4 aynı zamanda eriyik CaCl2 ile reaksiyona girmekte ve
indirgenmesi zorlu olan LaOCl fazını oluşturmaktadır. Bu henüz çok erken saatlerde bile
oluşan LaNi5 fazının dönüşümünün tamamlanmasını geciktirmektedir. X ışını kırınım pikleri
La2MgNi9’un iki aşamada oluştuğunu göstermiştir. Öncelikle La2NiO4 LaNi5’e
indirgenmekte, ardından LaNi5 (NiMg)O katı eriyiği ile La2MgNi9’u oluşturmaktadır. Sonuç
olarak yüksek indirgenme hızının elektro-deoksidasyonun sonlanması ve kalıntı LaOCl gibi
problemlere yol açabileceği saptanmıştır. La2MgNi9 alaşımının üretiminde, LaOCl’un
indirgenmesi proses parametrelerinin hassas bir şekilde kontrolü ile gerçekleştirilebilmiştir.
Nihai AB3 tipi yapı kalıntı LaNi5 ile birlikte 10 saat elektro-deoksidasyon sonrasında elde
edilmiştir.
Sonuçlar elektro-deoksidasyonun hidrojen depolama alaşımlarının üretiminde umut
vadeden bir yöntem olduğunu göstermektedir. Co’ın Ni ile yer değiştirmesi AB5
alaşımlarının deşarj kapasitesini arttırmıştır. LaNi5, La(Ni1-xCox)5 (x: 0,1; 0,2; 0,3)
alaşımlarının hidrojen depolama kapasiteleri sırasıyla 223 mAhg-1
, 282 mAhg-1
, 314 mAhg 1
ve 325 mAhg-1
’dır. AB3 yapısındaki La2MgNi9 alaşımı ise 278 mAhg-1 maksimum hidrojen
depolama kapasitesi göstermiştir
The aim of the presented study was the production of AB5 and AB3 type hydrogen
storage alloys via electro-deoxidation method. Specifically, LaNi5, La(Ni01-xCox)5 (x: 0,1;
0,2; 0,3) AB5 type alloys and La2MgNi9 AB3 type alloys were synthesized successfully via
this method. Further, the electrochemical hydrogen storage properties of these alloys were
characterized.
It was was observed that La2NiO4 is a kind of the terminal phase leading to the
formation of La-Ni and La-Mg-Ni phases. La2NiO4 reacted also with molten CaCl2 to form
LaOCl reduction of which was challenging. LaOCl retarted the formation of LaNi5 during
the electro-deoxidation. The X-Ray diffraction peaks indicated that the formation of
La2MgNi9 occured in two steps. First La2NiO4 was reduced to LaNi5, then LaNi5 reacted
with (Ni-Mg-O) solid solution to formed La2MgN9. It was concluded that a high reduction
rate might lead to problems like discontinuity in deoxidation and a sample structure with
retained LaOCl. Experimental studies showed that the reduction of LaOCl was highly related
to deoxidation kinetics. In the procuction of La2MgNi9 alloy, LaOCl reduction was achieved
by fine tuning of the process parameters. The final AB3 type structure was obtained with
retained LaNi5 after 10 hours electro-deoxidation.
Overall results of this study showed that the electro-deoxidaiton is a promising
technique for the production of hydrogen storage alloys. Substitution of Ni with Coincreased
the discharge capacity of AB5 alloys. LaNi5 and La(Ni01-xCox)5 (x: 0,1; 0,2; 0,3) alloys had
a 223 mAhg-1
, 282 mAhg-1
, 314 mAhg-1
and 325 mAhg-1 maximum discharge capacities
respectively. The maximum discharge capacity of La2MgNi9 alloy was 278 mAhg-1
http://hdl.handle.net/11684/2548
Elektro-Deoksidasyon
Hidrojen Depolama
AB5 Alaşımları
AB3 Alaşımları
Electro-Deoxidation
Hydrogen Storage
AB5 Alloys
AB3 Alloys
La-mg-ni-co alaşımlarının elektro-deoksidasyon yöntemi ile sentezlenmesi ve hidrojen depolama karakteristiklerinin belirlenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2726
2022-02-22T01:00:28Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Bayrak, İlyas
author
2019
Bu tez çalışması kapsamında termal sprey yüksek hız oksi yakıt sistemi ile elde
edilmiş WC-17%Co kaplamanın kriyojenik işlem ile birlikte mikroyapı, faz, mikrosertlik,
aşınma ve sürtünme özellikleri incelenmiştir. Kriyojenik işlemler numunelere sırası ile 12,
24 ,36 ve 48 saat bekletme süreleri uygulanarak -196 °C’de gerçekleştirilmiştir. Elde edilen
kriyojenik işlem görmüş ve görmemiş numuneler ASTM G77’ye göre aşındırıcı halka üzeri
kaplama bloğu ve ASTM G99’a göre alümina bilye ile kaplanmış numune üzerine aşınma
ve sürtünme testleri yapılıp elde edilen kütle kayıpları, sürtünme katsayıları ve sürtünme
kuvvetleri birbirleri ile karşılaştırılmıştır. Halka üzeri blok test her numune için 10000 metre
temel alınarak 320 meşlik SiC zımpara kağıdı kullanılarak 25 N yük altında 200 rpm devir
ile yapılmıştır. 3 mm. çapında alümina bilye ile kaplama üzeri sürtünme testi ise 1000 metre
mesafe baz alınarak 5 N yük ve 10 cm/s kayma hızı ile yapılmıştır. Ayrıca numunelere
mikroyapı, EDS ve XRD analizleri de uygulanmıştır. Mekanik test olarak ise HV skalada
300 gr. yük ile mikrosertlik ölçümleri alınmıştır. Tez çalışması kapsamında birçok
endüstriyel uygulaması olan WC-Co aşınma direnç kaplamaların kriyojenik işlem ile aşınma
ve sürtünme davranışları incelenmesi amaçlanmıştır. Elde edilen sonuçlarda kriyojenik etki
ile mikroyapıdaCo6W6C faz artışı ve Co martensitik dönüşümü gözlemlenmesi ve buna bağlı
mikrosertlikte yükselme meydana gelmiştir. Aşınma testi sonrası kriyojenik işlem ile birlikte
numunelerin kütle kayıplarında azalma ve buna bağlı olarak aşınma direncinde artış
gözlenmiştir. Sürtünme testinde ise ortalama sürtünme katsayısının ve kuvvetinin 48 saat
kriyojenik etki gören CT48 numunede en düşük olduğu, 900-1000 metre tribolojik dengede
ise kriyojenik etki ile doğrudan kinetik sürtünme katsayısının ve kuvvetinin azaldığı tespit
edilmiştir. Sonuçlarda 48 saatlik kriyojenik işlem gören CT48 numunede en fazla aşınma
direnci ve en düşük sürtünme katsayısı elde edilmiştir
Within the scope of this master thesis, wear and friction behavior of cryogenically
treated WC-17%Co coating materials sprayed by high velocity oxy fuel system (HVOF) are
investigated in terms of microstructure, phase analysis, microhardness, wear and friction.
Specimens were deep cryogenically treated to -196 °C with soaking times 12, 24, 36, 48
hours respectively. Cryogenically treated and untreated specimens were conducted for block
on ring wear testing according to ASTM G77 standard and ball on disc friction testing
according to ASTM G99 standard then obtained mass differences, coefficient of friction and
friction forces were compared to each other. Blok on ring wear testing was applied to 10000
meters running distance with the usage of 320 mesh size SiC abrasive paper under 25 N load
and 200 rpm. Ball on disc friction testing was conducted by using 3 mm. alumina ball within
1000 meters under 5 N applied load and 10 cm/s sliding velocity. In addition to these,
samples were investigated for microstructural, EDS and XRD analysis. As mechanical
testing, microhardness measurements were taken with Vickers indentation under 300 gr.
applied load. In the scope of thesis, wear and friction behavior investigation with cryogenic
treatment on WC-Co coatings having various applications in many industries were aimed.
In obtained results, increased amount of Co6W6C phase and cobalt martensitic tranformation
in microstructure were observed with cryogenic effect and dependly microhardness values
raised. After block on ring wear testing, mass diffrencess were measured and decreasing in
mass differencess observed for cryogenically treated ones and therefore wear resistance
increased. While coefficient of friction and friction forces are lowest in 48 hours
cryogenically treated CT48 sample in ball on disc friction testing, kinetic coefficient of
friction and friction forces were obtained to decrease directly with cryogenic soaking effect
in 900-1000 meters range of tribologically balanced zone. In final results, best wear
resistance and lowest coefficient of friction were obtained in sample that cryogenically
treated with 48 hours soaking time
http://hdl.handle.net/11684/2726
WC-Co
Termal Sprey
Kaplama
Aşınma, Sürtünme
Kriyojenik İşlem
Thermal Spray
Coating
Wear
Friction
Cryogenic Treatment
Kriyojenik işleminin termal sprey wc-co kaplamaların aşınma özelliklerine etkisinin incelenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4188
2022-08-06T00:01:34Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Balcı, Kaan
author
2020
Süper alaşımlar; ana malzemeler olarak demir, nikel ya da kobaltın kullanıldığı
yanında yüksek miktarlarda krom, az miktarda ise yüksek sıcaklıklarda ergiyen molibden,
tungsten, aluminyum, titanyum, tantal, hafniyum, renyum ve rutenyum içerebilen
alaşımlardır. Süper alaşım, ergime noktasının %25 kadar altında başarılı bir şekilde
çalışabilen ve yeterli mekanik gücü koruyabilen bir malzeme olarak da tanımlanabilir.
Bu çalışmada ne akademik ne de endüstriyel alanda ülkemizde henüz üretimi
yapılmamış, 6. Nesil bir süper alaşım olan TMS 238 süper alaşımının dökümü
incelenmiştir. Döküm için Ni, Co, Cr, Mo, W, Al, Ta, Hf, Re, Ru ve Ni elementleri
kullanılmıştır. Döküm işlemi vakum ark ergitme yöntemi ile yapılmıştır. Döküm
işleminden sonra malzemenin optik mikroskop görüntüleri alınmış ardından, kesilmiş
numune kuvartz içine hapsedilip mühürlendikten sonra 1000oC’ de 70 saat
homojenleştirme tavı uygulanmıştır. Malzemeye gerekli numune alma işlemleri
uygulandıktan sonra kimyasal bileşimi, EDS ile; mikro yapısal karakterizasyonu, optik
mikroskop ve taramalı elektron mikroskobu (TEM) ile yapılmıştır. Ortaya çıkan sonuçlar
birbirleriyle karşılaştırılarak gösterilmiştir
Superalloys are alloys that can contain high amounts of chromium and small
amounts of molybdenum, tungsten, aluminum, titanium, tantalum, hafnium, rhenium and
ruthenium, in addition to using iron, nickel or cobalt as the main materials. Superalloy can
also be defined as a material that can work successfully up to 25% below melting point and
maintain sufficient mechanical strength.
In this study, casting of TMS 238 superalloy, which is a 6th generation super alloy
that has not been produced in our country nor in academic nor in industrial field, has been
investigated. Ni, Co, Cr, Mo, W, Al, Ta, Hf, Re, Ru and Ni elements were used for casting.
Vacuum arc melting method was used for casting process. After the casting process,
optical microscope images of the material were taken, then homogenization annealing was
applied at 1000oC for 70 hours. After the necessary sampling procedures are applied to the
material, chemical composition was determined by EDS; microstructural characterization
was done with optical microscope and scanning electron microscope (SEM). The final
results have been shown by comparison with each other
http://hdl.handle.net/11684/4188
Metalografi
Nikel Esaslı Süper Alaşımlar
Optik Mikroskobi
Taramalı Elektron Mikroskobu
Metallography
Nickel Based Superalloys
Optical Microscopy
Scanning Electron Microscopy
TMS-238 süper alaşımının dökülebilirliğinin araştırılması
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4271
2022-08-09T00:02:22Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Gül, Erdu Doğuş
author
2020
Bu çalışmada otomotiv endüstrisi başta olmak üzere birçok alanda kullanılan yay çelikleri, geleneksel ve kriyojenik ısıl işleme tabii tutulmuş ve bu işlemlerin etkileri deneysel olarak incelenmiştir.
Yay çelikleri birçok farklı alanda birçok farklı sınıfta, şekilde, boyutta kullanılırlar. En önemli kullanım yerlerinden biri denge çubuklarıdır. Değişken çevrimsel yükler altında kullanılan yay çeliklerinin uzun süre güven içerisinde kullanılabilmesi için mutlaka yüksek mekanik dayanım göstermeleri gerekir.
Bu çalışmada farklı deneysel çalışmalar ile geleneksel ısıl işlem ve derin kriyojenik işlemin karşılaştırması yapılmıştır. Çalışmada 55Cr3, 51CrV4, 52CrMoV4 alaşımlı yay çeliklerinin yanı sıra alaşım elementlerinin etkisini anlamak için C50 sade karbon çeliği kullanılmıştır. Derin kriyojenik işlem 2 ℃/dk soğutma ve ısıtma hızlarıyla -196 ℃ sıcaklıkta 24 saatte gerçekleştirilmiştir. Bütün numunelerin içyapıları taramalı elektron mikroskobu (SEM), enerji dağılımlı X-ray spektroskopisi (EDS) yöntemleri ile incelenmiştir. Mikro ve makro sertlikler ölçülmüş ve aşınma deneyleri gerçekleştirilmiştir. Ayrıca geleneksel ve kriyojenik ısıl işlem sonrası X-ışınları kırınımı (XRD) yöntemi ile yapı saptanmıştır. Aşınma deneyi ball-on-disc metodu ile kuru koşullarda 5 N yük ile 100 metre mesafede, 2,5 mm yarıçapta, 5 cm/s kayma hızında ve 3 mm çapında WC bilya aşındırıcı kullanılarak yapılmıştır.
Deneysel sonuçlar incelendiğinde kriyojenik işlem ile mikroyapıda yeni karbürlerin oluştuğu ve bunların homojen dağılım gösterdikleri tespit edilmiştir. Sertlik ve aşınma oranının kriyojenik işlem ile iyileştiği görülmüştür. Ayrıca alaşım elementleri miktarının artmasıyla bu özelliklerde artış yaşandığı görülmüştür
In this study, spring steels which are used in different fields but particularly in the automotive industry, are conventionally and cryogenically heat treated and the effects of the treatments are experimentally investigated.
Spring steels are used in many different classes, shapes, and sizes. One of the most important areas of use is stabilizer bars. Spring steels used under variable cyclic loads must show high mechanical strength in order to be used safely for a long time.
In this study, the comparison of conventional heat treatment and deep cryogenic treatment has been made through different experimental studies. In the study, alloyed 55Cr3, 51CrV4, 52CrMoV4 spring steels and C50 plain carbon steel were used to understand the effect of alloying elements. Deep cryogenic treatment was carried out in 24 hours at -196 ℃ with cooling and heating rates of 2 ℃/min. Microstructures of all samples were examined with optical microscope, scanning electron microscope (SEM), energy dispersive X-ray spectroscopy (EDS) methods. Macro and micro hardness measurements were made and wear tests were carried out. In addition, the structure was determined by X-ray diffraction (XRD) method after conventional and cryogenic heat treatment. The wear test was carried out using ball-on-disc method in dry conditions at 100 meters sliding distance with 5 N load, 2.5 mm radius, 5 cm/s sliding velocity and 3 mm diameter WC ball as counter body.
The results reveal that with the cryogenic treatment new carbides were formed in the microstructure and distributed homogeneously. The hardness and wear rate improved by the cryogenic process. In addition, it has been observed that these properties increase with the increase in the number of alloying elements
Kriyojenik İşlem, Aşınma, Alaşım Elementi, Yay Çeliği
http://hdl.handle.net/11684/4271
Kriyojenik İşlem
Aşınma
Alaşım Elementi
Yay Çeliği
Cryogenic Treatment
Wear
Alloying Element
Spring Steel
Kriyojenik işlem uygulanmış yay çeliklerinin aşınma özelliklerine alaşım elementlerinin etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4331
2022-08-11T00:02:12Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Erdoğan, Işın Akay
author
2020
Nanokristalin malzemelerin tane büyümesinden dolayı mukavemetlerindeki düşüş nedeniyle özellikle yüksek sıcaklıklarda kullanımları uygun olmamaktadır. Saf nanokristalin metallerde, fazla tane sınırı serbest enerjisi, düşük sıcaklıklarda dahi tane büyümesi için oldukça büyük bir itici güç sağlar. Tane büyümesi, nanokristalin tanelerin kabalaşmasına ve böylece mukavemetin düşmesine yol açar. Çözünen eklenmesiyle tane boyutunun kararlılığı sağlanabilmektedir. Bunun için iki ana yaklaşım vardır. Bunlardan birincisi, kinetik mekanizma diğeri ise termodinamik mekanizmadır. Mekanik alaşımlandırma ile geleneksel alaşımlandırma tekniklerindeki sınırlamaların çoğu ortadan kaldırıldığından oldukça dikkat çekici bir yöntemdir. Bu çalışmada Al-%(x)Sb (x=0,5, 1, 2)-%1,5 Stearik Asit; Al-%(x)Zr (x=0,5, 1, 2)-%1,5 Stearik Asit; Al-%(x)W (x=0,5, 1, 2)-%1,5 Stearik Asit; Al-%(x)Ni (x=0,5, 1, 2)-%1,5 Stearik Asit ve Ag-%2Zr-%1,5 Stearik Asit; Ag-%1W-%1,5 Stearik Asit numuneleri mekanik alaşımlandırma yöntemi ile üretilmiştir. Üretilen toz numuneler preslenerek pelet haline getirilmiş ve cam tüplere konularak Ar atmosferinde farklı sıcaklıklarda ısıl işleme tabi tutulmuşlardır. Numunelerin, mikrosertlikleri ve X-ışını kırınımı ile tane boyutu ve faz analizleri hem ısıl işlem öncesi hem de sonrasında incelenmiştir. Zr miktarı arttıkça kristalit boyutta azalma görülmektedir. %1 ve 2 Zr içeren numuneler benzer değerler göstermiş olsa da hem sertlik düşüş yüzdesi hem de kristalit boyut göz önünde bulundurulduğunda 600°C’de en iyi performansı %2 Zr içeren numune sergilemektedir. W ve Ni, alüminyuma göre daha sert olduğundan bu katkı elementleri ile mekanik alaşımlandırma sonrası sertlik artmıştır; ancak kristalit boyut ve sertlik düşüş yüzdesi açısından diğer katkı elementlerine göre W ve Ni’in yeterince etkili olmadıkları gözlemlenmiştir. Al grubunda en kötü etkiyi gösteren katkı elementi Ni olmuştur. Sb ve Zr birbirine çok yakın değerler sergilemişlerdir. 600°C’de 1 saat ısıl işlem sonunda Zr katkısının etkisi Sb katkısına göre daha etkili olmuştur. Isıl işlemler sonrasında, mekanik alaşımlandırılmamış Ag numunesinin sertlik değeri düşerken hem Zr hem de W katkısı Ag numunesinin sertlik değerleri artmıştır
Nanocrystalline materials are not suitable for use at particularly high temperatures
because of the decrease in strength due to grain growth. In pure nanocrystalline metals,
excess grain boundary free energy provides a considerable driving force for grain growth
at relatively low temperatures. Grain growth causes the coarsening of the nanocrystalline
grains and thus reduces strength. Grain size can be achieved by adding solute. There are
two main approaches for this. The first one is the kinetic mechanism and the other is the
thermodynamic mechanism. Mechanical alloying is quite remarkable because most of the
limitations of conventional alloying techniques have been removed with this method. In this
study Al-%(x)Sb (x=0,5, 1, 2)-%1,5 S.A.; Al-%(x)Zr (x=0,5, 1, 2)-%1,5 S.A; Al-%(x)W
(x=0,5, 1, 2)-%1,5 S.A; Al-%(x)Ni (x=0,5, 1, 2)-%1,5 S.A ve Ag-%2Zr-%1,5 S.A; Ag-
%1W-%1,5 S.A samples were produced by mechanical alloying method. The as-milled
powder samples were pressed into pellets and then they were put in glass tubes and
subjected to heat treatment at different temparatures under Ar atmosphere. The grain size
and phase analysis by X-ray diffraction, micro hardness of the samples were examined both
before and after the heat treatment.As the amount of Zr increases, crystallite size decreases.
Although samples containing 1% and 2% Zr showed similiar values, the sample with 2%Zr
indicates the best performance at 600°C considering both the decrease in hardness and the
crystallite size. Since W and Ni are harder than aluminum, the hardness has increased after
mechanical alloying with these additives; however, considering the crystalline size and the
decrease in hardness, it was observed that W and Ni were not effective enough compared
to other additives. The additive element showing the worst effect in the Al group was Ni.
Sb and Zr additives showed very close values. After 1 hour heat treatment at 600°C, the
effect of Zr additive was more effective than Sb additive. After the heat treatments, while
the hardness value of the non-mechanically alloyed Ag sample decreased, hardness values
increased with both Zr and W additives
http://hdl.handle.net/11684/4331
Mekanik Alaşımlandırma
Isıl Kararlılık
Nanokristalin Al Alaşımları
Miedema’nın Yarı-Deneysel Modeli
Tane Büyümesi
Mechanical Alloying
Thermal Stabilization
Nanocrystalline Al Alloys
Miedema’s Semi-Emprical Model
Grain Growth.
Nanokristalin alüminyum ve gümüşün çözünen eklenmesiyle stabilizasyonu
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4375
2022-08-11T00:01:32Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Özcan, Akın
author
2020
http://hdl.handle.net/11684/4375
Ötektik Yüksek Entropili Alaşımlar
Alaşım Tasarımları
Eutectic High Entrophy Alloys
Alloy Desing
Yüksek entropili Al-Co-Cr-Fe-Mo-Ni esaslı ötektik alaşımlarının tasarlanması, üretilmesi ve karakterizasyonu
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4377
2022-08-11T00:01:30Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Orbay, Tuğba
author
2020
http://hdl.handle.net/11684/4377
Elektro-Deoksidasyon
Hidrojen Depolama
Ti-Ni Alaşımları
La-Ti-Ni Alaşımları
Electro-Deoxidation
Ti-Ni Alloys
La-Ti-Ni Alloys
Titanyum, zirkonyum ve lantanyum esaslı hidrojen depolama alaşımlarının elektro-deoksidasyon yöntemiyle üretimi ve elektrot performansının belirlenmesi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4381
2022-08-11T00:01:35Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Özden, Reşat Can
author
2020
http://hdl.handle.net/11684/4381
Kriyojenik İşlem
Mekanik Özellikler
Yay Çelikleri
Cryogenic Treatment
Spring Steel
Mechanical Properties
Alaşımlı yay çeliklerinin mikroyapı ve mekanik özelliklerine kriyojenik işlemin etkisi
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4370
2022-08-11T00:02:19Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Çayırlı, Meltem
author
2021
Son yıllarda taşınabilir elektronik cihazlar için önemli güç kaynakları haline gelen Li-iyon pillerin gelecekte de bu konumunu koruması muhtemeldir. Ancak ticari olarak kullanılan Li-iyon piller sahip oldukları düşük kapasitelerinden (372 mA sa. g-1) dolayı sürekli artan enerji talebini karşılayamaz hale gelmiştir. Bu nedenle üstün çevrimsel özelliklere sahip, yüksek enerji yoğunluklu anotların geliştirilmesi, yeni nesil Li-iyon piller için son derece önemlidir. Çeşitli anot adayları arasında dönüşüm tipi geçiş metal oksit anotlar, gelecek vaat eden malzeme gruplarının başında gelmektedir. Son zamanlarda ise bu tip anot malzeme grubu arasında yer alan yüksek entropili oksitlerin Li-iyon pillerde kullanılması önemli gelişmelerden biri olarak kabul edilmektedir.
Bu çalışmadaki amaç; ticari Li-iyon pillerde kullanılan grafit anota alternatif olabilecek yüksek entropili oksit anot malzemelerin sentezlenmesi ve elektrokimyasal performanslarının belirlenmesidir. Bu doğrultuda rock-salt ve spinel kristal yapıya sahip yüksek entropili oksit malzemeler geleneksel katı hal yöntemi kullanılarak sentezlenmiş ve elektrokimyasal performansları incelenmiştir. Ayrıca yüksek entropili oksitlerin tasarlanmasına katkı sağlayan çeşitli parametrelerin geliştirilmesi adına teorik çalışmalar da gerçekleştirilmiştir.
Elde edilen deneysel sonuçlar ile birlikte rock-salt kristal yapısındaki elektrotlar birbirleriyle karşılaştırıldığında 20. çevrim sonunda en yüksek deşarj kapasitesine (835 mA sa. g-1) ve kulombik verimliliğe (%99,4) sahip elektrot (Mg0.2Co0.2Ni0.2Zn0.2Li0.2)O’ dur. Spinel kristal yapıya sahip elektrotlar da ise 10. çevrim sonundaki en yüksek deşarj kapasitesine (2371 mA sa. g-1) sahip elektrot (Fe0.225Co0.1Ni0.225Cr0.225Mn0.225)3O4 iken 10. çevrim sonundaki en yüksek kulombik verimiliğe sahip (%97,2) elektrot (Fe0.175Co0.3Ni0.175Cr0.175Mn0.175)3O4’ dur. Co miktarının artmasına bağlı olarak kulombik verimliliğin de arttığı görülmektedir
Li-ion batteries, which have become important power sources for portable electronic devices in recent years, are likely to maintain this position in the future. However, commercially used Li-ion batteries have become unable to meet the ever-increasing energy demand due to their low capacity (372 mA h g-1). Therefore, the development of high energy density anodes with superior cyclic properties is extremely important for new generation Li- ion batteries. Among the various anode candidates, conversion type transition metal oxide anodes are one of the most promising material groups. Recently, the use of high entropy oxides, which is among this type of anode material group, in Li-ion batteries is considered one of the important developments.
The aim of this study is to synthesize high entropy oxide anode materials, which can be an alternative to the graphite anode used in commercial Li-ion batteries, and to determine their electrochemical performance. In this direction, high entropy oxide materials with rock- salt and spinel crystal structures were synthesized using the conventional solid state method and their electrochemical performances were investigated. In addition, theoretical studies have been carried out in order to develop various parameters that contribute to the design of high entropy oxides.
With the experimental results obtained, when the electrodes in rock-salt crystal structure are compared with each other, the electrode with the highest discharge capacity (835 mA h g-1) and coulombic efficiency (99.4%) at the end of the 20th cycle (Mg0.2Co0.2Ni0.2Zn0.2Li0.2)O. In electrodes with spinel crystal structure, while the electrode with the highest discharge capacity (2371 mA h g-1) at the end of the 10th cycle (Fe0.225Co0.1Ni0.225Cr0.225Mn0.225)3O4 at the end of the 10th cycle, it has the highest coulombic efficiency ( 97.2%) is the electrode (Fe0.175Co0.3Ni0.175Cr0.175Mn0.175)3O4. It is seen that the coulombic efficiency increases with the increase in the amount of Co
http://hdl.handle.net/11684/4370
Yüksek Entropili Oksitler
Dönüşüm Tipi Anot
Li-İyon Pille
High Entropy Oxides
Conversion Type Anode
Li-İon Batteries
Lityum pillerde anot malzemesi olarak yüksek entropili oksitlerin kullanımı
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4437
2022-08-12T00:04:45Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Aybar, Kerem
author
2021
Bu çalışmada; Kıvılcımlı Plazma Sinterleme ile yapısında L21 Heusler fazı içeren 4 farklı bileşimde Fe-Al-Ti üçlü alaşımları sentezlenmiş ve bu alaşımların yüksek sıcaklık mekanik özellikleri incelenmiştir. Vakum ark ergitme yöntemi ile hazırlanan Fe50Al40Ti10, Fe50Al35Ti15, Fe50Al30Ti20 ve Fe50Al25Ti25 tipi üç bileşenli Demir Alüminat ön alaşımlar; mekanik öğütme işlemi ile toz hale getirilmiş ardından kıvılcımlı plazma sinterleme (SPS) ile sentezlenmiş ve sentezlenen alaşımların oda sıcaklığındaki ve yüksek sıcaklıklardaki mekanik özellikleri incelenmiştir.
Uygun kimyasal bileşimi sağlamak üzere oranlarda hazırlanan şarj malzemesi, vakum ark fırınında homojenliği sağlamak için iki kez ergitilmiş, daha sonra bakır kalıba dökülmüştür. Daha sonra bu alaşımlar başlangıçta kaba kırma ve öğütme yapılarak 20 – 45 μm boyut aralığında alaşım tozları elde edilmiştir. SPS yöntemi ile 20 mm çaplı disk şeklinde alaşımlar sentezlenmiştir. Sentezlenen bu alaşımların mikroyapıları optik mikroskopi ve SEM ile incelenmiştir. Faz Malzeme karakterizasyonu için X-ışını Kırınımı (XRD) ve Enerji Dağılım Spektrometresi (EDS) kullanılmıştır. Alaşımların sertlik değerleri mikrosertlik cihazında ölçülmüştür.
Bu alaşımlardan tel erozyon yöntemi ile basma testi numuneleri hazırlanmıştır. Alaşımların oda sıcaklığı oda sıcaklığındaki ve yüksek sıcaklıklardaki (600 - 900 °C) basma mukavemeti ve süneklik değerleri kıyaslanmıştır. Sonuç olarak alaşım içerisindeki Ti miktarının artmasıyla sertlik ve basma mukavemetinde artış gözlenmiştir
In this study;, Fe-Al-Ti ternary alloys in 4 different compositions containing L21 Heusler phase were synthesized by using Spark Plasma Sintering and the high temperature mechanical properties of these alloys were investigated. Ternary Iron Aluminate pre-alloys of Fe50Al40Ti10, Fe50Al35Ti15, Fe50Al30Ti20 and Fe50Al25Ti25 prepared by vacuum arc melting method. Pre-alloys were pulverized by mechanical milling, then synthesized by spark plasma sintering (SPS) and the mechanical properties of the synthesized alloys at room temperature and high temperatures were investigated.
Charge material prepared in proportions to provide the appropriate chemical composition were melted twice in order to ensure homogeneity in the vacuum arc furnace, later casted in to copper mold. These cast parts were coarse crushed then milled to obtain alloy powders which particles size range in 20 - 45 μm. Sintered disc shaped alloys with 20 mm diameter were synthesized by SPS method. Microstructures of these synthesized alloys were examined by optical microscopy and SEM. Phase identification has been carried out by means of X-ray powder diffraction (XRD) and energy-dispersive spectrometry (EDS). Alloys hardness was determined on Microhardness tester.
Compression test samples were prepared from these alloys by electrical discharge machining (EDM). Compressive strength and ductility values of the alloys at room temperature and elevated temperatures (600 - 900 °C) were compared. As a result, it was observed that the hardness and compressive strength increased with Ti addition
http://hdl.handle.net/11684/4437
Demir Alüminatlar
Mekanik Özellikler
Sinterleme
Iron Aluminides
Mechanical Properties
Sintering
Toz metalurjisi yöntemi ile üretilen L21 yapısındaki Fe-Al-Ti alaşımların yüksek sıcaklık mekanik özellikleri
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4438
2022-08-12T00:04:41Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_97
00925njm 22002777a 4500
dc
Can, Süleyman
author
2021
Günümüzde yaygın olarak kullanılan fosil yakıtların, yakın gelecekte dünyanın enerji ihtiyacını karşılayamayacak hale gelmesi kaçınılmazdır. Bu sebeple yenilenebilir enerji kaynakları konusundaki araştırma ve geliştirme çalışmaları, dünya çapında ilgi çeken konulardan biri haline getirmiştir. Dolayısıyla enerji üretimi ile depolanması için gelişmiş cihazları ve ilgili malzemeleri araştırmak, artan küresel enerji talebini karşılamak için kilit bir konudur. Günümüzde Li-iyon piller, taşınabilir elektronik cihazlar için ana enerji depolama teknolojisi olarak kabul edilmektedir ve yakın gelecekte de bu konumunu koruyacağı öngörülmektedir.
Bu çalışmadaki amaç, Li-iyon pil uygulamaları için Si anoduna alternatif olabilecek Li22Si5 alaşımı ve grafen esaslı kompozit anot malzemelerinin sentezlenmesi ve elektrokimyasal performanslarının belirlenmesidir. Bu doğrultuda kimyasal yöntemler kullanılarak sentezlenen indirgenmiş grafen oksit nano yapılı malzeme ve mekanik alaşımlama yoluyla üretilen Li22Si5 alaşımı, kompozit anot olarak hazırlanıp Li-iyon pil performansları incelenmiştir.
Deneysel çalışmalar süresince LiSiRGO10, LiSiRGO15 ve LiSiRGO20 olmak üzere üç farklı bileşime sahip anot malzemeleri kullanıldığı Li-iyon pilde, en iyi elektrot performansını LiSiRGO15 numunesi göstermiştir. LiSiRGO15 anodu, 20 çevrim sonunda 1382 mA sa. g-1 deşarj kapasitesine sahiptir. Bu anot malzeme, başlangıç ve 20. çevrimde sırasıyla %91,7 ve %98,6’ lık kolombik verim göstermiştir. Elde edilen deneysel sonuçlara göre, düşük PVDF içeriğine sahip kompozit elektrotlar yüksek bir deşarj kapasitesi sergilemelerine rağmen, çevrimsel performansları oldukça zayıftır. Bununla birlikte PVDF ve RGO içeriğinin artması, kompozit elektrotlarda yük transfer direncinin ve deşarj kapasitesinin tersinmezliğinin artmasına neden olmuştur
It is inevitable that fossil fuels, which are widely used today, will not be able to meet the energy needs of the world in the near future. For this reason, research and development studies on renewable energy sources have made it one of the topics that attract worldwide attention. Therefore, searching for advanced devices and related materials for energy production and storage is a key issue to meet the increasing global energy demand. Today, Li-ion batteries are considered the main energy storage technology for portable electronic devices and are expected to maintain this position in the near future.
The aim of this study is to synthesize graphene-Li22Si5 based composite anode materials that can be an alternative to Si anode for Li-ion battery applications and to determine their electrochemical performance. In this direction, reduced graphene oxide nano-structured material synthesized using chemical methods and Li22Si5 alloy produced by mechanical alloying were prepared as composite anode and Li-ion battery performance was investigated.
LiSiRGO15 sample showed the best electrode performance in Li-ion batteries, where anode materials with three different compositions, LiSiRGO10, LiSiRGO15 and LiSiRGO20, were used during experimental studies. The LiSiRGO15 anode has a discharge capacity of 1382 mA h g-1 after 20 cycles.This anode material showed a coulombic efficiency of 91.7% and 98.6%, respectively, in the initial and 20th cycle. According to the experimental results obtained, although composite electrodes with low PVDF content exhibit a high discharge capacity, their cyclic performance is quite poor. However, the increase in the content of PVDF and RGO caused an increase in the charge transfer resistance and irreversibility of the discharge capacity in composite electrodes
http://hdl.handle.net/11684/4438
Li-İyon Piller
Grafen
Li22Si5 Alaşımı
Kompozit Anot
Li-İon Batteries
Graphene
Li22Si5 Alloy
Composite Anode
Li22 Si5-grafen kompozit anotların lityum-iyon pillerdeki performanslarının incelenmesi