2024-03-28T22:17:05Z
http://openaccess.ogu.edu.tr:8080/oai/request
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/408
2016-06-09T00:00:11Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Savaş, Mehmet
2016-06-08T07:47:06Z
2016-06-08T07:47:06Z
2000
http://hdl.handle.net/11684/408
Bu çalışmanın amacı, kolemanitten arsenikli bir mineral olan realgarın, flotasyon yöntemi ile ayrılması olanaklarını araştırmaktır. Bu nedenle her iki mineralin yüzey özellikleri, çeşitli iyonların ve flotasyon reaktiflerinin flotasyona etkisi incelenmiştir. Emet kolemanit yatağından alman saf kolemanit ve realgar kristalleri ile elektrokinetik potansiyel ve temas açısı ölçümleri yapılmıştır. Bu iki mineralin flotasyon reaktiflerini adsorplama mekanizmalarını açıklamak için infrared spektroskopi çalışmaları yapılmıştır. Elektrokinetik potansiyel ölçümleri sonucu; kolemanitin pH 8-12 arasında, realgarın ise pH 6-12 arasında yapılan zeta potansiyel ölçümlerinde sıfır yük noktası görülmeyip her iki mineralinde yüzeylerinin negatif olduğu belirlenmiştir. Çeşitli flotasyon toplayıcılarımn ve Na2Si03'ın varlığında yapılan infrared spektroskopi çalışmalarında realgar minerali için karekteristik adsorpsiyon bantlan tespit edilememiş olup, kolemanit mineral i için adsorpsiyon bantlan tespit edilmiş ve çalışılan reaktiflerin kolemanit minerali yüzeyine adsorpsiyonlarının kimyasal ve fıziksel olabileceği tespit edilmiştir. Dinamik captıve bubble tekniği ile yapılan temas açısı ölçümlerinde; kolemanit mineralinin toplayıcısız 32-34°, toplayıcı ilavesiyle en fazla 45-47° temas açısı değerleri ölçülmüştür. Realgar mineralinin ise, toplayıcısız 26-27°, toplayıcı ilavesiyle en fazla 58-63° temas açısı değerleri ölçülmüştür. Belirlenen özelliklere göre, her iki minerali birbirinden ayırabilmek için mikroflotasyon deneyleri yapılmıştır. Flotasyon çalışmalarında; mikroflotasyon yöntemi ile, kolemanit minerali için en iyi toplayıcımn % 97.11 flotasyon verimi ile Sodyum Oleat olduğu ve bu toplayıcmın varlığında en iyi flotasyon koşulları tespit edilmiştir. Realgar minerali için ise, en iyi toplayıcımn R840 olduğu tespit edilmiş olup, ancak R840'ın kolemanit minerali içinde iyi bir toplayıcı
olması nedeniyle, seçimliliğin sağlanması için toplayıcı olarak % 83.45 flotasyon verimi ile KAX seçilmiş ve bu toplayıcımn varlığında en iyi flotasyon koşulları tespit edilmiştir. Saf kolemanit ve realgar mineralleri için tespit edilen en iyi koşullarda, miktarca % 0.5 ve % 5 realgar içerikli olarak hazırlanan -yapay numuneler ile mikroflotasyon hücresinde ve ocaktan alınan % 32.45 B203 ve 1250 ppm As içerikli tüvenan cevher numunesi ile laboratuvar tipi Denver flotasyon makinesinde deneyler yapılmıştır.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kolemanit Realgar Mineraller
Flotasyon Yöntemi
Arsenik
Kolemanit
Kolemanit - realgar minerallerinin yüzey özellikleri ve flotasyon yöntemi ile arseniğin kolemanitten ayrılması
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/409
2016-06-09T00:00:13Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Savaş, Mehmet
2016-06-08T07:47:08Z
2016-06-08T07:47:08Z
1994
http://hdl.handle.net/11684/409
Emet konsantratöründe tüvenan cevherin yaklaşık % 10'luk kısmı artık olarak gölete gitmektedir. Şu andaki mevcut göletlerde 1.5 milyon ton civarında artığın varolduğu tahmin edilmektedir. Bu çalışmada artıktaki B203'ü kazanmak amaçlanmıştır. Dolayısıyla gölet masrafları ve çevreye zararları kısmen de olsa azaltılacak ve ülke ekonomisine bir katkı sağlanılacaktır. Yapılan çalışmalarda gölet artıklarının kolemanit, kalsit, kil, kuvars, realgar, orpiment, muskovit ve pirit minerallerinden oluştuğu ve % 24-25 B203, % 0.16 As ve % 0.73 Fe içerdiği görülmüştür. Deneysel çalışmalarda gölet artıklarının suda bekletme, mekanik dağıtma, ultrasonik banyo, manyetik ayırma ve dekrepitasyon yöntemleriyle zenginleştirilme olanakları araştırılmıştır. Suda bekletme deneyi sonucunda % 33.2 B203 tenörlü bir ön konsantre % 84.89 verim ile, suda bekletme + mekanik dağıtma deneyi sonucunda ise % 35.04 B203 tenörlü konsantre % 89.64 verim ile elde edilmiştir. Ultrasonik banyo deneyi suda bekletme + mekanik dağıtma sonucu elde edilen ön konsantreye uygulanmış ve % 35.9 B203 tenörlü konsantre % 87.29 verim ile elde edilmiştir. Manyetik ayıncıda yapılan zenginleştiıme deneyleri sonucunda % 38.68 B2O3 tenörlü konsantre % 82.18 verim ile elde edilmiştir. Konsantrede As % 0.17’e Fe % 0.25'e düşmüştür. Şlamı atılmış numune ile yapılan dekrepitasyon deneyleri sonucunda % 43.85 B203 tenörlü konsantre % 83.45 verim ile elde edilmiştir. Bu deney sonucunda konsantredeki As % 0.17 olmuş ve Fe % 0.84'e artmıştır
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Etibank Emet Kolemanit İşletmesi
Gölet Artıkları
Etibank Emet Kolemanit İşletmesi gölet artıklarının zenginleştirilme olanaklarının araştırılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/426
2016-06-10T00:00:21Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Daçe, Onur Dağhan
2016-06-09T12:56:23Z
2016-06-09T12:56:23Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/426
Üretim tesislerinde insan faktörüne bağlı olarak yapılan işlerde her süreç doğal olarak sorgulanmakta, uygulanan yöntemler değişmekte ve sürekli iyileştirme prensibiyle verimliliği yükseltmenin yolları aranmaktadır.
Toplam Verimli Bakım (TVB), bu amaçla ortaya konmuş, insan faktörünü yeniden düzenleyerek önceden saptanan hedefleri adım adım gerçekleştiren bir yönetim sistemidir. Toplam Ekipman Etkinliği (TEE), bu kapsamda ölçüm yöntemi olarak yer almaktadır.
Bu çalışmada, öncelikle teknoloji yoğun üretim alanları için geliştirilmiş olan TVB’nin madencilik tesislerinin verimliliğine etkileri araştırılmıştır. Elde edilen bilgilerden yola çıkılarak, dünya çapında kabul görmüş bir yönetim sistemi olan TVB’nin, çözelti madenciliği gibi sürekli proseslerde uygulanabilirliği, yeni bir alanda uygulanacak yöntem olarak değerlendirilmiştir.
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Kırka Bor İşletme Müdürlüğünde pilot tesis olarak seçilen Susuz Boraks Üretim Tesisinde yapılan iyileştirme çalışmaları, TVB kapsamında değerlendirilmiştir. Yeni bir raporlama tekniği geliştirilmiş; tesisin etkinliği TEE yöntemiyle ölçülmüştür. TEE yöntemi ile elde edilen sonuçların ışığında TVB’nin Kırka Bor İşletmesi genelinde uygulanabileceği görülmüştür.
In manufacturing facilities, each process that is related to human has been questioned, applied methods have been changed and the ways of higher efficiency have been searched through continous improvement principle.
Total Productive Maintenance (TPM) is a management system of restructuring human factors by realizing determined objectives step by step for this purpose. Overall Equipment Effectiveness (OEE) is a method of measurement in this context.
In this study, the effects of TPM which has been developed especially technology intensive production areas were investigated on the efficiency of mining plants. By the help of information gathered, the applicability of TPM recognized worldwide on solution mining, was considered as a method to be applied in a new area.
Improvement studies carried out in Anhydrous Borax Production Plant which was selected as a pilot plant in Eti Maden Head Quarter Kırka Boron Works, have been assessed in the context of TPM. A new method for reporting have been developed; the efficiency of the plant was measured by OEE method. In the light of OEE method’s results, it’s seen as the TPM can bee applied across the Kirka Boron Works.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Bor
Susuz Boraks
Toplam Verimli Bakım
Toplam Ekipman Etkinliği
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü
Kırka Bor İşletme Müdürlüğü
Borax
Anhydrous Borax
Total Productive Maintenance
Overall Equipment Effectiveness
Eti Maden Head Quarter
Kırka Boron Works
Susuz boraks tesisinde toplam verimli bakım kapsamında toplam ekipman etkinliği uygulaması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/479
2016-06-29T00:00:08Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Öğretmen, Soner
2016-06-28T08:24:20Z
2016-06-28T08:24:20Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/479
Yeraltı ocak izleme sistemlerinde elektronik sensörlerin kullanılmasıyla, uzunayaklarda yürüyen tahkimat ünitelerinde (YTÜ) oluşan basınçların gerçek zamanlı izlenmesi ve değerlendirilmesi mümkün hale gelmiştir. YTÜ’lerin ana direklerinde oluşan basınçların izlenmesi ile elde edilen bilgiler; uzunayak panolarında meydana gelen tavan göçme mekanizmalarının anlaşılması ve kontrolü, üretim aşamalarının değerlendirilmesi, YTÜ’lerin ön yük ve esneme yük değerlerinin tespiti ve değerlendirilmesi, yeni panoların planlanması ve daha emniyetli çalışma koşullarının sağlanması gibi konularda oldukça faydalı olmaktadır.
Ömerler Yeraltı Ocağında 1997 yılında tam mekanize üretime geçilmesi ile birlikte, yeraltı izleme sistemine basınç sensörleri adapte edilerek, YTÜ’lerin ana direklerinde oluşan basınçların izlenmesine başlanmıştır.M2 ve M3 ayaklarda yapılan ölçümler istatistiksel olarak değerlendirilerek, tahkimat-tavan tabaka etkileşimleri, periyodik tavan yüklemeleri, YTÜ performansları, oluşan basınç tipleri, üretim aşamalarının değerlendirilmesi ve benzeri konularda birçok deneyim elde edilmiştir.
Bu tezde, Ömerler Yeraltı Ocağında daha önceki yıllarda yapılan YTÜ basınç ölçümlerine ilave olarak M7 mekanize ayakta 15, 30 ve 45 numaralı YTÜ’lerde oluşan basınçlar izlenerek, yük periyotları tespit edilmiştir. Elde edilen veriler istatistiksel değerlendirmeye tabi tutulmuş, YTÜ’lerde oluşan basınç tipleri, basınç tiplerinin üretim aşamalarına göre dağılımları, ön yük ve son yük değerleri tespit edilerek ayağın farklı bölümlerindeki tavan hareketleri yorumlanmıştır.
YTÜ’lerde oluşan artan tip basınçlardaki ön yük, yük artışı ve son yük değerleri kullanılarak, regresyon analizleri ve eklenik olasılık yöntemleri ile mevcut jeolojik koşullar ve kömür damarı jeomekanik özellikleri kapsamında YTÜ yeterli esneme yükü tahminleri yapılmış ve Ömerler Yeraltı Ocağında kullanılabilecek YTÜ yük taşıma kapasitesi belirlenmiştir.
As a result of developing technologies, by the use of electronic sensors in mine monitoring systems, monitoring real time and evaluating of powered support pressures in longwalls become possible. Data gained from monitoring leg pressures of supports is useful in many areas such as understanding and controlling of roof mechanism, evaluating mining sequences, determining setting and yield loads of powered supports, designing new panels and making safer working environment.
After installation of first mechanized longwall in Ömerler Underground Coal Mine in 1997, by equipping supports with pressure sensors, monitoring of powered support leg pressures was started. Data obtained from support pressures from the panels M2 and M3 supplied experiences about support-roof interactions, periodical roof loadings, support performances, pressure types in loadings, evaluating mining sequences.
In this thesis, in addition to support pressure measurements in previous years, pressures of 15, 30 and 45 numbered supports in M7 panel were monitored and load cycles were determined. By evaluating data obtained from load cycles statistically, pressure types in mining sequences, statistics of setting and final loads were determined. Then strata movements in different places of longwall were interpreted.
By using regression analysis of the relationship between setting loads, load increments and final loads of increasing type loadings and by using cumulative probabiliy final loads, yield load capacities of the powered support were estimated for future planned longwall panels in Ömerler Underground Coal Mine.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Uzunayak
Yürüyen Tahkimat
Yük Periyodu Analizi
Longwall
Powered Support
Load Cycle Analysis.
Kalın kömür tabakalarında yürüyen tahkimatlardaki basınçların analizi ve yük tahminleri
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/538
2016-07-26T00:00:40Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Çayırlı, Serkan
2016-07-25T13:03:08Z
2016-07-25T13:03:08Z
2015
http://hdl.handle.net/11684/538
Bu tez çalışması kapsamında, mika cevherinin (muskovitin) karıştırmalı bilyalı
değirmende mikronize boyutlara öğütülmesinde öğütme parametrelerinin etkisi
araştırılmıştır. Öğütme tipinin etkisi (kuru ve yaş), karıştırma hızı, bilya miktarı (bilya
doluluk oranı), besleme miktarı (kuru öğütmede boşluk doldurma oranı veya malzeme
doluluk oranı, yaş öğütmede pülp yoğunluğu veya katı oranı), bilya boyutu, bilya cinsi
gibi parametrelerin etkilerini belirleyebilmek için deneyler yapılmıştır. Her bir
parametre için altı farklı sürede (1-3-5-10-20-30 dk.) öğütme deneyleri
gerçekleştirilmiştir. Deneysel sonuçlar tüketilen enerji (kWsa/t), ürün tane boyutu (d50,
d10), ve dağılım genişliği-d50 ilişkisi dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Kuru ve yaş
öğütme deneyleri sonucunda öğütme parametreleri ile ilgili optimum koşullar
belirlendikten sonra, bu koşullarda öğütme yardımcılarının (trietanolamin, su, etilen
glikol, Bma 1517, sodyum heksametafosfat ve poliakrilikasit sodyum tuzu) ürün
boyutu, enerji tüketimi ve yüzey alanları üzerine etkileri de incelenmiştir.
Deneysel çalışmalar sonucunda, kuru ve yaş öğütmede optimum koşullar,
karıştırma hızı için 600 d/d, bilya doluluğu için J: 0,72, bilya boyutu için 5 mm, bilya
cinsi için çelik (ancak kirlenmeden dolayı alümina bilya seçilmiştir), kuru öğütmede
boşluk doldurma oranı için U: 0,58, yaş öğütmede katı oranı için %45 olarak
belirlenmiştir. Kuru öğütme ve yaş öğütme performansları karşılaştırıldığında, yaş
öğütmenin enerji tüketimi ve ürün boyutu açısından kuru öğütmeye göre daha etkili
olduğu anlaşılmıştır. Ancak, kuru öğütmede optimum koşullarda bir takım öğütme
yardımcılarının kullanılmasıyla yaş öğütme performansına yaklaşılabileceği tespit
edilmiştir.
Optimum şartlarda gerçekleştirilen kuru ve yaş öğütme deneylerinde öğütme
yardımcılarının kullanılmasıyla öğütme süresi, enerji tüketimi ve yüzey alanı üzerinde
kuru öğütme şartlarında iyileştirmeler sağlanırken, yaş öğütme şartlarında öğütme
yardımcılarının etkisi sınırlı kalmıştır.
The subject of this study is to investigate grindability of mica ore (muscovite) to
micro-fine size using a stirred ball mill. The effects of grinding parameters such as
grinding type (dry vs wet), stirrer speed, ball filling ratio (J), interstitial filling ratio (U),
amount of grinding media, solid % (wet), media size and media type were investigated.
Grinding experiments were performed for each parameter at six different times (1-3-5-
10-20-30 min.). Experimental results were evaluated based upon the product particle
size (d50, d10), the energy consumed (kWh/t), and the particle size width. After
determining optimum grinding conditions for dry and wet grinding, the effect of various
grinding aids (triethanolamine, water, ethylene glycol, Bma 1517, sodium
hexametaphosphate and polyacrylic acid, sodium salt) on the product particle size (d50,
d10), the energy consumed (kWh/t), and the surface area were determined as well.
As a result of grinding experiments, the optimum conditions determined were;
600 rpm for stirrer speed; 0.72 for ball filling ratio (J), 0.58 for interstitial filling ratio
(U), 5 mm for media size, steel for media type (but due to staining alumina were
selected) and 45% for solid ratio (wet). When comparing performance of dry and wet
grinding conditions in terms of the product particles size and the energy consumed, wet
grinding determined to be more effective compared to dry grinding. However, it was
determined that the dry grinding could reach to the similar performances as wet
grinding in the presence of grinding aids.
Dry and wet grinding experiment performed with grinding aids under optimum
grinding conditions revealed that the grinding aids had a much more significant effect
on the dry grinding performance compare to the wet grinding performance in terms of
the product particle size, energy consumption and surface area. The effect of grinding
aids on wet grinding performance was negligible.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Karıştırmalı Bilyalı Değirmen
Mikronize Öğütme
Muskovit
Öğütme Yardımcıları
Stirred Ball Mill
Micronized Grinding
Muscovite
Grinding Aids
Mikanın karıştırmalı bilyalı değirmende öğütülmesinde öğütme parametrelerinin etkisinin araştırılması
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/517
2016-07-26T00:00:54Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Oluklulu, Semih
2016-07-25T12:52:16Z
2016-07-25T12:52:16Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/517
Bu çalışma, kömür zenginleştirmede de önemli uygulamaları bulunan Multi-
Gravite Seperatörü’nün çalışma parametrelerinin, Çayırhan Bölgesi linyitleri
kullanılarak değerlendirilmesini temel almaktadır. Bu parametrelerin araştırılmasında
klasik yöntemlere göre daha kısa zamanda daha fazla veri sağlayan, aynı zamanda
parametreler arasındaki etkileşimleri araştırma imkanı sunan istatistiksel deney tasarımı
yöntemleri kullanılmıştır.
Çalışmada, etkisi incelenecek parametrelerin ve bunların olası etkileşimlerini
detaylı olarak araştırmak amacıyla, parametrelerin tüm kombinasyonlarını içeren
faktöriyel tasarım yöntemi tercih edilmiştir. Belirli bir tane boyut aralığında, yıkama
suyu ve tambur eğimi sabit tutularak, salınım frekansı, salınım genliği, tambur hızı, katı
oranı ve pülpün beslenme hızı, etkisi incelenecek parametreler olarak seçilmiştir.
Deneyler sonucunda elde edilen konsantrelerin kül değerleri varyans analizi ile
değerlendirilerek, parametrelerin cihaz performansında farklı seviyelerde etkili olduğu
ve birbirleriyle olan etkileşimlerin MGS’nin performansında belirleyici olduğu
gözlenmiştir.
Purpose of this study is to investigate, effects of Multi-Gravity Seperators’
operation parameters using Çayırhan Region lignites. In the investigation of these
parameters, experimental design methods has been utilized, because of its advantages
against the conventional methods, in time, data its provided and also ability to observe
interactions between these parameters.
Factorial design which includes all of the combinations is chosen to investigate
effects of these parameters and possible interactions between them. During the
experiments, effects of shake frequency, shake amplitude, drum speed, solid ratio and
feed rate is investigated for a spesific particle size while wash water and tilt angle is
kept constant
Ash content of the products was evaluated with statistical design methods using
ANOVA. It was observed that some of the parameters are significant at different levels
and interactions between these parameters are also important on MGS’ operation
performance.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Kömür
Linyit
Multi Gravite Ayırıcısı
Çayırhan
ANOVA
Coal
Lignite
Multi-Gravity Seperator
Çayırhan bölgesi linyitleri kullanılarak multi-gravite seperatörü çalışma parametrelerinin istatistiksel yöntemle değerlendirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/618
2016-08-16T00:00:45Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kurşunoğlu, Nilüfer
2016-08-15T12:36:08Z
2016-08-15T12:36:08Z
2014
http://hdl.handle.net/11684/618
Yeraltı maden işletmeleri için havalandırma hayati öneme sahiptir. Havalandırmayı gerçekleştirecek olan vantilatörler, seçimlerinde birçok faktörün dikkate alınması gereken en önemli donanımlardır. Bu çalışmada, bir maden ocağı için uygun vantilatör seçiminde etkili olabilecek kriterler belirlenmiş ve ele alınan maden ocağının şartlarına uygun olarak belirlenen alternatif firmalar değerlendirilmiştir. Vantilatör seçiminde göz önüne alınan kriterler değerlendirilmiş ve bu kriterlere uygun hiyerarşik bir model oluşturulmuştur. Bu model üzerinde Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP) yöntemi kullanılarak, alternatif üretici firmalar arasından en uygun vantilatör seçimi gerçekleştirilmiştir.
Ventilation is a vital process for underground mining. Fans which will perform ventilation are the most important equipments that many factors needed to be considered in the selection of them. In this study, the criteria that can be effective for the selection of an appropriate fan for a mine pit were determined and alternative firms which are determined in accordance with the requirements of dealed underground mine were assessed. The criteria taken into account in the selection of fans were assessed and a hierarchy based model was composed according to these criteria. Selection of the best fan firm among alternative manufacturing firms was achieved using the method of Analytic Hierarchy Process (AHP) in this model.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Vantilatör Seçimi
Maden Havalandırma
Analitik Hiyerarşi Prosesi (AHP)
Fan Selection
Mine Ventilation
Analytic Hierarchy Process (AHP
Yeraltı maden işletmelerinde analitik hiyerarşi prosesi yöntemi ile uygun vantilatör seçimi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/787
2016-12-15T01:00:34Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Mutlu, Mert
2016-12-14T06:55:46Z
2016-12-14T06:55:46Z
2013-12
http://hdl.handle.net/11684/787
Madencilik çalışmaları iş kazalarının sık yaşandığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu‟na göre çok tehlikeli işler grubunda yer almaktadır. Yaşanabilecek iş kazalarının azaltılabilmesi için geçmişte yaşanan iş kazası kayıtlarının doğru bir şekilde tutulması ve analiz edilmesi önem kazanmaktadır.
Bu tez çalışmasında, Türkiye Kömür İşletmeleri, Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi‟nin yerüstü işletmelerinde 2006-2011 yılları arasında meydana gelen yaralanmalı iş kazaları için SPSS 17.00 istatistik analiz paket programı kullanılarak lojistik regresyon modeli oluşturulmuştur. Modelde bağımsız değişkenler kaza yeri, nedeni, çalışanın mesleği, çalışanın yaşı, yaralanan uzuv ve vardiya saati olarak gruplandırılmıştır. Bağımlı değişken ise 3 günden az ve 3 günden fazla olarak iki düzeyli olarak gruplandırılmıştır.
Oluşturulan model 2012 yılında Ege Linyitleri İşletmesi‟nde meydana gelen kazaların gün kayıplarını tahmin etmek için kullanılmıştır. Modelin doğru tahmin etme oranının %70 olduğu belirlenmiştir.
Mining operations are in the most dangerous occupational group according to the law of Occupational Health and Safety that occupational accidents occurred frequently. In order to reduce the occupational accidents, it is gaining importance to register occupational accidents properly and analyzed carefully.
In this thesis study, non-fatal occupational accidents that was occurred between 2006-2011 years at Aegean Lignite Enterprise of Turkish Coal Enterprises opencast coal mines, the logistic regression model was created by using SPSS 17.00 statistics program. In this model, independent variables have been categorized as accident area, reason, occupation, age, injured part of body, and shift hours. And dependent variable has been categorized in two levels as greater or less 3 lost workdays.
The created model was used to predict the probability of occupational accidents with lost days that occurred at Aegean Lignite Enterprise. It was determined that the model‟s estimating rate was 70%.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Açık İşletme Kömür Madenciliği
Gün Kayıplı İş Kazaları
Lojistik Regresyon
Opencast Coal Mining
Occupational Accidents with Lost Work Days
Logistic Regression
Açık işletme kömür madenciliğinde lojistik regresyon analizi ile iş kazalarının değerlendirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/831
2016-12-31T01:00:27Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Altay, Burçin Laçin
2016-12-30T07:03:09Z
2016-12-30T07:03:09Z
2013-03
http://hdl.handle.net/11684/831
Bu çalışmada, Eskişehir yakınlarında faaliyet gösteren bir açık isletme için
üretim faaliyetleri tamamlandıktan sonra maden sahasının doğaya yeniden
kazandırılması amacıyla farklı proje seçenekleri hazırlanmıştır. En uygun proje seçeneği
çok ölçütlü karar verme yöntemleri kullanılarak belirlenmiştir. Çalışmanın ilk
bölümlerinde doğaya yeniden kazandırma ile ilgili bu güne kadar yapılan farklı
çalışmalar incelenmiş ve kısaca açıklanmıştır. Sonraki bölümlerde, doğaya yeniden
kazandırma ile ilgili kaynaklarda geçen eylem seçenekleri açıklanmıştır. Doğaya
yeniden kazandırma ile ilgili genel bilgiler verildikten sonra, inceleme yapılan işletmede
farklı bakış açılarına göre doğaya yeniden kazandırma projeleri hazırlanmıştır.
Belirlenen değerlendirme ölçütlerine göre iki benzer karar verme yöntemi yardımıyla en
iyi doğaya yeniden kazandırma projesi seçimi yapılmıştır.
Doğaya yeniden kazandırma projesi seçimi bu çalışmada çok ölçütlü bir karar
verme problemi olarak ele alınmıştır. Bu problemin çözümü için karar verme sürecine
etkisi olan bütün ölçütler ve seçenekler öncelikle belirlenmiş ve kısaca açıklanmıştır.
Çok ölçütlü karar verme tekniklerinden Bulanık TOPSIS ve Yager yöntemleri
tanıtıldıktan sonra her iki yöntem ile problemin çözümü arastırılmıştır.
Doğaya yeniden kazandırma problemi için oluşturulan model, uzmanlardan
gelen görüşler doğrultusunda çözülmüştür. Her iki yöntem kullanılarak karar modelinin
çözümleri değerlendirilmiş, çözüm üzerinde duyarlılık analizleri yapılmış ve en uygun
proje seçeneği önerilmiştir.
In this study, different project alternatives are prepared for post-production
recultivation of an operating open pit mine near Eskisehir. The best alternative among
the projects is determined by using multi criteria decision making methods. The first
part of the study includes examinations and brief explanations of different studies made
on recultivation so far. In later sections, different recultivation alternatives cited in the
literature are described. After explaining the general information about recultivation,
recultivation projects have been prepared based on the review of different perspectives.
In the light of evaluated criteria, the best recultivation project selection is carried out
using of two similar decision making method.
Recultivation project selection is discussed as a multi criteria decision making
problem in this study. For the solution of this problem, all of the criteria and alternatives
influencing decision making process are primarily identified and briefly explained.
After introducing fuzzy TOPSIS and Yager's methods which are techniques of multi
criteria decision making, solution of the problem is investigated using both methods.
The model established for the problem of recultivation is solved in accordance
with the opinions of experts. Solutions of the decision model are evaluated by using
both Fuzzy TOPSIS and Yager's method, sensitivity analyzes are conducted on the final
solutions and the most suitable project alternative is proposed.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Doğaya Yeniden Kazandırma
Açık İsletme Madenciliği
Bulanık TOPSIS
Yager Yöntemi
Recultivation
Open Pit Mining
Fuzzy TOPSIS
Yager’s Method
Bir açık işletmede bulanık karar verme yöntemleri kullanarak doğaya yeniden kazandırma projesi seçimi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/922
2017-01-17T01:00:33Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kamacı, Celal
2017-01-16T08:16:22Z
2017-01-16T08:16:22Z
2013-05
http://hdl.handle.net/11684/922
Traverten oluşumundan kaynaklanan yapısı itibarıyla fosilli ve gözenekli bir yapıya sahiptir. Bu yapısı nedeniyle diğer doğal taşlara nazaran, özellikle işlenmesi sırasında daha fazla problemin oluştuğu söylenebilir. Özellikle endüstriyel işlemler sırasında ebatlanmış ürün haline gelene kadar uygulanan işlem süreçlerinin her birinde gerek kullanılan araç ve ekipmanlar gerekse insan faktörleri nedeniyle oluşan sorunların neler olduğunu belirlemek, traverten üretimindeki kaliteyi arttırmaya yardım edebilir. Ürün işleme sırasında oluşan problemlerin hangi işlem aşamalarında yoğunlaştığını belirleyerek o probleme odaklanmak, hatalı ürün oranının azaltılması için önemlidir.
Ülkemizde traverten üretimi ve traverten işleyen işletmelerin sayısı azımsanamayacak kadar fazladır. Dolayısıyla traverten işleyen işletmelerin standartlarını daha yukarılara çıkarmak milli servet kaybını en aza indirecektir. Bu nedenle bu çalışmada, traverten işleyen işletmelerde hataların hangi ürün işleme aşamalarında olduğunun, firmaların üretim sorumluları ile bire bir görüşerek belirlenebileceği düşünülmüştür. Bu amaçla sorunları belirlemeye yönelik anket soruları hazırlanmıştır. Soruların bir kısmı işletmeyi tanımaya bir kısmı da sorunları belirlemeye yöneliktir.
Traverten; Doğal Taşlar arasında farklılık göstermektedir. Bu farklılığından dolayı endüstriyel işlemler sırasında karşılaşılan sorunlarda farklılık göstermektedir. Bu farklılıklardan kaynaklanan sorunları incelemek amacıyla 44 firma ile birebir görüşülerek anket çalışması yapılmıştır. Çalışma sonunda, traverten yüzey işleme işlemleri olan cilalama, honlama, eskitme ve dolgu aşamalarındaki problemler ile ilgili tüm firmalardan alınan veriler istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Sorulara verilen cevapların anlamlılığını test etmek için çeşitli hipotez testleri hazırlanmış ve tutum değişiklikleri incelenmiştir. Kısacası, travertenin işlenmesi aşamalarında sorunların nelerden kaynaklandığı sorusuna cevap aranmıştır.
Travertine has a porous and fossilized structure because of its formation. It can be expressed that because of its structure, comparing to natural stones, more problems are encountered especially during processing period. Particularly, during the industrial processes, in each phases of production until forming the product, determining the problems caused by human factor and also used equipment and machines might help to increase the quality in producing travertine. Focusing on the problem itself and determining in what phases of processing the product the problems centralizes are critical issues to decrease the amount of imperfect products.
The production of travertine in Turkey seems to reach an unignorable amount and the number of companies processing are in great numbers. Consequently, increasing the standards of companies processing travertine will minimize the loss of national wealth. Therefore, in this study, it is assumed that determining on what phases of the process the problems occur in these companies will be possible by applying questionnaires to the production managers during the visits to the companies. In order to conduct the study, a questionnaire is developed including some questions to identify the company and some to clarify the problems.
Travertine has a unique and different place among natural stones. Due to its difference, the problems occurred during industrial processing are also different. In order to investigate those problems, a study including a questionnaire was conducted interviewing 44 companies. At the end, the obtained values about the problems at the stages of polishing, honing, oldening and filling which are the phases of processing travertine were analysed statistically. In order to measure the reliability of the responses for the questions, various test hypotheses were prepared and changes in perceptions were analysed. Briefly, the answer for the question of what are the sources of problems occurring during the phases of processing was searched.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Traverten
Doğal Taş
Kalite Kontrol
Dolgu
Travertine
Natural Stones
Filling
Honing
Polishing
Phases of Processing
Traverten işlenmesi sırasında karşılaşılan problemler
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/938
2017-01-25T01:00:17Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Demiral, Ayla
2017-01-24T06:48:02Z
2017-01-24T06:48:02Z
2013-06
http://hdl.handle.net/11684/938
Bu çalışmada, Eskişehir-Bozüyük bölgesi Eczacıbaşı Esan’da üretilen ve
dökümde kullanılan kilin filtrasyon işleminde enerji maliyetini indirmek, işlem süresini
azaltmak için flokülasyon özelliklerinin saptanması ve kil-su ayırımını
gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır. Kil minerallerinin elektrokinetik potansiyel
ölçümlerine göre yüzey yükü belirlenmiştir. Flokülasyon performansı numunenin kalan
bulanıklık değerine ve flokların çökelme hızına göre değerlendirilmiştir.
Deneysel çalışmaların ilk aşamasında döküm kilinin elektrokinetik potansiyel
ölçümleri yapılarak yüzey yükü tespit edilmiş, ölçüm yapılan tüm pH değerlerinde
negatif yüzey yükü göstermiştir. İkinci aşamada kil numunesinin üç ayrı katı oranında
sedimantasyon deneyi yapılmış olup; örnek alındığı halindeki katı oranında 24 saat
bekleme süresi sonrasında çökelme olmadığı, %3 katı oranında ayrışma olduğu
gözlenmiştir. Üçüncü aşamada ise uygun flokülant ve miktarı için flokülasyon testleri
yapılmış en düşük bulanıklık değeri % 3 katı oranında (17 NTU) yüksek molekül
ağırlıklı anyonik flokülant (350 A) ile 10,4 mg/l dozajında elde edilmiştir. Optimum
flokülant tipi ve dozajı belirlendikten sonra değişik pH’larda tekrar flokülasyon
deneyleri yapılmış burada da en iyi sonucun % 3 katı oranında doğal pH’ da olduğu
tespit edilmiştir.
Sonuç olarak çalışmada kullanılan kil numunesinin doğal katı oranında
flokülantlarla çöktürülmesi işlemi başarısız olup, % 3 ve % 5 katı oranlarında yapılan
deneylerin sonuç verdiğini ve en iyi sonucu daha az polimer kullanılarak elde edilen
bulanıklık değeri ile % 3 katı oranı olduğu bulunmuştur.
In this study, it is aimed to reduce the energy cost in the filtration of the clay
which is processed by Eczacıbaşı Esan in Bozüyük and used in casting and solid-liquid
separation time. In order to achieve these, the flocculation characteristics of the clay
such as the surface charge of clay particles were measured using Zeta Meter.
Flocculation performance was evaluated according to the remaining turbidity value of
the sample and the sedimentation rate of the flocks.
In the first stage of the experimental studies, the surface charge of the casting
clay was determined by electro kinetic mobility measurements and at all of the pH
values the surface charge measured to be negative. In the second stage, sedimentation
tests were carried out in three different solid ratio of clay sample; it was observed that
there was no sedimentation in the solid ratio of the sample taken after 24-hour waiting
period and that there is decomposition in the 3% solid ratio. In the third phase,
flocculation tests were carried out in order to determine for the most appropriate
flocculant type. It was determined that using 10.4 mg/l anionic flocculant (350 A) of
high molecular weight the lowest turbidity value to be 17 NTU for suspension of 3%
solid ratio. After determining the optimum flocculant type, flocculation tests were
carried out in different pH values again and the best result was obtained in suspension
having 3% solid ratio and at natural pH.
As a result, precipitation of clay from suspension having plant solid ratio with
flocculants produced poor results the tests with 3% and 5% solid ratio were successful,
however the best results were obtained with the turbidity value by using lesser amount
of polymers in the 3% solid ratio.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kil
Flokülasyon
Bulanıklık
Flokülant (Polimer)
Clay
Flocculation
Turbidity
Flocculant (Polymer)
Killerin elektrokinetik özellikleri ve floküslasyonu
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/910
2017-01-17T01:00:25Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Özçelik, Ayşe
2017-01-16T08:15:24Z
2017-01-16T08:15:24Z
2013-04
http://hdl.handle.net/11684/910
İş sağlığı ve güvenliği çalışmaları, iş kazaları ve meslek hastalıklarından çalışanları korumak ve çalışanların daha sağlıklı bir ortamda çalışmalarını sağlamak amacıyla yapılmaktadır. Kazalar sonucu, çalışanlar, işveren ve ülke ekonomisi maddi ve manevi zararlara uğramaktadır. Bunları önleyebilmek için, sistemli çalışmalar yapılmalı ve risk yönetim sistemi oluşturulmalıdır. Bu çalışmada, A işletmesinde tehlikeler öngörülerek oluşturabileceği riskler belirlenmiştir. Belirlenen riskler Fine-Kinney metodu kullanılarak analiz edilmiş ve bu risklerin gerçekleşmemesi için alınacak önlemler sıralanmıştır. Önlemler alındıktan sonra kalan riskler tekrar belirlenmiş ve kurulan risk yönetim sistemi aracılığıyla, işletmede çalışma koşulları iyileştirilmeye çalışılmıştır.
Aim of occupational health and safety studies are to protect the employees from occupational accidents and occupational diseases, to provide a healthier work environment for employees. Result of accidents, employees, employers and economy of the country is undergoing the moral and material harm. To prevent these, systematic studies should be made and risk management system should be established. In this study, the risks determined by foreseeing the hazards in A Operation. Identified risks have been analyzed using the Fine-Kinney method and in order to not realized these risks measures to be taken are listed. After taking measures, the remaining risks was determined. Through the established risk management system, working conditions in operation were to be improved.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İş Sağlığı ve Güvenliği
Fine-Kinney
Risk Yönetimi
Occupational Health and Safety
Risk Management
İş sağlığı ve güvenliğinde Fine-Kinney yöntemiyle risk yönetimi : mermer işletmesi örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1112
2017-11-17T01:00:18Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kundak, Ece
2017-11-16T11:59:19Z
2017-11-16T11:59:19Z
2016-12
http://hdl.handle.net/11684/1112
Geçmişten günümüze kadar pek çok alanda; doğallığı, kolay işlenebilir oluşu, renk - desen albenisi ve dayanıklılığı sebebiyle doğal taş kullanımı tercih edilmektedir. Türkiye’de, doğal taş tüketiminin yaklaşık %21’i zemin kaplaması olarak inşaat sektöründe gerçekleşmektedir. Zemin kaplaması olarak kullanılan doğal taşların bir kısmı iç mekanlarda kullanılırken; bir kısmı da dış mekanlarda kullanılmakta ve dış mekanlarda kullanılan bu doğal taşlar, atmosferik koşulların etkisine maruz kalarak bozunmalar gerçekleşmektedir. Ayrıca, zemin kaplaması olarak kullanılan doğal taşların maruz kaldığı bir diğer olumsuz koşul ise; çarpma etkisiyle gerçekleşen dinamik yüklemelerdir. Bu çalışma kapsamında, TS EN 12371 standardındaki yöntem ile 56 çevrim donma – çözülme işlemi gerçekleştirilen ve TS EN 14066 standardındaki yöntem ile 20 çevrim termal şok işlemi gerçekleştirilen doğal taşların ve ham haldeki doğal taşların TS EN 14158 kodlu standardına göre bilye düşürme cihazı ile kopma enerjisi ve çarpma dayanımı belirlenmiştir. Doğal taşların kopma enerjisi ve çarpma dayanımının donma – çözülme koşulundan ne kadar etkilendiği, doğal taşların mineralojik, kimyasal ve fiziko – mekanik özellikleri de göz önünde bulundurularak ortaya konulmuştur.
From the past to present, natural stones has been favored due to its naturalness, workability, color-pattern appeal and endurance. In Turkey, almost 21 % percentage of natural stone is consumed as facing stone in building trade. Some of these facing stone is used in interior and exterior spaces which are especially exposed to atmospheric conditions and deterioration is occured on the stone. Another unfavorable condition for facing stone is dynamic loadings caused by impact. As part of this study, 56 freeze – thaw cycles with TS EN 12371 standard procedure, 20 thermal shock cycles with TS EN 14066 standard procedure had been applied to natural stone samples. By using TS EN 14158 standard procedure, rupture energy and impact strength were calculated with ball drop tester for natural stone samples at freezing – thawing condition, thermal shock condition and normal condition. The affects of weather conditioning procedure on the rupture energy and impact strength of natural stones are explained by considering the mineralogical, chemical and physico – mechanical features.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Kopma Enerjisi
Çarpma Dayanımı
Donma – Çözülme
Termal Şok
Doğal Taş
Mermer
Metamorfik
Rupture Energy
Impact Strength
Freezing – Thaw
Thermal Shock
Natural Stone
Marble
Metamorphic
Gerçek mermerlerin farklı ortam koşullarında kopma enerjisi ve çarpma dayanımının belirlenmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1134
2017-11-17T01:01:53Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Daloğlu, Gülnaz
2017-11-16T12:00:13Z
2017-11-16T12:00:13Z
2017-02
http://hdl.handle.net/11684/1134
Metan gazı yeraltı ocaklarındaki en önemli tehlikelerden olup, mücadelenin temeli havalandırma sistemlerinin doğru oluşturulmasından geçmektedir. Mevzuatın izin verdiği sınır değerlerini aşmamak için, metan düzenli olarak izlenmeli ve yeterli hava hızı sağlanarak kontrol altında tutulmaya çalışılmalıdır.
Yeraltı kömür ocaklarında metan, çeşitli istasyon noktalarından ya da mobil ekipmanlarla istenilen yerlerden ölçülebilmektedir. Ancak, ölçüm yapmanın zor olduğu ya da yapılan ölçümlerin yetersiz olduğu yerlerde, son yıllarda dünyada yaygın olarak kullanılmaya başlanan, hesaplamalı akışkanlar dinamiği (CFD) metodu ile modellenebilir. Bu çalışmada, tali havalandırma sistemleriyle havalandırılan ve TTK Kozlu müessesinde bulunan bir baca içindeki metan ve hava hızı davranışlarının CFD ile modellemesi yapılmıştır.
Çalışma yapılan bacadan alınan metan konsantrasyon ve hava hızı değerleri CFD tabanında çalışan Ansys® 12.00 programı ile k-є türbulans modelleme tekniği kullanılarak incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre ölçüm ve modelleme değerlerinin arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Böylece, modellemede kullanılan veri setinin güvenilir olduğu, ocağın diğer kısımlarındaki çalışmalar içinde kullanılabileceği kanıtlanmıştır.
Çalışmanın sonucunda, yeraltı kömür ocaklarında, özellikle tali havalandırılan bacalardaki metanın ve hava hızının modellenmesinde dikkat edilecek hususlar belirtilmiştir. Ölçüm alınmayan noktalardaki metan ve hava hızının güvenilir tahmini metan kaynaklı kazaların önlenmesine yardımcı olacaktır.
Methane gas is one of the biggest dangers in the underground mines and the basic challenge is to design ventilation systems properly. In order not to exceed the threshold limit value determined by the legislation, methane gas should be regularly monitored and checked, ensuring adequate air velocity.
Methane in the underground coal mines can be measured at various station points or in the intended areas by means of mobile equipment. However, it can be modelled in the places where it is hard to measure or when the measurements made are inadequate utilizing a recent worldwide method named computational fluid dynamics (CFD) method. In this study, methane and air velocity behaviours in a heading that is Türkish Hard Coal Enterprises (TTK) Kozlu and ventilated by auxiliary ventilation systems were modelled with CFD.
Methane concentration and air velocity values obtained from heading in the study were analyed using Ansys® 12 program running in CFD and k-є turbulence modeling technique. According to resuts obtained, there was a statistically significant relationship between measurement and modeling values. Thus, it has been proven that the data set used in the models is reliable and can be used in the studies carried out in other parts of the mine.
The results of study indicated the important issues to be taken in to consideration while modelling the location and air velocity in the headings especially ventilated using auxiliary ventilation systems in the underground mines. The reliable prediction of methane gas and air velocity at the points where measures are not taken will be useful to prevent accidents due to methane gas.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (CFD)
Metan
Hava Hızı
Modelleme
TTK
Computational Fluid Dynamics (CFD)
Methane
Airflow Velocity
Modeling
Yeraltı maden işletmelerindeki hava hızı ve metan davranışının hesaplamalı akışkanlar dinamiği (CFD) ile modellenmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1165
2017-12-12T01:00:16Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kurşunoğlu, Sait
2017-12-11T07:04:00Z
2017-12-11T07:04:00Z
2016-05
http://hdl.handle.net/11684/1165
Bu çalışmada, Çaldağ lateritik nikel cevherinden liç ve solvent ekstraksiyon ile nikel ve kobalt kazanımı incelenmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde sülfürik asit kullanılarak nikel, kobalt ve demir çözünme verimleri zaman, sıcaklık, sıvı-katı oranı, asit konsantrasyonu ve cevherin tane boyutuna bağlı olarak çalışılmıştır. Nikel çözünme kinetiği deneysel liç sonuçlara göre hesaplanmıştır. İkinci bölümde organik asitler olarak sitrik asit, oksalik asit ve asetik asit kullanılarak cevherin çözünme davranışı incelenmiştir. Çaldağ laterik nikel cevherinin çözünme verimini arttıracak sıralı organik asit liç adı verilen bir yöntem önerilmiştir. Üçüncü bölümde, analitik saflıkta nikel sülfat, kobalt sülfat, manganez sülfat, magnezyum sülfat ve kalsiyum klorür tuzları deiyonize su içerisinde çözündürülerek Çaldağ Nikel’in üretmiş olduğu liç çözeltisine benzer sentetik liç çözeltileri hazırlanmıştır. Organik ekstraksiyon çözeltisi olarak Versatic 10 (neodecanoic asit) ve Cyanex 272 (bis (2,4,4-trimethylpentyl) phosphonic asit ShellSol 2046 içerisinde seyreltilerek kullanılmıştır. Organik çözelti içerisine ekstraksiyon esnasında oluşabilecek üçüncül fazları ve lokal çökmeleri engellemek için ayarlayıcı olarak %5 TBP (tributyl phosphate) eklenmiştir. Nikel ve kobalt Versatic 10 solvent ekstraksiyon ünitesinde pH 7,2’de kazanılmıştır. Yüklü organik çözelti temizleme devresinde asitliği ayarlanmış deiyonize su ile pH 5,6’da üç aşama temizleme işlemine tabi tutulmuştur. Temizlenmiş yüklü organiğe pH 0,75’de sıyırma işlemi uygulanmıştır. Kobalt yüklü sıyrılmış çözeltiden Cyanex 272 solvent ekstraksiyon ünitesinde pH 5,0’de organik çözelti içerisine alınıp nikel rafinede bırakılmıştır. Temizleme ünitesi içerisinde 20 g/L Co çözeltisi temizleme çözeltisi olarak kullanılarak yüklü organik içerisindeki safsızlıklar uzaklaştırılmıştır. Kobalt sıyırma işlemi pH 1’de gerçekleşmiştir. Çalışma sonunda, Çaldağ nikel laterit liç çözeltisi için uygun bir solvent ekstraksiyon akım şeması geliştirilmiştir.
In this study, recovery of nickel and cobalt from Çaldağ lateritic nickel ore by leaching and solvent extraction was investigated. In the first part of this study, nickel, cobalt and iron dissolution efficiencies depending on time, temperature, liquid-to-solid ratio, acid concentration and particle size of the ore was studied using sulphuric acid. Nickel dissolution kinetics was calculated according to experimental leach results. In the second part, dissolution behaviour of the ore was investigated by using citric acid, oxalic acid and acetic acid as organic acids. A method, which is named sequential organic acid leaching, was proposed to increase dissolution efficiency of the Çaldağ lateritic nickel ore. In the third part, synthetic leach solutions that those produced by Çaldağ Nickel were prepared by dissolving analytical grade salts of nickel sulphate, cobalt sulphate, manganese sulphate, magnesium sulphate and calcium cloride in deionized water. Versatic 10 (neodecanoic acid) and Cyanex 272 (bis (2,4,4-trimethylpentyl) phosphonic acid by diluting in ShellSol 2046 was used as an organic extractant. 5% TBP (tributyl phosphate) was added as a modifier in the organic solution to prevent third phase formations and local precipitations during extraction. Nickel and cobalt were simultaneously extracted in the Versatic10 solvent extraction circuit at pH 7.2. Loaded organic solution was treated with acidified water three times at pH 5.6 in scrubbing stage. Scrubbed organic was subjected to stripping process at pH 0.75. Cobalt was extracted from the loaded strip solution at pH 5.0 in the Cyanex 272 circuit, remaining nickel in raffinate. Impurities in the loaded organic solution were removed using 20 g/L Co solution as a scrub solution in the scrubbing unit. Cobalt was stripped at pH 1.0. At the end of this study, an appropriate solvent extraction flow sheet was developed for Çaldağ laterite leach solution.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Çaldağ
Nikel
Kobalt
Liç
Organik Asit
Solvent Ekstraksiyon
Nickel
Cobalt
Leaching
Organic Acid
Solvent extraction
Çaldağ lateritik nikel cevherinden liç ve solvent ekstraksiyon ile nikel ve kobalt kazanımı
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1236
2017-12-12T01:01:14Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Alkan, Emre
2017-12-11T07:11:36Z
2017-12-11T07:11:36Z
2015-09
http://hdl.handle.net/11684/1236
Günümüzde firmalar arasındaki rekabetin artmasıyla teknoloji ön plana çıkmıştır. Üretim sistemlerinin gelişmesiyle verimlilik, maliyet ve ürün kalitesi gibi temel öğeler ekipmana bağlı hale gelmektedir. Bu durumda ekipmanı en verimli şekilde kullanmak önemli hal almaktadır. Ekipmanın verimliliğini ölçen yöntem olarak Toplam Ekipman Etkinliği (TEE) karşımıza çıkmaktadır.
Bu çalışmada, mikronize maden öğütme tesisinin performans değerlerinin ölçülmesi amaçlanmıştır. En uygun ölçüm yöntemi olarak da Toplam Ekipman Etkinliği (TEE) seçilmiştir. Çalışmanın ilk bölümlerinde toplam ekipman etkinliği ile ilgili bu güne kadar yapılan farklı çalışmalar incelenmiş ve kısaca açıklanmıştır. Sonraki bölümlerde, toplam ekipman etkinliği yöntemi açıklanmıştır. Öğütme ve çalışmanın yapıldığı tesis hakkında genel bilgiler verildikten sonra, çalışma için toplanan verilerin karşılaştırması yapılmıştır. Yapılan karşılaştırmalar sonucunda tesisin performans değerleri ölçülmüştür.
Toplam ekipman etkinliği yöntemi için tesiste ölçülmesi gereken değerler belirlenmiş ve kısaca açıklanmıştır. Toplam ekipman etkinliği parametreleri tanıtıldıktan sonra iki ayrı öğütme hattındaki verilerin karşılaştırması yapılmıştır.
Today, technology has come into prominence by increasing competition between the firms. Basic items, such as productivity, cost and quality of product, has become depending to equipment by the development of production systems. In this case, efficiently use of the equipment is very important. Overall Equipment Effectiveness is confronted as a method for measuring the efficiency of the equipment.
In this study, it is aimed to measure the performance value of micronised mineral grinding plant. Overall Equipment Effectiveness has been selected for the most appropriate method of performance measurement. In the first part of study, different studies made on the Overall Equipment Effectiveness have been examined and explained briefly. In the next section, the Overall Equipment Effectiveness method has been describes. After giving general information about grinding plants that are studied in this study, the comparison is made of the data collected fort he study in the plant. As a result of the comparison, performance level of the plant was measured.
Values that should be measured in the plant have been determined for Overall Equipment Effectiveness method and briefly explained. After determination of Overall Equipment Effectiveness parameters, the comparison was made by using two different grinding line’s data.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Mikronize Maden Öğütme Tesisi
Toplam Ekipman Etkinliği
Kuvars
Feldspat
Öğütme
Verimlilik
Overall Equipment Effectiveness
Quartz
Feldspar
Grinding
Efficiency
Mikronize maden öğütme tesisinde toplam ekipman etkinliğinin araştırılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1243
2017-12-12T01:00:43Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Çiçek, Fatma
2017-12-11T07:11:57Z
2017-12-11T07:11:57Z
2016-07
http://hdl.handle.net/11684/1243
Islak Kararlılık İndeks deneyi Chandra ile Chandra ve Franklin tarafından önerilmiştir. Bu test ISRM ( The International Society for Rock Mechanics ) tarafından 1981 yılında kaya mekaniğinde yapılması önerilen testlerden biri olarak yer almış ve standartlaştırılmıştır. ASTM ( The American Society of Testing and Materials ) tarafından da 1987 yılında kabul edilmiş ve standartlaştırılmıştır.
Bu testin amacı, genellikle kil içeren kayaçların ıslanma ve kuruma çevrimi ile aşınmaya ve ayrılıp suda dağılmaya karşı direncini gösteren bir indeks değeri belirlemektir.
Bu tez, küre örneklerinin boyutlarının ıslak kararlılık indeksi değeri üzerindeki etkisini belirlemek için yapılmıştır. Bunun için; öncelikle, Tunçbilek Linyit İşletmeleri BY-H ve BY-G panolarından alınan masif marn ile Seyitömer Linyit İşletmeleri Höyük Pano’dan alınan laminalı marn kayacından elde edilen 60, 55, 50, 45 ve 40 g ağırlıklı her biri kendi içerisinde eşit boyut ve ağırlığa sahip olan 10 adet küresel örneklerden gruplar oluşturulmuş ve kuru-ıslak çevrime tabi tutulmuştur. Kuru-ıslak çevrimler sonucu elde edilen değerler kayıt edilmiş, birbirleriyle karşılaştırılmış ve küre boyutlarının ıslak kararlılık indeksi üzerindeki etkisi belirlenmiştir. Küre boyutlarının, ıslak kararlılık indeks değeri üzerinde fark edilebilir bir etkisinin olmadığı görülmüştür.
Slake durability index test was proposed by Chandra, Chandra and Franklin. This test has been taken place in rock mechanics as one of the recommended tests by ISRM (The International Society for Rock Mechanics) in 1981 and standardized. This test has been accepted by ASTM (The American Society of Testing and Materials) in 1987 and standardized.
The purpose of the test, which usually practices to clastic rocks as wetting and drying cycles is to determine an index value indicating wear and the resistance to dissolution in water. The index value which is determined by the test can be used stability problems related to open pit or pickling and reductions of the strength in underground openings.
This thesis was done to determine the effect of spheresizes on slake durability index value. Massive marl and laminated marl which were received from Tuncbilek Lignite Plant BY-G and BY-H panels and Seyitomer Lignite Plant were used for this thesis. Hence, primarily the groups which were consisted of 10 sphere samples having equal size and equal weight in itself were generated as 60, 55, 50, 45 and 40 g from rock samples and were subjected to dry and wet cycle. Values, which were obtained from dry and wet cycles recorded, the assessment was done by the comparing with each other and the effect of sphere size on the slake durability index value was determined. The noticeable effect of sphere sizes wasn’t observed on the slake durability index value.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Islak Kararlılık İndeksi
Küre Örnek
Masif Marn
Laminalı Marn
Slake Durability Index
Spherical Sample
Massive Marl
Laminated Marl
Küre örneklerinin boyutuna göre ıslak kararlılık indeks değerlerinin incelenmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1231
2017-12-12T01:00:39Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Sağol, Ercan
2017-12-11T07:11:07Z
2017-12-11T07:11:07Z
2015-12
http://hdl.handle.net/11684/1231
Bu çalışmada kül içeriği yüksek, düşük kaliteli linyitlerin flotasyonunda etkili olan parametreler incelenmiş ve istatistiksel deney tasarım yöntemleri kullanılarak bu parametrelerin optimizasyonu yapılmıştır. Flotasyon deneylerinde; toplayıcı miktarı, köpürtücü miktarı, katı oranı ve hava hızının elde edilen konsantre ürünün kül içeriği ve yanabilir verimi üzerindeki etkileri Cevap Yüzeyi Yöntemlerinden (RSM) birisi olan Merkezi Kompozit Tasarım (CCD) kullanılarak matematiksel model haline getirilmiştir. Ayrıca, flotasyon parametrelerinin modellenmesinden sonra optimizasyon çalışması yapılmıştır. Kül ve yanabilir verim için oluşturulan modellerin tahmin başarısını sınamak amacıyla önerilen optimizasyon koşullarında deneyler gerçekleştirilmiş ve deney sonuçları %95 güven aralığı sınırları içerisinde tahmini değerlerle ile karşılaştırılmıştır. Deneysel sonuçların tahmini değerlere yakınlığı, CCD ile karmaşık bir süreç olan flotasyon parametrelerinin modellenmesinde etkili bir yöntem olduğunu göstermiştir.
In this study, the parameters that are considered effective in flotation of lignites with high ash content was investigated and optimization of these parameters was performed by using statistical experimental design methods. In the flotation experiments, the effects of collector dosage, frother dosage, solid ratio and air flow rate on ash content and combustible recovery of clean coal in flotation of low quality lignites were investigated and described with mathematical models by using Central Composite Design which is one of the Response Surface Methods. Additionally, optimization of these parameters was carried out. Verification experiments at optimum conditions proposed by the models were done to determine the validity and adequacy of the predicted models. Thereafter, experimental results were compared to predicted values in confidence interval at %95. Because of the experimental results are found to be very close to predicted values, it can be said that CCD is a useful method for parameter modelling in complex mineral processing methods such as flotation.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Linyit
Flotasyon
Deney Tasarımı
Cevap Yüzey Yöntemi
Optimizasyon
Lignite
Flotation
Design of Experiment
Response Surface Methods
Optimization
İstatistiksel deney tasarımının Çayırhan bölgesi linyitlerinin flotasyonunda uygulanması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1415
2018-04-04T00:00:15Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kılıç, Hande
2018-04-03T06:45:31Z
2018-04-03T06:45:31Z
2012-07
http://hdl.handle.net/11684/1415
Bu çalışmada, -20 mikron doğaltaş tozu ile hazırlanmış atıksu numunesinin
flokülasyon özellikleri belirlenmiş ve flok-flotasyonu yönteminin uygulanması ile
atıksuyun arıtılabilirliği araştırılmıştır. Flokülasyon performansı atıksuyun kalan
bulanıklık değerine ve flokların çökelme hızına göre; flok-flotasyonu yönteminin
başarısı ise atıksuyun kalan bulanıklık değeri ve yüzdürme verimine göre
değerlendirilmiştir.
Deneysel çalışmalar üç aşamada yürütülmüştür. İlk aşamada uygun flokülant
seçimi ve miktarı için flokülasyon testleri yapılmıştır. En düşük bulanıklık değeri (3
NTU) ve en yüksek çökelme hızı (870 mm/dk) SPP 508 anyonik flokülant ile 0,3
mg/L dozajında elde edilmiştir. İkinci aşamada, uygun toplayıcı tipinin ve miktarının
belirlendiği ön flotasyon deneyleri klasik hücrede yapılmıştır. 750 gr/ton dozajında
Aero 845 anyonik toplayıcının en uygun flotasyon reaktifi olduğu tespit edilmiştir.
Son aşamada ise Jameson flotasyon hücresinde flok-flotasyonu deneyleri iki aşamalı
gerçekleştirilmiştir. Birinci aşamadan geçirilen temizlenmiş atıksu numunesi
koşullandırılarak, ikinci aşama olarak tekrar sisteme geri beslenmiş ve flotasyona tabii
tutulmuştur. Birinci aşamada en iyi sonuç, doğal pH’da (pH=8) anyonik toplayıcı
(Aero 845) ve katyonik flokülant (Enfloc 440 C) kullanılması ile elde edilmiş ve
atıksuyun başlangıç bulanıklık değeri 12000 NTU’dan 304 NTU’ya düşürülmüş ve
%99.2 yüzdürme verimine ulaşılmıştır. İkinci aşamada, atıksuyun bulanıklık değeri
noniyonik SPPN 134 flokülant kullanılması ile 27 NTU’ ya kadar düşürülmüştür. En
yüksek yüzdürme verimi (%99.9) ise Enfloc 440 C katyonik flokülant ile elde
edilmiştir. Noniyonik SPPN 134 flokülantının ve Aero 845 toplayıcının birlikte
kullanıldığı; koşullandırma süresi, besleme debisi ve katı oranının yüzdürme verimine
etkisinin incelendiği Jameson flotasyon deneylerinde ise en yüksek yüzdürme
verimleri 5 dakika koşullandırma süresi, 7.5 L/dk besleme debisi ve %2 katı oranında
elde edilmiştir.
Sonuç olarak Jameson hücresinde flok-flotasyonu yönteminin iki aşamalı olarak
uygulanması halinde, karışık doğaltaş tozları içeren atıksuyun %99.9 yüzdürme
verimiyle temizlenebileceği bulunmuştur.
In this study, flocculation properties of a wastewater sample prepared from
natural stone powder cutting fines of -20 micron were determined and possibility of its
treatment was investigated by applying floc-flotation method. Flocculation
performances were evaluated according to residual turbidity of wastewater and settling
rate of flocs while the success of floc-flotation was determined by residual turbidity of
wastewater and flotation recovery.
Experiments were made in three stages. In the first stage, the flocculation tests
were carried out in jar test machine for the selection and the appropriate amount of the
flocculants. In these experiments, the least turbidity value (3 NTU) and the highest
settling rate (870 mm/min) were obtained by SPP 508 anionic flocculant with 0.3
mg/L dosage. In the second stage of experiments, pre-flotation tests were carried out
in classical flotation cell to determine suitable type and the amount of the collector.
Anionic type of Aero 845 collector with 750 gr/ton dosage was found the most
suitable. In the final stage, floc-flotation experiments were carried out in a Jameson
flotation cell with two stage experiments. The cleared wastewater obtained from the
first flotation stage was conditioned and fed back to the system again to apply second
stage flotation. The best result in the first stage was obtained at natural pH (pH=8) by
using anionic collector type (Aero 845) with cationic type of flocculant (Enfloc 440 C)
and the initial turbidity value of 12000 NTU was reduced to 304 NTU with 99.2%
flotation recovery. In the second stage flotation, turbidity value of wastewater was
reduced to 27 NTU by using SPPN 134 flocculant. The highest flotation recovery was
obtained as 99.9% by cationic type of flocculant (Enfloc 440 C). In the experiments
where the effect of conditioning time, feed flowrate and solid ratio on flotation
recovery were investigated, the highest recovery was obtained at 5 min conditioning
time, 7.5 L/min feed flowrate and 2% solid ratio by using nonionic type of flocculant
(SPPN 134) with Aero 845 collector.
In conclusion, the wastewater containing mixed natural stone cutting can be
cleared with a 99.9% flotation recovery by applying two stage floc-flotation in
Jameson cell.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Doğaltaş
Atıksu
Flokülasyon
Flotasyon
Flok-Flotasyonu
Natural Stone
Wastewater
Flocculation
Flotation
Floc-Flotation
Flokülasyon ve flok-flotasyon yöntemleri ile doğaltaş atıksularının arıtılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1537
2018-06-09T00:00:51Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Erdoğan, Gamze
2018-06-08T05:28:16Z
2018-06-08T05:28:16Z
2017
http://hdl.handle.net/11684/1537
Maden planlama ve tasarlama sürecindeki optimizasyon çalışmaları, doğal kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamak ve madencilik sırasında ortaya çıkan maliyetlerin tümünü azaltmak için oldukça önemlidir. Yeraltı maden planlamalarında optimizasyon; kazı arını sınırlarının optimizasyonu, hazırlık işlemlerinin optimizasyonu ve üretimin planlamasının optimizasyonu olmak üzere temelde üç ana alana ayrılmaktadır. Bunlardan kazı arını sınırının optimizasyonu, maden ekonomisi üzerinde önemli bir etkiye sahip olması ve maden planlamanın temelini oluşturması nedeniyle yeraltı maden optimizasyonları içerisinde kritik öneme sahiptir. Optimizasyon mümkün olan en iyi kazı arını düzenini madenin işletme, jeoteknik ve fiziksel kısıtlamalarını hesaba katarak seçmekte ve ekonomik kârın en üst düzeye çıkarılmasına odaklanmaktadır. Ancak yeraltı madenlerinde karşılaşılan tasarım problemlerinin değişkenliği ve optimizasyon problemlerinin karmaşıklığından dolayı, bu konudaki çalışmalar açık ocak madenciliğinin gerisinde kalmıştır. Bunun yanında, şimdiye kadar kazı arını sınırlarının optimizasyonu için geliştirilmiş yöntemlerin hiçbiri henüz üç boyutta (3D) tam optimum sonuçları garanti edememiştir.
Bu tez çalışmasında, üç boyutlu kazı arın sınırı problemleri için tasarlanmış yöntemlerden Hareketli Kazı Arını algoritması, Maksimum Değerli Komşuluk algoritması, Sens ve Topal (2009) ve Sandanayake vd. (2015.a, 2015.b) yaklaşımları ile DATAMINE yazılımının kazı arını tasarım aracı incelenmiştir. Seçilen yöntemler ara katlı kazı yöntemi uygulanan bir yeraltı altın madeni blok model verisi üzerinde uygulanmış, sonuçlar birbiriyle ve klasik yöntemlerle tasarlanmış kazı arını sınırı tasarımıyla karşılaştırılmıştır. Daha sonra bu yöntemlerin yeraltı maden planlama ve tasarlamadaki yeterlilikleri, uygulanabilirlikleri, becerileri ve sınırları tartışılmıştır.
Optimization studies in mine planning and design process are crucial to ensure efficient use of natural resources and reduce the overall mining cost. Optimization in underground mine planning is divided basically into three main areas that are optimisation of stope boundaries, optimisation of development and optimisation of production schedule. Stope boundary optimisation from these is of critical importance in underground mine optimization as it has a significant influence on the mining economy and is the basis of mine planning. The optimisation focuses on maximizing the economic profit by selecting the best possible stope layout; by considering operational, geotechnical and physical constraints. However, due to the variability in design problems and the complexity of optimisation problems encountered in underground design, the studies in this area has lagged behind open pit mining. Furthermore, none of the methods developed for the stope boundary optimization up to now have yet guaranteed the exact optimum results in three dimensions (3D).
In the scope of this thesis, from the methods designed for three-dimensional stope boundary problems; Floating Stope Algorithm, Maximum Value Neighbourhood Algorithm, Sens and Topal and Sandanayake et.al’ s approach and DATAMINE software’s stope design tool were examined. The selected methods were implemented on block model data of an underground gold mine where sublevel stoping mining method is applied and the results were compared with each other and with the manually designed stope boundary design. Then qualifications, applicability, capabilities and limitations of these methods in underground mine planning and designs were discussed.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Yeraltı Madenciliği
Kazı Arını Sınırı
Optimizasyon Yöntemleri
Underground Mining
Stope Boundary
Optimisation Methods
Yeraltı ocaklarında bilgisayar destekli maden tasarımı ve kazı arınlarının optimizasyonu
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1556
2018-06-09T00:01:01Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
İroz, Burcu Demir
2018-06-08T05:29:13Z
2018-06-08T05:29:13Z
2017-04
http://hdl.handle.net/11684/1556
Çeşitli endüstri dallarında maruz kalınan gürültü ve toz düzeylerine bakıldığında, madencilik endüstrisinde açığa çıkan gürültü ve toz seviyeleri kabul edilebilir sınır değerlerden yüksek kalmaktadır. Madencilikte rastlanan en önemli meslek hastalıklarından birisi de gürültüye bağlı işitme kayıpları ve toza bağlı akciğer rahatsızlıklarıdır. Bu tezde, Bolu ili Göynük İlçesi Himmetoğlu Köyünde TKİ’nin rödovansçısı olarak faaliyet gösteren AKSA Enerji’ye ait linyit ocağında gürültüye bağlı işitme kayıplarını ve toza bağlı meslek hastalıklarını tespit etmek amacıyla çalışmalar yapılmıştır. İşçilerin çalıştığı ortamdaki gürültü seviyeleri ölçülmüş ve ayrıca özel bir işitme merkezi tarafından işçilere işitme testi uygulanmıştır. Toz ölçümleri için özel bir laboratuvar ile çalışılmıştır. Elde edilen tüm veriler lojistik regresyon analizi ve loglineer analiz yöntemleri ile SPSS® 11.5 paket programında değerlendirilmiş, gürültüye bağlı işitme kayıpları ve toza bağlı meslek hastalıklarında etkili olabilecek parametreler belirlenmeye çalışılmıştır.
In terms of noise and dust levels exposed to various industries, the noise levels and dust levels that are evident in the mining industry are higher than acceptable limit values. One of the most important occupational diseases encountered in mining is hearing loss due to noise and pulmonary disorders due to dust. In this thesis, studies were carried out in order to determine hearing losses due to noise and occupational diseases related to dust in the lignite quarry belonging to AKSA Energy which is operating as a renter of TKİ in Göynük District of Bolu province, Göynük District. Noise levels were measured in the environment where the workers were working and a hearing test was applied to the workers by a special hearing center. Worked with a special laboratory for dust measurements. All of the obtained data were evaluated in the SPSS® 11.5 package program by the Logistic regression analysis and loglinear analysis methods, the parameters that could be effective in noise induced hearing loss and occupational diseases related to dust were tried to be determined.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Gürültü
İşitme Kayıpları
Toza Bağlı Meslek Hastalıkları
Lojistik Regresyon Analizi
Log-Lineer Analiz
Noise
Hearing Loss
Occupational Diseases Related to Dust
Logistic Regression Analysis
Log-Linear Analysis
Madencilikteki toz ve gürültüye bağlı meslek hastalıklarının kategorik veri analizi ile incelenmesi : TKİ Himmetoğlu Linyit Ocağı örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1625
2019-01-31T01:07:08Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Tokcan, Işıl
2019-01-30T08:18:38Z
2019-01-30T08:18:38Z
2017-05
http://hdl.handle.net/11684/1625
Cevherin yüzey özellikleri göz önüne alındığında öğütme sürecinde kullanılan suyun galvanik etkileşim üzerinde büyük etkisinin olduğu bilinmektedir. Bu sebeple öğütme ortamı ve öğütme araçları sülfürlü minerallerin flotasyon verimi ve seçimliliği üzerinde önemli rol oynamaktadır. Bu kapsamda, literatürde yer alan kısıtlı sayıdaki çalışmada flotasyon öncesi kuru öğütmenin cevher tipine ve mineral yapısına bağlı olarak yaş öğütmeye kıyasla avantajlarının olabildiği gösterilmiştir. Bu tez çalışmasında dik değirmende kuru ve çubuklu değirmende yaş öğütülerek hazırlanan numunelerin flotasyon performansı üzerinde yarattığı etkiler incelenmiş ve değerlendirilmiştir.
Kuru ve yaş öğütülen numuneler ile yapılan flotasyon testleri sonucunda, kuru öğütmenin yaş öğütmeye kıyasla galenit-sfalerit cevherinin flotasyon performansını olumlu yönde etkilediği saptanmıştır. Yaş ve kuru öğütme arasında bulunan bu farkın öğütme mekanizmalarının farklılığından kaynaklandığı düşünülerek nedenleri tane şekli, tane boyu dağılımı, serbestleşme ve pülp potansiyeli parametreleri incelenerek araştırılmıştır. Tane şekil analizi ile yapılan incelemeler sonucunda ise yuvarlaklık ve pürüzlülük parametrelerinde küçük çaplı farklılıklar bulunmuştur. SEM analizi ile tane yüzey özelliklerinin fraksiyonel olarak karşılaştırılması sonucunda farklılık gözlemlenmemiştir. Numunelerin farklı koşullar altında flotasyon davranımları incelendiğinde, dik değirmenin tane kırılımını faz sınırından gerçekleştirmesi sebebiyle daha yüksek ve seçimli serbestleşme sağladığı düşünülmektedir. Pülpün elektrokimyasal ölçümleri ışığında, çelik değirmende öğütme sürecinde oluşan indirgen ortamın flotasyon performansını düşürdüğü belirlenmiştir. Dik değirmende öğütme sırasında oluşan yükseltgen ortamın ise cevherin flotasyon performansını arttırdığı ancak sfaleritin istenmeyen canlanmasını hızlandırarak seçimliliği azalttığı belirlenmiştir. Çalışmada kullanılan reaktifler ile sfaleritin verimli bastırılmasında yeterli performans sağlanamamıştır. Bulgular aynı cevherin farklı mekanizmalarla öğütülmesi sonucunda sistemin pülp kimyası ve seçimli serbestleşmesi üzerinde önemli etkiler yarattığını göstermektedir.
It is well known that the water used in the milling process has an effect on the galvanic interaction when considering the surface properties of ore. Therefore, the milling conditions and the milling equipment play a significant role on the efficiency of the sulphide mineral flotation. In the limited amount of work presented in the literature it is stated that the dry grinding prior to flotation is advantageous depending on the ore type and mineral structure. In this current work, the flotation performance of the samples prepared either by dry grinding in vertical mill or by wet grinding in a rod mill are compared and the effects of dry and wet grinding are evaluated.
As a result of the flotation tests carried out followed by dry and wet grinding, it is observed that the flotation performance of the galenite-sphalerite ore is better for dry grinding relative to the wet grinding. Considering the difference between the grinding mechanisms, parameters such as grain morphology, particle size distribution and pulp potential are investigated.
It is observed that there has been a slight change in the roundness and roughness of the samples. No difference was observed as a result of the fractional comparison of the particle surface properties through scanning electron microscopy analysis. When investigating the flotation behavior of the samples under various conditions, the vertical mill probably provides higher and selective liberation due to the fracture mostly along the grain boundaries. Electrochemical analysis of the pulp showed that the reducing media during steel grinding hinders the flotation performance. The oxidizing conditions in the vertical mill increases the flotation performance however; by accelerating the undesired reactivity of the sphalerite the selectivity decreases. The flotation agents used in this particular study didn’t result in an adequate performance of the selective sphalerite depression. In conclusion, the change in the grinding mechanism of identical samples has a significant effect on the pulp chemistry and selective liberation.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Flotasyon
Kuru Öğütme
Yaş Öğütme
Dik Değirmen
Flotation
Dry Grinding
Wet Grinding
Vertical Mill
Farklı öğütme koşullarının kurşun-çinko flotasyonu üzerindeki etkisi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1607
2019-01-31T01:06:31Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Gökçen, Hasan Serkan
2019-01-30T08:15:38Z
2019-01-30T08:15:38Z
2017-01
http://hdl.handle.net/11684/1607
Bu tezde, mikanın atritör değirmende kuru ve yaş olarak özgül yüzey alanının arttırılmasında çeşitli işlem parametrelerinin etkisi araştırılmış ve atritör değirmen modellenmiştir. Araştırılan işlem parametreleri; öğütme süresi, karıştırma hızı, bilya oranı, malzeme miktarı (boşluk doldurma oranı/pülp yoğunluğu), bilya boyutu ve bilya cinsidir. Sonuçlar; ürün özgül yüzey alanı, özgül enerji tüketimi ve kapasite göz önüne alınarak değerlendirilmiştir.
Kuru ve yaş öğütme deney sonuçlarından, belirli bir enerji tüketiminde, karıştırma hızı, bilya oranı, bilya boyutu, bilya yoğunluğu arttıkça ve malzeme miktarı azaldıkça, elde edilen ürünlerin ve özgül yüzey alanlarının arttığı saptanmıştır. Yaş öğütme ile daha az enerji tüketilerek daha yüksek özgül yüzey alanlı ürünler elde edilmiştir. Kuru öğütme ile 30 dakikalık öğütme süresinde (85,281 kWs/t enerji tüketiminde) özgül yüzey alanı 8470 cm2/g olan bir ürün 0,324 kg/s kapasite ile elde edilir iken; yaş öğütme ile 30 dakikalık öğütme süresinde (70,409 kWs/t enerji tüketiminde) yüzey alanı 13677 cm2/g olan bir ürün aynı kapasite ile elde edilmiştir. Yaş öğütme, aynı kapasitede, enerji tüketimini %17,4 azaltmış ve yüzey alanını %61,5 arttırmıştır.
Bu tez kapsamında ayrıca özgül yüzey alanına ve kırılma hızına bağlı kesikli öğütme modelleri geliştirilmiştir. Bu modeller kullanılarak atritör değirmene beslenen mikanın özgül yüzey alanı, boyut dağılımı ve değirmenin parametre değerleri bilindiğinde değirmenden elde edilecek ürünlerin yüzey alanı ve boyut dağılımı tahmin edilebilecektir.
In this thesis, the effect of various process parameters to increase specific surface area of mica in the case of dry and wet grinding conditions were investigated using an attritor mill and a mathematical model of the mill was developed. The studied parameters were; grinding time, stirrer speed, ball amount, feed amount (ball filling ratio/pulp density), ball size and ball density. The results were evaluated based upon specific surface area of ground product, specific energy consumption and capacity.
As a result of dry and wet grinding tests, it was determined that at a certain energy consumption, the specific surface area of ground product increases with an increasing stirrer speed, ball amount, ball size, ball density and a decreasing feed amount. By wet grinding, products having higher specific surface area were obtained with less energy consumption. While in the dry grinding conditions, at 30 minutes of grinding time (85.281 kWh/t, energy consumption), a product having 8470 cm2/g surface area were obtained with a capacity of 0.324 kg/h, in the wet grinding conditions, at 30 minutes of grinding time (70.409 kWh/t, energy consumption), a product having 13677 cm2/g surface area were obtained with the same capacity. In wet grinding conditions compare to dry grinding conditions at the same capacity, the energy consumption was decreased by 17.4% and the specific surface area was increased by 61.5%.
Within the scope of this thesis, batch grinding models related to specific surface area and breakage rate were also developed. By using these models, in an attritor mill; when the specific surface area, particle size distribution and the mill process parameters were known, the surface area and the particle size distribution of ground products could be estimated.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Atritör
Karıştırmalı Bilyalı Değirmen
Mika
Özgül Yüzey Alanı
Kırılma Hızı
Kesikli Öğütme Modeli
Attritor
Stirred Ball Mill
Mica
Specific Surface Area
Breakage Rate
Batch Grinding Model
Atritör değirmende özgül yüzey alanı ve kırılma hızına bağlı kesikli öğütme modelinin geliştirilmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1600
2019-01-31T01:07:20Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Davaadoo, Purevbat
2019-01-30T08:15:19Z
2019-01-30T08:15:19Z
2017-08
http://hdl.handle.net/11684/1600
Açık işletmelerde kullanılan makine ve ekipmanlar, madencilik sektöründe en önemli kısımlardan biridir. İşletmelerde büyük kapasiteli makine ve ekipmanları kullandıkça operasyon maliyetler ve yatırım artmaktadır. Dolayısıyla artan maliyetleri azaltmak, kabul edilebilir sınırlar içinde tutmak gerekmektedir. Bu nedeniyle, arıza sebepleri belirlemek için analiz ve araştırma işleri sürekli yapmak gerekmektedir. İşletmelerde oluşan makine arızaları çoğunlukla zaman, para, emek ve performans kayıplarına yol açmaktadır.
Bu tez çalışma kapsamında Moğolistanın Baganuur Linyit açık ocağında çalışan dragline, ekskavatör ve kamyonlara ait 3 ve 5 yıllık çalışma ve duruş zamanın verilerine bağlı olarak kabul edilen aylık arıza sayı ve arıza saatlari derlenmiştir. Regresyon analizinin desteği ile işletmede çalışan Dragline, Ekskavatör ve Kamyonlara ait verileri kullanılarak mekanik arıza nedenleri belirlenmeye çalışılmıştır.
Machinery and equipments used for open pit mining are the most important parts in the mining sector. Operation cost increases more when giant machinery and equipments are used at mining sites. So it is utmost importance to keep operating cost at approved level or decrease it by constantly doing analysis and research works on damages and breakdowns for these giant machineries and equipments. These breakdowns and depreciations of machineries and equipments are waste of time, money and labor and main reason for low performance.
In this graduation thesis I used three to five years of data from both operating and downtime for dragline, excavator and dump trucks that operating at Baganuur mining site. I’ve aimed to determine main reason for mechanical faults for dragline, excavator and trucks by using regression analysis.
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Açık İşletme
Mekanik Arıza
Regresyon Analizi
Open Pit Mine
Mechanical Faults
Regression Analysis
Açık işletmelerde makine performanslarının belirlenmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1692
2019-06-22T00:00:46Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kepekçi, Ece
2019-06-21T05:46:47Z
2019-06-21T05:46:47Z
2011-01
Kepekçi, E. (2011). Açık İşletme Kamyonları Duruş Sürelerinin Analizi. (Yüksek lisans tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
http://hdl.handle.net/11684/1692
Açık işletmelerde kullanılan makine ve ekipmanlar, üretim ve faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Büyük kapasiteli kamyonların kullanımıyla birlikte, artan yatırım ve operasyonel maliyetler nedeniyle, açık işletmelerde nakliye sistem ve gereksinimlerini analiz etmek gerekmektedir.
Bu tez çalışması ile, Garp Linyitleri İşletmesi (GLİ) açık ocaklarında faaliyette bulunan dekapaj kamyonlarının duruş süreleri üzerine zaman serisi analizleri yapılmıştır. GLİ, açık ocaklarında iki farklı dekapaj kamyonu bulunmakta olup, 73 tanesi 85 short ton kapasiteli ve 10 tanesi de 170 short ton kapasitelidir. Büyük bir iş filosunu oluşturan ve toplamda 83 kamyonun duruş süreleri, 2000 yılından itibaren aylık ve yıllık olarak kayıt altında tutulmaktadır.
Dekapaj kamyonları taşıdıkları malzeme ve markalarına göre üç gruba ayrılarak, duruş tipleri ve süreleri aylık olarak, 9 yıllık süre üzerinde yeniden derlenmiştir. Bu derlenen duruş süreleri üzerinde ayrıntılı zaman serisi analizleri gerçekleştirilmiştir. Zaman serisi analizleri sonucunda elde edilen tahmin modelleri, 2009 yılındaki aylık gerçekleşen, fiili değerler ile karşılaştırılmıştır. Tahmin modellerinin %95 güvenlik aralığında kabul edilebilir sonuçlar verdiği görülmüştür. Çalışmada yapılan 6 analizin sonucunda mevsimsel [ARIMA(p,d,q)x(P,D,Q)s] ve mevsimsel olmayan [ARIMA(p,d,q)] modellerinin en iyi öngörü verdiği bulunmuştur.
The equipment and machines in surface mining play important role for production and all operations. Due to greater truck capacity, increased capital and operating costs, it has become increasingly important to analyze haulage requirements. In this thesis, all durations related to fixed and operational delays of mining trucks operating in surface mines of Western Lignite Cooperation have been studied by using time series analysis. In surface mines, two types of mining trucks have being operated for lignite production and overburden removal. First type of mining trucks has 85 short ton capacity and there are 73 trucks. Second type of mining trucks has 170 short ton capacity and there are 10 trucks of this type. The fixed and operational delays of all these trucks, become a large fleet including totally 83 mining trucks, have been recorded as monthly-annually from the beginning of 2000 year. In order to apply time series analyses, first, mining trucks have been classified into three groups depending on material transport and their brands. Then, recorded scheduled-unscheduled fixed delays, operational delays and empty stopping durations have been monthly compiled for past nine years. Time series analyses have been applied on the compiled data for three groups of mining trucks. The obtained prediction models from the results of program outputs have been compared with real durations occurred in 2009. In the results of time series analyses of 6 data sets for this study, it has been found that the best suitable models are the seasonal [ARIMA(p,d,q)x(P,D,Q)s] and non-seasonal [ARIMA(p,d,q)] models in terms of prediction.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Dekapaj kamyonları
Dekapaj kamyonlarının duruş süreleri
Operasyonel duruş süreleri
Tamir-bakımdan kaynaklı duruş süreleri
Zaman serisi
ARIMA
Mining trucks
Delay of trucks
Operational delays
Fixed delays
Variable delays
Time series
Açık işletme kamyonları duruş sürelerinin analizi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1693
2019-06-22T00:00:38Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Üner, Ümit
2019-06-21T05:46:56Z
2019-06-21T05:46:56Z
2011-02
Üner, Ü. (2011). Mekanik Boya Sökme İşleminin Al 2024 T6 Alaşımının Yorulma Özelliklerine Etkisi. (Yüksek lisans tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
http://hdl.handle.net/11684/1693
Uçak kaplaması üzerindeki boyanın ana amacı korozyon ve erozyon koruması sağlamaktır. Bir uçağın kullanıldığı süre içinde; bakım, kontrol ve kamuflaj için birçok kez boya sökme işlemi ve boya yenileme çevrimi gerçekleştirilir. Boya sökme işlemi için; kimyasal sıvı uygulaması, plastik parçacık püskürtme gibi pek çok yöntem kullanılır. Kimyasal sökücüler; metilen klorür ve fenol gibi zehirli maddeler içerir ve çevre için tehlikeli atıkların oluşmasına sebep olur. Plastik parçacık püskürtme yöntemi, kimyasal yönteme göre daha ucuzdur ve çevre için zehirli değildir. Fakat plastik parçacık püskürtme yöntemi uçak kaplama sacının mikro yapısını ve mekanik özelliklerini etkileyebilir. 1’inci Hava İkmal Bakım Merkezi’nde boya sökme için kullanılan plastik parçacık püskürtme metodunun uçağın alüminyum kaplama sacı üzerinde mekanik etkilerini belirlemek amacıyla pilot bir çalışma yapılmıştır.
Bu çalışma kapsamında Al 2024-T6 alaşımı uçak kaplama saclarında plastik parçacık püskürtme (PPP) yöntemi ile boya sökme işleminin etkilerini tespit etmek amacıyla deneysel bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Üç çevrim boyama ve PPP yöntemi ile boya sökme işleminin, yüzey özelliklerine ne ölçüde bağlı olduğu tespit edilmiştir. Yüzey morfolojisinin deformasyona ve yüzeyde bulunan kusurlarla ilişkisi taramalı elektron mikroskobu ve optik mikroskop kullanılarak karakterize edilmiştir. Plastik parçacık püskürtme yöntemi ile boya sökme işleminin, özellikle ince test kuponlarının yorulma ömrünü önemli ölçüde azalttığı ve çatlak ilerleme hızını artırdığı bulunmuştur. Test kuponlarının kalınlığının artması ile bu etkilerin zayıfladığı tespit edilmiştir. Üç çevrim boya sökme işlemine maruz bırakılan test kuponlarının yorulma ömründe % 15 – 39 oranında bir azalma olduğu görülmüştür.
The main goal of the coating on the aircraft skin is to provide corrosion and erosion protection. During the operating lifetime of an aircraft, periodic cycles of paint stripping and recoating of the skin are required for maintenance, inspections and camouflage. There are several methods for paint stripping such as chemical liquid application, plastic particle blasting etc. Chemical strippers contain toxic componenets such as methylene chloride and phenol and cause to the generation of the hazardous wastes for the environment. Plastic particle stripping method is cheaper and non- toxic for the environment compared to chemical one. But Plastic particle stripping may effect microstructure and/or mechanical proporties of the aircraft skin. It has been performed an experimental pilot study in order to determine the effects of the plastic particle stripping method, being used to remove paint at 1st Air Supply And Maintanence Center, on the aircraft skin.
Within the scope of this study, an experimental investigation has been carried out to evaluate the effects of paint removal by plastic particle blasting on aluminum 2024-T6 aircraft skins. It was detected to what extent 3-cycle painting and depainting process by plastic particle blasting method depends on the surface condition. The surface morphology dependence on deformation and defects presented on the surface were characterized using scanning electron microscopy and optical microscopy. The Plastic particle blasting method was to found to significantly lower fatigue life and to increase fatigue crack growth rates particularly in thin specimens. These effects were found to decrease with the increase of thickneses of the specimens. All fatigue samples were found to exhibit a general decrease in life of 15% - 39 % after being subjected to three cycles of paint removal.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Al 2024-T6
Mekanik boya sökme işlemi
Yorulma
Kırılma
Mechanical paint stripping
Fatigue
Fracture
Mekanik boya sökme işleminin Al 2024 T6 alaşımının yorulma özelliklerine etkisi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1694
2019-06-22T00:01:00Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Böcü, Zeliha
2019-06-21T05:47:07Z
2019-06-21T05:47:07Z
2011-02
Böcü, Z. (2011). Alttan Isıtmalı Kapalı Kutularda, Sıcak Yüzeye İliştirilen Dairesel Kesitli Kanatçıkların Isı Geçişi ve Hava Akışına Etkisinin Üç Boyutlu Sayısal İncelenmesi. (Yüksek lisans tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
http://hdl.handle.net/11684/1694
Elektronik ve telekomünikasyon ürünlerinde kullanlan yalıtılmış donanım kabinleri esas alınarak, kapalı kutularda sıcak yüzeye iliştirilen dairesel kesitli kanatçıkların doğal taşınım ile ısı transferi nümerik olarak incelenmiştir. Bu tür uygulamalarda, hava dolu kapalı ortamların, doğal taşınım ile ısı transfer karakteristiklerini belirlemek büyük önem taşır. Bu çalışmada, üç boyutlu kapalı kübik sistemlerin laminer doğal taşınım ile ısı transferi sayısal olarak incelenmiştir. Çalışmada; kübik (H/L=1) olarak bir dikdörtgensel kapalı ortam ele alınmıştır. Kapalı ortam, alt duvardan ısıtılır ve diğer duvarlardan soğutulmuş durumda ele alınmıştır. Sıcak duvar ve soğuk duvarlar izotermal ve sabit sıcaklıkta tutulmuştur. Sıcak duvar yüzeyine, kapalı ortamın iç kısmından, farklı sayılarda silindirik kanatçıklar yerleştirilmiştir. Üç boyutlu sürekli rejimde, süreklilik, Navier – Stokes denklemleri ve Boussinesq yaklaşımının kullanıldığı enerji denklemi FLUENT ® yazılımı ile çözülmüştür. Denklemler, SIMPLE algoritması kullanılarak sonlu hacim metodu (FVM) ile çözülmüştür. Denklemlerin yakınsama kriteri 10-5 seçilmiştir. Çalışmada ele alınan boyutsuz kanatçık çapları ve boyları sırasıyla d/H=0.025, 0.050 ve 0.1, ve b/H=0.1, 0.2 ve 0.3 şeklindedir. 2, 4, 6, 8 ve 10 adet kanatçıklar, hizalı-sıralı olarak düzenlenmiştir. Rayleigh sayısı değişimi (105’dan 106’a), kanatçık uzunluğu, kanatçık çapı ve kanatçık sayısının, hava akış düzenine ve ısıl bölgelere etkisi incelenmiştir. Ayrıca her durum için, ortalama Nusselt sayısı, soğuk duvarlara göre hesaplanmış ve analiz edilmiştir.
On the basis of isolated hardware cabins used in electronics and telecommunication products, the natural convection with the circular cross section pins attached to the hot surface was investigated numerically. It is crucial to determine the heat transfer characteristics by natural convection of the air-filled indoor environments in this type of applications. In this study, laminar natural convection heat transfer in three dimensional rectangular enclosures is studied numerically. One rectangular enclosure is considered: cubic (H/L=1) enclosure. The enclosure is heated from the bottom wall and is cooled from the other walls. The hot wall and the cold walls are isothermal; that is, the walls are maintained at constant temperatures. A number of cylindrical pins are attached to the hot wall from inside of the enclosure. Threedimensional steady-state continuity, Navier-Stokes and energy equations along with the Boussinesq approximation are solved using FLUENT® code. Pertinent equations are solved using the Finite Volume Method (FVM) with SIMPLE algorithm. The convergence criterion for the pertinent equations was chosen as 10-5. The dimensionless pin diameters and the lengths considered in this study are d/H=0.025, 0.050 ve 0.1 and b/H=0.1, 0.2 and 0.3, respectively. The number of pins of 2, 4, 6, 8 and 10 are arranged in-line configurations. The air flow pattern and the temperature fields are obtained for Rayleigh numbers ranging from 105 to 106, pin length, pin diameter, the number of pins of the pin array. Also for each case, the mean Nusselt numbers over the cold surface are computed and analyzed.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Doğal taşınım
Isı Transferi
Üç Boyutlu Analiz
Kapalı Kutular
Silindirik Kanatçık
Natural Convection
Heat Transfer
Three-dimensional Analysis
Rectangular Enclosures
Cylindirical Pin
Alttan ısıtmalı kapalı kutularda, sıcak yüzeye iliştirilen dairesel kesitli kanatçıkların ısı geçişi ve hava akışına etkisinin üç boyutlu sayısal incelenmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1702
2019-06-22T00:01:14Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kurşunoğlu, Sait
2019-06-21T05:49:33Z
2019-06-21T05:49:33Z
2010-09
Kurşunoğlu, S. (2010). Atık/Kullanılmış Çinko-Karbon ve Alkali Pillerden Çinko ve Manganın Geri Kazanılması. (Yüksek lisans tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
http://hdl.handle.net/11684/1702
Bu tezde, kullanılmış atık çinko-karbon ve alkali pillerden çinko ve manganın hidrometalurjik yöntemle geri kazanılması üzerinde calışmalar yürütülmüstür. Çalısmanın literature bölümlerinde; atık pillerin geri dönüştürülmesiyle ilgili gelişmiş ülkelere ait bazı sayısal veriler, pil türleri, pillerin sınıflandırma işlemleri, taşınabilir pillerin ve atıklarının kullanımında dikkat edilecek hususlar ve pillerin geri kazanılmasıyla ilgili günümüzde uygulanan prosesler hakkında bilgi verilmektedir. Deneysel çalışmaların ilk bölümünde cevher hazırlama teknikleriyle kullanılmış atık çinko-karbon ve alkali pillerin demontaj işlemi gerçeklestirilmiştir. Elde edilmiş pil tozu; kağıt, demir, plastik vs. gibi kısımlarından ayrılmıstır. Daha sonra bu pil tozu 15 ve 30 dakika bilyalı değirmende ögütülerek lazer difraksiyonu makinasıyla elek analizi yapılmıştır. Uygun olan parça boyutu belirlendikten sonra numunenin tamamı bilyalı değirmende ögütülmüştür. Ögütülmüş olan 6 kg. numune riffle’dan geçirilmiştir. Daha sonra bu numunelere konileme-dörtleme yöntemi uygulanarak hidrometalurjik işlemler için 10 g. lik numuneler hazırlanmıştır. Hazırlanan bu numuneler, deneysel calışmanın ikinci bölümünde yer alan su ile dogal liç işleminde kullanılmıştır. Doğal liç işlemi için uygun parametreler belirlendikten sonra sülfürik asit liç işlemiyle farklı parametreler kullanarak çalışmalar yapılmıştır. Kullanılan asidin çinko ve manganın çözünmesi üzerindeki etkileri araştırılmıstır. Deneysel calışmalarda çinkonun çözünme işleminin sülfürik asit ile kolay gerçekleştiği fakat manganın çözünmesinin sülfürik asitle tek aşamada mümkün olmadığı görülmüştür.
In this study, recovery of zinc and manganese from used zinc-carbon and alkaline battery powder mixtures were studied using a hydrometallurgical process. In the literature section of the study, some values related to recovery of used batteries at developed countries, portable battery types, sorting process, precautions for portable batteries, their waste while using them and current battery recovery/recycle processes were given in the introduction part. In the first part of the experiment studies, batteries were dismantled using mineral processing techniques to obtain powder samples. The battery powders were ground using a ball mill for 15 and 30 minutes and their particle size distrubition were analysed by particle size analyzer. After determination of suitable particle size, all of the samples were ground by ball milling. Ground samples were separated into small representative sizes by a John Riffle. Then, the samples were reduced up to 10 g. by applying coning and quartering for hydrometallurgical tests. Prepared samples were used in natural leaching step by water, which was a part of hydrometallurgical flowsheet. After test conditions were determined for natural leaching, acid leaching step was carried out at different operating parameters. Effects of acid concentration, mixing speed in rpm etc. were investigated on manganese and zinc dissolution. Experiments pointed out that all of zinc was dissolved completely with sulphuric acid, however, it was not possible to dissolve all of manganese with sulphuric acid alone.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Atık pil
Çinko-karbon pil
Alkali pil
Geri kazanım
Liç
Oksalik asit
Hidrometalurji
Çinko
Mangan
Spent battery
Zinc-carbon battery
Alkaline battery
Recovery
Leach
Oxalic acid
Hydrometallurgy
Zinc
Manganese
Atık/kullanılmış çinko-karbon ve alkali pillerden çinko ve manganın geri kazanılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1669
2019-06-22T00:00:24Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Gökçen, Hasan Serkan
2019-06-21T05:37:17Z
2019-06-21T05:37:17Z
2010-08
Gökçen, H. S. (2010). Sodyum Feldispatın Karıştırmalı Bilyeli Değirmende Kuru Olarak Çok ince Boyuta Öğütülebilirliliğinin Araştırılması.
http://hdl.handle.net/11684/1669
Bu çalışmada, sodyum feldispatın karıştırmalı bilyalı değirmende kuru olarak çok ince boyutlara (<10 µm) öğütülebilirliği araştırılmıştır. Deneyler, 5 mm, 3 mm ve 53 mm karışım bilyalar kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Öğütme süresi, malzeme boşluk doldurma oranı, bilya doluluk oranı, bilya karışım oranı ve karıştırma hızının öğütme üzerine etkisi araştırılmıştır. Sonuçlar, boyut ve tüketilen enerji göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir. Kullanılan tüm bilyalar için öğütme süresi, bilya doluluk oranı ve karıştırma hızı arttıkça ürünün tane boyutu azalmakta, enerji tüketimi de artmaktadır. Malzeme doluluk oranının artmasıyla ise ürünün tane boyutu artarken, tüketilen enerji azalmaktadır. Karışım bilyada ise 3 mm bilya oranı arttıkça ürünün tane boyutu önce azalmakta daha sonra artmaktadır. Buna karşın tüketilen enerji önce artmakta sonra azalmaktadır. Yapılan çalışmalar sodyum feldispatın -120 µm'dan kuru olarak karıştırmalı bilyalı değirmende 5 ve 5-3 mm bilya kullanılarak çok ince boyuta öğütülebileceğini göstermektedir. 3 mm’lik bilyaların kullanılması durumunda ise aynı başarı elde edilememiştir.
In this study, dry grindability of sodium feldspar to micro fine size (<10 µm) was investigated in the stirred mill. 5 mm, 3 mm and 5-3 mm bead mixture were used in the experiments. The effects of grinding times, powder filling ratio, bead filling, bead mixture ratio and stirring speed on grinding were investigated. The results were evaluated on the basis of particle size and energy consumption.
Particle size of the product for all beads decreases with an increasing grinding times, bead filling ratio, and stirring speed while energy consumption increasing. In the case of increasing powder filling ratio, particle size of the product increases while energy consumption decreasing. In the case of bead mixture, product particle size first decreases then increases with an increasing 3 mm bead ratio, in spite of that energy consumption first increases then decreases. As a result of this study, it was found that sodium feldspar could be dry ground from -120 µm to micro fine sizes in the stirred mill using 5 and 5-3 mm beads. In the case of 3 mm beads, same success could not be achieved.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Sodyum feldispat
Karıştırmalı bilyeli değirmen
Çok ince öğütme
Stirred ball mill
Micro fine grinding
Sodyum feldispatın karıştırmalı bilyeli değirmende kuru olarak çok ince boyuta öğütülebilirliliğinin araştırılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1849
2021-03-10T01:05:54Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kurşunoğlu, Nilüfer
2021-03-09T10:48:27Z
2021-03-09T10:48:27Z
2019
http://hdl.handle.net/11684/1849
Degaj (ani kümür ve gaz püskürmesi), kömür bünyesinde belirli bir denge halinde bulunan metan gazının madencilik çalışmaları sonucunda yüksek basınçla arını parçalayarak kömür ve yan kayaç ile birlikte ocak çalışma boşluğunu doldurmasına verilen addır. Bu tür olaylar, kömür madenlerinin güvenliğini tehdit eden en önemli unsurlardandır ve çalışanların yaralanması ya da ölmesi, üretim kayıpları, ekipmanların zarar görmesi gibi problemlere sebep olabilmektedir. Kömür madenlerinde meydana gelen degajlar, kömürün yapısal özelliği ve jeolojik koşullardan kaynaklanan faktörlerden etkilenir. Bu faktörler aynı zamanda birbirlerinden de etkilenmektedir. Her bir faktörün degaja olan etkisi, kömür madeninin bulunduğu koşullara göre değişkenlik gösterebilmektedir. Degajların önceden tahmin edilebilmesi ve gerekli önlemlerin alınması, olaylara etki eden parametrelerin etkin bir şekilde analiz edilmesi ve etkilerinin göreceli değerlendirilmesi ile sağlanabilir. Tez çalışmasında, 1969-2013 yılları arasında Zonguldak Taşkömürü Havzası’nda meydana gelen 90 adet degaj olayı incelenmiş ve degaja etki eden faktörler olarak üretim derinliği, damar gaz içeriği, nem içeriği, damar kalınlığı, damar eğimi ve faya uzaklık belirlenmiştir. Ana faktörler üretim derinliği, damar gaz içeriği, nem içeriği olarak, yardımcı faktörler ise damar kalınlığı, damar eğimi, faya uzaklık olarak belirlenmiştir. Birden fazla değişkeni tek bir model ile değerlendirebilmek amacıyla “Yapısal Eşitlik Modellemesi” yöntemi kullanılmış ve yardımcı faktörlerin ana faktörlere etkileri araştırılmıştır. Degajlara etkisi olduğu belirlenen faktörlere “Kümeleme Analizi” uygulanarak riskli damarlar belirlenmiştir. Kömür damarları kümelere ayrılarak risk indeksi yapılmıştır. Üretim derinliği 300-630 m, gaz içeriği 5.76-16.9 m3/t, nem içeriği % 1.15-4.62, faya uzaklığı 0-45 m aralığında olan kömür damarları birinci derecede riskli olarak belirlenmiştir. Degaja yatkın bölgelerde koruyucu damar kazısı, kontrol sondajları, drenaj, emniyet topuğu veya arına su enjektesi gibi yöntemlerle önlem alınabileceği vurgulanmıştır.
Methane gas, which is in a certain equilibrium within coal, fills the working area with high pressure breaking the face along with coal and side rock due to mining activities. It is defined as “coal and gas outburst”. Such accidents are one of the most important factors threatening the safety in coal mines. Coal and gas outbursts can cause problems such as injury or death of employees, loss of production, damage of equipment. Outbursts are affected by many factors arising from structural properties of coal and geological conditions. These factors also affect each other. The effect of each factor on sudden outbursts may vary depending on the conditions of the coal mine. The prediction of sudden outbursts and taking necessary precautions can be achieved by an effective analysis of the parameters affecting outbursts and a relative evaluation of the effects. In thesis study, factors affecting 90 sudden outbursts occured in Zonguldak hard coal basin were determined as mining depth, gas content, moisture content, seam thickness, seam inclination and distance from fault. Mining depth, gas content, moisture content were categorized as main factors, seam thickness, seam inclination, distance from fault were categorized as contributor factors. The effects of main factors on outburst events were evaluated with “Structural Equation Modeling” method and the effects of contributor factors on main factors were estimated with a single model. Risky seams were determined applying “Cluster Analysis” to the factors determined to have an effect on outbursts. Risk index were constituted dividing coal seams into clusters. Mining depth in the range of 300630 m, gas content with a range of 5.76-16.9 m3/t, moisture content in the range of 1.154.62 % and distances from fault in the range of 0-45 m were determined as first degree risky coal seam conditions. In outburst prone regions, some precautions should be taken such as protective seam, control boreholes, safety pillar and water injection to face to eliminate the risk of outburst.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Degaj
Kömür Madeni
Yapısal Eşitlik Modellemesi
Kümeleme Analizi
Coal and Gas Outburst
Coal Mine
Structural Equation Modeling
Clustering Analysis
Zonguldak taşkömürü havzasında meydana gelen degaj olaylarına etki eden faktörlerin yapısal eşitlik modellemesi ile değerlendirilmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1847
2021-03-10T01:06:17Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Erkuş, Savaş
2021-03-09T10:48:22Z
2021-03-09T10:48:22Z
2019
http://hdl.handle.net/11684/1847
Bu tez çalışması, mekanik alaşımlama yöntemi ile süperiletken magnezyum diborür (MgB2) üretimini, üretim optimizasyonunu, malzemenin akım taşıma kapasitesinin geliştirilmesini amaçlamakta ve kapsamaktadır. Akım taşıma kapasitesinin geliştirilmesi malzemenin özellikle yüksek manyetik alanda verimli olarak kullanımı açısından önemlidir.
Bu çalışmanın amacı mekanik alaşımlama ve takiben sinterleme işlemi ile MgB2 üretiminin araştırılmasıdır. Mekanik alaşımlama işlemi Spex tip değirmen kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma çalışmasında alaşımla işlemi üzerinde etkili olan kütle bilye oranı, bilye boyutu, öğütme süresi, sinterleme süresi ve sıcaklığı ile öğütme işleminde işlem kontrol reaktifi kullanımının etkileri araştırılmıştır. Sonuçlar incelendiğinde orijinal bilyelerle, 1:3 kütle/bilye oranında, 2 saat öğütme ve sonrasında 5 cm3/dak argon gazı akışında 630 oC’de 2 saat ısıl işlemle ağırlıkça %87 MgB2 üretilebilmiştir. Ancak alaşımlanan toz tanecik boyutlarının kaba ve heterojen dağılım gösterdiği görülmüştür. Literatür çalışmalarında kritik akım yoğunluğu değerinin yükseltilmesinin daha küçük tanecik boyutu, homojen dağılım ve uniform yapı sağlanarak mümkün olduğu bildirilmiştir. Bu nedenle daha düşük kütle/bilye oranı, küçük çaplı bilye kullanımı ve öğütme işleminde işlem kontrol reaktifi (tolüen) kullanımının alaşımlama işlemi üzerindeki etkileri detaylı bir şekilde incelenmiştir. Deney sonuçları incelendiğinde, öğütme safhasında işlem kontrol akışkanı kullanımının homojen parça boyut dağılımı ve daha küçük boyutta taneciklerin oluşumuna olumlu etki yaptığı tespit edilmiştir. Bununla birlikte, öğütme ve presleme işlemi sonrası sinterlenen numunelerin tolüen kullanılmayan örneklere oranla daha yüksek oranda oksit safsızlıklara sahip olduğu belirlenmiştir. Bu sorunun giderimi için modifiye edilen ısıl işlem koşullarında sinterleme uygulanmıştır. Sonuç olarak optimize edilen iki numuneden öğütme işleminde tolüen kullanılmayan numunenin süperiletken faza geçiş kritik sıcaklığı 37 K, tolüen kullanılan numunede ise 36.2 K olarak ölçülmüştür. Katkılı numunede diğer parametrelerle beraber artan öğütme verimiyle kristal yapıda oluşan kusurlar ve safsızlıklar dolayısıyla süperiletken faza geçiş sıcaklığı 0.8 K azalmıştır. Kritik akım yoğunluğu değerleri ise 20 K ölçümde katkısız numunede 139 kA/cm2, proses kontrol akışkanı katkılı numunede ise 189 kA/cm2 olarak hesaplanmıştır.
This thesis covers to produce superconducting magnesium diboride (MgB2) by mechanical alloying method, production optimization and aims to improve high current carrying capacity of the material. The development of high current carrying capacity is important parameter for efficient use of the superconductor material in practical applications especially under high magnetic fields.
The aim of the present study is to investigate the production of MgB2 by mechanical alloying and subsequent sintering process. Mechanical alloying process was carried out by using Spex type mill. These mills are able to successfully process of alloying in a much shorter time compared to planetary and other type of mills. In experimental part, the effect of process variables such as the mass-to ball ratio, size of ball, milling time, annealing temperature and use of process control agent (i.e. toluene) at milling on the product size, morphology and conversion level of precursor powders to MgB2 was investigated. It was found that 87 % wt MgB2 can be produced with following procedure; use of original balls of Spex, 1:3 mass/ball ratio, 2 hours milling time and then sintered under 5 cm3/min argon gas flow at 630 oC for 2 hours. However, it was observed that the alloyed powder consist of heterogeneously distributed coarse particles. In literature studies, it has been reported that the critical current density can be increased with providing smaller particle size, homogeneous size distribution and uniform structure. Therefore, the effect ball size, mass/ball ratio and milling time were studied in detail. The experiment results indicated that the usage of process control agent at milling stage positively affected the occurrence of finer particles and homogeneous size distribution. Nevertheless, it was found that the usage of toluene also caused the occurrence of higher amount of oxide impurities. Therefore after milling stage modificated annealing conditions were performed. As a result, in this study, the critical temperatures of the samples were measured as 37 K and 36.2 K without and with toluene used samples respectively. The measured decrease on the transition temperature can be attributed to the more defect structure and higher impurities located in crystal structure. The critical current densities of without and with toluene used samples were calculated as 139 kA/cm2 and 189 kA/cm2 at 20 K by using Bean formula respectively.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Mekanik Alaşımlama
Süperiletken
MgB2
Mechanical Alloying
Superconductor
Mekanik alaşımlama yöntemi ile süperiletken magnezyum diborür (MgB2) üretimi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2045
2021-03-12T01:01:20Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Abakay Temel, Halime
2021-03-11T08:10:56Z
2021-03-11T08:10:56Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/2045
Bu çalışmada, Soykan kömür işletmesinden alınan Adıyaman-Gölbaşı linyitinin
değerlendirilme olanakları araştırılmıştır. Deneysel çalışmalar, kuru bazda %29,47 kül,
%46,15 uçucu madde, %24,38 sabit karbon, %2,78 toplam kükürt ve 4271 kcal/kg üst
ısı değerine sahip linyit numunesi üzerinde yapılmıştır. Yüzdürme-batırma çalışmaları
sonucunda, linyit numunesinin yıkanabilirliğinin iyi olmadığı belirlenmiştir. Adıyaman-
Gölbaşı linyitinin kül ve kükürt içeriklerinin azaltılması amacı ile karıştırma ve şlam
atma, flotasyon, aglomerasyon ve agloflotasyon çalışmaları yapılmıştır.
Karıştırma ve şlam atma çalışmaları sonucunda, %28,29 kül içeren +0,038
mm’lik kısım, %75,24 yanabilir verimle ile elde edilmiştir. Şlam uzaklaştırıldıktan
sonra yapılan flotasyon çalışmaları sonucunda, %15,04 küllü konsantre %1,19 toplam
kükürt ve %27,59 yanabilir verim ile elde edilmiştir. Şlam uzaklaştırılmadan yapılan
flotasyon deneyi sonucunda, %22,11 küllü konsantre %2,25 toplam kükürt ve %13,44
yanabilir verim ile elde edilmiştir. Şlam uzaklaştırıldıktan sonra yapılan aglomerasyon
çalışmaları sonucunda, %16,60 küllü konsantre %1,33 toplam kükürt ve %79,36
yanabilir verim ile elde edilmiştir. Şlam uzaklaştırılmadan yapılan aglomerasyon deneyi
sonucunda, %27,48 küllü konsantre %2,62 toplam kükürt ve %49,06 yanabilir verim ile
elde edilmiştir. Şırnak asfaltiti aglomeratları kullanılarak yapılan agloflotasyon
deneyleri sonucunda, %19,15 küllü konsantre %1,80 toplam kükürt ve %85,13
yanabilir verimle elde edilmiştir. Hazro kömürü aglomeratları kullanılarak yapılan
agloflotasyon deneyleri sonucunda, %14,23 küllü konsantre, %1,71 toplam kükürt ve
%86,59 yanabilir verim ile elde edilmiştir.
In this study, the evaluation possibilities of Adıyaman-Gölbaşı lignite taken from
Soykan Coal Management were investigated. Experimental studies were performed
with the lignite sample on dry bases with ash, total sulfur, volatile matter, fixed carbon
and gross calorific value of 29,47%, 2,78%, 46,15%, 24,38% and 4271 kcal/kg,
respectively. Sink and float experiments revealed that washability of lignite sample was
not satisfactory. Mixing and desliming, flotation, agglomeration and aggloflotation
studies were performed further to reduce the ash and sulfur contents of Adıyaman-
Gölbaşı lignite.
As a result of mixing and desliming studies, a product (+ 0,038 mm) containing
28,29% ash with 75,24% combustible yield was obtained. In flotation studies with
desliming, a concentrate containing 15,04% ash and 1,19% total sulfur with 27,59%
combustible yield was obtained. At the end of flotation experiments without desliming,
a concantrate containing 22,11% ash and 2,25% total sulfur with 13,44% combustible
yield was obtained. In agglomeration studies with desliming, a concentrate containing
16,60% ash and 1,33% total sulfur with 79,36% combustible yield was obtained. In the
case of agglomeration studies without desliming, a concantrate containing 27,48% ash
and 2,62% total sulfur with 49,06% combustible yield was obtained. In aggloflotation
experiments with Şırnak asphaltite agglomerates, a concantrate containing 19,15% ash
and 1,80% total sulfur with 85,13% combustible yield was obtained. In the case of
aggloflotation experiments with Hazro coal agglomerates, a concentrate containing
14,23% ash and 1,71% total sulfur with 86,59% combustible yield was obtained
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kömür
Yıkanabilirlik
Flotasyon
Aglomerasyon
Agloflotasyon
Adıyaman - Gölbaşı linyitinin değerlendirlme olanaklarının araştırılması
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2120
2021-03-12T01:01:10Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Uzuntaş, Meltem
2021-03-11T13:04:51Z
2021-03-11T13:04:51Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/2120
Bu çalışmada değerli mineralin kayaç içerisinde irili ufaklı kristaller halinde saçınım gösterdiği kayaçlarda değerli mineral içeriğinin belirlenmesine yönelik bir metot geliştirilmesinin yanında, kırıcı tipinin zenginleştirmeye ve buna bağlı olarak tane şekli üzerine etkisi görüntü analiz yöntemi kullanılarak araştırılmıştır. Bu araştırmada örnek olarak lösitli fonolit kayacı kullanılmıştır. Kayacın makroskopik ve mikroskopik olarak incelenmesi sonucunda lösitin feldspat, amfibol ve piroksenden oluşan hamur içinde şeffaf ve beyaz renkli irili ufaklı fenokristaller halinde yer aldığı görülmüştür. Bu kayaç içindeki lösit içeriğinin doğrudan bulunmasına yönelik iki yaklaşım karşılaştırmalı olarak denenmiştir. Temsili olarak alınmış bir kayaç örneği 2 mm’lik dilimler halinde kesilmiş ve dilimlerin her yüzeyindeki lösit kristallerinin alanları milimetrik kağıt ve Clemex Vision Görüntü Analiz Cihazı kullanılarak ölçülmüştür. Bu ölçümler sonucunda milimetrik kağıt kullanılarak yapılan ölçümlerde lösit içeriği %18,70 bulunurken Clemex Vision Görüntü Analiz Cihazı ile % 25 olarak bulunmuştur.
Çalışmanın bir diğer amacı da farklı kırıcı tiplerinin, lösitin yüksek alan şiddetli Permroll Sabit Mıknatıslı manyetik ayırıcı kullanılarak zenginleştirilmesine ve elde edilen lösit (konsantre) ve artığın hamur (artık) tane şekli (yuvarlaklık) üzerine etkisinin incelenmesidir. Bu amaçla lösit ve hamurun sertlikleri belirlendikten sonra örnekler öncelikle konili ve çeneli kırıcılar kullanılarak ayrı ayrı -5 mm’e kırılmış ve daha sonra manyetik ayırmaya tabi tutulmuşlardır. Mümkün olduğunca birbirinden ayrılan lösit ve hamur fraksiyonlarının tane şekli Clemex Vision Görüntü Analiz Cihazı kullanılarak belirlenmiştir. Aynı çalışma çekiçli ve merdaneli kırıcı kullanılarak örneklerin -2 mm’e kırılmasından sonra da gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar sonucunda farklı tipte kırıcılarla kırılmış kayaç örneklerinde şekil yönünden önemli farklılıklar bulunmasına rağmen manyetik ayırma ile kayacın zenginleştirilmesinde önemli farklılıklar gözlemlenmemiştir.
In this study, one of the aim was to develop a technique for determining valuable mineral content (%) especially in the case of rocks that contain valuable minerals as a crystalls that can be seen macroscopically and microscopically. The other aim was to investigate the effect of crusher type both on the concentration and the shape characteristics of the products using image analysis. Sample used was leucite fonolite rock. Macroskopic and microscopic investigation of the sample revealed that white and opaque coloured leucite fenochrystals present in the matrix containing feldspar, amphibole and piroksene. Two approaches were used comparatively to determine leucite content of the rock. Representative sample of the rock were cut in 2 mm slices and surface area of leucite crystals in both surfaces of slices were measured using milimetric paper and Clemex Vision Image Analysis Device. As result of measurements, leucite content of the rock was determined to be 18.70% using milimetric paper while 25% using Clemex Vision Image Analysis Device.
One of the other aim of this study to investigate effect of crusher type both on the concentration of leucite using High Intensity Permroll Permanent Magnetic Separator and particle shape (roundness) of the products obtained namely leucite (concentrate) and matrix (tailing). After determining hardness of leucite and matrix, representative rock samples were subjected to crushing -5 mm using jaw and cone crushers. Crushed samples were concentrated using magnetic separation and obtained fractions of leucite and matrix were subjected to particle shape characterization using Clemex Vision Image Analysis Device. Same work was performed using hammer and roller crusher on -2 mm sample as well. As result of these studies, it was found that although there are significant differences in the case of particle shape of leucite and matrix there are not any significant changes in the concentration of leucite using magnetic separation.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Lösit
Kırma
Manyetik Ayırma
Görüntü Analizi
Kırıcı tipinin tane şekli üzerne görüntü analiz yöntemiyle incelenmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3217
2022-06-16T00:02:37Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Uyguçgil, Hakan
2022-06-15T08:08:10Z
2022-06-15T08:08:10Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/3217
Çalışmada, Coğrafi Bilgi Sistemlerinin (CBS) üç boyutlu ortamda görsel analiz ve
konumsal sorgulama yetenekleri ile jeoistatistik kavramların bütünleştirilerek
kullanılması amacıyla, MAŞ Beylikova Magnezit Ocağı’ndan alınan sondaj karot analiz
değerleri ile çok değişkenli rezerv-tenör tahmini yapılmıştır.
İşletmeden alınan topografik harita kullanılarak, CBS ortamında sayısal arazi
modeli oluşturulmuş, sondaj lokasyonları, karot analiz değerleri ve kesme derinlikleri
CBS ortamında yaratılan konumsal veritabanına aktarılmıştır. İmpurite tenör
değerlerinin istatistiksel analizleri sonucunda lognormal dağılım gösterdikleri
saptanmış, semivariogram ve cokriging yönteminde kullanılan çapraz semivariogram
modelleri belirlenmiştir.
Rezerv-tenör tahmininde uzaklığın tersi ile ağırlıklandırma, ordinary kriging,
simple kriging, iki farklı kombinasyonda iki değişkenli ordinary cokriging ve üç
değişkenli ordinary cokriging yöntemleri kullanılmıştır. Tahmin sonuçlarının CBS
platformunda yapılan konumsal sorgulamaları sonucunda elde edilen cevher blok
modelleri, korelasyon katsayısı, kriging ağırlıklı hata ve ortalama standart hatanın karesi
yöntemleri ile karşılaştırılmıştır.
Yapılan doğruluk analizleri ve karşılaştırmalarda, Beylikova Magnezit Ocağı için
üç değişkenli ordinary cokriging yönteminin, rezerv-tenör dağılımı hesaplamalarında
uygun yöntem olduğu, simple kriging yönteminin ise, magnezit cevherinde blok
modeller üretilerek rezerv tahmini için uygun olmadığı, simple krigingin noktasal değer
tahminleri için daha uygun bir yöntem olduğu sonucuna varılmıştır.
Multivariate ore grade and reserve estimation was made with drilling core values,
taken from MAŞ Beylikova Magnesite Open-Pit Mine, in order to integrate
geostatistical estimation methods and Geographic Information Systems (GIS), with its
visual and spatial query capabilities in 3D environment, in this study.
Digital terrain model was generated in GIS environment, from the topographic
map, which was taken from the mining company. Bore hole locations, drilling core
values and cutting depths were also deployed to the spatial database, which is built up in
GIS. Ore impurity grade values were analyzed and lognormal distributions were
observed. Additionally, semivariogram and cross-semivariogram models, which were
used in cokriging, were determined, for these impurities.
Inverse distance weighting, ordinary kriging, simple kriging, ordinary cokriging
with two variables for two different variable combinations, and ordinary cokriging with
three variables were used in ore reserve and grade estimation. Spatial queries were
applied to block models in GIS platform, due to discover ore-body location, shape and
quantity. Afterwards, accuracy assessment, cross-validation and comparison procedures
were applied to the estimation results, with correlation coefficients, weighted square
error, and mean standardized square error values.
On the basis of comparison and accuracy assessment analyses, ordinary cokriging
in three variables was evaluated as the appropriate and accurate approach for ore grade
distribution and reserve estimation in Beylikova Open-Pit Mine. On the contrary, simple
kriging was determined as a proper method for point estimation, and not proper for
block estimation, for magnesite ore.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Coğrafi Bilgi Sistemleri
Jeoistatistik
Cokriging
Çok Değişkenli maden yataklarında rezerv tenör tahmininde jeoististik ve cografi bilgi sistemleri tekniklerinin kullanımı
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3245
2022-06-16T00:01:28Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Çınar, Aycan
2022-06-15T12:42:27Z
2022-06-15T12:42:27Z
2005
http://hdl.handle.net/11684/3245
nsanoglu, ilk çaglardan beri yasam yeri ve çevresini dogal taslardan yapmıstır.
Günümüzde yapı malzemesi olarak dogal tasların önemi ve kullanımı gittikçe
artmaktadır. Gelisen endüstri ve teknoloji destegi ile, dogal tasların yapılarda ve
çevresinde çok farklı amaçlarla kullanıldıgı görülmektedir.
Bu çalısma ile Ankara ve yöresinde hem üretilen hem de yaygın olarak kullanılan
Ankara Andezitlerinin özellikleri ve kullanım yerleri irdelenmistir.
Öncelikle, literatür arastırmasıyla, genel anlamda dogal tasların tanımları,
sınıflandırılmaları ve kullanım yerleri verildikten sonra andezit kayaçların olusum,
petrografik ve minerolojik özelliklerine deginilmektedir.
Türkiye’deki andezit olusumları ve yöreleri tanıtıldıktan sonra Ankara yöresindeki
andezitler ve üretim yapılan ocaklar hakkında kısa bilgiler verilmistir.
Ankara Andezitleri üzerinde yapılan çalısma ve arastırmalarda, çogu teknik
özelliklerinin TSE’de belirtilen sınır degerlerinin üzerinde oldugu görülürken, su emme,
görünen porozite ve sodyum sülfat don kaybı degerlerinin sınır degerlerinden düsük
oldugu görülmektedir. Bu olumsuz bazı özelliklere ragmen, Ankara ilinde yapılarda,
park ve bahçelerde kullanılan andezitlerin çevre kosullarından fazla etkilenmedigi
uygulamalardan ve tecrübelerden anlasılmaktadır.
Ankara Andezitlerinin, Ankara ilinde kullanılmasında yada tercih edilmesinde, teknik
özelliklerinden ziyade ocakların yakınlıgı, renk seçeneklerinin olması, farklı ürün
çesitliligi, peyzaj mimari ile birlikte tarihi görünüm vermesi, ses ve ısı izolasyonu gibi
gerekçeler sıralanabilir.
Son yıllarda, dogal yapı tasları yönünden oldukça zengin ve çesitliligi olan ülkemizde
belediyelerin ve kullanıcıların seçim yaparken teknik özelliklere ve kullanım yeri
uygunluguna dikkat etmedikleri görülmektedir.
Human being has been used natural stone in their house and environment since first
ages. Recently, using of natural stones as building material has been increasing. It is
seen that natural stones are used for different purposes in cities (indoor and outdoor)
with supported technology and developing industry.
In this study, using purposes and characteristics of Ankara Andesites which are
commonly used and produced in Ankara have been discussed and evaluated.
First of all, geological occurrences, petrografical and minerological properties of
andesite rocks are introduced from literature research after introducing and
classification of natural stones are giving with common using purposes.
Then, andesites occurrences and districts in Turkey are shortly explained. Both Ankara
andesites and quarries around Ankara are also introduced.
Investigation and experiment results about Ankara Andesites done by researchers are
indicated that most technical characteristics of Ankara Andesites have better values in
comparing with TSE limit values. On the other hand, some results such as water
absorption, apparent porosity, sodium sulfide frozen lost are lower values than the TSE
limits. Although this lower values, Ankara andesites used in outdoor application are not
effected by environmental conditions.
Ankara Andesites are preferred in Ankara city because of different colors, products,
textures, architecture, insulating voice and heating instead of technical characteristics.
In recent years, natural stones which are richly found in our country are not chosen
according to technical properties in final using areas.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Ankara
Andezit
Andezit kullanımı
Ankara andezitleri kullanımı
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3276
2022-06-17T00:01:11Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Oğul, Kenan
2022-06-16T08:49:57Z
2022-06-16T08:49:57Z
2005
http://hdl.handle.net/11684/3276
Bu çalısmanın amacı, mermer isleme sırasında üretilen mermer tozlarının sudan
giderilmesinde kullanılan, koagülant ve flokülantların optimum miktarlarının
belirlenmesidir.
Mermer prosesi madencilikte önemli bir endüstridir. Mermer üretimine olan talebin
artısına baglı olarak , daha fazla mermer tozunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır ve
bu sebeple, daha fazla suya ihtiyaç duyulmaktadır.
Kaynaklar sınırlı oldugundan ve mermer isleme aktivitelerinin çevre üzerine etkilerinin
olmasından dolayı mermer endüstrisinde kullanılan suyun geri kazanılması ve yeniden
kullanılması gerekmektedir.
Bu çalısmanın amacı, mermer islemesi sırasında kullanılan suyun geri kazanılması ve bu
elde edilen suyun tekrar proseste kullanılmasıdır.
Bu amaçla koagülasyon ve flokülasyon yöntemleri uygulanmıs ve koagülant ve
flokülantların tipi ve optimum miktarlarına karar verilmistir.
This study aims at determining the optimum quantity of coagulants and flocculants to be
used in removing marble’s fines, which are produced during marble processing, from
water.
Marble processing is one of the important industries in mining. Increasing demand for
marble production caused the production of marble’s fines and necessiated more water.
Since the resources are limited, and the marble processing activities have impact on the
environment, it is necessary to reclaim water used in marble industry.
The aim of this study is to reclaim the water consumed during processing of marble and
to reuse the reclaimed water in the process.
For this purpose coagulation and flocculation methods have been applied and the type
and optimum quantities of coagulants and flocculants have been determined.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Mermer ince artıklarının koagülasyonu ve flokülasyonu
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3284
2022-06-17T00:01:29Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Tezcan, Meryem
2022-06-16T10:10:16Z
2022-06-16T10:10:16Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/3284
Bu çalismada, Demir madenciliginin günümüzdeki sorunlarinin nedenleri ve
çözüm önerileri arastirilmistir. Çalismanin ilk bölümünde demir cevheri ile ilgili genel
bilgiler verilmistir. Sonraki bölümde, dünyada ve Türkiye’de demir madenciliginin
günümüzdeki durumu ele alinmistir. Demir madenciligi ile ilgili genel sorunlar
açiklandiktan sonra, sorunun çözümü için farkli bakis açilarina göre belirlenen çözüm
önerileri derlenmistir.
Demir madenciligi sorununun çözümü çok ölçütlü bir karar verme problemi
olarak ele alinmistir. Bu problemin çözümü için karar verme sürecine etkisi olan bütün
ölçütler ve seçenekler öncelikle belirlenmis ve kisaca açiklanmistir. Çok ölçütlü karar
verme tekniklerinden Analitik Hiyerarsi Süreci (AHS) ve Analitik Serim Süreci (ASS)
yöntemleri tanitildiktan sonra ASS yöntemi ile problemin çözümü arastirilmistir.
Problemin çözümünde kullanilmasi amaciyla bir anket formu tasarlanmis ve
demir sektöründe çalisan uzmanlara gönderilmistir. Olusturulan model, ASS tabanli
problemlerin çözümünde kullanilan Super Decisions programina anket formundan elde
edilen verilerin düzenlenip girilmesiyle çözülmüstür. Programdan elde edilen model
çiktilari degerlendirilmis ve en uygun çözüm önerilmistir.
In this study, the reasons of current problems in iron ore mining and solutions to
these problems are investigated. In the first chapter, general information about iron ore
was given. And then, the current status of the iron ore mining in both Turkey and the
world was discussed. After clarifying the common problems in iron ore mining, the
solutions determined according to the different points of view were gathered.
The solution to the problems encountered in iron ore mining has been considered
as multiple criteria decision-making problem. In order to solve this problem, the whole
criteria and the alternatives effecting the decision making process are determined and
explained briefly. The Analytic Hierarchy Process (AHP) and the Analytic Network
Process (ANP) methods of multiple criteria decision-making techniques are introduced
and then, the solution to the problem was obtained by using the ANP method.
A query form was designed to utilize in solving process of the problem and was
sent to the experts working at the iron ore sector. After constructing the model by using
“Super Decisions” computer software which has been used for analyzing the ANP
models, the solution to the problem was obtained by using the data obtained from the
query form. The model outputs obtained from the computer software were evaluated,
and the most ideal solution was proposed based on the results.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Analitik Hiyerarsi Süreci
Analitik Serim Süreci
Demir Madenciligi
Türkiye Demir Madenciliği ve gelecekteki durumun değerlendirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3285
2022-06-17T00:01:29Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Yılmaz, Serdar
2022-06-16T10:12:08Z
2022-06-16T10:12:08Z
2005
http://hdl.handle.net/11684/3285
Bu çalısmada Sögüt Bölgesi kumlu killeri, eleme, manyetik ayırma ve çöktürme
yöntemiyle zenginlestirilerek kullanım alanları ve oranlarının arttırılması amaçlanmıstır. Bu
amaçla Avdanlık, Akçaalan ve Çigdemlik mevkilerinden alınan 5 ayrı örnek su ile açılıp elenerek
manyetik ayırmaya tabi tutulmus sonrasında çökelmeye bırakılmıstır. Çökelmeden sonra su
atılarak çökelek 3 tabakaya ayrılmıstır.
Her bir kil için tüvenan kilden, eleme, manyetik ayırma ve çöktürme deneylerinden elde
edilen ürünlerden örnekler alınmıs; bu örnekler yer ve duvar karosu bünyelerinde kullanılmaya
çalısılmıstır.
Çalısmalar sonucunda; Çigdemlik Kumlu Kili I’in duvar karosunda %12 ve yer karosunda
%6 oranında, Çigdemlik Kumlu Kili II’nin sadece yer karosunda %6 oranında, Avdanlık Kumlu
Kilinin duvar karosunda %13 ve yer karosunda %11 oranında, Akçaalan Kumlu Kilinin duvar
karosunda %14 ve yer karosunda %7 oranında, Akçaalan Killi Kumunun sadece duvar karosunda
%4 oranında kullanılabilecegi görülmüstür.
The purpose of this study is to investigate possible use of Sögüt Region Sandy Clays in
the floor and wall tile bodies after the concentration steps of dispersing, screening, magnetic
separation and sedimentation. For this purpose, five different clay samples named Çigdemlik
Sandy Clay I, Çigdemlik Sandy Clay II, Avdanlık Sandy Clay, Akçaalan Sandy Clay and
Akçaalan More Sandy Clay were taken from Çigdemlik, Avdanlık and Akçaalan regions.
Samples were sequentially subjected to screening, magnetic separation and finally sedimentation
tests following their initial dispersion in water. After sedimentation water was removed and
settled solids were separated into three layers.
Samples were taken after each step of concentration tests and their use in the wall and
floor tile bodies were tested. The results of those tests are summarized as following.
- Çigdemlik Sandy Clay I could be used in a wall and floor tile bodies with ratios of 12
and 6%, respectively.
- Çigdemlik Sandy Clay II could only be used in a floor tile body with a ratio of 6%.
- Avdanlık Sandy Clay could be used in a wall and floor tile bodies with ratios of 13 and
11%, respectively.
- Akçaalan Sandy Clay could be used in a wall and floor tile bodies with ratios of 14 and
7%, respectively.
- Akçaalan More Sandy Clay could only be used in a wall tile body with a ratio of 4%.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Söğüt
Kil
Duvar karosu
Söğüt bölgesi killerinin zenginleştirilerek yer ve duvar karosu bünyelerinde kullanım olanaklarının araştırılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2061
2021-03-12T01:00:56Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Ozer, Secil
2021-03-11T08:23:49Z
2021-03-11T08:23:49Z
2005
http://hdl.handle.net/11684/2061
Bu çalışmada, mermer fabrikaları için en iyi tesis yeri seçimi probleminin
çözümü araştırılmıştır. Öncelikle tesis yeri seçiminde kullanılan genel yöntemler
ayrıntılı olarak incelenmiştir. Gerçekte tesis kuruluş yeri seçimi çok ölçütlü bir karar
verme problemidir. Bu problemin çözümü için sürece etkisi olan bütün ölçütler
öncelikle belirlenmiş ve kısaca açıklanmıştır. Çok ölçütlü karar verme tekniklerinin en
iyi bilinenlerinden Analitik Hiyerarşi Süreci (AHS) ve Analitik Serim Süreci (ASS)
yöntemleri tanıtılmıştır.
Bir madencilik firmasının kurmayı planladığı yeni bir mermer fabrikasının en
uygun kuruluş yerinin belirlenmesi için, sözü edilen yöntemlerin kullanılmasıyla bir
analiz yapılmıştır. AHS yöntemi tabanlı problem MS Excel, ASS tabanlı problem ise
problem Super Decisions programları kullanılarak çözülmüştür. Her iki yöntemin
model çıktıları değerlendirilmiş ve en uygun tesis kuruluş yeri önerilmiştir.
The problem of optimum location selection for marble factories is investigated
in this study. First, the general locational analysis methods were examined in detail. In
reality, location problem is a multiple criteria decision-making problems. To solve this
problem, the whole criteria which are effect the decision making process are determined
and explained shortly. Analytic Hierarchy Process (AHP) and Analytic Network
Process (ANP) methods are well known multiple criteria decision-making methods and
these are introduced.
To determine the optimum location for a new marble factory, an analysis was
done by mentioned methods. The AHP and the ANP based problem were solved by
using MS Excel program and Super Decisions program respectively. Both program
model outputs were evaluated and the most suitable location was proposed.
info:eu-repo/semantics/openAccess
Mermer Fabrikaları
Analitik Hiyerarşi Süreci
Mermer fabrikaları için en iyi tesis yeri seçimi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3344
2022-06-18T00:00:30Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Cinel, İkra Meltem
2022-06-17T11:32:24Z
2022-06-17T11:32:24Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/3344
Türkiye’de bulunan 62 adet mermer, traverten, granit gibi doğal tasların fizikomekanik
özelliklerinden faydalanarak istatistiki bir model olusturulmustur. ĐMMĐB ile
MTA’nın ortak olarak hazırladığı TÜRKĐYE DOĞAL TASLARI ENVANTERĐ kaynak
olarak kullanılmıstır.
Birinci bölümde doğal taslarla ilgili genel bilgiler verilmis olup Türkiye ve
dünyadaki doğal tas rezervi ve üretimi ile ilgili bilgiler verilmistir.
Đkinci bölümde kaynak olarak kullanılan envanterdeki doğal tasların TSE’nin
hazırladığı TS-10449 standardına uygunluğu incelenmis ve uygun olan doğal tasların
birbirinin yerine kullanılabilirliği arastırılmıstır.
Dördüncü bölümde kaynak olarak kullanılan envanterdeki mermer, granit,
traverten ve diğer olarak gruplandırılan doğal tasların fiziko-mekanik özelliklerini ve
mineral bilesimlerini gösteren bir excell tablosu olusturulmustur. Mann-Whitney-U
testinden faydalanarak bu mermerlere rank değerleri atanmıstır. Bu sayede istatiksel bir
model olusturulmustur. Olusturulan model sayesinde bazı deneyleri yapılmıs olan doğal
tasların bu deney sonuçlarına dayanılarak mermer olup olmadığının kestirimi
yapılmıstır.
A statistics model is formed by using physical-mechanics properties of 62 pieces
natural stones -like marble, travertine and granite- situated in Turkey. Turkey Natural
Stone Inventory have been use as a resource is prepared by IMMIB and MTA.
In chapter 1, an information is given about natural stones, natural stone reserve
and production of Turkey and World.
In chapter 2, compatibility of natural stones in inventory, which is using as a
resource, is analyzed according to TS-10449 standard is developed by TSE. And also
they, which are conformable, have been searched for using instead of each other
In chapter 4, an excell chart is formed by the natural stones’ –which are formed
as a group like marble, granite, travertine and other from the inventory as a resourcephysical
mechanics properties and mineral compositions. Rank values are assigned to
these marbles by getting referance from Mann-Whitney-U test. Thus the statistic model
is generated. Through with this model, a conjecture is done according to results of
experiments –are done for the natural stones- about being marble or not.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Mann-Whitney U testi
Rank
Fiziko-Mekanik Özellikler
Doğal taşların fiziko-mekanik özelliklerine göre sınıflandırılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3787
2022-07-23T00:01:13Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Takmak, Tolga Ömer
2022-07-22T06:01:42Z
2022-07-22T06:01:42Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/3787
Bu çalışmada; magnezyum elementi ve manyezit cevheri, ülkemiz manyezit
yatakları ve rezervleri, manyezit üretim yöntemleri ile ilgili literatür çalışması
yapılmıştır. Ham manyezit ve yarı mamul (sinter ve refrakter harcı) ürün üretimi yapan
Magnesit A.Ş. (MAŞ) hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra tezin ana konusu olan,
firmaya ait Eskişehir ili Beylikova ilçesinde bulunan Beylikova manyezit açık ocağının
uygulamaya yönelik 2003–2006 yılları arası yıllık projeleri yapılarak hayata
geçirilmiştir.
İlk olarak sahadan numuler alınarak ocak hakkında ön bilgi edinilmiş ve 2003 ve
2004 yıllarında karotlu sondaj faaliyetlerine başlanmıştır. Sondajlardan sahanın görünür
rezervi çıkartılmış ve ocağın hangi yöne doğru ilerleyeceği belirlenmiştir. Firmanın
ihtiyacı doğrultusunda yıllara göre üretim miktarları hesaplanmıştır. 2005 yılında o yıl
için ocağın üretim planlaması yapılmış ve sahada uygulanmıştır. Ayrıca, ocağın
basamaklandırılmasında ve üretimde kullanılacak makine parkı seçimleri ve
hesaplanması yıllara göre yapılmıştır.
Çalışmanın sonucunda; bu saha içersinde planlandığı gibi bir açık manyezit
ocağı açılmıştır. 2004 ve 2005 yıllarında ocaktan 22.778 ton ham manyezit üretimi
yapılmış, 2006 yılında ise şirket politikası gereği ocakta üretim durdurulmuştur. Firma
ilerleyen yıllarda ihtiyacı doğrultusunda Beylikova manyezit açık ocağından manyezit
üretimi yapabilir.
In this study, firstly, literature study related to magnesium element, magnesium
ore, magnesite reserves in our country and magnesite production methods are carried
out. Magnesit A.Ş. (MAŞ) producing raw magnesite and half finished product (sinter
and refractory mortar) is introduced. Secondly, the main topic of the thesis, the annual
production planning from 2003 to 2006 for Beylikova open pit owned by the firm in
Eskişehir Beylikova is prepared and applied.
Firstly, needed data about the pit by the samples from the ore was gained and
core drilling activates started in 2003–2004. The probable reserve was calculated by the
drillings results and the direction of the advance of the open pit was decided. The
production quantity according to the need of the company was annually determined.
The production planning was carried out and implemented on site for 2005. Moreover,
the machine park selection which is used in the benching and production stages, was
done according to the planned.
Finally, a magnesite open pit mine as projected and planned has been realized.
From this open pit mine, raw magnesite was produced 22.778 tons in 2004 and 2005. In
2006, the company was stopped the production because meeting raw magnesite from
other open pits. In future, whenever, raw magnesite production mat be continued from
Beylikova magnesite open pit depend on decision of company.
eng
info:eu-repo/semantics/openAccess
Manyezit
Manyezit Madenciliği
Üretim Planlaması
Magnesite
Magnesite Mining
Production Planning
Beylikova manyezit açık ocağının üretim planlaması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3360
2022-06-21T00:00:41Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Çelik, Recep
2022-06-20T05:39:56Z
2022-06-20T05:39:56Z
2005
http://hdl.handle.net/11684/3360
Bu çalışmada, Ömerler Yeraltı Ocağı'nda tam mekanize olarak çalışılan panolarda teçhizatların sökümü için üretim sonunda açılan söküm havesinin, pano hazırlığı esnasında söküm galerisi şeklinde açılarak duraylılığının sağlanabilirliği ve ekonomikliği araştırılmıştır.
Söküm havesi pano üretimi tamamlandıktan sonra, tahkimatların önünde, ayağa paralel olarak iki aşamada açılmaktadır. Söküm havesinin açılarak trapez kesitli tahkimatların yapılmasında, istenilen ölçülere ulaşmada sorunlar çıkmaktadır. Bunların olumsuz etkileri söküm esnasında kendisini göstermekte ve vardiyelerde çıkarılan tahkimat sayısı azalmaktadır. Söküm havesinin açılması süresinin de katılmasıyla mekanize pano teçhizatlarının taşınma süreci uzamakta, buna bağlı olarak da ayak gerisinden tehlikeli gazların çalışma ortamına gelmesi ve ayak arkasında biriken suyun çalışma ortamında birikmesi riskleri oluşmaktadır. Ayrıca, on haftalık taşınma sürecinde üretim de yapılamamaktadır.
Yaşanan sorunlara çözüm getirmek ve ekonomik kayıpları azaltmak amacıyla panonun üretim sınırında, pano hazırlığı yapılırken “söküm galerisi” açılması planlanmaktadır. Söküm galerisinin tahkimatının tasarımında kullanılacak veriler elde etmek amacıyla M3 nolu panoda ölçüm istasyonları kurulmuştur. Ayak önünde kömür içerisinde ayağın yaklaşımına bağlı düşey basınç değişimleri incelenerek ayağın söküm galerisine yaklaşırken arada kalacak kömür bloğunda oluşacak düşey gerilmeler, tahkimatlar üzerinde düşey basınç değişimleri ölçülerek söküm galerisinin tahkimatına etki edecek düşey basınçlar tespit edilmiştir. Yapılan konverjans ölçümleri ile söküm galerisi ve taban yollarında oluşacak konverjanslar belirlenmiştir.
Tahkimata gelen düşey basınçlar değerlendirilerek, söküm galerisini takviye edecek ilave tahkimatın tasarımı yapılmış, söküm galerisinin C100 konsantre beton kullanılarak hazırlanacak beton elemanlardan oluşan iki sıra beton blokla takviye edilerek duraylılığının sağlanabileceği sonucuna varılmıştır. Ayrıca, söküm için gerekli olan ön hazırlıklar söküm galerisinin hazırlanması sırasında tamamlanabileceğinden dört haftalık bir süre kazanılacak, bu süre üretimde değerlendirilebilinecektir.
In this thesis, as an alternative to the current application, the applicability of a newly designed gallery dismantling technique is proposed for the mechanized longwall panels of Ömerler Underground Coal Mine (Turkey).
In the current application, advancement face in front of the powered supports is opened in two-stages, along the longwall face after completion of panel extraction. However, major problems are faced with this application during supporting of the dismantling area. These problems are associated with the time spent for the opening of advancement face, the increased time period of moving the mechanized system, the emission of dangerous gases from the goaf side, and increased water income from the goaf. Another disadvantage of the current application is the production losses during this increased time of moving the mechanized system.
In order to be able to solve the above mentioned problems and thus reduce economical losses, it is suggested that a new dismantling gallery, designed at the end of longwall panels, should be opened during the development of headgate and tailgate. Convergence and vertical stress variation measurement stations have been located in M3 panel, in order to obtain relevant data for the design of the support system of the dismantling gallery.
The effects of the abutment stress changes on the coal seam block between dismantling gallery and longwall have been measured and evaluated. Also, vertical pressure changes and convergences on tailgate supports have been measured to determine its effect on the newly designed dismantling gallery. Also,
It has been concluded that stability of the dismantling gallery could be provided by using two rows of concrete blocks made of C100 concentrated cement. Also, since the moving procedure of the full-mechanized system is shortened about four weeks, the period devoted to coal production is increased.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Basınç
Konverjans
Yürüyen tahkimat
Söküm Galerisi
Yürüyen Tahkimat
Dismantling Gallery
Vertical Stress
Vonvergence
Powered Support
GLİ Ömerler mekanize ocakta yürüyen tahkimatın taşınmasının geliştirilmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3362
2022-06-21T00:00:39Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Gitmez, Ahmet
2022-06-20T05:42:31Z
2022-06-20T05:42:31Z
2005
http://hdl.handle.net/11684/3362
Dünya fosil kaynaklarından dogal gazın 65 yıl, petrolün 42 yıl ve kömürün 230 yıl
sonra tükenecegi tahmin edilmektedir. Dünya kömür rezervinin yaklasık yarısını
olusturan 475 milyar ton linyitin, 8,3 milyar tonu Türkiye’de bulunmaktadır. Türkiye
linyit rezervinin % 66’sı ise, 1.000-2.000 kcal/kg’lık düsük ısıl degere sahiptir. Bu
çalısmada, düsük kalite özelliklerine sahip, Seyitömer linyitleri ile ülkemizin kaliteli ve
düsük kükürt içerikli linyitlerinden olan Soma-Eynez linyitleri için, kalitenin
arttırılması amacı ile zenginlestirme tesis tasarımı yapılmıstır.
Öncelikle, kömür ve kömür madenciligi hakkında genel bilgi verilmis, kömür
zenginlestirmenin teknik ve ekonomik gerekçeleri ile termik santral açısından kömürün
zenginlestirilmesinin saglayacagı faydalar incelenmistir. Kömür yıkama yöntemleri ile
kömür yıkama tesislerinin tasarımları kısa bir sekilde degerlendirildikten sonra lavvar
tasarımına konu olan Seyitömer ve Soma linyit kömürlerinin yıkanabilirlik ve pazar
etütleri yapılmıstır. Daha sonra zenginlestirme tesis tasarım kriterleri ile proses ve
ekipman seçimleri gerçeklestirilmistir. Her iki linyit için de, zenginlestirme tesis
tasarımı, ekipman seçimi ve boyutlandırması yapılmıs, akım seması ve tesis kütle
denkligi sunulmustur. Kömür zenginlestirme tesisleri yatırım ve isletme maliyetleri
tahmini de yapılmıstır.
Tek basına tüvenan kömür olarak degerlendirilebilme imkânı olmayan Seyitömer
B-3 linyitleri, tasarlanan zenginlestirme tesisinde yıkandıktan sonra, termik santralin
taleplerine uygun ve santralin verimini artıracak nitelikte zenginlestirilerek, kalorisi
yükseltilmis satılabilir linyit elde edilebilmektedir. Tesis için yapılan maliyet
analizlerinde, bir yıl sona ermeden yatırım maliyet tutarının geri alınabilecegi
görülmektedir. Soma-Eynez linyitleri için yapılan zenginlestirme tesisi ürünleri, iri
kömürde ısınma yakıtı olarak, ince kömürde ise santral ve sanayi yakıtı olarak
kullanılabilme özelliklerini saglayacak niteliktedir.
It’s estimated that world fossil sorces of natural gas in 65 years, petrol in 42 years
and coal in 230 years will be consumed. Turkey has 8,3 billion tonnes of 475 billion
tonnes lignites which form approximately half of the world coal reserve. 66% of Turkey
lignite reserve, has 1.000-2.000 kcal/kg low thermo value.
In this study, mineral processing plant has designed for the purpose of increasing
quality for Seyitömer lignites that has low quality specifications, with Soma-Eynez
lignites which belong to our country’s quality and low sulphur content lignites.
Primarily, general information about coal and coal mining has given, benefits of coal
processing in point of technical and economical reasons of coal processing together with
thermic plant, has examined.
After coal washing methods and coal washing plants designs evaluated in a short
way, washability and market etudes of Seyitömer and Soma lignite coals that subject to
coal washing plant design, has performed. Afterwards criterias of processing plant
design has examined, selection of process and equipment has performed. For both
lignites, processing plant design, equipment selection and sizing has performed,
flowsheet and plant mass balance has submitted. Also costs estimation of investment and
operation for coal processing plants, has done.
Seyitömer B-3 lignites which can not be evaluated as run of mine coal by itself, after
washed in designed processing plant, processed in quality to increase efficiency of plant
and suitable according to thermic plant demands, increased calori sellable lignite is
obtained. Cost analysis which made for the plant, it is seen that investment cost amount
can be regained before end of one year.
Products of processing plant which made for Soma-Eynez lignites, has quality to
provide for coarse coal as heating fuel, for fine coal as plant and industrial fuel.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Linyit
Yıkanabilirlik
Zenginlestirme
Tesis tasarımı
Maliyet analizi
Lignite
Washability
Processing
Plant Design
Seyitömer ve Soma linyit kömürleri için zenginleştirme tesis tasarımı
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1792
2021-03-04T01:00:13Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Yiğit, Ercan
2021-03-03T13:02:16Z
2021-03-03T13:02:16Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/1792
The dust appearing on open pit mining is a vital problem not only for workers
health but also for working outputs of machines and equipments. Defining of dust
sources is the main matter to pay care on struggling with dustiness. On this thesis, it is
aimed to measure of dustiness standards in open pits. For this reason, dust measurement
rates specified in the pits of TKĐ institution which is performing on open pit mining in
our country are measured with the procedures of “ two way variance analysis” and
“Tukey”, and it is found out that there is no difference among the measured units and
the most dusty pit is the YLĐ. Furthermore it is pointed that there isn’t appearently a
difference among the years of measurement carried on carefully in CLĐ, but there is a
difference among the measured units and the most dusty unit is the driller machine
cubicle.
Açık isletme madenciliğinde ortaya çıkan toz, hem çalısanların sağlığı hem de
makine ve ekipmanların çalısma randımanları için çok önemli bir sorundur. Tozlulukla
mücadelede toz kaynaklarının belirlenmesi ise üzerinde önemle durulması gereken bir
konudur. Bu çalısmada, açık ocaklarda tozluluk kosullarının değerlendirilmesi
amaçlanmıstır. Bunun için, ülkemizde açık isletme madenciliği yapan Türkiye Kömür
Đsletmeleri (TKĐ) kurumuna bağlı isletmelerde belirlenmis olan toz ölçüm değerleri “Đki
Yönlü Varyans Analizi” ve “Tukey” testi ile değerlendirilmis ve ölçüm yapılan birimler
arasında bir farklılık olmadığı, isletmeler arasında farklılık olduğu ve en fazla toz
oranına sahip olan isletmenin Yeniköy Linyit Đsletmesi (YLĐ) olduğu saptanmıstır.
Ayrıca detaylı bir sekilde incelenen Çan Linyit Đsletmeleri (ÇLĐ)’nde de ölçüm yapılan
yıllar açısından bir farklılık olmadığı, ölçüm yapılan birimler açısından farklılık olduğu
ve en fazla toz oranına sahip olan birimin de delici makinesi kabini olduğu
belirlenmistir.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İki Yönlü Varyans Analizi
Toz
Açık İsletme Madenciliği
Açık ocaklarda toz koşullarının istatistiksel analizi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3792
2022-07-23T00:00:16Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Gürsoy, Yaşar Hakan
2022-07-22T11:33:16Z
2022-07-22T11:33:16Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/3792
Jameson flotation cell is a type of flotation device that has a high flotation
performance and used for fine grained minerals having problematic flotation behavior. While
micro events of flotation occur into a downcomer, which differ from other flotation devices in
point of operation principles and design, beneficiation occurs into the cell part by separation
of gangue minerals and aggregates.
There are several equipment parameters, i.e. cell diameter, downcomer diameter,
nozzle diameter, hold-up into the downcomer, plunging length of downcomer, feed, tailing
and wash water flowrates, effect the recovery of the Jameson cell, which is used for
beneficiation of various metallic and industrial raw materials in pilot and full scale. This study
carried out to investigate these parameters in a detail and to show the beneficiation
possibilities of the metallic ores liberated in fine sizes by the use of Jameson cell is a
newcomer flotation device for our country.
In the complex copper-zinc flotation; mineralogical structure of ore, suitable liberation
size of minerals, reactive selection and technological structure of flotation device are
considerably important. In the present study; fine grained complex copper-zinc ore of Doğu
Karadeniz Region, which has problematic flotation behavior due to the very fine size and
quick oxidation problem, was used. Beneficiation possibilities of the ore, by using the
Jameson cell, were examined by determining the liberation size with macroscopic method and
flotation. Effects of the solid ratio, downcomer plunging length, jet length and bias factor, are
the effective parameter on flotation recovery and grade, were investigated in this study.
According to experimental study; Jameson flotation cell can be effectively used for fine
grained complex lead-copper-zinc ores.
Jameson Flotasyon Hücresi, flotasyonu sorunlu olan ince taneli minerallerin
zenginlestirilmesinde kullanılan ve flotasyon performansı yüksek bir alettir. Çalısma
prensipleri ve dizaynı açısından diğer flotasyon makinelerinden farklılıklar gösteren Jameson
hücresinin düsey borusunda tane ve kabarcık arasında gelisen flotasyonun mikro olayları,
hücre kısmında ise agrega ve gang minerallerinin birbirinden ayrıldığı zenginlesme
gerçeklesir.
Çesitli metalik minerallerin ve endüstriyel hammaddelerin flotasyonunda pilot ve
endüstriyel boyutta basarı ile kullanılan Jameson hücresinde, hücre çapı, düsey boru çapı,
nozzle çapı, düsey boru içinde olusan hold-up miktarı, düsey boru dalma derinliği, besleme,
atık ve yıkama suyu debileri gibi verimi etkileyen birçok aletsel parametre vardır. Bu
parametrelerin ayrıntılı olarak incelenmesi ve ülkemiz için yeni bir teknoloji olan Jameson
flotasyon hücresinde ince boyutlarda serbestlesen metalik cevherlerin zenginlestirilebilirliğini
görmek amacıyla bu çalısma gerçeklestirilmistir.
Kompleks bakır-çinko flotasyonunda, cevherin mineralojik yapısı, minerallerin uygun
serbestlesme boyutu, kullanılacak reaktif seçimi ve kullanılacak flotasyon aletinin teknolojik
yapısı oldukça önemlidir. Bu çalısma kapsamında flotasyonu özellikle oksitlenme ve tane
boyutundan dolayı sorunlu olan Doğu Karadeniz Bölgesi ince taneli kompleks sülfürlü bakırçinko
cevheri çalısılmıstır. Cevherin serbestlesme boyutu mikroskobik ve flotasyon
yöntemiyle tespit edilerek Jameson hücresinde zenginlestirilebilme olanakları arastırılmıstır.
Flotasyon verimi ve konsantre tenörü üzerine çalısma parametreleri olan; katı oranı,
düseyboru dalma derinliği, jet uzunluğu ve bias faktörünün etkileri incelenmistir. Yapılan
deneysel çalısmaların sonuçlarına göre, Jameson flotasyon hücresinin ince taneli kompleks
sülfürlü kursun-bakır-çinko cevherlerinin zenginlestirilmesinde kullanılabileceği görülmüstür.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Jameson Flotasyon Hücresi
Flotasyon Verimi
Cu-Zn Flotasyonu
Jameson Flotation Cell
Flotation Recovery
Cu-Zn Flotation
Jameson flotasyon hücresinde ince taneli kompleks bakır cevherlerinin zenginleştirilebilirliği
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3384
2022-06-21T00:00:58Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Çevik, Erkan
2022-06-20T10:26:50Z
2022-06-20T10:26:50Z
2006
http://hdl.handle.net/11684/3384
Tali havalandırma giriş veya dönüş havasının vantüpler içinde taşınmasıyla gerçekleştirilir. Vantüp hatlarının birçok ek yeri içermesinden dolayı hava kaçaklarının tamamen önlenmesi imkansızdır. Uzun galeriler için tali havalandırma sistemlerinde çoğunlukla çoklu vantilatörler kullanılmaktadır. Vantilatörler, birbirlerinden ayrı, sabit veya değişken uzaklıklarda kurulurlar. Kaçaklı vantüplerde hava akış problemlerinin analizi için birçok metot ileri sürülmektedir. Bu metotların karmaşık olmasından dolayı analizler çoğunlukla bilgisayar paket programları yardımıyla yapılmaktadır. Bu çalışmada, vantüp ve kaçak yollarını seri – paralel devre olarak kabul eden metot seçilmiş ve bu metodu esas alarak geliştirilmiş bir bilgisayar programı kullanılmıştır.
Tali havalandırılan bir galerideki koşulları tasarlayabilmek için GLİ (Garp Linyitleri İşletmesi) Ömerler yeraltı kömür ocağında yerinde ölçüm çalışmaları yapılmış ve çalışma için gerekli veriler toplanmıştır. Veriler bilgisayar programına girilmiş, ölçülen ve hesaplanan değerlerin birbirine oldukça yakın olduğu bulunmuştur.
Uzun galeri arınlarına ulaşan debi üzerinde etkili faktörler lineer regresyon analizi kullanılarak incelenmiştir. Sonuç olarak, galeri arınına yeterli debinin ulaştırılmasında vantüp çapının büyük öneme sahip olduğu bulunmuştur. Ayrıca bu çalışmada incelenen vantilatörler için özellikle uzun vantüp hatlarında vantilatör seçiminin önemli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu çalışmada TTK (Türkiye Taş Kömürü)’ dan elde edilen veriler kullanılarak çoklu doğrusal regresyon analizi yöntemiyle arına ulaşan debiyi belirleyebilmek için bir denklem geliştirilmiştir. Geliştirilen denklemin % 83.5 belirlilik seviyesinde kullanılabileceği bulunmuştur.
Auxiliary ventilation is performed by carrying intake or return air in ducts. The
complete elimination of air leakage from or into the ducting system is impossible due to
duct quality and numerous joints in ducting system. The auxiliary ventilation systems
for long drivages often require the use of multiple fans. Fans are installed in series and
separated from each other in fixed or variable lengths. There are many methods
proposed for the analysis air flow problems in leaky ducts. Due to the lengthy
calculations, computers are often needed to conduct the analyses. In this study, a
method known as ‘‘series–parallel combination of the duct and leakage path’’ has been
introduced and a computer program has been developed based on this method.
In order to design the conditions of an auxiliary ventilated drivage, in situ
measurement have been made in Western Lignite Enterprises (GLI) OMERLER
underground coal mine (Turkey) and the related data necessary for this study was
collected. The developed program was tested using these data, and it was found that the
measured and calculated values are quite close.
The effective operational parameters governing auxiliary ventilation have been
investigated and the effects of these variables on the volume rate of air flow reaching
long drivage face have been examined by using linear regression analysis. Finally, it
was concluded that the increase of duct diameter has prime importance in achieving the
adequate air flow to the face and that for the auxiliary fans considered in this study the
selection of fan does not greatly affect the volume rate reaching the face in a long duct
line.
In addition, the related data have been obtained from the Turkish Hard Coal
Enterprises and an equation has been developed to determine the volume rate of airflow
delivered to the face by using multiple linear regression analysis. It has been found that the equation will be used the 83.5 % R2.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Tali havalandırma tasarımında etkili faktörlerin belirlenmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1986
2021-03-11T01:00:45Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Akkoyun, Özgür
2021-03-10T08:08:45Z
2021-03-10T08:08:45Z
2006
http://hdl.handle.net/11684/1986
Bu çalışmada mermer işleme tesisleri üretim sistemi ayrıntılı olarak
incelenmiştir. Mermer işleme tesisleri üretim sistemi üretim adımlarına ayrılarak, bu
adımlarda meydana gelen faaliyetlerin maliyetleri hesaplanabilir basit eşitlikler haline
getirilmiştir.
Bu eşitlikler kullanılarak doğal taş işleme tesisleri üretim sistemleri içerisinde
ortaya çıkan kalite maliyetleri tespit edilip sınıflandırılmıştır. Ayrıca üretim sistemi
kalite maliyetleri açısından optimizasyona tabi tutulmuş ve bu optimizasyona bağlı
olarak bir üretim planlaması önerilmiştir.
Çalışmada ayrıca mermer işleme tesislerinde üretim kontrolünde kullanılmak
üzere geliştirilen bir bilgisayar yazılımı tanıtılmıştır. Yazılım kullanılarak her türlü
üretim faaliyetinin maliyeti, kalite maliyetleri ve toplam maliyetler ayrıntılı olarak
hesaplanabilmekte ve sistem yazılım içerisine yerleştirilen istatistiksel proses kontrolü
gibi kontrol araçları ile kontrol edilebilmektedir.
Mermer işleme tesisleri üretim sistemi içerisinde ortaya çıkan kalite maliyetleri
klasik muhasebe kayıtları içerisinde gösterilememekte, kalite maliyetleri diğer maliyet
kalemleri arasında gizli kalmaktadır. Kalite maliyetlerini muhasebe kayıtlarında
göstermek için muhasebe kayıt sisteminde bazı değişiklikler yapılmış ve bu maliyetlerin
yazılımda gösterilmesi için bir pencere eklenmiştir. Kalite maliyetleri ortaya
çıkarıldıktan, sınıflandırıldıktan ve kayıt altına alındıktan sonra kalite maliyetlerine
bağlı bir üretim sistemi optimizasyonu kullanılmış ve toplam maliyetlerde düşüş
sağlayan bir üretim planlaması önerilmiştir. Optimizasyonu gerçekleştirmek için
programdan LINGO paket programına bağlantılar kurulmuştur.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Mermer İşleme
Üretim Oprtimizasyonu
Mermer işleme tesislerinde kalite maliyetlerine bağlı üretim optimizasyonu
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1960
2021-03-11T01:00:51Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Adıyaman, Yasin
2021-03-10T07:11:35Z
2021-03-10T07:11:35Z
2006
http://hdl.handle.net/11684/1960
Bu çalışmada Etibor A.Ş. Hisarcık Đşletmesi Atıklarının Porselen Karo
üretiminde kullanım olanakları araştırılmıştır. Bu amaçla atıklar (baraj atığı ve pasa),
standart granit yer karosu bünyesine %0,5, %1, %1,5, %2, %4’lük artışlar halinde ilave
edilmiştir. Atıkların ilavesiyle elde edilen ürünlerin fiziksel özellikleri, standart
reçeteden elde edilenlerle karşılaştırılmıştır. Atık ilaveli ve standart reçeteden elde
edilen bazı ürünlerin XRD analizleri de yapılmıştır.
Teknolojik testlerin sonucunda, baraj atığı ve pasa ilaveli bünyelerin standart
bünyeye göre toplam küçülmesinin, yoğunluğunun ve su emme değerlerinin azaldığı,
kuru ve pişmiş mukavemetinin arttığı görülmüştür. Bu değişikler, baraj atığı ve pasanın
içinde B2O3 değerini yüksek miktarda bulunması, buna bağlı olarak camsı fazın ve
sinterleştirme özelliklerinin standart bünyeye göre daha iyi olduğunu göstermesi ile
açıklanmıştır.
Renk değerleri ölçümleri sonucunda baraj atığı ve pasa ilaveli reçetelerin
standart reçeteyle kıyaslanmasında renk değerlerinde çok küçük oranda değişim
gözlenmiştir. Bu oran ihmal edilebilir derecededir. Atık ilaveli pişmiş numunelerin
X ışını difraksiyonu ile yapısal incelemelerine bakıldığında standart reçeteye göre
önemli bir faz değişiminin olmadığı tespit edilmiştir.
.
Yapılan bu çalışmalar sonucunda Hisarcık işletmesi baraj atığı ve pasanın granit
seramik yer karosu bünyesinde kullanılabilirliği ortaya çıkmıştır. Ayrıca atık ve pasa
ilavesinin pişme sıcaklığını düşürücü yönde önemli bir etkisinin bulunmadığı
saptanmıştır.
In this study, possible utilization of Etibor A.Ş. Hisarcık Company’s Wastes in
Granite floor tile fabrication was investigated. For this purpose, wastes (barrage waste
and residue) were added to floor tile body formulation as 0.5, 1, 1.5, 2 and 4% weight
ratios. Some of the important technological properties of products obtained from waste
added body formulations were measured and compared with the product obtained from
standard body formulation. Initial standard technological tests were followed by
structural analyses using x-ray diffraction (XRD).
According to the results of technological tests, it was observed that total
shrinkage, density and water absorption values of products obtained from waste added
body formulations were decreased while dry and firing strength values increased
compare to product obtained from standard body formulation. This was attributed to
higher B2O3 content of the wastes causing better glassy phase and synterisation
properties.
Results of color measurements showed that there was a small change in color
value compare to the product obtained from standard body formulation. This change
was negligible. In addition, XRD analysis of products obtained from waste added and
standard body formulations revealed that there was not any important phase change in
between.
As a result of this study, it is concluded that Etibor A.Ş. Hisarcık Company’s Wastes
could be used in granite floor tile fabrication without altering firing temperature
behaviour
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Hisarcık İşletmesi
Etibor A.Ş
Etibor A.Ş. Hisarcık işletmesi atıklarının porselen karo üretiminde kullanımının araştırılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3825
2022-07-27T00:01:04Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Aytekin, Recai
2022-07-26T05:29:42Z
2022-07-26T05:29:42Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/3825
Bu çalışmada, ülkemizde Bodrum bölgesinde üretilen kayrak taşlarının fiziksel
ve mekanik özelliklerinin belirlenmesi, yapı taşı olarak kullanılan kayrak taşlarının
uygulamalarının kullanışlılığı ve kayrak taşlarının değerlendirilebilirliği araştırılmıştır.
Bu amaç doğrultusunda, kayrak taşlarının oluşumları, üretim şekilleri, uygulama
şekilleri, ülkemiz sınırları içerisinde bulunduğu bölgeler, kayaç sınıflandırmasının
yapılması hakkında bilgiler verilmiş, kayrak taşları üzerinde literatür araştırmaları ve
fiziko-mekanik deneyler yapılmıştır. Kayrak taşlarının bazı fiziksel ve mekanik
özelliklerini belirleyebilmek amacıyla, kayrak taşları üzerinde, sürtünme ile aşınma
kaybı, basınç mukavemeti, birim hacim kütlesi, su emme, görünen porozite, don sonu
basınç mukavemeti deneyleri yapılmıştır. Yapılan deneylerin sonuçlarıyla, mevcut
doğal taş standartlarında verilen değerler karşılaştırılarak, kayrak taşlarının doğal taş
standartlarına uygun olup olmadığı değerlendirilmiştir.
Kayrak taşlarının, mineral içeriklerini bulabilmek için, ince kesit üzerinden
kantitatif modal mineralojik-petrografik analiz, X ışınları kırınımı yöntemi ile standart
kalitatif mineral analizi ve X ışınları flüoresansı deneyleri yapılmıştır.
This study is to determine, the physical and mechanic properties of the slate
stones which are produced in our country, Bodrum area, to evaluate the use of slate
stones used on construction and appraisal of the slate stones.
In this purpose, the information regarding the formation of the slate stones,
methods of productions, application ways, the areas where available in our country,
classification of the rocks informations are provided, literature work and physicomechanical experiments are carried out. In order to determine some of the physical and
mechanical properties of slate stones, loss of wear by friction, uniaxial compressive
strength, mass of the unit volume, water absorption, visible porosity, compressive
strength after freeze tests are carried out. By comparing the test results, with the values
given on natural stone standards, it is evaluated whether the slate stones are complying
with natural stone standards.
To find mineral contents of slate stones, quantitative modal mineralogicalpetrographical analysis on thin cross-sections, qualitative mineral analysis with X rays
diffraction method and X rays fluorescent tests are carried out.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kayrak Taşı
Kayrak Taşlarının Fiziko-Mekanik Özellikleri
Kayrak Taşlarının Değerlendirilebilirliği
Slate Stone
Physico–Mechanical Properties Of Slate Stones
Evaluation Of Slate Stones
Bodrum Yalıçiftlik beldesi Alazeytin Köyü kayrak taşlarının fiziko-mekanik özellikleri ve değerlendirilebilirliği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3831
2022-07-27T00:00:45Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Beyhan, Sunay
2022-07-26T05:42:50Z
2022-07-26T05:42:50Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/3831
Bu çalışmada, kaya malzemesi dayanım özelliklerini belirlemeye yönelik olarak,
E.L.İ. Soma ve G.L.İ. Tunçbilek bölgesine ait, ana kütleyi temsil edecek şekilde
seçilmiş ve doğal ortam şartlarına göre koşullandırılmış deney örnekleri üzerinde üç
eksenli basınç deneyi yapılmış ve RocLab paket programı ile kaya malzemesi yenilme
ölçütü parametreleri belirlenmiştir. Buna göre, yeraltı madencilik tasarımları için
Tunçbilek bölgesine yönelik olarak mi malzeme sabiti 5.36+1, tek eksenli basınç
dayanımı (σci) 28.7 MPa, içsel sürtünme açısı (φ) 35.7°, ve kohezyon (c) 6.85 MPa,
Soma bölgesi için ise mi malzeme sabiti 10.8, tek eksenli basınç dayanımı 83.4 MPa,
içsel sürtünme açısı 43.8° ve kohezyon da 16.3 MPa olarak önerilmiştir. Ayrıca,
koşullandırma çalışmalarına göre Tunçbilek bölgesine ait örneklerin iklimlendirme
dolabıyla en uygun yapay koşullandırma şartının 17.6°C ve %90 RH olduğu
belirlenmiş, Soma bölgesi için örneklerin suya doygun olarak koşullandırma
yapılmasının uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Deneysel çalışmalar sonucunda, hem
bölgeler arasında hem de aynı kaya kütlesi içerisinde görülen dayanım farklılıklarının
sebepleri mineralojik ve kimyasal özellikler gibi faktörler de göz önüne alınarak analiz
edilmiş, çalışma bölgeleri arasındaki dayanım farklılıklarının kalsiyum karbonat ve kil
içeriklerinden kaynaklandığı belirlenmiştir. Ayrıca, nemlilik-üç eksenli basınç
dayanımı ilişkisi incelenmiş ve nemin dayanım üzerinde olumsuz etki yaptığı
belirlenmiştir. Bunun yanında, örneklerin ıslanma-kuruma süreçlerinde meydana gelen
değişim ile dayanım özellikleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amacıyla, suda
dağılmaya karşı duraylılık deneyleri yapılmış ve suda dağılabilirliği yüksek olan
örneklerin dayanımlarının düşük olduğu tespit edilmiştir. Son olarak, Tunçbilek bölgesi
marn kaya malzemesi yenilme ölçütü parametrelerine göre, nemliliğin dayanım üzerine
etkisini değerlendirmek amacıyla sayısal modelleme analizleri yapılmış, kohezyon ve
içsel sürtünme açısının galeri çevresindeki gerilme dağılımları ve yerdeğiştirmeleri
üzerindeki ortak etkisi belirlenmiştir.
In this study, the samples which represent the parent rock were taken from E.L.I.
Soma and G.L.I. Tuncbilek districts in order to determine the strength properties of rock
material. These samples were conditioned so as to be in their natural condition. After
they were subjected to triaxial compression tests, the failure criterion parameters of rock
materials were determined by using RocLab software. According to the software
outputs, for the values of intact rock material parameters to be used in any underground
mining project or design which performed in Tuncbilek region have been proposed as
5.36+1 for the material constant (mi), 28.7 MPa for uniaxial compressive strength (σci),
35.7° for internal friction angle ( ) and 6.85 MPa for cohesion (c). Also, the values of
rock mass parameters for Soma region were determined as 10.8 for mi, 83.4 MPa for
σci, 43.8° for and 16.3 MPa for c. Depending on the conditioning tests, it was
concluded that the most convenient artificial conditioning stipulations for samples taken
from Tuncbilek region were 17.6°C and 90% relative humidity (RH) in conditioning
apparatus. In addition, it was concluded that the samples of Soma region should be
conditioned in water. As a result of the experimental studies, the sources of strength
differences encountered in both studied regions and in the same rock mass were
analyzed by taking into consideration the mineralogical and chemical properties. It has
been determined that strength differences resulted from calcium carbonate and clay
contents of the rocks. In addition, the relation between the moisture content and triaxial
compression strength of the rocks were investigated, and it has been found that the
strength of the rock reduced when the moisture content of the rock material increased.
Furthermore; samples were exposed to slake durability tests to determine the strength
changes of samples during wetting and drying process. It has been determined that the
strength of the material decreased when its slake durability value increased. Finally;
according to failure criterion parameters of marl rock material taken from Tuncbilek
region, numerical analysis have been made to evaluate the effect of moisture content on
strength, and the combined effect of cohesion and internal friction angle on the stress
distributions and displacements around a gallery was determined.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Marn
Kaya Malzemesi
Koşullandırma
Üç Eksenli Basınç Dayanımı
Nemlilik
Marl
Rock Material
Conditioning
Triaxial Compressive Strength
Humidity.
G.L.İ. ve E.L.İ. marn kaya malzemelerinin üç eksenli basınç dayanımına bağlı özelliklerinin belirlenmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3832
2022-07-27T00:00:56Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kasap, Yaşar
2022-07-26T05:44:31Z
2022-07-26T05:44:31Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/3832
The key to remain independent as much as possible from the viewpoint of the
energy potential, which is effective in social improvement and development of the
countries, is to build up own national resources as far as possible. In Turkiye, the main
natural energy resource is the coal. To increase the coal production existing reserves
must be functioned at their maximum efficiency optimum, via the productivity
improving works.
The productivity can be increased by the efficient use of the resources. Many
different types of analyses have been developed for the usage of firms and companies to
dispose their resources more efficiently. In this study, use of the Data Envelopment
Analysis (DEA) has been evaluated to be the more appropriate one because of its
superiorities. Besides, the effect of non-discretionary factors on the development of
efficiency and productivity are mentioned. The efficiency of eight lignite enterprises of
the Turkish Coal Enterprises are determined by using the Banker-Morey (1986) and
Fried-Lovell (1996) and Muniz (2002) models that take non-discretionary factors into
account. Banker-Morey model is analyzed only on the certainty assumption, however
Fried-Lovell and Muniz model attracted attention into some uncertainties of the mining
sector and examined both in certainty assumption, and in the risk and the uncertainty
environment. By the assistance of the achieved sensitivity analyses, some
recommendations are made to unsuccessful enterprises. GAMS (General Algebraic
Modeling System) program is used to solve the linear decision models that form the
basis of the analyses.
As a result of the study, efficiency averages of the examined enterprises are
founded as 100 % via the Banker and Morey model on the certainty assumption.
However Fried-Lovell and Muniz model, in which efficiency values of the units are
tried to be fixed by taking different conditions formed by uncontrollable inputs into
account, efficiency average of the same enterprises are founded as 85,7 %. Besides, it is
determined that the model is more advantageous than the Banker and Morey model as it
presents detailed information about the cause of the inefficiency, i.e. non-discretionary
factors or technical inefficiency.
In the risk and uncertainty environment, probable values of non-discretionary
parameters are determined by the Monte Carlo simulation method. When these values
are evaluated in the Fried-Lovell and Muniz model have a efficiency average of 86,5 %
and it is observed that the results are not much different than the results of the certainty
suggestion.
Ülkelerin kalkınmasında ve toplumsal gelişiminde etkili olan enerji potansiyeli
açısından olabildiğince bağımsız kalabilmenin anahtarı, kendi öz kaynaklarını
geliştirmeleridir. Ülkemizde de enerjinin ana kaynağı olan kömürün üretiminin
artırılabilmesi için mevcut rezervlerin verimlilik arttırıcı çalışmalarla optimum şekilde
işletilmesi gerekmektedir.
Verimlilik artışı kaynakların etkin kullanımı ile sağlanabilmektedir. Etkinlik
değerlendirmesinde birçok analiz geliştirilmesine rağmen sahip olduğu üstünlükler
sebebiyle Veri Zarflama Analizi’nin (VZA) kullanılması uygun görülmüştür. Ayrıca
verimlilik ve etkinlik gelişiminde kontrolümüz dışındaki faktörlerin de etkili olduğuna
dikkat çekilerek Türkiye Kömür İşletmeleri (T.K.İ.) Kurumuna ait sekiz adet linyit
işletmesinin etkinlikleri, kontrol edilemeyen faktörleri göz önünde bulunduran, BankerMorey (1986) modeli ile Fried-Lovell (1996) ve Muniz (2002) modeli kullanılarak
belirlenmiştir. Banker-Morey modeli, sadece belirlilik varsayımında analiz edilirken,
Fried-Lovell ve Muniz modeli madencilik sektörünün içinde bir takım belirsizlikler
barındırdığına dikkat çekilerek hem belirlilik varsayımında hem de risk ve belirsizlik
ortamında incelenmiştir. Yapılan duyarlılık analizleri ile başarısız olan işletmelere
önerilerde bulunulmuştur. Analizlerin temelini oluşturan doğrusal karar modellerinin
çözümünde GAMS (General Algebraic Modeling System) paket programı
kullanılmıştır.
Yapılan çalışmalar sonucunda; belirlilik varsayımında incelenen işletmelerin
etkinlik ortalaması Banker ve Morey modelinde % 100, kontrol edilemeyen girdilerin
oluşturduğu farklı koşulları dikkate alarak ünitelerin etkinlik değerlerini düzeltilmeye
çalışan Fried-Lovell ve Muniz modelinde % 85,7 olarak bulunmuştur.
Ayrıca bu modelin işletme etkinsizliklerinin kontrol edilemeyen faktörlerden mi, yoksa
teknik etkinsizlikten mi kaynaklandığı konusunda ayrıntılı bilgi vermesi sebebi ile daha
avantajlı olduğu belirlenmiştir.
Risk ve belirsizlik ortamında, kontrol edilemeyen parametrelerin olasılıklı
değerleri Monte Carlo benzetim yöntemi ile belirlenmiştir. Elde edilen bu veriler FriedLovell ve Muniz modelinde değerlendirildiğinde % 86,5’lik etkinlik ortalaması ile
sonuçların belirlilik varsayımında ulaşılan sonuçlardan çok da farklı olmadığı
gözlenmiştir.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kömür Sektörü
Veri Zarflama Analizi
Etkinlik
Kontrol Edilemeyen Faktörler
Coal Sector
Data Envelopment Analysis
Efficiency
Non-Discretionary Factors
Türkiye kömür madenciliğinde etkinlik ve verimlilik gelişimi: Veri zarflama analizi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1972
2021-03-11T01:00:19Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Yerel, Süheyla
2021-03-10T07:23:35Z
2021-03-10T07:23:35Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/1972
Bu tez çalışmasında, tek ve çok değişkenli maden yataklarında, sınır tenör ve
sınır safsızlık seçeneklerine bağlı olarak maden yatağının ekonomik değerlendirmesinde
önemli karar değişkenleri olan tonaj oranı ve ortalama safsızlığın belirlenmesi için
matematiksel eşitlikler geliştirilmiştir. Bu eşitlikler; maden yatağındaki minerallerin tek
değişkenli normal, tek değişkenli lognormal, iki değişkenli normal, iki değişkenli
lognormal ve hibrid iki değişkenli (normal-lognormal) dağılıma uyduğu durumlar için
ayrı ayrı belirlenmiştir.
Sınır safsızlığa ilişkin geliştirilen eşitlikler kullanılarak, Beylikova manyezit
yatağından alınan sondaj karotlarının analiz değerleri ile uygulama çalışması
yapılmıştır. Uygulama çalışması için, öncelikle alınan sondaj karot analiz değerleri esas
alınarak maden yatağı eşit aralıklara bölünmüş ve her kısım için ortalama değerleri
hesaplanmıştır. Daha sonra bu ortalama değerler maden yatağının sınır safsızlık karar
değişkenlerinin belirlenmesinde kullanılmıştır.
Maden yatağına ait sınır safsızlık karar değişkenleri, öncelikle her bir bileşen
için ayrı ayrı tek değişkenli olarak belirlenmiştir. Daha sonra bileşenlerin birbirleriyle
bağımlı ve bağımsız oldukları durumlar için sınır safsızlık karar değişkenleri
hesaplanmıştır. Bu hesaplamalar yapıldıktan sonrada değişkenlerin tek ve iki değişkenli
(bağımlı-bağımsız) durumları için hesaplanan tonaj oranları ve safsızlık ortalamaları
arasındaki belirliliği saptamak için regresyon- korelasyon analizi yapılmıştır.
Regresyon-korelasyon analizi sonuçları incelendiğinde, sınır safsızlık karar
değişkenlerine ait değerler değişkenlerin tek - iki değişkenli olma durumuna ve
değişkenler arasında bağımlılık olup olmadığı duruma göre farklılık gösterdiği
belirlenmiştir. Bundan dolayı, maden yatağına ait sınır safsızlık karar değişkenlerini
belirlemeden önce, değişkenlerin arasında bağımlılık olup olmadığına dikkat edilmesi
gerektiği sonucuna varılmıştır.
In this thesis study, mathematical equations were developed to specify tonnage
rate and average impureness important in economical evaluation of mineral deposit
according to the alternatives of cutoff grade and cutoff impureness at mineral deposits
with one and multiple variables. These equalities were determined separately for the
situations appropriate for distributions with normal variable, lognormal variable, normal
two variables, lognormal two variables and hybrid two variables (normal-lognormal).
A practice work was conducted with drilling carotene analysis results taken from
Beylikova magnesite deposit. For this study, mineral deposits were firstly divided into
distances using results. Then, the distance cutting magnesite were reserved and used to
specify cutoff impureness decision variables of the deposit.
The cutoff impureness decision variables belonging to the deposit were at first
determined for each compound separately as with variable. Then, cutoff impureness
decision variables were calculated for the situations in which compounds were either
dependent to each other or not. After this calculation, regression-correlation analysis
was made to determine the difference between tonnage rates and impureness average
rates calculated for different situations.
When the results of regression-correlation analysis were studied, it was found
out that values of cutoff impureness decision variables changed according to the
situations in which variables were with mono or two variables, and if there was a
connection between dependence and independence of compounds with each other.
Therefore, before specifying the cutoff impureness decision variables belonging to the
mineral deposit, it should be taken into account that if there is a dependence between
variables.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Sınır Tenör
Sınır Safsızlık
Çok değişkenli maden yataklarında sınır değer karar değişkenlerinin belirlenmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1881
2021-03-10T01:06:20Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Özyurt, Zebibe
2021-03-09T12:22:59Z
2021-03-09T12:22:59Z
2006
http://hdl.handle.net/11684/1881
Bu çalışmada, termik santrallerden elde edilen atıklardaki iz elementlerin çevresel etkileri araştırılmıştır.
Türkiye’deki termik santrallerde kullanılan kömürün yanması sonucu her yıl büyük miktarda uçucu kül atık olarak doğal çevreye bırakılmaktadır. Atık olarak oluşan uçucu kül ve kazan altı külleri farklı çevresel sorunlara yol açmaktadır. Bu sebeple uçucu külün çeşitli alanlarda kullanılması ve değerlendirilmesi çok önemlidir. Uçucu külün atık sulardan ağır metallerin uzaklaştırılması, çimento ve asfalt katkı maddesi gibi kullanım alanlarına sahip olduğu bilinmektedir.
Termik santrallerde kömürün yanmasıyla; kömürle birlikte bulunan kirliliğe sebep olma potansiyeline sahip As, Cd, Ga, Ge, Pb, Sb, Se, Sn, Mo, Ti ve Zn gibi toksik iz elementler atıklara (cüruf, kül ve gaza) transfer olurlar. Birçok zehirli elementi içeren uçucu küller ve kazan altı külleri toplama havuzlarında yada yığınlar halinde depolanmaktadır. Kül havuzları veya yığınlardan hareket eden çözülebilir metal iyonları ve bileşiklerinden dolayı; toprak, yüzey ve yer altı suyunun potansiyel kirlenmesi büyük çevresel sorunlar yaratır.
Termik santrallerden üretilen ağır metallerin neden olduğu çevresel etkileri araştırmak amacıyla kül örneklerine; TCLP, ASTM, CEN gibi liç yöntemleri uygulanarak küllerin zehirlilik potansiyelleri tespit edilebilir. Laboratuvar koşullarında kömürün yanması sonucunda ortaya çıkan gaz fazın içerdiği toksik elementler saptanabilir.
In this study, environmental effects of the trace elements in the wastes of the power plants have been searched.
As a result of the coal burning in the power plants in Turkey every year a considerable amount of fly ash has been left to the environment as waste. Fly ash and the bottom ash left as waste causes different environmental problems. For this reason using and evaluation in various fields of fly ash is very important. It is known that fly ash can be used in various fields such as removing heavy metals from wasted waters, or as an additive for the cement or the asphalt.
In power plants when the coal is burned, together with the coal, toxic trace elements such as As, Cd, Ga, Ge, Pb, Sb, Se, Sn, Mo, Ti and Zn, which has the potential to cause pollution, is transferred into waste (slag, ash and gas). Fly ash and the bottom ash containing a lot of toxic elements are collected in pools or as piles. Because of the resolvable metal ions or compounds moving from the pools or the piles, potential pollution of the soil, surface or ground waters causes big environmental problems.
In order to examine the environmental impacts caused by the heavy metals produced in the power plants, poison potential of the ashes can be measured by applying leaching methods such as TCLP, ASTM and CEN to the ash samples. In the laboratory environment toxic elements that gas phase coming out of the coal burning contains can be measured.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Termik Santral Atıkları
İz Elementleri
Termik santral atıklarındaki iz elementlerin çevresel etkileri
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3918
2022-07-28T00:01:25Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Şimşek, Ozan
2022-07-27T12:01:07Z
2022-07-27T12:01:07Z
2006
http://hdl.handle.net/11684/3918
Yapılan çalışmada Kırka boraks işletmesinde üretilmekte olan konsantre tinkal’in
uygulanan mevcut yöntemlerden farklı olarak ısıl işlemler yardımıyla dekripitasyon
yöntemleriyle zenginleştirilebilirliğinin araştırılması amaçlanmıştır.
Çalışmada ilk önce bor mineral ve bileşiklerinden bahsedilmiş, Türkiye ve
dünyada ki bor rezervleri, üretim, tüketim ve ticaretine değinilmiş ve Türkiye’de ki bor
üretim tesisleri incelenmiştir.
Patlatma deneylerinde kullanılmak üzere Kırka konsantratör tesisi ara stok
binasından alınan % 25-26 B2O3 içerikli tüvenan tinkal numunesi Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi cevher hazırlama laboratuarlarında bulun Lenton marka laboratuar tipi sabit
fırında patlatma işlemine tabi tutulmuştur.
Deneylerde tinkal’in ısıtıldığında kristal suyunu kaybederek parçalanması
özelliğinden faydalanılmıştır. Isıl işlem sonucu patlayarak pamuk yumağı benzeri yapı
alan tinkal ile sertleşip taşlaşarak belirgin hale gelen kil taneciklerinin kolayca
ayrılabileceği görülmüştür.
Patlatma deneyleri ardından en iyi patlatma sonuçlarının görüldüğü dekripite
olmuş ürünler sırasıyla ufalama ve eleme işlemlerinden geçirilmiş, böylece boraks’ın
kilden ayrılması sağlanmak suretiyle zenginleştirme işlemi tamamlanmıştır.
Ufalama ve eleme işlemleri ardından konsantre ve artık olarak ayrılmış
numunelerin B2O3 oranları yapılan kimyasal analizler sonucu tespit edilmiştir. En iyi
sonuç 550 0C / 25 dakika şartlarında patlatılan numunede görülmüştür. 550 0C / 25
dakika şartlarında patlatılan ürünün konsantresindeki B2O3 oranı % 56.78 artıktaki
B2O3 oranı ise % 4.46 olarak tespit edilmiş verim % 92.7 olarak gerçekleşmiştir.
The aim of this study is to research the feasibility of the beneficiation of
concentrate tincal which is produced in the Kırka borax enterprise by the help of using
heat treatment and decripitation methods, rather than the method which is currently
being used.
In the study, boron and its compounds were mentioned initially. The boron
reserves in Turkey and worldwide, its production, consumption and commerce
circumstances were touched on and the boron production facilities were examined.
A sample of raw tincal which contains 25-26% B2O3 was taken from the interlude
building of the Kırka concentrator facilities to be used in the popping experiment and
was subject to the popping process that took place in the ore preparation laboratories of
Eskisehir Osmangazi University with the use of a Lenton brand immobile oven.
The characteristic of tincal, which causes it to break when it loses its crystal
water, was used in the experiment. After being popped by the help of heat treatment,
tincal takes a cotton like structure and clay granules harden to a stone becoming more
evident thus, it was noticed that this makes it easy to separate them.
After the popping experiments, the decripitated products which gave the best
popping results were step by step put through the crumbling and sieving processes, and
thus the beneficiation process by way of separating borax from clay is concluded.
After the crumbling and sieving procedures, the B2O3 percentages of the samples
which were set aside as concentrate and residue was determined by chemical analyses.
The best results were seen in the sample which was popped for 25 minutes at 550 0C
degrees. The B2O3 percentage of the concentrate which was popped at 550 0C degrees
for 25 minutes was % 56.78 and the percentage of B2O3 in the tailing was % 4.46, thus
the determined efficiency is %92.6.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Tinkal
Kırka Boraks İşletmesi
Dekripitasyon
Cevher Zenginleştirme
Bor
Tincal
Kırka Borax Enterprise
Decripitation
Beneficiation of Ores
Boron
Kırka tinkal cevherinin dekripitasyon yöntemiyle zenginleştirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3932
2022-07-29T00:00:20Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Yılmaz, Murat
2022-07-28T08:31:30Z
2022-07-28T08:31:30Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/3932
Tel halatlar endüstrinin birçok alanında yaygın olarak kullanılan elemanlardır.
Bu elemanların seçildikleri sisteme uygun olarak çalışabilmeleri iş güvenliğini ve
maliyetleri doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, seçimlerinin kullanım alanına uygun
olarak dikkatli bir şekilde yapılması gerekmektedir. Bu çalışmada, öncelikle tel
halatların genel yapısal özellikleri üzerinde durularak halat seçimi üzerinde rol oynayan
başlıca faktörler incelenmiştir. Ayrıca, tel halatlar için önemli bir konu olan depolama,
kurulum, bakım ve muayeneleri, kullanımlarında karşılaşılabilecek sorunlar ve çözüm
önerileri gibi konulara değinilmiştir. Son olarak, madencilik sektöründe kullanılması
önerilen halatların genel özellikleri üzerinde durularak genel bir değerlendirme
yapılmıştır.
Wire ropes are the widely used tools in different areas of industry. Proper
choice of these tools according to the destined application area is of vital importance
from point view of safety and costs. Therefore, great care should be taken in their
choice depending on the application area. In this work, firstly, the general structural
characteristics of wire ropes and general criteria to be followed on their choice are
examined. Also, important factors such as their storage, mounting, maintenance,
inspection test, problems which may be encountered in their usage and related solution
suggestions are mentioned. In the last section of the study, wire rope selection guides in
the general field of mining have been examined, and the currently used international
standards are given.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Çelik Halat
Madencilik Halatları
Çelik Halat Seçimi
Çelik Halat Standartları
Steel Wire Rope
Mining Ropes
Selection Of Steel Wire Rope
Wire Rope Standards
Taşıyıcı sistem çelik halatları ve madencilik sektöründeki uygulamaları
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2116
2021-03-12T01:00:57Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Aydın, Ece
2021-03-11T12:59:35Z
2021-03-11T12:59:35Z
2007
http://hdl.handle.net/11684/2116
Bu çalısmada, bej ve beyaz sepiyolit hammaddeleri Eskisehir’in Sivrihisar ilçesinin Kurtseyh
yöresinden temin edilmistir. Bu hammaddeler çeneli kırıcıda kırıldıktan sonra bilyalı değirmene
beslenerek öğütülmüstür, 0,075mm(200 mesh) altına geçecek sekilde elenmistir. 0,075mm altına elenen
hammaddelerden “bölücü ile örnek alma” metoduyla temsili analiz numuneleri hazırlanmıstır.
Sepiyolit hammaddelerinin 0,5N; 1N ve 2N HCl çözeltileri içerisinde geri soğutmalı sistemde
karıstırılarak ve ısıtılarak aktivasyonu yapılmıstır. Doğal sepiyolitlerin ve asit ile muamele edilen
sepiyolitlerin azot adsorpsiyonu ile BET analiz yöntemine göre özgül yüzey alanları belirlenmistir.
Özgül yüzey alanları belirlenen numuneler arasında en büyük yüzey alanına sahip asitle aktive
edilmis numune, bu numunenin doğal hali ve piyasada kullanılan nem düzenleyici malzeme deneylerde
kullanılmıstır. Deneylerde kullanılacak sepiyolit numunesinin doğal halinin mineralojik incelemesi
Netzch STA 409 PC/PG cihazında yapılmıstır. Deneyde kullanılacak sepiyolit numunelerinin kimyasal
analizi axs Bruker S4 Pıoneer marka radyofrekans cihazında yapılmıstır.
Çift camlı pencere sistemlerinde zaman içerisinde iki cam arasında su zerrecikleri
olusabilmektedir. Hacimce çevresinden soyutlanmıs bir alanda olusabilecek su zerrecikleri miktarı
sadece sıcaklık farkından etkilenecektir. Bu nedenle çift camlı pencere sistemlerinde iki cam arasında
zaman içerisinde olusabilecek su zerreciklerini engellemek amacıyla nem düzenleyici malzemeler
kullanılmaktadır. Sepiyolit numuneleri piyasada kullanılan nem düzenleyici malzemeyle(moleculer
sieve) aynı büyüklükte(1,5-2mm) peletler haline peletleme tablası kullanılarak getirilmistir. Bu peletler
su buharı adsorplama, adsorladığı su buharını desorplama deneyinde kullanılmıstır ve pratik anlamda çift
camlı pencere sistemine uygulanmıstır. Deneylerin sonuçları grafikler ve çizelgeler halinde
gösterilmistir.
Bu çalısmada yapılan tüm deneyler gösteriyor ki sepiyolit, çift camlı pencere sistemlerinde iki
cam arasında nem düzenleyici malzeme niteliğinde piyasada kullanılan nem düzenleyici
malzemeye(moleculer sieve) alternatif olarak kullanılabilir.
In this study, beige and white color sepiolite raw materials were obtained from Kurtşeyh region
of Sivrihisar district, Eskişehir. After these raw materials were crushed by the jaw crusher, they were
ground in a ball mill, and sieved to pass below 0.075 mm (200mesh). From the materials of under 0.075
mm, representative samples for analysis were produced by a sample divider.
Sepiolite raw materials were treated with 0,5N; 1N and 2N HCl solutions by mixing and heating
in a back-cooling system. Specific surface areas of natural sepiolites and acid-treated sepiolites were
determined by the method of BET with nitrogen adsorption.
Among those, whose specific surface areas were determined, the sample with largest surface
area that was activated with acid and the natural form of the same sample and humidity-controlling
material used at the market presently were used at the experiments. Mineralogical study of natural form
of sepiolite sample to be used in experiments was performed by Netzch STA 409 PC/PG device.
Chemical analysis of sepiolite samples to be used in experiments was performed by radiofrequency
device of axs Bruker S4 Pioneer brand.
In double-glazed window systems, water droplets may be formed between two glasses in time.
Amount of water droplets that may be formed inside confined areas will only be affected by temperature
difference. For this reason, in double-glazed window systems, humidity-controlling materials are used to
prevent formation of water droplets between two glasses in time. By use of pelleting pan, sepiolite
samples were transformed into pellets of the same size (1.5-2mm) as are humidity-controlling materials
(molecular sieve) used at the market presently. These pellets were used in water vapor adsorption and
desorption experiment and practically applied to double-glazed window system. Results of the
experiments are shown in graphics and tables.
All experiments in this study show that sepiolite can be used as an alternative to humiditycontrolling
material (molecular sieve) used at the market as a humidity-controlling agent between two
glasses in double-glazed window systems.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Sepiyolit
Adsorpsiyon
Nem
Sepiyolitin nem düzenleyici malzeme olarak kullanılma olanaklarının araştırılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1978
2021-03-11T01:00:24Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Daloğlu, Gülnaz
2021-03-10T07:31:48Z
2021-03-10T07:31:48Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/1978
Bu çalışmada, tüflerin oluşum mekanizması ve geçmişten günümüze tüflerin
kullanım alanları incelenmiştir. Gerçekleştirilen laboratuar çalışmaları ile tüflerin doğal
yapı taşı olarak değerlendirilebilirliği araştırılmıştır. Diğer doğal yapı taşlarına göre
oldukça düşük dayanımlı olan tüflerin, dayanım özelliklerini arttırmak amacıyla sönmüş
kireçte bekletme yapılarak dayanımda %60 ile %100 arasında artış sağlanmıştır. Ayrıca
geçmişte tahılların tüf içerisinde saklanma sebebinin nem tutma özelliği olduğundan yola
çıkarak tüf ve çeşitli kayaçlar üzerinde havadan nem alma özelliği araştırılmıştır. Bununla
birlikte tüflerin diğer kayaçlara göre çok daha fazla nem aldığı belirlenmiştir. Uygulanan
deney yöntemi tahıl ambarlarında kullanılacak doğal taşların seçimine yönelik olarak
önerilmiştir.
In this study, formation mechanism of tuffs and their fields of use from past to
present were investigated. Laboratory test works were performed in order to evaluate
possible use of tuffs as a natural building stone. Since tuffs have lower strength than the
other natural building stones, tuffs samples were left in slaked lime so as to increase their
strength properties and 60-100% increase in strength were acquired. In addition, knowing
that in the past cereals were kept inside the tuffs due to their moisture absorbing ability,
moisture absorption properties of tuffs and different types of rocks were also investigated.
It was determined that tuffs absorb much more moisture than the other rocks studied.
Experimental method was proposed in an attempt to choose natural stones to be used in
granaries.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Tüf
Doğal Yapı Taşları
Eskişehir-Derbent tüflerinin doğal yapı taşı olarak değerlendirilebilirliği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1971
2021-03-11T01:00:25Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Yılmaz, Betül
2021-03-10T07:22:36Z
2021-03-10T07:22:36Z
2008
http://hdl.handle.net/11684/1971
Ülkemizde, Balıkesir-Düvertepe bölgesinde bulunan alunitli kaolen, alunit
içeriği nedeniyle seramik endüstrisinde kullanılamamaktadır. Alunitli kaolenlerden
sülfat giderilmesiyle elde edilen %0.5 oranda sülfat içeren hammaddeler seramik
endüstrisinde kullanılabilmektedir.
Bu çalışmada; alunitli kaolenlerin sülfat içeriğinin azaltılmasında iki yöntem
uygulanmıştır.
Birinci yöntemde; -150 µm boyutuna indirgenen alunitli kaolen ve teorik olarak
hesaplanmış alunitli kaolen+NaCl, alunitli kaolen+KCl karışımları 600, 800,
1000°C’ler de kalsinasyon sonucu cevherin yapısında bulunan sülfat giderimi sağlanmış
ve kalsinasyon sıcaklığının cevherin yapısından uzaklaşan sülfat miktarı üzerindeki
etkisi araştırılmıştır.
İkinci yöntemde; kalsinasyon sonucu elde edilen ürünlerin sıcak suda çözünmesi
ile sülfatın, potasyum sülfat ve sodyum sülfat halinde çözeltiye geçmesi sağlanmış ve
cevherin yapısından uzaklaşan sülfat oranı belirlenmiştir.
Bu iki yöntemden elde edilen düşük sülfat içerikli katı karışım ürünlerinin
seramik malzemesi üretiminde, seramik çamuru hazırlama aşamasında hammadde
olarak kullanılabilirliği araştırılmıştır.
Alunite kaolines which are present at Balıkesir-Düvertepe region in our country
are not directly used in ceramic industry because of their alunite contents. Raw
materials which are obtained from the removal of sulphate from alunite kaolines and
which contain sulphate at the rate of %0.5 can be used in ceramic industry.
Two methods have been carried out in reduction of sulphate content of alunite
kaolines in this study.
In the application of the frist method, removing of sulphate present in element’s
configuration has been provided as a result of the calcunation of kaoline reduced to -150
µm size, alunite kaoline+NaCl, alunite kaoline+KCl mixtures in proportions calculated
theorically in 600, 800, 1000 o
C and the effect of calcunation degree on sulphate
proportion which goes away from element’s configuration has been analyzed.
In the application of the second method, transmission of sulphate as potassium
and sodium sulphate to solution by diluting in hot water has been provided and the
proportion of SO3 which goes away from element’s configuration.
Usability of solid mixture materials, which have low sulphate content and which
have been obtained in these two methods,as raw material in ceramic production, under
mud preparation process has been analyzed.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Alunitli Kaolen
Seramik Teknolojisi
Alunitli kaolenlerden sülfat giderilmesi ve seramik hammaddesi üretilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3740
2022-07-20T00:00:31Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Tuğru, Mine Senem
2022-07-19T13:39:17Z
2022-07-19T13:39:17Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/3740
Bu tez çalışmasında, günümüzde büyük bir çevre sorunu haline gelen atık çinkokarbon ve alkali pillerden, hidrometalürjik yöntemle çinko ve manganın geri kazanımı konusu analiz edilmiştir. Çalışmanın giriş bölümünde, tehlikeli atık problemleri ve atık pillerin geri kazanımı hakkında yaşanan sorunlar, konu hakkında gelişmiş ülkelerdeki uygulamalarla ilgili bazı sayısal veriler açıklanmıştır. Deney aşamasında uygulanan işlemlerin sırası; atık çinko-karbon ve alkali pillerin parçalanarak diğer kısımlarından (demir, plastik ve kağıt) ayrılması, atık pil tozunun öğütülüp homojen siyah toz haline getirilmesi, tozun iki ayrı aşamada liç yapılması (doğal ve asidik) ve son olarak KOH çözeltisi ile çinko ve manganın çöktürülmesi olmak üzere 4 aşamadır. Doğal liç sırasında su kullanılarak potasyum tozdan ayrılmış ve KOH çözeltisi elde edilmiştir. Asidik liç aşamasında ise, çinko ve mangan sülfürik asit ve hidrojen peroksitle liç edilmiştir. Doğal liç deneyinde kullanılan katı/sıvı oranının, asidik liç deneyinde ise sülfürik asit konsatrasyonunun, çinko ve manganın kazanımı üzerindeki etkileri gözlenmiştir. Çalışma sonuçlarına bakıldığında, yapılan işlemlerin teknik olarak basit ve uygulanmasının kolay olduğu, çinkoya nazaran manganın geri kazanılmasının daha başarılı olduğu gözlenmiştir.
In this work a hydrometallurgical route has been proposed to the recovery of zinc and manganese from spent zinc-carbon and alkaline batteries which is the big environmental problem in now days. In the summary, problems of the dangerous wastes and difficulties about recycling of batteries have been explained; numerical analyses about the subject in developed countries have been given. The route that is proposed in the experimental stage is 4 steps; dismantling of the waste zinc-carbon and alkaline batteries from other parts (iron, plastic and paper), grinding of the waste batteries dust and making homogenous black dust, leaching in two steps (natural and acidic) and precipitation with KOH solution. In the natural leaching step, water has been used to separate the potassium from the dust and KOH solution has been produced. In the acidic leaching step, zinc and manganese has been leached by the the zinc and manganese from the dust. Solid/liquid ratio, that was used in the natural leaching step, and concentration of the sulphuric acid influences on the leaching of zinc and manganese were observed in this work. The results have shown, the route is technically viable and simple, manganese recycling is more successful than zinc.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Atık piller
Alkali Pil
Çevre
Hidrometalürji,
Liç
Çinko
Mangan
Geri Kazanım
Çinko-Karbon Piller
Atık Piller
Atık çinko-karbon ve alkali pillerden çinko ve karbonun geri kazanılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3334
2022-06-18T00:00:44Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Değerli, Aysen
2022-06-17T11:10:31Z
2022-06-17T11:10:31Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/3334
Đstatistiksel süreç kontrol teknikleri çesitli sektörlerde kullanılmaktadır. Bu
teknikler üretim ve hizmet sektörlerinde ekip çalısması olarak yürütülür. Böylece
kaliteyi kontrol altına almak, yüksek kalite sağlamak, verimliliği arttırmak, müsteri
memnuniyetini sürekli gelistirmek ve dolayısıyla maliyet masraflarında azalma
sağlayarak isletmelerin karlılığını sürekli hale getirmek mümkün olabilmektedir.
Bilindiği gibi kalite kontrol diyagramları istatistik süreç kontrolünde en sık
kullanılan araçlardan biridir. Bu çalısmada temel olarak Eskisehir, Afyon ve
Ankara’daki toplam 6 farklı mermer isleme tesisinde, dairesel testereli blok kesme
makinesi ile kesilen plakaların ölçümleri yapılmıstır ve Shewhart kontrol grafikleriyle
plakaların yüzey paralellikleri incelenerek bu paralelliklerin kalibrasyon maliyetleri
üzerindeki etkisi belirlenmistir.
Kontrol grafiklerinin çizilmesi iki asamada gerçeklestirilmistir. Birinci asamada
örnek kümesi olusturulmustur, ikinci asamada ise birinci asamada belirlenen örnek
kümesi temel alınarak hesaplanan kontrol limitleri yardımıyla X - Kontrol Grafiği ile R
– Kontrol Grafiği çizilmis ve plaka yüzey paralellik sapmalarının maliyete etkileri
incelenmistir.
Statistic Process Control can be applied in different sectors. Statistic Process
Control applications run by bringing together key specialized and qualified company
personel that are in different departments or projects. Therefore by this approach the
application aims at taking necessary precautions by determing high probability faults in
design, high customer satisfaction, minimum cost and overall increased profitabilty.
That’s known that quality control diagrams are most of used methods in
statistical process control. In this study, basically plates cutted with circular saw cutting
machine for block were measured and surface paralellisms of plates were analysed with
Shewhart control graphics and this paralellisms were determined effect on cost of
calibration.
Drawing of control graphics were made two ranks. The first rank were
formatooned a model group, as the second rank were drawn X-kontrol graphics and Rcontrol
graphics with helped control limits based the model group in the first rank and
cost effects of deviations of plate surface paralellisms were examined.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kalite Kontrol Grafikleri
Mermer
Plaka Yüzey Paralelliği
Mermer plaka paralellik sapmalarının kalibrasyon maliyetlerine etkisi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2190
2021-03-19T01:00:26Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Aslan, Seher
2021-03-18T08:53:08Z
2021-03-18T08:53:08Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/2190
Ülkemiz mermer rezervi ve mermer kalitesi açısından zengin kaynakları olan bir ülkedir. Mermer ocak işletmeciliği ülkemizde yoğun insan gücüne dayanarak yapılmaktadır ve mermer ocakları genellikle küçük ölçeklidir. Küçük ölçekli mermer işletmelerinde iş sağlığı ve güvenliği önlemleri önemsenmemekte ve kontrol altında tutulmamaktadır. Mermer ocaklarında iş sağlığı ve iş güvenliği açısından daha güvenilir bir hale getirilebilmesi için kazalar olmadan önce risk analizi yapılması gerekmektedir. İş kazaları sonucu meydana gelebilecek ölüm, sakatlanma ve maddi hasar gibi unsurları ortadan kaldırmak için yapılması gerekli en temel unsurlardan biri risk analizidir.
Risk analizinin yapılabilmesi için günümüzde birçok yöntem bulunmaktadır. Fakat mermer ocakları için risk analizi hazırlanmasında bu yöntemlerin çoğu yetersiz kalmakta veya uygun çözüm alanı tam anlamıyla oluşturulamamaktadır.
Mermer işletmeleri, kömür işletmeleri gibi yüksek riskli faaliyetlerle karşılaştırıldığında riski fazla yüksek görülmemektedir. Bununla birlikte, mermer işletmelerinin risk değerlendirmesi yapıldığında, bazı işletmelerde üretim faaliyetlerinin yüksek riskler içerdikleri görülebilmektedir.
Bu çalışmada öncelikle, Çeklist Yöntemi temelinde geliştirilen risk analiz yöntemi ile Bilecik Yöresinde faaliyet gösteren 15 mermer işletmesi için mevcut tehlikeler belirlenmiştir. Mermer işletmelerindeki mevcut tehlikeler için risk skorları hesaplanmış ve risk skorlarının istatistiksel parametreleri belirlenmiştir. Mermer işletmelerinde mevcut tehlikeler için risk skorları, kontrol grafikleri yardımıyla gözlemlenmiş ve riskli işletmeler ile risk kaynakları belirlenmiştir. Yüksek risk oluşturan kaynakların ortadan kaldırılabilmesi veya risklerin en küçüklenebilmesi için alınması gerekli olan önlemler belirlenmiştir.
Turkey has rich sources with respect to its marble reserves and the quality of marble. In our country, the marble quarry industry is generally based on human power and marble quarries have a small scale. In small scale marble businesses, the occupational safety and the prevention of occupational health problems are not paid enough attention and these are not kept under control. Risk Analysis is inevitable to make sure the marble quarries are safer in terms of occupational health and safety. Risk Analysis is one of the most important precautional factors to avoid the possible risks like deaths, injuries and material loss because of occupational accidents.
There are lots of methods to follow in order to perform the risk analysis. However, most of these methods fail to get the sufficient risk analysis for marble quarries and are unable to create the proper solution field thoroughly.
Compared to the coal industry which involves high risks, the marble industry doesn’t seem to have a bigger risk rate. On the other hand, when evaluating the risk in the marble industry, it is clearly seen that the production activities in some of the marble businesses involve high risks.
In this study first of all, by the risk analysis which is developed in the base of checklist, for 15 marble enterprise which displays activity in Bilecik it is determined current dangers. The risk scores of the actual dangers in marble businesses have been calculated and the parameters of these scores have been determined statistically. Risk scores for the actual dangers in marble industry have been observed by the control graphics and the businesses involving risks and the sources of the risks have been determined. The necessary precautions to abolish the sources creating high risks or to decrease these risks to the minimal level have been clarified.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İş Güvenliği
Risk Analizi
Mermer Ocaklarında İş Güvenliği Ve Risk Analizi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3067
2022-06-10T00:00:29Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Yılmaz, Nurdan
2022-06-09T07:23:14Z
2022-06-09T07:23:14Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/3067
Dünya doğal taş ticaretinde granitlere olan ilgi giderek artmaktadır. Çevresel dış tesirlere karşı yüksek dayanıklılıkları ve estetik görünümleri, bu ilginin başlıca nedenleri arasında sayılabilir. Bununla birlikte, sert ve aşındırıcı özellikleri nedeniyle, granitlerin ocaklarda ve doğal taş işleme tesislerindeki kesme işlemlerinde bazı zorluklarla karşılaşılmaktadır. Mermer ve traverten gibi diğer doğal taşlarla karşılaştırıldığında, bu güçlükler görece düşük kesme verimi ve yüksek testere tüketimleri ile ilgilidir.
Granitlerin dairesel testerelerle kesilebilirlik özelliklerinin incelendiği bu çalışmada; çalışma parametrelerinin (kesme hızı, kesme derinliği, ilerleme hızı) kesilebilirlik parametreleri (kesme kuvvetleri, aktif güç tüketimi, ortalama talaş kalınlığı, özgül kesme enerjisi, gürültü seviyesi) üzerindeki etkilerinin ve kayaca ait özelliklerin (mineralojik-petrografik ve fiziko-mekanik) kesilebilirlik parametreleri üzerindeki etkilerinin irdelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, bir doğal taş işleme tesisinden seçilen farklı mineralojik-petrografik ve fiziko-mekanik özelliklere sahip 12 adet granit örneği, çeşitli deneysel koşullarda kesme deneylerine tabi tutulmuştur.
Deneysel çalışmalardan elde edilen sonuçlar, kesme veriminin kesme hızıyla orantılı olarak arttığını göstermektedir. Bununla birlikte, kesme hızının arttırılması istenildiğinde, kesme derinliğini düşük tutup ilerleme hızını yükseltme şeklindeki bir uygulamanın daha avantajlı olduğu belirlenmiştir. Kesme derinliğini yüksek tutup ilerleme hızını azaltmak şeklindeki uygulamalarda, kuvvet ve enerji gereksinimlerinin görece daha fazla olduğu gözlenmiştir. Yüksek kesme hızlarının testere özgül aşınma değerlerini olumsuz yönde etkilediği görülmüştür. Shore sertlik değeri hariç, granitlerin fiziko-mekanik özellikleri ile kesilebilirlik parametreleri arasında istatistiksel anlamda güvenilir hiçbir ilişki bulunamamıştır. Granitlerin kesilebilirlik karakteristiklerini etkileyen en önemli parametrenin mineralojik-petrografik özellikleri olduğu belirlenmiştir. Kesim esnasında oluşan gürültü seviyesinin çalışma parametrelerinin bir fonksiyonu olduğu ve kayaç özelliklerinden bağımsız olduğu gözlenmiştir.
In the world natural stone trade, there is a continuously growing demand for granites. This is mainly due to their high resistance to environmental influences and aesthetic properties. However, it is known that the sawing of granites both in the quarries and processing plants exhibits some difficulties to their hardness and abrasive characteristics. These difficulties can be mainly related to their relatively low processing productivity and high tool consumption, compared to other natural stones such as marble and travertine. Hence, many investigations are being carried out in order to improve their production efficiency and reduce the costs.
In this work, circular sawing experiments on granites were undertaken to (i) analyze the effect of operating conditions (sawing speed, cutting depth, feed velocity) on the sawability parameters (cutting forces, active power consumption, mean chip thickness, specific cutting energy and noise level), and (ii) to analyze the effects of rock properties (mineralogical-petrographical and physico-mechanical) on the sawability parameters. To achieve this goal, samples of 12 granites having different mineralogical-petrographical and physico-mechanical properties were selected from a stone processing plant, and were subjected to circular sawing experiments under various experimental conditions. Circular sawing experiments were performed on a high-precision fully instrumented side-cutting machine.
The results obtained from the experimental studies indicate that increasing the sawing rate improves the efficiency of the process in terms of specific cutting energy. However, achieving higher sawing rates by increasing the feed velocity while employing a shallower cutting depth was found to be more advantageous than the alternative of increasing the cutting depth and employing a lower feed velocity. This latter processing technique results with higher cutting forces and power requirements. It was also determined that higher sawing rates adversely affected the tool life. Except the Shore hardness value, no statistically meaningful relation could be established between rock physico-mechanical properties and the sawability parameters. It was determined that the mineralogical-petrographical properties of granites dominated their sawability characteristics. Finally, it was also observed that noise level was a function of the operating parameters, rather than rock properties.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Granit
Doğal Taş
Dairesel Testere
Aşınma
Özgül Enerji
Kesme Kuvveti
Magmatik kökenli doğal taşların elmas soketli dairesel testerelerle kesilebilirlik analizleri
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2189
2021-03-19T01:00:28Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Mutlu, Atakan
2021-03-18T08:48:29Z
2021-03-18T08:48:29Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/2189
Çeşitli endüstri dallarında maruz kalınan gürültü düzeylerine bakıldığında, madencilik endüstrisinde açığa çıkan gürültü seviyeleri kabul edilebilir sınır değerlerle karşılaştırıldığında yüksek kalmaktadır. Madencilikte rastlanan en önemli meslek hastalıklarından birisi de gürültüye bağlı işitme kayıplarıdır. Bu tezde, Bilecik ilinde faaliyet gösteren Dağ İş Madencilik'e ait taş ocağı ve kırma-eleme tesislerinde gürültüye bağlı işitme kayıplarını tespit etmek amacıyla çalışmalar yapılmıştır. İşçilerin çalıştığı ortamdaki gürültü seviyeleri ölçülmüş ve ayrıca özel bir işitme merkezi tarafından işçilere işitme testi uygulanmıştır. Elde edilen tüm veriler aşamalı loglineer analiz yöntemi ile SPSS® 11.5 paket programında değerlendirilmiş ve gürültüye bağlı işitme kayıplarında etkili olabilecek parametreler belirlenmeye çalışılmıştır.
When the levels of noise to which people are exposed to in various branches of industry are investigated, the levels of noise coming out in the mining industry seem to be higher when compared to reasonable noise levels. One of the most pervasive occupational illnesses in mining is noise-induced hearing loss. In this study, it is aimed to identify noise-induced hearing losses in the quarry and crushing and screening plant that belong to Dağ-İş Mining operating in Bilecik. The noise levels of the environments in which laborers work were measured and a private hearing firm also applied a hearing test to the workers. The data obtained was evaluated using hierarchical log-linear analysis method and SPSS® 11.5 software package and parameters which can be influential on hearing losses were tried to be identified
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Gürültü
İşitme Kayıpları
Aşamalı Loglineer Anali
Madencilikte gürültüye bağlı işitme kayıplarının tespiti: Taş kırma eleme tesisi örneği
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3291
2022-06-17T00:02:21Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Çağlar, Utku
2022-06-16T10:43:50Z
2022-06-16T10:43:50Z
2009
http://hdl.handle.net/11684/3291
Bu çalısmada, Prodem Ltd. Sti. firmasına ait bir mermer sahasında konumsal
interpolasyon yöntemlerinden biri olan uzaklığın tersi ile ağırlıklandırma yöntemi
kullanılarak rezerv tahmini yapılmıstır. Sondajlardan elde edilen değerler litolojik
olarak sınıflandırılmıs, detaylı istatistiksel inceleme için bu veriler konumsal veriler ile
iliskilendirilerek sayısal arazi modeli olusturulmustur. Olusturulan sayısal modeli
iyilestirmek amacı ile araziden toplanan veriler kullanılmıs ve sonuçlar sadece
sondajlardan elde edilen veriler ile olusturulmus model ile karsılastırılmıstır.
Veri tabanı olusturmak, olusturulan veri tabanını analiz etmek ve üç boyutlu
blok modellere dönüstürmek amacı ile Rockworks yazılımından faydalanılmıstır.
Yapılan rezerv tahmin sonuçlarının doğruluğunu test etmek amacı ile gerçek
üretim verileri ile tahmin verileri karsılastırılmıstır. Sadece sondaj verilerinden
yararlanarak yapılan tahminde r = 0,44 korelasyon katsayısı ile pozitif yönde orta
derecede bir iliski olduğu belirlenmistir. Arazi verileri ile iyilestirilmis modelden
yararlanarak yapılan rezerv tahmininde ise r = 0,62 korelasyon katsayısı ile pozitif
yönde kuvvetli bir iliski olustuğu gözlenmistir.
Tahmini üretim verileri üzerinden blok verimi hesaplanmıs ve sahanın blok
veriminin %63,9 olacağı öngörülmüstür. Gerçek üretim verileri üzerinden hesaplama
yapıldığında ise sahanın gerçek veriminin %41,2 olduğu tespit edilmistir.
In this study, reserve estimation of a quarry owned by Prodem Ltd. Sti. has been
made using one of the positional interpolation methods named inverse distance
weighting.. The data sets obtained from boreholes have been converted to lythological
classification charts and these data sets have been associated with positional data for
detailed statistical analysis to create numerical terrain models. Data acquired from field
observations are used to improve the estimations calculated using borehole data and
results have been compared.
Rockworks software is used to create a database, analyze the database and to
form 3D block models.
To check the accuracy of the estimation, the results have been compared with
the actual production value. The correlation co-efficient calculated using data sets
acquired from boreholes has been found as “r=0,44”. The correlation co-efficient
calculated after improvement of data sets using data acquired from field observations
has been found as “r=0,62”.
The calculated value of block productivity using the estimated production values
has been found as %63,9. However, block productivity value calculated using the real
production values was %41,2.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Konumsal İnterpolasyon
Uzaklığın Tersi ile Ağırlıklandırma
Rezerv Tahmini
Sayısal Arazi Modeli
Arazi Verileri
Rockworks
Blok Verimi
Mermer yataklarında sondajlar yardımı ile yapılan rezerv tahmininin arazi verileri ile iyileştirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3883
2022-07-28T00:01:10Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Tozman, Besim
2022-07-27T05:43:17Z
2022-07-27T05:43:17Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/3883
Madencilik sektörü arama safhasından, üretim ve nakliyesine kadar bünyesinde
bir çok iş sağlığı ve güvenliği riski barındıran bir sektördür ve bu risklerin
önlenememesi durumunda yüksek iş kazası ve meslek hastalığı rakamları karşımıza
çıkmaktadır. Madencilikte sürekli değişen ortam şartlarına göre çalışarak üretim
yapmak esas olduğundan, madencilik diğer iş kollarından temel yapı bakımından
ayrılmaktadır. Bu durum madencilikteki risklerin doğru belirlenmesi ve koruyucu
önlemlerin alınabilmesi için, geçmiş yıllar iş kazaları ve meslek hastalıklarının
istatistiksel olarak değerlendirilmesi oldukça önemli olmaktadır.
Bu çalışmada, öncelikle Türkiye Madencilik Sektöründe 1992-2008 yılları
arasında meydana gelen iş kazası, meslek hastalıkları, sürekli iş görmezlik ve ölüm
sayılarının yıllık değişimleri incelenmiştir. İkinci olarak, kaza ve kaza sonucu ölüm
olabilirlik oranları hesaplanarak, Türkiye madencilik sektörünün tüm sektörlere göre
durumu değerlendirilmiştir. Daha sonra, teknolojik değişimlerin iş kazaları üzerindeki
etkilerini belirlemek için sabit sermaye yatırımlarının yıllık değişimlerine karşılık iş
kazalarındaki değişimler istatistiksel olarak incelenmiştir.
Yapılan bu çalışma sonucunda, Türkiye madencilik sektöründe 1992-2008 yılları
arasında, iş kazası, meslek hastalığı, sürekli iş görmezlik ve ölümlü kaza sayılarında
önemli oranlarda azalmalar olduğu, bu azalma da özel sektör sabit sermaye
yatırımlarının artmasının etkili olduğu belirlenmiştir. Türkiye’ de özellikle kamu
madenciliği sektöründe sabit sermaye yatırımlarının arttırılmasıyla iş kazası ve meslek
hastalıklarında önemli oranlarda azalmalar olacağı tahmin edilmiştir.
Mining sector is a sector which comprehending many risk such as occupational
safety and health within its structure from inquiring pahase to production and
transpotation and in the case of not to prevent this risk, high work accident and
occupational disease events can be acquired. In mining sector the base thing is to
produce according to the continual modifying conditions. For this reason mining departs
from another business line as a main structure. To determine the risks in mining truly
and to take prohibitive precautions, evaluation of past years’ work accidents and
occupational disease is considerably important.
In this study, first, at Turkey Mining Sector annual exchange of work accidents,
occupational disease, continual disabilityand death counts ocuured between 1992-2008
were analysed. Second, by working out the figures of possibility rates death by
accident, Turkey Mining Sector was assessed according to another sectors. Third, to
determine the effects of technological changes on work accident, in contrast to annual
exchanges of fixed capital investments, changes of work accidents were analysed.
Conclusion of this study, two main results were determined: Turkey Mining sector
between 1992-2008 have a significantly decrease of work accident, occupational
disease, continual disability and death by accident and increased private sector fixed
capital investments is effective on this decrease. In Turkey, especially at public mining
sector by increasing fixed capital investments, significantly decreasing of work accident
and occupational disease were expected.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İşçi Sağlığı ve Güvenliği Riski
Kamu ve Özel Sektör Sabit Sermaye Yatırımları
Work Accidents and Occupational Disease In Mining Sector
Accident Possibility Rates
Technological Changes
Fixed Capital Investments
Türkiye madencilik sektöründe iş kazalarının istatistiksel analizi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3886
2022-07-28T00:00:42Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Çetin, Uğur
2022-07-27T05:47:44Z
2022-07-27T05:47:44Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/3886
AsmaĢ manyezit iĢletmesinde -20 mm altı tüvenan cevher tambur tipi manyetik
ayırıcıdan geçirilmekte, konsantre satılmakta, artık ise stoklanmaktadır. Ayrıca triyaja
verilen +20 mm tüvenan cevherin ara ürünü ya satıcıya geri verilmektedir veya sahada
stoklanmaktadır.
Bu çalıĢmada, yukarıda konu edilen -20 mm altı cevherin ve triyaj ara ürünün
zenginleĢtirilerek değerlendirilmesi hedeflenmiĢtir.
Bu amaçla, -20 mm altı cevher beĢ grupta sınıflandırıldıktan sonra her bir grup
manyetik ayırmaya tabi tutulmuĢ ve sonucunda %92,57 MgO, %2,34 CaO, %2,85 SiO₂,
%0,75 Fe₂O₃ tenörlü konsantre %90,50 verimle kazanılmıĢtır.
Aynı Ģekilde triyaj ara ürünü de beĢ grupta sınıflandırıldıktan sonra her bir grup
manyetik ayırmaya tabi tutulmuĢ ve sonucunda %83,97 MgO, %3,20 CaO, %10,78
SiO₂, %0,46 Fe₂O₃ tenörlü konsantre % 80,34 verimle kazanılmıĢtır.
Tesiste atık depolama ve su sıkıntısı da vardır. Bu konuda tesisin sulu atıkları ile
çalıĢılmıĢtır. Flokülant kullanılarak çöktürme deneyleri yapılmıĢ, tesisin su ihtiyacını
karĢılayacak tikiner dizayn edilmiĢtir.
Flokülasyon deneylerinde, SNF flokülantı 35gr/ton katı oranında kullanımı en
iyi sonucu vermiĢtir.
In AsmaĢ magnesite mine, run of mine below 20 mm is fed to drum type
magnetic separator. Obtained concentrate is sold, tailing is stocked. Also, run of mine
above 20 mm is fed to triage and middle product is whether sent back to the seller or
stocked on site.
In this study, the aim of this study is to add value to run of mine below 20 mm
and middle product of triage by enrichment.
For this purpose, samples were classified in five groups, and then each group
was subjected to the magnetic separation. As a result, 92,57 % MgO, 2,34 % CaO, 2,85
% SiO2, 0,75 % Fe2O3 grade concentrate was obtained with a recovery of 90,50 %.
Also, middlings product of triage was classified in five groups, and then each
group was subjected to the magnetic separation. As a result, 83,97 % MgO, 3,20 %
CaO, 10,78 % SiO2, 0,46 % Fe2O3 grade concentrate was obtained with a recovery of
80,34 %.
In the plant, there are tailing stockpiling and water supply problems. Therefore,
the tailings in the form of slurry were studied. Precipitation tests were carried out by
using flocculant, and a thickner was designed to supply the water to the plant.
In flocculant tests, SNF flocculant gave the best results at the rate of 35 gr per ton.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Flokülasyon
Katı-Sıvı Ayrımı
Manyetik Zenginleştirme
Manyezit
Tikiner
Triyaj
Flocculation
Magnetic Enrichment
Magnezite
Solid-Liquid Separation
Tikiner
Triage
Asmaş manyezit işletmesi triyaj ara ürünü ve -20 mm manyezit atıklarının değerlendirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3947
2022-07-29T00:00:47Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kepekçi, Ece
2022-07-28T11:16:58Z
2022-07-28T11:16:58Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3947
Açık işletmelerde kullanılan makine ve ekipmanlar, üretim ve faaliyetlerin
gerçekleştirilmesinde önemli rol oynamaktadır. Büyük kapasiteli kamyonların
kullanımıyla birlikte, artan yatırım ve operasyonel maliyetler nedeniyle, açık
işletmelerde nakliye sistem ve gereksinimlerini analiz etmek gerekmektedir.
Bu tez çalışması ile, Garp Linyitleri İşletmesi (GLİ) açık ocaklarında faaliyette
bulunan dekapaj kamyonlarının duruş süreleri üzerine zaman serisi analizleri
yapılmıştır. GLİ, açık ocaklarında iki farklı dekapaj kamyonu bulunmakta olup, 73
tanesi 85 short ton kapasiteli ve 10 tanesi de 170 short ton kapasitelidir. Büyük bir iş
filosunu oluşturan ve toplamda 83 kamyonun duruş süreleri, 2000 yılından itibaren
aylık ve yıllık olarak kayıt altında tutulmaktadır.
Dekapaj kamyonları taşıdıkları malzeme ve markalarına göre üç gruba ayrılarak,
duruş tipleri ve süreleri aylık olarak, 9 yıllık süre üzerinde yeniden derlenmiştir. Bu
derlenen duruş süreleri üzerinde ayrıntılı zaman serisi analizleri gerçekleştirilmiştir.
Zaman serisi analizleri sonucunda elde edilen tahmin modelleri, 2009 yılındaki aylık
gerçekleşen, fiili değerler ile karşılaştırılmıştır. Tahmin modellerinin %95 güvenlik
aralığında kabul edilebilir sonuçlar verdiği görülmüştür. Çalışmada yapılan 6 analizin
sonucunda mevsimsel [ARIMA(p,d,q)x(P,D,Q)s] ve mevsimsel olmayan
[ARIMA(p,d,q)] modellerinin en iyi öngörü verdiği bulunmuştur.
The equipment and machines in surface mining play important role for
production and all operations. Due to greater truck capacity, increased capital and
operating costs, it has become increasingly important to analyze haulage requirements.
In this thesis, all durations related to fixed and operational delays of mining
trucks operating in surface mines of Western Lignite Cooperation have been studied by
using time series analysis. In surface mines, two types of mining trucks have being
operated for lignite production and overburden removal. First type of mining trucks has
85 short ton capacity and there are 73 trucks. Second type of mining trucks has 170
short ton capacity and there are 10 trucks of this type. The fixed and operational delays
of all these trucks, become a large fleet including totally 83 mining trucks, have been
recorded as monthly-annually from the beginning of 2000 year.
In order to apply time series analyses, first, mining trucks have been classified
into three groups depending on material transport and their brands. Then, recorded
scheduled-unscheduled fixed delays, operational delays and empty stopping durations
have been monthly compiled for past nine years. Time series analyses have been
applied on the compiled data for three groups of mining trucks. The obtained prediction
models from the results of program outputs have been compared with real durations
occurred in 2009. In the results of time series analyses of 6 data sets for this study, it
has been found that the best suitable models are the seasonal [ARIMA(p,d,q)x(P,D,Q)s]
and non-seasonal [ARIMA(p,d,q)] models in terms of prediction.
Keywords: Mining trucks, Delay of trucks, Operational delays, Fixed delays, Variable
delays, Time series, ARIMA
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Dekapaj Kamyonları
Dekapaj Kamyonlarının Duruş Süreleri
Operasyonel Duruş Süreleri
Tamir-Bakımdan Kaynaklı Duruş Süreleri
Zaman Serisi
Arıma
Mining Trucks
Delay Of Trucks
Operational Delays
Fixed Delays
Variable Delays
Time Series
Açık işletme kamyonları duruş sürelerinin analizi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3500
2022-06-24T00:00:30Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Özkan, Erkan
2022-06-23T11:16:42Z
2022-06-23T11:16:42Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3500
Maden yataklarında yapılan arama ve araştırma çalışmalarından sonra,
kaynak/rezerv sınıflarının belirlenmesi madencilik yatırımlarının planlanması açısından
oldukça önemlidir. Kaynak/rezerv sınıflandırmasının ana amacı, bir maden yatağında
yapılan tahminlerin güvenirliliğini değerlendirmektir. Maden yataklarında
kaynak/rezerv sınıflaması ve güvenirlilik ölçümü, jeoistatistiksel bir tahmin yöntemi
olan kriging tahmincisi ile hesaplanan kriging varyansı veya interpolasyon varyansı
kullanılarak yapılabilmektedir. Kriging tahmincisi olarak ise genellikle ordinary
kriging yöntemi kullanılmaktadır.
Ordinary kriging varyansı sadece örneklerin yerleşim düzenine bağlıdır. Bununla
birlikte, interpolasyon varyansı ise örneklerin değerlerine bağlı olması ve tahmin edilen
değerler ile daha iyi bir ilişki ortaya koyması nedeniyle kaynak/rezerv
sınıflandırmasında kullanılan alternatif bir tahmin hatası varyansıdır. Ordinary kriging
standart sapması ve interpolasyon standart sapması yardımıyla, belirli bir istatiksel
güvenirlik seviyesi için tahmin hataları hesaplanabilmekte ve bu tahmin hataları
yardımıyla da değişken değeri tahmin edilen bloğun kaynak/rezerv sınıflaması
yapılabilmektedir. Ancak, her iki tahmin hatasına göre belirli bir maden yatağı bloğu
için yapılan kaynak/rezerv sınıflaması farklı olabilmekte ve bu durum karar vermede
belirsizliklere neden olmaktadır. Bu gibi sayısal ve sözel belirsizliklerin bulunduğu
problemlerin çözümünde ise bulanık mantık yaklaşımının çözüm üretebileceği
düşünülmektedir.
Bu çalışmada, kaynak/rezerv sınıflandırmasında ordinary kriging yöntemiyle
tahminle birlikte bulanık mantık yaklaşımının kullanılması amaçlanmıştır. Bu amaçla;
Eskişehir-Mihalıcçık-Koyunağılı sahasındaki linyit kalınlığı verileri kullanılarak
kaynak/rezerv sınıflandırmasındaki farklılıkların ortadan kaldırılması amacıyla, girdi
değişkenleri ordinary kriging hatası ve interpolasyon hatası olan ve çıktı değişkeni
kaynak/rezerv sınıfı olan bir bulanık sistem oluşturulmuştur. Bulanık sistem,
kaynak/rezerv sınıflarındaki kesin sınırların yumuşatılmasını ve her bir bloğun belirli
bir üyelik derecesiyle sınıflandırılmasını sağlamıştır.
Determining the resource/reserve classes has a vital importance in terms of the
mining investments’ planning after carrying out ore exploration studies. The main
purpose of resource/reserve classification is to evaluate the reliability of the estimations
for an ore bed. Resource/reserve classification in ore beds and reliability measurement
can be carried out by using interpolation variance or kriging variance calculated with
kriging estimator, a geostatistical prediction method. And, ordinary kriging method is
usually used as kriging estimator.
Ordinary kriging variance only depends on settlement of samples, whereas
interpolation variance is an alternative estimation error variance used in
resource/reserve classification since it is related to the values of samples and reveals a
better relationship with estimated values. The estimation error for a certain statistical
reliability level can be calculated by using ordinary kriging standard deviation and
interpolation standard deviation, and the resource/reserve classification of the block
whose variable value has been estimated can be made depending on the calculated
reliability level. But, resource/reserve classification made for a certain ore bed
according to both estimation errors may be different and this situation cause
uncertainties in decision making process. And, it is thought that fuzzy logic approach
can produce a solution for the problems having such kind of numerical and verbal
uncertainties.
In this study, it was aimed to use fuzzy logic approach along with ordinary kriging
estimation method in resource/reserve classification. For this purpose; by using lignite
thickness data in Eskişehir-Mihalıcçık-Koyunağılı field, a fuzzy inference system
whose input variables are ordinary kriging error and interpolation error and output
variable is resource/reserve class has been established in order to overwhelm the
differences in the resource/reserve classification. Fuzzy system has enabled the sharp
boundaries in resource/reserve classes to be softened and classified of each block with a
certain membership degree.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kaynak/Rezerv Sınıflandırması
Ordinary Kriging Hatası
İnterpolasyon Hatası
Bulanık Mantık
Resource/Reserve Classification
Ordinary Kriging Error
İnterpolation Error
Fuzzy Logic
Bulanık mantık yaklaşımıyla kaynak/rezerv sınıflandırması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3908
2022-07-28T00:01:21Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Kurşunoğlu, Sait
2022-07-27T08:28:46Z
2022-07-27T08:28:46Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/3908
Bu tezde, kullanılmış atık çinko-karbon ve alkali pillerden çinko ve manganın hidrometalurjik yöntemle geri kazanılması uzerinde calışmalar yürütülmüstür. Çalısmanın literature bölümlerinde; atık pillerin geri dönüştürülmesiyle ilgili gelişmiş ülkelere ait bazı sayısal veriler, pil türleri, pillerin sınıflandırma işlemleri, tasınabilir pillerin ve atıklarının kullanımında dikkat edilecek hususlar ve pillerin geri kazanılmasıyla ilgili günümüzde uygulanan prosesler hakkında bilgi verilmektedir. Deneysel çalışmaların ilk bölümünde cevher hazırlama teknikleriyle kullanılmış atık çinko-karbon ve alkali pillerin demontaj işlemi gerceklestirilmiştir. Elde edilmiş pil tozu; kağit, demir, plastik vs. gibi kısımlarından ayrılmıstır. Daha sonra bu pil tozu 15 ve 30 dakika bilyalı değirmende ögütülerek lazer difraksiyonu makinasıyla elek analizi yapılmıştır. Uygun olan parça boyutu belirlendikten sonra numunenin tamamı bilyalı değirmende ögütülmüstür. Ögütülmüş olan 6 kg. numune riffle'dan geçirilmiştir. Daha sonra bu numunelere konileme-dörtleme yöntemi uygulanarak hidrometalurjik işlemler için 10 g. lik numuneler hazırlanmıştır. Hazırlanan bu numuneler, deneysel calışmanın ikinci bölümünde yer alan su ile dogal liç işleminde kullanılmıştır. Doğal liç işlemi için uygun parametreler belirlendikten sonra sülfürik asit liç işlemiyle farklı parametreler kullanarak çalışmalar yapılmıştır. Kullanılan asidin çinko ve manganın çözünmesi üzerindeki etkileri araştırılmıstır. Deneysel calışmalarda çinkonun çözünme işleminin sülfürik asit ile kolay gerçekleştiği fakat manganın çözünmesinin sülfürik asitle tek aşamada mümkün olmadığı görülmüştür.
In this study, recovery of zinc and manganese from used zinc-carbon and alkaline battery powder mixtures were studied using a hydrometallurgical process. In the literature section of the study, some values related to recovery of used batteries at developed countries, portable battery types, sorting process, precautions for portable batteries, their waste while using them and current battery recovery/recycle processes were given in the introduction part. In the first part of the experiment studies, batteries were dismantled using mineral processing techniques to obtain powder samples. The battery powders were ground using a ball mill for 15 and 30 minutes and their particle size distrubition were analysed by particle size analyzer. After determination of suitable particle size, all of the samples were ground by ball milling. Ground samples were separated into small representative sizes by a John Riffle. Then, the samples were reduced up to 10 g. by applying coning and quartering for hydrometallurgical tests. Prepared samples were used in natural leaching step by water, which was a part of hydrometallurgical flowsheet. After test conditions were determined for natural leaching, acid leaching step was carried out at different operating parameters. Effects of acid concentration, mixing speed in rpm etc. were investigated on manganese and zinc dissolution. Experiments pointed out that all of zinc was dissolved completely with sulphuric acid, however, it was not possible to dissolve all of manganese with sulphuric acid alone.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Atık Pil
Alkali Pil
Çinko Karbon Pil
Geri Kazanım
Hidrometalurji
Spent Battery
Zinc-Carbon Battery
Atık/kullanılmış çinko-karbo ve alaki pillerden çinko ve managnın geri kazanılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3532
2022-06-29T00:00:34Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Alagaç, Fatih
2022-06-28T05:37:23Z
2022-06-28T05:37:23Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/3532
Bu çalışmanın amacı, bir çimento fabrikası farin değirmeninde sabit boyut ( incelik ) hedefinde değirmen kapasitesinin artırılarak spesifik enerji tüketiminin azaltılmasıdır. Bu amaç doğrultusunda,?numune alımından ve analizinden kaynaklanabilecek enerji kayıplarının kontrolü,?çekiç aşınmasından doğabilecek enerji kayıplarının kontrolü,?bilya şarjının neden olabileceği enerji kayıplarının kontrolü,?plaka dizaynından kaynaklanabilecek enerji kayıplarının kontrolü,?değirmen gaz hızından doğabilecek enerji kayıplarının kontrolü yapılmıştır.Kontroller sonucunda;Fabrikada numune alımı ve analizinden kaynaklanan hataların kabul edilebilir sınırlar içerisinde olduğu görülmüştür. Ancak çekiç aşınma profilinin kontrolü, bilya şarjının kontrolü, plaka dizaynının kontrolü ve değirmen gaz hızının kontrolü ile toplam % 9,3 ton farin / saat ' lik kapasite artışı ve 1.49 kWsaat / ton farin enerji tasarrufu sağlanmıştır.
The aim of this thesis, decreasing the specific energy consumption by cement plant raw mill capacity increasing in stable size ( finesse ) aims. In accordance with this aim;?controlling the energy lose which may occur by sampling and sample analyses,?controlling the energy lose which may occur by the hammer abrasion ,?controlling the energy lose which may occur by the mill ball charge,?controlling the energy lose which may occur by plate design,?controlling the energy lose which may occur by the mill gas flow velocity.As a result of controlls;It is seen that the errors are in acceptable limits which occurs by sampling and measurement system. However, by the hammer abrasion profil controll, mill ball charge controll, plate design controll and gas flow velocity controll, totally %9.3 tone farin / hour capacity increasing and 1.49 kW hour / tone farin energy saving are done.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Farin
Çekiçli Kırıcı
Bilyalı Değirmen
Hammer Crusher
Ball Mill
Bir çimento fabrikası farin değirmeni enerji optimizasyonu
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3588
2022-07-01T00:00:27Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Bilensoy, Murat
2022-06-30T11:23:00Z
2022-06-30T11:23:00Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/3588
Günümüzde madencilik sektörünün ortaya çıkardığı atıklar, bunların azaltılması ve geri kazanım uygulamalarıyla ilgili çalışmalar birçok araştırmaya konu olmaktadır. Özellikle doğal taş sektörünün kesim atıkları birçok araştırmacıyı bu konuya yönlendirmektedir. Yapı uygulamalarında sıkça kullanılan mermer, kesimi sırasında çıkan atıklar nedeniyle önemli ölçüde katı atık çıkaran bir endüstri kolu durumundadır. Günümüzdeki çevre bilincinin gelişimi ve dolgu sahalarındaki maliyetler nedeniyle mermer kesim tozlarının geri kazanımı ile ilgili önemli araştırmalar yürütülmektedir.Bu çalışmada mermer kesiminden toz olarak çıkan atıkların cam suyu kullanılarak sıkıştırılabilirlikleri incelenmiştir. Bu amaçla filtre pres keki olarak alınmış kesim atıkları kurutulmuş ve topaklar dağıtılarak mermer tozu elde edilmiştir. Farklı oranlarda cam suyu kullanılarak presleme tekniği ile numuneler üretilmiştir. Numunelerin üretilmesi için bazı serilerde seyreltik cam suyu da kullanılmıştır. Farklı bir numune serisi olarak yine atık bir malzeme olan silis dumanı mermer tozuna ilave yapılarak numuneler üretilmiştir.Sonuç olarak camsuyunun (sodyum silikat) uygun karıştırma yöntemi kullanılarak mermer tozuna katılmasıyla, mermer tozunun kolayca sıkıştırılabildiği görülmüştür. Camsuyunun atmosferle ilişkisine bağlı olarak meydana gelen hidratasyon neticesinde, mermer tozlarını önemli sağlamlıkta birbirine bağladığı gözlenmiştir. Cam suyu miktarındaki artış ile elde edilen preslenmiş ürünlerin fiziksel ve mekaniksel özelliklerinde iyileşme gözlenmiştir. En yüksek katkı değeri olan %7 değerinde, maksimum mukavemet değeri olan 16,17 MPa değerine ulaşılmıştır. Bu değer ise bu yöntemle üretilebilecek ürünlerin yapı sektöründe birçok alanda alternatif malzeme olarak kullanılabileceğini göstermektedir.
Today waste materials from mining industry, waste minimization techniques and recycling strategies are important research fields for several researchers. Especially sawing dusts from natural stone industry play an important role for the investigations. Marble industry, which produces the basic construction elements for buildings, also produces important amount of waste material. Due to the increasing awareness on environment and increasing cost of land filling, there is an important effort for the recycling of marble sawing dust.The main objective of this study is to investigate the compression ability of marble sawing dusts with water glass (sodium silicate). For this purpose; firstly filter cake of marble sawing dust were dried and then de-agglomerated by mechanical processing. Different sample series were produced by pressing technique using different amount of water glass addition. Diluted water glass was used for some tests. Some test series were performed by replacing some part of marble dust with silica fume which is an another inorganic waste material.As a conclusion, easy compaction properties of marble dusts were observed when water glass is mixed with marble dust by proper mixing technique. Depending on the hydratation of the water glass during atmospheric exposure, good bonding of marble powders to each other was observed. Physical and mechanical properties of the samples increased by increase in the water glass addition amount. Maximum compressive strength of 16,17 MPa value was measured for the sample series which contains maximum water glass addition of 7 %. Physical and mechanical properties of the samples shows that obtained products may be used in the construction industry as an alternative materials for several field.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Mermer Tozu
Atık Malzeme
Sıkıştırılabilirlik
Marble Dust
Compressibility
Environmental
Mermer fabrikaları toz atıklarının değerlendirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4032
2022-08-02T00:00:59Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Gökçen, Hasan Serkan
2022-08-01T10:49:51Z
2022-08-01T10:49:51Z
2010
http://hdl.handle.net/11684/4032
Bu çalışmada, sodyum feldispatın karıştırmalı bilyalı değirmende kuru olarak çok ince boyutlara (<10 µm) öğütülebilirliği araştırılmıştır. Deneyler, 5 mm, 3 mm ve 5-3 mm karışım bilyalar kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Öğütme süresi, malzeme boşluk doldurma oranı, bilya doluluk oranı, bilya karışım oranı ve karıştırma hızının öğütme üzerine etkisi araştırılmıştır. Sonuçlar, boyut ve tüketilen enerji göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir.Kullanılan tüm bilyalar için öğütme süresi, bilya doluluk oranı ve karıştırma hızı arttıkça ürünün tane boyutu azalmakta, enerji tüketimi de artmaktadır. Malzeme doluluk oranının artmasıyla ise ürünün tane boyutu artarken, tüketilen enerji azalmaktadır. Karışım bilyada ise 3 mm bilya oranı arttıkça ürünün tane boyutu önce azalmakta daha sonra artmaktadır. Buna karşın tüketilen enerji önce artmakta sonra azalmaktadır.Yapılan çalışmalar sodyum feldispatın -120 µm'dan kuru olarak karıştırmalı bilyalı değirmende 5 ve 5-3 mm bilya kullanılarak çok ince boyuta öğütülebileceğini göstermektedir. 3 mm'lik bilyaların kullanılması durumunda ise aynı başarı elde edilememiştir.
In this study, dry grindability of sodium feldspar to micro fine size (<10 µm) was investigated in the stirred mill. 5 mm, 3 mm and 5-3 mm bead mixture were used in the experiments. The effects of grinding times, powder filling ratio, bead filling, bead mixture ratio and stirring speed on grinding were investigated. The results were evaluated on the basis of particle size and energy consumption.Particle size of the product for all beads decreases with an increasing grinding times, bead filling ratio, and stirring speed while energy consumption increasing. In the case of increasing powder filling ratio, particle size of the product increases while energy consumption decreasing. In the case of bead mixture, product particle size first decreases then increases with an increasing 3 mm bead ratio, in spite of that energy consumption first increases then decreases.As a result of this study, it was found that sodium feldspar could be dry ground from -120 µm to micro fine sizes in the stirred mill using 5 and 5-3 mm beads. In the case of 3 mm beads, same success could not be achieved.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Sodyum Feldispat
Karıştırmalı Bilyeli Değirmen
Stirred Ball Mill
Micro Fine Grinding
Sodium Feldspar
Sodyum feldispatın karıştırmalı bilyeli değirmende kuru olarak çok ince boyuta öğütülebilirliliğinin araştırılması
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3310
2022-06-18T00:00:51Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Ayvazoğluyüksel, Gözde
2022-06-17T05:58:56Z
2022-06-17T05:58:56Z
2011
http://hdl.handle.net/11684/3310
Manyezit cevheri (MgCO3) kalsine manyezit, sinter manyezit ve magnezyum alaşımlarının üretiminde temel ham madde olarak önemini korumaktadır. Günümüzde magnezyum, diğer metallerle inter-metalik alaşımlar oluşturabilme, yüksek kimyasal reaktivite, düşük yoğunluk gibi kendine has özellikleri nedeniyle alkalin refrakter üretimi, çimento, kireç, kağıt, şeker, cam ve demir-çelik üretimini kapsayan bir çok farklı market ve uygulamada kullanılmaktadır.
Bu çalışmada MAŞ Şirketi (Eskişehir-Türkiye) sinter ünitesinden sağlanan elektrofiltre manyezit tozunun geri kullanılabilirliğinin belirlenmesi için, HCl asit çözeltisi içindeki çözünme davranışının optimizasyonu araştırılmıştır. Deneysel işlem programı için magnezyum ekstraksiyon randımanı üzerinde etkili olan faktörlerin program verisi olarak kullanıldığı “merkezi kompozit dizayn” tekniği kullanılmıştır. Bu çalışmada göz önüne alınan değişkenler; karıştırma hızı, HCl asit konsantrasyonu, işlem sıcaklılığı ve reaksiyon süresidir.
İstatistiksel analiz sonuçları değerlendirildiğinde, belirlilik katsayıları (R-Sq ve R-Sq (adj)) sırası ile 98.29% ve 96.46% olarak hesaplanmıştır. Bu sonuçlar, göz önüne alınan model ile deneysel verilerin uyumluluğunun oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. Asıl ve diğer değişkenlerin çözünme verimi üzerindeki grafikleri incelendiğinde, çözünme verimi üzerinde etkili olan temel değişken HCl asit konsantrasyonu olarak belirlenirken, işlem sıcaklığının da çözünme verimi üzerinde etkili bir değişken olarak göz önüne alınması gerektiği tespit edilmiştir. İstatistiksel çalışmalarla desteklenen model kullanılarak %80 çözünme verimi için en uygun işlem koşulları; 500 rpm karıştırma hızı, 298° K işlem sıcaklığı, 0.4 M asit konsantrasyonu ve 1,80365 saat işlem süresi olarak hesaplanmıştır.
Araştırma çalışması saf MgCl çözeltisi eldesine yönelik testler ile de desteklenmiştir
Magnesite (MgCO3) ore is keeping its importance as a basic raw material for the manufacturing of calcined or dead burning magnesite and magnesium alloys
In this study optimization of the dissolution step of electro-filter magnesite dust samples, supplied from the bag house of sintered unit of MAS Company (Eskisehir-Turkey), in HCl solution was investigated to determine of its recyclability. The central composite design (CCD) was used to design an experimental program to provide data to model the effects of various factors on magnesium extraction recovery. The variables investigated were stirring speed, temperature, HCl concentration, and reaction time.
According to statistical analyses the R-Sq and R-Sq (adj) was calculated as 98.29% and 96.46% respectively. These values clearly indicate a good agreement between experimental and predicted values for response to recovery. The main and interaction effect plots revealed that the extraction efficiency was strongly affected by HCl concentration; however, the positive contribution of the temperature differences could also be concerned. According to optimization analyses by using the CCD model, the optimum conditions for predetermined level of 80% conversion were determined as; stirring speed of 500 rpm, temperature of 298 K, HCl Concentration of 0.4 M and reaction time of 1, 80365 h.
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Manyezit
Hidroklorik Asit
Merkezi kompozit dizayn (CCD)
Katı Sıvı Ekstraksiyonu
Atık elektro filtre manyezit tozlarının çözünme davranışının optimizasyonu ve geri kullanılabilirliğinin belirlenmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2364
2022-01-20T01:01:04Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Ibishi, Gzim
2022-01-18T13:18:35Z
2022-01-18T13:18:35Z
2019
http://hdl.handle.net/11684/2364
Sert kaya madenciliğinde, derin yeraltı açıklığı duraylılığının belirlenmesi kaya
mekaniği tasarımlarında en önemli hususlardan biridir. Çok derin yeraltı ocaklarındaki
madencilikle ilişkili duraylılık kavramı, maden mühendisleri ve araştırmacılar için daima
bir araştırma konusu olmuştur. Bu durum, yerindeki arazi gerilmelerinin oldukça yüksek
olmasından ve kaya kütlelerinin jeolojik anlamda oldukça karmaşık bir yapıya sahip
olmasından kaynaklanmaktadır. Derin yeraltı kazılarında da (cevher üretimi yapıldıktan
sonra açılan boşluklar gibi), açıklıkların etrafını çevreleyen kaya kütlelerindeki
gerilmelerin neden olduğu duraysızlık problemleri ile karşılaşılabilmesi oldukça
muhtemeldir. Söz konusu gerilmeler kaya kütlesinin dayanımını aştığında yenilmeler, kaya
düşmeleri ve kavlaklanma gibi duraysızlık problemleri ile karşılaşılmaktadır. Bu nedenle;
topukların üretilmesinde karşılaşılabilecek bu tür problemler, iş sağlığı ve güvenliği
anlamında tehlikeli bir çalışma ortamının meydana gelmesine neden olmakta ve
madencilik faaliyetlerinin aksamasına, yeraltı ekipmanlarının ve makinaların
hasarlanmasına ve istenmeyen ölümcül olayların meydana gelmesine yol açmaktadır.
Bu çalışma kapsamında; üç boyutlu sayısal modelleme ve analiz sonuçları dikkate
alınarak, değişen kazı yüksekliğine bağlı olarak en fazla kazı yüksekliğinin ve en düşük
üretim topuğu boyutlarının belirlenmesi konusu araştırılmıştır. Tavan arınlı ayak ya da
“kes ve doldur (cut-and-fill)” yeraltı üretim yönteminde tavan kontrolü genellikle üretim
topukları yardımıyla sağlanır. Kalın cevher damarlarında uygulanan bu yeraltı üretim
yönteminde, üretim topukları ocağın genel duraylılığında oldukça büyük bir öneme
sahiptir. Bu araştırmada, kazı yüksekliği ve derinliğine göre statik yükleme koşulları
altında üretim topuklarının duraylılıklarının belirlenmesi ve topuk davranışlarının
anlaşılması üzerine yoğunlaşılmıştır. Kes-doldur yeraltı üretim yönteminin sayısal modeli
FLAC3D yazılımı kullanılarak oluşturulmuş, açılan açıklıkların etrafında ve üretim
topuklarında meydana gelen en büyük asal gerilmelerin dağılımları ile yenilme zonları
incelenmiştir. Üretim topuklarının, ilk kazı aşamasında geniş yenilme zonları oluşmayacak
şekilde tasarlanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Ayrıca, üretim topuklarının duraylılıklarının belirlenmesinde kullanılabilecek
Topuk Yenilme Oranı (PYR) gibi yeni bir indeks ile birlikte Topuk Duraylılık Grafiği
(PSG) geliştirilmiştir. Önerilen bu yeni indeks ve grafik kullanılarak; Trepça Yeraltı
Ocağındaki üretim topuklarının duraylılıkları ile ilgili duraylı, potansiyel olarak duraysız
ve yenilmiş topuk durumları arasındaki sınır çizgi belirlenebilmektedir
Stability assessment of deep underground excavations in hard rock mines is one of
the most important issues in rock engineering design. Stability issues correlated with
mining at great depth below the ground surface has become a challenge for researchers and
engineers due to presence of high in situ stress state and complexity of geological rock
mass conditions. Deep underground excavations (e.g. stopes) are more likely to suffer from
ground falls since disturbed rock mass induce stresses which are usually high enough to
exceed the strength of the rock mass causing failures which might be manifested in the
form of rock fall and spalling. Hence, rock falling and/or spalling might affect the overall
safety in production stopes causing of fatalities, damage of underground equipment and
machinery, and cause delays to mining operations.
Within the scope of this thesis, the maximum mine excavation height and minimum
required dimensions of post-pillar have been investigated varying mine excavation depth
based on 3D numerical modeling and analysis. The support of overhand cut-and-fill
stoping method is mainly provided by post-pillars. Post-pillars have great influence on
overall stope stability in thick ore bodies. This research focuses on post-pillar stability
assessment under static loading conditions to understand pillar behavior with respect to
mine excavation height and depth. Numerical modeling of the whole mining method is
simulated using FLAC3D code, investigating extent of failure zones and distribution of
maximum principal stresses around excavated stopes and in post-pillars. Design of post pillars should be done in such a way that failure does not take place at the first excavation
stage. A new assessment index i.e. Pillar Yield Ratio (PYR) and Pillar Stability Graph
(PSG) investigating stability of post-pillars has been developed. Here, the objective is to
determine a border line between stable, potentially unstable, and failed state of post-pillars
at a specific mine site (e.g. Trepça Underground Mine)
eng
info:eu-repo/semantics/openAccess
FLAC
Duraylılığın Belirlenmesi
Yeraltı Kazıları
Sert Kaya Madenciliği
Üretim Topuğu Tasarımı
Stability Assessment
Underground Excavations
Hard Rock Mine
Postpillar Design
Stability assessment of post pillars in cut-and-fill stoping method at trepça underground mine
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2370
2022-01-20T01:00:29Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Çağlar, Utku
2022-01-19T13:39:10Z
2022-01-19T13:39:10Z
2019
http://hdl.handle.net/11684/2370
Bu tez çalışması kapsamında; fillosilikat grubuna ait, sulu magnezyum silikat
bileşimli doğal bir kil minerali olan sepiyolitin, rotor-stator homojenleştirici ile mekanik
olarak aktivasyon ve asit liçi yöntemleri ile zenginleştirilebilme performansları
incelenmiştir. Ayrıca, rotor-stator homojenleştirici ile yapılan mekanik aktivasyon
çalışmalarında, çeşitli işlem ve aktivasyon parametrelerinin sepiyolit süspansiyonlarının
reolojisi üzerine etkileri araştırılmıştır.
Çalışma kapsamında değerlendirilen rotor-stator işlem değişkenleri, çevresel hız ve
aktivasyon süresi iken, aktivasyon parametreleri ise, rotor tarafından süspansiyona aktarılan
kesme kuvveti, birim hacim başına aktarılan kinetik enerji ve akış hızı bir başka deyişle rotor
kanadı – stator deliği etkileşim sayısıdır.
Sonuçlar, görünür viskozite, dispersiyon kalitesi, tane boyut dağılımı, jel duraylılığı,
reolojik akış eğrileri, elastik modül, plastik modül, kompleks modül, faz açısı ve doğrusal
viskoelastik bölge değişimleri göz önüne alınarak değerlendirilmiştir.
Asit liçi ile zenginleştirme çalışmalarında, nitrik asit kullanılmış, farklı molar
derişimlerde zenginleştirme verimleri değerlendirilmiştir.
Çalışmada sepiyolit süspansiyonlarının kayma gerilmesi, düşük kayma hızlarında
(10-4
to 100
s
-1
) yapılan ölçümlerde, önce artış, sonra bir azalma eğilimi görülmüştür. Yüksek
kayma hızlarında (100
to 104
s
-1
) yapılan ölçümlerde ise tekrar artış eğilimi görülmüştür.
Mevcut kabul görmüş reolojik modellerin matematiksel bağıntıları incelendiğinde,
gözlemlenen değişken akış eğrisini tahmin edebilmelerinin mümkün olmadığı görülmüştür.
Gözlemlenen değişken akış davranışı, işletme parametreleri ile ilişkilendirilerek iki parçalı
bir reolojik model geliştirilmiştir. Geliştirilen model kullanılarak rotor-stator
homojenleştirici ile mekanik olarak aktive edilen sepiyolit süspansiyonlarının işletme
parametrelerine bağlı akış eğrisi tahminleri gerçekleştirilmiştir
In this thesis, the mechanical activation of sepiolite with rotor-stator homogenizers
and its enrichment with acid leching method was investigated. Furthermore, the effect of
process and activation parameters of rotor-stator homogenizers on sepiolite suspension
rheology were examined.
The investigated process variables were; Rotor tip speed and activation time. And
activation parameters were; rotor nominal shear rate, the amount of kinetic energy dissipated
inside the control hacim and rotor–stator cavity interaction frequency.
The results were evaluated based on the variations and change on the apparent
viscosity, dispersion quality, particle size distribution, gel stability, flow curves (rheogram),
elastic modulus, plastic modulus, complex modulus, phase angles and linear viscoelastic
regions. Different nitric acid solutions with a variety of molar concentrations were used
during acid leaching enrichment studies, and the enrichment yields were evaluated.
Sepiolite suspension rheology measurements have shown that at low shear rates (10-
4
to 100
s
-1
) flow curves had an initial tendency to increase and then decrease. At higher shear
rate measurements (100 to 104
s
-1
) flow curves had a tendency to increase with increasing
shear rates. When mathematical equations of present rheological flow curve models were
reviewed, it was seen that the prediction of multistage variable flow curves was not possible.
Within the scope of this thesis, a two phase piece wise rheological model of this
multistage variable flow curves were developed by correlating with process parameters. By
using this model, it is possible to estimate the process parameter dependent flow curves of
sepiolite suspensions which are mechanically activated with rotor-stator homogenizers
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Sepiyolit
Reolojik Model
Asit Liçi
Yaş Öğütme
Sepiolite
Rheologic Model
Acid Leaching
Wet Grinding
Sepiyolitin yaş öğütme ve asit liçi yöntemleriyle zenginleştirilmesi ve reolojik davranışının modellenmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2406
2022-01-22T01:00:19Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Chanda, Stephen
2022-01-21T13:16:49Z
2022-01-21T13:16:49Z
2019
http://hdl.handle.net/11684/2406
Sentinel Madeni (Kalumbila Madeni olarak da bilinir), First Quantum Minerals'e ait
ve Kuzey-Batı Zambiya eyaletindeki Solwezi kasabasıdan yaklaşık 150 km uzaklıktaki
Kalumbila şehrinde Kalumbila Minerals Limited tarafından işletilen büyük ölçekli bir bakır
ocağıdır. Delme-patlatma ve zenginleştirme işlemlerinin performansını arttırmak amacıyla
söz konusu bakır madeninde ocaktan-tesise (M2M) olarak adlandırılan bir optimizasyon
çalışması yapılmıştır. Madencilik faaliyetleri ile cevher hazırlama süreçlerinin birbiri ile
ilişkili olmasından dolayı her bir sürecin performansı bir diğerini etkilemektedir ve bu iki
süreç birbiri ile uyum içerisinde olmalıdır. Ocaktan-tesise optimizasyon çalışması,
madencilik faaliyetleri ve cevher hazırlama işlemlerinin performanslarını arttırmak amacıyla
bu süreçlerin birbirleriyle ilişkili olan aşamalarını optimize etmek için bu iki süreci birbirine
bağlamaktadır. Bu araştırmada, kapsamlı bir bilimsel ve mühendislik yöntembilimi
kullanılmıştır. Bu yöntembilim, ocaktan-tesise stratejileri hakkında bilgi sahibi olabilmek
amacıyla karşılaştırmalı değerlendirme çalışmalarını içermektedir. Ayrıca, maden yatağının
jeolojik oluşumunu anlayabilmek amacıyla cevher karakterizasyonu yapılmış ve cevher
yatağı farklı cevherleşme zonlarına ayrılmıştır. İncelenen bakır ocağında, sorunların neden
kaynaklandığını ve bu sorunlara karşı alınabilecek önlemlerin belirlenebilmesi amacıyla
cevher zenginleştirme tesisindeki ufalama devresi ile ilgili bir inceleme yapılmıştır. Bu ilk
aşamada elde edilen sonuçlar; optimum kırma-eleme için gereken P80 değeri dikkate
alınarak, delme parametrelerini optimize eden parçalanma modellerini geliştirmek amacıyla
kullanılmıştır. Optimize edilmiş delme tasarımının uygulanması sonucunda meydana
gelecek parçalanmanın tahmininde Kuz-Ram, Kırılmış Zon ve Swebrec Modelleri
kullanılmıştır. Her bir P80 değeri için spesifik kırma enerjisini tahmin etmek için Morrel
tarafından önerilen model kullanılmıştır. Son olarak, önerilen değişikliklerin uygulanması
durumunda karşılaşılabilecek kazanç veya zararın parasal değerinin belirlenmesi için bir
maliyet analizi yapılmıştır. Geliştirilen model; önerilen değişiklikler uygulandığı takdirde,
kırıcı ve değirmen veriminde % 13’lük bir artış sağlanacağını ve kırılan ton başına maliyette
0,05 dolarlık tasarruf sağlanacağını göstermiştir
Sentinel Mine (also referred to as Kalumbila Mine) is a large scale copper mine
owned by First Quantum Minerals and operated by Kalumbila Minerals Limited in
Kalumbila, about 150km from Solwezi town in the North-western province of Zambia. A
Mine-to-Mill (M2M) optimisation study was undertaken at the mine in order to enhance the
performance of drilling and blasting and the comminution processes. Because the process of
mining and mineral beneficiation is interlinked, the performance of the one affects the other,
there is need to integrate the operation of the two. M2M links these two processes in order
to optimise the combined stages of mining and processing with the aim of enhancing the
performance of mining and mineral processing activities.
A comprehensive scientific and engineering methodology was used in this research.
This included undertaking benchmarking studies to get acquainted with the M2M strategies,
and ore characterization to understand the ore geology resulting into dividing the orebody
into ore domains. A survey of the comminution circuit in the mineral processing plant was
undertaken to identify the sources of bottlenecks and opportunities at the studied copper
mine. The results obtained from these initial phases were used to develop fragmentation
models that optimised the drilling parameters with respect to the P80 value needed for
optimal crushing and milling.
The Kuz-Ram, Crushed Zone Model and the Swebrec Model were used to model and
predict fragmentation that would result from the optimised drilling pattern. Morrel’s model
was used to predict the specific comminution energy for each P80 value produced. Finally, a
cost analysis was conducted to attach a monetary value to the saving or loss that can be
encountered in case of the proposed changes are applied. The developed model showed that
if the proposed changes are applied there will be a 13% increase in the crusher and mill
throughput and there will be an overall saving of $0.05 per tonne crushed
eng
info:eu-repo/semantics/openAccess
Ocaktan-Tesise
Delme Patlatma
Parçalanma
Kuz-Ram Modeli
Swebrec Fonksiyonu
Kırılmış Zon Modeli
Optimizasyon
Sentinel Madeni
Mine-to-Mill
Drilling and Blasting
Fragmentation
Kuz-Ram Model
Swebrec Function
Crushed Zone Model
Optimisation
Sentile Mine
Mine-to-mill optimisation for increased throughput and profitability
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2634
2022-02-16T01:00:23Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Oluklulu, Semih
2022-02-15T07:40:11Z
2022-02-15T07:40:11Z
2020
http://hdl.handle.net/11684/2634
Bu çalışmada, Artvin, Yusufeli bölgesinin düşük tenörlü altın cevherinin flotasyon
yöntemi ile zenginleştirilmesi olanakları araştırılmıştır. Mineralojik analizlere göre cevher,
tipik bir epitermal altın yatağı olarak tanımlanmaktadır ve 1,40 g/t Au, %0,20 Cu, %5,20 Fe
ve %1,40 S içermektedir. Flotasyon deneyleri, Loesche GmbH tarafından valsli dik
değirmende kuru olarak öğütülmüş temsili cevher örneği üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Deneysel çalışmalar, kaba flotasyon, açık devre ve kapalı devre flotasyon
deneylerinden oluşmaktadır. Kaba flotasyon deneylerinde, P80 tane boyutu, pH, köpürtücü
dozajı, toplayıcı tipi ve dozajı, flotasyon süresi, pH ayarlayıcı, Eh ve koşullandırma süresinin
Au, Cu, Fe ve S tenör ve verimlerindeki etkileri irdelenmiştir. Sonrasında, kaba flotasyon
deneyleri ile belirlenen parametrelerin nihai konsantrenin verim ve tenör değerlerinde
göstereceği etkileri araştırmak amacıyla iki temizleme kademesinden oluşan açık devre
flotasyon deneyleri gerçekleştirilmiştir. Bu deneylerde de temizleme kademelerinde altın ve
bakırın verim ve tenör değerlerini önemli ölçüde etkileyebileceği düşünülen, tane boyutu,
pH, koşullandırma süresi, toplayıcısız flotasyon ve flotasyon süreleri parametrelerinin
etkileri incelenmiştir. Son olarak açık devre flotasyonu ile pekiştirilen şartlarda, bir kapalı
devre flotasyon deneyi gerçekleştirilerek, belirlenen şartların uygulanabilirliği, süpürme
kademesinin de ilavesi ile elde edilebilecek nihai tenör ve verim değerlerinin araştırılması
sağlanmıştır.
Deneysel çalışmalar, Au ve Cu’nun toplayıcısız flotasyon ile seçimli olarak
yüzdürülebileceğini göstermektedir. Benzer olarak, yüksek Au ve Cu seçimliliğinin, kısa
koşullandırma ve kısa flotasyon süreleri ile toplayıcılı olarak da sağlanabileceği tespit
edilmiştir. Bu bulgular, sülfürlü minerallerin yaş öğütmesinde meydana gelen ve flotasyonun
seçimliliğine negatif etki eden galvanik etkileşimlerin, kuru öğütme sayesinde tamamen
veya kısmen ortadan kaldırılması ile açıklanabileceği sonucuna varılmıştır
In this study, flotation possibilities of a low grade gold ore from Artvin Yusufeli
region were investigated. According to the mineralogical analyzes, ore is defined as a typical
high-sulphidation epithermal gold ore, containing 1,40 g/t Au, 0,20% Cu, 5,20% Fe and
1,40% S. Bench scale flotation experiments were carried out with the representative samples
of the ore, which were previously dry ground at Loesche GmbH by vertical roller mill.
Experimental studies consist of rougher flotation, open circuit and locked cycle
flotation tests. In rougher flotation tests, the effects of flotation parameters such as P80 size,
pH, frother dosage, collector dosage and type, flotation times, pH modifier, Eh and
conditioning times were investigated in terms of Au, Cu, Fe and S recoveries and grades.
Following that, in order to investigate the effects of the parameters determined by rougher
flotation tests on the recoveries and grades of the final concentrate, open circuit flotation
tests consisting of two cleaning stages were carried out. In these tests, the effects of grain
size, pH conditioning time, collectorless flotation and flotation times parameters, which are
thought to affect significantly the recovery and grade values of gold and copper in cleaning
stages, were studied. Finally, in conditions strengthened by open circuit flotation tests, a
locked cycle flotation test was carried out by adding the scavenger stage, to investigate
applicability of the specified conditions and grade and recovery values of the final
concentrate.
Experimental studies revealed that, Au and Cu could be floated selectively without a
collector. Similarly, it was found that high Au and Cu selectivity could also be obtained with
short conditioning and short flotation times with the collector as well. It was concluded that,
these findings can be explained with the galvanic interactions which affects selectivity
negatively during the wet grinding, which were partially or completely eliminated by the dry
grinding
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Altın
Bakır
Flotasyon
Toplayıcısız Flotasyon
Kuru Öğütme
Gold
Flotation
Collectorless Flotation
Dry Grinding
Copper
İşlem parametrelerinin altın flotasyonu üzerine etkilerinin incelenmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3620
2022-07-05T00:01:12Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Bayraktar, Beril
2022-07-04T10:30:03Z
2022-07-04T10:30:03Z
2020
http://hdl.handle.net/11684/3620
İş kazaları yaralanmalı, ölümlü, maddi ve manevi kayıplı sonuçları ile karşımıza
çıkan çalışma hayatının en önemli sorunlardan biridir. Endüstrileşme ile birlikte artan iş
kazaları ve meslek hastalıkları gelişmekte olan ülkelerde etkilerini daha yoğun bir şekilde
hissettirmektedir. Günümüzde iş kazalarının önlenmesi veya azaltılmasına yönelik
çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmada sağkalım (yaşam) analizi kullanılarak madencilik
sektöründe meydana gelen iş kazalarının oluşmasına neden olan faktörlerin belirlenmesi ve
bu faktörlerin birbirleriyle olan ilişkilerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır.
Bu tez çalışmasında, Türkiye Taşkömürü Kurumu Karadon İşletme Müessesinde
30.12.1999 - 30.12.2011 yılları arasında meydana gelen iş kazası istatistikleri incelenerek,
çalışanların işe başladıkları tarihten itibaren iş kazası ile karşılaştıkları zamana kadar geçen
süreleri incelenmiş, madencilik sektöründe meydana gelen yaralanmalı ve ölümlü iş
kazalarını etkileyen faktörlerin analiz edilmesi amaçlanmıştır. İş kazalarının oluşumunda
etkisi olan faktörler, sağkalım analizi yöntemlerinden Yaşam tablosu ve Kaplan Meier
yöntemleri ile analiz edilmiş ve anlamlılıkları belirlenmiştir.
Madencilik sektöründe meydana gelen iş kazalarının sağkalım yöntemleriyle
analizinde Yaşam tablosu ve Kaplan-Meier yöntemlerinin sonuçları arasında önemli
farklılıklar olmadığı tespit edilmiştir. Her iki yönteme göre de, yeraltı işlerinde, pano ayak
ve hazırlık işçiliğinde, ortam ve kişi kaynaklı olarak hafif yaralanmalı, el ve ayak
parmaklarının yaralandığı, göçük ve malzeme teması kullanımı nedeniyle üretim öncesi ve
üretim aşamasında iş kazalarının kısa sürede meydana geldiği ve sağkalım (ilk defa kazaya
karışma) sürelerinin daha kısa olduğu belirlenmiştir.
Analizlerde çıkan sonuçların bundan sonra madencilikte ve diğer sektörlerde
yapılacak çalışmalara yol göstermesi amaçlanmıştır
Occupational accidents that result in injury or even death are one of the most
important issues of workplaces. Industrialization which brings increasing occupational
accidents and occupational diseases felt more intensely in developing countries. Today,
studies are carried out to prevent or reduce occupational accidents. In this study, it is aimed
to determine the factors that cause occupational accidents occurring in the mining sector by
using survival (life) analysis and to determine the relationship of these factors with each
other.
In this study, occupational accidents that happened at Karadon Hard Coal Enterprise
between the years 30.12.1999 and 30.12.2011 are studied. This study aims to determine the
factors that affect occupational accidents in Mining Industry that result in injury or death by
analyzing the period starting with the employees to begin working until they had an accident.
Factors that have an impact on the occurrence of occupational accidents were analyzed using
the Life Table and Kaplan Meier methods, and their significance was determined.
In the analysis of occupational accidents occurring in the mining sector with Survival
Methods, there were no significant differences between the results of the Life table and the
Kaplan-Meier methods. According to both methods, at panel face and preparation work
(which are underground works), occupational accidents before and during production occur
in a short time thus have shorter survival times.
The results obtained in the analysis are intended to guide future studies in mining and
other sectors
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
İş Kazaları
Sağkalım Analizi
Yaşam Tablosu Yöntemi
Kaplan Meier Yöntemi
Occupational Accidents
Survival Analysis
Life Tables
Kaplan Meier
Maden iş kazalarının sağkalım analizi yöntemiyle değerlendirilmesi
doctoralThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4197
2022-08-06T00:01:48Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Özgüleç, Kerem
2022-08-05T11:01:43Z
2022-08-05T11:01:43Z
2020
http://hdl.handle.net/11684/4197
Dünya doğal taş rezervinin yaklaşık %40’ına sahip olan ülkemizde mermer
ocaklarının ve işletmelerinin sayısı günden güne artış göstermektedir. Dünyanın en zengin
mermer yataklarının bulunduğu Alp-Himalaya dağları kuşağında yer alan Türkiye,
sektörde söz sahibi bir konumdadır. Ülkemiz, 2019 yılında yaklaşık 1.864 milyar dolarlık
doğal taş ihracatı yaparak dünyada ilk sırada yer almıştır. Bu ihracat potansiyelinden
anlaşılacağı gibi, ülkemizde faaliyet gösteren ocakların tam kapasiteyle çalışarak bu
talepleri karşılayabilmesi gerekmektedir. Talep edilen blok üretim miktarlarının zamanında
yetiştirilebilmesi de ancak iyi bir iş organizasyonun ve üretim planlamasının sağlanmasıyla
mümkün olabilmektedir. Bu nedenle; mermer, traverten gibi doğal taş üretimi yapılan bir
açık işletmede blokların ne kadar zamanda kesilebileceğinin önceden tahmin edilebilmesi,
iç ve dış piyasadan talep edilen blokların zamanında karşılanması ile ilgili oldukça önemli
bilgiler verecektir. Bu amaçla, Bilecik ili Söğüt ilçesinde faaliyet gösteren ve Gökyar
firmasına ait bir açık ocakta çalışan elmas tel kesme makinalarının kesme performansları 3
yıl süreyle takip edilmiştir. Elmas tel kesme makinalarının kesme performansını etkileyen
parametreler; kayaç türü, elmas tel kesme makinasının gücü, kesim türü ve operatör
becerisi olarak sıralanabilir. Bu parametrelerden bazıları kesin bir değerle ifade
edilebilirken bazı parametreler ise dilsel olarak ifade edilebilmektedir. Dilsel ifadelerin bir
tahmin modelinde kullanılması için litaratürde yararlanılan en yaygın yöntem bulanık
mantık yöntemidir. Bu çalışmada, mermer ve traverten olmak üzere 2 doğal taş grubundan
elde edilen elmas tel kesme hızı verileri ve kesme hızını etkileyen parametrelere ait saha
gözlemleri kullanılarak Mamdani algoritmasını kullanan bir bulanık model
oluşturulmuştur. Oluşturulan bulanık mantık tabanlı tahmin modeli kullanılarak, hangi tür
kayaçta hangi makina ve operatörle nasıl bir kesim performansı gerçekleşebileceğini
önceden belirleyebilmek mümkün hale gelmiştir. Buradan elde edilecek sonuçlar da,
mermer ya da traverten ocaklarında yapılacak olan blok üretimlerinin iş-zaman çizelgesine
uygun olup olamayacağının belirlenmesinde kullanılabilecektir
The number of marble quarries and enterprises in our country, which has
approximately 40% of the world natural stone reserve, is increasing day by day. Located in
the world’s richest resources of marble found that the Alpine-Himalayan mountain belt,
Turkey is in a position to have a say in the industry. In 2019, our country ranked first in the
world by exporting natural stone worth approximately $ 1.864 billion. As can be seen from
this export potential, the quarries operating in our country should be able to meet these
demands by working at full capacity. The timely production of the desired block
production amounts is possible only by providing a good work organization and production
planning. Therefore; in a quarry where natural stone production such as marble and
travertine is produced, predicting how long the blocks can be cut will provide important
information about the timely producing of the blocks requested from the domestic and
foreign markets. For this purpose, the cutting performances of the diamond wire cutting
machines operating in an open pit belonging to Gökyar Marble Company operating in
Söğüt district of Bilecik were followed for 3 years. It can be said that; parameters affecting
the cutting performance of diamond wire cutting machines; rock type, power of diamond
wire cutting machine, cutting type and operator skill. Some of these parameters can be
expressed with a crisp value, while some parameters can be expressed in linguistic form.
Fuzzy logic is the most common method used in the literature to use linguistic expressions
in a prediction model. In this study, a fuzzy model using Mamdani algorithm has been
constructed by using field data of diamond wire cutting speed data obtained from two
natural stone groups, marble and travertine, and field observations. By using the fuzzy
logic-based estimation model, it has become possible to determine in advance which kind
of cutting performance can be realized with which machine and operator. The results
obtained here can be used to determine whether the block productions to be made in
marble or travertine quarries are suitable for the work-time schedule
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Elmas Tel Kesme Makinası
Kesim Hızı
Mamdani Algoritması
Bulanık Mantık
Doğal Taş Ocağı
Diamond Wire Cutting Machine
Cutting Speed
Mamdani Algorithm
Fuzzy Logic
Quarry
Mermer ocaklarında kullanılan elmas tel kesme makinası performansının bulanık mantık yaklaşımıyla belirlenmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3039
2022-06-07T11:30:24Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Çulha, Serdar
2022-06-07T11:30:24Z
2022-06-07T11:30:24Z
2020
http://hdl.handle.net/11684/3039
Elmas tel kesme yönteminde, boyutlandırılacak veya kesilecek kayacın fiziko mekanik özelliklerinin performans parametreleri ile olan ilişkilerinin bilinmesi kesme
verimliliği ve maliyeti olumlu şekilde etkilemektedir. Elmas tel kesme ile ilgili farklı
araştırmacılar tarafından pek çok çalışma yapılmış olmasına rağmen elmas telle kesim
performansının kaba küme yaklaşımı ile değerlendirilmesi konusunda bugüne kadar
herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmada doğal taşlarının elmas telle kesim
performansını en fazla etkileyen kayaç özelliklerinin kaba küme yaklaşımı ile belirlenmesi
amaçlanmış olup, Magmatik Kökenli Mermerler (Andezit) ile Metamorfik ve Sedimanter
Kökenli Mermerler (Hakiki Mermer ve Kireçtaşı bundan sonra sadece Mermer olarak
adlandırılacaktır) olarak iki grupta değerlendirilmiştir.
Bu çalışmada farklı özelliklere sahip olmak üzere 15 adet andezit ve 23 adet
mermer örneği verisi kullanılmıştır. Andezit ve mermer örnekleri için yapılmış çekme
dayanımı (TS-MPa), gözeneklilik (PO-%), yoğunluk (DE-gr/cm3
), shore sertliği (SH), koni
delici sertliği (CIH) ve kuvars içeriği (QZ-%) verilerine bağlı olarak fiziko-mekanik
özelliklerinden hangisinin elmas telli makine ile kesme performansı (CR-m2
/saat) üzerinde
daha etkili olduğunu belirlemek için kaba küme indirgeme yöntemi kullanılmıştır. Kaba
küme yöntemiyle yapılan nitelik indirgeme çalışması sonucunda;
Andezit kesim performansını çekme dayanımı (TS-MPa), yoğunluk (DE gr/cm3
) ve kuvars içeriğinin (QZ-%) etkilediği ve kesim performansı (CR-m2
/saat)
tahmininde; CR(m²/h) = 0,82 - 0,293 TS + 1,98 DE - 0,406 QZ eşitliğinin %71,3
belirlilikle kullanılabileceği ve anlamlı (P=0,003 < 0,5) tahminler sağladığı,
Mermer kesim performansını çekme dayanımı (TS-MPa), gözeneklilik (PO-
%) ve koni delici sertliğinin (CIH) etkilediği ve kesim performansı (CR-m2/saat)
tahmininde; CR(m²/h) = 13,6 + 0,693 TS + 4,18 PO - 2,82 CIH eşitliğinin %50,7
belirlilikle kullanılabileceği ve anlamlı (P=0,003 < 0,5) tahminler sağladığı belirlenmiştir
In diamond wire cutting method, knowing the relationship between the physico mechanical properties of the rock to be dimensioned or cut and the performance
parameters affects the productivity and cost positively. Although many studies have been
carried out by different researchers on the subject, there has been no study on the
evaluation of diamond wire cutting performance with a rough set approach. In this study, it
is aimed to determine the rock properties that most affect the diamond wire cutting
performance of natural stones which are classified into two groups as Magmatic (Andesite)
and Metamorphic-Sedimentary Origin Marbles (Real Marble and Limestone-From now on
they will only be called Marble.) with the rough set approach.
15 sample data for Andesite and 23 sample data for Marble were used in this study
and all datasets have different properties. The rough set reduction method was used to
determine which of the physico-mechanical properties such as tensile strength (TS-MPa),
porosity (PO-%), density (DE-gr/cm3), shore hardness (SH), cone drilling hardness (CIH)
and quartz content (QZ-%) was more effective on diamond wire machine cutting
performance (CR-m2
/hour) for andesite and marble. As a result of the feature reduction
study made with the rough set method;
• Tensile strength (TS-MPa), density (DE-gr/cm3
) and quartz content (QZ-%)
are effective on andesite cutting performance. Meanwhile, in estimation of cutting
performance (CR-m2
/ hour); CR(m²/h) = 0.82 - 0.293 TS + 1.98 DE - 0.406 QZ equation
can be used with 71.3% certainty and provides meaningful (P = 0.003 <0.5) estimates.
• Tensile strength (TS-MPa), porosity (PO-%) and cone drilling hardness
(CIH) are effective on marble cutting performance. Meanwhile, in estimation of cutting
performance (CR-m2
/hour); CR(m²/h) = 13.6 + 0.693 TS + 4.18 PO - 2.82 CIH equation
can be used with 50.7% certainty and provides meaningful (P = 0.003 <0.5) estimates
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Kaba Küme
Fiziko-Mekanik Özellikler
Elmas Telli Kesme Yöntemi
Doğal Taş
Mermer
Rough Set
Physico-Mechanical Properties
Diamond Wire Cutting Method
Natural Stone
Marble
Doğal yapı taşlarında elmas telle kesim performansının kaba küme yaklaşımı ile değerlendirilmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4430
2022-08-12T00:02:28Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Amarjargal, Burenjargal
2022-08-11T13:32:19Z
2022-08-11T13:32:19Z
2021
http://hdl.handle.net/11684/4430
Madencilik endüstrisinin hemen hemen her aşamasında özellikle cevher zenginleştirme tesislerinde çok fazla miktarda su kullanılmaktadır. Genellikle ince taneler ve sudan oluşan atıksuya katı-sıvı ayırım yöntemleri uygulanmakta; ince taneler tiknerlerde, flokülasyon yöntemi ile çöktürülmekte ve temizlenen su, tesiste yeniden kullanılmaktadır. Tiknerlerin kapasitesi ve tesise geri beslenecek suyun miktarı ve berraklığı, flokülasyon yöntemi ile bir araya getirilen tanelerin/flokların çökme hızına bağlıdır. Bu bakımdan bir cevher zenginleştirme tesisinde ortaya çıkan atığın flokülasyon yöntemi ile çökelme davranışının belirlenmesi oldukça önemlidir.
Bu çalışmada, bir bakır zenginleştirme tesisi atığının optimum flokülasyon koşulları ve çökme davranışını tespit etmek amacıyla flokülasyon deneyleri yapılmıştır. Deneysel çalışmalarda, fokülant tipi ve dozajının, pH’ın, karıştırma süresi ve hızının, katı oranının, flokülasyon deneyi uygulama şeklinin ve kullanılan suyun flokülasyona etkisi araştırılmıştır. Deneysel çalışmaların sonucunda, 20 gr/t dozajında, noniyonik flokülant hariç diğer flokülantlar ile hedeflenen 20 NTU bulanıklık değerinden daha düşük bulanıklık değerlerine ulaşıldığı; çökme hızı için ise hedeflenen 6 m/h’ten büyük çökme hızı değerlerine, 20 g/t flokülant dozajında, sadece iki flokülant (Magnofloc 5250 ve SPP 355) ile ulaşıldığı belirlenmiştir. En iyi flokülasyon başarısı, Magnofloc 5250 ile 50 gr/t dozajında en düşük bulanıklık değeri 1,1 NTU ve en yüksek çökme hızı değeri 11,49 m/h olarak elde edilmiştir. Aynı zamanda, Magnofloc 5250 ile atığın, serbest çökme süresi yaklaşık 11 dakikadan 1 dakikaya dürürülmüştür. Anyonik flokülant (Magnofloc 5250) ile en düşük bulanıklık (1,26 NTU) pH 11,11’de, en yüksek çökme hızı ise pH 8,35 değerinde 10,3 m/h olarak bulunmuştur. En uygun karıştırma koşulları, 200 dev/dk karıştırma hızı ve 1 dakika karıştırma süresi olarak belirlenmiştir. Flokülasyon performansı açısından en uygun katı oranı değerleri, %5 ve %10 katı olarak bulunmuştur. Jar testleri ile daha düşük bulanıklık değerleri elde edilirken, mezürde yapılan deneylerde ise daha yüksek çökme hızları elde edilmiştir. Son olarak tesis suyuna göre çeşme suyu ile daha iyi flokülasyon sonuçları elde edilmiştir
A large amount of water is used in almost every stage of the mining industry, especially in mineral processing. Solid-liquid separation methods are applied to wastewater, which generally consists of fine particles and water; fine particles are settled in thickeners by flocculation method and the cleaned water is reused in the plants. The capacity of the thickeners, the amount and clarity of the the recycled water to the plant depend on the sedimentation rate of the particles/flocs brought together by the flocculation method. In this respect, it is very important to determine the sedimentation behavior of the tailings generated in an ore dressing plant by flocculation method.
In this study, flocculation experiments were carried out to determine the optimum flocculation conditions and setting behavior of copper tailings. In the experimental studies, the effects of foculant type and dosage, pH, mixing time and speed, solid ratio, flocculation application method and water used on flocculation were investigated. As a result, turbidity values lower than the targeted 20 NTU turbidity value were achieved with the other flocculants except the nonionic flocculant at a dosage of 20 gr/t; For the settling velocity, it was determined that the settling velocity values greater than 6 m/h were achieved with only two flocculants (Magnofloc 5250 and SPP 355) at 20 g/t flocculant dosage. The best flocculation success was obtained with Magnofloc 5250 at 50 gr/t dosage, with the lowest turbidity value of 1.1 NTU and the highest settling velocity value of 11.49 m/h. At the same time, with the Magnofloc 5250, the free-settling time of the waste was reduced from about 11 minutes to 1 minute. With the anionic flocculant (Magnofloc 5250), the lowest turbidity (1.26 NTU) was found at pH 11.11, and the highest precipitation rate was 10.3 m/h at pH 8.35. The optimum mixing conditions were determined as 200 rpm mixing speed and 1 minute mixing time. The most suitable solid ratio values in terms of flocculation performance were found to be 5% and 10% solids. While lower turbidity values were obtained with the jar tests, higher sedimentation rates were obtained in the experiments performed on the tape measure. Finally, better flocculation results were obtained with tap water compared to plant water
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Bakır Atığı
Flokülasyon
Çöktürme
Copper Tailings
Focculation
Precip
Bir bakır flotasyon tesisi atığının karakterizasyonu ve optimum susuzlandırma koşullarının belirlenmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4407
2022-08-12T00:02:27Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Yıldırım, Gencer
2022-08-11T07:41:13Z
2022-08-11T07:41:13Z
2021
http://hdl.handle.net/11684/4407
Günümüzde yüksek tenörlü cevherlerin azalması, serbestleşme boyutunu
düşürmüştür. Bu da daha ince boyutlu cevherlerin zenginleştirilmesini gerekli hale
getirmiştir. Diğer zenginleştirme yöntemlerinin çoğunun verimsiz olduğu -0,2 mm
boyutunda en başarılı süreçlerden birisi flotasyondur. Ancak tane boyutu -0,02 mm’ye kadar
inceldiğinde flotasyonun etkinliği de azalmaya başlamaktadır. Bu sebeple, çok ince tane
boyutlarında etkin flotasyon üzerine birçok araştırma yapılmaktadır ve çözümlerden birisi
olarak mikro-kabarcıkların kullanılması önerilmektedir.
Bu çalışmada, endüstride oldukça yaygın ve yapısal özellik ve maliyetler açısından
modifikasyona uygun olan mekanik hücre temel alınmıştır. Bu çalışma için, kavitasyon
prensiplerinden yararlanarak ince (yaklaşık 0,6-0,8 mm) hava kabarcığı üreten bir mikrokabarcık
üreteci imal ettirilmiştir. Mikro-kabarcık üreteci, klasik mekanik flotasyon
hücresine monte edilerek hücrenin modifikasyonu sağlanmıştır. -0,15 mm boyutlu taneler
klasik ve modifiye hücreler kullanılarak flotasyona tabi tutulmuş, her iki hücre ile
gerçekleştirilen deneyler sonucu hesaplanan flotasyon hız sabiti “k” değerleri karşılaştırmalı
olarak irdelenmiştir. Flotasyon çalışmalarında, katı oranı, pervane hızı ve toplayıcı
miktarının flotasyon verimi ve flotasyon hız sabiti üzerindeki etkisi istatistiksel tasarım
yöntemleri kullanılarak incelenmiştir.
Çalışmalar sonucunda, klasik hücre ile elde edilebilecek maksimum flotasyon
veriminin yaklaşık %75, modifiye hücre ile ise farklı koşullar altında, bu değerin %85’in
üzerinde olabileceği saptanmıştır. Flotasyon hız sabitleri açısından, klasik flotasyon
çalışmalarında en yüksek flotasyon hız 12,13 10-3 s-1, modifiye hücre flotasyon
çalışmalarında ise farklı koşullarda 22,14 10-3 s-1 olduğu gözlemlenmiştir
owadays, the depletion of high grade ores has decreased the liberalization size. This
made it necessary to enrich finer sized ores. One of the most successful processes at -0.2 mm
size, where most of the other enrichment methods are inefficient, is flotation. However, when
the grain size becomes approximately -0.02 mm, the efficiency of flotation becomes to
decrease. For this reason, many researches have been carried out on effective flotation in
very fine grain sizes and the use of microbubbles is recommended as one of the solutions.
This study is based on a mechanical cell, which is very common in the industry and
suitable for modification in terms of structural properties and costs. For this study, a
microbubble generator using cavitation principles that generates thin (approximately 0.6-0.8
mm) air bubbles was designed and built. The cell modification was done by mounting the
microbubble generator to the classical mechanical flotation cell. -0.15 mm sized particles
were subjected to classical and modified flotation, and the effect of adding microbubbles to
the classical cell on the yield and floating speed constant “k” have been researched. In
flotation studies, the effect of solids ratio, impeller speed and collector amount on maximum
yield and flotation speed in classical and modified flotation was investigated by using
statistical design methods.
As a result of the studies, it has been observed that while the maximum efficiency
that can be achieved with classical flotation remains around 75%, it can be exceeded 85% in
modified flotation on different conditions. In terms of flotation rate constants, it was
observed that the highest flotation rate value was 12,13 10-3 s-1 in classical flotation studies
and 22,14 10-3 s-1 on different conditions in modified cell flotation studies
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Mikro-Kabarcık Üreteci
İnce Tane Flotasyonu
Mekanik Flotasyon
Micro-Bubble Generator
Fine Particle Flotation
Mechanical Flotation
Mikro-kabarcık ilavesinin mekanik flotasyonda verim üzerine etkisinin incelenmesi
masterThesis
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4410
2022-08-12T00:04:43Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_96
Erten, Gamze Erdoğan
2022-08-11T07:54:10Z
2022-08-11T07:54:10Z
2021
http://hdl.handle.net/11684/4410
Jeoistatistik, jeokonumsal değişkenleri doğru bir şekilde tahmin etmek için
günümüzde kullanılan en yaygın yöntemdir. Ancak, etkin bir şekilde uygulanabilmesi için
verilere ilişkin durağanlık ve doğrusallık gibi bazı varsayımlara ihtiyaç duyar. Son yıllarda,
makine öğrenimi (ML) algoritmaları özellikle karmaşık koşullarda tahmin için verimli
çözümler sunabildiklerinden giderek popüler olmaya başlamıştır. Bununla birlikte, bu
algoritmalar: (1) verilerin birbirinden bağımsız olduğunu varsaymakta ve (2) verileri
konumlarında yeniden üretememektedirler. Dahası, çoğu ML algoritması tahmin
haritalarında koordinat yönleri boyunca önemli yapay görüntüler vermektedir. Bu tezde
ML’yi temel alan iki yeni jeokonumsal tahmin yönteminin sunulması amaçlanmaktadır.
Topluluk süper öğrenci (ESL) modeli olarak adlandırılan ilk yöntem, ML tahmin
haritalarındaki yapaylıkları yönetmek için sunulmuştur. Bu model ML ile modelleme
yapabilmek için süper öğrenci (SL) modelinden yararlanmakta ve bir koordinat rotasyon
stratejisi ile orijinal veri setinden çok sayıda farklı eğitim seti oluşturmaktadır. İncelenen
vaka çalışmaları; ESL modelinin durağanlık ve doğrusallık varsayımlarına ihtiyaç
duymadan, tahmin doğruluğu açısından geleneksel jeoistatistiksel yöntemlerle
karşılaştırılabilir sonuçlar verdiğini ve ESL modelinin anizotropiyi dikkate alıp, tahmin
haritalarındaki yapaylıkları yönettiğini göstermektedir. Sunulan ikinci yöntem; kriging ve
ML yöntemlerini, her iki yöntemin jeokonumsal verilerin tahminindeki dezavantajlarını
azaltmak, daha doğru ve tutarlı tahminler elde etmek için biraraya getirmektedir. ML ve
krigingden elde edilen tahmin sonuçları, kriging varyansına dayalı bir ağırlıklandırma
fonksiyonu ile birleştirilmekte ve ağırlıklar sıralı ikinci dereceden programlama kullanılarak
optimize edilmektedir. Birleştirilmiş yöntem çok sayıda benzetilmiş ve gerçek veri seti seti
üzerinde test edilmiş ve sonuçlar bu yöntemin, Gauss veri seti dışındaki tüm veri setlerinde
hem kriging hem de ML’ den elde edilenlere kıyasla tahmin sonuçlarını iyileştirdiğini
göstermiştir
Geostatistics is the most prevalent method used today to estimate geospatial variables
accurately. However, some assumptions about the data such as stationarity and linearity are
needed for geostatistical methods to be effectively applied. In recent years, machine learning
(ML) models have started to become popular, as these models promise to provide efficient
solutions for estimation, especially in complex cases. However, these models have two major
limitations: (1) the data is considered to be independent, and (2) the data is not reproduced
at their locations. Moreover, most ML models produce visible artifacts in the resulting
estimates along the coordinate directions, which is not realistic in terms of modeling the
geological deposits. This thesis aims to present two new geospatial estimation methods based
on ML. The first method called the ensemble super learner (ESL) model is presented to
manage estimation artifacts in ML geospatial estimation. This model makes use of the super
learner (SL) model for ML modeling and creates numerous different training sets from the
original dataset by a coordinate rotation strategy. The case studies demonstrate that the ESL
model provides results comparable to the traditional geostatistical methods in terms of
estimation accuracy without the need for stationarity and linearity assumptions. The ESL
model also incorporates anisotropy information and manages the artifacts in ML spatial
estimation. The second method combines kriging and ML to mitigate the disadvantages of
each method in geospatial estimation as well as obtain more accurate and consistent
estimates. In the proposed method, estimation results from both ML and kriging are
combined by a weighting function based on the kriging variance, and weights are optimized
using sequential quadratic programming. The combined model is demonstrated in numerous
synthetic and real case studies and the results indicate that this method improves the
estimation results in comparison to the ones obtained both from kriging and the ML in all
cases, except in the truly Gaussian dataset
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Jeokonumsal Tahmin
Kriging
Makine Öğrenimi
Geospatial Estimation
Machine Learning
Makine öğrenimi algoritmalarını kullanarak jeokonumsal verilerin tahmini = estimation of geospatial data by using machine learning algorithms
doctoralThesis