2024-03-28T23:55:03Z
http://openaccess.ogu.edu.tr:8080/oai/request
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/329
2016-03-15T10:10:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul ikliminin ortaokul öğrencilerinin algılarına göre değerlendirilmesi
Saraç, Kübra
Bektaş, Fatih
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Okul İklimi
Örgüt İklimi
Eğitim Yönetimi
Okul Yönetimi
School Climate
Organizational Climate
Educational Administration
School Administration
Bu çalışmanın amacı, okul ikliminin ortaokul öğrencilerinin algılarına göre değerlendirilmesidir.
Araştırmada nicel ve nitel verilerin kullanıldığı karma desenli bir yöntem kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini; 2014–2015 eğitim öğretim yılında Bursa ili merkezde yer alan okullarda öğrenim görmekte olan ortaokul öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemine göre seçilen 830 ortaokul öğrencisi ile amaçlı örnekleme ile seçilen 40 ortaokul öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırmanın verileri; kişisel bilgi formu ve Çalık ve Kurt (2010) tarafından geliştirilmiş “ Okul İklimi Ölçeği” ile toplanmıştır. Ayrıca ortaya çıkan anlamlı farklılıkların nedenlerini ortaya koymak için öğrenciler ile yarı- yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 22.0 programında analiz edilmiştir. Verilerin istatistiksel çözümlemeleri için; tanımlayıcı istatistiksel metotlar (frekans, yüzde, ortalama, standart sapma), bağımsız grup t testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve post-hoc tukey testi kullanılmıştır. Nitel veriler ise betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir.
Araştırma sonucunda, başarı odaklılık boyutunun algı düzeyi en yüksek, güvenli öğrenme ortamı ve olumlu akran etkileşimi boyutunun algı düzeyi en düşük olarak belirlenmiştir. Öğrencilerin okul iklimi algısı, cinsiyet ve babaların eğitim durumu değişkenlerine göre sadece destekleyici öğretmen davranışları boyutunda anlamlı bulunmuştur. Sınıf ve annelerin eğitim durumu değişkenleri tüm alt boyutlarda anlamlı bulunmuştur. Okul değişkeni ortalamaları başarı odaklılık ve güvenli öğrenme ortamı ve olumlu akran etkileşimi boyutlarında anlamlı bulunmuş iken, gelir durumu sadece başarı odaklılık boyutunda anlamlı bulunmuştur. Betimsel analiz sonuçlarına göre öğrencilerin destekleyici öğretmen davranışları ve başarı odaklılık boyutlarındaki algıları olumlu, güvenli öğrenme ortamı ve olumlu akran etkileşimi boyutu algıları olumsuz olarak belirlenmiştir.
The purpose of this study is to evaluate school climate as percieved by secondary school students.
In the research a mixed method pattern consisted of quantitative and qualitative datas were conducted. The population of research consists of secondary school students who receive education in Central of Bursa during the academic year 2014- 2015. The sample of the study consists of 830 secondary school students were chosen by convenience sampling methods and 40 secondary school students were chosen by purposive sampling. Datas were collected with personal information form and “School Climate Scale” which developed by Çalık and Kurt (2010). Moreover, semi-structured interviews were conducted with students in order to determine the causes of significant differences. Obtained datas were analyzed by using the SPSS 22.0. For the statistical analyses of datas, descriptive statistical methods (frequency, percentage, average, standard deviation), independent group t test, one way analysis of variance (ANOVA) and post hoc tukey test were used. Qualitative datas were analyzed by using descriptive analysis method.
As a result of research, perception of achievement- orientation dimension as the highest, perception of safe learning environment and positive peer interaction dimension as the lowest was determined. Students' perceptions of school climate scores, according to sex and educational level of the father, was found significant variable in supportive teacher behaviors. Class and educational level of the mothers’ variables were significant in all sub dimensions. School variable was found significant in achievement- orientation and safe learning environment and positive peer interaction dimensions, while income status was found only significant variable in achievement- orientation dimension. According to the results of descriptive analysis, supportive teacher behaviors and achievement- orientation dimension of students were positive, safe learning environment and positive peer interaction size were determined as negative.
2016-03-03
2016-03-03
2015
2015-10-01
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/329
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/330
2016-03-04T01:00:12Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye’deki yüksek öğretim kurumlarında hesap verebilirlik ve akademik özgürlük
Doğan, Didem
Aypay, Ahmet
TR149072
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Yükseköğretim
Hesap Verebilirlik
Akademik Özgürlük
Doğrulayıcı Faktör Analizi
Higher Education
Accountability
Academic Freedom
Confirmatory Factor Analysis
Bu araştırmanın amacı; Türkiye'deki devlet üniversitelerinde görev yapan akademisyenlerin görüşlerine göre yükseköğretim kurumlarındaki hesap verebilirlik uygulamalarını ve akademik özgürlükleri değerlendirmektir. Bu araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmada “Yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirlik ölçeği” ile “Akademik özgürlük ölçeği” olmak üzere iki ölçme aracı kullanılmıştır. Ölçme araçlarını geliştirme sürecinde açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizleri yapılmıştır.
Araştırmanın evreni Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarında görev yapan 141.674 akademisyenden oluşmaktadır. Araştırmanın örnekleminde ise tabakalı örnekleme yöntemi ile seçilen 12 devlet üniversitesinde görev yapan 790 akademisyen yer almaktadır.
Akademisyenler yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirlik uygulamalarını ve akademik özgürlükleri ortalamanın altında değerlendirmişlerdir. Akademisyenlerin yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirliğe ilişkin görüşleri arasında cinsiyet ve unvan değişkenine göre anlamlı bir farklılık saptanmazken, yaş değişkenine göre finansal ve açıklama alt boyutlarında anlamlı bir farklılık saptanmıştır.
Akademisyenlerin yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirlik ile ilgili görüşleri arasında üniversite ve üniversitenin kuruluş yılı değişkenlerine göre tüm alt boyutlarda anlamlı bir farklılık saptanmıştır.
Akademisyenlerin Türkiye’deki akademik özgürlüklere ilişkin görüşleri arasında cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir fark saptanmazken, yaş ve unvan değişkenlerine göre araştırma ve önem alt boyutlarında anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Akademisyenlerin akademik özgürlüklere ilişkin görüşleri arasında üniversite ve üniversitenin kuruluş yılı değişkenlerine göre tüm alt boyutlarda anlamlı bir farklılık saptanmıştır. Yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirlik ile akademik özgürlükler arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Yükseköğretim kurumlarında hesap verebilirliğin akademik özgürlüklerin % 45’ini yordadığı saptanmıştır. Bu araştırmada Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarındaki hesap verebilirliğin ve akademik özgürlüklerin yetersiz olduğu sonucuna varılmıştır. Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarının, Türk eğitim sisteminin yapısına uygun, akademik özgürlükleri koruyan, orijinal bir hesap verebilirlik mekanizmasına ihtiyacı vardır. Yükseköğretim kurumları akademik özgürlükleri koruyan ve hesap verebilen kurumlar olarak gelişim gösterebilir.
The purpose of this study is to evaluate accountability practices and academic freedom in the higher education institutions based on the views of academics who are employed in state universities in Turkey.
Correlational Survey Model was used in this study. In the study, two assesment instruments were used, the first one was “Scale of Accountability in Higher Education Institutions” and the second one was “Scale of Academic Freedom.” During the development of the assesment instruments, exploratory factor analysis and confirmatory factor analysis were carried out. The universe of the study consists of 141.674 academics who are employed the higher education institutions of Turkey. In the sample of the study, there are 790 academics working in 12 state universities and chosen via stratified sampling method. Academics evaluated the accountability practises and academic freedom in the higher education institutions below the average. While no significant correlation has been found among the views of the academics on accountability in higher education based on gender and rank, a significant difference was found in the sub -dimensions of financial and explanation based on age. Among the views of the academics on accountability in higher education institutions, a significant difference was found in all of the sub-dimensions, based on universities and establishment date of the universities.
While no significant correlation was found among the views of academics on academic freedom in higher education institutions based on gender. A significant difference was found in the sub-dimensions of research and importance. Among the views of the academics concerning accountability, a significant difference was found in all sub-dimensions based on universities and establishment date of the universities.A significant positive correlation was found between accountability and academic freedom in higher education institutions. Accountability explains 45 % of the variation in academic freedom. In this study, accountability and academic freedom levels in this sample of Turkish Higher Education Institutions were found to be relatively low. Higher Education Institutions in Turkey need an original accountability system which is compatible the overall structure of our education system and which protects academic freedom. Higher education instituions need to develop accountability and have academic freedom.
2016-03-03
2016-03-03
2015
2015-10-01
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/330
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/331
2016-03-04T01:00:07Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye’de eğitim yönetimi alanında araştırma geleneği ve paradigmaların gömülü teori bağlamında değerlendirilmesi
Demirhan, Gökhan
Aypay, Ahmet
Yüce, Cemil
TR19913
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Eğitim Yönetimi
Araştırma Geleneği
Paradigma
Ontolojik Kabul
Epistemolojik Kabul
Teleolojik Kabul
Gömülü Teori
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı, bir bilimsel disiplin olarak Eğitim Yönetimi alanında yapılan araştırmaları yönlendiren temel felsefi kabulleri ve alandaki akademisyenler tarafından bu kabuller doğrultusunda oluşturulan, sürdürülen araştırma geleneğinin temel özelliklerini belirlemektir.
Yöntem: Bu araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden Gömülü Teori (Grounded Theory) ile tasarlanmıştır. Araştırma kapsamında çalışmalarını Eğitim Yönetimi alanında sürdürmekte olan 18 profesör doktor unvanlı akademisyen ile yapılan yarı yapılandırılmış mülakatlarda toplanan veriler kullanılan araştırma tasarımına uygun olarak analiz edilmiştir.
Bulgular: Beş basamaktan oluşan veri analiz süreci sonucunda, Ontolojik Kabuller, Epistemolojik Kabuller, Teleolojik Kabuller ve Sosyal/Bireysel Faktörler olmak üzere, dört temadan ve bu temalara ait 22 kategoriden oluşan bir teorik yapıya ulaşılmıştır.
Sonuç: Eğitim Yönetimi alanındaki mevcut araştırma geleneği ve paradigma; alandaki bilim insanlarının ontolojik, epistemolojik ve teleolojik olarak adlandırılarak sınıflandırılan felsefi inanç ve kabulleriyle birlikte, yine bilim insanlarının bireysel özellikleri ya da toplumla, siyasi iktidarlarla ve akademik çevrelerle kurdukları akademik odaklı olmayan ilişkilerinden doğan faktörler tarafından oluşturulan, şekillendirilen ve sürdürülen bir yapıdır. Alanda egemen olarak bulunan araştırma geleneğinin yanı sıra, alternatif olarak adlandırılabilecek kabul, tutum ve görüşler de mevcut olmakla birlikte, ulaşılan veriye dayalı teorik yapının çekirdeğini alandaki araştırma geleneğini oluşturan sosyal/bireysel faktörlerden biri olan Akademik Atama ve Yükselme Kriterleri kategorisi oluşturmaktadır.
Purpose: The purpose of this study is to determine the basic philosophical assumption leading to researches in field of educational administration and basic characteristics of research tradition obtaining through assumption of academic staffs on this field.
Methodology: In this study, as a qualitative method, Grounded Theory approach was used. Data were collected from 18 professors in field of educational administration by semi-structured interview and analyzed through Grounded Theory approach.Findings: After five step analysis process, a theoretical frame consisting of four themes including ontological assumptions, epistemological assumptions, theological assumptions and social/individual factors and 22 sub-themes was constituted.
Results: Current research tradition and paradigm in the field of educational administration consists of a structure through philosopical beliefs and assumptions categorized as ontolological, epistemological, theological and indivual characteristics of academics and their relations through political and academic environment. Besides common research tradition, there are assumptions, attitute, and reviews as an alternative and the core of theoretical frame through data was constitued from ‘Academic
Promotion and Appointment’ criteria which is one of the social/individual factor as a research tradition.
2016-03-03
2016-03-03
2015
2015-10-01
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/331
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/341
2016-03-16T01:00:10Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Sınıf öğretmenlerinin matematiği ve öğretmenliğe ilişkin inançlarının etkileşimi ve bu inançların öğrencilerin matematik başarısına etkisi
Danişman, Şahin
Karadağ, Engin
TR192075
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Epistemolojik İnançlar
Pedagojik İnançlar
Öğretmenlik Yeteneği İnançları
Öğretmenlik Bilgisi
Matematik Başarısı
Epistemological Beliefs
Pedagogical Beliefs
Teaching Ability Beliefs
Teaching Knowledge
Mathematics Achievement
Amaç: Bu araştırma, sınıf öğretmenlerinin matematik odaklı epistemolojik ve pedagojik inançlarının ve öğretmenlik yeteneğine ve öğretmenlik bilgisinin önemine ilişkin inançlarının birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyerek, öğretmenlerin sahip oldukları bu inançların öğrencilerin matematik başarısını nasıl etkilediğini ortaya koymayı amaçlamıştır. Yöntem: Araştırmanın beş temel değişkeni arasında neden-sonuç ilişkisi bulunduğu düşünüldüğünden dolayı, araştırmada yapısal eşitlik modeli temelinde nedensel desen kullanılmıştır. Eskişehir’deki devlet ilkokullarında görev yapan 548 sınıf öğretmeni ile bu okullarda okuyan 1888 dördüncü sınıf öğrencisi araştırmaya katılmıştır. Varsayılan yapısal eşitlik modelini test etmede 84 dördüncü sınıf öğretmeni ile bu öğretmenlerin öğrencileri asıl katılımcılar olmuşlardır. Veriler beş farklı ölçme aracıyla toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel analizler, t-testi, ANOVA, korelasyon, çoklu regresyon analizi, kümeleme analizi ve yapısal eşitlik modelinin test edilmesinde Yol analizi kullanılmıştır. Bulgular: Günlük yaşam ilişkisi inancı, sonradan öğrenilen, konu alan bilgisi, öğretim yöntem ve strateji bilgisi ve sınıf yönetimi bilgisi inançları üzerinde; matematiksel yetenek inancı, doğuştan gelen inanç üzerinde; bilginin kesinliği inancı geleneksel inanç üzerinde negatif etkiye sahiptir. Günlük yaşam ilişkisi inancı, çocuk gelişimi ve öğrenci bilgisi inancı üzerinde; bilginin kaynağı inancı, sonradan öğrenilen, teoriden ziyade pratik bilgi ve sınıf yönetimi bilgisi üzerinde pozitif etkilere sahiptir. Konu alan bilgisi inancı uygulama ve akıl yürütme puanı üzerinde; öğretim yöntem ve strateji bilgisi inancı uygulama puanı üzerinde pozitif etkilere sahipken; sınıf yönetimi bilgisi inancı uygulama puanı üzerinde negatif etkiye sahiptir. Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, çeşitli öğretmen inançlarının birbirleriyle ve öğrenci başarısıyla etkileşimde olduğu görülmüştür. Bu noktadan hareketle, öğretmen inançlarının öğretmen uygulamalarına ve öğrenci başarılarına yansıdığı sonucu çıkarılabilir. Araştırma sonuçlarından hareketle eğitim alanında yapılan reformlarda öğretmen inançlarının dikkate alınması gerektiği önerilmektedir
Aim: This research aims to determine the classroom teachers’ mathematics oriented epistemological and pedagogical beliefs, teaching ability beliefs and importance of teaching knowledge beliefs and their relationships with one another, thereby discovering the interactions among these beliefs of classroom teachers and students’ mathematics achievement. Method: Causal research design has been used within the research, owing to the fact that there are cause and effect relationships among the five main variables. A total of 548 classroom teachers and 1888 fourth grade students from public primary schools in Eskişehir participated in the study, 84 classroom teachers lecturing in fourth grade and their students as core participants for testing the hypothesized structural equation model. Data were obtained using five scales. Obtained data were analyzed by using descriptive analyses, t-test, ANOVA, correlation, multiple regression, cluster analysis and path analysis to test the structural equation model. Findings: Real-world applicability belief has a negative impact on learned, importance of content knowledge, knowledge of teaching strategies and methods, and knowledge of classroom management beliefs. Also mathematical ability belief and certainty of knowledge belief have negative impacts on innate belief and traditional belief respectively. Furthermore, there is a positive impact of importance of content knowledge on applying and reasoning achievement; importance of teaching strategies and methods knowledge on applying achievement; while there is a negative impact of importance of classroom management belief on applying achievement. Conclusion: It has been found that teacher beliefs have interactions with each other and students’ mathematics achievement within the study. From this point of view, it can be concluded that teacher beliefs reflect on the teacher practices and students’ academic achievement. It is suggested to the policymakers with reference to the research results that teacher beliefs should be taken into account when attempting to make the educational reforms.
2016-03-15
2016-03-15
2015
2015-10-01
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/341
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/356
2016-03-25T01:00:25Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Eğitim örgütlerinde hizmetkar liderliğe yönelik bir araştırma
Çiçek, Oktay
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Liderlik
Lider
Hizmetkâr Liderlik
David - Bocarnea Hizmetkâr Liderlik Ölçeği
Leader
Leadership
Sevant Leadership
Bocarnea Leadership Scale
Amaç: Bu araştırma Eskişehir merkezde bulunan bazı özel okullarda okul
müdürlerinin Hizmetkâr Liderlik davranışlarını yerine getirme düzeylerini öğretmen
görüşlerine dayalı olarak belirleme amacı ile hazırlanmıştır.
Yöntem: Araştırma nicel yöntemde tasarlanmıştır. Nicel yöntem desenlerinden
biri olan tarama modelinde gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Aslan ve Özata’nın
(2011) Türkçe formunu geliştirdiği 14 soruluk David – Bocarnea Hizmetkâr Liderlik
Ölçeği ve araştırmacı tarafından eklenen 7 adet kişisel bilgilere yönelik toplam 21
sorudan oluşan anket formu kullanılmıştır.
Araştırmanın evreni, 2013-2014 öğretim yılında Eskişehir ilinde bulunan 30 özel
eğitim kurumu oluşturmuştur. Araştırmanın örneklemi, 7 özel okulda görev yapan 119
çalışandan oluşmuştur.
Verilerin analizinde SPSS 18.0 paket programı kullanılmıştır. Verilerin
çözümlenmesinde t-testi, ANOVA ve korelasyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları, çalışanların müdürlerini hizmetkâr liderlik
açısından ‘sevgi’ göstermede çok olumlu, fedakârlık yönüyle de olumsuz
değerlendirdiklerini göstermektedir (sevgi: 4.08; fedakârlık:3.49).
Sonuç ve Tartışma: Okul Müdürleri tarafından sergilenen Hizmetkâr Liderlik
davranışları tüm çalışanlar üzerinde bir kurum kültürü oluşmasını ve başta öğretmeler
olmak üzere tüm çalışanların çalışmalarında daha özverili çalışmalarına neden olabilir.
Bu da öğrenci başarısına olumlu etkiyi ve katkıyı yapacaktı
Aim: This study aims to determine leadership behaviors of school principals in
some private schools in Eskişehir on the basis of teachers’ opinion.
Method: This research is designed with screening model which is one of the
pattern in quantitative research methods.
In this research, a survey was used as the collecting means. As a survey form,
David-Bocarnea Servant Leadership Scale was used which was developed by Aslan
and Özata into Turkish form. In the survey, there are totally 21 questions, 14 are from
the David-Bocarnea Servent Leadership scale and 7 are the personal questions that the
researhers added.
The universe of the study consisted of 30 private educational institutions in the
2013-2014 academic year in the province of Eskişehir. The research sample consisted of
119 employees working in 7 private schools.
In the analysis of the data, SPSS 18.0 packaged software was used. To analyze
the data, t-test, ANOVA and correlation analysis were used.
Findings: The result of the survey shows that workers evaluate their principals
more positively on showing ‘love’ but negatively in terms of self sacrificing (love:4.08;
self-sacrificing: 3.49).
Results and Discussion: Servant leadership behaviors exhibited by principals can
cause a corporate culture and can cause a selfless work by all the employees including
teachers. This will make a positive impact and contribution to student achievement.
2016-03-24
2016-03-24
2015
2015-10-01
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/356
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/350
2016-03-25T01:00:14Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin etkileşimci liderlik stilleri ile öğretmenlerin okula bağlılık düzeyleri arasındaki ilişki
Yeşilyurt, Rabia
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Liderlik
Etkileşimci Liderlik
Okula Bağlılık
Leadership
Interactional Leadership
Commitment to School
Amaç: Bu araştırmada öğretmenlerin görüşlerine dayalı olarak okul
müdürlerinin etkileşimci liderlik stilleri ile öğretmenlerin okula bağlılık düzeyleri
arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel model kullanılarak
yapılandırılmıştır. Çalışmanın örneklem grubu 2013-2014 eğitim öğretim yılında
Afyonkarahisar il merkezinde görev yapan 506 öğretmenden oluşmaktadır. Araştırmada
Çok Faktörlü Liderlik Ölçeği ve Örgütsel Bağlılık Ölçeği veri toplama aracı olarak
kullanılmıştır. Araştırmada veri analizi; frekans analizi, Pearson korelasyon analizi, tek
yönlü varyans analizi ve regresyon analizi ile gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Araştırma bulgularına göre okul müdürlerinin etkileşimci liderlik
stilini orta düzeyde gerçekleştirdikleri, öğretmenlerin okula bağlılıklarının duygusal
bağlılık boyutunda en yüksek düzeyde olduğu ve okul müdürlerinin etkileşimci liderlik
stilleri ile öğretmenlerin okula bağlılık düzeyleri arasında pozitif yönde ve düşük
düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Lisede görev yapan okul müdürlerinin
etkileşimci liderlik stilini ilkokulda görev yapan okul müdürlerine göre daha fazla
sergilediği, öğretmenlerin okula bağlılık düzeylerinin ise cinsiyet, yaş ve kıdem yılı
değişkenlerine göre farklılaştığı tespit edilmiştir.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, okul müdürlerinin geleneksel yönetim
yaklaşımını benimsedikleri belirlenmiştir. Bu durumun, okul müdürlerinin etkileşimci
liderlik stili ile öğretmenlerin okula bağlılığı arasındaki ilişkinin düşük düzeyde
olmasının başlıca sebeplerinden birisi olduğu söylenebilir. Bu sebeple okulun
amaçlarının etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi için okul müdürlerinin; sürekli mesleki
ve insani gelişimi esas alan ve yeniliği öncelikleyen paylaşımcı bir okul ortamının
oluşmasına katkı verecek politikaları benimsemeleri özendirilebilir.
Anahtar kelimeler: Liderlik, Etkileşimci Liderlik, Okula Bağlılık.
Purpose: In this study, it is aimed to examine the relationship between
interactional leadership style of school principals and teachers’ levels of commitment to
school, as percieved by teachers.
Method: The study was desined by using relational model which were
quantitative research methods. Sample group of study was composed of 506 teachers
who work in Afyonkarahisar. In this study, Multifactor Leadership Questionnaire and
Organizational Commitment Questionnaire are used as data collection instruments.
Data analysis was carried out by frequency analysis, Pearson correlation analysis, oneway
analysis of variance and regression analysis.
Results: When research findings were examined, it was found that school
principals have moderate interactional leadership according to the views of teachers,
teachers had the highest commitment in terms of emotional commitment and there was
a positive and low-level significant relationship between interactional leadership styles
of school principals and teachers' level of commitment to the school. It was identified
that the school principals who serve in high schools had interactional leadership
styles more than the school principals of primary-schools; teachers’ levels of
commitment to school differ according to gender, age and the year of seniority
variables.
Discussion and Conclusion: In this study, it can be concluded that school
principals still act with traditional management approach and this situation may lead to
a low-level of relationship between interactional leadership style and teachers'
commitment to school. Therefore, school principals should need to ensure a
participative school environment with innovative perspective in order to realise the
school aims effectively.
2016-03-24
2016-03-24
2015
2015-10-01
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/350
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/351
2016-03-25T01:00:16Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Çoğulcu liderlik özellikleri: eğitim kurumlarında bir araştırma
Yıldırım, Nuray
Turan, Selahattin
TR127722
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Çoğulculuk
Çoğulcu Liderlik
Okul Yöneticisi
Pluralism
Pluralistic Leadership
School Administrator
Amaç: Bu çalışmanın amacı, okul yöneticilerinin çoğulcu liderlik davranışlarını Türkiye bağlamında analiz etmektir.
Yöntem: Bu araştırma, nitel ve nicel araştırma desenlerinin bir arada kullanıldığı karma yönteme dayalı bir araştırmadır. Bu araştırmada önce nitel daha sonra nicel veri toplama yönteminin kullanıldığı keşfedici desen tercih edilmiştir. Araştırma örneklemi, maksimum çeşitlilik örnekleme tekniği ile belirlenmiş; 24 okulda görev yapan 24 okul yöneticisi ve 327 öğretmen örneklemi oluşturmuştur. Araştırmanın nitel verileri yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği ile nicel verileri ise araştırmacı tarafından geliştirilen Çoğulcu Liderlik Ölçeği ile toplanmıştır. Araştırmanın nitel verilerinin çözümlenmesinde frekans analizi ve betimsel analiz, nicel verilerin çözümlenmesinde ise Mann Whitney-U testi ve Kruskal Wallis-H testi kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretmenler, okul yöneticilerinin en çok öğretmenler arası etkileşim ile ilgili çoğulcu liderlik özelliklerini gösterdiklerini düşünmektedirler. Yöneticilerin göstermiş olduğu çoğulcu liderlik özelliklerinden farklılıkları kabul etme ve tartışma ile yönetim süreçlerine katılım boyutlarında erkek öğretmenlerin lehine anlamlı bir farklılık vardır. Öğretmenler arası etkileşim, yönetim ve öğretmenler arası etkileşim, gücü kullanma boyutlarında köyde çalışan öğretmenlerin lehine anlamlı bir farklılık vardır. Farklılıkları kabul etme ve tartışma, yönetim süreçlerine katılım, problem ve çatışmaları çözme, öğretmenler arası etkileşim boyutlarında öğretmenlerin branşına göre anlamlı bir farklılık vardır. Yönetim ve öğretmenler arası etkileşim boyutunda öğretmenlerin yaşına ve mesleki kıdemine göre anlamlı bir farklılık vardır. Yöneticilerin göstermiş olduğu çoğulcu liderlik özelliklerinin tüm boyutlarına ilişkin öğretmen görüşlerinde okuldaki öğretmen sayısı değişkenine göre anlamlı bir farklılık vardır.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler: Erkek öğretmenler kadın öğretmenlere kıyasla, okul yöneticilerini farklılıkları kabul etme ve tartışma ile yönetim süreçlerine katılım açısından daha etkili bulmaktadırlar. Köyde görev yapan öğretmenler, okul yöneticilerinin öğretmenler arası ve yönetim ile öğretmenler arası etkileşime daha çok önem verdiğini ayrıca gücü daha az kullandığını düşünmektedirler. Okul öncesi öğretmenleri diğer branşlardaki öğretmenlere kıyasla okul yöneticilerini problem ve çatışmaları çözme açısından daha etkili bulmaktadırlar. Öğretmenler, okulda çalışan öğretmen sayısı arttıkça okul yöneticilerinin farklılıkları kabul etme ve tartışma, yönetim süreçlerine katılım, problemleri ve çatışmaları çözme konularındaki etkililiğinin azaldığını, öğretmenler arası etkileşimin olumsuz yönde etkilendiğini ve yöneticilerin gücü daha çok kullandığını düşünmektedirler.
Aim: The purpose of this study is to analyze pluralistic leadership behaviors of school administrators in the context of Turkey.
Method: In this study a mixed research approach, qualitative and quantitative approaches, was used. The exploratory design is used in this study, which employs first qualitative then quantitative data collection method. The sample of the study was determined using the maximum variation sampling technique; hence 24 school administrators and 327 teachers comprise the sample. Qualitative data of the study were collected using semi-structured interviews, and quantitative data were collected through Pluralistic Leadership Scale which is developed by the author. Qualitative data were analyzed using frequency analysis and descriptive analysis. On the other hand, quantitative data were analyzed with Mann Whitney-U and Kruskal Wallis-H test.
Findings: Teachers suggest that the school administrators mostly show pluralistic leadership characteristics regarding the interaction among teachers. A significant gender-specific difference was found in acknowledging and discussing the differences, and attendance to management process dimensions in favor of male teachers. A significant difference was found in interaction among teachers, interaction between management and teachers, and the use of power dimensions in favor of teachers who work in villages. A significant difference was found in acknowledging and discussing the differences, attendance to management processes, solving problem and conflict and interaction between teachers dimensions in terms of the branch of teachers. A significant difference was found in interaction between management and teachers dimension in terms of the age and seniority of teachers. A significant difference was found in all dimensions in terms of the number of teachers in the school.
Conclusion: The male teachers in comparison with the female teachers find their school administrators more effective in terms of acknowledgement and discussion of differences and attendance to management processes. The teachers working in rural schools consider that their school administrators emphasize the interaction among the teachers and interaction between management and teachers more while the administrators use less power compared to the administrators of the schools located in the center city. The pre-school teachers, in comparison with the other in-field teachers, find their school administrators more effective in terms of solving problems and conflicts. The teachers think that with increasing number of teachers in the school, the efficacy of the school administrators in the topics of the acknowledgement and discussion of differences, attendance to management processes, and solving problems and conflicts is decreased, and interaction among the teachers is affected negatively while more power is utilized by the school administration.
2016-03-24
2016-03-24
2015
2015-10-01
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/351
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/366
2016-04-09T00:00:12Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul kültürünün sembolik açıdan çözümlenmesi: etnografik bir çalışma
Özoğlu, Elif Aydoğdu
Turan, Selahattin
TR201664
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Sembol
Okul Kültürü
Etnografi
Anlam
Symbol
School Culture
Ethnography
Meaning
Amaç: Okul, içinde yaşayan bireyler sayesinde anlam kazanan bir kurumdur. Bireyler, kendilerine, diğer kişilere ve çevrelerine ait çeşitli anlamlar inşa ederler. Zaman içinde bu anlamları değiştirerek ya da dönüştürerek yeni anlamlar oluştururlar. Bu çalışmada da okul kültürü, okul içinde yaşayan bireyler tarafından oluşturulan bir anlamlar ağı olarak ele alınmış ve sözkonusu kültür semboller aracılığıyla çözümlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada semboller; fiziksel, sözel ve işlevsel semboller olarak sınıflandırılmıştır.
Yöntem: Bu çalışmada, bireylerin okul kültürüne yönelik anlam dünyaları keşfedilmeye çalışıldığından nitel araştırma yaklaşımı kullanılmıştır. Etnografik şekilde tasarlanan bu çalışmada, Eskişehir il merkezinde yer alan bir okul seçilmiştir. Çalışmanın verileri bu okuldaki müdür, öğretmenler, öğrenciler, güvenlik görevlisi, okul aile birliği üyesi ve mezunlardan toplanmıştır. Çalışmada gözlem, görüşme, alan notları ve dokümanlar yoluyla elde edilen veriler analiz edilmiştir.
Bulgular: Bu çalışmada, okul yaşamında var olan fiziksel, sözel ve işlevsel semboller tespit edilmiştir. Okuldaki fiziksel semboller; okulun mimari yapısı, konum ve sosyo-kültürel çevresi, müdürün odası, öğretmenler odası gibi çalışma mekanları; okulun koridorlarında ve çalışma mekanlarında asılı tablolar, okulda sergilenen ödüller ve madalyalar; vizyon ve misyon ifadeleri ile gazetelerde okul hakkında çıkan haberler, okul mekanlarının dekoru ve fiziksel eşyalar; üyelerin kıyafetleri ve okulda kurulan kamera sistemi olarak belirlenmiştir. Çalışmada ortaya çıkan sözel semboller; vizyon ve misyon ifadelerinin aktarılması, okul üyelerinin kullandıkları dil ve metaforlar, okulda üyeler arasında anlatılan hikâye, efsane ve kahramanlardır. Okul yaşamında ortaya çıkan işlevsel semboller ise öğrencilere yönelik yapılan yarışmalar ve ödül törenleri, öğretmenler için düzenlenen veda yemeği, okulda oluşturulan fon, milli bayramlarda düzenlenen kutlamalar, bahar şenliği, pilav ve aşure günü, mezuniyet gecesi, öğrenciler arasında oynanan oyunlar, öğretmenlere yönelik verilen ödüller olarak tespit edilmiştir. Ayrıca eğitim sisteminde 4+4+4 sistemine geçiş, serbest kıyafet uygulaması ve okullar hayat olsun projesi şeklindeki uygulamalar da işlevsel semboller içinde değerlendirilmiştir. Söz konusu sembollerin çözümlenmesi sonucu okul kültürüne yönelik beş kategori elde edilmiştir. Bu kategoriler; “başarı, bireylerin ilgi ve
iii
yetenekleri doğrultusunda gelişmesidir; biz bir aileyiz; okul müdürü değişimin başlatıcısı ve yöneticisidir, birey kontrol ve disipline edilmelidir; çatışmanın kaynağı güç ve farklılıklardır” şeklinde belirlenmiştir.
Sonuç ve Tartışma: Okulda başarının, sadece akademik anlamda ön plana çıkmadığı, bireyin sosyal, sanatsal, sportif yönlerden gelişimine de önem verildiği görülmüştür. Okul üyelerinin kendilerini büyük bir ailenin parçası olarak düşündükleri ve birbirlerine sevgi ve saygı gösterme, değer verme, ilgi görme, eşitlik gibi değerler temelinde davrandıkları ortaya çıkmıştır. Okulda fiziksel ve teknolojik anlamda yaşanan değişimler, kültürel bir değişimi de sağlamış olup bu süreçte okul müdürü, söz konusu değişimlerin başlatıcısı ve sürdürücüsü olarak algılanmıştır. Ancak eğitim sistemine dönük ulusal çapta yaşanan bazı değişimlerin ise okul kültüründe olumsuz etki yarattığı ortaya çıkmıştır. Okulda kamera sistemi ve güvenlik görevlisi gibi uygulamalarla düzen ve kontrol sağlanmış, ayrıca okul müdürünün disipline önem vermesi, zaman zaman çalışanların korkuya kapılmasına neden olmuştur. Okuldaki çatışmaların kaynağında ise güç ilişkileri ve bireysel farklıların yer aldığı görülmüştür. Okulda yönetimle ilişkilerde sistemden kaynaklanan makam gücü önemli olurken, öğretmen ve öğrencilerin birbirleri ve kendileri arasındaki ilişkilerde bireysel ilgi, yetenek ve düşüncelerinin etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Bu farklılıklar sonucu okulda bazı alt kültürler ortaya çıkmış, ancak herkesi kuşatan güçlü ve ortak bir okul kültürünün olduğu belirlenmiştir. Araştırmada elde edilen bu sonuçlar bağlamında uygulamacılara ve araştırmacılara dönük bazı öneriler sunulmuştur.
Purpose: School is an institution gaining meaning through which people living in it. Individuals build meanings belonging to themselves, other people and their environment. They form new meanings by changing or transforming these meanings in time. In this context, school culture is obtained as a web of meaning which is created by individuals living in it, and tried to be analyzed by symbols in this study. Symbols are classified as physical, verbal and functional.
Method: Qualitative method was used since this study tried to discover individuals’ world of meaning on school culture. A school which was chosen in this study designed in an ethnographic way, located in the center of Eskisehir. Data was obtained from school principal, teachers, students, security guard, parent teacher association member and graduate students. Data was obtained through which observation, interviews, field notes and document, analyzed in this study.
Findings: In this study, physical, verbal and functional symbols existing in the school life were identified. Physical symbols in this school were architecture structure, location and socio-cultural environment, working places such as school principals’ and teachers’ rooms, paintings hanging on the school's corridors and working places, awards and medals displaying in the school, vision and mission, news on the newspapers, decors of places and physical artifacts, clothes of members and a camera system set up in the school. The verbal symbols appeared in the study were transferring of the vision and mission statements, the language and metaphors school members use, the story, legends and heroes were told among the members at the school. The functional symbols appeared in the school life were contests and awards ceremonies held for the students, farewell dinner organized for teachers, funds cashed up at the school, the celebrations held on national holidays, spring festival, rice and Ashura day, graduation ceremonies, games played between students, the rewards given to the teachers. In addition, the transition to 4 + 4 + 4 system in the education system, practices on casual dress, let the school become life project were evaluated as functional symbols. Five categories
v
towards school culture were obtained as a result of analyzing these symbols. These categories were defined as success is the development of individuals in accordance with their interests and abilities; we are a family; school principal is the initiator and manager of change; individual must be controlled and disciplined; the sources of the conflict are power and the differences.
Results and Discussion: It was understood that achievement in school did not only come into prominence in an academic sense, but also gave importance to the development of individuals in terms of social, artistic and sportive aspects. It was emerged that school members considered themselves as a part of a big family, and they behave each other in the basis of love, respect, being valuable, getting attention and equality. Physical and technological changes occurred in the school provided cultural change and school principal was perceived as the initiator and maintainer of these changes. However, it was concluded that some changes occurred towards education system in the national level had a negative impact on school culture. Oder and control were provided with the applications such as camera system and security guard at the school, but also the discipline of the school principal caused employees to be afraid of from time to time. It was seen that power relations and individuals’ differences were the sources of conflict. It was discovered that authority power coming from the system in relation to the management in schools was important, while individual interests, abilities and thoughts were effective in the relationship between teachers and students and themselves. As a results of these differences some groups in the school were emerged, but it was determined that there was a strong culture including everyone. Some suggestions were presented to practitioners and researchers within the context of results obtained from the study.
2016-04-08
2016-04-08
2015
2015-06-09
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/366
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/363
2016-04-09T00:00:23Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmen hesap verebilirliği: özel bir okulda durum çalışması
Türkoğlu, Muhammet Emin
Aypay, Ahmet
TR239894
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Hesap Verebilirlik
Öğretmen Hesap Verebilirliği
Okul Yönetimi
Accountability
Teacher Accountability
School Management
Tez sahibi Afyon Kocatepe Üniversitesi'nde çalışmaktadır.
Amaç: Bu araştırmanın amacı özel bir okuldaki öğretmenlerin öğretmen hesap verebilirliği ile ilgili düşüncelerini betimlemektedir.
Yöntem: Bu araştırma özel bir lisede öğretmen hesap verebilirliğinin derinlemesine incelenmesi için durum çalışması olarak desenlenmiştir. Araştırma 2013-2014 öğretim yılında Özel Hedefim Lisesinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya 15 öğretmen, 6 öğrenci, 3 idareci ve 3 veli katılmıştır. Araştırma verileri 2013-2014 öğretim yılının 2. döneminde toplanmıştır. Araştırma verileri, yarı yapılandırılmış görüşmeler, saha notları ve belgeler yoluyla elde edilmiştir. Araştırma verilerinden, Yin’in (2009) durum çalışması veri analizi teknikleri esas alınarak bulgular oluşturulmuş ve yorumlanmıştır.
Bulgular: Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre öğretmenler gün geçtikçe artan, çeşitli ve yoğun, akademik ve sosyal sorumluluklar taşımaktadırlar. Öğretmenler kendilerini sırasıyla öğrencilere, okul idaresine ve velilere karşı sorumlu hissetmektedirler. Öğretmenleri sorumluk almaya iten baskıları mesleki sorumluluklar, maddi kazanç kaygıları, vicdani duygular ve okulla yapılan karşılıklı sözleşmeler oluşturmaktadır. Okulda, öğretmen değerlendirme ölçütlerinin hazırlanması ve öğretmenlerin performanslarının değerlendirilme süreçlerinde aksaklıklar ve belirsizlikler bulunmaktadır. Öğretmenler okuldaki karar süreçlerinde çok az rol almakta olup daha çok uygulayıcı olarak görülmektedir.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, öğretmen hesap verebilirliğinin okuldaki yoğun beklentiler ve iç hesap verebilirlik sisteminden kaynaklandığı görülmektedir. Öğretmen hesap verebilirliği okulda idareciler, öğrenciler ve velilerin beklentileri, ve kurumla öğretmen arasında imzalanan bir yıllık öğretmen sözleşmesinden kaynaklanan sorumlulukları yerine getirme zorunluluğuna bağlı olarak, öğretmenleri izleme, değerlendirme ve bunun sonucunda ödüllendirme ya da cezalandırma süreci olarak tanımlanabilir.
Aim: The aim of this study is to describe teachers’ thoughts about teacher accountability at a private school.
Method: This study was designed as a case study in order to examine teacher accountability in detail at a private high school. The study was conducted in the 2013-2014 Fall and Spring terms at Private Hedefim High School. The participants of the study included 15 teachers, 6 students, 3 administrators and 3 parents. The data were collected in 2013-2014 Spring term by compiling semi-structured interviews, field notes and documents. The findings of the research data were generated and interpereted based on Yin’s (2009) data analysis techniques.
Findings: According to the result of the findings obtained in research, teachers carry increasing, diverse and intense academic and social responsibilities. Teachers feel responsible for students, school administration and parents, respectively. Pressures pushing teachers to take responsibility consist of concerns about professional responsibilities, financial gain, conscientious feelings and mutual agreement made between the school and the teacher. There are deficiencies and uncertainties in preparation of teachers’ evaluation criteria and performance evaluation processes at school. Teachers are receiving very little role in the decision-making process at school and they are seen as more practitioners.
Conclusion: In this study, teacher accountability stemmed from the strong demands and internal accountability system in school. Teacher accountability can be defined as the process of monitoring, evaluation and consequently rewarding or penalizing the teachers, depending on the expectations of administrators, students and parents, and fulfillment of commitments arising from the annual contractual obligantions of teachers.
2016-04-08
2016-04-08
2015
2015-06-09
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/363
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/368
2016-04-13T00:00:10Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye’de ortaöğretim okullarındaki öğrencilerin gençlik liderlik özelliklerinin incelenmesi
Cansoy, Ramazan
Turan, Selahattin
TR238734
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Gençlik Liderliği
Öğrencilerde Liderlik
Gençlik Liderlik Özellikleri Ölçeği
Youth Leadership
Student Leadership
Youth Leadership Scale
Amaç: Bu çalışmada ortaöğretim okullarındaki öğrencilerin gençlik liderlik özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu çalışma tarama modelindedir. Veri toplama aracı olarak Gençlik Liderlik Özelikleri Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmaya Üsküdar ve Beykoz ilçelerinde bulunan 6 tane ortaöğretim kurumuna devam eden 1123 tane öğrenci katılmıştır. Toplanan veriler, parametrik olmayan testlerden Mann Whitney-U ve Kruskal Wallis kullanılarak analiz edilmiştir. Bulgular: Öğrencilerin, güven duyma ve güvenilir olma boyutunda en yüksek düzeye sahip olduğu, iletişim becerilerinde ise en düşük düzeye sahip olduğu bulunmuştur. Gençlik liderlik özellikleri düzeyinin kızlarda ve devlet okullarındaki öğrencilerde daha yüksek olduğu görülmüştür. Gençlik liderlik özelliklerinin Anadolu imam hatip liselerinde en yüksek, fen lisesi öğrencilerinde en düşük düzeyde olduğu, akademik başarısı fazla olan öğrencilerde daha yüksek olduğu bulunmuştur. Aynı zamanda daha çok kitap okuyanlarda daha yüksek olduğu, ders içi veya ders dışı etkinliklere, toplum hizmetlerine katılanlarda ve takım sporlarına katılanlarda yüksek olduğu bulunmuştur. Gençlik liderlik özellikleri anne babaları demokratik ve güven verici olanlarda daha yüksek düzeyde bulunmuştur. Öğrencilerin gençlik liderlik özellikleri düzeyinin yaşa, evdeki kardeş sayısına, aile gelir düzeyine, çocukların doğum sırası değişkenine, anne baba eğitim düzeyine göre farklılaşmadığı bulunmuştur.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler: Öğrencilerin orta seviye ve üzerinde liderlik özelliklerine sahip oldukları söylenebilir. Anne baba tutumunun güven ve değer verici olmasının, liderlik özelliklerinin gelişmesinde etkili olduğu söylenebilir. Kitap okumanın düşünce deneyimi ve eleştirel düşünme becerileri kazandırdığından liderlik özelliklerini geliştirdiği söylenebilir. Ders içindeki ve ders dışındaki sosyal, kültürel, sportif etkinliklere ve toplum hizmetlerine katılımın farklı liderlik özelliklerini geliştirdiği söylenebilir. Gençleri kendini yönetebilen, gelecek algısına sahip, mefkuresi olan, özgür irade sahibi, ruh olgunluğunun peşinden koşan, dünyayı tanıyan ve algılayan, kendine inanan, mesuliyet duygusuna sahip, düşüncesini harekete taşıyabilen, mücadeleyi göze alan liderler olarak yetiştirmek için, millî bir gençlik anlayışı ile liderlik teorilerinin sentezi yapılarak, özgün ve millî bir gençlik liderlik modeli ortaya konabilir.
Purpose: This study aimed to investigate youth leadership qualities of high school students.
Method: This study was in survey model, wherein The Scale for Youth Leadership Qualities was used as a data collection instrument. The research covered six high schools in Üsküdar and Beykoz, wherein the number of the participant students was 1123. The data collected in the study was analyzed through non-parametric tests: Mann Whitney-U and Kruskal Wallis. Results: It was discovered students were at highest level in the dimension of trusting and being trustworthy while being at lowest in communication skills. Meanwhile, it was discovered the level of students’ youth leadership qualities was higher in girls and in students at public schools; it was highest in students of Anadolu Imams and Hatibs Training High Schools while being lowest in students of Science High Schools; it was higher in students with higher academic success; it was higher in students who read more books; it was higher in those who participate more frequently in in-class or extracurricular activities and in social services as well as in team sports. Again, it was discovered the level of students’ youth leadership qualities was higher in those with democratic and trustworthy parents. In the meantime, it was discovered the level of Students’ Youth Leadership Qualities did not differ by age, the number of siblings at home, the level of family income, the variable of the order of children’s birth, or the education level of parents.
Conclusion and Discussion: It could be said students had leadership qualities at intermediate and upper levels and reassuring and supportive attitudes of parents were effective in development of leadership qualities. Also, it might be remarked reading books boosts leadership qualities since it cultivates thinking experience and critical thinking skills. It might be said participation in in-class and extracurricular social, cultural, sportive activities and social services contributes to such leadership qualities. In order to train the youth as leaders that can govern themselves, are perceptive of future, possess their own ideal, and dare struggle, the leadership theories are to be synthesized with the perspective of a national youth so that an authentic national youth leadership model can be developed.
2016-04-12
2016-04-12
2015
2015-06-09
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/368
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/529
2016-07-26T00:00:28Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Mobbingin örgütsel davranışlarla ilişkisi : örgütsel bağlılık, iş doyumu, tükenmişlik ve liderlik algısına yönelik bir meta-analiz çalışması
İri, Serap
Karadağ, Engin
Turan, Selahattin
TR13610
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Mobbing
Örgütsel Davranış
Meta-Analiz
Organizational Behaviors
Meta-Analysis
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı, mobbingin örgütsel davranışlar üzerindeki etkisini test etmektir. Bu çerçevede daha önce yapılan çalışmaların sonuçlarına göre belirlenen hipotezler meta-analiz yöntemiyle test edilmiştir. Yöntem: Bu çalışmada meta- analiz yöntemi kullanılarak mobbingin örgütsel davranışlar üzerindeki etkisi test edilmiştir. Meta-analize dâhil edilecek araştırmaları belirlemek için öncelikle, YÖK, ULAKBİM ve ASOS INDEX veri tabanlarında literatür taraması yapılmıştır. Bu çalışmaya dâhil edilen araştırmalar için son tarih Haziran 2014’tür. Geliştirilen tarama stratejisi temel alınarak mobbing ve örgütsel bağlılık arasında 10, iş doyumu arasında 7, liderlik algısı arasında 5, tükenmişlik arasında 3 olmak üzere toplam 25 araştırmaya ulaşılmış ve araştırmalardaki uygun korelasyonel veriler meta-analize dâhil edilmiştir. Tüm meta-analiz işlemlerinde rassal etki modeli temel alınmıştır. Mobbingin örgütsel davranışlar üzerindeki ortalama etki büyüklüğünde çalışmanın yılı, çalışmanın türü ve kullanılan değişkenleri açısından moderatör analizi yapılmıştır. Çalışmada, Excel, Comperehensive Meta-Analysis, SPSS 18.0 programlarından yararlanılmıştır. Bulgular: Çalışmada mobbingin örgütsel davranışlar üzerindeki etki düzeyini belirlemek için 25 korelasyonel veri kullanılarak toplam 9923 kişilik örneklem grubuna ulaşıldı. Bulgular, mobbingin iş doyumu [r = -.49], örgütsel bağlılık [r = -.40]ve liderlik algısı [r = -.39] üzerinde orta düzeyde negatif etkilere ve tükenmişlik [r = .48] üzerinde orta düzeyde pozitif etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Mobbingin en
yüksek etkisinin iş doyumu, en düşük etkisinin ise liderlik algısı üzerine olduğu
saptanmıştır.
Tartışma ve Öneriler: Bu çalışmada, mobbing kavramının örgütsel davranışlarla
ilişkisini inceleyen araştırmalar, elde edilen korelasyonel değerler kullanılarak metaanaliz
çalışma deseniyle nicel olarak analiz edilmiştir. Mobbingin, çalışma
kapsamındaki olumlu örgütsel davranışlardan örgütsel bağlılık, liderlik algısı ve iş
doyumuna negatif yönde, olumsuz bir örgütsel davranış olan tükenmişliğe ise pozitif
yönde etkisinin olduğu bulgularından hareketle mobbingin oluşmasını engelleyici
önlemler sunulmuştur. Ayrıca yöntemsel bakımdan gelecek çalışmalar için bazı öneriler
tartışmaya dâhil edilmiştir.
Purpose: The purpose of this study was to examine the effect of mobbing on
organizational behaviors through the method of meta-analysis. On this purpose, the
hypotheses put forward in line with the results of previous studies were tested with the
meta-analysis method.
Method: In this study, the effect of mobbing on organizational behaviors was
tested by using meta- analysis. Firstly, to decide the studies that would be included to
the analyses, YÖK, ULAKBİM ve ASOS INDEX databases were used in literature
review. For the studies to be involved in the present study, the most recent date was
June, 2014.With this review strategy, a total of 25 studies was reached, and the related
correlational data obtained were involved in meta-analysis. Of all these studies, 10
studies examined the relationship of mobbing with organizational commitment, 7 with
job satisfaction, 5 with leadership perception, 3 with burnout. In all the meta-analysis
processes, the random effect model was taken as basis. Moderator analysis was
conducted to examine the effect of mobbing on organizational behaviors with respect to
the variables of years of study, study types and scales that were used. In the study,
Excel, Comperehensive Meta-Analysis and SPSS 18.0 were used.
Findings: In the study, in order to determine the level of effect of mobbing on
organizational behaviors, 25 correlational data were used, and a sample group of total of 9923 participants was reached. The findings revealed that mobbing had a moderate level
of negative effect on job satisfaction [r = -.49], organizational commitment [r = -.40],
leadership perception [r = -.39] and a moderate level of positive effect on burnout [r =
.48]. It was found out that the highest level of effect of mobbing was on job satisfaction
and that the lowest was on leadership perception.
Discussion and Suggestions: In this study, the studies examining the relationship
between mobbing and organizational behaviors were analysed quantitively by using
correlational values through meta- analysis research method. Depending on the findings
that mobbing had a negative effect on organizational commitment, leadership
perception and job satisfaction which are positive organizational behaviors and a
positive effect on burnout which is a negative organizational behavior, precautions that
could prevent mobbing were suggested. Besides, some suggestions were included to the
discussion for future studies in terms of methodological issues.
2016-07-25
2016-07-25
2015
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/529
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/530
2016-07-26T00:00:31Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Eğitim yönetimi, teftişi, planlaması ve ekonomisi lisansüstü programının okul yöneticisi yeterlikleri bağlamında incelenmesi
Baran, Hakan
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
EYTPE Programı
Eğitim Yönetimi
Lisansüstü Eğitim
Okul Yöneticisi Yeterlikleri
EASPE Graduate Program
Educational Administration
Graduate Education
Proficiencies of School Administrators
Amaç: Bu araştırmanın amacı EYTPE lisansüstü programını, okul yöneticisi yeterlikleri bağlamında incelemektir.
Yöntem: Araştırmada, EYTPE programının yönetici yeterliklerini kazandırabilirliğini belirleyebilmek için okul yöneticilerine “Okul Yöneticilerinin Yeterlikleri Envanteri” uygulanmıştır. Böylece lisansüstü eğitim alan okul yöneticileri ile lisansüstü eğitim almayan okul yöneticilerinin yeterlik düzeyleri karşılaştırılmıştır. EYTPE lisansüstü öğrencilerinin programa yönelik görüşleri ise yine “Okul Yöneticilerinin Yeterlikleri Envanteri” kullanılarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda araştırmada tarama modeli kullanılmıştır.
Bulgular: EYTPE lisansüstü eğitimi almış okul yöneticileri, “etkili bir örgüt yönetimi” ve” mesleğe hizmet” boyutlarında, lisansüstü eğitim almamış okul yöneticilerine kıyasla kendilerini daha yeterli görmektedirler. “İnsanlarla iletişim kurma ve etkili biçimde çalışma”, “yeterli bir okul binası ve çevresi hazırlama”, “eğitim programının geliştirilmesi” boyutlarında ise lisansüstü eğitim alma durumlarına göre okul yöneticileri arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. EYTPE lisansüstü öğrencilerinin programı yönetici yeterliklerini kazandırması bakımından en az yeterli gördüğü, okul yöneticilerinin ise kendilerini en az yeterli gördüğü 8’er yeterlik maddesi karşılaştırıldığında 6 yeterlik maddesinin ortak olması araştırmanın önemli bulgularındandır.
Sonuç ve Tartışma: EYTPE programının okul yöneticilerine, etkili bir okul yönetimi için gerekli olan yeterlikleri kazandırabilmesi bakımından yetersiz kaldığı görülmektedir. Okul yöneticilerinin kendilerini en az yeterli gördükleri noktalarda EYTPE programı da bu becerileri kazandırmada yetersiz kalmakta, program okul yöneticilerinin ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır.
Anahtar kelimeler: EYTPE programı, eğitim yönetimi, lisansüstü eğitim, okul yöneticisi yeterlikleri.
Purpose: The purpose of this study was to investigate Educational Administration, Supervision, Planning and Economics (EASPE) graduate program in terms of proficiencies of school administrators.
Method: The data were collected by “Inventory on Proficiency of School Administrators” to determine effectiveness of EASPE graduate program about to gain school administrators proficiencies. Thus, proficiencies of school administrators that had a graduate education or not was compared. EASPE graduate students’ opinions about EASPE graduate program were also determined by “Inventory on Proficiency of School Administrators”. Therefore survey model was used in this study.
Findings: According to the findings, school administrators that had a graduate education perceived themselves more proficient in the dimensions “organizational administration” and “service to profession”. Opinions of school administrators didn’t differentiate in dimensions “interacting with people–working efficiently”, “preparing a proficient school building and environment” and “developing educational programs” according to whether they have a graduate education. It was one of the most important findings of this study that 8 proficiencies the least gained from EASPE graduate program and 8 proficiencies school administrators perceived themselves the least proficient had 6 proficiencies in common.
Results and Discussion: It was seen that EASPE graduate program were inadequate to gain school administrators the proficiencies that is necessary for an effective school management. Besides, EASPE graduate program were inadequate to gain the proficiencies which school administrators perceived themselves non proficient. EASPE graduate program didn’t satisfy the needs of school administrators.
2016-07-25
2016-07-25
2015
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/530
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/544
2016-07-26T00:00:42Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerinin yaptığı ve yapmak istediği işler ile iş doyumları arasındaki ilişkinin incelenmesi
Yalçın, Gamze
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Okul Yöneticisi
İş Doyumu
Etkileşim
İşin Doğası
Kurumun Hedeflerinde Açıklık
Prosedür
School Principal
Job Satisfaction
Nature of the Job
Clarity of Institution‟s Aims
Procedure
Amaç: Bu araştırmanın amacı; Eskişehir ilinde görev yapan ilköğretim okul yöneticilerinin görevlerinin ne olduğu ve ne olması gerektiği konusundaki görüşlerini belirlemek, bu görevleri nasıl yaptıkları ya da yaptırdıkları hakkında görüşlerini almak, okul yöneticilerinin yaptıkları ve yapmak istedikleri işler ile iş doyumu (etkileşim, işin doğası, kurumun hedeflerinde açıklık ve prosedür) arasındaki ilişkiyi; müdürlerin öğretmen, öğrenci, diğer iş çalışanlar ve çevresiyle nasıl bir etkileşim kurduğu, karşılaştığı sorunlara nasıl çözüm getirdiği konuları arasındaki ilişkinin ne düzeyde olduğunu belirlemektir.
Yöntem: Bu araştırmada nicel araştırma yaklaşımı ve ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın verileri Turan, S., & Yücel, C. (2006) tarafından geliştirilen 78 ve 13 maddeden oluşan iki ayrı ölçek katılımcılara uygulanmıştır. Okul yöneticilerinin yaptığı ve yapmak istediği işler ile iş doyumunun alt boyutları olan etkileşim, işin doğası, kurumun hedeflerinde açıklık, prosedür arasındaki ilişkiler ve bağlantılar eğitimde hizmet yılı ve idarecilik yılları da baz alınarak incelenmiştir.
Bulgular: Eğitimde hizmet yılı ve yöneticilik yılı bakımından okul yöneticilerinin iş doyumlarında farklılaşmalar tespit edilmiş ve okul yöneticilerinin yaptıkları ve yapmak istedikleri işler arasında anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur. Bununla birlikte yaptıkları ve yapmak istedikleri işlerin alt boyutlarıyla iş doyumunun alt boyutları arasında farklı düzeylerde anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmiştir.
Sonuç ve Tartışma: Okul yöneticilerinin işlerini çok çeşitli ve karmaşık bulmaları sebebiyle mevcut durumlarından memnun olmadıkları ve işlerinde iyileştirmelerin yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Okullarda niteliğin arttırılması için okul yöneticilerinin yaptıkları ve yapmak istedikleri işler arasındaki uçurumun ortadan kaldırılması ve okul yöneticilerinin iş doyumları arttırılarak öğrenme ve öğretme süreci ile ilgili işlere yoğunlaşmalarının sağlanması gerekmektedir.
Purpose: The purpose of this study was; to reveal elementary school principals‟ thoughts about what are their duties and what should be their duties, to take view how they do their works or how they have works done, to reveal relationship between works that principals do and want to do and sub-dimension of job satisfaction (interaction ,nature of job, clarity of institution‟s aims, procedure) and to define level of relationship between how school principals make relationship with teacher, students, staffs and school environment and how they solve problems with which they face.
Method: Quantitative research and the correlation method were used in this study. Two different survey which form 78 and 13 items were applied to school principal in EskiĢehir. The relationship between school principals do and want to do and Sub-dimension of job satisfaction were researched by taking into account years of work and years of work as principal.
Results: According to years of work and years of work as principal, some differences were found in school principals‟ job satisfaction. A meaningful relation was found between works that school principal do and want to do. Besides, meaningful relations in some different levels were found between sub-dimension of works that principals do and want to do and sub-dimension of job satisfaction.
Discussion and Conclusion: It was found that school principals find their job complicated and too much. So they were not satisfied with their job. To increase school quality, it is needed to remove distinction between what school principal do and what principal want to do and it is needed have principal concentrate on learning and teaching process by increasing school principals job satisfaction.
2016-07-25
2016-07-25
2015
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/544
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/531
2016-07-26T00:00:32Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Örgütsel vatandaşlık davranışının örgütsel çıktılara ve liderlik stillerine etkisi : bir meta-analiz çalışması
Belenkuyu, Cüneyt
Yücel, Cemil
Aypay, Ahmet
TR185587
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Örgütsel Vatandaşlık Davranışları
Örgütsel Çıktılar
Liderlik
Meta-Analiz
Organizational Citizenship Behaviour
Organizational Outcomes
Leadership
Meta-Analysis
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı örgütsel vatandaşlık davranışlarının örgütsel çıktılar ve liderlik algısı üzerindeki etkisini meta-analiz yöntemi kullanarak test etmektir. Çalışma kapsamında örgütsel vatandaşlık davranışlarının etki edebileceği düşünülen örgütsel adalet, örgütsel bağlılık, iş doyumu ve liderlik algısına ilişkin belirlenen hipotezler test edilmiştir. Yöntem: Nicel araştırma yaklaşımının araştırma modellerinden biri olan meta-analiz yöntemi çalışma kapsamında örgütsel vatandaşlık davranışının örgütsel çıktılar ve liderlik algısı üzerindeki ortalama etki büyüklüğünü test etmek amacıyla kullanılmıştır. Çalışma kapsamında veri toplamak üzere yapılan literatür taramasından elde edilen korelasyonel araştırmalar hazırlanan doküman analiz formuna kodlanmış; belirlenen ölçütlere uygun olan 49 araştırmadan elde edilen veriler analiz işlemine tabi tutulmuştur. Çalışmada Excel, Comprehensive Meta-Analysis ve SPSS 18.0 programlarından yararlanılmıştır. Bulgular: Çalışmada örgütsel vatandaşlık davranışlarının örgütsel çıktılar ve liderlik algısı üzerindeki etki düzeyini belirlemek için 49 korelasyonel çalışma kullanılarak 17976 kişilik örneklem grubuna ulaşılmıştır. Bulgular örgütsel vatandaşlık davranışlarının örgütsel adalet [r = .38], iş doyumu [r = .39] ve liderlik algısı [r = .37] üzerinde orta düzeyde etkiye sahip olduğunu gösterirken, örgütsel bağlılık [r = .26], üzerinde düşük düzeyde bir etkisinin olduğunu göstermiştir. Örgütsel vatandaşlık davranışlarının en yüksek etkisinin örgütsel adalet, en düşük etkisinin ise örgütsel bağlılık üzerine olduğu bulunmuştur. Tartışma ve Öneriler: Elde edilen bulgulara dayanarak değişkenler arasındaki ilişkiler nicel olarak incelenmiştir. Ulaşılan sonuçlar temel alınarak örgütsel vatandaşlık davranışlarının örgütlerin yapısındaki yeri tartışılmış, yapılan tartışmalar sonucu öneriler sunulmuştur. Çalışmanın sınırlıkları doğrultusunda daha sonraki araştırmalar için gündem oluşturulmuştur.
Purpose: The main purpose of this study is to examine the effect of
organizational citizenship behaviour on organizational outcomes and leadership
perception through the method of meta-analysis. Within the scope of this study, the
hypotheses about organizational justice, organizational commitment, job satisfaction
and leadership perception on which organizational citizenship behaviours can have
effects are examined.
Method: Meta-analysis method which is one of the quantitative study design is
used to investigate the effect size of organizational citizenship behaviours on
organizational outcomes and leadership perception. Correlational studies found in
literature review for gathering data are coded on the document analysis form. From the
coded studies, 49 studies that are appropriate for the criteria are analyzed. Excel,
Comprehensive Meta-Analysis and SPSS 18.0 are used in analysis process.
Findings: In the study, in order to determine the level of effect of organizational
citizenship behaviours on organizational outcomes and leadership perception, 49
correlational study are used, and a sample group of total of 17976 participants is
reached. . The results reveal that organizational citizenship behaviours have a medium
level of positive effect on organizational justice [r = .38], job satisfaction [r = .39] and
leadership perception [r = .37] while have a small effect size on organizational
commitment [r = .26]. It is found out that the highest level of effect of organizational
citizenship behaviours is on organizational justice and that the lowest is on
organizational commitment.
Conclusion and Discussion: The relationships between the variables are
examined according to the findings of the study. Based on the findings, the place of
organizational citizenship behaviour in the structure of organizations is discussed and some suggestions are presented. Considering the limitations of the study,
recommendations are presented for the prospective studies.
2016-07-25
2016-07-25
2015
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/531
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/624
2016-08-16T00:00:25Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin kullandığı motivasyonel dilin intibak ettirici liderlik üzerine etkisi
Özen, Hamit
Turan, Selahattin
TR234652
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
İntibak Ettirici Liderlik
Okul Müdürlüğü
Karmaşıklık Teorisi
Motivasyonel Dil Teorisi
Complex Adaptive Leadership
School Principals
Complexity Theory
Motivational Language Theory
Amaç: Bu çalışmanın amacı, öğretmen algılarına göre, okul müdürlerinin
intibak ettirici liderlik özellikleri ile motivasyonel dil kullanımı yeterlikleri arasındaki
ilişkileri ortaya çıkarmaktır.
Yöntem: Bu araştırma, okul müdürlerinin motivasyonel dil davranışını
oluşturan; yönlendirici dil, cesaret verici dil ve aitlik yaratıcı dil kullanım becerileri ile
intibak ettirici liderlik özelliğinin idarî liderlik, kolaylaştırıcı liderlik ve uyum sağlayıcı
liderlik becerilerini yordama düzeyini incelemektedir. Araştırma tarama modelinde
betimsel bir araştırmadır: Var olan değişkenler arasındaki ilişkilerin tanımlanması ve bir
değişkenin başka bir değişken tarafından yordanma durumunun incelenmesi amaçlanmaktadır.
Bu bağlamda, intibak ettirici liderlik bağımlı değişken, motivasyonel dil
ise bağımsız değişken olarak ele alınmıştır. Araştırma evrenini, Eskişehir ili Odunpazarı
ilçesinde bulunan resmî 32 devlet ve 1 özel ortaokulunda görev yapan 1203 öğretmen
oluşturmaktadır. Araştırma örneklemini oluşturan 19 ortaokul, 2013-2014 yılı Temel
Eğitimden Orta Öğretime Geçiş sınavı sonuçlarına göre üç tabakaya ayrılmış ve veriler
424 öğretmenden toplanmıştır. Araştırmada veriler İntibak Ettirici Liderlik Ölçeği ve
Okul Müdürlerine Yönelik Motivasyonel Dil Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin
çözümlenmesinde Man Whitney-U testi, Kruskal Wallis-H testi, ANOVA, korelâsyon
ve çoklu regresyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Birinci tabaka okullarda görev yapan öğretmenler, okul müdürlerinin
intibak ettirici liderlik özelliklerini ve motivasyonel dil kullanımı becerilerini diğer
tabakada görev yapan öğretmenlere kıyasla daha düşük düzeyde algılamaktadırlar.
Kadın öğretmenler okul müdürlerinin hem intibak ettirici liderlik özelliklerini hem de
motivasyonel dil kullanımını yetersiz bulmaktadırlar. Meslekî kıdemi 1-6 yıl olan, 30
yaş ve altı öğretmenler okul müdürlerinin intibak ettirici liderlik ve motivasyonel dil
becerilerini daha düşük düzeyde algılamaktadır. Birinci tabaka okullarda okul
müdürlerinin sergilediği intibak ettirici liderlik ve kullandığı motivasyonel dil alt
boyutları arasında yüksek düzeyde pozitif yönlü anlamlı ilişki bulunmaktadır. Fakat bu
ilişki düzeyi ikinci ve üçüncü tabaka okullarda orta düzeye doğru gerilemektedir. Birinci ve ikinci tabaka okullarda görev yapan okul müdürlerinin sergilediği intibak
ettirici liderliğin üç alt boyutunda aitlik yaratıcı dilin etkisi bulunmamaktadır. Bunun
yanında üçüncü tabaka okullarda görev yapan okul müdürlerinin kullandığı aitlik
yaratıcı dil öğretmenler üzerinde olumsuz etkiye yol açmaktadır.
Sonuç, Tartışma ve Öneriler: Birinci tabaka okullarda okul müdürlerinin
intibak ettirici liderlik ve motivasyonel dil kullanım becerilerinin düşük olmasına
rağmen yüksek okul başarısının temelinde okul müdürü ve öğretmen faktöründen
ziyade ailenin katkısı olduğu düşünülmektedir. Kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlere
kıyasla hem intibak ettirici liderlik hem de motivasyonel dil algısının düşük olması
sebebi kadına yönelik cinsiyet ayrımcılığına işaret edebilir. Aynı şekilde yaş ve meslekî
kıdeme yönelik anlamlı farkın kökeninde yeni öğretmenlerin beklentilerinin
karşılanamadığı düşünülmektedir. İkinci ve üçüncü tabaka okullarda görev yapan okul
müdürlerinin intibak ettirici liderlik özelliklerinin birinci tabakada görev yapan okul
müdürlerinden daha yüksek algılanmasının bir nedeni akademik dirençlilik olarak ifade
edilen yoksun ve yoksul sosyo-ekonomik çevreye sahip öğrencilerin akademik olarak
yüksek başarı göstermesi olgusu üzerine odaklanan okul müdürü ve öğretmenlerin
çabaları olarak değerlendirilmektedir. Her üç tabakada aitlik yaratıcı dil özelliğinin
düşük çıkma nedeni okul müdürlerinin kısa süreli görevler yapmasından, okulun
geçmişteki başarılarını, iz bırakan şahsiyetlerini gelecek nesillere aktaracak ve okul
kültürü oluşturacak kadar uzun süreli çalışmamasına bağlanabilir. Okul müdürünün
bağımsız, özgür ve hesap verebilir bağlamda âdem-i merkeziyetçi bir yönetişim
zihniyetiyle okulların tekrar yapılandırılması gereklidir.
Aim: The aim of this study was to elicit the relationships between leadership
characteristics of school principals and competence for using motivational language.
Method: The study scrutinized regression level of school principals’
motivational language ability which consisted of illocutionary, perlocutionary and
collocutionary language of their complex adaptive leadership and of managerial,
enabling and adaptive leadership skills. Research employed descriptive survey method
by using descriptive statistics to find out relations among variables and to reveal
regression level; for that reason, leadership was accepted as dependent variable whereas
motivational language was accepted as independent variable. Research population
comprised 1203 secondary school teachers from 32 public and 1 private schools in
Odunpazarı district in Eskişehir. In this study, sample was divided into three clusters
according to TEOG exam results as stratified sampling method. Data was collected
from 424 teachers from 19 state run secondary school in 2013-2014 school period.
Data was obtained from research sample by using Complex Adaptive Leadership Scale
and Motivational Language Scale For School Principals and analysed by the methods
of Man Whitney-U test, Kruskal Wallis-H test, ANOVA, correlation and multiple
regression analysis.
Findings: Teachers from first stratified schools perceived adaptive leadership
skills and motivational language levels of school principals at a lower level than the
teachers at second and third stratified schools. Female taechers found both adaptive
leadership skills and motivational language usage level insufficient of their school
principals. Teachers who had 1-6 year teaching experiences, who were under 30 and
who graduated from education faculties perceived adaptive leadership skill and
motivational language usage at a lower level. There was a significantly positive
correlation between adaptive leadership and motivational language subscales at the first
stratified schools but the correlation diminished to medium level at the second and third
stratified schools. Locutionary language did not regress adaptive leadership on three subscales at first and second stratified schools. Furthermore; it regressed adaptive
leadership in the negative way at the third stratified schools, which affected teachers
adversely.
Conclusion: Low adaptive leadership skills and motivational language usage of
school principals and high academical achievement of students at the first stratified
schools were paradoxical. It claimed that the main reason of academical achievement
could not stem from school principals and teachers. Conversely, family support was
thought to be core. Female teachers perceived lower adaptive leadership skills and
motivational language usage. The reason seemed to be the sexual identity based
discrimination. New teachers perceived leadership skills and motivational language
usage lower because their expectations could not be met. Adaptive leadership skills and
motivational language usage perception of teachers were much higher at the second and
third stratified schools which were located at low socio-economical and socio-cultural
environments in Odunpazarı district. Academical resilience which enabled school
principals to exert efforts to focus on academical achievement of students could be the
reason of high perceptions of teachers. Locutionary language level was lower because
school principals were not able to service at their schools long enough to convey the
past success and impressive personalities to new generation, which created school
culture in the long run. Schools had to be re-conceptualised so that school principals
could be free, independent and accountable with decentralised governance global
mindset.
2016-08-15
2016-08-15
2014
2014
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/624
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/707
2016-12-01T01:00:34Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Eğitim kurumu müdürlerinin liderliği ile okul çıktıları arasındaki ilişkilerin meta-analiz yöntemiyle incelenmesi
Sarıer, Yılmaz
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Eğitim Yönetimi
Meta-Analiz
Liderlik
Okul Çıktıları
Educational Administration
Meta-Analysis
Leadership
School Outcomes
Amaç: Bu çalışmanın amacı, eğitim kurumu müdürlerinin liderliği ile okul
çıktıları arasındaki ilişkilerin meta-analiz yöntemiyle incelenmesidir.
Yöntem: Çalışmada ulaşılan veriler, betimsel ve meta-analiz yöntemleri
kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma kapsamına, 01.01.2000 ile 31.12.2011 tarihleri
arasında Türkiye’de üretilen, çalışmanın amacına ve sınırlılıklarına uygun, 55 adet
bildiri, makale ve tez alınmıştır. Çalışmada, etki büyüklüğü, anlamlılık ve heterojenlik
değerleri, “Tam Kapsamlı Meta-analiz Programı-CMA” programı kullanılarak
hesaplanmıştır.
Bulgular: Araştırmada, rastgele etkiler modeline göre değerlendirildiğinde,
eğitim kurumu müdürünün liderliği ile öğretmen açısından çıktılar arasındaki etki
büyüklüğü değeri, 0.44 olarak belirlenmiştir. Bu değer, eğitim kurumu müdürlerinin
liderliği ile öğretmen açısından çıktılar arasında, pozitif yönde, orta düzeyde anlamlı
ilişkilerin bulunduğunu göstermiştir. Öğrenci başarısı (0.59), öğretmenlerin iş doyumu
(0.51) ve motivasyonu (0.63) için ise daha güçlü ilişkilerin bulunduğu anlaşılmıştır.
Öğretmenlerin örgütsel bağlılıkları (0.38), performansları (0.30) ve örgütsel vatandaşlık
davranışları (0.16) ile okul müdürlerinin liderliği arasında ise pozitif yönde anlamlı
ilişkilerin olduğu görülmüştür.
Tartışma ve Sonuç: Çalışma sonucunda; demokratik, dönüşümcü, öğretimsel ve
kültürel liderlik ile okul çıktıları arasında pozitif yönde, güçlü düzeyde anlamlı
ilişkilerin bulunduğu belirlenmiştir. Etik ve vizyoner liderlik ile okul çıktıları arasında
orta düzeyde, sürdürümcü ve emredici liderlik arasında ise daha zayıf düzeyde
ilişkilerin olduğu anlaşılmıştır. Bu noktada, geleneksel yönetici davranışlarının, öğrenci
ve öğretmenlerin performanslarını istenen düzeyde artıramadığı anlaşılmıştır.
Araştırmada okul çıktılarını en fazla etkileyen liderlik yaklaşımlarının ortak özelliğinin,
insanı merkeze almaları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Okul müdürleri, durumsal
faktörleri de göz önünde bulundurarak farklı liderlik yaklaşımları gerektiren davranışları etkin bir şekilde göstermeli, kurumlarını; etik ve demokratik değerlerin, adaletin,
hoşgörünün ve iş birliğinin öğretildiği, ortak bir yaşam alanına dönüştürmelidir.
Purpose: The purpose of this research study is to investigate the relationship
between the school principals’ leadership and school outcomes using the method of
meta-analysis.
Method: The data were analysed using descriptive method and meta-analysis.
55 papers, articles and theses produced in Turkey between 01.01.2000 and 31.12.2011
with the limitations of the research study were included in the study. In this study effect
size, significance and heterogeneity values were calculated using ‘comprehensive metaanalysis-
CMA’.
Findings: In this study, the effect size value was determined as 0.44 when the
relationship between the school principals’ leadership and school outcomes in terms of
teachers based on the random effects model. This showed that there was a positive, at
middle level and meaningful relationship between school principals’ leadership and
school outcomes in terms of teachers. For school achievement (0.59), teachers’ job
satisfaction (0.51) and motivation (0.63) the relationship was stronger. The relationship
between school principals’ leadership and teachers’ organizational commitment (0.38),
performance (0.30) with organizational citizenship behaviors (0.16) was found as
positive and meaningful.
Discussion and results: As a result, the relationship between democratic,
transformational, educational and cultural leadership and school outcomes was strong
and meaningful. The relationship between the outcomes of schools and ethic and
visionary leadership was at middle level while it was smaller with transactional and
directive leadership models. At this point, it was clear that the traditional behaviors or
school principals were not able to increase the performance of students and teachers to
the desired level. It was concluded that the common features of leadership models
effecting school outcomes most were human-centered. School principals should have
behaviors that require different leadership approaches, taking into acoount situational factors. They also inverted their institution to the common living area in which ethical,
democratic values justice, tolerance and cooperation are taught.
2016-11-30
2016-11-30
2013
2013
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/707
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/710
2016-12-01T01:00:43Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okullarda hesap verebilirlik politikaları : bir yapısal eşitlik modelleme çalışması
Erdağ, Coşkun
Karadağ, Engin
TR223635
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Okul Geliştirme
Hesap Verebilirlik
Eğitim Politikası
Akademik Başarı
Accountability
Academic Achievement
School Improvement
Amaç: Bu araştırmanın amacı, akademik başarının artırılmasına yönelik okullarda var olan baskıları, bu baskılara okulların cevap verme düzeyleri, akademik başarının artırılmasına yönelik okul yöneticileri ve öğretmenlerin hesap verebilirlik politikalarını belirlemek ve hesap verebilirlik baskıları, politikaları ve hesap verme zorunluluklarının birbirlerine olan etkilerini ortaya çıkarmaktır. Yöntem: Araştırma, üç temel değişken arasında bir neden-sonuç ilişkisi bulunduğu düşüncesinden hareketle nedensel bir desende tasarlanmıştır. Oluşturulan teorik modelde, hesap verebilirlik baskıları bağımsız değişken, hesap verme zorunluluğu bağımlı değişken, hesap verebilirlik politikaları hem bağımlı hem de bağımsız değişken olarak alınmıştır. Araştırmanın evreni, 2012-2013 öğretim yılında Kütahya ili merkez ilçesi sınırlarında bulunan toplam 144 öğretim kurumunda görev yapan 242‘si okul yöneticisi ve 2310‘u öğretmen olmak üzere toplam 2552 kişiden oluşmuştur. Araştırma örneklemi, eğitim bölgeleri dikkate alınarak tabakalı örnekleme yöntemiyle belirlenen 58 öğretim kurumunda görev yapan 357 öğretmen ve 154 okul yöneticisi olmak üzere toplam 511 kişiden oluşmuştur. Araştırmada veriler, Hesap Verebilirlik Baskıları Ölçeği, Hesap Verebilirlik Politikaları Ölçeği ve Hesap Verme Zorunluluğu Ölçeği ile toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde t-testi, ANOVA, korelasyon, çoklu regresyon analizi kullanılmış ve yapısal eşitlik modelinin test edilmesinde Path analizi tercih edilmiştir. Bulgular: Okul paydaşları baskısı, okul paydaşlarına hesap verme ve piyasa hesap verebilirliği politikaları üzerinde; sosyal çevre baskısı, sosyal çevreye hesap verme ve bürokrasiye hesap verme üzerinde pozitif etki yaratmaktadır. Bürokratik baskı ise, bürokrasiye hesap verme zorunluluğunu pozitif, performans hesap verebilirliği politikalarını negatif yönde etkilemektedir. Bürokratik hesap verebilirlik politikaları, sosyal çevreye ve bürokrasiye hesap verme zorunluluğunu pozitif yönde etkilemektedir.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, akademik başarının artırılmasına yönelik farklı odaklardan farklı mekanizmalar ile okullar üzerinde yaratılan başarı baskısının okullarda öğretim sorumluluğu ve dış beklentilere karşı cevap verme zorunluluğunu artırdığı, okulların eylemlerine ilişkin açıklama yapma ve eylemlerini haklı çıkarma çabası içerisine girmelerine neden olduğu görülmüştür. Politika yapıcılara akademik başarının artırılmasına yönelik bir model sunulmaktadır.
Aim: Aim of this study is both to determine at schools the pressures of accountability for academic performance, their answerability and the choice of accountability policies based on the views of school teachers and administrators, and to discover the interactions among accountability pressures, schools‘ answerability and choice of accountability policies.
Method: This study follows causal pattern. The model consists of three variables, accountability pressures, answerability, and accountability policies. The target population of the research includes 242 administrators and 2310 teachers working in primary, elementary and high schools located in the city center of Kütahya in 2012-2013 teaching season. The sample population, which includes 357 teachers and 154 administrators, was drawn via stratified sampling method. Data was obtained from the sample by the measurement scales of accounatability pressure, answerability and accountability policies and analyzed by the methods of t-test, ANOVA, correlation, multiple regression, and path analysis to test the structural equation model.
Findings: The pressure by school shareholders for academic achievement affects teachers‘ answerability to school shareholder and the choice of market accountability policies. The pressure exerted from schools‘ social environment have positive impact on school answerability to schools‘ environment and upper level administrators and supervisors. Bureaucratic pressure have positive impact on schools‘ answerability to upper level administrators and supervisors, but negatively affects performance accountability policies. Bureaucratic accountability policy have an positive impact on schools‘ answerability to social environment and bureaucracy. Conclusion: In this study, accountability pressures for academic achievement exerted by multiple locus of society via multiple accountability policies increases responsibility and answerability to share holders and external environment. It also induces school teachers and administrators to explain and justify their deeds for teaching and academic achievement. The study presents a model for academic achievement for policymakers.
2016-11-30
2016-11-30
2013
2013-10-24
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/710
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/720
2016-12-02T07:24:42Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Lise öğrencilerinin devamsızlık nedenlerinin incelenmesi
Öztekin, Özge
Aypay, Ahmet
TR201496
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Devamsızlık
Devamsızlık Nedenleri
Lise Öğrencileri
Absenteeism
Absenteeism Reasons
High School Students
Amaç: Okullarda gerçekleştirilen örgün öğretim faaliyetlerinin gereklerinin yerine
getirilebilmesinin en önemli şartlarından birisi de öğrencilerin okula erişim ve devamlarının
sağlanmasıdır. Son yıllarda öğrenci devamsızlığı okullardaki en büyük sorunlardan biri haline
gelmiştir. Bu çalışmanın amacı lise öğrencilerinin devamsızlık nedenlerini ortaya çıkarmaktır.
Yöntem: Bu araştırma nicel ve nitel araştırma yöntemleri kullanılarak
yapılandırılmıştır. Lise öğrencilerinin devamsızlık nedenlerinin belirlenmesinde tarama
modeli; diğer boyutunu oluşturan önemli düzeyde devamsızlığa sahip öğrencilerin
devamsızlık probleminin derinlemesine incelenmesinde ise nitel araştırma desenlerinden
fenomenolojik yaklaşım kullanılmıştır. Araştırmada iki ayrı örneklem grubu kullanılmıştır.
Birinci örneklem grubu 1037 lise öğrencisinden, ikinci örneklem grubu ise 18 lise
öğrencisinden oluşmaktadır. Araştırmada Devamsızlık Nedenleri Formu ve Öğrenci Görüşme
Formu olmak üzere iki adet veri toplama aracı kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulguları incelendiğinde, öğrencilerin devamsızlık nedenlerini en
yüksek ortalama ile sağlık problemi kaynaklı alt boyutunda değerlendirirken, en düşük
ortalamayla aile kaynaklı alt boyutunda değerlendirdikleri görülmektedir. Ayrıca devamsızlık
gün sayısı ile devamsızlık nedenleri alt boyutları arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler
saptanmaktadır.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, devamsızlık yapma davranışının bir öğrencinin
okula yönelik olumsuz duygularının bir belirtisi olmakla birlikte tek başına bir etmen
olmadığı, birçok etmenin tek başına ya da birlikte bulunmasının, öğrencinin okuldan
uzaklaşmasına, devamsızlık yapmasına ve sistemi terk etmesine neden olabileceği
görülmektedir.
Purpose: One of the most important conditions to fulfill the requirements of the
formal education in schools is to provide students to access to school and their attendance. In
recent years, student absenteeism has become one of the major issues in schools. The purpose
of this study is to uncover the reasons of high school students’ absenteeism.
Method: This study is designed using both quantitative and qualitative research
methods. First, survey model is employed to determine high school students’ reasons for
absenteeism, then phenomenological model which is one of the qualitative research
approaches is used to investigate the absenteeism problem of high school students. In this
study two groups are used. First sample group is consisted of 1037 high school students;
second group is consisted of 18 high school students. In this study, there are two data
collection tools. Data are collected through Absenteeism Reasons Form and Student Interview
Form.
Results: When research findings are examined, it is observed that students have
evaluated subdimension of health problems with highest average whereas evaluating the
subdimension of family oriented reasons with lowest average. Furthermore, there are positive
relationships between absenteeism rates of students and the subdimensions of absenteeism
reasons.
Discussion and Conclusion: In this study, it is observed that students’ absenteeism
behavior can be a sign of their negative feelings towards school. It is understood that presence
of many factors alone or together may cause students to be away from school and leave the
system.
2016-12-02
2016-12-02
2013
2013-10-04
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/720
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/727
2016-12-03T01:00:08Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İngiltere’deki öğretmenlerin çokkültürlü öğretim yeterlikleri ile türk öğrencilerin kültürleşme tercihlerinin okula aidiyet duygusu ve akademik başarıyla ilgisi
Kılıçoğlu, Gökhan
Acat, Bahaddin
Karadağ, Engin
TR234651
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
İngiltere'deki Türk Öğrenciler
Çokkültürlü Eğitim
Çokkültürlü Öğretim Yeterliği
Kültürleşme
Okula Aidiyet Duygusu
Akademik Başarı
Turkish Students in England
Multicultural Education
Multicultural Teaching Competency
Acculturation
Sense of Belonging to School
Academic Achievement
Amaç: Bu araştırma İngiltere‟deki öğretmenlerin çokkültürlü öğretim yeterlikleri ile Türk öğrencilerin kültürleşme tercihlerinin, öğrencilerin okula aidiyet duygularını ve akademik başarılarını yordayıp yordamadığını belirlemeyi amaçlamaktadır.
Yöntem: İlişkisel desende tasarlanan araştırmanın çalışma grubunu Türklerin yoğun olarak yaşadığı Londra şehrinde Enfield, Hackney, Haringey, Islington, Stoke Newington, Tottenham bölgesinden küme örnekleme tekniğiyle seçilen 7 İngiliz okulundaki Key Stage 3, Key Stage 4 ve 16 yaş sonrası aşamasındaki 275 Türk öğrencisi ve onların İngilizce, Matematik ve Fen derslerine giren 77 öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada kullanılan veri toplama araçlarının geçerlik ve güvenirlikleri araştırmacı tarafından yapılmıştır. Araştırma verilerinin çözümlenmesinde ise yüzde (%) , frekans (n), ortalama (X), standart sapma (SS), bağımsız gruplar t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), Scheffe ve Dunnett-C anlamlılık testleri, eta kare (2), Pearson momentler korelasyon analizi ve çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretmenlerin çokkültürlü öğretim yeterlikleri yüksektir. Öğrenciler kültürleşme tercihlerini en yüksek ortalamayla bütünleşme alt ölçeğinde değerlendirirlerken, bu tercihi sırasıyla ayırma, aykırılaşma ve erime takip etmektedir. Öğrencilerin okula aidiyet duyguları orta düzeyin üstünde iken; büyük çoğunluğunun akademik başarıları orta ve alt düzeydedir. Öğretmenlerin çokkültürlü öğretim yeterliği algıları öğrencilerin okula aidiyet duygularını ve akademik başarılarını yordamazken; öğrencilerin bütünleşme tercihleri okula aidiyet duygularını olumlu yönde, reddedilmişlik duygularını ise olumsuz yönde yordamaktadır.
Sonuç ve Tartışma: Alanyazında çokkültürlü öğretimin öğrenciler açısından birçok olumlu çıktısına değinilse de araştırma sonucuna göre öğretmenlerin çokkültürlü öğretim yeterliklerinin öğrencilerin okula aidiyetleri ve akademik başarılarıyla bir ilişkisi olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak öğrencilerin bütünleşme tercihleri onların okula aidiyetlerini arttırmakta; reddedilmişlik duygularını ise azaltmaktadır
Purpose: This study aims to determine whether multicultural teaching competencies of teachers and Turkish students‟ acculturation preferences in England predict students‟ sense of belonging to school and academic achievement.
Method: Correlational research design is used in this research. Sample of the study consists of 275 Turkish students attending Key Stage 3, Key Stage 4 and Post-16 and 77 teachers providing English, math and science courses at 7 different schools in London from Enfield, Hackney, Haringey, Islington, Stoke Newington, and Tottenham regions where Turks live intensively. The participants of the study are chosen via cluster sampling technique. The validity and reliability of data collection tools were made by the researcher. To analyze the research data, such statistic techniques are used subsequently: percentage (%) and frequency (f), independent samples t- test, analysis of variance (ANOVA), Scheffe and Dunnett-C significance tests, eta- square (2), Pearson correlation analysis, and multiple lineer regression.
Results: The results of the study indicated that the average value for teachers‟ multicultural teaching competency is high. Students‟ first acculturation preference is found as integration, second preference as separation, third preference as marginalization and their last preference is found as assimilation. In the study, students‟ sense of belonging to their school is also analyzed. It is found that students‟ average score is moderate to high. When it comes to assess students' academic achievement, their achievement scores are medium and lower level in general. Lastly, it is revealed that multicultural teaching competency of teachers working at English schools do not predict Turkish students‟ sense of belonging to school and their academic achievement. Moreover, it is found that Turkish students‟ integration preferences predict their sense of belonging to school positively. Specifically, it is concluded that as students‟ integration preferences increases, their sense of belonging to school increases as well.
Conclusion and Discussion: Although multicultural education is asserted as providing many positive outcome for students in the literature, teachers‟ multicultural competencies and teaching do not seem to have a relationship between students‟ sense of belonging to school and their academic achievement. Additionally, the study findings revealed that students‟ integration preferences increases their sense of belonging to school positively and decreases their rejection feelings.
2016-12-02
2016-12-02
2014
2014-07-02
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/727
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/729
2016-12-03T01:00:18Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öretim elemanlarında iş stresine neden olan örgütsel etmenler ve öğretim elemanlarının örgütsel stresle baş etme stratejileri (Trakya Üniversitesi örneği)
Özalp, Yeliz Baykal
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Stres
Örgütsel Stres
Örgüt Kültürü
Stresle Başa Çıkma
Organizational Stress
Organizational Culture
Coping with Stress
Amaç: Bu araştırmanın amacı, öğretim elemanlarında strese neden olan örgütsel faktörleri ve öğretim elemanlarının uyguladıkları stresle başa çıkma stratejilerini belirlemektir.
Yöntem: Tarama modeli kullanılan bu araştırmada, Balcı, A. (1993) tarafından geliştirilen “Üniversite Öğretim Elemanının İş Stresi Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmada tabakalı örnekleme yöntemi kullanılmış ve örneklem, 2011-2012 akademik yılında Trakya Üniversitesi’nde görevli 210 öğretim elemanı olarak belirlenmiştir. Katılımcı görüşlerinin cinsiyet, yaş, medeni durum, akademik unvan, mesleki kıdem, fakülte ve yönetim görevi değişkenlerine göre anlamlı fark gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla parametrik ve parametrik olmayan analiz teknikleri kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretim elemanlarının yaşadığı örgütsel stresin orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Öğretim elemanlarında en çok strese neden olan faktörün iş yükü olduğu görülmüştür. Öğretim elemanlarının örgütsel stres düzeylerinin yaş, unvan ve mesleki kıdem değişkenlerine göre anlamlı fark gösterdiği tespit edilmiştir. Stresle baş etme stratejileri ölçeği ile elde edilen verilerin analizi sonucunda, öğretim elemanlarının ölçekteki stratejileri ara sıra uyguladıkları görülmüştür. Öğretim elemanlarınca en çok kullanılan strateji hayattan beklenti ve amaçlarına dönük girişimde bulunmadır. Öğretim elemanlarının stratejileri kullanma sıklıklarının medeni durum, unvan ve mesleki kıdem değişkenlerine göre anlamlı fark gösterdiği belirlenmiştir.
Sonuç ve Tartışma: Araştırma sonuçları, öğretim elemanlarının orta derecede stresli olduğunu ve stresle başa çıkma stratejilerine ara sıra başvurduklarını göstermiştir. Kurumda strese neden olan etmenlerin stresi en aza indirgeyecek biçimde yeniden yapılandırılması ve stres yönetimi eğitimi verilmesi önerilmiştir.
Purpose: The purpose of this study is to determine academicians’ organizational stress factors and their stress-coping strategies.
Method: By using stratified sampling method, the sample is determined to be 210 academicians working at Trakya University. In this descriptive-survey modelled study, “Scale of Academicians’ Organizational Stress” developed by Balcı, A. (1993) is used. Parametric and non-parametric analysis techniques are used to determine the opinions of participants according to their gender, age, marital status, title, experience, faculty and administrative duty.
Results: The academician’s organizational stress level is found to be on average. The most stressful factor is work overload. There are significant differences found between the perception of stress of the groups that academicians form according to their age, title, experience. When the stress coping strategies of the faculty scale is analyzed, it is found that academicians sometimes use these strategies. The most frequent strategy they use is found to be Initiating towards to the expectations and goals from life. Significant differences found between coping strategies of the groups that academicians form according to their marital status, title, experience.
Conclusion and Discussion: Findings show that academicians have moderate work stress and they sometimes use the stress-coping strategies. It is suggested to make rearrangements to minimize the stress-causing factors within organization and arrange training on stress.
2016-12-02
2016-12-02
2014
2014-06-02
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/729
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/734
2016-12-03T01:00:14Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Dağıtılmış liderliğin örgütsel güven ile algılanan örgütsel destek ve okul başarısıyla ilişkisi
Yılmaz, Derya
Turan, Selahattin
TR142361
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Dağıtılmış Liderlik
Örgütsel Güven
Algılanan Örgütsel Destek
Okul Başarısı
Distributed Leadership
Organizational Trust
Perceived Organizational Support
School Success
Amaç: Bu çalışmanın temel amacı, liselerde görev yapan öğretmenlerin dağıtılmış liderlik, örgütsel güven, örgütsel destek algıları ve görev yaptıkları okulların okul başarısı arasındaki yapısal ilişkileri açıklayan teorik modelleri test etmektir. Bu genel amaç doğrultusunda dağıtılmış liderlik, örgütsel güven, algılanan örgütsel destek ve okul başarısı ile ilgili literatürden yararlanılarak ortaya konulan iki model sınanmıştır.
Yöntem: Araştırma dört temel değişken arasında bir neden-sonuç ilişkisi bulunduğu düşüncesinden hareketle ilişkisel bir desende tasarlanmıştır. Test edilecek modellerde değişkenler arasında neden-sonuç ilişkilerini ortaya koyacak her bir modelin bağımlı, bağımsız ve ara değişkenleri tespit edilmiştir. Araştırma evrenini, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında Eskişehir büyükşehir sınırları içerisinde bulunan kamuya ait liselerde görev yapan 2696 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma örneklemi, tabakalı örnekleme yöntemiyle seçilen, 22 farklı lisede görev yapan 352 lise öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırma verileri Dağıtılmış Liderlik Ölçeği, Örgütsel Güven Envanteri ve Algılanan Örgütsel Destek Ölçeği ile toplanmış olup örneklem grubunda yer alan liselerin 2012 yılı Yükseköğretime Geçiş Sınavı puanları ortalamaları okul başarısı değişkeninin belirlenmesinde kullanılmıştır. Verilerin çözümlenmesinde korelasyon, ölçeklerin yapı geçerliliklerinin sağlanmasında doğrulayıcı ve açımlayıcı faktör analizi ve yapısal eşitlik modelinin test edilmesinde Path analizinden yararlanılmıştır.
Bulgular: Öğretmenlerin örgütsel destek ve örgütsel güven algılarının dağıtılmış liderlik algılarını doğrudan etkilediği; dağıtılmış liderliğinde okul başarısını etkilediği varsayılarak oluşturulan Model 1’in uyum iyiliği değerleri ölçme modelinin kabul edilebilir bir model olduğunu gösterse de modeldeki ilişkilerin anlamlı olmaması sebebiyle Model 1’de oluşturulan yapıdan vazgeçilmiştir. Öğretmenlerin örgütsel güven algılarının doğrudan dağıtılmış liderlik algılarını; dağıtılmış liderlik algılarının doğrudan örgütsel destek algılarını ve örgütsel destek algılarının da okul başarısını etkilediği varsayımına dayanan Model 2’nin doğrulanması neticesinde öğretmenlerin örgütsel güven algılarının dağıtılmış liderliği, dağıtılmış liderliğin örgütsel destek algılarını ve örgütsel destek algılarının da okul başarısını olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca, öğretmenlerin örgütsel güven algılarının dağıtılmış liderlik algıları üzerinden örgütsel destek algılarını dolaylı olarak olumlu yönde etkilediği; örgütsel güven algılarının, dağıtılmış liderlik algıları ve örgütsel destek algıları üzerinden okul başarısını dolaylı olarak olumlu yönde etkilediği bulunmuştur. Bununla birlikte öğretmenlerin dağıtılmış liderlik algılarının da örgütsel destek üzerinden okul başarısı üzerinde dolaylı olumlu yönde etkisi görülmektedir.
Sonuç ve Tartışma: Öğretmenlerin, yöneticilerin, velilerin ve hatta öğrencilerin okullarda liderlik rolleri üstlenmeleri ve karar verme süreçlerine katılımları, onların eğitim için yürütmüş oldukları faaliyetlerde önemsendiklerini ve değer gördüklerini düşünmelerini sağlayarak öğrenme odaklı bir iklim yaratılmasını sağlayabilmekte ve böylece okul başarısı bu durumdan olumlu yönde etkilenmektedir. Bu bakımdan okullarda yeni liderler ortaya çıkabilmesi, öğretmenlerin bir lider olarak gelişimlerinin desteklenmesi ve okulun mevcut liderlik kapasitesinin geliştirilmesi için okul müdürlerinin sahip oldukları otoriteyi okuldaki diğer çalışanlara bırakması, işbirliğini ve grup süreçlerini desteklemesi, diğer çalışanlara güven ve saygı göstermesi önerilebilir. Diğer yandan eğitimde politika yapıcılar okul çalışanlarının ihtiyaçlarını öncelikleyen bir eğitim için bürokrasiyi daha esnek hale getirebilirler ve kolektif liderliğe vurgu yapan anlayışın okullarda daha da iyileştirilmesi için destekleyici olabilirler.
Purpose: The purpose of this study was to test theoretical models explaining structural relationships between distributed leadership, organizational trust and organizational support as perceived by teachers working at high schools and school success of these schools. Within this general aim, constructed two models utilizing the literature regarding distributed leadership, organizational trust, perceived organizational support and school success were tested.
Method: Correlational research design was used in the study assuming that there were cause-effect relationships between four main variables. Dependent, independent and mediator variables for each model were identified to put forward the cause-effect relationships between the variables. Population of the study comprises 2696 teachers working at public high schools in Eskişehir metropolitan area in the 2012-2013 academic year. The study sample was consisted of 352 teachers working at 22 different high schools selected through stratified sampling method. The research data was collected via Distributed Leadership Scale, Organizational Trust Inventory and Perceived Organizational Support Scale while Higher Education Entrance Exam score averages of the sample schools were used to determine school success variable. Correlation for data analysis, confirmatory and explanatory factor analysis for structural validity of the scales and Path analysis for testing the constructed models were utilized in the research.
Results: The goodness of fit indices of the Model I which was constructed through the assuption that teachers’ organizational support and organizational trust perceptions directly affect their distributed leadership perceptions and distributed leadership directly influences school success provided an acceptable model, but the constucted structure in the Model I was abandoned due to the non-significant relationships between the variables. Since the Model II which was constructed via the assumption that teachers’ organizational trust directly affect their distributed leadership perceptions, distributed leadership directly influence their organizational support, organizational support perceptions directly affect school success was validated, it was concluded that teachers’ organizational trust directly affect their distributed leadership perceptions, distributed leadership directly influence their organizational support, organizational support perceptions directly affect school success in a positive way. Moreover, it was also revealed that teachers’ organizational trust perceptions mediated through distributed leadership indirectly have a positive influence on organizational support; their organizational trust perceptions mediated through distributed leadership and organizational support perceptions indirectly affect school success. Finally, it was found that teachers’ distributed leadership perceptions mediated through organizational support have an indirect positive effect on school success.
Conclusion and Discussion: Taking leadership roles by the teachers, administrators, parents and even by students and participating in decision making processes in schools can bring about thinking of being important and valuable, creating a positive learning environment in schools, and in turn positively affecting school success. In this regard, school administrators should give their authority and dominance to other individuals in the school, support cooperation and group processes, trust and respect other people so that new leaders can emerge in schools, development of teacher leaders can be supported and the present leadership capacity of the schools can be improved. On the other hand, high-level policy makers can be supportive in abandoning the bureaucracy for flexible school considering the needs of the school members and putting transformations from individualistic leadership to collective leadership into practice.
2016-12-02
2016-12-02
2014
2014-08-13
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/734
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/756
2016-12-10T01:00:21Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
TÜrkiye’de eğitim yönetimi alanında yapılmış lisansüstü tezlerin tematik, metodolojik ve istatistiksel açıdan incelenmesi
İşçi, Sabiha
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Eğitim Yönetimi
Tema
Metodoloji ve İstatistiki Teknikler
Educational Administration
Theme
Methodology
Statistical Techniques
Amaç: Bu araştırmada Türkiye’de eğitim yönetimi alanında 2008-2012 yılları arasında yapılmış lisansüstü tezlerinin tematik, metodolojik ve istatistiki çözümleme teknikleri açısından analizi yoluyla bir durum değerlendirmesi yapılması amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, nitel araştırma desenlerinden durum çalışması deseni kullanılarak yapılandırılmıştır. Çalışma eğitim yönetimi alanında 2008-2012 yılları arasında yapılmış 840 lisansüstü tez üzerinde yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak toplam on üç (13) maddeden oluşan Akademik Yayın Değerlendirme Formu kullanılmıştır. Araştırmada veri analizi; içerik analizi türlerinden kategorisel analiz ve frekans analizi ile gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Araştırma bulguları, eğitim yönetimi alanında yapılmış lisansüstü tezlerde birtakım eksikliklerin bulunduğunu göstermiştir. (i) Tema açısından, tezlerin dar bir alana yığıldığı, benzer konuların sıklıkla çalışıldığı; (ii) araştırma yöntem ve metodolojileri açısından; tezlerde tarama modelinin ağırlıklı olarak kullanıldığı, (iii) istatistiksel analiz teknikleri açısından ise betimsel, t-testi ve tek yönlü ANOVA tekniklerinin daha çok tercih edildiği elde edilen önemli bulgulardandır.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırma, eğitim yönetimi alanında birbirinin benzeri ve birçok yönden sorunlu araştırmaların var olduğunu göstermiştir. Eğitim yönetimi alanında üretilen tezlerin tema açısından dar bir alanda yığıldığı görülmüş ve tezlerde metodolojik açıdan birtakım eksikliklere rastlanmıştır. Araştırma kapsamında elde edilen bulguların ve çıkarılan sonuçların Türkiye’de eğitim yönetimi alanının içinde bulunduğu durumu anlamada ve alanın geleceğine yön verme hususunda katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Purpose: In this study, it is aimed to carry out a case study through the thematic, methodological and statistical analysis of graduate theses and dissertations written in the field of educational administration between the years of 2008-2013.
Method: The study was configured by using case study design from one of qualitative research designs. This research was conducted on 840 graduate theses and dissertations carried out in the field of educational administration between the years of 2008-2012. Data were collected by using Academic Publication Evaluation Form consisted of 13 items. Data analysis was fulfilled with categorical analysis and frequency analysis as content analysis types.
Results: Research findings reveal that there are some deficiencies in graduate theses carried out in the field of educational administration. (i) In terms of theme, theses and dissertations are accumulated in a narrow range and similar topics are studied; (ii) in terms of research methods and methodology; quantitative models are widely used, (iii) in terms of statistical analysis techniques; descriptive statistics, t-test, and one way ANOVA are the most frequently preferred techniques.
Discussion and Conclusion: This study reveals that there are similar researches which are problematic in many ways. It is seen that theses and dissertations written in the field of educational administration accumulate in a narrow range and there are some deficiencies in theses and dissertations in terms of methodology. Findings and conclusions obtained from this study are thought to help understanding situation of the field and making future direction of the field.
2016-12-09
2016-12-09
2013
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/756
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/781
2016-12-15T01:00:29Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin sahip olduğu okul liderliği standartlarına ilişkin öğretmen algıları
Aras, Nazlı
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Eğitim Liderliği
Okul Müdürü
Standartlar
Eğitim Yönetimi
Educational Leadership
School Principal
Standards
Education Management
Amaç: Okul müdürlerinden beklentiler eğitim yöneticiliğinden eğitim liderliğine
doğru bir geçiş göstermektedir. Daha etkili okullar için eğitim liderliği standartlarına ihtiyaç
duyulmaktadır. Fakat bu konuda yapılmış bilimsel çalışma sayısı Türkiye’de oldukça
sınırlıdır. Bu araştırmanın amacı, ilkokul ve ortaokullarda görev yapmakta olan
öğretmenlerin, okul müdürlerinin sahip olduğu okul liderliği standartlarına yönelik algılarını
betimlemektir.
Yöntem: Bu araştırmada kullanılmak üzere ISLLC standartları ve Türkiye’de okul
müdürleri yeterlikleri üzerine yapılmış çalışmalar sentezlenerek bir anket hazırlanmıştır.
Araştırmanın verileri, 2012-2013 eğitim öğretim yılında Eskişehir merkezde görev yapan 406
ilkokul ve ortaokul öğretmenlerine uygulanan ankete verdikleri cevaplardan oluşmuştur.
Bulgular: Ankete katılan öğretmenler, anket maddelerinin %20’sine katılmakta fakat
çoğunluk oluşturan %80’ine kısmen katılmaktadırlar. En düşük ortalamaya sahip maddeye
göre ( x =2.69) öğretmenler, müdürleri çalışanları motive etmek konusunda kısmen yeterli
bulmaktadır. En yüksek ortalamaya sahip maddeye göre ise ( x =4.18), öğretmenler
müdürlerinin üstlerine saygıyla yaklaştığı konusunda hem fikirdirler.
Tartışma ve Sonuç: Bulgulara göre, okul müdürleri kendilerinden beklenen
standartlara göre kısmen yeterli görülmektedir. Müdürlere okul liderliği yolunda rehberlik
edecek (Türk Okul Liderliği Standartları) oluşturulmalı ve okul müdürleri bu standartlara göre
yetiştirilmelidirler. Ayrıca, mesleki yönden geliştirilmeleri için politikalar oluşturulmalıdır.
Purpose: Expectations from school principals have been changing from educational
management to educational leadership. For more effective schools, educational leadership
standards are needed. However, the number of scientific studies about this field in Turkish
context is limited. The purpose of this study was to define primary and secondary school
teachers’ perception about school leadership standards.
Method: A survey, which is a combination of ISLLC Standards and school principals’
qualification studies in Turkey, was developed and used for this study. The study data
consisted of 406 primary and secondary teachers’ answers towards the survey. The survey
was conducted in the center schools of Eskişehir in 2012-2013 educational year.
Results: Teachers agreed on %20 of school leadership standards were met by their
principals. On the other hand, teachers partially agreed, partially disagreed on their principals’
qualification about %80 of school leadership standards. According to the lowest mean
( x =2.69), teachers partially agreed partially disagree about their principals’ motivating the
working people properly. According to the highest mean ( x =4.18), teachers think their
principals approach superiors respectfully.
Discussion and Conclusion: Considering survey results it can be said that school
principals were perceived partially qualified in the frame of school leadership standards. As
guidance for becoming a school leader, “Turkish School Leadership Standards” must be
developed; also the school principals must be trained by these standards. Also, some
educational policies must be developed for principals to be trained in their jobs.
2016-12-14
2016-12-14
2013
2013-10-04
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/781
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/895
2017-01-11T01:00:34Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Meslek lisesi yönetici ve öğretmenlerinin öğrenen örgüt algıları
Aksu, Mehmet
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Öğrenme
Örgütsel Öğrenme
Öğrenen Örgüt
Öğrenen Okul
Learning
Organizational Learning
Learning Organization
Learning School
Amaç: Bu araştırmanın amacı, meslek liselerinde görev yapan yönetici ve
öğretmenlerin öğrenen örgüte ilişkin (sürekli öğrenme, diyalog ve öğrenme, takım
halinde öğrenme, paylaşımcı sistemler, ortak vizyon ve yetkilendirme, sistemler arası
bağlantı, destekleyici liderlik boyutlarında) algı düzeylerini tespit etmektir.
Yöntem: Tarama modeli kullanılan araştırmada, amaca ulaşabilmek için veri
toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Araştırma grubunu, 2012-2013 EğitimÖğretim
yılında Bilecik ilinde bulunan, kolayda örnekleme yöntemiyle seçilen, meslek
liselerinde görevli 54’ü yönetici (müdür ve müdür yardımcısı) ve 248’i öğretmen
toplam 302 kişi oluşturmaktadır. Frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma,
bağımsız grup “t” testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) araştırmada kullanılan
istatistiksel tekniklerdir. Farklılıklarda anlamlılık düzeyi olarak 0.05 alınmıştır.
Bulgular: Meslek liselerinde öğrenen örgüt özelliklerinin algılama düzeylerinin
yöneticilerde “yüksek” düzeyde, öğretmenlerde “orta” düzeyde gerçekleştiği
saptanmıştır. Öğretmenlerle karşılaştırıldığında, yöneticilerin okullardaki takımların
okul hedeflerine ulamak için işbirliği içinde çalıştıklarını düşündükleri saptanmıştır.
Algılar, sürekli öğrenme ve takım halinde öğrenme boyutlarında yaşça büyük olan
yönetici ve öğretmenler lehine farklılık göstermektedir. Algılar, tüm boyutlarda meslek
öğretmenleri lehine farklılaşmaktadır.
Tartışma ve Sonuç: Okul ile ilgili düzenlemelerde öğretmenlerin görüşleri
dikkate alınmalıdır. Öğrenen bir örgüt kültürü geliştirilmeli ve öğretmenler gerekli
eğitimleri almaları konusunda cesaretlendirilmelidirler. Takım çalışmasına uygun
ortamlar oluşturulmalı ve öğretmenler takım çalışması konusunda teşvik edilmelidir.
Purpose: The purpose of this research is to find out how features of learning
organizations (in the dimensions of continuous learning, dialogue and inquiry, team
learning, embedded systems, empowerment, system connection and provide
leardership) in vocational high schools respond to the perception of administrators and
teachers.
Method: Survey model and questionnaire as a data accumulating tool have been
used to reach aim in this research. The sample of the research consisted of 302 people
who are comprised of 54 administrators ( manager and assistant manager) and 248
teachers chosen by convenience sampling from vocational high schools in Bilecik,
throughout the education years of 2012-2013. Statistical techniques that are used are,
frequency, percentage, arithmetic average, standard deviation, independent samples “t”
test, one-way ANOVA. Meaningful level in differences is determined as .05.
Results: It is found out that, features of learning organizations in vocational and
technical high schools seem to be “high” level for administrators’ perceptions and
“medium” level for teachers’. Compared with teachers, administrators think that teams
in schools work in collobarate to reach school’s targets. Perceptions differantiate for the
goodness of elder administrators and teachers in the dimensions of continuous learning
and team learning. Perceptions differantiate for the goodness of vocational teachers in
all dimensions.
Discussion and Conclusion: Decisions of the teachers shold be considered for
new regulations about schools. A learning school culture shold be improved and
teachers sould be encouraged to necessary education. Suitable circumstances that
require teamwork should be provided for teachers and teamwork should be supoorted.
2017-01-10
2017-01-10
2013
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/895
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/973
2017-01-28T01:00:47Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye’de eğitim yönetimi teftişi planlaması ve ekonomisi alanındaki doktora tezlerinin incelenmesi
Uysal, Şengül
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Eğitim Yönetimi
İçerik Analizi
Educational Administration
Content Analysis
Amaç: Bu araştırmanın amacı, Türkiye’de eğitim yönetimi alanında yapılan
doktora tezlerini araştırma konusu, araştırma yöntemi ve öneriler açısından inceleyerek,
genel eğilimleri belirlemektir. Bu çalışma, Türkiye’de Eğitim Yönetimi Teftişi
Planlaması ve Ekonomisi alanında yapılan doktora tezlerinin içerik analizi yoluyla
incelenerek, çalışmaların içeriği konusunda eğitim araştırmacılarına bilimsel bilgi
sağlaması bakımından önemlidir.
Yöntem: Araştırmada içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Amaçlar
belirlendikten ve ilgili literatür tarandıktan sonra araştırmacı tarafından kodlama listesi
oluşturulmuştur. Daha sonra tezler incelenerek, uzman görüşleri doğrultusunda kodlama
listesinde gerekli görülen değişiklikler yapılmıştır. Türkiye’de eğitim yönetimi alanında
son 12 yılda yapılan 140 doktora tezi araştırmanın evrenini oluşturmaktadır. 107 tez
ulaşılabilir durumdadır. Dolayısıyla örneklem alınmamış, 107 tezin tümü incelenmiştir.
Frekans ve yüzde kullanılarak analiz işlemi yapılmıştır.
Bulgular: Doktora tezlerinin tematik açıdan, Eğitim Politikaları, Karşılaştırmalı
Eğitim Yönetimi ve Yönetim Felsefesi ile ilgili konularda yoğunlaştığı, çoğunlukla
nicel araştırma yöntem ve tekniklerinin tercih edildiği saptanmıştır. Araştırma
kapsamına alınan çalışmaların yaklaşık üçte biri Ankara Üniversitesinde yapılmıştır.
Tezlerin yıllara göre dağılımına bakıldığında ise, en çok tezin 2008 yılında üretildiği
görülmektedir Tezlerde araştırmacılara yönelik öneriler bölümünde en çok, ‘Benzer ya
da alternatif konularda araştırmaların yapılması’ önerisi ile ‘Farklı örneklem grupları ile
araştırmanın tekrar edilmesi’ önerisi yer almaktadır. Tezlerde uygulayıcılara yönelik
öneriler arasında en sık tekrarlananlar ise sırasıyla, ‘Hizmet içi eğitim uygulamaları’
önerisi, ‘Katılımcı yönetim anlayışının benimsenmesi önerisi’ ve ‘Çalışma koşullarının
ve özlük haklarının iyileştirilmesi, ödüllendirme ve güdüleme’ önerisi olmuştur.
Tartışma ve Sonuç: Elde edilen araştırma sonuçları, doktora tezlerinde konu
seçiminde çok sık tekrara gidildiğini, araştırmaların birbirinin benzeri olduğunu ve
özellikle konuların yıllara göre dağılımına bakıldığında belirli konuların belirli yıllarda
popüler olduğunu ve çok tercih edildiğini göstermektedir. Çoğunlukla nicel
yöntemlerin, özellikle tarama modelinin tercih edildiğini, nitel araştırma yöntemine ilginin yetersiz olduğunu söylemek mümkündür. Yöntem ve konu açısından özgün,
Türkiye’de ki eğitim sorunlarına yönelik çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Purpose: The main aim of this research study is to visualize general tendencies
in the field of educational Administration in research topics, research methods and
proposals stated in dissertations. It is important for the reason that this study provides
information about the content of previous studies by using the research method of
content analysis.
Method: Content analysis research design was used in this study. The coding
book was formed by the researcher after scanning the literature and determination of the
research purposes. Then the changes in the coding book were made by examining the
theses, in accordance with expert opinions. The research population consists of 140
dissertations in the field of educational administration made in Turkey in the last 12
years. 107 dissertations which were available were used in the research study. No
sampling method was applied. It was analysed using frequency and percentage.
Results: The dissertations mostly focus on the issues Educational Policies,
Comparative Education Management and Educational Philosophy. Quantitative
research methods and techniques were mostly preferred. Almost one third of studies
included in the research were done at Ankara University. For the distribution of theses
over the years, most of the theses were produced in 2008. In the part of proposals for
researchers, the proposals of ‘ Similar or alternative research topics’ and ‘Research with
different sample groups’ were mostly stated. In the part of suggestions for practitioners,
the most repeated ones are respectively, ‘In-service training practices’, ‘The adoption of
participatory management approach’ and ‘Improving working conditions and personal
rights of teachers, rewarding and motivation’.
Discussion and Conclusion: The research results show that the selection of
topics of dissertations are repetitive and similiar to each other. Particularly, from the
issues of research over the years, certain topics became popular and preferred more. It is
possible to say that mostly quantitative methods are preferred and the interest for the
qualitative research method is insufficent. Original studies are needed to solve the
educational problems in Turkey.
2017-01-27
2017-01-27
2013
2013
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/973
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/987
2017-02-02T01:00:22Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okullarında müdürlerin yönetsel etkiliği ve okul iklimi ile öğrenci kontrol ideolojileri arasındaki ilişki
Bayram, Fatma Yaman
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Öğrenci Kontrol İdeolojisi
Gözetimci Kontrol İdeolojisi
İnsancıl Kontrol İdeolojisi
Okul İklimi
Müdürlerin Yönetsel Etkililik
Pupil Control Ideology
Custodial Control Ideology
Humanistic Control Ideology
School Climate and Principal Manegerial Effectiveness
Ülkemizde yapılan öğrenci kontrol ideolojileri ile ilgili çalışmalara katkı
sağlama düşüncesi ile yürütülen bu araştırmanın amacı, ilköğretim kurumlarında
görev yapan öğretmenlerin, öğrenci kontrol ideolojileri ile okul iklimi ve okul
müdürlerinin yönetsel etkililiğini algılama düzeyleri arasındaki ilişkiyi belirlemektir.
Araştırmanın çalışma grubu, Ġnegöl ilçesinde bulunan kolayda örnekleme yöntemiyle
belirlenen 296 ilköğretim öğretmeninden oluşmuştur. Çalışmada veri toplama aracı
olarak Willower, Eidel ve Hoy (1967) tarafından geliştirilen Öğrenci Kontrol
Ġdeolojisi Envanteri (PCI), Richard L. Andrevs (1970) tarafından geliştirilen
Washington Müdür Değerlendirme Envanteri (WPEI) ile Halpin ve Croft (1963)
tarafından geliştirilen Örgütsel Ġklim Betimleme Anketi (OCDQ) kullanılmıştır.
Elde edilen verilerin çözümlenmesinde korelasyon, Mann-Whitney U ve Kruskal
Wallis - H testleri t- testi, Varyans analizi (ANOVA) ve Çoklu Karşılaştırma
(Multiple Comparisons) testi (Scheffe) uygulanmıştır.
Araştırma bulgularından elde edilen sonuçlar genel olarak aşağıdaki gibi
özetlenebilir:
Çalışmaya katılan öğretmenler öğrenci kontrol ideolojilerinde çoğunlukla
gözetimci kontrol ideolojisine sahiptir.
Okul iklimi boyutlarından sadece öğretmenler arasındaki samimiyet ile
öğrenci kontrol ideolojileri arasında ilişki bulunmaktadır.
Müdürlerin yönetsel etkililiği ile öğretmenlerin öğrenci kontrol ideolojisi
arasında anlamlı ilişki tespit edilmemiştir.
Müdürlerin yönetsel etkililiği ile okul ikliminin samimiyet boyutu arasında
anlamlı ilişki tespit edilmiştir.
Öğretmenlerin öğrenci kontrol ideolojileri ile demografik özellikleri
arasındaki ilişki incelenmiş; öğretmelerin görev yaptıkları öğretim kademesi
ve branşlarına göre anlamlı farklılık tespit edilmiştir.
The purpose of this study, which aims to make contribution to the research
area of pupil control ideologies, is to determine the level of elementary school
teachers „perception about the relationship between school principal managerial
effectiveness and school climate with pupil control ideologies. The sample of the
study consisted of 296 elementary school teachers were chosen by a convenience
sampling. As data collection tools the Pupil Control Ideology (PCI) which was
developed by Willower, Eidel and Hoy (1967), the Washington Principal Evaluation
Inventory (WPEI) which was developed by Richard L. Andrevs (1970) and
Organizational Climate Description Questionnaire (OCDQ) which was developed by
Halpin and Croft (1963) were used. Correlation, Mann-Whitney U and Kruskal-
Wallis H tests, analysis of variance (ANOVA) and multiple comparisons tests were
used for the analysis of data.
The results of research findings can be summarized as follows:
The teachers involved in this study generally have custodial control ideology
in their student control ideologies.
There is only a significant relationship between the teacher sincerity with
pupil control ideology in the dimension of school climate.
There is no statistically significant relationship between school principal
managerial effectiveness and teachers‟ pupil control ideologies.
Although there is statistically significant relationship between school
principal managerial effectiveness and all the variables of school climate,
there is no significant relationship with sincerity.
Difference between teachers‟ pupil control ideologies with teachers‟
demographic characteristics were examined; there is statistically significant
difference between school level and teacher specialization.
2017-02-01
2017-02-01
2012
2012
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/987
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1013
2017-05-24T00:00:24Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türk yükseköğretim kurumlarındaki güç ilişkilerinin alan kuramı ve dramaturjik yaklaşım bağlamında incelenmesi
Oyman, Nidan
Turan, Selahattin
TR56042
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Güç İlişkileri
Güç Oyunları
Örgüt Politikaları
Örgütsel Güç
Akademik Güç
Güçlü Akademisyen
Power Relations
Power Games
Organization Politics
Organizational Power
Academic Power
Powerful Academician
Amaç: Araştırmanın amacı, akademisyenlerin yükseköğretim kurumlarındaki güç ilişkilerini oluşturan, yeniden üreten, dönüştüren, meşrulaştıran, dağılım ve paylaşımını şekillendiren strateji, pratik ve mekanizmaların nasıl anlamlandırıldıklarını ortaya koymak, aynı zamanda akademik alandaki güç ilişkilerinin nasıl inşa edildiği, akademik alanın ve öğretim elemanlarının güç ilişkilerinden etkilenme şekilleri, güç mekanizmalarının uygulanma biçimleri ve akademik alanda güçle baş etme ve güce karşı direnme stratejilerinin neler olduğu, güç ilişkilerinin akademik iklime olan etkisi, bu ilişkiler ve iktidar mücadeleleri bağlamında nasıl bir akademik/kurumsal alan kurulduğunu Bourdieu’nün Alan Kuramı ve Goffman’ın Dramaturjik Yaklaşımı bağlamında incelemektir.
Yöntem: Yükseköğretim kurumlarındaki güç ilişkilerini akademisyenlerin deneyimlerine dayalı olarak incelemeyi amaçlayan bu araştırma, fenomenolojik yaklaşım esas alınarak yapılandırılmıştır. Çalışma gurubunu 12 üniversitede görev yapan farklı düzeyden 16 akademisyen oluşturmaktadır. Akademisyenlerle yapılan görüşmeler sonucu elde edilen veriler içerik analiziyle incelenmiştir.
Bulgular: Araştırmada verilerin analizi sonucunda; akademik alandaki güç ilişkilerinin temelleri, nedenleri, güç oyunları, güç ilişkilerinin akademik alana etkisi ve güçlü bir akademisyen olmak için öneriler olmak üzere beş temaya ve bu temalara ait 31 kategoriye ulaşılmıştır. Akademik alandaki güç oyunlarına ilişkin belirlenen 38 oyun, dokuz kategori altında güç oyunları temasında sunulmuştur.
Sonuç: Akademik alanda ortaya çıkan güç ilişkilerinin temelde iki eksende gerçekleştiği görülmektedir. Birinci eksende bu ilişkilerin iletişim süreçleri ve ilişkiler, karakteristik özellikler, bireysel çıkarlar, sermaye türleri, bu sermayeler bağlamında akademisyenler tarafından oluşturulduğu görülmektedir. Diğer eksende ise akademisyenler dışındaki; örgütün yapısı, hiyerarşi basamakları, yasal makamlar, akademik unvanlar, akademik gelenek yapısı, atama ve yükseltme kriterleri, siyasi iktidarın akademi üzerindeki etkisi gibi bileşenlerin bu ilişkileri yarattığı düşünülmektedir. Bu iki eksenin birbiriyle etkileşimi sonucu güç konumlarının ortaya çıktığı, akademik alanın akademisyenleri yönlendirdiği ve akademisyenlerin de bu yapı içerisinde modellenerek alanı meşrulaştırdıkları söylenebilir.
Purpose: The aim of the research is to reveal how academicians explain the meaning of strategies, practices and mechanisms which constitute, reproduce, convert, legitimate, and shape the distribution and sharing of power relations in higher education institutions. At the same time how the construction of power relations in the academic field, exposure forms of academic field and staff from power relations, implementation forms of power mechanism, what are the resistance strategies against power, how academic or institutional field is established in the context of power relations and struggles are examined in the context of field theory and dramaturgical approach.
Method: This research which aimed to examine power relations in terms of the experience of academicians in higher education institutions, was structured based on phenomenological approach. The working group of this research consists of 16 academicians from 12 universities who work in different levels. The data obtained from interviews with academicians were analyzed using content analysis.
Findings: According to the analysis of the research data, it has been reached that five themes such as fundamentals and causes of power relations in the academic field, power games, the impact of power relations on academic field, recommendations to be a powerful academician, and 31 categories of these themes. At the same time, 38 games determined related the academic field are presented in nine categories under the power games theme.
Conclusion: The power relations emerged in the academic field is actualized in two axes. In first axis, these relations are created by academicians in the context of communication process and relationships, characteristics, individual interests and types of capitals. In second axis, the structure of the organization, hierarchy steps, regulatory authorities, academic titles, the structure of academic tradition, appointment and promotion criteria and the impact of political power on academic field are thought to create these relations. As a result of interactions between these two axes, it is said that power positions appeared, academic filed direct the academicians and they also legitimate academic field within this structure.
2017-05-23
2017-05-23
2016
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1013
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1102
2017-08-22T00:00:21Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Anadolu liselerinde görev yapan öğretmenlerin meslek etiğine ilişkin görüşleri
Atalay, Berrin
Güngör, Semra Kıranlı
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Öğretmen Meslek Etiği
Nitel Araştırma
Görüşme
İçerik Analizi
Eğitim Yönetimi
Teacher Professional Ethics
Qualitative Research
Interview Technique
Content Analysis
Educational Administration
Amaç: Araştırmanın amacı, öğretmenlerin meslek etiğine ilişkin görüşlerini ortaya koymaktır. Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma tekniği kullanılmıştır. Eskişehir il merkezindeki Anadolu liselerinden 19 erkek, 21 kadın toplam 40 öğretmenle görüşme yapılmıştır. Öğretmenlere altı soru yöneltilmiştir. Görüşmelerde not alma tekniği kullanılmıştır. Veriler, içerik analizine göre kodlanarak tema ve alt temalar oluşturulmuştur. Araştırmanın güvenirliği için araştırmacılar verileri ayrı ayrı kodladıktan sonra karşılaştırmışlardır. Analizler tablolarda frekanslarla belirtilmiştir. Bulgular: Öğretmenler sorumluluklarında öğrenciyi ilk sıraya koymuşlardır. Öğretmenler etik ilkeler ve etik dışı davranışlar konusunda bilgi sahibidirler. Öğretmenlerin okuldaki hayatları öğrenci, iletişim ve ders odaklıdır. Öğretmenler etik dışı davranışlarla baş etme yollarına ilişkin genel olarak uyarı ve yaptırım uygulanması görüşündedirler. Öğretmenlerin etik düzenlemelere ilişkin bilgileri yok veya sınırlıdır. Öğretmenler, etik karar verme konusunda genel olarak duyarlıdırlar. Sonuç ve Tartışma: Araştırma sonuçlarına göre öğretmen meslek etiğine ilişkin etik konusunda kadın öğretmenler erkek öğretmenlere göre daha duyarlıdır. Bu sonuç alanyazındaki Pelit ve Güçer (2006), Obuz (2009), Yılmaz ve Altınkurt (2009) ve Ergin (2014)’ in araştırmaları ile benzer sonuçlar göstermektedir. Ancak, erkek öğretmenlerin etik haftası, veli iletişimi, mesleki yeterlilik, çıkar sağlamama ve etik dışı davranışlarla baş etme konularına ilişkin kadın öğretmenlerden daha hassas olmaları alanyazındaki diğer araştırmalardan farklılık göstermektedir.
Purpose: The purpose of this study is to reveal the teachers’ opinions regarding professional ethics. Method: Qualitative research method has been used in this study. Interviews have been conducted with 40 teachers in Eskisehir at Anatolian high schools, including 19 males and 21 females. Six questions have been asked to teachers. Note taking method was used in the interviews. Data has been coded according to content analysis and theme and sub-theme have been created using this reached data. Researcher have compared the data after they coded them separately for the reliability of the study. The analyses have been stated with frequencies in the tables. Results: Teachers put students in number one place in their responsibilities. Teachers have the knowledge of ethical principles and non-ethical behaviors. The lives of teachers in the schools are focused on students, communication and lesson. Teachers agreed on warning and sanction regarding coping with non-ethical behaviors. Teachers have no or limited information on ethical regulations. Teachers have the sense of making decision ethically. Conclusion and Discussion: Female teachers are more susceptible than male teachers regarding ethics according to results. This finding reflects the same results as Pelit and Güçer (2006), Obuz (2009), Yılmaz and Altınkurt (2009) and Ergin’s (2014) researches. However, male teachers being more sensitive than female teachers about coping with ethics week, parental communication, professional competence, not taking advantage of and non-ethical issues are different from the researches in this field.
2017-08-21
2017-08-21
2017
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1102
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1208
2017-12-12T01:00:32Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin okul içi akış deneyimlerinin incelenmesi
Büyükoğlu, Hazal
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Okul Müdürleri
Akış
Deneyim
Principals
Flow
Experience
Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul müdürlerinin deneyimlerinden yola çıkarak
yapmaktan keyif aldıkları ve almadıkları işleri belirleyip akış kuramı çerçevesinde akış
deneyimlerini incelemektir. Ayrıca bu araştırma akış kuramının okul müdürlerinin
deneyimleri üzerinden değerlendirilmesi nedeniyle, okul müdürlerinin enerjilerini öğrenci
ve öğretmenler için daha faydalı olmaları için yönlendirme potansiyeli taşıması açısından
önemlidir.
Yöntem: Araştırmada, nitel araştırma modellerinden, olgubilim (fenomenoloji)
yaklaşımı kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini, 2014- 2015 öğretim yılında Gaziantep ili
merkez ilçeleri Şehitkamil, Şahinbey ve Oğuzeli’nde ilkokul, ortaokul ve lisede görev
yapmakta olan 507 okul müdürü oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu
belirlemek üzere öncelikle amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme tercih
edilmiştir. Buna yönelik olarak (1) Yalçınkaya’nın (2013) Türkçe’ye uyarladığı Kendini
İşe Kaptırma Ölçeği (The work-related flow inventory) uygulanarak en yüksek akış puanı
alan 20 okul müdürünün belirlenmesi ve (2) ölçek uygulanan okul müdürleri arasından da
en az 4 yıl görev yapmış olanlar seçilmiştir. Veriler betimsel analiz kullanılarak
incelenmiştir. İlgili literatür tarandıktan ve belirlenen amaçlar doğrultusunda görüşmeler
yapıldıktan sonra elde edilen veriler kodlanmıştır. Öncelikle analizde akış kuramının dokuz
boyutu temalar olarak belirlenmiştir. Ardından da kodlanan veriler bu dokuz tema altında
gruplandırılarak okul müdürlerinin akış deneyimleri değerlendirilmiştir.
Bulgular: Çalışmanın bulgular kısmı, akış kuramının boyutları çerçevesinde ele
alınmış ve okul müdürlerinin dokuz boyutun (zorluk- beceri uyumu, konsantrasyon,
kontrol, öz- bilinç kaybı, eylem farkındalık, geribildirim, net amaçlar, zaman algısındaki
değişiklik, ototelik) özelliklerini taşıyıp taşımadıklarına bakılmıştır. Okul müdürlerinin
açıklamaları ve verdikleri örnekler, bu boyutları taşıdıklarına işaret etmektedir.
Sonuç ve Tartışma: Sonuçlar, okul müdürlerinin iki boyut (konsantrasyon ve
ototelik) haricinde diğer boyutların özelliklerini taşıdıkları; ancak bu iki boyutun temelinde keyif olgusunun varlığı ve bu durumun okul müdürlerinde olmayışı onların tam anlamıyla
akış boyutlarını yaşamadıklarını göstermiştir. Ayrıca okul müdürlerinin deneyimlerinden
onların yapmaktan keyif aldıkları ve almadıkları işler de belirlenmiştir. Okul müdürlerinin
genel kanaati, akış yaşamak için tecrübenin gerekli olduğudur. Çünkü tecrübe sahibi
müdürler işlerini düzene oturtmuş ve mesleklerinden keyif almaya başlamışlardır. Son
olarak ilkokul ve ortaokul müdürlerinin bürokratik işlemlerle uğraşmaları nedeniyle çok
zaman harcadıkları ancak yetiştiremedikleri ve bu durumun yapmaktan keyif aldıkları
eğitim-öğretim işlerine konsantre olmaları için gereken zamanın gereksiz harcanmasına
sebep olduğu sonucuna varılmıştır. Okul müdürlerinin birçok sorunla başettiği
düşünüldüğünde ekonomik sorunlar gibi boylarını aşan birtakım sorunların varlığının
ortadan kaldırılması; görevinden keyif alan okul müdürlerinden bahsedebilmek için,
müdürlerin yetiştirilme ve atanma kriterlerinin yeniden gözden geçirilmesi ve mesleki
gelişimlerinin sağlanması akış yaşayabilmeleri açısından önemli görülmektedir.
Purpose: The purpose of this research is to determine school-based flow
experiences of school principals. This research may be considered as significant because it
focuses on the experiences of principals within the framework provided by the flow theory.
Moreover, it may help school principals to experience flow as they engage in more
challenging tasks so that they may make their schools a better place for students, teachers
and staff.
Method: This study used a phenomenological approach among the qualitative
research methods. Five hundred and seven principals working at primary, secondary and
high schools in Şehitkamil, Şahinbey and Oğuzeli which are central districts of Gaziantep
in 2014/2015 academic year, constituted the population of the study. In order to determine
the sample, criterion sampling one of the purposive sampling methods was preferred and
the criteria were (1) twenty principals who scored highest means in Work Related Flow
Inventory by Yalçınkaya (2013) and (2) these twenty principals should be in office for a
minimum of four years. The data were analyzed via descriptive analysis. After reviewing
the literature, interview protocols were developed interviews were conducted and in
accordance with the purposes of the study. The data were transcribed and coded. Nine
factors of flow theory were identified as themes. Then flow experiences of the principals
were studied after classifying the data and coded under these nine factors.
Results: The results of the study was evaluated using the framework of the flow
theory dimensions. And it was inquired whether the principals carry out the characteristics
of nine dimensions (challenge- skill balance, concentration on the task, sense of control,
loss of self-consciousness, action- awareness, unambiguous feedback, clear goals, time
transformation, autotelic experience) or not. The explanations and the examples principals
gave indicates that they go through the majority of dimensions identified in the flow
theory. Conclusion and Discussion: The findings indicated that principals have some
characteristics for all dimensions except two dimensions (concentration on the task and
autotelic experience). Because these two dimensions were directly concerned with
enjoyment and the principals don’t have these two, they don’t experience the factors of
flow completely. Besides, the works that principals like and don’t like to do were identified
based on their experiences. Principals think that in order to experience flow, they should
have some experience. Because principals indicated that when they have experience they
are more likely to do things right and as a result they are more likely to experience flow by
enjoying their positions. Finally, it was concluded that because primary and secondary
school principals are unable to employ staff due to financial difficulties, they are obliged to
do the bureaucratic work. However, handling them properly is time consuming and it takes
away time on concentrating on what they really would like to do: teaching and learning.
Principals have to deal with many problems. More resources to schools, education and
appointment criteria need to be revised. As these conditions are improved, they are likely
to experience more flow.
2017-12-11
2017-12-11
2015
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1208
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1272
2018-02-07T01:00:28Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Bie mesleki ve teknik anadolu lisesi öğrencilerinin okul kültürü algıları
Uzun, Can
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Örgüt
Kültür
Okul Kültürü
Meslek Eğitimi
Öğrenci Algıları
Organization
Culture
School Culture
Vocational Training
Student Perceptions
Amaç: Bu araştırmanın amacı; Bilecik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
öğrencilerinin okul kültürü algılarını ortaya çıkarmaktır. Öğrencilerin okul kültürü
algıları; semboller, aidiyet, iletişim ve güç mesafesi, örgütsel yapı ve etkinlik olmak
üzere dört boyutta irdelenmiştir.
Yöntem: Tarama modeli kullanılan araştırmada, amaca ulaşabilmek için veri
toplama aracı olarak anket kullanılmıştır. Uygulanan anket, “Kişisel Bilgi Formu” ve
“Okul Kültürü Ölçeği” olarak iki bölümden oluşmaktadır. Araştırma grubunu, 2014-
2015 eğitim-öğretim yılında Bilecik Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi 10., 11. ve 12.
sınıflarında öğrenim gören toplam 358 öğrenci oluşturmaktadır. Frekans, yüzde,
aritmetik ortalama, standart sapma, Mann Whitney U ve Kruskal Wallis H testi
araştırmada kullanılan istatistiksel tekniklerdir. Farklılıklarda anlamlılık düzeyi olarak
0.05 alınmıştır.
Bulgular: Öğrenciler okul kültürünü oluşturan dört alt boyuttan semboller,
aidiyet, iletişim ve güç mesafesi boyutlarını olumlu düzeyde, örgütsel yapı ve etkinlik
boyutlarını ise daha az olumlu düzeyde algılamaktadırlar. Öğrencilerin okul kültürünü
algılamalarında, okul türüne göre sadece aidiyet boyutunda anlamlı bir farklılık
görülmüştür. Sınıf tekrar durumu değişkenine göre tüm alt boyutlarda anlamlı
farklılıklar bulunmuştur. Yaş gruplarına göre anlamlı bir farklılık görülmemiştir.
Öğrenim görülen alanlara göre aidiyet, iletişim ve güç mesafesi, örgütsel yapı ve
etkinlik boyutlarında farklılıklar görülmüştür. Sınıf seviyelerine göre anlamlı bir
farklılık bulunamamıştır.
Sonuç ve Tartışma: Öğrencilerde okul kültürü algısında bölümler arası
farklılıkların ortadan kaldırılması için çalışmalar yapılmalıdır. Öğrencilerin sınıf tekrarı
yapmadan önce okul kültürüne sahip olmaları için rehberlik servisinin de içinde
bulunduğu çalışmalar yapılmalıdır. Okulun kimliğini de temsil edecek organizasyonlar
planlanmalı ve gerçekleştirilmelidir.
Purpose: The aim of this study is to answer the question “What are the
perceptions of Bilecik Vocational and Technical High school’s students about school
culture?” Considering the example about Bilecik, Vocational and Technical High
School’s students ‘ perceptions over school culture have been deeply studied. This study
was examined under four categories: symbols ,belonging, communication and power
distance, organizational structure and effectiveness.
Method: In the study where screen methoding was used, survey was chosen as
data collection tool. The research group consists of 358 students who are educated in
Bilecik Vocational and Technical High School at the grade of 10th, 11th and 12th class.
Frequency, percentage ,arithmetic mean, standard deviation, Mann Whitney U and
Kruskal Wallis H test are used as statistical techniques . 0,05 was taken as significance
level in differences.
Results: While students percieve four sub-categories belonging, symbols,
communication and power distance forming the school culture positively, they percieve
organizational structure and effectiveness less positively. In students’ perception of
school culture, a significant difference has been seen only in belonging category
according to school type. Considering the repeating of a grade level, many differences
have been found in all sub-categories. With regard to age group, no difference has been
been found. According to the educational fields, there have been differences in
belonging, communication and relation, power distance ,and organizational structure
and effectiveness. Considering the class levels, no difference has been been found.in
belonging category.
Discussionand Conclusion: Students are expected to contribute to the
elimination of interdepartment all differences on the context of school culture. Before
students’ repetition, all kinds of efforts including councelling service should be given
priority for the students to get equipped with school culture. Activities, also
representing the schools’ identity, should be planned and put into effect.
2018-02-06
2018-02-06
2016
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1272
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1283
2018-02-06T07:09:02Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Batı kaynaklı bilginin Türk akademisindeki rolü : eğitim yönetimi alanının değerlendirilmesi
Yalçın, Mikail
Aypay, Ahmet
TR119750
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Eğitim Yönetimi
Akademik Bağımlılık
Bilgi Üretimi
Alakasızlık
Educational Administration
Academic Dependency
Knowledge Production
İrrelevancy
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de eğitim yönetimi alanındaki bilgi üretim süreçlerini ilişki olduğu düşünülen akademik bağımlılık, Batılı bilgi ve alakasızlık kavramları çerçevesinde ele alarak tartışmaktır. Çalışmada, bu süreçlerin nasıl işlediği eğitim yönetimi alanının mevcut durumu üzerinde durularak ele alınmış, ayrıca araştırmacı tarafından ortaya konulan temel varsayımların geçerliliğine ilişkin kanıtlar aranmıştır.
Yöntem: Bu çalışma nitel araştırma paradigmasına dayalı vaka çalışması modeli temel alınarak tasarlanmıştır. Araştırma kapsamında eğitim yönetimi alanında çalışan profesör unvanlı 13 akademisyenle yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile elde edilen veriler analitik tümevarımsal bir anlayışla analiz edilmiştir.
Bulgular: Araştırmada elde edilen bulgular Türkiye’de eğitim yönetimi alanının mevcut durumuna ilişkin olumsuz bir tablo çizmektedir. Genel bir çerçeve içerisinde ve farklı saiklerle de olsa, alanda Batılı araştırma gündem ve geleneklerine akademik anlamda bir bağımlılık durumuna işaret edilmektedir. Bu bağımlılığın bir sonucu olarak Batıdan farklı nedenlerle, farklı yollarla pek çok şey aktarılmakta ve bu durum eğitim yönetimi alanında farklı alakasızlık yapıları ortaya çıkarmaktadır. Özgün bir alanın inşası için ise tartışma başlatılması, farklılıkların teşvik edilmesi ve alanda Türkiye’nin bağlamına uygun ekoller oluşturulması gerekmektedir.
Sonuç: Türkiye’de eğitim yönetimi alanı bilgi üretim süreçleri itibariyle Batılı gündem ve pratiklere bağımlıdır. Bu bağımlılık ilişkisinde Batılı bilgi aracı rolü üstlenmektedir ve bu sürecin sonunda alanda gerçekleştirilen araştırmalardan ve elde edilen sonuçlardan alakasız bir durum ortaya çıkmaktadır.
Purpose: The purpose of this study was to consider and discuss knowledge production processes in the field of educational administration in Turkey within the framework of academic dependency, Western knowledge and irrelevance notions, which were assumed to be correlated with it. Within the study, the functioning of these processes was discussed emphasizing the current status of the educational administration field; in addition the evidences of the basic hypothesis proposed by the researcher were investigated.
Methodology: This study was designed as a case study model, which is based on the paradigm of qualitative research. The data obtained from 13 academics ranks as full professors, using semi-structured interview technique was analyzed through an inductive analytical approach.
Findings: The outcomes of the research were illustrated an unfavorable picture about current status of the educational administration field of Turkey. It was pointed that there is a state of dependence to the Western traditions and research agenda in the academic sense, even though it is within a general framework and with different motives. As a result of this dependency, many things were transferred from the West in various ways, for different reasons and this fact resulted with the emergence of different formations of irrelevance in the field of educational administration. In order to build an original field, it is required to initiate a discussion, to promote the differences and to create schools in the field.
Conclusion and Discussion: The field of Educational administration in Turkey depends on Western agenda and practices in terms of knowledge production processes. Western knowledge plays an intermediary role, at the end of this process and the resulting case is irrelevant to the research performed in the field and the obtained results.
2018-02-06
2018-02-06
2015
2015
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1283
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1302
2018-02-09T01:00:29Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmen yetiştirme standartları konusunda bir sistematik literatür inceleme
Kaya, Metin
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Öğretmen Yetiştirme Standartları
Öğretmen Eğitiminde Kalite
Öğretmen Yeterlilikleri
Sistematik Literatür İnceleme
Meta Analiz
Teacher Training Standards
Teacher Education Quality
Teacher Competencies
Systematic Literature Review
Meta-analysis
Amaç: Bu çalışmanın amacı öğretmen yetiştirme sistemini, öğretmen eğitimi kalite standartlarına göre değerlendirmektir. Türkiye’deki öğretmen yetiştirme sistemini; öğretim elemanı-öğrenci sayısı, öğretmen eğitimi programları, programların planlanması ve uygulanması, fakülte-okul işbirliği, araştırma kalitesi, kalite güvencesi ve ortam gibi öğretmen eğitimi kalite standart alanlarına göre değerlendirmektir.
Yöntem: Bu çalışma sistematik literatür inceleme yöntemiyle (systematic literature review) tasarlanmıştır. Sistematik literatür incelemesi; bir probleme çözüm geliştirmek amacıyla alanda yayınlanmış çalışmaların çeşitli dâhil etme kriterleriyle birlikte kapsamlı bir biçimde taranması, araştırmaların kalitesi değerlendirilerek hangi çalışmaların derlemeye alınacağının belirlenmesi ve bu araştırmalarda yer alan bulguların sentezlenmesidir. Meta analiz modeli olarak tüm veri veya alt veri setlerinde rastlantısal etkiler modeli (REM) altında istatistiksel analizler yürütülmüştür. İstatistiksel analizler CMA 2.2. paket programı ile yapılmıştır.
Sonuç: Öğretim elemanı ve öğrenci sayısı: Diğer yükseköğretim programları ile karşılaştırıldığında, öğretmen yetiştirme sistemindeki öğretim üyesi ve öğretim yardımcısı sayısının nitelikli öğretmen adaylarının yetiştirilmesi için yetersiz olduğu söylenebilir. Bu çerçevede eğitim fakültelerinde öğretim üyesi sayısı ve niteliğini artıracak politikalara öncelik verilebilir.
Öğretmen eğitimi programları: Eğitim fakültesi ve eğitim fakültesi dışı gruplarının KPSS sınav sonuç ortalamalarının farkları bu çalışmada standartlaştırılmıştır. Buna göre söz konusu öğretmen yetiştirme programları arasındaki ortalama fark; eğitim bilimleri alanında eğitim fakülteleri grubunun lehine orta düzeyde farklılık göstermektedir. Diğer yandan gruplar arası ortalama fark; genel yetenek, genel kültür ve öğretmenlik alan bilgisi alanlarında düşük düzeyde olup eğitim fakülteleri grubunun lehinedir. Pedagojik formasyon programlarının kalitesini geliştirmeye dönük düzenlemeler yapılabilir. Öğretmen eğitimi programlarının niteliği periyodik olarak değerlendirilebilir.
Öğretmen eğitimi programlarının planlanması ve uygulaması: Yayım yanlılığı dikkate alındığında, YÖM’ün öğretmen adaylarının akademik bilgi kazanımlarına etkisi orta düzeydedir. Bunun yanı sıra YÖM’ün öğretmen adaylarının bilişsel yeterlilik alanlarındaki gelişimlerine etkisinin orta düzeyde olduğu; duyuşsal özelliklerinin gelişimlerine ise zayıf düzeyde etkili olduğu söylenebilir. Fakülte-okul işbirliği: Fakülte-okul işbirliği modeli (deneyimle öğrenme modeli) ve öğretmenlerin mesleki yeterlilikleri arasındaki araştırma çıktılarının ortalama etki genişliği zayıf düzeydedir. Fakülte okul işbirliğine yönelik tematik kalite güvence sistemi geliştirilebilir.
Ortam: Bir ürünü ortaya çıkarmaya yönelik düzenlenen etkinlik ortamları, yüz yüze eğitimin gerçekleştiği ortamlar ve çoklu derslik ortamları (derslik ile birlikte diğer ortamlar), öğretmen adaylarının bilgi kazanımı, bilişsel yeterlik ve duyuşsal özelliklerinin gelişimlerinde daha etkilidir.
Araştırma ve yayın kalitesi: Araştırma ve yayın kalitesi çerçevesinde moderatör gruplarına göre alt veri setlerinde istatistiksel düzeyde anlamlı bir fark bulgulanmamıştır. Eğitim sahasında araştırma kanıtlarına dayalı politika geliştirmek için sistematik inceleme merkezleri kurulabilir.
Purpose: The purpose of this study is to evaluate the teacher education system based on the literature review of teacher education quality standards. The evaluation process consists of seven dimensions such as the number of faculty- student, teacher training programs, planning and implementation of the programs, cooperation between college and school, quality of research, quality assurance and the environment.
Methodology: This is a systematic literature review study. Systematic literature review is done to solve a problem in the field by scanning all published studies in accordance with some criteria such as the quality of studies and robustness of findings. After that process, the findings of all the studies are synthesized. Meta analysis was done according to these sub data sets. As meta analysis model, random effects model (REM) and CMA 2.2. packet program was used for the statistical analysis.
Results: Number of faculty and student : Comparing with other higher education programs the number of faculty in teacher training system is not sufficient to raise competent teachers. Policies that improve the number and quality of faculty members should be prioritized.
Teacher training programs: In this study, the mean differences of the groups’ KPSS results from education faculties and other faculties were standardized. Accordingly, pedagogical knowledge showed medium level of difference on behalf of educational faculties as one of the program in the mentioned teacher training programs. General ability and general knowledge showed low level of difference on the behalf of educational faculties. The quality of pedagogical formation programs should be improved. The quality of teacher training programs should be evaluated periodically.
Planning and implementation of teacher training programs: It was found that there is a publication bias in the sub data set of YÖM and teacher candidates’ knowledge acquisition. Adjusted mean effect size marks medium level mean effect size. The effect of YÖM to teacher candidates’ development of cognitive abilities is more effective in a moderate level than traditional learning models and to their development of affective attributes more effective in a low level.
College and school cooperation: The mean effect size is weak between college and school cooperation model and qualifications of teachers. There should be a thematic quality assurance system for the college-school cooperation. Environment: The activity environments for the students to release a product, environments for face to face education and multiple classrooms (classrooms and other environments) are more effective for knowledge acquisition, cognitive abilities and affective attributes.
Research and publication quality: In the context of research and publication quality, there was no statistically significant differences in sub data sets for the selected methodological moderators. Systematic evaluation center can be founded to make evidence based educational policies.
2018-02-08
2018-02-08
2016
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1302
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1321
2018-02-27T01:00:20Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerinin yönetici görevlendirme yönetmeliğine ilişkin görüşleri
Baş, Emine Aydın
Şentürk, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Yönetici Görevlendirme
Okul Müdürlüğü
Eğitim Politikaları
Principal Selection
Principal Appointment
Principal Ship
Education Policy
Giris: Türkiye’de dünden bugüne kadar birçok farklı yönetici atama modeli uygulanmıs
olsa da profesyonel olarak yönetici yetistirmeye dair özgün ve millî bir politika
saptanmamıstır. “10/06/2014 tarihli Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim kurumları
Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Đliskin Yönetmelik” eğitim yöneticilerinin
yetistirilmesi ile ilgili sorunu daha da tartısılır duruma getirmistir.
Amaç: Bu çalısmanın amacı, arastırmaya katılan okul yöneticilerinin 10/06/2014 tarihli
Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine
Đliskin Yönetmelik ile ilgili görüslerini saptamak ve uygulamada yasanan sorunların
tekrarlanmaması için yeni bir atama modeli üzerinde önerilerini almaktır.
Yöntem: Alanyazın çalısması için tarama yöntemi, 10/06/2014 tarihli Millî Eğitim
Bakanlığına Bağlı Eğitim kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Đliskin
Yönetmelik ile yönetici görüslerinin alınması için de yarı yapılandırılmıs görüsme
tekniği uygulanmıstır. Bulgular betimsel analiz yöntemiyle yorumlanmıstır.
Bulgular: Arastırmaya katılan yöneticilerin çoğu yönetmeliğe birçok nedenden dolayı
karsı olduklarını belirtmislerdir. Yöneticilikte kademeli ilerlemenin olmayısı,
yöneticiliğin görevlendirme olarak yapılması, yeterli hizmetiçi eğitim ve kendini
yetistirme kosulunun sağlanmamıs olması, yöneticilere verilen ağır sorumlulukların
yanında yetkilerinin oldukça sınırlı olması, görev tanımlarının net olmaması yasada
elestirilen yanlar olurken yöneticilere yardımcılarını seçebiliyor olma hakkının verilmis
olması olumlu değerlendirilen tek maddedir.
Sonuç, Tartısma ve Öneriler: Arastırma sonucunda yönetici görüslerinden hareketle
yönetmeliğin büyük ölçüde siyasi bir uygulama olarak nitelendirildiği, okul
yöneticisinin açık bir görev tanımının yapılamadığı, atamaların öğretim liderleri
olabilecek kisilerin seçilmesi beklentisini karsılamadığı, güçlü bir yönetici yetistirme ve
atama politikasına ihtiyaç olduğu saptanmıştır.
Introduction: In Turkey, there is a series of a selection and appointment model
implemented until now, there is no finding for the policy to educate principles
professionally.
Aim: The aim of this study was to find the opinions' of the principals, taking part in this
research, about the Regulation For The Assignment Of Principals In Education
Institution Associated With The Ministry Of Education released on 10/06/2014 and to
take the proposals for new selection and appointment model to not encounter the same
problems confronted before in selection and appointment of principals.
Method: For this literature review surveying method and to take the opinions' of
principals about The Regulation For The Selection And Appoinment Of Principals
Associated With The Ministry Of Education Released On 10/06/2014 semi structured
surveying method were used. The results interpretated by using descriptive analysis
method.
Findings: As a result of this investigation, all the principals taking part in this survey
stated their opposition to current regulation due to the many reasons. Being no
opportunity to advance by echelon, performing profession as formally commissioned,
inadaquate inservice training and self education condition and assigning heavy duties
while having restricted authority and unclear work descriptions are the critisized items
of the regulation whereas the given right of choosing vice is the only positive item
approved in the regulation.
Conclusion, Discussion and Recommandations: As a results of this investigation, on
the basis of principals' opinions, this regulation is described as a politic implementation
in a great extent, the principals have no clear work descriptions, the assignments are
inadequate to fulfill for the selection and appointment of principles. It is determined that
a powerful policy for educating and assigning principles are needed.
2018-02-26
2018-02-26
2016
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1321
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1345
2018-02-28T01:00:30Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmen görüşlerine göre okul yöneticilerinin ilişki davranışları ve kullandıkları politik taktiklerin incelenmesi
Güleş, Hatice
Aypay, Ahmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Okul Yöneticisi
Liderlik
İlişki Davranışları
Politik Taktikler
Schoool Administrators
Leadership
Relationship Behaviors
Political Tactics
Amaç: Bu araştırmanın amacı, öğretmen görüşlerine göre resmi ilkokul ve
ortaokullarda görev yapan okul yöneticilerinin ilişki davranışları ve kullandıkları
politik taktikler arasındaki ilişkiyi saptamaktır.
Yöntem: Bu çalışma ilişkisel bir araştırmadır. Araştırmada iki ölçek
geliştirilmiştir. Araştırmanın örneklemini, 2014-2015 öğretim yılı içerisinde İstanbul
iline bağlı Şişli, Fatih, Büyükçekmece, Bayrampaşa ve Gaziosmanpaşa ilçelerinde
bulunan resmi ilkokul ve ortaokullarda görev yapmakta olan öğretmenler arasından
oranlı tabakalı örnekleme yöntemi ile seçilen 897 öğretmen oluşturmaktadır. Verilerin
analizinde faktör analizine ek olarak betimsel istatistikler hesaplanmış, Mann
Whitney-U, Kruskal Wallis H ve Spearman korelasyon analizi kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretmen görüşlerine göre okul yöneticilerinin genellikle olumlu
ilişki davranışlarını sergiledikleri; olumsuz ilişki davranışlarını ise düşük düzeyde
sergiledikleri tespit edilmiştir. Okul yöneticilerinin öğretmenlere yönelik kullandıkları
politik taktiklerin kullanım sıklığına göre sıralaması; motive etme, bilgilendirme,
çıkarların değişimi, kişisel yakınlığı kullanma, olumlu izlenim oluşturma ve baskı
taktikleri olarak belirlenmiştir. Okul yöneticilerinin ilişki davranışları ve kullandıkları
politik taktiklere ilişkin öğretmen görüşleri, öğretmenlerin bazı demografik
özelliklerine göre istatistiksel olarak farklılaşmaktadır. Ayrıca okul yöneticilerinin
olumlu ilişki davranışlarının, motive etme ve bilgilendirme taktikleri ile pozitif
yönde; baskı taktikleri, olumlu izlenim oluşturma, kişisel yakınlığı kullanma ve
çıkarların değişimi taktikleri ile negatif yönde ilişkili olduğu saptanmıştır. Okul
yöneticilerinin olumsuz ilişki davranışlarının ise baskı taktikleri, olumlu izlenim
oluşturma, kişisel yakınlığı kullanma ve çıkarların değişimi taktikleri ile pozitif
yönde; motive etme ve bilgilendirme taktikleri ile negatif yönde ilişkili olduğu
saptanmıştır.
Sonuç : Öğretmen görüşlerine göre okul yöneticilerinin yönetim faaliyetlerini
yerine getirirken, öğretmenlere yönelik daha çok olumlu ilişki davranışlarını
sergiledikleri ve en fazla motive etme taktiklerini kullandıkları tespit edilmiştir.
Öğretmenlere göre, olumlu ilişki davranışları sergileyen okul yöneticileri motive
etme ve bilgilendirme taktiklerini kullanmaktadırlar; olumsuz ilişki davranışları sergileyen okul yöneticileri ise; baskı taktikleri, olumlu izlenim oluşturma, kişisel
yakınlığı kullanma ve çıkarların değişimi taktiklerini kullanmaktadırlar. Elde edilen
bulgulara dayalı olarak, okul yöneticilerinin görevlerini yerine getirirken daha çok
öğretmenlerle kişisel ilişkilerini iyi düzeyde tutma çabası içerisinde oldukları
belirlenmiştir.
Purpose : The purpose of this study is to determine the relationship between the
school administrators’ relationship behaviors and political tactics they use in public
primary and secondary schools.
Method : This study is a correlational research. Two scales were developed in
this study. The sample of the study is composed of 897 teachers who work in public
primary and secondary schools chosen with stratified and ratio sampling in Şişli, Fatih,
Büyükçekmece, Bayrampaşa and Gaziosmanpaşa districts of Istanbul in 2014-2015
academic year. In order to analyze data factor analysis and descriptive statistics were
calculated, Mann Whitney-U, Kruskal Wallis H, and Spearman correlation analysis
were used.
Findings: Based on teacher views, school administrators usually demonstrate
positive relationship behaviors while their negative relationship behaviors are in a low
level. The order of the usage of school admistrators’ political tactics towards teachers is;
motivating, apprising, exchange, personal appeal, creating a positive impression and
pressure tactics. Teachers’ views relating to school administrators’ relationship
behaviors and political tactics used by them differ statistically with regard to
demographic variables of teachers. It is determined that school administrators’ positive
relationship behaviors are related positively with motivating and apprising tactics, but
they are negatively related with pressure tactics, creating a positive impression, personal
appeal and exchange tactics. It is determined that school administrators’ negative
relationship behaviors are related positively with pressure tactics, creating a positive
impression, personel appeal, exchange tactics, but they are related negatively with
motivating and apprising tactics.
Conclusion: It is determined that, according to teachers’ views, while school
administrators demonstrate positive relationship behaviors towards teachers, they
mostly use motivating tactics. According to teachers, school administrators who exhibit
positive relationship behaviors use motivating tactics and apprising tactics. School
administrators who exhibit negative relationship behaviors use pressure tactics, creating
a positive impression, personal appeal and exchange tactics. Based in these findings, school administrators spend efforts for keeping good personal relationships with
teachers.
2018-02-27
2018-02-27
2016
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1345
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1346
2018-02-28T01:00:32Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Bürokrasi ve gündelik hayat bağlamında okul müdürlüğünün incelenmesi
Balıkçı, Abdullah
Aypay, Ahmet
TR263399
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Okul
Okul Müdürü
Bürokrasi
Gündelik İşler
School
School Principal
Bureaucracy
Daily Affairs
Amaç: Bu araştırmanın amacı bürokratik uygulamaları ve gündelik hayat uygulamalarını okul müdürlüğü açısından yorumlamak ve ortaya çıkan durumlar ışığında çözüm önerileri ortaya koymaktır.
Yöntem: Araştırma, nitel yaklaşım çerçevesindeki temel nitel araştırma (temel yorumlayıcı desen) deseninde tasarlanmıştır. Bu çerçevede araştırmanın katılımcılarını, Konya ili merkez ilçelerinde (Karatay, Meram, Selçuklu) farklı sosyoekonomik düzeylerde bulunan semtlerdeki ve 2014-2015 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde görev yapmakta olan okul öncesi düzeyindeki okul müdürlerinden 5, ilkokul düzeyinde okul müdürlerinden 5, ortaokul düzeyindeki okul müdürlerinden 5, ortaöğretim (lise) düzeyindeki okul müdürlerinden 5; ayrıca yarı yapılandırılmış görüşme formu için 2 okul müdürü olmak üzere toplam 22 okul müdürü oluşturmaktadır.
Bulgular: Araştırmadaki bulgulara göre, okul müdürleri okulun hem birey hem de sosyal boyutunu önemsemektedirler. Oynadıkları rollerde durumsal bir yaklaşımı benimsemektedirler. Kendilerine mevzuatta birçok görev tanımlanmış olmasına rağmen, eğitim öğretime ilişkin görevlerini daha çok önemsemektedirler. Okul müdürlerinin özelliklerini olumlu ve olumsuz yönler olarak belirtmişlerdir. Özelliklerde ortak nokta liderlik vasfının ön plana çıkarılmasıdır. Bürokrasiyi engelleyici bir unsur olarak düşünmenin yanında, olumlu yanları da olduğu görüşlere yansımıştır. Okul müdürleri günlük rutin işlere çok zaman ayırmaktadırlar. Bu işler planlı olduğu gibi plansız da olabilmektedir.
Sonuç ve Tartışma: Yapılan araştırmada okul müdürleri “okul”la ilgili yaptıkları tanımlarda okulun toplumsal boyutunu ön plana çıkarmışlardır. Oynadıkları rollerde durumsal bir yaklaşımı benimsemektedirler. Görevler bağlamında çeşitli görevlerden bahsetmekte ve özellikler bağlamında eleştirel yaklaşmaktadırlar. Bürokrasinin görev, özellik, rol bağlamında engelleyici olarak tanımlamakla birlikte, onunla iş yapmayı da –mecburen- sürdürmektedirler ve zaman zaman olumlu yanlarına da değinmektedirler. Gündelik hayat bağlamında da benzer düzenin olduğu; ancak eğitim-öğretime yönelik adımların ön planda olduğu görülmektedir.
Purpose: The purpose of this study was to interpret the principalship in the context of bureaucracy and daily life practices and to make suggestions about the findings.
Method: This qualitative study was analysed with a basic qualitative study (basic interpretative design). In this concept the participants of study were choosen from the schools in Konya (Karatay, Meram, Selçuklu) with different socio economic backgrounds in the second term of 2014-2015 training year. There are five principals from pre primary grade, five principals in primary, five principals in middle school and five principals in high school also for semi structured form two principals were interviewed so totally, 22 principals from different grades participated in this study.
Findings: According to the study, school principals pay attention to the school's socialization aspect. In this regard, they take into account the role of leadership and situational approach. Although many tasks are defined, the participants give more importance to the tasks of education and training. In terms of features, positive aspects are emphasized as well as negative aspects are pointed out. In addition to specifying the bureaucracy as an obstructive element in the context of tasks, roles and features, they also express their positive aspects. School principals are involved in a variety of activities in everyday life. In these works, time is mainly devoted to bureaucratic work.
Result and discussion: In the study, school principals pay attention to the social dimension and characteristics of school when they define "school". This also affected the roles, characteristics and tasks of the participants. Various tasks were mentioned in the context of job and they were critically approached in terms of characteristics. They define the bureaucracy as an obstacle in the context of duty, characteristics, and role but they also refer to its positive aspects in certain conditions. There is a similar order in the context of everyday life; but it is understood that steps towards education-teaching are also recognized.
2018-02-27
2018-02-27
2016
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1346
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1362
2018-02-28T01:00:42Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türk yükseköğretiminde uluslararasılaşma stratejileri : süreç yaklaşımı çerçevesinde nitel bir inceleme
Selvitopu, Abdullah
Aydın, Ayhan
TR276309
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Türkiye
Yükseköğretim
Uluslararasılaşma
Süreç Yaklaşımı
Turkey
Higher Education
Internationalization
Process Approach
Amaç: Bu çalışmanın amacı, Türk yükseköğretiminde uluslararasılaşma stratejilerini
süreç yaklaşımı çerçevesinde irdelemektir.
Yöntem: Bu çalışma, nitel araştırma desenlerinden durum çalışması deseniyle
tasarımlanmıştır. Çalışma grubu, Times Higher Education (2015) veritabanında ilk 100
üniversite arasına giren sekiz üniversiteden oluşmuştur. Üniversitelerin
uluslararasılaşma stratejilerini irdeleyebilmek için kurumsal misyon, vizyon ve stratejik
plan gibi dokümanların yanı sıra Uluslararası İlişkiler Ofislerindeki yöneticilerle
görüşmeler yapılmıştır. Katılımcılar, amaçlı örnekleme yöntemiyle çalışma grubundaki
üniversitelerin uluslararasılaşma süreçlerini yürüten 11 yöneticiden oluşmuştur. Çalışma
kapsamında uluslararasılaşmaya ilişkin dokümanlar doküman analizi, görüşmelerden
elde edilen veriler ise içerik analizi yöntemiyle irdelenmiştir.
Bulgular: Bu çalışmada Türk yükseköğretim sisteminde uluslararasılaşma sürecini
göreceli olarak daha başarılı yürüten üniversitelerin, uluslararasılaşmaya ilişkin
gerekçelerinin sosyo kültürel ve akademik motivasyonlara dayandığı bulgulanmıştır.
Akademik stratejiler boyutunda müfredat, yabancı dilde öğretim, oryantasyon ve
danışmanlık gibi eğitimsel ve sosyal etkinliklere, kurumsal stratejilerde ise yönetim
desteği, personel desteği, ödül ve teşvik gibi mekanizmalara değinilmiştir. Bürokrasi,
yabancı dil ve yetersiz insan kaynağı süreçte karşılaşılan en büyük engellerdir. Diğer
yandan, imaj zedelenmesi ve beyin göçü uluslararasılaşma sürecinin barındırdığı riskler
olarak değerlendirilmiştir. Türkiye yükseköğretiminde son yıllarda uluslararasılaşmaya
ilişkin farkındalığın önemli derecede arttığı ancak nicelikten çok, niteliğin yükselmesine
ilişkin politikalara ihtiyaç duyulduğu bulgulanmıştır.
Tartışma ve Sonuç: Çalışma kapsamında uluslararasılaşma gerekçelerini sosyo
kültürel ve akademik temele dayandıran üniversitelerin, akademik strateji olarak
eğitimsel ve sosyal etkinliklere ağırlık vermesi alan yazındaki çalışma bulgularıyla örtüşmektedir. Kurumsal strateji olarak üst yönetim desteği ve ofis yapılanmaları sürece
önemli katkı sağlarken, personel desteği, iletişim, teşvik ve bütçe gibi konulardaki
yetersizlikler çeşitli olumsuzlukları beraberinde getirmektedir. Çoğu yükseköğretim
sistemi için engel olarak görülen bürokrasiye ek olarak Türk yükseköğretiminde
yabancı dil ve yetersiz insan kaynağı gibi engeller de gündeme gelmektedir. Gelen
öğretim üyesi ve öğrencilerin beklentilerinin karşılanamaması durumunda
yükseköğretimin uluslararası arenada imaj zedelenmesi yaşayabileceği önemli bir risk
olarak değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin
süreçte karşılaştıkları en büyük risklerden olan beyin göçü, Türk yükseköğretim sistemi
için de söz konusudur. Sonuç olarak, uluslararasılaşma döngü modeli dikkate
alındığında, Türk yükseköğretim sisteminde sürece ilişkin farkındalık ve adanmışlığın
artmakta olduğu söylenebilir. Ancak planlama, uygulama, değerlendirme ve destekleme
boyutlarındaki eksikliklerin birbirini takip ettiği ve bu yüzden tek boyutlu iyileştirme
girişimlerinin istenen düzeyde başarı sağlamayacağı da açıktır. Bu durumda
uluslararasılaşma süreci için birbirleriyle tutarlı ve bütüncül aşamalardan oluşan
kapsamlı politikaların geliştirilmesi gerektiği söylenebilir.
Purpose: The purpose of this study is to explicate internationalization strategies in
Turkish higher education within the process approach framework.
Method: This study is a qualitative case study. The study group was consisted of eight
universities which were in 100 in the Times Higher Education (2015) ranking database.
Documents such as mission, vision and strategic plans of those eight universities were
analyzed to explicate the international strategies. Some interviews with the directors of
(OIR) were also made. Eleven participants, directors of the offices, were purposively
selected to participate in semi structured interviews. Document analysis method was
used to analyze the documents about internationalization process and data drawn from
interviews were evaluated with content analysis technique.
Findings: In this study, the first finding showed that socio cultural and academic
rationales are major motivations for those eight universities relatively at a better
internationalization level. In academic strategies dimension, currriculum development,
using a foreign language as a medium of instruction, orientation and supervising are the
main educational and social activities. For institutional strategies, support of the senior
management and faculty, reward and incentive mechanisms are on the agenda.
Bureaucracy, foreign language and inefficient human resources are the main barriers in
the process of internationalization. Apart from these barriers, detraction and brain drain
are the risks for Turkish higher education system particularly. In recent years, there is
becoming a greater awareness about internationalization in Turkish higher education
system but some policies are needed to improve the quality together with quantity.
Discussion and Results: Socio cultural and academic rationales are major motivations
for universities to internationalize. They use educational and social activities in the
process. That means there is a relation between rationales and activities as in the
literature. While the support of senior management and new office organizations make
important contributions to the process, this is not the case for faculty support, communication, incentives and budget. Bureaucracy as a barrier is on the agenda for
most countries in the process but for Turkish higher education there seems to be two
more barriers; foreign language and inefficient human resources. If incoming
international faculty and students are not satisfied with the service, there is always a
detraction risk for the whole system. Brain drain is another important risk that every
under developed or developing country faces. In sum, if the internationalization cycle
model is taken into consideration, it can be said that the awareness and commitment
levels for internationalization is getting higher day by day. But as for the planning,
implementing, evaluation and support cycles, there are some problems occuring in the
process. The cycles are dependent on each other so it will not bring any desired success
if the improvements are made in just one or two cycles. It is suggested that for a better
internationalization process, coherent and holistic policies supporting each other should
be made.
2018-02-27
2018-02-27
2016
2016
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1362
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1295
2018-02-07T01:00:58Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okullarında liderlik kapasitesinin belirlenmesi; Bursa ili örneği
Doğan, Sezgin
Bektaş, Fatih
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Liderlik
Liderlik Kapasitesi
Öğretmen
Okul Yöneticisi
Leadership
Leadership Capacity
Teacher
School Principal
Bu araştırma, ilköğretim okullarında liderlik kapasitesi, liderlik kapasitesiyle ilişkili etmenleri ve öğretmen ve yöneticilerin liderlik kapasitesinin alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin görev, cinsiyet ve kıdem değişkenlerine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini incelemeyi amaçlamıştır.
Araştırmada yöntem, nitel ve nicel verilerin birlikte kullanıldığı karma yöntem, desen ise açıklayıcı (explanatory) desendir. Nitel boyutta ise nicel veriler doğrultusunda durum çalışması (case study) deseni kullanılmıştır. Örneklemde 18 okul bulunmaktadır. Araştırmanın çalışma evrenini 2015-2016 eğitim öğretim yılında Bursa ili Yıldırım ve Osmangazi ilçesinde devlete ait ilköğretim kurumlarında görev yapan ilköğretim okulu yöneticileri ve öğretmenleri oluşturmaktadır. Veriler, bu evrenden yansız olarak seçilen 32 okul yöneticisi ile 208 öğretmenden toplanmıştır.
Araştırmanın nicel boyutunda, katılımcıların liderlik kapasitesinin dağıtımcı liderlik, paylaşılan okul vizyonu, iş birliği ve ortak sorumluluk ve algılanan öğrenci başarısı alt boyutlarına ilişkin görüşlerinin cinsiyet, branş ve kıdem değişkenine göre herhangi anlamlı bir farklılaşma bulunmadığı tespit edilmiştir. Araştırmanın nitel boyutunda ise: (1) Liderlik kavramının birçok katılımcı tarafından farklı yorumlandığı, bunun sebebi olarak da katılımcıların birçoğunun liderliğe yönelik eğitim almadıklarından kaynaklandığı söylenebilir. (2) Öğretmen katılımcıların bir çoğu görev yaptıkları ilköğretim okullarında otokratik, merkeziyetçi liderlik anlayışının var olduğunu savunurken, yöneticiler, demokratik, dağıtımcı bir yönetim uyguladıklarını ifade etmektedirler. (3) Okul vizyonunun belirlenmesi sürecine okul yöneticileri ve öğretmenlerin yeterli düzeyde katılım göstermedikleri ortaya konmuştur. (4) İş birliği ve ortak sorumluluk alt boyutuna yönelik sonuçlarına göre, öğretime yönelik bireyselci ve kutuplaşmacı okul kültürlerinin daha ön planda olduğu görülmektedir. (5) Öğretmen ve yöneticiler, liderlik kapasitesi alt boyutlarından algılanan öğrenci başarısı boyutuyla ilgili olarak, öğrencilerin akademik başarılarının son yıllarda yükselme eğiliminde olduğunu belirtmişlerdir.
This research aims to define the leadership capacity in primary schools and effects of some variables as gender, duty and seniority on leadership capacity and related factors that affect it and its sub-dimensions; distributed leadership, shared school vision, collaboration and shared responsibility and perceived student achievement.
The searching method is mixed that includes both quantitative and qualitative methods and the design is explanatory. One of the qualitative designs, case study was used after the assessment of the data that was taken by the quantitative research. The sampling unit consists of 18 primary schools, 32 school principals and 208 teachers in Yıldırım and Osmangazi districts of Bursa.
This research’s quantitative part resulted in; participants' perceptions on leadership capacity and it’s sub-dimensions; distributed leadership, shared school vision, collaboration and shared responsibility on perceived student achievement did not differ significantly according to gender, duty and seniority variables.
This research’s qualitative part resulted in; (1) the term of leadership was defined in different ways by the school members, the lack of leadership education can be seen as the reason for that. (2) While the teacher participants claim that they are managed by centralist management approach, the principals claim they mostly have democratic approach. (3)There isn’t enough participation to the school vision deciding process by the teachers and principals. (4) According to the collaboration and shared responsibility sub-dimension, the teachers and principals mostly prefer individual studies that bring polarization. (5) Teachers and principals thought that students' academic achievement level was getting higher recently.
2018-02-06
2018-02-06
2016
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1295
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1310
2018-02-09T01:00:10Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Destekleyici müdür davranışı ile okul kültürü arasındaki ilişkinin incelenmesi
Yeşil, Tüba
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Liderlik
Destekleyici Liderlik Davranışı
Örgüt Kültürü
Okul Kültürü
Leadership
Supportive Leadership Behavior
Organizational Culture
School Culture
Amaç: Bu araştırmada öğretmenlerin görüşlerine dayalı olarak destekleyici müdür
davranışı ile okul kültürü arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel model kullanılarak
yapılandırılmıştır. Çalışmanın örneklem grubu, 2011-2012 eğitim öğretim yılında
Kütahya ili Tavşanlı ilçesinde görev yapan, 388 öğretmenden oluşmaktadır.
Araştırmada Şişman (1994) tarafından geliştirilen Örgüt Kültürü Ölçeğinin okuldaki
uygulama ve durumlara ilişkin olan ikinci kısmı, Hoy (1997) tarafından geliştirilen ve
Turan (1998) tarafından geçerlilik ve güvenirliliği hesaplanmış olan Örgütsel İklimi
Betimleme Ölçeğinin alt boyutlarından olan destekleyici müdür davranışını kapsayan
boyut veri toplama aracı olarak kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırma bulgularına göre öğretmenler, okul müdürlerinin sosyal
bütünlük ve destekleyici müdür davranışının okullarda ara sıra; hoşgörü ve güven ile
öğrenci ve programa odaklılık davranışını okullarda çoğu zaman sergilendiğini
düşünmektedir. Öğretmenlerin sosyal bütünlük boyutuna ilişkin görüşleri ile
destekleyici müdür davranışına ilişkin görüşleri arasında anlamlı düzeyde pozitif yönlü
bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Ayrıca sosyal bütünlük boyutunun mezun olunan okul
türü; hoşgörü ve güven boyutunun cinsiyet ve okuldaki hizmet süresi; öğrenci ve
programa odaklılığın cinsiyet ve mezun olunan okul türü değişkenlerine göre
farklılaştığı tespit edilmiştir.
Tartışma ve Sonuç: Bu araştırmada, destekleyici lider davranışı gösteren okul
müdürlerinin görevli olduğu okullarda, okul kültürünün temel bileşenlerinden biri olan
sosyal bütünlüğün yüksek düzeyde var olduğu söylenebilir. Bununla birlikte, okullarda
öğrenci ve programa odaklılık ile hoşgörü ve güven ortamının okul müdürünün
destekleyici müdür davranışıyla ilişkili olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır.
Purpose: The purpose of this study was to examine the relationship between school
culture and supportive leadership behaviors in Turkish public schools.
Method: This study was configured by being utilized the relational model of
quantitative investigation methods. The sample group of the research was consisted of
388 teachers served between 2011-2012 educational years in Tavşanlı-Kütahya. In this
study, the scales were used as data collection equipment including the second part of
Organizational Culture Scale developed by Şişman (1994) and the scales including the
supportive principal behavior dimension of Organizational Climate Description
Questionnaire by Hoy (1997).
Findings: According to the results of the study; teachers think that most of the time,
the tolerance and the confidence with the student and focusing on the program were
displayed, on the other hand, the social unity dimension with the supportive principal
behavior were displayed at school from time to time. It is stated that there was a
significant level, positive directional relationship between the views of the social unity
dimension of teachers and the view of the behavior of the supportive principal. Besides,
it is identified that social unity dimension is differentiated from the graduation from the
school type; the dimension of the tolerance and the confidence was differentiated from
the gender and the time of serving period; the focusing on the student and the program
were differentiated from the sex gender the type of the graduation from the school.
Results and Discussion: The results of this study indicate that there was a
correlation between social unity and supportive principal behavior as perceived by
teachers in Turkish public schools. On the other hand, no relationship was found
between supportive principal behavior and student and curriculum centered teaching as
perceived by teachers.
2018-02-08
2018-02-08
2016
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1310
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1277
2018-02-07T01:00:15Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Örgütsel güç oyunları ve örgütsel muhalefet arasındaki ilişki
Korucuoğlu, Tezcan
Şentürk, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Güç Oyunları
Örgütsel Muhalefet
Öğretmen
Eskişehir
Political Games
Organizational dissent
Teacher
Amaç: Bu araştırmanın amacı, örgütsel güç oyunları ve örgütsel muhalefet
arasındaki ilişkiyi öğretmenler bağlamında incelemektir.
Yöntem: Araştırmada, öğretmenlerin örgütsel güç oyunu ve örgütsel muhalefet
algılarını tespit etmek amacıyla öğretmenlere “Güç Oyunu Algı Ölçeği” ve “Örgütsel
Muhalefet Ölçeği” uygulanmıştır. Böylece, güç oyunu algıları ile örgütsel muhalefet
algıları arasındaki ilişkinin ortaya konması amacıyla gerekli veriler toplanmıştır.
Elde edilen veriler doğrultusunda bu kavramların algı düzeyleri ve ilişkileri
incelenmiştir. Bu amaç doğrultusunda, araştırmada ilişkisel araştırma deseni
kullanılmıştır.
Bulgular: Öğretmenlerin güç oyunu algılarında; en çok “Ġttifak Kurma
Oyunu”, “Stratejik Aday Oyunu” ve “Ġmparatorluk Kurma Oyunu” görülürken; en az
“Islık Çalma Oyunu”, “Direnme Oyunu” ve “Genç Türkler Oyunu” görülmektedir.
Örgütsel muhalefet bağlamında ise “Açık Muhalefet”, “Gizli Muhalefet”
davranışlarına göre daha çok görülmektedir. “Direnme Oyunu”, “Karşı Direnç
Oyunu”, “Sponsorluk Oyunu”, “Ġmparatorluk Kurma Oyunu”, “Patronluk Oyunu”,
“Rakip Kampları Oyunu”, “Islık Çalma Oyunu” ve “Genç Türkler Oyunu”
boyutlarında cinsiyet değişkenine göre erkeklerin lehine sonuç ortaya çıkmıştır.
Öğretmenlerin görev yaptıkları okul kademesi değişkenine göre; güç oyunu algıları
lise ve ortaokul öğretmenlerinin lehine görülmektedir. Öğretmenlerin mesleki
kıdemlerine göre ise; 21-30 yıl mesleki kıdem ile 30 yıl ve üstü mesleki kıdemin
lehine güç oyunu algılarında sonuçlar ortaya çıkmıştır. Buna rağmen, öğretmenlerin
görev yaptıkları okulun bulunduğu yerleşim yerine göre farklılaşma
görülmemektedir. Örgütsel muhalefet boyutunda ise; “Açık Muhalefet” algılarında
cinsiyet değişkenine göre erkeklerin lehine farklılaşma görülmektedir. Ayrıca,
örgütsel muhalefet noktasında öğretmenlerin görev yaptıkları eğitim kademesi,
öğretmenlerin mesleki kıdemi ve öğretmenlerin görev yaptıkları okulun bulunduğu
yerleşim yeri değişkenlerine göre farklılaşma ortaya çıkmamıştır. Araştırmanın
sonunda, örgütsel güç oyunları ile örgütsel muhalefet arasında pozitif yönlü düşük
seviyeli bir ilişki tespit edilmiştir. Sonuç ve Tartışma: Bu araştırma sonucunda, örgütlerde görülen güç oyunları
ile örgütsel muhalefet arasındaki ilişki ortaya konmuştur. Bu ilişki düşük seviyeli
ancak pozitif yönlüdür. Güç oyunları ile örgütsel muhalefetin birbirleri ile ilişkili
kavramlar olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Purpose: The purpose of this study was to investigate the relationship between
political games and organizational dissent in terms of teachers.
Method: In this study, “Political Games Perception Scale” and “Organizational
Dissent Scale” were applied to teachers with the aim of defining teachers’
perceptions of political games and organizational dissent. Thus, the data were
collected with the purpose of examining the relationship between political games and
organizational dissent. With the data collected, the levels of the perceptions and the
relationship between these concepts were investigated. Therefore, the correlational
research design was used in this study.
Findings: According to teachers’ perceptions, while “Alliance-Building
Game”, “Strategic-Candidates Game” and “Empire-Building Game” were occured
most, “Insurgency Game”, “Whistle-Blowing Game” and “Young Turks Game”
were seen least. On the context of organizational dissent, “Upward Dissent” was
perceived more than “Lateral Dissent”. In terms of gender variable, the results of
political games were emerged in favour of men in the dimensions of “Insurgency
Game”, “Counterinsurgency Game”, “Sponsorship Game”, “Empire-Building
Game”, “Lording Game”, “Rival Camps Game”, “Whistle-Blowing Game” and
“Young Turks Game”. As regards teachers’ level of school worked, political games
were perceived in favour of teachers of middle school and high school. In terms of
teaching experience, the perceptions of political games were seen in favour of
teachers having 21-30 years teaching experience and 30 year and more teaching
experience. Nevertheless, differantiation was not found as regards the location of the
schools teachers worked. In terms of organizational dissent, the perceptions of
“Upward Dissent” dimension were seen in favour of men according to gender. Also,
the differantiation was not emerged according to the levels of schools teachers
worked, teaching experience and the location of schools teachers worked in terms of
organizational dissent. At the end of the research, the relationship between political
games and organizational dissent was found as positive and low-level. Results and Discussion: As a result of the research, the relationship between
political games and organizational dissent seen in the organizations was emerged.
The relationship was positive and low-level. It was seen that political games and
organizational dissent were related concepts with each other.
2018-02-06
2018-02-06
2016
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1277
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1330
2018-02-27T01:00:47Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin bir haftasına genel bakış
Aydın, Adem
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Okul Müdürü
Okul Yöneticiliği
Okul Müdürünün Görevleri
School Principals
School Administrators
Principal’sTasks
Amaç: Bu araştırmanın amacı; “okul müdürlerinin bir haftada hangi faaliyetleri
ne kadar gerçekleştirdikleri, gerçekleştirdikleri faaliyetlerin eğitim – öğretim işleri,
yönetim işleri, öğrenci işleri, personel işleri, çevre ilişkileri ve bina işleri alanlarındaki
dağılımlarının nasıl olduğu” sorusuna cevap aramaktır.
Yöntem: Tarama modeli kullanılan araştırmada, amaca ulaşabilmek için
veritoplama aracı olarak kontrol listesikullanılmıştır. Araştırmaya katılan okul
müdürleri kontrol listesine bir hafta boyunca gerçekleştirdikleri faaliyetleri
işaretlemişlerdir. Araştırmanınçalışma grubunu, 2014 – 2015 eğitim – öğretimyılında
Bilecik ili Merkez İlçesinde görev yapmakta olan 34 okul müdürü oluşturmuştur.
Bulgular: Okul müdürleri bir hafta boyunca ve mesai saatleri içerisinde toplam
5365 faaliyet gerçekleştirmişlerdir. Gerçekleştirdikleri faaliyetlerin yalnızca % 16,40’ı
eğitim – öğretim faaliyet alanında gerçekleşmiş, geri kalan % 73.60’ lık kısmını ise
diğer faaliyet alanları oluşturmuştur. Okul müdürleri en çok zamanlarını ise % 50,33 ile
yönetim işleri faaliyet alanında, en az zamanlarını ise personel işleri faaliyet alanında
harcamışlardır.
Sonuç ve Tartışma: Okul müdürleri eğitim liderliği rollerini yerine
getirememekte ve bir yöneticiden çok büro memuru gibi davranmaktadırlar. Bürokratik
işlere boğulan okul müdürleri zamanlarını kendileri planlayamamakta, hafta içerisinde
karşılarına çıkan durumlar ile uğraşmaktadırlar.Okul müdürleri daha çok problemlerle
ve problem durumunu ortaya çıkaran öğrenciler ile ilgilenmişler, başarılı ve problem
çıkarmayan öğrenciler ile ise yeterince ilgilenememişlerdir.
Purpose: Theaim of thisresearchis tofind an answerthequestions of how
administratorsusetheir time duringworkhoursandwhichadministrative, education,
studentaffairs, personel affairs,
buildingworksandenvironmentinteractioninstructionalactivitiesintensivelyperformedbys
chooladministrators.
Method: Thisstudywasdesignedwith a descriptive
model.Thechecklistwasusedfordatacollectiontoachievethegoal.Schooladministratorsmar
kedtheactivitiestheyperformed in thechecklistduring a week. Thepopulation of
theresearchconsists of 34schooladministratorsworkingwithintheschoolssystems of
theprovince of Bilecikin 2014 – 2015teachingseason.
Inthestudywherescreenmethodingwasused, surveywaschosen as datacollectiontool.
Results:School administratorshaveperformed5365activityduring a week.
16.40% of theactivitiestheyperformed, wasrealized in thefield of
educationalactivities.The rest 73.60% wasconsist of theotherfield of activities.School
administratorshavespentthemost time in themanagementfieldworkactivities.School
administratorshavespenttheleast time in thefield of personel affairsactivities.
DiscussionandConclusion:School administratorsareunabletofulfillthe role of
educationalleadership. Theyarebehavingmorelike a deskofficers.They do not managethe
time duetobureaucraticjobsandimmediateproblems.School
administratorshavebeendealtwiththestudentswhocausesproblems.Theyfailedtodealwiths
uccessfullandrule-abidingstudents.
2018-02-26
2018-02-26
2016
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1330
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1465
2018-04-13T00:00:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Kadınların okul yöneticisi olmasının önündeki engeller
Meriçelli, Feride
Güngör, Semra Kıranlı
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Eğitim Yönetimi
Kadın Yöneticiler
Liberal Feminizm
Cam Tavan Sendromu
Kraliçe Arı Sendromu
Education Administration
Woman Principals
Feminism
Glass Ceiling Syndrome
Queen Bee Syndrome
Amaç: Bu araştırma ile Bilecik ilinde görev yapan kadınların okul yöneticisi olmasının önündeki engellerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Fenomenolojik yaklaşım (olgubilimi) modelinde desenlenen araştırmada nitel araştırma yöntemine dayalı birebir görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırma 2016-2017 öğretim yılı bahar döneminde Bilecik İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı merkez ilçede 30 resmi okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretimde görev yapan 16 erkek ve 14 kadın okul yöneticisinin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Araştırma verileri olgubilime dayalı içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiş, araştırmanın alt amaçları temel alınarak bulgular tanımlanmış ve yorumlanmıştır. Bulgular: Kadınların isteksizliği, annelik rolleri, ev sorumlulukları, yöneticiliğin erkeklere uygun bir alan olarak görülmesi, kadınların kişilik özellikleri, kadınların hemcinslerine destek vermemeleri kadınların yönetici olmaları için engel teşkil etmektedir. Sonuç ve Tartışma: Kadınlar yönetici olmak isteseler de kadınlara karşı gösterilen önyargılar ve bundan kaynaklanan özgüven eksikliği kadınların daha çok çalışmasına ve yıpranmasına sebep olmaktadır. Toplumsal rollerin, toplumsal kültürün, kraliçe arı sendromunun ve cam tavan sendromunun kadınların okul yöneticisi olmasının önündeki engeller olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Purpose: This study aims to determine the reasons why the number of the woman principals in the school administration is low in Bilecik. Method: The study was conducted in spring term of 2016-2017 academic year with the participation of sixteen man principals and fourteen woman principals, serving in thirty public pre-schools, primary and secondary schools in Bilecik. Designed as phenomenology model, as qualitative research methods the study has employed focus on one on one interview techniques. The content analysis of the data was carried out based on a phenomenology method and the data were described and interpreted considering the sub-goals of the study. Results: The most important results of this study is that the obstacles of woman principals to find place in administration stem from the eagerness of the women to be a principal. There are many reasons behind this eagerness. The mother roles, the household chores, the idea that the administration is suitable for the men, the fact that the women do not support their same gender are some of the obstacles for women not to prefer being principals. Conclusion and Discussion: Even if women want to be principal, the prejudge shown to them and the lack of confidence resulting from the prejudge cause the women work harder and consume away. It has been concluded that the social roles, the social culture, the patriarchy, the queen bee syndrome and the glass ceiling syndrome are the reasons which prevent the women to go forward in administration.
2018-04-12
2018-04-12
2017
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1465
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1439
2018-04-13T00:00:17Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerine göre yönetim etiği
Özkara, Funda
Güngör, Semra Kıranlı
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Okul Yöneticileri
Yönetim Etiği
Nitel Araştırma
Görüşme
İçerik Analizi
Eğitim Yönetimi
School Administrators
Administrative Ethics
Qualitative Research
Interview Technique
Content Analysis
Educational Administration
Amaç: Araştırmanın amacı, okul yöneticilerine göre yönetim etiğini ortaya koymaktır. Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Eskişehir ili merkezindeki devlet ortaokullarından 25 erkek, 5 kadın toplam 30 yönetici ile görüşme yapılmıştır. Yöneticilere 10 soru yöneltilmiştir. Görüşmelerde izin veren görüşmecilerle ses kaydı, izin vermeyen görüşmecilerle not alma tekniği kullanılmıştır. Ulaşılan veriler, içerik analizine göre kodlanarak tema ve alt temalar oluşturulmuştur. Tablolarda frekans belirtilmiştir. Bulgular: Araştırmanın bulgularına bağlı olarak okul yöneticilerinin etiğe ilişkin genel bir algıya sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Okulda var olan etik sözleşmelerden haberdar olan yönetici sayısı çok değildir. Okul yöneticileri etik yönetimin eksik kaldığı noktalarda en büyük etkenin üstten baskı olduğu görüşüne sahiptir. Okuldaki etik kulüp, etik komite ve etik gününün işlevsel olmadığı yöneticiler tarafından belirtilmektedir. Sonuç ve Tartışma: Araştırma sonuçlarına göre okul yöneticilerinin etik konusunda tanımlar yapabildiği bulunmuştur. Alanyazında bu bulguyu destekler nitelikte Kaplan (2009)’ın çalışması bulunmaktadır. Yöneticiler etik dışı davranışları çoğunlukla görmezden gelmektedir. Turgut (2010)’un çalışması bu bulguları destekler niteliktedir. Etik yönetimin eksik kaldığı noktalarda üstten baskı ve yetersizlik en büyük etkenlerdir. Alanyazında Örselli (2010), Pehlivan (1997) aynı yönde sonuçlara ulaşmıştır. Yöneticilerin görev dağılımında en az adalete önem verdikleri sonucuna ulaşılmaktadır., Acar (2011)’ın adaleti yüksek seviyede bulduğu çalışmasından farklılık göstermektedir.
Purpose: The purpose of the study is to reveal administrative ethics according to school administrators. Method: Qualitative research method was used in this study. A total of 30 administrators, 25 male and 5 female, were interviewed from state secondary schools in Eskisehir province center. Ten questions were asked to the administrators. Voice recordings were used with the interviewers who allowed the interviews and note-taking techniques with the interviewers who did not allow them. The data were coded according to the content analysis and the themes and sub-themes were created. Frequency is specified in the tables. Results: Depending on the findings of the research, it has become clear that school administrators have a general perception of ethics. The number of administrators who are aware of ethical contracts in the school is not very high. School leaders see that the greatest factor in the lack of ethical administration is pressure from the top. The administrators state that the ethical club in the school, the ethics committee and the ethics day is not functional. Conclusion and Discussion: According to the results of the research, school administrators were found able to make definitions about ethics. There is a study by Kaplan (2009) that supports this finding in the literature. Administrators are often ignorant of unethical behavior. The study of Turgut (2010) supports these findings. Overpressure and inadequacy are the most important factors in the lack of ethical administration. Örselli (2010) and Pehlivan (1997) have reached the same results in the field. The distribution of tasks by the administrators is at least adhered to justice. It differs from that of Acar (2011) that has found justice at high level.
2018-04-12
2018-04-12
2017
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1439
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1440
2018-04-13T00:00:35Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okullarda sosyal adalet algısının incelenmesi
Gürgen, Begüm
Karadağ, Engin
TR226889
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Sosyal Adalet
Tanıyıcı Adalet
Dağıtıcı Adalet
Okullarda Sosyal Adalet
Social Justice
Recognitive Justice
Distributive Justice
Social Justice in Schools
Amaç: Bu araştırmanın amacı, yönetici ve öğretmenlerin sosyal adalet davranışlarını ve algılarını belirleyerek devlet okullarındaki sosyal adaletin durumunu ortaya koymaktır. Böylelikle sosyal adaletin okullarda etkin hale gelmesi için önerilerin belirlenmesi mümkün olacaktır. Yöntem: Bu araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Çalışma grubunu Eskişehir ili merkez Odunpazarı ve Tepebaşı ilçelerindeki ilkokul, ortaokul ve lise kademelerinde 2015-2016 eğitim-öğretim yılında görev yapan yönetici ve öğretmenler oluşturmaktadır. Çalışma grubunun seçiminde, amaçlı örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yöntemi kullanılmıştır. Veriler yarı-yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmıştır. Görüşme yoluyla elde edilen veriler bilgisayar ortamında metne dönüştürülmüş, dönüştürülen metin betimsel analiz yoluyla çözümlenmiştir. Bulgular: Bulgular sosyal adaletin tanıyıcı, dağıtıcı ve demokrasi (katılım) boyutlarına göre sınıflandırılmıştır. Tanıyıcı boyuttaki bulgulara göre, ayrımcılığın okullarda kendine yer bulamadığı görülmüştür. Dağıtıcı boyuttaki bulgulara göre, eşit ve adil eğitim konularında okulların durumunun genel anlamda iyi olduğu, ancak geliştirilmesi gerektiği tespit edilmiştir. Demokrasi (katılım) boyutundaki bulgulara göre ise, daha fazla katılıma ve fikir özgürlüğüne ihtiyaç duyulduğu anlaşılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Okullarda sosyal adalet bilincinin var olduğu, çeşitli uygulamalarda ortaya çıktığı anlaşılsa da hâlâ iyileştirilmesi gereken noktalar vardır. Okullarda sosyal adaleti geliştirmek, sosyal adaletin içerdiği kavramları eğitimcilerin anlayışlarına ve öğretim davranışlarına yerleştirmek için çeşitli uygulamalar ve politikalar geliştirilmesi gerekmektedir.
Purpose: The purpose of this study is identifying the social justice behaviors and perceptions of principals and teachers to reveal the social justice fact in public schools. So, it will be possible to determine suggestions for social justice to become effective in schools. Method: This study employs case study design among qualitative research methods. The sample of the study consists of principals and teachers who served in 2015-2016 academic year in the public primary schools, middle schools and high schools in the districts of Odunpazarı and Tepebaşı, which are the central districts of Eskişehir province. In choosing study group, convenience sampling method, which is among purposeful sampling methods, was used in the study. The data of the study was collected by semi-structured interview form. The data obtained through interviews were transformed into texts in computer environment, and the converted text was analyzed through descriptive analysis. Results: Results were categorized according to the dimensions of social justice as recognitive, distributive and democracy (participation). According to the results in the recognitive dimension, discrimination generally is not seen in the schools. According to the results in the distributive dimension, the situation of the schools about the equal and fair education is generally good, but it has to be improved. According to findings in the dimension of democracy (participation), it was understood that more participation and freedom of opinion is needed. Conclusion and Discussion: Although it has been determined that there are social justice consciousness in schools and it emerges in the various practices, there are some points that still need to be improved. A variety of practices and policies need to be developed in order to improve social justice in schools and to incorporate the concepts of social justice into educators’ attitudes and teaching behaviors.
2018-04-12
2018-04-12
2017
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1440
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1466
2018-04-13T00:00:54Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Mobbing davranışı, örgütsel adalet ve örgütsel sessizlik algıları arasındaki ilişki
Potuk, Aytaç
Güngör, Semra Kıranlı
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Mobbing
Örgütsel Adalet
Örgütsel Sessizlik
Organisational Justice
Organisational Silence
Amaç: Araştırmaya katılan öğretmenlerin mobbing algılarının belirlenmesi, mobbing algılarının aynı zamanda örgütsel adalet ve örgütsel sessizlik ile ilişkilerinin incelenerek birbirlerine yönelik yordamalarının belirlenmesidir. Öğretmenlerin tanımlayıcı özelliklerine göre (yaş, cinsiyet vb.) mobbing örgütsel adalet algısı ve örgütsel sessizlik düzeylerindeki farklılıkları incelemek de araştırmanın diğer amacını oluşturmaktadır. Yöntem: Araştırmada veriler nicel veri toplama araçları olan anketlerden faydalanılarak toplanmıştır. Söz konusu anket formu dört ayrı bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde öğretmenlerin tanımlayıcı özelliklerini (yaş, cinsiyet vb.) belirlemeye yönelik 7 çoktan seçmeli soru yer almaktadır. Anketin ikinci bölümünde mobbing ölçeği, üçüncü bölümünde örgütsel adalet ölçeği ve dördüncü bölümde örgütsel sessizlik ölçeği yer almaktadır. Anketler, 2016-2017 eğitim öğretim yılında 2016-2017 eğitim öğretim yılında Afyonkarahisar il merkezinde bulunan, resmi eğitim kurumlarında görev yapan 842 öğretmene uygulanmıştır. Anketlerden elde edilen verilerin değerlendirilmesi bilgisayar ortamında SPSS 22.0 istatistik programı aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Araştırma bulguları öğretmenlerin tüm mobbing boyutlarında düşük düzeyde algıya sahip olduklarını, tüm boyutlarda yüksek örgütsel adalet algısına sahip olduklarını ve savunma amaçlı seslilik ve sessizlik ile kabul edilen sessizlik düzeylerinin düşük, örgüt yararına seslilik ve sessizlik düzeylerinin yüksek, kabul edilen seslilik ve genel örgütsel sessizliklerinin orta düzeyde olduğu saptanmıştır. Araştırmada değişkenler arasında anlamlı ilişkilerin olduğu ve mobbingin adalet ve örgütsel sessizlik üzerinde, örgütsel adaletin de örgütsel sessizlik üzerinde anlamlı etkilerinin olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin tanımlayıcı özelliklerine göre mobbing, örgütsel adalet ve örgütsel sessizlik düzeylerinde farklılıkların olduğu görülmüştür. Sonuç ve Tartışma: Öğretmenlerin mobbing algılarının yükselmesinin örgütsel adalet algılarını düşürdüğü, örgütsel sessizlik düzeylerini artırdığı, örgütsel adalet algılarının düşmesinin ise örgütsel sessizlik düzeylerini artırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Ulaşılan sonuçların literatürle uyumlu olduğu görülmüştür. Öğretmenlerin cinsiyetlerine göre mobbing algılarının farklılık göstermediği, diğer tanımlayıcı özelliklerine göre farklılıkların olduğu belirlenmiştir. Öğretmenlerin medeni durumlarına, yaşlarına ve cinsiyetlerine göre örgütsel adalet algılarında farklılaşmanın olmadığı, eğitim durumları, kurumları, kıdemleri ve cinsiyetlerine göre farklılıkların olduğu saptanmıştır. Öğretmenlerin cinsiyet, medeni durum, kıdemlerine göre örgütsel sessizlik düzeylerinde farklılıkların olmadığı, yaş, eğitim durumu, kurum ve branş değişkenlerine göre farklılıkların olduğu tespit edilmiştir.
Purpose: The purpose of this study is to reveal which level mobbing behaviour effects teachers’ organisational justice perceptions and organisational silence levels. Analyzing the difference of mobbing behaviour, organisational justice perceptions and organisational silence levels is another purpose of the study according to teachers’ defining characteristics (age, sex, etc…). Method: Data of research was collected with questionnaires, which are quantitative data tools. The questionnaire form is consisted of four different parts. In the first part, there are seven multiple-choice questions to determine teachers’ defining characteristics (age, sex, etc…). In the second part, there is mobbing behaviour scale. In the third part, there is organisational justice perception scale and last part is organisational silence level scale. The questionnaires were applied to 842 teachers who work for state schools in Afyonkarahisar city centre in the period of 2016 – 2017 academic year. The evaluation of datum collected from the questionnaires was carried out by the help of SPSS 22.0 in computer environment. Results: The study findings figured out that teachers have low level perception in all dimensions of mobbing but they have high organisational justice perception in all dimensions. Also, the study showed that teachers have level of defensive soundness and silence and accepted silence level are low and also, soundness and silence levels in support of organisation are high, but accepted soundness and general organisational silence are medium level. In the study, it was seen that there are meaningful relationship between variables. Mobbing has meaningful effect on organisational justice and organisational justice has meaningful effect on organisational silence. According to teachers’ defining characteristics, it has been seen that there are differences at the levels of mobbing, organisational justice and organisational silence.Conclusion and Discussion: It was concluded that the rising level of teachers’ mobbing behaviour perception reduces the organisational justice perceptions, but also it raises the organisational silence perception; reducing the organisational justice perception raises the organisational silence perception level. It has been seen that obtained results are in harmony with the literature. It is stated that mobbing doesn’t have difference according to sex, but it can be differed according to teachers’ other defining characteristics. It has been figured out that teachers’ organisational justice perceptions don’t differ according to their marital status, age and sex; but there are difference according to their educational status, type of school and the year of seniority. It has been confirmed that teachers’ organisational perceptions don’t differ according to their sex, marital status and year of seniority; but there are differences according to age, educational status, type of the school and field of study.
2018-04-12
2018-04-12
2017
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1466
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1492
2018-04-18T00:00:38Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmenlerin sınıf yönetimi uygulamalarının değerlendirilmesi
Dulay, Sabiha
Karadağ, Engin
TR162830
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Sınıf Yönetimi
Etkili Sınıf Yönetimi Uygulamaları
Öğretmen Tipolojileri
Classroom Management
Effective Classroom Management Practices
Teacher Typologies
Amaç: Bu çalışmada öğrenciler tarafından sevilen ve başarılı öğretmenlerin kullandıkları sınıf yönetimi mekanizmalarından yola çıkarak öğretmen tipolojilerin oluşturulması amaçlanmıştır. Bu bağlamda, oluşturulan tipolojiler doğrultusunda öğretmenlere sınıf yönetiminde etkili olabilecekleri farklı yollara ve neden bazı öğretmenlerin öğrenciler üzerinde daha fazla etki yarattığına ilişkin bir çerçeve sunulmaya çalışılmıştır.
Yöntem: Bu çalışma nitel araştırma paradigmasına dayalı çoklu durum çalışması modeli temel alınarak tasarlanmıştır. Kartopu örnekleme yöntemi ile belirlenen on altı öğretmen ve bu öğretmenlerin öğrencileri araştırmanın çalışma grubunu oluşturmuştur. Yarı yapılandırılmış görüşme, katılımcı gözlem, doküman ve artifakt incelemesi kullanılarak elde edilen veriler tümevarımsal nitel içerik analizi ile analiz edilmiştir.
Bulgular: Araştırma elde edilen veriler doğrultusunda on bir farklı öğretmen tipolojisine ulaşılmıştır. Bunlar; sahne sanatçısı, psikolog, grup dinamiğini şekillendiren, geminin kaptanı, ebeveyn, teknoloji kurdu, uzman, savaşçı, komedyen, sihirbaz ve ideal öğretmen tipleridir. Araştırma kapsamında her bir öğretmenin kullandığı sınıf yönetimi uygulamaları otoritenin inşası, öğretmen, öğrenci ve velilerle olan ilişkiler, öğretimi planlama ve gerçekleştirme, sınıf kuralları ve rutinlerini belirleme, sorunlu davranışların yönetimi, özendiriciler ve ödüllerle uygun davranışın yönetimi ve öğretmenlere tavsiyeler temaları altında ele alınmıştır.
Sonuç ve Öneriler: Öğretmenlerin sınıf yönetimi uygulamaları incelendiğinde bu öğretmenlerin karşılaştıkları sorunlara çözüm bulma ve sahip oldukları öğretmen kimliklerine bürünmelerinde sınıf yönetimine ilişkine alınan eğitimler yerine öğrencilik yıllarında ve öğretmenlikte elde edilen deneyimlerin etkili olduğu alınan eğitimlerin ise teorik kaldığı görülmüştür. Araştırmada elde edilen bulgular doğrultusunda öğretmenlerin tek bir tipolojiye bağlı kalmadığı okullarının içinde bulunduğu şartlar ve öğrencilerinin özelliklerine bağlı olarak farklı tipolojilere büründükleri dikkat çekmektedir. Bu bağlamda tipolojiler arası geçirgenliklerin olduğu ve bu sebeple öğretmenlerin etkili olabilecekleri sınıf yönetimi uygulamalarının duruma bağlı olarak değişmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Ayrıca, öğrencilerin öğretmenlerine göre hizalandıkları özellikle kendilerine ilgi gösteren, değer veren ve ihtiyaçlarını önemseyen öğretmenlerine saygı ve minnet duyma ve onlarla işbirliği yapma eğilimi gösterdiği dikkat çekmektedir. Bu durum öğretmenlerin öğrencilerle kurdukları olumlu iletişimin etkili bir sınıf yönetiminde son derece önemli olduğunu ortaya koymaktadır.
Purpose: In this study, it was aimed to constitute typologies by using the classroom management practices of teachers that are thought to be successful and liked by students. In this context, in the direction of typologies, it has been tried to present a framework regarding to different ways in which teachers can be effective in classroom management and why some teachers have more influence on students.
Method: This study was designed as a multiple case study model based on the qualitative research paradigm. Sixteen teachers determined by using snowball sampling method and their students constituted the sampling group. Data which were obtained by using semi-structured interview, participant observation, document and artifact analysis, were analyzed by inductive qualitative content analysis.
Results: Eleven different teacher typologies were determined in the direction of the data obtained from this study. These are actor, psychologist, group dynamics shaper, parent, techie, expert, warrior, comedian, magician and ideal teacher. Within the scope of the research, the classroom management practices used by each teacher are examined under the themes of the construction of the authority, relations with teachers, students and parents, planning and maintaining of instruction, constituting of classroom rules and routines, disruptive behavior management, maintaining appropriate student behavior through incentives and rewards, recommendations to teachers.
Conclusion and Suggestions: When the classroom management practices of teachers were examined, it was seen that the experiences gained as a student or teacher instead of education taken in classroom management while they were solving the problems that they encounter and taking the teacher identities that they have. On the other hand the educations related to classroom seem to be theoretical to teachers. According to the findings, it is noteworthy that teachers do not adhere to a single typology and they pay different roles according to the characteristics of their students and conditions in which the schools are involved. In this context, it is reached that there are intergeneration between typologies and therefore teachers should change the classroom management practices depending on the conditions in order to be effective. It is also noted that the students are aligned to theirs teachers and they tend to respect and gratefulness to teachers especially those who care and value about students and their needs. This case reveals that positive communication that teachers make with students is very important in effective classroom management.
2018-04-17
2018-04-17
2017
2017
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1492
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1504
2018-05-09T00:00:17Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul kültürü ve örgütsel adaletin okulun yenilikçi iklimiyle ilişkisinin incelenmesi
Özgür, İlker Nebi
Yücel, Cemil
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Örgüt Kültürü
Okul Kültürü
Okulun Yenilikçi İklimi
Yenilikçi İklim
Örgütsel Adalet
Organizational Culture
School Culture
Innovative Climate
Organizational Justice
Amaç: Bu araştırmanın amacı, okul kültürü ve örgütsel adaletin okulun yenilikçi iklimiyle ilişkisini incelemektir.
Yöntem: Bu çalışma korelasyonel araştırma şeklinde tasarlanmış olup bu araştırma yaklaşımında değişkenler arasındaki ilişkilerin belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın bağımsız değişkenleri okul kültürü ve örgütsel adalet, bağımlı değişken ise okulun yenilikçi iklimidir. Araştırmanın evreni, 2015-2016 eğitim ve öğretim yılında Eskişehir ili Tepebaşı ve Odunpazarı ilçelerindeki temel öğretim ve ortaöğretime bağlı 162 okulda görev yapan 5852 öğretmenden oluşmaktadır. Tabakalı örnekleme yöntemiyle seçilen örneklemde 46 okul ve 726 öğretmen yer almaktadır. Veriler “Okul Kültürü Ölçeği”, “Okulun Yenilikçi İklimi Ölçeği” ve “Örgütsel Adalet Ölçeği” olmak üzere üç ölçek kullanılarak toplanmıştır.
Bulgular: Baskın okul kültürü hem öğretmen hem de okul düzeyinde klan kültürüdür. Cinsiyet, mesleki kıdem ve lisansüstü eğitim alma durumuna göre öğretmenlerin yenilikçi iklim algısında bir farklılaşma bulunmamıştır. Ayrıca okulun yenilikçi iklimi eğitim kademesi ve sosyo-ekonomik düzeye göre anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Okulun yenilikçi iklimi, pazar kültürü dışındaki kültür tipleri ve örgütsel adaletle anlamlı korelasyonlara sahiptir. Hiyerarşik regresyon analizine göre; cinsiyet oranı, sosyo-ekonomik düzey ve eğitim kademesi değişkenleri okulun yenilikçi iklimini anlamlı bir şekilde yordamamaktadır. Analize kültür tipleri değişkenleri (klan, adokrasi, hiyerarşi ve pazar) eklendiğinde, bu değişken grubundan sadece hiyerarşi kültürü değişkeninin okulun yenilikçi iklimini negatif anlamlı bir şekilde yordamaktadır. Okula ait bazı özellikler ve kültür tiplerindeki farklılıklar istatistiksel olarak ortadan kaldırılıp örgütsel adalet değişkeni işleme sokulduğunda, bu değişken okulun yenilikçi iklimini anlamlı bir şekilde yordamaktadır.Sonuç ve Öneriler: Hem öğretmen hem de okul düzeyindeki demografik özellikler yenilikçi iklimdeki varyansı anlamlı bir şekilde açıklayamamaktadır. Okulun yenilikçi iklimi için hiyerarşi kültürünün önemli olduğu, diğer kültür tiplerinin belirleyici olmadığı tespit edilmiştir. Dahası örgütsel adalet okulun yenilikçi iklimini etkileyen mühim bir değişken olarak belirlenmiştir. Adalet algısının okulun yenilikçi iklimindeki önemi ortaya çıkmıştır.
Purpose: The purpose of this study is to investigate the relationship between school culture, organizational justice and schools’ innovative climate.
Method: This study which was designed as correlational research, aimed to determine relationship between variables. The independent variables of the research are school culture and organizational justice, and the dependent variable is schools’ innovative climate. The universe of the research consists of 5852 teachers working in 162 primary schools and secondary schools in the provinces of Tepebaşı and Odunpazarı in Eskişehir between the academic years of 2015-2016. Sample selected by using stratified sampling consists of 46 schools and 726 teachers. The data were collected by using three scales: "School Culture Scale", "School Innovative Climate Scale" and "Organizational Justice Scale".
Results: The predominant school culture is clan culture for both teacher and school level. According to the gender, occupational seniority, and the status of postgraduate education, there was no difference in teachers' innovative climate perception. Moreover, the schools’ innovative climate does not differ significantly from the educational level and the socio-economic level. Schools’ innovative climate has significant correlation with culture types except market culture, and organizational justice. According to the hierarchical regression analysis; woman sex ratio, socio-economic and education level variables did not predict the school's innovative climate significantly. When culture-type variables were added (clan, adhocracy, hierarchy, and market) to analyze, only the hierarchical culture variable of this variable group predicts the school's innovative climate negatively. If some characteristics of the school and differences in culture types have been removed statistically and the organizational justice variable has been put in place, this variable has been meaningfully stimulating the schools' innovative climate.
Conclusion and Suggestions: Demographic characteristics at both teacher and school level did not explain the variance in the innovative climate meaningfully. It has been determined that hierarchical cultures are important for the schools' innovative climate and the other culture types are not determinative. Moreover, organizational justice has been identified as an important variable affecting schools' innovative climate. It was emerged that the perception of justice was important for schools' innovative climate.
2018-05-08
2018-05-08
2017
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1504
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1548
2018-06-09T00:00:22Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmenlerin örgütsel destek algıları ile örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişki
İlişen, Elif
Güngör, Semra Kıranlı
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Örgütsel Destek Algısı
Örgütsel Bağlılık
Nicel Analiz Yöntemleri
Öğretmenler
Organizational Support Perception
Organizational Commitment
Qualitative Analysis Methods
Teachers
Amaç: Araştırmanın amacı öğretmenlerin örgütsel destek algıları ile örgütsel bağlılıkları arasındaki ilişkinin araştırılmasıdır. Yöntem: Çalışmanın örneklemini tesadüfi örnekleme yöntemiyle ulaşılan 521 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak iki anket kullanılmıştır.
Verilerin analizinde, tanımlayıcı istatistikler, faktör yükleri, varyans açıklamaları yapılmıştır. Normal dağılıma uygunluk testi için Kolmogorov-Smirnov; bağımsız iki örneklem için Mann-Whitney U; ikiden fazla bağımsız örneklem için Kruskal-Wallis H testi kullanılmıştır. Ölçekler arasındaki ilişkileri saptamak için Spearman Korelasyon; örgütsel desteğin örgütsel bağlılığın yordayıcısı olup olmadığını saptamak için regresyon analizi yapılmıştır. Bulgular: Çalışmaya 265 kadın 256 erkek öğretmen katılmıştır. Öğretmenlerin algıladıkları örgütsel destek cinsiyet, okul türü, branş, kıdem ve yaş değişkenlerine göre; örgütsel bağlılık düzeyi cinsiyet, okul türü, kıdem, kurum görev süresi ve yaş değişkenlerine göre anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır.
Örgütsel destek algısı il örgütsel bağlılık anlamlı düzeyde ve pozitif yönde ilişkilidir. Öğretimsel destek, yönetsel destek ve adalet değişkenleri öğretmenlerin örgütsel bağlılığının yordayıcısı olduğu belirlenmiştir. Sonuç ve Tartışma: Örgütsel destek algısı tüm alt boyutlarıyla örgütsel bağlılık üzerinde belirleyicilik özelliğine sahiptir. Alanyazın incelendiğinde örgütsel destek algısı ile örgütsel bağlılık arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu; örgütsel destek algısı örgütsel bağlılığı arttırdığı görülmektedir (Havaei, Dahinten ve Macphee, 2013; Gürbüz 2012; Benlioğlu ve Atanur Başkan, 2014; Lee ve Peccei, 2007; Kaplan, 2010).
Purpose: The purpose of this research to investigate the relationship between teachers’ organizational support perceptions and organizational commitment. Method: The sample of the study is composed of 521 teachers reached by random sampling method. Two questionnaires were used as data collection tool.
In the analysis of the data, descriptive statistics, factor loadings, variance explanations were made. Kolmogorov-Smirnov for normal distribution compliance test; Mann-Whitney U for two independent samples; Kruskal-Wallis H test was used for more than two independent samples. A regression analysis was conducted to determine whether organizational commitment is predictive of organizational commitment and spearman correlation was conducted to determine relationships between scales. Results: 265 female and 256 male teachers participated in the study. According to gender, school type, branch, seniority and age variables, organizational support perceived by teachers is as follows; Organizational commitment level is significantly different according to gender, school type, seniority, duration of institutional work and age.
Organizational support perception is associated with organizational commitment at a significant level and positively. Educational support, managerial support and justice variables were found to be predictive of teachers' organizational commitment. Conclusion and Discussion: Organizational support perception has determinative properties on organizational commitment with all its sub-dimensions. When the literature is examined, there is a significant positive correlation between organizational support perception and organizational commitment; Organizational support perception seems to increase organizational commitment (Havaei, Dahinten ve Macphee, 2013; Gürbüz 2012; Benlioğlu ve Atanur Başkan, 2014; Lee ve Peccei, 2007; Kaplan, 2010).
2018-06-08
2018-06-08
2017
2017
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1548
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1551
2018-06-09T00:00:43Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Yükseköğretimde okul terkinin değerlendirilmesi
Gülşen, Fatma Uslu
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Yükseköğretim Politikaları
Yükseköğretime Katılım
Yükseköğretimde Okul Terki
Higher Education Policies
Higher Education Participation
College Dropout
Amaç: Bu çalışmada yükseköğretimde lisans düzeyinde okulu terk eden bireylerin bakış
açısından okulu terk etme kararında etkili olan etkenler ve bu etkenler arası ilişkinin
belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Çalışmada nitel araştırma yaklaşımı kullanılmıştır. Çalışma grubu
yükseköğretimde okul terki tecrübesine sahip 19 katılımcıdan oluşmuştur. Çalışmanın
verileri, yüz yüze görüşme tekniği ile araştırmacı tarafından geliştirilen ve 24 sorudan
oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak toplanmıştır. Toplanan veriler,
başlıca örüntüleri belirleme, kodlama ve kategorilere ayırma işlemlerini kapsayan içerik
analizi tekniği ile analiz edilmiştir.
Bulgular: Analiz sonucunda okul terki kararının bir anda verilen bir karar olmaktan öte,
yükseköğrenime geçiş öncesi, yükseköğrenim ve yükseköğrenimi terk etme süreci olmak
üzere üç temel süreç içerisinde açıklanabileceği bulgusuna ulaşılmıştır. Yükseköğrenim
öncesi süreçler bölüm tercihi temasını içerirken, yükseköğrenim süreci sosyal uyum,
akademik ve örgütsel etkenler temalarını içermektedir. Son olarak yükseköğrenimi terk
etme süreci ise okulu bırakmaya karar verme ve okul terki sonrası yaşantılar temalarından
oluşmuştur.
Sonuç ve Tartışma: Çalışma bulguları, katılımcıların yükseköğrenimde okul terki
kararında, yükseköğrenim öncesi ve yükseköğrenim süreçlerini kapsayan çeşitli bireysel,
ailesel, akademik ve sosyal etkenlerin etkili olduğunu ortaya koymuştur. Yükseköğrenim
öncesi süreçlerde mezun olunan ortaöğretim türü, yükseköğrenim görme nedenleri, mesleki olgunluk düzeyi, seçim yapmada özerk olamama, anne-babanın eğitim seviyesi
ve mesleği, lisans yerleştirme sınav puanı gibi konuların katılımcıların üniversite bölüm
tercihini etkilediği tespit edilmiştir. Okul terki kararında etkili olan yükseköğrenim
süreçleri ise sosyal uyumu etkileyen arkadaş ilişkileri, sosyal çevre, üniversitenin
bulunduğu şehrin olanakları, ilgi alanı ve yeteneklerinin farkına varma gibi etkenlerin
yanı sıra, öz düzenlemeli öğrenme becerileri, derslere yönelik izlenimler, öğretim üyeleri
ile iletişim, bölüme yönelik algılar ve devamsızlık gibi akademik etkenler ve kurumsal
aidiyet, akademik danışmanlık sistemi ve yerleşke olanaklarına ilişkin örgütsel
etkenlerden oluşmaktadır. Katılımcıların terk kararı vermesinde ise yanlış bölüm tercihi,
maddi imkânsızlıklar, akademik başarısızlık, memur olarak atanma, başka bir işte
çalışıyor olma, kendi işini kurma, evlilik ve mezuniyet sonrası iş olanakları etkili
olmuştur.
Purpose: The purpose of this study is to determine the factors which affect the decision
of college dropout at undergraduate level from the point of view of the individuals who
dropped out from higher education.
Method: Qualitative research approach was used in this study. The study group was
consisted of 19 participants with dropout experience in higher education. The data of the
study had been collected by using semi-structured interview form including 24 questions
via face to face interviews. The data had been analyzed with content analysis method,
including the process of defining, encoding and classifying major patterns.
Results: As a result of the analysis it has been found that individuals’ dropout decision
can be explained in three basic processes as pre-college experiences, college process and
dropout decision process from college. While pre-college experiences include the
preference of department, college process includes social adaptation, academic and
organizational factors. Finally, the dropout process consist of the decision to leave the
school and life experiences after college drop out themes.
Conclusion and Discussion: The findings of the study showed that dropout decision of
participants were influenced by various individual, familial, academic and social factors,
including pre-college experiences and college processes. Pre-college experiences based
on the type of the graduated high school, the meaning attached to the higher education,
the level of vocational maturity, lack of autonomy in department preference, parental
education level and profession and university entrance examination score affect
department preference of participants. The college processes that are effective in college dropout decision is comprise of social integration, academic factors and organizational
factors themes. While social integration theme includes peer relationship, social
environment, the opportunities of the city where the university is located and the
awareness of own interests and abilities, academic factors theme includes self-regulated
learning skills, impression towards classes, communication with instructors, perception
towards department and absenteeism. In addition to these, organizational factors theme
includes institutional belonging, academic advisory system and campus facilities.
According to the participants’ statements, wrong choice of department, financial
impossibilities, academic failure, appointment as civil servant, working in another job,
setting up own business, marriage and employment opportunities post-graduation have
impacted on college dropout decision.
2018-06-08
2018-06-08
2017
2017
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1551
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1552
2018-06-09T00:00:46Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmenlik mesleğine ilişkin etik kodlar
Koçyiğit, Mehmet
Karadağ, Engin
TR31699
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi
Etik
Meslek Etiği
Öğretmen
Öğretmenlik Meslek Etiği
Etik İlkeler
Etik Kodu
Etik Eğilimler
Ethics
Professional Ethics
Teachers
Ethics For Teaching Profession
Ethical Principles
Code of Ethics
Ethical Tendencies
Amaç: Bu araştırma öğretmenlerin yargılarına göre, öğretmen davranışlarına ilişkin bir etik kodu oluşturulmasını ve bu yargıların etik kuramları çerçevesinde değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Yöntem: Bu çalışma keşfedici korelasyonel desende nicel bir çalışmadır. Araştırmada araştırmacı tarafından geliştirilen öğretmenlik mesleği etik ilkeler envanteri ve etik eğilimler ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada Afyonkarahisar il merkezinde devlet okullarında görev yapan 305 öğretmenden veri toplanmıştır. Araştırma sonunda öğretmenlik mesleği etik ilkeler envanteri maddelerinden öğretmenler için bir etik kodu ortaya konmuştur. Bulgular: Araştırma bulgularına göre öğretmenlerin büyük çoğunluğu (%62.6) deontolojik etik eğilimlere sahiptir. Öğretmenlerin etik eğilimlerinde okul türü, kıdem, branş ve cinsiyet değişkenlerine göre anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Etik eğilimler öğretmenlerin mesleki etik ilkelerle ilgili etik yargılarıyla pozitif, düşük düzeyde ilişkiye sahiptir ve etik yargıları %8.7 oranında yordamaktadırlar. Araştırmanın bulgularına göre öğretmenlerin mesleki etik ilkeler ile ilgili yargıları okul türüne, kıdeme, eğitim durumu ve cinsiyete göre anlamlı şekilde farklılaşmıştır. Branş değişkenine göre bir farklılaşma tespit edilmemiştir. Sonuç ve Tartışma: 56 madde ve altı faktörden oluşan geçerli ve güvenilir Öğretmenlik Mesleği Etik İlkeler Envanteri aracılığıyla öğretmenlerin mesleki etik davranışlar ile ilgili yargıları tespit edilmiştir. Etik Eğilimler Ölçeği aracılığıyla da öğretmenlerin etik eğilimleri ortaya konmuştur. Ortaya konulan bu etik eğilimlerin öğretmenlerin mesleki etik davranış ilkeleri ile ilgili yargılarını düşük düzeyde yordadığı tespit edilmiştir. Araştırmanın somut çıktıları olarak farklı örneklemlerle farklı araştırmalarda da kullanılabilecek bir Öğretmenlik Mesleği Etik İlkeler Envanteri, bir Etik Eğilimler Ölçeği ve öğretmenler için hazırlanmış bir mesleki etik kodu sıralanabilir.
Purpose: The purpose of this study is to constitute a code of ethics for teachers considering the judgements of teachers about teacher behaviours and to analyse these judgements within the framework of the theories of ethics. Method: This study is a quantitative study designed in explanatory correlational design. In the study, teaching profession ethical principles inventory and ethical tendencies scale, which were developed by the researcher, were used. The data was collected from 305 teachers working at public schools in Afyonkarahisar city centre. As a result of the study a code of ethics for teachers were constituted using the items of teaching profession ethical principles inventory. Results: According to the findings of the study, a great deal of teachers have deontological ethical tendencies (62.6%). Some significant differences were found in the ethical tendencies of the teachers according to the variables of the school type, seniority, branch and gender. Ethical tendencies have positive low level correlations with the ethical judgements of teachers about professional ethics principles and they predict the ethical judgements at a rate of 8.7%. The judgements of the teachers regarding professional ethical principles for teachers differentiated significantly according to the variables of the school type, seniority, and gender. No difference was found regarding the variable of branch. Conclusion and Discussion: The judgements of teachers about professionally ethical behaviours were identified via teaching profession ethical principles inventory. The ethical tendencies of the teachers were identified using Ethical Tendencies Scale. As concrete outputs of the study, a Teaching Profession Ethical Principles Inventory and an Ethical Tendencies Scale, which can be used in different settings, with different participants and for different studies, and a code of ethics for teachers can be listed.
2018-06-08
2018-06-08
2017
2017
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1552
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1845
2021-03-10T01:06:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmenlerin görüşlerine göre istenmeyen öğrenci davranışları ve geliştirdikleri çözüm önerileri
Kızıl, Arife
Kılıçoğlu, Derya
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
İstenmeyen Öğrenci Davranışı
Sınıf Yönetimi
Disiplin
Eğitim Öğretim
Ortaokul
Student Misbehavior
Classroom Management
Discipline
Education
Elementary School
Amaç: Araştırmanın amacı, ortaokullarda çalışan branş öğretmenlerinin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışlarının neler olduğunun ve öğretmenlerin istenmeyen öğrenci davranışlarına getirdikleri çözüm önerilerinin ortaya çıkartılmasıdır.
Yöntem: Olgu bilim deseninde yapılan nitel araştırmanın çalışma grubunun belirlenmesinde “amaçlı örnekleme” yöntemlerinden “maksimum çeşitlilik örneklemesi”nden yararlanılmıştır. Çalışma grubu, 2018–2019 eğitim–öğretim yılında Ankara ili, Etimesgut ilçesindeki 6 farklı ortaokulda görev yapan 26 branş öğretmeninden oluşmaktadır. Yapılan görüşmeler sonunda elde edilen veriler içerik analizi kullanılarak çözümlenmiş ve yorumlanmıştır. Bulgular: Öğretmenlerin çoğu sınıf yönetimini zamanı etkin kullanma ve eğitim-öğretim etkinliklerinin planlanması şeklinde tanımlamışlardır. Araştırmada en sık karşılaşılan istenmeyen öğrenci davranışı; gürültü yapma, kılık-kıyafet kuralına uymama, saygısızlık, derse ilgisizlik, ödev yapmama ve devamsızlık şeklinde bulunmuştur. Kalabalık sınıflar, öğrencilerin başarı ortalaması, öğretmenlerin tutumu, aile ve çevre bu davranışları etkileyen etmenler olarak belirlenmiştir. Öğretmenlerin istenmeyen davranışları çözmek için genel uyarı, birebir konuşma ve veli görüşmelerini kullandıkları görülmüştür
. Sonuç ve Öneriler: Araştırmada öğretmenlerin karşılaştıkları istenmeyen öğrenci davranışlarının ders işlemeyi engeller nitelikte olduğu görülmüştür. Karşılaşılan bu davranışları çözmek için öğretmenlerin kullandığı yöntemlerin öğrencilerin bireysel özelliklerine göre değiştiği ve olumlu iletişim kurmanın ön planda olduğu araştırma bulgularına göre ortaya çıkmıştır. Ayrıca araştırma sonucunda okulda yapılan veli toplantıları ve Şube Öğretmenler Kurulu Toplantılarında istenmeyen öğrenci davranışlarına
değinildiği ortaya çıkmıştır. Öğretmenlere farklı ilgi ve ihtiyaçlara sahip öğrencilerle etkili iletişim kurma yöntem ve teknikleri hakkında bilgi ve beceriler kazandıracak eğitimler düzenlenebilir. Veli görüşmeleri ve toplantıları haftalık, aylık, yıllık dönemler içinde programlara bağlanabilir ve bu bilgiler velilerle sene başında paylaşılabilir. Ortaya çıkan istenmeyen öğrenci davranışlarının okul ortamında çözülmesi için eylem araştırmaları yapılabilir
Purpose: In this study it was aimed to reveal student misbehaviors faced by branch teachers in elementary schools and find out their suggestions for solution.
Method: This study was carried out through phenomenology method which is one of the methods of qualitative method. Maximum variation sampling method is utilized. The study group consisted of 26 elementary school teachers working in 6 different elementary schools in district of Ankara, Etimesgut in 2018-2019 academic years. Content analysis was used in the analysis of data.
Results: Most of the teachers defined classroom management as effective use of time and planning of educational activities. In this study, the most frequently faced student misbehaviors were noise, dressing inappropriately, being disrespectful, not completing work, and school dropout. Crowded classes, average achievement of students, attitude of teachers, family and environment were determined as factors affecting these behaviors. Warning, one-to-one conversation and parent interviews were used mostly to solve problems by teachers.
Conclusion and Suggestions: In this research, it was seen that students’ misbehavior faced by teachers prevented the education and work. It was found that the methods used by the teachers depend on the individual characteristics of the students and positive communication was used most by the teachers. According to the result of research student misbehaviors were discussed at Parents’ Meetings and Branch Teachers’ Meetings in schools. Trainings can be organized for teachers about effective communication methods and techniques in order to communicate properly with students. Meetings with parents can be organized weekly, monthly or yearly and this information can be shared with parents at the beginning of the year. Action research can be conducted to resolve student misbehavior in the school environment.
2021-03-09
2021-03-09
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1845
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1841
2021-03-10T01:06:45Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Pozitif psikolojik sermaye birey örgüt uyumu ve örgütsel yabancılaşma arasındaki ilişki
Seçilmiş, Gülcan
Şentürk, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Pozitif Psikolojik Sermaye
Birey-Örgüt Uyumu
Örgütsel Yabancılaşma
Öğretmenler
Positive Psychological Capital
Person Organization Fit
Organizational Alienation
Teachers
Amaç: Modern ve kapitalist toplum düzeninde nesnelere verilen değer artmış, insani duyguları azalan birey ise tüketim odaklı bir varlığa dönüşmesiyle kendine, yakın çevresine ve topluma yabancılaşmıştır. Hayatın her alanında var olan örgütlerde de yabancılaşma sorunu, çalışanların olumsuz davranışlarda bulunmasına neden olabilmektedir. Yabancılaşma, insanların yetiştirilmesinde büyük bir rol oynayan eğitim örgütlerinde olunca konunun önemi daha da artmaktadır. Bu noktadan hareketle çalışmanın amacı; öğretmenlerin örgütsel yabancılaşma, birey-örgüt uyumu ve pozitif psikolojik sermaye algı düzeylerin tespit etmek, bu değişkenler arasındaki ilişkiyi saptamak ve araştırmanın sonuçlarına göre örgütsel yabancılaşma sorununa ilişkin çözüm önerileri getirmektir. Yöntem: Bu amaç doğrultusunda öğretmenlerin örgütsel yabancılaşma, bireyörgüt uyumu ile pozitif psikolojik sermaye algıları arasındaki yapısal ilişkileri açıklayan bir model oluşturulmuş ve modeli test etmek için Eskişehir Tepebaşı ilçesi devlet okullarında görev yapan 456 öğretmenden anket yoluyla veriler toplanmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin kişisel niteliklerini tespit edebilmek için frekans ve yüzde değerlerinin normal dağılım oranında olup olmadıklarını belirleyebilmek amacıyla Kolmogorov-Smirnov Testi; gruplar arası farklılıkların belirlenmesi için ise T Testi ve Tek Yönlü Anova Testleri uygulanmıştır. Değişkenler ve alt boyutları arasındaki ilişki ve etkilerin tespiti için Pearson Korelasyon ve Çoklu Doğrusal Regresyon Analizi kullanılmıştır. Son olarak pozitif psikolojik sermayenin, birey-örgüt uyumu değişkeni
aracılığı ile öğretmenlerin örgütsel yabancılaşmalarını yordayıp yordamadığı Sobel Testi ile analiz edilmiştir. Bulgular: Araştırma sonucunda pozitif psikolojik sermaye alt boyutları ile bireyörgüt uyumunun, örgütsel yabancılaşmayı etkileyen anlamlı bir etken olduğu belirlenmiştir. Ayrıca birey-örgüt uyumunun pozitif psikolojik sermaye ile yabancılaşma arasında aracılık etkisi de saptanmıştır. Sonuç: Pozitif psikolojik sermaye alt boyutlarından öz yeterlik boyutu ile bireyörgüt uyumu değişkenlerinin yabancılaşma konusunda kayda değer bir etkisi olduğu öteki boyutların ise kayda değer bir etkide bulunmadığı görülmüştür. Öğretmenlerin örgüte uyumlarının sağlanması ve öz yeterlilik algılarının yükseltilmesi ile davranış değişikliklerin ortaya çıkacağı ve yabancılaşmanın azalacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Purpose: The value given to objects in modern and capitalist social order has increased and the individual with declining humane emotions is a consumer-driven entity that turns away from feelings and alienated from society. The alienation problem in organizations that exist in every area of life may cause employees to have negative behaviors. When estrangement is in education organizations that plays a big role in the upbringing of people, the importance of the subject even increases more. From this point on the aim of this study is; to detect the organizational alienation of teachers, person organization fit and the levels of positive psychological capital perception, to determine the relationship between these variables and to bring solution suggestions to the issue of organizational alienation related to the results of the study. Method: For this purpose, a model has been created which describes the structural relationships between the organizational alienation of teachers, person organization fit and positive psychological capital perceptions in Eskişehir Tepebaşı district public schools and to test the model data were collected from 456 teachers through a survey. Kolmogorov-Smirnov Test was used to determine the personal characteristics of the teachers participating in the research and in order to detect whether frequency and percentage values show normal distribution features; T Test and One Way Anova Tests were used to determine the differences between the groups. For the determination of the relationship between the variables and their sub-dimensions Pearson Correlation and Multiple Linear Regression Analysis were used. Finally, the positive psychological capital was analyzed by Sobel Test, to see if it predicts the organizational alienation of teachers through the person organization fit variable or not.
Results: As a result of the research, positive psychological capital sub-dimensions and person organization fit were determined as a significant factor affecting the organizational alienation. In addition, the mediation effect of person organization fit between positive psychological capital and alienation was also determined. Conclusion and Suggestions: Self-efficacy among the positive psychological capital sub-dimensions and person organization fit variables had a significant effect on the organizational alienation, whereas the others did not. It has been concluded that behavioral changes will emerge and the alienation will be reduced by providing teachers' adaptation to the organization and raising their self-efficacy perceptions.
2021-03-09
2021-03-09
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1841
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1858
2021-03-10T01:05:45Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerinin yeterliklerine ilişkin okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin görüşleri (Eskişehir ili)
Yalçın, Caner
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Yönetici Standartları
Okul Müdürleri
Yönetici Yeterlilikleri
Öğretmenler
Administrator Standards
School Administrators
Proficiency of School Administrators
Teachers
Amaç: Bu araştırmanın amacı okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin yöneticile
rin yeterliliklerine yönelik görüşlerini ortaya koymaktır.
Yöntem: Tarama modelinde olan araştırmanın evreni 2017-2018 Eğitim-
Öğretim yılında Eskişehir merkezde ortaokullarda görev yapan 2325 öğretmen ve 143
okul yöneticisinden oluşmaktadır. Örneklem olarak seçilen okulları belirlerken rastgele
örneklem seçimi modeli kullanılmıştır. Veriler Eskişehir merkez ortaokullarda çalışan
402 öğretmen ve 106 okul yöneticisinin görüşlerinden elde edilmiştir. Araştırma verileri
için “Okul Yöneticileri Yeterlik Envanteri” kullanılmıştır. Toplanan verileri analiz
ederken, t-testi, betimsel istatistikler, ANOVA ve Kolmogorov-Smirnov gibi analizler
den yararlanılmıştır.
Bulgular: Araştırmanın bulgularına göre tüm alt boyutların toplamında öğret
menler okul yöneticilerini kısmen yeterli, okul yöneticileri ise kendilerini yeterli bul
maktadır. Cinsiyet değişkinine göre yapılan karşılaştırmada erkek yöneticilerin “Eğitim
Programı Geliştirilmesi” boyutunda daha yeterli olduğu bulunmuştur. Kıdem değişkeni
ne göre yapılan karşılaştırmada ise kıdemi yüksek olan okul yöneticilerinin “Eğitim
Programı Geliştirilmesi” boyutunda daha yeterli oldukları bulunmuştur. Okul yönetici
lerinin hizmet içi eğitime katılma ve eğitim durumu gibi değişkenlerde kendi yeterlilik
lerine ilişkin karşılaştırmalarda anlamlı farklılık bulunmamıştır. Kadın öğretmenler ise
“Mesleğe Hizmet ” boyutunda erkek yöneticileri daha yeterli bulmaktadır. Mesleki kı
dem değişkeninde ise kıdem düştükçe öğretmenlerin okul yöneticilerini daha yeterli
buldukları ortaya çıkmıştır. Okul yöneticilerini, eğitim düzeyi yüksek olan öğretmenle
rin eğitim düzeyi düşük öğretmenlere göre daha az yeterli gördükleri belirlenmiştir.
Hizmet içi eğitime katılma değişkeninde ise hizmet içi eğitime fazla katılan öğretmenle
rin okul yöneticilerini daha az yeterli buldukları ortaya çıkmıştır.
Sonuç ve Öneriler: Okul yöneticilerinin ve öğretmenlerin görüşleri karşılaştır
dığında, okul yöneticileri kendilerini daha yeterli bulmaktadırlar. Okul yöneticiliğini
profesyonel hale getirilip yöneticilerin yeterlilikleri hizmet içi eğitimler ile veya yüksek
lisans yoluyla geliştirilebilir. Sonuç olarak okul yöneticiliği bir meslek olarak yeniden
tanımlanmalı ve okul yöneticisi seçimi gözden geçirilmelidir.
Purpose: The purpose of the study is to reveal views of school administrators
and teachers about proficiencies of school administrators.
Method: The population of the research designed as a survey method, is compo-
sed of 2325 teachers and 143 administrators working in public secondary schools in the
central districts of Eskişehir in 2017-2018 Academic Year. Random sample selection
model was used to determine the selected schools.The data was obtained from the opi
nions of 402 teachers and 106 administrators working in secondary schools in Eskişe
hir city centre. The data were gathered through “Inventory on Proficiency of School
Administrators”.T-test, descriptive statistics, ANOVA and Kolmogorov-Smirnov were
used in the analysis of the data.
Results: According to the findings of the research, in all dimesions, teachers
find school administrators partially proficient but administrators find themselves profi-
cient. It was found that male administrators are more proficient in “Management of
Educational Program” in comparison with gender. In the comparison according to seni-
ority, it was found that administrators with a high level of seniority were more profici
ent “Management of Educational Program”. Significant differences were not found in
the comparisons of the administrators view in their in-service training and the educatio
nal status. Female teachers find male administrators more proficient in “Service to Pro-
fession” dimesion. In the seniority of the profession, it was found that the teachers fo
und the administrators more proficient as the seniority decreased.It was found that teac
hers who have a high level of education see administrators less profcient than teachers
who have a low level of education. Accorting to in-service training, it was found that
teachers who participated in in-service training more see administrators less proficient.
Conclusion and Suggestions: Comparing the views of school administrators
and teachers, school administrators find themselves most proficient. School administra
tors can be professionalized and administrators’ proficient can be provided with in-
service ways or through a master's degree. As a result, school administrators should be
redefined as a profession and the selecting of school administrators should be reviewed.
2021-03-09
2021-03-09
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1858
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1871
2021-03-10T01:05:40Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmenlikten müdür yardımcılığına geçiş : uyum ve sosyalleşme süreci
Deniz, Veli
Şentürk, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Müdür Yardımcısı
Geçiş
Uyum Süreci
Sosyalleşme Süreci
Assistant Principal
Transition
Adjustment Process
Socialization Process
Amaç: Bu araştırmanın amacı; göreve yeni başlayan okul müdür yardımcılarının yaşadıkları uyum ve sosyalleşme sürecine ışık tutarak bu süreçte karşılaştıkları sorunları tespit etmek ve yaşanan sorunlara yönelik aldıkları desteği ortaya koyarak değerlendirmektir. Yöntem: Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden biri olan olgubilim deseni ile yapılandırılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme tekniği ile belirlenen 19 müdür yardımcısından oluşmaktadır. Veriler çalışma grubunda yer alan katılımcılarla yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler sonucunda toplanarak içerik analizi yaklaşımına göre yorumlanmış ve kategorilere ayrılmıştır. Bulgular: Yeni müdür yardımcılarının birbirinden farklı nedenler ve beklentiler ile bu görevi üstlendikleri anlaşılmıştır. Görevleri esnasında yönetsel, iletişimsel ve bireysel sorunlar yaşadıkları ancak bu sorunlara karşı profesyonel çözüm yolları yerine daha çok sınama yanılma yöntemiyle cevap verdikleri saptanmıştır. Sonuç ve Öneriler: Görev öncesi profesyonel bir hazırlık sürecinden geçmeyen müdür yardımcılarının görevleri esnasında fazla iş yükü ile birlikte farklı sorunlarla karşılaştıkları görülmüştür. Bu nedenle müdür yardımcılarının görevleri ile ilgili uzman yardımına ve rehberliğe ihtiyaç duydukları anlaşılmıştır. Müdür yardımcılarına görevleri öncesi uygulamaya dönük eğitimlerin verilmesi ve görevleri esnasında da insan ilişkileri ve etkili iletişim konularında hizmet içi eğitim çalışmalarının yoğunlaştırılmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Purpose: The aim of this study is to identify the problems faced by the school assistant principals who are new to the office in the process of adjustment and socialization, and to evaluate the support they receive for these problems. Method: The research is structured with a phenomenology pattern which is one of the qualitative research methods. The study group consisted of 19 assistant principals determined by criterion sampling technique. The data were collected by semi-structured interviews and divided into categories according to content analysis approach. Results: It has been understood that the new assistant principals undertake this task with different reasons and expectations. During their duties, they experienced managerial, communicative and individual problems, but instead of professional solutions to these problems, they responded by more trial-and-error method. Conclusion and Suggestions: It was observed that the assistant principals, who had not undergone a professional pre-tasking process, encountered different problems with their excessive workload during their duties. Therefore, it was understood that assistant principals needed expert assistance and guidance on their duties. It was found that there was a need to intensify the in-service trainings on human relations and effective communication issues during their duties.
2021-03-09
2021-03-09
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1871
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2286
2022-01-14T01:00:13Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin güç kaynakları ile öğretmenlerin örgütsel vatandaşlık davranışları ve örgütsel kimlik algıları arasındaki ilişkinin incelenmesi
Çınar, Süheyla Oran
Özen, Hamit
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Örgütsel Güç Kaynakları
Örgütsel Vatandaşlık Davranışı
Örgütsel Kimlik Algısı
Power Sources
Organizational Citizenship Behavior
Organizational Identification
Amaç: Bu araĢtırmanın amacı, ilkokul ve ortaokullarda görev yapan okul müdürlerinin örgütsel güç kullanımları ile öğretmenlerin örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ve örgütsel kimlik algıları arasındaki iliĢkiyi incelemektir. Yöntem: Bu araĢtırmada, örgütsel güç kaynaklarının örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ve örgütsel kimlik algısı arasındaki iliĢkinin tespit edilmesi için iliĢkisel tarama modeli kullanılmıĢtır. ÇalıĢmanın örneklemini EskiĢehir Odunpazarı Ġlçesinde görev yapan 366 ilkokul ve ortaokul öğretmeni oluĢturmaktadır. Bu araĢtırmada veriler “KiĢisel Bilgiler Formu”, “Yöneticilerin Kullandıkları Örgütsel Güç Kaynakları Ölçeği”, “Örgütsel VatandaĢlık DavranıĢı Ölçeği” ve “Algılanan Örgüt Kimliği Ölçeği” ile toplanmıĢtır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel istatistikler, Mann Whitney U testi, Kruskal Wallis testi, Spearman Korelasyon Analizi ve Basit Doğrusal Regresyon Analizi kullanılmıĢtır. Bulgular: Bu araĢtırmada okul müdürlerinin güç kaynaklarının Uzmanlık Gücü (x = 4,04), Kar zmat k Güç (x =3,89), Ödüllend rme Gücü (x =3,87), Yasal Güç (x = 4,17) ve Zorlayıcı Güç (x =3,99) boyutlarında katılıyorum düzeyinde; Öğretmenler n örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarının (x = 3,77) katılıyorum düzeyinde ve. Öğretmenlerin örgütsel k ml k algılarının Yönet m (x =4,02), Öğretmen (x =4,03), Öğrenc (x =4,02) ve Çevre (x =3,78) boyutlarında katılıyorum düzeyinde olduğu görülmüĢtür. AraĢtırmada kullanılan tüm değiĢkenler ve bu değiĢkenlerin alt boyutları arasında pozitif düzeyde anlamlı iliĢkiler olduğu görülmüĢtür. Güç kaynakları ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasındaki korelasyon değeri (r) 0,44 iken; Güç kaynakları ile örgütsel kimlik algısı arasındaki korelasyon değeri (r) 0,71; Örgütsel kimlik algısı ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasındaki korelasyon değeri (r) ise 0,48 olarak ölçülmüĢtür. Güç kaynakları ile örgütsel vatandaĢlık davranıĢı arasında oluĢturulan regresyon modeline göre, güç kaynaklarının öğretmenlerin örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarının %19‟unu açıkladığı; güç kaynakları ile örgütsel kimlik algısı arasında oluĢturulan regresyon modeline göre, güç kaynaklarının öğretmenlerin örgütsel kimlik algılarının %55‟ini açıkladığı görülmüĢtür. Sonuç ve Öneriler: AraĢtırma sonucunda öğretmen algılarına göre okul müdürlerinin örgütsel güç kaynaklarını kullanım düzeylerinin, öğretmenlerin örgütsel vatandaĢlık davranıĢı sergileme düzeylerinin ve örgütsel kimlik algılarının yüksek olduğu görülmüĢtür. Güç kaynakları ile cinsiyet, branĢ, mesleki kıdem ve okul türü arasında anlamlı farklılıklar görülmüĢtür. Erkek öğretmenlerin daha fazla uzmanlık gücü ve karizmatik güç kaynağını hissettikleri; uzmanlık gücünün en fazla Türkçe öğretmenleri tarafından algılandığı, diğer güç türlerinin ise en fazla Sosyal Bilgiler öğretmenleri tarafından algılandığı görülmüĢtür. Örgütsel vatandaĢlık davranıĢı ile branĢ ve okul hizmet süresi arasında anlamlı farklılıklar görülmüĢ; örgütsel kimlik algısı ile yaĢ, branĢ, mesleki kıdem ve okul türü arasında anlamlı farklılıklar olduğu görülmüĢtür. Sosyal bilgiler öğretmenlerinin en çok örgütsel vatandaĢlık davranıĢı sergiledikleri, PDR öğretmenlerinin ise en düĢük örgütsel vatandaĢlık davranıĢı sergiledikleri görülmüĢtür. Ortaokulda görev yapan öğretmenlerin örgütsel kimlik algılarının daha yüksek olduğu görülmüĢtür. AraĢtırmada elde edilen bulguların göz önünde bulundurularak, okul müdürlerinin öğretmenlerin örgütsel vatandaĢlık davranıĢlarını ve örgütsel kimlik algılarını yüksek tutacak bir ortam hazırlaması gerekmektedir. AraĢtırmada elde edilen verilerin daha kapsamlı olabilmesi için farklı okul türleri araĢtırmaya dâhil edilerek eğitim kurumları arasında karĢılaĢtırma yapılabilir.
Purpose: The purpose of this study is to examine the relationship between the school principals‟ use of power sources, teachers‟ organizational citizenship behaviors and organizational identification perceptions. Also, it is to be examined how the power sources predict the organizational citizenship behaviors and organizational identification perceptions. Method: In this study, the relational model was used in order to identify the relationship between the power sources, organizational citizenship behavior and organizational identity perceptions. The sample used in the study is composed of 366 primary and secondary school teacher in Odunpazarı district of Eskisehir. The data was collected from “Personal Info”, “Principals‟ Sources of Organizational Power Scale”, “Organizational Citizenship Behavior Scale” and “Organizational Identification Perceptions Scale”. The data analysis was done with the help of descriptive statistics, Mann Whitney U Test, Kruscal Wallis Test, Spearman Correlation Analysis and Simple Linear Regression Analysis. Results: In this study, principals‟ power sources use have been found at “I agree” level in the dimensions Expert power (x = 4,04), referent power (x =3,89), Reward Power (x =3,87), Leg t mate power (x = 4,17) and Coerc ve power (x =3,99). Teachers‟ organ zat onal c t zensh p behav ors have been found at “I agree” level (x = 3,77). Teachers‟ organizational identification perceptions have been found at “I agree” level in the dimensions “Andministration (x =4,02), Teacher (x =4,03), Student (x =4,02) and Environment (x =3,78). It has been seen that there are positive correlatios between all the variables used in the study and the sub-dimensions of the variables. The correlation value betwen the power sources and organizational citizenship behavior is 0,44; the correlation value betwen the power sources and organizational identification is 0,71 and the correlation value betwen the organizational identification and organizational citizenship Behavior is 0,48. The regression model shows that power sources explain the %19 of teachers‟ organizational citizenship behaviors and the %55 of teachers‟ organizational identification perceptions. Conclusion and Suggestions: At the end of the study, it has been seen that the principals‟ use of organizational power sources, teachers‟ organizational citizenship behaviors and organizational identification perceptions are at high level. There are statistically significant differences between the power sources and gender, branch of teachers, seniority of the teachers, and school type. Male teachers feel much expert power and referent power than female teachers; Turkish language teachers feel the most expert power while the Social Studies teachers feel the most of the other four power sources. Statistically significant differences have been seen between the branch and the period of service and the organizational citizenship behaviors. There are significant differences between age, branch, seniority of the teacher, school type and the organizational identification perceptions. Social studies teachers exhibit the most organizational citizenship behaviors, while the psychological counseling and guidance teachers exhibit the least. Teachers in secondary schools have higher organizational identification perceptions. Considering the results of the study, principals have to prepare the best environment for the teachers so that they can have a higher organizational citizenship behaviors and organizational identification perceptions. In order to have a more broad view of the data, this research can be conducted in different school types so as to compare the results.
2022-01-13
2022-01-13
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2286
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1879
2021-03-10T01:05:58Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticileri ve öğretmenlerin okul toplantılarına ilişkin görüşleri
Karaman, Yasemin Ayar
Kılıçoğlu, Derya
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Okul Toplantıları
Karar Alma Süreci
Karara Katılım
School Meetings
Decision Making Process
Participation In Decision
Amaç: Araştırmanın amacı, okul yöneticisi ve öğretmenlerin, okul toplantıları hakkındaki görüşlerini saptamaktır. Yöntem: Araştırmada, nitel veri toplama yöntemlerinden durum (örnek olay) çalışması tercih edilmiştir. Eskişehir’de sık toplantı yaptığı belirlenen bir ortaokul araştırma için seçilmiş, burada görev yapmakta olan 2 yönetici ve 15 öğretmenden oluşan çalışma grubuyla, yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak, yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen verilere içerik analizi uygulanmıştır. Bulgular: Okul yöneticileri için okul toplantıları önemli ve işlevsel iken; öğretmenlerin çoğu için verimsiz ve amacına hizmet etmez niteliktedir. Okul yöneticileri, öğretmenlerin katılımına uygun ortamı hazırladıklarını ve katılıma değer verdiklerini belirtirken; öğretmenlerin çoğu karara yeterince katılamadıklarını ve özgürce konuşacakları bir ortamı bulamadıklarını belirtmişlerdir. Okul yöneticileri kararları öğretmenlere danışarak aldıklarını; öğretmenlerin çoğu ise kararların çoğunlukla toplantı öncesinde alındığını belirtmişlerdir. Okul yöneticileri için toplantılar karar alınan; öğretmenler için alınmış kararların iletildiği yerlerdir. Sonuç ve Öneriler: Okul yöneticileri ve öğretmenler, okul toplantılarının işlevselliği, planlanması, karar alma süreçleri, sorunları ve karara katılıma etki eden faktörler gibi konularda farklı fikirlere sahiptir. Okul yöneticileri, katılımı arttıracak ortamlar yaratmalı ve katılımcı liderlik özelliklerini geliştirmelidir. Öğretmenler de çalıştıkları kurumlarda, kararların demokratik yolla alınması ve fikirlerini özgürce söyleyebilecekleri ortamlar yaratılması için daha talepkar ve kararlı olmalıdırlar. Okul yöneticileri, katılımcı karar verme ve karar alma teknikleri konusunda eğitimler yoluyla geliştirilmelidir.
Purpose: The purpose of the study was to examine views of school principals and teachers about school meetings. Method: As a research method, case study design, one of the qualitative research methods was applied in the study. A secondary school with high numbers of school meetings was chosen for this study in Eskişehir. The study group consisted of 2 school principals and 15 teachers currently working at this school. By using semistructured interview questions, face to face interviews were done with participants. The data was analysed with content analysis method. Results: The results showed that while the school meetings are meaningful and functional for school principals, they don’t mean the same thing for teachers. The school principals thought that they prepare the suitable conditions for teachers’ participation and make them feel their opinions are valuable for school. However teachers think they can neither participate in decision-making processes adequately nor find suitable setting for freedom of thought. The school principals stated that they take decisions by consulting teachers’ opinions but teachers state that decisions have already been taken before school meetings. School meetings were believed to be the place of decision making for school principals but the place of declaring them for teachers. Conclusion and Suggestions: School principals and teachers have different views about functionality of school meetings, planning of meetings, decision-making processes, factors which affect decision-making, problems of meetings. School principals should create more participative settings and improve their participative leader traits. Teachers should be more determined and demanding for taking decisions democratically and creating suitable settings for freedom of thought. School principals must improve their skills about participative decision making and decision making techniques through workshops.
2021-03-09
2021-03-09
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1879
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1884
2021-03-10T01:05:57Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretim liderliği, örgütsel destek, iş doyumu ve örgütsel bağlılık üzerine bir modelleme çalışması
Oktar, Çiğdem
Aydoğdu, Elif
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Öğretim Liderliği
Örgütsel Destek
İş Doyumu
Örgütsel Bağlılık
Instructional Leadership
Organizational Support
Job Satisfaction
Organizational Commitment
Amaç: Bu araştırmanın amacı, öğretmenlerin, müdürlerin sergilediği öğretimsel liderlik davranışları, algılanan örgütsel destek, iş doyumu ve örgütsel bağlılık algıları arasındaki ilişkileri ele alan teorik modelleri test etmektedir. Yöntem: Bu araştırmada öğretim liderliği, algılanan örgütsel destek, iş doyumu ve örgütsel bağlılık arasındaki ilişkinin tespit edilmesi için ilişkisel model kullanılmıştır. Çalışmanın ana uygulama örneklemini Kütahya ilinde bulunan ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan 462 öğretmen oluşturmaktadır. Bu araştırmada veriler Minnesota İş Doyumu Ölçeği, Örgütsel Bağlılık Ölçeği, Algılanan Örgütsel Destek Ölçeği ve Öğretim Liderliği Ölçeği ile toplanmıştır. Araştırmada veri toplama aracıyla elde edilen verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik ortalama, t-testi, Mann Whitney U, ANOVA, Kruskal Wallis ve korelasyon analizi kullanılmıştır. Ölçeklerin yapı geçerliliğinin sağlanmasında doğrulayıcı ve açımlayıcı faktör analizi yapılmış; yapısal eşitlik modelinin test edilmesinde ise Path analizinden yararlanılmıştır. Söz konusu analizlerde LISREL ve SPSS programlarından faydalanılmıştır. Bulgular: Bu araştırmada öğretim liderliği ve algılanan örgütsel destek, doğrudan iş doyumunu; iş doyumunun da yine doğrudan duygusal bağlılığı, devam bağlılığını ve normatif bağlılığı etkilediği varsayılarak oluşturulan ilk model doğrulanmıştır. Buna göre öğretim liderliğinin iş doyumunu, algılanan örgütsel desteğin iş doyumunu, iş doyumunun ise duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılığı olumlu yönde anlamlı bir şekilde etkilediği bulunmuştur. Ayrıca öğretim liderliği ve algılanan örgütsel desteğin iş doyumu üzerinden duygusal bağlılığı, devam bağlılığını ve normatif bağlılığı olumlu yönde etkilediği bulunmuştur. Oluşturulan ikinci modelde, öğretim liderliğinin, algılanan örgütsel desteği; algılanan örgütsel desteğin iş doyumunu, duygusal bağlılığı, devam bağlılığını ve
normatif bağlılığı; iş doyumunun da duygusal bağlılığı, devam bağlılığını ve normatif bağlılığı doğrudan etkilediği varsayılmıştır. Bu modelde algılanan örgütsel destek ile devam bağlılığı arasındaki ilişkinin anlamsız çıkması nedeniyle model bu ilişki kaldırılarak tekrar test edilmiş ve ilişkilerin anlamlı olduğu görülmüştür. Oluşturulan bu modelde öğretim liderliğinin algılanan örgütsel desteği pozitif etkilediği, algılanan örgütsel desteğin iş doyumu, duygusal bağlılık ve normatif bağlılığı artı yönde etkilediği, iş doyumunun da duygusal bağlılık, devam bağlılığı ve normatif bağlılığı olumlu yönde etkilediği bulunmuştur. Bununla birlikte öğretim liderliğinin, algılanan örgütsel destek üzerinden iş doyumunu, duygusal bağlılığı ve normatif bağlılığı olumlu etkilediği; iş doyumu üzerinden de duygusal bağlılığı, devam bağlılığını ve normatif bağlılığı olumlu yönde etkilediği görülmüştür. Sonuç ve Öneriler: Araştırmada doğrulanan birinci model; müdürlerin öğretim liderliği ve öğretmenlerin algıladıkları örgütsel desteğin, iş doyumu üzerinden öğretmenlerin kuruma bağlılıklarının arttırdığını göstermektedir. İkinci modelde ise müdürlerin sahip olduğu öğretim liderliği davranışları, iş doyumu ve algılanan örgütsel destek üzerinden çalışanların bağlılığını arttırdığı gözlenmektedir. Bu bakımdan müdürlerin öğretim liderliği davranışları ve çalışanlarına destekleyici ortamın nasıl oluşturulacağı konusunda bilgilendirilmesi önerilebilir.
Purpose: The aim of this study is to test the theoretical models that address the relationships among teacher’s perceptions of instructional leadership behaviors of principals, organizational support, job satisfaction and organizational commitment. Method: In this research, relational model was used to determine the relationship between instructional leadership, perceived organizational support, job satisfaction and organizational commitment. The sample of the study consists of 462 primary, secondary and high school teachers who work in Kütahya province of Turkey. In this study, the data were collected by the Minnesota Job Satisfaction Scale, Organizational Commitment Scale, Perceived Organizational Support Scale and the Instructional Leadership Scale developed for this study. Frequency, percentage, arithmetic mean, t-test, Mann Whitney U, ANOVA, Kruskal Wallis, correlation analysis were used for data analysis. Path analysis was used to verify the construct validity of the scales and to test the confirmatory and exploratory factor analysis and the structural equation model. LISREL and SPSS programs were used in these analyzes. Results: The first model, which was created by assuming that 'Instructional leadership and perceived organizational support' directly affect 'job satisfaction' and job satisfaction also directly affects affective commitment, continuance commitment and normative commitment was verified. Accordingly, it has been found that instructional leadership affects job satisfaction, perceived organizational support affects job satisfaction and job satisfaction significantly affects affective commitment, continuance commitment and normative commitment. In addition, it was found that instructional leadership and perceived organizational support positively affect the affective commitment, continuance commitment and normative commitment through job satisfaction.
In the second model, instructional leadership directly affects perceived organizational support; perceived organizational support directly affects job satisfaction, affective commitment, continuance commitment, and normative commitment; it is assumed that job satisfaction also affects the affective commitment, continuance commitment and normative commitment through a direct effect. In this model, the relationship between perceived organizational support and continuance commitment was not significant. Therefore, the model that was created without this relationship was retested and the newly created model was found to be meaningful. In this model, it was found that instructional leadership had a positive effect on perceived organizational support, perceived organizational support had positive effect on job satisfaction, affective commitment and normative commitment, and job satisfaction had positive effects on affective commitment, continuance commitment and normative commitment. In addition, it has been shown that instructional leadership positively affects job satisfaction, affective commitment and normative commitment through perceived organizational support; affective commitment, continuance commitment and normative commitment were found to be positively influenced by job satisfaction. Conclusion and Suggestions: In the first model verified in the study, it was found that the leadership of the principals and the teachers' perceptions of organizational support increased the commitment of teachers to the institution through job satisfaction. In the second model, it increases the commitment of the employees to the organization through the instructional leadership behaviors of the managers, job satisfaction and perceived organizational support. In this respect, it can be suggested that principals should be informed about instructional leadership behaviors and how to create a supportive environment for their employees.
2021-03-09
2021-03-09
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1884
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1902
2021-03-10T01:06:07Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerinin küresel vatandaşlık tutumlarının incelenmesi
Günaydın, Hasan
Kılıçoğlu, Derya
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi
Küresel Vatandaşlık
Küresel Vatandaşlık Ölçeği
Küreselleşme
Okul Yöneticileri
Global Citizenship
Global Citizenship Scale
Globalization
School Administrators
Amaç: Bu araştırmanın amacı ilköğretim ve ortaöğretim okullarında çalışmakta olan yöneticilerin küresel vatandaşlık düzeylerini belirlemek; cinsiyet, branş, mesleki kıdem, lisansüstü eğitim, okul türü, yurtdışına çıkma durumu, siyasete ilgi düzeyi, sivil toplum örgütlerine üyelik ve sosyal sorumluluk projelerine katılım durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığını tespit ederek; küresel vatandaşlığa yükledikleri anlama yönelik araştırma yapmaktır. Araştırmanın nitel kısmında yöneticilerin küresel vatandaşlığa ilişkin görüşlerini derinlemesine ortaya koymak amacıyla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Yöntem: Bu çalışmada karma yöntem kullanılmıştır. Çalışmada karma yöntem modellerinden açımlayıcı sıralı karma yöntem deseni seçilmiştir. Araştırma verileri 2018-2019 öğretim yılı güz ve bahar döneminde, Eskişehir il merkezinde yer alan ilköğretim-ortaöğretim kurumlarındaki yöneticiler arasından tabakalı örnekleme yöntemi (okulların sosyo-ekonomik durumu baz alınarak) aracılığıyla seçime gidilmiş, 223 yöneticiye ulaşılarak veri toplama aracı olarak Morais ve Ogden (2011) tarafından geliştirilen, “Küresel Vatandaşlık Ölçeği” ile katılımcıların demografik özelliklerini tespit etmek için araştırmacı tarafından geliştirilen kişisel bilgi formu uygulanmıştır. Araştırmanın nitel boyutu ile ilgili çalışma grubu maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemine göre oluşturulmuştur. Bu kapsamda 20 yönetici çalışma grubuna katılımcı olarak alınmıştır. Bulgular: Araştırmanın nicel basamağında; okul yöneticilerinin küresel vatandaşlık düzeylerinin çalışmakta olduğu ve öğrenim gördüğü okul türü, branş dağılımı, yaş, cinsiyet, mezuniyet ve sivil toplum örgütlerine katılım durumlarına göre anlamlı bir farklılık yaratmaz iken sosyal sorumluluk projelerine katılım durumuna, yurt dışına çıkmış olma durumuna ve siyasete olan ilgilerine göre anlamlı farklılık oluşturduğu görülmüştür. Araştırmanın nitel sonuçlarına göre; Araştırmaya katılan yöneticilerin tamamının dünyada küresel bir eşitsizlik olduğu konusunda aynı fikirde olduğu, küresel bağlamda insanların hak ettiği ödüllendirme ve cezayı alamadığı, bu konularda adaletli olunmadığı, sosyal adalet düzenine ilişkin adil olarak dağıtılmayan sosyal adalet anlayışı mevcut olduğu, küresel konularda farkındalık oluşturulması için düzenlenen etkinlik ve faaliyetlerde 4 yöneticinin dışında ki herkesin görüşlerini rahatça ifade edebileceği, sivil toplum örgütlerine üyelik konusunda, mesleki hakları savunmak için üye olunduğu, evrensel bilince sahip öğrencilerin yetiştirilmesinde küresel çapta güncellenebilir konuların müfredatlara yerleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Sonuç ve Öneriler: Küresel vatandaşlığın tüm öğretim düzeylerine yönelik eğitim etkinliklerinde yer alması gerektiği ve küresel eğitimin istenen seviyede gerçekleştirilmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiği belirlenmiştir. Okul yöneticilerinde küresel farkındalığının oluşması bağlamında okullarına yönelik küresel vatandaşlık eğitimi verilmeli, seminer, kurs, sempozyum, yurtdışına yönelik proje, gezi gözlem, etkinlik faaliyetlerine katılabilmelerine ayrıca, lisans ve lisans öncesi dönemde bu eğitimin verilerek yabancı dil ile desteklenmesinin gereğine vurgu yapılmıştır.
Purpose: The aim of this study is to determine the global citizenship levels of the managers working in primary and secondary schools; gender, branch, professional seniority, graduate education, type of school, going abroad, level of interest in politics, membership in non-governmental organizations and social responsibility projects by determining whether the differentiation of the situation; according to differentiated determinations by doing interviews. In the qualitative part of the research, interviews were conducted in order to reveal the views of the managers on global citizenship. Method: In this study, mixed method was used. In this study, an exploratory sequential mixed method design was chosen from mixed method models. Research data In the 2018-2019 academic year, in the fall and spring semesters, a selection was made through the stratified sampling method (based on the socio-economic status of the schools) among the administrators in the primary and secondary schools in the city center of Eskişehir. In order to determine the demographic characteristics of the participants, a personal information form developed by Morais and Ogden (2011) was used as a data collection tool. The qualitative dimension of the study was formed according to the criterion sampling method from the sample group. In this context, 20 school principals were included in the study group. Results: According to the research results quantitatively; While school administrators have a low level of global citizenship perception in terms of demographic variables, the level of school, branch distribution, age, gender, graduation and participation in non-governmental organizations does not make a significant difference in the level of participation in social responsibility projects. It has been observed that there is a significant difference according to the foreign countries and their interest in politics. In the qualitative step of the research; It was stated that all of the managers who participated in the research agreed that there is a global inequality in
the world, and that in the global context, people do not receive the reward and punishment they deserve. Conclusion and Discussion: It should take part in educational activities for all teaching levels of global citizenship and Turkey are not performed at the desired level global education school principals receive any education for global citizenship education throughout the educational life of the negativity is determined. In the context of global awareness, the school principals should be given global citizenship education for their schools, seminars, courses, symposiums, projects abroad, excursion observation, participation in the activities activities, and the need to support this course in the undergraduate and pre-license period by giving a foreign language.
2021-03-09
2021-03-09
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1902
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1906
2021-03-10T01:06:58Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Yükseköğretim örgütlerinde güç bağlamında akademik dışlanmışlık kavramının incelenmesi
Polat, Gökhan
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri
Dışlanma
İşyerinde Dışlanma
Örgütsel Güç
Ostracism
Workplace Ostracism
Organizational Power
Amaç: Bu araştırma, Türkiye’de yükseköğretim kurumlarında görev yapan öğretim elemanlarının güç bağlamında akademik dışlanmışlık algılarının incelenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda katılımcıların algılarına göre dışlanmışlık düzeyleri ve bölüm başkanları ya da idarecilerin kullandıkları güç türleri belirlenmeye çalışılarak örgütsel güç faktörleri ile dışlanma arasında bulunan ilişki ve yordama düzeyleri belirlenmeye çalışılmıştır. Yöntem: Araştırmada güç bağlamında akademik dışlanmışlık kavramının incelenmesi amacıyla korelasyonel desen kullanılmıştır. 2016-2017 yılları içerisinde Türkiye'de yükseköğretim kurumlarında profesör, doçent, doktor öğretim üyesi, araştırma görevlisi ve öğretim görevlisi olarak çalışan öğretim elemanları evren olarak belirlenmiştir. Bu nedenle 2017 yılının Nisan ayında farklı üniversitelerde ve belirtilen kadrolarda görev yapan yaklaşık 25.000 öğretim elemanına elektronik posta yoluyla ulaşılmak istenmiş olup çalışma grubu olarak geri dönüt alınabilen 725 öğretim elemanı belirlenmiştir. Çalışmada veri toplamak için Ferris, Brown, Berry ve Lian (2008) tarafından geliştirilen ve 13 maddeden oluşan 5'li Likert tipinde uygulanan ‘İşyerinde Dışlanma Ölçeği’ ve Altınkurt ve Yılmaz (2013) tarafından geliştirilen ve 40 maddeden oluşan 5'li Likert tipinde uygulanan ‘Okullarda Örgütsel Güç Ölçeği’ kullanılmıştır. Çalışma soruları kapsamında dışlanmışlık ve güç kavramları arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla t-testi, ANOVA, korelasyon analizi ve çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Bulgular: Araştırmada katılımcıların örgütsel güç türleri algılarına göre çalıştıkları kurumlardaki bölüm başkanı ya da idarecilerin en çok yasal gücü kullandıkları görülmüştür. İş yerinde dışlanma algıları güç bağlamında düşük düzeyde görülmektedir. Katılımcıların örgütsel güç türleri algılarının iş yerinde dışlanma algılarını yordama düzeyini saptamak amacıyla gerçekleştirilen çoklu regresyon analizi sonuçları incelendiğinde örgütsel güç faktörlerinin katılımcıların iş yerinde dışlanma algılarının ortalamasını yordama gücü istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Örgütsel güç faktör puanlarının katılımcıların iş yerinde dışlanma algılarının ortalamasının %2’sini açıklayabildiğini, %98’lik kısmının ise diğer değişkenlerle açıklanabileceği saptanmıştır. Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t-testi sonuçları incelendiğinde ‘Zorlayıcı Güç’ faktörünün ‘Dışlanma’ üzerinde anlamlı bir yordayıcı olduğu görülmekte olup dışlanma varsayısının %14’ünü açıklamaktadır. Sonuç ve Öneriler: Katılımcıların algılarına göre görev yaptıkları birimlerde en çok karşılaştıkları güç türünün ‘Yasal Güç‘ olarak görülmektedir. Bunun nedeni olarak yükseköğretim kanununun yöneticilere verdiği geniş yetkiler olduğu sanılmaktadır. Kurum türü değişkenine göre bakıldığında katılımcıların algıladıkları güç türlerinden ‘Ödül Gücü’ değişkeninin enstitülerde çalışan katılımcılarla yüksekokullarda çalışan katılımcılar arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmektedir. Bunun da nedeni; enstitülerde görev yapan öğretim elemanlarının çoğunlukla araştırma görevlisi olması olarak düşünülmektedir. ‘Yasal Güç’ ve ‘Dışlanma’ algısının yüksekokullarda çalışan katılımcılarda; ‘Ödül gücü’ ile beraber ‘Karizma Gücü’ ve ‘Uzmanlık Gücü’ değişkenlerinin de enstitülerde çalışan katılımcılarda daha fazla algılandığı görülmektedir. Fakültelerde görev yapan katılımcıların algılarına göre ‘Zorlayıcı Güç’ diğer güç türlerine göre daha yüksek düzeyde algılanmaktadır.
Purpose: The study aims to examine the perceptions of the predictive power of academic ostracism levels of higher education instructors with respect to their perceptions about the organisational power types in higher education institutions. Thus, the perceptions of the power bases and ostracism levels of academicians working in higher education institutions in Turkey have been tried to be defined and the correlation and predictive power of these variables have been tried to be explained. Method: In relation with the aim of the study correlative pattern is used in order to define the levels of academicians’ academic ostracism and organisational power perceptions. The population of the study is the higher education instructors in Turkey who work as professors, associate professors, assistant professors, research assistants, lecturers and instructors in the academic year of 2016-2017. The study group comprises of 725 academicians who responded to the questionnaires among approximately 25.000 academicians working in different higher education institutions and in the abovementioned positions that the researcher wanted to contact via e-mail in the context of the study. To collect the data, the ‘Workplace Ostracism Scale’ including 13 items in the form of a 5 point Likert type scale which was developed by Ferris vd. (2008) and the ‘Organisational Power Scale’ including 40 items in the form of a 5 point Likert type scale which was developed by Altınkurt and Yılmaz (2013) have been utilized. In order to analyse the data, difference tests, correlation analysis and linear regression analysis have been employed. Results: According to the data analysed about the perceptions of academicians on the power bases, legitimate power has been found to be the most common power type that they encounter. The ostracism perceptions of the academicians, on the other hand, are rather low. When the results of multiple regression analysis are examined
which was conducted in order to identify the predictive power levels of workplace ostracism perceptions of the academicians working in higher education institutions with the organisational power types, the predictive power of the workplace ostracism perception levels of academicians working in higher education institutions with respect to the organisational power factors is statistically meaningful. The organisational power factor scores are found to explain the 2% of the workplace ostracism perception means of the academicians working in higher education institutions, whereas the 98% of them can be explained by other factors. When the t-test results are examined which has been conducted with respect to the significance of regression coefficient, the coercive power factor is a meaningful predictive over ostracism and it predicts the 14% of the ostracism hypothesis. Conclusion and Suggestions: In relation with the participants’ perceptions of organizational power bases, the reason for the fact that the ‘Legitimate Power’ factor is high is supposed so because of the vast authority the higher education law has given to the administrators in higher education institutions. According to the institution type, the ‘Reward Power’ is high in the institutes because it is assumed that a great majority of the staff are composed of research assistants. ‘Legitimate Power’ and ’Ostracism’ are perceived mostly in pre-undergraduate schools whereas ’Reward Power’ and ’Referent Power’ are perceived mostly in graduate schools. In undergraduate schools, ‘Coercive Power’ is perceived mostly.
2021-03-09
2021-03-09
2019
2019
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1906
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3658
2022-07-07T00:00:52Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
On Yedinci Mili Eğitim Şurasında alınan kararlara ilişkin okul yöneticileri ve ilköğretim müfettişlerinin görüşleri (Eskişehir örneği)
Uysal, Şengül
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Bilimleri Enstitüsü Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı
Milli Eğitim Şurası
Karar Alma
Planlama
Bu araştırmanın amacı, 13- 17 Kasım 2006 tarihinde gerçekleşen 17. Milli Eğitim Şurası kararlarına ilişkin okul yöneticileri ve ilköğretim müfettişlerinin görüşlerini ortaya koyabilmektir. Araştırmada, 17. Milli Eğitim Şurası kararları ve karar süreci karar alma ve planlama esasları açısından değerlendirilmiş, alınan kararların mevcut Milli Eğitim sorunlarına ne ölçüde çözüm üretebileceği ve güncel ve önemli konulara yer verebildiği belirlenmeye çalışılmıştır.
Milli Eğitim Şuraları, Türk Milli Eğitiminin seçkin temsilcilerinin katılımlarıyla gerçekleşen önemli bir danışma organı olarak, eğitim sisteminde önemli bir yere sahiptir. Araştırma, Milli Eğitim Şuralarının ve alınan kararların gözden geçirilerek, 17. Milli Eğitim Şurasında alınan kararların uygulanmasına ilişkin ortaya çıkabilecek problemlerin saptanması ve işlerliğinin katılımcıların görüşleri doğrultusunda incelenmesi bakımından önemlidir.
Bu araştırma tarama modelinde betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın evrenini 2007- 2008 öğretim yılı bahar döneminde Eskişehir Merkez İlçeye bağlı ilköğretim ve ortaöğretim okullarında görev yapan 350 okul yöneticisi ile Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürlüğü İlköğretim Müfettişliği Başkanlığına bağlı çalışan 36 ilköğretim müfettişi oluşturmaktadır.
Araştırma bulgularına göre, Milli Eğitim şuralarının, etkin ve işlevsel bir karar organı olarak algılandığı tartışmalıdır. Uygulamada yaşanan aksaklıkları gidermek amacıyla, Bakanlık bünyesinde şura kararlarının uygulamaya aktarılması ve izlenmesinden sorumlu bir birimin oluşturulması düşüncesine geniş ölçüde katılım olmuştur. Şura kararlarının güncel eğitim sorunlarına ışık tuttuğu ancak, mevcut eğitim sorunlarını çözme ve toplumsal beklentileri karşılama konusunda problemlerin yaşandığı sonucuna ulaşılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Milli Eğitim Şurası, karar alma, planlama.
The aim of this research is to analyse the opinions of school principals and supervisors about the decisions of the seventeenth National Educational Council carried out on 13- 17 November 2006 in terms of decision making and planning principles. This study tries to investigate whether the decisions of the seventeenth National Educational Council could produce solutions for the educational problems which are current and important.
National Educational Council is a very important educational policy organ which makes national educational policies. It is crucial to analyse whether the decisions made could be implemented or not and how important and current problems were analysed.
General survey model has been applied in this research. This study was realized in 2007- 2008 academic year among 350 school principals employed in public primary and high schools and 36 of supervisors employed in Province Office of National Education.
Having analysed the data, according to the findings, it is disputable that National Educational Councils are effective and functional decision making organs. To solve the problems related to the implementation of the decisions, it is proposed to form a new department which will control the implementation and give feedback. In addition, decisions made by the last council address to the current educational matters but there are problems related to the solutions of these matters and social expectations.
2022-07-06
2022-07-06
2008
2008
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3658
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2423
2022-01-25T01:00:18Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okulu müdürlerinin vizyoner liderlik özelliklerine sahip olmaları ile öğretmenlerin örgütsel adanmaları arasındaki ilişki
Babil, Fatma
Şişman, Mehmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Liderlik
Vizyon
Vizyoner Liderlik
Örgütsel Adanma
Liderlik
Vizyon
Vizyoner Liderlik
Örgütsel Adanma
Leadership
Vision
Visionary Leadership
Organizational Commitment
Bu çalışmanın amacı, ilköğretim okulu müdürlerinin vizyoner liderlik özelliklerine sahip olmaları ile öğretmenlerin örgütsel adanmaları arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Tarama modelindeki çalışmanın evrenini, 2008-2009 öğretim yılında Eskişehir il merkezindeki 122 resmi ilköğretim okulunda görev yapan 3061 öğretmen oluşturmuştur. Çalışmanın örneklemini ise, evrenden “rassal örneklem” yöntemi ile seçilen 25 resmi ilköğretim okulunda görev yapan, 400 ilköğretim öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırma için gerekli veriler, Sabancı (2007) tarafından geliştirilen “okul müdürlerinin vizyoner liderlik yeterlikleri anketi” ve Mowday and et al (1979) tarafından geliştirilen ve Turan (1998) tarafından Türkçe’ye uyarlanan, “okula adanma” ölçeği ile elde edilmiştir. SPSS 11,5 istatistik programı kullanılarak çözümlenen veriler, t- testi, tek yönlü varyans analizi ve korelasyon teknikleri ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda, öğretmenlerin görüşlerine göre, ilköğretim okulu müdürlerinin orta düzeyde vizyoner liderlik özelliklerine sahip oldukları saptanmıştır. Araştırmada, ilköğretim okulu müdürlerinin vizyoner liderlik özelliklerine sahip olmaları ile öğretmenlerin örgütsel adanmaları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Öğretmenlerin, ilköğretim okulu müdürlerinin vizyoner liderlik özelliklerine sahip olmalarına ilişkin görüşleri arasında sadece cinsiyet değişkenine göre istatistiksel bakımdan anlamlı bir farklılık olduğu saptanmıştır. İlköğretim okulu öğretmenlerinin, örgütsel adanmalarına ilişkin görüşleri arasında, kişisel özelliklerine göre istatistiksel bakımdan anlamlı bir farklılık saptanmamıştır.
The purpose of this study was to investigate the relationship between organizational commitment of teachers and visionary leadership skills of elementary school principals. The sample included 3061 teachers in 122 public elementary schools in Eskişehir in the 2008-2009 academic year. There were 400 random selected elementary school teachers in 25 public schools. The leadership questionnaire was developed by Sabancı’s (2007) publication entitled as “The Visionary Leadership Proficiency Questionnaire of School Principals” and commitment questionnaire was developed by Mowday et al. (1979) in their publication entitled as “The Commitment to School”. The first questionnaire was adapted into Turkish by Turan (1998). The data was analysed by using SPSS 11,5 statistics program and results were compared with “t” tests, analysis of variance and pearson correlation coefficient. The results indicated that school principals had a medium–level visionary leadership skills based on teachers’ opinions. No significant relationship was found between the commitment of school teachers and visionary leadership skills of elementary school principals. However, only a significant difference was found in terms of gender on visionary leadership skills of elementary school principals. No significant difference was found on the commitment levels of teachers in terms of personal characteristics.
2022-01-24
2022-01-24
2009
2009
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2423
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3812
2022-07-26T00:00:31Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okul yöneticilerinin şiddet türlerine yönelik görüşleri ve şiddetle başa çıkma yöntemleri
Dönmez, Ayşe
Çubukçu, Zühal
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Şiddet Olgusu
Okulda Öğrenciler Arasında Karşılaşılan Davranış Biçimleri Ölçeği
Okullarda Şiddet
Mann Whitney-U
Kruskal Wallis-H
Şiddet olgusu, günümüz toplumunun önemli bir sorunudur. Okullarda şiddet
ise gün geçtikçe artmakta ve önemli bir sorun haline gelmektedir. Okulda şiddet,
okul iklimi üzerinde olumsuz sonuçlar üreten, öğrencilerin öğrenme süreçlerine zarar
veren, onların gelişimlerini engelleyen, saldırganlık ve suç benzeri davranışları
tanımlamayan ve sosyoloji, psikoloji disiplinleri içerisinde ele alınan önemli
konulardan biridir.Bu araştırmada ilköğretim okullarında görev yapan yöneticilerin
şiddet türlerine yönelik görüşleri ve şiddetle başa çıkmada kullandıkları yöntemleri
ortaya koymak amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini, 2008-2009 öğretim yılında
Eskişehir il merkezinde bulunan 122 ilköğretim okulunda görev yapan ilköğretim
okul yöneticileri oluşturmaktadır. Araştırma nicel ve nitel yöntem bir arada
kullanılmış; nicel veriler “Okulda Öğrenciler Arasında Karşılaşılan Davranış
Biçimleri Ölçeği” ile nitel veriler ise yarı yapılandırılmış görüşme yoluyla
toplanmıştır. Nicel verilerin analizinde yüzde, aritmetik ortalama ve standart sapma
değerleri hesaplanmış, araştırmanın alt amaçlarına yönelik olarak Mann Whitney-U
ve Kruskal Wallis-H testi kullanılmıştır. Nitel veriler ise frekans analizi ve betimsel
çözümleme tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara
göre; ilköğretim okul yöneticileri öğrenciler arasında en fazla sözel şiddet türünün
görüldüğünü belirtmişlerdir, bedensel şiddet türünde, cinsiyetleri açısından kadın
yöneticilerin lehine, cinsel şiddet türünde, yöneticilerin görevleri açısından müdür
yardımcısı yöneticilerin lehine, cinsel, duygusal ve bedensel şiddet türlerinde mesleki
kıdem değişkenine göre, duygusal şiddet türünde ise mezun oldukları öğretim
kurumuna göre anlamlı farklılık saptanmıştır. Yarı yapılandırılmış görüşme
sonuçlarına göre ilköğretim okul yöneticileri, okulda şiddet olaylarını azaltmak için
sosyal, sportif ve kültürel etkinliklerin sayısını arttırmaktadır. Milli Eğitim
Bakanlığı‟ndan beklentileri ise görsel ve yazılı medyadaki şiddetin azaltılmasıdır.
Violence is a major problem of today‟s society. Violence in schools is
increasing every day and becoming a serious problem. School violence is considered
in diciplines such as sociology and psychology, is one of the most important issue
that produce negative consequences on the school climate, harm student‟s learning
processes and prevent their development and also does not identify behavior,
aggression and crimes. This study aims to investigate the opinions of primary school
administrators on school violence, type of violent behavior among students, The
study was conducted in 2008-2009 academic year on primary school administrators
who work at 122 primary schools in Eskisehir city center. In this study qualitative
and quantitative approaches, was used; quantitative data was collected through a
questionnaire and qualitative data was collected using semi-structured interviews. To
support quantitative data, qualitative data gave more insight far the results of the
study. In the analysis of the quantitative data, arithmetic means and Standard
deviation were computed, and for the sub-aims of the studyMann Whitney-U and
Kruskal Wallis-H test were computed. Qualitative data, on the other hand, were
analyzed using descriptive analysis. According to the findings of study; primary
school administrators were noted that verbal type of violence was the highest among
students. A significant difference was found Physical type of violence, in terms of
the gender of administrators in favor of female administrators, sexual type of
violence, in terms of task of administrators in favor of assistant administrator, sexual,
emotional and physical type of violence according to the seniority variable, and in
favor of emotional type of violence, according to graduates' teaching institutions.
2022-07-25
2022-07-25
2010
2010
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3812
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3813
2022-07-26T00:00:32Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okullarının fiziksel yapılarına ilişkin öğrenci tutumları ve öğretmen memnuniyetlerinin değerlendirilmesi
Oyman, Nida
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Fiziksel Yapı
Okul Binası
Öğrenci Tutumu
Öğretmen Memnuniyeti
Bu araĢtırmada ilköğretim okul binalarının fiziksel yapılarına iliĢkin öğrenci
tutumları ve öğretmen memnuniyetlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıĢtır.
AraĢtırma tarama deseni kullanılarak tasarlanmıĢtır. AraĢtırmanın evreni, 2009–2010
yılında EskiĢehir ili merkezde yer alan 130 devlet ilköğretim okulundaki öğretmen ve
öğrencilerden oluĢmaktadır. AraĢtırmanın örneklemini random olarak seçilen 297
öğretmen ve 882 öğrenci oluĢturmuĢtur. AraĢtırmanın verileri öğrencilerin
tutumlarını ve öğretmenlerin memnuniyet düzeylerini belirlemek üzere tasarlanmıĢ
Okul Binası Tutum Envanteri ve Fiziksel Çevre Öğretmen Anketi ile elde edilmiĢtir.
Elde edilen veriler, Mann Whitney-U ve Kruskal Wallis-H testleri kullanılarak analiz
edilmiĢtir. AraĢtırmanın sonuçlarına göre, okul binalarının fiziksel yapılarına iliĢkin
sıcaklık, akustik, aydınlatma, iç hava kalitesi, yoğunluk, oyun alanı, temizlik, renk ve
mobilya alt boyutlarında öğrencilerin iyi düzeyde tutum sergiledikleri ve
öğretmenlerin yüksek düzeyde memnuniyete sahip oldukları bulgulanmıĢtır. Ayrıca,
öğrenci cinsiyetleri, sınıf düzeyleri ve okul değiĢkenleri arasında anlamlı farklılık
vardır.
The aim of this study is to examine student attitudes and teacher satisfaction
according to the elementary school buildings physical conditions. The universe of
research consists of 130 public elementary school teachers and students from
EskiĢehir in academic year 2009–2010. The sample of the study is 297 teachers and
882 students selected random way. The data were gathered through using “Our
School Building Attitude Inventory” and “Teacher Opinionaire of Physical
Environment” which were designed to identify student attitudes and teacher
satisfaction. The data were analyzed by using Mann Whitney-U and Kruskal Wallis H tests. The results suggest that students have above the avarage level attitudes
according to the school building conditions and teacher satisfaction is more positive
level in terms of some factors such as thermal comfort, noise, lighting, indoor air
quality, density, playground, cleaning, color and furniture. Furthermore, there is a
significant difference between students’ gender and also their grade levels.
2022-07-25
2022-07-25
2010
2010
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3813
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3816
2022-07-26T00:00:36Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okullarında stratejik planlama (Uşak ili örneği)
Dökmeci, Yaşar
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
İçinde bulunduğumuz yüzyılda gözlenen hızlı değişim ve küreselleşme, birey
ve örgütler açısından, belirsizlik düzeyinin artmasına ve kabul görmüş bir takım sınır
çizgilerinin giderek yok olmasına sebep olmaktadır. Bu koşullarda birey ve
örgütlerin uzun vadede varlıklarını sürdürebilmeleri için değişimin hızlı ritmine ayak
uydurabilmeleri gerekmektedir. Mevcut koşullara uyum sağlayabilmek için de
örgütler, stratejik planlamaya ihtiyaç duymaktadırlar.
Süreçsel anlamda işbirliği gerektiren stratejik planlama, eğitim örgütleri
açısından da kamu okullarının birlikte hareket etmesini, böylece ülke çapında eğitim
ve üretim ilişkisinin güçlenmesini sağlayabilmelidir. Türkiye’de bulunan devlet
okulları, değişme olgusundan hareketle, çevreye uyum sağlama ve eş zamanlı olarak
değişime yön verebilmek için çeşitli stratejiler geliştirmekte ve uygulamaktadırlar.
Eğitim örgütleri olan ilköğretim okullarında stratejik planlamaya yönelik var
olan durumu ortaya çıkarmak için yönetici ve öğretmenlerin görüşlerinin saptanması
ve saptanan duruma ilişkin değerlendirmenin yapılabilmesi amacıyla durum
çalışması modeline göre desenlenen araştırmada, 2009–2010 eğitim öğretim yılında
Uşak ilinde bulunmakta olan sosyo ekonomik düzeyi farklı üç ilköğretim okulunun
yöneticileri ve bu okulların OGYE ekiplerindeki öğretmenler araştırmanın
katılımcılarını oluşturmuştur. Stratejik planlama ve stratejik planlama süreci ile ilgili iv
alanyazın taraması ışığında araştırmacının hazırladığı ve uzman görüşü alınarak son
hali verilen sorulardan oluşturulan görüşme formları geliştirilmiş ve bu bağlamda
yarı yapılandırılmış görüşme yöntemiyle veriler toplanmıştır.
Stratejik planlama uygulamaları hakkında elde edilen veriler doğrultusunda
okullarda uygulanan stratejik planlama süreciyle ilgili beş tema (Stratejik planlama
hakkında genel görüşler, Ekip üyelerinin üzerine düşen görevlere ilgili görüşler,
Stratejik planlamada karşılaşılan sorunlarla ilgili görüşler, Stratejik planlamanın
sağladığı kazançlarla ilgili görüşler, Swot Analizi başlıklarına ilişkin görüşler)
belirlenmiştir. Bu temalarla ilgili elde edilen veriler ışığında bulgular geliştirilmiştir.
Çalışmalar sonunda elde edilen bulgulara dayalı olarak her bir temayla ilgili çeşitli
öneriler sunulmuştur.
The rapid change and globalization, observed in the century we have been,
causes an increase of uncertainity and diseappearing the borders which have been
accepted for human beings and organizations. In these cases human beings and
organizations have to keep up with the rapid rhythm of the change in order to
maintain their presence in the long term. The organizations need strategic planning in
order to adjust present conditions.
Strategic planning which needs cooperation as regard as process, it also has to
be able to provide the coooperation of the public schools meanwhile the stronger
relationship between education and production in terms of educational organizations.
The public schools in Turkey acting on the concept of change are developing
various strategies and practising them in order to adapt to environment and to shape
the change synchronously. vi
In this study which was designed according to the case study model with the
aim of revealing the current case about strategic planning in primary schools which
are educational organizations and stating teachers’ and managers’ views and
assessing the determined case, three primary schools from different socio economic
status in Uşak were chosen. The participants of the study consist of the school
managers and the teachers involved in School Development Management Team
(SDMT) in the three primary schools from different socio economic status during
2009-2010 academic year. In the light of literature review about strategic planning
and the process of strategic planning the interview forms were developed from the
questions prepared by the researcher and finalized by seeking the opinion of an
expert and data were taken by means of semi-structured method.
Based on the data about strategic planning practices, five elements (General
views about strategic planning, Views about the missions of the SDMT members,
Views about the problems of strategic planning, Views about the gainings of
strategic planning, Views about the titles of SWOT analysis) were determined. The
findings were developed in the light of data about these elements. Based on the
findings derived at the end of the research, various suggestions concerning every
single element were made.
2022-07-25
2022-07-25
2010
2010
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3816
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3511
2022-06-24T00:00:24Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretim elemanlarının iş değerleri açısından örgütsel davranış modellerinin incelenmesi
Kaya, Burcu
Şişman, Mehmet
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
İş Değerleri
Örgütsel Davranış
Öğretim Elemanı
Work Values
Organizational Behaviour and Academic Staff
Bu araştırmada, öğretim elemanlarının iş değerleri ve örgütsel davranış modelleri
arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır. Bu araştırmanın çalışma evrenini İç Anadolu
Bölgesi’nde bulunan bir devlet üniversitesi öğretim elemanları oluşturmaktadır. Araştırma
örneklemi, kümeleme örneklemede orantılı dağılım yöntemi ile seçilmiştir. Örnekleme, dört
iş değeri boyutunu içeren “İş Değerleri Ölçeği” ve beş örgütsel davranış boyutunu içeren
“Örgütsel Davranış Ölçeği” uygulanmıştır. Araştırmada öğretim elemanlarının iş değerlerine
ve örgütsel davranış modellerine ilişkin algı düzeylerinin, cinsiyet, yaş, mesleki kıdem, görev
unvanları ve eğitim birimine göre farklılık olup olmadığı ile iş değerleri ve örgütsel davranış
arasındaki ilişki araştırılmıştır. Alt problemlerde istenilen bilgiler doğrultusunda, iş değerleri
ölçeğinin ve örgütsel davranış ölçeğinin cinsiyet, yaş, mesleki kıdem, görev unvanları ve
eğitim birimlerine göre algılar arasındaki farklılıkları bulmak için, t testi, ANOVA, Post-Hoc
Scheffè testleri, Kruskal Wallis-H testi, Mann Whitney-U testi uygulanmıştır. İş değerleri ile
örgütsel davranış modelleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla Pearson Çarpım
Momentleri Korelasyon analizinden faydalanılmıştır.
Araştırma sonucunda, öğretim elemanlarının iş değerlerine ilişkin algılarının cinsiyete
göre toplamda ve alt boyutlarda farklılaşmadığı; yaş, mesleki kıdem, görev unvanı ve eğitim
birimlerine göre toplamda ve alt boyutlarda farklılaştığı; örgütsel davranış modellerine ilişkin
algılarının, cinsiyet, yaş ve mesleki kıdeme göre toplamda farklılaşmadığı, alt boyutlarda
farklılaştığı; görev unvanı, eğitim birimlerine göre toplamda ve alt boyutlarda farklılaştığı;
öğretim elemanlarının iş değerleri ile örgütsel davranış modelleri arasında anlamlı bir ilişki
olduğu saptanmıştır.
The aim of this study was to investigate the relationship between work values and
organizational behaviour of academic staffs. The sample of the study includes academic
staffs of a public university in central anatolia region of Turkish Republic. In the research,
proportional range method of stratified sampling was used. The scales used in the study are
“Work Value Scale” containing four sub-factors and “Organizational Behaviour Scale
containing five sub-factors.” This purpose of the study, firstly, to explore the academic staffs'
level of sense dealing with work value and organizational behaviour considering the effect of
gender, age, seniority, job degree and training unit; secondly, to investigate the relationship
between work value and organizational behaviour. In order to explore the academic staffs'
level of sense dealing with work value and organizational behaviour considering the effect of
gender, age, seniority, job degree and training unit independent groups t-test, one way
ANOVA, Post-Hoc Scheffè test, Kruskal Wallis-H test, Mann Whitney-U test were used. For
investigating the relationship between work value and organizational behaviour of academic
staffs, Pearson product moment correlation was used.
The results of the study indicate that there were not significant differences about
overall academic staffs' level of sense dealing with work value considering the effect of age,
seniority, job degree and training unit except gender for both each factors of the scale. On the
other hand, there were not significant differences about academic staffs' level of sense
dealing with organizational behaviour considering the effect of gender, age, seniority in total
but not for each factors. According to job degree and training unit, it showed differences for
both each factors of the scale and in total. It was also found that there were significant
relationship between work value and organizational behaviour of faculty members.
2022-06-23
2022-06-23
2010
2010
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3511
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4015
2022-08-02T00:01:30Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmen ve okul yöneticisi algılarına göre ilköğretim okul müdürlerinin program liderliği davranışları
Demiral, Sadife
Acat, Bahaddin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi Anabilim Dalı
İlköğretim Okul
Öğretmen
Okul Müdürleri
Program Liderliği
Bu araştırmada, “okul müdürlerinin gösterdiği program liderliği davranışları
ve bu davranışlara ilişkin öğretmen ve okul yöneticilerinin görüşleri”
betimlenmektedir. Betimsel nitelikte olan bu araştırmada tarama modeli
kullanılmıştır. Eskişehir ili merkez resmi ilköğretim okullarının tümünü kapsayan
araştırma, 2007-2008 eğitim-öğretim yılında yapılmıştır. Araştırmanın evren ve
örneklemini 103 okul müdürü ve bu okullarda görevli öğretmenler arasından
rastlantısal olarak seçilen 700 öğretmen oluşturmaktadır. Anketler 700 öğretmene
ulaştırılmış, bu anketlerden 520’si cevaplandırılıp geri dönmüştür. Aynı şekilde 103
okulun yöneticilerine anketler ulaştırılmış 81 anket cevaplandırılıp geri dönmüştür.
Araştırma sonunda elde edilen bulgulara göre, öğretmen ve okul
yöneticilerinin algılarına göre resmi ilköğretim okullarında görev yapan
yöneticilerinin genel olarak program liderliği davranışlarını yerine getirmektedir.
İlköğretim yöneticilerinin program liderliği okulun bulunduğu sosyo-ekonomik
durum ve yöneticilerin meslek ve kıdem değişkenleri açısından incelenmiş ve
anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
In this research, solution for the problem of “What are the primary school
principals’ behavior as a curriculum leadership and teachers’ opinion about their
principals’ behavior?” has been tried to find. General survey model has been used in
this research. The study is based on the primary school principals and teachers
working in central of Eskişehir in 2007-2008. The number of school that has been
taken to the research is 103. 103 school principals were given data collection
instruments and 81 of the surveys were returned. A sample was taken from the
population and 700 teachers were chosen random. 520 of the teachers returned the
survey.
According to the findings, primary school principals are generally
accomplishing program leadership according to the teacher’s and principal’s
perception. Program leadership of the principals was also examined by seniority,
branch and socio-economic statues of the schools and significant differences were
found.
2022-08-01
2022-08-01
2009
2009
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4015
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4059
2022-08-02T00:01:31Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İngilizce hazırlık okuyan öğrencilerin motivasyon düzeyleri
Doğan, Özcan
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi Anabilim Dalı
Motivasyon
Yabancı Dil Öğretimi
Hazırlık Okulları
Motivation
Foreign Language Teaching
Bu araştırmanın amacı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü'nde İngilizce hazırlık okuyan öğrencilerin motivasyon düzeylerini belirlenmektir. Çalışma için kullanılan anket Gardner (1985) tarafından geliştirilmiş ve araştımacı tarafından Türkçe'ye uyarlanmıştır. Araştırma evrenini Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yabancı Diller Bölümü'nde öğrenim gören 561 öğrenci oluşturmaktadır. Anketle öğrencilerin motivasyon düzeyleri ölçülmüş, öğrencilerin motivasyon düzeyleri farklı değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre öğrencilerin motivasyon düzeyleri yüksektir. Öğrencilerin motivasyon düzeylerinde, akademik başarı durumlarına göre, mezun oldukları lise türüne göre ve daha önce hazırlık okuyup okumadıklarına göre fark yoktur. Öğrencilerin bölümlerine göre ise Turizm Bölümü öğrencileri ile Makine Mühendisliği öğrencileri arasında fark vardır. ?motivasyon yoğunluğu? boyutunda öğrenciler arasında Fen Lisesi mezunları ile meslek lisesi mezunları arasında fark oluşmuştur. ?İngilizce öğrenme isteği? boyutunda öğrenciler arasında Turizm Bölümü öğrencileri ile Maden ve Makine Mühendisliği öğrencileri arasında fark ortaya çıkmıştır. ?İngilizce öğrenmeye karşı tutum? boyutunda Turizm Bölümü öğrencileri ile mühendislik fakültesi öğrencileri arasında fark oluşmuştur. ?Araçsal yönelim? boyutu öğrencilerin motivasyonlarının en yüksek olduğu bölüm olmuştur. Bu sonuçlara dayanılarak, oluşturulacak hazırlık sınıflarında öğrencilerin motivasyonları dikkate alınabilir. Motivasyonu yüksek olan öğrenciler farklı sınıflara yerleştirilebilir.
This study aims to determine the motivation level of the students learning English as a foreing language at Eskişehir Osmangazi University Foreign Languages Department. The questionnaire used in the study was developed by Gardner (1985) and was adapted to Turkish. The study includes 561 students. In the study, motivation level of the students was measured, and it was aimed to measure if there is a difference among students according to some variables. At the end of the study it was found that that students? motivation level is high. There is no difference among students in terms of their level of English, the high schools they graduated from, and between students who have studied English at a preparatory school before and those who haven?t. There is a difference among Tourism department students and Machinery engineering students. In the sublevel of the questionnaire which is ?motivational intensity? there is a difference among Science High School graduates and Vocational High School graduates. There is a difference among the Tourism department students and Mining and Machinery engineering students in the sublevel - ?desire to learn English?. There is a difference among the Tourism department students and students of mining and machinery engineering departments in the sublevel - ?attitudes towards learning English?. There is no difference among students in the sublevel -?instrumental orientation?. This sub level is the one where the motivational level of students is the highest.According to these results, students? motivational levels can be taken into account when froming the classrooms. Highly motivated students can be put into different clasrooms.
2022-08-01
2022-08-01
2009
2009
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4059
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3169
2022-06-14T00:01:07Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim okul yöneticilerinin eğitim programıını yönetme becerilerine ilişkin öğretmen görüşlerinin incelenmesi: Bursa ili örneği
Çelikkaya, Elif Sude
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Eğitim Yönetimi
Eğitim Programları
Öğretim Liderliği
Bu çalışma, ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerin yöneticilerinin
eğitim programını yönetme becerilerine ilişkin görüşlerini ortaya konulmasını
amaçlanmıştır. Araştırma evrenini, 2010-2011 Bursa il merkezinde yer alan 276
kamu ve 18 özel okulda görev yapan 5844 öğretmenden oluşturmuştur. Araştırmanın
örneklemini ise Bursa ili ilköğretim okullarından tesadüfü yöntemiyle örneklem
seçilen 24 okulda görev yapan 240 adet öğretmen oluşturmaktadır. Bu öğretmenlerin
120 tanesi resmi okullarda görev alırken geriye kalan 120 öğretmen ise özel
okullarda görev almaktadır. Araştırmada kullanılan Öğretim Programlarının
Yeterliliği Ölçeği ile eğitim programlarının yönetimi konusunda okul yöneticilerinin
yeterlilik düzeyleri saptanmaya çalışılmıştır. Elde edilen bulgulara göre ‘Öğretim
Programlarının Değerlendirme Süreci’ puanlarının ortalamasının en yüksek,
‘Öğretim Programlarının Yapısı’ puanlarının ortalamasının en düşük olduğu
görülmektedir. Okul yöneticileri, programın uygulama sürecinde ve sonunda
yapılacak olan ölçme ve değerlendirme uygunluğu ve çeşitliliği konusunda
yöneticilerden beklenen davranışları büyük ölçüde yerine getirirken, program yapısı
ile ilgili yönetsel faaliyetleri daha az yerine getirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Özel
okullarda görev yapan okul yöneticilerinin resmi okullarda görev yapan yöneticilere
göre daha fazla eğitim programını yönetme becerilerine sahip olduğu saptanmıştır.
Öğretmenlerin kıdem durumlarının ‘Öğretim Programları Uygulama Öncesine’ ve
Öğretim Programları Uygulama Sürecine’ etkisi anlamlı olarak bulunmuştur
In this study, primary school teachers aimed to put forward the views on the
skills of managers to manage the training program. Research the universe of the
2010-2011 at the center of the province of Bursa 276 public and 18 private school
teacher working in 5844 has created. The sample of primary schools in the province
of Bursa, the method of the survey randomly selected sample of 24 schools, 240
teachers are working. This is one of 120 teachers in public schools while the
remaining 120 teachers working in the private schools are involved. Adequacy Scale
used in the study of educational curricula, training programs and qualification levels
in the management of the school administrators tried to be determined. According to
the findings of 'Education Programs Evaluation Process' average scores in the
highest, 'Structure of Curricula' was the lowest average scores. School
administrators, the program's application process and eligibility at the end of the
evaluation and assessment of the diversity and behaviors expected from managers in
performing a large extent, on the structure of the program rather than administrative
activities which it undertakes less. School administrators who work in private
schools public schools serving more than managers with skills to manage the training
program was found. Seniority status of teachers' education programs prior to the
application 'and Instructional Programs Application Process' effect was found to be
significant. Keywords: Educational Management, Educational Programs, Instructional Leadership
2022-06-13
2022-06-13
2011
2011
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3169
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3172
2022-06-14T00:01:19Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticilerinin dinleme becerilerinin değerlendirilmesi
Akan, Ayşe
Turan, Selahattin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
İletişim
Dinleme Becerileri
Okul Yöneticisi
Bu çalışmanın amacı, öğretmen ve yönetici görüşlerine göre, okul
yöneticilerinin dinleme becerilerine sahip olma derecelerini belirlemeye yönelik bir
inceleme yapmaktır.
Tarama modeli kullanılan bu araştırmada, Brandt, R., Brandt, J., Emmert, P.,
ve Emmert, V. (1992) tarafından geliştirilen, Shoho, A. R., Woods, J. ve Smith, P.
(2006) tarafından modife edilen ve Akan, A. (2011) tarafından uyarlanan “Dinleme
Uygulamaları Anketi [Müdürler ve Öğretmenler]” kullanılmıştır. Araştırmaya ait
verilerin toplaması sürecinde random örnekleme yöntemi kullanılmış, katılımcı
görüşlerinin, cinsiyet, meslekteki tecrübe ve okul türü değişkenlerine göre
irdelenmesiyle amacıyla parametrik ve parametrik olmayan analiz teknikleri
kullanılmıştır.
Katılımcıların “Dinleme Uygulamaları Anketi [Müdürler ve
Öğretmenler]”ne verdikleri yanıtların aritmetik ortalamaları incelendiğinde, anketin
toplamından alınan puanlar açısından, okul yöneticileri dinleme becerileri puan
ortalamalarının 3,50 (Genellikle) olduğu görülmüştür. Bunun yanında, yöneticilerin
çalıştıkları kurum türü ile okul yöneticilerinin dinleme becerilerine ilişkin algıları
arasında anlamlı bir fark olduğu, ilköğretim kurumunda çalışan okul yöneticilerinin,
yöneticilerin dinleme becerilerini daha yüksek düzeyde sergilediklerini düşündükleri
sonucuna ulaşılmıştır.
The aim of this study was to make a research aimed at determining the
listening skills of school principals according to the opinions of teachers and school
principals.
In this survey-modeled research, “Listening Practices Questionnare
(Administrators and Teachers)” which is developed by Brandt, R., Brandt, J.,
Emmert, P., Emmert, V. (1992), modified by Shoho, A. R., Woods, J. ve Smith, P.
(2006) and adapted into the Turkish by Akan, A. (2011) was used. Random sampling
method were used in the process of data collection of the survey; parametric analysis
and non-parametric analysis techniques were used in order to examine the opinions
of participants according to the gender, experience, school type variables. When
participants‟ answers to “Listening Practices Questionnare (Administrators and
Teachers)” were analyzed, it has been seen that in terms of scores taken from the
sum of the scale, the average point of school principals‟ listening skills is 3,50
(Usually).
Besides this, it was found that there was a significant difference found on the
school principals‟ perception of listening skills of school pricincipals according to
the type of institution they worked and that the school principals who work in
elemantary schools think that the school leaders have better communication and
listening skills. Keywords: Communication, listening skills, school principals.
2022-06-13
2022-06-13
2011
2011
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3172
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4025
2022-08-02T00:00:37Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmen ve okul yöneticisi algılarına göre ilköğretim okul müdürlerinin program liderliği davranışları
Demiral, Sadife
Acat, Bahaddin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Öğretmen ve Okul Yöneticisi
İlköğretim Okul Müdürlerinin
Program Liderliği
Bu araştırmada, ?okul müdürlerinin gösterdiği program liderliği davranışları ve bu davranışlara ilişkin öğretmen ve okul yöneticilerinin görüşleri? betimlenmektedir. Betimsel nitelikte olan bu araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Eskişehir ili merkez resmi ilköğretim okullarının tümünü kapsayan araştırma, 2007-2008 eğitim-öğretim yılında yapılmıştır. Araştırmanın evren ve örneklemini 103 okul müdürü ve bu okullarda görevli öğretmenler arasından rastlantısal olarak seçilen 700 öğretmen oluşturmaktadır. Anketler 700 öğretmene ulaştırılmış, bu anketlerden 520'si cevaplandırılıp geri dönmüştür. Aynı şekilde 103 okulun yöneticilerine anketler ulaştırılmış 81 anket cevaplandırılıp geri dönmüştür.Araştırma sonunda elde edilen bulgulara göre, öğretmen ve okul yöneticilerinin algılarına göre resmi ilköğretim okullarında görev yapan yöneticilerinin genel olarak program liderliği davranışlarını yerine getirmektedir. İlköğretim yöneticilerinin program liderliği okulun bulunduğu sosyo-ekonomik durum ve yöneticilerin meslek ve kıdem değişkenleri açısından incelenmiş ve anlamlı farklılıklar bulunmuştur.
In this research, solution for the problem of ?What are the primary school principals? behavior as a curriculum leadership and teachers? opinion about their principals? behavior?? has been tried to find. General survey model has been used in this research. The study is based on the primary school principals and teachers working in central of Eskişehir in 2007-2008. The number of school that has been taken to the research is 103. 103 school principals were given data collection instruments and 81 of the surveys were returned. A sample was taken from the population and 700 teachers were chosen random. 520 of the teachers returned the survey.According to the findings, primary school principals are generally accomplishing program leadership according to the teacher?s and principal?s perception. Program leadership of the principals was also examined by seniority, branch and socio-economic statues of the schools and significant differences were found.
2022-08-01
2022-08-01
2009
2009
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4025
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Sosyal Bilimler Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4020
2022-08-02T00:00:38Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
İlköğretim öğretmenlerinin örgütsel bağlılık düzeyleri ve karara katılma durumları arasındaki ilişki Kütahya örneği
Kaygısız, Ayşe Gül
Çelen, Ümit
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Örgütsel Bağlılık
Karara Katılma
Okul Yönetimi
Organizational Commitment
Decision Making
School Administration
Bu araştırmada, devlet ilköğretim okullarında öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyleri ve öğretmenlerin okul düzeyinde alınan kararlara katılım düzeyleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi ve bu düzeylerin öğretmenlerin demografik özelliklerine göre anlamlı farklılık gösterip göstermediğini ortaya koymak amaçlanmaktadır.Araştırmanın evrenini 2010-2011 Eğitim-Öğretim Yılında Kütahya il merkezinde görev yapan 1287 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırma ilişkisel tarama modelinde desenlenmiştir. Evrenden örneklem seçiminde küme örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemi 296 öğretmenden oluşmaktadır.Araştırmada öğretmenlerin örgütsel bağlılığını ölçmek için Allen ve Meyer (1984,1997) tarafından geliştirilen, Boylu, Pelit ve Güçer (2007) tarafından Türkçe'ye uyarlanan ?Örgütsel Bağlılık Ölçeği?, karara katılım durumlarını ölçmek için ise Karaca (2001) tarafından geliştirilen ?Karara Katılım Ölçeği? kullanılmıştır.Araştırma bulgularına göre öğretmenlerin örgütsel bağlılık ve duygusal bağlılık düzeylerinin yüksek, devam bağlılığı düzeyinin diğerlerine nazaran düşük olduğu belirlenmiştir. İlköğretim okulunda görevli öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyleri kurum tipi, branş, eğitim bölgesi, yaş, bulunduğu okuldaki hizmet süresi, mesleki kıdemi ve mezun olunan okul türü değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterirken, istihdam tipi ve medeni durum değişkenlerinde anlamlı bir farklılık göstermemektedir. Öğretmenlerin okullarda alınan kararlara katılım düzeyleri ve karara katılıma isteklilik düzeyleri alt boyutlarında en çok öğretim programlarıyla ilgili konulara katılırken en az fiziki yapı/araç ve gereç ile ilgili konulara katıldıkları görülmektedir. Öğretmenlerin karara katılım düzeyleri branş, eğitim bölgesi, yaş, mesleki kıdem, mezun olunan okul türü değişkenlerine göre anlamlı farklılık gösterirken, kurum tipi, istihdam tipi, medeni durum, bulunduğu okuldaki hizmet süresi değişkenlerinde anlamlı bir farklılık göstermemektedir. İlköğretim okulu öğretmenlerinin örgütsel bağlılık düzeyi ile karara katılma durumları arasında anlamlı ve orta düzeyde bir ilişki olduğu ve öğretmenlerinin karara katılma durumu öğretmenlerin örgütsel bağlılık düzeyinin anlamlı bir yordayıcısı olduğu belirlenmiştir.
The aim of this study is to examine the relationship between organizational commitment and the teachers? level of participation in decision making about schools in Turkısh publics schools and present if this level changes any meaningful difference depending on demographic characteristics of teachers. 1287 teachers who work in Kütahya province in 2010-2011 Academic Year constitute the universe of the research. The research was designed with relational screening model. Cluster sampling method was used in the selection of the sample from the universe. Sample of the study consists of 296 teachers.In the study, ?Organizational Commitment Scale developed by Allen and Meyer (1984, 1997), adapted by Boylu, Pelit and Güçer (2007) into Turkish was used to measure organizational commitment of teachers and ? Decision Participation Scale? developed by Karaca (2001) was used to measure the decision participation situations of them.According to the research findings, levels of organizational commitment and affective commitment of teachers were high but it was determined that levels of continuance commitment was lower than others. Organizational commitment levels of teachers who work at primary school show significant variables according to institution type, industry, education, region, age, length of service to the school, professional seniority, and school graduated, but employment type, and marital status variables don?t show a significant difference.Teachers were mostly participating the topics related to the teaching programs at lower dimensions of levels of participation in decisions and willingness to participate in decisions taken at schools and at the very least it was seen that they were participating the issues related to the physical structure/materials and tools. Decision levels of participation of teachers show significant differences according to variables of branch, education region, age, professional seniority; type of school graduated but not shows any differences in the variables of institution type, employment type, marital status, length of service in the school. There was a significant and moderate relationship between the organizational commitment level and participation of decision situations of primary school teachers and decision situation of participation of teachers was the significant predictor of the level of teachers? organizational commitment.
2022-08-01
2022-08-01
2012
2012
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4020
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2359
2022-01-20T01:00:42Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okullardaki güç mesafesinin lider üye etkileşimi üzerine etkisi
Gül, Ömer
Şentürk, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Güç Mesafesi
Lider Üye Etkileşimi
Sosyal Ağ
Kişilik
Yapısal Eşitlik Modellemesi
Power Distance
Leader Member Exchange
Social Network
Personality
Structural Equation
Amaç: Bu araştırma, okul müdürünün kişiliği bağlamında okullardaki güç
mesafesi ve lider üye etkileşimi arasındaki ilişkiyi ve bu değişkenler arasında kurgulanan
yapısal ilişkileri ortaya koymaya yönelik oluşturulan teorik modeli test etmek amacıyla
yapılmış olup okul müdürlerinin lider-üye etkileşimi açısından okul sosyal ağındaki
konumları da tespit edilmeye çalışılmıştır.
Yöntem: Bu araştırma, ilişkisel modelde tasarlanmıştır. Araştırmanın örneklemi
tabakalı örnekleme yöntemi ile seçilen 32 değişik okulda görev yapmakta olan 601
öğretmenden oluşmaktadır. Araştırma kapsamında elde edilen veriler, Lider Üye
Etkileşim Ölçeği, Okullarda Güç Mesafesi Ölçeği, Kişilik Özellikleri Ölçeği ve Sosyal
Ağ Ölçeği ile toplanmıştır. Elde edilen veriler çözümlenirken, sosyal ağ analizi, betimsel
istatistik, korelasyon analizi ve yol analizinden faydalanılmıştır.
Bulgular: Araştırma modeline ilişkin yapısal ilişkiler incelendiğinde, güç
mesafesinin lider üye etkileşimini yordadığı, yöneticilerin kişiliğinin, lider üye etkileşimi
ve güç mesafesi ile anlamlı bir ilişki içerisinde olduğu görülmüştür. Ayrıca, LÜE
düzeyinin yüksek olduğu okullarda okul müdürlerinin okul sosyal ağının merkezinde yer
aldığı, LÜE düzeyinin düşük olduğu okullarda ise okul müdürünün okul sosyal ağının
merkezinde yer almadığı, tespit edilmiştir.
Sonuç ve Öneriler: Araştırmada güç mesafesinin lider üye etkileşimini yordadığı
ve kişiliğin hem güç mesafesi üzerinde hem lider üye etkileşimi üzerinde etkisinin olduğu
sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmanın bulguları göz önünde bulundurulduğunda, okul
yöneticilerinin demokratik ve katılımcı bir yönetim anlayışı benimsemeleri, yetki ve
sorumluluklarını dağıtarak öğretmenleri de yönetsel süreçlere dahil ederek onları
paylaşılan ortak bir vizyon etrafında bir araya getirebilmesi, iyi bir iletişim ağının ve
geribildirim sisteminin oluşturulması, öğretmenler ile okul müdürleri arasındaki güç
mesafesini azaltması ve lider üye etkileşimini artırması açısından önemli görülmektedir
Purpose: This research was carried out to reveal the relationship between power
distance and leader member exchange in schools in terms of personality of the school
principals. Additionally, the theoretical model designed to reveal the structural
relationships between these variables was tried to be tested and the positions of school
principals was tried to be determined in terms of leader-member interaction.
Method: This research was designed in the correlational model. 601 teacher from
32 different schools were chosen as the sample. The LMX Scale, PD Scale, Personality
Inventory and SN Scale were used while collecting the data. While analyzing the data,
structural equation modeling, social network analysis, descriptive statistics and
correlation analysis were used.
Results: In result, it was seen that, the PD predicted the LMX and the personality
types predicted both PD and LMX. It was also seen that high LMX score was important
for the principals’ being at the center of the school social network. Because, the school
principals with low LMX score were not at the center of the school network and were not
seen as the natural leaders of the school.
Conclusion and Suggestions: In the study, it was concluded that power distance
predicts LMX and personality has an effect on both GM and LMX. Considering the
findings of the study, it was suggested that, principals should adopt a democratic
management and delegate some of his authority to the teachers to reduce PD and to
increase leader-member interaction between the teachers and principals. Furthermore, a
good communication network and the feedback system were suggested for low PD and
high LMX level between teachers and principals
2022-01-18
2022-01-18
2019
2019
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2359
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2466
2022-01-28T01:00:34Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Eğitimde toplumsal eşitsizliğin kültürel sermayenin aktarımıyla yeniden üretilmesi
Atmaca, Taner
Ayhan, Aydın
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Toplumsal Eşitsizlik
Yeniden üretim
Cultural Capital
Social İnequality
Reproduction
Kültürel Sermaye
Amaç: Bu araştırmanın temel amacı büyük ölçüde aileden miras alınan kültürel sermaye ve yatkınlıklardan (habitus) kaynaklanan eğitimde bireyler arasındaki toplumsal eşitsizliğin yeniden ve nasıl üretildiğini ortaya koymak ve Bourdieu‟nün kültürel sermaye-yeniden üretim teorisini test etmektir. Yöntem: Araştırmada karma metodun yakınsayan paralel deseninden yararlanılmıştır. Araştırmanın evrenini 2017-2018 eğitim öğretim yılında Ġstanbul‟un Beşiktaş ve Sultanbeyli ilçelerindeki ortaöğretim kurumu öğrencileri oluşturmaktadır. Örneklemi ise TEOG puanı esas alınarak ve amaçlı örneklem kullanılarak belirlenmiştir. Temel ölçüt olarak ise özellikle Beşiktaş ve Sultanbeyli‟de düşük-orta yüksek şekilde kademelenen TEOG puanı esas alınmıştır. Bu bağlamda her iki ilçeden toplamda 18 farklı okuldan 1044 öğrenciden envanter aracılığı ile nicel-nitel veri toplanmıştır. Bunun yanında, araştırmanın nitel verileri için Beşiktaş‟tan 5‟er, Sultanbeyli‟den de 5‟er veli ve öğrenci ile görüşme yapılmıştır. Verilerin çözümlemesinde Türkiye‟de eğitim alanında ilk defa bu çalışmada kullanılan Multiple Correspondence Analysis‟den (Çoklu mütekabiliyet analizi) yararlanılmıştır. Ayrıca t testi, kay-kare testi, Pearson korelasyon analizi ve NVIVO ile nitel analiz teknikleri kullanılmıştır. Bulgular: Temel bulgulara bakıldığında TEOG puanı 480 ve üzeri olan Beşiktaş‟taki öğrencilerle TEOG puanı düşük olan diğer öğrenciler arasında kültürel sermayeden kaynaklı önemli bir ayrışma görülmektedir. Yüksek akademik başarı gösteren öğrencilerin ailelerinin yüksek kültürel sermayeye sahip oldukları ve bu sermayeyi çocuklarının akademik başarısında tahvil ettikleri anlaşılmaktadır. Buna karşın, düşük akademik başarıdaki öğrencilerin kendilerinin ve ailelerinin de düşük kültürel sermayeye sahip oldukları bulunmuştur. 2 Sonuç ve Öneriler: Yüksek kültürel ve ekonomik sermayeye birlikte sahip olan aileler çocuklarının akademik başarılarını artırmak, alanlarını korumak ve toplumsal statüde üst konumlar elde edebilmek için önemli bir bilinç düzeyiyle çeşitli stratejiler üretmektedirler. Bu stratejilerin kaynağını ise ailelerin kültürel sermayesi oluşturmaktadır. Kültürel sermayenin ve yatkınlıkların aktarımı ile çocukların akademik ve sosyal yaşantıları da şekillenmektedir. Kültürel sermayeye fazla sahip olmayan ve bunun yanında ekonomik yetersizliği bulunan aileler ise hem yatkınlıklar dizisinden (habitus) hem de üretebilecekleri stratejiden mahrum olmaları nedeniyle kendi çocuklarının akademik ve sosyal yaşantılarını artıracak ve onlara toplumda önemli konumlar elde ettirecek seçenek ve eylemlerden uzakta kalmaktadırlar. Kültürel ve ekonomik sermayesi yüksek olan ailelerin çocukları yine kendileri gibi olan ailelerin çocukları ile yüksek nitelikte ve donanımdaki okullara gitmekte ve avantajlı durumlarını koruyarak ve artırarak sürdürmektedirler. Bu haliyle kültürel ve ekonomik sermayesi yüksek ailelerin çocukları ile tam tersi durumdaki ailelerin çocukları arasında toplumsal eşitsizlik korunarak yeniden üretilmektedir. Çalışma devlet okulları kapsamında yapılmıştır. Yeni çalışmaların özel okulları ve özel statüdeki (Azınlık okulları, Levanten okulları vb.) okulları da kapsayacak şekilde olması önerilmiştir
Purpose: The main purpose of this research is to examine the Bourdieu‟s theory
of cultural capital-reproduction and to show how the social inequality between
individuals in education has been reproduced in a way that is largely derived from the
family of cultural capital and habits (habitus).
Method: Convergent parallel pattern of mixed method was used in the research.
The universe of the research consists of the students of the high schools in the BeĢiktas
and Sultanbeyli towns of Istanbul in the 2017-2018 academic years. Purposive sampling
was preferred by using TEOG scores. As a basic criterion, in BeĢiktaĢ and schools with
low TEOG score in Sultanbeyli was taken as basis. In this context, quantitative qualitative data were collected from 1044 students from 18 different schools from both
districts. In addition, 5 of the participants were interviewed for the qualitative data of
the study. Multiple Correspondence Analysis (this technique firstly was used in this
dissertation in Turkey in educational dissertations), t-test, Kay-Kare test and NVIVO
techniques were used for analyze the data.
Results: According to the main findings of the study, it is seen that there is a
significant disparity arising from cultural capital among students with TEOG score of
480 and above, and other students with low TEOG scores. It is understood that the
families of the students who have high academic success have high cultural capital and
that they capitalize on the academic success of their children. On the contrary, it was
found that students with low academic success and their families had low cultural
capital.
Conclusion and Suggestions: Families with high cultural and economic capital
together produce various strategies with an important level of awareness in order to
increase the academic success of their children, to protect their fields and to achieve top
4
positions in social status. The cultural capital of the families is the source of these
strategies. With the transfer of cultural capital and tendencies, the academic and social
lives of children are also shaped. Families who do not have much of cultural capital and
who are also economically insufficient are deprived of moves that will increase their
academic and social lives and gain important positions in society because they lack both
the habitus and the strategy they can produce. The children of families with high
cultural and economic capital still go to high-quality and equipped schools and protect
and increase their advantageous status. In this form, it is reproduced by preserving the
social inequality between the children of families with cultural capital and economic
capital and the children of the opposite families. The study was conducted within the
scope of public schools. It has been suggested that new studies should include private
schools and schools with special status (Minority schools, Levantine schools, etc.).
2022-01-27
2022-01-27
2019
2019
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2466
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2651
2022-02-16T01:00:25Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretim elemanlarının profesyonelliklerinin ve bilinçli farkındalıklarının örgütsel çıktılara etkisi
Eker Kaba, Derya
Aydın, Ayhan
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Profesyonellik
Bilinçli Farkındalık
İş Doyumu
Örgütsel Bağlılık
Mindful Awareness
Professionalism
Job Satisfaction
Bu araştırmanın amacı üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarının
bilinçli farkındalık, profesyonellik, iş doyumu ve örgütsel bağlılık algıları arasındaki ya pısal ilişkileri gösteren teorik modelleri sınamaktır. Bu amaçla bilinçli farkındalık, pro fesyonellik, iş doyumu ve örgütsel bağlılık ile ilgili alanyazından yararlanılarak oluşturu lan üç model sınanmıştır.
Yöntem: Araştırma evrenini, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Eskişehir Büyük şehir Belediyesi sınırları içindeki devlet üniversitelerinde görev yapan öğretim elemanları
oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubu, oransız küme örnekleme yöntemiyle seçil miş, 3 farklı üniversitede görev yapan 899 öğretim elemanından oluşmaktadır. Araştır manın verileri Bilinçli Farkındalık Ölçeği, bu çalışma içinde araştırmacı tarafından geliş tirilen Akademisyenler için Profesyonellik Ölçeği, İş Doyumu Ölçeği ve Örgütsel Bağlılık
Ölçeği ile toplanmıştır. Verileri çözümlemek için korelasyon, ölçeklerin yapı geçerlikle rini belirlemek için açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi ve oluşturulan yapısal eşitlik
modellerinin test edilmesi amacıyla yol analizinden faydalanılmışıtır.
Bulgular: Üniversitelerde görev yapan öğretim elemanlarının profesyonellikleri nin ve bilinçli farkındalıklarının öğretim elemanlarının iş doyumlarını; iş doyumunun da
öğretim elemanlarının örgütsel bağlılıklarını etkilediği varsayımıyla oluşturulan birinci
modelin uyum iyiliği değerleri bu modelin kabul edilebilir bir model olduğunu gösterme diğinden dolayı birinci modelde oluşturulan yapıdan vazgeçilmiştir. Öğretim elemanları nın bilinçli farkındalıklarının profesyonelliği; profesyonelliğin ise iş doyumunu ve örgüt sel bağlılığı etkilediği düşüncesiyle oluşturulan ikinci yapısal modelin de uyum iyiliği
değerlerinin kabul edilemez oluşu sebebiyle ikinci modelde oluşturulan yapıdan da vaz geçilmiştir. Öğretim elemanlarının bilinçli farkındalıklarının profesyonelliği; profesyo nelliğin ise iş doyumunu, iş doyumunun da örgütsel bağlılığı etkilediğini ifade eden
2
üçüncü yapısal modelin doğrulanması sonucunda öğretim elemanlarının bilinçli farkın dalık algılarının profesyonellik algılarını olumlu yönde etkilediği, profesyonellik algıla rının iş doyumu algılarını olumlu yönde etkilediği, iş doyumu algılarının da örgütsel bağ lılık algılarını olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca öğretim elemanları nın bilinçli farkındalık algılarının, profesyonellik algıları üzerinden iş doyumu algılarını
ve örgütsel bağlılık algılarını olumlu yönde etkilediği görülmüştür.
Sonuç ve Öneriler: Araştırma sonucunda öğretim elemanlarının bilinçli farkın dalık sahibi olmalarının profesyonellik düzeyleri üzerinde olumlu anlamda etkili olarak
iş doyumu ve örgütsel bağlılık düzeylerine katkı sağladığı görülmüştür. Öğretim eleman larının bilinçli farkındalıklarının olumlu etkileri profesyonellik düzeylerini de yükselte rek iş doyumları ve örgütsel bağlılıkları üzerinde etkili hale gelmektedir. Bu bağlamda,
öğretim elemanlarının bilinçli farkındalıkları ve profesyonellikleri eğitimin kalitesinin de
yüksek olabilmesi adına önem taşımaktadır. Öğretim elemanlarının bilinçli farkındalık ve
profesyonellik alanlarında bilinçlendirilmeleri ve bu süreçte kurumsal olarak mesleki ge lişimlerinin desteklenmesi gereklidir. Pozitif örgütsel davranış alanında değer kazanan
bilinçli farkındalık ve profesyonellik kavramlarının farklı düzeydeki eğitim kurumların daki durumunun incelenmesine ve bu kavramların diğer örgütsel çıktılarla ilişkilerinin
değerlendirilmesine yönelik nitel ve nicel çalışmalar yapılabilir
The aim of this research is to test the theoretical models formed to ex plain structural relations between the perceptions of academicians of mindful awareness,
professionalism, job satisfaction and organizational commitment. For this purpose, three
models, which include mindful awareness, professionalism, job satisfaction and organi zational commitment, were formed based on the literature review and tested.
Method: The population of the research involves the academicians who were
working in the public universities within the frontiers of Eskisehir city during 2018-2019
academic years. The study group consists of 899 academicians who were employed in 3
different universities, selected by disproportionate cluster sampling method. The research
data were collected through Mindful Awareness Scale, Academicians’ Professionalism
Scale, which was developed by the researcher within this study, Job Satisfaction Scale
and Organizational Commitment Scale. Correlation analysis was held to analyze the data,
explanatory and confirmatory factor analysis were carried out to determine the structural
validity of the scales, and Path analysis was used to test the structural equation models.
Results: The goodness of fit indices of the first model, which had been formed by
assuming that academicians’ mindful awareness and professionalism perceptions affect
academicians’ job satisfaction perceptions; academicians’ job satisfaction perceptions af fect academicians’ organizational commitment perceptions, showed that the model was
not acceptable. The goodness of fit indices of the second model, which had been struc tured by thinking that academicians’ mindful awareness perceptions affect their profes sionalism perceptions; the academicians’ professionalism perceptions affect their job sat isfaction and organizational commitment perceptions, showed that the model was not ac ceptable, either. Therefore, the first and the second models of the study were aborted. As
a result of the fact that the third model of the study, which had been structured assuming
4
that academicians’ mindful awareness perceptions affect their professionalism percep tions; academicians’ professionalism perceptions affect their job satisfaction perceptions
and academicians’ job satisfaction perceptions affect their organizational commitment
perceptions, was validated and it was observed that academicians’ mindful awareness
perceptions affect their professionalism perceptions positively, academicians’ profession alism perceptions affect their job satisfaction perceptions positively and also academi cians’ job satisfaction perceptions affect their organizational commitment perceptions
positively. Furthermore, it was observed that academicians’ mindful awareness percep tions affect their job satisfaction and organizational commitment perceptions via their
professionalism perceptions.
Conclusion and Suggestions: As a result of the research, it has been observed
that the mindful awareness of the academicians contributes to the levels of their job sat isfaction and organizational commitment by having a positive effect on the level of pro fessionalism. The positive effects of the mindful awareness of academicians increase their
professionalism levels and become effective on their job satisfaction and organizational
commitment. In this context, the mindful awareness and professionalism of academicians
are important for the quality of education. It is necessary to raise the awareness of aca demic staff in the fields of conscious awareness and professionalism and to support their
professional development institutionally in this process. Qualitative and quantitative stud ies can be conducted to examine the status of conscious awareness and professionalism,
which gain value in the field of positive organizational behavior, in different educational
institutions, and to evaluate the relationship of these concepts with other organizational
outcomes
2022-02-15
2022-02-15
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2651
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2626
2022-02-16T01:00:52Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Yükseköğretimde öğreenci bağlılığının araştırılması
Bilir, Burcu
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Öğrenci Bağlılığı
Akademik Başarı
Üniversiteye Devam Etme İsteği
Yükseköğretim Kurumları
Student Engagement
Academic Achievement
Retention
Higher Education İnstitutions
Bu araştırmanın amacı, yükseköğretim sisteminde öğrenci bağlılığının
ulusal düzeyde hangi seviyede gerçekleştiğini belirlemek ve öğrenci bağlılığının üniver siteye devam etme isteği ve akademik başarı ile olan ilişkilerini incelemektir.
Yöntem: Araştırmada nicel araştırma yaklaşımlarından nedensel desen kulla nılmıştır. Araştırmanın evreni, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında Türkiye’deki 129 dev let üniversitesinde öğrenim gören 1969844 lisans öğrencisinden oluşmaktadır. Araştır manın örneklemi ise, tabakalı örnekleme yöntemi kullanılarak belirlenen 11 devlet üni versitesinde öğrenim gören 3093 lisans öğrencisinden meydana gelmektedir. Araştırma da veri toplama aracı olarak Demografik ve Üniversite Deneyimi Bilgi Formu ve Yük seköğretim Öğrenci Bağlılığı Ölçeği kullanılmıştır. Ölçeğin yapısal geçerliğini test et mek için doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır. Verilerin analizinde ise betimsel ista tistik yöntemlerinden standart sapma, aritmetik ortalama, frekans ve yüzde teknikleri ile
bağımsız gruplar t-testi, tek yönlü varyans analizi (anova testi), pearson momentler çar pımı korelasyon analizi, basit doğrusal regresyon analizi, çoklu doğrusal regresyon ana lizi ve çok düzeyli lojistik regresyon analizinden yararlanılmıştır.
Bulgular: Üniversite öğrencilerinin yükseköğretim öğrenci bağlılığı ölçeğinden
aldıkları puanların orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin yükseköğretim
öğrenci bağlılığı ölçeğinden aldıkları puanlar kişisel ve üniversite deneyimlerine yöne lik özelliklerine göre anlamlı farklılıklar göstermektedir. Araştırma kapsamında, öğrenci
bağlılığının akademik başarıyı ve üniversiteye devam etme isteğini istatistiksel olarak
anlamlı bir şekilde yordadığı belirlenmiştir.
Sonuç ve Öneriler: Öğrenci bağlılığı akademik başarıyı ve üniversiteye devam
etme isteğini olumlu yönde etkilemektedir. Öğrencilerin bağlılıklarının artmasıyla aka demik başarıları ve üniversiteye devam etme istekleri de artmaktadır. Bu kapsamda,
üniversiteler öğrencilerin bağlılık seviyelerini artırabilmek için kurumsal bazda politika-
2
lar oluşturmalı ve kurumlarında öğrenci bağlılığının hangi seviyede olduğunu düzenli
bir şekilde ölçerek kendilerini değerlendirmelidirler. Araştırmanın öğrenci bağlılığını
anlamada üniversitelere değerli bilgiler sağlayacağı ve akademik başarı ile üniversiteye
devamı arttırmak için yapılacak girişimlerin planlanmasında yararlı olacağı düşünülmektedir
The purpose of this study is to determine the level of student engagement in higher education and to examine the relationships of student engagement with
academic achievement and retention.
Method: The research is structured according to the casual design from quanti tative research approaches. The population of the research consists of 1969844 students
studying in state universities in Turkey in the 2018-2019 academic year. The sample of
the study consists of 3093 students studying in 11 state universities selected by stratified
sampling method. Information Form of Demographic and University Experience and
Higher Education Scale of Student Engagement were used as data collection tools in the
study. Confirmatory factor analysis was employed to determine structural validity of the
Higher Education Scale of Student Engagement. Descriptive statistics, independent
samples t-test, one way analysis of variance (ANOVA), pearson product moment corre lation analysis, simple linear regression analysis, multiple regression analysis and mul tinomial logistic regression analysis were used to analyze the data.
Results: It was determined that the scores of university students on the Higher
Education Scale of Student Engagement are medium level. The scores that students get
from Higher Education Scale of Student Engagement show significant differences ac cording to their personal and university experience. Within the scope of the research, it
was determined that student engagement predicted academic achievement and retention
of university students in a statistically significant way.
Conclusion and Suggestions: Student engagement had a positive, statistically
significant effect on academic achievement and retention. Students who are engaged are
more successful and more likely to remain in their universities than students who are
less engaged. In this context, universities should establish institutional policies to increase student engagement. Universities should regularly measure the level of student
4
engagement and evaluate themselves. It is thought that the study will provide valuable
information to universities to understand student engagement and be useful in planning
initiatives to increase academic achievement and retention
2022-02-15
2022-02-15
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2626
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2638
2022-02-16T01:00:57Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Bir peri masalı: köy enstitülerinde örgüt kültürü üzerine bir inceleme-Eskişehir Çifteler örneği
Aydoğmuş, Murat
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Köy Enstitüleri
Çifteler Köy Enstitüsü
Örgüt Kültürü
Tarihsel Etnografya
Village İnstitutes
Çifteler Village İnstitute
Organizational Culture
Histori Cal Ethnography
Nitel araştırma yöntemlerinden tarihsel etnografya kullanılarak
desenlenen bu çalışmanın amacı, Çifteler Köy Enstitüsü örnek alınarak köy
enstitülerindeki örgüt kültürünü incelemektir. Özünü keşfetmeye yönelik bu tarihsel
etnografik araştırma, Çifteler Köy Enstitüsündeki örgüt kültürünü açıkça ortaya
koymaktadır. Bu araştırma, tarihsel bir perspektif kullanılarak kuruluşundan
kapatılmasına kadar geçen sürede çeşitli parametreler ışığında var olduğu dönemin
kültürel, sosyal ve ideolojik yapısını göz önünde bulundurarak kurumdaki örgüt
kültürünün anlamlandırılmasına yardımcı olacaktır.
Yöntem: Köy Enstitülerindeki örgüt kültürünün, ülkenin o günkü koşulları
bağlamında nasıl şekillendiğini Çifteler Köy Enstitüsü arşivinden elde edilen belgelerin
söylem analizi yoluyla incelenmesi ve gözler önüne sermesi amaçlanmıştır.
Bulgular: Araştırmada Enstitüde bir aile, etkinlik ve güven odaklı açık bir
kültürün oluştuğu, güçlü bir örgütsel güvenin varlığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca öğrencilerin
yalan söyleme, devlet malına zarar verme, kavga etme ve arkadaşları ile ilişkilerinde
aşırıya kaçmaları etik olmayan davranışlardan görülmektedir. Bunun yanında
öğretmenlerin de birbirleri ile ve öğrencilerle olan ilişkilerinde aşırıya kaçma, şiddet
uygulama ve karşı cinsle olan ilişiklilerinde aşırıya kaçmaları etik olmayan davranışlar
olarak görülmektedir. Enstitüde özgün, çağdaş ve demokratik bir öğretim ve eğitim
sisteminin olduğu göze çarpmaktadır. Aynı zamanda enstitüde kullanılan öğretim yöntem
ve tekniklerinin içinde bulunduğu yıllara göre çağdaş ve uyarlanabilir olduğu da
gözlemlenmiştir. Enstitü dönemin politik ve siyasi olaylarından etkilenmiş ve bu etkiler
okul kültürüne de yansımıştır. Enstitüde ki kültürel yapı hem öğrencilerin hem de öğret ilişkilerinde pozitif yönde etkin tol oynamıştır. Müfettiş raporlarının dönemin siyasi
olaylarına göre şekillendiği de bir başka bulgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
2
Sonuç ve Öneriler: Çalışmanın sonunda Enstitülerde kullanılan öğretim
tekniklerinin belirlenmesi için bir gömülü teori araştırması ile bu öğretim tekniklerinin
sınıf içi etkinliklerini anlamak için bir eylem araştırması yapılabilir
The purpose of this study, which was designed by using historical
ethnography from qualitative research methods, is to examine the organizational culture
in village institutes by taking the Çifteler Village Institute as an example. This historical
ethno-graphic research to discover its essence clearly reveals the organizational culture at
the Çifteler Village Institute. This research will help to make sense of the organizational
culture in the institution, taking into account the cultural, social and ideological structure
of the period in which it existed in the light of various para-meters from its establishment
to its closure using a historical perspective.
Method: It is aimed to examine and reveal how the organizational culture in the
Village Institutes was shaped in the context of the country's current conditions through
the discourse analysis of the documents obtained from the Çifteler Village Institute
archive.
Findings: In the research, the existence of a strong or-ganizational trust, in which
an open culture focused on a family, activity and trust was established in the Institute. In
addition, it is seen from the unethical behaviors that stu-dents lie, damage the state
property, fight and overdo their relationships with their friends. In addition, it is seen as
unethical behaviors that teachers do not overdo their relationships with each other and
students, apply violence and do not overdo them in their relationships with the opposite
sex. It is remarkable that there is an original, con-temporary and democratic education
and training system in the Institute. At the same time, it has been observed that the
teaching methods and techniques used in the institute are contemporary and adaptable
according to the years they are in. The Institute was influenced by the political and
political events of the period and these effects were re-flected in the school culture. The
4
cultural structure at the institute played a positive role in the relations of both students
and teachers. It is another finding that inspector reports are shaped according to the
political events of the period.
Results and Suggestions: At the end of the study, an grounded theory research
for determining the teaching techniques used in the Institutes and an action research can
be conducted to understand the classroom activities of these teaching techniques
2022-02-15
2022-02-15
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2638
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2633
2022-02-16T01:01:03Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul yöneticileri ve öğretmenlerin çatışma yönetimine ilişkin algıları
Arslan, Gülşen
Özen, Hamit
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Çatışma Yönetimi
Öğretmenler
Okul Yöneticileri
Eğitim Yönetimi
Okulda Çatışma
Conflict Management
Teachers
School Administrators
Educational Management
School Conflict
Bu çalışmanın amacı Eskişehir ilinde görev yapan yönetici ve
öğretmenlerin çatışma yönetimine ilişkin algılarını ortaya koymak ve çatışma yönetimi
stratejilerini belirlemektir. Bu kapsamda çalışma, okul müdürlerinin çatışma yönetimi
stratejilerini ortaya koyması, okul iklimini daha iyi bir hale getirmeye yönelik
uygulamalara işlerlik kazandırması bakımından önem taşımaktadır.
Yöntem: Bu çalışmada nitel analiz tekniklerinden olgu bilim yöntemi
kullanılmıştır. Eskişehir ilinde görev yapmakta olan okul yöneticileri ve
öğretmenlerinden oluşan toplam 26 kişiye yapılandırılmış görüşme formları uygulanarak
görüşme tekniğiyle veriler toplanmıştır.
Bulgular: Elde edilen bulgulara göre, cinsiyet ve göreve ilişkin yapılan
değerlendirmelerde uyma stratejisine yönelik olarak bir bulguya rastlanmamıştır. Bu
durum, okul yöneticilerinin karşısındakine uyma konusuna pek sıcak bakmadıkları
sonucunu ortaya koymaktadır. Ayrıca çatışma yönetimine ilişkin yaklaşımlara göre
değerlendirme yapıldığında katılımcıların karşılıklı olarak genellikle kazan-kaybet
yaklaşımını benimsedikleri saptanmıştır.
Sonuç ve Öneriler: Sonuç olarak katılımcılar, çatışmanın çözümünde iletişime
açık olmanın bilincinde olarak hareket etmektedirler. Buna karşın empati kurma
stratejisine daha az önem verildiği görülmektedir. Bu bağlamda çatışma yönetimine
ilişkin eğitim kurumlarında sorunlar olduğu ifade edilebilir. Okul müdürlerinin ve müdür
yardımcılarının okullarda olumlu ortamlar oluşturulması için hükmedici ve psikolojik
baskı oluşturabilecek dilden kaçınıp motive edici bir dil kullanmaları önerilmektedir
The aim of this study is to reveal the perceptions of administrators and
teachers working in Eskişehir on conflict management, and to determine the conflict
management strategies used. In this context, the study is important in terms of revealing
the conflict management strategies of school principals, making the practices aimed at
improving the school climate and contributing to the literature.
Method: In this study, phenomenology method, one of the qualitative analysis
techniques, was used. Structured interview forms were applied to a total of 26 people
consisting of school administrators and teachers working in Eskişehir province and data
were collected by interview technique.
Results: According to the findings obtained after analyzing the collected data,
there was no finding regarding the strategy of compliance in the evaluations regarding
gender and duty. This situation reveals that school administrators do not look very
favorably on obeying the other person. In addition, when evaluating the conflict
management approaches, it was found that the participants generally adopted a win-lose
approach.
Conclusion and Suggestions: As a result, the participants act with the awareness
of being open to communication in resolving the conflict. On the other hand, less
emphasis is placed on the empathy strategy. In this context, it can be stated that there are
problems in educational institutions regarding conflict management. These problems
should be detected and eliminated or minimized, especially with perception studies to be
carried out. It is recommended that school principals and vice principal avoid using
dominant and psychological pressure and use a motivating language in order to create a
positive environment in schools
2022-02-15
2022-02-15
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2633
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2678
2022-02-19T01:00:38Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Öğretmen algılarına göre mesleki ve teknik liselerin okul kültürü
Berk, Nurşen
Aydoğdu, Elif
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Okul Kültürü
Öğretmen
Mesleki Ve Teknik Liseler
School Culture
Teacher
Vocational And Technical High Schools
Bu araştırmanın amacı meslek liselerindeki öğretmenlerin okul kültürüne
yönelik algılarını incelemektir. Ayrıca meslek lisesinde görev yapan öğretmenlerin okul
kültürüne yönelik algılarının cinsiyet, öğrenim durumu, mesleki kıdem, branş, okulda
çalıştıkları yıl, okulun öğrenci sayısı, öğretmen sayısı ve başarı ortalamasına göre farklılaşıp
farklılaşmadığı tespit etmektir.
Yöntem: Bu araştırmada meslek lisesinde görev yapan öğretmenlerin okul kültürü
algılarını belirlemek üzere tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın evreni, 2018-2019
Eğitim-Öğretim yılında Eskişehir ili merkez ilçeler Odunpazarı ve Tepebaşı’n da bulunan
MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı meslek liselerinde çalışan 1278
öğretmenden oluşmaktadır. Çalışmanın örneklemini ise tabakalı örnekleme ile seçilen
Eskişehir ili merkez ilçelerde görev yapan 492 meslek lisesi öğretmeni oluşturmuştur. Bu
araştırmada veriler Weinstock, Yumoto, Abe, Meyers, & Wan (2016) tarafından geliştirilen
ölçek ile toplanmıştır. Bu araştırmada verilerin analizinde frekans, yüzde, aritmetik ortalama,
t- testi ve tek yönlü ANOVA analizleri kullanılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan öğretmenlerin okul kültürüne ilişkin yüksek akademik
beklentiler boyutunda algıları (X̄ =2,151) “Katılmıyorum”, hedeflerin açıklığı boyutunda
algıları (X̄ =2,466) “Katılmıyorum”, profesyonel öğretmen davranışları boyutunda algıları (X̄
=2,947) “Katılıyorum”, mesleki topluluk boyutunda algıları (X̄ = 2,498) “Katılmıyorum”, aile
ve çevre katılımı boyutunda algıları ( X̄ = 2,723) “Katılıyorum”, paydaş dayanışması ve
yenilikler için okul desteği boyutunda algıları (X̄ =2,783) “Katılıyorum” ve toplamda okul
kültürü algıları (X̄ =2,636) “Katılıyorum” düzeyinde olduğu görülmüştür. Ayrıca araştırmada
öğretmenlerin okul kültürünü algı düzeylerinde cinsiyete, branşa, okulda çalışılan yıla,
okulların başarı sırasına, öğretmen ve öğrenci sayılarına göre anlamlı farklılıklar tespit
edilmiştir.
Sonuç ve Öneriler: Araştırmanın sonucuna göre mesleki ve teknik liselerde görev
yapan öğretmenlerin okul kültürüne ilişkin algılarının yüksek olduğu görülmüştür.
2
Profesyonel öğretmen davranışları ve aile ve çevre katılımı boyutlarında kadın öğretmenlerin
erkek öğretmenlere göre daha yüksek algıya sahip oldukları bulunmuştur. Branş değişkenine
göre yüksek akademik beklentiler boyutunda meslek dersi öğretmenlerinin okul kültürü
algıları kültür dersi öğretmenlerine göre daha yüksek çıkmıştır. Çalışılan yıl değişkenine göre
de profesyonel öğretmen davranışları ve toplamda daha az çalışma yılan sahip öğretmenlerin
okul kültürü algılarının daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Okulların başarı sırası
değişkeninde ise orta derecede başarılı okullardaki öğretmenlerin, başarı seviyesi en yüksek
ve başarı seviyesi en düşük okullardaki öğretmenlere göre okul kültürüne yönelik daha
yüksek algıya sahip oldukları görülmüştür. Ayrıca okul kültürü algısı öğretmen sayısı en
yüksek ve orta derecede olan okullardaki öğretmenlere göre, öğretmen sayısı en düşük olan
okullardaki öğretmenler lehine çıkmıştır. Benzer biçimde okul kültürü algısı öğrenci sayısı en
yüksek ve orta derecede olan okullardaki öğretmenlere göre öğrenci sayısı en düşük olan
okullardaki öğretmenler lehine çıkmıştır. Araştırmanın sonuçları doğrultusunda meslek
liselerinde öğretmenlerin okul kültürü algılarının arttırılmasına yönelik çeşitli önerilerde
bulunulmuştur
The aim of this study is to examine the perceptions of teachers in vocational
high schools about school culture. In addition, perceptions of teachers working in vocational
high schools regarding high academic expectations, clarity of objectives, professional teacher
behaviors, professional community, family and environment participation, stakeholder
solidarity and school support for innovations, gender, educational background, professional
seniority, branch, year of school, student The number of teachers, the number of teachers and
whether it has been differentiated according to the average success was determined.
Method: In this research, screening method was used to determine school culture
perceptions of teachers working in vocational high schools. The population of the research
consists of 1278 teachers working in vocational high schools affiliated to the General
Directorate of Vocational and Technical Education in the central districts Odunpazarı and
Tepebaşı in Eskişehir in the 2018-2019 academic year. The sample of the study consisted of
492 vocational high school teachers working in the central districts of Eskişehir. In this study,
the data were collected by the scale developed by Weinstock, Yumoto, Abe, Meyers, & Wan
(2016). In this study, frequency, percentage, arithmetic mean, t-test and one-way ANOVA
analyzes were used.
Results: Perceptions of the teachers participating in the research in terms of high
academic expectations regarding the school culture (X̄ = 2,151) “Disagree ”, perceptions in
the dimension of clarity of objectives (X̄ = 2,466) “Disagree”, perceptions of professional
teacher behaviors (X̄ = 2,947) “Agree” perceptions (X̄ = 2,498) “Disagree ”, perceptions of
family and environment participation dimension (X̄ = 2,723) “Agree”, perceptions of
stakeholder solidarity and innovation for school support (X̄ = 2,783) “Agree ”and total school
culture perceptions (X̄ = 2,636) “Agree ”. In addition, differences in the perception of
teachers' school culture according to gender, branch, year worked in school, success of
schools, number of teachers and students were determined.
4
Conclusion and Suggestions: According to the results of the study, it was seen that
teachers working in vocational and technical high schools had high perceptions about school
culture. It was found that female teachers had higher perception in terms of professional
teacher behaviors and family and environment participation than male teachers. According to
the branch variable, vocational school teachers' perceptions of school culture were higher than
those of culture teachers in terms of high academic expectations. According to the year
variable, it was determined that teachers' professional behaviors and teachers with less
working snakes had higher perceptions of school culture. In the success rate variable of the
schools, it was observed that the teachers in the moderately successful schools have a higher
perception of the school culture than the teachers in the schools with the highest achievement
level and the lowest achievement level. In addition, according to the teachers with the highest
and middle school teachers perceiving the school culture perception, it was in favor of the
teachers with the lowest number of teachers. Similarly, the school culture perception was in
favor of the teachers with the lowest number of students compared to the teachers in the
schools with the highest and medium number of students. In line with the result of the
research, various suggestions were made to increase teachers' perception of school culture in
vocational high schools
2022-02-18
2022-02-18
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2678
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2679
2022-02-19T01:00:41Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Örgütsel vatandaşlık davranışının örgütsel çıktılara ve liderlik stillerine etkisi : bir meta-analiz çalışması
Belenkuyu, Cüneyt
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Yükseköğretim
Sıralama Sistemleri
Hegemonya
Endeks
Kalite
Performans
Akademik Kapitalizm
Higher Education
Ranking Systems
Academic Capitalism
Hegemony
Bu çalışma yükseköğretimde sıralama sistemlerini akademik kapitalizm
bağlamında incelemeyi ve değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Sıralama sistemleri,
sonuçları ve gösterge veri kaynağı olarak kullandıkları endeksler açısından incelenip bu
sistemlerin alan uzmanlarınca ne kadar bilimsel, kabul edilebilir ve şeffaf oldukları
değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Yöntem: Bu çalışma yükseköğretimde uluslararası sıralama sistemlerini mevcut
araştırma sonuçlarının değerlendirilmesinde önemli bir yöntem olan sistematik
derlemeyle incelemiştir. Araştırmanın çalışma grubunu uluslararası sıralama sistemleri,
bu sistemlerin sonuçları ve bu sistemlerde göstergelerin kaynağı olarak kullanılan
endeksler oluşturmuştur. Araştırmanın verileri sistemlerin 2018 yılında yayımladığı
sonuçlar ve 2018 yılında sistemlerin sıralama oluşturma metodolojileri ve bu sistemlerin
alan uzmanlarınca oluşturulan değerlendirme puanlarından oluşmaktadır. Ayrıca Türkiye
bağlamındaki veriler 2014-2020 yıllarını kapsamaktadır. Verilerin çözümlenmesinde
betimsel istatistikler kullanılmış ve sistemlerin değerlendirilme aşamasında içerik analizi
gerçekleştirilmiştir.
Bulgular: Araştırma bulguları sıralama sistemlerinde kullanılan endekslerde
Anglo-Amerikan bir hegemonyanın bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca endeksler
yayımcı dağılımı açısından da belirli ticari yayımcıların tekelindedir. Endekslerde ortaya
çıkan bu bulgular üniversite sıralamalarının ilk 100 üniversite listesinde de doğrulanmış
ve bu iki değişken arasında yüksek bir ilişki saptanmıştır. Bu endekslerde ve sıralama
sonuçlarında Türkiye’nin performansının yeterli düzeyde olmadığı görülmüştür. Ayrıca
sıralama sistemlerinin alan uzmanlarınca orta ve orta altı düzeyde bilimsel, kabul
edilebilir ve şeffaf görüldüğüne ulaşılmıştır.
Sonuç ve Öneriler: Araştırma sonuçları sıralamaların kullandıkları endekslerin
benimsemiş olduğu hegemonik yapıyı ortaya çıkararak sonuçların yorumlanmasında
2
dikkatli olunması gerektiğini göstermiştir. Çalışma ayrıca hem sıralama sonuçlarının hem
de bu sıralama sistemlerinin sübjektiflik iddiasıyla meşruiyet kazanmak için kullandıkları
gösterge kaynağı olarak kullandıkları endekslerin önyargılı olabileceğini göstermiş ve
akademik kapitalizm bağlamında bu sistemlerin yükseköğretimi şekillendirmede ne
kadar etkili olduğu konusunda kanıtlar sunmuştur. Sıralamalar belirli bir üniversite
modelini öne çıkararak kurumlar arası izomorfizme eğilim oluşturmaktadır. Ancak
sıralamaların ikilem oluşturan yapısı nedeniyle üniversiteler arasındaki fark belirli
araştırma odaklı üniversiteler lehine işlemekte ve kurumlar ve disiplinler arası dikey bir
hiyerarşiye yol açmaktadır. Bu bağlamda sıralamaların kullanılmasında özellikle karar
verici konumundaki politika yapıcıların ve üniversite yönetimlerinin bu sistemlerin
benimsediği değerler, düşünceler ve özellikle önyargılar konusunda bilinçli olmaları
gerektiği ifade edilmelidir. Ayrıca sıralama sistemleri bağlamında metodolojik bir
değerlendirmenin bu sistemler ve sonuçları kullanan yükseköğretim paydaşları açısından
gerekli olduğu ve sonuçları yorumlamada kullanılmasının daha doğru olacağı
görülmüştür. Ayrıca sıralama sonuçlarıyla ilişkili farklı değişkenlerin de incelenmesi
sıralamaların akademik kapitalizm bağlamında özelliklerinin ortaya çıkarılması açısından
alana katkı sağlayacaktır
This study aims to examine and evaluate ranking systems in higher
education in the context of academic capitalism. The ranking systems were examined in
terms of their results and indexes used as indicator data sources and it was tried to evaluate
how scientific, acceptable and transparent these systems are by field experts.
Method: This study examines the international ranking systems in higher
education through a systematic review, an important method for evaluating the current
research results. The study group of the research consisted of international ranking
systems, the results of these systems and the indices used as the source of indicators in
these systems. The data of the research consisted of the results published by the systems
in 2018 and the methodologies in which the systems were created in 2018 and the
evaluation scores created by the field experts of these systems. Data for Turkish
universities cover the years 2014-2020. Descriptive statistics were used to analyze the
data and content analysis was performed during the evaluation of the systems.
Results: Research findings show that there is an Anglo-American hegemony in
the indexes used in ranking systems. Indexes are also monopolized by certain commercial
publishers in terms of publisher distribution. These findings in the indexes were
confirmed in the top 100 university lists of the university rankings and a high correlation
was found between these two variables. Turkey’s performance is found inadequate in
these indexes and ranking results. In addition, ranking systems have been found to be
scientific, acceptable and transparent at the moderate and sub-moderate levels by field
experts.
Conclusion and Suggestions: The results of the research revealed that the
hegemonic structure adopted by the indexes used by the rankings should be taken into
consideration in the interpretation of the results. The study also showed that both the
ranking results and the indexes used by these ranking systems as indicators of their
4
legitimacy for subjectivity may be biased and provided evidence for how effective these
systems are in shaping higher education in the context of academic capitalism. The
rankings highlight a particular university model and pose a tendency towards
isomorphism among institutions. However, due to the structure of the rankings that
creates dilemma, the difference between universities works in favor of certain research oriented universities and leads to a vertical hierarchy between institutions and disciplines.
In this context, it should be stated that especially policy makers and university
administrations who are in a position to make decision, should be aware of the values,
thoughts and especially prejudices adopted by these systems. In addition, in the context
of ranking systems, a methodological assessment is necessary for these systems and
higher education stakeholders using results and it will be more accurate to use them in
interpreting the results. In addition, examining different variables related to ranking
results will contribute to the field in terms of revealing the features of rankings in the
context of academic capitalism
2022-02-18
2022-02-18
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2679
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2715
2022-02-19T01:00:33Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye ve Amerika’da eğitim yönetimi alanında hazırlanan doktora tezlerinin incelenmesi
Çelik, Mustafa
Yücel, Cemil
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Türkiye
Amerika
Eğitim Yönetimi
Turkey
USA
Educational Administration
PhD Thesis
Bu araştırmanın temel amacı Türkiye ve Amerika’da 2014-2018 yılları
arasında eğitim yönetimi alanında hazırlanan doktora tezlerini demografik özellikler,
konu, yöntem ve öneriler açısından değerlendirmektir.
Yöntem: Araştırma sistematik derleme çalışması olarak desenlenmiştir.
Araştırmanın evreni Türkiye ve Amerika’da eğitim yönetimi alanında son beş yıl (2014-
2018) içerisinde hazırlanan doktora tezlerinden oluşmaktadır. Türkiye’deki doktora
tezlerine Ulusal Tez Merkezinden, Amerika’daki doktora tezlerine ise ProQuest veri
tabanından ulaşılmıştır. Araştırmada, Türkiye’deki doktora tezleri için örneklem seçimi
yapılmamış olup evrenin tamamına ulaşılmaya çalışılmıştır. Türkiye’de eğitim yönetimi
alanında 2014-2018 yılları arasında toplam 200 doktora tezinin hazırlandığı tespit
edilmiştir. Ancak, çalışma kapsamına erişme açık durumdaki 175 doktora tezi dâhil
edilmiştir. Araştırmada, Amerika’daki doktora tezlerinin belirlenmesinde tabakalı
örnekleme yöntemi ile basit tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Amerika’da
eğitim yönetimi alanında 2014-2018 yılları arasında toplam 1476 doktora tezinin
hazırlandığı tespit edilmiştir. %95 güven düzeyi için araştırmanın örneklemi 306 olarak
belirlenmiştir. Ancak, yapılan çalışmanın geçerlik ve güvenirliğini arttırabilmek adına
örnekleme 339 doktora tezi dâhil edilmiştir.
Bulgular: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre eğitim yönetimi alanında en
fazla doktora tezi Türkiye’de 2017 yılında, Amerika’da ise 2014 yılında hazırlanmıştır.
Türkiye’de ve Amerika’da hazırlanan doktora tezlerinde en çok çalışılan konular örgüt
ve örgütsel davranış ile yönetim konuları olmuştur. Hazırlanan doktora tezlerinde
Türkiye’de en çok tercih edilen yöntem nicel araştırma yöntemi ve en çok çalışma
yapılan örneklem grubu öğretmenler iken Amerika’da en çok tercih edilen yöntem nitel
araştırma yöntemi ve en çok çalışma yapılan örneklem grubu yöneticiler olmuştur.
2
Sonuç ve Öneriler: Türkiye’de niceliksel açıdan daha az sayıda doktora tezi
üretilirken, Amerika’da daha fazla sayıda doktora tezi üretilmiştir. İncelenen doktora
tezleri genellikle belli üniversiteler bünyesinde hazırlanmıştır. Doktora tezlerinde her iki
ülkede de belirli konular sıklıkla işlenirken bazı konulara çok az önem verilmiştir.
Türkiye’de hazırlanan tezlerde pozitivist paradigmanın etkisi açıkça görülmektedir.
Buna bağlı olarak, Türkiye’de hazırlanan doktora tezlerinde nicel araştırma modelleri
sıklıkla tercih edilirken, Amerika’da hazırlanan doktora tezlerinde sıklıkla nitel
araştırma modelleri tercih edilmektedir. Türkiye’de hazırlanan doktora tezlerinde en çok
tercih edilen evren-örneklem grubu öğretmenler iken Amerika’da hazırlanan doktora
tezlerinde en çok tercih edilen evren-örneklem grubu yöneticilerdir. Türkiye’de
hazırlanan doktora tezlerinde en çok tercih edilen veri toplama aracı ölçek iken
Amerika’da hazırlanan doktora tezlerinde en çok tercih edilen veri toplama aracı
görüşme formudur. Her iki ülkede hazırlanan doktora tezlerinde araştırmacılara yönelik
benzer öneriler yapılmıştır. Uygulayıcılara yönelik yapılan önerilerde ise farklılıklar
vardır. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda; Ulusal Tez Merkezine yüklenen lisansüstü
çalışmalarının tamamen erişime açılması, alanyazında fazla çalışma yapılmayan ve
güncel eğitim sorunlarına çözüm olabilecek konulara önem verilmesi, az önem verilen
bilimsel araştırma yöntem ve tekniklerine gereken önemin verilmesi, araştırmanın
belirli periyotlarla tekrar edilerek sonuçlarının karşılaştırılması, benzer kültürel
özelliklere sahip olduğumuz Orta Doğu ülkelerinde hazırlanan lisansüstü tezleriyle de
karşılaştırma çalışmasının yapılması gibi öneriler yapılmıştır
The main purpose of this research is to evaluate the Ph.D. thesis
prepared in the field of educational administration in Turkey and in USA between the
years of 2014-2018 in terms of demographic characteristics, issues, methods and
suggestions.
Method: The research was designed as a systematic review study. The universe
of the study consists of Ph.D. thesis that prepared in the field of educational
administration in Turkey and in USA in the last five years (2014-2018). The Ph.D.
thesis in Turkey has been reached from the National Thesis Center, while the Ph.D.
thesis in USA has been reached from ProQuest database. In the study for the Ph.D.
thesis in Turkey, there was not made sample selection but was tried to reach the entire
universe. It was determined that there has been prepared a total of 200 Ph.D. thesis in
the field of educational administration in Turkey between the years of 2014-2018.
However, 175 Ph.D. thesis which are open to access are included into the scope of the
study. In the study, the stratified sampling method and the simple random sampling
method were used to determine the Ph.D. thesis in USA. It was determined that a total
of 1476 Ph.D. thesis have been prepared in the field of educational administration in
USA between the years of 2014-2018. The sample of the study was determined as 306
for 95% confidence level. However, in order to increase the validity and reliability of
the study, 339 Ph.D. thesis were included into the sample.
Results: According to the findings obtained from the study most Ph.D. thesis in
the field of educational administration in Turkey was prepared in 2017, while in USA
was prepared in 2014. The issues most studied in the Ph.D. thesis prepared in Turkey
and in USA are the organization and organizational behavior and administration. In the
prepared Ph.D. thesis, in Turkey the most preferred method was quantitative research
4
method and the most studied sample group was teachers, while in USA the most
preferred method was qualitative research method and the most studied sample group
was administrators.
Conclusion and Suggestions: While there are produced limited number of
Ph.D. thesis in Turkey, a great number of Ph.D. thesis are produced in USA. The
examined PhD thesis are usually prepared within certain universities. In Ph.D. thesis,
while certain issues are frequently studied in both countries, it was given little attention
to some issues. It can be seen the effect of positivist paradigm in the thesis prepared in
Turkey. Accordingly, while the quantitative research models are often preferred in the
Ph.D. thesis produced in Turkey, the qualitative research models are often preferred in
the Ph.D. thesis produced in USA. While the most preferred universe-sample group in
the Ph.D. thesis produced in Turkey is teachers, the most preferred universe-sample
group in the Ph.D. thesis produced in USA is administrators. While the most preferred
data collection tool in the Ph.D. thesis produced in Turkey is scale, the most preferred
data collection tool in the Ph.D. thesis produced in USA is interview form. Similar
suggestions have been made for the researchers in the Ph.D. thesis prepared in both
countries. There are differences in the suggestions made for the implementers.
According to the obtained results some suggestions were made such as to give full
access to the graduate studies uploaded to the National Thesis Center, to give
importance to the issues that not to be studied much in the literature and may be the
solution of current education problems, to give necessary importance to the scientific
research methods and techniques that are given less importance, to compare the results
of the research by duplicating the research periodically, to make a comparison study
with the graduate thesis prepared in the Middle East countries that we have similar
cultural characteristics
2022-02-18
2022-02-18
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2715
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2733
2022-02-22T01:00:20Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Eğitim yönetimi alanında teori uygulama boşluğu
Aksu, Mehmet
Yücel, Cemil
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Eğitim Yönetimi Alanında Teori Ve Uygulama
Yansıtıcı Uygulama
Theory And Practice İn Educational Administration
Reflective Practice
Bu çalışmanın amacı, eğitim yönetimi alanında teori ile uygulama
arasındaki boşluğu alanın sınırları, araştırma gelenekleri, özgünlüğü ve araştırma
gündemi bağlamında ve bunlarla ilişkili olduğu varsayılan yapılar çerçevesinde ele
alarak tartışmaktır. Çalışmada, bu boşluğun nasıl oluştuğu alanın mevcut durumu göz
önünde bulundurularak ele alınmış, araştırmacı tarafından ortaya konulan temel
varsayımların geçerliliğine yönelik kanıtlar aranmıştır.
Yöntem: Bu çalışma nitel araştırma paradigmasına dayalı durum çalışması
modeline göre tasarlanmıştır. Araştırma kapsamında eğitim yönetimi alanında çalışan
değişik unvanlardaki 11 akademisyen ve eğitim yönetimi alanında lisansüstü dereceye
sahip 9 okul yöneticisi ile yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile elde edilen veriler,
alandaki araştırmalar ve eğitim ile ilgili politika metinleri ile karşılaştırılarak analitik
tümevarımsal yöntemle analiz edilmiştir.
Bulgular: Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, eğitim yönetimi alanında
Batılı temelli ve Avrupa merkezci teoriler, paradigmalar ve yaklaşımlar alanın
gündemini belirlemekte, araştırmalar uygulayıcıların ve yerelin ihtiyaç duyduğu anlamlı
sonuçları üretmekte yetersiz kalmaktadır. Araştırmalarda moda konular çalışılmakta,
neo-liberal söylem hâkim bir konumda bulunmakta, uygulayıcıların alanda üretilen
bilgiyi takip etme noktasında isteksiz olduğu anlaşılmaktadır.
Sonuç ve Öneriler: Bu çalışmanın sonuçlarına göre, alandaki araştırmalar
yansıtıcı pratiklere dönüşememekte, uygulayıcıların ihtiyaçlarına yeterince yanıt
verememekte, politika oluşturma ve uygulamada etkin olamamaktadır. Alandaki
lisansüstü programlarda uygulamaya dönük ders içerikleri hazırlanmalı, araştırmacıların
uygulamada karşılaşılan sorunlarla ilgili araştırma yapmaları teşvik edilmeli, doktora
programlarında farklı geleneklere sahip üniversitelerin işbirliği yapmaları sağlanmalıdır
The purpose of this study is to discuss the gap between theory and
practice in the field of educational administration, within the context of boundaries,
research traditions, originality and reserah agenda and within the frame of structures
that are assumed to be related them. Within the study, how this gap is formed is
adressed by considering the current situation of the field, and evidence for the validity
of the basic assumptions made by the researcher is sought.
Methodology: This study was designed as a case study model, which is based
on the paradigm of qualitative researh. Within the scope of the researh, the data
obtained through semi-structured interview technique with 11 academicians of different
titles working in the field of educatioal administration and 9 school administrators with
a potguraduate in educational administration were compared with the analytical
inductive method by comparing the researchers in the fieln and policy texts.
Findings: According to the findings obtained from the research, Western-based
and European centrist theories, paradigms and approaches in the field of education
administration determine the agenda of the field, and the research is insufficient to
produce the meaningful results that the practitioners and the local need. In the
researches, fashion issues are studied, neo-liberal discourse is in a dominant position,
and it is understood that practitioners are reluctant to follow the information produced in
the field.
Conclusion and Discussion: According to the results of this study, research in
the field cannot turn into reflective practices, cannot adequately respond to the needs of
practitioners, and cannot be effective in policy making and implementation. Practical
course content should be prepared in postgraduate programs in the field, researchers
should be encouraged to conduct research on problems encountered in practice, and
universities with different traditions should be collaborated in doctoral programs
2022-02-21
2022-02-21
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2733
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2823
2022-03-01T01:00:33Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Muhaklif öğretmen kimliği ve muhaliflik deneyimlerine ilişkin fenomenolojik bir çalışma
Oklay, Erdem
Şentürk, İlknur
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Eleştirel Pedagoji
Muhalif Öğretmen
İdeoloji
Konfor Alanı
Pa Ternalizm
Fenomenoloj
Critical Pedagogy
Dissident Teacher
Ideology
Comfort Zone
Paternalism
Phenomenology
Bu araştırmanın amacı; öğretmenlerde muhalif kimliğin oluşumunu ve
bu kimliğin yansımalarını pratik deneyimleri doğrultusunda nasıl anlamlandırdıklarını
keşfetmektir. Bu genel amaca yönelik öncelikle muhalif kimliğin oluşumunda etkili
olan faktörler ve sonrasında muhaliflik deneyimlerine katılımcılar tarafından yüklenen
anlamlar ile bunun pratik sonuçları araştırılmıştır.
Yöntem: Araştırmada nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji tercih edilmiş tir. Pilot çalışma ve uzman görüşleri ile son şekli verilen görüşme soruları 20 katılımcı ya yöneltilmiş ve açık, eksen ve seçici kodlama süreçleriyle analiz edilerek bulgular
raporlanmıştır. Araştırmanın geçerlik ve güvenirliğinde veri ve araştırmacı çeşitlendir mesi ile yansıtıcı düşüncelerden yararlanılmış, araştırmacı etkisi ve etik ilkeler konu sunda gereken hassasiyet gösterilmiştir.
Bulgular: Araştırmada muhalif kimliğin oluşumunda rol oynayan başlıca faktör ler olarak; aile yapısı, sosyal çevre, karakter ve kişilik özellikleri, eğitim hayatı, meslek
hayatı ve üst faktörler göze çarpmıştır. Üst faktörlerin diğer etkenleri kapsayan yapısı
dikkat çekmiştir. Özellikle üst faktörlerin küresel etmenlerle birlikte kendi ideolojik
doktrinlerini dayatma ve hegemonya kurma, böylece üzerinde tahakküm kurduğu kitleyi
kendi konfor alanında tutma eğilimi taşıdığı söylenebilir. Bu tahakküm biçimlerinin
karakteristik özelliklerinde ise paternalizm izleri görülmektedir. Muhalif hareket ise bu
dayatmaya karşı tepki içinde ve ağırlıklı olarak savunma şeklinde bir görünüme sahiptir.
Bu karşı tepki paternalist ilişkinin toplumsal baskısına yönelik bir karşı duruş olarak da
nitelendirilebilir. Eleştirel pedagojinin bu noktada epistemolojik ve ampirik açıdan mu halif kimliğin biçimlenme mekanizması üzerinde olumlu etkileri bulunabilir. Özellikle
teorik temellere dayanan bir muhalif eylem biçimine katkı sağlayabilir.
2
Sonuç ve Öneriler: Sonuç olarak muhalif kimliğin gelişiminde üst faktörler ve
aile yapısı en etkili boyutlar olarak göze çarpmaktadır. Muhalif kitlenin sosyolojik, poli tik, kültürel ve ekonomik temellerini anlamada bütüncül yaklaşılması gerekmektedir.
Bu sebeple eleştirel pedagojinin ele aldığı temel konular etrafında bir tartışma zemininin
yaratılması, hem kimlik gelişimi anlamında muhalif öğretmenlere sağlam bir zemin
yaratırken, hem de muhalif eylem biçimlerinin sosyal ve politik geçerliğini sağlayabilir.
Bu doğrultuda araştırmacılara; eleştirel pedagoji alanında daha derinlemesine saha araş tırmaları yapmaları ve muhalif hareketlerin bu alan içindeki konumlarını açıklamaları,
uygulayıcılara ise; sendikal örgütlenmelerin gerektirdiği nitelikli eylemler vasıtasıyla
iktidar baskılarına direnç göstermeleri önerilebilir. Böylece iktidarın paternal tahakküm
biçimlerine hem teorik hem de pratik alanda güçlü bir karşı tepki söylemi geliştirilebilir
The purpose of this research is to discover the formation of dissident
identity in teachers and how they make sense of the reflections of this identity based on
their practical experience. For this general purpose, first of all, the factors affecting the
formation of the dissident identity were investigated. Then the meanings, which were
attributed by the dissent experiences of participants, and their practical results were in vestigated.
Method: In the study, phenomenology was preferred among qualitative research
designs. Interview questions, which were finalised after pilot study and expert opinions,
were directed to the 20 participants and analysed using open, axis and selective coding
processes then reported. In the validity and reliability of the study, data and researcher
diversification and reflective thoughts were utilised, and necessary sensitivity was
shown in terms of researcher effect and ethical principles.
Results: The main factors that play a role in the formation of dissident identity;
family structure, social environment, character and personality traits, educational life,
professional life and higher factors were outstanding. The structure of the higher
factors, including other factors, was noteworthy. In particular, it can be said that the
higher factors tend to impose their ideological doctrines together with global factors and
to establish hegemony, thus keeping the masses they dominate in their comfort zone.
The characteristic features of these forms of domination are traces of paternalism. On
the other hand, the opposition movement reacts to this imposition and has a
predominantly defensive appearance. This counter-reaction can also be described as a
counter-attitude towards the social pressure of the paternalist relationship. At this point,
critical pedagogy can have positive effects on the epistemological and empirical aspects
of the shaping mechanism of opposing identity. In particular, it can contribute to a form
of dissenting action based on theoretical foundations.
4
Conclusion and Suggestions: As a result, the most influential dimensions are
the most critical factors in the development of opposing identity and family structure.
The sociological, political, cultural and economic foundations of the opposing masses
need to be approached holistically. For this reason, creating a basis for discussion
around the critical issues addressed by critical pedagogy can both provide a solid basis
for dissident teachers in terms of identity development and provide social and political
validity of oppositional forms of action. In this direction; conducting in-depth field
research in the field of critical pedagogy and explaining the position of oppositional
movements in this field; it can be suggested to resist the pressure of power through the
qualified actions required by trade union organisations. Thus, a robust counter-discourse
discourse can be developed in both theoretical and practical fields to the forms of
paternal domination of power
2022-02-28
2022-02-28
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2823
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3639
2022-07-05T00:00:46Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye'deki üniversitelerin kurumsal web sayfaları üzerinden örgüt kültürünün incelenmesi: söylem analizi üzerine bir çalışma
Altınpınar, Ece Eda
Yücel, Cemil
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Örgüt Kültürü
İzomorfizm
Gevşek Yapılılık
Örgütlü Anarşi
Çok Modlu Eleştirel Göstergebilimsel Analiz
Üniversite Web Sayfası
Organization Culture
Isomorfizm
Loosely Coupled,
Multimodal Critical Semiological Analysis
Bu araştırmada Türkiye’deki üniversitelerin örgüt kültürünü kurumsal
web sayfalarında temsil etmek için kullanılan söylemin ve örgüt kültürüne bağlı olan bu
söylemin kurumsal web sayfalarına yansımasında kullanılan kontrol ve karar mekanizmalarının
ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.
Yöntem: Bu araştırma nitel araştırma desenlerinden söylem analizine bağlı çok
modlu eleştirel göstergebilimsel (semiyolojik-semiyotik) analiz temel alınarak tasarlanmıştır.
Araştırmada veri kaynağı olarak üniversitelerin resmi web sayfaları kullanılmıştır.
Araştırma kapsamında 29 üniversite ve 1 vakıf meslek yüksekokulunun kurumsal
web sayfasından veriler araştırmacı tarafından yapılandırılan “Üniversitelerin kurumsal
web sayfalarının örgüt kültürü boyutları” veri toplama ve çözümleme tablosu
üzerinde toplanmış, çok modlu eleştirel göstergebilimsel (semiyolojik-semiyotik) analiz
yöntemi ile analiz edilmiştir.
Bulgular: Araştırmadaki bulgular üniversitelerin kurumsal web sayfalarında örgüt
kültürünü temsil eden söylemin üniversite türü (devlet, vakıf, tematik) ve kuruluş
yılına (2000 öncesi, 2000 sonrası) bağlı olarak tanıtım, belirsizlik, destek ve teması etrafında
şekillendiğini göstermektedir. Bulgular belirsizliğin kontrolünde üniversitelerin
kurumsal web sayfalarında izomorfik söylem, çöp kutusu söylemi, gevşek yapılı söylem
kullandığını göstermektedir.
Sonuç ve Öneriler: Bu araştırmadaki sonuçlar üniversitelerin kurumsal web
sayfalarındaki örgüt kültürünün tasviri olan söylemin mevcut durumunu ortaya koymaktadır.
Üniversitelerin kurumsal web sayfalarında örgüt kültürünü temsil eden söylem
tanıtım söylemidir. Araştırmadaki sonuçlar tanıtım söyleminin, belirsizlik teması etra2
fında şekillendiğini göstermektedir. Belirsizliği aşmada üniversitelerin kurumsal web
sayfaları aracılığı ile sosyal ve ekonomik yaşamla daha yakın bir bağlantı kurması zorunluluğu,
örgütsel kuramlardan çevre faktörünü merkeze alan, bütünsellik ve bütünleşmeyi
vurgulayan modern örgüt kuramlarından beslendiğine işaret etmektedir. Bu
durum bürokrasinin ortak forma dönüştürme söylemi olan izomorfik söylemle üniversitelerin
kurumsal web sayfalarına yansımaktadır. Bunun yanında üniversitelerin kurumsal
web sayfalarını rekabette en avantajlı konumu elde etmek için geliştirme çabaları,
farklılık ve parçalanmayı vurgulayan post-modern örgüt kuramlarından beslendiğine de
işaret etmektedir. Bu durum ilk etapta üniversitelerin öngörülemezlik, istikrarsızlık,
inatçılık karşısında belirsizliği çözmek için örgütlü anarşiler olarak gerçekte olmadıkları
bir şekilde davranma kontrol ve karar süreçlerini sembolize eden çöp kutusu söylemi ile
kurumsal web sayfalarına yansımaktadır. İkinci etapta ise bu durum örgüt kültürüne
bağlı kontrol mekanizması olarak örgüt kültüründeki özgün sembollerin açığa çıkmasını
sağlayan gevşek yapı söylemi ile üniversitelerin kurumsal web sayfalarına yansımaktadır.
Araştırmadaki sonuçlar, üniversitelerin kurumsal web sayfalarında örgüt kültürünü
temsil eden söylemde izomorfik söylem ve çöp kutusu söyleminin temsilinin yüksek,
gevşek yapılı söylemin temsilinin düşük olduğunu göstermektedir. Bu sonuca bağlı olarak
üniversitelerin kurumsal web sayfalarında örgüt kültürünü temsil eden söylem örgüt
kültürüne dair artifaktların ve özgün artifaktların temsilinin oldukça zayıf olduğunu gösteren
dördüncü bir söyleme işaret etmektedir. Araştırmanın sonuçları, üniversitelerin
kurumsal web sayfalarında örgüt kültürüne dair artifaktların ve özgün artifaktların temsilinin
oldukça düşük olduğunu göstermektedir. Örgüt kültürüne dair artifaktların ve
özgün artifaktların söylemindeki eksiklik, üniversitelerin karar ve kontrol mekanizmalarına
yansımaktadır. Bunun yanında araştırma sonuçları örgüt kültürünü kurumsal web
sayfalarında temsil eden söylemde, kurumsal web sayfasının taşıması gereken özelliklerde
üniversitelerin tür ve kuruluş yılına bağlı olan eksiklikler olduğunu göstermektedir.
Buna bağlı olarak araştırmada örgüt kültürü boyutu, kurumsal web sayfalarının taşıması
gereken özellikler boyutu ve gelecek araştırmalar boyutu ile ilgili önerilere yer
verilmiştir
In this research it is aimed to reveal, the university said in Turkey that
is used to represent the organizational culture of the institutional web page and the control
and decision mechanisms used to reflect this discourse which is connected to the
organizational culture.
Method: This research is designed on the basis of multimodal critical semiological
(semiological-semiotic) analysis based on discourse analysis, one of the qualitative
research patterns. Official web pages of universities were used as data source in the research.
Within the scope of the research, the data from the institutional web pages of 29
universities and 1 foundation vocational school were collected on the data collection
and analysis table of the “Organizational Culture Dimensions of Institutional Web Pages
of Universities” structured by the researcher and it was analyzed by multimodal
critical semiological (semiological-semiotic) analysis method.
Results: The findings of the study show that the discourse representing the organizational
culture on the institutional web pages of universities is shaped around the
promotion, uncertainty, support and theme depending on the university type (state,
foundation, thematic) and its establishment year (before 2000, after 2000). The findings
show that, in the control of uncertainty, universities use isomorphic discourse, garbage
can discourse, and loosely coupled discourse on their institutional web pages.
Conclusion and Suggestions: The results of this study reveal the current state
of the discourse, which is the depiction of organizational culture on the institutional web
pages of universities. The discourse that represents the organizational culture on the
institutional web pages of universities is the promotional discourse. The necessity of
universities to establish a closer connection with social and economic life through insti4
tutional web pages in overcoming uncertainty indicates that it is fed by modern organizational
theories that emphasize integrity and integration that center the environmental
factor from organizational theories. This situation is reflected in the institutional web
pages of universities with isomorphic discourse, which is the discourse of the bureaucracy
to transform into a common form. In addition, the efforts of universities to develop
their institutional web pages in order to gain the most advantageous position in the
competition indicate that they are fed by post-modern organizational theories that emphasize
difference and fragmentation. In the first place, this situation is reflected in the
institutional web pages with the garbage can discourse, which symbolizes the decision
processes of universities to act in a way they do not actually exist as organized anarchies
to resolve uncertainty in the face of unpredictability, instability, stubbornness. In
the second stage, this situation is reflected in the institutional web pages of the universities
with the loosely coupled discourse that enables the revealing of the original symbols
in the organizational culture as a control mechanism depending on the organizational
culture. The results of the study show that the representation of isomorphic discourse
and garbage can discourse is high in the discourse representing the organizational culture
in the institutional web pages of the universities, while the representation of the
loosely coupled discourse is low. Depending on this result, the discourse representing
organizational culture on the corporate web pages of universities points to a fourth discourse
that shows that the representation of the artifacts and original artifacts about the
organizational culture is quite weak. The results of the study show that the representation
of the organizational culture and original artifacts on the institutional websites of
the universities is very low. The lack of discourse of artifacts and original artifacts on
organizational culture is reflected in the decision and control mechanisms of universities.
In addition, the research results show that in the discourse that represents the organizational
culture on institutional web pages, there are differences in the characteristics
of the institutional web page that depend on the type and year of the universities. Accordingly,
the research included suggestions about the dimension of organizational culture,
the dimension of features that institutional web pages should bear, and the dimension
of future research
2022-07-04
2022-07-04
2021
2021
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/3639
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3062
2022-06-10T00:00:25Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Yükseköğretimde kadın yöneticilerin çatışma yönetimi deneyimleri: toplumsal cinsiyet açısından bir çözümleme
Keleş, Serap
Yücel, Cemil
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Çatışma
Çatışma Yönetimi
Toplumsal Cinsiyet
Kadın Yönetici
Yükseköğretim Kurumları
Conflict
Conflict Management
Gender
Female Administrators
Higher Education İnstitutions
Bu araştırmanın temel amacı yükseköğretim kurumlarında görev yapmakta olan kadın yöneticilerin çatışma yönetimi deneyimlerini toplumsal cinsiyet bağlamında incelemektir.
Yöntem: Yükseköğretimdeki kadın yöneticilerin çatışma yönetimine ilişkin deneyimlerini toplumsal cinsiyet bağlamında incelenmeyi amaçlayan bu araştırmada nitel araştırma yaklaşımlarının önemli bir parçası haline gelen fenomenolojik araştırma deseni esas alınmıştır. Çalışma grubunu farklı üniversitelere bağlı farklı fakültelerde görev yapmakta olan 16 kadın dekan oluşturmaktadır. Veri çözümleme aşamasında görüşme sonucunda elde edilen verilerdeki anlam örüntülerinin daha detaylı bir şekilde ele alınabilmesi için içerik analizine başvurulmuştur.
Bulgular: Araştırma bulguları erkek egemen bir toplumda kadın olmak, akademik alanda çatışma, akademik alanda çatışmanın temelleri ve toplumsal cinsiyet stereotiplerinin çatışma yönetimine yansımaları olmak üzere 4 tema altında toplanmıştır.
Sonuç: Kadın yöneticilerin çatışma yönetiminde yalnızca kendilerine atfedilen feminen stereotiplere bağlı kalmadıkları, aynı zamanda maskulen ve androjen stereotiplerden yararlandıkları görülmektedir. Buna göre kadınların biyolojik cinsiyetlerine ve kendilerine atfedilen feminen stereotiplere bağlı kalarak yönetim pozisyonunda yer almalarına şüpheyle yaklaşılmasının ve başarılı yöneticiliğin maskulen stereotiplerle bağdaştırılmasının doğru olmadığı söylenebilir. Kadınların sadece feminen erkeklerinse sadece maskulen davranış örüntülerine ve kişilik özelliklerine sahip olduğunu düşünmenin ve başarılı yönetici kriterlerini bu stereotiplere bağlı kalarak açıklamanın kadınların ötekileştirilmesine ve ataerkil ideolojinin yeniden üretimine hizmet etmekten başka bir işlevi olmadığı göz önünde bulundurulmalıdır
The main purpose of this research is to examine the conflict management experiences of female administrators in higher education in the context of gender.
Method: This research aims to examine the conflict management experiences of female administrators in higher education in the context of gender. Therefore, the phenomenological research design, which has become an important part of qualitative research approaches, has been employed. The study group consists of 16 female deans working in different faculties of different universities. While analysing the data, content analysis has been used to reveal the meaningful patterns in the raw data obtained by the face-to-face interviews
Results: The findings of the study are grouped under 4 themes: being a woman in a male-dominated society, conflict in the academic field, the foundations of conflict in the academic field, and the reflections of gender stereotypes on conflict management.
Conclusion: It is revealed that female administrators do not only adhere to the feminine stereotypes attributed to females, but also benefit from masculine and androgynous stereotypes in conflict management. Accordingly, it can be said that it is not correct to approach women with suspicion to take place in management positions by adhering to their sex and the feminine stereotypes attributed to them, and to associate successful management with masculine stereotypes. It should be kept in mind that thinking that women have only feminine personality characteristics and men have only masculine personality characteristics and that explaining the criteria of successful managers by adhering to masculine stereotypes has no other function than serving the marginalization of women and the reproduction of patriarchal ideology
2022-06-09
2022-06-09
2021
2021
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/3062
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4155
2022-08-05T00:01:06Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Okul müdürlerinin liderlik davranışlarını şekillendiren motivasyon unsurları üzerine bir inceleme
Özbey, Nüket
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Motivasyon
Okul Müdürleri
Fenomonoloji
Motivation
School Principals
Phenomenology
Bu çalışmada okul müdürlerinin liderlik davranışlarını şekillendiren
motivasyon unsurlarını tanımlamak ve yorumlamak amaçlanmıştır. Öğretmenler ve
çalışanlar üzerinde tartışılan motivasyon konusunun okul müdürleri tarafından nasıl
anlamlandırıldığını keşfetmek hedeflenmiştir. Eğitim ve öğretim süreçlerinin birbirine
bağlı öğelerini motivasyon ekseninde buluşturmak ve böylece beklentileri tespit
edebilmek tasarlanmaktadır. Deneyimlere yönelik olarak tanımlanmaya çalışılacak
motivasyon unsurları, okul müdürlerinin liderlik tarzlarına göre açıklanmaya
çalışılmıştır. Bu sebeple Hersey ve Blanchard’ın durumsal liderlik modeli bağlamında
okul müdürlerinin davranışlarını şekillendiren motivasyon unsurları, kapsam teorileri
başlığı ile yorumlanmıştır. Çalışmanın alt amaçları ise; okul müdürlerinin mesleği tercih
etme nedenleri ve okul müdürlerinin motivasyonunu sağlayan ve engelleyen faktörleri
tanımlamak olarak belirlenmiştir.
Yöntem: Çalışmada nitel araştırma yöntemi benimsenmiştir. Araştırma;
davranışlardaki gerçeği anlamlandırmamızı sağlayacak olan olgubilim(fenomonoloji)
yaklaşımı ile gerçekleştirmiştir. Bunu için amaçlı örnekleme tekniği ile 10 okul müdürü
ile görüşmeler sağlanmış ve okul müdürlerinin liderlik tarzlarını belirlemek için Hersey
ve Kenneth H. Blanchard 1977 tarafından geliştirilen Leader Effectiveness &
Adaptability Description ölçeği kullanılmıştır. Liderlik tarzları belirlenen okul
müdürlerinin, davranışlarını etkileyen motivasyon unsurları nitel araştırma yöntemi ile
kodlanıp temalara ulaşılmıştır.
Bulgular: Araştırmaya katılan katılımcılardan Hersey ve Blanchard’ın durumsal
liderlik modeline göre; bir okul müdürünün “emir verici”, dört okul müdürünün “eğitici”,
beş okul müdürünün “destekleyici” liderlik tarzını benimsediği saptanmıştır. Elde edilen
bulgular doğrultusunda liderlik tarzları belirlenen okul müdürlerinin, liderlik
2
davranışlarını şekillendiren motivasyon unsurları tanımlamıştır. Tespit edilen motivasyon
unsurlarının, Hersey ve Blanchard’ın liderlik modelinin gerektirdiği durumlara paralellik
gösterdiği görülmüştür. En fazla dikkat çeken motivasyon unsularının başarılı olma
ihtiyacı ile şekillendiği, ekonomik şartlar ve güvenlik ihtiyaçları konusunda ise
motivasyonun olumsuz yönde etkilendiği saptanmıştır.
Sonuç ve Öneriler: Çalışmada okul müdürlerinin liderlik davranışlarını
şekillendiren motivasyon unsurlarına dair sonuçlar sunulmaktadır. Bu bölümde
davranışların şekillenmesinde belirleyici olan şartlar yorumlanamaya çalışılmıştır. Okul
müdürlerinin, eğitim-öğretim faaliyetlerini organize ederken gerekli itici gücü nerden
buldukları tartışılmıştır. Aynı zamanda bu gücün neden böyle şekillendiği
anlamlandırılmak için gerçeğin özüne ulaşılmaya çabalanmıştır. Buradan elde edilen
bulgular, sistemin kronik sorunlarının çözümünde her paydaş için empati olanağı
sunmakta ve problemlerin yorumlanabilmesine imkân tanımaktadır. Bu bakış açısıyla
okul müdürünün dünyasını anlayabilmek ve beklentilerini keşfedebilmek; öğrenciler,
öğretmenler ve yöneticiler cephesindeki algıyı ve iletişimi doğru organize edebilmeyi
sağlayabilecektir. Ayrıca müdür olma mevzuatına dair değişikliklere referans
sağlayabilmesi de mümkündür
In this study, it is aimed to define and interpret the motivational factors
that shape the leadership behaviors of school principals. It is aimed to discover how the
motivation issue which is discussed by teachers and employees is understood by school
principals. It is designed to bring the interdependent elements of the education and
teaching processes together on the motivation axis and thus to identify their expectations.
Intended for the experiences, the motivation factors that will be tried to be defined are
examined to be explained according to the leadership styles of school principals.
Therefore, the motivational factors that shape the behavior of school principals in the
context of the situational leadership model of Hersey and Blanchard have been interpreted
under the title of scope theories. The sub-objectives of the study are; the reasons why the
school principals choose this profession and the factors that ensure and prevent the
motivation of school principals.
Method: In this study, qualitative research method was adopted. The research was
carried out with a phenomenology approach that would enable us to make sense of the
truth in behavior. For this reason, interviews were made with 10 school principals with
purposeful sampling method and Leader Effectiveness & Adaptability Description scale
which had was developed by Hersey and Kenneth H. Blanchard in 1977 was used to
determine the leadership styles of school principals. The motivation factors that affect the
behaviors of school principals whose leadership styles were determined were coded by
qualitative research method and as a result of that themes were obtained.
Results: It has been determined that among the school principals who participated
in this research, one of them adopts the “ordering” leadership style, four of them adopt
the “educational” and five of them adopt the “supportive” leadership style according to
the situational leadership model of Hersey and Blanchard. In line with the findings
4
obtained, the motivation factors that shape the leadership behaviors of the school
principals whose leadership styles had been determined were identified. It has been
observed that the identified motivational factors show parallelism to the situations
required by the leadership model of Hersey and Blanchard. It has been determined that
the most remarkable motivation elements are shaped by the need to success, and
economic conditions and security needs affect the motivation negatively.
Conclusion and Suggestions: In the study, conclusions concerning the
motivational elements that shape the leadership behaviors of school principals is
presented. In this section, the conditions determining the behaviors were tried to be
interpreted. It was discussed where the school principals find the required driving force
while organizing their educational activities. At the same time, it was tried to be reached
to the essence of the truth in order to understand why this power was shaped like this. The
findings obtained here provide the opportunity to empathize with each stakeholder for the
solution of the chronic problems of the system and enable the interpretation of the
problems. From this perspective, being able to understand the world of school principals
and being able to discover their expectations can ensure organizing perception and
communication on students’ teachers’ and administrators’ side correctly. It is also
possible to provide references to changes in the legislation of becoming a school
principal
2022-08-04
2022-08-04
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/4155
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4298
2022-08-10T00:02:27Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Eğitim örgütlerinin yapısına alternatif paradigmaların sağladığı bakış açısı ve bir tipoloji çalışması
Korucuoğlu, Tezcan
Yücel, Cemil
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Gevşek Yapılı Örgütler
Örgütlü Anarşi
Karmaşıklık Kuramı
İzo-Morfizm
Örgüt Yapısı
Loosely Coupled Organizations
Organized Anarchies
Complexity Theory
Isomorphism
Structure Of Organization
Bu araştırma, okullarda ortaya çıkan ilişkiler, yapı, kültür, uygulamalar ve yaşantıları çözümlemeyi, eğitim örgütlerinin yapısal süreçlerini; gevşek yapılı örgüt-ler, örgütlü anarşi, karmaşıklık kuramı ve izomorfizm bağlamlarında nasıl değerlendi-rildiğini, eğitim örgütlerinin yapısını bu modeller bağlamlarında yeniden kurgulamanın mümkünlüğünü açıklamayı ve ülkemiz özelinde yapısal süreçlere göre bir okul tipoloji-si oluşturulmasını amaçlamaktadır.
Yöntem: Eğitim örgütlerinin örgütsel yapı ve işleyişini alternatif bakış açıları ile açıklamayı amaçlayan bu araştırma bir durum çalışması olarak desenlenmiştir. Araştır-mada, amaçsal örneklemenin maksimum örnekleme türüne göre belirlenen 19 farklı okuldan öğretmen ve eğitim yöneticilerinden oluşan 30 farklı kişi ile yarı yapılandırıl-mış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada kendi içlerinde bağımsız olarak bü-tünleşen durumlar oluşacağı ve bu durumlar çoklu olarak ele alındığı için çoklu durum deseni oluşturulmuştur. Her paradigma kendi başına bir durum olarak oluşmaktadır. Bu araştırma; çoklu durum çalışmasının yanında, aynı zamanda bir tipoloji çalışmasıdır. Bu çalışma; birden fazla boyut üzerinde çalışma gerektireceği için çok boyutlu ve açıklayıcı tipoloji modelinde oluşturulmuştur. Açıklayıcı tipolojiler, çok boyutlu kavramsal sınıf-lamayı ele alırken aynı zamanda hem betimleyici hem de sınıflayıcı özelliklerini ortaya koymaktadır. Araştırmada elde edilen veriler içerik analizi ile incelenmiştir.
Bulgular: Araştırma verilerinin analizi sonucunda; her biri ayrı durumlar olarak düşünülerek analiz edilen dört paradigmanın altında kategoriler oluşturulmuştur. Örgüt yapısı aslında, dört ana bağlamda düşünüldüğünde; gevşek yapılı örgütlerde dokuz ayrı kategoriye, örgütlü anarşi boyutunda yedi farklı kategoriye, karmaşıklık kuramı bağla-
2
mında dokuz ayrı kategoriye ve izomorfizm boyutunda ise iki farklı kategoriye ulaşıl-mıştır.
Sonuç ve Öneriler: Okullar yapıları düşünüldüğünde bu araştırmanın odağında yer alan dört paradigmayı ve örneklerini okul yapısında görmek mümkündür. Okullar hem gevşek yapıda, hem örgütlü anarşi, hem karmaşık hem de izomorfik özelliklerde-dir. Ancak, araştırma ile ortaya çıkan kategorilerin tamamında teorilerle paralellik oluşmamış, bazı farklılaşan sonuçlar ortaya çıkmıştır. Birinci boyut olarak gevşek yapılı örgütler olarak okullarda; hedef karmaşasının ve belirsizliğin yoğun olduğu, örgüt uygu-lamalarının biçimselleşme dışı olduğu, informal örgüt yapısının görüldüğü, düşük sevi-yede işbirliğinin yaşandığı, okulların çevrelerinden kopuk olmadığı, esnek ve yaratıcı uygulamaların yoğun olduğu, örgüt içi sıkı bağlılığın görüldüğü, değerlendirme ve de-netim eksikliğinin yaşandığı ve çöp kutusu karar alma modeline karar alma süreçlerinde başvurulduğu görülmektedir. Bir diğer boyut olan örgütlü anarşi olarak okullarda; istik-rarsız bir çevre katılımının olduğu, hedef karmaşasının ve belirsizliğin yoğun olarak görüldüğü, tahmin edilmeyen bir örgüt içi işleyişin olduğu, hiyerarşik otorite ve düzenin olmadığı, alternatif karar alma modeli olarak çöp kutusu karar alma modeline başvurul-duğu, denetim ve değerlendirme eksikliğinin olduğu ve okullarda değişken kadro yapı-sının görüldüğü sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmanın diğer bağlamı olan karmaşıklık kuramında; okulların tahmin edilmeyen bir işleyişte olduğu, dinamik ve değişken uygu-lamaların görüldüğü, çevre ile karşılıklı ancak istikrarsız etkileşimin olduğu, örgüt içi sıkı bağlılığın yaşandığı, informal yapı ve işleyişin ön planda olduğu, küçük girdilerle büyük değişimlerin görüldüğü, alternatif karar alma süreçlerinin yaşandığı, esnek değer-lendirme vurgusunun oluştuğu ve değişim süreçlerinin vurgulandığı sonuçlarına ulaşıl-mıştır. Son boyut olan izomorfizme göre ise; genele bağlı okulların benzeştikleri ve benzeşmesi istenen okul içi yaşantıların görüldüğü sonuçları ortaya konmuştur. Aynı zamanda, bu araştırma sonucunda örgütsel süreçler ve bu örgütsel süreçler karşılığında oluşan örgütsel davranışlar bağlamında yapılan değerlendirmede yaşam alanı örgütlerin ideal tip olarak ortaya çıktığı ve çekim merkezi okullar, etkisiz-kararsız okullar, gergin okullar, butik okullar, kahraman bekleyen okullar, kargaşalı okullar, durağan okullar, küçük adım okulları, kırtasiyeci okullar adlarında 10 adet okul tipi oluşturulmuştur
The aim of the research is to analyze relationships, structure, culture, technologies, organizational lives encountered in schools, to reveal how organizational structural processes of educational organizations are being examined in the contexts of loosely coupled systems, organized anarchies, complexity theory and isomorphism, to explain the possibility of rebuilding the structure of educational organizations in context of these models, to create a school typology according to the structural processes en-demic to our country. Method: This research which aimed to reveal the organizational structure and process of education organization with the help of alternative views was structured as a case study. In the research, semi-structured interviews defined according to purposive, maximum sampling were carried out with 30 different participants, composed of teach-ers and education admininstrators from 19 different schools. Due to the cases united in themselves to be occured in this study and the cases needed to be handled in multiple ways, a multiple case study was structured. Every paradigm occured as different case in itself. In addition to multiple case study, this research is a typology study at the same time. This study was structured as multi-dimensional typology and explanatory typolo-gy because it needed to be examined in more than one dimension. As explanatory ty-pologies are handling multi-dimensional conceptual classification, both descriptive and classifying specifications are being revealed at the same time. The data obtained from interviews with academicians were analyzed using content analysis. Results: According to the analysis of research data, the categories under four paradigms analyzed by being thought as different cases in themselves were created. 4 Indeed, when organizational structure was considered in four main contexts, it was reached to nine different categories in context of loosely coupled organizations, seven different categories in context of organized anarchies, nine different categories in con-text of complexity theory, two different categories in context of isomorphism. Conclusion and Suggestions: When organizational structure is considered, it is possible to see the four paradigms in focus of this research and their examples in school structures. Schools have the specialties of loosely coupled organizations, organized an-archies, complexity theory and isomorphism. Nonetheless, it has not been seen analogy between theories and all of the categories resulted in the research and some differentiat-ed results have been shown up. In the first context as loosely coupled organizations, schools are structured based on goal confusion and uncertainty, informalization of tech-nology, informal organization structure, low level of cooperation, connectedness with school environment, intense flexible and creative applications, tight coupling within organization, lack of evaluation and supervision and the garbage can decision-making process used alternatively. In the second context as organized anarchies, schools are structured based on unsteady participation to environment, goal confusion and uncer-tainty, an unpredicted process within the organization, non existent hierarchical authori-ty and system, garbage can decision-making as an alternative decision making, lack of evaluation and supervision and fluid staff structure. In another context as complexity theory, schools are structured based on unpredicted process within organization, dynam-ic and flexible applications, unsteady mutual interaction with environment, tight cou-pling within organization, informal structure and process at forefront, upheavals affect-ed by tiny inputs, alternative decision-making processes, flexible evaluation and a pro-cess of change. According to last context, isomorphism, schools are structured based on being in harmony with the rest and requested resemblance in school lives. Moreover, at the end of the research ten school types named living space schools, which are the ideal type, centre of attraction schools, ineffective-indecisive schools, tense schools, boutique schools, hero-demanding schools, tumultuous schools, fixed schools, small-step schools, stationer schools have been created in the context of organizational processes and organizational behaviors in response to these organizational processes.
2022-08-09
2022-08-09
2021
2021
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/4298
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4292
2022-08-10T00:02:35Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye'de yükseköğretim yönetimi: tarihsel dönüşüm, sistem koordinasyonu ve kurumsal yönetişim
Kocatürk, Hatice Ergin
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Türk Yükseköğretim Sistemi
Yükseköğretim Yönetimi
Yükseköğretim Tarihi
Yükseköğretim Sisteminde Koordinasyon
Yükseköğretim Kurumlarında Yönetişim
Turkish Higher Education System
Higher Education Governance
Higher Education History
Coordination İn Higher Education System
Governance İn Higher Education İnstitutions
Başta eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve topluma katkı olmak üzere çok
ürünlü kurumlar olarak üniversitelerden beklentiler yüksektir. Bu çalışmanın amacı geçirdiği
tarihsel değişim ve dönüşümler ışığında Türk Yükseköğretim sisteminin yapı ve
işleyişini irdelemek, sisteme yönelik koordinasyon mekanizmalarını incelemek ve üniversitelerde
gözlenen yönetişim modellerini analiz etmektir.
Yöntem: Çalışmada eleştirel derleme yönteminden yararlanılmış ve ilgili literatür
başta olmak üzere pek çok doküman önceden belirlenen kategorilere göre çalışmaya dâhil
edilmiş ve incelenmiştir.
Bulgular: Türk yükseköğretimi kısa geçmişine rağmen oldukça hızlı bir gelişme
ve kurumsallaşma süreci geçirmiştir. Bu süreçte, politik ve toplumsal olaylardan fazlaca
etkilenmiş ve bu durumlar değişiklikleri de beraberinde getirmiştir. Söz konusu değişiklikler
nedeniyle hala yerleşmiş bir yükseköğretim geleneğinden söz edilmesi güçtür. Bununla
birlikte, sistem üzerinde devletin ve yükseköğretim hizmetlerinin sunulduğu talep
gruplarının baskısı yoğundur. Bürokratik, politik ve örgütlü anarşi modelleri kurumsal
yönetişimde sıklıkla gözlenmektedir.
Sonuç ve Öneriler: Türk yükseköğretim sisteminin kuruluşu ve gelişimi açısından
çevresel savunmasızlığı yüksektir. Devlet ve piyasa kontrolü, sistemin özerk bir yapılanma
içine girmesini engellemektedir. Üniversitelerde sıklıkla gözlenen çıkar grupları
da kurumsal bir baskı unsurudur. Yükseköğretim kurumlarından beklentilerin gerçekleşmesi
için öncelikle akademik kültürünün oluşması ve benimsenmesi gerekmektedir
Universities are institutions from which expectations are high, mainly
education, research and societal contributions. The purpose of this study is to investigate
structure and function of Turkish higher education system in light of the historical
changes and developments, to examine coordination mechanisms towards the system and
to analyze governance models observed in universities.
Method: In the study, critical review method was utilized and in addition to related
literature, many documents are included in the study according to categories determined
before and examined.
Results: Turkish higher education system has gone through a rapid development
and institutionalization process despite of its relatively short history. In this process, it
has been affected by political and social events much and those events brought changes
with. Because of the changes mentioned, it is hard to state that a higher education tradition
maintained. Also, pressure of the government and market to which higher education services
are presented on the system is intensive. Bureaucratic, political and organized anarchy
models are observed during institutional governance often.
Conclusion and Suggestions: Environmental vulnerability of Turkish higher education
high in terms of foundation and development. Government and market control
prevent the system to achieve an autonomous structure. Interest groups observed in universities
often constitute for an institutional pressure factor. To realize expectations from
higher education institutions, it is required to create and maintain an academic culture
2022-08-09
2022-08-09
2021
2021
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/4292
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4294
2022-08-10T00:04:56Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Bir yükseköğretim kurumunda örgütsel gücün etik iklim ve etik liderlik ile ilişkisi
Yoğurtcu, Burcu
Kıranlı Güngör, Semra
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Etik İklim
Etik Liderlik
Nicel Araştırma
Ethical Climate
Ethical Leardership
2022-08-09
2022-08-09
2021
2021
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4294
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3630
2022-07-05T00:00:49Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Türkiye'de yapılan eylem araştırmalarının niteliksel olarak incelenmesi ve bir eylem araştırması örneği
Kayır, Gökhan
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Ortak Kurgu Tekniği
Eylem Araştırması
Proje Yazma Eğitimi
Co-Editing Technique
Action Research
Project Writing Training
Eylem Araştırması, uygulamaya dönük olması, bir problemin giderilmesinde ve bir sorunun çözümünde pratik bilgi sunması açısından eğitim bilimleri ve alan eğitimi alanlarında sıkça başvurulan bir araştırma yöntemi haline gelmiştir. Bu çalışmanın amacı 2016-2020 yılları arasında Türkiye’de eğitim bilimleri alanında yapılmış lisansüstü tezlerin niteliksel olarak incelenmesi ve belirlenen çerçevede bir eylem araştırması örneğinin sunulmasıdır.
Yöntem: Araştırma iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım bir meta-değerlendirme çalışması olarak tasarlanmıştır. Bu kapsamda literatür ve uzman görüşleri sonucu oluşturulan kontrol listesi kullanılarak YÖK Ulusal Tez Merkezi arşivinde erişime açık olarak sunulan ve içeriğinde “eylem araştırması” terimleri geçen eğitim bilimleri alanında yapılmış 402 tez incelenmiştir. Veriler tematik analiz, kullanılarak çözümlenmiştir. Araştırmanın geçerlik, güvenirlik ve inandırıcılığının sağlanabilmesi amacıyla uzman görüşü ve farklı kodlayıcı kullanılmıştır.
Araştırmanın ikinci kısmı bir eylem araştırması olarak tasarlanmıştır. Buna göre sorunun belirlenmesi aşamasında ön görüşmeler gerçekleştirilmiş, uygulanacak yönteme ilişkin pilot çalışmalar yapılmıştır. Yöntemin etkililiğinin incelenebilmesi açısından araştırma öncesi ve sonrasında ölçümler gerçekleştirilmiştir. Veriler yarı-yapılandırılmış görüşme formu, gözlem formu ve araştırmacı günlüğü ile toplanmış ve içerik analizi ile çözümlenmiştir. Araştırmanın her aşamasında uzman görüşü ve verilerin analizi aşamasında katılımcı teyidine başvurulmuştur.
Bulgular: İncelenen lisansüstü çalışmalarda, eylem araştırması yönteminin temel gerekliliklerinin araştırmaların çoğunda karşılandığı görülmüştür. Problemin belirlenmesi, sürecin etkili aktarımı ve eylem araştırması sonuçlarının açıklanması
2
açısından yapılan çalışmalar kriterleri karşılamaktadır. Yapılan çalışmalarda farklı veri toplama araçlarının kullanıldığı, verilerin analizinde farklı analiz yöntemlerinin sistematik olarak uygulandığı ve eylem araştırması yönteminin bazı üniversitelerde yapılan çalışmalarda sıkça başvurulan bir yöntem haline geldiği görülmüştür. Yine incelenen eylem araştırmalarında etik önlemleri açıklama, farklı kodlayıcı kullanma, pilot uygulama yapma ve geçerlik, güvenirlik ve inandırıcılığı arttıracak önlemlerin açıklanması kriterlerinde eksiklikler görülmüştür. Değerlendirme kriterlerini karşılama açısından doktora tezleri, yüksek lisans tezlerine göre daha başarılıdır.
Uygulanan eylem araştırması sonucunda ortak kurgu tekniğinin öğretmenlerin Avrupa Birliği Erasmus + projesi yazma yeterliliklerini olumlu yönde etkilediği, bu yöntemle verilen eğitimin daha amaca yönelik ve işlevsel bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Sonuç ve Öneriler: Türkiye’de gittikçe artan oranda eylem araştırması yöntemi kullanılarak çalışmaların yapıldığı yapılan bu çalışmaların belirli alanlarda ve üniversitelerde odaklandığı görülmüştür. Yine yüksek lisans tezlerinde uygulanan eylem araştırmalarının nitelik olarak eksikliklerinin olduğu görülmüştür. Ayrıca verilerin ve sürecin inandırıcılığı ve aktarılabilirliği ile etik konulara yeterince önem verilmediği anlaşılmıştır. Uygulanan eylem araştırması sonucunda ise öğretmenlere yönelik düzenlenen proje yazma eğitimlerinin, süreç ve ürün odaklı olarak verilmesinin daha etkili sonuçlar sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.
Araştırma sonuçlarına göre, üniversitelerde eylem araştırması çalışmalarının temel kriterleri karşılayacak şekilde planlanması ve uygulanması önerilmektedir. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğretmenlere yönelik olarak yapılacak proje yazma eğitimlerinin küçük gruplarla ve atölyeler şeklinde planlanmasının daha etkili sonuçlara yol açacağı düşünülmektedir
Action Research has become a frequently used research method in the educational science studies in terms of being practical, providing practical information in solving a problem. The aim of this study is to qualitatively examine the postgraduate theses made in the field of educational sciences in Turkey between the years 2016-2020 and to present an action research example within the determined framework.
Method: The research consists of two parts. The first part is designed as a meta-evaluation study. In this context, 402 theses made in the field of educational sciences, which are open to access in the archive of the YÖK National Thesis Center and containing the terms "action research", were examined by using the checklist created as a result of the literature and expert opinions. Data were analyzed using thematic analysis. In order to ensure the validity, reliability and credibility of the research, expert opinion and different coders were used.
The second part of the research was designed as an action research. Accordingly, preliminary interviews were held at the stage of determining the problem, and pilot studies were carried out on the method to be applied. In order to examine the effectiveness of the method, measurements were carried out before and after the research. Data were collected with semi-structured interview form, observation form and researcher's diary and analyzed with content analysis. At each stage of the research, expert opinion and participant confirmation were sought at the stage of data analysis.
Results: In the postgraduate studies reviewed, it was seen that the basic requirements of the action research method were met in most of the studies. Studies done in terms of identifying the problem, transferring the process effectively and
4
explaining the results of action research meet the criteria. It has been seen that different data collection tools are used in the studies, different analysis methods are applied systematically in the analysis of the data, and the action research method has become a frequently used method in studies conducted in some universities. Again, in the action researches examined, there were deficiencies in the criteria of explaining ethical measures, using different coders, piloting and explaining measures to increase validity, reliability and credibility. In terms of meeting the evaluation criteria, doctoral theses are more successful than master's theses.
As a result of the applied action research, it was concluded that the joint editing technique positively affected the teachers' ability to write the European Union Erasmus + project, and the education given with this method was found to be more purposeful and functional.
Conclusion and Suggestions: It has been observed that action research studies are increasingly focused on certain fields and universities in Turkey. Again, it has been seen that the action researches applied in the master's theses have deficiencies in terms of quality. In addition, it has been understood that the credibility and transferability of the data and the process and ethical issues are not given sufficient importance. As a result of the applied action research, it was concluded that the project writing trainings organized for the teachers provided more effective results in terms of process and product.
According to the results of the research, it is recommended to plan and implement action research studies in universities in a way that meets the basic criteria. In addition, it is thought that planning the project writing trainings to be given to teachers by the Ministry of National Education in small groups and as workshops will lead to more effective results
2022-07-04
2022-07-04
2021
2021
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/3630
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4359
2022-08-11T00:02:43Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Eğitimde fırsat eşitliği temelinde okul profillerine yönelik okul avantajları endeksi geliştirme
Çimen, İsmail
Yücel, Cemil
Eğitimde Fırsat Eşitliği
Öğrenci Başarısı
Okul Etkililiği
2022-08-10
2022-08-10
2021
2021
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/4359
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4337
2022-08-11T00:02:35Z
com_11684_109
com_11684_24
com_11684_2
col_11684_143
Yükseköğretimde kültüre duyarlı öğretim
Gümüş, Nesrin
Karadağ, Engin
ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı
Yükseköğretim
Kültürel Duyarlılık
Kültüre Duyarlı Öğretim
Kişilik
Kişisel Anlam
Higher Education
Cultural Awareness
Culturally Responsive Teaching
Personality
Self-Significance
çalışmada akademisyenlerin kültüre duyarlı öğretim yeterliliklerini
etkileyen faktörler incelendi. Akademisyenlerin kişilik özellikleri ve kişisel anlam profillerinin
kültüre duyarlı öğretim öz-yeterlilikleri üzerinde anlamlı etkilerinin olup olmadığı
test edildi.
Yöntem: Nedensel-karşılaştırma deseni kullanılarak yapılandırılan çalışmada
Türkiye’deki 195 üniversitede görev yapan 175.402 akademisyenden oluşmakta olan
evrene, e-posta listesi örnekleme kullanılarak erişildi. Nihai olarak çalışmaya 157 üniversiteden
1,883 akademisyen gönüllü olarak katıldı. Kültüre Duyarlı Öğretim Ölçeği,
On-Maddeli Kişilik Ölçeği ve Kişisel Anlam Profili Ölçeği-Kısa Formu ile elde edilen
veriler t-testi; ANOVA, MANOVA, korelasyon, regresyon ve yapısal eşitlik modelleme
analizleri ile çözümlendi.
Bulgular: Çalışmada akademisyenlerin kültüre duyarlı öğretim özyeterliliklerinin
düşük olduğu; “Deneyime Açıklık”, “Yumuşak Başlılık” kişilik özelliklerinin
ve “Kendini Aşma” ve “Adil Muamele” kişisel anlam profillerinin kültüre duyarlı
öğretim öz-yeterliği üzerinde pozitif; “Din” ve “Kendini Kabul” ” kişisel anlam profillerinin
kültüre duyarlı öğretim öz-yeterliği üzerinde negatif etkisi olduğu saptandı. Ek
olarak cinsiyet, yurt dışı eğitim ve çalışma deneyimi, akademik unvan ve akademik çalışma
alanının bazı kültüre duyarlı öğretim faktörlerine, kişilik özelliklerine ve kişisel
anlam profillerine anlamlı etkisi saptandı.
Sonuç ve Öneriler: Çalışmanın sonunda akademisyenlerin kültüre duyarlı öğretim
öz yeterlilikleri düşük bulundu. Yurt dışı çalışma ve eğitim deneyimlerinin olumlu
etkileri olduğu sonucuna ulaşıldı. Akademisyenlerin farklı kültürlere daha duyarlı olabilmeleri
amacıyla akademisyen eğitimlerinin oluşturulması ve yurt dışı deneyimlerinin
arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılması önerilmektedir
In this study, the factors affecting the culturally responsive teaching
competencies of academicians were examined. Within this framework, it was assayed
whether the personality traits and personal meaning profiles of the academicians have
remarkable impacts on their culturally responsive teaching self-efficacy.
Method: This study conducted with causal comparative research technique, it
was attained by using mail list sampling method to the community that consists of
175.402 academicians working in 195 universities in Turkey. 1883 academicians from
157 universities participated in the study voluntarily. The data obtained with the culturally
responsive teaching Scale, Ten-Item based Personality Scale and Personal Meaning
Profile Scale (short form) was analyzed by t-test, ANOVA, MANOVA, correlation,
regression and structural equation modeling analysis.
Findings: My research findings indicate that academics have low self-efficacy
in culturally responsive teaching; personality traits of “openness to experience”, “conscientiousness”
and self-significance profiles of “self-transcendence”, “equity” have
positive impacts on culturally responsive teaching self-efficacy; on the other hand, personal
meaning profiles of “religion” and “self-acceptance” have negative effects on culturally
responsive teaching self-efficacy. In addition, gender, foreign education and
work experience, academic title and academic field of study have a significant effect on
some factors of culturally responsive teaching, personality traits and personal meaning
profiles.
Results and Suggestions: The culturally responsive teaching self-efficacy of
academicians has been found to be low. It is concluded that education and work experiences
abroad have positive effects, so it is recommended to improve these kind of experiences
and establish academician training to enhance their culturally responsiveness
2022-08-10
2022-08-10
2021
2021
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/4337
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Eğitim Bilimleri Enstitüsü