2024-03-28T14:24:09Z
http://openaccess.ogu.edu.tr:8080/oai/request
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/414
2016-06-09T00:00:12Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Aspir (carthamus tinctorius l.)’de bitki sıklığının verim ve tohumluk kalitesine etkisi
Özaşık, İsmail
Kaya, Mehmet Demir
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Carthamus tinctorius L.
Sıra Arası
Tohum Miktarı
Verim
Tohum Gücü
Row Spacing
Seeding Rate
Yield
Seed Vigor
Bu çalışma tohumluk aspir (Carthamus tinctorius L.) üretimi için uygun bitki
sıklığının belirlenmesi amacıyla tarla ve laboratuvar koşullarına yürütülmüştür.
Araştırmada 14 ve 28 cm sıra aralıklarında ve 40, 80, 120, 160 ve 200 tohum/m2
tohumluk miktarlarının aspir bitkisinin verim ve verim öğeleri ile tohumluk kalitesi
üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Tohumluk kalitesinin belirlenmesi
amacıyla standart çimlenme testi, laboratuvar çıkış, tarla çıkış, serin test, düşük sıcaklık
testi, elektriksel iletkenlik testi ve hızlı yaşlandırma testleri uygulanmıştır. Araştırma
sonuçlarına göre, 14 cm sıra aralığında daha yüksek tane verimi elde edilmiştir. En
yüksek verim 332 kg/da ile 14 cm sıra arası ve 200 tohum/m2 uygulamasında
belirlenmiştir. Artan tohum miktarı dekara tane verimini arttırmıştır. Uygulanan sıra
aralıkları ve tohum miktarı tohumların yağ ve protein oranında önemli bir değişime
neden olmamıştır. Laboratuvar çıkış, tarla çıkış ve hızlı yaşlandırma sonrası
çimlendirme testleri aspir tohumluk partilerinin tohumluk kalitesini belirlemek amacıyla
uygun bulunurken, çimlenme, serin test ve düşük sıcaklık testleri uygun bulunmamıştır.
Tarla çıkışı ile en yüksek korelasyon katsayısı (r=-0.616*) elektriksel iletkenlik testi
sonuçlarından elde edilmiştir. En yüksek laboratuvar çıkış yüzdesi ve hızlı yaşlandırma
sonrası çimlenme yüzdesi 80 tohum/m2 uygulamasından, en yüksek tarla çıkış yüzdesi
120 tohum/m2'den elde edilmiştir. Sonuç olarak, yüksek verim amacıyla yapılacak aspir
tarımında 14 cm sıra arası önerilirken, tohumluk aspir üretiminde 14 cm sıra arası ve
m2'de 120 adet tohum kullanılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
This study was conducted to determine the appropriate plant density for seed
production of safflower (Carthamus tinctorius L.) in field and laboratory experiments. It
was aimed to detect the effects of row spacing of 14 and 28 cm and seeding rate of 40,
80, 120, 160 and 200 seeds/m2 on yield, yield components and seed quality of safflower
in the study. Standard germination test, laboratory emergence, field emergence, cool
test, cold test, electrical conductivity test and accelerated ageing test were performed to
determine the seed quality among the seed lots. Results showed that the higher seed
yield per decare was obtained from row spacing of 14 cm. The highest seed yield was
obtained from 14 cm and 200 seed/m2 with 332 kg/da. Increased seeding rates resulted
in enhanced seed yield. The investigated row spacing and seeding rate did not cause a
significant difference for oil and protein contents of seed lots. Seed vigor tests like
laboratory emergence, field emergence and germination after accelerated ageing were
suitable for determining seed quality among the seed lots, while standard germination
test, cool test and cold test were not appropriate. The highest correlation coefficient (r=-
0.616*) for field emergence was detected in electrical conductivity test. The highest
laboratory emergence percentage and germination percentage after accelerated ageing
were determined in 80 seed/m2 and field emergence percentage in 120 seed/m2. It was
concluded that the higher seed yield was obtained from row spacing of 14 cm while 14
cm row spacing and seeding rate of 80-120 seed/m2 should be advised for vigorous seed
production of safflower.
2016-06-08
2016-06-08
2015
2015-12-22
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/414
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/411
2016-06-09T00:00:14Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı ekim zamanı, sıra aralığı ve ekim sıklığının Çemen’in (trigonella foenum graecum l.) verim ve bazı verim unsurları üzerine etkisi
Öz, Ahmet
Katar, Duran
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Trigonella foenum-graecum L.
Çemen
Verim
Bitki Boyu
Bitkide Dal Sayısı
Bakla Sayısı
Bakla Uzunluğu
Bin Tohum Ağırlığı
Baklada Tohum Sayısı
Bitki Başına Tohum Verimi
Fenugreek
Yield
Plant Height
Branches Per Plant
Number of Pots Per Plant
Pot Length
One Thousand Seed Weight
Number of Seeds Per Pod
Bu araştırma, 2012-2013 vejetasyon döneminde kışlık ve yazlık olarak Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü deneme tarlasında
yürütülmüştür.
Araştırmanın amacı, farklı ekim zamanlarında, ekim normu ve sıra arasında,
çemen bitkisinin verim ve bazı morfolojik kriterler üzerindeki etkisini belirlemektir.
Çalışmada, tohum verimi, bitki boyu, bitkide dal sayısı, bakla sayısı, bakla uzunluğu,
bin tohum ağırlığı, baklada tohum sayısı, bitki başına tohum verimi, gibi özellikler
incelenmiştir
Deneme tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur.
Çalışmada materyal olarak Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Bölümünce tescil ettirilen GÜRARSLAN çemen çeşidi kullanılmıştır.
Araştırma sonuçlarına göre Eskişehir ekolojik koşulları altında; kışlık ekimlerde
yüksek verim alınması için 40 cm sıra arasında, 4 kg/da ekim normu uygulanması;
yazlık ekimlerde ise 60 cm sıra arasında, 5 kg/da ekim normu uygulanması uygun
bulunmuştur.
Ayrıca elde edilen sonuçlara göre bitki boyu 15,900 - 71,167 cm, bitkide dal
sayısı 0,600 - 2,900 adet/bitki, bakla sayısı 1,533 - 17,200 adet/bitki, bakla uzunluğu
5,400 - 9,700 cm, bin tohum ağırlığı 11,900 - 21,300 g, baklada tohum sayısı 3,700 -
18,533 adet/bakla, bitki başına tohum verimi 0,933 - 5,133 g/bitki, verim 54,297 -
177,097 kg/da aralıklarında değerler almıştır.
This research was conducted as summery and wintery at Eskişehir Osmangazi
University Faculty of Agriculture, Field Crops Department test field in 2012-2013
vegetation period.
The aim of the research is to determine the effects of different planting seasons,
planting density and planting rows on yield and some morphological criteria of
fenugreek. In this research criteria such as seed yield, plant height, number of branches,
number of pots, length of pots, weight of one thousand seeds, number of seeds in a pot,
seed yield per plant were studied.
The experiment was established as randomized block design with three
replications. In the study fenugreek of GÜRARSLAN type patented by Ankara
University, Faculty of Agriculture, Field Crops Department was used.
According to the results of the research, to achieve the highest yield under the
ecological terms of Eskişehir, 40 cm of plant row and 4 kg/da planting density in winter
and 60 cm of plant row and 5 kg/da planting density in summer are recommended.
In addition, values for variations of 15,900 - 71,167 cm for plant height, 0,600 -
2,900 branches per plant, 1,533 - 17,200 number of pots per plant, 5,400 - 9,700 cm of
pot length , 11,900 - 21,300 g of one thousand seed weight, 3,700 - 18,533 number of
seeds per pot, 0,933 - 5,133 of seed yield, 54,297 - 177,097 kg/da yield were recorded .
2016-06-08
2016-06-08
2015
2015-12-22
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/411
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/635
2016-08-16T00:00:11Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Orta Anadolu koşullarına uyumlu bazı arpa çeşitlerinde (hordeum vulgare l.) farklı azot dozlarının verim ve bazı verim öğeleri üzerine etkisi
Ertürk, Timuçin
Olgun, Murat
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Arpa
Hordeum Vulgare l.
Verim Öğeleri
Azot Dozu
Bu araştırma, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi deneme
tarlalarında 2012–2013 üretim yılında Keser, Özdemir-05, İnce-04, Çıldır-02 ve
Kalaycı-97 çeşitlerinin kuru koşullarda artan azot uygulamalarının (0, 50, 100, 150 ve
200 kg/ha) tarımsal özellikleri ve kalitesi üzerine etkilerini incelemek amacıyla
yürütülmüştür. Deneme tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 3
tekerrürlü olarak yürütülmüştür.
Araştırmada bitki boyu, klorofil miktarı, başak uzunluğu, başakta tane sayısı,
başakta tane ağırlığı, bin tane ağırlığı, tane verimi, tane protein oranı, hektolitre ağırlığı
ve hasat indeksi incelenmiştir.
Araştırma bulgularına göre, İnce-04 ve Kalaycı-97 çeşitleri yüksek verimli ve
protein oranı yüksek çeşitler olarak belirlemekle beraber Kalaycı-97 çeşidi en fazla tane
verimi (3130,0 kg/ha) veren çeşit olarak belirlenmiştir. En yüksek tohum verimi 100
kg/ha N gübre uygulamasından elde edilmiş olmakla beraber, ekonomik optimum doz
hektara 87,2 kg azot uygulaması olarak belirlenmiştir.
This study was carried out research to determine the effect of nitrogen doses (0,
50, 100, 150 and 200 kg/ha) on yield, yield components and quality characteristics of
barley cultivars, Keser, Özdemir-05, İnce-04, Çıldır-02 ve Kalaycı-97 at experimental
fields of Eskisehir Osmangazi University Faculty of Agriculture during 2012-2013 crop
growing period. Experiments were carried out on split plot in a randomized complete
block design with three replications.
In the study plant height, chlorophyll content, spike length, number of grains per
spike, grain weight per spike, thousand grain weight, grain yield, grain protein content,
hectolitre weight and harvest index were evaluated.
Results revealed that İnce-04 ve Kalaycı-97 genotypes were found as high
yielding cultivars with high protein high content. Once the highest seed yield was
obtained from 100 kg N/ha, economic optimum N level was determined as 87.2 kg
N/ha.
2016-08-15
2016-08-15
2014
2014-09
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/635
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/621
2016-08-16T00:00:14Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Fosfor dozlarının çörek otunun (nigella sativa l.) verim ve kalitesine etkisi
Turan, Yeşim Sıla
Gülmezoğlu, Nurdilek
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Çörek Otu
Nigella Sativa L.
Verim
Yağ İçeriği
Yağ Verimi
Fosfor
Black Cumin
Yield
Oil Content
Oil Yield
Phosphorus
Bu çalışmada, Eskişehir ekolojik koşullarında iki çörek otu genotipine (Çameli
çeşidi, Bilecik popülasyonu) uygulanan farklı fosfor dozlarının (0, 2, 4, 6 ve 8 kg P2O5
da-1) verim ve kalite unsurları üzerine etkileri incelenmiştir.
Araştırmada çörek otu genotiplerinin bitki boyu, toplam kapsül sayısı, tek bitki
toplam tohum ağırlığı, bin tohum ağırlığı, biyolojik verim, tohum verimi, yağ içeriği,
yağ verimi, tohum ve gövdede fosfor konsantrasyonu, tohum ve gövde ile kaldırılan
fosfor miktarları belirlenmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre çörek otu genotiplerinin fosfor dozlarına tepkileri
incelenen özelliklere göre değişmiştir. En yüksek tohum ve yağ verimi Çameli
çeşidinde 2 kg P2O5 da-1 uygulamasından, Bilecik popülasyonunda 4 kg P2O5 da-1
uygulamasından elde edilmiştir. Genotiplerin kaldırdıkları toplam fosfor miktarı
0.89 kg P da-1 olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak çörek otu genotiplerinin en yüksek
tohum ve yağ verimi için 2 kg P2O5 da-1 dozunun uygun olduğu belirlenmiştir.
The effects of different phosphorus doses (0, 20, 40, 60 and 80 kg P2O5 ha-1) on
yield and quality components of two black cumin genotypes (Cameli variety, Bilecik
population) were investigated under Eskişehir ecological conditions. Plant height, the
number of capsule, seed weight, thousand-seed weight, biological yield, seed yield, oil
content, oil yield, seed and stem phosphorus concentration and accumulated phosphorus
in seed and stem of black cumin were determined in this study.
According to the results, significant differences were determined among the
phosphorus doses applications for yield and quality components of black cumin
genotypes. The highest seed and oil yield were obtained from 20 kg P2O5 ha-1 fertilizer
application for Cameli variety and 40 kg P2O5 ha-1 fertilizer application for Bilecik
population. Total accumulation of phosphorus was found 8.9 kg P ha-1. As a result, the
optimum dose for the highest seed and oil yield of black cumin genotypes was
determined 20 kg P2O5 ha-1 application.
2016-08-15
2016-08-15
2014
2014-05
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/621
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/450
2016-06-28T00:00:14Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı giberellik asit dozları ve uygulama zamanlarının nohutta (cicer arietinum l.) verim ve verim ögeleri üzerine etkileri
Ergin, Nurgül
Kayan, Nihal
TR54268
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Nohut (Cicer arietinum L.)
Giberellik Asit
Doz
Uygulama Zamanı
Chickpea (Cicer arietinum L.)
Gibberellic Acid Doses
Application Times
Araştırma 2013 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü deneme tarlalarında yürütülmüştür. Çalışmada, farklı giberellik asit (GA3) dozları ve uygulama zamanlarının nohutta (Cicer arietinum L.) verim ve verim öğelerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 4 tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Araştırmada Gökçe nohut çeşidine; 0, 100, 200, 300 ve 400 ppm GA3 dozları bitkilere 2-3 yapraklı dönem, çiçeklenmesi öncesi ve bakla bağlama döneminde olmak üzere üç farklı gelişme döneminde uygulanmıştır. Araştırmada ele alınan özelliklere ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçlarında; çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı, ilk bakla yüksekliği, bitkide biyolojik verim, bitkide bakla sayısı, bitkide tane sayısı, bitkide tane verimi, hasat indeksi, birim alan biyolojik verim ve birim alan tane verimi özelliklerinde istatistiki olarak önemli farklılıklar belirlenmiştir. Geç dönemde giberellik asit uygulaması, erken dönemdeki uygulamaya oranla daha etkili olmuştur. Bitkide biyolojik verim, bitkide bakla sayısı, bitkide tane sayısı, bitkide tane verimi ve 100 tane ağırlığına ait en yüksek değerler bakla bağlama dönemi uygulamasında saptanmıştır. Farklı uygulama dozları nohut bitkisinde çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısını ve hasat olgunluğuna kadar geçen gün sayısını ve tanede protein oranını etkilemezken; bitki boyu, ilk bakla yüksekliği, hasat indeksi ve 100 tane ağırlığı giberellik asit uygulaması ile kontrol bitkilerine oranla artmıştır. Ancak bitkide biyolojik verim, bitkide bakla sayısı, bitkide tane sayısı, bitkide tane verimi, birim alan biyolojik verimi ve birim alan tane verimi değerleri kontrol bitkilerinde, giberellik asit uygulanan parsellere oranla daha yüksek bulunmuştur. Nohutta giberellik asit uygulamalarının geç generatif dönemde yapılması tavsiye edilebilir.
This study was carried out in the experimental area of Department of Field Crops, Faculty of Agriculture, University of Eskişehir Osmangazi during 2013. The aim of the study was to determine the effects of different GA3 doses and application times on yield and yield components of chickpea (Cicer arietinum L.). The experimental design was randomized complete blocks with four replications. Gökçe cv. was used as material in the study. Five different GA3 doses (0, 100, 200, 300 and 400 ppm GA3) and three application time (2-3 leaves stage, before flowering and pod filling stage) were examined. According to the results; significant differences were determined for the days to flowering, the first pod height, the biological yield per plant, the number of pod per plant, the number of seed per plant, the seed yield per plant, harvest index, biological yield and seed yield. Late application of gibberellic acid (GA3) was more effective than early application of GA3. Some parameters (biological yield per plant, the number of seed per plant, seed yield per plant and a hundred kernel weight) were determinate higher at pod filling stage application. Plant height, first pod height, harvest index and a hundred kernel weight were increased with GA3 application, but different GA3 doses were unaffected the number of days for flowering, the number of days for maturity and the grain protein content. Biological yield per plant, the number of pod per plant, the number of seed per plant, the grain yield per plant, biological yield and seed yield were decreased with GA3 application compared to control plants. It was concluded that GA3 application should be applied to chickpea plants at late generative stage.
2016-06-27
2016-06-27
2015
2015-12-22
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/450
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/473
2016-06-29T00:00:14Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Ayçiçeği (helianthus annuus l.)’nde giberellik asit dozlarının verim ve abiyotik stres koşullarında çimlenme üzerine etkileri
Erdemli, Haluk
Kaya, Mehmet Demir
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Helianthus Annuus L.
GA3
Tane Verimi
Yağ Oranı
Çimlenme
Kuraklık
Seed Yield
Oil Content
Germination
Drought
Bu araştırma, Eskişehir koşullarında farklı giberellik (GA3) asit dozları uygulanan ayçiçeğinde verim ve verim öğeleri ile tohumlara uygulanan GA3 dozlarının abiyotik stres koşullarında çimlenme üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırma 2013 yılında tarla ve laboratuvar denemeleri olarak kurulmuştur. Çalışmada materyal olarak Sanbro MR ayçiçeği çeşidi ile GA3 kullanılmıştır. GA3 dozları kontrol (saf su), 50, 100, 200, 300 ve 400 ppm olacak şekilde bitkiler 6-8 yapraklı (V6-V8) olduğu dönemde uygulanarak verim ve verim öğeleri incelenmiştir. Çimlendirme denemelerinde, aynı dozlarda GA3’ün ayçiçeği tohumlarına 8 ve 16 saat süreyle uygulanarak düşük sıcaklık, serin test, tuz stresi, kuraklık stresi ve hızlı yaşlandırma koşullarında çimlenme performansları incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, artan GA3 dozları çiçeklenme süresinin 2 gün kısalmasını sağlamıştır. Bitki boyu ve bin tane ağırlığını GA3 dozları ile artmasına rağmen, çiçeklenme süresi, tabla çapı, bitkide tane verimi, yağ oranı, yağ verimi ve klorofil içeriğini azaltmıştır. Laboratuvar denemelerinde ise incelenen abiyotik stres koşullarında GA3 dozlarının çimlenme yüzdesi üzerine önemli bir etkisi bulunmamıştır. Ancak ortalama çimlenme süresi kısalmış ve fide boyu ise uzamıştır. Özellikle 50-100 ppm GA3 dozları tuz ve kuraklık stresinde ortalama çimlenme süresini kısaltmıştır. Bulgular; kullanılan GA3 dozlarının ayçiçeğinin verim ve verim öğelerini olumsuz etkilediğini göstermiştir. Tohuma 8 saat süreyle uygulanacak 50 ppm GA3 dozunun abiyotik stres şartlarının çimlenme üzerine etkisini azaltmak bakımından yararlı olabileceği sonucuna varılmıştır.
This study was carried out to determinate the effects of different gibberellic acid doses on sunflower yield, yield components in Eskişehir conditions and to detect the GA3 doses on seed germination under abiotic stress conditions. Field and laboratory experiments were performed in 2013 using Sanbro MR and gibberellic acid (GA3) as materials in this study. Yield and yield components of sunflower were investigated after gibberellic acid doses of control (distile water), 50, 100, 200, 300, 400 ppm were pulverized to the plants with growing stage of 6-8 leaves (V6-V8). Cold test, cool test, salinity stress, drought stress and accelerated ageing tests were performed by using the same doses of GA3 applied to the seeds both for 8 and 16 h. According to the research results, although plant height and one thousand kernel weight enhanced by increasing GA3 doses, blooming time, head diameter, seed yield per plant, oil content, oil yield, chlorophyll content decreased. Increasing GA3 doses shortened two days of blooming time. In laboratory experiment, GA3 doses didn’t show any significant effects on germination percentage in the abiotic conditions. However mean germination time was shortened, seedling height was elongated. Especially 50-100 ppm GA3 doses shortened the mean germination time under drought stress. It was concluded that all the doses of GA3 affected adversely to the seed yield and yield components of sunflower. Seed treatment with 50 ppm dose of GA3 for 8 h can be beneficial for decreasing the effect of abiotic stress conditions on germination.
2016-06-28
2016-06-28
2015
2015-12-22
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/473
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/474
2016-06-29T00:00:18Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Türkiye’de doğal olarak yetişen onobrychis seksiyonuna ait bazı endemik korunga türlerinin karyolojik özellikleri
İleri, Onur
Avcı, Süleyman
TR104875
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Onobrychis
Kromozom
Karyotip
İdeogram
Chromosome
Karyotype
Bu çalışmada, Türkiye’de doğal olarak yetişen Onobrychis cinsi Onobrychis
seksiyonuna ait 7 endemik korunga (O. beata, O. cilicica, O. fallax, O. pisidica, O.
podperae, O.sulphurea ve O. lasistanica) türü üzerinde ezme preparat yöntemi
kullanılarak karyolojik çalışmalar yapılmıştır. Kök uçlarının boyanmasında, feulgen ve
hematoxylin-iron boyaları kullanılmıştır. Gözlem yapılan türlerin bir tanesinde (O.
lasistanica) ploidi seviyesi tetraploid (2n=28), diğerlerinde ise diploid (2n=14) olarak
belirlenmiştir. Temel kromozom sayısı ise incelenen tüm türlerde x=7 olarak tespit
edilmiştir. Bununla birlikte, kromozomlar sentromer pozisyonlarına göre median’dan
submedian’a kadar değişmiştir. Gözlem yapılan kromozom özelliklerinden elde edilen
veriler hiyerarşik kümeleme analizi yapılarak türler arasındaki akrabalık ilişkileri
belirlenmiştir. Bu analize göre türler 3 grup altında toplanmıştır. Birinci grupta O.
fallax, O. sulphurea, O. beata ve O. lasistanica türleri, ikinci grupta sadece O. cilicica
türü ve üçüncü gruptada O. pisidica ve O. podperae türleri yer almıştır.
In this study, karyological studies were performed with squash preparation
method in seven different endemic Onobrychis species (O. beata, O. cilicica, O. fallax,
O. pisidica, O. podperae, O.sulphurea ve O. lasistanica) belonging to Onobrychis
section naturally grown in Turkey. Feulgen and hematoxylin-iron were used in the
staining of the root tip. While ploidy level of O. lasistanica was tetraploid (2n=28),
ploidy level of the other species were diploid (2n=14). Basic chromosome numbers of
the investigated species were determined in x=7. However, chromosomes showed
differences from median to submedian according to centromer position. Based on data
obtained from chromosome characteristics, hierarchical grouping analysis was
performed to determine the relationship among species. According to this analysis,
Onobrychis species were grouped with three groups. In the first of these three groups
consisted of O. fallax, O. sulphurea, O. beata and O. lasistanica and second group
included only O. cilicica and third group included two Onobrychis species (O. pisidica
and O. podperae).
2016-06-28
2016-06-28
2015
2015-12-22
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/474
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/475
2016-06-29T00:00:20Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı azot dozlarının sater (satureja hortensis l.) bitkisinde verim ve kalite özellikleri üzerine etkisi
Katar, Nimet
Aytaç, Zehra
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Sater
Satureja Hortensis
Azot Dozu
Yeşil Herba Verimi
Drog Herba Verimi
Uçucu Yağ Oranı
Uçucu Yağ Bileşimi
Summer Savory
Nnitrogen Dose
Green Leaf Yield
Drug Leaf Yield
Essential Oil Content
Essential Oil Components
Bu araştırma, sater (Satureja hortensis L.) bitkisinde farklı azot dozlarının verim, verim öğeleri, uçucu yağ oranı ve bileşenleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Deneme Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü deneme alanında 2014 yılında, tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Bu araştırma sonuçlarına göre bitki boyu, yan dal sayısı, yeşil herba verimi, drog herba verimi, yeşil yaprak verimi, drog yaprak verimi, yaprak oranı, uçucu yağ oranı ve uçucu yağ verimi değerleri sırasıyla 30,6 - 33,9 cm, 17,9 - 20,5 adet/bitki, 915,3 - 1358,2 kg/da, 256,3 - 359,2 kg/da, 568,7 - 924,8 kg/da, 221,3 - 330,4 kg/da, % 62,1 - % 68,1, % 2,4 - % 2,5, 6,3 - 8,1 L/da ve arasında değişmektedir. Ana uçucu yağ bileşenleri Karvakrol % 50,30-56,20 ve γ-Terpinen % 30,40-35,70 olarak bulunmuştur. Bu araştırma sonuçlarına göre bitkide yan dal sayısında, yeşil herba veriminde, drog herba veriminde, yeşil yaprak veriminde, drog yaprak veriminde, yaprak oranında, uçucu yağ veriminde önemli farklılıklar bulunmuştur. En yüksek drog herba, drog yaprak verimi 10 - 20 kg/da azot dozundan elde edilmiştir. Öte yandan en yüksek uçucu yağ oranı ve uçucu yağ verimi 15 kg N/da uygulamasından elde edilmiştir. Sonuç olarak drog herba, drog yaprak, uçucu yağ verimi and uçucu yağ oranı bakımından 10 kg/da azot dozu tavsiye edilebilir.
This study was carried out to investigate the effect of different nitrojen doses (5, 10, 15, 20, 25 kg/da) on yield, yield components essential oils and composition of summer savory (Satureja hortensis L.).The research was conducted at the experimental fields of the department of field crops, Faculty of Agriculture, University of Eskişehir Osmangazi during 2014 using randomized complete block design with three replications. According to this research results, values of plant height, the number of branches, fresh herb yield, drug herb yield, fresh leaf yield, drug leaf yield, drug leaf ratio, essential oil content and essential oil yield ranged from 30.6 - 33.9 cm, 17.9 - 20.5, 915.3 - 1358.2 kg/da, 256.3 - 359.2 kg/da, 568.7 - 924.8 kg/da, 221.3 - 330.4 kg/da, % 62.1 - % 68.1, % 2.4 - % 2.5 and from 6.3 - 8.1 L/da, respectively. The main essential oil components were; carvakrol % 50.30 – 56.20 and γ-Terpinene % 30.40 - 35.70. According to the research results, significant differences were found in number of branches, fresh herb yield, drug herb yield, fresh leaf yield, drug leaf yield, drug leaf ratio, essential oil yield. The highest drug herb and drug leaf yield were obtained from nitrojen dose of 20 kg/da. On the other hand, the highest essential oil content and essential oil yield were obtained at nitrojen dose of 15 kg/da. It was concluded that nitrojen dose of 10 kg/da should be applied with respect to drug herb, drug leaf, essential oil yield and essential oil content.
2016-06-28
2016-06-28
2015
2015-12-22
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/475
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/561
2016-07-28T00:00:21Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı azot ve fosfor dozlarının ketencik (camelina sativa) bitkisinin verim ve verim unsurlarına etkisi
Bolat, Çağrı
Katar, Duran
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Ketencik (Camelina sativa (L.) Crantz)
Azot
Fosfor
Verim ve Verim Unsurları
Yağ Oranı
Yağ Verimi
False Flax (Camelina sativa (L.) Crantz)
Nitrogen
Phosphorus
Yield and Yield Components
Oil Concentration
Oil Yield
Bu çalışma Eskişehir ilinin Çifteler ilçesine bağlı Yıldızören köyünde 2013
yılında yürütülmüştür. Denemede, Eskişehir ekolojik koşullarında yetiştirilen ketencik
(Camelina sativa (L.) Crantz) bitkisinde, farklı azot (0, 5, 10 ve 15 N kg/da) ve fosfor
dozlarının (0, 3 ve 6 P2O5 kg/da) bitki boyu, bitki başına yan dal sayısı, bitki başına
tohum verimi, 1000 tohum ağırlığı, dekardan alınan tohum verimi, yağ oranı ve yağ
verimi üzerine etkileri araştırılmıştır.
Deneme, tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 4
tekerrürlü olarak kurulmuştur. Denemede farklı azot dozlarının tohum verimine, 1000
tohum ağırlığına ve yağ verimine pozitif bir etkisi olduğu belirlenmiştir. Fosfor dozları
tohum verimi, 1000 tohum ağırlığı ve yağ verimi yanında bitki boyuna da pozitif bir
etki de bulunmuştur. Azot x Fosfor interaksiyonunun ise istatistiksel olarak sadece bitki
boyu üzerinde önemli olduğu tespit edilmiştir.
Azot uygulamasıyla dekara tohum verimi 71,5 kg’dan 98,9 kg’a çıkmış ve en
ekonomik azot dozu 13,71 kg/da olarak bulunmuştur. 1000 tohum ağırlığı 0,98 g’dan
1,03 g’a, yağ verimi 24,8 kg/da’dan 33,5 kg/da’a çıkmıştır. Fosfor uygulaması ile dekara
tohum verimi 79,3 kg’dan 97,3 kg’a, 1000 tohum ağırlığı 0,99 g’dan 1,04 g’a, yağ
verimi 27,9 kg/da’dan 33,5 kg/da’a, bitki boyu ise 61,7 cm’den 64,7 cm’ye çıkmıştır.
Denemede ortalama bitki boyu 63,5 cm, bitkide kapsüllü dal sayısı 13,9 adet,
bitki başına tohum verimi 3,83 g, tohum verimi 87,4 kg/da, 1000 tohum ağırlığı 1,01 g,
tohumda yağ oranı ise % 34,8 ve yağ verimi 30,4 kg/da olarak bulunmuştur.
Sonuç olarak Eskişehir yöresi için ketencik bitkisi ile ilgili yapılan bu çalışmada
azot ve fosforun verim ve verim unsurları üzerine etkisi olduğu belirlenmiştir. Bununla
birlikte ülkemizde üzerinde çok fazla araştırma olmayan bu bitki türüyle ilgili daha
detaylı çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır.
This research was conducted in Yıldızören village of Çifteler county in 2013. In
the experiment, effect of nitrogen doses (0, 5, 10, and 15 kg N da-1) and phosphorus (0,
3, and 6 kg P2O5 da-1) on plant height, number of branches per plant, seed yield per
plant, 1000 seed weight, seed yield per decare, seed oil content, and oil yield per decare
of false flax (Camelina sativa (L.) Crantz), grown under Eskişehir ecological
conditions, were studied.
The experimental design was Split Plots in Randomized Complete Blocks with 4
replications. Results have shown a positive effect of nitrogen fertilizer on seed yield,
1000 seed weight, and oil yield. Phosphorus fertilizer positively affected seed yield,
1000 seed weight, oil yield, and plant height. Nitrogen x Phosphorus interaction was
statistically significant only for plant height.
Nitrogen fertilization increased seed yield from 71,5 kg/da to 98,9 kg/da and the
most economical nitrogen dose was found as 13,71 kg/da. 1000 seed weight was
increased from 0,98 g to 1,03 g and oil yield was increased from 24,8 kg/da to 33,5
kg/da by nitrogen fertilization. Phosphorus application increased seed yield from 79,3
kg/da to 97,3 kg/da, 1000 seed weight from 0,99 g to 1,04 g, oil yield from 27,9 kg/da
to 33,5 kg/da and plant height from 61,7 cm to 64,7 cm.
Average values obtained in the experiment were 63,5 cm for plant height, 13,9
for number of branches with capsules per plant, 3,83 g for seed yield per plant, 87,4
kg/da for seed yield per area, 1,01 g for 1000 seed weight, 34,8% for seed oil content,
and 30,4 kg/da for oil yield.
As a conclusion, both nitrogen and phosphorus fertilizations were found to be
effective on yield and yield components. Since there has not been enough
experimentation on this species in our country, more detailed studies are needed.
2016-07-27
2016-07-27
2014
2014
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/561
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/562
2016-07-28T00:00:23Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Kanola ve nadas sonrası buğday ve tritikalede verim, verim komponentleri ve kalite özellikleri
Kemikli, Kamil
Kınacı, Gülcan
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Buğday
Tritikale
Ekim Nöbeti
Verim
Kalite
Wheat
Rotation
Triticale
Yield
Quality
Bu araştırma, Eskişehir koşullarında farklı ekim nöbeti uygulamalarının, buğday ve tritikalede verim ve kalite özellikleri üzerine etkisini ortaya koymak amacıyla, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarlalarında, 2008-2009 üretim sezonunda yürütülmüştür. Çalışmada, nadas sonrası ve kanola sonrası olmak üzere iki farklı ekim uygulaması ele alınmıştır. Çalışmada buğday olarak Orta Anadolu'da en geniş ekiliş alanına sahip olan Bezostaja 1 ve Kate A-1 çeşitleri ile tritikale olarak olarak Tatlıcak 97 ve Mikham 2002 çeşitleri kullanılmıştır. Çalışma için yürütülen deneme, dört tekrarlamalı olarak gerçekleştirilmiştir.
Çalışmanın sonuçları, iki uygulama arasında, tritikale ve buğdayda verim ve kalite özellikleri üzerine etki bakımından, istatistik anlamda önemli farklılıklar olduğunu göstermiştir. Tritikale ve buğday çeşitleri arasında da incelenen özellikler açısından önemli farklar bulunmuştur. Buğday ve tritikalede nadas sonrası ekimde elde edilen verim ve kalite değerleri, kanola sonrası ekim uygulamasından elde edilen değerlere göre daha yüksek bulunmuştur. Bu farklılığa, verim ve kaliteyi etkileyen ögelerin çoğunun nadas sonrası ekimde daha büyük oranda etki yapmaları neden olmuştur.
The study was carried out in the field of Agricultural Faculty of Eskişehir Osmangazi University in 2008-2009 growing seasons in order to determine the effects of different rotation (planting after fallow and after rapeseed ) on yield and quality traits of wheat and triticale. The rotation systems were tested on two bread wheat cultivars (Bezostaja-1, Kate A-1) and two triticale cultivars (Tatlıcak 97, Mikham 2002) under siplit plot design, with four replications.
Results indicated that the effects of this two different rotation systems on yield and quality traits were statistically different. It was also found that important differences exist between triticale and wheat cultivars in studied characterstics. Yield and quality values obtained from wheat and triticale after fallow application were higher. This results generated from the higher values of yield and/or quality components effects in after follow aplication.
2016-07-27
2016-07-27
2014
2014
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/562
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/563
2016-07-28T00:00:08Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı bakteri (serratia marcescens ve stenotrophomonas maltophilia) ve potasyum nitrat uygulamalarının biber bitkisinin tuza toleransı üzerine etkileri
Alveroğlu, Volkan
Turhan, Ece
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Biber
Capsicum Annuum
Tuz Stresi
Bakteri
Potasyum
İyonlar
Pepper
Salt Stress
Bacteria
Potassium
Ions
Sıla F1 biber çeşidinde fide döneminde tuz stresi koşullarında bakteri ve potasyum uygulamalarının etkileri araştırılmıştır. Denemede tuz sodyum klorür (NaCl) formunda, Potasyumlu gübre olarak, potasyum nitrat (KNO3) ile Serratia marcescens ve Stenotrophomonas maltophilia bakterileri kullanılmıştır.
Bitkiler sera koşullarında ortalama 30/17 ºC sıcaklıkta (gündüz/gece) ve ~ % 50 nemde yetiştirilmiştir. Fide dikiminden 5 gün sonra, bitkiler 4-5 yapraklı olunca kök bölgesine bakteri solüsyonundan 10 mL enjekte edilmiş ve NaCl ve potasyum (K) uygulamalarına başlanmıştır. Ana uygulama olarak, 0 mM (Kontrol), 50 mM, 100 mM ve 150 mM NaCl uygulanmıştır. Alt uygulamalar ise; Kontrol, Stenotrophomonas maltophilia, Serratia marcescens, Stenotrophomonas maltophilia+50 mM Potasyum, Serratia marcescens+50 mM Potasyum ve 50 mM Potasyum olarak düzenlenmiştir.
Tuz stresi, bitki gelişimini engelleyici ve kuru ağırlıklarını azaltıcı etki yapmıştır. Bakteri ve K uygulamaları bu engelleyici etkiyi özellikle 50 ve 100 mM NaCl uygulamalarında azaltmıştır. Tuz stresi Sıla F1 biber çeşidinde yaprak oransal su kapsamı ve membran stabilite indeksini konsantrasyonlara bağlı olarak azaltmıştır. SPAD değerleri ise tuz uygulamalarından etkilenmemiştir. Özellikle 50 ve 100 mM NaCl uygulamalarında SPAD değerlerinde bakteri ve K uygulamaları ile iyileşme görülmüştür. Na iyonu, tuz uygulamaları ile artmış en fazla artış bitkilerin gövde kısmında olmuştur. Yaprak ve kök Na miktarı bakteri ve K uygulamaları ile azalmıştır. K ve Mg iyonları, tuz uygulamaları ile azalmış, Ca iyonları ise artmıştır (gövde dışında). En düşük düzeyde K ve Ca birikimi köklerde olmuş bunu gövde kısmı takip etmiş ve yapraktaki miktarların, diğer iki bitki kısmından daha fazla olduğu belirlenmiştir. Yaprak ve kök K ve Mg miktarlarında bakteri ve K uygulamaları ile birlikte artış gözlenmiştir. Mg miktarı özellikle 50 mM NaCl uygulamasında bakteri uygulamaları ile artmıştır. Klor iyonu miktarının genel olarak en fazla biriktirildiği kısım yaprak ve gövde kısmı olmuştur. Bakteriler Cl miktarı üzerine etkili olmazken, K uygulamasının kısmen Cl oranını azalttığı belirlenmiştir.
The effects of bacteria and potassium applications on pepper plants cv. Sıla F1 during seedling stage under salt stress conditions were investgated. In the experiment the salt was given in the form of sodium chloride (NaCl) and Potassium nitrate (KNO3) as a potassium fertilizer and Serratia marcescens and Stenotrophomonas maltophilia as bacteria were used.
Plants were grown under controlled greenhouse conditions at 30/17 ºC (day/night) temperature with relative humidity ~ 50 %. After 5 days from planting when the plants had developed 4-5 true leaves, 10 mL bacteria sollution was injected to root region of the seedlings and was started to NaCl and potassium (K) applications. 0 mM (Control), 50 mM, 100 mM and 150 mM NaCl were used as the main application matter and Control, Stenotrophomonas maltophilia, Serratia marcescens, Stenotrophomonas maltophilia+50 mM Potassium, Serratia marcescens+50 mM Potassium and 50 mM Potassium were used as the sub application matter.
Salt stress affects the plant growth negatively and reduced the dry weight. The bacteria and K applications decreased this inhibitory effect especially at 50 and 100 mM NaCl concentrations. Leaf relative water content and memrane stability index values were reduced depending on the increase in salt concentration in pepper plants cv. Sıla. The SPAD values were not affected from the salt application. The SPAD values have improved with bacteria and K applications especially at 50 and 100 mM NaCl concentrations. The amount of Na ion increased with salt applications and it was observed that Na ion accumulated utmost in the stems. The Na amount in leaf and root parts of the seedlings decreased with bacteria and K applications. With the effect of salt applications, the amount of K and Mg decreased; while the amount of Ca increased. K and Ca ions were at least in the roots, secondly in the stems, utmost in the leaves. The amount of K and Mg in leaf and root parts of the seedlings increased with bacteria and K applications. Mg content increased with bacteria applications especially at 50 mM NaCl application. Cl ion was utmost in the leaves and in the stems. It was determined that, bacteria application did not effect the amount of Cl, while K application partly to reduce the rate of Cl content.
2016-07-27
2016-07-27
2014
2014
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/563
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/566
2016-07-28T00:00:15Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Afyonkarahisar’da yetiştirilen makarnalık ve ekmeklik buğday çeşitlerinin kalite özelliklerinin belirlenmesi
Akın, Arzu
Olgun, Murat
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Ekmekli ve Makarnalık Buğday
Buğday Kalitesi
Sedimentasyon
Protein
Bread and Durum Wheat
Wheat Quality
Sedimentation
Protein
Türk halkının beslenmesinde ana gıda maddesini teşkil eden ekmeğin hammaddesi
olan buğdayın kalitesi birçok faktöre bağlı olarak değişmektedir. Buğdayda kaliteyi etkileyen
unsurlar çevresel ve kalıtsal olarak 2 kısma ayrılmaktadır. Aynı yörede yetiştirilen değişik
buğday çeşidinin kalite özellikleri arasında ve farklı yörelerde yetiştirilen aynı buğday
çeşidinin kalite özellikleri arasında farklılıklar görülmektedir.
Bu çalışmada; Afyonkarahisar İlinde yetiştirilen makarnalık ve ekmeklik buğday
çeşitlerinin kalite özellikleri hakkında bilgi sahibi olmak, kalite envanteri oluşturmak ve ildeki
mevcut un sanayisine kalite altyapısı oluşturmak amacıyla kalite bölgelerinin belirlenmesine
çalışılmıştır. Araştırma materyali olarak, Afyonkarahisar İlinde 2010-2011 sezonunda
yetiştirilen, farklı köy ve beldelerden toplanmış Gerek79, Kate A-1, Bayraktar, Bezostaja1
çeşitlerine ait 81 ekmeklik ve Ç1252, Kızıltan, Mirzabey çeşitlerine ait 108 makarnalık
buğday örneği kullanılmıştır. Ekmeklik buğdayda standart çeşit olarak Bezostaja1, Sönmez
2001, Müfitbey, Nacibey, Gerek79, İzgi 2001 ve Altay 2000, makarnalık buğdaylarda
standart çeşit olarak Kunduru 1149, Kızıltan, Yelken 2000, Dumlupınar ve Ç1252
kullanılmıştır. Kalitelerini belirlemek amacıyla fiziksel ve tekno-kimyasal analizler
yapılmıştır.
Bir yıllık ve sadece o yılın koşullarının etkisi altında oluşan özelliklerin değerleri
kullanılarak yapılan bu çalışmanın sonucuna göre Afyonkarahisar yöresi için ekmeklik
buğdaylarda kalite açısından Bezostaja1, Sönmez01 ve Müfitbey çeşitlerinin; makarnalık
buğdaylardan ise Kunduru1149, Dumlupınar ve Yelken 2000 çeşitlerinin kaliteli çeşit
yetiştirilmesi açısından uygun olacaktır.
Quality of wheat, which is raw of bread and main nourishment of Turkish people
varies with many factors. The factors affecting wheat quality are divided into two sections,
hereditary and environmental ones.. There are differences between quality characteristics of
different wheat varieties grown in same region. When same variety is grown in different
regions, quality traits vary as well.
The aim of this study was to determine quality characteristics of bread and durum
wheat varieties grown in Afyon; to create quality inventory in districts of Afyon province. 81
bread wheat samples (Gerek79, KateA1, Bayraktar, Bezostaja1 cultivars) and 108 durum
wheat samples (Ç1252, Kızıltan91, Mirzabey cultivars) gathered from different villages and
towns of Afyon province in 2010-2011 growing season were used as experiment material. In
bread wheat experiments, the standard varieties were Bezostaja1, Sönmez 2001, Müfitbey,
Nacibey, Gerek79, İzgi 2001 and Altay 2000. The standard varieties of the durum wheat
experiments were Kunduru 1149, Kızıltan 91, Yelken 2000, Dumlupınar and Ç1252. Quality
characteristics were determined using physical and techno-chemical analysis.
So, our results revealed that Bezostaja1, Sönmez01 ve Müfitbey cultivars as bread
wheat; Kunduru1149, Dumlupınar ve Yelken 2000 cultivars as durum wheat are suggested for
quality cultivar production.
2016-07-27
2016-07-27
2014
2014
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/566
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/822
2016-12-31T01:00:46Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir koşullarında yetiştirilen Reyhan (Ocimum basilicum L.) bitkisinin bazı bitkisel özelliklerin ve diurnal varyabilitesinin belirlenmesi
Kulan, Engin Gökhan
Aytaç, Zehra
TR29655
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Reyhan
Ocimum Basilicum L.
Biçim Saati
Verim
Uçucu Yağ Oranı
Bileşimleri ve Sınıflandırması
Basil
Harvesting Time
Yield
Essential Oil Ratio
Compounds and Classification
Bu çalışma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri
Bölümü deneme alanında 2010 yılında yürütülmüştür. Denemede Eskişehir ekolojik
koşullarında yetiştirilen reyhan (Ocimum basilicum L.) bitkisinin verim ve verim
özellikleri ile farklı biçim saatlerinin reyhanın uçucu yağı ve uçucu yağ bileşimi üzerine
olan etkileri incelenmiştir.
Tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 3 tekerrürlü
olarak kurulan denemede reyhan bitkileri çiçeklenme başlangıcında iki farklı saatte
(08:00 ve 14:00) hasat edilmiştir. İncelenen özelliklerin ortalama değerleri, tek bitki
biyolojik verimi 159-223 g/bitki, tek bitki çiçek verimi 11-15 g/bitki, bitki boyu 61-62
cm, yan dal sayısı 3.87-7.65 adet/bitki, yeşil herba verimi 1.54-1.86 ton/da, yeşil çiçek
verimi 108-131 kg/da, drog herba verimi 228-237 kg/da, drog yaprak verimi 104-117
kg/da, drog çiçek verimi 17-22 kg/da olarak bulunmuştur.
Reyhan çiçek ve yapraklarında uçucu yağ oranının, sırasıyla, %1.88-2.04 ve
%0.50-0.94 değerleri arasında değiştiği belirlenmiş ve uçucu yağ analizi sonuçlarına
göre ana bileşimlerin; linalol (%55.70-72.90), metilkavikol (%11.07-28.20), -kadinol
(%2.07-4.50), trans--bergamoten (%0.80-3.00) ve germakren-D (%0.70-2.63) olduğu
tespit edilmiştir. Uçucu yağ bileşim sınıflandırmasında; monoterpen hidrokarbonlar
(%0.02-0.51), oksijenik monoterpenler (%59.71-75.09), seskiterpen hidrokarbonlar
(%5.42-8.30), oksijenik seskiterpenler (%2.90-6.48), aromatik komponentler (%12.74-
30.23) ve diğerleri (%0.00-0.24) yer almıştır. Biçim saatleri arasında uçucu yağ oranı
ve uçucu yağ bileşimi bakımından istatistiki olarak fark bulunmamıştır. Sonuç olarak
reyhan ile ilgili yapılacak sonraki diurnal çalışmalarda, günlük hasat sıklığını arttırarak
uçucu yağ oranlarının, ana bileşimlerinin ve bileşim sınıflandırmasının değişimi daha
ayrıntılı incelenmelidir.
This study was carried out in the experimental field of Eskişehir Osmangazi
University, Faculty of Agriculture, Department of Field Crops in 2010. In the trial,
yield and yield components and the effect of different harvesting hours on essential oil
and esential oil components of Sweet Basil (Ocimum basilicum L.) grown under
Eskisehir ecological conditions were determined.
The experimental design was a randomized completely block design with three
replications and the plants were harvested two times in a day (08:00 and 14:00) at the
begin of flowering stage. According to the results average values changed between
159-223 g for biologic yield per plant, 11-15 g for fresh flower yield per plant, 61-62
cm for plant height, 3.87-7.65 number of secondary branches per plant, 1.54-1.86 t/da
for fresh herba yield, 108-131 kg/da for dried herba yield, 228-237 kg/da for dried
flower yield, 104-117 kg/da for dried leaf yield, 17-22 kg/da for dried flower yield.
The essential oil ratio of the leaves and flowers of basil were determined
between %1.88-2.04, %0.50-0.94, respectively. The main essential oil compounds
were; linalool (55.70-72.90%), methylchavicol (11.07-28.20%), t-cadinol (2.07-4.50%),
trans-β-bergamotene (0.80-3.00%) and germacrene-D (0.70-2.63%). The essential oil
compounds classification were; monoterpene hydrocarbons (0.02-0.51%), oxygenated
monoterpenes (59.71-75.09%), sesquiterpene hydrocarbons (5.42-8.30%), oxygenated
sesquiterpenes (2.90-6.48%), aromatic compounds (%12.74-30.23) and others (%0.00-
0.24). There were no statistical differences for percentage of essential oil and
compounds between the harvesting hours. It was concluded that in further diurnal
researches about Sweet Basil (Ocimum basilicum L.) it should be analysed in more
detail that the alteration of main compounds, compounds classification and rate of
essential oil with remaining daily harvest frequence.
2016-12-30
2016-12-30
2013-04
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/822
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/942
2017-01-25T01:00:30Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Türkiye’de doğal olarak yetişen Hymenobrychis seksiyonuna ait bazı Onobrychis türlerinin karyolojik özellikleri
Abuş, Yasemin
Avcı, Süleyman
ESOGÜ, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Onobrychis
Kromozom
Karyotip
İdiogram
Onobrychis
Chromosome
Karyotype
İdiogram
Bu çalışmada, Türkiye’de doğal olarak yetişen Onobrychis cinsi Hymenobrychis
seksiyonunda yer alan 2 tanesi endemik olmak üzere 6 farklı korunga türünün (O.
tournefortii, O. galegifolia, O. radiata, O. hypargyrea O. meschetica ve O. albiflora)
kromozom sayıları ve morfolojileri ezme preparasyon metodu ile incelenmiştir. 2 çeşit
boyama metodu kullanılmıştır (Feulgen ve Hematoxylin-iron). O. tournefortii türünde
Feulgen boyama metodu, diğer türlerde ise Hematoxylin-iron boyama metodu
kullanılmıştır. Araştırmada incelenen türlerin tamamında mitotik metafaz kromozom
sayıları, 2n=14 ve temel kromozom sayısı x=7 olarak tespit edilmiştir. Ancak,
kromozomlar sentromer pozisyonlarına göre median’dan submedian’a kadar
değişmiştir. Genel olarak türlerin hepsinde I veya IV numaralı kromozomlar üzerinde
satelit bulunurken, O. meschetica türünde satelite rastlanmamıştır.
In this study, chromosome numbers and morphologies were investigated with
squash preparation method in six different Onobrychis species belonging to
Hymenobrychis section including two endemic species naturally grown in Turkey. All
species of mitotic metaphase and basic chromosome numbers were determined in 2n =
14 and x= 7, respectively. However, chromosomes showed differences as median to
submedian according to centromer position. Although all of the species generally
included satellite on chromosome I or IV, satellite was not found in O. meschetica.
2017-01-24
2017-01-24
2013-10
2013
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/942
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1184
2017-12-12T01:01:04Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı arpa çeşitlerinin (Hordeum vulgare L.) Eskişehir ekolojik koşullarında verim ve verim öğelerinin belirlenmesi
Şahan, İbrahim Ufuk
Olgun, Murat
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Arpa Çeşitleri
Adaptasyon
Verim
Verim Unsurları
Stabilite ve Kalite
Barley Cultivars
Adaptation
Yield
Yield Components
Stability and Quality
Bu araştırma, 2011-2012 yılı üretim döneminde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi deneme alanında, kıraç koşullarda yürütülmüş olup; bu çalışmada çeşitli kaynaklardan temin edilen iki sıralı arpa çeşitlerinin Eskişehir iklim koşullarında verim ve bazı verim unsurları yönünden performansları stabilitesi ve verim üzerine etkili olan verim unsurlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada çeşit olarak kullanılan Özdemir-05, Kalaycı-97, Ġnce-04, Hilal, Konevi-98, Beyşehir-98, Karayat-94, Aydanhanım, Zeynelağa ve Tarm-92 çeşitlerinin bitki boyu, m²‟deki başak sayısı, başak boyu, başaktaki başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, bin dane ağırlığı, hektolitre ağırlığı, hasat indeksi, protein oranı ve verim özellikleri bakımından performansları incelenmiştir. Ayrıca çeşitler açısından verim unsurları arasında korelasyon, stabilite ve path analizi aralarındaki ilişki dereceleri belirlenmiştir.
Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; Kalaycı, Zeynelağa, Hilal, Konevi 98 ve Tarm 92 çeşitleri stabil olup Kalaycı çeşidi diğerlerine göre daha iyi performans gösteren çeşit olarak belirlenmiştir. m2‟de başak sayısı, başakta tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı ve bin tane ağırlığı verime etki eden unsurlar olarak belirlenmiştir. Yine bitki boyu, m2‟de başak sayısı, hektolitre ağırlığı, hasat indeksinin verim üzerine olumlu etki yaptığı belirlenmiştir. Eskişehir yöresi kıraç koşullarında yüksek verim, stabilite ve kalite açısından Özdemir, Kalaycı ve Zeynelağa, çeşitleri kullanılabilecek çeşitler olarak ortaya çıkmaktadır. Bunlara ek olarak bölgede artan nüfusun beslenmesi açısından hayvancılık için kaba ot veriminin ve sanayinin maltlık ihtiyacının karşılanması ancak yüksek verimli, kaliteli, hastalık ve zararlılara dayanıklı, stabil çeşitlerin geliştirilmesi ile mümkündür. Bu amaçla arpa ıslahında, daha detaylı çalışmalara ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.
This study was carried out in the experimental area of Faculty of Agriculture, Osmangazi University in 2011-2012 growing season under arid climatic conditions. The purpose of this study was to determine the performance and stability of two-row barleys (Özdemir-05, Kalaycı-97, Ġnce-04, Hilal, Konevi-98, BeyĢehir-98, Karayat-94, Aydanhanım, Zeynelağa ve Tarm-92) for yield and some yield components, and to reveal the effectiveness of yield components to yield. In the study, barley cultivars were tested for plant height, the number of grain per spike, spike length, spikelet number per spike, grain number per spike, grain weight per spike, thousand seed weight, test weight, harvest index, protein content and seed yield. Besides, relationship between cultivars and yield components were examined by correlation, stability and path analyses.
Results revealed that having better performances, Kalaycı, Zeynelağa, Hilal, Konevi 98 and Tarm 92 cultivars were determined as stabile cultivars Besides, spike number per m2, seed weight per spike, test weight, thousand seed weight were found as the most effective characters on yield. Having high yield and quality, better stability, Özdemir, Kalaycı and Zeynelağa cultivars could be used to meet demands of hay yield for animal production and industrial malt needs.
2017-12-11
2017-12-11
2016-06
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1184
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1198
2017-12-12T01:00:52Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı ayçiçeği (Helianthus annuus L.) çeşitlerinin çimlenme, çıkış ve verimi üzerine tohum uygulamalarının etkileri
Şener, Aykut
Kaya, Mehmet Demir
TR227503
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Çeşit
Hidrasyon
Çimlenme
Verim
Helianthus Annuus L.
Cultivar
Hydration
Germination
Seed
Yield
Bu araştırma, bazı ayçiçeği çeşitlerinin çimlenme, çıkış ve verimi üzerine tohum uygulamalarının etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırma 2013 yılında tarla ve laboratuvar denemeleri olarak kurulmuştur. Çalışmada Sanbro MR, Bosfora ve Transol ayçiçeği çeşidi tohumlarına 500 mg/L potasyum nitrat (KNO3) ve 16 saat hidrasyon uygulamaları yapılarak laboratuvar şartlarında çimlenme, serin test, düşük sıcaklık testi ve hızlı yaşlandırma testi, tarla koşullarında çıkış, verim ve verim ögeleri ile yağ oranları incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, hem tarla hem de laboratuvar denemelerinde çeşitlerin tohum uygulamalarına farklı tepkiler verdiği belirlenmiştir. Tohum uygulamaları çimlenme yüzdesini, kök uzunluğunu, sürgün uzunluğunu, fide yaş ve kuru ağırlığını artırmış, ortalama çimlenme süresini ise kısaltmıştır. Ayrıca tohum uygulamaları hızlı yaşlandırmanın neden olduğu bozulmaları da engellemiştir. Uygulamalar arasında hidrasyonun olumsuz koşullarda ayçiçeği tohumlarının çimlenmesini artırması bakımından en etkili yöntem olduğu belirlenmiştir. Tarla denemelerinde ise tohum uygulamalarının çıkış yüzdesini, dekara tane verimini ve yağ oranını artırdığı tespit edilmiştir. Bosfora çeşidinin çıkış yüzdesi tohum uygulamalarından etkilenmezken, Transol çeşidinde KNO3 uygulamasıyla çıkış oranı %44,0’den %74,5’e yükselmiştir. Sanbro MR çeşidinde hidrasyon uygulaması tane verimini %38, Transol çeşidinde ise potasyum nitrat uygulaması verimi %74 oranında artırmıştır. Sonuç olarak, tohum uygulamalarının ayçiçeğinde gerek çimlenme ve fide gelişimi gerekse çıkış ve tane verimini olumlu ve önemli şekilde etkilediğini göstermektedir. Çeşitler farklı tepkiler göstermesine rağmen, hidrasyon uygulamasının kolay, ucuz ve kimyasal madde gerektirmemesi nedeniyle ayçiçeği tohumlarında kullanılabileceği sonucuna varılmıştır.
This research was carried out to determine the effects of seed treatments on the germination, emergence and seed yield of some sunflowers cultivars. The research was established as field and laboratory experiments in 2013. In this study, germination, cool test, cold test and accelerated ageing test were applied to the sunflower seeds of cv. Sanbro MR, Bosfora and Transol pre-conditioned with 500 mg/L potassium nitrate (KNO3) and hydration for 16 h in laboratory conditions, while emergence, seed yield, yield components and oil contents were investigated in field conditions. According to the research results, sunflower cultivars gave different responses to seed treatments in both laboratory and field conditions. The seed treatments increased considerably germination percentage, root length, shoot length, seedling fresh and dry weight, while the mean germination time was shortened. Also, seed treatments prevented the seed deterioration caused by accelerated ageing. When the seed treatments considered, hydration was found the most effective method for enhancing germination of sunflower in adverse conditions. In field experiments, it was determined that seed treatments increased emergence percentage, seed yield and oil content of sunflower. The emergence percentage of cv. Bosfora was not affected by seed treatments, but the emergence rate in Transol applied KNO3 improved from 44,0% to 74,5%. Hydration in Sanbro MR seed and in the application of potassium nitrate in Transol seed have increased the seed yield with a percentage of 38 and 74, respectively. As a result, the study showed that seed treatments significantly affected the germination and seedling growth along with the emergence and seed yield in sunflower. It was concluded that hydration can be used on sunflower seeds because of easy to apply, cheap and unnecessary in chemicals and sophisticated equipment in spite of different responses in cultivars.
2017-12-11
2017-12-11
2015-10
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1198
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1203
2017-12-12T01:01:06Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir ekolojisinde bazı baklagil yem bitkilerinin ikinci ürün olarak yetiştirilebilirliği
Dereli, Derya Nermin
Koç, Ali
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
İkinci Ürün
Toprak İşleme
Tek Yıllık Baklagil
Ot Verimi
Yem Kalitesi
Second Crop
Tillage System
Annual Forage Legume
Hay Yield
Hay Quality
Araştırmada Eskişehir ekolojik koşullarında adi fiğ (Vicia sativa L.), koca fiğ (Vicia
narbonensis L.), yem bezelyesi (Pisum arvense L.) ve mürdümük (Lathyrus sativus L.)
baklagil yembitkilerinin ikinci ürün olarak yetiştirilebilme potansiyeli araştırılmıştır.
Denemede toprak işlemeli ve anıza ekim olmak üzere iki farklı toprak işleme yönteminin,
ele alınan baklagillerin verim ve verim unsurlarına etkileri üzerinde durulmuştur. Deneme
şansa bağlı tam bloklar deneme deseninde bölünmüş parseller düzenlemesine göre 3
tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Araştırma, 2014 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Ziraat Fakültesi araştırma arazisinde yürütülmüştür. Araştırmada bitki boyu, yaş ot verimi,
otta ham protein oranı, asit deterjan fiber (ADF), nötral deterjan fiber (NDF), nispi yem
değerleri incelenmiştir.
Elde edilen sonuçlara göre toprak işlemesiz ekimde bitki boyu, yaş ot verimi, otta ham
protein oranı, ADF, NDF ve nispi yem değerleri sırasıyla 90,4 – 174,7 cm, 284,4 – 1845,3
kg/da, %17,9 – 21,7 , %30,1 – 40,8, %41,8 – 50,7 ve %107,9 – 137,6 aralıklarında; toprak
işlemeli ekimde ise bitki boyu, yaş ot verimi, otta ham protein oranı, ADF, NDF ve nispi
yem değerleri sırasıyla 53,8 – 92,7 cm, 206,6 – 1367,9 kg/da, %20,2 – 25,5, %29,5 – 32,9,
%33,6 – 43,2, %136,7 – 183,4 aralıklarında bulunmuştur. Toprak işleme x baklagiller
interaksiyonu ele alınan çoğu parametrede önemli çıkmıştır.
Bir yıllık sonuçlara göre yüksek verim için yörede 2. ürün yem bezelyesi Özkaynak
çeşidinin tercih edilmesinin ve ekimin anıza yapılmasının uygun olacağı sonucuna
varılmıştır.
This study was conducted to determine cultivation possibilities of common vetch (Vicia
sativa L.), narbon vetch (Vicia narbonensis L.), forage pea (Pisum arvense L.) and grass
pea (Lathyrus sativus L.) as a second crop in Eskişehir ecological conditions. In the study,
two different tillage system as conventional and nontillage, the effects on the yield and the
yield component of the annual forage legumes were determined. This experiment was
established in Randomized Complete Block Design with split block arrangment, three
replicants. The study was conducted on experimental fields of Eskişehir Osmangazi
University Agricultural Faculty, 2014 year. Plant height (PH), forage yields (FY), crude
protein yield (CPY), acid detergent fiber (ADF), neutral detergent fiber (NDF), relative
feed value (RFV) were examined.
The results showed that PH, FHY, CPY, ADF, NDF, RFV in the nontillage sowing system
varied between 90,4 – 174,7 cm, 284,4 – 1845,3 kg/da, 17,9 – 21,7% , 30,1 – 40,8%, 41,8
– 50,7%, 107,9 – 137,6%, respectively and PH, FHY, CPY, ADF, NDF, RFV in the tillage
sowing system varied between 53,8 – 92,7 cm, 206,6 – 1367,9 kg/da, 20,2 – 25,5%, 29,5 –
32,9%, 33,6 – 43,2%, 136,7 – 183,4%, respectively.
According to the annual results, Özkaynak variety of forage pea cultivation could be
suggested with the nontillage sowing system in second crop system in Eskişehir province
and similar ecology.
2017-12-11
2017-12-11
2015-12
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1203
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1209
2017-12-12T01:00:55Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir koşullarında farklı azot dozlarının, bazı tritikale (x triticosecale wittm.) çeşitlerinde verim, verim unsurları ve kalitesi etkilerinin belirlenmesi
Takıl, Engin
Olgun, Murat
TR185378
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
X Triticosecale Wittmack
Tritikale
Azot Dozları
Verim
Verim Öğeleri
X Triticosecale Wittmack Triticale
Nitrogen Doses
Yield
Yield Components
Araştırma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü deneme tarlasında 2014-2015 üretim sezonunda yürütülmüştür. Deneme tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre üç tekrarlamalı olarak yürütülmüştür.
Çalışmanın amacı Eskişehir koşullarında beş farklı tritikale çeşidinde (Tatlıcak 97, Melez 2001, Mikham 2002, Karma 2000, Presto 2000) farklı azot dozları uygulamasının verim ve verim unsurlarına etkisini belirlemektir. Araştırma sonuçlarına göre azot dozlarının ve tritikale çeşitlerinin verim ve verim öğelerine etkisi önemli çıkmıştır. Elde edilen sonuçlara göre tane verimi, bitki boyu, protein oranı, m2‟de başak sayısı ve olgunlaşma gün sayısı azot dozlarına bağlı olarak artmıştır. Tane verimi 15 kg/da N dozuna kadar artış göstermiş, bu dozdan sonra ise azalma göstermiştir. En yüksek tane verimi 15.90 kg/da azot dozunda Karma 2000 çeşidinden elde edilmiştir.
The research was carried out in the experimental field of The Department of Field Crops, Faculty of Agriculture, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi in the growing season 2014-2015. The field experiment was established completely randomized blocks of split plot a with three replications.
This study was conducted to determine the effects of five various nitrogen doses on yield and the yield components of the five various triticale cultivars (Tatlıcak 97, Melez 2001, Mikham 2002, Karma 2000, Presto 2000) under the ecological conditions of Eskisehir plain. According to results of the research, the effect of nitrogen doses and triticale cultivars on yıeld and yield components have appeared to be important. Increase of nitrogen doses caused to increase of grain yield, plant height, protein percentages, spike per square meter and days to maturation. On the other hand grain yield increased until 15 kg/da as nitrogen doses and decreased after this density. The highest grain yield derived from variety of Karma 2000 at the dose of nitrogen 15.90 kg/da.
2017-12-11
2017-12-11
2015-12
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1209
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1221
2017-12-12T01:00:57Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı kişniş (coriandrum sativum L.) çeşitlerinde değişik ekim mesafelerinin verim ve kalite üzerine etkisi
Aydın, Doğan
Katar, Duran
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Kişniş (Coriandrum sativum L.)
Sıra Arası Mesafe
Çeşitler
Verim
Uçucu Yağ Bileşenleri
Coriander (Coriandrum sativum L.)
Row Spacing
Cultivars
Yield
Essential Oil Component
Bu çalışma ile 2015 yılında Eskişehir ekolojik koşullarında 3 farklı sıra aralığının (20, 30 ve 40 cm) 6 farklı kişniş çeşidi (Arslan, Erbaa, Gamze, Gürbüz, Kudret-K ve Pel-Mus) üzerindeki etkileri incelenmiştir. Çalışma Eskişehir Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü deneme tarlasında yürütülmüştür. Deneme tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 2 faktörlü ve 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Denemede ana parsellere 6 farklı çeşit ve alt parsellere ise 3 farklı sıra aralığı mesafe yerleştirilmiştir. Bu çalışmada 3 farklı sıra aralığının 6 farklı kişniş çeşidinde bitki boyu, ana sapa bağlı yan dal sayısı, şemsiye sayısı, şemsiyede meyve sayısı, bitki başına meyve verim, 1000 meyve ağırlığı, meyve verimi, uçucu yağ oranı, uçucu yağ verimi ve uçucu yağ bileşenleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen değerler sırasıyla 51,70-74,71 cm, 3,94-6,78 adet bitki-1, 14,42-24,84 adet bitki-1, 13,89-33,17 adet şemsiye-1, 2,33-5,03 gr bitki-1, 7,22-12,99 gr, 62,86-140,01 kg da-1, % 0,47-0,75, 36,05-84,46 L da-1 aralıklarında değişiklik göstermiştir ve en yüksek orana sahip bileşen de linalool olarak tespit edilmiştir. Bu araştırma sonuçlarına göre bitki boyunda, yan dal sayısında, bitki başına şemsiye sayısında, şemsiyede meyve sayısında, bitki başına meyve veriminde, 1000 meyve ağırlığında, meyve veriminde, yağ oranında ve yağ veriminde önemli farklılıklar bulunmuştur. Yapılan çalışmanın sonuçlarına göre kişnişte dekara meyve veriminde en uygun sıra aralığı mesafe 20 cm olarak; en yüksek meyve verimine sahip çeşit ise Erbaa olarak tespit edilmiştir. Öte yandan farklı çeşitlerin kullanımına bağlı olarak uçucu yağ oranında önemli farklılıklar oluştuğu görülmüştür. En yüksek uçucu yağ oranı %0,69 ile Pel-mus çeşidinden elde edilmiştir.
This study was aimed to determine the effects of three different row spacing (20, 30 and 40 cm) on the yield and yield components of six different coriander cultivars (Arslan, Erbaa, Gamze, Gürbüz, Kudret-K and Pel-Mus) in Eskişehir ecological conditions in 2015. The experiment carried out in the experimental field of the University of Eskişehir Osmangazi, Faculty of Agriculture, Department of Field Crops. The experiment was a factorial with two factors arranged in a randomized complete block split-plot design with three replications. The first factor is six different coriander cultivars and second factor is three different row spacing. In this study, plant height, the number of branches, the number of umbrella, the number of fruit in the umbrella, yield per plant, thousand fruit weight, fruit yield, fruit essential oil content, essential oil yield and essential oil components of six coriander varieties in three different raw spacing investigated. According to results of this research, values are 51.70-74.71 cm, 3,94-6,78 number plant-1, 14.42-24.84 number plant-1, 13.89-33.17 number umbrella-1, 2.33-5.03 g plant-1, 7.22-12.99 g, 62.86-140.01 kg da-1, 0,47-0,75%, 36,05-84,46 L da-1, respectively and essential oil component which has the maximum value was determined as linalool. According to the results, significant differences were found in , plant height, the number of branches, the number of umbrella, the number of fruit in the umbrella, yield per plant, thousand fruit weight, fruit yield, fruit essential oil content and essential oil yield. According to these results, the highest fruit yield was obtained from 20 cm, and the cultivar which has the highest fruit yield is Erbaa. On the other hand, depending on the use of different cultivars had significant effect on essential oil content and the highest essential oil content was obtained from Pel-mus cultivar as 0.69%.
2017-12-11
2017-12-11
2015-12
2015
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1221
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1223
2017-12-12T01:00:37Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir ekolojik koşullarında yetiştirilen farklı reyhan (Ocimum basilicum L.) genotiplerinin verim ve kalite özellikleri
Tavas, Nihal
Aytaç, Zehra
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Reyhan
Verim
Ocimum Basilicum
Biçim Zamanı
Uçucu Yağ
Basil
Yield
Harvest Time
Essential Oil
Bu çalışma, Eskişehir’de farklı reyhan genotiplerinin biçim zamanlarına göre,
verim ve kalite özelliklerini belirlemek amacıyla, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü deneme alanında 2013 yılında yürütülmüştür. Deneme,
tesadüf bloklarında faktöriyel deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak kurulmuştur.
Çalışmada, 14 reyhan genotipi ve iki biçim zamanında ortalama değerler olarak bitki boyu
21,48-58,03 cm, kuru yaprak oranı % 35,72-61,54, kuru herba oranı % 13,95-21,62 ve
uçucu yağ oranı % 0,32-1,74 uçucu yağ verimi 0.15-0.90 L/da arasında değişirken, toplam
değerler olarak yeşil herba verimi 807,99-2116,27 kg/da, kuru herba verimi 111,61-490,53
kg/da ve kuru yaprak verimi ise 40,63-152,46 kg/da arasında değişmiştir. İncelenen tüm
özellikler için genotip, biçim zamanı ve genotip x biçim zamanı interaksiyonları arasında
istatistiki olarak önemli farklılıklar saptanmıştır. Sonuç olarak, incelenen 14 reyhan
genotiplerinden Tokat orijinli R-10A bitki boyu bakımından, Malatya orijinli R-17 yeşil ve
kuru herba verimi, Fransa orijinli Y-4 ve ABD orijinli Y-17 ise kuru yaprak verimi, kuru
yaprak ve kuru herba oranı bakımından yüksek değerler vermiştir. 2. biçimde, 1. biçime
göre, daha yüksek yeşil ve kuru herba verimleri elde edilmiştir. Erzurum orijinli R-1
genotipi tüm özellikler bakımından en düşük değere sahip olmuş ve Eskişehir koşulları için
uygun olmadığı kanısına varılmıştır. Eskişehir bölgesinde, ticari üretim açısından Malatya
orijinli R17 ve ABD orijinli Y17 genotipleri önerilebilir.
This study was carried out to determine different basil genotypes for yield and quality traits according to harvest time at Eskişehir in the experimental field of Eskişehir Osmangazi University, Faculty of Agriculture, Department of Field Crops in 2013. The experiment was set up as factorial design in randomized complete block with three replications. In the study, the values as mean of 14 genotypes and two harvest time, for plant height, dry leaf rate, dry herb rate, essential oil rate and essential oil yield were within the ranges of 21.48-58.03 cm, 35.72-61.54%, 13.95-21.62 %, 0.32-1.74 % and 0.15-0.90 L/da, respectively and the values as total for fresh herb yield, dry herb yield and dry leaf yield 807.99-2116.27 kg/da, 111.61-490.53 kg/da and 40.63-152.46 kg/da, respectively. Significant differences were determined for genotype, harvest time and genotype x harvest time interaction for all traits. As a result, the genotypes R-10A of Tokat for plant height, R-17 of Malatya for fresh and dry herb yield, Y-4 of Fransa and Y-17 of ABD for dry leaf yield, dry leaf and dry herb rate showed higher values. The second harvest time showed higher fresh and dry herb yields than the first harvest time. R-1 of Erzurum genotype had the lowest values for all traits and it was concluded that it was not appropriate for Eskisehir ecological conditions. For commercial production in Eskisehir R17 of Malatya and Y-17 of ABD genotypes could be recommended.
2017-12-11
2017-12-11
2016-06
2016
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1223
tur
info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1374
2018-03-03T01:00:18Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bakteri aşılama ve azot uygulamasının nohut (cicer arietinum l.) çeşitlerinde verim ve verim ögelerine etkisi
Kağan, Semih
Kayan, Nihal
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Nohut (Cicer arietinum L.)
Bakteri Aşılama
Azot Uygulaması
Baklagiller
Bacteria Inoculation
Chickpea (Cicer arietinum L.)
Nitrogen Application
Pulses
Araştırma 2011 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü deneme tarlalarında yürütülmüştür. Çalışmada, farklı nohut çeşitlerinde azotlu gübre uygulamasının ve nodozite bakterisiyle (Rhizobium ciceri) aşılamanın verim ve verim ögelerine etkileri araştırılmıştır. Araştırma tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 3 tekrarlamalı kurulmuş, denemede 4 farklı uygulama (Kontrol, Bakteri, Bakteri+N ve N), 4 farklı çeşit (Işık-05, Yaşa-05, Azkan ve Hisar) kullanılmıştır.
Araştırmada ele alınan özelliklere ilişkin varyans analiz sonuçlarına göre, çıkışa kadar geçen gün sayısı, çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı, bitki boyu, ilk meyve yüksekliği, hasat olgunluğuna kadar geçen gün sayısı, bitkide biyolojik verim, bitkide bakla sayısı, bitkide tane sayısı, bitkide tane verimi, birim alan biyolojik verimi, hasat indeksi ve 100 tane ağırlığı özelliklerinde istatistiki olarak önemli farklılıklar belirlenmiştir.
Deneme sonuçlarına göre, nohuta bakteri aşılamanın verimi arttırmada etkili olduğunu söylemek mümkündür. Ancak aşılama ile birlikte 2,5 kg N/da uygulamasıda tavsiye edilebilir. Çeşitler arasında Işık-05 ve Yaşa-05 çeşitlerinin daha yüksek verime sahip olduğu belirlenmiştir.
This study was carried out in the experimental field of Department of Field Crops, Faculty of Agriculture, University of Eskişehir Osmangazi during 2011. The objective of the study was to determine effect of the nitrogen application and bacteria inoculation (Rhizobium ciceri) on yield and yield components of chickpea cultivars. The experimental design was split plot with three replications. In the research, four different application (control, bakteria, bakteria+N and N) and four cultivars (Işık-05, Yaşa-05, Azkan and Hisar) were examined.
According to the results obtained for examined characters satistically significant differences were determined for the days to emergence, days to flowering, plant height, first pod height, days to maturity, the biological yield per plant, the number of pod per plant, the number of seed per plant, the grain yield per plant, biological yield, harvest index and 100 seed weight.
According to obtained result inoculation increas seed yield in chickpea. But 2,5 kg N/da may advice with rhizobium inoculation. Işık-05 and Yaşa-05 showed higher values on yield and yield components.
2018-03-02
2018-03-02
2012-11
2012
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/1374
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1424
2018-04-04T00:00:41Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Buğdayda diallel melez analizi ile tarımsal ve kalite özelliklerinin kalıtımının belirlenmesi
Kutlu, İmren
Olgun, Murat
TR254696
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Buğday
Islah
Diallel Analizler
Kalıtım Derecesi
Kombinasyon Yeteneği
Resiprokal Etki
Heterosis
Heterobeltiosis
Wheat
Breeding
Diallel Analysis
Heritability Degree
Combining Ability
Reciprocal Effect
Heterosis
Bu çalışmanın amacı, buğdayda bazı önemli özelliklerde genetik yapı ve kalıtım
mekanizmasını ortaya koymak ve uygun ebeveyn ve ümitli melez kombinasyonlarını
belirlemektir.
Altı ebeveyn ve bunların resiproklu diallel melezleri bazı agronomik ve kalite
özellikleri bakımından incelenmiştir. Elde edilen veriler, Griffing Metot I, Model I
uyum yetenekleri analizi, tam diallel tablo varyans analizi, Jinks-Hayman diallel melez
analizi ve heterosis-heterobeltiosis oranları ile değerlendirilmiştir.
Araştırma sonuçlarına göre, söz konusu özelliklerin ıslahında kullanılacak
ebeveyn ve seleksiyonda takip edilecek yöntemler ve uygun melez kombinasyonlar
belirlenmiştir. İncelenen tüm özellikler için önemli eklemeli ve dominant gen etkileri
tahmin edilmiştir. Bitki boyu, üst boğum arası uzunluğu, başakçık sayısı, başakta tane
sayısı, protein oranı ve sedimentasyon değeri özelliklerinde eklemeli gen etkileri ve
yüksek dar anlamda kalıtım derecesi tespit edilmiştir. İncelenen özellikler bakımından
bazı melezler için önemli resiprokal etkiler belirlenmiştir. Melez populasyonların
heterosis ve heterobeltiosis değerleri başaklanma süresi, bitki örtüsü sıcaklığı, protein
oranı ve sedimentasyon değeri dışındaki özelliklerde pozitif olmuştur. Tane verimi ve
kalite için Harmankaya 99 ve Müfitbey’in en uygun ebeveynler olduğu ve bu
ebeveynler ile oluşan tüm kombinasyonların ümitvar melezler olduğu saptanmıştır.
The objectives of this study were to determine the genetic systems and
mechanisms of inheritance of some important characters and to identify suitable parents
and promising hybrid combinations.
A six parent diallel cross, including reciprocals, of wheat was tested for
agronomic and quality traits. Statistical analysis were performed on data for each trait
using combining ability analysis of Griffing Method I, Model I, diallel cross analysis of
Jinks-Hayman on variance analysis of full diallel table. Percentage heterosis and
heterobeltiosis were also performed.
According to results, suitable parents and combinations to be used in breeding
and selection methods were determined. Additive and dominant gen effects were
estimated in hybrids for all traits. Additive gen effects and high narrow sense
heritability degrees were estimated for plant height, peduncle height, spikelet number,
grain number per spike, protein percentage and sedimentation value. Reciprocal effects
were determined for some crosses with respect to observed characters. The values for
heterosis and heterobeltiosis were found positive all traits except for heading time,
canopy temperature, protein percentage and sedimentation value. It was found that, the
best suitable parents were Harmankaya 99 and Müfitbey for yield and quality and the
promising crosses were to be obtained from the combinations of those parents with
other parents.
2018-04-03
2018-04-03
2012-10
2012
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1424
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1428
2018-04-04T00:00:48Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Şeker mısır ve bodur fasülyenin karışık ekiminde ekim düzenlemeleri ve bası agronomik özelliklerin belirlenmesi
Başçiftçi, Zekiye Budak
Kınacı, Engin
TR18298
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri
Karısık Ekim
Şeker Mısır
Bodur Fasulye
LER
Toplam Gelir
Intercropping
Sweet Corn
Bush Bean
Land Equivalent Ratio
Total Profits
Bu arastırma 2009 ve 2010 yıllarında, Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat
Fakültesi arastırma tarlalarında, “seker mısırı- bodur fasulye” karısık ekimi için en
uygun ekim düzenlemelerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüstür. Çalısmada ekim
düzenlemeleri içinde kullanılacak bitki materyali olarak Göynük 98 bodur fasulye çesidi
ile Merit F1 hibrit seker mısırı çesidi seçilmistir.
Denemeler, tesadüf blokları desenine göre, 4 tekrarlamalı ve her parselde 8 bitki
sırası bulunacak sekilde kurulmustur. Çesitler 50 cm sıra aralıklı olarak aynı tarihte
ekilmislerdir. Çalısmada incelemek üzere 2F+2M (iki fasulye- iki mısır) , 4F+4M (dört
fasulye-dört mısır) M+F (bir mısır-bir fasulye) ekim düzenlemeleri ele alınmıstır. Ele
alınan düzenlemelerde komponentlerden biri olan seker mısırı dominant , diğeri olan
bodur fasulye ise dominant olmayan türdür.
Ekim düzenlemelerinin iki farklı üretim yılında gösterdiği performans,
kullanılan çesitlerin incelenen özelliklerinden elde edilen verilerin değerlendirilmesi
sonunda belirlenmistir. Çalısmanın iki yıllık sonuçlarına göre ; her bir düzenleme için,
karısımda yer alan bitkilere (komponetlere) ait verimler, kombine verimler, kalite
özellikleri, alan esdeğerlilik oranı (LER) ve toplam gelir düzeyleri bulguları, M+F ekim
düzenlemesinin diğerlerine üstünlük sağladığını göstermistir. Pazar istekleri veya üretici
tercihlerine bağlı olarak, kombine verim içinde bodur fasulyenin payının daha yüksek
olması istendiğinde ise 4F+4M ekim düzenlemesinin daha uygun olacağı görülmüstür.
This research was carried out at Eskisehir Osmangazi University, Faculty of
Agriculture research fields during the years of 2009 and 2010. The aim of the study was
determination of appropriate sweat corn-bush bean intercropping harmony. Materials in
use in the study was selected as Göynük 98 for bush bean and Merit F1 for sweat corn.
Field trials was conducted in randomized complete block design with four
replications. Sowing was done at same date for both components on rows which
prepared as 50 cm apart from each others.
In this study 2F+2M (two bush beans + two sweet corns) , 4F+4M (four bush
beans+four sweet corns), M+F (bush beans+sweet corn) mix croppings were
investigated.
Sweat corn, one of the these two components, was being dominant, while bush
bean act as non dominant.
The performance of mix croping harmonies in two different years was
determined by using datas which obtained from measurement on plants characteristics.
According to the results of this study for each mix cropping harmony, the findins on the
yields of each component, combine yields, quality features, land equivalent ratio (LER)
and total profits levels indicated that M+F mixing was superior to others. Depend on
market demand or farmer choice if share of the bush bean requested to be higher in
combine yield then the 4F+4M mixing was appeared to be more appropriate.
2018-04-03
2018-04-03
2012-05
2012
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/1428
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1709
2019-06-22T00:00:33Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı aspir (Carthamus tinctorius L.) hat ve çeşitlerinin tarımsal özellikleri
Sirel, Zeynep
Aytaç, Zehra
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Aspir
Carthamus tinctorius L.
Adaptasyon
Verim
Yağ oranı
Safflower
Carthamus tinctorius L.
Adaptation yield, oil ration
Bu çalışma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri deneme alanında 2009 yılı bahar sezonunda kuru koşullarda yürütülmüştür. Denemede farklı aspir hat ve çeşitlerinde verim, verim unsurlarının ve ham yağ oranlarını belirlenmesi amaçlanmış ve materyal olarak V-49/848, V-50/63, V-50/166, V-50/426, V-51/263 ve KN 144 hatları ile Finch, Sahuaripa 88, Ole, Ac Stirling, Oleic Leed, San Jose 89, US 10, N 5, UC-1, Yenice 5-38, Dinçer 5-118 ve Remzibey 5-154 çeşitleri kullanılmıştır. Araştırma, tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak kurulmuştur.
Araştırmada ele alınan özelliklere ilişkin verilerle yapılan varyans analizlerinde, çeşitler ve hatlar arasında incelenen özellikler bakımından istatistiki olarak önemli farklılıklar saptanmıştır. Denemede ortalama olarak çeşit ve hatların biyolojik verimi 13.37-28.05 g, bitki boyu 51.82-77.82 cm, bitki başına yan dal sayısı 4.40-8.12 adet, bitki başına tabla sayısı 4.57-8.76 adet, ana tabla çapı 1.80-2.53 cm, ana tabla tohum sayısı 12.20-23.16 adet, ana tabla tohum ağırlığı 0.52-1.26 g, bitki başına tohum sayısı 84.17-245.28 adet, bitki başına tohum verimi 2.89-7.55 g, boş tabla verimi 4.45-8.42 g, çiçek verimi 0.15-0.29 g, bin tane ağırlığı 3.07-4.85 g, dekara tohum verimi 67.96-132.64 kg/da, dekara ham yağ oranı % 22.9-33.00, ham yağ verimi 18.06-39.23 kg/da, tabla oluşum süresi 60-64 gün, ilk çiçeklenme süresi 81-92 gün, % 50 çiçeklenme süresi 88-97 gün ve olgunlaşma süresi 120-143 gün arasında değişen değerler göstermiştir.
Çalışmada en yüksek ham yağ verimi değeri V-50/426 (39.23 kg/da) hattından elde edilirken bunu V-51/263 (35.06 kg/da) ve V-50/166 (34.97 kg/da) hatları izlemiştir. Tohum ve yağ verimi bakımından Đran kökenli hatların diğer çeşit ve hatlara göre daha yüksek değerlere sahip olduğu görülmüştür.
This study was carried out in the experimental field of Faculty of Agriculture, University of Eskişehir Osmangazi during spring season of 2009 under rainfed conditions, eighteen different safflower genotypes (Finch , Sahuaripa 88, Ole , AC Stirling , Oleic Leed , San Jose 89, Us 10, N 5, UC-1, V-49/848, V-50/63, V50/166, V-50/426, V-51/263, KN 144 Yenice 5-38, Dinçer 5-118 and Remzibey 5.154,) were used as materials. The cultivars and lines were planted in completely randomized blocks with three replications.
The differences between the cultivars were found statistically important for all of yield and yield components. The avarage values of cultivars changed between 13.37-28.05 g for biological yield per plant; 51.82-77.82 cm for plant height; 4.40-8.12 for number of branch per plant; 4.57-8.76 for number of head per plant; 1.80-2.53 cm for head diameter; 12.20-23.16 for number of seed per head; 0.52-1.26 g for weight of seed per head; 84.17-245.28 for number of seed per plant; 2.89-7.55 g for weight of seed per plant; 4.45-8.42 g for head vejetative weight; 0.15-0.29 g for flower yield per plant; 3.07-4.85 g for 1000-seed weight; 67.96-132.64 kg/da for seed yield; 22.933.00% for crude oil rate;18.06-39.23 kg/da for crude oil yield; 60-64 days to head maturity, 81-92 days to flowering; 88-97 days to 50 %flowering; 120-143 days to maturity.
In this study, the hightest raw oil yield was pained respectiverly, V-50/426 (39.23 kg/da), V-51/263 (35.06 kg/da),V-50/166 (34.97 kg/da). It seemed that Iran lines higher values that other cultivars and lines by seed and oil yield.
2019-06-21
2019-06-21
2011-02
2011-02
masterThesis
Sirel, Z. (2011). Agricultural Features of Some Safflower (Carthamus tinctorius L.) Cultivars and Lines. (Yüksek lisans tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
http://hdl.handle.net/11684/1709
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/1710
2019-06-22T00:00:48Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Çeşit adayı arpa genotipinin farklı koşullarda tarımsal özellikleri
Er, Canan
Kınacı, Gülcan
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Bu araştırma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarlalarında 20072008 üretim yılında Plesent ve Kalaycı 97 çeşitinin melezlenmesi ile geliştirilen arpa melezinde sulu ve kuru koşullarda tarımsal özelliklerini incelemek amacıyla yürütülmüştür. Melez ile kontrol olarak kullanılan çeşit, tesadüf blokları deneme desenine göre, 4 tekrarlamalı olarak ekilmiştir. Sulama uygulamaları; biri sapa kalkma, biri de başaklanma döneminde olmak üzere iki seferde yapılmıştır.
Araştırmada bitki boyu, başak boyu, başak ağırlığı, başakta tane sayısı, başak verimi, bin tane ağırlığı ve hasat indeksi özellikleri incelenmiştir.
Araştırma bulgularına göre sulama, verim ve verim ögelerini değişik oranda artırmıştır. Kalıtım dereceleri çeşit adayının koşullardan etkilendiğini göstermektedir.
Hesaplanan doğrusal regresyon, verim ögeleri ile verim arasında sulu ve kuru koşullarda olumlu ilişki olduğunu göstermiştir. İki koşuldaki veriler değerlendirildiğinde, “Plesent x Kalaycı 97” melezinin iyi bir genotip olduğu sonucuna varılmıştır. Bu genotip yüksek verimden dolayı, Batı Geçit bölgesinde başarıyla yetiştirileb
This research was carried out in the experimental field of Agriculture faculty, Eskişehir Osmangazi Üniversity, during 2007-2008 growing season to investigate agricultural characteristics of Pleasent x Kalaycı 97 cross under dry and irrigated conditions. The candidate and the control (Pleasent) were planted in completely randomized blocks design with four replication. Irrigation was applied two times as one at stem elongation other at heading stages.
In the research, plant height, spike length, spike weight, grain number per spike, grain weight per spike, thousand kernel weight, harvest index were investigated.
According to the results, yield and yield components proportionally increased by irrigation. Heritability estimates indicated that the candidate was affected by the conditions.
The calculated linear regression indicated that yield components were positively correlated with grain yield under non irrigated and irrigated conditions. Evaluation of values over different conditions, it was found out that the Plesaent x Kalaycı 97 cross a proper genotype. The genotype could be succefuly grown in West Transitional Region because of its higher yield performance.
2019-06-21
2019-06-21
2011-01
2011-01
masterThesis
Er, C. (2011). Çeşit Adayı Arpa Genotipinin Farklı Koşullarda Tarımsal Özellikleri. (Yüksek lisans tezi). Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir.
http://hdl.handle.net/11684/1710
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi/Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3451
2022-06-23T00:01:02Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Batı geçit koşullarında değişik çinko uygulamalarının nohudun tarımsal özelliklerine etkileri
Kılıç, Gül
Kınacı, Gülcan
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Aspir
Sulama
Kuraklık
Verim
Verim Komponentleri
Bu çalışma, Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesinde 2006 ve 2007
yetiştirme sezonlarında, aspirin verim ve verim komponentleri üzerine sulu ve kuru
koşulların etkisini belirlemek için yürütülmüştür. Sulu parseller, çiçeklenme ve tane
dolum döneminde sulanmıştır. Yenice, Dinçer ve Remzibey ticari aspir çeşitleri bu
araştırmanın materyali olarak kullanılmıştır. Çeşitlerin tarımsal özelliklerinin çoğu
sulamadan olumlu olarak etkilenmişlerdir. Verim ögelerinin tepkileri, yetiştirme
sezonuna göre değişiklik göstermiş olup genel olarak genotipler, incelenen özellikler
bakımından farklılıklar göstermiştir. Strese hassaslık (SSI), strese tolerans (STI),
tolerans (TOL), verim (YI), verim stabilitesi (YSI), verimlilik ortalaması (MP),
geometric verimlilik ortalaması (GMP) indeksleri, su stresi ve sulanır koşullar için,
verim ögeleri esas alınarak saptandı. Su stresinin şiddetli olması halinde en kullanışlı
olanın SSI olduğu belirlendi. Sonuçlar, sulanır koşullarda Yenice’nin iyi performans
gösterdiğini, Remzibey’in kuru koşullara diğerlerinden daha iyi tolerans gösterdiğini
ortaya koymuştur.
This study was carried out at Agricultural Faculty of Eskişehir Osmangazi Üniversity in
2006 and 2007 growing season to determine affect of irrigated and none irrigated
conditions on the yield and yield components of safflower (Carthamus tinctorius L.).
Irrigated plots were watered at flowering and grain filling stages. Safflower cultivars
Yenice, Dinçer and Remzibey were used as research materials. Most of the agronomic
characteristics of cultivars were effected positively by irrigation. The response of yield
components were varied depending on growing seasons. In general, the genotypes
differed in most of the investigated traits. Stress susceptibility (SSI), stress tolerance
(STI), tolerance(TOL), yield (YI), yield stability (YSI), mean productivity(MP),
geometric mean productivity (GMP) were calculated based on yield components under
non-irrigated and irrigated conditions. SSI is suggested as usefull indicators for
safflower breeding, where the stress is severe. The results showed that Yenice performs
well under irrigated conditions while Remzibey tolerates better than others to dry
conditions.
2022-06-22
2022-06-22
2005
2005
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3451
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2140
2021-03-12T01:00:55Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Orta anadolu kuru şartalarda yetştrilen bazı ekmenklik buğday çeşitlerinin kardeşlenme dinamiği araştırması
Önder, Oğuz
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Buğday
Kardeslenme
Biyokütle
Kuraklık
Verim
Buğdayda tane verimi, birim alandaki bitki sayısı, bitki basına kardes sayısı,
basakta tane sayısı ve birim tane ağırlığı tarafından belirlenmektedir. Ancak kardeslerin
bir kısmı tane olustururken; diğerleri basak olusturamamakta ve ana sapın
olgunlasmasından önce ölmektedir ve bu durum genetik faktörler, kuraklık ve diğer
çevre sartları ile iliskilidir. 10 farklı ekmeklik buğday çesidinin (Ak-702, Kıraç-66,
Bezostaya-1, Gerek-79, Kutluk-94, Süzen-97, Aytın-98, Harmankaya-99, Altay-2000,
Sönmez-2001) kullanıldığı bu çalısmada, biyokütle gelisimi ve kardeslerin hayatta
kalma yetenekleri ölçülerek tane verimi ile olan iliskilerinin belirlenmesi amaçlanmıstır.
Çalısma 2005-2006 yetisme periyodunda, kuru (yağmura bağımlı) ve destek sulamalı
sartlarda yürütülmüstür.
Bu amaçla bes farklı Zadoks döneminde hasat edilen bitki örneklerinden kardes
sayıları yanında, biyokütle ağırlıkları, basak indeksi (tozlanma dönemi), hasat indeksi
ve verim öğeleri incelenmistir. Çalısmada yer alan çesitlerin kuru sartlarda; maksimum
kardese sahip olduğu dönemde (Zadoks 23) bitki basına kardes sayıları 2.06 ile 3.36
arasında değisirken, kardes ölüm oranları %50 ile %73 arasında değismistir. Bayrak
yaprak dönemine (Zadoks 41) kadar kardes ölümleri yönünden sulu ve kuru arasında bir
fark bulunmazken esas farklılık bu dönemden sonra baslamıs ve sulama fertil kardes
sayısını artırmıstır.
Kuru kosullarda verim üzerine en etkili unsur metrekarede tane sayısı ve onun
bir bileseni olan fertil kardes sayısı olurken, sulu kosullarda bin tane ağırlığının yanı
sıra metrekarede ve basakta tane sayıları öne çıkmıs ve fertil basak sayısı tane verimi
üzerinde onlar kadar etkili olmamıstır.
Grain yield of wheat depends on plants per area, tiller per plant, kernels per
spike, and weight per kernel. However only some tillers produce grain; others fail to
develop a spike and die before the main stem matures and this is related to genetic
factors, water stress, and other environmental conditions. The objective of these
experiments was to measure biomass development and tiller survival, establish their
relationship to grain yield of 10 different bread wheat varieties (Ak-702, Kirac-66,
Bezostaya-1, Gerek-79, Kutluk-94, Suzen-97, Aytin-98, Harmankaya-99, Altay-2000,
Sonmez-2001). The experiment was carried out in 2005-2006 growing season, under
rainfed and supplementary irrigation conditions.
For this aim, above ground samples were cut at five different growth stages
according to Zadoks scale, and besides counting tillers, biomass, spike index at anthesis,
harvest index and yield components were determined. Maximum tiller number per plant
(Zadoks 23) ranged from 2.06 to 3.36, and percent tiller mortality ranged from 50 to
73% in rainfed conditions. Tiller mortality rates were similar in rainfed and irrigated
sets of experiment until flag leaf stage (Zadoks 41) starting to differ after this stage and
irrigation increased productive tiller numbers.
Under rainfed conditions, grain number per area and the number of fertile tillers,
which is one of its components, were more effective on grain yield, whereas numbers of
grains per area and grains per spike were more effective together with thousand kernel
weight under irrigated conditions.
2021-03-11
2021-03-11
2007
2007
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2140
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3255
2022-06-16T00:00:28Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Ekmeklik buğday çesit adayı ESOGÜZF1 ve ESOGÜZF2 melezlerinin geçit bölgesi kosullarında gösterdiği tarımsal özellikleri
Budak, Zekiye
Kınacı, Gülcan
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Melezler
Ekmeklik Buğday
Verim Ögeleri
Kalite Özellikleri
Orta Anadolu Bölgesinde genis ekim alanlarına sahip kıslık ekmeklik buğday
çesitlerinden Bezostaja 1 ve Dağdas 94’ün baba, Kınacı 97’nin ise ana ebeveyn olarak
kullanılmasından elde edilmis olan iki çesit adayı ( ESOGÜZF-1 ve ESOGÜZF-2) ve
üç ebeveyn 2005-2006 üretim sezonunda Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat
Fakültesi arastırma tarlalarında tesadüf blokları deneme deseninde, dört tekrarlamalı
olarak yetistirilmistir.
Çesit adayları ve kontrol olarak ekilen üç ebeveynde bitki boyu, basak boyu,
basakta basakçık sayısı, basakta tane sayısı, basakta tane ağırlığı gibi verim ögeleri
(komponentleri), tane kalınlığı, tane eni, tane boyu, 1000 tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı
gibi fiziki kalite özellikleri ile protein oranı, sedimantasyon değeri, gecikmeli
sedimantasyon değeri, gluten oranı, gluten indeks ve sertlik gibi kimyasal ve teknolojik
özellikler incelenmistir.
Melezler arasında bitki boyu, basak boyu, basakta basakçık sayısı, basakta tane
sayısı, basakta tane ağırlığı, tane eni, tane boyu, 1000 tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı,
protein oranı, gluten oranı, gluten indeks, sedimantasyon değeri, gecikmeli
sedimantasyon ve sertlik özellikleri bakımından istatistik olarak önemli düzeyde
farklılıklar belirlenmistir. Bu farklılıklar, bu özellikler bakımından varyasyon olduğunu
göstermektedir. Bu durum ıslah programları için bu iki genotipin gen kaynağı
olabileceğini göstermektedir.
Özelliklerin çoğu için belirlenen yüksek kalıtım dereceleri, bu iki melezin bu
özellikler için çevreden az etkilendiğini göstermektedir.
Đncelenen özelliklerde ulasılan değerler, her iki genotipinde gelistirildiği
kosullara benzer alanlarda yüksek verimli olabileceklerini, çoğu kalite özelliklerinin
yeterince yüksek olduğunu, paçala girdiklerinde un ve hamur özelliklerini olumlu yönde
etkileyeceklerini de göstermistir.
Sulu kosullar için gelistirilen bu iki genotipten “Knc 97 x Bez 1” sulama
sayısının ikiden fazla olacağı yerlerde ilk seçenek olarak dikkate alınmalıdır.
Two variety candidate (ESOGÜZF1 and ESOGÜZF2) obtained grow crossing
between winter bread wheat cultivars Bezostaja 1 and Dağdas 94 as male and Kınacı 97
as female parents which have wide growing areas in Central Anatolia Region were
planted at research field of Eskisehir Osmangazi Üniversity Faculty of Agriculture in
randomize complete block experimental design with four replications in 2005-2006
growing season.
Variety candidates and three cultivars, which are also controls, were evaluated for
plant height, spike lenght, spikelet number per spike, grain number per spike, spike
weight as yield components; grain thickness, grain width, grain lenght, thousand grain
weight as physical quality features; protein content, sedimantation value, modified
sedimantation value, gluten content, gluten index and hardness as chemical and
technologic features.
Statisticaly significant differences were found between two variety candidate for
plant height, spike lenght, grain weight per spike, grain width, grain lenghet, thousand
kernel weight, protein content, gluten content, gluten index, sedimantation value,
modified sedimantation and hardness features. These are indicates for variatios for the
features investigated. So the candidates can be gene sources for breeding programs.
High heritability levels are indicate that the candidates were affected little by
environment.
The levels of values reached for the investigated features showed that the candidates
will be high yielder under the similar conditions as they improved, their most quality
characteristics are high-enough and also positively effectes of flour and dougt
charecteristcs if placed in mixture. From these two candidates which were improved for
irrigated conditions, Knc 97 x Bez 1 should be considered as first alternative.
2022-06-15
2022-06-15
2007
2007
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3255
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3278
2022-06-17T00:01:37Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Orta Asya kökenli kışlık ekmeklik buğday genotiplerinin agronomik özellikleri ve Orta Anadolu Batı geçit kuşağına adaptasyonu
Tanrıkulu, Önder
Kınacı, Engin
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Orta Asya
Ekmeklik Buğday
Türkiye, bulundugu cografik konum ve sahip oldugu agro- ekolojik kosullar
nedeniyle dünyanın en fazla ekmeklik bugday yetistiren ülkelerinden birisidir. Ancak birim
alandan elde edilen ürün bakımından istenilen düzeyde degildir. Ülkemizde bugday her
bölgede ekilmektedir fakat bugdayın en genis yetistirildigi alanlar, yarı kurak iklim
kosullarının hüküm sürdügü alanlardır. Bu bakımdan Türkiye’nin en fazla bugday üreten
bölgesi Orta Anadolu’dur.
Bu arastırma, 78 adet Orta Asya kökenli kıslık ekmeklik bugday genotipinin, Orta
Anadolu Batı Geçit Kusagına uyumlarının ve bu kosullarda agronomik özelliklerce
gösterdikleri performansların belirlenmesi amacıyla yürütülmüstür. Çalısmada kullanılan
78 bugday genotipinin tamamı saf hattır. Basak ve kılçık renkleri ile basak yapısı
bakımından degisiklikler gösteren hatların, tane renk ve yapıların da da farklılıklar
bulunmaktadır.
Çalısmada kullanılan genotipler, Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi
arastırma arazisinde, iki tekerrürlü olarak ekilmistir. Ekim parselleri iki sıra, üç metre
olarak alınmıstır. Her 10 genotipten sonra bölgenin en genis alanlarda yetistirildigi bilinen
Gerek 79, kıslık ekmeklik bugday çesidi sahit (kontrol) olarak yine iki sıra ve her sıra 3 m
olmak üzere ekilmistir.
Çalısmada incelenen özellikler; fertil kardes sayısı, bitki boyu, yatma, basak boyu,
kılçık uzunlugu, basakta basakçık sayısı, basakta tane sayısı, basak verimi, tane dökme ve
bin tane agırlıklarıdır. Gözlem ve ölçümler her sıradan tesadüfe göre seçilen 15 er bitki
üzerinde uygulanmıstır.
Sonuçlara göre, bu hatlardan bazılarının, Orta Anadolu için istenen diger özelliklere
de sahip oldukları belirlendikten ve verim denemelerinden geçirildikten sonra, dogrudan
üretime alınabilecek potansiyele sahip oldukları bulunmustur. Özellikle tane verimine
önemli katkıları bulunan verim ögeleri bakımından, dikkat çekici kapasitelere sahip
oldukları belirlenmistir.
Turkey is one of the most widely bread wheat grown countries in the world because
of the agroclimatic conditions that it has and geographic location that it is on. But it is not
on the desirable level according to product that has been produced from unit area. Wheat is
grown in every region in our country but the areas that wheat is grown mostly are the areas
where semi-dry conditions reign. For this reason the most wheat producing area in Turkey
is Central Anatolian.
This research has been conducted for the purpose of identifying the adaptation of
78 winter bread wheat genotypes, whose origin is Middle Asia, to the Central Anatolian
west transitional zone and their performances for agronomic characters in these conditions.
All the 78 wheat genotypes used in the research are pure line. The lines that show
differences in spike and awn colours and spike structure also have differences in their
kernel colours and structure.
The genotypes used in this study have been sown in Eskisehir Osmangazi
University Agriculture Faculty’s research area in two replications. Planting plots have been
taken as two lines and three meters. After every 10 genotypes, Gerek 79 that is known to
be the mostly planted in the area, winter bread wheat has been planted two lines, each is
three metres, as control.
The characters that have been studied in the research are number of fertile tillers,
plant length, login, spike length, awn length, spikelet number in spike, number of kernel in
spike, spike yield, shattering and thousand kernel weight. Observations and measurements
have applied on every 15 plants chosen random from each row.
According to the results, some of these lines are found to have the potential to be
produced directly after having been identified to have the other characters that are wanted
for Central Anatolia and after testing in yield trials. They were determined as to have
considerable capacity especially on yield components that have inputs to grain yield.
2022-06-16
2022-06-16
2005
2005
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3278
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3267
2022-06-17T00:02:25Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Sulu ve kuru koşullarda yetiştirilen ekmeklik buğday çeşitlerinde farklı ekim sıklıklarının bazı fizyolojik, verim ve kalite özelliklerine etkisinin belirlenmesi
Sönmez, Ali Cevat
Güngör, Halil
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Bitkisel Üretim Anabilim Dalı
Eskisehir Alpu Sulama Sebekesi
Sulama Sebekelerinin Sorunları
Eskisehir Alpu Sulaması, Türkiye’nin ilk planlı sulama sebekelerinden birisi olmasına
ragmen simdiye kadar yüksek sulama performansına ulasamamıstır. Bu çalısmada Eskisehir
Alpu sulama sisteminin sorunlarının tamamının mümkün oldugu kadar tespit edilmesine
çalısılmıstır. Eskisehir Sulama sebekesinin tamamlandıgı tarih olan 1959 yılından beri ciddi
bir bakım, onarım ve yenileme çalısması yapılmadıgı ve sebekenin buna en yakın zamanda
acilen ihtiyacı oldugu tespit edilmistir. Sulama suyu gereksiniminin doruga ulastıgı
zamanlarda, kanalların su iletim sistemi problemleri, bitki deseninin planlı olmaması ve
tarlaiçi gelistirme hizmetlerinin yetersizligi nedeniyle sulamada uç noktalara kadar sulama
suyu ulastırılması mümkün olamamaktadır. Ana kanalların büyük çogunlugu toprak
kanallardan olusmus ve bir kısmı sehir içinden geçmektedir. Bu durum ciddi su kaybına ve
sehirde su baskını riskine sebep olmakta bu sebeple de kanallar tam kapasiteyle
kullanılamamaktadır. Ayrıca bu durum ana kanallarının sehir atıklarıyla kirlenmesine neden
olmaktadır.
Eskisehir Alpu irrigation system in spite of the one of the first planned irrigation systems in
Turkey has not been reached high level productivity up to now. In this study, the all of the
problems of the Eskisehir irrigation system have been determined as far as possible. The
Eskisehir Alpu irrigation system has started to irrigation in 1959. The irrigation system is
must repair and restoration as a immediately in near future. The irrigation system has big
problems to transport water on canals and fields. Internal development is insufficient and
crop pattern in this area is not planned. For that reason the irrigation water can not being
pumped as far as long distance between regulator and field. Some of the part of the main
canals are to pass along the center of the city. For that reason main canals can not be used
efficiently due to water lossand flood problem fort he city. In the other hand the water in the
canals are being polluted from dust of the city.
2022-06-16
2022-06-16
2005
2005
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3267
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3190
2022-06-15T00:00:56Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı tritikale çeşit ve hatlarının başak özellikleri ve protein içeriklerinin belirlenmesi
Sevin, Çiğdem
Gülmezoğlu, Nurdilek
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Tritikale
X Triticosecale Wittm
Protein
Verim
Başak
Yield
Spike
Bu çalısma Eskisehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri
deneme alanında 2006/07-2007/08 yılı bahar sezonunda kuru kosullarda yürütülmüstür.
Denemede farklı tritikale hat ve çesitlerinde verim, verim unsurlarının ve protein
özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıs ve materyal olarak Presto, Stan-1, Malno, An-
31, An-34, Tatlıcak-97 çesitleri ve 17 adet hat kullanılmıstır. Arastırma, tesadüf blokları
deneme desenine göre dört tekrarlamalı olarak kurulmustur.
Arastırmada ele alınan özelliklere iliskin verilerle yapılan varyans
analizlerinde, çesitler ve hatlar arasında incelenen özellikler bakımından istatistiki
olarak önemli farklılıklar saptanmıstır. Denemede ortalama olarak çesit ve hatların
metrekarede basak verimi 264,10-549,96 adet; basak uzunluğu 7,5-11,2cm; basakta
basakçık sayısı 21,2-27,1 adet; basakta tane sayısı 32,9-48,2 adet; basakta tane ağırlığı
0,61-1,55 g; bin tane ağırlığı 25,45-43,9 g; tane verimi 361,5-645 kg/da; tane protein
içeriği 14,382-18,062 arasında değisen değerler göstermistir.
Çalısmada en yüksek protein içeriği iki yılda da 15 no’lu hattan elde edilmistir.
Đncelenen özellikler arasındaki iliskilere göre, tane veriminin protein dısındaki diğer
özelliklerle (basak uzunluğu, basakçık sayısı, basakta tane sayısı, basakta tane ağırlığı,
bin tane ağırlığı, m2’de basak sayısı) olumlu ve önemli iliskisinin olduğu görülmüstür.
This study was carried out in the experimental field of Faculty of
Agriculture, University of Eskisehir Osmangazi during spring season of 2006/07-
2007/08 under rainfed conditions, Presto, Stan-1, Malno,An-31, An-34, Tatlıcak-97
varieties and 17 lineswere used as materials. The cultivars and lines were planted in
completely randomized blocks with four replications.
The differences between the cultivars were found statistically important for
all of yield and yield components. The avarage values of cultivars changed between
264,10-549,96 for number of spike number in a square meter, 7,5-11,2cm for spike
length, 21,2-27,1 for number of spikelet per spike, 32,9-48,2 for the number of kernels
per spike, 0,61-1,55 g for grain weight in a spike, 25,45-43,9 g for thousand grain
weight; 361,5-645 kg/da for while grain yield, 14,382-18,062 for protein content.
In this study, the hightest protein yield of two years were pained
respectiverly, line number is 15. According to the relations between the studied features,
other features other than grain yield of protein (spike length, spike number, number of
grains per spike, grain weight in a spike, thousand grain weight, number of spike
number in a square meter) were positive and significant relationship.
2022-06-14
2022-06-14
2011
2011
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3190
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3751
2022-07-22T00:00:17Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir'de azotlu gübre tüketimi, meydana getirdiği toprak kirliliği, sorunlar ve çözüm önerileri
Çelik, Zerrin
Gülmezoğlu, Nurdilek
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Azotlu Gübreler
Nitrat Yıkanması
Nitrat Kirliliği
Eskisehir
Nitrogenous Fertilizers
Nitrate Leaching
Nitrate Contamination
Bu çalısmada, 2000-2005 yılları arasında Eskisehir merkez ve ilçelerinde azotlu
(N) gübre tüketimi ve ilde yetistirilen bitkilerin ekilis ve tüketmesi gereken azotlu gübre
miktarı ile yer altı sularının nitrat iyonu ile kirlenmesi arasındaki iliskiler incelenmistir.
Çalısmanın sonuçlarına göre, 2000-2005 yıllarını kapsayan dönemde ortalama
kullanılan N’lu gübre miktarı 20.845 ton, ilde ihtiyaç duyulan miktar ise 54.790 ton’dur.
Đlde birim alanda tüketilmesi gereken azotlu gübre miktarı 141.8 kg N ha-1 iken,
tüketiminin 54 kg N ha-1 olduğu belirlenmistir.
Eskisehir ili ve ilçelerinde % 26’lık kalsiyum amonyum nitrat (KAN) ve
diamonyumfosfat gübresi en fazla tüketilen gübreler olmustur. En fazla ekilisi olan
bitkiler ise buğday, arpa, sekerpancarı olarak tespit edilmistir. Mikroklima özelliği
gösteren ve taze soğan, domates, hıyar, taze fasulye ve yaprağı yenen (marul, ıspanak)
sebzeleri yetistiren Mihalgazi ve Sarıcakaya ilçelerinde ise aynı dönem içerisinde en
fazla sırasıyla amonyum sülfat ve % 26’lık KAN gübreleri tüketilmistir.
Yer altı sularındaki nitrat (NO3) içeriği 2005-2006 yılları için ortalama 9,5-300
mg/l arasındadır. 2005 yılında alınan su örneklerinin % 53’ünün, 2006 yılında ise %
40’ının NO3 bakımından, Dünya Sağlık Örgütü’nün bildirdiği, sulardaki sınır değer olan
45 mg NO3/l sınırının üzerinde bulunduğu belirlenmistir. Su örneklerindeki NO3
değerlerinin, hayvancılık isletmeleri ile yoğun gübre kullanan isletmelerde yüksek
olduğu tespit edilmistir.
In this study, the data on the consumption of nitrogenous (N) fertilizer and
commnly grown plants in Eskisehir and its rural areas during 2000-2005 were
determined and the relation between N fertilizer consumption and contamination of
underground water with nitrate ion (NO3) were emphasized.
It has been found that average annual usage of nitrogenous fertilizer amount is
20.845 tone, the necessity of it is 54.790 tone. While the necessity of it is 141.8 kg N
ha-1, the annual nitrogenous fertilizer consumption is 54 kg N ha-1 is found.
It has been obtained that 26 % ammonium nitrate (A.N.) and
diammoniumphosphate are the most highly consumed fertilizers and most commonly
grown plants are wheat, barley and sugarbeet in Eskisehir. In the same period, first
ammonium sulfate and then 26 % A.N. are the most commonly consumed fertilizers in
Mihalgazi and Sarıcakaya where onion, tomatoe, cucumber, bean and the vegetables
such as spinach, cos lettuce are grown and have micro climate features.
In 2005-2006, the nitrate (NO3) in underground water is approximately between
9.5-300 mg/l. It has been obtained that the 53 % of water samples which was analysed
in 2005 and the 40 % of water samples analysed in 2006 have been contaminated with
NO3 over 45 mg/l limit that was declared by World Health Organization. It has been
determined that the contamination has been pretty high in stockbreeding companies and
the companies that use fertilizers are used intensively.
2022-07-21
2022-07-21
2007
2007
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3751
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2929
2022-03-16T07:01:14Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir ve çevresinde tarım alanlarında görülen tarla yabancı otlarının floristik açıdan incelenmesi
Söker, Asuman
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Biyoloji Anabilim Dalı
Flora
Tarla Yabancı otu
Eskisehir
Bu çalısma Eskisehir ili ve çevresinin bazı tarım alanlarındaki yabancı ot florası
üzerinde gerçeklestirilmistir. 2003-2004 yılları arasında yapılan bu çalısma sonucunda
incelenen tarım alanlarında 43 familya ve 176 cinse ait 335 tür ve türaltı takson tespit
edilmistir.
Çalısma alanında tesbit edilmis olan türlerin 34’ü endemik olup bunların toplam
tür sayısına oranı % 10,14’dür. Bu 335 tür ve türaltı taksonun 63’ü (% 18,8) 1ran-Turan,
14’ü (% 4,2) Akdeniz, 10’u (% 3) Dogu Akdeniz, 21’i (% 6,3) Avrupa-Sibirya ve 3’ü (%
0,9) Karadeniz fitocografik bölge elementi olup 224 tür ve türaltı taksonun (% 66,8)
büyük çogunlugu çok bölgeli, kozmopolit bitkiler, çok azı ise fitocografik bölgesi
bilinmeyen taksonlardır.
Arastırma bölgesinde tespit edilmis olan bu bitkilerin hepsi Kapalı Tohumlu
Bitkiler (Angiospermae) olup bunların 298’i Çift Çenekli Bitkiler (Magnoliopsida) ve
37’si Tek Çenekli Bitkiler (Liliopsida) tür ve türaltı taksonlarıdırlar.
Arastırma bölgesindeki bazı tarım alanlarından saptanmıs olan tür ve türaltı sayısı
bakımından en zengin ilk 10 familya sırasıyla ile Asteraceae (59), Fabaceae (30),
Poaceae (26 ), Brassicaceae (22 ), Lamiaceae (17), Apiaceae ve Boraginaceae (16),
Scrophulariaceae (13), Papaveraceae ve Ranunculaceae (12), Caryophyllaceae ve
Liliaceae (10), Polygonaceae ve Chenopodiaceae (9)’dir.
Tarla yabancı otu niteliginde bulunan bu bitkilerin 160’ı tek yıllık (annual), 29’u
iki yıllık (biennial) ve 146’sı ise çok yıllık (perennial) bitkilerdir. Perennial bitkilerin 9’u
rizomlu, 11’i soganlı (bulb), 6’sı yumrulu (tuberli), 5’i kütük (stout woody stock), 4’ü
kök koçan (root stock), 7’si çalı ve 2’si ise stolonlu bitkilerdir.
Ayrıca en fazla tür ve türaltı taksonlar içeren cinsler sırası ile Centaurea L. (9);
Allium L., Anthemis L., Consolida (DC.) Gray, Polygonum L. ve Veronica L. (6);
Amaranthus L., Cirsium Mill. ve Vicia L. (5); Orobanche L., Papaver L., Scabioasa L.,
Achillea L., Carduus L., Verbascum L., Euphorbia L., Gallium L. ve Medicago L.
(4)’dur.
Diger taraftan endemik olan bu taksonların 10’u Eskisehir için, 34’ü ise B3 karesi
için endemik bitkilerdir.
V
Bu çalısmada belirlenmis olan bitkilerden 95’i Eskisehir için, 50’si ise B3 karesi
için yeni kayıt niteligindedirler.
Bu çalısmada incelenen tarım alanlarında tespit edilmis olan tarla yabancı
otlarından, 112’si seker pancarı (Beta vulgaris L. provar. altissima (Doll) Helm.), 208’i
bugday (Triticum sativum L.), 34’ü nohut (Cicer arietinum L.), 46’sı arpa (Hordeum
vulgare L.), 36’sı domates (Lycopersicum esculentum Miller), 22’si yulaf (Avena sativa
L.), 13’ü lahana (Brassica oleracea L. var. oleracea L.), 12’si biber (Capsicum annuum
L.), 19’u mısır (Zea mays L. ) ve 36’sı kabak (Cucurbita pepo L.) tır.
This study was carried out in the agricultural areas of Eskisehir and environs.
Research conducted over a period of two (2003-2004) years determined that there are 335
species and susp. taxon belonging to 43 families and 176 genera.
The number of endemic species found in the area is 34, which corresponds to %
10,14 of the total number of species. Of the 335 species and susp. taxa of flora 63 (%
18,8) are /ran-Turanian, 14 (% 4,2) are Mediterranean, 10 (% 3) are East Mediterranean,
21 (% 6,3) are Euro-Siberian and 3 (% 0,9) are Euxin phytopgeographic area elements.
The remaning 224 species (% 66,8) could either be found in more than one area, or their
phytopgeographic area is unknown.
All of the 335 species belong to Spermatophyta divison and Angiospermae
subdivision. 298 species and susp. taxon of Angiospermae belong to subclass
Dicotyledonae, whereas remaning 37 species and susp. taxon belong to the subclass
Monocotyledonae in the studied area.
The greatest families on the basis of species diversity are Asteraceae (59),
Fabaceae (30), Poaceae (26), Brassicaceae (22), Lamiaceae (17), Apiaceae (16) and
Boraginaceae (16), Scrophulariaceae (13), Papaveraceae and Ranunculaceae (12),
Caryophyllaceae and Liliaceae (10), Polygonaceae and Chenopodiaceae (9).
The status of the agricultural wild plants of 160 are annual, 29 are biannual and
164 are perennial. 9 of the perennial plants are with rhizome, 11 are with bulb, 6 are with
tuberous, 5 are with stout woody stock, 4 are with root stock, 7 are scrup and 2 are with
stolon.
Likewise, the greatest genera on the basis of the species and susp. taxa diversity
are Centaurea L. (9) Allium L., Anthemis L., Consolida (DC.) Gray, Polygonum L. ve
Veronica L. (6), Amaranthus L., Cirsium Mill. ve Vicia L. (5), and Orobanche L.,
Papaver L., Scabioasa L., Achillea L., Carduus L., Verbascum L., Euphorbia L.,
Gallium L., Medicago L. (4).
On the other hand, 10 of the endemic taxa are endemic for Eskisehir, 34 are
endemic for B3 square.
In this study 95 of the determined plants are new record for Eskisehir, 50 are for
B3 square.
VII
112 of the agricultural wild plants which are determined in the studied agricultural
fields from sugar beet, (Beta vulgaris L. provar. altissima (Doll) Helm.) 208 are from
wheat (Triticum sativum L.), 34 are from chickpea (Cicer arietinum L.), 46 are from
barley (Hordeum vulgare L.), 36 are from tomatoes (Lycopersicum esculentum Miller),
22 are from oats (Avena sativa L), 13 are from cabbage (Brassica oleracea L. var.
oleracea L.), 12 are from papper (Capsicum annuum L.), 19 are from corn (Zea mays L.),
36 are from pumpkin (Cucurbita pepo L.).
Keywords: Flora,
2022-03-16
2022-03-16
2005
2005
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2929
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3810
2022-07-26T00:01:16Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Batı geçit koşullarında farklı çinko doz uygulamalarının nohudun tarımsal özelliklerine etkileri
Kaytan, Vildan
Kınacı, Engin
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Nohut
Çinko Uygulamalar
Havadan Azot Bağlama
Nohut, önemli bir yemeklik tane baklagil bitkisi olup, esas olarak Türkiye’nin
yarı-kurak alanlarında yetiştirilmektedir. Tanesi nedeniyle insanlar için, vejetatif
kısımları nedeniyle hayvanlar için yüksek besleme değerine sahiptir. Bunun da
ötesinde, havadan azot bağlama yeteneğiyle toprak verimliliğini artırdığından, ekim
nöbeti için önemli bir bitkidir.
Türkiye’nin çoğu yarı-kurak alanlarında en fazla eksik olan mikro
elementlerden birisi çinkodur.
Bu çalışma, nohudun bazı agronomik özellikleri üzerine farklı çinko
dozlarının etkilerini ve uygulanabilecek uygun dozu bulmak amacıyla yürütülmüştür.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi araştırma tarlalarında,
tesadüf bloklarında faktöryel deneme deseninde, dört tekrarlamalı olarak bir deneme
kurulmuştur.
Gökçe, Akçin 91, Canıtez 87 ve Đspanyol çeşitleri deneme materyali olarak
kullanılmıştır. Çinko uygulamaları 0 kg/ha (kontrol), 23 kg/ha ve 46 kg/ha olarak
toprağa yapılmıştır.
Bu çalışmada, incelenen özellikler genellikle 23 kg/ha doz tarafından olumlu
etkilenmişlerdir. Diğer taraftan, çoğu özellik 46 kg/ha dozdan olumsuz
etkilenmişlerdir.
Dozlara, nohut çeşitleri farklı reaksiyonlar göstermişlerdir.
Chickpea is an important edible legume crop which is mainly grown in semiarid areas of Turkey. It has high nutritional value for humans with its grains and for
animals with its vegataive parts. Furthermore, it is important in crop rotation to
improve soil fertility through its nitrogen fixation ability from atmosphere.
In most semi-arid lands in Turkey, zinc is one of the most deficient
microelements.
This study was carried to find out the effect of different zinc doses on some
agronomic features of chickpea and proper doses to apply.
An experiment was conducted at research fields of agricultural Faculty of
Eskişehir Osmangazi University in the factorial design in randomized complete
blocks with four replications.
Gökçe, Akçin 91, Canıtez 87 and Đspanyol varieties were used as research
materials. Zinc applications were done into soils with doses of 0 kg/ha as control, 23
kg/ha and 46 kg/ha.
In this study, characters under investigation were affected positively by 23
kg/ha dose in general. On the other hand, 46 kg/ha dose had negative affects on most
characters.
Chickpea varieties were expressed different reactions to the doses.
2022-07-25
2022-07-25
2006
2006
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3810
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3692
2022-07-19T00:00:48Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı dozlarda fosfor uygulamasının tritikale (Triticosecale wittmack.) genotiplerine etkisinin belirlenmesi
Helvacı, Derya
Gülmezoğlu, Nurdilek
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Biikileri Bölümü
Bitki
Fosfor Dozu
Bitkilerin azottan sonra en fazla ihtiyaç gösterdikleri fosfor (P), toprakta çok kısa sürede fikse olduğundan bitkiler tarafından yeterince kullanılamamaktadır. Bu çalışmada, ülkemiz tarımında özellikle yem bitkisi olarak önemli yer almaya başlayan tritikale çeşitlerinden (Tatlıcak-97, Karma-2000, Melez-2001, Mikham-2002, Presto, Samursorti) P etkinliği yüksek olanların belirlenmesi amacıyla, üç farklı P dozu (0, 6 ve 12 kg P2O5 /da) kullanılarak bu dozların bitki boyu, tane verimi, hasat indeksi, sap verimi ve biyolojik verime olan etkileri ile tanede, sapta ve tüm bitkide (tane+sap) %P konsantrasyonlarına etkisi incelenmiştir.
Fosfor dozunun tane verimi ile tanede, sapta ve “tane+sapta” %P konsantrasyonu üzerindeki etkisi %1 düzeyinde; biyolojik verime etkisi ise %5 düzeyinde önemli bulunmuştur. Bitki boyu, sap verimi ve hasat indeksi fosfor dozlarından etkilenmemiştir. Çeşit x Doz interaksiyonunun tane verimi ile tane, sap ve tane+sap %P konsantrasyonları üzerine etkisi %1 düzeyinde önemli bulunmuştur.
Altı kışlık tritikale çeşidi ile kuru şartlarda yürütülen bu araştırmadan elde edilen tane verimi ve P alımı sonucuna göre; 6 kg P2O5 /da fosfor dozunun en ekonomik doz olduğu, “tane+sapta” toplam fosfor biriktirme kapasitesi en yüksek tritikale çeşidinin Presto olduğu belirlenmiştir.
The plant needs large quantities of phosphorus (P). The uptake of P is frequently as high as the uptake of nitrogen. Phosphorus can easily react with constituents in a short time and forms insoluble compounds that are not available to plants. In this study, three different P doses (0, 60 and 120 kg P2O5 /ha) are used to determine P efficiency on triticale cultivars (Tatlıcak-97, Karma-2000, Melez-2001, Mikham-2002, Presto, Samursorti) which are important especially as feed plants in country’s agriculture. Effect of P doses on plant height, grain yield, harvest index, straw yield, biomass, and P content of grain and straw of triticale genotypes was investigated.
Phosphorus doses affected significantly the grain yield, harvest index, biomass, P content of grain, straw and grain+straw (P<0.01) and straw yield (P<0.05). Plant height was not affected significantly by P doses. The analysis of variance revealed that there are significant differences between grain yield, P content of grain, straw and “grain+straw” parameters due to “genotype x dose” interaction.
2022-07-18
2022-07-18
2006
2006
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3692
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3923
2022-07-28T00:01:03Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Artan dozlarda azot uygulamasının tritikale (Xtriticosecale wittmack) genotiplerinin kardeşlenme özelliklerine etkisi
Akay, Nurcan
Gülmezoğlu, Nurdilek
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Azot
Kardeşlenme
Tritikale
Başak
Protein
Nitrogen
Tillering
Triticale
Protein
Ear
Grain yield of wheat depends on plants per area, tiller per plant, kernels per
spike, and weight per kernel. However only some tillers produce grain; other fail to
develop a spike and die before the main stem matures and this is related to genetic
factors and other environmental conditions.
This research is aimed to determination of effect on different nitrogen
applications to ear characters and kernel protein contents of tillers by using six different
Triticale genotypes (Tatlıcak 97, Melez 2001, MİKHAM 2002, Karma 2000, Samur
Sorti, Presto 2000) and five lines (TVD 3, TVD 4, KTVD 9, TVD 17, TVD 25).
In this experiment, some of differences was carried out between tillers in
genotypes which was applied by nitrogen doses within growing period of 2006 – 2007.
Considering the effects of nitrogen doses for tillers, while importance of the
length of ear is 5 %, kernels in ear, weigth of kernel, the number of ear was found 1 %
important. When characterization of kernel examined, nitrogen application on yield and
tickness of kernel and protein content was found important by 1 %, but the same
application on width , length and thousand weight of kernel was found unimportant.
Birim alandaki bitki sayısı, bitki başına kardeş sayısı, başakta tane sayısı ve
birim tane ağırlığı tahıllarda tane verimini belirleyen temel özelliklerdendir.
Bu çalışmada, altı farklı tritikale çeşidi (Tatlıcak 97, Melez 2001, MİKHAM
2002, Karma 2000, Samur Sortu, Presto 2000) ve beş hat (TVD 3, TVD 4, KTVD 9,
TVD 17, TVD 25) kullanılarak dört azot dozunun (0, 4, 8, 16 N kg/da) kardeşlerin
başak özellikleri ve tane protein içeriklerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
2006-2007 yetiştirme döneminde yürütülen bu çalışmada, genotiplerde
uygulanan azot dozlarına karşı özelliklere göre kardeşler arasında farklılıklar ortaya
çıkmıştır. Azot dozlarının kardeşlere etkisi; başak özelliklerinde başak uzunluğu %5
düzeyde önemli iken; başakta tane, tane ağırlığı, başakçık sayısı için %1 düzeyde
önemli bulunmuştur. Tane özellikleri incelendiğinde; tane eni, tane boyu ve bin tane
ağırlığı için azot uygulaması önemsiz iken, tane kalınlığı, tane verimi ve protein içeriği
%1 düzeyde önemli bulunmuştur.
2022-07-27
2022-07-27
2009
2009
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3923
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3922
2022-07-28T00:01:09Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Artan oranlarda ve değişik formlarda azot uygulamalarının fasulyede verim, verim unsurları ve kalite üzerine etkisi
Ovacıklı, Evrim
Tolay, İnci
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Fasulye
Verim
Verim Unsurları
Kalite
Azot
Gübre Çeşidi
Common Bean
Yield
Yield Components
Quality
Nitrogen
Fertilizer Type
This research was carried out to determine the effect of four different nitrogen
doses (0, 4, 8, 12 kg da-1) and two nitrogenous fertilizer types, amonium nitrate and
calcium amonium nitrate, on yield, yield components ve quality of common bean under
Eskisehir ecological conditions in the experimental fields of Eskisehir Osmangazi
University in 2007 growing season.
In the research, common bean cv. Önceler-98 was used as material, sowing was
made in the seed bed prepared in spring according to splits plots under randomized
block design with four replications. In the harvested seeds and plant samples height of
first pod, pod number per plant, seed number per pod, seed yield, thousand kernel
weight, protein, seed dry weight, seed wet weight, cooking time, water absorbance
index, swelling capacity of the seeds were determined.
According to the obtained results, fertilizer types resulted in differences only in
thousand kernel weight and pod number per plant and no significant results were
obtained for the all other investigated parameters. Calcium amonium nitrate affected
much more positively some parameters than amonium nitrate although it was not
significant as statistically. This results show that calcium amonium nitrate can provide
calcium need of common bean grown under slight lime soil conditions and this can lead
much more positive effect on common bean yield and yield components. However it
could effect slightly cooking quality negatively.
In addition, the results of this research showed that 4 kg da-1 N dose is sufficient
even in nonrhizobium inoculated conditions for obtaining optiumum yield and quality in
common bean in the fields containing natural rhizobium strains and increasing the
nitrogen dose is not needed for common bean growing.
Bu araştırma Eskişehir koşularında fasulyede 4 farklı azot dozunun (0, 4, 8, 12
kg da-1) ve iki farklı azotlu gübrenin, amonyum nitrat ve kalsiyum amonyum nitratın
verim, verim unsurları ve kalite üzerine etkisini saptamak amacıyla Eskişehir ekolojik
koşulları altında 2007 ekim sezonunda Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat
Fakültesi deneme tarlalarında yürütülmüştür.
Araştırmada, materyal olarak Önceler-98 fasulye çeşidi kullanılmış, ilkbaharda
tohum yatağı hazırlanmış parsellere tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme
desenine uygun ve dört tekerrürlü olarak ekim yapılmıştır. Hasat edilen bitki ve tane
örneklerinde ilk bakla yüksekliği, bitkide bakla sayısı, baklada tane sayısı, tane verimi,
bin dane ağırlığı, protein miktarı, kuru ağırlık, yaş ağırlık, pişme süresi, su alma indeksi
şişme kapasitesi parametreleri belirlenmiştir.
Elde edilen sonuçlara göre amonyum nitrat ve kalsiyum amonyum nitrat
gübrelerinin Önceler-98 fasulye çeşidinde incelenen özelliklerden yalnızca bin dane
ağırlığı ve bitkide bakla sayısı üzerine önemli bir farklılığa yol açtığı diğer özellikler
bakımından ise herhangi bir farklılığa yol açmadığı belirlenmiştir. Bazı özellikler
üzerinde kalsiyum amonyum nitrat gübresinin istatistiki olarak önemli olmasa da daha
olumlu etkide bulunduğu görülmüştür. Bununla birlikte kalsiyum amonyum nitrat
gübresinin az da olsa fasulyenin pişme kalitesi üzerine olumsuz etkide bulunabileceği
belirtilebilir.
Elde edilen sonuçlar kireç içeriği fazla yüksek olmayan topraklarda yetiştirilen
fasulye bitkisinde kalsiyum amonyum nitrat gübresinin bitkinin kalsiyum ihtiyacını da
karşılayarak amonyum nitrata göre daha olumlu bir etkiye yol açabileceğini
göstermektedir. Ayrıca, amonyum nitrat gübresinin yıkanmayla ortamdan daha hızlı
uzaklaşabileceği, kalsiyum amonyum nitratın ise daha yavaş çözünmeye uğrayarak bitki
büyüme süresinde daha etkili olabileceği belirtilebilir.
Bunun yanı sıra, fasulye yetiştiriciliğinde verim, verim unsurları ve kalite
üzerine azot dozlarından 4 kg/da N dozunun yeterli olabileceği, daha yüksek azot
uygulamalarına gerek olmadığı sonucu ortaya çıkmıştır.
2022-07-27
2022-07-27
2009
2009
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3922
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3767
2022-07-22T00:00:24Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Orta Anadolu koşullarına uyumlu bazı melez buğday çeşitlerinde tarımsal özellikler
Tarhan, Pınar
Kınacı, Gülcan
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Ekmeklik Buğday
Kalıtım
Genotip x Yıl İnteraksiyonu
Verim Komponentleri
Kalite Özellikleri
Bu araştırma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi araştırma tarlalarında,
2006 ve 2007 yıllarında üç ekmeklik buğday çeşidinin (Yayla 305, Dağdaş 94, Sürak
1593/51) melezlenmesi ile geliştirilen iki ekmeklik buğday çeşit adayında verim ve verim
komponentleri ile bazı kalite karakterlerini araştırmak için yürütülmüştür. Melezler ile kontrol
olarak kullanılan çeşitler tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekrarlamalı olarak
ekilmiştir.
Çeşit adayları ve kontrol olarak kullanılan buğday çeşitleri verim ve verim
komponentlerinden bitki boyu, başak boyu, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, hasat
indeksi; fiziksel kalite özelliklerinden hektolitre ağırlığı, bin tane ağırlığı; kimyasal ve
teknolojik özelliklerden de protein miktarı, sedimantasyon değeri, gluten miktarı, gluten
indeksi, düşme sayısı ve sertlik bakımından karşılaştırılmıştır.
Her iki yılda da bütün özelikler için, çeşitler ve çeşit adayları arasında istatistiksel
olarak önemli farklılıklar bulunmuştur. Đki yıllık ortalama değerler bakımından
karşılaştırıldığında, genellikle “Dağdaş 94 x Sürak 1593/51” melezinin en iyi genotip olduğu
bulunmuştur. Bu genotip, yüksek verim ve kalite performansından dolayı, Batı Geçit
Bölgesinde başarıyla yetiştirilebilir. Araştırılan özellikler için varyasyon olduğu görülmüştür.
Bu nedenle çeşit adayları ıslah programlarında gen kaynağı olarak kullanılabilir. Yüksek
kalıtım düzeyleri çeşit adaylarının çevreden çok az etkilendiğini göstermektedir. Araştırılan
özellikler için elde edilen değerler, çeşit adaylarının benzer koşullar altında yüksek verimli
olacağını ve kalite karakterlerinin de yeterince yüksek olmasının paçal yapılması durumunda
un ve hamur özelliklerinin de iyi olacağını göstermektedir.
This research was carried out in the experimental field of Faculty of Agriculture,
University of Eskisehir Osmangazi during 2006 and 2007 growing years to investigate yield
and yield components and some quality parameters of hybrids of the three bread wheat
cultivars (Yayla 305, Dagdaş 94, Surak 1593/51). These lines and the controls were planted in
completely randomized blocks with four replications.
They were evaluated for yield and plant height, spike length, grain number per spike,
grain weight per spike, harvest index as yield components; test weight, thousand grain weight
as physical quality features; protein content, sedimentation value, gluten content, gluten
index, falling number and hardness as chemical and technologic features.
Statistically significant differences were found between lines and cultivars for all
characters in two years. When the determined values were investigated over two years means;
it’s found out that the best genotype is “Dağdaş 94 x Sürak 1593/51”, generally. This
genotype could be successfully grown in the West Transitional region because of their higher
yield and better performances for the most yield and quality components. There are indicates
for variations for the investigated features. So the candidates can be gene sources for breeding
programs. High heritability levels are indicate that the candidates were affected little by
environment. The levels of values reached for the investigated features showed that the
candidates will be high yielder under the similar conditions as they improved, their most
quality characteristics are high-enough and also positively effects of flour and dough
characteristics if placed in mixture.
2022-07-21
2022-07-21
2009
2009
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3767
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2092
2021-03-12T01:02:27Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Ekmeklik buğdaylarda kalite kriterleri
Kaplan, Rüya
Kınacı, Engin
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Buğday
Ekmeklik Buğday
Kalite
The most important plant in the world is wheat due to its contribution to the universal
food supply and as it is one of the main foodstuffs used in the nourishment of human
being.
As the wheat can be grown in wide ranges and in different ecologies, there are
different kinds of wheat regarding to their quality and yield. With this research, it is
aimed to determine the probable differences in the quality of different or the same
cultivars wheat that are grown up in different or the same ecology; to examine the
effects of environment and cultivars in the appearance of these differences; to determine
the most appropriate environment for each cultivar to get higher quality.
The different cultivar of wheat that are produced in the central villages/towns of
Eskişehir and in the villages/towns of Alpu in winter and taken to the Trade Office of
Eskişehir are used as study materials. These different variations are determined to be
Bezostaja-1, Gerek 79, Kate A-1, Dağdaş 94 and Vratsa.
Based on the results of the research done, it is concluded the cultivar of wheat to
be produced in the examined districts should be selected taking into account the
production conditions, the selected cultivar should be appropriate to dry or irrigated
conditions. In addition, it is certainly revealed that the most appropriate and adequate
production techniques for each cultivar should be determined and applied in the
production phase.
Buğday, dünya nüfusunun beslenmesinde en büyük paya sahip bitkisel üründür
ve insanlığın beslenmesinde temel gıda maddesi olarak kullanılan birkaç bitki arasında
yer almaktadır.
Çok geniş alanlarda ve farklı ekolojilerde yetiştirilen buğday çeşitleri arasında
hem verim hem de kalite özelliklerinde farklılıklar görülmektedir. Bu çalışma ile aynı
ve farklı çeşitlerin benzer ve farklı ekolojilerde gösterdikleri kalite özelliklerinde olası
farklılıkların belirlenmesi, bu değişikliklerin ortaya çıkışında çeşidin ve çevrenin
etkilerinin irdelenmesi ve bu özellikler bakımından çeşide bağlı en uygun değerleri
gösteren çevrelerin ortaya konulması amaçlanmıştır.
Araştırma materyali olarak Eskişehir ilinin merkez köyleri ve beldeleri ile Alpu
ilçesine bağlı köy ve beldelerde yapılan kışlık buğday üretimlerinden Eskişehir Ticaret
Borsasına getirilen ürünler kullanılmıştır. Bu ürünlerin ait olduğu buğday çeşitleri
Bezostaja-1, Gerek 79, Kate A-1, Dağdaş 94 ve Vratza olarak belirlenmiştir.
Çalışma; örnekleri incelenen yörelerde yetiştirilecek buğday çeşitlerini kuru
veya sulu üretim koşullarına uygun olarak seçmenin önemli olduğunu göstermiş fakat
daha da önemli olarak, yetiştirilen çeşide uygulanması gereken kültürel işlemlerin, diğer
bir deyişle yetiştirme teknikleri uygulamasının, uygun ve yeterli olmasına dikkat etmek
gereğini çok açık bir şekilde ortaya koymuştur.
2021-03-11
2021-03-11
2009
2009
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2092
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3817
2022-07-26T00:00:42Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir'de farklı ekim şekilleri ve herbisit uygulamalarının nohutta (Cicer arietinum L.) verim ve verim ögelerine etkisi
Korkmaz, Yavuz
Kayan, Nihal
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Nohut (Cicer Arietinum L)
Ekim Yöntemi
Yabancı Ot Kontrol Yöntemi
Baklagiller
Sowing Methods
Weed Control Methods
Pulses
Bu araştırma 2009 yılı bahar yetiştirme döneminde Eskişehir İli
Mahmudiye İlçesi Akyurt köyünde çiftçi tarlasında yürütülmüştür. Denemede
nohutta farklı ekim ve farklı yabancı ot kontrol yöntemlerinin verim ve verim
ögeleri üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Materyal olarak Gökçe
nohut çeşidi kullanılmıştır. Araştırma tesadüf bloklarında bölünmüş parseller
deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak yürütülmüş, denemede 2 farklı ekim
yöntemi (serpme ekim, sıraya ekim), 5 yabancı ot kontrol yöntemi (otlu, elle
kontrol, imazethapyr, linuron, prometryne) uygulanmıştır.
Araştırmada ele alınan özelliklere ilişkin varyans analiz sonuçlarına göre,
çıkışa kadar geçen gün sayısı, çıkıştaki bitki sayısı, kuru yabancı ot ağırlığı, hasat
olgunluğuna kadar geçen gün sayısı, bitkide biyolojik verim, bitkide bakla sayısı,
bitkide tane sayısı, bitkide tane verimi, birim alan biyolojik verimi özelliklerinde
istatistiki olarak önemli farklılıklar belirlenmiştir.
Deneme sonuçlarına göre, nohudun rekabete girmeden gelişimini normal
bir şekilde sürdürmesi ve bakım işlerinin kolay yapılabilmesi açısından sıraya
ekim yöntemi tercih edilmesi gerekmektedir Yabancı ot kontrol yöntemleri
açısından ise elle kontrol yöntemi uygulanmalıdır. Elle kontrolün mümkün
olmadığı geniş alanlarda ilaç uygulama yabancı ot kontrolünde iyi bir çözüm
sağlayabilecektir. İlaç uygulamalarında imazethapyr etkili maddeli herbisitlerin
kullanılmasının verim ögeleri açısından daha iyi sonuçlar verdiği tespit edilmiştir.
Linuron ve prometryne etkili maddeli ilaçlar arasında ise birbirine yakın sonuçlar
elde edilmiştir.
This research was conducted with one year period in the field of farmers in
the Mahmudiye county, during 2009. The objective of this study was to effect of
sowing methods and weed control techniques on yield and yield components of
chickpea. Gökçe variety of chickpea varieties were used as research material. The
experimental design was split plot with three replications. In the research, two
different sowing methods (broadcast and flat sowing) and five weed control
methods (weed check, hand weeding, imazethapyr, linuron and prometryne) were
used.
According to results obtained for examined characters satistically
significiant differences were determined for the number of days for emergence,
the number of plant at emergence, weed biomass, the number of days for maturity,
tha biological yield per plant, the number of pod per plant, the number of seed per
plant, the grain yield per plant, seed yield.
According to obtained results flat sowing may advice at chickpea because
of normally growing up and easy weed control. In weed control, hand weeding
was advice but hand weedings is not possible in wide areas, chemical control may
advice as a solution. Imazethapyr more influenced yield components in chickpea
than linuron and prometryne.
2022-07-25
2022-07-25
2010
2010
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3817
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3789
2022-07-23T00:00:43Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Çeşit adayı arpa genotipinin farklı koşullarda tarımsal özellikleri
Er, Canan
Kınacı, Gülcan
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Plesent ve Kalaycı
Sulama Uygulamaları
Plesent x Kalaycı 97
Batı Geçit Bölgesi
Bu araştırma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarlalarında 2007-
2008 üretim yılında Plesent ve Kalaycı 97 çeşitinin melezlenmesi ile geliştirilen arpa
melezinde sulu ve kuru koşullarda tarımsal özelliklerini incelemek amacıyla yürütülmüştür.
Melez ile kontrol olarak kullanılan çeşit, tesadüf blokları deneme desenine göre, 4
tekrarlamalı olarak ekilmiştir. Sulama uygulamaları; biri sapa kalkma, biri de başaklanma
döneminde olmak üzere iki seferde yapılmıştır.
Araştırmada bitki boyu, başak boyu, başak ağırlığı, başakta tane sayısı, başak verimi,
bin tane ağırlığı ve hasat indeksi özellikleri incelenmiştir.
Araştırma bulgularına göre sulama, verim ve verim ögelerini değişik oranda
artırmıştır. Kalıtım dereceleri çeşit adayının koşullardan etkilendiğini göstermektedir.
Hesaplanan doğrusal regresyon, verim ögeleri ile verim arasında sulu ve kuru
koşullarda olumlu ilişki olduğunu göstermiştir. İki koşuldaki veriler değerlendirildiğinde,
“Plesent x Kalaycı 97” melezinin iyi bir genotip olduğu sonucuna varılmıştır. Bu genotip
yüksek verimden dolayı, Batı Geçit bölgesinde başarıyla yetiştirilebilir.
This research was carried out in the experimental field of Agriculture faculty,
Eskişehir Osmangazi Üniversity, during 2007-2008 growing season to investigate agricultural
characteristics of Pleasent x Kalaycı 97 cross under dry and irrigated conditions. The
candidate and the control (Pleasent) were planted in completely randomized blocks design
with four replication. Irrigation was applied two times as one at stem elongation other at
heading stages.
In the research, plant height, spike length, spike weight, grain number per spike, grain
weight per spike, thousand kernel weight, harvest index were investigated.
According to the results, yield and yield components proportionally increased by
irrigation. Heritability estimates indicated that the candidate was affected by the conditions.
The calculated linear regression indicated that yield components were positively
correlated with grain yield under non irrigated and irrigated conditions. Evaluation of values
over different conditions, it was found out that the Plesaent x Kalaycı 97 cross a proper
genotype. The genotype could be succefuly grown in West Transitional Region because of its
higher yield performance.
2022-07-22
2022-07-22
2011
2011
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3789
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3876
2022-07-28T00:01:17Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı aspir (Carthamus tinctorius L.) çeşit ve hatların tarımsal özellikleri
Sirel, Zeynep
Aytaç, Zehra
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Aspir
Carthamus Tinctorius L
Adaptasyon
Verim
Yağ Oranı
Safflower
Adaptation Yield
Oil Ration
Bu çalışma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri
deneme alanında 2009 yılı bahar sezonunda kuru koşullarda yürütülmüştür. Denemede
farklı aspir hat ve çeşitlerinde verim, verim unsurlarının ve ham yağ oranlarını
belirlenmesi amaçlanmış ve materyal olarak V-49/848, V-50/63, V-50/166, V-50/426,
V-51/263 ve KN 144 hatları ile Finch, Sahuaripa 88, Ole, Ac Stirling, Oleic Leed, San
Jose 89, US 10, N 5, UC-1, Yenice 5-38, Dinçer 5-118 ve Remzibey 5-154 çeşitleri
kullanılmıştır. Araştırma, tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekrarlamalı olarak
kurulmuştur.
Araştırmada ele alınan özelliklere ilişkin verilerle yapılan varyans
analizlerinde, çeşitler ve hatlar arasında incelenen özellikler bakımından istatistiki
olarak önemli farklılıklar saptanmıştır. Denemede ortalama olarak çeşit ve hatların
biyolojik verimi 13.37-28.05 g, bitki boyu 51.82-77.82 cm, bitki başına yan dal sayısı
4.40-8.12 adet, bitki başına tabla sayısı 4.57-8.76 adet, ana tabla çapı 1.80-2.53 cm, ana
tabla tohum sayısı 12.20-23.16 adet, ana tabla tohum ağırlığı 0.52-1.26 g, bitki başına
tohum sayısı 84.17-245.28 adet, bitki başına tohum verimi 2.89-7.55 g, boş tabla verimi
4.45-8.42 g, çiçek verimi 0.15-0.29 g, bin tane ağırlığı 3.07-4.85 g, dekara tohum verimi
67.96-132.64 kg/da, dekara ham yağ oranı % 22.9-33.00, ham yağ verimi 18.06-39.23
kg/da, tabla oluşum süresi 60-64 gün, ilk çiçeklenme süresi 81-92 gün, % 50
çiçeklenme süresi 88-97 gün ve olgunlaşma süresi 120-143 gün arasında değişen
değerler göstermiştir.
Çalışmada en yüksek ham yağ verimi değeri V-50/426 (39.23 kg/da) hattından
elde edilirken bunu V-51/263 (35.06 kg/da) ve V-50/166 (34.97 kg/da) hatları
izlemiştir. Tohum ve yağ verimi bakımından Đran kökenli hatların diğer çeşit ve hatlara
göre daha yüksek değerlere sahip olduğu görülmüştür.
This study was carried out in the experimental field of Faculty of
Agriculture, University of Eskişehir Osmangazi during spring season of 2009 under
rainfed conditions, eighteen different safflower genotypes (Finch , Sahuaripa 88, Ole ,
AC Stirling , Oleic Leed , San Jose 89, Us 10, N 5, UC-1, V-49/848, V-50/63, V 50/166, V-50/426, V-51/263, KN 144 Yenice 5-38, Dinçer 5-118 and Remzibey 5.154,)
were used as materials. The cultivars and lines were planted in completely randomized
blocks with three replications.
The differences between the cultivars were found statistically important for
all of yield and yield components. The avarage values of cultivars changed between
13.37-28.05 g for biological yield per plant; 51.82-77.82 cm for plant height; 4.40-8.12
for number of branch per plant; 4.57-8.76 for number of head per plant; 1.80-2.53 cm
for head diameter; 12.20-23.16 for number of seed per head; 0.52-1.26 g for weight of
seed per head; 84.17-245.28 for number of seed per plant; 2.89-7.55 g for weight of
seed per plant; 4.45-8.42 g for head vejetative weight; 0.15-0.29 g for flower yield per
plant; 3.07-4.85 g for 1000-seed weight; 67.96-132.64 kg/da for seed yield; 22.9-
33.00% for crude oil rate;18.06-39.23 kg/da for crude oil yield; 60-64 days to head
maturity, 81-92 days to flowering; 88-97 days to 50 %flowering; 120-143 days to
maturity.
In this study, the hightest raw oil yield was pained respectiverly, V-50/426
(39.23 kg/da), V-51/263 (35.06 kg/da),V-50/166 (34.97 kg/da). It seemed that Iran lines
higher values that other cultivars and lines by seed and oil yield.Safflower, Carthamus tinctorius L., adaptation yield, oil ration
2022-07-27
2022-07-27
2011
2011
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3876
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3563
2022-06-30T00:00:25Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı tritikale çeşit ve hatlarının başak özellikleri ve protein içeriklerinin belirlenmesi
Sevin, Çiğdem
Gülmezoğlu, Nurdilek
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Ana Bilim Dalı
Tritikale
X Triticosecale Wittm.
Protein
Yield
Spike
Bu çalışma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri deneme alanında 2006/07-2007/08 yılı bahar sezonunda kuru koşullarda yürütülmüştür. Denemede farklı tritikale hat ve çeşitlerinde verim, verim unsurlarının ve protein özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmış ve materyal olarak Presto, Stan-1, Malno, An-31, An-34, Tatlıcak-97 çeşitleri ve 17 adet hat kullanılmıştır. Araştırma, tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekrarlamalı olarak kurulmuştur.Araştırmada ele alınan özelliklere ilişkin verilerle yapılan varyans analizlerinde, çeşitler ve hatlar arasında incelenen özellikler bakımından istatistiki olarak önemli farklılıklar saptanmıştır. Denemede ortalama olarak çeşit ve hatların metrekarede başak verimi 264,10-549,96 adet; başak uzunluğu 7,5-11,2cm; başakta başakçık sayısı 21,2-27,1 adet; başakta tane sayısı 32,9-48,2 adet; başakta tane ağırlığı 0,61-1,55 g; bin tane ağırlığı 25,45-43,9 g; tane verimi 361,5-645 kg/da; tane protein içeriği 14,382-18,062 arasında değişen değerler göstermiştir.Çalışmada en yüksek protein içeriği iki yılda da 15 no'lu hattan elde edilmiştir. İncelenen özellikler arasındaki ilişkilere göre, tane veriminin protein dışındaki diğer özelliklerle (başak uzunluğu, başakçık sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, bin tane ağırlığı, m2'de başak sayısı) olumlu ve önemli ilişkisinin olduğu görülmüştür.
This study was carried out in the experimental field of Faculty of Agriculture, University of Eskişehir Osmangazi during spring season of 2006/07-2007/08 under rainfed conditions, Presto, Stan-1, Malno,An-31, An-34, Tatlıcak-97 varieties and 17 lineswere used as materials. The cultivars and lines were planted in completely randomized blocks with four replications.The differences between the cultivars were found statistically important for all of yield and yield components. The avarage values of cultivars changed between 264,10-549,96 for number of spike number in a square meter, 7,5-11,2cm for spike length, 21,2-27,1 for number of spikelet per spike, 32,9-48,2 for the number of kernels per spike, 0,61-1,55 g for grain weight in a spike, 25,45-43,9 g for thousand grain weight; 361,5-645 kg/da for while grain yield, 14,382-18,062 for protein content.In this study, the hightest protein yield of two years were pained respectiverly, line number is 15. According to the relations between the studied features, other features other than grain yield of protein (spike length, spike number, number of grains per spike, grain weight in a spike, thousand grain weight, number of spike number in a square meter) were positive and significant relationship.
2022-06-29
2022-06-29
2011
2011
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3563
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4073
2022-08-03T00:00:28Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı çörekotu (Nigella sativa L.) populasyonlarının tarımsal özellikleri
Akgören, Gülçin
Aytaç, Zehra
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Nigella Sativa
Uçucu Yağ
Verim
Sabit Yağ
Black Cumin
Adaptation
Çörek Otu
Yield
Essential Oil
Fixed Oil
Bu çalışma, 2009 yılı bahar yetiştirme döneminde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi deneme tarlalarında yürütülmüştür. Tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulan denemede 10 farklı çörekotu popülasyonunda verim, verim öğeleri ve kalite özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmış, özellikler arasındaki doğrudan ve dolaylı ilişkiler saptanmıştır.Araştırmada ele alınan özelliklere ilişkin verilerle yapılan varyans analizlerinde, popülasyonlar arasında çoğu özellik bakımından istatistikî olarak önemli farklılıklar saptanmıştır. Denemede popülasyonların biyolojik verimi 1.8-3.4 g, bitki boyu 16.6-25.2 cm, toplam dal sayısı 3.1-4.6 adet/bitki, toplam kapsül sayısı 5.6-9.2 adet/bitki, kapsül çapı 1.1-1.3 cm, kapsüldeki tohum sayısı 60.5-94.2 adet/kapsül, kapsüldeki tohum ağırlığı 0.240- 0.319 g/kapsül, bitkide tohum sayısı 317.0-589.5 adet/bitki, tek bitki verimi 1.02-1.74 g, tohum verimi 90.533-188.133 kg/da, 1000 tane ağırlığı 1.21-2.62 g, uçucu yağ oranı %0.05-0.40, ham yağ oranı % 19.51- 26.34, ham yağ verimi 18.78-41.08 kg/da, ilk çiçeklenme süresi 55-70 gün, % 50 çiçeklenme süresi 69-92 gün ve vejetasyon süresi 110-117 gün arasında değişen değerler göstermiştir.En yüksek verim 188.133 kg/da ile 10 no'lu (Kozluca Beldesi, Burdur) popülasyondan, en yüksek ham yağ verimi 41.08 kg/da ile 2'nolu (Küre, Söğüt, Bilecik) popülasyondan, en yüksek uçucu yağ oranı % 0.40 ile 2'nolu (Küre, Söğüt, Bilecik) popülasyondan alınmıştır. Uçucu yağın bileşiminde % 67.7 timokinon, % 8.4 karvakrol, % 2.3 p-simen, % 1.9 terpinen-4-ol, % 4.8 junipene, % 0.6 longipinen ve % 0.5 bornil asetat bulunmuştur. Yağ asitleri incelendiğinde en yüksek yağ asidi linoleik asit (% 39.20-43.74) olarak tespit edilmiştir. Bunu oleik asit (% 33.41-37.75) takip etmiştir.
This study was carried out in the experimental field of Faculty of Agriculture, Eskisehir Osmangazi University of Eskişehir during spring season of 2009 under rainfed condition. Ten local population were used in the research. The experimental design was randomized block design with three replications.Data on the characteristics of the study dealt with the analysis of variance, statistically significant differences were found between populations in terms of all the features. The average values of cultivars was changed between 1.8-3.4 g for biological yield; 16.6-25.2 cm for plant height; 3.1-4.6 for number of primary branches per plant; 5.6-9.2 for number of capsule per plant; 1.1-1.3 cm for capsule diameter; 60.5-94.2 for number of seed per capsule; 0.240- 0.319 g for seed weight per capsule; 317.0-589.5 for number of seed per plant; 1.02-1.74 g for seed yield per plant; 90.533-188.133 kg/da for seed yield; 1.21-2.62 g for 1000 seed weight; 0.05-0.40 % for essential oil rate; 19.51-26.34 % for crude oil rate; 18.78-41.08 kg/da for crude oil yield; 55-70 days to flowering; 69-92 days to 50 % flowering; 110-117 days to maturity.In this study, the highest yield was obtained from Kozluca Town, Burdur population (188.13 kg/da), the highest oil yield from Küre, Söğüt, Bilecik population (41.08 kg/da), the highest ratio of essential oil from Küre, Söğüt, Bilecik population (0.40 %). Essential oil components were 67.7 % thymoquinone, 8.4 % carvacrol, 4.8 % junipene, % 2.3 p-cymen, 1.9 % 4-Terpineol, 0.6 % longipinene, 0.5 % bornylacetate. Of the unsaturated fatty acids of fixed oil, the predominant fatty acid was linoleic acid (39.20-43.74 %) followed by oleic acid (33.41-37.75 %).
2022-08-02
2022-08-02
2011
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4073
tur
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3192
2022-06-15T00:02:05Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı lokasyonlarda ekilen buğday çeşitlerinin optimum ekim sıklığının belirlenmesi
Suat, Özdemir
Olgun, Murat
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Ekim Sıklığı
Buğday
Tane Verimi
Verim Unsurları
Kalite
Sowing Rates
Wheat
Bu çalışma, Eskişehir, Hamidiye ve Uşak’ta 2009-2010 üretim sezonunda
yürütülmüştür. Denemede, farklı ekim sıklıklarının (350-500-650-800 tane/metrekare),
üç farklı çevrede, Müfitbey ve Nacibey ekmeklik buğday çeşitleri ile Dumlupınar
makarnalık buğday çeşidi üzerine tane verimi, bitki boyu, hasat indeksi, biyokütle
ağırlığı, bin tane ağırlığı, metrekarede tane ve başak sayısı, başakta tane sayısı ve
ağırlığı, hektolitre ağırlığı, tane protein oranı ve sedimentasyon değeri yönünden etkileri
incelenmiştir.
Denemede, tane verimi ortalaması 299,9 kg/da olurken, en yüksek verim
Nacibey ekmeklik buğday çeşidinden (344,3 kg/da), en düşük verim ise Dumlupınar
makarnalık buğday çeşidinden (270,8 kg/da) alınmıştır. Verim yönünden Hamidiye en
yüksek verim alınan bölge olarak belirlenirken, bunu Uşak ve Eskişehir izlemiştir.
Sonuç olarak söz konusu çeşitlerin her üç çevrede optimum ekim sıklığının 570
tane/metrekare olduğu tespit edilmiştir.
Tane verim ile tane protein oranı arasındaki ilişki olumsuz ve çok önemli olarak
saptanmıştır (P<0,01). Ayrıca, tane verimi ile hasat indeksi, biyokütle ağırlığı, bin tane
ağırlığı, metrekarede tane sayısı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, hektolitre
ağırlığı ve sedimentasyon değeri arasında olumlu ve çok önemli ilişkiler tespit edilmiştir
(P<0,01).
This study was carried out in Eskişehir, Hamidiye and Uşak locations during
2009-2010 crop growing season. In the study, the effect of seed rate (350-500-650-800
seed/square meters) on Müfitbey and Nacibey bread wheats and Dumlupınar durum
wheat in three locations in terms of grain yield, plant height, harvest index, biomass
weight, 1000 seed weight, the number of seeds and spikes per square meters, the
number of seeds and weight per spike, hectoliter weight, seed protein content and
sedimentation were determined.
Main yield was determined as 2999 kg/ha, the heighest yield was taken from
Nacibey bread wheat cultivar (3443 kg/ha), whereas Dumlupınar durum wheat cultivar
gave the lowest yield (2708 kg/ha). Hamidiye location had the highest yield potential,
Uşak and Eskişehir locations followed this location. So, as a average of cultivars and
locations, the optimum seed rate was determined as 570 seed/ square meters for highest
grain yield.
Grain yield and protein content were found negative and significiant relation
between them (P<0,01). Besides, relationship between grain yield and harvest index,
biomass weight, 1000 seed weight, the number of seeds per square meters, the number
of seeds and weight per spike, hectoliter weight and sedimentation were determined as
positive and significiant (P<0,01)
2022-06-14
2022-06-14
2011
2011
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3192
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3963
2022-07-30T00:01:44Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı nohut (Cicer arietinum L.) çeşitlerinin Orta Anadolu koşullarına adaptasyonu
Bıçaksız, Yasin
Kayan, Nihal
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Cicer Arietinum
Nohut
Orta Anadolu
Chickpea
Cicer Arietinum
Adaptation
Correlation
Bu çalışma, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri deneme alanında, 2008 yılı bahar yetiştirme sezonunda kuru koşullarda yürütülmüştür. Denemede yöreye uygun nohut çeşitlerini saptamak amaçlanmış ve materyal olarak Akçin-91, Aziziye-94, Gökçe, Işık-05 ve Yaşa-05 olmak üzere 5 farklı nohut (Cicer arietinum) çeşidi kullanılmıştır. Araştırma, tesadüf blokları deneme deseninde 3 tekrarlamalı olarak kurulmuştur.Araştırmada ele alınan özelliklere ilişkin verilerle yapılan varyans analizlerinde, çeşitler arasında çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı ve birim alan tane verimi özellikleri bakımından istatistiki olarak önemli farklılıklar saptanmıştır. İncelenen diğer özellikler bakımından çeşitler arasında önemli fark kaydedilmemiştir. Denemede ortalama olarak çeşitlerin bitki boyu 25.87-27.20 cm; ilk meyve yüksekliği 12.43-15.48 cm; çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı 51.00-59.33 gün; bitkide biyolojik verim 10.46-14.05 gram; bitkide bakla sayısı 15.62-19.98 adet/bitki; bitkide tane sayısı 15.80-18.70 adet/bitki; bitkide tane verimi 6.17-7.84 gram/bitki; birim alan biyolojik verimi 194.67-301.87 g/m2; birim alan tane verimi 77.07-138.27 g/m2; yüz tane ağırlığı 40.40-44.03 g ve hasat indeksi % 39.67-45.82 arasında değişen değerler göstermiştir.Karakterler arası ilişkilerin incelenmesi sonucu birim alan tane verimine en önemli doğrudan etkiyi birim alan biyolojik veriminin yaptığı saptanmıştır. Diğer öğelerin tane verimine, birim alan biyolojik verimi üzerinden dolaylı etkileri dikkat çekmiştir.Sonuç olarak, Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından ıslah edilen Aziziye-94 çeşidinin Orta Anadolu koşullarına uyum sağladığı ve bu yörede yetiştirilebileceği saptanmıştır. Ayrıca Orta Anadolu yöresi için tavsiye edilen Gökçe çeşidinin de bazı özellikler bakımından üstünlük gösterdiği belirlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, 5 çeşidin de Orta Anadolu yöresinde tavsiye edilebileceği uygun bulunmuştur.
This research was carried out in the experimental field of Faculty of Agriculture, University of Eskisehir Osmangazi during spring season of 2008 under rainfed conditions. 5 different chickpea cultivars (Akçin-91, Aziziye-94, Gökçe, Işık-05, and Yaşa-05) were used as material to determine the convenient type for Central Anatolia. The cultivars were planted in completely randomized blocks with three replications.According to variance analyses results, the differences between the cultivars were found statistically important for days to flowering and seed yield/unit area. There were no important differences for other examined characters. The avarage values of cultivars changed between 25.87-27.20 cm for plant height; 12.43-15.48 cm for first pod height; 51.00-59.33 days for flowering; 10.46-14.05 g for biological yield per plant; 15.62-19.98 for pod number per plant; 15.80-18.70 for seed number per plant; 6.17-7.84 g for seed yield per plant; 194.67-301.87 g for biological yield/unit area; 77.07-138.27 g for seed yield/unit area; 40.40-44.03 g for 100 seed weight and % 39.67-45.82 for harvest index.The relationship among characters were examined and it is determined that the major direct effect on seed yield/unit area is biological yield/unit area. The other components influence the seed yield indirectly via biological yield/unit area.Eventually, it is determined that Aziziye-94 improved by Eastern Anatolian Agricultural Research Institute adapted to Central Anatolian conditions. Also Gokce had better performence in some characters. According to research results, it is approved that all five cultivars are avaible for the region.
2022-07-29
2022-07-29
2010
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3963
tur
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2230
2022-01-12T01:00:20Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı olgunlaşma süresine sahip fasulye (phaseolus vulgaris L.) çeşitlerinde farklı ekim zamanlarının verim ve verim öğeleri üzerine etkisi
Topal, Eda
Kayan, Nihal
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü
Fasulye
Genotip
Ekim Zamanı
Bean
Genotypes
Sowing Time
Araştırma 2017 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi deneme
tarlalarında yürütülmüştür. Çalışmada farklı olgunlaşma süresine sahip fasulye (Phaseolus
vulgaris L.) genotiplerinde farklı ekim zamanlarının verim ve verim ögeleri üzerine etkisi
incelenmiştir. Deneme; tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre üç
tekrarlamalı olarak kurulmuş, ana parsellere ekim zamanları (1 Mayıs, 15 Mayıs, 1 Haziran)
alt parsellere ise genotipler (Göynük-98, Zülbiye, Kurtdişi, Horoz, Balkız, Topçu ve
Buldum) yerleştirilmiştir.
Araştırmada ele alınan özelliklere ilişkin verilerle yapılan varyans analiz
sonuçlarında; çıkıştaki bitki sayısı ve normalleştirilmiş vejetasyon farkı indeksi hariç
incelenen tüm özelliklerde istatistiki anlamda farklılıklar belirlenmiştir. Denemede ortalama
olarak çıkış süresi 10.66-15.66 gün; çıkıştaki bitki sayısı 8.00-14.33 adet/m2
; çiçeklenme
süresi 41.33-66.33 gün; bitki boyu 35.50-127.00 cm; ilk bakla yüksekliği 14.20-25.00 cm;
bakla bağlama süresi 50.33-88.33 gün; klorofil içeriği 30.63-51.20 spad; normalleştirilmiş
vejetasyon farkı indeksi 0.25-0.54 NDVI; yaprak alan indeksi 0.76-1.35; hasat olgunluğu
süresi 110.66-149.33 gün; bitkide ana dal sayısı 1.60-4.26 adet; bitkide ana dal çapı 5.90-
8.43 mm; bitkide bakla sayısı 16.23-45.00 adet; bakla uzunluğu 9.16-14.43 cm; bitkide tane
sayısı 35.60-167.30 adet; baklada tane sayısı 2.38-4.00 adet; bitkide tane verimi 14.20-40.33
g/bitki; biyolojik verim 246.66-617.33 kg/da; tane verimi 107.50-269.71 kg/da; hasat indeksi
%34.99-45.90; yüz tane ağırlığı 22.53-48.16 g ve tohumların buruchus ile bulaşık olma oranı
%16.66-89.66 arasında değişen değerler göstermiştir.
Sonuç olarak Eskişehir ekolojik koşulları için tavsiye edilebilecek ekim zamanının
Mayıs ayı ortası ile Haziran ayı başı olduğu belirlenmiştir. Genotipler bakımından ise Horoz
ve Göynük-98 genotipleri diğer genotiplere oranla incelediğimiz özellikler bakımından
üstünlük göstermiştir.
This research was carried out in the Faculty of Agriculture, University of Eskisehir
Osmangazi during 2017. The aim of the study was to determine the effects of different
sowing times on yield and yield components of bean (Phaseolus vulgaris L.) genotypes
under different maturity time. The experimental design was split plot with three replicates.
Three different sowing time (1 May, 15 May and 1 June) and seven genotypes (Göynük-98,
Zülbiye, Kurtdişi, Horoz, Balkız, Topçu and Buldum) were examined.
According to the varience analysis results; significant differences were determined
for all of the investigated charecters except for number of plant at emergence and normalized
difference vegetation index.The avarege of characters examined in experiment was follow.
The number of days for emergence was 10.66-15.66; the number of plant at emergence was
8.00-14.33 (m2
); flowering time 41.33-66.33 day; plant height 35.50-127.00 cm; first pod
height 14.20-25.00 cm; podding term 50.33-88.33 day; chlorophyll content 30.63-51.20
spad; normalized difference vegetation index 0.25-0.54 NDVI; leaf area index 0.76-1.35;
maturity time 110.66-149.33 day; number of main stems per plant 1.60-4.26; stem diameter
per plant 5.90-8.43 mm; pods per plant 16.23-45.00; pod length 9.16-14.43 cm; seeds per
plant 35.60-167.30; seeds per pod 2.38-4.00; seed yield per plant 14.20-40.33 g/plant;
biological yield 246.66-617.33 kg/da; seed yield 107.50-269.71 kg/da; harvest index 34.99-
45.90%; hundred kernel weight 22.53-48.16 g and bruchus infestation levels 16.66-89.66 %.
According to the results; recommended sowing time is mid-May and early June on
Eskisehir ecological conditions for bean. Horoz and Göynük-98 are the more suitable
genotypes on the region for yield and important yield components
2022-01-11
2022-01-11
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2230
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2235
2022-01-12T01:00:18Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı kuru fasulye (phaseolus vulgaris L.) genotiplerinin Eskişehir ekolojik koşullarına adaptasyonu ile tarımsal ve kalite özelliklerinin belirlenmesi
Gülnur, Çakır
Olgun, Murat
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü
Çeşit
Verim
Verim Unsurları
Protein
Genotype
Yield and Yield Components
Protein Content
Fasulye (Phaseolus Vulgaris L.)
Dry Bean (Phaseolus Vulgaris L.)
Eskişehir koşullarında 13 tane fasulye (Phaseolus vulgaris L.) genotipinin verim ve
agronomik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla 2017 yılında (Mayıs-Eylül) Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi araştırma bölgesinde yapılan çalışmada 13 fasulye
çeşidine (Horoz, Magnum, Nazende, Oturak Ayşe, Siyah Fasulye, Karacaşehir-90, Göynük 98, Ferasetsiz, Camgöz, Siyah Maş, Yılan Fasulye, Akın ve Yeşil Maş) ait bitki boyu, ilk
bakla yüksekliği, bitkide bakla sayısı, baklada tane sayısı, bitkide yan dal sayısı, bin tane
ağırlığı, bitki başına tane verimi, tohum eni, tohum uzunluğu, tohum verimi ve protein oranı
değerleri incelenmiş olup; bitkide yan dal sayısı hariç incelenen diğer unsurlar arasında
istatistiki olarak önemli farklılıklar bulunmuştur.
Bu çalışma sonuçlarına göre, Karacaşehir-90, Nazende, Ferasetsiz ve Magnum
çeşitleri yüksek verim, yüksek protein oranı ve diğer bitkisel unsurları bakımından ümitvar
çeşitler olarak ortaya konmuştur. Fasulye bitkisi yüksek protein oranı ve tane verimi
yönünden önemli bir yere sahiptir. Bu çeşitlerin üretimde kullanılmasıyla yörenin fasulye
ihtiyacının karşılanmasında faydalı olacaktır. Bu çeşitlerin Fasulye ıslahı çalışmalarına ilave
edilmesi ıslah başarısını artıracaktır.
This study was conducted to determine the differences of dry bean (Phaseolus
vulgaris L.) genotypes (Horoz, Magnum, Nazende, Oturak Ayşe, Siyah Fasulya,
Karacaşehir-90, Göynük-98, Ferasetsiz, Camgöz, Siyah Maş, Yılan Fasulye, Akın ve Yeşil
Maş) and to reveal better genotypes for plant height, first pod height, the number of pods in
plant, the seed number per pod, auxiliary branch number, thousand seed weight, seed yield
per plant, seed length and width, seed yield and protein content in Eskisehir Osmangazi
University Faculty of Agriculture in 2017. Statistically significant differences were found
among the other yield components examined except for auxiliary branch number.
According to the results of this study, Karacaşehir-90, Nazende, Ferasetsiz and
Magnum varieties are shown as promising varieties in terms of high yield, high protein
content and other plant elements. Bean plants have an important place in terms of high
protein content and grain yield. The use of these varieties in production will be useful in
meeting the needs of the region's beans. Addition of these varieties to Bean Breeding studies
will increase the breeding success
2022-01-11
2022-01-11
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2235
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2247
2022-01-13T01:00:24Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Aspir bitkisinde farklı azot dozları ve uygulama zamanlarının verim ve verim öğeleri üzerine etkileri
Buçak, Müge
Mehmet Demir, Kaya
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Carthamus Tinctorius L.
Azot Dozu
Uygulama Zamanı
Yağ Oranı
Nitrogen Dose
Application Date
Yield
Oil Ratio
Bu araştırma, azot dozları ve uygulama zamanlarına göre aspir bitkisinin
agronomik özellikleri ile yağ oranı üzerine etkilerini incelemek amacıyla 2017 yılında
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi araştırma ve uygulama arazisinde
yürütülmüştür. Azot dozlarının (0, 3, 6 ve 9 kg N/da) tamamı ekimle birlikte (UZ1), 1/3’ü
ekimle + 2/3’ü üst gübre (UZ2), 1/2 ekimle + 1/2 üst gübre (UZ3) ve 2/3 ekimle + 1/3 üst
gübre (UZ4) olacak şekilde uygulanmıştır. Tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme
desenine göre yürütülen çalışmada, bitki boyu, yan dal sayısı, bitkide tabla sayısı, bitki
ağırlığı, bitkide tane verimi, bin tane ağırlığı, dekara tane verimi ve yağ oranı
incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, azot uygulamaları bitki boyu, yan dal sayısı,
tabla sayısı, bitki ağırlığı, bitkide tane ağırlığı ve dekara tane verimini arttırmıştır. Artan
azot dozları bitki boyunu 101 cm’den 109 cm’ye, yan dal sayısını 3,23 adet/bitki’den 4,11
adet/bitki’ye, tabla sayısını 3,91 adet/bitki’den 4,34 adet/bitki’ye yükseltmiştir. En yüksek
tane verimi 6 kg N/da azot dozundan 191 kg/da olarak elde edilirken, yağ oranı azot
uygulanmayan kontrol parsellerinde daha yüksek bulunmuştur. Üst gübre olarak azot
uygulamasının ise incelenen özellikle üzerine belirgin bir etkisinin olmadığı tespit
edilmiştir. Sonuç olarak, aspirde 6-9 kg/da arası azot dozunun tamamının ekimle birlikte
uygulanmasının bitki gelişimi, tane verimi ve yağ oranı bakımından uygun olacağı
söylenebilir
This experiment was aimed to investigate the effects of various nitrogen levels and
application dates on agronomic characteristics and oil content of safflower at the
experimental and research fields of Agricultural Faculty, Eskişehir Osmangazi University
in 2017. Nitrogen doses of 0, 3, 6 and 9 kg N/da were applied at sowing (UZ1), 1/3 sowing
+ 2/3 topdressing (UZ2), 1/2 sowing + 1/2 topdressing (UZ3) and 2/3 sowing + 1/3
topdressing (UZ4). Plant height, branch number, head number, plant weight, seed weight
per plant, thousand seed weight, seed yield per decare and oil ratio were investigated in the
field trails established in split plots of randomized complete block design. The results
showed that nitrogen application promoted the plant height, branch number per plant, head
number per plant, plant weight, seed weight per plant and seed yield per decare of
safflower. Increased nitrogen doses enhanced plant height from 101 cm to 109 cm, branch
number from 3,23 number/plant to 4,11 number/plant and from 3,91 number/plant to 4,34
number/plant in head number. The highest seed yield was recorded at 6 kg N/da
application with 191 kg/da while oil ratio was found higher in plants without nitrogen
application than the others. It was determined that topdressing nitrogen doses did not have
significant effects on the investigated characters. It was concluded that 6-9 kg N/da
application at sowing should be advised for high seed yield, plant growth and oil ratio in
safflower
2022-01-12
2022-01-12
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2247
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2248
2022-01-13T01:00:24Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Şeker pancarında farklı azot ve kükürt dozlarının verim ve verim öğeleri üzerine etkileri
Keskin, Muhammed Emin
Kaya, Mehmet Demir
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Beta Vulgaris L
Azot
Kükürt
Verim
Şeker Oranı
Nitrogen
Sulphur
Yield
Sugar Content
Bu çalışma, farklı azot ve kükürt dozlarının şeker pancarının verimi ve şeker oranı
üzerine etkilerini belirlemek amacıyla 2017 yılında Eskişehir’in Alpu ilçesinde
yürütülmüştür. Araştırmada azot dozları kontrol, 5, 10 ve 15 kg/da ve kükürt dozları 0, 25,
50 ve 75 kg/da olacak şekilde kullanılmıştır. Deneme, Tesadüf Bloklarında Bölünmüş
Parseller deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak kurulmuştur. Araştırmada kök çapı,
kök boyu, kök ağırlığı, pancar verimi, şeker oranı ve şeker verimi ile toprak
reaksiyonundaki (pH) değişimler incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, kök boyu ve
şeker verimi kükürt dozlarından, kök ağırlığı ve pancar verimi ise azot dozlarından önemli
şekilde etkilenmiştir. Artan azot dozları kök ağırlığını 1,32 kg’dan 1,59 kg’a, pancar
verimini ise 8,61 ton/da’dan 10,04 ton/da’a yükseltmiştir. Azot ve kükürt dozlarının kök
çapı ve şeker oranı üzerine etkisinin önemli olmadığı belirlenmiştir. En yüksek pancar
verimi (11,17 ton/da) ve şeker verimi (147,5 kg/da) 15 kg N/da + 75 kg S/da
uygulamasından elde edilmiştir. Toprak pH’sı 50 ve 75 kg S/da dozlarında azalmasına
rağmen, bu azalış önemli bulunmamıştır. Sonuç olarak, şeker pancarında 15 kg/da azot
dozunun önerilebileceği, kükürt uygulamalarının ise şeker pancarı verimi ve toprak pH’sı
üzerine etkilerinin sınırlı düzeyde olduğu söylenebilir
This study was conducted to determine the effect of different doses of nitrogen and
sulphur on beet yield and sugar content of sugar beet in the Alpu district of Eskişehir
conditions in 2017. Nitrogen doses were used as control, 5, 10 and 15 kg/da and sulphur
doses at 0, 25, 50 and 75 kg/da. The experiment was designed in a split plots of
randomized complete blocks with four replicates. Root diameter, root length, root weight,
root yield, sugar content, sugar yield and changes in soil reaction (pH) were investigated.
The results of the research showed that root weight and sugar yield were significantly
affected by sulphur doses and nitrogen doses considerably influenced the root weight and
root yield of sugar beet. Increasing nitrogen doses improved the root weight from 1,32 kg
to 1,59 kg and the root yield from 8,61t/da to 10,04 t/ha. No significant effects of nitrogen
and sulphur doses on root diameter and sugar content were determined. The highest root
yield (11,17 ton/da) and sugar yield (147,5 kg/da) were obtained from the application of 15
kg N/da + 75 kg S/da. Decreasing in soil pH at the doses of 50 and 75 kg S/da was found
insignificant. It was concluded that the nitrogen dose of 15 kg/da should be recommended
for high root yield in sugar beet while the limited effects of sulphur on root yield and soil
pH were observed
2022-01-12
2022-01-12
2018
2018
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2248
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2262
2022-01-14T01:00:24Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Ön bitki olarak ekilen bazı baklagil yem bitkileri ve farklı azot dozlarının silajlık mısırın verim ve verim unsurlarına etkisi
Kalkan, Fatma
Avcı, Süleyman
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Ön Bitki
Silaj Mısır
Azot Dozları
Verim Unsurları
Pre-plant
Silage Maize
Nitrogen Doses
Yield Components
Bu çalışma; Eskişehir ekolojik koşullarında, ön bitki olarak ekilen bazı baklagil yem
bitkileri ve farklı azot dozlarının kendinden sonra yetiştirilen silajlık mısırın verim ve verim
unsurlarına etkisini belirlemek amacıyla 2016-2017 vejetasyon döneminde yürütülmüştür.
Araştırmada; ön bitki olarak yetiştirilen baklagil yem bitkilerinin bazı tarımsal özellikleri
(bitki boyu, yaş ot verimi ve kuru ot oranı) yanında, mısırda bitki boyu, sap çapı, bitkide
sap+yaprak oranı, bitkide koçan oranı, bitkide kuru madde oranı, hasıl verimi, spad değeri
ve gövdede ham protein oranı özellikleri incelenmiştir.
Araştırma sonucunda, ön bitki olarak kullanılan baklagil yem bitkilerinden yem
bezelyesi bitki boyu (130.5 cm), yaş ot (4558 kg/da) ve kuru ot oranı (% 20.09) bakımından
en yüksek değerleri göstermiştir. Mısırda incelenen tüm özellikler bakımından ön bitki
uygulamaları arasında istatiksel açıdan önemli farklar meydana gelmiştir. Bunun yanı sıra,
bitkide sap+yaprak oranı, bitkide koçan oranı, hasıl verimi, spad değeri ve gövdede ham
protein oranı özellikleri için ise farklı azot dozlarının etkileri önemli bulunmuştur. Mısırda
en yüksek hasıl verimi (13205 kg/da) koca fiğ parsellerinde kaydedilirken, bu değeri 11228
kg/da ile yem bezelyesi parselleri takip etmiştir. Artan azot dozları hasıl veriminde bir artış
sağlamakla birlikte 15 ile 20 kg/da dozları arasında istatistiki olarak fark oluşmamıştır.
Yüksek hasıl verimine sahip uygulamalarda (koca fiğ ve yem bezelyesi) ve artan azot
dozlarında yüksek spad değerleri ölçülmüştür. Mısır gövdesinde ham protein oranı açısından
en yüksek değerler (% 3.30 ve 3.66) koca fiğ parsellerine uygulanan 15 ve 20 kg/da azot
dozlarından elde edilmiştir. Eskişehir koşullarında yapılan bu çalışmada silajlık mısır için
en uygun ön bitkinin koca fiğ olduğu ve üst gübre olarak da 15 kg/da azot kullanılmasının
yeterli olduğu sonucuna varılmıştır
This study was carried out during 2016-2017 vegetation period in order to determine
the effect of some leguminous forage crops which were planted as pre-plant and different
nitrogen doses on the yield and yield components of the subsequent silage maize in Eskişehir
ecological conditions. In the study; in addition to some agricultural characteristics of legume
forage crops (plant height, fresh weight and hay rate), plant height, stem diameter, stem +
leaf ratio, ear ratio, dry matter ratio in plant, green yield, spad value and crude protein ratio
in stem in maize were examined.
As a result, the fodder pea used as pre-plant showed the highest values in terms of
plant height (130.5 cm), fresh weight (4558 kg / da) and hay rate (20.09%). There were
statistically significant differences in all examined properties of maize in terms of pre-plant
applications. Besides, the effect of different nitrogen doses on the stem + leaf ratio, the ear
ratio, green yield, spad value and crude protein content in stem were found to be significant.
The highest green yield (13205 kg / da) of silage maize was recorded in the narbon vetch
plot, followed by 11228 kg / da of fodder pea plot. Increased nitrogen doses provided an
increase in yield efficiency, but no statistically significant difference between 15 and 20 kg
/ da nitrogen doses. High spad values were mesaured in high green yield applications (narbon
vetch and fodder pea) and increased nitrogen doses. The highest crude protein contents
(3.30% and 3.66%) in maize stems were obtained from 15 and 20 kg / da nitrogen doses. It
was concluded that the most suitable pre-plant for the silage maize was narbon vetch and 15
kg/da of nitrogen was sufficient as the top fertilizer in Eskişehir condition
2022-01-13
2022-01-13
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2262
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2305
2022-01-15T01:00:23Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Çörek otu (nigella sativa L.) bitkisinin verim ve kalitesine azot ve potasyum uygulamalarının etkisi
Sağlam, Tuğçe
Gülmezoğlu, Nurdilek
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Çörek Otu
Nigella Sativa L.
Protein
Sabit Yağ
Verim
Black Cumin
Fixed Oil
Nigella Sativa L.
Protein
Yield
This study was conducted to investigate the effects of different nitrogen (N) (0, 30,
60 and 90 kg ha-1
) and potassium (K) (0 and 50 kg K ha-1
) doses applied to a local black
cumin (Nigella sativa L.) population (Dereyalak village, İnönü, Eskişehir) on yield and
quality features under Eskişehir ecological conditions in 2011 and 2012.
In this study, plant height, total number of capsule, thousand seed weight, seed yield,
fixed oil content, N and K concentration of black cumin seeds were examined. The
precipitation was sufficient during the vegetative period (in April, May and June) in the first
year whereas it was insufficient in the second year therefore, some variations of plant
development were observed. The highest seed yield was obtained from 60 kg N ha-1 with 50
kg K ha-1
application (1245.09 kg ha-1
) in the first year and in the combination of years
(1097.26 kg ha-1
). In contrast, the highest seed yield was achieved from 90 kg N ha-1 with
50 kg K ha-1
application (991.44 kg ha-1
) in the second year. While fixed oil concentration
of seeds was increased by applying K, it was decreased by N application. As a result, it was
determined that application of 50 kg K ha-1 with 60 kg N ha-1
increased the seed yield of
black cumin, although sufficient K was available in the soil
Bu çalışma, Eskişehir ekolojik koşullarında bir yerel çörek otu (Dereyalak Köyü İnönü, Eskişehir) populasyonuna uygulanan azot (N) dozlarının (0, 3, 6 ve 9 kg N da-1 ) ve potasyum (K) dozlarının (0 ve 5 kg K da-1 ) verim ve kalite özellikleri üzerine etkilerini incelemek için 2011 ve 2012 yıllarında yürütülmüştür. Araştırmada bitkilerin boy, toplam kapsül sayısı, bin tohum ağırlığı, tohum verimi, sabit yağ içeriği ve tohumun N ve K konsantrasyonları incelenmiştir. Belirlenen sonuçlara göre bitkilerin vejetatif dönemine rastlayan Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında ilk yıl yeterli yağış düşmüş ancak ikinci yıl çok az yağış nedeniyle yıllar arasında bitkilerin gelişimleri açısından arasında farklar belirlenmiştir. Tohum verimi ilk yıl (124.51 kg da-1 ) ve iki yılın birleşiminde (109.73 kg da-1 ) 6 kg N da-1 ile beraber 5 kg K da-1 uygulamasında, ancak ikinci yıl (99.14 kg da-1 ) 9 kg N da-1 ile beraber 5 kg K da-1 uygulamasında en yüksek belirlenmiştir. Tohumların sabit yağ içeriğini K uygulamaları arttırırken N uygulamaları ise düşürmüştür. Bu araştırmada, 6 kg N da-1 uygulaması ile beraber toprakta yeterli miktarda alınabilir K’un yanı sıra 5 kg K da-1 uygulamanın çörek otunun tohum verimini artırdığı sonucuna varılmıştır
2022-01-14
2022-01-14
2018
2018
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2305
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2334
2022-01-20T01:00:21Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı soya fasulyesi (Glycine max. L.) çeşitlerinin Eskişehir ekolojik koşullarında bazı verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi
Karabulut, Anıl
Olgun, Murat
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Soya (Glycine max L.)
Çeşit
Verim
Verim Unsurları
Kalite
Soybean (Glycine max L.)
Cultivar
Yield Components
Quality
Bu araştırmada değişik kaynaklardan temin edilen soya çeşitlerinin Eskişehir
koşullarında adaptasyon yeteneklerinin belirlenmesi ve verim ve verim unsurları yönünden
değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Soya fasulyesi çeşitlerinde verim ve verim unsurlarının
belirlenmesi amacı ile yürütülen deneme Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat
Fakültesi araştırma ve deneme tarlasında 2017 yılında kurulmuştur. Araştırmada materyal
olarak, ATAEM-7, KA04-06-01, A3127, KA05-06-02, SOL-08-15, KA04-05-02, 503-03-
7, KA04-03-05, NOVA, KA04-07-04, SA-88, ARISOY ve 502-14-11 çeşitleri
kullanılmıştır. Araştırmada, bitki boyu, ilk bakla yüksekliği, bitkide bakla sayısı, baklada
tane sayısı, bitkide yan dal sayısı, bin tane ağırlığı, bitki başına tane verimi, bakla eni,
bakla boyu, hasat indeksi, dekara verim, protein oranı ve yağ oranı gibi özellikler
incelenmiştir.
Bu çalışma sonuçları ışığında, KA04-06-01, KA05-06-02 ve KA04-03-05 çeşitleri
gerek yüksek verim, gerek yüksek protein oranı ve yüksek yağ oranına sahip çeşitler olarak
belirlenmiştir. Soya fasulyesi yüksek verim, yüksek protein oranı ve yüksek yağ oranı
yönünden önemli bir bitki olup verim, protein oranı ve yağ oranı yönünden yüksek yeni
soya fasulyesi çeşitlerinin kullanılmasıyla ülkemizde önemli bir sorun olan yağ açığının
kapatılmasında önemli rol oynayacaktır
In this study, it was aimed to determine adaptation capabilities of soybean varieties
obtained from different sources and to specify genotypic performances of them in terms of
yield and yield components. The experiment, aiming to determine differences between
soybean genotypes for yield and yield components, was carried out in the experimental
area of Faculty of Agriculture, University of Eskişehir Osmangazi in 2017 growing season.
Soybean genotypes, ATAEM-7, KA04-06-01, A3127, KA05-06-02, SOL-08-15, KA04-
05-02, 503-03-7, KA04-03-05, NOVA, KA04-07-04, SA-88, ARISOY and 502-14-11,
were used as a plant material in the research. Plant characters, plant height, the first pod
height, pod number per plant, auxiliary branch number, thousand seed weight, seed yield
per plant, pod width and height, harvest index, seed yield, protein content and oil content
were examined.
Results revealed that, KA04-06-01, KA05-06-02 and KA04-03-05 varieties were
determined as genotypes with high yield, high protein ratio and high oil content. Soybean
is an important plant in terms of high yield, high protein content and high oil content.
Using novel and promising soybean varieties could create opportunity to closure the oil
deficit, which is an important problem in Turkey
2022-01-18
2022-01-18
2018
2018
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2334
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2415
2022-01-22T01:00:25Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı abiyotik stres koşullarında çörek otu genotiplerinin çimlenme ve çıkış performanslarının incelenmesi
Yurgiden, Büşra
Kaya, Mehmet Demir
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Nigella Sativa L.
Genotip
Tuzluluk
Kuraklık
Düşük Sıcaklık
Genotype
Salinity
Drought
Low Temperature
Bu çalışmada, farklı abiyotik stres koşullarında bazı çörek otu (Nigella sativa L.)
genotiplerinin (Çameli, Pop.1, Pop.2, Pop.3, Pop.4, Pop.5, Pop.6, Pop.7 ve Pop.8)
çimlenme, çıkış ve fide gelişim performanslarını belirlemek amaçlanmıştır. Çalışma
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Tohum Bilimi
ve Teknolojisi laboratuvarında yürütülmüştür. Araştırmada farklı tuz stresleri (0, 5, 10, 15
ve 20 dS/m) sodyum klorür (NaCl) ve kuraklık stresleri (-2, -4 ve -6 bar) polietilen glikol
(PEG-6000) kullanılarak oluşturulmuştur. Ayrıca, çörek otu genotiplerinin düşük sıcaklık
streslerine (10, 15 ve 18°C) tepkileri de incelenmiştir. Araştırmada çimlenme yüzdesi,
ortalama çimlenme süresi, çimlenme indeksi, çimlenme stres tolerans indeksi, fide boyu,
fide yaş ağırlığı, fide kuru ağırlığı, çıkış yüzdesi, ortalama çıkış süresi ve çıkış indeksi
incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, çörek otu genotiplerinin çimlenme yüzdesi ve
fide gelişimi artan tuz dozlarıyla azalmıştır. Tuz stresinde en yüksek çimlenme ve fide
gelişimi Çameli çeşidinden elde edilmiştir. En yüksek çıkış yüzdesi Pop.6’da belirlenirken,
fide gelişimi tuz stresinden en az etkilenen genotip Pop.8 olmuştur. Kuraklık stresinde,
Çameli çeşidinden en yüksek çimlenme yüzdesi, çimlenme stres tolerans indeksi ve en
düşük çimlenme süresi elde edilmiştir. Pop.5 ve Pop.6’nın fide gelişimi artan kuraklık
streslerinden daha az etkilenmiştir. Düşük sıcaklıklarda ise Pop.5 ve Pop.6’nın çimlenme
özellikleri, Pop.8 ve Pop.5’nin fide gelişim özellikleri bakımından daha yüksek performans
gösterdiği belirlenmiştir. Sonuç olarak, çimlenme ve erken fide gelişim dönemlerinde
çörek otu genotiplerinin abiyotik streslere farklı tepkiler verdiği belirlenmiş, tuz stresine
Pop.8 ve Pop.5, kuraklık stresine Pop.5 ve Pop.6 toleranslı bulunurken, düşük sıcaklığa
Pop.7 ve Pop.1 daha toleranslı olduğu söylenebilir
This research aimed to determine the performance of germination, emergence and
early seedling development of some black cumin (Nigella sativa L.) genotypes (Çameli,
Pop.1, Pop.2, Pop.3, Pop.4, Pop.5, Pop.6, Pop.7 and Pop.8) under different abiotic stress
conditions. The study was conducted at the Seed Science and Technology Laboratory of
Department of Field Crops, Faculty of Agriculture, Eskişehir Osmangazi University.
Different salinity levels (0, 5, 10, 15 and 20 dS/m) and drought stresses (-2, -4 and -6 bar)
were constituted by using sodium chloride (NaCl) and polyethylene glycol (PEG-6000),
respectively. In addition, the response of black cumin genotypes to low temperature
stresses (10, 15 and 18°C) were determined. Germination percentage, mean germination
time, germination index, germination stress tolerance index, seedling length, seedling fresh
and dry weight, emergence percentage, mean emergence time and emergence index were
investigated. The results showed that germination percentage and seedling growth of black
cumin genotypes decreased with increasing salt doses. The highest germination and
seedling growth were obtained from Çameli. Pop.8 was the least affected genotype by
salinity during seedling growth while the greatest emergence percentage was observed in
Pop.6. In drought stress, the highest germination percentage, germination stress tolerance
index and the lowest germination time were obtained from cv. Çameli. The seedling
development of Pop.5 and Pop.6 was less influenced by increasing drought stresses.
Higher germination characteristics of Pop.5 and Pop.6, and greater seedling growth
properties of Pop.8 and Pop.5 were determined in low temperatures. It was concluded that
black cumin genotypes showed different responses to each abiotic stress, Pop.8 and Pop.5
under salt stress, Pop.5 and Pop.6 in drought stress were found to be tolerant, whereas
Pop.7 and Pop.1 gave the highest tolerance to low temperatures during germination and
early seedling development
2022-01-21
2022-01-21
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2415
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2542
2022-02-09T01:00:23Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Orta Anadolu koşullarında yetiştirilen yumuşak ekmeklik buğdayların bisküvilik kalitesinin belirlenmesi
Türkölmez, Serap
Budak Başçiftçi, Zekiye
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Bisküvilik Buğdağ
Kalite
Glutopeak
Glutopeak
Mixograph
Farinograph
Bu çalışma 5 standart olmak üzere 15 yumuşak buğday genotipi ile 2016-2017 yılı
yetiştirme sezonunda sulu koşullarda, Geçitkuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü ve Bahri
Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü olmak üzere iki farklı lokasyonda tesadüf
blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Yumuşak buğday
genotiplerinin sulu koşullarda, kimyasal özellikleri ve genotiplerden elde edilen hamur
reolojik özellikleri incelenmiştir. Yürütülen çalışmada, hektolitre ağırlığı 74,72 - 83,25 kg/hl
arasında, bintane tane ağırlığı 29,93 - 36,66 g arasında, (SKCS) tane sertlik değeri 15,91-
29,92 SI arasında, un randımanı 55,19 - 61,92 % arasında, protein oranı 13,87 - 14,85 %
arasında, zeleny sedimantasyon değeri 20,17 - 41,92 ml arasında, yaş gluten miktarı 31,13 -
34,27 % arasında, solvent tutma kabiliyeti laktik asit 80,80 - 119,35 % arasında, gluten
maksimum değerinin elde edilmesi için geçen süre (PMT) değeri, 37,08 - 176,08 sn arasında,
gluten maksimum direnç (BEM) değeri, 27,75 - 36,92 GUP arasında, gluten maksimum
dirençten 15 sn önceki direnç (AM) değeri, 12,53 - 28,17 GUP arasında, gluten maksimum
dirençten 15 sn sonraki direnç (PM) değeri, 21,00 - 29,42 GUP arasında, glutopik
agregasyon enerjisi (AGG. EN) değeri, 702,81 - 987,45 GUP arasında, farinograf su
absorbsiyonu 55,05 - 57,53 % arasında, farinograf gelişme süresi 1,32 - 4,72 dk arasında,
farinograf stabilite değerleri 1,70 dk ile 15,07 dk arasında, farinograf 10. dk yumuşama
değeri 100,50 - 319,17 BU arasında, miksograf gelişme süresi 1,23 - 3,52 dk arasında,
miksograf pik yüksekliği 56,15 - 67,35 % arasında, miksograf yumuşama değeri 12,06 -
21,71 % arasında, miksograf pik genişliği 2,27 - 4,24 % arasında, miksograf toplam alan
268,22 - 354,23 Nm arasında, değişim göstermiştir. Sonuç olarak incelenen özellikler
bakımından genotipler standart çeşitler ile karşılaştırıldığında birçok özellik bakımından
standart çeşitlerden üstün performans göstermiş ve ıslah materyali olarak bir üst kademeye
önerilmiştir
This study has been described in 3 replications according to a randomized block
trial pattern in two different locations, namely the wet, Passage Agricultural Research
Institute and the Bahri Dağdaş International Agricultural Research Institute, during the
growing season of 2016-2017 with 15 soft wheat genotypes including 5 standards. The
aqueous state, chemical properties and rheological properties of the dough obtained from the
genotypes of soft wheat genotypes were investigated. In the market where it is carried out,
it is between 74.72 - 83.25 kg / hl for hectoliters, 29.93 - 36.66 g for thousand grains, (SKCS)
grain hardness value between 15.91-29.92, flour yield 55, Between 19 - 61.92%, protein
content 13.87 - 14.85%, zeleny sedimentation value between 20.17 - 41.92 ml, wet gluten
amount between 31.13 - 34.27%, solvent retention ability lactic acid between 80.80 -
119.35%, time to obtain the gluten maximum value (PMT) value, between 37.08 - 176.08
sec, gluten resistance (BEM) value between 27.75 - 36.92 GUP , gluten resistance 15 seconds
before resistance (AM) value, between 12.53 - 28.17 GUP, gluten resistance 15 seconds after
resistance (PM) value, between 21.00 - 29.42 GUP, glutopic aggregation energy (AGG EN)
value, between 702.81 - 987.45 GUP, farinograph water absorption between 55.05 - 57.53%,
farinograph development time between 1.32 - 4.72 min, farinograph stability types between
1.70 min and 15. Softening of farino graf 10 min between, 07 min value between 100.50 -
319.17 BU, mixograph development time between 1.23 - 3.52 min, mixograph peak
equivalent between 56.15 - 67.35%, mixograph softening value between 12.06 - 21.71%,
mixograph peak width between 2.27 - 4.24%, mixograph total area between 268.22 - 354.23
Nm, range of variation. In terms of many traits, genotypes performed better than standard
varieties in terms of standard diversity, and were recommended to the next level as breeding
material
2022-02-08
2022-02-08
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2542
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2588
2022-02-10T01:00:34Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Macar fiği (vicia pannonica crantz.) çeşitlerinin genotip-çevre ilişkilerinin belirlenmesi
Koç, Yunus Emre
Koç, Ali
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Macar Fiği
Genotip X Çevre
Yeşil Ot Verimi
Kuru Ot Verimi
Tohum Verimi
ISSR Analizi
Hungarian Vetch
Genotype X Environment
Fresh Forage Yield
Dried Herbage Yield
Seed Yield
Bu çalışma, Ülkemizdeki 6 Macar fiği çeşidinin (Kansur, Altınova-2002, Dağlı,
Tarm Beyazı 98, Budak, Anadolu Pembesi-2002) ot ve tohum verimini belirlemek amacıyla
2017-2018 yılları arasında Konya’nın Altınova ve Gözlü bölgelerinde yürütülmüştür.
Çalışmada genotip x çevre etkileşimi üzerinde durulmuştur. Deneme her iki bölgede de
güzlük olarak şansa bağlı tam bloklar deneme desenine göre dört tekrarlamalı olarak
yürütülmüştür.
Araştırmada ot verimi yönünden %50 çiçeklenme gün sayısı, doğal bitki boyu, ana
sap uzunluğu, yaş ot verimi, kuru ot verimi üzerinde durulurken, tohum verimi açısından
fizyolojik olum süresi, biyolojik verim, tohum verimi, hasat indeksi, kes verimi ve bin tane
ağırlığı üzerinde durulmuştur. Ayrıca çeşitlerin akrabalık derecesini ortaya koymak için
ISSR analizi yapılmıştır.
Elde edilen sonuçlara göre; ortalama çiçeklenme gün sayısı 170,5 gün, doğal bitki
boyu 47,60 cm, ana sap uzunluğu 58,08 cm, yaş ot verimi 1069,3 kg/da, kuru madde verimi
294,75 kg/da, fizyolojik olum süresi 215,3 gün, biyolojik verim 272,02 kg/da, tohum verimi
53,20 kg/da, hasat indeksi %19,58 kes verimi 218,77 kg/da, bin tane ağırlığı 29,87g, olarak
ölçülmüştür. ISSR analizleriyle ele alınan çeşitler arasında geniş bir varyasyonun
olmadığına dikkat çekilmiştir.
Sonuç olarak; Dağlı çeşidinin daha yüksek ot ve tohum verimi performansı
sergilediği ve çevreden daha az etkilendiği için yöreye uygun olduğu belirlenmiştir
This study was carried out to determine the forage and seed yield of 6 Hungarian
vetch varieties grown in Turkey (Kansur, Altınova-2002, Dağlı, Tarm Beyazı 98, Budak,
Anadolu Pembesi-2002) in Altınova and Gözlü regions of Konya in the years of 2017-2018.
In the study, genotype x environment interaction was also investigated. The experiment was
carried out in randomised complete block design with 4 replicates and seeded in autumn in
both regions
In the research, traits related to for herbage yield such as 50% flowering days, natural
plant height, main stalk length, fresh herbage yield, and dried herbage yield traits were
studied. On the other hand, traits related to seed yield such as physiological maturation
time, biological yield, seed yield, harvest index, straw yield and thousand seed weight were
also studied. Furthermore, ISSR analysis was conducted to reveal the degree of genetic
similarity of the varieties.
According to the results, the following outcomes were determined; mean number of
flowering days as 170,5 days, natural plant height as 47,60 cm, main stem length as 58,08
cm, fresh forage yield as 1069,3 kg/da, dry matter yield as 294,75 kg/da, physiological
maturation period as 215,3 days, biological yield as 272,02 kg/da, seed yield as 53,20 kg/da,
harvest index as 19,58%, straw yield as 218,77 kg/ a, thousand seed weight as 29,87g It was
also pointed out that there was no wide variation between the varieties analyzed with ISSR.
As a result; It has been determined that Dağlı variety is suitable for the regions
because it showed higher forage and seed yield performance and was less affected by the
environment
2022-02-09
2022-02-09
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2588
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2653
2022-02-16T01:00:25Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Tek yıllık çimde (lolium multiflorum l.) biçim ve azot uygulamalarının bazı bitkisel özelliklere ve tohum verimine etkisi
Yaman, Duygu
Avcı, Süleyman
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
İtalyan Çimi
Azot Dozları
Biçim
Tohum
Çimlenme
Italian Ryegrass
Nitrogen Doses
Germination
Bu araştırma, tek yıllık çimde (Lolium multiflorum L.) biçim şekli ve azot dozu
uygulamalarının tohum verim öğeleri ile çimlenme özellikleri üzerine etkisini belirlemek
amacıyla Eskişehir ekolojik koşullarında 2018 yılında yapılmıştır. Araştırma, tesadüf
bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre kurulmuş olup ana faktörü biçim
uygulamaları (biçilen ve biçilmeyen) ve alt faktörü ise azot dozları (0, 5, 10, 15, 20 ve 25
kg/da) oluşturmuştur. Tek yıllık çimde yapılan uygulamaların tohumluk üretimine ve
kalitesine etkisini belirlemek amacıyla bitki boyu, başak boyu, fertil kardeş sayısı, başakçık
sayısı, bin tane ağırlığı, tohum verimi, çimlenme yüzdesi, 2. gün çimlenme yüzdesi,
ortalama çimlenme süresi, fide boyu, fide yaş ve kuru ağırlığı özellikleri incelenmiştir.
Genel olarak, biçim uygulamasının tek yıllık çimde tohum üretimi ve kalitesine
etkisi önemsiz çıkmıştır. Azot uygulamalarında, fertil kardeş sayısı ve bin tane ağırlığı
bakımından 10-20 kg/da azot dozları arasında istatistiki olarak bir fark oluşmamıştır. En
yüksek tohum verimi (120 kg/da) 10 kg/da saf N uygulamasından elde edilmiş ve bu doz
sonrasında verim kayıpları oluşmuştur. Toplam çimlenme oranı azot dozlarına göre
değişmezken, 2. gün çimlenme oranı ve ortalama çimlenme süresi bakımından en yüksek
değerler biçilmeyen parsellere 20 kg/da N uygulaması sonucu elde edilmiştir.
Sonuç olarak, tek yıllık çimde tohumluk üretimi için ekilen alanlar erken ilkbaharda
biçilebilir veya otlatılabilir. Tohum üretimi için en uygun azot dozu 10 kg/da olarak
belirlenmiştir. Bununla birlikte, tohumun daha hızlı çimlenme ve çıkış yapması için bu
oran bir miktar arttırılabilir
This research was performed in Eskişehir ecological conditions in 2018 in order to
determine the effect of mowing and nitrogen applications on seed yield components and
germination characteristics of Italian ryegrass (Lolium multiflorum L.). The experiment
was established according to the split-plot design in the randomized complete block and
the main factor was the mowing applications ( Mown and unmown) and the sub-factor was
nitrogen doses (0, 5, 10, 15, 20 and 25 kg/da). In order to determine the effect of
applications on seed production and quality of Italian ryegrass, plant height, spike length,
number of fertile tillers, number of spikelets, thousand seed weight, seed yield,
germination percentage, 2nd-day germination percentage, mean germination time, seedling
length, seedling fresh and dry weight characteristics were examined.
In general, the effect of mowing application on seed production and quality of
Italian ryegrass was insignificant. There was no statistically significant difference between
nitrogen doses of 10-20 kg/da in terms of fertile tiller number and thousand seed weight in
nitrogen applications. The highest seed yield (120 kg/da) was obtained from 10 kg N da
application and yield losses were inevitable after this dose. While the total germination
percentage did not change according to nitrogen doses, the highest values of 2nd-day
germination percentage and mean germination time were obtained from unmowing plot by
applying nitrogen dose of 20 kg/da.
As a result, Italian ryegrass field planting for seed production can be mowed or
grazed in early spring. The best nitrogen dose for seed production in Italian ryegrass was
determined as 10 kg N da. However, this rate can be increased slightly for faster
germination and emergence of seed
2022-02-15
2022-02-15
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2653
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2648
2022-02-16T01:00:29Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı organik gübre ve azot dozlarının mentha piperita l. ve mentha spicata l. genotiplerinin tarımsal ve kalite özelliklerine etkisi
Can, Mustafa
Katar, Duran
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Mentha X Piperita L.
Mentha Spicata L.
Azot
Organik Gübre
Verim
Uçucu Yağ
Nitrogen
Organic Fertilizer
Yield
Essential Oil
Menthol
Carvone
Bu araştırmada, farklı organik gübre (Lifebac-Np, Bactoguard ve Humıca Power)
ve azot dozlarının (0, 5, 10, 15 ve 20 kg/da) Mentha x piperita ve Mentha spicata türlerinin
tarımsal ve kalite özellikleri üzerine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma tesadüf
bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak Uşak ilindeki
çiftçi tarlasında 2017-2019 yıllarında yürütülmüştür. Çalışmada bitki boyu, birim alan sap
sayısı, taze herba verimi, kuru herba verimi, taze yaprak oranı, taze yaprak verimi, kuru
yaprak verimi, kuru madde oranı, kuru madde verimi, uçucu yağ oranı, uçucu yağ verimi
ve uçucu yağ bileşenleri incelenmiştir. Araştırmada, farklı organik gübre ve azot dozlarının
incelenen parametrelerin tümü üzerine etkisi önemli bulunmuştur. Çalışmada yıl içindeki
iki biçimin birleştirilmesi ile elde edilen toplam verimler (2018 ve 2019 yılları ortalaması)
taze herbada 1312,75-4467,67 kg/da, kuru herbada 403,70-1303,92 kg/da, kuru yaprakta
230,01-555,80 kg/da ve uçucu yağda (yaprak) 4,77-11,91 l/da arasında değişmiştir. Uçucu
yağ oranları (yaprak) ise % 1,79-2,64 arasında belirlenmiştir. Her iki nane türünde en
yüksek toplam verimler ile en yüksek uçucu yağ oranları (yaprak) 20 kg/da azot dozundan
elde edilmiştir. Uçucu yağın ana bileşenleri Mentha x piperita’da menthol, menthon ve
1.8-cineole, Mentha spicata’da ise carvone, limonene ve 1.8-cineole olarak tespit
edilmiştir. En yüksek menthol oranı (% 44.86) Humıca Power uygulamasından, en yüksek
carvone oranı (% 59,90) ise 20 kg/da azot dozundan elde edilmiştir.
Sonuç olarak, çalışmadan elde edilen bulgular dikkate alındığında, nane tarımının
bölgede başarıyla yapılabileceği, Mentha x piperita’da en uygun azot dozunun 20 kg/da,
Mentha spicata’da ise 15 kg/da olduğu belirlenmiştir. Çünkü Mentha spicata’da kuru
yaprak ve uçucu yağ verimi (yaprak) dikkate alındığında, bu dozdan (15 kg/da) sonraki
artan azot dozları istatistiki olarak önemli düzeyde artışlara neden olmamıştır. Organik
gübre uygulamaları bakımından ise Mentha x piperita’da Lifebac-Np uygulamasından
daha iyi sonuçlar alındığı, Mentha spicata’da ise organik gübre uygulamalarının
istatistiksel olarak farklılığa neden olmadığı tespit edilmiştir
The aim of research was to determine the effect of different organic fertilizer
(Lifebac-Np, Bactoguard and Humica Power) and nitrogen doses (0, 5, 10, 15 and 20
kg/da) on agricultural and quality characteristics of Mentha x piperita and Mentha spicata
species. The study was conducted in a split plots design in randomized blocks with three
replications in the farmer field in the city of Uşak in 2017-2019. In the study, plant height,
number of stem per unit area, fresh herbage yield, dry herbage yield, fresh leaf content,
fresh leaf yield, dry leaf yield, dry matter content dry matter yield, essential oil content,
essential oil yield and essential oil components were examined. In the research, the effect
of different organic fertilizer and nitrogen doses on all parameters examined was found to
be significant. In the research, total yields obtained by the combination two harvests
(average of 2018 and 2019) ranged from 1312.75-4467.67 kg/da in fresh herbage, 403.70-
1303.92 kg/da in dry herbage, 230.01-555.80 kg/da in dry leaf and 4.77-11.91 l/da in
essential oil (leaf). Essential oil contents (leaf) were determined between 1,79-2,64%. The
highest total yields and the highest essential oil contents (leaf) in both mint species were
obtained from a nitrogen dose of 20 kg/da. The main components of essential oil were
identified as menthol, menthon and 1.8-cineole in Mentha x piperita, and carvone,
limonene and 1.8-cineole in Mentha spicata. The highest menthole content (44.86%) was
obtained from Humica Power application, while the highest carvone content (59.90%) was
obtained from 20 kg/da nitrogen dose. As a result, considering the findings obtained from
the study, it was determined that mint cultivation could be done successfully in the region
and the most suitable nitrogen dose was 20 kg/da and 15 kg/da in Mentha x piperita and
Mentha spicata, respectively. Because, considering the yield of dry leaf and essential oil
(leaf) in Mentha spicata, the increased nitrogen doses after this dose (15 kg/da) did not
cause statistically significant increases. In terms of organic fertilizer applications, it was
determined that better results were obtained from Lifebac-Np application in Mentha x
piperita and organic fertilizer applications did not cause statistical difference in Mentha
spicata
2022-02-15
2022-02-15
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2648
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2644
2022-02-16T01:00:26Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Nano-zone uygulamasının aspir kadmiyum fitoekstraksiyonuna etkisinin araştırılması
Yentür, Fatih Ahmet
Dağhan, Hatice
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Fitoekstraksiyon
Ağır Metal Kirliliği
Kadmiyum
Zno Nanopartikül
Phytoextraction
Heavy Metal Pollution
Pollution
Cadmium
Günümüzde, dünyadaki en büyük çevre kirliliği sorunlarından biri, ağır metallerle
kirlenmiş topraklardır. Fitoekstrasiyon yöntemi, ağır metallerle kirlenmiş toprakların
temizlenmesinde kullanılabilen en ucuz, çevre dostu yöntemlerden biridir. Bu yöntemin
etkinliğini arttırabilmek için son zamanlarda nano teknolojik materyallerden
yararlanılmaya başlanmıştır. Bu tez çalışmasında, çinko oksit nanopartikül (ZnO-NP)
uygulamasının aspir bitkisinin Cd fitoekstraksiyon potansiyeli üzerine etkilerinin
araştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla Hoagland besin çözeltisine artan dozlarda (0-5-10
mg/L) ZnO-NP ve (0-3-6 mg/L) Cd uygulanarak bitkiler 20 gün boyunca kontrollü
koşullarda (16/8 saat ışık/karanlık 20-25 C sıcaklık % 60 nem ve 10 klux ışık yoğunluğu)
yetiştirilmiştir. Hasat edilmeden önce yaprakların klorofil içerikleri ölçülmüş ve daha sonra
bitki örneklerinin kuru ağırlık ve bazı element konsantasyonları (Cd, Zn, N, P, K, Fe, Cu
ve Mn) belirlenmiştir. Kontrole göre yaprakların klorofil içeriği, bitki kuru ağırlığı ZnO NP uygulamaları ile olumlu etkilenmiştir. Ancak Cd uygulamaları bu parametrelerde
azalmaya neden olmuştur. Her iki uygulamanın (ZnO-NP ve Cd) klorofil içeriği ve yeşil
aksam kuru ağırlığı üzerine etkisi istatistiksel olarak % 1 düzeyinde önemli olarak
bulunmuştur. ZnO-NP uygulaması ile yeşil aksam ve kök Zn konsantrasyonları artmıştır.
Kadmiyum ve ZnO-NP uygulamaları, kontrol bitkisine göre bitkilerin yeşil aksam N, P, K,
Cu ve Mn konsantrasyonlarını azaltırken Fe konsantrasyonunu düşürmüştür. Sonuçlar,
artan ZnO-NP uygulama dozlarına bağlı olarak bitkinin Cd akümülasyonunu arttığını
ortaya koymuştur. Aspir bitkisi yeşil aksamında, Cd hiperakümülasyon değerinin
(100.µg/g) 5,2 ile 8,7 kat fazla Cd biriktirmiştir. Araştırma aspir bitkisinin Cd
fitoremediasyon potansiyelinin yüksek olduğunu göstermiştir
Nowadays, soils contaminated with heavy metals are one of the biggest
environmental pollution problems in the world. Phytoextraction method is one of the most
cheapest and environmental friendly remediation method that can be used to clean-up
heavy metal contaminated soils. In order to increase the effectiveness of this method, nano technological materials have recently been used. In this thesis, it is aimed to investigate the
effects of zinc oxide nanoparticle (ZnO-NP) application on Cd phytoextraction potential of
safflower plant. For this purpose, ZnO-NP and (0-3-6 mg/L) Cd are applied to the
Hoagland nutrient solution in increasing doses (0-5-10 mg/L) for 20 days under controlled
conditions (16/8 hours light/dark 20-25 C temperature 60 % humidity and 10 klux light
intensity). Before harvest, chlorophyll content of leaves was measured and then dry weight
and some element concentrations (Cd, Zn, N, P, K, Fe, Cu and Mn) of plant samples were
determined. According to the control, the chlorophyll content of the leaves, plant dry
weight were positively affected by ZnO-NP applications. However, Cd applications caused
a decrease in these parameters. The effect of both applications (ZnO-NP and Cd) on
chlorophyll content and green component dry weight was found to be statistically
significant at the level of 1 %. Green component and root Zn concentrations increased with
ZnO-NP application. The cadmium and ZnO-NP applications decreased the Fe
concentration while the green component of the plants decreased N, P, K, Cu and Mn
concentrations compared to the control plant. The results revealed that the Cd
accumulation of the plant increased due to increasing ZnO-NP application doses. Safflower
plant accumulated 5.2 to 8.7 times Cd of Cd hyperacumulation value (100 µg/g) in its
green parts. Research has shown that safflower plant has a high Cd phytoremediation
potential
2022-02-15
2022-02-15
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2644
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2624
2022-02-16T01:00:33Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Lotus maritimus l. türünün in vitro rejenerasyon kabiliyetinin belirlenmesi
Gökçe, Pelin
Avcı, Süleyman
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Kallus Oluşumu
Lotus
Rejenerasyon
Eksplant Tipi
NAA
Kinetin
Callus İnduction
Lotus
Explant Type
Bu tez çalışmasında, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Meşelik Kampüsü
içerisinde doğal yayılış gösteren Lotus maritimus L. türünün in vitro rejenerasyon
kabiliyeti araştırılmıştır. Bitkinin tohumları in vitro koşullarda yetiştirilmiş ve çalışmada
eksplant olarak sap, hipokotil, kotiledon, kök ve epikotil parçaları kullanılmıştır. Besi yeri
olarak MS ortamı, oksin çeşidi olarak NAA ve bu oksinin 3 farklı konsantrasyonu (1, 2 ve
4 mg/l), sitokinin çeşidi olarak kontrol, 1 mg/l BAP ve 0.5 mg/l kinetin kombinasyonları
kullanılmıştır.
Araştırma sonuçlarına göre en yüksek kallus oluşum oranı gösteren eksplantlar sap
ve epikotil parçalarıdır. Ayrıca, oksin ve sitokinin kombinasyonu olarak 1 veya 2 mg/l NAA
+ 0.5 mg/l kinetin en yüksek kallus oluşumunu vermiştir. Rejenerasyon oranı bakımından
en yüksek değerler 3.56 ve 3.20 rejenerant/kallus ile 1 mg/l NAA içeren ortamlarda kültüre
alınan epikotil ve hipokotil parçalarından elde edilmiştir.
Elde edilen sürgünler 1 mg/l NAA içeren ½ MS ortamında kolaylıkla
köklendirilmiştir. Köklenen bu sürgünler büyük oranda dış ortama uyum göstermiş ve
hayatta kalmışlardır
In this study, the in vitro regeneration ability of Lotus maritimus L. species which
shows a natural distribution in the Meselik Campus of Eskişehir Osmangazi University
was investigated. The seeds of L. maritimus were sown in vitro condition and stem,
hypocotyl, cotyledon, root and epicotyl parts were cultured on MS medium containing
different combinations of NAA concentrations (1, 2 and 4 mg/l) and cytokinin types (0, 1
mg/l BAP and 0.5 mg/l kinetin).
According to the results of the research, the highest callus induction was obtained
from the stem and epicotyl explants at 1 or 2 mg/l NAA concentrations and 0.5 mg/l
kinetin as cytokinin types. The highest plant regeneration values (3.56 and 3.20
regenerate/callus) were derived from the epicotyl and hypocotyl parts which were cultured
on media containing 1 mg / l NAA.
The obtained shoots were easily rooted in ½ MS medium containing 1 mg / l NAA.
These rooted shoots have largely adapted to the external environment and survived
2022-02-15
2022-02-15
2019
2019
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2624
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2641
2022-02-16T01:00:59Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı yem bezelyesi çeşitlerinin farklı abiyotik stres faktörlerine karşı tepkilerinin belirlenmesi
Küçüközcü, Gülçin
Avcı, Süleyman
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Yem Bezelyesi
Tuzluluk
Kuraklık
Düşük Sıcaklık
Forage Pea
Salinity
Frought
Low Temperature
Bu çalışma, farklı abiyotik stres faktörleri altında bazı yem bezelyesi çeşitlerinin
(Töre, Taşkent, Özkaynak, Ulubatlı, Ürünlü ve Gölyazı) çimlenme ve erken fide gelişim
özelliklerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Çalışmalar, Eskişehir Osmangazi
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Deneme Alanı ve Tarla Bitkileri Bölümü Laboratuvarında
yürütülmüştür. Araştırmada, yem bezelyesi çeşitlerinin tarla koşullarında farklı ekim
zamanlarında (1 Ekim, 15 Ekim ve 1 Kasım) düşük sıcaklık şartlarına karşı gösterdiği
tepkiler belirlenmiştir. Ayrıca, bu çeşitlerin kontrollü koşullarda düşük sıcaklık (10, 15 ve
20 °C), tuz (0, 5, 10, 15 ve 20 dS/m) ve kuraklık (0, -2 ve -4 bar) streslerine karşı tepkileri
değerlendirilmiştir. Tarla koşullarında yapılan düşük sıcaklık çalışmalarında; sağ kalım
oranı, fide boyu, boğum sayısı, SPAD değeri, kuru madde oranı ve yaprak nispi su içeriği
gibi özellikler incelenmiştir. Kontrollü koşullarda laboratuvar ortamında yapılan
çalışmalarda ise çimlenme oranı, ortalama çimlenme süresi, fide uzunluğu, yaş ağırlık ve
kuru ağırlık gibi özellikler araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, erken ekim özellikle
Ulubatlı ve Gölyazı gibi beyaz çiçekli çeşitlerin sağkalım oranlarını diğerlerinden daha
fazla olumsuz etkilemiştir. Sağ kalım oranı, bitki boyu ve boğum sayısı ile negatif, SPAD
değeri ve yaprak nispi su içeriği ile pozitif korelasyon göstermiştir. Tarla ve laboratuvar
ortamlarında yapılan çalışmalar birlikte ele alındığında, bu bulgular Töre gibi mor çiçekli
çeşitlerin düşük sıcaklıkları beyaz çiçeklilerden daha iyi tolere ettiğini göstermektedir. Tuz
stresi çalışmalarında, genel olarak çimlenme oranı, süresi ve fide uzunluğu açısından Töre
çeşidi yüksek değerlere sahiptir. Gölyazı çeşidi yavaş çimlenmesi ve kısa fidelerine
rağmen çimlenme oranı bakımından yüksek grupta yer alması, yüksek yaş ve kuru ağırlığa
sahip olması nedeniyle tuzlu koşullarda ümit var bir çeşit olabilir. Kuraklık stresinde, tuz
stresinde olduğu gibi Töre çeşidi çimlenme oranı, süresi ve fide uzunluğu bakımından ön
plana çıkmıştır. Genel olarak, bu üç stres faktörü altında yem bezelyesi çeşitlerinin
çimlenme ve erken fide özellikleri açısından durumları değerlendirildiğinde; mor çiçekli
grup içerisinde yer alan Töre çeşidi üstün özellikler göstermiştir
This study was performed to determine the germination and early seedling growth
characteristics of some forage pea cultivars (Töre, Taşkent, Özkaynak, Ulubatlı, Ürünlü
and Gölyazı) under different abiotic stress factors. The studies were carried out in
Eskişehir Osmangazi University, Faculty of Agriculture, Experimental Area and
Laboratory of Department of Field Crops. In the research, the response of forage pea
cultivars to low temperature conditions at different sowing dates (1 October, 15 October
and 1 November) were determined in field conditions. In addition, the responses of these
cultivars to low temperature (10, 15 and 20°C), salt (0, 5, 10, 15 and 20 dS / m) and
drought (0, -2 and -4 bar) stresses were evaluated under controlled conditions. In low
temperature studies in field conditions; characteristics such as survival rate, seedling
length, number of nodes, SPAD value, dry matter rate and leaf relative water content were
investigated. In studies carried out under controlled conditions in a laboratory,
characteristics such as germination percentage, mean germination time, seedling length,
fresh and dry weights were examined. According to the results, early sowing affected
negatively the survival rates of white-flowered cultivars, especially Ulubatlı and Gölyazı,
more than others. Survival rate correlated negatively with seedling length and number of
nodes but correlated positively with SPAD value and leaf relative water content. Taken
together, such findings suggest that purple-flowered cultivars like Töre tolerate low
temperatures better than white-flowered ones. In salt stress, Töre had high values in terms
of germination, mean germination time and seedling length. Despite its slow germination
and short seedlings, Gölyazı can be a promising cultivar in salty conditions due to its high
germination percentage, fresh and dry weights. Drought stress resulted in similar to salt
stress and Töre indicated high values in terms of germination percentage, mean
germination time and seedling length. In general, Töre within purple-flowered cultivars
showed superior characteristics at germination and early seedling stages under these three
stress factors
2022-02-15
2022-02-15
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2641
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2670
2022-02-19T01:00:48Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Şeker pancarında yabancı ot mücadele yöntemleri ve bitki sıklığının verim ve verim unsurlarına etkileri
Kulan, Engin Gökhan
Kaya, Mehmet Demir
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Beta Vulgaris L.
Bitki Sıklığı
Yabancı Ot
Verim
Kalite
Plant Density
Weed
Yield
Quality
Bu çalışma şeker pancarında yabancı ot mücadele yöntemleri ve bitki sıklığının
verim ve verim unsurlarına etkisini incelemek amacıyla 2015, 2016 ve 2017 yıllarında
Eskişehir koşullarında yürütülmüştür. Tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme
desenine göre 4 tekerrürlü olarak kurulan araştırmada, yabancı ot mücadele yöntemleri
YM0 = kontrol, YM1 = ekim öncesi herbisit uygulaması, YM2 = çıkış sonrası herbisit
uygulaması, YM3 = YM1 + YM2, YM4 = YM1 + el çapası ve YM5 = el çapası ile yabancı
otsuz parseller olmak üzere ana parsellere, bitki sıklıkları ise sıra aralıkları 30, 35, 40, 45
ve 50 cm’ye ayarlanarak alt parsellere yerleştirilmiştir. Araştırmada yaprak ağırlığı, kök
gövde ağırlığı, kök gövde çapı, kök gövde uzunluğu, kök gövde verimi, polar şeker oranı,
ham şeker verimi, verim değişimi, yabancı ot yoğunluğu, yabancı ot rastlama sıklığı,
yabancı ot kontrol etkinliği, yabancı ot yaş ve kuru ağırlığı özellikleri incelenmiştir.
Araştırma sonuçları, incelenen özelliklerin yabancı ot mücadele yöntemleri ve bitki
sıklıklarına göre değiştiğini göstermiştir. Üç yılın ortalama değerlerine göre, yabancı ot
mücadele yöntemleri arasında en yüksek kök gövde verimi, şeker oranı ve şeker verimi
YM4 parsellerinden sırasıyla 11022 kg/da, %14,62 ve 1613 kg/da olarak belirlenmiştir.
Bitki sıklıkları arasında en yüksek kök gövde verimi (6282 kg/da) 35 cm’de belirlenirken,
en yüksek şeker oranı (%13,22) ve şeker verimi (953 kg/da) ise 30 cm’den elde edilmiştir.
Yabancı ot yoğunluğu, yabancı ot yaş ve kuru ağırlığı bakımından en düşük değerler YM4
ve YM3 parsellerinde ölçülmüştür. Yabancı otlarla mücadele edilmediğinde yıllara bağlı
olarak şeker pancarında %100’e varan oranlarda verim kaybının olduğu hesaplanmıştır.
Yabancı otlar arasında rastlama sıklığı bakımından ilk sırayı %85 ile kırmızı köklü
tilkikuyruğu (Amaranthus retroflexus L.) almıştır. En yoğun bulunan yabancı ot türünün
39,08 adet/m2
ile sirken (Chenopodium album L.) olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak,
yabancı ot mücadelesinin şeker pancarı verim ve kalitesine olumlu etkisinin olduğu, ekim
öncesi ilaçlama ve çapalama içeren YM4 kombinasyonunun diğer yöntemlere göre
üstünlük gösterdiği ve yüksek bitki sıklıklarının (30, 35 ve 40 cm) şeker pancarı
tarlalarındaki yabancı otları baskı altına almak amacıyla önerilebileceği söylenebilir
This study was carried out to investigate the effects of weed control methods and
plant densities on yield and yield components of sugar beet in 2015, 2016 and 2017 under
Eskişehir conditions. In the experiment designed by a split plot of randomized complete
block design with four replicates, weed control methods YM0 = control (no weed
management), YM1 = pre-sowing herbicide, YM2 = post emergence herbicide, YM3 = YM1
+ YM2, YM4 = YM1 + hand hoeing, and YM5 = weed free with hand hoeing were placed to
main plots, and plant densities arranged by row spacings of 30, 35, 40, 45 ve 50 cm were
placed to sub-plots. Leaf weight, root weight, root diameter, root length, root yield, polar
sugar rate, crude sugar yield, yield reduction, weed density, weed frequency, weed control
efficiency, weed fresh weight and weed dry weight were investigated. The results of the
research showed that weed control methods and plant densities severely affected the
investigated parameters. Average values of three years showed that the highest root yield,
sugar rate and sugar yield among weed control methods were determined from YM4 with
11022 kg/da, 14,62% and 1613 kg/da, respectively. The highest root yield (6282 kg/da)
was obtained from 35 cm, while the highest sugar rate (13,22%) and sugar yield (953
kg/da) were determined in the plant density of 30 cm. The lowest values for weed density,
weed fresh and dry weight were measured in YM4 and YM3 applications. It was calculated
that the yield loss of sugar beet depending on years reached up to 100% when weeds were
not controlled. Among the weed species, red-rooted foxtail (Amaranthus retroflexus L.)
was the most common weed with a frequency of 85%. The most intense weed was lamb’s
quarters (Chenopodium album L.) with 39,08 plant/m2
. It was concluded that weed control
has a positive effect on the yield and quality of sugar beet and YM4, a combination of pre sowing spraying and hand hoeing, showed the superiority to the other weed control
methods and higher plant densities (30, 35 and 40 cm) should be preferred to suppress
weeds in sugar beet fields
2022-02-18
2022-02-18
2019
2019
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2670
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2667
2022-02-19T01:00:53Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Keten (linum usitatissimum l.) bitkisinde farklı ekim zamanlarının verim ve verim unsurları üzerine etkisinin belirlenmesi
Menderes, Hayati Kağan
Katar, Duran
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Keten (Linum Usitatissimum L.)
Ekim Zamanı
Yağ Oranı
Yağ Asidi Kompozisyonu
Verim
Flax (Linum usitatissimum L.)
Sowing Time
Oil Acids Composition
Bu çalışmanın amacı, 2018 yılında Eskişehir ekolojik koşullarında 3 farklı ekim
zamanının (22 Mart, 29 Mart, 5 Nisan) 3 farklı keten çeşidi (Sarı-85, Royal ve Olin)
üzerindeki etkilerini belirlemektir. Çalışma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Ziraat
Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü deneme tarlasında yürütülmüştür. Deneme Tesadüf
Bloklarında Bölünmüş Parseller Deneme Desenine göre 2 faktörlü ve 3 tekerrürlü olarak
kurulmuştur. Denemede ana parsellere 3 farklı zamanda ekim ve alt parsellere ise 3 farklı
çeşit yerleştirilmiştir. Bu çalışmada; 3 farklı ekim zamanının 3 farklı keten çeşidinde bitki
boyu, ilk dallanma yüksekliği, bitki başına dal sayısı, kardeşlenme, bitki başına kapsüllü dal
sayısı, bitki başına tohum verimi, 1000 tohum ağırlığı, biyolojik verim, tohum verimi, yağ
oranı, yağ asitleri kompozisyonu ve yağ verimi üzerine etkileri araştırılmıştır.
Sonuç olarak Eskişehir ekolojik koşullarında yapılacak olan keten tarımı için en
uygun ekim zamanının 22 Mart ve en uygun çeşidin ise Sarı-85 olduğu belirlenmiştir
The aim of this study is to determine the effect of 3 different sowing times (22 March,
29 March, 5 April) on 3 different flax (Sarı-85, Royal and Olin) genotypes in Eskişehir
ecological conditions in 2018. The study was carried out in the experimental field of
University of Eskişehir Osmangazi, Faculty of Agriculture, Department of Field Crops. The
experiment was performed in Randomized Complete Block Design with 2 factors and 3
replications. In the experiment, 3 different sowing times were placed in the main plot and
three different kinds of flax genotypes were placed in the subplots. In this study; the effect
of 6 different sowing times on 3 different kinds of flax will be determined for plant height,
first branch height, number of branches per plant, tillering, capsule number per plant,
branches per plant, seed yield per plant, 1000 seed weight, biological yield, seed yield, oil
content, fatty acid composition, and oil yield.
As a result, the most suitable sowing time for the flax cultivation in Eskişehir
ecological conditions was determined as March 22 and the most suitable cultivar was Olin
2022-02-18
2022-02-18
2019
2019
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2667
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2664
2022-02-19T01:00:53Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir ovasında ekim zamanı ve bitki sıklığının yem bezelyesinin ot verimine etkisi
Sarıkaya, Meliha Feryal
Koç, Ali
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Bezelye (Pisum Sativum L.)
Çeşit, Ekim Zamanı
Bitki Sıklığı
Ot Verimi
Yem Kalitesi
Pea (Pisum Sativum L.)
Cultivar
Sowing Date
Plant Density
Eskişehir ekolojik koşullarında 2017-2018 yıllarında yürütülen bu araştırmada,
Taşkent ve Özkaynak bezelye çeşitlerinde farklı ekim zamanı (normal sonbahar, geç
sonbahar, erken ilkbahar) ve bitki sıklıklarının (80, 100, 120 tohum/m2
) ot verimi ve
kalitesi üzerine etkileri incelenmiştir. Deneme tesadüf blokları deneme desenine göre üç
tekrarlamalı olarak kurulmuştur. Çalışma Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat
Fakültesi araştırma arazisinde yürütülmüştür. Araştırmada bitki boyu, dal sayısı, yatma
durumu, yaş ot verimi, kuru madde verimi, ham protein, NDF ve ADF oranı incelenmiştir.
Elde edilen sonuçlara göre; çeşitler ve ekim sıklığı arasında incelenen özellikler
yönünden önemli bir farklılığın olmadığı, ekim zamanının ise önemli olduğu görülmüştür.
Bitki boyu 89,2-127,2 cm, dal sayısı 3,7-4,0 adet, yatma derecesi 1,5-4,6, yaş ot verimi
824,6-1888,7 kg/da, kuru madde verimi 130,9-373,4 kg/da, ham protein oranı %13,8-16,6,
NDF oranı %35,2-37,7, ADF oranı %20,3-25,3 arasında değişmiştir. Güzlük ekilen bitkiler
daha uzun boylu ve daha yatık gelişirken, yaş ot ve kuru madde verimleri daha yüksek,
ham protein oranları daha düşük, NDF ve ADF oranları daha yüksek olmuş, dal sayısı ise
herhangi bir uygulamadan etkilenmemiştir. Bu sonuçlara göre yörede yem bezelyesinin
güzlük olarak 80 tohum/m2
sıklığında ekilmesi önerilmiştir
The study was carried out in 2018 on the experimental fields of Eskişehir
Osmangazi University Agricultural Faculty and was aimed to determine the effects of
different sowing date (normal autumn, late autumn, early spring) and plant density (80,
100, 120 plant/m
2
) on hay yield and quality of some forage pea cultivars (Taşkent,
Özkaynak). The experiment was established in Randomized Complete Block Design with
three replications. Plant height, number of branch, lodging degree, fresh hay yield, dry
matter yield, crude protein ratio, neutral detergent fiber (NDF) ratio and acid detergent
fiber (ADF) ratio were investigated.
According to the results; there was no significant difference between cultivars and
plant density in terms of the characteristics examined, sowing date was found to be
important. Plant height changed between 89,2-127,2 cm, number of branch varied from 3,7
to 4,0, lodging degree changed between 1,5-4,6, fresh hay yield varied from 824,6 to
1888,7 kg/da, dry matter yield changed between 130,9-373,4 kg/da, crude protein ratio
changed between 13,8-16,6%, NDF and ADF ratio were determined between 35,2-37,7%,
20,3-25,3%, respectively. While autumn cultivated plants developed taller and more
flattened, fresh hay and dry matter yields were higher, crude protein ratios were lower,
NDF and ADF ratios were higher, number of branch was not affected by any application.
According to these results, it was suggested that forage peas should be planted at a rate of
80 seeds/ m
2
2022-02-18
2022-02-18
2019
2019
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/2664
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2808
2022-03-01T01:05:27Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı mısır çeşitlerinde verim ve kaşite özelliklerinin belirlenmesi
Koç, Büşra
Olgun, Murat
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Tanelik Mısır
Verim
Verim Unsurları
Zea Mays L.
Grain Corn
Quality
Yield Components
Bu araştırmada, Eskişehir bölgesinde yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan farklı at dişi
(Zea mays indentata Sturt.) mısır çeşitlerinin bazı verim öğeleri ve kalite özellikleri
belirlenerek en uygun tanelik mısır çeşidinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Denememiz 2018
yılında Eskişehir bölgesinde, tesadüf blokları deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak
yapılmıştır. Çalışmada kullanılan tohumlar KWS, DEKALB, PIONEER ticari
markalarından temin edilen 7 farklı tanelik mısır çeşidi (Kontigos, Kefrancos, DKC5741,
DKC6120, Kerbanis, P0573, PR32T83) kullanılmıştır. Mısır çeşitlerinin verim ve kalite
potansiyellerini belirlemek amacıyla dekara verim, bitki boyu, tane nemi, çiçeklenme gün
sayısı, koçan yüksekliği, hektolitre ağırlığı, tanede protein oranı, tanede nişasta oranı, toplam
yağ oranı ve ham kül oranı gibi özellikler incelenmiştir.
Çalışma sonucunda bitki boyu 288,30-313,30 cm, koçan yüksekliği 107,70-135,0
cm, çiçeklenme gün sayısı 61,33-69,67 gün, tane nemi 15,47-18,53, hektolitre 72,11-76,39
kg/hl, dekara verim 1146,66- 1382,00 kg/da, nişasta oranı %49,48-63,30, protein oranı 5,15-
6,92, toplam yağ oranı %2,45-3,59, ham kül oranı %0,74-1,19 arasında değişmiştir. En
yüksek verime sahip 1338 kg/da ile PR32T38 olmuştur
The purpose of this study was to determine the most suitable dent corn (Zea mays
indentata Sturt.) variety by determining some yield elements and quality characteristics of
different corn varieties that are widely grown in Eskişehir region. This study designed by a
randomized complete block design with three replicates, was carried out in the experimental
area of Eskişehir region in 2018 growing season. Seven different grain corn genotypes
(Kontigos, Kefrancos, DKC5741, DKC6120, Kerbanis, P0573, PR32T83) were used. In the
study, yield and quality potentials of corn varieties, yield per decare, plant height, grain
moisture, number of flowering days, cob height, hectoliter weight, protein ratio per grain,
starch ratio per grain, total oil ratio and crude ash ratio were examined.
As a conclusion, values range between plant height 288.30-313.30 cm, height of cob
107.70-135.00 cm, flowering day 61.33-69.67 days, humidity 15.47-18.53, hectolitre 72.11-
76.39 kg/hl, decare yield 1146.66- 1382.00 kg/da, starch ratio 49,48-63,30%, protein ratio
5.15-6.92, total fat ratio 2.45-3.59%, raw ash ratio 0.74-1.19% were found. The highest yield
variety was PR32T38 with 1382.00 kg/da
2022-02-28
2022-02-28
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2808
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/2809
2022-03-01T01:05:22Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Yakın dönemde Türkiye. İran ve Afganistan’da toplanan yerel buğdayların ve modern germplazmalarının agronomik performansları
Koç, Emrah
Olgun, Murat
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Buğday
Yerel Çeşitler
Tescilli Çeşitler
Verim Ve Verim Unsurları
Adaptasyon
Wheat
Landraces
Registered Varieties
Yield And Yield Components
Adaptation
Bu araştırma Türkiye, İran ve Afganistan orijinli yerel buğdaylar ile ekmeklik buğday
çeşitleri ve ileri kademe ıslah hatlarından oluşan toplam 25 genotipin 2018-2019 sezonundaki
agronomik performanslarının belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Deneme Konya kuru
koşullarında tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak yürütülmüş olup
çalışmada ortalama koleoptil uzunluğu 5,1 cm (3,3-7,4), başaklanma gün sayısı 139,8 gün
(134,5-143,5), bitki boyu 102,5 cm (87,8-115,8), üst boğum arası uzunluğu 29,7 cm (21-37,7),
metrekarede fertil başak sayısı 829,2 adet (582,5-1135), yatma zararı %56 (0-100), başakta tane
sayısı 23,8 adet (14,1-31,7), başakta tane ağırlığı 0,80 g (0,47-1,19), 1000 tane ağırlığı 32,6 g
(25,3-43,3) ve tane verimi 454,4 kg da-1
(331-658,8) olarak elde edilmiştir. Ortalamalar
üzerinden değerlendirilen KU dışında tüm özelliklerde genotipler arasındaki fark çok önemli
olarak (p<0,01) belirlenmiştir. Farklı orijinli yerel buğday gruplarının genel olarak modern
buğdaylara göre daha uzun koleoptil uzunluğuna ve bitki boyuna, daha düşük başakta tane
sayısına, başakta tane ağırlığına ve yatma zararına dayınıma, daha yüksek metrekarede fertil
başak sayısına ve bin tane ağırlığına sahip oldukları belirlenmiştir. Bunun yanında tane verimi
ile pozitif ilişkili bulunan başakta tane sayısı ve başakta tane ağırlığı bakımından modern
buğdayların yerel buğdaylardan daha yüksek değerlere sahip oldukları belirlenmiştir. Tane
verimi bakımından yerel buğday genotiplerinden hiçbirisi modern buğdaylardan daha iyi
performans gösterememiştir
The aim of study was determine agronomic performances of total 25 genotypes including
bread wheat varieties, breeding lines and landraces originated from Turkey, Iran and
Afghanistan. The study was carried out according to randomized block design with four
replications under rainfed conditions in crop growing season of 2018-2019 in Konya province.
The results, obtained from genotypes were; average coleoptile length - 5,1 cm (3,3-7,4), days to
heading – 139,8 days (134,5-143,5), plant height – 102,5 cm (87,8-115,8), internode length –
29,7 cm (21-37,7), fertile spike number per square meter – 829,2 pieces (582,5-1135), lodging
– 56% (0-100), grain number per spike – 23,8 pieces (14,1-31,7), grain weight per spike – 0,80
g (0,47-1,19), 1000 kernel weight – 32,6 g (25,3-43,3) and grain yield – 454,4 kg da-1
(331-
658,8). The differences between genotypes for all characteristics except coleoptile length were
found to be significant at the 1% level. Results revealed that landraces generally have longer
coleoptile length and plant height, lower grain number per spike, grain weight per spike and
lodging resistance, higher fertile spike number per square meter and thousand grain weight
compared to modern wheat. In addition, modern genotypes have higher values than landraces
in terms of grain number per spike and grain weight per spike, which are positively associated
with grain yield. In terms of grain yield, none of the landraces showed better performance than
modern genotypes
2022-02-28
2022-02-28
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/2809
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4145
2022-08-05T00:01:04Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı arpa (hordeum vulgare l.) çeşitlerinde verim, verim unsurlarının belirlenmesi üzerine bir araştırma
Çelik, Hakan Mehmet
Olgun, Murat
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Arpa
Yemlik
Maltlık
Verim Unsurları
(Hordeum vulgare L.)
Variety
Fodder
Yield Components
Bu çalışmada, yemlik ve maltlık özelliklerine sahip arpa çeşitlerinin Eskişehir
koşullarında adaptasyonu, verim, verim unsurları ve kaliteleri yönünden özelliklerinin
belirlenmesi amaçlanmıştır. Denemede, Eskişehir ve bölgede yetiştiriciliği yapılan Avcı 2002, Durusu, Akar, Yıldız, Bülbül-89, Tosunpaşa, Çetin-2000, Aydanhanım, Efes-98,
Tarm-92, Erciyes, Zeynelağa ve Burakbey olmak üzere 13 farklı çeşit kullanılmıştır. Bu
çeşitlere ait bitki boyu, başak uzunluğu, başak ağırlığı, başakta tane sayısı, başakta tane
ağırlığı, bin tane ağırlığı, hektolitre ağırlığı, NDF, ADF, nişasta oranı, protein oranı, β glukan
oranı ve tane verimi özellikleri incelenmiştir. Sonuç olarak, yüksek yemlik verimi ve
kalitesine sahip olan çeşitler, Çetin-2000 ve Avcı-2002 çeşitleri olarak belirlenmiştir. Bu
çeşitlerde verimin yüksek olması yanında nişasta oranı yüksek çıkmıştır ve yemlik olarak
tavsiye edilebilir. Diğer taraftan, maltlık olarak Aydanhanım, Burakbey ve Bülbül-89
çeşitleri verimleri ve maltlık kaliteleri yönünden tavsiye edilebilir
The purpose of this study was to determine the characteristics of barley genotypes
having fodder/malt characteristics in terms of adaptation, yield, yield components and
quality in Eskişehir climatic conditions. In the study, 13 different genotypes; Avcı-2002,
Durusu, Akar, Yıldız, Bülbül-89, Tosunpaşa, Çetin-2000, Aydanhanım, Efes-98, Tarm-92,
Erciyes, Zeynelağa and Burakbey were used. Moreover, plant characteristics; plant height,
spike length, spike weight, grain number per spike, grain weight per spike, thousand grain
weight, test weight, NDF, ADF, starch content, protein content, β glucan content and grain
yield were examined. Result showed that, Çetin-2000 and Avcı-2002 genotypes with high
yield and starch content were determined as suitable as fodder crops. Besides, Aydanhanım,
Burakbey and Bülbül-89 genotypes were found as suitable to malt industry. These genotypes
could be recommended for their efficiency and malt quality
2022-08-04
2022-08-04
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4145
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3621
2022-07-05T00:01:04Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bozdağ mera bitki örtüsünün durumu, elveişli yem üretimi ve kalitesinin mevsimsel değişiminin uzaktan algılama tekniği ile izlenmesi
İleri, Onur
Koç, Ali
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Mera
Botanik Kompozisyon
Elverişli Yem
Yem Kalitesi
Mevsimsel Değişim
Mera Sağlığı Ve Durumu
Uzaktan Algılama
Rangeland
Botanical Composition
Allowed Forage
Forage Quality
Seasonal Variation
Rangeland Health
And Condition
Remote Sensing
Sündiken Sıradağları’nın Bozdağ Yöresi’ne ait meralarda 2017 ve 2018 yıllarında
yürütülen bu çalışmada, bitki örtüsünün durumu, elverişli yem üretimi ve kalitesinin farklı
bakıya sahip alanlardaki mevsimsel değişimleri ve bu değişimlerin uzaktan algılama
teknikleriyle izlenebilirliği araştırılmıştır. İncelenen alanda buğdaygil oranı bakıya göre
değişmezken, baklagil oranı kuzey ve zirvede daha yüksek ve diğer familyaların oranı
güneyde daha yüksek olmuştur. Toprak kaplılığı güney bakıda daha düşük olsa da hiçbir
bakıda erozyon eşik sınırının altında kalmamıştır. Bakı fark etmeksizin tüm alanların sağlık
sınıfı bakımından “sağlıklı” ancak durum sınıfı bakımından “zayıf” sınıfta yer aldıkları
belirlenmiştir. Ortalama 64,72 kg/da olan elverişli yem miktarının mevsim başlangıcından
itibaren sıcaklıkların en üst seviyelere ulaştığı temmuz ayına kadar arttığı ve sonrasında
sonbahar yağışlarına kadar azalışa geçtiği belirlenirken özellikle kurak dönemde kritik
değerlere (40 kg/da) yakın seyrettiği görülmüştür. Güney bakıda daha yüksek olan ham
protein oranı, mevsim başlangıcında yaklaşık % 13,5 iken mevsim ilerledikçe azalış
göstermiştir. Bitkilerin NDF oranı dalgalı bir seyir izlerken ADF oranı mevsim sonuna kadar
artış eğilimi göstermiştir. Sindirilebilir kuru madde (SKM) oranı ise yaz ortasına kadar artış
gösterdikten sonra azalma eğilimine sahip olmuştur. Topoğrafyaya bağlı NDF ve SKM
oranları genel itibariyle güneyde daha düşük iken ADF oranı güneyde daha yüksek
bulunmuştur. İncelenen alanda otlatma olgunluğu 30 Nisan ve otlatma sonu 1 Kasım’a denk
gelmekte olup otlatma süresi ortalama 180 gün civarındadır. Uzaktan algılama çalışmaları
sonucunda 10 x 10m çözünürlükte ve ücretsiz Sentinel 2A görüntülerinden türetilen NDVI
değerleri ile elverişli yem miktarı ve NDF oranlarına ait mevsimsel değişimin tahmin
edilemeyeceği ancak elverişli yem miktarının temmuz – ağustos ve ekim dönemlerinde
(sırasıyla r2=0,722, r
2=0,407 ) tahmin yapılabileceği görülmüştür. Ham protein, ADF ve
SKM oranlarına ait mevsimsel değişimin ise önemli derecede tahmin edilebildiği sonucuna
ulaşılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre Sentinel 2A uydu görüntülerinden türetilen NDVI
verileri ile özellikle otlatma mevsiminin belirlenmesi ve yaz kuru döneminde elverişli yem
miktarının tahmin edilmesi yanında ham protein, ADF ve SKM oranlarındaki mevsimsel
değişimi belirlemenin mümkün olduğu ortaya konulmuştur
This study was conducted at the rangelands of the Bozdağ Region located on the
Sundiken Mountains during 2017 and 2018 years. Rangeland condition, seasonal change of
allowed forage production, and forage quality of the rangelands, which differs in aspect,
were examined and monitoring possibilities of these characteristics using remote sensing
methods were evaluated. The ratio of grasses did not differ in aspect but the ratio of legumes
was higher at the north aspect and summit and the ratio of other families was higher in the
south aspect. Canopy coverage rate was lower in the south aspect but the coverage was not
below the threshold values in any sites. All of the examined sites were “healthy” due to
health class but the range condition score was “poor” at all. The mean allowed forage yield
was 647,2 kg/ha. Allowed forage increased during the grazing season till July and decreased
after July until the rainy fall season begins but the progress was around the critical values
(400 kg/ha) especially during the dry season. Crude protein ratio was higher at the south
aspect and it was 13.5 % at the beginning of the grazing season but decreased with the
progressing season. NDF and DDM ratio of the vegetation increased until mid-summer and
showed a decreasing trend after mid-summer but the ADF ratio increased until the end of
the grazing season. Topographically, in the south aspect, the NDF and DDM ratios were
lower but the ADF ratio was higher. It was observed that the vegetation reached the grazing
maturity on 30th April and the grazing should be ceased on the 1st of November. The grazing
season of the examined area was about 180 days. It was determined that the seasonal
variations in allowed forage yield and NDF ratio were not predictable with the NDVI values
generated from the Sentinel 2A satellite imagery (free and 10m resolution) but the allowed
forage yield in July-August and October were strongly-moderately correlated (r2=0,722,
r
2=0,407 respectively) with the NDVI values. The seasonal variations of crude protein, ADF
and DDM ratio could be predicted with the Sentinel 2A NDVI. Results showed that the
grazing season, allowed forage yield at the dry-summer season and the seasonal variation of
crude protein, ADF, and DDM could be predicted using the NDVI values generated from
the Sentinel 2A satellite imagery
2022-07-04
2022-07-04
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/3621
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4182
2022-08-06T00:01:28Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı dönemlerde yapılan sulamanın yağlık keten (linum usitatissimum l.) çeşitlerinde verim, verim unsurları ve kalite özellikleri üzerine etkisinin belirlenmesi
Aydın, Doğan
Katar, Duran
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Yağlık Keten
Sulama Seviyesi
Tohum Verimi
Yağ Verimi
Yağ Asitleri Kompozisyonu
Linseed
Fatty Acid Composition
Stability
Drought Sensitivity İndex
Bu çalışmada, yöreye uygun çeşitlerin belirlenmesi kadar bitkinin ihtiyacı olan
sulama seviyesinin belirlenmesi ve aynı zamanda sulu ve susuz koşullarda bitkinin verim,
verim unsurları, kalite, stabilite ve kuraklık hassasiyet indeksi yönünden tepkisi
belirlenmiştir. Yağlık keten çeşitlerinde incelenen unsurlarda meydana gelen farklılıkların
çeşitler arasındaki mevcut genotipik performans farklılıklarından ve yıllar arasında meydana
gelen değişime bağlı olarak farklı sulama seviyelerine genotiplerin gösterdikleri farklı
tepkilerden kaynaklanmıştır.
Artan sulama seviyesine bağlı olarak, belirli bir noktaya kadar bitki boyu, ilk dal
yüksekliği, bitki başına dal sayısı, bitki başına kapsüllü dal sayısı, kapsül eni, kapsülde
tohum sayısı, bitki başına tohum verimi, 1000 tane ağırlığı, biyolojik verim, bitkide toplam
kapsül sayısı, tohum verimi, sap verimi, yağ oranı, protein oranı ve yağ verimi artarken;
kardeş sayısı ve hasat indeksi azalmış; kapsül boyunda ise kayda değer bir değişim
gözlemlenmemiştir. Optimum tohum verimi için S2.3 sulama seviyesi ve yağ verimi için de
S2.6 sulama seviyesinin en yüksek değerlerin elde edilmesinde önemli olduğu tespit
edilmiştir. Bunun yanı sıra, son yıllarda yeterli su teminindeki yaşanan zorluklar göz önünde
tutulduğunda, su sıkıntısının olduğu yerlerde iki dönemde yapılacak sulama (Ekimle birlikte
ve sapın nihai uzunluğunun %50-90'ı uzadığı dönemde), su sıkıntısının olmadığı durumda
ise iki dönemde verilen suya ilaveten kapsüllerin nihai iriliğinin %10’una ulaştığı dönemde
bir su daha verilmesi kaliteli ve yeterli ürün elde edilmesi için tavsiye edilebilir. Diğer
taraftan, Milas ve Clli 1412 çeşitlerinin tohum ve yağ verimi açısından yüksek performanslı,
stabil ve yağ kompozisyonu açısından zengin ve tavsiye edilebilir olduğu sonucuna
varılmıştır. Eğer kurak koşullarda yetiştiricilik yapılacak ise Dillman çeşidi hem kurağa
dayanım açısından hem de yüksek verimli olmasından dolayı tavsiye edilebilir
In this study, the determination of the optimum irrigation level required by the plant
as well as the determination of the appropriate genotypes for yield, yield components,
quality, stability and drought sensitivity index were determined. The differences in the
characters examined in the linseed genotypes stemmed from the existing genotypic
performance differences between the varieties and the different responses of the genotypes
to different irrigation levels depending on the variation occurred over the years.
Depending on the increasing irrigation level to a certain point, plant height, first
branch height, number of branches per plant, number of encapsulated branches per plant,
capsule width, number of seeds in the capsule, seed yield per plant, 1000 seed weight,
biological yield, total capsule number per plant, seed yield, stem yield, oil content, protein
content and oil yield increased. Besides, the number of tiller and harvest index decreased;
no significant change was observed in capsule length. It was determined that S2.3 irrigation
level for optimum seed yield and S2.6 irrigation level for oil yield are important in achieving
the highest values. In addition, if there is an insufficient water supply, two irrigation levels
(with sowing and stem is extended by 50-90%) is recommended. In places where there is no
water shortage, in addition to two irrigation level, one additional irrigation could be given in
the capsules sizes reaches 10% to obtain sufficient yield and quality. On the other hand, it is
concluded that Milas and Clli 1412 varieties are high performance, stable and rich in oil
composition and recommended in terms of seed and oil yield. If cultivation will be carried
out in arid conditions, Dillman variety can be recommended for both resistance to drought
and high efficiency
2022-08-05
2022-08-05
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/4182
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4193
2022-08-06T00:01:35Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Yabancı ot sıklığının silajlık mısır yetiştiriciliğine etkisi
Göydeli, Mehmet Samet
Erkovan, Halil İbrahim
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Silajlık Mısır
Yabancı Ot
Ekonomik Zarar Eşiği
Silage Corn
Weeds
Economical Loss Threshold
Yabancı otlar verim ve kaliteyi etkileyen önemli faktörlerin başında gelmektedir.
Kültür bitkisi ile rekabete girerek su, besin ve ışık alımını engellemektedir. Bunun sonucu
olarak verim ve kalitede kayıplar ortaya çıkmaktadır. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi
Ziraat Fakültesi deneme alanında 2019 yılında 3 tekerrürlü olarak yürütülen bu çalışmada
silajlık mısırın bitkisel özellikleri üzerine yabancı ot sıklığının (0, 2, 4, 6, 8, 10, 12 ve 14
adet yabancı ot/m2
) etkileri incelenmiştir. Çalışmada silajlık mısırın bitki boyu, günlük
büyüme hızı, bitki çapı, yaprak sayısı, yaprak oranı, sap oranı, koçan oranı, hasıl verim ve
kuru madde oranı incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre en yüksek bitki boyu yabancı
ot bulunmayan parsellerde ölçülmüştür. Ortalama günlük büyüme hızı 2,22 cm olurken,
2,91 cm/gün ile en yüksek günlük büyüme hızı yabancı ot bulunmayan parsellerde tespit
edilmiştir. Bitki çapı yabancı ot sıklığındaki artışa bağlı olarak azalmıştır. En yüksek bitki
çapı yabancı ot bulunmayan parsellerde 0,78 mm olarak belirlenmiştir. Ortalama yaprak
sayısı 10,47 adet olarak bulunmuştur. Yaprak oranı, sap oranı ve koçan oranı geniş bir
varyasyon göstermiş olup birbirini tamamlar niteliktedir. Yaprak oranındaki artış ile
birlikte sap oranı azaltırken, koçan oranı artmıştır. Yabancı ot sıklığının hasıl verimi
üzerine etkisi istatistiki olarak %1 seviyesinde önemli bulunmuştur. Yabancı ot
bulunmayan parsellerde yetiştirilen silajlık mısırın hasıl veriminin, yabancı ot bulunan
parsellerin yaklaşık iki katından yüksek olduğu belirlenmiştir. Ortalama 4,153 t/da olan
hasıl verimi, yabancı ot bulunmayan parsellerde 7,808t/da olarak kaydedilmiştir. En
yüksek kuru madde oranı m2
’de 2 yabancı ot bulunan parsellerde elde edilmiştir. Araştırma
sonuçlarına göre silajlık mısır yetiştiriciliğinde fide döneminde geç kalınmadan yabancı ot
mücadelesi yapılması ile yüksek verim elde edilebileceği ortaya konulmuştur
Weeds are one of the most important factors that affect yield and quality. They
prevent water, nutrient and light intake by competing with the crop plant and therefore
cause yield and quality losses. The study was carried out in the experimental field of
Eskişehir Osmangazi University, Faculty of Agriculture in 2019 using 3 replications to
examine the effects of weed frequency (0, 2, 4, 6, 8, 10, 12 and 14 weed/m2
) on the plant
characteristics of silage corn. In the research, plant height, daily growth rate, plant
diameter, number of leaves, leaf ratio, stalk ratio, cob ratio, yield and dry matter ratio of
silage maize was investigated. Plant height was measured as the longest in the control plots
(without weeds). Mean daily growth rate was 2,22 cm and it was determined as 2,91
cm/day in the control plots. Plant diameter decreased due to the increase in weed
frequency. The highest plant diameter was determined as 0,78 mm in the plots without
weeds. Mean number of leaves was found as 10,47. Leaf ratio, stalk ratio and cob ratio
showed a wide variation and complementary to each other. It was determined that the
increase in leaf ratio decreases the stalk ratio while contributing to the increase of the cob
ratio. The effect of weed frequency on yield was found statistically significant at 1 % level.
The yield of the plants grown inweed-free plotswas found to be approximately twice the
plants grown with weeds. The mean yield was 4,153 t/da but it was 7,808 t/da at weed- free
plots. The highest dry matter ratio was obtained from the plots with 2 weeds/m2
. According
to the results, it was revealed that the highest yield would be provided if the weed struggle
performed before the late seedling period in silage maize cultivation
2022-08-05
2022-08-05
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4193
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4237
2022-08-09T00:02:10Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir ekolojisinde ikinci ürün yem bezelyesi (pisum sativum spp. arvense) ve sudan otu (sorghum sudanense) karışımlarının verim ve rekabet ilişkisi
Karatay, Ayşe
Erkovan, Halil İbrahim
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Yem Bezelyesi (Pisum Sativum L.)
Sudan Otu (Sorghum Sudanense)
Ekim Sıklığı
Karışık Ekim
Forage Pea (Pisum sativum L.)
Sudangrass
Plant Density
Intercropping
Eskişehir koşullarında ikinci ürün yetiştirme döneminde yürütülen bu çalışmada,
yem bezelyesinin (Taşkent) farklı bitki sıklığı (80, 100 ve120 adet/m2
) ile sudan otunun
(Gözde80) farklı oranlarda (%25 ve %50) karışık ekimleri yapılmış ve aralarındaki ilişkiler
incelenmiştir.
Tesadüf Blokları Deneme Desenine göre üç tekrarlamalı kurulan çalışma, Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nin araştırma ve deneme arazisinde yürütülmüştür.
Çalışmada kompozisyonda baklagil oranı, bitki boyu, yaş ot verimi, kuru ot verimi, yaş kök
üretimi, kuru kök üretimi, karbon kazancı, toprak üstü ve toprak altı rekabet parametreleri
incelenmiştir.
Elde edilen sonuçlara göre; yem bezelyesinde farklı ekim sıklığı uygulamalarında
incelenen özellikler bakımından önemli bir farklılığın olmadığı, sudan otunun farklı ekim
oranlarında ise önemli olduğu belirlenmiştir. Sudan otunun farklı oranlarında
kompozisyonda baklagil oranı 58,6-100, bitki boyu 144,5-216,7 cm, yaş ot verimi 1682,8-
6841,9 kg/da, kuru ot verimi 295,6-995,7 kg/da, yaş kök üretimi 17,5-100,3 kg/da, kuru kök
üretimi 3,0-32,3 kg, karbon kazancı 38,7-215,3 kg/da, toprak üstü rekabet 0,611-0,619,
toprak altı rekabet 0,886-0,893 arasında değişmiştir.
Yapılan bir yılık sonuçlara göre ikinci ürün olarak yem bezelyesinin 120 adet/m2
’de
sudan otu ile %25 oranında karışık ekilmesi önerilmiştir
In this study was carried out during the second crop season in Eskisehir conditions
to examine the relationships among the intercropping of different plant density (80, 100, 120
plants/m2
) of forage pea (Taşkent) an different seeding rates (25 and 50%) of Sudangrass
(Gözde 80).
This experiment was designed in a Randomized Complete Block desing with three
replications and conducted in the research and experiment field of Eskişehir Osmangazi
University. Legume ratio of the composition, plant height, fresh/dry forage yields, fresh/dry
root productions, carbon gain, aboverground/belowground competition parameters were
investigated.
Result indicated that examined characteristics were not varied significantly among
all the different intercropping systems but the different seeding rates of sudangrass. Legume
ratio (58,6 – 100%), plant height (144,5 – 216,7 cm), fresh forage yield (1682,8 – 6841,9
kg/da), dry forage yield (295,6 – 995,7 kg/da), fresh root production (17,5 – 100,3 kg/da),
dry root production (3,0 – 32,3 kg/da), carbon gain (38,7 – 215,3 kg/da9, aboveground
competition (0,611 – 0,619), and belowground competition (0,886 – 0,893) were varied
between the different pant densities of Sudangrass.
According to the one - year experiment results, forage pea cultivation should be done
using 100 plant/m2
by intercropping 25 % of Sudangrass in the second crop season of
Eskişehir
2022-08-08
2022-08-08
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4237
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4314
2022-08-09T10:50:24Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Reyhan (ocimum basilicum l.) bitkisinde farklı sulama seviyelerinin ve humik asit uygulamalarının verim ve bazı kalite unsurlarına etkileri
Sayarer, Melike
Aytaç, Zehra
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Reyhan
Sulama
Humik Asit
Uçucu Yağ
Protein Oranı
Basil
Humic Acid
Yield
2022-08-09
2022-08-09
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/4314
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4273
2022-08-09T00:02:12Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı bitki büyümesini teşvik edici bakteriler ve fosforlu gübre uygulamalarının fasülye'nin (phaseolus vulgaris l.) verim ve verim öğeleri üzerine etkileri
Filiz, Olcay
Kayan, Nihal
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Fasulye (Phaseolus Vulgaris L.)
PGPR
Fosfor
Verim
Besin Elementi
Bean (Phaseolus Vulgaris L.)
Yield
Nutrient Content
Phosphorus
Araştırma 2017 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi deneme tarlalarında yürütülmüştür. Denemeler tesadüf blokları faktöriyel deneme desenine göre üç tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Araştırmada azot bağlama ve fosfat çözücü özelliği olan beş farklı biyogübre Bontera(Bacillus amyloliquefociens, Bacillus pumilus, Bacillus subtilis, Bacillus licheniformis, Bacillus megaterium, Trichoderma harzianum, Trichoderma yanigi), Bactoboost (Bacillus subtilis, Bacillus magaterium, Loctococcus spp.), Köklendirici (Bacillus subtilis, Bacillus magaterium, Loctococcus spp.) Lifebac NP (Bacillus subtilis, Bacillus magaterium) ve NSAH (% 15 organik madde, % 6 organik karbon, % 13 humik+ fulvik asit)], bir Rhizobia bakterisi (Rhizobium leguminosorum) ve kontrol olmak üzere yedi uygulama ile üç fosforlu gübre dozu (0, 3 ve 6 kg/da P2O5) üç tekerrürlü olarak uygulanmıştır.
Araştırmada ele alınan özelliklere ilişkin verilerle yapılan varyans analiz sonuçlarında; çıkış süresi, çıkıştaki bitki sayısı, çiçeklenme süresi, klorofil içeriği, nodül sayısı, yaş nodül ağırlığı, kuru nodül ağırlığı, yaprak alan indeksi, bitki örtüsü indeksi, bitki boyu, ilk bakla yüksekliği, yaprak sayısı, olgunlaşma süresi, bitkide biyolojik verim, ana dal sayısı, bitkide bakla sayısı, bakla uzunluğu, baklada tane sayısı, bitkide tane sayısı, bitkide tane verimi, biyolojik verim, tane verimi, hasat indeksi, yüz tane ağırlığı, azot içeriği, fosfor içeriği, potasyum içeriği, kalsiyum içeriği, magnezyum içeriği, demir içeriği, mangan içeriği, çinko içeriği ve bakır içeriği özelliklerinde istatistiki olarak önemli farklılıklar belirlenmiştir.
Tarla koşullarında yürütülen bu araştırmamızda artan fosfor dozlarının genel olarak incelenen özellikleri olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir. Bakteri uygulamalarından ise fenolojik özellikler bakımından bontera, fizyolojik özellikler bakımından Lifebac NP ve verim ve verim ögeleri ile besin elementi içerikleri bakımından ise köklendirici ve NSAH bakterileri daha iyi sonuç vermiştir. Ancak Eskişehir koşullarında uygun bakterinin belirlenmesi için daha fazla sayıda çalışmaya ihtiyaç vardır
This study was carried out in the experimental area of Faculty of Agriculture, University of Eskişehir Osmangazi during 2017. The experimental design will be randomized complete block design with three replications. Five different bio-fertilizers [ Bontera (Bacillus amyloliquefociens, Bacillus pumilus, Bacillus subtilis, Bacillus licheniformis, Bacillus megaterium, Trichoderma harzianum, Trichoderma kanigi), Bactoboost (Bacillus subtilis, Bacillus magaterium, Loctococcus spp.), Rooting (Bacillus subtilis, Bacillus magaterium, Loctococcus spp.) Lifebac NP (Bacillus subtilis, Bacillus magaterium) ve NSAH (% 15 organic matter, % 6 organic carbon, % 13 humik+ fulvik acid)] and Rhizobia bacteria and different phosphorus doses (0, 3 and 6 kg/da P2O5) will be used in the experiment.
According to the results; significant differences were determined for the emergence time, number of emergence, flowering time, chlorophyll content, nodüle number, nodüle fresh weight, nodüle dry weight, leaf area index, normalized difference vegetation index, plant height, number of leaves, maturity time, biological yield per plant, number of branch, pod number per plant, pod lenght, seed number per pod, seed number per plant, grain yield per plant, biological yield, grain yield, harvest index, hundred kernel weight, N content, P content, K content, Ca content, Mg content, Fe content, Mn content, Zn content and Cu content.
In the study was determined that increasing phosphorus doses generally positively affected the investigated charecters. Bontera gave the best result in terms of phenological charecters. Lifebac NP gave the best result in terms of physiological charecters and Köklendirici and NSAH gave the best results in terms of yield and yield components and nutrient content. However, more studies are needed to determine suitable bacteria in Eskişehir conditions
2022-08-08
2022-08-08
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4273
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4277
2022-08-09T00:02:31Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı toprak işleme, fosforlu gübre ve bakteri uygulamalarının nohutta (cicer arietinum l.) verim ve verim ögeleri üzerine etkisi
Üyetürk, Afife Sinem
Kayan, Nihal
Togay, Necat
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Nohut
Cicer Arietinum L.
Fosfor, Bakteri
Toprak İşleme
Chickpea
Phosphorus
Tillage.
Bu araştırma 2017 ve 2018 yıllarında Fethiye/Muğla koşullarında, farklı toprak işleme (pulluk ve rotatiller), fosfor dozu (Kontrol, 3 kg/da ve 6 kg/da) ve bakteri (Rhizobia ve fosfat çözücü) aşılamanın nohutta verim ve verim öğelerine etkisinin araştırılması amacıyla yapılmıştır. Çalışmada İnci nohut çeşidi kullanılmıştır. Deneme bölünen bölünmüş parseller deneme desenine göre üç tekrarlamalı olarak yürütülmüştür. Çalışmada çıkışa kadar geçen gün sayısı, çıkışta bitki sayısı, çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı, hasat olgunluğuna kadar geçen gün sayısı, bitki boyu, ilk bakla yüksekliği, bitkide bakla ve tane sayısı, biyolojik verim ve tane verimi, hasatta bitki sayısı, bitkide nodül sayısı ve nodül ağırlığı, birim alan biyolojik verimi ve birim alan tane verimi, hasat indeksi ve yüz tane ağırlığına etkisi incelenmiştir. İki yılın ortalaması olarak çıkışa kadar geçen gün sayısı 18.7-23 gün, çiçeklenmeye kadar geçen gün sayısı 53.6-63.8 gün, çıkıştaki bitki sayısı 22.5-25.2 adet, bitki boyu 41.7-43.0 cm, ilk bakla yüksekliği 23.8-25.3 cm, bitkide bakla sayısı 25-30 adet, bitkide tane sayısı 26-29.2 adet, biyolojik verim 24.1-30.9 g, tane verimi 8.87-9.38 g, hasatta bitki sayısı 40.87-45.80 adet, bitkide nodül sayısı 3.7-7.1 adet, bitkide nodül ağırlığı 0.20 g, birim alan biyolojik verimi 499-514 kg/da, birim alan tane verimi 171-187 kg/da, hasat indeksi %34.5-36.4, 100 tane ağırlığı 35.7-36.0 adet arasında değiştiği görülmüştür. Sonuç olarak, çalışmanın yapıldığı bölgede Rotatiller ile toprak işleme ile beraber yalnızca Rhizobia uygulamasının en yüksek verimi verdiği görülmektedir
The aim of this study was research the effect of different soil tillage methods, phosphorus levels and bacteries on the yield and yield components in chickpea under Fethiye/Muğla conditions in 2017 and 2018. Chickpea variety İnci was used as materials in this study. The study was conducted at split-split plot design with the three replication. The number of days for emergence, number of plants at exit, the number of days flowering, the number of days maturity, plant heights, first pod height, numbers of pod per plant and numbers of seed per plant, biological yield and grain yield per plant, numbers of plants in harvest, number of nodules and nodule weight, biological yield and seed yield, harvest index, 100 seed weight were investigated. The average velves of characters were determined as follow. The number of days for emergence was 18.7-23 day, the number of days for floweri ng was 53.6-63.8, the number of plants at emergence was 22.5-25.2, plant height was 41.7-43 cm, first pod height was 23.8-25.3 cm, pod number per plant was 25-30, seed number per plant was 26-29.2, biological yield per plant was 24.1-30.9 g, grain yield per plant was 8.87-9.38 g, plant number in harvest was 40.8-45.8, number of nodules was 3.72-7.16, nodule weight was 0.20 g, biological yield was 499 -514 kg/da, seed yield was 171 -187 kg/da, harvest index was 34.5-36.4%, 100 seed weight was 35.7-36. As a result, its seen that the Rhizobia used only gives to highest yield with the soil treatment of rotatiles
2022-08-08
2022-08-08
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/4277
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4342
2022-08-11T00:01:34Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Kinoa (chenopodium quinoa willd.) bitkisine uygulanan farklı azot ve çinko dozlarının verim ve verim öğeleri üzerine etkileri
Erdemli, Haluk
Kaya, Mehmet Demir
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Chenopodium Quinoa Willd
Azot
Çinko
Çimlenme
Nitrogen
Zinc
Seed Yield
Germination
Bu araştırmada, Kinoa (Chenopodium quinoa Willd.) bitkisinin tane verimi, verim özellikleri ile tohumluk kalitesi üzerine azot ve çinko uygulamalarının etkilerini belirlemek amaçlanmıştır. Çalışmada Titicaca kinoa çeşidine beş azot dozu (Kontrol, 5, 10, 15 ve 20 kg N/da) ve dört çinko dozu (Kontrol, 3, 6 ve 9 kg ZnSO4/da) uygulanmıştır. Tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak kurulan deneme, 2016 ve 2017 yıllarında Eskişehir’de yürütülmüştür. Araştırmada bitki boyu, salkım uzunluğu, sap çapı, bitkide tane verimi, bin tane ağırlığı, klorofil içeriği, tane verimi, protein oranı, çimlenme yüzdesi ve elektriksel iletkenlik testi özellikleri incelenmiştir. Araştırma sonuçları, incelenen özellikler bakımından yıllar arasında önemli farklılıkların olduğunu ve 2016 yılında daha yüksek değerler elde edildiğini göstermiştir. Azot uygulaması kinoanın bitki boyu, sap çapı, salkım uzunluğu, bitkide tane verimi, bin tane ağırlığı, klorofil içeriği, tane verimi ve protein oranında artışlar sağlamıştır. Artan ortalama azot dozları bitki boyunu 54,7 cm’den 69,9 cm’ye, klorofil içeriğini 38,3 SPAD’dan 60,0 SPAD’a, protein oranını %12,1’den %16,0’ya ve tane verimini 200 kg/da’dan 270 kg/da’a artırmıştır. Çinko uygulaması ise kinoanın klorofil içeriğini, tane verimini ve protein oranını yükseltmiştir. Tohumluk kalitesi ise hem azot hem çinko dozlarından önemli şekilde etkilenmiştir. Azot ve çinko uygulamaları kinoa tohumlarının çimlenme yüzdesini arttırırken, elektriksel iletkenlik değerini düşürmüştür. Sonuç olarak, kinoanın bitki gelişimi, tane verimi, protein oranının artırılması ve tohumluk kalitesinin yükseltilmesi amacıyla 10 kg/da azot ve 3-6 kg/da çinko uygulanmasının uygun olduğu söylenebilir
This study aimed to determine the effects of nitrogen and zinc applications on the seed yield, yield characteristics and seed quality of the quinoa (Chenopodium quinoa Willd.) plant. Five nitrogen (Control, 5, 10, 15 and 20 kg N/da) and four zinc doses (Control, 3, 6 and 9 kg ZnSO4/da) were applied to the quinoa variety Titicaca. The experiment that was established at randomized complete block design in split plot with four replicates was conducted in Eskişehir in 2016 and 2017 years. Plant height, panicle length, stem diameter, seed yield per plant, thousand seed weight, chlorophyll content, seed yield, protein ratio, germination percentage and electrical conductivity test values were investigated. The results of the research showed that significant differences were determined in the investigated characteristics between two years and higher values were obtained in 2016. Nitrogen doses increased plant height, stem diameter, panicle length, thousand seed weight, seed yield per plant, chlorophyll content, seed yield and protein ratio of quinoa. Increasing nitrogen levels resulted in increasing in plant height from 54,7 cm to 69,9 cm, chlorophyll content from 38,3 SPAD to 60,0 SPAD, protein content from 12,1% to 16,0%, and seed yield from 200 kg/da to 270 kg/da. Also, zinc application enhanced the chlorophyll content, seed yield and protein content of quinoa. Seed quality was significantly affected by both nitrogen and zinc doses. Nitrogen and zinc applications promoted the germination percentage, while they decreased the electrical conductivity value of quinoa seeds. It was concluded that the application of 10 kg N/da and 3-6 kg/da of ZnSO4 should be advised for improving the plant growth, seed yield, protein content and seed quality of quinoa
2022-08-10
2022-08-10
2020
2020
doctoralThesis
http://hdl.handle.net/11684/4342
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4343
2022-08-11T00:02:49Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı kışlık kolza çeşitlerinin erken gelişim dönemlerinde tuz stresine morfolojik ve fizyolojik tepkileri
Takıl, Esra Dilara
Kaya, Mehmet Demir
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Brassica Napus L.
Çimlenme
Membran Stabilitesi
Nacl
Cultivar
Germination
Membrane Stability
Bu araştırma farklı tuz konsantrasyonlarında (Kontrol, 5, 10, 15 ve 20 dS/m) bazı kışlık kolza çeşitlerinin (DK Exstorm, DK Excalibur, ES Mercure, NK Caravel, Elvis ve Orkan) çimlenme ve fide gelişim dönemlerindeki morfolojik ve fizyolojik parametrelerindeki değişimlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma çimlenme ve saksı denemeleri olarak yürütülmüştür. Çimlenme denemesinde çimlenme yüzdesi, ortalama çimlenme süresi, çimlenme indeksi, kök uzunluğu, sürgün uzunluğu, fide yaş ve kuru ağırlığı ve kuru madde oranı, saksı denemelerinde ise bitki ağırlığı, yaprak sayısı, yaprak oransal su içeriği, klorofil içeriği, yaprak sıcaklığı, membran stabilitesi ve nispi zararlanma oranı özellikleri incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, artan tuz stresleri kışlık kolza çeşitlerinin çimlenme yüzdesi, çimlenme indeksi ve fide gelişim özelliklerinin azalmasına neden olurken, ortalama çimlenme süresi ve kuru madde oranını arttırmıştır. Artan tuz stresinde DK Exstrom çeşidi daha yüksek çimlenme yüzdesi ve indeksini verirken, en düşük ortalama çimlenme süresine sahip olmuştur. Ayrıca, DK Exstorm çeşidinin fide gelişim özellikleri de diğer çeşitlerden daha yüksek bulunmuştur. Tuz stresinde bitki ağırlığı, yaprak sayısı ve yaprak nispi su içeriği önemli ölçüde azalmıştır. Bununla birlikte, membran stabilitesi, klorofil içeriği, yaprak sıcaklığı ve nispi zararlanma oranı artan tuzluluk seviyeleri ile önemli ölçüde artırmıştır. Tüm tuzluluk seviyelerinde, en yüksek nispi zararlanma oranı ES Mercure çeşidinden elde edilirken, DK Exstorm çeşidi en düşük hücre membran stabilitesine sahip olmuştur. Sonuç olarak, kışlık kolza çeşitlerinin tuz stresine farklı tepkiler verdiği ve diğer çeşitlerle karşılaştırıldığında DK Exstorm çeşidinin tuz stresinde üstünlük gösterdiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca, kolzada tuza toleranslı çeşitleri belirlemek amacıyla hücre nispi zararlanma oranı ve hücre membran stabilitesi gibi fizyolojik karakterlerin kullanımı da önerilebilir
This research aimed to determine the changes in morphological and physiological parameters of some winter canola cultivars (DK Exstorm, DK Excalibur, ES Mercure, NK Caravel, Elvis, and Orkan) subjected to different salt concentrations (Control, 5, 10, 15, and 20 dS/m) during germination and seedling development stages. The study was carried out as germination and pot experiments. In this study, germination percentage, mean germination time, germination index, root length, shoot length, seedling fresh and dry weight, dry matter in germination experiment, plant weight, leaf number per plant, leaf relative water content, chlorophyll content, leaf temperature, membrane stability and relative injury in pod experiment were investigated. According to the results of the research, increasing salt stresses caused a significant reduction in germination percentage, germination index, and seedling growth characteristics of the winter canola cultivars, but mean germination time and dry matter ratio were increased. DK Exstorm gave the highest germination percentage and index, while it had the minimum time to germination, as salinity increased. In addition, seedling growth characteristics of DK Exstorm were found higher than other cultivars. Plant weight, leaf number per plant, and relative water content were significantly reduced under salinity. However, membrane stability, chlorophyll content, leaf temperature and relative injury were considerably enhanced by increasing salinity levels. Under all levels of salinity, the highest relative injury was obtained from ES Mercure, while DK Exstorm achieved the lowest cell membrane stability. It was concluded that winter canola cultivars exhibited different responses to salinity stresses and DK Exstorm showed superiority in salt stresses compared to other cultivars. It may also be suggested to use physiological characters such as cell relative injury and cell membrane stability in order to identify salt tolerant cultivars in canola
2022-08-10
2022-08-10
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4343
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4383
2022-08-11T00:01:54Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
İkinci ürün yem bezelyesi - sudan otu karışımlarının verim ve rekabet özellikleri
Ateş, Berat
Erkovan, Halil İbrahim
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Yem Bezelyesi
Sudan Otu
Ekim Şekli
Ekim Oranı
Karışık Ekim
Forage Pea
Sudangrass
Sowing Method
Sowing Rate
Mixture
Çalışma farklı sıralara yapılan ekim şekilleri ile %25 ve %50 oranında sudan otunun karışımlarının ikinci ürün yem bezelyesinin bazı verim parametreleri ve rekabet özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır. Deneme, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Deneme Sahası’nda ve Tesadüf Blokları Deneme Desenine 3 tekrarlamalı olarak kurulmuş ve yürütülmüştür. Araştırmada yem bezelyesi oranı, yatma oranı, doğal bitki boyu, bitki boyu, yaş ot verimi, kuru madde oranı, toprak üstü rekabet ve toprak altı rekabet özellikleri incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; yem bezelyesinin sudan otu ile farklı ekim şekilleri ve sudan otunun farklı karışım oranları kullanılarak karışık ekilmesinin incelenen özellikler üzerine önemli etkileri olduğu tespit edilmiştir. Karışımdaki yem bezelyesi oranı alternatif ve çapraz sıralara yapılan ekimlerde daha yüksek bulunmuştur. Yatma oranı ekim şekillerine göre değişmemiş ancak sudan otunun ekim oranına göre önemli farklılık göstermiştir. Doğal bitki boyu hem ekim şekli hem de ekim oranı tarafından etkilenirken, bitki boyu ekim oranı istatistiki olarak etkilememiştir. Çapraz sıralara ekimde yaş ot verimi 2000 kg/da'ın üzerine çıkmış ve diğer ekim şekillerinden yüksek bulunmuştur. Kuru madde oranı ise aynı ve çapraz sıralara yapılan ekimlerde sırasıyla %20,37 ve %20,45 olarak tespit edilmiştir. Ekim şekli ve ekim oranının toprak üstü ve toprak altı rekabete önemli bir etkisi bulunmamıştır. Araştırma sonuçlarına göre ikinci ürün yem bezelyesi yetiştiriciliği için yem bezelyesi sudan otu karışımlarını çapraz sıralara ekerek karışımda sudan otu oranının %25 olması gerektiği tespit edilmiştir
The research was conducted to determine the effect of sowing in different lines (normal, alternative and cross line) and 25 and 50 % mixtures of Sudangrass on the yield parameters of second crop forage pea and competition. Experiment was conducted at the Experimental Reseach Field of Eskisehir Osmangazi University, Faculty of Agriculture and designed in according to Randomized Complete Block Design with three replications. Forage pea ratio, lodging ratio, natural plant height, plant height, forage yield, dry matter content, aboveground and belowground competition were examined. Different sowing methods of forage pea and Sudan grass and different Sudan grass rates in the mixture had significant effects on the examined characteristics. Forage pea ratio was higher at the alternative and cross line sowings. Lodging rate did not change significantly among the sowing methods but different Sudan grass rates caused a significant variation in lodging rate. Natural plant height was affected significantly from both sowing method and Sudangrass rate but plant height was not affected from Sudangrass rate significantly. Forage yield of cross line sowing was the highest and more than 20,00 t ha-1. Dry matter content was 20,37 and 20,45 % for standard and cross line sowings respectively. Sowing method did not has a significant effect on aboveground and belowground competition. Results indicated that second crop forage pea and Sudangrass mixtures should be sown in cross lines and using 25 % Sudangrass mixtures
2022-08-10
2022-08-10
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4383
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4349
2022-08-11T00:02:06Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı abiyotik stres koşullarında haşhaş tohumlarının çimlenme ve çıkış performanslarının incelenmesi
Harmancı, Pınar
Kaya, Mehmet Demir
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Papaver Somniferum L.
Kuraklık
Nacl
Düşük Sıcaklık
Çimlenme
Papaver Somniferum L.
Drought
Different Temperature
Germination
Bu çalışma, bazı haşhaş çeşitleri (Çelikoğlu, Hüseyinbey ve Seyitgazi) ve popülasyonlarının (Pop.4, Pop.6 ve Pop.7) farklı tuzluluk, kuraklık ve düşük sıcaklık koşullarında çimlenme ve çıkış performanslarını belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Araştırmada tuzluluk seviyeleri (Kontrol, 5, 10, 15 ve 20 dS/m NaCl) ve kuraklık şiddetleri (Kontrol, -2, -4 ve -6 bar PEG 6000) kullanılmıştır. Ayrıca, düşük sıcaklık koşullarında (5, 10, 15 ve kontrol (20°C)) haşhaş genotiplerinin çimlenme ve çıkış özellikleri de incelenmiştir. Çimlenme yüzdesi, çimlenme indeksi, ortalama çimlenme süresi, çimlenme stres tolerans indeksi, çıkış yüzdesi, çıkış indeksi ve ortalama çıkış süresi belirlenmiştir. Araştırma sonucunda, artan tuz stresleri haşhaş tohumlarının çimlenme ve çıkış yüzdelerini azaltmış, çimlenme süresini ise uzatmıştır. Tuz stresinde Hüseyinbey çeşidi daha yüksek ve hızlı çimlenme gösterirken, Seyitgazi çeşidinin çıkış yüzdesi daha yüksek ve ortalama çıkış süresi daha kısa bulunmuştur. Kuraklık stresinde, Hüseyinbey çeşidinden en yüksek çimlenme yüzdesi, çimlenme indeksi ve stres tolerans indeksi elde edilmiştir. Düşük sıcaklık stresinde ise Pop.4 çimlenme ve çıkış özellikleri bakımından incelenen çeşitlerden daha iyi sonuçlar vermiştir. Sonuç olarak, haşhaş genotiplerinin incelenen abiyotik streslere farklı tepkiler verdiği görülmüştür. Tuz ve kuraklık streslerine Hüseyinbey ve Seyitgazi çeşitleri toleranslı bulunurken, Pop.4’ün düşük sıcaklıkta daha iyi performans gösterdiği sonucuna varılmıştır
This study was conducted to determine the germination and emergence performance of some opium poppy cultivars (Çelikoğlu, Hüseyinbey ve Seyitgazi) and populations (Pop.4, Pop.6 ve Pop.7) under different salinity, drought and different temperature conditions. In the experiment, different salinity levels (Control, 5, 10, 15 and 20 dS/m of NaCl) and drought stresses (Control, -2, -4 and -6 bar of PEG 6000) were used. Also, germination and emergence properties of poppy genotypes under cool temperature stresses (5, 10, 15, and control (20°C)) were investigated. Germination percentage, germination index, mean germination time, germination stress tolerance index, emergence percentage, emergence index and mean emergence time were measured. The results revealed that increasing salt levels led to decreasing germination percentage and prolonged time to germination of poppy seeds. Hüseyinbey gave higher and faster germination, while Seyitgazi had higher emergence percentage and shorter time to emergence under salinity stresses. Under drought conditions, the highest germination percentage, germination index and stress tolerance index were obtained from Hüseyinbey. In low temperatures, Pop.4 showed better results for both germination and emergence characteristics. It was concluded that poppy genotypes exhibited different responses to the abiotic stresses, Hüseyinbey and Seyitgazi were found to be tolerant against salt and drought stresses, while Pop.4 showed better performance in low temperature
2022-08-10
2022-08-10
2020
2020
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4349
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4435
2022-08-12T00:02:53Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Bazı silajlık mısır çeşitlerinde verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi
Çelik, Batuhan
Olgun, Murat
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Mısır Tohumu
Hibrit Mısır Çeşitleri
Mısır Silajı
Kuru Madde
Nişasta
ADF
NDF
Protein
Kül
Corn Seed
Hybrid Corn Varieties
Corn Silage
Dry Matter
Starch
Bu çalışmada farklı kaynaklardan elde edilen 9 hibrit silajlık mısır çeşidinin (DKC6667, DKC7240, KALUMET, KERAVNOS, KILOWATT, KOLOSSEUS, KWS 5581, P2088, PR31Y43) 2020 yılında Eskişehir İli Odunpazarı ilçesi Karahöyük Köyünde verim, çiçeklenme gün süresi, bitki boyu, koçan yüksekliği, dekara yeşil ot verimi, dekara kuru ot verimi, kuru madde oranı, nişasta, NDF, ADF, protein, yağ ve kül oranı yönünden performanslarının belirlenmesi amaçlanmıştır.
Çalışmanın sonuçlarına göre Eskişehir ili Odunpazarı ilçesi ekolojik koşullarında yeşil ot verimi bakımından verim sıralamasına göre KOLOSSEUS, KWS 5581 ve DKC6667 çeşitlerini, kuru ot verimi bakımından verim sıralamasına göre P2088, KOLOSSEUS, KWS 5581, DKC6667 ve KALUMET çeşitlerinin umutlu olduğu belirlenmiştir. Hayvan beslemesinde mısır silajının nişasta içeriğinin ve sindirilebilirliğininde önemi fazladır. Bu yüzden çalışmada incelenen çeşitlerden elde edilen silajın nişasta içeriği, NDF ve ADF oranlarına göre yapılan kalite sınıflandırmasında, nişasta içeriği sıralamasına göre KWS 5581, DKC 6667, KALUMET, KERAVNOS çeşitlerinin, NDF oranı sıralamasına göre DKC6667, KWS 5581, KERAVNOS çeşiterinin, ADF oranı sıralamasına göre KERAVNOS, DKC6667, KOLOSSEUS, KWS 5581 çeşitlerinin umutlu olduğu belirlenmiştir
In this study, 9 hybrid silage maize varieties (DKC6667, DKC7240, KALUMET, KERAVNOS, KILOWATT, KOLOSSEUS, KWS 5581, P2088, PR31Y43) obtained from different sources were determined in 2020 in Eskişehir Province Odunpazarı district Karahöyük Village in terms of yield, days of flowering, plant height, ear height. It is aimed to determine the performances of, green forage yield, dry matter yield per decare, dry matter ratio, starch, NDF, ADF, protein, oil and ash ratio.
Results showed that KOLOSSEUS, KWS 5581 and DKC6667 genotype were found to be promised for herb yield. Besides, P2088, KOLOSSEUS, KWS 5581, DKC6667 and KALUMET genotpyes were found to be for hay yield. according to yield rank in terms of hay yield. The starch content and digestibility of corn silage are very important in animal nutrition. KWS 5581, DKC 6667, KALUMET and KERAVNOS genotypes for starch content, DKC6667, KWS 5581, KERAVNOS genotypes for NDF, KERAVNOS, DKC6667, KOLOSSEUS, KWS 5581 genptypes for ADF were determined as promising genotypes
2022-08-11
2022-08-11
2021
2021
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4435
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/4408
2022-08-12T00:04:39Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Farklı aspir genotiplerinin anter kültürüne tepkilerinin belirlenmesi
Duru, Dudu Büşra
Avcı, Süleyman
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Aspir
Anter
Rejenerasyon
BA
NAA
Genotip
Sürgün
Safflower
Anther
Regeneration
Genotype
Shoot
Bu çalışmada; 4 çeşit ve 8 hat olmak üzere toplamda 12 aspir genotipinin farklı
dozlardaki BA ve NAA konsantrasyonlarını içeren MS ortamında anter kültürüne karşı
tepkileri belirlenmiştir. Deneme tesadüf parsellerinde 3 faktörlü olarak kurulmuştur. Birinci
faktör; aspir genotipleri, ikinci faktör; BA konsantrasyonları ve üçüncü faktör ise NAA
konsantrasyonlarından oluşmaktadır.
Donör bitkiler tarla koşullarında yetiştirilmiş ve kapitüller erken veya geç tek
çekirdekli dönemde hasat edilmiştir. Ön işlem olarak +4 °C’de ve 3-4 gün süreyle soğuk
muamelesi uygulanan anterler, % 0,1’lik merkürik klorid ile 6 dakika yüzey sterilizasyonuna
tabi tutulmuştur. Kültürler kallus oluşumu için % 3 ve sürgün oluşumu için % 2 sükroz ve
farklı BA ve NAA konsantrasyonları içeren MS besi ortamlarında inkübe edilmiştir.
Çalışmalar birinci ve ikinci dönem şeklinde gerçekleşmiş olup birinci dönemde
ekilen aspir genotiplerinden 22, 24, 25, 43-11 genotiplerinin farklı BA ve NAA
kombinasyonlarında kültüre alınan anterlerinden tüm kombinasyonlarda diğer genotiplere
göre daha yüksek oranda kallus oluşumu meydana gelmiştir. Öte yandan rejenere olabilir
kallus oluşumu bakımından Balcı ve Linas çeşitleri ön plana çıkmıştır. Birinci dönem
ekimlerde rejenere olabilir kalluslar üzerinde Linas çeşidinde 1 adet sürgün gelişimi
meydana gelmiştir, ancak bu sürgünde köklenme sağlanamamıştır.
Sürgün gelişimi ve köklenme çalışmaları için ikinci dönem Linas çeşidiyle devam
edilmiş ve bu çeşitte en yüksek sürgün rejenerasyonu 0,1 mg/l NAA + 0,5 mg/l BA
kombinasyonunda oluşmuş ve 7 adet sürgün geliştirilmiştir. Ancak, bu sürgünlerde yapılan
farklı köklendirme çalışmalarına rağmen köklenme sağlanamamıştır.
Sonuç olarak; 12 aspir genotipi arasında Balcı ve Linas çeşitlerinin anter kültürü
rejenerasyon potansiyelinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bununla birlikte, bu çeşitler
üzerinde gelecekte yapılacak rejenerasyon çalışmaları için sürgün geliştirme ve köklendirme
çalışmaları üzerine odaklanılması gerekmektedir
In this study; the responses of a total of 12 safflower genotypes, 4 cultivars and 8
lines, to anther culture were determined in MS medium containing different doses of BA and
NAA concentrations. The experiment was arranged in three-factor with a completely
randomized design with four replications. The first factor was the safflower genotypes; the
second was BA concentrations and the third was NAA concentrations.
Donor plants were grown in field conditions and capitules were harvested in early or
late uninucleate stages. Anthers, which were cold treated at +4 °C for 3-4 days as a pretreatment,
were surface sterilized with 0.1% mercuric chloride for 6 minutes. Cultures were
incubated in MS medium containing 3% sucrose for callus induction and 2% sucrose for
shoot formation and different concentrations of BA and NAA.
The studies were carried out in the first and second periods, and callus formation
occurred at a higher rate in all combinations from the anthers of the 22, 24, 25, 43-11
genotypes planted in the first period in different BA and NAA combinations than in the other
genotypes. On the other hand, Balcı and Linas cultivars came to the fore in terms of
regenerable callus formation. In the first period of growing season, one shoot development
occurred in Linas cultivar on regenerable calli, but rooting could not be achieved in this
shoot.
For shoot development and rooting studies, Linas cultivar was preferred in the second
growing season and the highest shoot regeneration occurred in the combination of 0.1 mg/l
NAA + 0.5 mg/l BA and 7 shoots of them were developed. However, rooting could not be
achieved despite different rooting studies on these shoots.
As a result; among the 12 safflower genotypes, Balcı and Linas cultivars were
determined to have higher anther culture regeneration potential. However, it is necessary to
focus on shoot development and rooting studies for future regeneration studies on these
cultivars
2022-08-11
2022-08-11
2021
2021
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/4408
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3442
2022-06-22T00:00:51Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir ekolojik koşullarında bazı yulaf çeşitlerinin verim ve verim unsurlarının belirlenmesi
Yaşar, Canan
Budak Başçiftçi, Zekiye
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Avena Sativa L
Verim
Verim Unsurları
Yulaf
Oat
Yield
Yield Elements
Bu araştırmada, Eskişehir ekolojik koşullarında bazı yulaf çeşitlerinin verim ve verim unsurlarının belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür. Araştırma, Eskişehir İli Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri bölümü deneme arazisinde 2018-2019 üretim sezonunda tesadüf blokları deneme desenine göre 4 tekerrürlü olacak şekilde kurulmuştur. Çalışmada 7 farklı yulaf genotipi (Kahraman, Seydişehir, Yeniçeri, Sebat, Checota, Faikbey, Kırklar) kullanılmış olup bitki boyu (cm), salkım uzunluğu (cm), salkımda başakçık sayısı (adet), salkımda tane sayısı (adet), salkımda tane ağırlığı (g), bin tane ağırlığı (g), hektolitre ağırlığı (kg/hl), hasat indeksi (%), tanede verim (kg/da), protein oranı, beta glukan oranı (%), ADF oranı(%), NDF oranı (%) olmak üzere toplam 13 farklı parametre incelenmiştir.
Çalışma sonucunda yulaf çeşitlerinin ortalama değerleri bitki boyu 92,75-144,3 cm, salkım uzunluğu 16,44-24,2 cm, salkımda başakçık sayısı 20,93-30,75 adet, salkımda tane sayısı 43,91-91,55 adet, salkımda tane ağırlığı 1,6-2,81 g, bin tane ağırlığı 28,2-36,4 g, hektolitre ağırlığı 41,01-52,25 kg/hl, hasat indeksi %19,9-29, tane verimi 353,7-622,9 kg/da, protein oranı %12,2-14,7, beta glukan oranı %3,08-5,04, ADF oranı % 16,17-19,59, NDF oranı %32,54-36,78 arasında farklılık göstermiştir. En yüksek ve en düşük tane verimleri sırasıyla Yeniçeri (622,9 kg/da) ve Faikbey (353,7 kg/da) çeşitlerinden elde edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre Eskişehir ekolojik bölgesi için öne çıkan çeşitler Yeniçeri ve Checota olmuştur
The purpose of this study was to determine the yield and yield elements of some oat varieties in Eskişehir ecological conditions. This study designed by a randomized complete block design with four replicates, was carried out in Eskişehir Osmangazi University, Faculty of Agriculture, Field Crops Department on the experimental area in 2018-2019 growing season. Seven different oat genotypes (Kahraman, Seydişehir, Yeniçeri, Sebat, Checota, Faikbey, Kırklar) were used. In the study, plant height, yield per decare, thousand kernel weight, number of grain and weight in panicle, panicle length, number of spikelet in panicle, hectoliter weight, harvest index, rates of β-glucan, protein ratio, ADF ratio and NDF ratio were examined.
As a conclusion, values range between plant height 288.30-313.30 cm, panicle height 16,44-24,2 cm, number of spikelet in panicle 20,93-30,75, number of grain and weight in panicle 43,91-91,55 and 1,6-2,81g , thousand kernel weight 28,2-36,4 g, harvest index %19,9-26, hectoliter weight 41,01-52,25 kg/hl, protein ratio %12,2-14,7, β-glucan ratio %3,08-5,04, ADF ratio %16,17-19,59, NDF ratio %32,54-36,78 and the grain yields in genotypes were between 353,7-622,9 kg/da. The highest (622,9 kg/da) and the lowest (353,7,) grain yields in genotypes obtained from Yeniçeri and Faikbey respectively. According to the results obtained, Yeniçeri and Checota cultivars became prominent cultivars for Eskişehir ecological region
2022-06-21
2022-06-21
2021
2021
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3442
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü
oai:openaccess.ogu.edu.tr:11684/3317
2022-06-18T00:01:01Z
com_11684_15
com_11684_2
col_11684_101
Eskişehir koşullarında bazı ekmeklik buğday (triticum aestivum l.) çeşitlerinin verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi
Semiz, Mehmet
Budak Başçiftçi, Zekiye
ESOGÜ, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Anabilim Dalı
Triticum Aestivum L
Ekmeklik Buğday
Verim
Kalite
Genotip
Çeşit
Bread Wheat
Yield
Quality
Genotype
Variety
Eskişehir ili ekolojisi altında 2019-2020 üretim sezonunda tesadüf blokları deneme desenine göre 4 tekrarlamalı olarak yapılan bu çalışma, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi deneme ve araştırma tarlasında yürütülmüştür. Denemede Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından son yıllarda tescil edilen Ergene, Asiya, Lider çeşitleri ile Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından tescil edilen İç Anadolu Bölgesi ile geçit bölgelerde sıklıkla kullanılan Müfitbey, Sönmez 2001, Altay 2000, Es26 ve Reis çeşitleri kullanılmış olup, bu çeşitlerin Eskişehir bölgesinde verim ve kalite özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada çeşitlere ait bitki boyu, başak boyu, başak ağırlığı, başakta tane sayısı, başakta tane ağırlığı, bin tane ağırlığı, hasat indeksi, tane verimi, hektolitre ağırlığı, nem oranı, protein oranı, gluten miktarı, gluten indeksi, sedimantasyon değeri ve gecikmeli sedimantasyon değeri özellikleri incelenmiştir.
Araştırma kullanılan çeşitlerin bitki boyu 96,8-111,8 cm arasında, başak boyu 9,2-11,0 cm, başak ağırlığı 1,98-3,12 g, başakta tane sayısı 31.6-51.1 adet, başakta tane ağırlığı 1,54-2,29 g, bin tane ağırlığını 40,6-51,9 g, hektolitre ağırlığını 77,3-80,3 kg/hl hasat indeksi % 25,9-31,9 , tane verimi 370,2–591,7 kg/da, nem oranı % 13,3-13,6, protein oranı % 12,6-14,7 , gluten miktarını % 29,2-38,3, gluten indeksi % 83-98, sedimantasyon değeri 32-58 ml ve gecikmeli sedimantasyon değeri 33,0 –65,0 ml arasında değişim göstermiştir.
Denemede en yüksek tane verimi 591,7 kg/da ile Ergene çeşidinden elde edilmiş olup, bunu sırasıyla 572,1 kg/da ile Asiya, 529,2 kg/da ile Altay 2000 kg/da ve 516,7 kg/da ile Reis çeşidi takip etmiştir. Ekmeklik buğdaylarda önemli kalite kriteri olan protein oranı, sedimantasyon değeri ve gluten miktarı bakımından ise en yüksek değer lider çeşidinden elde edilmiştir. Üreticilerin temel amaçlarından biri olan birim alandan yüksek verim elde etme açısından Eskişehir İli kuru şartlarda yapılan çalışmada Ergene ve Asiya çeşitleri öne çıkan çeşitler olmuş olup, bu çeşitlerin ekmeklik kalite özellikleri açısından ise optimum değerlere sahip olmasından dolayı Eskişehir bölgesine uyum gösteren çeşitler olmuştur
This study, which was carried out under the ecology of Eskisehir province in the 2019-2020 production season with 4 repetitions according to the trial pattern of chance blocks, was carried out in the trial and research field of Eskisehir Osmangazi University Faculty of Agriculture. In the trial, Ergene, Asiya, Leader varieties registered by Tekirdağ Namık Kemal University Faculty of Agriculture in recent years and The Central Anatolia Region registered by the Gate Belt Agricultural Research Institute and the Müfitbey, Sönmez 2001, Altay 2000, Es26 and Reis varieties were used and it was aimed to determine the yield and quality characteristics of these varieties in eskisehir region. In the study, plant size, spike size, spike weight, number of grains in spikes, grain weight in spike, thousand grain weight, harvest index, grain yield, hectoclitre weight, humidity, protein ratio, amount of gluten, gluten index, sedimentation value and delayed sedimentation value were examined.
Plant size of the varieties used in the research is between 96.8-111.8 cm, virgo length 9.2-11.0 cm, spike weight 1.98-3.12 g, number of grains in spike 31.6-51.1 pieces, grain weight on spike 1.54-2.29 g, thousand grain weight 40.6-51.9 g, hectolitre weight 77.3-80.3 kg/hl harvest index 25.9-31.9%, grain yield 370.2–591.7 kg/da, humidity 13.3-13.6%, protein ratio 13.3%-13.6% The amount of gluten varies between 12,6-14.7, gluten amount 29.2-38.3%, gluten index 83-98%, sedimentation value 32-58 ml and delayed sedimentation value between 33.0 –65.0 ml.
In the trial, the highest grain yield was obtained from Ergene variety with 591.7 kg/da, followed by Asiya with 572.1 kg/da, Altay with 529.2 kg/da and Reis with 516.7 kg/da. The highest value in terms of protein ratio, sedimentation value and amount of gluten, which is an important quality criterion in bread wheat, was obtained from the leading variety
2022-06-17
2022-06-17
2021
2021
masterThesis
http://hdl.handle.net/11684/3317
tur
info:eu-repo/semantics/openAccess
ESOGÜ, Fen Bilimleri Enstitüsü